TT Grup Eğitin Notları 1 Türkiye

Transboundary Cooperation for Agrochemistry and Pest Control Education
Project No: 2007CB16IPO008-2013-3-051
PESTİSİT NEDİR ?
Pestisit; herhangi bir istenmeyen canlının (zararlı organizma)
yayılmasını engelleyen, uzaklaştıran ya da ondan koruyan her
türlü bileşik ya da bileşikler karışımıdır.
Pestisit, kimyasal bir madde, virüs ya da bakteri gibi biyolojik
bir ajan, anti mikrobik, dezenfektan ya da herhangi bir araç
olabilir. Zararlı organizmalar, insanların besin kaynaklarına, mal
varlıklarına zarar veren, hastalık yayan böcekler, bitki patojenleri,
yabani otlar, yumuşakçalar, kuşlar, memeliler, balıklar, solucanlar
ve mikroplar olabilir. Her ne kadar pestisitlerin kullanılmasının bazı
yararları olsa da insanlar ve diğer hayvanlar için potansiyel
toksisiteleri nedeniyle bazı sorunlar da yaratabilir.
PESTİSİT NEDİR ?
Bugün kullanılan
pestisitlerden
bazılarının
ilk
kullanılışı yüzyıllar öncesine kadar dayanmaktadır.
Örneğin kükürttün, fungisit ve insektisit özelliğe sahip
olduğu 3000 yıl öncesinden bilinmektedir. Arsenik
M.S. 700’de Çinliler, 17.yy’da batılılar tarafından
kullanılmıştır. 19.yy’da zararlılara karşı inorganik
pestisitler
kullanılmış,
1940’lardan
sonra
pestisit
üretiminde organik kimyadan faydalanılmıştır.
KULLANIM ALANLARI:
 Tarımda kullanım; % 75-80
 Tarım dışı kullanım;
Ahşap koruyucu, Çimler, Evler, İşyerleri
 Endüstride kullanım
Koruyucular, Boyalar, Yapıştırıcılar, Çadır Yapımında Kullanılan
Kumaşlar, Kemiriciler ve Vektörlerle Savaşta, Uçaklarda
KULLANIM ALANLARI:
Zirai mücadele ilaçları (pestisitler), formülasyon şekillerine, etki şekillerine ve
kullanıldıkları zararlılara göre sınıflandırılmaktadırlar.
Kullanıldıkları zararlılara göre, örneğin;
 İnsektisitler:
Böcekleri öldürenler
 Rodendisitler: Kemiricileri öldürenler
 Fungusitler:
Mantarları öldürenler
 Bakterisitler: Bakterileri öldürenler
 Mitisitler:
Keneleri öldürenler
 Larvasitler:
Larvaları öldürenler
 Nematositler: Solucanları öldürenler
 Akarisitler:
Örümcekleri öldürenler
 Mollusitler:
Salyangozları öldürenler
 Herbisitler:
Yabancı otları öldürenler
TARIMDA PESTİSİT KULLANIMI:
Tarımda pestisitler, zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak, ya da
zararlarını azaltmak amacıyla kullanılmaktadır. Günümüzde, tarımsal üretimde sorun
olan hastalık, zararlı ve yabancı otların olumsuz etkilerinden ekonomik olarak
korunabilmek için tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de entegre zararlı yönetimi
ilkeleri çerçevesinde pestisit kullanımı halen vazgeçilmez unsurlardandır. Dünyada 3
milyon tona, ülkemizde ise 30 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli
göstergesidir. Yeterli ve yüksek kaliteli tarımsal üretim için pestisitlerin kullanılması
kaçınılmazdır. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması halinde, üretim miktarında %
60 hatta % 100 kayıp olabilmektedir.
TARIMDA PESTİSİT KULLANIMI:
Pestisitler, uygun koşullarda ve öneriler doğrultusunda kullanmak koşuluyla; üreticiye yüksek
kazanç sağlarlar ve yetiştirme sezonunun ve muhafaza süresinin de uzamasını sağlarlar.
Ülkemizde tarımı yapılan kültür bitkileri, sayıları 500’ü aşan hastalık ve zararlının tehdidi altında
olup yeterli mücadele yapılmadığı için toplam ürünün yaklaşık 1/3’i kayba uğramaktadır. Bu
kayıpların önlenmesi bakımından pestisitlerin daha uzun yıllar büyük bir kullanım potansiyeline
sahip olacağı kuşkusuzdur. Bitkisel üretim miktarının pestisit kullanımı sayesinde arttırıldığı bir
gerçektir. Pestisit kullanımı, dünyada tarımsal üretimi artırmanın yanında kalitesini de yükseltmiştir.
Buğdayda, hastalıkların, böceklerin ve yabancı otların neden olduğu kayıplar % 27 oranındadır,
ancak tarım ilaçları olmasaydı bu oran % 53'e çıkardı. Aynı şekilde kimyasal mücadelenin
yapılmadığı durumda arpa kayıpları iki kat daha fazla artarak % 40, mısır kayıpları ise % 52'ye
ulaşırdı. Bu kayıplar hasat, kurutma, depolama, işleme aşamalarında da devam eder.
TARIMDA PESTİSİT KULLANIMI:
Pestisit,
hastalık,
zararlı
azaltmaktadır.
Bunun
yükselmekte,
ekonomik
ve
yabancı
sonucu
geri
üretim
otların
zararlarını
artmakta,
dönüşüm
kalite
artmaktadır.
Pestisitlerin kullanımı 1940'lı yıllardan beri tarımsal üretimi
artıran en önemli bileşendir.
Dünyada yıllık pestisit kullanımı ortalama 3,2 milyon ton,
Türkiye’de ise 2012 yılında yaklaşık olarak 40 bin tondur. Bu
miktarın % 36’sını herbisitler, % 24’ünü fungisitler, % 20’sini
insektisitler , % 20’sini de diğer gruplar oluşturmaktadır.
TARIMDA PESTİSİT KULLANIMI:
Ülkemizde halihazırda 334 aktif madde 5.628 adet bitki
koruma ürünü (BKÜ) ruhsatlıdır.
Bunların;
4.996 Pestisit
35 Biyolojik mücadele ajanı,
30 Biyopreparat
182 BGD
3 Bitki Ekstraktı
75 Tuzak ve feromonlardır.
TARIMDA PESTİSİT KULLANIMI:
Ancak, ülkemizde pestisit kullanım miktarları ilden ile değişiklik
göstermektedir. Örneğin, yaş meyve-sebze üretiminin yaygın ve
yoğun olduğu Antalya’da kullanılan pestisit miktarı, yaklaşık olarak
hektar başına 26 kilogram ile Avrupa’nın en fazla kullanan ülkesi
olan Hollanda’nın iki katıdır. Pestisit kalıntıları, en çok yaş meyve ve
sebze ürünlerinde bulunmaktadır. Dolayısıyla bu ürünlerin rutin
kontrolünün
sağlanması
önemlidir.
2011
yılı
verilerine
göre,
ülkemizde 44,7 milyon ton yaş meyve ve sebze üretimi gerçekleşmiş,
bunun yüzde 7,2‘si ihraç edilmiştir. Üretilen ürünlerin büyük bir
çoğunluğu (yüzde 93) yurtiçinde tüketilmektedir.
PESTİSİTLERİN YARARLARI:
Sağlığa Katkıları:
Yeterli düzeyde yüksek kaliteli tarımsal ürünlerin, özellikle de sağlıklı
bir yaşam için gerekli olan taze meyve ve sebzenin üretiminde bitki
koruma ürünlerinin kullanımının rolü büyüktür. Düşük maliyetli taze
meyve ve sebzenin yeterli düzeyde sağlanmasıyla kanser ve kalp
hastalığı gibi “modern” canilere karşı da insanın en iyi şekilde
savunulur. Yeterli düzeyde yüksek kaliteli gıda temini, tıbbi bakımda
istikrarlı ilerleme ile birlikte insanın yaşam süresinin ve refahının
istikrarlı olarak geliştirilmesinde başlıca faktördür.
PESTİSİTLERİN YARARLARI:
Sağlığa Katkıları:
Geçmişte
Avrupa’da
yüz
binlerce
ıstıraplı
ölüme
yol
açmış
olan
çavdarmahmuzu gibi yaşamı tehdit eden fungal hastalıklar ve afla toksin gibi
fungal toksinlerin neden olduğu kanserler, hububat ve fıstık üretimi ve
depolanmasında fungisitler kullanılarak önlenmektedir. Pestisit kullanımının
sağladığı en büyük yarar sarıhumma, sıtma, beyin iltihabı ve diğer
böceklerden oluşan hastalıklardan milyonlarca insanın korunmasıdır. Ürünlerin
ve çeşitli besin maddelerinin korunmasında topluma ekonomik yararlar
sağlamaktadır. Evlerde, restoranlarda ve hastanelerde hamamböceği gibi
hastalık taşıyıcı haşerelerin kontrolü, Avrupa’da kanatlı karınca ve diğer
ahşap oyan haşerelerin yol açtığı maddi tahribatın önlenmesinde de olduğu
gibi Bitki Koruma ürünlerine bağlıdır.
PESTİSİTLERİN YARARLARI:
Sağlığa Katkıları:
Son yıllarda yapay Bitki Koruma İlaçları kullanan modern yoğun tarımın
insanlığa sağladıkları:
 1960 yılından bu yana dünya kalori üretimini iki katına çıkarmıştır.
 Yemeklik yağ, et, meyve ve sebze gibi kaynak-yoğun gıda üretimini üç
katına çıkarmıştır.
 Üçüncü Dünyada kişi başına gıda üretimini %25 artırmıştır.
 Bu dönemde dünya nüfusu 2,5 milyardan 5,5 milyara çıkmış olmasına
rağmen tarıma ayrılan alanı 1950 ile günümüz arasında 1,4 milyar hektarda
sabit tutmuştur
Pestisitlerin İnsan ve Çevre Üzerine Etkileri:
Tarımsal alanlara, orman veya bahçelere uygulanan pestisitler havaya, su ve
toprağa, oradan da bu ortamlarda yaşayan diğer canlılara geçmekte ve
dönüşüme uğramaktadır. Bir pestisitin çevredeki hareketlerini onun kimyasal
yapısı, fiziksel özellikleri, formülasyon tipi, uygulama şekli, iklim ve tarımsal
koşullar gibi faktörler etkilemektedir.
Pestisitlerin püskürtülerek uygulanması sırasında bir kısmı evaporasyon ve
dağılma nedeniyle kaybolurken, diğer kısmı bitki üzerinde ve toprak
yüzeyinde kalmaktadır. Havaya karışan pestisit rüzgârlarla taşınabilir; yağmur,
sis veya kar yağışıyla tekrar yeryüzüne dönebilir. Bu yolla hedef olmayan
diğer organizma ve bitkilere ulaşan pestisit, bunlarda kalıntı ve toksisiteye
neden olabilir.
Pestisitlerin İnsan ve Çevre Üzerine Etkileri:
Toprak ve bitki uygulamalarından sonra toprak yüzeyinde kalan pestisitler,
yağmur suları ile yüzey akışı şeklinde veya toprak içerisinde aşağıya doğru
yıkanmak suretiyle taban suyu ve diğer su kaynaklarına ulaşabilirler.
Yoğun ve bilinçsiz pestisit kullanımının sonucunda gıdalarda, toprak, su ve
havada kullanılan pestisitin kendisi ya da dönüşüm ürünleri kalabilmektedir.
Hedef olmayan diğer organizmalar ve insanlar üzerinde olumsuz etkileri
görülmektedir. Pestisit kalıntılarının önemi ilk kez 1948 ve 1951 yıllarında insan
vücudunda organik klorlu pestisitlerin kalıntılarının bulunmasıyla anlaşılmıştır.
Pestisitlerin İnsan ve Çevre Üzerine Etkileri:
Pestisitlerin bazıları toksikolojik açıdan bir zarar oluşturmazken, bazılarının
kanserojen, sinir sistemini etkileyici ve hatta mutasyon oluşturucu etkiler
saptanmıştır. Pestisit kalıntılarının en önemli kaynağı gıdalardır. Bu nedenle
1960 yılında FAO ve WHO “Pestisit Kalıntıları Kodeks Komitesi’ni kurmuşlar ve
bu komitenin çalışmaları sonucu konu ile ilgili tanımlamalar yapılmış, bilimsel
araştırma
verilerine
dayanılarak
gıdalarda
maksimum kalıntı değerleri saptanmıştır
bulunmasına
izin
verilen
Pestisitlerin İnsan ve Çevre Üzerine Etkileri:
Ülkemizde üretilen gıda ürünlerinde hangi pestisitin ne miktarda kullanılacağı,
Türk
Gıda
Kodeksi’ne,
“Gıda
Maddelerinde
Bulunmasına
İzin
Verilen
Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Tebliği” göre belirlenmektedir. Tüketime
sunulan gıdaların bu tebliğde belirtilen pestisit kalıntısı sınır değerlerine uygun
olması gerekmektedir. Bu sınır değerlere “Maksimum Kalıntı Limiti” (Maximum
Residue Limit-MRL) adı verilir. MRL, gıda ürünlerinde yasal olarak bulunmasına
izin verilen (!) maksimum pestisit kalıntısı miktarını ifade eder. Herhangi bir
gıda ürünündeki pestisit kalıntısının, bu sınır değerleri aşmaması gerekir. Gıda
maddelerinin MRL değerlerinin üzerinde kalıntı içermesi durumunda ise
sağlığa zararlı olduğu kabul edilir.
PESTİSİT KULLANIMININ YARATTIĞI SORUN VE TEHLİKELER:
Pestisit’lerin devamlı kullanılması sonucunda üç ana sorun ortaya çıkmaktadır:
 Bazı hastalık etkeni organizmaların (özellikle böcekler) zamanla kendilerini
etkileyen kimyasal maddelere karşı dirençli hale gelmeleridir.
 Bazı Pestisitlerin kolaylıkla biyo-ayrışmaya uğramayıp uygulandıkları veya
taşındıkları çevrede dirençli olarak kalmalarıdır. Bu özellik bazı hastalıkları
kontrol etmede avantaj olabilirse de kimyasal maddelerin çevrenin diğer
kısımlarına hareketleri de bir dezavantajdır.
 Pestisitler hedef olarak seçildiği zararlı ve hastalık etmeni organizmaların
dışındaki diğer canlıları da etkilemektedir.
Pestisitlerin Canlılarla Olan Etkileşimi:
Birçok tehlikeli kimyasal, solunum kanalları yoluyla kan dolaşımına doğrudan
girer. Pestisit tozları, gazlar, buharlar veya püskürtülen küçük tanecikler
solunabilir. Ortamda bulunan havayı süzebilecek maskeler veya kişiye temiz
hava verebilen tüplü respiratörler kullanmak solunum yollarını korumak
açısından son derece önemlidir. Ancak koruyucuların varlığına güvenerek
tedbirli olmayı elden bırakmamak ve en ufak bir tehlike durumunda ortamdan
hemen uzaklaşmak gerekir.
Pestisitlerin Canlılarla Olan Etkileşimi:
İnsektisitler spesifik olmadıkları için sadece hedef organizmaları öldürmez,
omurgalı ve omurgasız diğer organizmaları da etkiler. Zararlı etkilerin şiddeti,
insektisitin ve formülasyonun tipine, uygulama şekline ve tarımsal arazinin
tipine bağlı olarak değişir.
En genel yan etkiler şunlardır:
 Arılar, kuşlar ve balıklar, mikroorganizmalar ve omurgasızlar gibi hedef
olmayan organizmalarda ölümler,
 Kuş, balık ve diğer organizmalarda üreme potansiyelinin azalması,
 Hedef olamayan organizmalarda dayanıklılık oluşması sonucu insanlara
hastalık taşıyan böcek ve parazitlerin kontrolden çıkması,
 Ekosistemin yapısının ve türlerinin sayılarının değişmesi
gibi uzun dönemli etkilerdir.
Pestisitlerin İnsan ve Çevre Sağlığına Etkilerini Azaltmak İçin Alınması
Gereken Önlemler :
Birçok tehlikeli kimyasal, solunum kanalları yoluyla kan dolaşımına doğrudan
girer. Pestisit tozları, gazlar, buharlar veya püskürtülen küçük tanecikler
solunabilir. Ortamda bulunan havayı süzebilecek maskeler veya kişiye temiz
hava verebilen tüplü respiratörler kullanmak solunum yollarını korumak
açısından son derece önemlidir. Ancak koruyucuların varlığına güvenerek
tedbirli olmayı elden bırakmamak ve en ufak bir tehlike durumunda ortamdan
hemen uzaklaşmak gerekir.
Pestisitlerin İnsan ve Çevre Sağlığına Etkilerini Azaltmak İçin Alınması
Gereken Önlemler :
 Hasat ilaçlama aralığı yeterince uzun olmalı ve üreticiler bu süreye uymalıdır.
 Gıdaların işleme sürecinde pestisit azaltıcı uygulamalar yapılmalıdır.
 Her bir pestisit için LD 50 dozu bilinmeli, açıkça yazılmalıdır.
 İnsan ve çevresi için daha az toksik olan pestisitler tercih edilmelidir.
 Kalıcı organik kirliliğe neden olan pestisitler yasaklanmalıdır.
 Uygulayıcılar eğitilmeli, uygulamada çocuklar çalıştırılmamalı, özel ekipman ve elbise
maske vb. kullanılmalıdır.
 Preparat hazırlanırken ve uygulama sırasında bir şey yenmemeli, içilmemelidir.
 Aşırı dozdan ve gereksiz tekrarlı uygulamalardan kaçınılmalıdır.
 Son ilaçlama ile hasat arasındaki süreye dikkat edilmelidir.
 Uygulama aletinin bakım ve kalibrasyonu yapılmalıdır.
 Boş ilaç ambalajları çevreye atılmamalıdır.
SONUÇ :
Bitki koruma problemleriyle savaşımda pestisitler her ne kadar hızlı ve
yüksek oranda etkili olmaları nedeniyle yaygın ve yoğun bir şekilde
kullanılmalarını anlaşılır kılsa da, zararlı organizmalarda görülen dayanıklılık,
insan ve çevre sağlığı üzerindeki olumsuz etkiler pestisit uygulamalarının
amacına uygun ve riskleri minimize edecek şekilde gerçekleştirilmesi
zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. İşte bu ikilem nedeniyle
gelişmiş
ülkelerde,
pestisit
tüketimi
kontrollü
ve
bilinçli
bir
şekilde
gerçekleştirilmekte, riskli pestisitlerin kullanımı ciddi şekilde kısıtlanmakta,
insan ve çevre sağlığı açısından uygun alternatifler teşvik edilmektedir. Eski
geniş spektrumlu ve kalıcı Bitki Koruma İlaçlarının yerini büyük oranda daha
dar hedeflere yönelik ve daha az kalıcı kimyasallar almıştır.
SONUÇ :
Bunlar, hedeflenenin haricinde etkilere sahip olup olmadıkları konusunda
laboratuvarlarda kapsamlı testlere tabi tutulmuşlardır. Hektar başına kilogram
yerine gram düzeyinde dozajlar ile yıllar yerine haftalar ile ölçülen kalıcılık
süreleri artık birer istisna değil kural haline gelmiştir. Yüz milyonlarca dolar ve
uzun yıllar süren araştırma ve testler, pazarlama ve kullanımdan önce yeni bir
Bitki Koruma İlacı için harcanmaktadır. Bitki Koruma İlaçları, bitkisel ürünlere
zarar veren funguslar ile, bu bitkileri tüketilmeden önce imha edecek olan
yabancı ot ve böcekleri kontrol altına almak için tasarlanmıştır.
SONUÇ :
Türkiye'de 30 farklı ekolojik bölgede yaklaşık 92 milyar lira değerinde 165
çeşit tarımsal ürün üretildiği ve 339 zararlı organizma ile mücadele
edilmektedir. Türkiye’nin üretim değeri açısından dünyanın 7. büyük tarımsal
gücü olduğu halde tarım ilacı kullanım miktarına göre 19. sırada yer
almaktadır.
Ülkemizin yıllık tarım ilacı kullanım miktarı yıllara ve iklime bağlı olarak
değişmekle birlikte 2012 yılında 40 bin ton civarındadır.
Oransal olarak da ülkemizde pestisit kulanım oranı hektara 1,3 kilogram ile
dünyanın önemli tarım ülkelerinin çok gerisindedir. Bu rakam örneğin Kosta
Rika'da
51,
Hollanda'da
Almanya'da 2,5 kilogramdır.
9,4,
Portekiz'de
4,3,
Yunanistan'da
2,8
ve
SONUÇ :
Tarım bakanlığınca zirai ilaç kullanımının azaltılması amacıyla biyolojik ve
biyoteknik mücadele yapan üreticilere 2010 yılından itibaren destekleme
ödemesi yapılmaktadır.
Ayrıca, Türkiye'de ilk kez ruhsatlandırılacak olan tarım ilaçları için kullanılan
aktif maddenin Avrupa Birliği (AB) veya G-8 ülkelerinde ruhsatlı olması şartı
aranmakta, böylelikle toksikolojik riskler azaltılmaktadır.
İnsan sağlığı için risk taşıyan tarım ilaçları AB ile uyumlu olacak şekilde
kullanımdan kaldırılmış olup, ülkemizde bugüne kadar 181 adet pestisit
yasaklanmıştır.
Türkiye'de 42 adet kamu, 83 adet özel olmak üzere toplam 125 adet kalıntı
analizi yapabilen laboratuvar bulunmakta olup ülkemizde tüm pestisitlerin
kalıntı analizi yapılabilmektedir.
SONUÇ : Oran ülkemizde, %2,9
Olumsuz olduğu tespit edilen numuneler için üreticilere, tedarikçi ve
satıcılara 5996 sayılı kanuna göre hasadı geciktirme, ürün imhası ve idari
para cezası uygulanmaktadır.. Özellikle 2002 yılından beri uygulanan Hasat
Öncesi Denetim programı ile kalıntı riski taşıyan ürünlerin tüketiciye ulaşması
engellenmekte olup, bu denetim programı sonucu kalıntı oranı % 73
oranında azaltılmıştır.”
Edinilen bilgiye göre,bu oranın ABD ortalamasından (3,4) ve Avrupa Birliği
ortalamasından (% 3) daha düşük olduğu, uygulanan tedbirler neticesinde
ülkemizde hasat öncesi dönemde yapılan denetimlerde tespit edilen
olumsuzluk oranının, %2,9 kadar düşmüştür.