ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ ELASTİK DALGALAR KULLANILARAK YERİÇİNİN ÜÇ – BOYUTLU HIZ YAPISININ BELİRLENMESİ Begüm KOCA JEOFİZİK MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI ANKARA 2005 Her hakkı saklıdır ÖZET Yüksek Lisans Tezi ELASTİK DALGALAR KULLANILARAK YERİÇİNİN ÜÇ – BOYUTLU HIZ YAPISININ BELİRLENMESİ Begüm KOCA Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı Danışman: Doç. Dr. Altan NECİOĞLU Bu çalışmada, telesismik depremlerin ürettiği elastik sismik dalgalardan yararlanılarak yer içi hız yapısının telesismik tomografi metodu ile nasıl elde edildiği açıklanacak ve Doğu Türkiye’nin hız yapısı belirlenecektir. Elastik sismik dalgalardan yararlanılarak yer içinin bir takım özelliklerinin yüksekçözünürlülüklü modelleri elde edilebilir ve böylece derinliklerin olası yapı ve davranışları belirlenebilir. Lokal, bölgesel ve telesismik uzaklıklar farklı sismogram karakteristikleriyle farklı derinliklere duyarlı veriler sağlarlar. Lokal deprem ve patlatma kayıtları kullanılarak gerçekleştirilen sığ çalışmalar sonucunda karmaşık kabuk yapısı belirlenebilmektedir. Kabuk – manto sınırı altında kalan, yüksek global çözünürlülüklü derin tabakaların hız yapısını belirleyebilmek için hedef derinlik boyunca seyahat eden çok sayıda sismik dalga kaydına gereksinim vardır. Bu, telesismik deprem kayıtlarının kullanılması ile sağlanabilir. 2005, 61 sayfa ANAHTAR KELİMELER : Elastik sismik dalgalar, telesismik, sismik tomografi, hız yapısı i ABSTRACT M. Sc. Thesis DETERMINATION OF THREE – DIMENSIONAL VELOCITY STRUCTURE OF THE INNER EARTH USING ELASTIC WAVES Begüm KOCA Ankara University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Geophysical Engineering Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Altan NECİOĞLU In this study, determination of the velocity structure of the inner earth with teleseismic tomography method by using seismic elastic waves produced by teleseismic earthquakes will be explained and the velocity structure of Eastern Turkey will be estimated. High-resolution models of various characteristics of the inner earth can be obtained by using seismic elastic waves. Thus, probable structures and behaviors at various depths can be estimated. Local, regional and teleseismic distances provide data from different depths with different seismogram characteristics. The complex shallow crustal structure can be obtained by using records of local earthquakes and explosions. To determine the velocity structure of deeper layers lying under the crust – mantle boundary, a lot of seismic waves traveling through the target depth are required. This can be provided by using teleseismic earthquake records. 2005, 61 pages KEY WORDS: Elastic seismic waves, teleseismic, seismic tomography, velocity structure. ii ÖNSÖZ ve TEŞEKKÜR Bu çalışmada telesismik tomografi yöntemini uygulamakta kullanılan bilgisayar programı Sayın Dr. Sadi KULELİ (Massachusetts Institute of Technology, Earth Resources Laboratory) tarafından sağlanmıştır. Kendisine bu büyük katkısından dolayı teşekkürlerimi sunarım. Yüksek Lisans Tezi çalışmamın her safhasında bana yol gösteren ve yakın ilgisi ile büyük destek sağlayan danışman hocam, Sayın Doç. Dr. Altan NECİOĞLU (Süleyman Demirel Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi)’na, yardımlarını gördüğüm hocalarım, Sayın Prof. Dr. Ahmet Tuğrul BAŞOKUR (Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi)’a, Sayın Prof. Dr. Turan KAYIRAN (Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi)’a, Sayın Yrd. Doç Dr. Emin ULUGERGERLİ (Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi)’ye, çalışmamda kullandığım verileri sağlayan Sayın Prof. Dr. Niyazi TÜRKELLİ (Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü)’ye, veri analizi konusunda bilgilerini esirgemeyen Sayın Araş. Gör. Tuna ERKEN (Uppsala University Department of Earth Scieces)’e, tüm çalışmam süresince yardımlarını gördüğüm dostlarım, Sayın Araş. Gör. İrfan AKCA (Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi)’ya, Sayın Araş. Gör. Yıldırım GÜNDOĞDU (Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi)’ya, Sayın Araş. Gör. Fatih BULUT (Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü)’a ve Sayın Araş. Gör. Uğur TEOMAN (Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü)’a teşekkürlerimi sunarım. Son olarak, her zaman bana destek olan aileme emekleri için sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Begüm KOCA Ankara, Ocak 2005 iii İÇİNDEKİLER ÖZET.......................................................................................................................... ABSTRACT................................................................................................................ TEŞEKKÜR................................................................................................................ SİMGELER DİZİNİ................................................................................................... ŞEKİLLER DİZİNİ..................................................................................................... ÇİZELGELER DİZİNİ............................................................................................... 1. GİRİŞ....................................................................................................... 2. YER İÇİ................................................................................................... 2.1. Elastik Sismik Dalgalar.......................................................................... 2.2.1. Telesismik hacim dalgaları................................................................ 2.2.2. Yer içinde ışınların yolları.................................................................. 3. YÖNTEM................................................................................................. 3.1. Global Metotlar...................................................................................... 3.2. Lokal Metotlar....................................................................................... 3.2.1. Lokal deprem tomografisi................................................................... 3.2.2. Telesismik tomografi.......................................................................... 3.3. Veri........................................................................................................ 3.4. Model..................................................................................................... 3.5. Ters Çözüm............................................................................................ 3.5.1. Model formülasyonu........................................................................... 3.5.2. Model parametrelerinin belirlenmesi.................................................. 3.6. Veri Sunumu.......................................................................................... 4. UYGULAMA........................................................................................... 4.1. Bölgenin Jeoloji ve Tektoniği................................................................ 4.1.1. Bölgenin jeolojisi................................................................................ 4.1.2. Bölgenin sismotektoniği..................................................................... 4.2. Veri ve Yöntem……………………………………………………….. 4.3. Tomografi Sonuçları………………………………………………….. 5. TARTIŞMA ve SONUÇLAR…………………………………………. KAYNAKLAR........................................................................................................... EKLER........................................................................................................................ EK 1. Sismik İstasyon Koordinatları........................................................... EK 2. Depremler.......................................................................................... ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………………… iv i ii iii v vii ix 1 3 4 6 10 12 16 17 17 18 20 20 22 23 26 28 30 32 32 34 38 39 47 52 55 56 58 61 SİMGELER DİZİNİ c Parametre vektörü ds Işının s inci tabakada aldığı gerçek uzaklık gs Işının s inci tabaka içinde sapmaya uğramadan geçirdiği zaman i Birim vektör L Love dalga fazı M Modeldeki toplam blok sayısı m0 Hareket yönü değişmemiş ışın için model içinde geçen seyahat zamanı ms s inci tabakadaki oransal yavaşlık değişimi Ms Yüzey dalgalarından hesaplanan deprem büyüklüğü msi s inci tabakanın i inci bloğundaki hız değişimi N Toplam istasyon sayısı NB Her tabakadaki blok sayısı NL Tabaka sayısı P P dalgası R Rayleigh dalga fazı r Yarıçap S S dalgası s Tabaka numarası t Modelin bütün tabakalarından geçen ışının yüzeye varış zamanı t Işınların yeryüzüne varış zamanları vektörü ts s inci tabakadaki gerçek seyahat zamanı V Sismik tabaka hızı Vs s inci tabakanın gerçek hızı ∆ds Işının s inci tabakada yön değiştirmeden aldığı yol ∆τ Yön değiştirmemiş ışın için taban tabakadaki varış zamanı ε Seyahat zamanı farkı ε Fark vektörü τ Işının taban tabakadan yüzeye varış zamanı ds Işının s inci tabaka içinde herhangi bir sapmaya uğramadan aldığı yol v msi s inci tabakada en fazla yola sahip olan i inci bloktaki yavaşlık anomalisi m Yavaşlık anomalileri vektörü Vs s inci tabakadaki ortalama hız τ Sapmaya uğramamış ışın için taban tabakadaki varış zamanı τ Standart yerden hesaplanan taban tabakadan varış zamanları vektörü ∆ Deprem odağı ile sismik kayıt istasyonu arasındaki merkez açı Kısaltmalar B Batı D Doğu G Güney GB Güney – Batı GD Güney – Doğu K Kuzey KB Kuzey – Batı KD Kuzey – Doğu vi ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 2.1.Bir depremden kaynaklanan ve istasyonda kaydedilen, sismik tomografi için kullanılabilen sismik dalga tipleri………………............ 5 Şekil 2.2.Cisim dalgaları (P ve S) nın yayılımı…………………………............... 6 Şekil 2.3.Sismik dalga fazlarının seyahat yolları………………………………… 7 Şekil 2.4.Seyahat zamanı grafiği……………………….………………..….......... 8 Şekil 2.5.Gölge zonu…………………………………………………………....... 9 Şekil 3.1.PREM………………………………………..……………….……........ 12 Şekil 3.2a) Yükselti (horst) fay b) çöküntü (graben) fay………....…..…………. 14 Şekil 3.3.Dalma-batma zonu………………………………………………........... 15 Şekil 3.4.Lokal deprem tomografisinin (LET) geometrisi. ……………………… 17 Şekil 3.5.Telesismik tomografinin a) ışın yolları b) geometrisi…….…..……....... 19 Şekil 3.6.Yatay uzaklığın düşey uzaklıktan büyük olması durumunda, bir ışın yolunun örneklenmesi…………………………………….……………. 21 Şekil 3.7.5, 25 ve 45 km derinliklerde hesaplanmış P dalga hızı sapmalarının yanal değişimini gösteren kontur haritaları….......................................... 28 Şekil 3.8.Aynı profil için hesaplanmış, P dalga hızlarının düşey yönde değişimini gösteren kontur haritaları………………………….....…...... 29 Şekil 4.1.ETSE projesinde kullanılmış olan 29 adet PASSCAL – Broadband istasyonun lokasyon haritası…………………………..………...……... 30 Şekil 4.2.Deprem lokasyon haritası……………………………………….............31 Şekil 4.3.Türkiye tektonik haritası………………………………………….......... 32 Şekil 4.4.Doğu Türkiye ve çevresindeki tektonik sınırlar ve plaka hareketlerini gösteren harita……………………………...……..……………………. 33 Şekil 4.5.Doğu Anadolu yüksek platosunun basitleştirilmiş jeolojik haritası ve tektonik birimleri……………………………………………..………… 34 Şekil 4.6.Doğu Türkiye aktif fay haritası…………………………………............ 38 Şekil 4.7.Sismik tomografi sonucunda elde edilen P dalga hızı sapmalarının her bir tabakadaki yatay değişimi………………………………………….. 40 Şekil 4.8.P dalga hızı sapmalarının (konturlar) yatay değişiminin bölge tektoniği ile birlikte gösterimi……..…………………………….…...................... 41 vii Şekil 4.9.Doğu Türkiye aktif fay haritası ve ETSE ağının sismik istasyonları....... 43 Şekil 4.10.A-A’ kesiti boyunca P dalga hızı sapmalarının düşey değişimi……...... 44 Şekil 4.11.B-B’ kesiti boyunca P dalga hızı sapmalarının düşey değişimi……....... 45 Şekil 4.12.Çalışma alanı ve civarında Pn dalga hızının tomografik görüntüsü….... 48 Şekil 4.13.Sadece model alanın Pn dalga hızının tomografik görüntüsü………….. 48 Şekil 4.14.Farklı Kuzey enlemi değerlerinde alınmış düşey kesitlerin bir arada gösterimi……………………………………………………………....... 49 Şekil 4.15.Farklı Doğu boylamı değerlerinde alınmış düşey kesitlerin bir arada gösterimi……………………………………………………………....... viii 50 ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 2.1.Yer içindeki başlıca katmanların kalınlıkları ve cisim dalgası hızlarının değişimi……….………………………………….....................................4 Çizelge 4.1.Ters çözüm işleminde kullanılan başlangıç modeli…………...……….. 39 ix 1. GİRİŞ Sismik dalgalardan yararlanılarak yer içinin özelliklerinin yüksek-çözünürlüklü modelleri elde edilebilir ve böylece olası yapı ve davranışları belirlenebilir. Model, yerküredeki materyallerin özelliklerinin gerçek üç-boyutlu değişiminin basitleştirilmiş matematiksel gösterimidir. Gerçek kimya, fiziksel yerleşim ve dinamik davranışların sismolojik olarak yorumlanabilmesi için, mineral fiziği ve yer içi dinamiği gibi diğer disiplinlerden elde edilmiş deneysel ve modelleme sonuçları gereklidir. Sismoloji, Dünya’nın gerçek yapısı için en iyi çözünürlülüğü sağlamakta önde gelmektedir. Yer yapısı hakkındaki detaylı bilgiler genellikle derinlikle azalır. Petrol ve mineral aramalarında, sığ kıtasal kabuk yaygın olarak, sismik yansıma metotları ile incelenmektedir. Petrol endüstrisi ile gelişmiş olan teknoloji, günümüzde kabuk faylanması ve kıtasal değişimin modellerini araştırmak amacı ile derin kabuğa uygulanmaktadır. Sığ çalışmalar sonucunda, dört milyar yıldan fazla zamandan beri korunmuş olan kayaçlar ve yıllar boyu meydana gelmiş tabaka tektoniği olaylarının kalıntıları ile oldukça karmaşık bir kabuk yapısı belirlenmiştir. Moho (kabuk-manto sınırı) nun altında yer içi yapısının detaylı çözünürlülüğü azalırken, global çözünürlülük artar. Bunun nedeni, birincil sismik kaynakları, insan yapımı patlatmalar yerine depremlerin sağlamasıdır. Depremlerin ve sismik istasyonların düzensiz dağılımı ile, tam global kapsamayı sağlayacak şekilde, yer içinde çok sayıda ışın yolu olur. Tomografi, bir çeşit ters çözüm problemidir. Bu, bir ortam boyunca yayılan enerjinin ölçümü ile başlar. Elde edilen bu enerjinin karakteri, yayıldığı ortamın parametrelerini (yavaşlık,hız,vs.) belirlemek için kullanılır. Bir çok durumda, bir ortamdaki enerjinin yayılımı, ortam parametrelerinin bir toplamı veya integrali ile tanımlanabilir. Böylece, veri ile ortam parametreleri arasında lineer bağıntı elde edilerek ters çözüm teknikleri uygulanması ile gerçeğe en yakın ortam parametreleri elde edilebilir. 1 Telesismik depremler kullanılarak kabuk-manto sınırı altındaki derin yer içi yapısının belirlenmesi mümkündür. Deprem kayıt istasyonu ile deprem hiposentrı arasındaki uzaklığın yaklaşık 1000 km den büyük olması durumunda bu deprem telesismik kabul edilir. 1 derece yaklaşık olarak 111.195 km ye karşılık gelir, dolayısı ile telesismik uzaklığın 9o den itibaren başladığı söylenebilir. Bu çalışmada kullanılan ve derin yer içi yapısını üç boyutlu görüntülemeyi amaçlayan telesismik tomografi yönteminin temeli 1977 yılında Aki, Christoffersson ve Husebye tarafından atılmıştır. Bu nedenle kullanılan teknik ACH tekniği olarak anılmaktadır. Bu tez çalışmasında telesismik tomografi yönteminin temel ilkeleri ve Doğu Türkiye için yapılan örnek çalışma anlatılacaktır. Çalışma sonuçları göstermektedir ki, yöntem derin yer içinin üç boyutlu yapısını görüntülemek için oldukça elverişlidir. 2 2. YER İÇİ Sismik dalga yolları yer içinde 30-60 km ve 2900 km derinliklerde bulunan iki ana süreksizlikden etkilenirler. 30-60 km derinlikte olan ve kabuk-manto sınırını belirleyen Mohorovičič, sismogramların yorumlanmasında özel bir öneme sahiptir. Bu iki süreksizlik yerküreyi kendi içinde kabuk, manto ve çekirdeğe ayırmaktadır. Ayrıca, kabuk içinde bazıları sadece lokal veya bölgesel büyüklükte olan süreksizlikler ve düzensizlikler vardır. Manto içinde hızın derinlikle düzenli artımından uzaklaşılan bazı seviyeler vardır; bu seviyeler ikincil süreksizlikler gibi davranırlar. Çekirdek içinde dahili bir bölünme vardır; iç çekirdek ve dış çekirdek fiziksel karakterleri bakımından oldukça farklıdırlar. (Richter 1958) Yer içindeki başlıca bölümler Çizelge 2.1’ de görülmektedir. Mohorovičič süreksizliğinin seviyesi değişebilir; kıtasal bölgelerde 30 km ile 60 km arasında değişen derinliklerde olabileceği gibi, okyanusal bölgelerde 5 – 10 km ye kadar yükselir. Bu değişim, telesismik olaylar kullanılarak hesaplanan sismik dalgaların ortalama varış zamanlarından sapmaları kısmen açıklar. (Richter 1958) Manto içerisinde yaklaşık 400 km derinlikte sismik dalga hızlarında ani bir artış olur. Manto kayaçları üzerinde yapılan deneyler, mantodaki baskın minerallerden biri olan olivinin kristal yapısını da değiştiren, çok şekilli faz değişimlerine neden olan bir sıcaklık ve basınç değişimi olduğunu göstermiştir. Bu derinlik 400 km süreksizliği olarak bilinir. 670 km süreksizliği olarak bilinen süreksizlikte yine sismik dalga hızlarında ani bir artış olur. Bunun nedeni, tüm manto elementlerini içeren polimorfik faz geçişi olabileceği gibi, mantonun bileşimindeki değişim de olabilir. (Nelson 2003) Manto ve çekirdek arasındaki sınırın seviyesi 2900 km de sabit gibi görünse de yerin farklı bölgelerinde çekirdeğin derinliğini sistematik olarak karşılaştıran bir araştırma henüz yoktur. Dış çekirdekten iç çekirdeğe geçiş seviyesi yaklaşık 5000 km olarak bilinmektedir fakat bunun doğruluğu kesin olarak ispatlanmamıştır. (Richter 1958) 3 Cisim dalgalarının değişik seviyelerdeki hızları Çizelge 2.1’ de verilmektedir. Kıtasal kabuk için olanlar sadece ortalama değerlerdir. Çekirdek içinde enine dalgaların hızları verilmemiştir. Bunun nedeni sıvı dış çekirdekte bu dalgaların bulunmamasıdır. Mantodan çekirdek sınırına ulaşan S dalgaları çekirdek içine girmez, fakat mod dönüşümüne uğrayarak boyuna dalgalara dönüşebilirler. (Richter 1958) Bullen et al. (1940), iç çekirdeği sınırlayan 5000 km seviyesinin altında materyalin yeniden katı olabileceğini ve enine dalgaların geçebileceğini öne sürmüşlerdir. Çizelge 2.1. Yeriçindeki başlıca katmanların kalınlıkları ve cisim dalgası hızlarının değişimi (Richter 1958) DERİNLİK HIZLAR VP (km/sn) (km) YARIÇAP VS (km/sn) (km) YÜZEY 0 5.0 3.0 6370 kıtasal kabuk 30+ 7.0 ? 4.0 ? 13.5 8.0 8.0 __ 10.0 __ 11.5 ? ~6340 Manto 2900 3470 Çekirdek 5000 1400 İç çekirdek 6370 MERKEZ 0 2.1. Elastik Sismik Dalgalar Sismogramlarda gözlenen sismik dalga fazlarının adlandırılması için Latince’ye dayanan uluslararası bir terminoloji kabul edilmiştir. İlk ve ikinci fazlar P ve S harfleri 4 ile gösterilmektedir. Bunlar ‘undae primae’ ve ‘undae secundae’ (undae=dalga) nin kısaltmasıdır. Başlangıçta ana fazın büyük, uzun periyotlu dalgaları L (undae longae) ile, sismogramların maksimumu da M ile gösterilmekteydi. Birkaç yıl süren araştırmalardan sonra, P ve S in yer hacmi boyunca ilerleyen boyuna ve enine dalgalar olduğu, L ve M nin ise Rayleigh ve Love tarafından ortaya konan R ve L dalgalarını da içeren yüzey dalgaları olduğu anlaşılmıştır. (Lay and Wallace 1995, Richter 1958) Şekil 2.1 ve Şekil 2.2’ de yerin yapısını kestirmekte rutin olarak kullanılan farklı sismik dalga tiplerinin örnekleri görülmektedir. Rayleigh Dalgaları H L Love Dalgaları H + + + + + + + Deprem L + + + + + Cisim Dalgaları Şekil 2.1. Bir depremden kaynaklanan ve istasyonda kaydedilen, sismik tomografi için kullanılabilen sismik dalga tipleri Yukarıdaki şekilde istasyon kare ile deprem daire ile görterilmiştir. Rayleigh ve Love dalgaları için, yüzeyin altında parçacıkların genel salınım doğrultuları, yüzey üzerinde ise dalgaların yayılım doğrultuları gösterilmiştir. Cisim dalgaları için yalnızca enerjinin depremin odağından istasyona yayılım yolu kesikli çizgi ile gösterilmiştir. ‘+’ kağıda dik parçacık salınımını temsil etmektedir. ‘H’ yüksek frekans, ‘L’ düşük frekans bileşenleridir. Genellikle düşük frekanslı yüzey dalgaları yüksek frekanslı yüzey dalgalarından daha hızlı hareket eder. 5 Deprem odağı P dalgası S dalgası Şekil 2.2 Cisim dalgaları (P ve S) nın yayılımı (http://www.scarborough.k12.me.us/wis/ teachers/dtewhey/webquest/nature/seismic_images.htm (U.S. Geological Survey den alınmış)) 2.2.1. Telesismik cisim dalgaları Gözlenen dalgalar yansıma sayılarına göre sınıflandırılabilirler. Dalgaların yer içinde kat ettiği yollar Şekil 2.3’ teki yer kesitinde görülmektedir. Yansımayan dalgalar kaydedilen en büyük ve en önemli fazlardır. Bunlar, P, S, PKP(P’), PKS, SKP, SKS dir. Farklı fazların hiposentr ile istasyon arasındaki uzaklığa bağlı olarak varış zamanları Şekil 2.4’ te görülmektedir. Fazların varış zamanları derinliğe bağlı olarak değiştiğinden farklı hiposentr derinliklerine göre hesaplanmış şekildeki gibi seyahat süresi tabloları mevcuttur. (Richter 1958) 6 Şekil 2.3. Sismik dalga fazlarının seyahat yolları (http://www.earth.northwestern. edu/people/seth/B02/lectures/Seismology/velstruc.pdf ) 7 Zaman(dakika) Uzaklık (derece) Şekil 2.4. Seyahat zamanı grafiği (Lay and Wallace 1995) Yalnızca bir kez yansıyan dalgalar yansıma noktasına göre sınıflanabilir. Yeryüzeyinde kaynakla istasyon arasında yansıyanlar PP, PS, SP, SS, SKSP; çekirdeğin dış yüzeyinden yansıyanlar PcP, PcS, ScP, ScS; iç yüzeyinden yansıyanlar PKKP, PKKS, 8 SKKP, SKKS. Ayrıca P’P’ ve SKPP’ gibi hem episentrdan hem de kayıtçı istasyondan çok uzak noktalarda yansıyanlar da vardır. SKPP’ nü PKSP’, P’SKP ve P’PKS den ayırmak genellikle mümkün değildir çünkü hiposentr çok derin olmadığı sürece hemen hemen aynı zamanda gelirler. Benzer şekilde neredeyse eşzamanlı olan diğer bir grup ta PKSPKS, PKSSKP, SKPPKS ve SKPSKP yi içerir. Son olarak ta SKSSKS bazen gözlenmektedir. (Richter 1958) Episentr yakınında yansımalar derin odaklı depremlerde gözlenir ve notasyonları başka bir hacim dalgası sembolüne s veya p ön ek olarak eklenir. (Richter 1958) Yansıma sayısı arttıkça gözlenen hareketin genlik ve netliği azalır. PPP ve SSS sık sık gözlenir. PPS, PSP ve SPP yaklaşık aynı zamanda gelir. P’P’P’ çok küçüktür ve sadece derin şokların sismogramlarında gözlenir. (Richter 1958) Depremin odağı (hiposentr) ile kayıt istasyonu arasındaki merkez açı 105° ye ulaştığında P ışını çekirdeği sıyırır ( Şekil 2.5). Bu mesafenin ötesinde P nin kaydedilen genliği hızlı bir şekilde azalır. Bu P dalgalarının çekirdek sınırı etrafında difraksiyonuna karşılıktır. S için bu etki daha güçlüdür fakat gözlenmesi kolay değildir. P nin çekirdeği sıyırdığı kritik açıda kırılan dalga çekirdeğe girerek PKP (P’) ışınını oluşturur. Hiposentr ile kayıt istasyonu arasındaki merkez açı 142° ye ulaştığında kaydedilen genlik yeniden hızlı bir şekilde artar. Bu 105° - 142° arasında kalan bölgeye ‘gölge zonu’ adı verilir. (Richter 1958) 9 Gölge zonu Şekil 2.5. Gölge zonu (Lamprecht 1998) 2.2.2. Yer içinde ışınların yolları Elementer optikte, ışığın dalga özelliklerine bakmaksızın, ışık ışınlarının lensler ve prizmalardan geçişi veya aynalardan yansıması incelenir. Benzer şekilde sismolojide, sadece ışınlar incelenerek yollar ve zamanlar için belirli bir hız - derinlik ilişkisi ile birlikte iyi ve yeterli teorik yaklaşımlar elde edilir. Eğer hız derinlikle sürekli olarak değişiyorsa ışınlar genel olarak yay olacaktır. Böyle bir ışının herhangi bir noktasında kritik açı i yi tanımlanabilir. Yerküre farklı V hızlarına sahip tabakalardan oluşmaktadır. Bitişik kabukların hızları V1 ve V2 ise, sınırdan geçen bir ışın i1 ve i2 kritik açıları ile kırılacaktır. Elementer optikten Snell’in kırılma yasası uygulanırsa, sin i1 V1 = sin i2 V2 (2.1) elde edilir. Bu, sınırın her iki tarafında sin i V niceliğinin aynı olduğunu gösterir. Her kabukta hız sabit kabul edildiğinden ışın düz bir çizgidir. Düz bir çizgi boyunca 10 r sin i sabittir. Burada r, merkeze olan uzaklıktır. Sonuç olarak r sin i V her iki kabukta aynıdır. Tek bir ışın boyunca genel ilişki, r sin i = sabit V (2.2) şeklinde yazılabilir. Işınların yüzeyde sismograflar tarafından kaydedilmesi ile, hız V yi r nin bir fonksiyonu olarak hesaplayacak verileri elde edebiliriz. Yüzeyde r, yerin bilinen yarıçapıdır. V, patlatma ve lokal deprem verilerinin değerlendirilmesi ile hesaplanabilir. i, episentrdan olan uzaklık cinsinden yüzeye varış zamanlarını veren tablolardan hesaplanabilir. Bu tablolardan okunan görünür yüzey hızına V’ dersek, sin i = V olur. Bir ışının V hız fonksiyonu biliniyorsa, tüm uzaklıklar ve hiposentr V′ derinlikleri için, kırılan, yansıyan ve direk gelen dalgalar için seyahat süreleri hesaplanabilir. (Richter 1958) 11 3. YÖNTEM Dünya, genel olarak, kabuk, manto ve çekirdek dizilimine sahip, küresel olarak tabakalanmış bir gezegen şeklinde düşünülebilir. Şekil 3.1’ deki gibi 1B bir yer modeli (PREM), gezegende baştan başa yayılan sismik dalgaların seyahat sürelerini ( %1 den daha az bir hata ile ) önceden tam olarak bildirmektedir. Bu nedenle, sismologlar, rutin deprem lokasyonları ve jeokimyasal yorumlamada bulunmak üzere 1B bir model Alt manto İç Çekirdek Çekirdek Üst manto Hız (km/sn), yoğunluk (g/cm3) geliştirmek için büyük çaba sarf etmişlerdir. (Lay and Wallace 1995) Derinlik (km) Şekil 3.1. PREM (Dziewonski ve Anderson 1981’ den uyarlanmıştır) Derinliğin fonksiyonu olarak yer içinde P hızı (Vp), S hızı (Vs) ve yoğunluğun (ρ) başlangıç referans yer modeli (Preliminary Reference Earth Model) 12 40 yıldan uzun süredir, sismologlar, yüzeye yakın, kaba hız farklarını, kıtasal ve okyanusal kabuk ile üst manto arasındaki değişimlerle birlikte haritalamaktadırlar. Yaklaşık son 25 yıldır ise, yer içinin 3B yapısını görüntülemek için, “sismik tomografi” adı verilen metot kullanılmaktadır. “Sismik tomografi”, belirli bir bölgede yer kabuğu ve üst mantoyu bloklara bölerek her blok içindeki hız pertürbasyonlarını belirleyerek, çeşitli derinliklerden alınacak kesitler üzerinde dalga hızı dağılımının incelenmesidir. Pertürbasyon, standart bir yer modeli için geçerli olduğu varsayılan hız dağılımından sapmalardır. Kelimenin tam Türkçe karşılığı bulunmamakla birlikte, bu çalışmada sapma terimi kullanılacaktır. “Tomografi” terimi, tıp biliminde , insan vücudundaki anormal dokuları belirlemek için cerrahi müdahale gerektirmeden, X-ışınları kullanılarak uygulanan CAT (Computer Aided Tomography) tekniğinden alınmıştır. “Tomo” kelimesi Yunanca’da “dilim” anlamına gelmektedir. Sismik Tomografi yönteminin temeli 1960’lı yıllarda atılmıştır. Başlangıçta “bölgelendirme” (regionalization) adı verilen yöntemde, okyanusal ve kıtasal yolları aşan yüzey dalgaları, belirli bir alanın altındaki yapının 1B lokal karakterizasyonu için analiz edilmekteydi. Simetrik bir yer modeli referans alınarak yüzey dalgalarının seyahat süresi anomalileri hesaplanmakta ve bu anomaliler ışın yolu boyunca eşit olarak dağıtılmaktaydı. (Lay and Wallace 1995) Aki, Christofferson ve Husebye (1977), yer içi hız yapısının belirleneceği ortamı bloklara bölerek “sismik tomografi” adı verilen yöntemi açıklamışlardır. Bu durumda, her bir blokta, sismik dalgaların seyahat süreleri ile ışın yolu uzunlukları arasındaki doğrusal denklem elde edilir. Böylece, ortama ait bütün blokları kapsayan bir doğrusal denklemler sistemi oluşturulur. Bu denklemler sistemi uygun ters yöntemlerinden yararlanılarak çözülür ve yavaşlık (hızın tersi) sapma hesaplanır. 13 çözüm Dziewonski ve Anderson (1981) tarafından globalleştirilen ve Thurber ve Aki (1987) tarafından geliştirilen sismik tomografi yönteminin genel kullanım alanları, Thurber ve Aki (1987) tarafından aşağıdaki gibi özetlenmiştir. • Fay zonlarında (Şekil 3.2 a ve b) ani hız değişimleri gözlenir. Bundan dolayı, fay zonlarının belirlenmesinde kullanılır. (a) (b) Şekil 3.2. a) Yükselti (horst) fay, b) çöküntü (graben) fay (Kobe Deprem Müzesi, Japonya’da çekilmiş fotoğraf, 2004) 14 • Volkanik ve jeotermal alanlarda oluşan magma cepleri düşük hızlara sahiptirler ve ani hız değişimine neden olurlar. Bu yüzden ortaya çıkarılmalarında telesismik ters çözüm yöntemi kullanılır. • İki levhanın çarpışarak, birinin diğerinin altına dalması ile oluşan yapı dalma zonudur (Şekil 3.3). Böyle bir ortamda, dalan levha, çevresindeki yapıya göre daha yüksek hız değerlerine sahiptir. Sismik ters çözüm yöntemi, dalan levhanın görüntülenebilmesi için çok uygundur (Spakman 1988). V1 V1 V2 V1 V2 Şekil 3.3. Dalma – batma zonu (http://pubs.usgs.gov/publications/text/understanding. html ) • Ayrıca, Dziewonski ve Anderson (1984) nin tomografi yöntemini genelleştirmesi ile, levha sınırlarının belirlenmesinde de kullanılmaya başlanmıştır. Sismik tomografi yöntemi sismik dalgaların, deprem kayıt istasyonlarına varış zamanları ile araştırılan bölge için belirlenen bir hız yapısı başlangıç modelinden hesaplanan varış zamanları arasındaki farklarının belirlenmesine dayanır. Teknik, hem düşey hız değişimlerinin hem de yerin belirli bir derinliğinden alınan kesitlerden yanal hız değişimlerinin incelenmesi ile, elastik dalga hızlarının yer içindeki dağılımının 3B incelenmesini olanaklı kılar. Yöntemin diğer bir avantajı, yeni veri alınmasını gerektirmemesidir. Deprem kayıt istasyonları tarafından kaydedilen 15 sismogramlardan okunan sismik dalgaların seyahat süreleri, veri olarak kullanılmaktadır. Tomografi, görüntülenecek ortam civarında alıcılar ve kaynaklar dağılımının bulunmasını gerektirir. Bunun nedeni, hız değerlerinin hesaplanacağı blokların sayısının gözlem sayısına doğrudan bağlı olmasıdır. Sismik tomografide, ölçümler sadece ilgilenilen alanın üst sınırında yapılır. Sismik tomografide iki ana yaklaşım vardır. Bunlar lokal ve global metotlar olarak adlandırılmaktadır. Lokal metotlarda belirli bir bölgenin altındaki yeriçi yapısı görüntülenirken global metotlarda tüm Dünyanın iç yapısı görüntülenir. 3.1. Global Metotlar Global metotlar, modelin hız değişimlerini, küresel harmonik fonksiyonlar gibi sürekli fonksiyonların lineer kombinasyonları cinsinden ifade eder. Global metotlarda, uzun seyahat yollarına sahip hem cisim hem de yüzey dalgaları kullanılır. Eğer yer küresel simetrik olsaydı, yüzey dalgaları büyük daire (great circle) rotaları izleyecekti. Fermat Prensibine dayanarak, heterojen bir Yer’de ışın yolları, anormal seyahat süreleri ile, büyük daire gibidirler. Tek istasyon durumunda, yüzey dalgası dispersiyonu, depremden alıcıya doğrudan gelen ışınlar için ölçülür. Kaynak parametreleri iyi bilinmek zorundadır. Büyük daire metodu, kaynaktan alıcıya direk gelen ve daha sonra dünyanın çevresini tekrar dolaşarak alıcılar tarafından kaydedilen dalgaları kullanır. Burada, her türlü istenmeyen kaynak etkileri elimine edilerek, birinci ve ikinci geçişler arasındaki ayırt edici dispersiyon ölçülür. Bu metot, global modellemeye uygundur, fakat sadece gözlenebilir katlamalı devreler veren, büyük magnitüdlü olaylar kullanılabilir. 16 3.2. Lokal Metotlar Lokal metotlarda cisim dalgaları kullanılır. Model uzayı alt elemanlara bölünerek seyahat sürelerindeki anomaliler ile farklı seyahat yolları üzerindeki hız değişimlerini birbirine bağlayan lineer denklemler kümesi elde edilir. Matris tersleme teknikleri kullanılarak, her bloktaki hız anomalisini elde etmek için, denklemlerin bir çözümü bulunur. Lokal metotlar, kaynak lokasyonuna göre genel olarak ikiye ayrılır. Lokal depremler kullanılarak ‘lokal deprem tomografisi’ , telesismik olaylar kullanılarak da ‘telesismik tomografi’ adlarını alır. 3.2.1.Lokal deprem tomografisi Lokal deprem tomografisinde (Local Earthquake Tomography, LET) (Şekil 3.4), ilgilenilen hacim içerisindeki sismik olaylar kullanılır. Yani kaynak, görüntülenmesi amaçlanan model kütlenin içindedir. Alıcı V1 V2 V3 Deprem Şekil 3.4. Lokal deprem tomografisinin (LET) geometrisi 17 V4 Bu durumda depremlerin lokasyon ve zamanlarının tam olarak doğru bilinmesi gerekir. Işınların seyahat yollarının belirlenmesi için, ışın izleme metotları kullanılır. Ters çözüm prosedürü, telesismik olaylarınki ile aynıdır. 3.2.2. Telesismik tomografi Telesismik olayların kullanılması durumunda, geniş bir uzak sismik olaylar kümesi, çalışma alanı üzerindeki sismograf ağı ile kaydedilir (Şekil 3.5). Sismik tomografide normal yöntem, hız uzayı için simetrik kabul edilen, eşit kalınlığa ve sabit ortalama hızlara sahip homojen tabakalardan oluşan bir başlangıç modeli varsayımı yapılmasıdır. Bu varsayım yapıldıktan sonra, sismograf ağı altında, gözlenen ışın yollarını içeren keyfi bir hacim tanımlanır. Bu hacim dışında kalan yer yapısına “standart yer” denir ve bu yapının bilindiği varsayılır. Her bir tabaka birçok bloğa bölünür ve her bir bloktaki hız (veya yavaşlık) değişimi, birçok olay için sismik ağda kaydedilen seyahat süresi verilerinden belirlenir. istasyonlar Çalışma alanı kaynak kaynak Alt manto (a) 18 Alıcılar Kabuk V01 V02 başlangıç modeli Üst manto V03 V04 V05 Standart yer Dalga cephesi Dalga cephesi (b) Şekil 3.5. Telesismik tomografinin a) ışın yolları b) geometrisi (Ak et al. 1977) Sabit kaınlık ve ortalama hıza sahip tabakalardan oluşan başlangıç modeli bloklara ayrılmıştır. Amaç, model üzerindeki alıcılar tarafından kaydedilen sismik dalgaların seyahat sürelerini kullanarak her bir blok için hız sapmalarını belirlemektir. Uzun seyahat yolları nedeniyle, gelen dalga cepheleri düzlemsel kabul edilebilir; böylece, beklenen varış zamanlarından sapmaların, ağ altındaki hız değişimlerinden kaynaklandığı varsayılabilir. Pratikte, ortalama varış zamanlarından sapmalar, ilgilenilen hacim dışındaki sismik dalgalardan kaynaklanan ekstra etkileri telafi etmek için hesaplanır. Hacim boyunca göreceli seyahat süreleri denklemler takımının terslenmesi, modelin her bir bloğuna ait göreceli hız sapmasının eldesini sağlar. 19 3.3.Veri Yeryüzünün farklı lokasyonlarında, sismik dalgala fazlarını kaydeden sismogramlar, yer içinde elastik özelliklerin ve yoğunluğun değişimini belirlemek için kullanılabilir. Bu değişimleri görüntüleme veya modellerini çizmeye sismik tomografi adı verilir. Tomografik ters çözümde, veri olarak, birçok sismograf tarafından kaydedilen çok sayıda depremden, sismik dalgaların seyahat zamanları, zaman rezidüelleri1 veya bunların ortalama değerden olan farkları kullanılır. Tomografik analizde hem cisim dalgaları hem de yüzey dalgaları kullanılabilir. Cisim dalgaları ile yapılan uygulamalarda doğrudan gelen P veya S fazlarının gerçek seyahat süreleri kullanılır. Yüzey dalgaları kullanılırken işlemler biraz daha karmaşıktır. Çünkü, yüzey dalgaları dispersif olduklarından hızları dalga boylarına bağımlıdır. Yüzey dalgalarının penetrasyon derinlikleri de dalga boyu bağımlıdır, büyük dalga boyları daha derinlere ulaşır. Sismik hız genellikle derinlikle arttığından, uzun dalga boyları daha hızlı ilerler. Yüzey dalgaları kullanıldığında, farklı dalda boyu bileşenlerinin faz veya grup hızlarının ölçülmesi gerekir. Düşük frekanslarından dolayı, yüzey dalgaları, cisim dalgalarından daha düşük çözünürlülük sağlar. 3.4. Model Kabuğun hız yapısı belirlenirken, ortam genellikle dikdörtgen bloklara bölünerek modellenir. Her bir bloğa, bloktaki hızı veya yavaşlığı tanımlayan parametreler atanır. Bilinen tek bir ışın yolunda, blokların örneklenmesi izleyen şekilde gerçekleştirilir: - i. istasyon ve j. deprem hiposentrı arasındaki düşey ve yatay uzaklıklar karşılaştırılır. 1 Zaman rezidüelleri: İstasyonda kaydedilen seyahat zamanlarının, standart yer modeli kullanılarak hesaplanan kuramsal zamanlardan farkları. 20 - Düşey uzaklık yatay uzaklıktan büyükse, her tabakadan bir blok örneklenir. Her tabakada, en fazla ışın yolunu içeren blok seçilir. - Yatay uzaklık düşey uzaklıktan büyükse, iki durum göz önüne alınır: o Yatay uzaklığın Y bileşeni X bileşeninden büyükse, her tabakadan sabit Y değerine sahip bir blok seçilir. (Şekil 3.6.a) o X bileşeni Y bileşeninden büyükse, her tabakadan sabit X değerine sahip bir blok seçilir. (Şekil 3.6.b) Y Y X X (a) (b) Şekil 3.6. Yatay uzaklığın düşey uzaklıktan büyük olması durumunda, bir ışın yolunun örneklenmesi. Ele alınacak hacmin ve blokların boyutları veri sayısına bağlıdır. Diğer taraftan, blok boyutlarını dalga boyları da etkilemektedir. Dalga boyundan daha kısa boyutlu anormal yapılar, ortalama özelliklere sahip (homojen ortama eşdeğer) gibi davranacaktır. Bu durumda, blok boyutunun, gelen sinyallerin en kısa dalga boyundan daha kısa seçilmesi anlamsız olur. 21 Yer’in, homojen olduğu varsayılan düzenli bloklara bölünerek modellenmesi yaygın olarak kullanılan tekniktir. Fakat gerçek Dünya çok daha karmaşıktır. Lokal parametrelerin bazılarını (P dalga hızı gibi) önceden kestirmemiz mümkündür ancak bu kestirim blokların içindeki ortalamadır. Bu ortalama etkisi, küçük inhomojenlikleri, farklı kayaçlar arasındaki düzensiz sınırları ve küçük hız değişimlerini maskeleyebilir. 3.5. Ters Çözüm Çalışma alanı içinde kaydedilmiş olan bütün seyahat süreleri için, kaynak ile alıcıyı bağlayan bir ışın yolu mevcuttur. Bu ışın yolunun doğru bir şekilde bulunabilmesi için ışın izleme metodunun uygulanması gerekmektedir. Işın izleme problemini çözmek için kullanılan yöntem şunları içerir: 1) Kaynakta çok küçük farklı çıkış açıları örneklenerek doğru alıcı lokasyonuna yaklaşım sağlanır (ray shooting) . 2) Yakın bir ışın yolu, küçük bir miktar deforme edilerek istenen alıcı lokasyonuna ulaşması sağlanır (ray bending). 3) Bir noktalar ağı gerektiren sonlu farklar veya grafik teorisi teknikleri kullanılır. Doğru seyahat süresini elde etmek için ışın yolunun kesin doğrulukta bulunması gerekmemektedir. Işın yolunun geometrisini belirledikten sonraki aşama, ışının geçtiği her bir bloktaki seyahat süresini bulmaktır. Sismik tomografi metotları, ortamın bloklara bölünmesini ve hesaplanan zamanların, gözlenen zamanlarla en iyi çakışmasını sağlayan yavaşlık sapmalarını çözmeyi içerir. Amaç, ortam sapmalarının yol integralinin, gözlenen seyahat süresi rezidüelini sağlamasıdır. Tek bir gözlem, yavaşlık sapmalarını yol boyunca bölüştürmek için yeterli değildir ve en makul yol, anomaliyi tüm yol uzunluğu boyunca eşit olarak dağıtmaktır. Eğer çok sayıda deprem-istasyon çifti varsa, deprem sayısı kadar denklem elde edilir. 22 3.5.1. Model formülasyonu: Başlangıç modeli, sabit kalınlıklı ve sabit ortalama hızlı homojen tabakalardan oluşmaktadır. Model olarak sismik ağ altında, gözlenen ışın yollarını içeren keyfi bir hacim tanımlanır. Bu hacim dışında kalan yer yapısı standart yer olarak kabul edilir ve bilindiği varsayılır. Her tabaka birçok bloğa bölünür ve her bloktaki seyahat zamanı verisinden yavaşlık değişimi belirlenir. Mevcut verinin boyutu, blok boyutu ve ele alınan yer hacminin sınırları belirlenir. Modeli formüle etmek için, s inci tabakadan geçen keyfi bir ışın ile başlanır, Vs , tabakadaki ortalama hız, d s , ışının tabaka içinde sapmaya uğramadan aldığı uzaklık, ds, tabakada geçilen gerçek uzaklık ve Vs, gerçek hız olsun. Gerçek ışın için tabakadaki seyahat zamanı, t s = d s / Vs (3.1) olur. Oransal yavaşlık değişimi ms tanımlanırsa , 1 / Vs = (1 / Vs )(1 + m s ) (3.2) yazılabilir. (3.1) ile (3.2) denklemleri düzenlenir ve d s = d s + ∆d s tanımlanırsa, ts = d s + ∆d s (1 + m s ) Vs (3.3) elde edilir. Modelin bütün tabakalarından geçen bir ışın için yüzeye varış zamanı t olsun. NL, tabaka sayısı ise, τ, taban tabakadan varış zamanı ve ε, seyahat zamanı rezidüeli tanımlanırsa, NL t = ∑ ts + τ + ε (3.4) s =1 23 yazılabilir. τ , pertürbe olmamış ışın için taban tabakadaki varış zamanı ise ∆τ = τ − τ tanımlanabilir. Böylece, NL ds ∆d (1 + m s ) + ∆τ + ∑ s (1 + m s ) + ε s =1 V s s =1 V s NL t =τ + ∑ (3.5) yazılabilir. Fermat prensibine göre geometrik ışın yolları etrafında yol sapmalarına göre ∆d s (1 + ms ) diğer terimlerden yüksek s =1 Vs NL seyahat zamanı sabittir. Bu prensibe göre ∆τ + ∑ mertebededir ve rezidüel terimi ε un içine katılabilir. g s = ds olarak tanımlanırsa Vs sonuçta, NL t = τ + ∑ g s (1 + m s ) + ε (3.6) s =1 yazılabilir. Her tabaka bloklara bölünmüştür, her blokta sapmayan ışın yollarının çoğunluğunu içeren blok ele alınır. s inci tabakada en fazla yola sahip olan i inci bloktaki yavaşlık anomalisine m si dersek, s inci tabakanın i inci bloğundaki hız değişimi, m si = m si + ∆m si (3.7) olur. NB, her tabakadaki blok sayısı ise ve ε * = ε + ∆m si tanımlanırsa, NL NL NB s =1 s =1 i =1 t = τ + ∑ g s + ∑ g s ∑ m si Fsi + ε * (3.8) yazılabilir. Eğer s inci tabakadaki pertürbe olmamış ışının büyük kısmı i inci bloktaysa Fsi=1 değilse Fsi=0 dır. 24 Tek bir istasyondaki varış zamanı ile ortamdaki hız değişimi arasındaki ilişki belirlendiğine göre bütün istasyonlar için bu bağıntı genelleştirilebilir. Toplam istasyon sayısı: N, modeldeki toplam blok sayısı: M=(NLxNB) , ışınların yeryüzüne varış zamanları vektörü: t = (t1 , t 2 ,..., t N ) T , standart yerden hesaplanan taban tabakadaki varış zamanları vektörü: τ = (τ 1 ,τ 2 ,...,τ N ) T , pertürbe olmamış ışın için NL model içinde geçen seyahat zamanı: m0 = ∑ g s , birim vektör: i = (1,1,...,1) T , yavaşlık s =1 anomalileri vektörü: m = (m1 , m2 ,..., m NL. NB ) T , yüksek mertebe ve rezidüel vektörü: ε = (ε 1* , ε 2* ,..., ε N* ) T tanımlamaları yapılırsa ve G matrisi aşağıdaki şekilde tanımlanırsa, g11 g 21 ... g N1 g12 g 22 ... gN 2 ... g1M ... g 2 M ... ... ... g NM gij = gs , i inci istasyondaki ışın, s inci tabakadaki j inci bloğu kesiyorsa. gij =0 , diğer. NxM N adet istasyon için, M model bloğu olması durumunda bir deprem kaydı için, ışınların yeryüzüne varış zamanları vektörü, t = τ + m0 i + G m + ε (3.9) şeklinde ifade edilebilir. G, τ ve m0 ın başlangıç modeli, standart yer ve odak parametrelerinden hesaplanabilir, yani bilindiği varsayılır. Böylece, m , yavaşlık anomalileri hesaplanabilir. 25 3.5.2. Model parametrelerinin belirlenmesi Bir ışın için bütün istasyonlarda G nin ortalaması G ile gösterilsin. Bu durumda, N N g 11 − ∑ g i1 / N g 12 − ∑ g i 2 / N ... g i1 / N G − G = g 21 − ∑ i =1 ... g 22 − ∑ g i 2 / N ... ... ... g N 1 − ∑ g i1 / N g N 2 − ∑ g i2 / N ... i =1 N N i =1 i =1 N i =1 N N g 1M − ∑ g iM / N i =1 N i =1 g 2 M − ∑ g iM / N (3.10) i =1 ... N g NM − ∑ g iM / N i =1 şeklinde yazılabilir. (3.9) eşitliğinin yeniden düzenlenmesi ile, t − τ = (G − G )m + m0 i + G m + ε (3.11) elde edilir. G m , bütün istasyonlarda aynıdır. Bunu m0 ile birlikte c parametre vektörüne atayabiliriz: ci = m0 i + G m (3.12) n tane deprem varsa, ~ t i = t i − τ i = (Gi − Gi )m + ci i + ε i ,i=1,2,…,n (3.13) Bütün depremler birleştirilirse, ~ t1 ~ t i 0 ... 0 G1 − G1 0 i ... 0 G2 − G2 ~ t = 2 = ... ... ... ... ... ... ~ tn 0 0 ... i Gn − Gn ( c1 ε2 c2 ε2 ... + ... cn (3.14) εn m ) ~ ~c ~ t = I G + ε~ m (3.15) 26 şeklinde yazılabilir. Burada, i 0 ... 0 G1 − G1 0 i ... 0 G − G2 ~ ~ I = , ε~ T = ε 1T , ε 2T ,..., ε nT ,G= 2 ... ... ... ... ... 0 0 ... i Gn − Gn ( ) ve c T = (c1 , c 2 ,..., c n ) dir. c ve m in en küçük kareler yaklaşımı ayrı ayrı elde edilebilir. Bütün istasyonlarda seyahat zamanı rezidüelleri ~ t lerin ortalamalarını içeren matris cˆ olsun, cˆ = 1 T~ I t N (3.16) yazılabilir. Seyahat zamanı rezidüellerinin her deprem için bütün istasyonlardaki ortalamalarını içeren matrisi t * ile gösterirsek, ε~ ortalama hata olmak üzere, ~ ~ t* = ~ t − I cˆ = G m + ε~ − ε~ (3.17) Bu bağıntıya en küçük kareler metodunun uygulanması ile yavaşlık anomalisi m ye bir yaklaşım bulunur. ε~ − ε~ ihmal edilebilir, böylece, m için en küçük kareler yaklaşımı, ~ ~ ~ G T Gm = G T t * (3.18) bağıntısının çözülmesi ile belirlenir. Yukarıda anlatılan yöntem ile gerçekleştirilen tomografik ters çözüm metoduna ACH metodu adı verilmektedir. Bunun nedeni yöntemin ilk olarak Aki, Christofferson ve Husebye (1977) tarafından ortaya konmuş olmasıdır. 27 3.5. Veri Sunumu Elde edilen ortam parametreleri (yavaşlık, dalga hızı, dalga hızı oranları) hem düşey hem de yanal yönde, tomogram adı verilen kontur haritaları ile görselleştirilir. Hızın yanal değişiminin görüntülenmesi için, belirli derinliklerde hız sapmaları, hızlar veya hız oranları, yatay eksen boylam değerlerine, düşey eksen enlem değerlerine karşılık gelecek şekilde konturlanır (Şekil 3.7). Şekil 3.7. 5, 25 ve 45 km derinliklerde hesaplanmış P dalga hızı sapmalarının yanal değişimini gösteren kontur haritaları (Bushenkova et al. 2002) 28 Düşey değişim için ise belirli bir enlem değerinde parametreler, düşey eksen derinliğe ve yatay eksen boylam değerlerine karşılık gelmek üzere konturlanır (Şekil 3.8). Şekil 3.8. Aynı profil için hesaplanmış, P dalga hızlarının düşey yönde değişimini gösteren kontur haritaları. (Bushenkova et al., 2002) 29 4. UYGULAMA Bu çalışmada, Doğu Türkiye’nin yer içi hız yapısı telesismik tomografi yöntemi ile belirlenmiştir. Veri, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Merkezi (KOERİ) ve Cornell Üniversitesi tarafından Doğu Türkiye’de 1999 – 2001 yılları arasında yaklaşık 21 ay süre ile geçici olarak kurulmuş olan 29 adet istasyondan oluşan ETSE (Eastern Turkey Seismic Experiment) projesi sismograf ağı kayıtlarından alınmıştır. Şekil 4.1’ de lokasyon haritası görülen ETSE projesi istasyonlarının koordinatları EK1’ de verilmiştir. Şekil 4.1. ETSE projesinde kullanılmış olan 29 adet PASSCAL–Broadband istasyonun lokasyon haritası (http://neic.usgs.gov/neis/world/ turkey) 30 KOERİ deprem katalogundan seçilen mL ≥ 5.0 olan 61 adet telesismik (∆ > 1000km.) depreme ait lokasyon haritası GMT (Generic Mapping Tools) (Wessel and Smith, Copyright 1991-2004) bilgisayar programı ile çizilmiştir (Şekil 4.2). EK2’ de deprem lokasyonları tablo şeklinde verilmiştir. Şekil 4.2. Deprem lokasyon haritası Bu depremler SAC (Seismic Analysis Code Copyright, 1987 - 1995, the Regents of the University of California)1 programı ile değerlendirilmiş ve ilk P dalgası varış zamanları okunmuştur. Kayıt hatası içeren ve gölge zonunda (105o<∆<142o) kalan veriler çıkarılarak kalan 61 depremden yaklaşık 1.770 P dalgası varışı kullanılmıştır. Jeffreys – Bullen tablolarından yararlanılarak hesaplanan teorik P dalgası varış zamanları ile sismogramlardan okunan varış zamanları farkları (rezidüelleri) hesaplanarak ters çözüme tabi tutulmuştur. 1 http://www.llnl.gov/sac/ internet adresinden ücretsiz indirilebilir. 31 4.1. Bölgenin Jeoloji ve Tektoniği 4.1.1. Bölgenin jeolojisi Anadolu ortalama 800-1000 m yükseklikte, engebeli bir platodur. Jeoloji tarihi boyunca dingin süreleri ardalayan su üstüne yükselme ve su altına gömülme tekrarlaya gelmiştir. Böylece zincirleme çökelme, biçim değişimi ve bunlarla ilişkili magnetizma ve volkanizma nedeniyle Türkiye, karmaşık ve bileşik yapılı bir ülkedir (Bisque ve Heller 1967). Şekil 4.3’ te Türkiyenin genel tektonik haritası görülmektedir. Şekil 4.3. Türkiye tektonik haritası (http://neic.usgs.gov/neis/world/turkey/turkey_faults .html) 17 Ağustos 1999, Kocaeli depremi verilerinden, Implications for Earthquake Risk Reduction, USA tarafından çizilmiştir. Akdeniz jeosinklinal alanında bulunan Anadolu, uzun eksenine paralel olan bir takım tektonik ve stratigrafik kuşaklara ayrılmıştır. Bu kuşaklar doğu-batı yönünde uzanırlar ve Pontid, Anatolid, Torid, İranid ve Kenar kıvrımları olarak adlandırılırlar. 32 Doğu ve Güneydoğu arazileri, Anadolu levhası ve Arap levhası olmak üzere iki kısma ayrılır. Bu ayırım bölgesel coğrafya ile belirlenmiştir. Muş-Bitlis dağlarının güney yamaçları dolayları Anadolu levhası ile Arap levhasını birbirinden ayırır (Şekil 4.4). Arap levhası Gondwana kara parçasının kuzey parçasına verilen addır. Gondwana kara parçasında “Üst karbonifer’den Alt Jura’ya kadar bütün oluşuklar karasaldır, bu durum Güneydoğu Anadolu için geçerli değildir. Çünkü Hakkari güneyindeki Karbonifer’den alt Jura’ya kadar olan bütün oluşuklar denizsel ve jeosiklinal karakterlidir. Arap levhası lito-stratigrafi birimleri dikkate alındığında bunların karasal, jeosiklinal ve az derin deniz ortamlarından oluşmuş oldukları görülür (Türkünal 1980). Doğu Anadolu Bölgesi III. Jeolojik zamana kadar Tetis denizinin altında kalmıştır. ÜstKretase ile Eosen arasında, Alp kıvrımlarının Larami döneminde yükselmelere uğramış ve su üstüne çıkmıştır. Orta Eosen’de (Lütesyen) bölge yeniden sular altında kalmış, Üst-Eosen’de (Pirene dönemi) deniz gerilemiş, karalar yeniden yükselmiştir. Oligosen’de bölge tamamen sulardan kurtulmuştur. Arap ve Avrupa levhalarının sıkıştırması sonucu II. ve III. zamanda çok şiddetli yer hareketleriyle yükselmeler, alçalmalar ve kıvrımlar oluşmuştur. Miyosen sonu ve Pliosen’de de bölgede tektonik hareketler devam etmiştir (Saraçoğlu 1989). Şekil 4.4. Doğu Türkiye ve çevresindeki tektonik sınırlar ve plaka gösteren harita (Turkelli et al. 2003) Topografik olarak yüksek bölgeler gri renkle gösterilmektedir. NAF: Kuzey Anadolu Fayı EAF: Doğu Anadolu Fayı (Seber et al., 1997) Oklar plakaların hareket yönünü göstermektedir. 33 hareketlerini Şekil 4.5’ te doğu Anadolu yüksek platosunun basitleştirilmiş jeolojik haritası ve tektonik birimleri gösterilmektedir. Şekil 4.5. Doğu Anadolu yüksek platosunun basitleştirilmiş jeolojik haritası ve tektonik birimleri (Şengör et al. 2003) 4.1.2. Bölgenin sismotektoniği 1 Doğu Anadolu sıkışma bölgesi, kuzeyden güneye doğru, Kuzeydoğu Anadolu fayı, Kuzey Anadolu fayının Karlıova'nın doğusunda yer alan sağ ve sol yönlü doğrultu atımlı fayları ile Bitlis bindirme Kuşağı olmak üzere 3 kısımda incelenmiştir: Doğu Anadolu fayının Karlıova ile Ermenistan arasında kalan bölümü Kuzeydoğu Anadolu fayı olarak bilinmektedir. Geniş bir kesme zonu olan Kuzeydoğu Anadolu fayı, birbirlerine paralel olarak gelişmiş KD-GB doğrultulu, sol yönlü ve ters bileşenli birçok 1 http://angora.deprem.gov.tr/rapor. htm internet adresinden alınmıştır. 34 kısa fay segmentlerinden meydana gelir. Bu faylar, 15-20 km uzunlukta Kelkit fayı, Erzincan'ın hemen kuzeybatısından başlayan ve kuzeydoğuya doğru 150 km devam eden Akdağ fayı, Tortum güneybatısı ile Aşkale ilçesi arasında uzanan Aşkale fayı, Çat civarından başlayan, Erzurum, Dumlu, Tortum ve Oltu boyunca uzanan Dumlu fay zonu ile Tekman ile Gaziler arasında uzanan Çobandede faylarıdır. Kuzeydoğu Anadolu fayı ile Karlıova-Muradiye arasında yer alan bölgede, KB-GD doğrultulu kısa uzunluklara sahip olan sağ yönlü doğrultu atımlı faylar yer alır. Bu bölge, 100 km uzunlukta Balıklıgölü fayı, 55 km uzunlukta Çaldıran fayı, 50 km uzunluktaki Doğubeyazıt fayı, 50 km uzunlukta Tutak fayı ve 85 km uzunlukta Karayazı fayından oluşur. Karlıova üçlü birleşim noktasının yakınında, Kuzey Anadolu fayı ile Doğu Anadolu fayının periyodik olarak birbirlerini ötelemesi sonucu, KB-GD ve KD-GB doğrultulu kısa uzunluklarda sağ ve sol yönlü doğrultu atımlı fay takımları gelişmiştir. Karlıova birleşim noktası ile Muradiye arasında kalan bölümde, Malazgirt'in doğusunda 20 km uzunlukta KD-GB doğrultulu sol yönlü Malazgirt fayı ve Erciş ile Adilcevaz arasında uzanan 30 km uzunlukta sol yönlü Süphan fayı yer almaktadır. Diğer taraftan KB-GD doğrultulu ve sağ yönlü 20 km uzunlukta Erciş fayı ile Muradiye ilçesinin hemen yakın kuzeydoğusu ile İran sınırları arasında uzanan 45 km uzunlukta Hasan-Timur gölü fayları bulunmaktadır. Bu bölge içerisinde incelenen en güneydeki bölgeyi Bitlis Bindirme Kuşağı meydana getirir. Bu kuşak, Arap plakası ile Avrasya plakası arasında yer alan Neotetis'in güney kolunun Serravaliyen sonunda kapanması sonucu oluşmuştur. Bitlis-Zagros bindirme kuşağı, Kahramanmaraş ile Yüksekova arasında, güneye yönelmiş ters faylardan meydana gelir. Bu zon, 1500 km uzunlukta olup 60 km genişlikte bir bölgeyi oluşturur. Doğu Anadolu sıkışma bölgesinde 1900-1995 yılları arasında hasar yapıcı ve yüzey kırığı meydana getirmiş toplam 22 deprem (Ms > 5.5) olmuştur. Bunlardan 5 deprem, Kuzeydoğu Anadolu fayı üzerinde meydana gelirken, diğer 9 deprem, Kuzeydoğu Anadolu fayının güneyinde yer alan faylar ile Karlıova-Muradiye arasında yer alan 35 diğer iki bölgede meydana gelmiştir. En güneyde yer alan Bitlis Bindirme Kuşağı üzerinde oluşmuş tek deprem, Ms=6.6 olan 1975 Lice depremidir. Diğer yandan Kafkaslar'da yer alan bindirme faylarının oldukça diri olup ve bu faylar, Doğu Anadolu fayının Ermenistan'a doğru olan uzantıları şeklinde yorumlanmaktadır. Doğu Anadolu sıkışma bölgesi üç alt bölge altında incelenebilir; Kuzey Anadolu fayının doğu uzantısı olan Varto segmenti, Doğu Anadolu fayının Ermenistan’a doğru olan uzantısı ve Varto segmentine paralel ve aynı doğrultuya sahip Çaldıran fayı gibi faylar ile Ana Güncel Fayın Türkiye içerisine olan uzantısı. Varto segmentindeki depremlerin yer-zaman dağılımları, bu segmentin 1940-1970 yılları arasında sismik olarak diri olduğunu göstermektedir. Bu segmentdeki depremler özellikle 1939 Erzincan depreminden sonra gerilme birikimlerinin Erzincan segmentinin batı ve doğu uçlarına doğru yer değiştirmesinden dolayı önemli derecede artmıştır.1975 yılından sonra bu segment üzerinde önemli sayılabilecek bir büyük deprem olmamıştır. Bu bölgede meydana gelen en son depremler, bu segment ile Erzincan segmenti arasında, yani Erzincan segmentinin doğu kısmında, Davarlı ile Tanyeri arasında 45 km uzunlukta bir kırık oluşturmuş 13 Mart 1992 Erzincan (Ms = 6.8) ile 15 Mart 1992 (Ms=6.1) Pülümür depremleridir (Demirtaş ve Yılmaz 1992). Bu depremler, Varto segmenti ile Erzincan segmenti arasında gösterilen sismik boşlukta oluşabilecek muhtemel bir depremin belirtisi şeklinde gelişmiş olabilir. Diğer taraftan, Doğu Anadolu fayının Ermenistan’a doğru olan uzantısında da yıkıcı ve yüzey kırığı oluşturmuş birkaç deprem meydana gelmiştir. İleride bahsedileceği gibi, bu bölümde bu depremler sırasında kırılmayan sismik boşluk olarak kabul edilebilecek iki yer düşünülmektedir. Üçüncü alt bölgenin değişik kısımlarında zaman zaman depremler olmasına rağmen kırılmayan önemli iki sismik boşluk yer almaktadır. Bunlar, Ana Güncel fayın kuzeybatıya doğru uzantısı olan Yüksekova segmenti ile bu segmentin kuzeybatısında yer alan Van segmentidir. Bununla birlikte, Doğu Anadolu Sıkışma bölgesinde önemli sayılabilecek herhangi bir paleosismolojik çalışma bulunmamaktadır. Bu açıdan, Doğu 36 Anadolu fayının Ermenistan’a olan uzantısı ile Yüksekova segmentini de içine alan Ana Güncel Fay ve Çaldıran gibi fayların İran içerisine olan uzantılarının bilinmesi, deprem tehlikesinin belirlenmesi ve zararların azaltılması açısından oldukça önemlidir. Doğu Anadolu Sıkışma bölgesindeki bazı depremlerin odak mekanizma çözümlerinden elde edilmiş ana sıkışma yönü Arap plakasının kuzeye doğru olan hareketi ile iyi bir uyumluluk göstermektedir. 1900-1995 yılları arasında oluşmuş depremlerin yer-zaman içerisindeki dağılımlarından, Doğu Anadolu Sıkışma bölgesinde kırılmadan kalan ve gelecekte yüksek deprem potansiyeli taşıyan olası 4 sismik boşluk belirlenmiştir. Bu sismik boşluklar, kuzeyden güneye doğru aşağıdaki şekilde sıralanmıştır: 1- Ardahan Sismik Boşluğu 2- Çayırlı-Aşkale fayı 3- Van Sismik boşluğu 4- Yüksekova Sismik Boşluğu Doğu Anadolu sıkışma bölgesinde, 1989-1995 yılları arasında oluşmuş depremlerin dışmerkez dağılımları, sismik boşluklar olarak düşünülen segmentlerin uç kısımlarında ve civarlarında yoğunlaşmaktadır. Depremlerin dışmerkez dağılımları, ikinci tip sismik boşluk olarak adlandırılan zamansal boşluk modeline (Doughnut pattern) uyum sağlamaktadır. Özellikle, Kuzeydoğu Anadolu fayının Aşkale segmenti, Van segmenti ve Yüksekova segmenti civarında bu model belirgin bir şekilde gözlenilmektedir. (Doğu Türkiye aktif fay haritası Şekil 4.6’ da verilmektedir.) Ardahan sismik boşluğunda 400 ve 1868 yıllarında VIII şiddetinde iki büyük deprem meydana gelmiştir. Tarihsel deprem kayıtları, Van sismik boşluğunun oldukça fazla depreme maruz kaldığını göstermektedir. Bu boşluk boyunca, 1110, 1245, 1276, 1282, 1439, 1441, 1647, 1648, 1685, 1692, 1701, 1704, 1715, 1871 ve 1872 yıllarında şiddetleri VI ile X arasında değişen birçok deprem olmuştur. Çayırlı-Aşkale ve Yüksekova sismik boşluklarındaki son büyük depremler hakkında gerekli tarihsel kayıtlar bulunamamıştır. 37 Ölçek: 1 / 2.000.000 Şekil 4.6. Doğu Türkiye aktif fay haritası (Saroğlu et al. 1992) 4.2. Veri ve Yöntem Bu çalışmada, ETSE (Eastern Turkey Seismic Experiment) projesinin 29 adet PASSCAL broadband istasyonundan 61 adet telesismik depreme ait 1.770 P fazı okunarak kullanılmıştır. P fazı okuma hatası bir saniyeden azdır. Ters çözüm işlemi yapılacak veri seçiminde en az 3 istasyonda kaydedilmiş olan depremler seçilmiştir. Deprem verisi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü deprem katalogundan elde edilmiştir. Teorik P fazı varış zamanları Jeffreys – Bullen (1940) sismolojik tabloları kullanılarak hesaplanmıştır. Teorik P dalgası varış zamanları ile okunan zamanlar arasındaki farklar hesaplanarak zaman rezidüelleri elde edilmiş ve bu değerler 37o – 42o K enlemleri ile 37o – 44o D boylamları arasında kalan bölge için tomografik ters çözüm işlemine tabi tutulmuştur. 38 Başlangıç modeli olarak Çizelge 4.1’ de verilen sismik hız-derinlik modeli kullanılmıştır. Başlangıç modeli hızları Jeffreys – Bullen (1940) hız modeline uygun olarak seçilmiştir. Model 26 km x 28 km lik bloklara ayrılarak her bir blok için hız sapması hesaplanmıştır. Model parametrelerinin hesaplanmasında, (3.18) bağıntısı ile verilen en küçük kareler yöntemi kullanılmıştır (bkz Bölüm 3.5). Çizelge 4.1. Ters çözüm işleminde kullanılan başlangıç modeli Tabaka no. Tabaka hızı Tabaka derinliği (km/sn) (km) 1 7.15 70 2 8.15 140 3 8.30 220 4 8.55 300 5 8.90 400 6 9.45 520 7 9.80 720 4.3. Tomografi Sonuçları Tomografik tersleme işlemi sonucunda her bir tabaka için elde edilen P dalga hızı sapmalarının yatay değişimi Şekil 4.7. de gösterilmektedir. Şekilde, kırmızı renkli bölgeler tabakanın ortalama P dalga hızından (başlangıç hızı), maksimum +0.5 olmak üzere, pozitif sapmaları, mavi renkli bölgeler ise, maksimum -0.5 olmak üzere, negatif sapmaları temsil etmektedir. Şekil 4.7’ de gösterilen P dalga hızının yatay değişimlerinin konturları ile hedef bölgeye ait tektonik haritayı (Şekil 4.9) üst üste bindirerek çözüm sonuçları daha sağlıklı şekilde irdelenebilir (Şekil 4.8). 39 -0.5 0 P dalga hızı sapması 40 Şekil 4.7. Sismik tomografi sonucunda elde edilen P dalga hızı sapmalarının her bir tabakadaki yatay değişimi 1 0.99 0.98 0.97 0.96 0.95 0.94 0.93 0.92 0.91 0.9 0.89 0.88 0.87 0.86 0.85 0.84 0.83 0.82 0.81 0.8 0.79 0.78 0.77 0.76 0.75 0.74 0.73 0.72 0.71 0.7 0.69 0.68 0.67 0.66 0.65 0.64 0.63 0.62 0.61 0.6 0.59 0.58 0.57 0.56 0.55 0.54 0.53 0.52 0.51 0.5 0.49 0.48 0.47 0.46 0.45 0.44 0.43 0.42 0.41 0.4 0.39 0.38 0.37 0.36 0.35 0.34 0.33 0.32 0.31 0.3 0.29 0.28 0.27 0.26 0.25 0.24 0.23 0.22 0.21 0.2 0.19 0.18 0.17 0.16 0.15 0.14 0.13 0.12 0.11 0.1 0.09 0.08 0.07 0.06 0.05 0.04 0.03 0.02 .01 0 -0.01 -0.02 -0.03 -0.04 -0.05 -0.06 -0.07 -0.08 -0.09 -0.1 -0.11 -0.12 -0.13 -0.14 -0.15 -0.16 -0.17 -0.18 -0.19 -0.2 -0.21 -0.22 -0.23 -0.24 -0.25 -0.26 -0.27 -0.28 -0.29 -0.3 -0.31 -0.32 -0.33 -0.34 -0.35 -0.36 -0.37 -0.38 -0.39 -0.4 -0.41 -0.42 -0.43 -0.44 -0.45 -0.46 -0.47 -0.48 -0.49 -0.5 -0.51 -0.52 -0.53 -0.54 -0.55 -0.56 -0.57 -0.58 -0.59 -0.6 -0.61 -0.62 -0.63 -0.64 -0.65 -0.66 -0.67 -0.68 -0.69 -0.7 -0.71 -0.72 -0.73 -0.74 -0.75 -0.76 -0.77 -0.78 -0.79 -0.8 -0.81 -0.82 -0.83 -0.84 -0.85 -0.86 -0.87 -0.88 -0.89 -0.9 -0.91 -0.92 -0.93 -0.94 -0.95 -0.96 -0.97 -0.98 -0.99 -1 7. tabaka 520 – 720 km 6. tabaka 400 – 520 km +0.5 5. tabaka 300 – 400 km 4. tabaka 220 – 300 km 3. tabaka 140 – 220 km 2. tabaka 70 – 140 km K D 2. tabaka, Derinlik: 70 - 140 km 5. tabaka, Derinlik: 300 – 400 km 42 42 41 41 40 40 39 39 38 38 38 39 40 41 42 43 44 38 3. tabaka Derinlik: 140 – 220 km 42 42 41 41 40 40 39 39 38 38 38 39 40 41 42 43 38 44 4. tabaka, Derinlik: 220 – 300 km 42 41 41 40 40 39 39 38 38 0 43 41 42 43 44 39 40 41 42 43 44 44 38 39 40 41 42 43 44 - 42 - - - 41 - 0 40 0 0 39 0 0 0 38 40 7. tabaka, Derinlik: 520 – 720 km 42 - 0.5 39 6. tabaka, Derinlik: 400 – 520 km +0.5 Şekil 4.8. P dalga hızı sapmalarının (konturlar) yatay değişiminin bölge tektoniği ile birlikte gösterimi 41 Şekillerde P dalga hızı sapmaları gösterilen tabakalar başlangıç modeli tabakalarıdır. Her bir tabakanın yatay blokları içerisinde tüm düşey kalınlığı boyunca P dalga hızının sabit olduğu kabul edilir. Yani, model yalnızca yatay (doğu – batı ve kuzey – güney) doğrultularda bloklara bölünür ve düşeyde her bir tabaka bir blok olarak kabul edilir. Ters çözüm aşamasında, her blok tekrar kendi içinde düşey doğrultuda eşit aralıklı 10 bloğa bölünür, bu blokların P dalga hızı sapmaları hesaplandıktan sonra aritmetik ortalamaları alınarak model bloğuna atanır. Şekillerde beyaz renkle gösterilen bölgeler, P dalga hızında sapma olmayan (hızı tabakaların başlangıç modeli hızına eşit) bölgeleri temsil etmektedir. Başlangıç modelinin sınırları istasyon dağılımını içine kalacak şekilde ve çok geniş seçilmediği sürece, plaka sınırları ve fay zonları, telesismik tomografi yöntemi ile belirlenebilir. İstasyon dağılımı model alan üzerinde düzgün olduğundan Şekil 4.8’ de görüldüğü gibi tomografik tersleme ile başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Anadolu plakasındaki düşük hız zonundan Arap plakasındaki yüksek hız zonuna ani geçiş yeterli istasyon ve veri dağılımı ile gözlenebilmektedir. Aynı şekilde Avrasya plakası P dalga hızındaki artış ile ayırt edilebilmektedir. Şekil 4.7’ deki hızın düşey değişimine bakıldığında, plakalarda birbiri altına dalma gibi bir durumun gözlenmediği söylenebilir. 42 B’ A’ A B Şekil 4.9. Doğu Türkiye aktif fay haritası ve ETSE ağının sismik istasyonları (Turkelli et al. 2003) Harita Saroğlu et al. 1992’ den sonra modifiye edilmiştir. Taralı alanlar iki büyük depremin lokasyonlarıdır. Üçgenler çalışmada kullanılan istasyonları temsil etmektedir. P dalga hızının düşey değişimini görmek amacıyla düşey kesitleri alınan A-A’ (yaklaşık 39° K enlemi) ve B-B’ (yaklaşık 39° D boylamı) doğruları. P dalga hızı sapmalarının düşey değişimi görüntülenmek üzere biri doğu – batı doğrultusunda (A-A’) diğeri ise kuzey – güney doğrultusunda (B-B’) olmak üzere iki adet kesit alınmıştır. Şekil 4.9’ da görülen A-A’ boyunca alınan düşey kesitin P dalgası hızı sapmaları Şekil 4.10’ da gösterilmektedir. 43 390 K DOĞU -100 -200 0.5 - -300 - -400 0 sapması 0 0 0 -600 P dalga hızı 0 -500 0 0 -700 A -0.5 111.195 38 333.585 40 555.975 42 A’ Şekil 4.10. A-A’ kesiti boyunca P dalga hızı sapmalarının düşey değişimi Düşey eksen derinlik, yatay eksen doğu – batı doğrultusudur. Şekil 4.10’ da görülen düşey kesit yaklaşık 39° K enlemi boyunca alınmıştır ve 670 km de olduğu varsayılan süreksizliği desteklemektedir. Yüzeye yakın kısımda, yaklaşık 42° Doğu boylamı civarında Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayının kesiştiği varsayılan ve irili ufaklı fay segmentleri bulunan bölgede (kırmızı daire), heterojen kabuk yapısı nedeniyle yöntemin başarısız olduğu gözlenmektedir. Yüzeyde, yaklaşık 38°-40° D boylamları arasında gözlenen yüksek hız zonu, Şekil 4.5 ile verilen jeoloji haritasında da görülen temel kayaya karşılık gelmektedir. Yaklaşık 38° D boylamındaki ani hız değişimi, Şekil 4.6’ daki aktif fay haritasına bakıldığında Malatya fayına karşılık gelmektedir. 44 Şekil 4.11’de ise Şekil 4.9’ da görülen B-B’ doğrusu boyunca alınmış düşey kesitte P dalga hızı değişimleri verilmektedir. 390 D 1 KUZEY 2 -100 -200 -300 - +0.5 - -400 - P dalga hızı 0 -500 0 pertürbasyonu 0 0 -600 0 0 0 -700 B 38 111.195 40 333.585 B’ -0.5 Şekil 4.11. B-B’ kesiti boyunca P dalga hızı sapmalarının düşey değişimi Düşey eksen derinlik, yatay eksen kuzey - güney doğrultusudur. 39° D boylamı boyunca alınmış olan düşey hız kesitinin görüntülendiği Şekil 4.11’ deki sonuçlar yaklaşık 400 km ve 670 km derinlikte olduğu varsayılan süreksizlikleri desteklemektedir. Burada da yine yüzeye yakın bölgede başarıyla çözülemeyen bölge 45 (kırmızı daire), Doğu Anadolu Fayının kollara ayrıldığı irili ufaklı fay segmentleri içeren karmaşık kabuk yapısına sahip bölgeye karşılık gelmektedir. 1 ile gösterilen kesikli çizgi yaklaşık 38.5° K enlemini göstermektedir ve Bitlis bindirme kuşağına karşılık gelir. 1 çizgisinden güneye doğru yüksek P dalgası hızına sahip Arap plakası yer almaktadır. 1 (38.5° K) ile 2 (40.2° K) çizgileri arasında Anadolu plakası, 2 çizgisinin kuzeyinde ise Avrasya plakası yer almaktadır. 46 5. TARTIŞMA ve SONUÇLAR Bu çalışmada sığ kabuk yapısının çözülememesi şu şekilde açıklanabilir: telesismik depremler kullanıldığından gelen dalga boyları büyüktür ve sığ kabuk oldukça heterojen bir yapıya sahiptir. Blok boyutları bu heterojenlikleri çözmek için yeteri kadar küçük seçilememektedir. Zira, blok boyutlarının gelen ışınların dalga boyundan küçük seçilmesi yöntemi kullanışsız kılmaktadır. Diğer taraftan yüzeye yakın blokları kesen sismik ışınlar istasyonların kapladığı bölge ile sınırlı olduğundan, bu alan dışında kalan yerler için çözüm üretilememektedir. Ters çözüme işlemi, farklı blok boyutlarına sahip modeller ile denenmiştir. Çözüm sonuçları verilen 26 km x 28 km den daha küçük bloklar seçildiğinde yöntem çalışmamaktadır. Model blok boyutları seçilirken kullanılan dalga boyları, sismik istasyonların dağılımı ve model alan boyutları önemlidir. Hedef bölgede benzer çalışmalar yapılmamış ise kullanılan metot için ideal blok boyutları deneme yanılma yöntemi ile belirlenebilir. Aynı bölgede Al-Lazki et al. (2003) tarafından yapılmış olan lokal tomografi çalışması sonuçları ile bu çalışmanın sonuçları karşılaştırıldığında telesismik tomografi yöntemi ile lokal deprem tomografisi yönteminin farkları açıkça ortaya konmaktadır. Al-Lazki et al. (2003) çalışmasında Şekil 4.12’ de görülen alanın büyük kısmını kaplayan istasyonlar dağılımı ve lokal Pn dalga hızları kullanılmıştır. Böylece, sığ kabuk yapısı başarıyla çözülmüştür. 47 Şekil 4.12. Çalışma alanı ve civarında Pn dalga hızının tomografik görüntüsü (Al-Lazki et al. 2003) Şekil 4.13. Sadece model alanın Pn dalga hızının tomografik görüntüsü (Al-Lazki et al. 2003) 48 Lokal tomografi çalışması ile bölgenin kabuk yapısı ve fay zonları yüksek çözünürlükle belirlenebilirken telesismik tomografi ile bölgenin tektonik yapısı için bir yaklaşım belirlenebilmektedir. Telesismik veri ile çalışmanın avantajlarından biri yeni veri toplanmasına gereksinim olmamasıdır. Bunun yanı sıra, yöntem kaliteli veri gerektirmektedir. Telesismik terslemede model bloklara bölünerek her bloktaki sismik hıza bir yaklaşım hesaplanmaya çalışıldığından model hacimden geçen çok sayıda sismik dalga kaydı gerekmektedir. Yöntemin diğer bir avantajı, yer içinin üç-boyutlu hız yapısının görüntülenmesi için yeterli bilgi sağlayabilmesidir. P dalga hızı +0.5 0 sapması 0 0 0 0 0 0 - -0.5 Şekil 4.14. Farklı Kuzey enlemi değerlerinde alınmış düşey kesitlerin bir arada gösterimi. 49 Şekil 4.14’ te elde edilen P dalga hızı sapmalarının düşey değişimleri farklı kuzey enlemi değerleri için gösterilmektedir. Kuzey-batı doğrultusunda yüksek hıza sahip bir yapı dikkat çekmektedir. Bu yapının sınır koordinatlarına bakıldığında Avrasya plakasının sınırları ile hemen hemen aynı olduğu görülmektedir. Ayrıca kesitin güneybatı kısmında (yaklaşık 37° K enlemi) derinlerde başlayıp yaklaşık 40.5° K enlemi civarında yüzeylenen bir yüksek hız zonu gözlenmektedir. Bu yapı Malatya fayının bulunduğu bölgeye denk gelmektedir. Güney kesitlerine bakıldığında yüzeye yakın bölgelerde görülen ani hız artışının belirlendiği yapının Arap plakasına karşılık geldiği düşünülmektedir. P dalga hızı +0.5 0 sapması 0 0 0 0 0 0 - -0.5 Şekil 4.15. Farklı Doğu boylamı değerlerinde alınmış düşey kesitlerin bir arada gösterimi. P dalga hızındaki sapmaların düşey değişimi farklı Doğu enlemleri boyunca alınan kesitlerle Şekil 4.15’ te verilmektedir. Burada da kuzey-batı doğrultusundaki yüksek hızlı zon açıkça görülmektedir. Şekil 4.14’ te yaklaşık 40.5° K enlemi civarında yüzeylendiği gözlenen yüksek hızlı yapının burada da 37° D boylamı boyunca alınan 50 kesitte 37° K enlemi civarında kendini gösterdiği söylenebilir. Bu yapının yüzeylenmesinin yaklaşık 40.5° K-39.5° D koordinatları civarında olduğu görülmektedir. Bu çalışmada telesismik verilerin ters çözümü ile levha sınırları resimlenmiştir. Yeterli sıklıkta istasyon dağılımı ve yeterli nitelikte veri kullanılması halinde yöntem ile sağlıklı sonuçlar alınabileceği görülmüştür. Sismik istasyon dağılımı yöntemin başarısını önemli ölçüde etkilemektedir. İstasyonların model hacim üzerinde sık ve düzenli dağılımı çözüm kalitesini arttırmaktadır. Farklı yer bilimi dalları ile korelasyon içinde çalışılmasının ve sonuçların ortak bir çalışma ile değerlendirilmesinin gerekliliği yorumlanabileceği düşünülmektedir. 51 ile sonuçların daha sağlıklı KAYNAKLAR Aki, K. and Lee, W.H.K. 1976. Determination of three – dimensional velocity anomalies under a seismic array using first P arrival times from local earthquakes 1. A homogeneous initial model, J. Geophys. Res., 81, 23; 4381 – 4399. Aki, K., Christoffersson, A. and Husebye, E.S. 1977. Determination of the three – dimensional seismic structure of the lithosphere, J. Geophys. Res., 82, 2; 277 296. Al-Lazki, A.I., Seber, D., Sandvol, E., Türkelli, N., Mohaman, R. and Barazangi, M. 2003. Tomographic Pn velocity and anisotrophy structure beneath the Anatolian plateau (eastern Turkey) and the surrounding regions, Geophysical Research Letters, vol. 30, no. 24, 8043. Bisque, R.E., and Heller, R.L. 1967. Investigating the Earth (Yeryuvarlağının Araştırılması, çev.: İ.E. Altınlı), MTA Yay. No: 161, Ankara, pp: 578. Bushenkova, N., Tychkov, S. and Koulakov, I. 2002. Tomography on PP-P waves and its application for investigation of the upper mantle in central Siberia, Tectonophysics Volume 358, Issues 1-4, Pages 57-76. Demirtaş, R. ve Yılmaz, R., Türkiye’nin sismotektoniği, http://angora.deprem.gov.tr/rapor.htm Erişim Tarihi: 24.11.2004 Dziewonski, A.M. and Anderson, D.L. 1981. Preliminary Reference Earth Model, Phys. Earth Planet. Inter., 25; 297 – 356. Dziewonski, A.M. and Anderson, D.L. 1984. Seismic tomography of the Earth’s interior, Am. Sci., 72, 483 – 494. Jeffreys, H., Bullen, K.E. 1940. Seismological tables, Brit. Ass. for the Advancement in science, Gray-Milne Trust, London. Lamprecht, J. 1998. Hollow Planets, TGS Boks, USA. 52 Lay, T. and Wallace, T.C. 1995. Modern global seismology, International geophysics series: 58, Academic Press, 521 p., London. Nelson, S. A. 2003. http://www.tulane.edu/~sanelson/geol111/earthint.htm Erişim Tarihi: 17.09.2004 Richter, C.F. 1958. Elementary Seismology, W.H. Freeman, San Francisco. Saraçoğlu, H. 1989. Doğu Anadolu Bölgesi. MEB Öğretmen Kitapları Dizisi, No: 176, İstanbul, pp: 584. Saroğlu, F., Emre, O. ve Kuşçu, I. 1992. Türkiye Aktif Fay Haritası, MTA (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü) http://www.mta.gov.tr/mta_web/dirifay1.asp Erişim Tarihi: 25.12.2003 Seber, D., Vallve, M., Sandvol, E., Steer, D. and Barazangi, M. 1997. Geographic Information Systems (GIS) in earth sciences: An application to the Middle East region, GSA Today, 7, 1 – 6. Shearer, P.M., 1999, Introduction to seismology, Cambridge University Press, United Kingdom. Spakman, W. 1988. Upper mantle delay time tomography, PhD thesis, University of Utrecht, 200pp. Şengör, M. C., Özeren, S., Genç, T. and Zor, E. 2003. East Anatolian high plateau as a mantle-supported, north-south shortened domal structure, Geophysical Research Letters, vol. 30, no. 24, 8045. Thurber, C.H. and Aki, K. 1987. Three-dimensional seismic imaging, Annu. Rev. Earth. Sci., 15, 115 – 39. Türkelli, N., Sandvol, E., Zor, E., Gök, R., Bekler, T., Al-Lazki, A., Karabulut, H., Kuleli, S., Eken, T., Gürbüz, C., Bayraktutan, S., Seber, D. and Barazangi, M. 2003. Seismogenic zones in Eastern Turkey, Geophysical Research Letters, vol. 30, no. 24. 53 Türkünal, S. 1980. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Jeolojisi. TMMOB, Jeoloji Müh. Odası Yay. no: 8, Ankara, pp: 62. Wessel, P., Smith, W.H.F., Generic Mapping Tools, Copyright 1991-2004. http://www.earth.northwestern.edu/people/seth/B02/lectures/Seismology/velstruc.pdf Erişim Tarihi: 10.10.2003 http://www.llnl.gov/sac/ , Seismic Analysis Code, Copyright 1987 - 1995, the Regents of the University of California. Erişim Tarihi: 10.05.2003 http://www.scarborough.k12.me.us/wis/teachers/dtewhey/webquest/nature/seismic_ima ges.htm Erişim Tarihi: 12.03.2003 http://neic.usgs.gov/neis/world/turkey/turkey_faults.html Erişim Tarihi: 08.02.2004 http://pubs.usgs.gov/publications/text/understanding.html Erişim Tarihi: 02.10.2002 54 EKLER EK 1. ETSE (Eastern Turkey Seismic Experiment) projesi sismik istasyon koordinatları……………………………………………………….......................52 EK 2. Uygulamada kullanılan depremler……………………………………………....54 55 EK 1. ETSE (Eastern Turkey Seismic Experiment) projesi sismik istasyon koordinatları ENLEM BOYLAM (Kuzey) (Doğu) (derece) (derece) HRSN 39.945 42.287 1773 KOTK 40.222 43.009 1365 KARS 40.622 43.068 1860 EZRM 40.103 41.363 1830 CMCY 39.917 43.196 2031 HAMR 39.613 42.992 1710 HINS 39.349 41.697 1640 DGSU 39.131 42.729 1623 KRLV 39.375 40.987 1842 BYBT 40.233 40.266 1662 AGIN 38.939 38.713 837 AHLT 38.748 42.477 1614 MUSH 38.757 41.483 1506 BNGL 38.920 40.598 968 UZML 39.713 39.701 1485 BYKN 38.166 41.782 894 SILN 38.135 41.004 870 SIRN 40.201 39.119 1485 KYPR 37.559 41.169 1231 MSDY 40.462 37.368 1104 İSTASYON ADI 56 YÜKSEKLİK (km) EK 1 (devam) ENLEM BOYLAM (Kuzey) (Doğu) (derece) (derece) ILIC 39.454 38.569 1281 DGRL 41.056 43.326 2037 BTLS 38.431 42.124 1695 KTLN 37.953 41.701 894 DYBR 37.823 40.317 678 MRDN 37. 289 40.698 669 ERGN 38.258 39.729 669 HRPT 38.704 39.246 999 IMRL 39.879 38.119 999 HRSN 39.945 42.287 1773 İSTASYON ADI 57 YÜKSEKLİK (km) EK 2. Uygulamada kullanılan depremler sa: saat (2 birim), dak: dakika (2 birim), s:saniye (4 ondalık basamaklı 7 birim) ÖR: 221134.41000 = 22:11:34.41 yıl gün zaman sa.dak.s. derinlik enlem boylam (km) (derece) (derece) magnitüd (mL) 2000 340 221134.4100 33.0 52.577 -167.847 5.6 2000 338 125516.7000 43.2 51.666 -178.156 5.1 2000 336 132733.6900 10.0 35.255 -35.328 5.2 2000 320 92340.7700 54.5 17.342 119.787 5.0 2000 313 183621.7000 14.4 23.251 124.150 5.5 2000 312 163138.0100 33.0 -55.136 -29.617 5.3 2000 311 114026.8400 20.0 56.150 -153.456 5.6 2000 310 44534.5400 33.0 -6.076 102.680 5.6 2000 310 15326.9000 33.0 36.275 142.256 5.0 2000 304 12 130.7600 33.0 -9.708 119.075 5.3 2000 304 3 710.0600 33.0 17.637 -61.193 5.6 2000 304 1 326.6400 10.0 .824 -25.586 5.4 2000 303 22 356.8100 49.6 47.782 155.651 5.0 2000 301 191558.3600 42.1 17.648 -61.230 5.1 2000 301 19 252.8700 37.9 17.598 -61.194 5.3 2000 301 910 5.1300 10.0 -1.595 -24.576 5.2 2000 301 0 853.5400 33.0 54.707 94.983 5.3 2000 299 93223.9700 38.0 -6.549 105.630 6.6 2000 297 23 411.8100 33.0 -4.054 127.388 5.2 2000 292 24318.0800 10.0 -10.535 66.738 5.1 2000 286 232551.7900 28.8 12.452 124.967 5.1 2000 285 43432.1500 33.0 -1.577 123.305 5.1 2000 283 230 .5700 33.0 10.002 92.952 5.6 2000 282 33632.3000 10.0 9.845 125.557 5.0 2000 281 115740.9400 33.0 -9.974 119.378 5.6 58 EK 2 (devam) yıl gün zaman sa.dak.s. derinlik enlem boylam (km) (derece) (derece) magnitüd (mL) 2000 280 205519.1900 33.0 25.210 128.714 5.0 2000 280 12 540.6500 33.0 24.380 97.810 5.1 2000 280 43019.1500 10.0 35.456 133.134 6.8 2000 279 20 614.0200 87.3 6.853 126.822 5.5 2000 279 133911.6700 10.0 31.732 -40.958 6.1 2000 278 143744.1500 110.3 11.124 -62.559 5.4 2000 277 41330.4900 33.0 40.282 143.124 5.7 2000 277 24659.2500 10.0 -7.123 67.926 5.0 2000 276 72942.7400 33.0 29.443 129.388 5.1 2000 276 22531.3100 34.0 -7.977 30.709 6.7 2000 275 19 328.1700 33.0 -4.046 127.334 5.4 2000 273 224811.7900 33.0 12.073 122.381 5.1 2000 269 4 039.6700 10.0 -46.806 37.590 5.6 2000 267 21743.9800 10.0 4.276 -32.607 5.5 2000 267 21332.4500 10.0 4.367 -32.593 5.1 2000 266 1822 3.1500 33.0 -4.964 102.104 5.9 2000 264 53023.4400 33.0 46.377 153.149 5.0 2000 261 2054 8.0800 33.0 19.186 144.563 5.2 2000 256 162724.5800 33.0 -5.435 101.823 6.1 2000 256 155 5.9800 10.0 35.331 99.303 5.1 2000 256 11917.7500 10.0 35.362 99.381 5.0 2000 256 02758.6200 10.0 35.389 99.343 6.3 2000 209 21250.0800 10.0 34.204 139.248 5.1 2000 209 14953.3300 10.0 34.208 139.370 5.2 2000 206 121726.5300 33.0 -5.561 102.886 5.2 2000 205 215244.0600 10.0 34.126 139.116 5.3 2000 202 183918.8200 47.1 36.510 140.983 5.4 2000 200 225916.5200 33.0 17.905 120.782 5.0 59 EK 2 (devam) yıl gün zaman sa.dak.s. derinlik enlem boylam (km) (derece) (derece) magnitüd (mL) 2000 199 1258 9.4000 10.0 28.579 142.669 5.0 2000 198 32145.5300 33.0 20.253 122.043 6.3 2000 197 31323.0400 10.0 -.440 -19.595 5.0 2000 197 13030.5000 10.0 34.319 139.260 5.9 2000 196 182823.2500 10.0 34.124 139.223 5.0 2000 196 101928.7900 10.0 34.147 139.100 5.0 2000 196 0 732.1800 10.0 23.984 121.542 5.0 2000 194 11042.6300 33.0 -6.675 106.845 5.0 2000 193 13228.5200 43.6 57.369 -154.206 6.2 60 ÖZGEÇMİŞ 1978 yılında Ankara’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladıktan sonra 1998 yılında lisans eğitimine başladığı Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nden 2001 yılında Jeofizik Mühendisi unvanıyla mezun oldu. 2002 yılında Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Anabilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başladı. 2002 yılından bu yana Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olarak görev yapmaktadır. 61
© Copyright 2024 Paperzz