İLKBAKIŞ YAKIN ROTA Soldan saat yönünde: Şen ailesinin Lavanda Otel’e bitişik evi; şef Emre Şen’den pazı yatağında fener balığı. Uzak İstanbul Doğa kış uykusundan uyanıp yenİlenİrken, İstanbul’a yakın mİnİk kaçamaklar İçİn keşfe çıkan Damla Kellecİoğlu, şehrİn kıyısında kırsal zevkler yaşatan şaşırtıcı mekânlar keşfedİyor. İ stanbul’dan kaçış planı alternatiflerİmİzİn sİnİr bozucu derecede az olduğunu düşünüp hayıflandığım günlerde, e-posta kutuma düşen bir mesaj, keşif duygumu harekete geçirdi. Şile yakınlarındaki bir köyde, Toskana kırlarında rastlanır güzellikte bir taş ev, botanik parkından hallice yemyeşil bir bahçe ve türlü damak hoşlukları sunan bir konaklama mekânının duyurusuydu bu. İçimde yola çıkma ateşi yanmıştı. Hemen iki günlük bir rota çıkardım: Yolda başka neler var, ona da bakılacak ve İstanbul çevresi zihinde “güncellenecekti”. Asya tarafındaki üssümüz Lavanda Otel, Avrupa tarafındaki ise yine geçtiğimiz yıl kapılarını açan ve merak edip de bir türlü ziyaret fırsatı bulamadığım Villa Fe olacaktı. 40 nİsan 2010 travelandleisure.com İLK PERDE: ŞİLE ORMANLARINDA Anadolu yakasının kadim sayfiyesi Şile’ye 20 kilometre mesafedeki Ulupelit köyüne otobandan sapar sapmaz, kendimizi yemyeşil bir ormanın, çiçek açmış ağaçların arasından kıvrıla kıvrıla ilerleyen küçük dağ yolunda buluyoruz. Çevrede, Şile’nin “kendin pişir kendin ye” tesislerinden eser yok. Çevre köylerde hâlâ yanan sobaların bacalarından tüten dumanın hafif isli kokusu, bize köy yaşamının ölmediğini hatırlatıyor. Yaklaşık on kilometre sonra, Şile’nin kaotik sayfiye yeri curcunasından nasibini almamış; insana “İstanbul’a bu kadar yakında köy kalmış mıydı” dedirten Ulupelit köyüne varıyoruz. Tabelası bile olmayan Lavanda Boutique Hotel & Restaurant’ı » Fotoğraflar EnİS BERKSOY İLKBAKIŞ YAKIN ROTA Üstten: Lavanda Otel’in lobisi; Wof Wof Dog Hotel sakinleri; Lavanda Otel’in botanik parkından farksız bahçesi. 42 nİsan 2010 travelandleisure.com (Ulupelit Köyü, Seçkin Sok. 2, Şile; 0216/ 736-5641; lavandaotel.com; çift kişilik odalar, kahvaltı dahil 160¤’dan başlıyor) arıyoruz. Lobi işlevini de üstlenmiş salonda odalarımızın teslim edilmesini beklerken, tepsideki leziz kurabiyelerden birini ağzıma atıyorum. Anahtarlarımızı teslim alıp odalarımıza çıkıyoruz. İstanbul yakınlarında, hiç beklemediğimiz anda Türkiye’nin en baş döndürücü butik otellerinden biri ile karşılaşmanın şaşkınlığı hâlâ üzerimde. Burası herkesin düşlerini süsleyecek cinsten. Provansal tarzda özenle ve zevkle inşa edilmiş taş bir yapı, etrafında rengârenk çiçekler ve ağaçlar; her yer pırıl pırıl, herkes güleryüzlü. Otel, Ömerli ve Darlık barajları arasında yer alan, 16 dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş 12 odadan oluşuyor ve odalardan her biri yakınlardaki bir ağaçtan alıyor ismini: Sığla, Sedir, Manolya... Konfor için tüm ayrıntılar düşünülmüş. Banyo havluları Hammam Eke’den, temizlik ve bakım ürünleri ise Molton Brown’dan. Geçtiğimiz ocak ayında kapılarını açan, ama resmen konuk ağırlamaya nisanda başlayan Lavanda, ismini bahçesindeki lavanta ağaçlarından almış. Bir aile işletmesi olan otele bitişik bina, Şen ailesinin on Toskana kırlarında beş yıllık evi. Geri kalan yapılar, 2009’da inşa edilmiş. Feryal Şen, resrastlanır güzellikte bir sam ve Çanakkale Seramik’te uzun yıltaş ev, botanik lar çalışmış. Ahmet Şen ise ev tekstil parkından hallice ürünleri üzerine çalışıyormuş. yemyeşil bir bahçe ve Anlayacağınız mesleki olarak dekorastürlü damak hoşlukları... yona yakın insanlar. Dahası, ikisi de Egeli olduğundan zeytinyağının hayatlarında ayrı bir yeri var. Sohbetimiz sırasında gezmeyi çok sevdiklerini ve otellerini tasarlarken, bugüne kadar yaptıkları pek çok yurtdışı gezisinde edindikleri kültürel ve gastronomik deneyimlerden yola çıkıp çıtayı açıkça yükseğe koyduklarını öğreniyorum. Oğulları, genç yaşında şef olarak mutfağın başına geçmiş; ayrıca işletmeden de sorumlu. İtalyan Lisesi ve Mutfak Sanatları Akademisi’nden sonra Mikla’da ve İtalya’da deneyim kazanma şansı bulan Emre Şen, mutfaktaki her şeyle özenle, ayrı ayrı ilgileniyor. Öyle ki “Burada tadacağınız her şeyde Emre’nin dokunuşu var” diyor babası. Emre Şen’i mutfağında ziyaret ediyoruz. Genelde dar alanda kısa paslaşmalara sahne olmasıyla ünlü mutfak, burada 90 metrekare gibi geniş bir alana yayılmış. Emre Bey menüyü belirleme sürecinden söz ederken, “Hep benim istediğim şeyler olsun dedim. Fransız ve İtalyan mutfaklarının en hoşuma giden örneklerini bir araya topladım,” diyor. Şefimizi çalışmaya bırakıp restoran kısmına geçiyoruz. Mekân bana Fransa veya İspanya’nın uzak köşelerindeki iddialı restoranları hatırlatıyor. Menü —parmesan köpüklü havuç çorbasından, ev yapımı tagliatelle üzerinde jumbo karides ve chorizo sucuğuna, közlenmiş biber » İLKBAKIŞ YAKIN ROTA çorbası ve sote pazılı fener balığına— tek kelimeyle Akdenizli. Otelin şarap menüsü iddialı bir seçki sunuyor. Şarapların kalite-fiyat dengesi de çok iyi ayarlanmış. “200 liralık şarabı, 600 lira yerine 230 liraya sunalım ki meraklısı gerçekten gelip deneyebilsin istedim,” diyor Emre Şen. Serviste bir aksaklık, yemekte ve sunumda sırıtan bir şey yok. Tatlıya geçtiğimizde, buraya ismini veren lavanta ile başımız bir kez daha dönüyor: Nar sorbesi eşliğinde lavantalı crème brûlée yiyoruz. Başlı başına bir şölen! Köy usulü sabah kahvaltımız, Ulupelitli Havva Hanım’ın köy ekmekleriyle zenginleşiyor. Yerli peynir ve şarküteri çeşitlerinden oluşan kahvaltı, otel tam dolu olduğunda açık büfe sunuluyor. Kahvaltı servisinin en dikkat çekici lezzetleri, otelin girişindeki küçük dükkânda Emre Şen’in el yapımı tagliatelle’si ile birlikte satışa sunulan, Feryal Hanım’ın reçelleri. Özellikle votkalı vişne reçeli ve karadut reçeli, her yerde bulunamayacak cinsten. Bu yolu arabayla gelmek, son derece keyifli. Ahmet Şen, yine de vakti kısıtlı konuklar için bir helikopter pisti yaptırmayı planladıklarını anlatıyor! Şen ailesi ile vedalaşırken, aslında bundan sonra sıkça uğrayacağımız yeni bir adres öğrendiğimizin farkındayız… Ulupelit köyüne kadar gelmişken, biraz da köpeklerimizin keyfine bakalım diye düşünüp Wof Wof Dog Hotel’e (Ulupelit Köyü No: 104, Şile; 0532/601-2967; wofwofdoghotel. com) doğru yola çıkıyoruz. Köpek huzurevi, köpek anaokulu ve hem kısa hem de uzun konaklamaya olanak veren köpek oteli hizmetlerini bir arada yürüten mekân, aynı zamanda mekân sahibi Filiz ve Şefik Özşapçı’nın evi. Çift, dokuz yıl kadar önce İstanbul’un gürültüsünden bunalıp Ulupelit’e taşınırken akıllarında bir otel yokmuş. Filiz Hanım durumu şöyle özetliyor: “İki köpeğimiz vardı. Bir köpek aldık, birini de Kanada’ya giden arkadaşlarımız verdi. Bir-iki köpek daha derken, tatil bizim için hayal oldu.” Evlerinin alt katı tamamen köpeklere ait; kocaman bahçede ise çok sayıda konaklama kulübesi var. Elinden geldiğince az sayıda köpek konuk etmeye ve hepsine özel ilgi göstermeye özen gösteren çift, bugüne dek otele aynı anda en fazla 25 köpek kabul etmiş. Wof Wof Dog Hotel’deki köpeklerin birçok lüksü var: Bahçede tasmasız gezebilmek, oynayabilmek, beslenme alışkanlıklarına göre kuru-yaş mama veya ev yemeği ile beslenmek, sürekli sevilip okşanmak, ilaçlarının verilmesi ve ihtiyaç halinde veteriner gözetimi: En güzeli ise her kö- Parmesan köpüklü havuç çorbası, ev yapımı tagliatelle üzerinde jumbo karides ve chorizo sucuğu, sote pazılı fener balığı ile menü, tek kelimeyle Akdenizli. Üstten saat yönünde: İstanbul’a çok yakın, Silivri yakınlarında köy hayatı sahnesi; Villa Fe’nin kış bahçesi; otelin mutfak sorumluları Ayhan ve Hakan Dikmen kardeşler. 44 nİsan 2010 travelandleisure.com İLKBAKIŞ YAKIN ROTA peğin kendine ait bir koltuğunun veya yastığının olması. Şefik Özşapçı’ya göre, “Bir köpeğin burada mutsuz olma şansı yok.” Köpek otelinin ünü öyle yayılmış ki, Almanya’dan hatta Malezya’dan bile köpek kabul ettikleri oluyormuş. Üstten: Emre Şen’in Şam fıstıklı leziz pirzolaları; Wof Wof’taki lüks kulübelerden biri; Villa Fe’de Ferhan Kolverdi’nin yazma baskısı koleksiyonundan örnekler duvarları süslüyor. 46 nİsan 2010 travelandleisure.com İKİNCİ PERDE: TRAKYA’YA DOĞRU Bu kez istikametimiz Çatalca. Yol boyunca koyun sürülerinin yanından geçiyoruz. Şehirden sadece yarım saat uzaklaştık, fakat şimdiden doğanın içindeyiz. İstanbul’a yaklaşık 40 dakika uzaklıktaki Çatalca’da geçtiğimiz yıl konuk ağırlamaya başlayan Villa Fe (Elbasan Köyü, Ferko Fidanlık Yolu, Çatalca; 0533/931-5214; villafe.com; çift kişilik odalar, kahvaltı dahil 160 TL’den başlıyor), 150 dönüme yayılan dev bir fidanlık bünyesinde bir çiftlik evi. Bundan yirmi yıl önce, mimar Altan Yenisel tarafından inşa edilen binanın yapısı, Türkiye’deki çiftlik evlerinden çok İngiltere’dekileri, hatta Asya’nın koloniyal yapılarını andırıyor. Sahibi Ferhan Kolverdi, kendisi için yaptırdığı evi, arkadaşlarının ısrarlarına dayanamayarak 2009’da otele dönüştürmeye karar vermiş. Yaz-kış açık olan otelin girişindeki avluda bulunan dut ağacı öyle güzel ki, dut mevsimi olmadığına üzülüyorum. Girişte hemen sağda uzanan toprak yol, bizi fidanlığa doğru götürüyor. Sıra sıra dizilmiş irili ufaklı ağaçlar, birbirinden hoş kokular yayıyor. Yemyeşil bahçeyi turlarken, burada sebze ve meyvelerini yetiştirdiklerini, ballarını ürettiklerini, yumurtaların 3 ADRES DAHA kümesten, peynir ve yoğurt yapımında Matsu Spa / VIllage Park kullanılan sütün de yandaki köyden gelİstanbul çevresinin az sayıdaki butik spa’larından Matsu Spa, diğini öğreniyoruz. Bahçedeki eski bankJapon Zen bahçesinden masaj lar ve yastıklar, insanı çimenlerin üzerine odalarına her adımda kaliteli bir yayılmaya davet ediyor. Zaman zaman rahatlama ortamı vaat ediyor. Ayazma Mah. 19, İshaklı Köyü, oteli kapatan kalabalık grupların çeşitli Beykoz; 0216/434-5932; atölye çalışmaları de bu bahçede gerçekmatsuspa.com. leşiyormuş. Cam Ocağı Vakfı Otel mutfağı, Ferhan hanım’ın da yol Cam aşkını yaymak için kurulmuş, yeşillikler içindeki göstericiliği ile Ayhan ve Hakan merkezde günlük ya da iki Dikmen’e emanet edilmiş. Kardeşler, haftalık cam kurslarına aşırıya kaçmadan, sıcakkanlı ve gülerkatılabilir, hoşunuza giden cam eserleri koleksiyonunuza yüzlü tavırlarıyla misafirlerin rahat etmekatabilirsiniz. Köyiçi Cad. 72/A, si için çabalıyorlar. Akşam yemeğinde Öğümce, Beykoz; 0216/433-3021; camocagi.org. yediğimiz kekikli tavuk öyle lezzetli ki, bana İstanbul’da yediğimiz kekiğin gerKulindağ Orman manzaralı bir yamaca çek olmadığını düşündürüyor. kurulmuş ahşap bungalovlar ve Fırınlanmış bıldırcın ve garnitürlü iç pirestoran, adeta İstanbul lav da bir o kadar leziz. yakınında bir Doğu Karadeniz simülasyonu. Hafta sonu Villa Fe, çocukların ve evcil hayvanlayürüyüşçülerini ağırlıyor. rın özgürce oynayabileceği doğal bir orMahmut Şevket Paşa Köyü, Beykoz; 0532/315-5951; tam sunuyor. Dahası, özel istek üzerine, kulindag.com. civardaki binicilik kulüplerinden gezinti amaçlı at da getirtilebiliyor. Mayıs ayı, İLKBAKIŞ YAKIN ROTA Üstten: Villa Fe’nin alımlı antikalarla döşeli, koloniyal tarzdaki otel binası; sahibesi Ferhan Kolverdi; Çakırkeyif’in hoş sohbetler vaadeden restoranı. 48 nİsan 2010 travelandleisure.com bülbüllerin çiftleşme dönemine denk geldiği için, bu dönemde otelde sürekli bir bülbül senfonisi size eşlik ediyor. Yedi avlu odası ve iki süitten oluşan Villa Fe’nin odalarının her biri özenle hazırlanmış. Okuma odası, ana salon ve mutfak gibi ortak kullanım alanları, ilginç antika eşyalar ve birbirinden rahat antika koltuklarla dekore edilmiş. Özellikle ana salondaki kanapeyi görünce, “İyi ki kitaplarımı yanıma almışım” diye düşünmeden edemiyorum. Villa Fe’nin kış bahçesinin duvarlarını süsleyen, Tokat yazması yapımında kullanılan çiçek desenli baskı kalıpları, yıllar boyu tekstille uğraşan Ferhan Kolverdi’nin elinde birer dekorasyon malzemesine dönüşmüş. Duvarlarda asılı resimlerden kalorifer peteklerine kadar her şey, aslında Ferhan Hanım’ın birikiminin bir sonucu. “Ne zaman bir yerde eski bir binanın yıkılacağını duysak, üşenmeden koşardık o eski stil kalorifer peteklerini almak için,” diyor gözleri parlayarak. Ev sahibesi, bitmez tükenmez enerjisini artık misafirlerine yeni eğlence alanları sunmak için kullanıyor: Şu sıralar, nisanda hizmete girecek bir futbol sahası ve “driving range” tipi bir golf vuruş sahası için var güçleriyle çalışıyorlar. Ferhan Hanım’ın otel macerasının en sevdiği yanı, sürekli yeni insanlarla tanışıyor olması: “Konsept kendi müşterisini kendi seçiyor ve buraya çok hoş insanlar geliyor. Gelenleri bir araya toplayıp birbiriyle tanıştırmak istiyorum günün birinde.” 4 ADRES DAHA Villa Fe’ye at servisi veren kardeş KLASSIS GOLF & COUNTRY CLUB çiftliği görmek üzere, Erkanlı Country Tony Jacklin imzalı 18 delikli bir Club’a geçiyoruz (Çatalca yolu üzeri, şampiyona sahası ile 9 delikli bir Ortaköy, Silivri; 0212/734-3523; akademi sahası. Altıntepe Mevkii, Seymen, Silivri; erkanlitatilkoyu.com; çift kişilik odalar, 0212/710-1314; klassis.com.tr. kahvaltı dahil 50 TL’den başlıyor). Villa Hezarfen Havaalanı Fe’den arabayla 10 dakika mesafedeki Türkiye’nin tek özel havaalanı, tesis, bir yıl önce tepeden tırnağa yeniİstanbul semalarında keyifli uçuşlardan aerofobi’yi yenme lenmiş. Ne var ki giriş kısmındaki yol kurslarına, model uçak uçurma düzenlemesi henüz yapılmadığından, pistinden ileri motosiklet sürüş alçak araba ile giriş biraz zor. tekniği derslerine birçok aktivite için sizi bekliyor. Girişte bizi Oya Oral ile Alman kurBahşayış Mah. Arnavutköy; du Scott karşılıyor. Etrafı gezerken ilk 0212/887-1517; hezarfen.com.tr. dikkatimizi çeken, birbirinden güzel atArslan Süt Mamülleri lar. Yıl boyunca binicilik dersi verilen Silivri yoğurdunun iyisini arayanlar, çarşı içindeki Arslan çiftlikte, başlangıç seviyesinden lisans sıyoğurtları satış mağazasına navlarına hazırlığa, müsabaka antreuğrayabilir. Ali Çetinkaya Cad. manlarından ileri seviye engel atlama ve 18, Silivri; 0212/728-4111. dresaj çalışmalarına kadar, biniciliğin YAMAÇ PARAŞÜTÜ Ölüdeniz’in deneyimli yamaç temel tüm derslerini almak mümkün. paraşütü eğitim şirketi Burada kampa girecekleri, 26 oda ve 2 İkarus’un (Akyol Cad. 27/A, apart daire ile 31 derecede ısıtılmış suyCihangir; 0212/243-1628; ikarus. com.tr), İstanbul çevresinde la doldurulmuş kapalı havuz gibi keyiftandem eğitimlerini ler bekliyor. Böyle bir mekânda, tabii ki gerçekleştirdiği üç noktadan evcil hayvanlara da yer var. Erkanlı biri, Çatalca’ya bağlı Ormanlı. Country Club’ın sahibi Yavuz Erkanlı İLKBAKIŞ YAKIN ROTA ile eşi Cathy, otelle bizzat ilgilenmiş. Avlu odalarında ahşap malzeme kullanımıyla, otel binası içindeki resmi odalara nazaran daha sıcak bir “country” kulübü havası yakalanmış. Dekorasyonla ilgili beğendiğimizi belirttiğimiz her ayrıntıda, Oya Hanım gülerek: “Cathy sağ olsun,” diyor. Çevre okullardan grupların da sıkça binicilik dersi almaya geldiği mekânın açık manejinde, havanın güzelliğini fırsat bilen at sahiplerinden Aybike Hanım, tesisin en akıllı atı olduğu her halinden anlaşılan Atlet ile çalışıyor. Muhteşem bir dresaj atı olan Atlet, fotoğraf makinesi gördüğünde değme modellere taş çıkarırcasına poz verip etraftaki herkesi güldürüyor. Sırada, rotanın lezzet odaklı bir başka durağı var: Çakırkeyif (Atatürk Cad. No. 74 Kavaklı, Silivri; 0212/7448135; cakirkeyif.com; çift kişi yarım pansiyon konaklama 250 TL’den başlıyor). Çatalca’dan Silivri’ye doğru çiçekli ara yollardan geçerek ulaştığımız Çakırkeyif, Sabahattin Çakır ile Hikmet Hanım’ın gözbebeği. İçeri girerken farklı bir atmosfere adım attığımızın farkındayız, ama neyle karşılaşacağımızı henüz pek kestiremiyoruz. Hafta sonları genellikle dolu olan beş bungalovdan oluşan Çakırkeyif’in hamaklı bahçesini geçip, rengârenk meyve ağaçlarıyla dolu arka bahçeye geçiyoruz. Bahçedeki meyve ağaçların- dan aklımda kalanlar: Şeftali, kayısı, kiraz, vişne, erik, badem... Gerisini siz düşünün. Biz, yan yana sıralanmış ahşap bungalovlara ve hemen ardındaki geniş bahçeye gidip gelene kadar masa kurulmuş bile! Mezeler bizi bekliyor. Sabahattin Bey, bize özellikle enginar ve barbunyanın tadına bakmamızı öneriyor. Yunanca müzikler eşliğinde masaya geçiyoruz, kadehlerimize rakı doluyor. Mezeler arasında bilinen tatlar dışında, zetinyağlı taze gelincik ve ıspanak kökü de var. Enginar tek kelimeyle mükemmel, ama asıl barbunya başımızı döndürüyor. Silivri’nin Selimpaşa köyünde yalnızca ağustos-eylül ayları arasında on gün yetişen bu boncuk barbunya çeşidinin tadı lokum gibi; daha önce yediğimiz hiçbir şeye benzemiyor. Sabahattin Bey, bu barbunyayı kaçırmamak için her yıl yirmi-otuz kilo civarında alıp buzlukta depoladıklarını anlatıyor. Ana yemeğimiz olan oğlak tandırın da mezelerden aşağı kalır yanı yok. Mutfakta kullanılan tüm sebzeler, ailenin köydeki bahçesinden; zeytinyağı, lor peyniri ve sezonuna göre bazı balıklar ise Cunda’dan geliyor. Her ne kadar konaklama ücretine dahil olan akşam yemeği à la carte servis edilse de, Sabahattin Bey genelde konukların “Bu akşam bize ne yediriyorsun?” diye sormasından keyif alıyor. Burayı ziyaret eden diğer konuklar gibi, biz de evimizdeki kadar rahatız… ✚ “Ne zaman bİr yerde eski bir binanın yıkılacağını duysak, üşenmeden koşardık o eski stil kalorifer peteklerini almak için,” diyor gözleri parlayarak. Soldan saat yönünde: Villa Fe’nin fidanlığından Çatalca’da günbatımı; Erkanlı Binicilik’in en uysal atlarından biri; Villa Fe’de bahçe sofrası keyfi. 50
© Copyright 2024 Paperzz