kırmızı pırınç mayası kolesterole karsı

KIRMIZI PIRINÇ MAYASI KOLESTEROLE KARSI
Portal
Adres
: www.saglikekibi.com
İçeriği : Haber
Tarih : 22.05.2014
: http://www.saglikekibi.com/can/beslenme-hastaliklari/kirmizi-pirinc-mayasi-kolesterole-karsi.html
Kırmızı pirinç mayası kolesterole karşı Ayrıntılar : Kırmızı pirinç mayası kolesterole karşı Yeni araştırmalar, kolesterolü dengede
tutmamıza yardım edecek yepyeni sonuçlar ortaya koyuyor¦ Kırmızı mayalı pirinci daha önce duymuş muydunuz? Keten tohumunun
yağı değil kendisi etkiliymiş. Gerçek bir detoks içinse lif kapsülü kullanmak gerekliymiş. Ve düşman bildiğimiz etten değil, pastaneden
uzak durmak yeterliymiş. Kolesterol yüksekliği kalp ve damar hastalıkları açısından önemli bir risk faktörü. Türkiyede de kalp ve damar
hastalıkları en yaygın rahatsızlıklardan biri. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Nevrez Koylan, ülkemizde görülen kolesterol yüksekliği tipinin Avrupa ülkelerindekinden farklı olduğunu söylüyor. Batıda
kolesterol yüksekliği daha çok aileden geçiyor ve genetik özellikler taşıyorken, ülkemizde daha çok beslenme gibi dış faktörlerden
kaynaklanıyor. Bu bizim için iyi haber. Batı ülkelerinde kolesterol dengeleme açısından diyetin etkisi, yüzde 10 oranındayken bizler
şanslıyız; çünkü yaşam tarzımızı değiştirerek sorunu önleyebiliriz. Kolesterol ve metabolizmayı düzenlemekte en önemli etken doğal
beslenme ve rafine gıdalardan uzak durmak. Uzun ömürlü olmayan pastörize şişe sütü daha faydalı. Yoğurt çeşitlerinden kolesterol
düşürücü, light ve probiyotik olanlar da metabolik hastalıklara karşı faydalı. Gıdaların posasının ciddi şekilde faydalı olduğu,
günümüzde kanıtlanmış durumda. Posalı gıdalar tüketmek, öğünleri sık ama küçük porsiyonlarla tüketerek acıkmayı önlemek, sofradan
fazla doymadan kalkmayı becerebilmek de diğer etkenler. Beslenme dışında egzersiz yapmak, stresten uzak durmak ve vücuttaki
toksinlerden arınmak da sağlık odaklı yaşam biçiminin vazgeçilmez unsurları. Prof. Dr. Koylan, yapılan son araştırmalarla bazı az
bilinen besinlerin kolesterol dengeleyici etkisinin kanıtlandığını anlatıyor. Bazı bildiğimiz besinleri de daha farklı tüketmeliymişiz. Kara
listede sandıklarımız ise meğer o kadar zararlı değilmiş. Ete değil, dondurmaya veda Yüksek karbonhidratlı ve fazla yağlı besleniyoruz
ne yazık ki. Kısıtlanması gereken besin öğelerinin başında karbonhidratlar geliyor. Şeker ve glikoz şurubu içeren her şeyden uzak
durmak gerekiyor. Beyaz un, hamur işleri, pastane ürünleri ve hazır dondurmalar da kolesterol ve metabolizmanızın düşmanları. Bu
besinleri kısıtlamak, sanılanın aksine, eti kısıtlamaktan çok daha önemli. Kırmızı pirinç mayası kolesterole karşı Yeni araştırmalar,
kolesterolü dengede tutmamıza yardım edecek yepyeni sonuçlar ortaya koyuyor¦ Kırmızı mayalı pirinci daha önce duymuş muydunuz?
Keten tohumunun yağı değil kendisi etkiliymiş. Gerçek bir detoks içinse lif kapsülü kullanmak gerekliymiş. Ve düşman bildiğimiz etten
değil, pastaneden uzak durmak yeterliymiş. Kolesterol yüksekliği kalp ve damar hastalıkları açısından önemli bir risk faktörü. Türkiyede
de kalp ve damar hastalıkları en yaygın rahatsızlıklardan biri. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevrez Koylan, ülkemizde görülen kolesterol yüksekliği tipinin Avrupa ülkelerindekinden farklı olduğunu
söylüyor. Batıda kolesterol yüksekliği daha çok aileden geçiyor ve genetik özellikler taşıyorken, ülkemizde daha çok beslenme gibi dış
faktörlerden kaynaklanıyor. Bu bizim için iyi haber. Batı ülkelerinde kolesterol dengeleme açısından diyetin etkisi, yüzde 10
oranındayken bizler şanslıyız; çünkü yaşam tarzımızı değiştirerek sorunu önleyebiliriz. Kolesterol ve metabolizmayı düzenlemekte en
önemli etken doğal beslenme ve rafine gıdalardan uzak durmak. Uzun ömürlü olmayan pastörize şişe sütü daha faydalı. Yoğurt
çeşitlerinden kolesterol düşürücü, light ve probiyotik olanlar da metabolik hastalıklara karşı faydalı. Gıdaların posasının ciddi şekilde
faydalı olduğu, günümüzde kanıtlanmış durumda. Posalı gıdalar tüketmek, öğünleri sık ama küçük porsiyonlarla tüketerek acıkmayı
önlemek, sofradan fazla doymadan kalkmayı becerebilmek de diğer etkenler. Beslenme dışında egzersiz yapmak, stresten uzak durmak
ve vücuttaki toksinlerden arınmak da sağlık odaklı yaşam biçiminin vazgeçilmez unsurları. Prof. Dr. Koylan, yapılan son araştırmalarla
bazı az bilinen besinlerin kolesterol dengeleyici etkisinin kanıtlandığını anlatıyor. Bazı bildiğimiz besinleri de daha farklı
tüketmeliymişiz. Kara listede sandıklarımız ise meğer o kadar zararlı değilmiş. Ete değil, dondurmaya veda Yüksek karbonhidratlı ve
fazla yağlı besleniyoruz ne yazık ki. Kısıtlanması gereken besin öğelerinin başında karbonhidratlar geliyor. Şeker ve glikoz şurubu
içeren her şeyden uzak durmak gerekiyor. Beyaz un, hamur işleri, pastane ürünleri ve hazır dondurmalar da kolesterol ve
metabolizmanızın düşmanları. Bu besinleri kısıtlamak, sanılanın aksine, eti kısıtlamaktan çok daha önemli. Aranan Kelimeler:kolesterol
dusurucu pirinckolestrol dü?ürücü prinçkollestrol dü?ürücü prinçnevres koylannevres koylan hangi üniversitedeprof dr nevres koylan
muaynehane
OSMANLI ÇIÇEKÇILIGINDE BIR ILK
Portal
Adres
: www.ajanshaber.com
İçeriği : Gündem
: http://www.ajanshaber.com/osmanli-cicekciliginde-bir-ilk-haberi/69472
Tarih : 21.05.2014
Osmanlı çiçekçiliğinde bir ilk Osmanlı çiçekçiliğinde bir ilk: Dokuz şükûfenâme ilk kez bir arada. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür
ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü, Osmanlı´daki çiçekçilik sanatını anlatan dokuz ayrı şükûfenâmenin ilk kez bir arada
toplandığı 'Osmanlı Çiçekçileri ve Çiçekleri' adlı kitabın tanıtımı için özel bir etkinlik düzenliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür
ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü, tarihimizin kültür ve sanat hayatına ışık tutmaya devam ediyor. İBB Kültür
Müdürlüğü, Osmanlı Dönemi´nde çok önem verilen çiçekçilik sanatının tarihi vesikaları olarak kabul edilen dokuz adet şükûfenâmenin
ilk kez bir arada toplandığı'Osmanlı Çiçekçileri ve Çiçekleri' adlı kitap için özel bir etkinlik düzenliyor. İBB Kültür Müdürlüğü
katkılarıyla ve Prof. Dr. Nurhan Atasoy´un danışmanlığında Dr. Seyit Ali Kahraman tarafından hazırlanan 'Osmanlı Çiçekçileri ve
Çiçekleri' adlı kitabın tanıtımı 24 Mayıs Cumartesi günü 15.00´te Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi´nde yapılacak. Kitap tanıtımının
yanı sıra kitapta toplanan yazma eserlerdeki çiçek çizimlerinden oluşan bir sergi ve 'Osmanlı Çiçekleri' konulu bir panel düzenlenecek.
Panele, Osmanlı Sanat Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Atasoy, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep
Tarım ve kitabın yazarı Dr. Seyit Ali Kahraman katılacak. Osmanlı´da şükûfenâme Osmanlı medeniyeti boyunca önem verilen
bahçecilik ve çiçekçilik sanatı ile ilgili o dönemlerde birçok şükûfenâme kaleme alındı. Botanik bilimiyle ilgili olan şükûfenâmeler de
çiçeğe düşkün olan Osmanlılar ve Osmanlı çiçek kültürü hakkında da bilgiler yer alıyor. Bu değerli eserlerden dokuz adet şükûfenâmeyi
günümüz Türkçesine çevirerek bir araya getiren Dr. Seyit Ali Kahraman, Osmanlı dönemindeki başta padişahlar olmak üzere sıradan
vatandaşa kadar her kesimin değer verdiği bahçe ve çiçek kültürü ile ilgili ayrıntıları gün yüzüne çıkarıyor. Araştırmacı-yazar Dr. Seyit
Ali Kahraman´ın kitabında yer verdiği ve Osmanlı çiçekçilik tarihinin de en önemli yazma eserlerinden olan şükûfenâmeler şunlardır;
Şükûfenâme-i Ali Çelebi, Tezkere-i Şükûfeciyan (Netayicü´l-ezhâr), Tezkire-i Şükûfeciyân (Mîzânü´l-ezhâr), Şükûfenâme,Risale-i
Esâmî-i Lâle (Ferah-engiz), Risale-i Esâmî-i Lâle (Belgradî Ahmed Kâmil), Defter-i Lâlezar-ı İstanbul, Takvimü´l-kibâr min
Mi´yâri´l-ezhâr,Revnak-ı Bostan.KAYNAK: Ajanslar
FAIR-PLAY KERVANI'NIN ÜÇÜNCÜ DURAGI ANTALYA
Portal
Adres
: www.ajansmanisa.com
İçeriği : Gündem
Tarih : 21.05.2014
: http://www.ajansmanisa.com/359600-haber-fair-play-kervaninin-ucuncu-duragi-antalya
FAİR-PLAY KERVANI NIN ÜÇÜNCÜ DURAĞI ANTALYA 2014 yılını BESYO´larda Fair-play i Tanıtma Yılı olarak ilan eden
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair-play Komisyonu, üçüncü toplantısını Antalya Akdeniz Üniversitesi´nde (AÜ) gerçekleştirdi.Bu
yılı Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulları nda (BESYO) Fair-play i Tanıtma Yılı ilan eden Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi,
Fair-play Komisyonu üçüncü toplantısını Antalya Akdeniz Üniversitesi´nde (AÜ) gerçekleştirdi.'Fair-play Kervanı' olarak belirlenen ve
aralarında Avrupa Fair-play Birliği 2. Başkanı ve Genel Koordinatör Erdoğan Arıpınar, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair-play
Komisyonu Başkanı Murat Özbay, Komite Üyesi Haldun Domaç, Ali Abalı, Türk Güreş Vakfı Başkanı Ahmet Ayık, İstanbul
Üniversitesi BESYO Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilge Donuk tan oluşan heyet, Akdeniz Üniversitesi BESYO´da bir basın toplantısı
düzenledi.Toplantıda konuşan AÜ BESYO Müdürü Doç Dr. Erkan Çalışkan, sporun içinde meydana gelen olumsuzlukların Fair-play ile
aşılabileceğini kaydetti.Genel koordinatör Erdoğan Arıpınar ise, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair-play Komisyonu´nun bu yılki
çalışma programının içine BESYO´ları dahil ettiklerini söyledi. Bu kapsamda 7 üniversiteyi ziyarete edeceklerini kaydeden Arıpınar,
'Çünkü BESYO´da okuyan öğrenciler gelecekte antrenör, beden eğitimi öğretmeni, koordinatör olacaksınız. Biz size öğretelim ki, siz de
öğrencilerinize öğretiniz. Umarım konferansımız sizlere faydalı olur' dedi.Başkan Özbay ise amaçlarının Fair-play ruhunu ülke çapında
yaymak olduğunu dile getirdi.Konuşmaların ardından Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair-play Komisyonu Genel Koordinatörü
Erdoğan Arıpınar ve üye Haldun Domaç, BESYO Müdürü Doç. Dr. Erkan´a Fair-play ödülü verdi.Öte yandan toplantı öncesi Dünya
Fair-play Karikatürleri Sergisi nin açılışı yapıldı. Açılışa ve toplantıya Basın İlan Kurumu (BİK) Antalya Şube Müdürü Nedim Engin de
katıldı.Komisyon üyeleri, BESYO öğrencilerine yarın bir konferansla Fair-play ruhunu aktaracak.
ASTIM REÇETESINE VAN GÖLÜ SUYU
Portal
Adres
: www.akithaber.com
İçeriği : Gündem
: http://www.akithaber.com/astim-recetesine-van-golu-suyu-_h991452.html
Tarih : 21.05.2014
Astım reçetesine Van Gölü suyu Astım reçetesine Van Gölü suyu
İstanbul Üniversitesi nde yapılan tahlillerde Van Gölü
suyunun, astım ve kronik akciğer hastalıklarına iyi geldiği tespit edildi. İl Sağlık Müdürü Acar: İnşallah reçeteleremize sadece ilaç değil,
gölümüzün suyunu da yazacağız. Radikal - Sondakika
TÜRKIYE´DE OBEZITE YÜZDE 30´A DAYANDI
Portal
Adres
: www.aydinlikgazete.com
İçeriği : Gündem
Tarih : 21.05.2014
: http://www.aydinlikgazete.com/toplum/41046-turkiyede-obezite-yuzde-30a-dayandi.html
Türkiye´de obezite yüzde 30´a dayandı Çarşamba, 21 Mayıs 2014 09:44
Takip et: AydinlikGazete Ne yediğimizin farkına
varmadan tadına, görünüşüne aldanarak tüketiyoruz. Doymak bilmeden yediğimiz fast food´lar... Hareketsiz yaşam... Sonuç: 35 yaş
üzeri nüfusun yarısından çoğu fazla kilolu ya da şişman Türkiye´de erkeklerin yüzde 15´i, kadınların ise yüzde 29´u obez. Obezite her iki
cinste de en sık 55-64 yaş grubunda görülüyor. Rakamlar, Sağlık Bakanlığı´nın Türkiye Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri Sıklığı
Çalışması´ndan... Aynı araştırmaya göre fazla kilolu olma durumu erkeklerde yüzde 44.7 iken, kadınlarda yüzde 32.5. Erkek ve
kadınlarda 35 yaş üstü grupta nüfusun yarısından çoğu fazla kilolu ya da şişman. Başka hastalıkların önünü açıyor İstanbul Üniversitesi
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji, Metabolizma ve Diyabet Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr.
Zeynep Oşar Siva, Aydınlık´a yaptığı açıklamada, obezitenin kaynağının fazla kalorili beslenme ve hareketsiz yaşam olduğunu belirtti.
Obezitenin bazı genetik hastalıkların yanı sıra kortizona bağlı olarak da ortaya çıkabileceğini ifade eden Şiva, 'Karın içi yağ dokusunun
artmasıyla kalp-damar, şeker, hipertansiyon gibi hastalıklara neden oluyor. Meme kanseri gibi bazı kanser türleri de obeziteye bağlı
olarak gelişebiliyor. Bunun dışında sindirim sistemi hastalıkları, bazı deri problemleri, eklem rahatsızlıkları ve adet düzensizliği de
obezitenin neden olduğu hastalıkların başında geliyor' dedi. `Ne yediğimizi bilelim´ Hızlı tüketim kültürünün insan sağlığını olumsuz
etkilediğine deyinen Şiva, sözlerine şöyle devam etti: 'Hızlı tüketim, farkına varmadan ve algılamadan tüketmek demek. Birey
olduğumuzun bilincinde olmadan yalnızca tüketmek için yaşamak demek. Doymak bilmeden tükettiğimiz fast food´lar fazla kalorili;
şişmanlığa yol açıyor. Yediğimiz her şey vücudumuzda işlemden geçiyor ve yağ olarak depolanıyor. Bu nedenle ne yediğimizi
algılayarak, fark ederek yememiz gerekir.' `Kent yaşamında egzersize vakit yok´ Egzersiz yapmanın obezitenin önüne geçmede önemli
rol oynadığını söyleyen Şiva 'Kentte egzersiz yapacak zaman ve alanın olmaması modern insanda şişmanlığa yol açıyor. İnsanın genetik
yapısı fazla kalori almaya müsait ve tükettiğimizden fazlasını alınca yağ deposu birikiyor' tespitini yaptı. 5 çocuktan biri obez Sağlık
Bakanlığı´nın araştırmasına göre, obezite, yetişkinler kadar çocuklar için de büyük bir risk. Ülke genelinde 216 ilköğretim okulunda 5
bin 740 ikinci sınıf öğrencisi üzerinde yapılan araştırmaya göre, çocukların yüzde 22.5´i yani 5 çocuktan birinin obez olduğu tespit
edildi. Hareketsizlik ölüme neden oluyor Yetersiz fiziksel aktivite kanser, diyabet gibi hastalıkların yanı sıra obezitenin oluşmasında
önemli nedenlerden biri. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tahminlerine göre, dünya çapında ölümlerin yüzde 1.9´u yetersiz fiziksel aktivite
nedeniyle meydana geliyor. Türkiye´de ise hastalık yükünün yüzde 8-16´sı yetersiz fiziksel aktiviteye bağlı olarak ortaya çıkıyor. Eda
Demir
ARÜ´DE 'TÜRKIYE´DE SOSYAL BILIMLER VE SOSYOLOJININ ÖNCE ROLÜ' ...
Portal
Adres
: www.beyazgazete.com
İçeriği : Gündem
Tarih : 21.05.2014
: http://www.beyazgazete.com/haber/2014/5/21/aru-de-turkiye-de-sosyal-bilimler-ve-sosyolojinin-once-rolu-konusul
Arü´de Türkiye´de Sosyal Bilimler ve Sosyolojinin Önce Rolü' Konuşuldu Ardahan Üniversitesi´nde (ARÜ), 'Türkiye´de Sosyal
Bilimler ve Sosyolojinin Öncü Rolü' konulu 'Baykan Sezer Konferansı' yapıldı. 12345Bu habere bakanlar bu içeriklere de göz attı20
Mayıs 2014 Salı günü ARÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Konferans Salonu´nda saat 14.00´dan itibaren başlayan
konferansa, İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. H. Bayram Kaçmazoğlu 'Türkiye´de Sosyolojinin Siyasal Düşünce İle İlişkisi',
ARÜ İİBF Dekanı Prof Dr. Hakkı Büyükbaş 'Türk Sosyal Bilimlerinde Baykan Sezer Olayı', İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Ertan Eğribel 'Günümüz Sosyoloji Tartışmaları', Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabri Kurtuluş Kayalı 'Baykan Sezer
ve Sezai Karakoç´ta Farklılaşan Doğu ve Osmanlı Algısı' ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ufuk Özcan 'XIX. Yüzyılda
Osmanlı´da Kurumsal Olmayan Proto-Sasyoloji ve Ana Temalar' isimli birer sunum yaptı. Türk sosyolojisinin tüm yönleri ile tartışıldığı
konferansa, ARÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Orhan Söylemez ile Prof. Dr. Gürkan Doğan, çok sayıda ARÜ´lü akademik ve idari
personel ile öğrenciler katıldı.Konferansın açış konuşması ARÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Söylemez tarafından yapıldı.
Sosyoloji biliminin önemine değinen Prof. Dr. Söylemez; edebiyat, tarih, iktisat gibi bilim dallarının sosyoloji ile yakından ilişkili
olduğunu ifade etti.Ayrıca Prof. Dr. Söylemez, Baykan Sezer´in özgeçmişinden ve sosyolojik kişiliğinden bahsetti.Programın
moderatörlüğü ARÜ İİBF Dekanı Prof. Dr. Hakkı Büyükbaş tarafından yapıldı. Prof. Dr. Büyükbaş ilk sözü Doç. Dr. Ufuk Özcan´a
verdi. Doç. Dr. Özcan 'XIX. Yüzyılda Osmanlı´da Kurumsal Olmayan Proto-Sasyoloji ve Ana Temalar' adlı bir sunum gerçekleştirdi.
Türk sosyolojisinin ortaya çıkışından bahseden Doç. Dr. Özcan, '19. Yüzyıl ve daha öncesinde Osmanlı düşünürlerinin toplum hakkında
hiçbir fikir öne sürmediklerini ve hiçbir eser kaleme almadıklarını söylemek mümkün olmaz. 19. Yüzyılda birçok dünya fikrinin
değiştiğini görmekteyiz. Geleneğin kırılmaya başladığı, modernleşmenin ve batılaşmanın başladığı ve buna bağlı olarak Osmanlı´da yeni
fikir akıtmalarının ortaya çıktığını görüyoruz.' dedi.Tanzimat Dönemi, Günümüz Sosyolojisini Anlamak Açısından Kritik Bir Öneme
Sahip Doç. Dr. Özcan, sosyoloji biliminin kurucusu olarak kabul edilen Auguste Comte´un, Büyük Reşit Paşa´ya bir mektup yazarak
Osmanlı Devleti hakkında tavsiyelerde bulunduğunu belirtti.Auguste Comte´un mektubunda Tanzimat´ın ilanı ile ilgili düşüncelerine
değinen Doç. Dr. Özcan, 'Tanzimat ile olumlu bir adım atıldığını, bu olumlu adımı pozitivist ilkeler doğrultusunda daha da geliştirilmesi
gerektiğini, eğer bu yapılırsa aslında çökmekte olan Osmanlı Devleti´nin kurtarılabileceğini ifade etmiştir. Bu mektup ile Auguste
Comte´un Osmanlı´da ön sosyolojiyi başlattığını görmekteyiz. Bu döneme bakılmadan günümüz sosyolojisini anlamak mümkün
değildir. Eğer 19. Yüzyıl ve Tanzimat Dönemi birikimi olmasaydı, 20. Yüzyıldaki sosyolojik hareketlerin oluşumu ve temelinden
bahsedilemezdi.' dedi.Sosyoloji ile siyasetin yakından ilişkili olduğunu ifade eden Prof. Dr. H. Bayram Kaçmazoğulu ise, sosyolojinin
endüstri devrimi ile ortaya çıkan sorunları çözmeyi hedeflediğine dikkat çekti. Öte yandan Prof. Dr. Kaçmazoğlu, Türk Sosyolojisi´nin
ortaya çıkışında iki ismin ön plana çıktığını vurguladı. Bu isimlerin ise Türk Sosyolojisi´nin kurucusu kabul edilen Ziya Gökalp ve Prens
Sebahattin olduğunu söyledi.Prof. Dr. Eğribel: Türk Sosyolojisi Dünya Sorunları İle De İlgileniyor Programın üçüncü konuşmacısı Prof.
Dr. Ertan Eğribel oldu. Prof. Dr. Eğribel konuşmasında günümüzde yaşanan sosyoloji tartışmalarını ele aldı. Çeşitli sosyoloji
anlayışlarından bahseden Prof. Dr. Eğribel, 'Bütün olayların temelinde tek bir sosyoloji başlığından bahsetmek mümkün değildir.
Türkiye´de ve dünyada çeşitli sosyoloji anlayışlarının yanında bir de Türk Sosyolojisi´nden söz edebiliyoruz. Türk Sosyolojisi
sıkıntıların çözümünü batıda ararken kendi tarihini ve kimliğini ortaya koymaya çalışıyor.' dedi.Prof. Dr. Eğribel, Türk sosyolojisinin
son yüzyıllarda ortaya çıkan toplumsal sorunlarla paralel bir şekilde geliştiğini belirtti.Ayrıca Prof. Dr. Eğribel, Türk sosyolojisinin
sadece Türk toplumundaki sorunlar ile değil, dünyadaki sorunlarla da yakından ilgilendiğini vurguladı.Programın moderatörlüğünü
yapan ARÜ İİBF Dekanı Prof. Dr. Hakkı Büyükbaş, doğu ile batı arasında kalan Türk Sosyolojisi hakkında önemli değerlendirmelerde
bulundu. Türk Sosyolojisi´nin sorularına değinen Prof. Dr. Büyükbaş, 'Temel sorun, Osmanlı Devleti´nin batının içinde yer alma kaygısı
içerisine girmesidir. Batılılaşmayı esasen batı dünyası ile Türkiye´nin uyum sağlaması şeklinde tanımlamıştır Baykan Sezer. Acaba,
Türkiye Cumhuriyeti var olan dünya siyasetinde etkileyen-etkilenen rolü oynayabilecek mi? Bizim batıyla bütünleşmemiz mi sağlıklı;
yoksa tarihimizin, Osmanlı torununun, doğunun temsilcisi olarak batının yeniliklerini aldığı bir durumu mu benimsemeli midir? Bunlar
sorulan sorulardır bu sorulara Baykan Sezer çeşitli kitaplarıyla cevap getirmiştir.' dedi.Osmanlı Devleti´nin son zamanlarında
sosyolojinin bir kurtarıcı gibi görüldüğüne de dikkat çeken Prof. Dr. Büyükbaş, 'Çünkü koskoca bir imparatorluk insanların elinden
kayıp giderken sosyolojiyi bir kurtarıcı olarak görmüşlerdir. Baykan Sezer, bunları anlamış ve değerlendirmiştir.' dedikten sonra sözü
Prof. Dr. Sabri Kurtuluş Kayalı´ya bıraktı.Prof. Dr. Kayalı; Sezai Karakoç ve Baykan Sezer Siyasetin Dışında Kalmayı Başarmışlardır
Programın son konuşmacısı Prof. Dr. Sabri Kurtuluş Kayalı oldu. Sezai Karakoç ve Baykan Sezer´in aynı dönemlerde yaşadığını belirten
Prof. Dr. Kayalı, 'Her ikisi de 60 ve 80 darbeleri dönemlerinde yaşamıştır. Diğer arkadaşların da dediği gibi bazı sosyalistlerin bir gecede
liberal, bazı liberallerin de bir gecede sosyalist olduklarını görmekteyiz. Bazı düşünce insanlarının vermiş oldukları eserlerde bu radikal
geçişlerin insanlar üzerinde nasıl etki ettiğini ve hayatlarını nerelere kaydırdığını görmekteyiz. Sezai Karakoç ve Baykan Sezer´in en
belirgin özellikleri, dönemin şartlarına rağmen siyasetin dışında kalmayı başarmalarıdır.' dedi.Programda Prof. Dr. Kayalı, Baykan
Sezer´in 'İnsan siyasete ne kadar çok bulaşırsa, sağa sola o kadar savrulur.' sözüne de atıfta bulundu.Prof. Dr. Kayalı´nın konuşmasını
tamamlamasının ardından program katılımcılardan gelen sorular ile devam etti. Program sonunda ARÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Orhan Söylemez tarafından konuşmacılara birer plaket ve 'Teşekkür Belgesi' takdim edildi.
FAIR-PLAY KERVANININ ÜÇÜNCÜ DURAGI ANTALYA
Portal
Adres
: www.bursa24.com.tr
İçeriği : Gündem
: http://bursa24.com.tr/fair-play-kervaninin-ucuncu-duragi-antalya.html
Tarih : 21.05.2014
FAİR-PLAY KERVANININ ÜÇÜNCÜ DURAĞI ANTALYA 2014 yılını BESYO´larda ?Fair-playi Tanıtma Yılı olarak ilan eden
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair-play Komisyonu, üçüncü toplantısını Antalya Akdeniz Üniversitesi´nde (AÜ) gerçekleştirdi.Bu
yılı Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okullarında (BESYO) ?Fair-playi Tanıtma Yılı ilan eden Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi,
Fair-play Komisyonu üçüncü toplantısını Antalya Akdeniz Üniversitesi´nde (AÜ) gerçekleştirdi.?Fair-play Kervanı• olarak belirlenen ve
aralarında Avrupa Fair-play [¦] 2014 yılını BESYO´larda ?Fair-playi Tanıtma Yılı olarak ilan eden Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi
Fair-play Komisyonu, üçüncü toplantısını Antalya Akdeniz Üniversitesi´nde (AÜ) gerçekleştirdi.Bu yılı Beden Eğitimi ve Spor Yüksek
Okullarında (BESYO) ?Fair-playi Tanıtma Yılı ilan eden Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, Fair-play Komisyonu üçüncü toplantısını
Antalya Akdeniz Üniversitesi´nde (AÜ) gerçekleştirdi.?Fair-play Kervanı• olarak belirlenen ve aralarında Avrupa Fair-play Birliği 2.
Başkanı ve Genel Koordinatör Erdoğan Arıpınar, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair-play Komisyonu Başkanı Murat Özbay, Komite
Üyesi Haldun Domaç, Ali Abalı, Türk Güreş Vakfı Başkanı Ahmet Ayık, İstanbul Üniversitesi BESYO Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilge
Donuktan oluşan heyet, Akdeniz Üniversitesi BESYO´da bir basın toplantısı düzenledi.Toplantıda konuşan AÜ BESYO Müdürü Doç
Dr. Erkan Çalışkan, sporun içinde meydana gelen olumsuzlukların Fair-play ile aşılabileceğini kaydetti.Genel koordinatör Erdoğan
Arıpınar ise, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair-play Komisyonu´nun bu yılki çalışma programının içine BESYO´ları dahil
ettiklerini söyledi. Bu kapsamda 7 üniversiteyi ziyarete edeceklerini kaydeden Arıpınar, ?Çünkü BESYO´da okuyan öğrenciler gelecekte
antrenör, beden eğitimi öğretmeni, koordinatör olacaksınız. Biz size öğretelim ki, siz de öğrencilerinize öğretiniz. Umarım konferansımız
sizlere faydalı olur• dedi.Başkan Özbay ise amaçlarının Fair-play ruhunu ülke çapında yaymak olduğunu dile getirdi.Konuşmaların
ardından Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair-play Komisyonu Genel Koordinatörü Erdoğan Arıpınar ve üye Haldun Domaç, BESYO
Müdürü Doç. Dr. Erkan´a Fair-play ödülü verdi.Öte yandan toplantı öncesi Dünya Fair-play Karikatürleri Sergisinin açılışı yapıldı.
Açılışa ve toplantıya Basın İlan Kurumu (BİK) Antalya Şube Müdürü Nedim Engin de katıldı.Komisyon üyeleri, BESYO öğrencilerine
yarın bir konferansla Fair-play ruhunu aktaracak. 21 Mayıs 2014, 15:47
TABLET BILGISAYARIN ATASI GEMIDEN ÇIKTI
Portal
Adres
: www.denizgazete.com
İçeriği : Denizcilik/Yelken
: http://www.denizgazete.com/haber/35806-yenikapi-batik-gemi-.html
Tarih : 21.05.2014
Tablet Bilgisayarın Atası Gemiden Çıktı Yenikapı'daki Marmaray kazısı sırasında ortaya çıkan eserler, İstanbul'un tarihi mirasını 8 bin
500 yıl öncesine götürdü. Tablet bilgisayarın atası Yenikapı'dan çıktı Yenikapı'daki Marmaray kazısı sırasında ortaya çıkan eserler,
İstanbul'un tarihi mirasını 8 bin 500 yıl öncesine götürdü. İstanbul Üniversitesi (İÜ) tarafından yürütülen projede, replikası yapılarak
yüzdürülmesi düşünülen batık gemiden çıkan ahşap defter, günümüzde tablet bilgisayarın atası kabul ediliyor. Aynı zamanda Bizans
İmparatorluğunun hayvan kültürüne ilişkin çok çarpıcı bilgilere ulaşan uzmanlar, at etinden yaban eşeğine kadar pek çok hayvanın etinin
tüketildiği bilgisine de kazılar sonrası ulaştı. İ.Ü tarafından yürütülen ve kazılar sonrası ortaya çıkan kalıntılar, Türkiye'deki uzmanlar
kadar bütün dünyada ses getirdi. Kalıntıların organik ürünler olarak günümüze ulaşması bilim camiasında büyük yankı
uyandırdı.Üniversite tarafından AB fonu desteğiyle hazırlanan proje, Yenikapı 12 isimli batığın yeniden yüzdürülmesini amaçlıyor.
Batık, 2015 yılı ortalarında yeniden yüzer hale getirilecek. Replika için hazırlıklar sürerken, bölgedeki kazıları yapan ekipten Doç. Dr.
Ufuk Kocabaş kalıntılara ilişkin çarpıcı bilgiler verdi. Bizans'ta Teheodasius Limanı olarak bilinen şimdiki Yenikapı bölgesinde organik
ürünlere ulaşıldığını, bunun kara kazılarına oranla nadir karşılaşılan bir durum olduğunu söyledi. Bulunan bir batığın yüzde 60 oranında
korunmuş olarak günümüze ulaştığını anlatan Kocabaş, 'Bu batık bizim için doktora tezi anlamında incelenen ilk eser oldu. Artık yapının
eksik olan bölümlerinin inşası için gereken bilgilere sahip bulunuyoruz. Gemi yaş tespiti ve içinde bulundurduğu anforalar dikkate
alındığında rotası olarak Karadeniz bölgesini işaret ediyor. M.S 9. yüzyıla ait olduğu düşünülen geminin Kırım'daki Kersonesos
Kentinden ticaret yaptığı ve ürünleri buradan İstanbul'a taşıdığı düşünülüyor. Gemi içinden özel bir bölüm dikkatimizi çekti. Bu
bölümden kaptan ya da mürettebata ait olduğu düşünülen çok ilginç eşyalara ulaşıldı.' dedi. TABLET BİLGİSAYARIN ATASI
GEMİDEN ÇIKTI Kocabaş, 'Ben buna 'Yenikapı'nın mucizesi' diyorum. Batıklardan birinde bizim dipdik dediğimiz, yani not defteri
gibi, bugünün belki notebooku gibi bir şey çıktı. Ahşaptan ve defter gibi açılabiliyor. Birkaç sayfası var ve bunlara balmumu sürülerek
üzerine notlar almak mümkün. Tablet bilgisayar gibi düşünün. Ayrıca sürgülü olan bölümünü çektiğiniz zaman da küçük ağırlıklar,
kuyumcuların hassas terazi olarak kullandığı taşlar var. Küçücük bir terazi var. Yenikapı batıkları her yönüyle bir fenomen. Çıkan 37
batık gemisiyle ve bulunan organik malzemeleriyle. Çünkü organik malzemeleri diğer kazılarda bulmanız pek mümkün olmaz. Bence
Yenikapı kazılarının en önemli özelliği organik malzemelerdir.' şeklinde konuştu. Kocabaş, Marmaray Sirkeci İstasyonu kazısı sırasında
deniz seviyesinden 28 metre aşağıda bile arkeolojik kalıntılara ulaşıldığını belirterek, 'Bu inanılmaz bir şey. Orada bir kaymanın olduğu
anlamına geliyor. Rıhtımın normal su seviyesinden biraz da ha altta olduğunu söylediler. İhtimal deprem sonucu denize doğru kayma
olduğunu gösteriyor. Yine lastikli araçların geçişi için planlanan güzergahın Bukaleon Sarayı'nın önünden çıkması düşünülüyor. Oradan
da önemli eserler çıkabilir.' ifadelerini kullandı. EN BÜYÜK AT KOLEKSİYONU TAMAMLANDI Yenikapı'daki kazılarda hayvan
kalıntılarını inceleyen ekibin başında bulunan İ.Ü'den Prof. Dr. Vedat Onar da, Bizans'a ait bugüne kadar ulaşılan en büyük at
koleksiyonunun tamamladıklarını belirtti. Bölgenin tüketimi yapılan hayvan kalıtlarının atıl bölgesi olarak kullanıldığını açıklayan Onar,
'Atların tüketim amaçlı olarak kesildiğini görüyoruz. Atların kesildiğini ilk kez biz bu kazı çalışmasında gördük. Roma döneminde bu et
türü çok tercih edilen bir tür değildi. Ama Bizans'ta bunu gördük. Atların kullanımının çok farklı olduğunu, acıdamak gemi denilen
yöntemlerle atların zarar gördüğünü gördük. 10 yaşın üzerinde ata rastlamak zor. Ömürleri kısalıyordu. 57 hayvan türünden kalıntılara
ulaşıldı. Yunus ve kaplumbağa avcılığı bile vardı.' dedi. 'SANKİ BİZANS'IN HAYVANAT BAHÇESİNE GİRDİK' Prof. Dr. Onar,
hayvan zenginliğinin kendilerini şaşırttığını belirterek, 'Sanki Bizans'ın hayvanat bahçesine kazı yapılmış bu sonuçlar elde edilmiş gibi.
Lykos Deresi boyunca alüvyonların taşıdığı bulgular da bu alana taşınmış. Sanki Bizans'ın hayvanat bahçesine kazı yapılmış bu sonuçlar
elde edilmiş gibi. Tespit edilen ilginç yöntemlerden biri beyin çıkarma olayıydı. Hayvanlardan tek parça halinde beyinleri çıkarılıp
tüketiliyordu. Aynı zamanda da ekonomik değeri artıyordu. Beyin tüketiminin olduğunu, sakatat tüketiminin yapıldığını gördük. Atların
tüketildiği, yaban eşeklerinin, yunusların, karettaların tüketildiğini görüyoruz.' diye konuştu. Fil, kesilmiş ayı ve hatta son olarak bizon
kalıntısına ulaşıldığını anlatan Onar, DNA testi ile bunun kanıtlanması durumunda bulgunun kendileri için önemli olacağının da altını
çizdi.
REÇETELERE VAN GÖLÜ SUYU YAZILACAK
Portal
Adres
: www.diyadinnet.com
İçeriği : Kent/Yaşam
Tarih : 21.05.2014
: http://www.diyadinnet.com/HABER-77790-re%C3%A7etelere-van-g%C3%B6l%C3%BC-suyu-yaz%C4%B1lac
Reçetelere Van Gölü suyu yazılacak Tarih: 21.05.2014 Saat: 12:21 Ekleyen: ckadminRECETELERE VAN GOLU SUYU
YAZILACAK - ISTANBUL UNIVERSITESINDE YAPILAN TAHLILLERDE VAN GOLU SUYUNUN, ASTIM VE KRONIK
AKCIGER HASTALIKLARINA IYI GELDIGI TESPIT EDILDI - IL SAGLIK MUDURU ACAR: 'INSALLAH RECETELEREMIZE
SADECE ILAC DEGIL, GOLUMUZUN SUYUNU DA YAZACAGIZ'
Reçetelere Van Gölü suyu yazılacak haberi- İstanbul
Üniversitesinde yapılan tahlillerde Van Gölü Suyunun, Astım ve kronik akciĞer hastalıklarına iyi geldiĞi tespit edildi - İl SaĞlık
Müdürü Acar: 'İnŞallah reÇeteleremize sadece ilaÇ deĞil, gölümüzün suyunu da yazacaĞız' VAN - CEMAL AÅ AN - İstanbul
Üniversitesinde yapılan tahlillerde, Van Gölü suyunun, astım ve kronik akciĞer hastalıklarına iyi geldiĞi tespit edildi. Volkanik Nemrut
DaĞı nın patlaması sonucu bölgedeki tektonik Çöküntü alanının önünün kapanmasıyla oluŞan ve eŞsiz güzelliĞi, masmavi görüntüsü,
sahilleriyle görenleri kendine hayran bırakan Van Gölü, sodalı suyuyla insanlara Şifa kaynaĞı olacak. İstanbul Üniversitesinde yapılan
tahlillerde, sodalı Göl suyundan alınan numunelerin analizlerinde, Suyun birÇok hastalıĞa iyi geldiĞi belirlendi. Bünyesinde
barındırdıĞı tek Canlı türü olan inci kefaliyle bölgenin ekonomisinin geliŞmesinde önemli katkı sunan Van Gölü, bundan sonra saĞlık
turizminin geliŞmesini de saĞlayacak. İl SaĞlık Müdürü Bilal Acar, AA muhabirine yaptıĞı aÇıklamada, göl suyunun birÇok hastalıĞa
iyi geldiĞinin bölge halkı tarafından bilindiĞini söyledi. Yüzüncü yıl Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve SaĞlık MüdürlüĞünün
ÇalıŞması ÇerÇevesinde İstanbul Üniversitesi nde yapılan tahlillerin sonuÇlarının ellerine ulaŞtıĞını belirten Acar, sodalı suyun cilt
hastalıklarına faydalı olduĞunu tespit ettiklerini ifade etti. Van Gölü nün bu anlamda Çok önemli bir deĞer olduĞunu ve
deĞerlendirilmesi gerektiĞini kaydeden Acar, Şöyle konuŞtu: 'Göl suyu özellikle sedef gibi hastalıklara iyi geliyor. Yine güneŞ
ıŞıklarının 45 derece aÇıyla Göle vurduĞu dönemlerde göle girmek akciĞer, astım, KOAH hastalıĞına faydalı olduĞu tespit edildi. Bu
nedenle Göl suyunun saĞlıĞa faydası var ve bunun deĞerlendirilmesi lazım. Bu suyu tedavide de deĞerlendirmek lazım. Bununla ilgili
hekim arkadaŞlarımızın ÇalıŞmaları devam ediyor. İnŞallah reÇetelerimize sadece ilaÇ deĞil, gölümüzün suyunu da yazacaĞız.' Van ın
dünyada en fazla güneŞ alan bölgelerden biri olduĞunu, bunun gölle birleŞmesiyle de fizyolojik olarak insan saĞlıĞına faydalı
etkilerinin oluŞtuĞunu dile getiren Acar, bunun iyi deĞerlendirilmesi ve tanıtılması durumunda insanların iyileŞmek iÇin Van Gölü ne
akın edeceĞini sözlerine ekledi. (AA) Reçetelere Van Gölü suyu yazılacak haberi 21.05.2014 Saat: 12:21 tarihinde eklendi.
ISTANBUL'UN YATIRIM HARITASI ÇIKARILDI
Portal
Adres
: www.haberciniz.biz
İçeriği : Gündem
: http://haberciniz.biz/istanbulun-yatirim-haritasi-cikarildi-2881066h.htm
Tarih : 21.05.2014
İstanbul un Yatırım Haritası Çıkarıldı 21 Mayıs 2014 Çarşamba 17:02Ekonomiİstanbul da ilçe, bölge ve mahalle düzeyinde yatırım
ortamının, tüketim eğilimlerinin ve talep potansiyelinin belirlenerek yatırımcılara yönelik internet tabanlı yatırım karar destek sistemi
olarak kurgulanan 'İstanbul Yatırım Karar Destek Merkezi Projesi', İstanbul da iş kurmak ve yatırım yapmak isteyenler için rehber
niteliği taşıyor İstanbul Üniversitesi nin İstanbul Kalkınma Ajansı nın desteğiyle yürüttüğü ve yatırımcılara rehber niteliğindeki 'İstanbul
Yatırım Karar Destek Merkezi Projesi', İstanbul Yatırım Zirvesi nde kamuoyuyla paylaşıldı. İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Cemil Bilsel
Konferans Salonu nda gerçekleştirilen İstanbul Yatırım Zirvesi nde, İstanbul Yatırım Karar Destek Merkezi Projesi nin tanıtımı da
yapıldı. İstanbul da ilçe, bölge ve mahalle düzeyinde yatırım ortamının, tüketim eğilimlerinin ve talep potansiyelinin belirlenerek
yatırımcılara yönelik internet tabanlı yatırım karar destek sistemi olarak kurgulanan İstanbul Yatırım Karar Destek Merkezi Projesi,
İstanbul da iş kurmak ve yatırım yapmak isteyenler için rehber niteliği taşıyor. Proje Koordinatörü ve İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Şeker, programda yaptığı konuşmada, projenin her aşamasında farklı araştırmalar yapıldığını
belirterek, İstanbul Yatırım Karar Destek Merkezi nin İstanbul da yatırım kararlarında etkin olabilecek bir sistem olduğunu söyledi. Şu
anda sektörel düzeyde kamuoyuna açık bir şekilde hizmet sunduklarını, ancak sistemin aynı zamanda firmalara yatırım danışmanlığı
yapabilecek konumda tasarlandığını anlatan Şeker, 'Böylece mağaza, şube açan ve bayilik veren firmalar için akademik altyapıya sahip
geniş ölçekli bir yatırım destek modeli geliştirilmiş oldu' dedi. Şeker, ayrıca proje web sitesinin yakın zamanda İngilizce, Almanca ve
Arapça dillerinde de hizmet sunarak yatırım danışmanlığı ölçeğinin uluslararası alana taşınmasının hedeflendiğini de sözlerine ekledi.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halis Yunus Ersöz ise bu projenin firmaların fizibilite çalışmaları için büyük
kolaylık sunacağını belirterek, hem yatırım ortamını hem bölgedeki tüketim eğilimini hem de talep potansiyelini belirleme özelliğiyle bu
projenin Türkiye deki en önemli kaynaklardan biri olan insan kaynağının girişimcilik güdüsünün korunmasına imkan sağlayacağını ifade
etti. Proje kapsamında, İstanbul un yatırım haritası çıkarılırken, İstanbul da faaliyette olan ve birden fazla şubesi bulunan 524 markaya
ait yaklaşık 15 bin şube ya da mağaza ağı tarandı ve koordinat düzeyinde veritabanı oluşturuldu. 20 farklı sektörden marka ile 500 metre
çapında alanda belirlenen mağaza koordinatları İstanbul Marka Haritası proje web sitesinden harita tabanlı olarak yayına verildi. Proje
kapsamında oluşturulan tüm veri tabanları istatistiki modeller aracılığıyla analiz edildi. İstanbul da marka ve sektör düzeyinde hangi
bölgelere yatırım yapılacağına ilişkin yatırımcılara yönelik İstanbul Yatırım Haritaları oluşturuldu. Sektörel düzeyde ücretsiz olarak
hizmet verecek olan 'İstanbul Yatırım Haritası' internet sitesine 'www.istanbulayatirim.net' adresinden ulaşılabilecek. 'Yatırım
enstrümanları ne kadar bilimsel olursa sonuç da o kadar doğru olur' Zirve kapsamında ayrıca İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
Öğretim Üyesi Ahmet İncekara nın moderatörlüğünde bir panel gerçekleştirildi. Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nane, artık yatırımcıların da tüketicilerin de bilinçlendiğini belirterek, yatırım yapılırken kullanılan
enstrümanlar ne kadar bilimsel ve teknolojik olursa sonucun da o kadar doğru olacağını ve o projeyi kalkındırmaya yönelik hale
geleceğini söyledi. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Onatça, aynı anda
hem finans merkezi hem Türkiye nin aldığı dış yatırımların hem de uluslararası ticaretin merkezi olmasının İstanbul un lojistik önemini
artırdığına işaret ederek, 'Türkiye nin üç İstanbul a daha ihtiyacı var' dedi. TÜRSAB dan Günnur Özalp ise İstanbul un dünyada turizm
yatırımcılarını en çok çeken şehirler arasında bulunduğunu ve bu özelliğini devam ettireceğini dile getirdi. Yumurtalı protesto Bu arada,
Soma daki maden kazasında hayatını kaybedenler için saygı duruşuyla başlayan programın açılış sunumunu gerçekleştiren İstanbul
Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Ak konuşmasına başladığı sırada, Soma daki maden kazasının üzerinden bir hafta
geçmişken üniversitede yatırım konulu bir toplantının düzenlenemeyeceğini savunan Öğrenci Kolektifleri üyesi bir grup öğrencinin
protestosuyla karşılaştı. Konuşmasını keserek öğrencileri dinleyen Ak a yumurta atılması üzerine ise güvenlik görevlileri öğrencilere
müdahale etti. Protestocu öğrenciler, salondan çıkarılırken slogan atmayı sürdürdü. Konuşmasına devam eden Rektör Yardımcısı Ak,
düşüncelerdeki çeşitliliğin üniversitenin zenginliği olduğunu belirterek, 'Bu arkadaşlarımız böyle bir açıklama yapacaklarını duyursalardı
buna müsaade ederdik, görüşlerini dinlemek isterdik ama istenmeyen mecraya sürüklenmiş oldu. Bu tür davranışlardan rahatsız olmam.
Ancak disiplin boyutunu aşan durumların takip edileceğini duyurmak istiyorum' diye konuştu. Kaynak: AAEkleme Tarihi: 21.05.2014
17:02Tüm İstanbul Haberleri
KIRGIZ VE ÖZBEK YETKILILERIN ÇALISMA ZIYARETINE TIKA´DAN DESTE...
Portal
Adres
: www.haberdenhaber.com
İçeriği : Gündem
Tarih : 21.05.2014
: http://www.haberdenhaber.com/genel/kirgiz-ve-ozbek-yetkililerin-calisma-ziyaretine-tikadan-destek-h272255.htm
Kırgız Ve Özbek Yetkililerin Çalışma Ziyaretine Tika´dan Destek Orman Genel Müdürlüğü Orman İdaresi ve Planlama Dairesi
Başkanlığınca hazırlanan Coğrafi Bilgi Sistemi ve Uzaktan Algılama Teknikleri Kullanarak Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman
Amenajman Planı Yapımında Kapasite Geliştirme Projesi kapsamında... Orman Genel Müdürlüğü Orman İdaresi ve Planlama Dairesi
Başkanlığınca hazırlanan Coğrafi Bilgi Sistemi ve Uzaktan Algılama Teknikleri Kullanarak Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman
Amenajman Planı Yapımında Kapasite Geliştirme Projesi kapsamında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı tarafından
Kırgızistanlı ve Özbekistanlı yetkililerin çalışma ziyaretine destek verildi.Orman Genel Müdürlüğü, Orman İdaresi ve Planlama Dairesi
Başkanlığınca hazırlanan Coğrafi Bilgi Sistemi ve Uzaktan Algılama Teknikleri Kullanarak Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman
Amenajman Planı Yapımında Kapasite Geliştirme Projesi çerçevesinde Türkiye deki ormancılık faaliyetleri hakkında bilgi almak,
çalışmalarla ilgili araştırma ve incelemelerde bulunmak Türkiye´ye gelen Kırgızistanlı ve Özbekistanlı yetkililerin çalışma ziyareti
TİKA´nın destekleriyle gerçekleştirildi.Kırgızistan´dan Orman Planlama ve Envanter Dairesi Başkanı Bakytbek Beısheev, Başkan
Yardımcısı Sabyrbek Chukumbaev, Narın Orman Bölge Sorumlusu Ulanbek Sherıpov, Isıkgol Orman Bölge Sorumlusu Taalaibek Kubat
Uulu, Özbekistan Karakalpak Orman Araştırma Enstitüsü Bölge Müdürü Oljabay Shanıyazov´dan oluşan üst düzey heyet, Orman İdaresi
ve Planlama Dairesi Başkanı Rüstem Kırış, proje sorumlusu Salih Ayaz ve heyet mihmandarı Mustafa Ceyhan eşliğinde, Ankara, Bolu,
İzmit ve İstanbul´da çeşitli incelemelerde bulunmak üzere ziyaretlerde bulundular.Heyet üyeleri, öncelikle Ankara´da Orman ve Su İşleri
Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Çiftçi, Orman Genel Müdürü İsmail Üzmez tarafından kabul edildi. Program kapsamında
TİKA´ya da bir ziyaret gerçekleştiren Kırgızistanlı ve Özbekistanlı heyet üyeleri söz konusu çalışma gezisine destek veren TİKA´ya
teşekkürlerini ilettiler. Ayrıca heyet üyeleri, Orman Genel Müdürlüğü bünyesindeki Daire Başkanlıklarını yerinde ziyaret ederek bilgiler
aldılar. Sonrasında Bolu ve İzmit illerinin ardından incelemelerine İstanbul´da devam eden heyet üyeleri, İstanbul Üniversitesi Orman
Fakültesi, İstanbul Fidanlık Müdürlüğü, Bentler ve Durusu Kumuluna giderek yapılan çalışmaları yerinde inceledi ve yetkililerden bilgi
aldılar.Heyet üyeleri Türkiye Ormancılığının çok gelişmiş olduğunu, kendi ülkelerinde de meslektaşlarına ormancılık tekniklerinden
bahsedeceklerini belirterek, daha detaylı eğitim programlarının düzenlenmesi talebinde bulundular.Ziyarette Kırgız ve Özbek heyetine
genel ormancılık çalışmaları hakkında bilgiler verildi ve aynı şekilde Özbek ve Kırgız ekibi kendi ülkelerindeki ormancılık çalışmaları
hakkında bilgiler verdiler.
ARÜ´DE 'TÜRKIYE´DE SOSYAL BILIMLER VE SOSYOLOJININ ÖNCE ROLÜ' ...
Portal
Adres
: www.haberdenhaber.com
İçeriği : Gündem
Tarih : 21.05.2014
: http://www.haberdenhaber.com/ardahan/arude-turkiyede-sosyal-bilimler-ve-sosyolojinin-once-rolu-konusuldu-h2
Arü´de 'türkiye´de Sosyal Bilimler Ve Sosyolojinin Önce Rolü' Konuşuldu Ardahan Üniversitesi´nde (ARÜ), 'Türkiye´de Sosyal
Bilimler ve Sosyolojinin Öncü Rolü' konulu 'Baykan Sezer Konferansı' yapıldı. 20 Mayıs 2014 Salı günü ARÜ İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi (İİBF) Konferans Salonu´nda... Ardahan Üniversitesi´nde (ARÜ), 'Türkiye´de Sosyal Bilimler ve Sosyolojinin Öncü Rolü'
konulu 'Baykan Sezer Konferansı' yapıldı. 20 Mayıs 2014 Salı günü ARÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Konferans
Salonu´nda saat 14.00´dan itibaren başlayan konferansa, İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. H. Bayram Kaçmazoğlu
'Türkiye´de Sosyolojinin Siyasal Düşünce İle İlişkisi', ARÜ İİBF Dekanı Prof Dr. Hakkı Büyükbaş 'Türk Sosyal Bilimlerinde Baykan
Sezer Olayı', İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertan Eğribel 'Günümüz Sosyoloji Tartışmaları', Ankara Üniversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabri Kurtuluş Kayalı 'Baykan Sezer ve Sezai Karakoç´ta Farklılaşan Doğu ve Osmanlı Algısı' ve İstanbul
Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ufuk Özcan 'XIX. Yüzyılda Osmanlı´da Kurumsal Olmayan Proto-Sasyoloji ve Ana Temalar'
isimli birer sunum yaptı.Türk sosyolojisinin tüm yönleri ile tartışıldığı konferansa, ARÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Orhan Söylemez
ile Prof. Dr. Gürkan Doğan, çok sayıda ARÜ´lü akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.Konferansın açış konuşması ARÜ
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Söylemez tarafından yapıldı. Sosyoloji biliminin önemine değinen Prof. Dr. Söylemez; edebiyat,
tarih, iktisat gibi bilim dallarının sosyoloji ile yakından ilişkili olduğunu ifade etti. Ayrıca Prof. Dr. Söylemez, Baykan Sezer´in
özgeçmişinden ve sosyolojik kişiliğinden bahsetti.Programın moderatörlüğü ARÜ İİBF Dekanı Prof. Dr. Hakkı Büyükbaş tarafından
yapıldı. Prof. Dr. Büyükbaş ilk sözü Doç. Dr. Ufuk Özcan´a verdi. Doç. Dr. Özcan 'XIX. Yüzyılda Osmanlı´da Kurumsal Olmayan
Proto-Sasyoloji ve Ana Temalar' adlı bir sunum gerçekleştirdi. Türk sosyolojisinin ortaya çıkışından bahseden Doç. Dr. Özcan, '19.
Yüzyıl ve daha öncesinde Osmanlı düşünürlerinin toplum hakkında hiçbir fikir öne sürmediklerini ve hiçbir eser kaleme almadıklarını
söylemek mümkün olmaz. 19. Yüzyılda birçok dünya fikrinin değiştiğini görmekteyiz. Geleneğin kırılmaya başladığı, modernleşmenin
ve batılaşmanın başladığı ve buna bağlı olarak Osmanlı´da yeni fikir akıtmalarının ortaya çıktığını görüyoruz.' dedi.Tanzimat Dönemi,
Günümüz Sosyolojisini Anlamak Açısından Kritik Bir Öneme SahipDoç. Dr. Özcan, sosyoloji biliminin kurucusu olarak kabul edilen
Auguste Comte´un, Büyük Reşit Paşa´ya bir mektup yazarak Osmanlı Devleti hakkında tavsiyelerde bulunduğunu belirtti. Auguste
Comte´un mektubunda Tanzimat´ın ilanı ile ilgili düşüncelerine değinen Doç. Dr. Özcan, 'Tanzimat ile olumlu bir adım atıldığını, bu
olumlu adımı pozitivist ilkeler doğrultusunda daha da geliştirilmesi gerektiğini, eğer bu yapılırsa aslında çökmekte olan Osmanlı
Devleti´nin kurtarılabileceğini ifade etmiştir. Bu mektup ile Auguste Comte´un Osmanlı´da ön sosyolojiyi başlattığını görmekteyiz. Bu
döneme bakılmadan günümüz sosyolojisini anlamak mümkün değildir. Eğer 19. Yüzyıl ve Tanzimat Dönemi birikimi olmasaydı, 20.
Yüzyıldaki sosyolojik hareketlerin oluşumu ve temelinden bahsedilemezdi.' dedi.Sosyoloji ile siyasetin yakından ilişkili olduğunu ifade
eden Prof. Dr. H. Bayram Kaçmazoğulu ise, sosyolojinin endüstri devrimi ile ortaya çıkan sorunları çözmeyi hedeflediğine dikkat çekti.
Öte yandan Prof. Dr. Kaçmazoğlu, Türk Sosyolojisi´nin ortaya çıkışında iki ismin ön plana çıktığını vurguladı. Bu isimlerin ise Türk
Sosyolojisi´nin kurucusu kabul edilen Ziya Gökalp ve Prens Sebahattin olduğunu söyledi.Prof. Dr. Eğribel: Türk Sosyolojisi Dünya
Sorunları İle De İlgileniyorProgramın üçüncü konuşmacısı Prof. Dr. Ertan Eğribel oldu. Prof. Dr. Eğribel konuşmasında günümüzde
yaşanan sosyoloji tartışmalarını ele aldı. Çeşitli sosyoloji anlayışlarından bahseden Prof. Dr. Eğribel, 'Bütün olayların temelinde tek bir
sosyoloji başlığından bahsetmek mümkün değildir. Türkiye´de ve dünyada çeşitli sosyoloji anlayışlarının yanında bir de Türk
Sosyolojisi´nden söz edebiliyoruz. Türk Sosyolojisi sıkıntıların çözümünü batıda ararken kendi tarihini ve kimliğini ortaya koymaya
çalışıyor.' dedi. Prof. Dr. Eğribel, Türk sosyolojisinin son yüzyıllarda ortaya çıkan toplumsal sorunlarla paralel bir şekilde geliştiğini
belirtti. Ayrıca Prof. Dr. Eğribel, Türk sosyolojisinin sadece Türk toplumundaki sorunlar ile değil, dünyadaki sorunlarla da yakından
ilgilendiğini vurguladı.Programın moderatörlüğünü yapan ARÜ İİBF Dekanı Prof. Dr. Hakkı Büyükbaş, doğu ile batı arasında kalan
Türk Sosyolojisi hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Türk Sosyolojisi´nin sorularına değinen Prof. Dr. Büyükbaş, 'Temel
sorun, Osmanlı Devleti´nin batının içinde yer alma kaygısı içerisine girmesidir. Batılılaşmayı esasen batı dünyası ile Türkiye´nin uyum
sağlaması şeklinde tanımlamıştır Baykan Sezer. Acaba, Türkiye Cumhuriyeti var olan dünya siyasetinde etkileyen-etkilenen rolü
oynayabilecek mi? Bizim batıyla bütünleşmemiz mi sağlıklı; yoksa tarihimizin, Osmanlı torununun, doğunun temsilcisi olarak batının
yeniliklerini aldığı bir durumu mu benimsemeli midir? Bunlar sorulan sorulardır bu sorulara Baykan Sezer çeşitli kitaplarıyla cevap
getirmiştir.' dedi.Osmanlı Devleti´nin son zamanlarında sosyolojinin bir kurtarıcı gibi görüldüğüne de dikkat çeken Prof. Dr. Büyükbaş,
'Çünkü koskoca bir imparatorluk insanların elinden kayıp giderken sosyolojiyi bir kurtarıcı olarak görmüşlerdir. Baykan Sezer, bunları
anlamış ve değerlendirmiştir.' dedikten sonra sözü Prof. Dr. Sabri Kurtuluş Kayalı´ya bıraktı.Prof. Dr. Kayalı; Sezai Karakoç ve Baykan
Sezer Siyasetin Dışında Kalmayı BaşarmışlardırProgramın son konuşmacısı Prof. Dr. Sabri Kurtuluş Kayalı oldu. Sezai Karakoç ve
Baykan Sezer´in aynı dönemlerde yaşadığını belirten Prof. Dr. Kayalı, 'Her ikisi de 60 ve 80 darbeleri dönemlerinde yaşamıştır. Diğer
arkadaşların da dediği gibi bazı sosyalistlerin bir gecede liberal, bazı liberallerin de bir gecede sosyalist olduklarını görmekteyiz. Bazı
düşünce insanlarının vermiş oldukları eserlerde bu radikal geçişlerin insanlar üzerinde nasıl etki ettiğini ve hayatlarını nerelere
kaydırdığını görmekteyiz. Sezai Karakoç ve Baykan Sezer´in en belirgin özellikleri, dönemin şartlarına rağmen siyasetin dışında kalmayı
başarmalarıdır.' dedi. Programda Prof. Dr. Kayalı, Baykan Sezer´in 'İnsan siyasete ne kadar çok bulaşırsa, sağa sola o kadar savrulur.'
sözüne de atıfta bulundu.Prof. Dr. Kayalı´nın konuşmasını tamamlamasının ardından program katılımcılardan gelen sorular ile devam
etti. Program sonunda ARÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Söylemez tarafından konuşmacılara birer plaket ve 'Teşekkür Belgesi'
takdim edildi.
REÇETELERE VAN GÖLÜ SUYU GIRECEK
Portal
Adres
: www.yenisafak.com.tr
İçeriği : Gündem
Tarih : 21.05.2014
: http://yenisafak.com.tr/saglik-haber/recetelere-van-golu-suyu-girecek-649422
Reçetelere Van Gölü suyu girecek Volkanik Nemrut Dağı nın patlaması sonucu bölgedeki tektonik çöküntü alanının önünün
kapanmasıyla oluşan ve eşsiz güzelliği, masmavi görüntüsü, sahilleriyle görenleri kendine hayran bırakan Van Gölü, sodalı suyuyla
insanlara şifa kaynağı olacak. İstanbul Üniversitesinde yapılan tahlillerde, Van Gölü suyunun, astım ve kronik akciğer hastalıklarına iyi
geldiği tespit edildi. AA | 21 MAYIS 2014, 12:22 SAĞLIK HABERİ YAZDIR
Tweet İstanbul Üniversitesinde yapılan
tahlillerde, sodalı göl suyundan alınan numunelerin analizlerinde, suyun birçok hastalığa iyi geldiği belirlendi.Bünyesinde barındırdığı
tek canlı türü olan inci kefaliyle bölgenin ekonomisinin gelişmesinde önemli katkı sunan Van Gölü, bundan sonra sağlık turizminin
gelişmesini de sağlayacak. İl Sağlık Müdürü Bilal Acar, göl suyunun birçok hastalığa iyi geldiğinin bölge halkı tarafından bilindiğini
söyledi.Yüzüncü Yıl Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Sağlık Müdürlüğünün çalışması çerçevesinde İstanbul Üniversitesi nde
yapılan tahlillerin sonuçlarının ellerine ulaştığını belirten Acar, sodalı suyun cilt hastalıklarına faydalı olduğunu tespit ettiklerini ifade
etti.Van Gölü nün bu anlamda çok önemli bir değer olduğunu ve değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Acar, şöyle konuştu:'Göl suyu
özellikle sedef gibi hastalıklara iyi geliyor. Yine güneş ışıklarının 45 derece açıyla göle vurduğu dönemlerde göle girmek akciğer, astım,
KOAH hastalığına faydalı olduğu tespit edildi. Bu nedenle göl suyunun sağlığa faydası var ve bunun değerlendirilmesi lazım. Bu suyu
tedavide de değerlendirmek lazım. Bununla ilgili hekim arkadaşlarımızın çalışmaları devam ediyor. İnşallah reçetelerimize sadece ilaç
değil, gölümüzün suyunu da yazacağız.'Van ın dünyada en fazla güneş alan bölgelerden biri olduğunu, bunun gölle birleşmesiyle de
fizyolojik olarak insan sağlığına faydalı etkilerinin oluştuğunu dile getiren Acar, bunun iyi değerlendirilmesi ve tanıtılması durumunda
insanların iyileşmek için Van Gölü ne akın edeceğini sözlerine ekledi.
Tweet
IBB'DEN YUNANISTAN'A 'NAR AGACI' OPERASYONU
Portal
Adres
: www.yurtgazetesi.com.tr
İçeriği : Gündem
Tarih : 21.05.2014
: http://www.yurtgazetesi.com.tr/ekonomi/ibbden-yunanistana-nar-agaci-operasyonu-h53335.html
İBB den Yunanistan a nar ağacı operasyonu 21 Mayıs 2014 Çarşamba 10:48 Selanik teki Atatürk Evi bahçesinde bulunan nar ağacının
ömrünün uzatılması için üç kurum ortak operasyon yapacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Selanik Başkonsolosluğu ve İstanbul
Üniversitesi Orman Fakültesi işbirliği ile gerçekleştirilecek operasyonla, nar ağacının tedavi ve bakımı yapılacak Haber Merkezi
(Mehmet Demirkaya) - İstabul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Türkiye´nin Selanik Başkonsolosluğu´nun talebi üzerine, Selanik teki
Atatürk Evi bahçesindeki nar ağacının tedavi ve bakımı için buraya bir ekip göndermek için Belediye Meclisi´nden yetki aldı.
HARCIRAHI BELEDİYE KARŞILAYACAK Konuyla ilgili olarak Belediye Meclisi´ne sunulan teklifte konu şu şekilde özetlendi:
'Dışişleri Bakanlığı Selanik Başkonsolosluğu tarafından,
konsolosluğun yerleşkesindeki Atatürk Evi bahçesinde bulunan nar
ağacının durumunun incelenmesi ve ömrünün uzatılmasına yönelik gerekli tedbir ve tedavi yöntemlerinin uygulanması hususunda,
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi işbirliği ile nar ağacına işlem yapılması talep edildiği bildirilmektedir. Bu kapsamda nar ağacının
tedavi ve bakım işiyle ilgili olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü personellerinden Lütfi Çeribaş (Orman
Mühendisi) ve Mevlüt Avşar Sağlam´ın (Çevre Mühendisi) görevlendirilmelerinin uygun olacağı ifade edilmektedir. Adı geçenlerin yol
giderleri Selanik Başkonsolosluğu tarafından, harcırah giderleri belediyemiz bütçesinden karşılanacaktır.' BARIŞ MANÇO GÜNDEME
GETİRMİŞTİ Ünlü sanatçı Barış Banço´nun hazırlayıp sunduğu Barış Manço ile 7´den 77´ye TV programı için 1988´de, Selanik´teki
Atatürk´ün doğduğu evde de program çekilmişti. Bu programda Barış Manço, evin bahçesini de çocuklara tanıtmış ve 100 yaşından daha
büyük olduğunu söylediği nar ağacını göstererek, 'Atamız bayılırmış nar yemeğe ve çıkarmış bu ağaca kendi kendine koparır yermiş'
dediği tarihi nar ağacının ömrünü uzatmak için şimdi önlemler araştırılıyor.