Ocak 2014 Sayı:195 Yönetim Kurulu Üyelerimiz Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la Buluştu 2013’e Genel Bakış 2013 yılının ilk dönemlerinde ortaya çıkan dünyada ki global ekonomik sıkıntılar yavaş yavaş da olsa yerini toparlanmaya bırakırken, ülkemizde ihracatın istikrarı önemli bir başarı olarak değerlendirilmelidir. Kanatlı sektörü olarak bizler de 2013 yılını ihracatta büyük atılımlar göstererek kapattık. 2013 yılı Türkiye geneli toplam piliç eti ve yumurta ihracatı bir önceki yıla göre % 15 artarak ülke ekonomisine yaklaşık 1 milyar dolarlık girdi sağlandı. Keskinoğlu olarak, tesislerimizde yaptığımız kapasite artışı ile hem piliç eti üretimini hem de yumurta üretimini arttırdık. Bu anlamda yılın başında yeni kesimhanemizi ve yılın ikinci yarısında ise Türkiye’nin en büyük yumurta işleme ünitesini devreye alarak, çalışan sayımızı 4000’e çıkardık. Her geçen gün yatırımlarımızı ve ihracatımızı arttırarak, yarattığımız istihdam ile ülke ekonomisinin kalkınmasına desteğimizi sürdürüyoruz. 2013 yılının son aylarında ise piliç eti hakkında çıkan asılsız haberler karşısında iç tüketimin düşmesiyle, ilklerin öncülüğünü yaparak, Keskinoğlu.TV’yi kurduk ve tesislerimizi canlı olarak yayına açtık. Bu projemiz ile Türk halkını, en ucuz protein kaynağı olan piliç eti hakkındaki yanlış bildikleri doğrular hakkında bilinçlendirmeyi amaçlamaktayız. Bununla birlikte yaptığımız ihracat atakları ve pazarlama stratejileri ile dünyada global bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz. 2012’de 85 milyon dolar olan ihracatımızı 2013’de 100 milyon dolara yükselttik. Örneğin, zeytinyağında Çin’e yaptığımız ihracatı 2 katına çıkardık. Japonya’ya yaptığımız zeytinyağı ihracatını ise 3 kat arttırdık. Temmuz ayında ise Dubai ile distribütörlük anlaşması imzaladık ve bu anlaşma çerçevesinde, Ortadoğu’ya yıllık 20 milyon doları bulan beyaz et, yumurta ve zeytinyağı ihraç ettik. İhracat yaptığımız 75 ülkede var olan konumumuzu korumaya ve güçlendirmeye devam ediyoruz. Keskinoğlu olarak 2014 yılında da büyümeye, yeni yatırımlar yapmaya devam edeceğiz. 2013 yılında 1 milyar TL olan ciromuzu 2014 yılında 1,1 milyar TL’ye, ihracatımızı ise 130 milyon doların üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Amacımız her geçen gün bir adım daha ileri giden şirketimizin yurt içi ve yurt dışında bilinirliliğini arttırarak global bir marka olmasıdır. Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Manisa ziyaretinin ikinci gününde Akhisar’daki toplu açılış törenlerine katıldı. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımız Mehmet Keskinoğlu, Yönetim Kurulu Üyelerimiz Keskin Keskinoğlu ve İsmail Keskinoğlu Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Toplantıda kanatlı sektörünün durumu değerlendirildi. Ülke ekonomisine 1 milyar dolarlık girdi sağlayan tavukçuluk sektörünün son zamanlarda çıkan asılsız haberler karşısında karalanmaya çalışılmasıyla ilgili detaylar ve yapılan bilgilendirme kampanyası hakkında bilgiler paylaşıldı. Sektörün iç ve dış pazarlardaki durumunun da konuşulduğu görüşme sonrasında Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu bilgi paylaşımından son derece memnun kaldığını belirterek ülke ekonomisine katkısının yadsınamaz olduğunu belirttiği kanatlı sektörü için gerekli çalışmaların yapılacağını belirtti. Ege İhracatçı Birlikleri Toplantısı Şirketler Grubumuzda Gerçekleşti Ege İhracatçı Birlikleri’nin gündem toplantısı geçtiğimiz günlerde şirketler grubumuzun Klasik Araba Müzesi’nde bulunan toplantı salonunda gerçekleşti. Toplantıya Ege İhracatçı Birlikleri yönetim kurulu üyeleri ve yönetim kurulu üyemiz Keskin Keskinoğlu katıldı. Toplantının ardından şirketimiz tarafından oluşturulan ve 1929 model Ford A-Tudor’dan 1960 model Cadillac Elderado’ya kadar pek çok nadide otomobille beraber kamyon, traktör, otobüs, bisiklet, motosiklet gibi farklı türden aracın bulunduğu Klasik Araba Müzesi misafirlerimizin beğenisine sunuldu. Yapılan müze ziyaretinin ardından Şef Hüseyin Sarıkaş’ın birbirinden lezzetli tavuk etiyle hazırladığı menülerinden oluşan akşam yemeğine geçildi. Yemek sırasında konuşan Keskin Keskinoğlu, “Son zaman- larda sektör olarak piliç eti hakkında çıkan asılsız haberler karşısında sektörümüz karalanıyor. Dünyanın 55 ülkesine ihracatı yapılan ve bir yılda ülke ekonomisine yaklaşık 1 milyar dolarlık bir girdi sağlayan sektör, bu tür haberlerle sadece kendisi zarar görmekle kalmayıp, ülkeye kazandırdıkları bakımından da sekteye uğramaktadır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen bu konuda bizi yalnız bırakmayan ve desteklerini esirgemeyen Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamüller İhracatçıları Birliği yönetim kurulu üyelerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. Gecenin sonunda keyifli bir yemeğin tadını çıkaran konuklar böyle bir geceye ev sahipliği yaptıkları için Keskinoğlu Ailesi’ne teşekkürlerini iletirken, kendilerine sektöre vermiş oldukları destekten dolayı teşekkür plaketi takdim edildi. Üretim Tesislerimizde Türk Pediatri Kurumu’nu Ağırladık Gezinin sonunda Fine Fast Food anlayışla kurulun Tavvuk Restoran’da yenilen yemeğin ardından doktorlara günün anısına teşekkür plaketi verildi. Ayrıca 63 yaşında kurduğu şirkete soyadı kadar değer verip bugün Keskinoğlu’nu “Tavukçuluğun Soyadı” haline getiren kurucumuz İsmail Keskinoğlu’nun yaşam öyküsünü anlatan “Göç Yollarından Bugünlere” kitabı da hediye olarak takdim edildi. İletişim çalışmaları kapsamında Keskinoglu.TV’yi kuran, üretimini canlı yayına açan şirketler grubumuz, üretim tesisleri de sağlık uzmanlarının denetimine sundu. Tesisleri ziyaret eden ilk grup ise Türk Pediatri Kurumu yönetim kurulu üyelerinden oluşan doktorlar oldu. Şirketler grubumuz geçtiğimiz günlerde başta kurum başkanı Prof. Dr. Aliye Fügen Çokuğraş olmak üzere Türk Pediatri Kurumu’ndan birçok doktorla, kümesten kesimhaneye kadar üretim aşamalarının tümünü Akhisar’daki tesislerinde detaylarıyla paylaştı. Önce bio-güvenlik aşamasından geçen doktorlar, şirketimizin bünyesinde bulunan piliç işleme tesisi, yumurta işleme tesisi, etlik piliç kümeslerini inceleyerek, ürünlerin hangi aşamalardan ve hangi kontrollerden geçerek tüketicilerin sofralarına ulaştıklarını yerinde görme fırsatı buldular. Kafiledeki doktorlar arasında olan Türk Pediatri Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Gastroenterolojisi Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Raşit Vural Yağcı “Keskinoğlu tesislerine yaptığımız bu ziyaret esnasında üretim tesislerini gezdik ve inceledik. Piliç etinin sofralara gelinceye kadar hangi aşamalardan geçtiğini bizzat gördük. Tavukların doğal ortamlarda beslenip belirli bir ağırlığa ulaştıktan sonra, hayvan hakları kriterlerine uyularak kesildiğini ve en ideal şartlarda tüketiciye ulaştırıldığını görme fırsatı bulduk. Bu tesislerin son derece modern ve hijyenik olması da biz pediatristleri çok etkiledi. Ülkemiz adına böyle bir tesisin var olduğunu bilmek bizleri çok gururlandırdı. Burada üretilen tavuk ve yumurtaların halkımız tarafından gönül rahatlığı ile tüketilebileceğini belirtmek isterim. Unutulmamalıdır ki tavuk eti ve yumurtası hepimiz için özellikle çocuklar için son derece kıymetli hayvansal protein kaynaklarıdır. Sağlıklı, hijyenik ve güvenilir olan bu ürünleri tüketicilerin sofralarına ulaştırdıkları için Keskinoğlu Ailesi’ne teşekkür ediyoruz” dedi. Gezi sırasında değerlendirme yapan Keskin Keskinoğlu, “Halkımıza 50 yıldır en kaliteli, en lezzetli ve en güvenilir ürünleri sunuyoruz. Bugün değerli misafirlerimize üretim sürecimizdeki tüm aşamaları bizzat gösterme fırsatı bulduk. Kurucumuz İsmail Keskinoğlu’ndan kalan ‘Çocuklarınıza yedirmeyeceğiniz hiçbir ürünü, tüketicinize de yedirmeyin’ felsefesine bağlı kalarak hem Türk tüketicisine hem de dünyaya en sağlıklı ürünleri sunmaya devam edeceğiz” dedi. Şirketler Grubumuz, Franchising Sistemi İle Tavvuk Restoran Sayısını 50’ye Çıkarmayı Hedefliyor Amacımız, Franchising sistemi ile yıl sonunda Tavvuk Restoran sayısını 50’ye çıkarmaktır. Ayrıca 2014 yılında Dubai, Suudi Arabistan ve Kuveyt’e de Tavvuk restoranlarını açmayı planlıyoruz. 2 Manisa Akhisar’da 15 dönümlük arazi üzerine inşa edilen, 200 kişilik kapalı ve 300 kişilik açık salonu olan ilk “TAVVUK Restoran”‘dan sonra Türkiye genelinde şube sayımızı arttırmaya devam ediyoruz. Menüsünde tavuk ve tavuk ürünlerinin daha yoğun olduğu ve tüketiciye 130 farklı lezzet sunan “TAVVUK”, freeflow (sıcak, soğuk, zeytinyağlı, kızartma, salata, tatlı, vb. ürünlerden oluşan açık büfe) konseptiyle Türkiye’de bir ilk olma özelliğini de elinde bulunduruyor. Tavvuk Restoran her geçen gün gelişerek, Akhisar ile birlikte, toplamda 11 restoran zinciriyle hizmet sunmaya devam ediyor. Mayıs ayına kadar bu rakamı 25’e çıkarmayı hedefliyoruz. Amacımız, Franchising sistemi ile yıl sonunda Tavvuk Restoran sayısını 50’ye çıkarmaktır. Ayrıca 2014 yılında Dubai, Suudi Arabistan ve Kuveyt’e de Tavvuk restoranlarını açmayı planlıyoruz. Şirketler grubu olarak 2010 yılında girdiğimiz fast food sektöründe de ulusal ve uluslararası tanınan bir marka olmayı başarmış bulunuyoruz. Hedeflediğimiz franchise rakamları doğrultusunda hem şirketimize hem de bu yatırımla, yatırımcılara %100 hijyen ve gıda standartlarına uygun Tavvuk markası ile karlı bir yatırım yapma olanağı ve geniş bir istihdam yaratma fırsatıda sunmuş oluyoruz. Şirketler Grubumuz Sosyal Medyada Liderliğe İlerliyor Sosyal medya iletişimine 2012 yılında başlayan şirketimiz, faaliyet gösterdiği her alanda olduğu gibi bu alanda da hızlı adımlarla ilerlemeye devam ediyor. 2012 yılının Mart ayında 657 kişinin aktif olarak kullanmaya başladığı Facebook sayfamız, Keskinoğlu.TV internet sitemizin de devreye girmesiyle takipçi sayısını 122 bine çıkardı. Ayrıca ülkemizde yoğun olarak kullanılan bir diğer sosyal medya platformu olan Twitter sayfamızdan da takipçilerimize ulaşıp, şirketimiz ve sektörümüzdeki yenilikler hakkındaki bilgileri paylaşmaya devam ediyoruz. Facebook sayfalarımızda düzenlediğimiz tüm yarışma ve organizasyonları Twitter üzerinden de yayınlayıp daha çok kullanıcıya ulaşıyoruz. Müşterilerimizin bu sosyal medya platformları üzerinden dilek ve önerilerini direkt olarak alabiliyor, kişilerin ihtiyaçlarını çok kısa sürede çözmede sunulan bu fırsatı her geçen gün daha da randımanlı kullanıyoruz. İnsanların sosyalleşmesinde, haber almada kolaylık ya- Sayfalarımızdan tüketicilerimize özel kampanyalar ve takipçilerimize yönelik yarışmalar yaparak, sektörümüzde kurumsal sosyal medya hesaplarını en etkin kullanan firma olma özelliğini taşıyan şirketimiz, düzenlediği bu etkinliklerle tüketicilerinin beğenisini kazanmaya devam ediyor. şamasında, tükettikleri ürünler hakkında en net bilgiye kolayca ulaşabilmesinde, düzenlenen yarışma ve organizasyonlarla eğlenebilmesinde etkin bir yer alan Facebook ve Twitter sayfalarımız her kesimden beğeni kazanıp, her geçen gün takipçi sayısını arttırmaya devam ediyoruz. Sayfalarımızdan tüketicilerimize özel kampanyalar ve takipçilerimize yönelik yarışmalar yaparak, sektörümüzde kurumsal sosyal medya hesaplarını en etkin kullanan firma olma özelliğini taşıyan şirketimiz, düzenlediği bu etkinliklerle tüketicilerinin beğenisini kazanmaya devam ediyor. Ayrıca sayfamızda 23 Şubat’a kadar devam edecek olan “Yeni Yıl” ve “Sevgililer Günü” konseptli yarışmalarımız ile takipçilerimize heyecan yaşatırken, üstlendiğimiz misyon ile konunun uzmanlarından tavuk eti hakkındaki en doğru gerçekleri iletip, halkımızı doğru bilgilendirmeye devam ediyoruz. Facebook ve Twitter sayfalarımızda düzenlenen “Keskinoğlu Kitap Şenliği” kapsamında, kitap ödüllü yarışmalarımızla, her hafta onlarca kişiye kitap hediye ederek, hem tüketicilerimizi unutulmaz eserlerle buluşturuyor hem de Türkiye’deki kitap okuma oranını arttırmayı hedefliyoruz. Keskinoğlu Üretim Tesislerinde Anneleri Ağırladı 50 yıldır gıda sektöründe liderliğini sürdüren şirketler grubumuz üstlendiği sosyal sorumluluk projesi olan “Sağlıklı Tavuk Günleri”nde doktorlar ve tüketicilerle buluşmaya devam ediyor. Türk Pediatri Kurumu’na üye olan pediatristleri tesislerimizde ağırladıktan sonra ise geçtiğimiz günlerde İzmir Işıkkent Eğitim Kampüsü Lise, Okul Aile Birliği ve velilerini Akhisar’da bulunan tesislerimizde konuk ettik. Yönetim kurulu üyelerinin ev sahipliği yaptığı geziye katılan misafirler, önce şirket kurucumuz ve ebedi başkanımız merhum İsmail Keskinoğlu’nun anısını yaşatmak için kurulan ve doğduğu köyün bir replikası olan Akhisar’daki Ravika Köyü’nü gezdiler. 50 yıllık Keskinoğlu tarihi ve şirketimizi bugünlere getiren değerlerin de paylaşıldığı gezide tavuk üretimi hakkında merak edilen tüm konular bilimsel gerçeklere bağlı kalınarak ziyaretçilerle paylaşıldı. Şirketler grubumuz Canlı Faaliyetler Sağlık ve Yumurta Üretim Müdürü Veteriner Babür Emre Pehlivan, verdiği bilgiler sırasında “Tesislerimizi 7/24 Keskinoglu.TV’ den canlı olarak izleyebilir, üretimimizin ne kadar şeffaf olduğunu da bu sayede görebilirsiniz. Bizler ürettiğimiz güvenli, lezzetli, kaliteli, sağlıklı ve en ucuz protein kaynağı olan piliç etinden halkımızın mahrum kalmaması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle Türk halkının hiçbir bilimsel veriye dayanmayan söylemlere itibar etmemesini önemle rica ediyoruz” dedi. Pişmiş piliç eti ürün tesislerinin de gezildiği ziyarette değerlendirme- de bulunan İzmir Işıkkent Eğitim Kampüsü Lise Okul Aile Birliği yetkileri “Tesisleri gezerken alınan güvenlik önlemlerinin son derece yüksek olması dikkatimizi çekti, tesisleri gördükten sonra içimiz daha rahat, bu geziye katıldığımız için çocuklarımız adına çok memnun olduk. Tüm üretim sürecini açık bir şekilde bizlere göstermiş olduğu için Keskinoğlu’na teşekkür ederiz, piliç etinin artık sofralara nasıl geldiğini öğrendik” dedi. 50 yıllık Keskinoğlu tarihi ve şirketimizi bugünlere getiren değerlerin de paylaşıldığı gezide tavuk üretimi hakkında merak edilen tüm konular bilimsel gerçeklere bağlı kalınarak ziyaretçilerle paylaşıldı. 3 Kümeslerde Ara Dönem Temizliği Ve Dezenfeksiyon Kümes temizliği ve dezenfeksiyonu, her üretim dönemi sonundaki ara dönem dediğimiz boş periyotta uygulanmaktadır. Kümeslerin temizlik ve dezenfeksiyonun belli aşamalarda yapılması çok önemlidir. Bunun belli sıra dahilinde yapılması, etkin bir dezenfeksiyonun yapılmasını ve tekrar mikrop bulaşmasını önler. Kümeste tavukların sarım işlemi tamamlandıktan sonra temizlik işlemlerine hemen başlanmalıdır. Bazı üreticilerin 5-6 gün sonra gübre çıkarma işlemine başlaması, dezenfeksiyon ile ulaşmak istenilen başarıyı olumsuz etkilemektedir. Dezenfeksiyon yapılması demek kümeste bulunan bütün mikropların yok edilmesi anlamına gelmez. Amaç mümkün olduğu kadar yok edebilmek ve kalan mikropların hastalık yapma gücünü kırmaktır. Çünkü hastalıkların oluşmasında mikropların varlıkları önemli olduğu gibi bu mikropların kümesteki sayısı ve hastalık yapma gücü de çok önemlidir. KÜMES TEMİZLİK VE DEZENFEKSİYONUNUN AŞAMALARI Kuru Temizlik: 1.Kümesteki altlık hiç kalmayacak şekilde kümesten çıkartılır. Kesinlikle hiçbir ilgisi olmayan en uzak yere(minimum 3-5 km uzaklıktaki yerlere) götürülmelidir. Bu gübreler taşınırken römorkların veya kamyon kasalarının üzerleri mutlaka branda veya naylon örtülerle örtülmelidir. Böylece kümes çevresine, önlerine ve yollarına altlıklar dökülmemiş olur. Bunu yapmadığımız taktirde, binanın içini istediğimiz kadar temizlesek bile araçlar, insanlar ve kümese gelen her şey risk unsuru olur. Esen rüzgarla bile bu taşıma sırasında çevreye saçılan altlıklar, havalandırmalar yolu ile kümese tekrar girerler. Böylece kümesin temizliği için yapılan çabalar ve masraflar boşa gider. Kümeslerdeki gübrelerin çıkarılmasında kullanılan kapı önlerinin temizlenebilir olması için mutlaka geniş saha betonu ile kaplanmalıdır 2.Kümesteki yemlik tabakları ve sökülebilir ekipmanlar hemen sökülüp yem helezonları boş olarak çalıştırılarak içlerindeki yemler tamamen boşaltılır. Dışarı alınan ekipmanlar yıkandıktan sonra içine dezenfektanlı su hazırlanmış varillere konularak bekletilir. Helezonların arasında ve yem kazanlarının diplerinde kalan yem bulaşıklarının da kazınarak temizlenmesi gerekir. 3.Yıkama işlemine geçmeden önce kümeste Erkan Çelik 4 ıslanmalardan zarar görebilecek bölgelerin (elektrik panoları vb.) koruma altına alınması gerekir. Deterjanlı ön yıkama ve durulama Ön yıkama işlemine geçmeden önce suluk sistemlerinin temizlik ve dezenfeksiyonu yapılmalıdır. Bunun için önce nipel hattı ile deponun bağlantısı kesilir. Sonra depo boş iken içine hidrojen peroksitli ilaçlardan atılır. Bu ilaçlardan sırt tulumbasına 5-6 litre su hazırlanıp 1litre ilaç konur ve deponun içine pulvarize edilir. Yarım saat kadar beklenir sonra depo basınçlı su ile yıkanarak sökülmüş olan film tabakası uzaklaştırılmış olur. Su deposunun temizliği bittikten sonra nipellerin temizliğine geçilir. Depo ile nipel hattı tekrar bağlanıp depoya nipel hattını dolduracak kadar su hazırlanır. Yukarıdaki ilaçların herhangi birisinde %1-3 oranında depoya konur, nipellere bu su bırakılır ve hat sonundan ilaçlı su gelene kadar su akıtılır. İlaçlı su gelince hat sonu vanası ve nipellerde de 6 saat bekletildikten sonra ilaçlı su tahliye edilir. Nipel hattı basınçlı su ile durulanır. Böylece suluk sistemleri temizlenmiş olur. Bu temizlik ile hatlardaki yosunlaşmalar, ilaç kalıntıları ve film tabakaları uzaklaştırılmış olur. Bu da özellikle E.coli gibi su yolu ile bulaşan enfeksiyonlar açısından son derece önemlidir. Kümeste bulunan tozlar ve kaba kirler uzaklaştırılır. Kümes tabanına ve duvarlarına yapışmış olan organik atıklar deterjan özellikteki ilaçlar ile köpürtülerek yıkandığı taktirde çözdürülmüş olur. Deterjanlama işlemi yapıldıktan sonra 20-30 dakika civarında beklenerek yapışan artıkların kabarması ve çözünmesi sağlanmış olur. Özellikle tavan, çatı makasları, duvarlar, fanlar, buffle kapakları, yemlik boruları ve nipel hatlarının üzerlerinin deterjanlanması çok önemlidir. Durulama işlemi genelde üreticilerin ellerinde bulunan basınç yıkama makinaları ile gerçekleştirilir. Genelde bu yıkama işlemlerinde fanlara, nipel hattı üzerlerine, soba kollarına ve ara bölme bağlantılarına dikkat edilmesi etkinlik açısından önemlidir. Deterjanlı ön yıkama işleminin sonunda yapılacak dezenfeksiyon işlemindeki dezenfektanın verimliliğini artırmaktadır. Bu işlemden sonra kümes kurutulur. Kümeste eğer varsa yarıklar, çatlaklar, sıva dökülmesi ve kırılması olan yerlerde güzelce sıvanarak ka- Akhisar’da bulunan 80 bin kapasiteli çiftliğinde yaptığı üretimle bu ayın başarılı üreticileri arasında yer aldı. Kendilerini tebrik eder, başarılarının devamını dileriz. patılmalıdır. Deterjanlı ön yıkama ve durulama işlemi sonrasında, bölgede sorumlu veteriner hekim aranarak dezenfeksiyon işlemi için hazırlıkların tamamlandığı bilgisi verilmektedir. Unutmamak gerekir ki bir dönem sonunda canlı hayvanlar teslim edildiği gün, gelecek üretim döneminin ilk günü başlamış demektir. Boşa zaman geçirmeden yapılan fazla dinlenmeye olanak sağlar. Dezenfeksiyon aşaması: Dışarıya temizlenmek için çıkarılan malzemeler temizlendikten sonra doğrudan güneş ışığı altında kurutulmalıdır. Sonra da kümes içi hazır olduğunda kümes içine alınırlar ve monte edilirler. Ön yıkama işleminin devamında kümes kurutulup işleme geçilir. Uygun görülen bir dezenfektan ile su uygun oranda sulandırılır. Sonra tüm kümes yüzeylerine temas edecek şekilde kümese tatbik edilir. Dezenfeksiyon işlemi daima yukarıdan aşağıya doğru yapılmalıdır. Dezenfektanlı solüsyon ile tavan, yan duvarlar, zemin gibi her bölge yeteri kadar ıslanmalı ve yeterli süre temas etmelidir ki mikropları öldürebilsin. Ayrıca bu dezenfektanlı suyu belirli bir basınçta da atılması önemlidir. Çünkü yüzeylerde bulunan yarık, çatlak, girinti ve çıkıntı gibi alanlara da ulaşmalıdır. Bu dezenfektanlı solüsyon kuruyana kadar kümes içinde hiçbir işlem yapılmaz. Bu arada kümes çevresine de iyi bir çevre ilaçlaması uygulanmalıdır. Dezenfeksiyonu yapılmış kümeslere giriş çıkışların kontrollü olması gerekir. Dezenfekte edilmiş kümes kuruduktan sonra taban ve duvarları kireç ile badana yapılmalıdır. Yapılan en büyük yanlışlardan birisi dezenfeksiyon işleminden önce badana yapılmasıdır. Bu yanlış uygulamayla mikropların üzeri kapatılır, sonrasında atılan dezenfektan da mikroplara etkisi olmaz Badana kuruduktan sonra talaşlar kümes tabanına gerekli miktarda serilir. Talaş da serildikten sonra kümesin sislenmesi işlemine geçilir. Sisleme ise dezenfeksiyon ekiplerinde bulunan çeşitli cihazlar ile uygulandığı gibi formol+potasyum permanganat kombinasyonu ile ya da sisteme tabletleri ile uygulanabilir. Böylece küçük zerler haline gelen dezenfektanlı maddeler tüm çatlaklara, suyun ulaşamadığı yerlere ve talaşlara işleyerek bunların dezenfeksiyonu sağlamış olur. Urla’da bulunan 40 bin kapasiteli çiftliğinde yaptığı üretimle bu ayın başarılı üreticileri arasında yer aldı. Kendilerini kutlar, başarılı çalışmalarının devamını dileriz. Hakan Kutlu GAMBİLLE FAVASI Hazırlanışı: Malzemeler: 500 g kuru gambille (Ege yöresine ait bir bakla türü) 2 adet kırmızı soğan 2 dal dereotu 4 diş sarımsak 4 yemek kaşığı Ravika sızma zeytinyağı 3 çay kaşığı tuz Gambilleleri iyice yıkadıktan sonra üzerini kapatacak kadar su koyup haşlayın. Suyunu çekip püre kıvamına gelinceye kadar pişirmeye devam edin. Püre haline geldiğinde sarımsak ve tuzu ekleyip blenderdan geçirerek pürüzsüz bir kıvam haline getirin. Karışımı bir borcama alın. Soğuduktan sonra buzdolabına koyun ve katılaşmasını bekleyin. Katılaşan gambille favasını baklava diliminde keserek dereotu, kırmızı soğan ve zeytinyağı ile birlikte servis edin. ÇERKEZ TAVUĞU Hazırlanışı: Malzemeler: Bir tencerede tavuğu haşlayın ve etlerini ayırın. Ceviz, kırmızı biberi ve 2 dilim ekmek içini dövün. Bütün malzemeleri tavuk etleri ile birlikte servis edin. Tavuk suyunu ilave edin ve püre haline getirip, servis tabağına alın. Son olarak üzerine Ravika zeytinyağı ile kızdırılmış kırmızı biberi dökün ve servis edin. 1 adet Keskinoğlu Bütün Piliç 100 g iç ceviz Tuz Kırmızı biber 2 dilim ekmek içi 2 yemek kaşığı Ravika zeytinyağı 5 ŞAMİL AKŞİT İzmir Hilton Otel’de Executive Chef olarak görev alan Şamil Akşit ile, yemek sanatını, aşçılık serüvenini ve Türk Mutfak Kültürünü de içeren sizlerin de okumaktan keyif alacağı bir sohbet gerçekleştirdik. Eğitimin önemini sadece mutfakta değil, hayatımızın her alanında gereklilik olduğunu düşünen bir şef olarak, akademik eğitimli gençlerin daha iyi işler yapacağını düşünüyorum. Mutfakta sadece yemek yapmaktan ziyade, matematik ve görsel sanatın da çok ön plana çıktığını düşünüyorum. Mesleğe başlama hikayenizi bize anlatabilir misiniz? 3 erkek kardeşdik, küçüklüğümüz de annemize her zaman yardım etmişizdir. O zamanlardan mutfağa aşiyan olmuştum ve sevmiştim. Ailem savaş pilotu olmamı beklerken ben tercihimi çoktan yapmıştım ve okulumu okuduktan sonra aşçılık hayatım başlamış oldu. yaptığını görmekteyiz. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? Önceki yıllara nazaran, eğitimin de mutfağa girmesiyle Türk şefleri kendilerini çok geliştirdiler. Araştırma ve geliştirme konusuna çok önem verildi. Artık yabancı şeflerle yarışır hatta onları geçecek düzeyde genç şeflerimiz var. Eğitimin önemini burada da görmekteyiz. Mutfağınızda neler yaşıyorsunuz biraz anlatabilir misiniz? Mutfak hayatı hızlı ve heyecanlıdır. Aktivite ve organizasyonlar olduğunda bende keyifli oluyorum. Menü hazırlıkları yaparım, satın alma siparişlerini kontrol ediyorum, yeni sunumlar ve tabaklar hazırlıyorum. Mutfak hayatım dolu dolu geçiyor. Sizce aşçılık mesleğinde akademik eğitimin önemi nedir? Eğitimin önemini sadece mutfakta değil, hayatımızın her alanında gereklilik olduğunu düşünen bir şef olarak, akademik eğitimli gençlerin daha iyi işler yapacağını düşünüyorum. Mutfakta sadece yemek yapmaktan ziyade, matematik ve görsel sanatın da çok ön plana çıktığını düşünüyorum. Son yıllarda 5 yıldızlı otellerin mutfağında Türk şeflerin görev 6 Eğitime çok önem versinler, eğitim bu işin olmazsa olmazı. Kendilerini yetiştirsinler ve donatsınlar. Sabır ve sebat göstermeleri gerekiyor. En önemlisi en az bir yabancı dil öğrensinler. Yabancı dil bilirlerse Dünya da şef olurlar, bilmezlerse Türkiye’de kalırlar. Sizce Türk insanının beslenme şekli nasıl, daha çok neleri tercih ediyorlar? Çocukluk yıllarımız da, daha bir aile kültürü ve birlikte yemek yeme alışkanlıklarımız vardı. Şimdiler de ise şehirler de özellikle kadınların daha çok iş hayatına girmesi ile fast-food dediğimiz kültür bize de bulaşmış durumda. Sanırım zamana yenik düşdük. Mutfak kültürü nasıl edinilir? Mutfak kültürü, evet eğitim, ama sadece bunu yaşayarak, hissederek öğrenilebilecek bir alışkanlık, kültür olduğunu düşünüyorum. Mutfağınızda olmazsa olmaz dediğiniz malzemeler var mı? Unutulmuş ve kullanılmayan o kadar çok baharatlar var ki, baharatlar birinci sırada diyebilirim. Sarımsak ve soğan da olmazsa olmazlarım arasında yer alıyor. Türk mutfağı dünyada ne kadar tanınıyor? Bu konudaki çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Çok zengin Osmanlı-Türk mutfağımız var ama pazarlama husu- sunda sıkıntı yaşıyoruz. Yoğurt ve cacıkta olduğu gibi. Dünyanın tanıdığı tek ürünümüz var “Türk Lokumu” diğer lezzetli yemeklerimizi tanıtamamışız maalesef. Ama şuna da değinmeden edemeyeceğim, “Hünkarbeğendi” Uluslararası Yemek Federasyonu tarafından yüzyılın yemeği, ”Aşure” ise dünyanın en iyi 10 lezzetlerinden biri seçilmiştir. Eğitime çok önem versinler, eğitim bu işin olmazsa olmazı. Kendilerini yetiştirsinler ve donatsınlar. Dünya mutfakları arasında yapmaktan ve yemekten en çok keyif aldığınız yemek nedir? Dünyada ilk üçe giren Çin Mutfağı’nı hem beğeniyorum hem de yapıyorum. İtalyan tatları da bir nebze bizim damak tadımıza uyuyor. Son olarak, sizin gibi başarılı bir şef olmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz? Eğitime çok önem versinler, eğitim bu işin olmazsa olmazı. Kendilerini yetiştirsinler ve donatsınlar. Sabır ve sebat göstermeleri gerekiyor. En önemlisi en az bir yabancı dil öğrensinler. Yabancı dil bilirlerse Dünya da şef olurlar, bilmezlerse Türkiye de kalırlar. 7 8 Orta Kulak İltihabı (Akut Otitis Media) Nedir? Görmüyordu, Duymuyordu Ama İnsanlığın Işığı Oldu Otitis media, kulak zarı arkasındaki orta kulak boşluğunun iltihabıdır. Orta kulak iltihapları çocukluk çağı hastalılarında en sık görülen ikinci hastalıktır. Akut orta kulak iltihabı tekrarlayan bir hastalıktır ve 7 yaşına kadar tüm çocukların üçte birinden fazlası en az 5 akut orta kulak iltihabı (AOM) atağı geçirmektedir. Hayatın ilk 2 yılında tüm çocukların %90’ında en az 1 kez bu hastalık mevcuttur. Orta kulak hastalıklarında en önemli faktör östaki tüpünün fonksiyon bozukluğudur. Östaki tüpünün geniz bölgesine açılan ucunda bulunan mukozada oluşacak ödem ve negatif kulak içi basıncı ile geniz bölgesinde bulunan iltihabik olayların orta kulağa yayılımı kolaylaşır. Çocuklarda östaki tüpünü gelişimsel farklılıkları tam olgunlaşmamış bağışıklık sistemi ve sık tekrarlayan viral üst solunum yolu enfeksiyonları orta kulak iltihabı gelişiminde büyük rol oynar. Belirtileri nelerdir? - Kulak ağrısı - Kulak akıntısı - Baş ağrısı - Geçirilmekte olan veya yakında geçirilmiş üst solunum yolu enfeksiyonları - Ateş - Huzursuzluk (yeni doğanlarda) - İştahsızlık Risk faktörleri nelerdir? - Bağışıklık sistemindeki yetersizlikler - Genetik yatkınlık - Anatomik farklılıklar - Damak anomalilileri down sendromu - Fizyolojik fonksiyon bozuklukları (östaki tüpünün çocuklardaki açısı) - Alerji - Yeni doğan beslenme yöntemleri (anne sütü riskini azaltır ve ilk atağı geçirtir) - Pasif sigara dumanı - Kreşler (akıntı temas sonucu solunum enfeksiyonları ve orta kulak iltihabı riski artar) Efüzyonlu otitis media, enfeksiyon belirti ve bulguları olmadan bulunmadan (ateş kulak ağrısı vs) orta kulakta gelişen sıvı birikimidir. İşitme azlığı en önemli bulgusudur. Orta kulak iltihabı bulaşıcı mıdır? Orta kulak iltihabı bulaşıcı değildir, ancak orta kulak iltihabına yol açan üst solunum yolu enfeksiyonu bulaşıcı olabilir. Orta kulak iltihabı nasıl tedavi edilir? Orta kulak iltihabı, 10–14 gün süreyle kullanılan antibiyotiklerle ve östaki tüpünün fonksiyonunu düzeltecek ilaçlarla tedavi edilir. Renklerden ve seslerden mahrum bir çocuk. Tüm insanlık için insan beyninin ne büyük mucizeler yarattığının canlı örneğiydi. Helen Keller 27 Haziran 1880’de dünyaya geldi. Ancak henüz 19 aylıkken geçirdiği birkaç gün süren yüksek ateşli bir hastalık sonucunda görme, işitme ve konuşma yeteneklerini kaybetti. İnsanı adeta bir kara kuyuya hapseden bu rahatsızlık dış dünyayla bağlantısını kopardı. Bir buçuk yaşını henüz doldurmuşken böyle bir güçlükle karşılaşan küçük kızın konuşmayı öğrenmesi elbette çok zordu. Birtakım hırıltılar çıkarıyordu sadece. Durup dururken öfke nöbetlerine giriyor, tabakları kırıp döküyor ve odada kendisiyle birlikte olanlara saldırmaya başlıyordu. Birkaç doktor kendisine zihinsel olarak hasta teşhisi koydu. Ömür boyu bir akıl hastanesinde kalması öneriliyordu Helen’in. Ailesi ise kızlarının zihinsel olarak hasta olduğunu hiçbir zaman kabul etmedi. Küçük kız beş yaşından sonra kendisinin diğer insanlardan farklı olduğunu anlamaya başladı. Düşünebildiği, hissedebildiği halde görememek, duyamamak ve konuşamamak onu çileden çıkarıyor, kendisine dayanılmaz acılar veriyordu. Sağı solu tekmeliyor, çığlık atıyor, kendisine yaklaşanları ısırıyordu. Öğretmeniyle yeniden doğdu. 3 Mart 1887’de küçük kız yeniden doğdu adeta. Artık yedi yaşındaydı. Ailesi Helen’e özel öğretmenlik yapması için genç bir bayan eğitmen tuttu; Sullivan. Eğitmen Sullivan anne ve babasını kaybetmiş ve kimsesizler yurdunda büyümüştü. Beş yaşında görme yetisini büyük ölçüde yitirmişti; ancak daha sonra geçirdiği iki operasyon sonucu normal baskıda hazırlanmış bir kitabı okuyabilecek kadar görebiliyordu. Sullivan, Helen’le iletişim kurabilmek için ona parmaklarla yazmayı öğreterek başladı işe. Helen için bir oyuncak getirmişti yanında. Bu hediye oyuncağı işaret etmek için oyuncak anlamına gelen “doll” sözcüğünü Helen’in avucuna parmaklarıyla yazdı. Helen avuçlarının içinde öğretmeninin parmaklarını hissedebiliyor, parmaklarıyla yazdıklarını tekrar edebiliyor ama yazdıklarının ne anlama geldiğini anlayamıyordu henüz. Bir gün Helen’in elini akan musluğun altına tuttuğu bir anda öğretmeni Sullivan da diğer eline “su” sözcüğünün harflerini yazdı. İşte bu andan sonra müthiş bir gelişme başladı. Helen bir elinde hissettiği serin suyla diğer elinde hissettiği parmakların yazdığı “su” sözcüğünü ilişkilendirebilmişti. Ansızın ortaya çıkan bu kıvılcımla dünyanın kapıları küçük kıza ardına kadar açıldı. Hocasından eline geçirdiği her şeyi kendisine hecelemesini istiyordu. Artık sözcükleri ve yazılımlarını büyük bir hız ve hevesle öğrenebiliyordu. Helen Keller 1888’de Körler Enstitüsüne başvurdu. 1890’da konuşmayı öğrendi ve 1894 yılında New York’taki körler okuluna gitti. Redcliffe Koleji’ne başladığında Almanca ve Latince biliyordu. Daha sonra Fransızca ve Rusça öğrendi. Artık spor yapabiliyor, ata binebiliyor ve kağıt oyunlarını başarıyla oynuyordu. Pedagoji eğitimi aldı ve 1904 yılında 24 yaşına geldiğinde o artık üniversiteden mezun ilk sağır ve kör kişiydi. Mücadelesini “Her Şey Su İle Başladı” isimli kitabında anlattı. Parmak uçlarıyla Tanıdığı Yaşamı, Bizden Daha İyi Tanıdı H. Keller ışık ve sesten mahrum bir duyu hayatına sahipti; ama diğer algıları öyle güçlüydü ki karşısındaki insanın kişiliğini bile tartabilirdi. Kendisine gece ve gündüzü nasıl ayırt ettiği sorulduğunda şöyle cevap vermişti: gündüz hava ve kokular daha hafiftir. Mark Twain 19. yüzyılın iki büyük kişisinden biri olarak tanımladığı Keller’in örnek yaşamı, 1968’de sona erdi. Helen Keller hayatı parmak uçlarıyla tanımıştı; ama eminiz ki hayat hakkında bizden çok daha fazla şey biliyordu. İKRAMİYE SENİN HİKAYEN Bir gün adama ikramiye çıkmıştır ama karısına söylemez. Sabahın köründe parayı almak için yola düşer, o sırada telefonu çalar. Kayınbiraderidir arayan: - Enişte nerdesin, - Yoldayım - Enişte ablam… - Noldu ablana hasta mı? -Başımız sağolsun enişte adam o sırada dizlerinin üstüne çöker ve kahkaha atarak; “Yüce Rabbim verdikçe veriyor, verdikçe veriyor” der. BUKRE Yazar Kahraman Tazeoğlu Sayfa Sayısı 304 Basım Yeri İstanbul Yayın yılı 2013 Yönetmen: Tolga Örnek Oyuncular: Selma Ergeç Timuçin Esen Nevra Serezli İdil Fırat Sait Genay Tür: Dram Komedi Süre: 105 dk Yapım: 2013 Ailesine bağlı, eğlenceli, gündelik sıkıntılarla enerjisini kaybetmeyen Hakan ile daha gerçekçi, kuralcı ve özgür Esra (Selma Ergeç), 30’lu yaşlarının ortalarında, kariyerlerine odaklanmış evli bir çift. Birbiriyle gayet iyi anlaşan bu çiftin kariyerleri de 7 yıldır devam eden evlilikleri de bir dönüm noktasındadır; çocuk sahibi olma kararı. Karar aşamasında devreye, babaanne olmayı kafasına koyan Meral de (Nevra Serezli) girer. Sakin, sevgi dolu ve mantıklı bir baba olan Orhan’ın (Sait Genay) itirazlarına rağmen, çok sempatik ama baskın bir karakter olan Meral’in tatlı müdahaleleriyle durum, daha da karmaşık ve komik bir hal alır. Çocuk meselesini aile içinde gündemin ilk maddesine yerleştiren Meral’in acele etmesinin ne yazık ki çok önemli bir nedeni vardır. Beklenmedik bir anda hamilelik müjdesi gelir. Güzellik, bakmayı bilen gözdedir sevgilim. Artık kendime layık olanı seçebiliyorum sayende. Bir insanın gözlerine bakıp, kalbini görebiliyorum her seferinde. Eskisi gibi değilim. Neden mi senden çok daha öndeyim? Herkesin dünyası kendi gördüğü kadardır sevgilim. Sen önüne bakarken, ben uzakları ezberledim. Sen olup bitenlerle ilgilenirken, ben olmayanın izindeydim. Çivi çiviyi sökermiş, yalnızlığı kanatan hüzünlü şarkılar, yalnızlığa iyi gelirmiş. İşte ben bu şekilde hayata karşı direndim. Keşke bana akıl vereceğine, aklımı alacak kadar beni sevseydin. Ben, bir çocukluk edip büyüdüm işte! Sen büyümüşsün ama doğmamışsın bile. Ben, senin doğrundum sevgili. Ötekiler gelip geçerdi. Sen doğru olanı değil, geçerli olanı seçtin. Terk etmek kazanan olmaya yeter zannettin. Bana, bir veba busesi bırakıp gittin; bak şimdi yerini başkaları aldı. Bu aşkın vebası sende, busesi bende kaldı. 9 Keskinoğlu, Sosyal Medyada Kampanyalarına ve Etkinliklerine Devam Ediyor facebook.com/keskinoglu.com.tr twitter.com/keskinoglu_as Yıl: Sayı: 10 16 195 Yanlış Bilinen Doğrular 11
© Copyright 2024 Paperzz