(Hanmlar Bro\374r\374.indd)

“Ey ümmetin derdiyle dertlenip iştahtan
kesilen bacım...!
Ey erkeklerin uyuduğu saatlerde ümmetin
zilletten kurtulması için gözyaşlarıyla Allah’a
yalvaran bacım…!
Ey eş ve çocuklarını ümmetin kurtuluşu
için cihada hazırlayan bacım…!
Ey ömrünü ilim ve davet arasında geçirip
asıl mutluluğunu ahirete saklayan bacım…!
Ey gereksiz muhabbetlerden korunup evini
medreseye çeviren bacım…!
Ey ümmetin kurtuluşu için plan ve projeler
üretip uykusuz günler geçiren bacım…!”
Size böyle hitap etmeyi o kadar çok isterdim ki…!
***
Siz de biliyorsunuz ki, böyle hitaba layık
bir hayatınız yok…!
Siz de biliyorsunuz ki, bunları düşünmediğiniz için içinizde en ufak bir sıkıntı bile
yok…!
Siz de biliyorsunuz ki, yemek ve pasta tarifi alıp vermekten vakit bulamıyorsunuz…!
Siz de biliyorsunuz ki, cennetteki derecenizin artmasını düşünmüyorsunuz…!
Ey uykudaki bacım…!
Lütfen uyan artık…!
Başını eşinin göğsünden kaldır ve ümmetin çığlığını işit artık…!
Çok uyudun…!
Ümmetin çığlıkları kapına dayandı… Hemcinslerine tecavüzler yapılmakta…
Karınlarında kâfirlerin bebeklerini taşıyorlar…!
Ve bunlar senin kardeşin…!
Sen uyudun ama düşman uyumadı…!
Ey uykudaki bacım…!
Artık uyan…!
N’olur uyan artık…!
Ümmetin erkekleri senin elinde…
Ümmetin erkeklerini uykularından uyandırmak
da senin elinde…
Sen uyuduğunda ümmet uyuyor…!
N’olur uyan ve evindeki uyuyan eş ve çocuklarını
uyar…!
Uyku dönemi çoktan geçti…!
***
Siz de biliyorsunuz ki, eşinizi rızık verici
olarak görüyorsunuz…!
Ve siz şunu çok iyi biliyorsunuz ki “Yarın ölecek
ve Allah’ın huzuruna çıkacaksınız…!”
***
2"
3"
Allah’ın, “benim evim” dediği mescidler bombalanıyor…!
Hayat kitabımız olan Kur’an’a hakaretler yapılıyor…!
Kundaktaki bebekler henüz yürüme çağına gelemeden bedenleri kanlar içinde toprağa emanet ediliyor…!
Ve tüm bunlar senin yaşadığın çağda yaşanıyor…!
Rahmetli dedenizin hikaye tarzında anlattığı anılar değil bunlar…!
Gözlerinizin önünde yaşanan gerçeklerdir bunlar…!
Sen bu satırları okurken kim bilir kaç mescid tank
bombalarıyla yıkılmakta…!
Kim bilir kaç bacımıza tecavüzler yapılmakta…!
Bu çığlıklar senin iştahını çoktan kesmesi lazımdı…
Ama sen de haklısın…!
Dünya hayatı sana süslü geldi…!
Zevklerinin
sun…!
kursağında
kalmasını
istemiyor-
Mutlu bir hayat yaşayıp mutlu bir şekilde ölmek
istiyorsun…!
Ve seni uykudan uyandıracak kimseler de olmayınca uykunun en derinine ulaştın…!
Düşmanın ayağa kalkmış ve kan akıta akıta üzerine doğru geliyor bunu göremiyor musun?…!
Düşmanın, kardeşlerinin cesetlerini çiğneye çiğneye sana yaklaşıyor…!
Düşmanın, mescidleri yıka yıka sana yaklaşıyor…!
Ve sen hâlâ uyuyorsan ve umursamıyorsan bil ki
kalbinde Allah ve kardeş sevgisi kalmamış…!
Ve sen hâlâ uyuyorsan islamı anlamamışsın demektir…!
Ve sen hâlâ uyuyorsan bil ki dünyanın süsü seni
kör etmiş…!
Ve yine sen hâlâ uyuyorsan bil ki hem kendine,
hem eşine hem de çocuklarına zulmediyorsun demektir…!
***
4"
5"
Ne oldu sana ey bacım…!
Değerli bacım…!
Nedir bu suskunluğun?
N’olursun ağır bir dil kullandığımı düşünme…!
Neden kendine gelemedin hâlâ…?
Fazla yüklendiğimi zannetme sakın…!
Neden dünya rahatlığını ahirete tercih ettin?
Sen ümmetin uyanması için aranan kişisin…!
Evinde Kur’an ve hadis kitapları mı yoktu?
Ve sen çok kıymetlisin…!
İlim sahibi olmak istedin de engel olanlar mı
oldu?
Senin kucağında yetişecek bu gençler…!
Dünya Müslümanlarını merak ettin de engel olanlar mı oldu?
N’olursun onlara cesaret aşıla….!
Kardeşlerine yardım eli uzattın da elini kıranlar
mı oldu?
Ne oldu sana ey bacım…!
Nedir bu umursamazlığın…!
***
Yarın Allah’ın huzurunda yıkılan mescidlerden dolayı hesaba çekildiğinde ne cevap
vereceksin?
Yarın Allah’ın huzurunda tecavüze uğrayan
hemcinslerin için hesaba çekildiğinde verecek bir cevabın var mı?
Yarın Allah’ın huzurunda suskunluğun için
hesaba çekildiğinde konuşabilecek misin?
6"
N’olursun onlara iyi bir medrese ol…!
N’olursun onların alim ya da iyi bir mücahid olması için fedakar ol…!
İşte o zaman göreceksin ki düşmanlarının
sesi kesilmiş ve yeryüzünde yeniden mescidler bina ediliyor…
İşte o zaman göreceksin ki yeryüzünde secde edenlerin sayısı artıyor…!
İşte o zaman göreceksin ki bacılarımız eşlerinden bebeler dünyaya getiriyor…!
İşte o zaman göreceksin ki Allah’ın dini
yeryüzüne hâkim olmuş…
***
7"
Değerli bacım…!
Değerli bacım…!
“Ben Müslümanım” demek bir bedel ister…
“Ben müslümanım” dediğiniz için hayatınızın
her saniyesini Allah’ın dediği şekilde geçirmek zorundasınız…!
“Ben müslümanım” demekle bu sözleşmenin
altına imza atmışsınız demektir…!
“Ben müslümanım” dediğiniz için zulüm altındaki kardeşlerinizi düşünmek zorundasınız…!
***
Değerli bacım…!
İslam âleminde göğe yükselen şu sesi duymanı istiyorum;
“Size ne oldu da Allah yolunda ve “Rabbimiz!
Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir
yardımcı yolla!” diyen zavallı erkekler, kadınlar ve
çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!”
Tarihte hiç görülmeyen zulüm Müslümanların
üzerine çöreklenmiş durumda… Ve kâfirler dinimizle
alay ediyor… Dünyanın gözleri önünde kardeşlerimiz canlı canlı ateşe atılıyor… Bunlar müslüman oldukları için dünya kendilerine dar ettiriliyor…!
Onlar müslüman…!
Onlarla hac ya da umrede birlikte tavaf etmiştin ya,
Onlarla saf olup namaz kılmıştın ya,
Sana hurma ya da zemzem ikram ettiklerinde çok
mutlu olmuştun ya,
İşte onlar şu an zulüm altındalar…!
Siz, çocuklarınızı giydirip okula gönderirken onlar
çocuklarının parçalanmış cesetlerini topluyorlar…!
Siz, çocuklarınızı öpüp yataklarına koyarken onlar kanlı yanaklarını okşuyorlar…!
Siz, eşlerinizle akşamları çay içip muhabbet yaparken bacılarımıza eşlerinin şehadet haberleri geliyor…!
Siz, birbirinize pasta tarifleri verirken onlar kedi yiyorlar…!
Vallahi bacım ağır bir hesap bizi bekliyor…!
Vallahi bacım ağır bir hesap bizi bekliyor…!
Vallahi bacım ağır bir hesap bizi bekliyor…!
***
8"
9"
Zulüm altındaki kardeşlerimizin ne sana ne de
eşine ihtiyaçları var…!
Zulüm altındaki kardeşlerimizin ne senin ne
de ümmetin dualarına ve yardımlarına ihtiyaçları
var…!
Zulüm altındaki kardeşlerimizin ne gıdaya ne battaniyeye ne de ilaçlara ihtiyaçları var…!
Amma!!!
Senin, Allah’ın rızasını kazanmak için acilen zulüm altındaki kardeşlerimize destek olmana ihtiyacın
var…!
Onlar istemek zorunda değiller ama sen vermek
zorundasın…!
Allah bu gibi durumda olan Müslümanlar için;
“ihtiyaçlarınızı Müslümanlardan isteyin! Onlara yalvarın yakarın! demiyor!
Ama sana ve bizlere bakın ne diyor:
“Ve size ne oluyor ki Allah’ın yolunda ve “Ey
Rabbimiz! Halkı, zalim olan bu kasabadan bizi çıkar
ve katından bir veli ve katından bize bir yardımcı kıl (gönder).” diyen zayıf ve aciz erkekler,
kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?”
Değerli bacım…!
Bu ayeti dikkatlice okuduğumuzda sıkıntıya giren
insanların Allah’a yalvardıklarını görüyoruz. Bizlere
yalvarmaları tavsiye edilseydi bu ayet daha farklı
olurdu. Allah dileseydi bizleri aracı kılmadan yerden
ve gökten bir şekilde onlara zafer nasip ederdi. Bu
Allah’a çok kolay, hiç zor değil.
Ama Allah, bizlerin elleriyle onlara yardım etmemizi istedi… Onlar Allah’tan istediler Allah ‘da bizden istiyor…
Eğer kardeşlerimize yardım elimizi uzatmazsak
farkında olmadan ne türden bir haram bataklığına battığımızı sana maddeler halinde anlatayım;
1- Allah’tan isteyenlerin dualarının icabetinin gecikmesine vesile olmuş oluruz.
2- Kardeşlerimiz küfür devletlerden yardım talep
ederek İslam kardeşliğimizin ayaklar altına alınmasına vesile olmuş oluruz.
3- (Allah’ın yardımlarının tarafımızdan yapılmamasıyla) Allah’a olan hüsnü zanlarına gölge düşürmüş oluruz.
4- Bir batılıya din kardeşliğinden bahsettiğimizde
zulüm altındakiler sizin neyiniz olur? dediğinde nasıl bir cevap veririz? Bütün bu anlattıklarımızın
bir kıymeti olur mu?
5- Kardeşlerimizin yaşadığı devletleri haritada
bile gösteremiyorsak vay bize…!
6- Yarın mahşeri kalabalıkta kardeşlerimizin yüzüne nasıl bakacağız?
***
10 "
11 "
Değerli bacım…!
Havva Barayev
Zaman aleyhimize işliyor…!
Masaya yumruk vurma zamanı çoktan geldi ve
geçiyor…!
Gaflet uykusundan uyanma vakti çoktan geldi ve
geçiyor…!
Harekete geçme zamanı çoktan geldi ve geçiyor…!
Yoksa hâlâ uykuna devam mı edeceksin…!
Sana hikaye anlattığımı mı düşünüyorsun…!
Yoksa yeryüzündeki bütün bayanların sizin gibi
pasif olduğunu mu zannediyorsun…!
Yoksa kendini görevini aksatmadan yapan çok iyi
bir müslüman olarak mı görüyorsun?
Ah bacım…!
(Eğer öyle ise!) Vallahi tesettürün seni aldatmış…!
Kıldığın namazlar seni aldatmış…!
Geçmiş bazı ibadetlerin seni aldatmış…!
Bazı sohbetlere gitmiş olman seni aldatmış…!
***
Şimdi sana yaşadığın şu zaman diliminde hemcinslerinden bir kaç örnek vereyim de kendini onlarla bir kıyasla bakayım…
Yok hayır…! Sahabelerden örnek vermeyeceğim…!
“Onlar sahabeydi” dememen için, senin yaşadığın şu zaman diliminden örnekler vereceğim…
Genç Havva henüz gençliğinin başındaydı. Düşman ülkesini işgal ettiği ve halkını aşağıladığı gün
onun acısı katlandı. İşgalci düşmanı topraklarından
çıkarmak için elinden gelen her şeyle mücahidlere
destek olmaya devam etti.
Düşmanın arasına dalma suretiyle yapılan şehadet eylemlerinin caiz olduğunu öğrendiği vakit, kendisinin bu tür bir operasyonla mücahidlere destek
olması gerektiğini düşündü. Böyle bir operasyonun
kendisine nasip olması için hazırlandı, gayret etti ve
azmetti.
Savaş meydanındaki komutanlarından olan amcasının oğlu Arbi barayev, Allah ona rahmet etsin bu
rüyasını gerçekleştirmek için aracı olmuştu. Düşmanın saflarına darbe indirmek için amcasının oğlundan kendisine bir operasyon hazırlamasını ısrarla
istedi.
Amcasının oğlu bunu kabul ettikten sonra patlayıcı dolu bir kamyon hazırladı ve operasyonun nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği hususunda onu eğitti.
Allah ile buluşma zamanı geldiğinde farz namazını
kıldı, Kur’an okudu annesine ve ailesine dua etti.
Sonra kamyonla harekete geçti, bir düşman üssüne girdi ve üssü tamamen imha ettikten sonra şehid
olarak Rabbine kavuştu. İnşaallah şehiddir.
Evet değerli bacım…!
Gördüğün gibi senin yaşadığın şu zaman
diliminde hemcinslerinden bir bayan, sıcak
evinde oturmayıp erkekleri bile kıskandıracak bir fedakarlığa imza atıyor…
Hangi amelini kıyaslayacaksın?
Hangi yarım kalan işini bahane edeceksin?
12 "
13 "
Dinin muzaffer olması için cihad eden bu günün
mücahide kadınlarından diğer bir örnek ise Ümmü
Ömer el- Mekki’dir.
Ümmü Ömer el- Mekki
Ümmü Ömer, sahip olduğu her şeyle Afgan cihadına yardım edeceğine dair Allah’a söz veren o
yaşlı kadın, oğlunu Afganistan’a göndermişti. Kendisi Mekke’de kalarak kadınları cihada destek
vermeye çağırıyordu. Evinde hazırladığı yiyecekleri Afganistan’daki çatışma bölgelerine gönderiyordu. Bir gün, mücahidlerin eşleriyle tanışması için
Afganistan’a davet edildi.
Afganistan’a geldikten sonra ısrarla çatışma alanına girmeyi istedi. Cephenin riskli olması sebebiyle
mücahidler, Ümmü Ömer’i bu isteğinden caydırmaya çalıştılar, fakat nafile. Çünkü o, düşmana silahıyla
ateş edeceğine dair Allah’a yemin etmişti. Sonunda
mücahidler, onun talebine cevap verdiler.
Ümmü Ömer, oğluyla birlikte arabaya bindi ve
düşmanı kendi gözleriyle, rüyasını gerçekleştirmek
ve yeminini yerine getirerek Allah yolunda düşmana
ateş etmek için çatışma alanına girdi. Sonra roket
atarın arkasına geçerek düşmanın üzerine bomba
yağdırdı ve rüyasını gerçekleştirdi.
Düşman, füzelerle karşılık verene kadar oradan
ayrılmadı. Böylece yaptığı atışların hedefine ulaştığına emin oldu, göğsü ferahladı ve düşmana karşı kalbinde taşıdığı hiddet ateşi söndü. Allah onun
mükâfatını verecektir.
Cihad beldesinde bir anne…!
Bombalar altında bir anne…!
Sen de belki bir annesin…!
Lütfen hayatını o annenin hayatıyla kıyas
la ve eksikliğini gör…!
14 "
Diğer bir örneğimiz, Esma’nın, Ümmü Sa’d’ın
ve diğer kadın sahabelerin (r.anhm) bir benzeri olan
Ümmü Süreka’dır.
Ümmü Süreka
Savaşması için Afganistan’a gönderdiği oğlunun
şehid olduktan sonra mücahidler, “oğlunun şehadetini annesi ümmü Sürekaya nasıl bildireceğiz?” diye düşündükleri sırada onlardan birisi,
“belki Abdullah Azzam ona haberdar ederse
yükünü hafifletir” şeklinde bir teklif sundu. Sonrasında Abdullah Azzam, Ümmü Süreka’yı aradı ve
oğlunun şehadetini müjdeleyerek gönlünü ferahlatacak sözler söyledi…
Ümmü Süreka ise bu sözlere ihtiyacının olmadığını söyledikten sonra bize selefin mücahide hanımlarını hatırlatan şu sözleri söyledi,” Elhamdulillah!
Süreka’ya şehadet nasip eden Allah’a hamdolsun.
Bir hafta sonra Süreka’nın yerini alması için kardeşini göndereceğim.!
Evet değerli bacım…!
Onlar evlatlarını sevmeyi bilmediklerini mi sanıyorsun?
Onlar evlatlarını sevdikleri için cihada gönderiyorlar…
Onlar dünyanın geçici zevklerden ibaret olduklarını bildikleri için cihada gönderiyorlar…!
Onlar ümmetin ıslahı için çocuklarını cihada gönderiyorlar…!
Lütfen sizin ve çocuklarınızın ahiretini düşünerek
hiçbir Salih amellerden geri bırakmayın…
15 "
Değerli bacım…!
Şimdi sana okuma yazma bilmeyen bir kadının
fedakarlığını anlatacağım…!
Ümmü Gadanfar
Ümmü Gadanfar, okuma yazma bilmeyen ümmi
bir kadındı. Bir gün bir toplantıda otururken kadınlardan birisi cihadın ve şehadetin fazileti ve şehidin
hasleti hakkında konuşmaya başladı ve şehidin ahiret günü Cennet’e girmeleri için anne ve babasına
sefaatçi olacağını anlattı. Ümmü Gadanfar bunu
duyduktan sonra kalbi buna tutuldu.
Eve döndükten sonra en büyük oğlunu arayarak
Afganistan’a cihada gitmesini önerdi. Belki bu sayede Allah’ın ona şehadeti nasip edeceğini ve onun da
annesine şefaat edebileceğini anlattı. Oğlunun bunu
kabul etmediğini görünce, eline bir kırbaç almaktan
başka çaresi kalmadığını düşündü. Oğlunun yanına
geldi ve ona ağlayarak vurmaya başladı ve şöyle
diyordu; Cihada çık, Ahiret günü bana kim şefaatçi
olacak?
Devamını oğlu Gadanfar şöyle anlatıyor: Kabul
etmekten başka yapacağım bir şey kalmamıştı. Sonra hazırlıklara başladım ve müjdeyi vermek için anneme gittim. Bana, orada ne kadar kalacaksın? Diye
sorduğunda, dört aydan altı aya kadar kalacağım
dedim. Sonra yüzüme bir tokat attı ve şöyle dedi;
Sadece altı aylığına mı canını Allah’a satmak istiyorsun? Git ve Allah sana iki güzellikten birini (zafer
veya şehadet) verene kadar orda kal!
16 "
Lütfen aynaya bak ve kendine şu soruları
sor?
“Senin ondan ne ayrıcalığın var?”
“Sen cennetle mi müjdelendin?”
“Onlar müslüman oldukları için baskı altındalarken bu vurdum duymazlık neden…!”
Muhterem bacım!
Bu mübarek kadının bugünün kadınları
arasında mucizevî bir şekilde nasıl çıktığını
görüyormusun? Bugün ümmetin bütün kadınları böyle olsaydı nasıl olurdu hiç düşündün
mü? Düşmanlarımız topraklarımıza, kadınlarımıza ve canlarımıza bir zarar verebilir miydi? Bunun cevabı kocaman bir Hayır! Olurdu.
Peki sen neden bu kafileye katılmıyorsun ve
tarihin yazacağı bir kadın olmak istemiyorsun…!
Yusuf b. Salih el-Uyeyri isimli bir alim der ki:
Muhterem bacım!
Kadın, sorumluluğa hazır olana kadar İslam, parlak dönemlerinde kendinden kuvvet, sayı ve maddi
olarak güçlü olan kâfir milletlere karşı muzaffer değildi. Çünkü cihad için evlatlar yetiştiren, kocası cihada çıktığında onun namusunu ve malını koruyan,
bu yolun sürdürülmesinde kocasının ve evlatlarının
sabırlı olmasına yardım eden odur.
17 "
‘‘Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın
vardır.’’ sözü o zamanın kadını için tam uygundu,
bu yüzden biz de ‘‘Her başarılı mücahidin arkasında bir kadın vardır.’’ diyebiliriz. O kadınlar görevlerini biliyorlardı ve Rasulallah (sallallahu aleyhi
ve sellem)’in ifade ettiği gibiydiler.
Hazret-i Ömer (radıyallahu anh) Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’e: ‘‘Ya Rasulullah! Hangi zenginlikten edinelim?’’ diye sordu. O da:
“Her biriniz, şükreden bir kalb, zikreden bir
dil, ahiret işinize yardımcı olacak Mümin bir
kadın edinsin” buyurdu.
Fakat günümüzdeki kadınlara ne demeli? Onları
nasıl tarif etmeli? Onların endişeleri nedir? Kocalarına ahiret işlerinde yardımcı mıdırlar? Günümüzdeki
İslam ve küfür arasındaki savaşı idrak ediyorlar mı?
Veya küfür ülkelerini dahi biliyorlar mı? Müslümanların Filistin dâhil her yerde çektiklerini biliyorlar mı?
Onların bunlardan haberi yok. Peki, bu nasıl bir habersizlik? O, en son moda ve akımları takip etmektedir. Süs ve ihtişam gösterisi dışında hiçbir şey bilmemektedir.
Bilakis, onların bazıları haramlarda boğuluyorlar.
Onlar tahribata iman eder hale geldiler. Din düşmanları onları kendi ülkelerimizde ümmete karşı kullanıyorlar. Biz onlardan, ümmetin kalesinin inşâsına
katkıda bulunmalarını beklerken; kendimizi onların
İslam’ı tahrip etmelerini engellemeye çalışırken bulduk.
Düşmanın, kadını özgürleştirmeye odaklanması,
onun ümmetin muhafızı olduğunu öğrendikten hemen sonra olmuştur. Eğer o bozulursa, çevresindekilerin yanı sıra onun fıtratı da bozulur. Bu yüzden
o yanılgıdayken ve boğulurken ve tüm bu hain çağrılara inanırken, düşmanlar onu en kötü bir şekilde
kullandı. La havle ve la kuvvete illa billâh!
18 "
Ey Allah’ın kadın kulları!
Sorun sadece sizin günümüzdeki şu savaştan habersiz kalmanız olsaydı o zaman mesele daha kolay
olurdu. Çünkü o zaman bu durumu telafi edecek
erkeklerimiz var derdik! Fakat bugün siz, günümüzdeki savaşın varlığından veya onun için yapılan hazırlıktan habersizseniz, sizinle birlikte tüm ümmet de
habersiz olacaktır.
Bu savaş için gençleri kim yetiştirecek? Ve bu savaşa giren erkeklerin arkasında kim duracak? Ve gelecek neslin annelerini bu yolda devam etmeleri için
kim hazırlayacak? Bu sorunun ve buna benzer onlarca mühim sorunun cevabı bize göstermektedir ki;
kadın mücadelede önemli bir unsurdur ve bu savaşa
tam gücüyle ve tüm hırsıyla katılmalıdır. Ve kadının
bu savaşa katılımı mücadelenin sonucunu ifade etmez. Bilakis kadının bu savaşa katılımı, bu yolun devamını ve zaferi sağlayan sütunlardan birisidir.
Bu yüzden ey bacım!
Görevinizin hayal ettiğinizden daha büyük olduğunun farkında olmalısınız. Bugün İslam’ın mağlubiyetinin büyük bir kısmından siz sorumlusunuz…!
Çünkü siz sorumluluğunuzu yerine getirmiş olsaydınız, ümmetin başına bu zillet gelmeyecekti. Öncelikli olduğu için eğer siz sorumluluğunuzu yerine
getirmezseniz daha sonra yapılacakların hiçbir faydası olmamaktadır.
Çünkü çocuğun yetiştiği ilk ev, sizin kollarınız. Ve o
genç bir erkek olduğunda, size olan sevgisinden dolayı sadece sizin rehberliğinizi bilecektir. Bu yüzden
siz çocukluk çağında onun içine Allah’ın, Resulü’nün
ve Cihadın sevgisini aşılamazsanız, o büyüdüğünde
hiç kimse onun kalbine bunu atamaz, çok zorlama
haricinde...
19 "
Fidan sizin ellerinizin arasında, taze ve nemli, bu
yüzden görevinizin başına geçin, 20 yıl sonra neticeyi göreceksiniz inşâallah.
Bugün İslam ümmeti aşağılanma ve zilletin her
çeşidine maruz kalmıştır. Ümmetin karşılaştığı bu
durum, geçmiş asırlarda karşılaşılan aşağılanma ve
zillete hiç benzememektedir.
Zira geçmişte bu durum şimdiki kadar yaygın değildi. Ancak bugün bu aşağılanma ve zilletin temel
sebebi ümmetin fertlerinin sayısının az olması ya da
ümmetin fakirlik içinde olması değildir. Bilakis İslam
ümmeti günümüzde en büyük ümmet olarak telakki
edilmektedir. Ve aynı şekilde düşmanların sahip olmadığı zenginliğe ve diğer unsurlara sahip olan tek
ümmettir.
O halde burada kendiliğinden şu soru gündeme
gelmektedir. Günümüzde ümmetin çektiği bu sıkıntının sebebi mali ve insani kaynak bakımından fakirlik
değilse nedir?
Muhterem bacım!
Eğer içindeki imanın seni rahatsız etmiş ve pişmanlık emareleri yüzüne yansımışsa üzerindeki gaflet perdesi yırtılmaya başlamış demektir… Bu çok
güzel bir gelişmedir…
Şimdi istersen ümmetin tekrardan ayağa kalkması için sana güzel bir yol haritası sunayım.
20 "
ÜMMETİN ISLAHI İÇİN NELER
YAPABİLİRSİN?
Muhterem bacım!
Şimdi sana maddeler halinde yol haritası çizeyim;
1- Geçmiş günahların için Allah’tan af
dile.
2- Akideni gözden geçir.
Yapacağın bütün amellerin kabulü için önce yapman gereken şey akidenin gözden geçirilmesi…
Eğer Allah, Peygamber, Kur’an, Melek, Ahiret, Kader gibi inancında eksiklikler ya da bozukluklar varsa, ölünceye kadar yapacağın bütün amellerin Allah
katında hiçbir değeri yoktur. Bu sebeple akideni gözden geçirmek zorundasın.
Bunun için sana dünyanın en meşhur kitabı olan
“Akidetü-t Tahaviyye” isimli Guraba yayınlarından çıkan kitabı tavsiye ederim. Bunun dışında
şu kitapları okumanı tavsiye ederim;
Tevhid ve Akideyi anlatan kitaplar
1- Kur’an ve Kâinat ışığında Tevhid - Nida yayınları. (Prof. Dr. Abdulmecid Zindani)
2- 830 soruda İslam akidesi. Polen yayınları. (Dr.
Mustafa Murad El-Mısri)
3- Önce İman. Beka Yayınları. Mecdi Hilali.
21 "
3- Evini gereksiz eşyalardan arındırarak
medrese haline getir.
Ev eşyalarında abartıya kaçan müslüman kardeşlerimizin evine gittiğimizde koskoca misafir odasının
mobilya deposuna çevrildiğini görüyoruz… Bunların korunmaya çalışılması ve temizliği derken dünyanın vakti gidiyor. Buna hiç gerek yok… Boşaltın
bunları ve olabildiğine sade bir hale getirin.
En azından bir odanıza genişçe kitaplık yaparak
temel kaynak eserlere yer verin… Ve o odaya girdiğinizde burnunuza medrese kokusu gelsin…
Namazlarınızı, derslerinizi, sohbetinizi ve
tefekkürünüzü o odada yapın…
4- Evinizde ders programı hazırlayıp
seminerler verin.
Her aile ferdi en az on beş dakikalık konferans
verir gibi bir sunum yapsın. Böylelikle ileriki zamanlarda ümmetin karşısına çıkıp vaaz ve nasihatler
yapması kolay olur inşaallah.
5- Şehidlerin hayatını ailece okuyun.
Abdullah Azzam rahimehullah şehidlerin hayatının okunmasının faydasını şu sözlerle dile getirir:
“Nice ölü kalpler var ki şehidlerin ilginç hayatını
dinleme suretiyle dirilmiştir. Nice kahraman gençler
bir şehidin hayat hikâyesinden etkilenmek sureti ile
birçok olumsuzlukları aşıp Afganistan’a gelmiştir.
Nice yolunu kaybetmiş kimseler şehidlerin hayatını
okuduktan sonra doğru yolu bulmuştur. Nice fasık
ve günahkârlar şehidlerin hayatından etkilenip, Rabbine dönmüştür.”
Değerli bacım…!
Şehidlerin hayatlarını senin okuman evinizde
bambaşka bir hava estirir… Eş ya da çocuklarınız
inanılmaz bir cesaret alır… Ve utanırlar… Bu utangaçlık onları inanın ki gaflet uykusundan uyandırarak kendilerine getirir…
22 "
Bu konuda en güzel kitaplardan üç kitap tavsiyesinde bulunayım;
1- Hurilerin Âşıkları. Takva yayınları. Abdullah
Azzam.
2- Bir Mücahidin El Kitabı. Takva yayınları. Ebu
Dücane El-Mısri.
3- Cihad. Takva Yayınları. İbn-i Nehhas.
6- Gündemi takip edin
İslam âleminden sahih haberler veren sitelerden
gündemi takip ederek dünya Müslümanlarından
haberdar olun. Böylelikle dünya Müslümanlarının
acılarını hissedersiniz. Bu his, sizi çok güzel salih
amellere sevk edecektir bunda hiç kuşkunuz olmasın
inşaallah.
Tavsiye edilen siteler
1233-
www.incanews.com
www.timeturk.com
www.dunyabulteni.com
www.dinimislam.org
7- Gelir ve giderinizi hesaplayın ve olanca
tasarruf yaparak ilme, cihada, mücahidlere, şehid
ailelerine ve mülteci kardeşlerimize maddi katkılarda
bulunun.
Her ne kadar infak edecekseniz, bunu çocuklarınızın elleriyle gerçekleştirin ki bu güzel yolu sevsinler…
8- Ailece ümmetin uyku modunda kalmalarının sebeplerinin araştırın… Ve çözümler üreterek bunu gerek internette yayınlayın gerek broşür
olarak basın, gerekse de gazete ve dergilere (okuyucu köşesinde yayınlanması için) gönderin.
9- Şehid aileleriyle tanışın. Böylelikle hem
onları yalnız bırakmamış olur hem de cesaretlenmiş
olursunuz…
10- Akraba ve komşularla dersler yaparak
onların da uyanmalarına sebep olun.
23 "
Değerli bacım…!
Allah’a yemin ederim ki ümmetin ayağa kalkıp
şahlanmasında sizin rolünüz umduğunuzdan çok
daha fazla…!
N’olursunuz ben tek başıma ne yapabilirim ki demeyin…!
Bugünün Zeyneb’i olmamanız için bir sebep
var mı?
Eşinizin ya da oğlunuzun bugünün Abdullah
Azzam’ı1 ya da Hattab’ı2 olmaması için bir sebep
var mı?
Unutmayın ki ümmet sizden çok şey bekliyor…!
Haydi bismillah deyin ve ailece kıyama kalkın…!
Hemen şimdi…!
Rabbim kalbinizi dini üzere sabit kılsın…
Âmin.
Abdullah Azzam: Filistinlidir. Afganistan cihadına çok hizmetleri olan -şehid olmuş- mücahid
bir alimdir...
(1)
Hattab: Arabistanlı olup ömrünün 17 yılını cihada adamış 2000 yılında çeçenistanda şehid olmuş
bir yiğittir.
(2)
Takva Yayınları
Soğan ağa camii sk. Büyük tulumba çıkmazı
Beyem Han No: 1/25 Beyazıt / İST
Broşür Sipariş Hattı:
Tel: 0212 638 46 66
30’a yakın broşür çeşitlerimizi incelemek için;
www.brosuriledavet.com