ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA 2014 Psikiyatri Polikliniğinde Takip Edilen Depresyon Hastalarında Hemogram Sonuçları ile Serum Folik Asit ve Vitamin B12 Düzeylerinin İncelenmesi Determination of Hemogram, Folic Acid and B12 Vitamin Levels of Depression Patients Followed Up in Psychiatry Outpatient Clinic AUTHORS / YAZARLAR İsmail Hamdi Kara Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Düzce Hesna Gül Çeler Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Düzce Aylin Yılmaz Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Düzce M. Harun Deler Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Düzce Leziz Hakan Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Düzce Davut Baltacı Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Düzce Ahmet Ataoğlu Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Düzce Ramazan Memişoğulları ÖZET Amaç: Bu çalışmada, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları polikliniğinde takip edilen suisidal düşüncesi bulunan yada eylemde bulunduğu belirlenen vakaların hemogram, folik asit ve B12 vitamin düzeylerinin incelenmesi amaçlandı. Yöntemler: Kesitsel tipteki bu araştırmada, Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları polikliniğine başvuran depresyon olguları, remisyonda olan, major depresyonda olan ve suisidal düşüncesi bulunan olgular olarak gruplandırılarak, demografik veriler, Hamilton Depresyon İndeksi ile hemogram, folik asit ve B12 vitamin düzeyleri karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışma yaş ortalaması 36,6±10,4 yıl olan 31’i (%64,8) kadın, sekizi (%35,2) erkek, 39 olguda gerçekleştirildi. Olguların yedi’si (%17,9) bekar, üçü (%7,7) boşanmış, biri (%2,6) dul olup, 28’i (%71,8) evliydi. Olguların 15’i remisyonda, 12’si major depresyonda ve 12’si ise major depresyonda olup suicidal risk taşımaktaydı. Vitamin B12 düzeyleri major depresyon olgularında en düşük düzeyde olup (236,1±119,3 pg/ml), suicidal risk taşıyan olgularda da düşük düzeydeydi (283,7±108,6 pg/ml), buna karşın remisyon fazında ise diğer iki gruba göre en yüksek (321,6±245,9 pg/ml) düzeydeydi. Yine, aylık gelir düzeyleri, major depresyon olgularında diğer gruplardan daha düşük (1023±549 TL) düzeydeydi. Sonuç: Vitamin B12 düzeyleri major depresyon olgularında en düşük düzeyde olup, remisyonda yükselmektedir. Aylık gelir de, major depresyondaki olgularda en düşük düzeyde olup, depresyon için bir risk faktörü olarak gözükmektedir. Anahtar kelimeler: vitamin B12, depresyon, folik asit, Hamilton depresyon indeksi ABSTRACT Aim: In this study, we aimed to determine the hemogram, folic acid and B12 vitamin levels of clinical cases with suisidal thoughts or attempts detected in psychiatry outpatient clinic. Methods: In this cross-sectional study, depression patients admitted to the psychiatry outpatient clinic of Düzce University Medical Faculty are grouped as cases in remission, in major depression and have suisidal thoughts or actions. Hemogram, folic acid and B12 vitamin levels were compared with demographic data and Hamilton Depression Index scores. Results: Study is implemented to 39 cases with 31 female (64.8%), 8 male (35.2%) at the average age of 36.6±10.4. Seven of the cases (17.9%) were single, three of them (7.7%) were divorced, one was (2.6%) discoverted, and 28 (71.8%) were married. Of the cases, 15 were in remission, 12 of them were in major depression and 12 of them were in major depression with suicidal risk. Vitamin B12 levels was low in cases with sucidial risks (283.7±108.6 pg/ml), whereas it was the lowest in major depression group (236.1±119.3 pg/ml), and the highest in remission group (321.6±245.9 pg/ml). In major depression group, income per month was lower than the other groups (1023±549 TL). Conclusion: Level of B12 vitamin was the lowest at major depression cases, and it rises at remission cases. Major depression patients had the lowest income per month and it seems as a risk factor for depression. Keywords: vitamin B12, depression, folic acid, Hamilton depression index Biyokimya Anabilim Dalı, Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Düzce Corresponding Author / İletişim için Prof. Dr. İsmail Hamdi Kara Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, 81620, Konuralp, Düzce E-mail: [email protected] Date of submission: 26.12.2013 / Date of acceptance: 04.03.2014 69 Kara İH ve ark. Depresyon Hastalarında Hemogram Sonuçları ile Serum Folik Asit ve Vitamin B12 Düzeylerinin İncelenmesi Giriş Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre depresyon tüm dünyada dördüncü hastalık yükü nedenidir (1). Bu kişisel, sosyal ve ekonomik rahatsızlık, fonksiyon ve üreticilik kaybı ve yardım gereksinimi niteliklerine dayanarak yapılan bir hesaplamadır. Türkiye’de de “Ulusal Hastalık Yükü ve Maliyet Etkililik” çalışması sonuçlarına göre dördüncü sırada yer almıştır (2). Bir çok batı ülkesinde son 20 yılda antidepresan kullanımı dramatik bir şekilde artmıştır. Özellikle Selektif Serotonin Gerialım İnhibitörleri (SSRI) ve yeni nesil antidepresanlar yoğun bir şekilde reçete edilmektedirler (3). SSRI grubu ilaçlar genellikle Trisiklik Antidepresan (TSA)’lara göre daha iyi tolere edilmektedirler ve etkinliklerinin aynı düzeyde olduğu düşünülmektedir (4,5). Folat ve vitamin B12 kullanımının, andidepresanlara karşı yanıtsızlığı, depresif semptomları ve yüksek homosistein düzeylerini azalttığına dair güncel çalışmalar bulunmaktadır (6-9). Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Epidemiologic Catchment Area (ECA) çalışmalarına göre majör depresyon sıklığı %3-5,8, bir yıllık prevalans %2,6-6,2'dir. Hayat boyu risk erkekler için %3-12, kadınlar için %10-26 olarak verilmektedir. Genel toplumda yaşam boyu prevalans %15 kadardır (10,11). ABD’de intihar, 10-14 yaş grubu ergenler arasında kazalar, kanser ve cinayetlerin ardından dördüncü ölüm nedeni olarak sayılırken, 15-24 yaş grubundaki ergenler arasında ise kazalar ve cinayetlerin ardından intihar üçüncü ölüm nedeni olarak sayılmaktadır. Aynı zamanda 1950’li yıllardan bu yana 15-19 yaş arası ergenlerde intihar oranının %350 arttığı belirtilmektedir (1). İntihar girişiminde bulunanların %70’i aşırı dozda ilaç kullanırken, intihar edenlerin %63’ü ateşli silahları tercih etmişlerdir (12). Türkiye’de ise intihar girişiminde bulunanların ve intiharı gerçekleştirenlerin oranı Avrupa ülkelerine göre daha düşük olmakla birlikte intihar girişiminde bulunanların büyük çoğunluğunu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi 20 yaş altı gençler oluşturmaktadır (13,14). Türkiye Ruh Sağlığı Profili çalışmasında 12 aylık depresif nöbet yaygınlığı kadınlarda %5,4, erkeklerde %2,3, tüm nüfusta %4 olarak verilmek70 tedir. (11) Ancak, Türkiye’de intihar girişimlerine ilişkin sistemli ve güvenilir veriler olmadığından (15), folat ve B12 vitamin düzeylerinin depresyonla ilişkisini içeren çalışmaların yeterli olmadığından bahsedebiliriz. Bu çalışmada, depresyon tanısıyla Ruh Sağlığı ve Hastalıkları polikliniğinde takip edilen olguların hematolojik parametreleri, folik asit ve B12 vitamin düzeylerinin incelenmesi amaçlandı. Yöntemler Kesitsel tipteki bu araştırmada Başhekimlik Makamının 31.01.2013 tarih ve 548 nolu yazısı ile Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine Ocak 2013 - Mart 2013 tarihleri arasında başvuran hastaların dosyaları geriye dönük olarak incelenmiştir. Çalışmamızda, dosyalardan, tanısı, reçete edilen ilaçlar, hemogram, folik asit ve B12 vitamin düzeyleri ve demografik verileri incelenmiştir. Psikolojik tanı Depresyon tanısı DSM-IV sınıflamasına göre, depresyon şiddeti ise 17-maddeli Hamilton Depresyon İndeksi (HAMD-I) ile belirlenmiştir (HAM-D-17) (16). Olgular, remisyonda olan, major depresyonda olan ve suisidal düşüncesi bulunan ya da eylemde bulunduğu belirlenen olgular olarak gruplandırıldı. Biyokimyasal Analizler Tüm ölçümler Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Biyokimya Laboratuvarı’nda gerçekleştirilmiştir. Tam kan sayımları CELL-DYN 3700 SL (Abbott Diagnostics, Chicago, USA) otomatik kan sayım cihazında yapıldı. Serum B12 vitamini ve folat düzeyleri Siemens IMMULITE 2000 competitive chemiluminescent enzyme immunoassay yöntemi (CCEA) ile ölçüldü. Çalışılan laboratuvarda daha önce ayrıntılı anlatıldığı üzere test verilerini etkileyebilecek olası hataları saptamak amacıyla periyodik internal ve eksternal kalite kontroller yapılmaktadır (17). B12 vitamini eksikliği için; <200 pg/mL (148 pmol/L) yaygın indeks iken; <250 pg/mL (185 pmol/L) orta nokta; <350 pg/mL (258 pmol/L) eksiklik düşündüren değer; Folat Euras J Fam Med 2014; 3(2):69-78 eksikliği için ise <4 ng/mL alındı. Anemi, Lökopeni, Trombositopeni Tanımlaması Kan hemoglobin konsantrasyonunun kadınlarda 12 g/dL, erkeklerde 13 g/dL altında olması Dünya Sağlık Örgütü tarafından anemi olarak tanımlanmıştır. Beyaz küre sayısının 4500/mm3 ve trombosit sayısının 150.000/mm3’ün altında olması sırasıyla lökopeni ve trombositopeni olarak değerlendirildi. anemi için erkeklerde Hct <%39, kadınlarda <%36 olarak, MCV için 90 fl üzeri yüksek, 80 fl altı düşük değer olarak kabul edildi (18). İstatistiksel Analizler Sonuçlar %95’lik güven aralığında, ortalama± standart deviasyon olarak verildi. İstatistiksel analizler SPSS istatistik programı (SPSS, Chicago, IL, USA, versiyon 11.5) kullanılarak gerçekleştirildi. Ortalamalar arasındaki farkların anlamlılığı için Student t testi, çoklu gruplarda One Way ANOVA (Bonferroni) testi, kategorik değişkenlerin analizinde ise Ki-Kare (Fisher’s exact) testi kullanıldı. Ölçümler arasındaki korelasyon, Pearson korelasyon analizi, normal dağılım göstermeyen parametreler ise Spearman’s rho korelasyon testi ile incelendi. Kullanılan testler için p<0,05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular Çalışma yaş ortalaması 36,6±10,4 (min-maks: 21-65) yıl olan 31’i (%64,8) kadın, 8’i (%35,2) erkek, 39 olguda gerçekleştirildi (Tablo 1). Olguların 7’si (%17,9) bekar, 3’ü (%7,7) boşanmış, 1’i (%2,6) dul olup, 28’i (%71,8) evliydi. Tablo 1. Olguların sosyodemografik özellikleri ile vitamin B12, folik asit ve hemogram sonuçları Ortalama ± SD Yaş VKI 36,6±10,4 (kg/m2) 27,6±4,6 HAMD-I 15,3±5,8 Aylık gelir (TL/ay) 1523±998 Sigara (paket/yıl) 6,0±9,2 Sigara süre (ay) 15,7±24,2 B12 düzeyi (pg/mL) 226±101 Folik asit düzeyi (ng/mL) 8,4±2,8 WBC (x1000 µL) 8,1±2,5 HCT (%) 39,5±4,3 MCV (fL) 85,8±5,3 RDW (%) 13,8±1,3 MPV (fL) 8,8±0,8 PLT (x1000 µL) 287±76 Olguların cinsiyete göre sosyodemografik faktörler ile vitamin B12, folik asit ve hemogram sonuçları Tablo 2’de verildi. Kadınların vitamin B12 düzeyleri erkeklerden daha fazla idi (p=0,039). Olguların 15’i remisyonda, 12’si major depresyonda ve 12’si ise major depresyonda olup suicidal risk taşımaktaydı. Aylık gelir düzeyleri, major depresyon olgularında diğer gruplardan daha düşük (1023±549 TL) düzeydeydi. Vitamin B12 düzeyleri major depresyon olgularında en düşük düzeyde olup (236,1±119,3 pg/ml), suisidal risk Tablo 2. Cinsiyete göre bazı sosyodemografik faktörler ile vitamin B12, folik asit ve hemogram sonuçları Yaş grubu Parametre Yaş VKI (kg/m2) HAMD-I Sigara (paket/yıl) Sigara süre (ay) B12 düzeyi (pg/mL) Folik asit düzeyi (ng/mL) WBC (x1000 µL) HCT (%) MCV (fL) RDW (%) MPV (fL) PLT (x1000 µL) Erkek n=8 34,5±15,2 28,0±3,5 11,9±18,2 6,3±7,7 13,3±18,2 226±101 7,5±2,5 8,9±3,7 44,4±3,4 88,3±5,2 13,4±1,7 8,6±0,7 283±64 Kadın n=31 37,2±9,0 27,5±4,9 16,2±5,8 6,0±9,6 16,4±26,3 298±189 8,7±2,9 7,9±2,1 38,1±3,5 85,1±5,2 13,9±1,3 8,8±0,8 289±79 p 0,524 0,810 0,061 0,921 0,792 0,039 0,322 0,285 0,001 0,137 0,323 0,390 0,846 71 Kara İH ve ark. Depresyon Hastalarında Hemogram Sonuçları ile Serum Folik Asit ve Vitamin B12 Düzeylerinin İncelenmesi Tablo 3. Depresyon gruplarında sosyodemografik faktörler ile vitamin B12, folik asit ve hemogram sonuçları Remisyon n=15 37,0±13,3 Depresyon Major Depresyon n=12 37,1±8,5 Major Depresyon - Suisid n=12 35,8±8,5 0,783 28,0±3,5 27,5±4,9 27,5±4,9 0,438 HAMD-I 12,5±4,6 17,2±5,5 16,6±6,7 <0,05 Aylik Gelir (TL) 1685±882 1023±549 1787±1312 <0,0001 Sigara (paket/yıl) 5,9±7,4 5,7±10,9 6,7±9,6 0,276 Sigara süre (ay) 10,9±14,5 28,3±36,4 6,0±5,5 0,014 B12 düzeyi (pg/mL) 322±246 236±119 284±109 0,042 Folat düzeyi (ng/mL) 8,3±3,2 9,1±3,5 8,4±2,8 0,583 WBC (x1000 µL) 8,0±3,1 7,8±2,3 8,3±2,0 0,607 HCT (%) 39,4±5,2 39,9±3,9 39,2±3,7 0,719 MCV (fL) 85,4±6,3 85,6±4,8 86,4±4,7 0,582 RDW (%) 13,8±1,4 13,9±1,4 13,7±1,3 0,812 MPV (fL) 8,8±0,7 8,8±1,0 8,6±0,7 0,246 PLT (x1000 µL) 286±70 253±93 320±54 0,001 Parametre Yaş VKI (kg/m2) taşıyan olgularda da düşük düzeydeydi (283,7±108,6 pg/ml), buna karşın remisyon fazında ise diğer iki gruba göre en yüksek (321,6±245,9 pg/ml) düzeydeydi (Tablo 3 ve Şekil 1). p dokuz kadın olguda Hct %36’nın altındaydı. RDW değeri normalde %10’un altında olan olgu bulunmazken; %16’nın üzerinde olan olgu sayısı ikisi kadın, birisi erkek üç (%7,7) olgudur. MCV’si 100 fl üzeri olan hiçbir olgu bulunmuyor iken; MCV’si 90 fl üzeri olan olgu sayısı (üçü erkek) 6 (%15,4) olup; 80 fl altı olan olgu sayısı ise 4 (%10,3) olup, hepsi kadındı (Tablo 4). 321,6 320,0 Vitamin+B 12 300,0 Tartışma 283,7 280,0 260,0 240,0 236,1 220,0 R E MİS Y O N MD MD#S UIC ID(R IS K T A NI Şekil 1. Depresyon subgruplarında vitamin B12 düzeyleri Olguların %33,3’ünde (n=13) B12 vitamin düzeyleri <200 pg/mL (148 pmol/L; yaygın indeks) iken; %43,6’sında (n=17) <250 pg/mL (185 pmol/L; orta nokta); %71,8’sinde (n=28) ise <350 pg/mL (258 pmol/L; eksiklik düşündüren değer) altında ölçüldü. Folik asit düzeyleri yalnızca bir erkek, bir kadın, iki olguda 4 ng/ml altındaydı. Anemi, yalnızca bir erkek hastada bulunuyorken, 72 ! Güncel olarak vitamin B12 eksikliğinin tanısını koyabilmek için herkes tarafından kabul edilmiş kesin bir sınır değer bulunmamaktadır. Klinisyenler tarafından yaygın olarak kullanılan sınır değerlerden birisi 200 pg/mL (148 pmol/L)‘dir (19). Ancak, bu klinik eşik değerin sensitivitesi düşüktür ve düşük normal statüdeki birçok hastada klinik semptomlar bulunabilmektedir (20). Lindenbaum ve ark. (21) vitamin B-12 plazma konsantrasyonunun 350 pg/mL (258 pmol/L)’a kadar çıkan bireylerde dahi semptomların olduğunu bildirmişlerdir. Tucker ve ark. (20) B12 vitamini serum düzeyleri için 3 farklı cut-off değeri önermektedir: 200 pg/mL (148 pmol/L); yaygın kullanılan değer, 250 pg/mL (185 pmol/L; orta nokta) ve 350 pg/mL (258 pmol/L); B12 vitamini eksikliğini düşündüren ancak ilave testlerin gerekli olduğu değerdir. Bizim önceki Euras J Fam Med 2014; 3(2):69-78 Tablo 4. Cinsiyete göre bazı sosyodemografik faktörler ile vitamin B12, folik asit ve hemogram sonuçları Parametre Cins Erkek Kadın Medeni durum Evli Bekar Dul-boşanmış Eğitim durumu İlkokul Ortaokul-lise Yüksek okul Eğitimsiz Kronik hastalık Var Yok Yakın kaybı Var Yok İlaç Sertralin Essitolapram Diğer-kombine Egzersiz (günlük) Var Yok Çay (Bardak/gün) <2 2-4 ≥5 Kahve (Bardak/gün) 0 1 ≥2 Zeytinyağ tüketimi Nadiren-hiç Hergün-sıklıkla Süt ürünleri tüketimi Nadiren-hiç Hergün-sıklıkla Asitli içecek tüketimi Nadiren-hiç Hergün-sıklıkla Sigara kullanımı Var Yok Alkol kullanımı Var Yok Madde kullanımı Var Yok Remisyon n=15 Depresyon Major Depresyon Major Depresyon - Suisid n=12 n=12 p 5 10 2 10 1 11 0,258 10 3 2 7 3 2 11 1 0 0,446 6 3 4 2 6 6 0 0 5 5 2 0 3 12 3 9 6 6 0,214 5 10 3 9 7 5 0,214 1 8 6 3 3 6 1 4 7 0,407 5 10 0 12 3 9 0,093 2 3 10 1 5 6 1 4 7 0,590 11 2 2 8 4 0 7 2 3 0,573 9 6 8 4 9 3 0,971 1 14 4 8 6 6 0,05 12 3 10 2 7 5 0,105 10 5 6 6 8 4 0,614 3 12 1 11 1 11 0,570 0 15 0 12 0 12 - 0,655 73 Kara İH ve ark. Depresyon Hastalarında Hemogram Sonuçları ile Serum Folik Asit ve Vitamin B12 Düzeylerinin İncelenmesi çalışmamızda (22), check-up polikliniğine başvuran yaşlı olgularımızda, B12 eksikliği her iki cinste de oldukça yaygındı. Erkeklerde %70, kadınlarda %45,7, B12 vitamini eksikliği saptandı (p=0,07). mevcut çalışmada ise, tüm olguların, %33,3‘ünde (n=13) B12 vitamin düzeyleri <200 pg/mL (148 pmol/L; yaygın indeks) iken; %43,6’sında (n=17), <250 pg/mL (185 pmol/L; orta nokta); %71,8’sinde (n=28) ise <350 pg/mL (258 pmol/L; eksiklik düşündüren değer) altında ölçüldü. Folik asit düzeyleri yalnızca bir erkek, bir kadın, iki olguda 4 ng/ml altındaydı. Vitamin B12 eksikliği olan hastalarda depresif ve nöropsikolojik şikayetlere çeşitli mekanizmalar neden olabilir (21,23). Brenda ve ark.’nın (24) yaptığı çalışmada B12 eksikliğinin seratonin ve katakolamin sentezini etkileyerek depresyona neden olabileceği savunulmuştur. Ayrıca B12 vitamin eksikliğinin spinal kord ve beyinin demiyelinizasyonuna da neden olduğu gösterilmiştir. Bunun yanı sıra, depresyonda iştah azalmasına bağlı olarak azalmış gıda alımı sonucu B12 vitamininde düşüklük oluşabileceği vurgulanmıştır. Depresif ve non depresif olguları karşılaştırıldığı çalışmasında; depresif kadınların genelde beyaz ırk olduğu; daha az eğitimli, daha çok kronik hastalığı olan ve günlük aktivitelerinde daha çok kısıtlılık yaşayan hastalar olduğu görülmüştür. Yaş, gelir, BMI, alkol kullanımı ve vitamin preperatları kullanımına göre fark bulunmamıştır. Vitamin B12 eksikliği, depresyonda olmayan kadınlara nazaran hafif ve ağır depresyondaki kadınlar arasında önemli ölçüde daha yaygın saptanmıştır. Hafif depresyonun B12 ve folat eksikliği ile ilişkisi bulunmamışken ağır depresyonla güçlü ilişkisi bulunmuştur (24). Natasha ve ark.’nın (25) yaptığı çalışmada, olgularda kullanılan antidepresanlarda değişiklik olmadan belirli bir süre verilen B12 takviyesiyle, depresyon ve bilişsel disfonksiyonda iyileşme o l m u ş t u r. A n t i d e p r e s a n t e d a v i y e d i r e n ç l i semptomlarla başvuran hastalarda altta yatan tıbbi bir patoloji olduğu kabul edilebilir (25). Mischoulon ve ark. (26) tarafından major depresyon hastalarında makrositozun incelendiği çalışmada, folat ve B12 eksikliği bulunan olguların hiçbirinde makrositoz saptanmamış, antidepresan 74 tedaviye yanıtsızlık bulunan hastalarda ise yalnızca %3 oranında makrositoz saptanmıştır. Yazarlar sonuç olarak, anemi ve makrositozun folat veya B12 eksikliğini yada antidepresanlara yanıtsızlığı öngördürmeyeceğini bildirmişler ve folat ve B12 düzeylerinin tedaviye dirençli olgularda özellikle incelenmesini önermişlerdir (26). Bizim çalışmamızda da aynı şekilde olguların hiçbirinde makrositoz saptanmamış, gruplar arasında folat düzeyi, RDW, MCV, MPV düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamamıştır. Bizim çalışmamızda MCV’si 100 fl üzeri olan hiçbir olgu bulunmuyor iken; MCV’si 90 fl üzeri olan olgu sayısı (üçü erkek) 6 (%15,4)’dır. Bizim çalışmamıza majör depresyon grubunda platelet düzeyleri en düşük bulunmuş olup, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (236±119, p=0,042). Burada serotonin düzeylerinin trombosit sayısı üzerinde etkili olabileceği öngörülmştür. Serotonin gastrointestinal ve santral sinir sisteminde bulunan bir nörotransmitterdir. Duygudurum, iştah, uyku, öğrenme ve bellek gibi bilişsel işlevlerde rol oynadığı bilinmektedir. Trombositlerde depolanan serotonin gerektiğinde salgılanarak kan pıhtılaşma süreçlerine katkıda bulunmaktadır. Serotoninin sinaptik aralıktaki miktarı antidepresan ajanlar tarafından regüle edilmektedir. Serotonin, enterokromafin hücrelerden doku dışına salınmakta, aktif transport sistemi ile trombositlerde depolanmaktadır. Herhangi bir kanama gerçekleştiğinde serotoninler salınmakta, vazokontrüksiyonla birlikte trombosit agregasyonu meydana gelmekte, hemostaz oluşmaktadır. Serotonin miktarındaki azalmanın trombosit işlev bozukluğuna yol açtığı vurgulanmıştır (27-29). Daha önceki çalışmalar, vitamin B12 eksikliği ve depresyon gibi nöropsikiyatrik bozukluklar arasındaki korelasyonu göstermiştir (30,31). Miscoulon ve ark.’nın (26) günlük 20 mg fluokstin tedavisi alan 213 depresyon hastasında yaptığı çalışmada Fluoksetin tedavi etkisinin folik asit ve vitamin B12 düzeyleriyle ilişkisi incelenmiştir. Folik asit ve vitamin B12 düzeylerinin depresif hastalarda suç işlemede belirleyici olduğu görülmemiştir. Plazma B12 seviyeleri düşük olan hastalarda fluoksetin tedavisine daha az yanıt olmuştur (26). Euras J Fam Med 2014; 3(2):69-78 Benzer olarak Hintikka ve ark. (32)’nın çalışmasında vitamin B12 serum düzeyleri yüksek olan depresyon hastalarında düşük vitamin B12 serum düzeyleri olan hastalara göre depresif şikayetlerin tedaviye daha iyi yanıt verdiği görülmüştür. Diğer bir çalışmada genel popülasyondaki hastalar B12 eksikliği gözlenen hastalarla depresif semptomlar açısından kıyaslandığında korelasyon bulunamamıştır. Bu çalışmada B12 destek tedavisinin depresif semptomlar üzerine de etkisi olmadığı gösterilmiştir. Bu durum gelecekte yeni çalışmalar için faydalı olacaktır (33-36). Önen ve ark. (37) tarafından Eskişehir’de kadınlarda depresyon prevalansını belirlemek amacıyla 700 hasta üzerinde yapılan çalışmada medeni durum ile primer depresyon (PD) arasında ileri derecede önemli bir ilişki saptanmıştır. Buna göre evlilerde PD'nun ileri derecede önemli oranda düşük olduğu (p<0,01) bulunmuştur (37). Bizim çalışmamızda ise depresyondaki bireylerde medeni durumun istatistiksel olarak anlamlı bir fark oluşturmadığı gözlenmiştir. Bu durum çalışmamızda subgruplarda hasta sayısının az olmasından kaynaklanabilir. Türkiye’de yapılan bir incelemede de intihar girişiminde bulunan ergenlerin %94.7’si ilaç içerek intihar etmeye çalışmışlardır (38). Bizim çalışmamızda, 11 olgunun psikiyatrik tedavi aldığı; sık yutulan ilaçlar arasında antidepresanların (özellikle SSRI ve TSA), ilk sırada yeraldığı belirlenmiştir. Bu ilaçların bir özelliği, sık reçete edilen ilaçlar olması ve evlerde sıkça bulunabilmesidir. Bizim çalışmamızda da, önceki çalışmalarda da belirtildiği gibi ilaçla özkıyım girişimi bekar genç kadınlarda daha sık görülmektedir (39-41). Güncel toplumda genç kız veya kadın özgüvenini kazanmış, kültürlü bir birey olarak “kendi” olamamakta, toplumdaki yerini alamamakta ve karşısına çıkan problemlere uygun çözüm üretememektedir. Çoğu ailede; erkek-kadın, baba-çocuk arasında sözlü iletişimin ve olumlu duygu paylaşımının az olduğu söylenebilir. Diyarbakır gibi yoğun göç alan şehirlerde; ailesiyle çatışmalı erkek öğrenciler ve işsiz erkekler arasında ilaçla özkıyım girişimi daha sık görülmüştür. Ergen-genç erkeklerde yaş ilerledikçe ilaçla özkıyım girişimi kadınlara oranla azalmaktadır. Bu belki de, yaşın ilerlemesiyle problemli aile etkisinden kısmen kendilerini uzaklaştırabilmelerine, kısmen de bireyselleşme ve sosyalleşme çabalarının bir sonucu olarak problem çözme yetilerinin gelişmesine bağlı olabilir (42,43). Bizim çalışmamızda, ortalama yaş 21,6±7,8 yıl olup, 34 olgudan 27’sinin (%85,3) 15-25 yaş arasında olduğu belirlenmiştir. Pekçok araştırmada görüldüğü gibi, bizim çalışmamızda da yaş değişkeninin intihar olayında önemli bir değişken olduğu görülmüştür. 15-25 yaş grubundaki gençler ülkemiz koşulları gereği, üniversite giriş sınavları ve mezuniyet sonrası işsizlik gibi bazı sorunlar ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu yaş grubundaki ergen ve genç bireylerin, özellikle gelecek ile ilgili duygu ve beklentilerinin düşük olması ve de ahlaki ve dini engeller ile doğaya ve hayata bağlılık gibi birtakım koruyucu etkenlere sahip olmamaları nedeni ile intihar olasılıkları artıyor olabilir (42). Kaya ve ark. (44) tarafından tıp fakültesi öğrencilerinde depresyon sıklığının incelendiği çalışmada; ailesinin aylık gelir düzeyi asgari ücret ve altında olan gruptaki öğrencilerin Beck Depresyon İndeksine göre depresyon puanlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bizim çalışmamızda da majör depresif hastaların aylık gelir düzeyi en az olan grup olduğu saptanmıştır (p<0,0001). Ayrıca sigara içme süresinin major depresif hastalarda diğer iki gruba göre anlamlı derecede artmış olduğu görülmüştür. Major depresif olguların depresyonda olduğu süre boyunca sigara kullanma sıklıkları diğer dönemlere göre detaylı incelenebilir. Hastalarda kronik major depresyon durumu mevcut ise sürenin uzaması, sigara içme süresinin de uzamasına neden olabilir. Ceylan ve ark.’larının (45) yaptığı çalışmada lise öğrencilerinde sigara kullananlarda Beck Depresyon Envanteri, Durumluk Anksiyete Envanteri ve Sürekli Anksiyete Envanteri yüksek saptanmış olup, ayrıca ekonomik durumu kötü olanlarda depresyon sıklığının arttığı saptanmıştır. Marakoğlu ve ark.‘nın (46) Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinde yaptığı çalışmada, sigara içenlerde içmeyenlere göre beck depresyon değeri yüksek olup, bu durumlar istatistiksel olarak anlamlı düzeyde saptanmamıştır (p>0,05). Çalışmamızda, süt ve süt ürünleri tüketimi remisyondaki olgularda, majör depresyon ve suisidal riski olan hastalara göre fazla olup istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Bu konuda yapılacak yeni 75 Kara İH ve ark. Depresyon Hastalarında Hemogram Sonuçları ile Serum Folik Asit ve Vitamin B12 Düzeylerinin İncelenmesi çalışmalara gereksinim olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, vitamin B12 düzeyleri major depresyon olgularında en düşük düzeyde olup, remisyonda yükselmektedir. Major depresyondaki erkeklerde aylık gelirde en düşük düzeyde olup depresyon için bir risk faktörü olarak gözükmektedir. Dolayısıyla B12 eksikliğinin depresyon tanısı konan hastalarda tedaviye yanıt açısından önemli olabileceği düşünülmüştür. Kaynaklar 1. Preventing suicide: a resource for primary health care workers. Geneva: World Health Organization; 2000. 17 p. 2. Sağlık Bakanlığı Başkent Üniversitesi Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Hıfzıssıhha Mektebi Müdürlüğü (Türkiye). Ulusal hastalık yükü ve maliyet-etkililik çalışması, hastalık yükü final rapor. Ankara: 2004. 3. Onur E, Yemez B, Polat S, Gürz NY, Cimilli C. Konsültasyon liyezon psikiyatrisi uygulamaları ve farmakoterapi tercihlerindeki değişim. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni 2007;17(4):167-73. 4. Cipriani A, Barbui C, Brambilla P, Furukawa TA, Hotopf M, Geddes JR. Are all antidepressants really the same? The case of fluoksetine: a systematic review. J Clin Psychiatry 2006;67(6):850-64. 5. Çetin M, Açıkel C. Meta-analizler ışığında: bütün antidepresanlar aynı mıdır? Klinik Psikofarmakoloji Bülteni 2009;19(2):87-92. 6. Cornish S, Mehl-Madrona L. The role of vitamins and 76 7. 8. 9. 10. 11. minerals in psychiatry. Integr Med Insights 2008;3(1):33-42. Sachdev PS, Parslow RA, Lux O, Salonikas C, Wen W, Naidoo D, et al. Relationship of homocysteine, folic acid and vitamin B12 with depression in a middle-aged community sample. Psychol Med 2005;35(4):529-38. Tolmunen T, Hintikka J, Ruusunen A, Voutilainen S, Tanskanen A, Valkonen VP, et al. Dietary folate and the risk of depression in Finnish middle-aged men. A prospective follow-up study. Psychother Psychosom 2004;73(6):334-9. Lerner V, Kanensky M, Dwolatzky T, Rouach T, Kamin R, Miodownik C. Vitamin B12 and folate serum levels in newly admitted psychiatric patients. Clin Nutr 2006;25(1):60-7. Amerikan Psikiyatri Birliği: Mental bozuklukların tanısal ve sayımsal elkitabı, Dördüncü baskı (DSM-IV), Amerikan Psikiyatri Birliği, Washington DC, 1994’ten çeviren Köroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 1996. Tezvaran Z, Akan H, İzbırak G. Birinci basamak sağlık hizmetinde depresyon 12. 13. 14. 15. 16. 17. yönetimi. Turkish Family Physian 2010;1(3):1-7. Davis JM, Brock SE. Suicide. In: Sandoval J (Ed.). Handbook of in crisis counseling, intervention, prevention in the schools. 2nd ed. London: Lawrence Erlbaum Associates Publishers; 2002:273-301. Guloglu C, Kara IH. Acute poisoning cases admitted to a university hospital emergency department in Diyarbakir, Turkey. Hum Exp Toxicol 2005;24(2):49-54. Devrimci HO, Sayıl I. Suicide attempts in Turkey: Results of the WHO-EURO multicentre study of suicidal behavior. Can J Psychiatry 2003;48(5):324-9. Korkut F. Okul temelli önleyici rehberlik ve psikolojik danışma. 1. Baskı. Ankara: Anı Yayıncılık; 2004. p.217-53. Akdemir A, Turkcapar MG, Orsel SD, Demirergi N, Dag I, Ozbay MH. Reliability and validity of the Turkish version of the Hamilton Depression Rating Scale. Comprehensive Psychiatry 2001;42(2):161-5. Duran S, Memisogullari R, Coskun A, Yavuz O, Yuksel H. Do Turkish adults really Euras J Fam Med 2014; 3(2):69-78 18. 19. 20. 21. 22. 23. have lower levels of the high-density lipoprotein cholesterol? Acta Cardiol 2007;62(5):453-9. Benoist B, McLean E, Egli I, Cogswell M. Worldwide prevalence of anaemia 1993-2005. WHO Global Database on Anemia. Spain: WHO Press, 2008; p. 3-7. World Health Organization. Nutritional anaemias. Report of a WHO Scientific Group. World Health Organ Tech Rep Ser 1968:5-37. Tucker KL, Rich S, Rosenberg I, Jacques P, Dallal G, Wilson PW, et al. Plasma vitamin B-12 concentrations relate to intake source in the Framingham Offspring Study. Am J Clin Nutr 2000;71(2):514-22. Lindenbaum J, Healton EB, Savage DG, Brust JC, Garrett TJ, Podell ER, et al. Neuropsychiatric disorders caused by cobalamin deficiency in the absence of anemia or macrocytosis. Nutrition 1995;11(2):181. Kara İH, Kandiş H, Bahçebaşı T, Köylü OK, Sayın S, Demirin H, et al. Check-up polikliniğine başvuran 50 yaş üzeri bireylerin folat, B12 vitamini düzeyleri ve anemi yönünden değerlendirilmesi. Turk J Biochem 2010;35(4):350-5. Santhosh-Kumar CR, Hassell KL, Deutsch JC, Kolhouse JF. Are neuropsychiatric manifestations of folate, cobalamin and pyridoxine 24. 25. 26. 27. 28. 29. deficiency mediated through imbalances in excitatory sulfur amino acids?. Med Hypotheses 1994;43(4):239-44. Penninx B, Guralnik J, Ferrucci L, Fried L, Allen R, Stabler SP. Vitamin B12 deficiency and depressionin physically disabled older women: epidemiologic evidence from the women’s health and aging study. Am J Psychiatry 2000;157(5):715-21. Kate N, Grover S, Agarwal M. Does B12 deficiency lead to lack of treatment response to conventional antidepressants?. Psychiatry (Edgmont) 2010;7(11):42-4. Mischoulon D, Burger JK, Spillmann MK, Worthington JJ, Fava M, Alpert JE. Anemia and macrocytosis in the prediction of serum folate and vitamin B12 status, and treatment outcome in major depression. J Psychosom Res 2000;49(3):183-7. Schins A, Honig A, Crijns H, Baur L, Hamulyák K . Increased coronary events in depressed cardiovascular patients: 5-HT 2A receptor as missing link? Psychosom Med 2003;65(5):729-37. Cifariello A, Pompili A, Gasbarri A. 5-HT(7) receptors in the modulation of cognitive processes. Behav Brain Res 2008;195(1):171-9. Varma GS, Ateşci FÇ, Keskin A, Şimşek D. Paroksetin’e bağlı trombosit işlev 30. 31. 32. 33. 34. 35. bozukluğu: vaka sunumu. Yeni Symposium Journal 2012;50(2):112-5. Kim JM, Stewart R, Kim SW, Yang SJ, Shin IS, Yoon JS. Predictive value of folate, vitamin B12 and homocysteine levels in late-life depression. Br J Psychiatry 2008;192(4):268-74. Rao NP, Kumar NC, Raman BR, Sivakumar PT, Pandey RS. Role of vitamin B12 in depressive disorder--a case report. Gen Hosp Psychiatry 2008;30(2):185-6. Hintikka J, Tolmunen T, Tanskanen A, Viinamaki H. High vitamin B12 level and good treatment outcome may be associated in major depressive disorder. BMC Psychiatry 2003:17. Kamphuis MH, Geerlings MI, Grobbee DE, Kromhout D. Dietary intake of B (6-9-12) vitamins, serum homocysteine levels and their association with depressive symptoms: the Zutphen Elderly Study. Eur J Clin Nutr 2008;62(8):939-45. Ford AH, Flicker L, Thomas J, Norman P, Jamrozik K, Almeida OP. Vitamins B12, B6, and folic acid for onset of depressive symptoms in older men: results from a 2-year placebo-controlled randomized trial. J Clin Psychiatry 2008;69(8):1203-9. Hvas A, Juul S, Lauritzen L, Nexø E, Ellegaard J. No effect of vitamin B12 77 Kara İH ve ark. Depresyon Hastalarında Hemogram Sonuçları ile Serum Folik Asit ve Vitamin B12 Düzeylerinin İncelenmesi 36. 37. 38. 39. 78 treatment on cognitive function and depression: a randomized placebo controlled study. J Affect Disord 2004;81(3):269-73. Coppen A, Bolander-Gouaille C. Treatment of depression: time to consider folic acid and vitamin B12. J Psychopharmacol 2005;19(1):59-65. Önen FR, Kaptanoğlu C, Seber G. Kadınlarda depresyonun yaygınlığı ve risk faktörleriyle ilişkisi. Kriz Dergisi 1995;3(1):88-103. Tezcan AE, Oğuzhanoğlu NK, Ülkeroğlu F. Çocuk ve gençlerde intihar girişimleri, Kriz Dergisi 1995;3(1):83-7. Ateşci FÇ, Kuloğlu M, Tezcan E, Yıldız M. İntihar girişimi olan bireylerde birinci ve ikinci eksen tanıları. Klinik Psikiyatri 2002;5(1):22-7. 40. Sır A, Özkan M, Altındağ A, Özen Ş, Oto R. Diyarbakır’da özkıyım ve özkıyım girişimleri: adli kayıtların incelenmesi. Türk Psikiyatri Dergisi 1999;10(1):50-7. 41. Sayar K, Acar B. Psikofarmakolojik ajanlarla yapılan intihar girişimlerinde risk etkenleri. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni 1999;9(4):208-12. 42. Özen Ş, Güloğlu C. İlaçla özkıyım girişiminde bulunan ergen ve gençlerde depresif belirti farklılıkları. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2003;4(1):159-66. 43. Özen Ş, Oto R, Tıraşcı Y, Ayna YE. Çocuklarda suç davranışları, farik-mümeyyizlik ve sosyodemografik özellikler. Psikiyatri Psikoloji Psikofarmakoloji (3P) Dergisi 2002;10(2):155-64. 44. Kaya M, Genç M, Kaya B, Pehlivan E. Tıp fakültesi ve sağlık yüksekokulu öğrencilerinde depresif belirti yaygınlığı, stresle başaçıkma tarzları ve etkileyen faktörler. Türk Psikiyatri Dergisi 2007;18(2):137-46. 45. Ceylan A, Özen Ş, Palancı Y, Saka G, Aydın YE, Kıvrak Y, et al. Lise son sınıf öğrencilerinde anksiyete-depresyon düzeyleri ve zararlı alışkanlıklar: Mardin çalışması. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2003;4(1):144-50. 46. Marakoğlu K, Çivi S, Şahsıvar Ş, Özdemir S. Tıp fakültesi birinci ve ikinci sınıf öğrencilerinde sigara içme durumu ve depresyon yaygınlığı arasındaki ilişki. Bağımlılık Dergisi 2006;7(3):129-34.
© Copyright 2024 Paperzz