“Ey ümmetin derdiyle dertlenip iştahtan kesilen bacım...! Ey erkeklerin uyuduğu saatlerde ümmetin zilletten kurtulması için gözyaşlarıyla Allah’a yalvaran bacım…! Ey eş ve çocuklarını ümmetin kurtuluşu için cihada hazırlayan bacım…! Ey ömrünü ilim ve davet arasında geçirip asıl mutluluğunu ahirete saklayan bacım…! Ey gereksiz muhabbetlerden korunup evini medreseye çeviren bacım…! Ey ümmetin kurtuluşu için plan ve projeler üretip uykusuz günler geçiren bacım…!” Size böyle hitap etmeyi o kadar çok isterdim ki…! *** Siz de biliyorsunuz ki, böyle hitaba layık bir hayatınız yok…! Siz de biliyorsunuz ki, bunları düşünmediğiniz için içinizde en ufak bir sıkıntı bile yok…! Siz de biliyorsunuz ki, yemek ve pasta tarifi alıp vermekten vakit bulamıyorsunuz…! Siz de biliyorsunuz ki, cennetteki derecenizin artmasını düşünmüyorsunuz…! Ey uykudaki bacım…! Lütfen uyan artık…! Başını eşinin göğsünden kaldır ve ümmetin çığlığını işit artık…! Çok uyudun…! Ümmetin çığlıkları kapına dayandı… Hemcinslerine tecavüzler yapılmakta… Karınlarında kâfirlerin bebeklerini taşıyorlar…! Ve bunlar senin kardeşin…! Sen uyudun ama düşman uyumadı…! Ey uykudaki bacım…! Artık uyan…! N’olur uyan artık…! Ümmetin erkekleri senin elinde… Ümmetin erkeklerini uykularından uyandırmak da senin elinde… Sen uyuduğunda ümmet uyuyor…! N’olur uyan ve evindeki uyuyan eş ve çocuklarını uyar…! Uyku dönemi çoktan geçti…! *** Siz de biliyorsunuz ki, eşinizi rızık verici olarak görüyorsunuz…! Ve siz şunu çok iyi biliyorsunuz ki “Yarın ölecek ve Allah’ın huzuruna çıkacaksınız…!” *** 2" 3" Allah’ın, “benim evim” dediği mescidler bombalanıyor…! Hayat kitabımız olan Kur’an’a hakaretler yapılıyor…! Kundaktaki bebekler henüz yürüme çağına gelemeden bedenleri kanlar içinde toprağa emanet ediliyor…! Ve tüm bunlar senin yaşadığın çağda yaşanıyor…! Rahmetli dedenizin hikaye tarzında anlattığı anılar değil bunlar…! Gözlerinizin önünde yaşanan gerçeklerdir bunlar…! Sen bu satırları okurken kim bilir kaç mescid tank bombalarıyla yıkılmakta…! Kim bilir kaç bacımıza tecavüzler yapılmakta…! Bu çığlıklar senin iştahını çoktan kesmesi lazımdı… Ama sen de haklısın…! Dünya hayatı sana süslü geldi…! Zevklerinin sun…! kursağında kalmasını istemiyor- Mutlu bir hayat yaşayıp mutlu bir şekilde ölmek istiyorsun…! Ve seni uykudan uyandıracak kimseler de olmayınca uykunun en derinine ulaştın…! Düşmanın ayağa kalkmış ve kan akıta akıta üzerine doğru geliyor bunu göremiyor musun?…! Düşmanın, kardeşlerinin cesetlerini çiğneye çiğneye sana yaklaşıyor…! Düşmanın, mescidleri yıka yıka sana yaklaşıyor…! Ve sen hâlâ uyuyorsan ve umursamıyorsan bil ki kalbinde Allah ve kardeş sevgisi kalmamış…! Ve sen hâlâ uyuyorsan islamı anlamamışsın demektir…! Ve sen hâlâ uyuyorsan bil ki dünyanın süsü seni kör etmiş…! Ve yine sen hâlâ uyuyorsan bil ki hem kendine, hem eşine hem de çocuklarına zulmediyorsun demektir…! *** 4" 5" Ne oldu sana ey bacım…! Değerli bacım…! Nedir bu suskunluğun? N’olursun ağır bir dil kullandığımı düşünme…! Neden kendine gelemedin hâlâ…? Fazla yüklendiğimi zannetme sakın…! Neden dünya rahatlığını ahirete tercih ettin? Sen ümmetin uyanması için aranan kişisin…! Evinde Kur’an ve hadis kitapları mı yoktu? Ve sen çok kıymetlisin…! İlim sahibi olmak istedin de engel olanlar mı oldu? Senin kucağında yetişecek bu gençler…! Dünya Müslümanlarını merak ettin de engel olanlar mı oldu? N’olursun onlara cesaret aşıla….! Kardeşlerine yardım eli uzattın da elini kıranlar mı oldu? Ne oldu sana ey bacım…! Nedir bu umursamazlığın…! *** Yarın Allah’ın huzurunda yıkılan mescidlerden dolayı hesaba çekildiğinde ne cevap vereceksin? Yarın Allah’ın huzurunda tecavüze uğrayan hemcinslerin için hesaba çekildiğinde verecek bir cevabın var mı? Yarın Allah’ın huzurunda suskunluğun için hesaba çekildiğinde konuşabilecek misin? 6" N’olursun onlara iyi bir medrese ol…! N’olursun onların alim ya da iyi bir mücahid olması için fedakar ol…! İşte o zaman göreceksin ki düşmanlarının sesi kesilmiş ve yeryüzünde yeniden mescidler bina ediliyor… İşte o zaman göreceksin ki yeryüzünde secde edenlerin sayısı artıyor…! İşte o zaman göreceksin ki bacılarımız eşlerinden bebeler dünyaya getiriyor…! İşte o zaman göreceksin ki Allah’ın dini yeryüzüne hâkim olmuş… *** 7" Değerli bacım…! Değerli bacım…! “Ben Müslümanım” demek bir bedel ister… “Ben müslümanım” dediğiniz için hayatınızın her saniyesini Allah’ın dediği şekilde geçirmek zorundasınız…! “Ben müslümanım” demekle bu sözleşmenin altına imza atmışsınız demektir…! “Ben müslümanım” dediğiniz için zulüm altındaki kardeşlerinizi düşünmek zorundasınız…! *** Değerli bacım…! İslam âleminde göğe yükselen şu sesi duymanı istiyorum; “Size ne oldu da Allah yolunda ve “Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!” diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!” Tarihte hiç görülmeyen zulüm Müslümanların üzerine çöreklenmiş durumda… Ve kâfirler dinimizle alay ediyor… Dünyanın gözleri önünde kardeşlerimiz canlı canlı ateşe atılıyor… Bunlar müslüman oldukları için dünya kendilerine dar ettiriliyor…! Onlar müslüman…! Onlarla hac ya da umrede birlikte tavaf etmiştin ya, Onlarla saf olup namaz kılmıştın ya, Sana hurma ya da zemzem ikram ettiklerinde çok mutlu olmuştun ya, İşte onlar şu an zulüm altındalar…! Siz, çocuklarınızı giydirip okula gönderirken onlar çocuklarının parçalanmış cesetlerini topluyorlar…! Siz, çocuklarınızı öpüp yataklarına koyarken onlar kanlı yanaklarını okşuyorlar…! Siz, eşlerinizle akşamları çay içip muhabbet yaparken bacılarımıza eşlerinin şehadet haberleri geliyor…! Siz, birbirinize pasta tarifleri verirken onlar kedi yiyorlar…! Vallahi bacım ağır bir hesap bizi bekliyor…! Vallahi bacım ağır bir hesap bizi bekliyor…! Vallahi bacım ağır bir hesap bizi bekliyor…! *** 8" 9" Zulüm altındaki kardeşlerimizin ne sana ne de eşine ihtiyaçları var…! Zulüm altındaki kardeşlerimizin ne senin ne de ümmetin dualarına ve yardımlarına ihtiyaçları var…! Zulüm altındaki kardeşlerimizin ne gıdaya ne battaniyeye ne de ilaçlara ihtiyaçları var…! Amma!!! Senin, Allah’ın rızasını kazanmak için acilen zulüm altındaki kardeşlerimize destek olmana ihtiyacın var…! Onlar istemek zorunda değiller ama sen vermek zorundasın…! Allah bu gibi durumda olan Müslümanlar için; “ihtiyaçlarınızı Müslümanlardan isteyin! Onlara yalvarın yakarın! demiyor! Ama sana ve bizlere bakın ne diyor: “Ve size ne oluyor ki Allah’ın yolunda ve “Ey Rabbimiz! Halkı, zalim olan bu kasabadan bizi çıkar ve katından bir veli ve katından bize bir yardımcı kıl (gönder).” diyen zayıf ve aciz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?” Değerli bacım…! Bu ayeti dikkatlice okuduğumuzda sıkıntıya giren insanların Allah’a yalvardıklarını görüyoruz. Bizlere yalvarmaları tavsiye edilseydi bu ayet daha farklı olurdu. Allah dileseydi bizleri aracı kılmadan yerden ve gökten bir şekilde onlara zafer nasip ederdi. Bu Allah’a çok kolay, hiç zor değil. Ama Allah, bizlerin elleriyle onlara yardım etmemizi istedi… Onlar Allah’tan istediler Allah ‘da bizden istiyor… Eğer kardeşlerimize yardım elimizi uzatmazsak farkında olmadan ne türden bir haram bataklığına battığımızı sana maddeler halinde anlatayım; 1- Allah’tan isteyenlerin dualarının icabetinin gecikmesine vesile olmuş oluruz. 2- Kardeşlerimiz küfür devletlerden yardım talep ederek İslam kardeşliğimizin ayaklar altına alınmasına vesile olmuş oluruz. 3- (Allah’ın yardımlarının tarafımızdan yapılmamasıyla) Allah’a olan hüsnü zanlarına gölge düşürmüş oluruz. 4- Bir batılıya din kardeşliğinden bahsettiğimizde zulüm altındakiler sizin neyiniz olur? dediğinde nasıl bir cevap veririz? Bütün bu anlattıklarımızın bir kıymeti olur mu? 5- Kardeşlerimizin yaşadığı devletleri haritada bile gösteremiyorsak vay bize…! 6- Yarın mahşeri kalabalıkta kardeşlerimizin yüzüne nasıl bakacağız? *** 10 " 11 " Değerli bacım…! Havva Barayev Zaman aleyhimize işliyor…! Masaya yumruk vurma zamanı çoktan geldi ve geçiyor…! Gaflet uykusundan uyanma vakti çoktan geldi ve geçiyor…! Harekete geçme zamanı çoktan geldi ve geçiyor…! Yoksa hâlâ uykuna devam mı edeceksin…! Sana hikaye anlattığımı mı düşünüyorsun…! Yoksa yeryüzündeki bütün bayanların sizin gibi pasif olduğunu mu zannediyorsun…! Yoksa kendini görevini aksatmadan yapan çok iyi bir müslüman olarak mı görüyorsun? Ah bacım…! (Eğer öyle ise!) Vallahi tesettürün seni aldatmış…! Kıldığın namazlar seni aldatmış…! Geçmiş bazı ibadetlerin seni aldatmış…! Bazı sohbetlere gitmiş olman seni aldatmış…! *** Şimdi sana yaşadığın şu zaman diliminde hemcinslerinden bir kaç örnek vereyim de kendini onlarla bir kıyasla bakayım… Yok hayır…! Sahabelerden örnek vermeyeceğim…! “Onlar sahabeydi” dememen için, senin yaşadığın şu zaman diliminden örnekler vereceğim… Genç Havva henüz gençliğinin başındaydı. Düşman ülkesini işgal ettiği ve halkını aşağıladığı gün onun acısı katlandı. İşgalci düşmanı topraklarından çıkarmak için elinden gelen her şeyle mücahidlere destek olmaya devam etti. Düşmanın arasına dalma suretiyle yapılan şehadet eylemlerinin caiz olduğunu öğrendiği vakit, kendisinin bu tür bir operasyonla mücahidlere destek olması gerektiğini düşündü. Böyle bir operasyonun kendisine nasip olması için hazırlandı, gayret etti ve azmetti. Savaş meydanındaki komutanlarından olan amcasının oğlu Arbi barayev, Allah ona rahmet etsin bu rüyasını gerçekleştirmek için aracı olmuştu. Düşmanın saflarına darbe indirmek için amcasının oğlundan kendisine bir operasyon hazırlamasını ısrarla istedi. Amcasının oğlu bunu kabul ettikten sonra patlayıcı dolu bir kamyon hazırladı ve operasyonun nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği hususunda onu eğitti. Allah ile buluşma zamanı geldiğinde farz namazını kıldı, Kur’an okudu annesine ve ailesine dua etti. Sonra kamyonla harekete geçti, bir düşman üssüne girdi ve üssü tamamen imha ettikten sonra şehid olarak Rabbine kavuştu. İnşaallah şehiddir. Evet değerli bacım…! Gördüğün gibi senin yaşadığın şu zaman diliminde hemcinslerinden bir bayan, sıcak evinde oturmayıp erkekleri bile kıskandıracak bir fedakarlığa imza atıyor… Hangi amelini kıyaslayacaksın? Hangi yarım kalan işini bahane edeceksin? 12 " 13 " Dinin muzaffer olması için cihad eden bu günün mücahide kadınlarından diğer bir örnek ise Ümmü Ömer el- Mekki’dir. Ümmü Ömer el- Mekki Ümmü Ömer, sahip olduğu her şeyle Afgan cihadına yardım edeceğine dair Allah’a söz veren o yaşlı kadın, oğlunu Afganistan’a göndermişti. Kendisi Mekke’de kalarak kadınları cihada destek vermeye çağırıyordu. Evinde hazırladığı yiyecekleri Afganistan’daki çatışma bölgelerine gönderiyordu. Bir gün, mücahidlerin eşleriyle tanışması için Afganistan’a davet edildi. Afganistan’a geldikten sonra ısrarla çatışma alanına girmeyi istedi. Cephenin riskli olması sebebiyle mücahidler, Ümmü Ömer’i bu isteğinden caydırmaya çalıştılar, fakat nafile. Çünkü o, düşmana silahıyla ateş edeceğine dair Allah’a yemin etmişti. Sonunda mücahidler, onun talebine cevap verdiler. Ümmü Ömer, oğluyla birlikte arabaya bindi ve düşmanı kendi gözleriyle, rüyasını gerçekleştirmek ve yeminini yerine getirerek Allah yolunda düşmana ateş etmek için çatışma alanına girdi. Sonra roket atarın arkasına geçerek düşmanın üzerine bomba yağdırdı ve rüyasını gerçekleştirdi. Düşman, füzelerle karşılık verene kadar oradan ayrılmadı. Böylece yaptığı atışların hedefine ulaştığına emin oldu, göğsü ferahladı ve düşmana karşı kalbinde taşıdığı hiddet ateşi söndü. Allah onun mükâfatını verecektir. Cihad beldesinde bir anne…! Bombalar altında bir anne…! Sen de belki bir annesin…! Lütfen hayatını o annenin hayatıyla kıyas la ve eksikliğini gör…! 14 " Diğer bir örneğimiz, Esma’nın, Ümmü Sa’d’ın ve diğer kadın sahabelerin (r.anhm) bir benzeri olan Ümmü Süreka’dır. Ümmü Süreka Savaşması için Afganistan’a gönderdiği oğlunun şehid olduktan sonra mücahidler, “oğlunun şehadetini annesi ümmü Sürekaya nasıl bildireceğiz?” diye düşündükleri sırada onlardan birisi, “belki Abdullah Azzam ona haberdar ederse yükünü hafifletir” şeklinde bir teklif sundu. Sonrasında Abdullah Azzam, Ümmü Süreka’yı aradı ve oğlunun şehadetini müjdeleyerek gönlünü ferahlatacak sözler söyledi… Ümmü Süreka ise bu sözlere ihtiyacının olmadığını söyledikten sonra bize selefin mücahide hanımlarını hatırlatan şu sözleri söyledi,” Elhamdulillah! Süreka’ya şehadet nasip eden Allah’a hamdolsun. Bir hafta sonra Süreka’nın yerini alması için kardeşini göndereceğim.! Evet değerli bacım…! Onlar evlatlarını sevmeyi bilmediklerini mi sanıyorsun? Onlar evlatlarını sevdikleri için cihada gönderiyorlar… Onlar dünyanın geçici zevklerden ibaret olduklarını bildikleri için cihada gönderiyorlar…! Onlar ümmetin ıslahı için çocuklarını cihada gönderiyorlar…! Lütfen sizin ve çocuklarınızın ahiretini düşünerek hiçbir Salih amellerden geri bırakmayın… 15 " Değerli bacım…! Şimdi sana okuma yazma bilmeyen bir kadının fedakarlığını anlatacağım…! Ümmü Gadanfar Ümmü Gadanfar, okuma yazma bilmeyen ümmi bir kadındı. Bir gün bir toplantıda otururken kadınlardan birisi cihadın ve şehadetin fazileti ve şehidin hasleti hakkında konuşmaya başladı ve şehidin ahiret günü Cennet’e girmeleri için anne ve babasına sefaatçi olacağını anlattı. Ümmü Gadanfar bunu duyduktan sonra kalbi buna tutuldu. Eve döndükten sonra en büyük oğlunu arayarak Afganistan’a cihada gitmesini önerdi. Belki bu sayede Allah’ın ona şehadeti nasip edeceğini ve onun da annesine şefaat edebileceğini anlattı. Oğlunun bunu kabul etmediğini görünce, eline bir kırbaç almaktan başka çaresi kalmadığını düşündü. Oğlunun yanına geldi ve ona ağlayarak vurmaya başladı ve şöyle diyordu; Cihada çık, Ahiret günü bana kim şefaatçi olacak? Devamını oğlu Gadanfar şöyle anlatıyor: Kabul etmekten başka yapacağım bir şey kalmamıştı. Sonra hazırlıklara başladım ve müjdeyi vermek için anneme gittim. Bana, orada ne kadar kalacaksın? Diye sorduğunda, dört aydan altı aya kadar kalacağım dedim. Sonra yüzüme bir tokat attı ve şöyle dedi; Sadece altı aylığına mı canını Allah’a satmak istiyorsun? Git ve Allah sana iki güzellikten birini (zafer veya şehadet) verene kadar orda kal! 16 " Lütfen aynaya bak ve kendine şu soruları sor? “Senin ondan ne ayrıcalığın var?” “Sen cennetle mi müjdelendin?” “Onlar müslüman oldukları için baskı altındalarken bu vurdum duymazlık neden…!” Muhterem bacım! Bu mübarek kadının bugünün kadınları arasında mucizevî bir şekilde nasıl çıktığını görüyormusun? Bugün ümmetin bütün kadınları böyle olsaydı nasıl olurdu hiç düşündün mü? Düşmanlarımız topraklarımıza, kadınlarımıza ve canlarımıza bir zarar verebilir miydi? Bunun cevabı kocaman bir Hayır! Olurdu. Peki sen neden bu kafileye katılmıyorsun ve tarihin yazacağı bir kadın olmak istemiyorsun…! Yusuf b. Salih el-Uyeyri isimli bir alim der ki: Muhterem bacım! Kadın, sorumluluğa hazır olana kadar İslam, parlak dönemlerinde kendinden kuvvet, sayı ve maddi olarak güçlü olan kâfir milletlere karşı muzaffer değildi. Çünkü cihad için evlatlar yetiştiren, kocası cihada çıktığında onun namusunu ve malını koruyan, bu yolun sürdürülmesinde kocasının ve evlatlarının sabırlı olmasına yardım eden odur. 17 " ‘‘Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.’’ sözü o zamanın kadını için tam uygundu, bu yüzden biz de ‘‘Her başarılı mücahidin arkasında bir kadın vardır.’’ diyebiliriz. O kadınlar görevlerini biliyorlardı ve Rasulallah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ifade ettiği gibiydiler. Hazret-i Ömer (radıyallahu anh) Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’e: ‘‘Ya Rasulullah! Hangi zenginlikten edinelim?’’ diye sordu. O da: “Her biriniz, şükreden bir kalb, zikreden bir dil, ahiret işinize yardımcı olacak Mümin bir kadın edinsin” buyurdu. Fakat günümüzdeki kadınlara ne demeli? Onları nasıl tarif etmeli? Onların endişeleri nedir? Kocalarına ahiret işlerinde yardımcı mıdırlar? Günümüzdeki İslam ve küfür arasındaki savaşı idrak ediyorlar mı? Veya küfür ülkelerini dahi biliyorlar mı? Müslümanların Filistin dâhil her yerde çektiklerini biliyorlar mı? Onların bunlardan haberi yok. Peki, bu nasıl bir habersizlik? O, en son moda ve akımları takip etmektedir. Süs ve ihtişam gösterisi dışında hiçbir şey bilmemektedir. Bilakis, onların bazıları haramlarda boğuluyorlar. Onlar tahribata iman eder hale geldiler. Din düşmanları onları kendi ülkelerimizde ümmete karşı kullanıyorlar. Biz onlardan, ümmetin kalesinin inşâsına katkıda bulunmalarını beklerken; kendimizi onların İslam’ı tahrip etmelerini engellemeye çalışırken bulduk. Düşmanın, kadını özgürleştirmeye odaklanması, onun ümmetin muhafızı olduğunu öğrendikten hemen sonra olmuştur. Eğer o bozulursa, çevresindekilerin yanı sıra onun fıtratı da bozulur. Bu yüzden o yanılgıdayken ve boğulurken ve tüm bu hain çağrılara inanırken, düşmanlar onu en kötü bir şekilde kullandı. La havle ve la kuvvete illa billâh! 18 " Ey Allah’ın kadın kulları! Sorun sadece sizin günümüzdeki şu savaştan habersiz kalmanız olsaydı o zaman mesele daha kolay olurdu. Çünkü o zaman bu durumu telafi edecek erkeklerimiz var derdik! Fakat bugün siz, günümüzdeki savaşın varlığından veya onun için yapılan hazırlıktan habersizseniz, sizinle birlikte tüm ümmet de habersiz olacaktır. Bu savaş için gençleri kim yetiştirecek? Ve bu savaşa giren erkeklerin arkasında kim duracak? Ve gelecek neslin annelerini bu yolda devam etmeleri için kim hazırlayacak? Bu sorunun ve buna benzer onlarca mühim sorunun cevabı bize göstermektedir ki; kadın mücadelede önemli bir unsurdur ve bu savaşa tam gücüyle ve tüm hırsıyla katılmalıdır. Ve kadının bu savaşa katılımı mücadelenin sonucunu ifade etmez. Bilakis kadının bu savaşa katılımı, bu yolun devamını ve zaferi sağlayan sütunlardan birisidir. Bu yüzden ey bacım! Görevinizin hayal ettiğinizden daha büyük olduğunun farkında olmalısınız. Bugün İslam’ın mağlubiyetinin büyük bir kısmından siz sorumlusunuz…! Çünkü siz sorumluluğunuzu yerine getirmiş olsaydınız, ümmetin başına bu zillet gelmeyecekti. Öncelikli olduğu için eğer siz sorumluluğunuzu yerine getirmezseniz daha sonra yapılacakların hiçbir faydası olmamaktadır. Çünkü çocuğun yetiştiği ilk ev, sizin kollarınız. Ve o genç bir erkek olduğunda, size olan sevgisinden dolayı sadece sizin rehberliğinizi bilecektir. Bu yüzden siz çocukluk çağında onun içine Allah’ın, Resulü’nün ve Cihadın sevgisini aşılamazsanız, o büyüdüğünde hiç kimse onun kalbine bunu atamaz, çok zorlama haricinde... 19 " Fidan sizin ellerinizin arasında, taze ve nemli, bu yüzden görevinizin başına geçin, 20 yıl sonra neticeyi göreceksiniz inşâallah. Bugün İslam ümmeti aşağılanma ve zilletin her çeşidine maruz kalmıştır. Ümmetin karşılaştığı bu durum, geçmiş asırlarda karşılaşılan aşağılanma ve zillete hiç benzememektedir. Zira geçmişte bu durum şimdiki kadar yaygın değildi. Ancak bugün bu aşağılanma ve zilletin temel sebebi ümmetin fertlerinin sayısının az olması ya da ümmetin fakirlik içinde olması değildir. Bilakis İslam ümmeti günümüzde en büyük ümmet olarak telakki edilmektedir. Ve aynı şekilde düşmanların sahip olmadığı zenginliğe ve diğer unsurlara sahip olan tek ümmettir. O halde burada kendiliğinden şu soru gündeme gelmektedir. Günümüzde ümmetin çektiği bu sıkıntının sebebi mali ve insani kaynak bakımından fakirlik değilse nedir? Muhterem bacım! Eğer içindeki imanın seni rahatsız etmiş ve pişmanlık emareleri yüzüne yansımışsa üzerindeki gaflet perdesi yırtılmaya başlamış demektir… Bu çok güzel bir gelişmedir… Şimdi istersen ümmetin tekrardan ayağa kalkması için sana güzel bir yol haritası sunayım. 20 " ÜMMETİN ISLAHI İÇİN NELER YAPABİLİRSİN? Muhterem bacım! Şimdi sana maddeler halinde yol haritası çizeyim; 1- Geçmiş günahların için Allah’tan af dile. 2- Akideni gözden geçir. Yapacağın bütün amellerin kabulü için önce yapman gereken şey akidenin gözden geçirilmesi… Eğer Allah, Peygamber, Kur’an, Melek, Ahiret, Kader gibi inancında eksiklikler ya da bozukluklar varsa, ölünceye kadar yapacağın bütün amellerin Allah katında hiçbir değeri yoktur. Bu sebeple akideni gözden geçirmek zorundasın. Bunun için sana dünyanın en meşhur kitabı olan “Akidetü-t Tahaviyye” isimli Guraba yayınlarından çıkan kitabı tavsiye ederim. Bunun dışında şu kitapları okumanı tavsiye ederim; Tevhid ve Akideyi anlatan kitaplar 1- Kur’an ve Kâinat ışığında Tevhid - Nida yayınları. (Prof. Dr. Abdulmecid Zindani) 2- 830 soruda İslam akidesi. Polen yayınları. (Dr. Mustafa Murad El-Mısri) 3- Önce İman. Beka Yayınları. Mecdi Hilali. 21 " 3- Evini gereksiz eşyalardan arındırarak medrese haline getir. Ev eşyalarında abartıya kaçan müslüman kardeşlerimizin evine gittiğimizde koskoca misafir odasının mobilya deposuna çevrildiğini görüyoruz… Bunların korunmaya çalışılması ve temizliği derken dünyanın vakti gidiyor. Buna hiç gerek yok… Boşaltın bunları ve olabildiğine sade bir hale getirin. En azından bir odanıza genişçe kitaplık yaparak temel kaynak eserlere yer verin… Ve o odaya girdiğinizde burnunuza medrese kokusu gelsin… Namazlarınızı, derslerinizi, sohbetinizi ve tefekkürünüzü o odada yapın… 4- Evinizde ders programı hazırlayıp seminerler verin. Her aile ferdi en az on beş dakikalık konferans verir gibi bir sunum yapsın. Böylelikle ileriki zamanlarda ümmetin karşısına çıkıp vaaz ve nasihatler yapması kolay olur inşaallah. 5- Şehidlerin hayatını ailece okuyun. Abdullah Azzam rahimehullah şehidlerin hayatının okunmasının faydasını şu sözlerle dile getirir: “Nice ölü kalpler var ki şehidlerin ilginç hayatını dinleme suretiyle dirilmiştir. Nice kahraman gençler bir şehidin hayat hikâyesinden etkilenmek sureti ile birçok olumsuzlukları aşıp Afganistan’a gelmiştir. Nice yolunu kaybetmiş kimseler şehidlerin hayatını okuduktan sonra doğru yolu bulmuştur. Nice fasık ve günahkârlar şehidlerin hayatından etkilenip, Rabbine dönmüştür.” Değerli bacım…! Şehidlerin hayatlarını senin okuman evinizde bambaşka bir hava estirir… Eş ya da çocuklarınız inanılmaz bir cesaret alır… Ve utanırlar… Bu utangaçlık onları inanın ki gaflet uykusundan uyandırarak kendilerine getirir… 22 " Bu konuda en güzel kitaplardan üç kitap tavsiyesinde bulunayım; 1- Hurilerin Âşıkları. Takva yayınları. Abdullah Azzam. 2- Bir Mücahidin El Kitabı. Takva yayınları. Ebu Dücane El-Mısri. 3- Cihad. Takva Yayınları. İbn-i Nehhas. 6- Gündemi takip edin İslam âleminden sahih haberler veren sitelerden gündemi takip ederek dünya Müslümanlarından haberdar olun. Böylelikle dünya Müslümanlarının acılarını hissedersiniz. Bu his, sizi çok güzel salih amellere sevk edecektir bunda hiç kuşkunuz olmasın inşaallah. Tavsiye edilen siteler 1233- www.incanews.com www.timeturk.com www.dunyabulteni.com www.dinimislam.org 7- Gelir ve giderinizi hesaplayın ve olanca tasarruf yaparak ilme, cihada, mücahidlere, şehid ailelerine ve mülteci kardeşlerimize maddi katkılarda bulunun. Her ne kadar infak edecekseniz, bunu çocuklarınızın elleriyle gerçekleştirin ki bu güzel yolu sevsinler… 8- Ailece ümmetin uyku modunda kalmalarının sebeplerinin araştırın… Ve çözümler üreterek bunu gerek internette yayınlayın gerek broşür olarak basın, gerekse de gazete ve dergilere (okuyucu köşesinde yayınlanması için) gönderin. 9- Şehid aileleriyle tanışın. Böylelikle hem onları yalnız bırakmamış olur hem de cesaretlenmiş olursunuz… 10- Akraba ve komşularla dersler yaparak onların da uyanmalarına sebep olun. 23 " Değerli bacım…! Allah’a yemin ederim ki ümmetin ayağa kalkıp şahlanmasında sizin rolünüz umduğunuzdan çok daha fazla…! N’olursunuz ben tek başıma ne yapabilirim ki demeyin…! Bugünün Zeyneb’i olmamanız için bir sebep var mı? Eşinizin ya da oğlunuzun bugünün Abdullah Azzam’ı1 ya da Hattab’ı2 olmaması için bir sebep var mı? Unutmayın ki ümmet sizden çok şey bekliyor…! Haydi bismillah deyin ve ailece kıyama kalkın…! Hemen şimdi…! Rabbim kalbinizi dini üzere sabit kılsın… Âmin. Abdullah Azzam: Filistinlidir. Afganistan cihadına çok hizmetleri olan -şehid olmuş- mücahid bir alimdir... (1) Hattab: Arabistanlı olup ömrünün 17 yılını cihada adamış 2000 yılında çeçenistanda şehid olmuş bir yiğittir. (2) Takva Yayınları Soğan ağa camii sk. Büyük tulumba çıkmazı Beyem Han No: 1/25 Beyazıt / İST Broşür Sipariş Hattı: Tel: 0212 638 46 66 30’a yakın broşür çeşitlerimizi incelemek için; www.brosuriledavet.com
© Copyright 2024 Paperzz