isyerinde Psikolojik Taciz Mobbing ve Çözüm Önerileri

T.C
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
BİLİŞİM ENSTİTÜSÜ
YÖNETİM BİLİŞİM SİSTEMLERİ ANA BİLİM DALI
İŞYERİNDE PSİKLOJİK TACİZ
MOBBİNG VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
YÜKSEK LİSANS PROJESİ
Mehmet Emin AKKAYA
Danışman: Doç. Dr. Alptekin SÖKMEN
2013
1
İŞYERİNDE PSİKOLOJİK TACİZ MOBBİNG VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Özet :
İlk olarak, 20.yüzyılın ortalarında, Avusturyalı etimolog Konrad Lorenz’in
hayvanların, sürü dışında kalan bir hayvana karşı gösterdikleri güç birliği olarak tanımladığı
mobbing terimini, daha sonra ki yıllarda, İsveçli bilim adamı Peter Paul Heinemann, çocuk
gruplarının, tek bir çocuğa uyguladıkları saldırıyı ifade ederken kullanmıştır. 80’li yıllarda,
mobbing yine İsveçli Dr.Heinz Leymann’ın, bireyi, iş yaşamından dışlamak amacıyla, gücü
elinde bulunduran kişinin veya grubun uyguladığı sistemli ve kasıtlı saldırılar olarak
kullandığı bir kavram haline gelmiştir.
Mobbing kavramı, İngilizce "mob" kökünden gelmekte olup, "Mob" sözcüğü, aşırı
şiddetle ilişkili ve yasaya uygun olmayan kalabalık anlamındadır. Sözcük latince "mobile
vulgus" dan türemiştir. İş yaşamında maddi manevi çok büyük zarara yol açan duygusal taciz,
ancak yakın geçmişte başlı başına bir olgu olarak tanımlanmış ve Kuzey Amerika' dan
Avrupa ülkelerine, oradan Japonya' ya kabul gören bir isme kavuşmuştur.
MOBBİNG: Günümüzde mobbing sözcüğü bir kimseyi sıkıştırmak, çevresini kuşatmak,
rahatsız etmek ve sıkıntı vermek anlamında kullanılmaktadır.
İş yaşamında ise mobbing kavramı ilk kez,1980' li yılların başında İsveç' te yaşayan
Alman endüstri psikologu Heinz LEYMAN tarafından "duygusal taciz" olarak ortaya
atılmıştır. LEYMAN, iş yerinde mobbing davranışının varlığını belirtmekle kalmamış,
davranışın özel niteliklerini, ortaya çıkış şeklini, uygulanan şiddetten en fazla etkilenen
kişileri doğabilecek sonuçları da vurgulamıştır.Çalışanların mobbinge maruz kalması ve
maruz kalınan bu olumsuz durumları ortadan kaldırmak için çözüm önerilerinin geliştirilmesi
araştırma konumuz olmuştur.
2
İÇİNDEKİLER
Özet……………………………………………………………………………………………1
Mobbing Kavramı……………………………………………………………………………..1
Mobbing Tanımı……………………………………………………………………………….1
İş Yaşamında Mobbing Kavramı……………………………………………………………...1
İçindekiler…………………………………………………………………………………......2
Araştırma Probleminin Belirlenmesi ve Şekillendirilmesi…………………………………….3
Problem………………………………………………………………………………………..3
Literatür Taraması……………………………………………………………………………..4
Mağdurun Etkilenmesi Bakımından Mobbing Hareketlerinin Tipolojisi……………………..6
Mobbingin Ortaya Çıkma Nedeni……………………………………………………………..7
Mobbing Süreci………………………………………………………………………………..7
Mobbingin Toplum Üzerindeki Etkileri……………………………………………………….8
Mobbingin Örgüt Üzerindeki Etkileri…………………………………………………………8
Mobbingin Mağdur Üzerindeki Etkileri…………………………………………………........8
Araştırma Sonuçları……………………………………………………………………………9
Hipotez……………………………………………………………………………………….13
Problemde İncelenen Değişkenler ve Değişken Türleri……………………………………...13
Seçilen Araştırma Yöntemi…………………………………………………………………..14
Araştırma Türünün Belirlenmesi……………………………………………………………..14
Kullanılan Örneklem Yöntemi ve Nedeni……………………………………………………14
Örneklemdeki Bireyler……………………………………………………………………….15
Araştırma Sürecinin Aşamaları………………………………………………………………15
Araştırma Ana Metni…………………………………………………………………………17
Mobbing Hareketlerinin Tipolojisi…………………………………………………………...18
Sonuç ve Değerlendirme……………………………………………………………………..27
Kaynaklar…………………………………………………………………………………….29
3
1-Araştırma Probleminin Belirlenmesi ve Şekillendirilmesi
1.1-Problem:
İşyerinde Psikolojik taciz (mobbing) ve çözüm önerileri
1.2-Problemin Şekillendirilmesi :
1980 li yıllarda “duygusal taciz” olarak ortaya atılmış olan mobbing; günümüz iş
yaşamında özellikle son dönemlerde çok etkili cezaların verildiği bir suç eylemi olarak
karşımıza çıkmaktadır. 1800’lerde başlayan grev ve işçi hareketleri üzerine, çeşitli
düzenlemeler ve çalışmalar yapılarak sürecin başlamasıyla birlikte günümüze kadar süregelen
zamanda uygulamaya konulan işçi kanunları, çalışanlar için pek çok hakkı elde etmesine ve
patronlara karşı işçilerinde haklarının olduğunun kabullendirilmesine sebebiyet vermiştir.
Ancak kazanılmış çalışan ve işçi haklarının yanında mobbing o yıllarda telaffuz dahi
edilmiyordu. Son yıllarda yaygın bir biçimde kullanılan ve hukuksal anlamda haklar arayan
çalışanlar mobbing in hukuki anlamda tartışılmasına ve gündeme gelmesine sebebiyet
vermiştir. Her ne kadar mobbing diğer işçi ve çalışan haklarının yanında arka planda kalsa da,
aslında diğer çalışan haklarından daha ehemmiyetli bir husustur. İzin yönünden mağdur
edilen bir işçi iznini tekrar alabilir. Maddi yönden parasal anlamda mağdur edilen bir işçi
mahkeme yoluyla parasal haklarını fazlasıyla talep ederek alabilir veyahut haksız işten
çıkarılma durumunda mahkeme kararıyla geri dönebilir. Bunlar telafisi mümkün durumlardır.
Ancak mobbing olayı telafisi maddi olmayan manevi anlamda hasar veren bir durumdur.
Hadisenin cereyan etmesi neticesinde mağdur kişinin duygusal ve psikolojik anlamda
sarsıntıya uğraması, zarar görmesi, sorunlu kişiymiş gibi gösterilmesi, sürekli problemler
yaşaması onu psikolojik anlamda çöküşe götürecek ve bir daha belki hiç düzelmeyecek ruhsal
problemlerle karşılaşmasına sebep olacaktır. Her ne kadar diğer iş ve çalışan hakları ile ilgili
hukuki düzenlemelerde mahkeme kararları ile haklar iade edilse de, mahkemeler; mobbing
4
saldırısına maruz kalmış birinin, ruhunu geri veremeyecektir. Sorunlu bir kişi, asi ve işe
yaramaz olarak damgalanacak, referansları kirlenecek atılan iftiralarla belki de tacizci, sapık
olarak anılacak ve aile yaşamını da olumsuz yönde etkileyecektir. Bu durumda referansı ve
sicili kirlenmiş, sorunlu bir personele kimse iş vermek istemeyecek, çalışan, bir ömür üzerine
atılan bu iftiralarla yaşamak zorunda kalacaktır. Araştırmamızda Çalışanlar için bu kadar
önemli bir problem halini alan mobbing saldırılarını, çalışanlar üzerindeki etkisini inceleme
ve çözüm önerilerini tespit etme durumu söz konusu olmuştur.
1.3- Literatür Taraması:
Literatür taraması yapılır iken birincil kaynaklar ve ikincil kaynaklar kullanıldı. 4N
1K modeli ile Araştırmayı kim yapmış ?, Araştırma Ne Zaman yapılmış ?, Araştırma Niçin
yapılmış ? Araştırma, hangi problemi çözmek için yapılmış ?, Araştırma nasıl yapılmış,
Hangi Yöntem kullanılmış ? çalışma grubu, veri toplama araçları nelerdir ?, Araştırma
sonucunda ne bulunmuş ? sorularına yanıt arandı ve bu soruların cevapları not kartlarına
aktarıldı bunlar üzerinde çalışılarak literatür taraması yapıldı.
Psikolojik Taciz “Mobbing”, çok eski bir olgu olmasına rağmen, sistemli araştırılması
ve konuyla ilgili literatürün oluşması ancak 1980’lerde başlamıştır. Mobbing, ilk olarak
Avusturyalı bir etoloji uzmanı olan Konrad Lorenz tarafından, küçük hayvan gruplarının,
tehdit olarak gördükleri büyük bir tek hayvanı korkutmak için yaptıkları, bir hayvan grup
davranışı olarak tanımlanmıştır. Daha sonra, İsveçli endüstri psikologu Peter Paul
Heinemann, çocukların sınıf içinde ki davranışlarını incelerken, bir grup çocuğun, tek bir
çocuğa yönelik tahrip edici davranışını tanımlarken, bu kavramı Lorenz’den ödünç almıştır
(Leymann,1996:168).
5
Bu geleneğe uygun olarak kavram, 1980’lerin başında, işyerinde benzer davranışları
tanımlamak için, çalışma psikoloğu Heinz Leymann tarafından ödünç alınır. 1980’li yıllardan
bu yana, konuyla ilgili özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri başta olmak üzere,birçok gelişmiş
ülkede, teorik ve ampirik çalışmalar yapılmasına rağmen Türkiye’de çok az çalışma
bulunmaktadır.
1996 yılında, Avrupa İş ve Örgütsel Psikoloji Dergisinde aynı anda, 6 Avrupa
ülkesinden 8 makale yayınlandı. Bu makaleler, 7.Avrupa İş ve Örgütsel Psikoloji
Kongresinde, Macaristan’da yapılan sempozyumda sunuldu. Bu sempozyum, 1997’de
Verona’da, 1999’da Helsinki’de, 2001’de Prag’da yapılan bir seri kongrenin ilkiydi. Bu
sempozyumlar, konuya çok ilgi uyandırmıştı. Avrupa İş ve Örgütsel Psikoloji Kongresi,
Mobbing konusunda araştırmaların yapılmasını cesaretlendirdi ve promosyonunu yapmada
güçlü bir etki yarattı. (Zapf ve Einarsen, 2001:370)
Leymann’a göre, Mobbing, bir veya birkaç kişinin, savunmasız pozisyonda ki bir
kişiye yönelik sistematik bir şekilde uyguladıkları düşmanca ve etik olmayan davranışları
içermektedir. Bu tür davranışların mobbing olarak tanımlanabilmesi için, sık yapılması
(istatistiksel tanım: en az haftada bir kez) ve uzun bir zaman devam etmesi (istatistiksel
tanım: en az 6 ay) gerekmektedir. (Leymann, 1996:168) Sıklık ve süreklilik kriterleri, tanımın
esasını oluşturmaktadır. Mobbing terimi, psikolojik şiddet, bakı, kuşatma, taciz, rahatsız etme
veya sıkıntı verme, özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf olduğu
örgütlerde, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan,
uzun süreli sistematik baskı uygulaması olarak tanımlanır (Bilka, 2009:1).
Davenport ve arkadaşlarına göre duygusal bir saldırı olan mobbing; bir kişinin diğer
insanları kendi rızaları ile veya rızaları dışında başka bir kişiye karşı etrafında toplaması ve
sürekli kötü niyetli hareketlerde bulunma, ima, alay ve karşısındakinin toplumsal itibarını
6
düşürme gibi yollarla, saldırgan bir ortam yaratarak, söz konusu kişiyi işten çıkarmaya
zorlamadır (Yılmaz, 2008:335).
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise, mobbing’i , kişi veya gruplara karşı güç kullanarak,
onların fiziksel, ruhsal, ahlaki ve sosyal gelişimlerine zarar veren tutum ve davranışlar olarak
tanımlar (Akgeyik vd., 2009:96).
Tanımlardan da görüleceği üzere, mobbing, uygulayıcıların, hedef aldıkları kişileri
yıpratmak, yıldırmak ve işten uzaklaştırmak için sistematik olarak sergiledikleri tutum ve
davranışlardır diyebiliriz.
Leymann, mobbing hareketlerinin tipolojisini, mağdurun etkilenmesi bakımından
5 kategoride tanımlar (Leymann, 1996:170):
Birinci kategori: İletişime yönelik saldırılar :
(kişinin çevresiyle iletişimini sınırlamaya yönelik davranışlar, sürekli sözünün kesilmesi,
yüksek sesle azarlanması, karar süreçlerinin dışında tutulması, sözel saldırı ve tehdit alması)
İkinci kategori: Sosyal ilişkilere yönelik saldırılar :
(iş arkadaşların veya amirlerinin mağdurla konuşmaması, yokmuş gibi davranmaları,
odasının diğerlerinden izole bir yere taşınması)
Üçüncü kategori: Kişisel imajına yönelik saldırılar :
(mağdurun hakkında söylentiler yayılması, bir özrüyle alay edilmesi, konuşmasıyla,
yürüyüşüyle, etnik kökeniyle ilgili alaycı espriler yapılması, isim takılması)
Dördüncü kategori: Mesleki kariyerine yönelik saldırılar :
(mağdura ya hiç iş verilmemesi ya da kapasitesinin altında veya çok anlamsız işlerin
verilmesi )
Beşinci kategori: Sağlığına yönelik saldırılar:
(mağdurun, tehlikeli, ağır ve zor işler yapmaya zorlanması, şiddet hatta doğrudan cinsel taciz
uygulanması)
7
Mobbing’in ortaya çıkmasının birçok nedeni vardır. Örneğin;
-Mobbing uygulayan kişinin kıskanç, ikiyüzlü, narsist, nevrotik, aşırı kontrolcü, toleranssız,
başkalarının güç duruma düşmesinden keyif alan, kötü niyetli, agresif, Obsesif, ön yargılı
kişiler olması,
-Mağdurun yaratıcı, yenilikçi, bağımsız, entelektüel, üstün meziyetli, başarıya yönelik, iyi
niyetli, sevimli, kuruma ve işe bağlı kişiler olması,
-Örgütlerde, kurumsal kültürün oluşmaması, otokratik lider anlayışıyla yönetilmesi, etkin
iletişim kanallarının kullanılamaması, takım çalışmalarına yer verilmemesi, çatışma
sebeplerinin göz ardı edilmesi, insan odaklı örgüt kültürü yoksunluğu.
Leymann, mobbing sürecinde 5 aşama belirlemiştir.
(Kırel, 2008:11 içinde Davenport, Schwartz, Eliot, 2003:20)
Birinci aşama: Bir anlaşmazlık, sıkıntılı bir olay yaşanır, henüz mobbing davranışı yoktur
ama tepkiler tacize dönüşme potansiyeli taşır.
İkinci aşama: Psikolojik saldırılar ve saldırgan davranışlar sergilenmeye başlar.
Üçüncü aşama: Yönetim, psikolojik tacize ortak olur
Dördüncü aşama: Mağdur, sistemli ve yıpratıcı davranışlara olumsuz tepkiler vermeye
başlayınca, zor insan veya akıl hastası olarak damgalanır. Yönetimin yanlış tutumu bu negatif
döngüyü hızlandırır. Sonuçta, işten kovulma veya zorunlu istifa söz konusudur.
Beşinci aşama: Yaşanan duygusal gerilim sonucu, travma sonrası davranış bozuklukları ve
psikosomatik hastalıklar ortaya çıkar. Mobbing’e maruz kalan kişilerin, kendilerine,
kurumlara ve topluma verdikleri zararlar sonucunda, hem kurum, hem kişi zarar görür, ayrıca
topluma maliyeti de yüksektir.
8
Toplum üzerindeki etkileri :
Mağdurların sağlık giderlerinin artması, erken emeklilik istemeye eğilim göstermeleri,
sosyal sağlık ve emeklilik sigortası sistemi üzerinde ki yükü arttırmaktadır.
Örgüt üzerindeki etkileri :
Bu durumun içinde olsunlar ya da olmasınlar, örgütler bundan ciddi boyutta
ekonomik zarar görürler. Mağdurun işten ayrılmasına bağlı olarak kıdem veya emeklilik
tazminatları, kaliteli işgücü kaybı, yüksek iş devir hızı, yeni işe alım süreçlerinin ve işe
alınanların eğitim maliyetleri. Bu zararların daha da önemlisi örgüt kültürü içinde ki
değerlerin zarar görmesidir. Örgütsel imajı lekelenen işletmeler, istihdam edecek yetenekli,
kaliteli çalışan bulmakta zorluk çekecektir.
Mağdur üzerindeki etkileri :
Psikolojik Taciz, kişiler üzerinde fiziksel ve psikolojik açıdan ciddi sonuçlar doğurur.
Bu sonuçlar, kişilerin şiddete dayanma gücüne bağlı olarak değişmekle birlikte her birey
bundan zarar görür. Bu zarar sadece kişiyi değil, ailesini de etkiler.
(Ç.Mercanlıoğlu,2010,Çalışma Hayatında Psikolojik Tacizin(Mobbing) Nedenleri,Sonuçları
ve Türkiye’ deki Hukuksal Gelişimi)
Mobbingin kişisel ve örgütsel etkileri üzerine yapılan bir araştırmada uygulama
alanına giren işletme çalışanlarındaki çalışma stresi ve iş performansı ile mobbing (Psikolojik
Yıldırma) uygulamaları arasındaki ilişkiler tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmanın
bulgularında, işletme çalışanlarının genel olarak psikolojik yıldırma davranışlarına maruz
kalmadıkları görülmüştür. Çalışanların iş stresi ve iş performanslarının psikolojik yıldırma ile
aralarında anlamlı bir ilişkinin bulunduğu saptanmıştır.
9
Bu araştırmanın sonucunda;
Örgütlerin başarılarının temelinde insan faktörü birinci derecede önemlidir. Örgütlerin
kurulması, işlemesini sağlayan ve birtakım amaçlar doğrultusunda harekete geçiren insan
unsurudur. Dolayısı ile bireyin nitelikleri ne kadar fazla ise örgütün etkinliği de o derece de
artacaktır. Bu bağlamda, psikolojik yıldırmanın tamamen işyerinde gerçekleşen bir olgu
olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekir.
Araştırmanın sonuçlarından da anlaşılacağı üzere, çalışanların psikolojik yıldırma
algıları oldukça düşük olup, sadece mesleki konuma saldırı algısı nispeten biraz yüksektir.
Stres boyutları için de aynı düşüklükten söz edilebilir, yine sadece iş stresi boyutu nispeten
biraz yüksektir. Ayrıca yapılan değerlendirmeler sonucunda, işyerinde psikolojik yıldırma ile
iş stresi ve iş performansı arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. İşgörenlerin stresli
iş ortamından kaynaklı olarak psikolojik yıldırmaya maruz kaldıkları göz önüne alınarak,
yöneticiler, iş zenginleştirme, olumlu örgüt iklimi yaratma, rol çatışmalarını önleme, iletişim
kanallarını şeffaflaştırma, çalışanların gereksinimlerine önem verme ve bunları giderme
yolunda çaba sarf etme, stres kaynakları ve stres yönetimi hakkında işgörenin eğitimi
sağlama gibi yollarla işyerindeki stresi yönetmelidir.
Konu ile ilgili daha önce yapılmış çalışmalar da incelendiğinde NAQ ölçeği, işyerinde
tacize maruz kalma potansiyelini ve bunun sıklığını ortaya koyması bakımından önemlidir.
Ölçeğin mimarları Einarsen ve Raknes (1997) duygusal saldırı ve tacizin organizasyonlarda
yıkıcı
problemlere
neden
olduğunu,
yine
meslektaşlar
arasındaki
iletişimdeki
memnuniyetsizliğin ve iletişim probleminin de duygusal saldırı ile bağlantılı olduğunu
vurgulamışlardır. NAQ ölçeğinin faktör analizini yapan Niedl (1995) kişilere saldırı, sosyal
izolasyon ve fiziksel şiddet gibi davranışlardan bilgiler sağlamıştır. Adams (1992) ve
Crawford (1997) işyerindeki duygusal tacizin örgütsel etkilerine yönelik kullanışlı vaka
analizleri yapmışlardır. Adams işyerinde duygusal tacizin ve saldırganlığın hastalık, düşük
10
moral, verimliliğin azalması, yüksek oranlı işgücü devirleri, yoğun iş stresi ve düşük iş
performansı gibi yüksek maliyetli sonuçlara neden olduğuna vurgu yapmıştır. Bu bağlamda,
çalışanların kendi çalışma ortamları içerinde duygusal saldırı hakkında eğitilmesi ve
aydınlatılması (Sheehan, 1998: 38) onları tacize maruz kaldıklarında kendilerini
koruyabilmeleri adına önemli bir çözüm yolu olarak önerilmiştir. Sonucu ortaya çıkmıştır.
(Y.Demir, M.Fedai Çavuş,2009 Mobbing’in Kişisel Ve Örgütsel Etkileri Üzerine Bir
Araştırma)
SDÜ Tıp Fakültesinde yapılan bir anket çalışmasında çalışanların Mobbing
(Psikolojik Şiddet) davranış veya davranışlara gösterdikleri tepkilere göre; Çalışanların
verdikleri cevaplar doğrultusunda; yazılı olarak şikâyet edenlerin geçerli yüzdesi % 1,9; sözlü
olarak şikâyet edenlerin geçerli yüzdesi % 11,7; karşılık verenlerin geçerli yüzdesi %0,6;
hiçbir şikâyette bulunmadan durumu kabullenenlerin geçerli yüzdesi %15,6 ; eylemi yapan
veya yapanların haklı olduklarını düşünenlerin geçerli yüzdesi %0,6; bu türden kötü bir
davranışa maruz kalmayanların geçerli yüzdesi %67,3 olduğu görülmüştür.
(H.Yavuz 2007, Çalışanlarda Mobbing (Psikolojik Şiddet) Algısını Etkileyen Faktörler:
SDÜ Tıp Fakültesi Üzerine Bir Araştırma)
Tüm vakalarda ve de taranan literatür içinde yer alan örneklerde en büyük sorun
üçüncü aşamada ve dördüncü aşamada belirginlik kazanan yönetimin de mobbinge katılma
olgusudur. Liderlik başarılı bir örgüt için anahtar bir özelliktir. Liderlik özelliklerinin
bulunmadığı yöneticiler mobbinge destek olmakta ve hatta şirket sahipleri ile birlikte bu
olguyu bir strateji olarak kullanmaktadırlar.
Örgüt sahiplerinin ve yöneticilerinin kendi faaliyet alanlarında değişen ticari akımlar
ya da rekabetin yönü gibi konulara gösterdikleri ilgiyi, örgütlerinin performansını bu
derecede etkileyebilen mobbing olgusuna da göstermeleri ve iş yerlerinde psikolojik tacizi
kovmak için ellerinden geleni yapmayı şirket hedefi haline getirmeleri gerekmektedir. Bu
11
konuda bilinçli bir üst yönetim, alt yöneticilerin ulaşmak için her yolu denedikleri sayısal
hedeflerin yanına, çatışmaları mobbinge dönüşmeden ve hem çalışanlar hem de örgüt lehine
çözme konusunda da performans hedefleri koyarsa alt yöneticiler tacizcileri desteklemek
yerine kurbanları desteklemeyi seçeceklerdir.
Kurbanların çoğu mobbinge maruz kalmaya başladıklarından itibaren kademe kademe
yalnızlaştıklarını anlatmaktadırlar. Yalnız olmadıklarını hissedebilmeleri için devletin ilgili
kurumlarına bağlı danışma masaları oluşturulmalı, gerekli haller için ücretsiz yasal ve tıbbi
yardım ve danışma hakkı tanınmalı, telefon hatları kurulmalı ve sanal ortamda kurbanların
kimliklerini deşifre etmeden deneyimlerini paylaşacağı platformlar oluşturulmalıdır. Çünkü
cinsel taciz gibi psikolojik tacizde de kurbanlar başlarına geleni çoğu zaman saklama eğilimi
göstermekte ve paylaşımda bulunmadıkları için bu duruma maruz kalanın sadece kendileri
olduklarını düşünmektedir. Bundan sonraki aşamada gelen kendini suçlama hali mobbingin
psikolojik durum üzerindeki etkilerine bir yenisini eklemektedir. Birçok ülkede bu amaçla
kurulmuş web siteleri faaliyettedir. Türkiye’de de www.mobbingturkiye.net bu sitelere en
güzel örnektir.
Ayrıca örgütlerin içinde de önlemler alınmalı, çalışanlar mobbing konusunda
bilgilendirilmelidir. Sendikaların aktif olarak faaliyette bulunduğu örgütlerde bu aksiyon
sendikal çalışmalar aracılığı ile gerçekleştirilebilir. Diğer örgütler için ise bu önlem kurumsal
iletişim ya da benzeri departmanlar aracılığı ile alınmalı, mobbing konusunda çalışanları
aydınlatıcı dokümanlar hazırlanmalı, konferanslar ve çalışmalar düzenlenmelidir.
Kuşkusuz yasal düzenlemeler ve emsal niteliği oluşturabilecek davalar, ceza almadan
sıyrılabileceğini düşünerek tacize devam eden zorbaları engelleyecek en etkili önlem
olacaktır. Hem örgüt içi yönetmeliklerde hem de çalışma hukuku içinde mobbing
12
uygulamalarına karşı yer alacak caydırıcı cezalar kurbanların da haklarını aramaktan
kaçınmamasını sağlayacaktır.
Mobbinge karşı örgüt içinde özellikle insan kaynakları departmanları bilgilendirilmeli
ve gerekirse yeniden yapılandırılmalıdır. İnsan kaynakları uzmanları arasında yetkili bir
çalışan mobbing konusunda eğitilmeli ve örgüt nüfusu bu yönde bilgilendirilmelidir.
Mobbinge maruz kalan kurban durumunun açık edilmeyeceğini bilerek bu departmana
başvurabilmeli ve sorunlarının adil bir şekilde çözüleceğinden emin olmalıdır.
Örgüt içinde mobbinge karşı bir kültür oluşturulmalı, etik kuralları içersinde
psikolojik tacize karşı yaklaşımlar da yer almalı, yazılı ve görsel yollarla tüm örgüte
duyurulmalı, vizyon ve misyon için oluşturulduğu gibi mobbinge karşı da sloganlar
oluşturulmalı ve böylece yeni katılan çalışanlar dahi örgüt içinde bu tip uygulamaların asla
yanıt bulamayacağını ilk günden öğrenmelidir.
Şirket birleşmelerinde yönetim entegrasyon sürecinde ortaya çıkacak çatışmalar
karşısında adil ve belirgin bir tavır almalı, çatışmaların şiddeti artmadan çözüm bulunması
için duyarlı ve bir o kadar tarafsız davranmalıdır. Kurumda açık iletişimin her seviyede, tüm
ast‐üst ilişkilerinde uygulanması ve beklentilerin açıklıkla dile getirilebilmesi gereklidir.
Entegrasyon sürecinde dönüşümcü liderlik özellikleri olan yöneticilerin göreve gelmesi olası
çatışmaları ve mobbing uygulamalarını önleyecektir.
(C.Altuntaş, 2010, Mobbing Kavramı Ve Örnekleri Üzerine Uygulamalı Bir Çalışma)
13
2- Hipotez:

Mobbinge birden fazla çalışan maruz kalıyorsa toplu halde hareket etmeleri
başarıyı arttırır ve yarar sağlar.

Tıbbi, Psikolojik ve Hukuki yardım almak delil toplamaya yardımcı olur.

Kuruluşa yapılan şikâyetler ve yetkili birine zorbayı rapor etmek, sorun hakkında
üst makamların bilgilendirilmesini sağlar.

Tüm Çalışanların, mobbing ile gerek kamuda gerekse özel sektörde, önlem alması
gereken bir çalışma hayatı sorunu olduğunu kabul etmesi ve mücadele etmesi tüm
çalışanlara ortak yarar sağlar.

Yasalarda yeri olmayan mobbing ile ilgili yasa koyucu tarafından, yasal
boşlukların doldurulması ve mobbing in yasal zemine oturtulması, gerekli
düzenlemelerin yapılması mobbing e maruz kalan kişi sayısında azalma sağlar.
3- Problemde İncelenen Değişkenler ve Değişken Türleri :
3.1- Psikolojik taciz ve mobbing : Nitel, Süreksiz, Bağımsız değişken
Sayıyla anlatılamayan ancak çeşitlerle ayrılabilen cinsiyet, meslek, eğitim düzeyi gibi
değişkenlere nitel değişkenler denir. Dolayısıyla psikolojik taciz ve mobbingin çeşitleri
olduğu için ve çeşitlere ayrılabilen değişkenlerden olduğu için psikolojik taciz ve mobbing
araştırma konumuzda nitel değişkendir.
Araştırma konumuzdaki “Psikolojik taciz ve mobbing” bağımsız değişkendir çünkü
bağımsız değişkenler; diğer dış etkenlerden bağımsız olarak kendi bünyesinde ortaya çıkan
değişkenlerdir. Psikolojik taciz ve mobbing de diğer dış etkenlerden bağımsız olarak kendi
bünyesinde ortaya çıktığından dolayı bağımsız değişkendir.
14
4-Seçilen Araştırma Yöntemi:
Araştırmamızda nitel araştırma yöntemi seçilmiştir.
4.1-Araştırma Türünün Belirlenmesi:
Araştırma türü nitel araştırmadır. Çünkü İnsan ve grup davranışlarının “niçin” ini
anlamaya yönelik araştırmalara niteliksel (“qualitative”) araştırma denir. Araştırma
konumuzda ise işyerindeki psikolojik taciz ve mobbing çözüm önerilerini inceliyoruz.
Dolayısıyla insanların işyerinde uğradığı psikolojik taciz ve mobbing çözüm önerileri yani
insan ve grup davranışlarının “niçin” ini anlamaya yönelik araştırma yapacağımızdan ötürü
araştırma türümüz Nitel araştırmadır.
4.2-Kullanılan Örneklem Yöntemi ve Nedeni:
Seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden, amaçlı örnekleme, ölçüt örnekleme
seçilmiştir. Çünkü seçmiş olduğumuz amaçlı yani amaçsal örnekleme, seçkisiz olmayan bir
örnekleme yaklaşımıdır. Amaçlı örnekleme, çalışmanın amacına bağlı olarak bilgi açısından
zengin durumların seçilerek derinlemesine araştırma yapılmasına olanak tanır. Ölçüt
örnekleme, bir araştırmada gözlem birimleri belli niteliklere sahip kişiler, olaylar, nesneler ya
da durumlardan oluşturulabilir. Bu durumda örneklem için belirlenen ölçütü karşılayan
birimler nesneler ve olaylar örnekleme alınırlar. Araştırma konumuzda ihtiyaç duyduğumuz;
mobbing e maruz kalmış ve sorununu çözmüş kişilerin çözüm önerileri üzerine olduğundan
bu niteliklere sahip kişilerdir. Dolayısıyla ihtiyacımız olan belli niteliklere sahip kişilerdir.
Yani tüm evreni ya da aradığımız nitelikte olmayan kişileri alacak olursak sonuca ulaşmamız
zorlaşır ve yanıltıcı neticeler elde edebiliriz. Hedefe daha kısa sürede ve daha etkili
varabilmemiz için belirli ölçülere, kriterlere, belirlediğimiz niteliklere sahip kişilere
15
ulaşmamız gerekmektedir. Bunun içinde seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden, amaçlı
örnekleme, ölçüt örnekleme seçilmiştir.
4.3-Örneklemdeki Bireyler:
Örneklemde çalışmanın amacına bağlı olarak bilgi açısından zengin durumların
seçilerek derinlemesine araştırma yapılmasına olanak tanınması açısından, belirlediğimiz
kriterler üzerindeki bireyleri örnekleme almamız gerekmektedir. Araştırmamızda mobbinge
maruz kalmış, işyerinde psikolojik tacize uğramış kamu ve özel sektör çalışanlarının,
problemlerini çözme teknikleri aldıkları destekler ve bu konudaki literatürdeki araştırmalarda
yer alan çözüm önerileri inceleneceğinden, örneklemde mobbinge maruz kalmış ve psikolojik
tacize uğramış kamu ve özel sektör çalışanları üzerinde çalışılması hedeflenmiştir.
5-Araştırma sürecinin aşamaları :
Araştırma sürecimizin ilk aşamasında problem belirlendi ve şekillendirildi. Problemin
belirlenmesinin ve şekillendirilmesinin ardından literatür taraması yapıldı. Konu ile ilgili
derinlemesine ve detaylı geçmiş çalışmalarda incelenerek veriler elde edildi. Bu konuda
yapılmış olan çalışmamıza yakın çalışmalar tespit edildi araştırmamızda alıntı kaynak olarak
kullanılmak üzere bilgiler alındı. Hipotezler belirlendi. Problemde incelenen değişken ve
değişken türleri belirlendi. Araştırma yöntemi ve araştırmanın türü belirlendi. Daha sonra veri
toplamak
için
belirlememiz
gereken
örneklemdeki
bireyler
belirlendi,
mobbing
saldırılarından etkilenen bireyler seçildi. Veri toplarken literatürdeki makalelerden
faydalanıldı. Literatürdeki makaleler üzerinde gözleme dayalı toplanmış veriler üzerinde
çalışıldı. Literatürdeki makalelerde bulunan anket sonuçları üzerinde çalışıldı çözüm önerileri
hazırlanırken bu anketlerden faydalanıldı. Literatürdeki anketlerden alıntı yapıldı ve alıntı
kaynak olarak belirtildi. Geçerlik ve güvenirlik hedeflerine ulaşabilmek için üzerinde
çalışıldı. Veriler analiz edildi. Araştırma sonuçlarını ilişkilendirerek sonuç kısmının
16
oluşturulmasına
ve
araştırmanın
sonuçlarının
rapor
halinde
yazılmasına
geçildi.
Araştırmamızda yapılmış olan literatür taramaları araştırma konumuz ile ilgili olan kısımları
ile birlikte kaynak gösterilerek kullanıldı. Araştırmamızın neticelerinin ilgili literatür
taramaları ile desteklenmesi sağlandı. Araştırmamızda anket sonuçlarına yer verildi. Anket
sonuçları da literatür taraması ile desteklendi. Gözlem tutanaklarında gözlemlenen konulara
yer verildi. Gözlemlerden elde edilen veriler anket sonuçları ve literatür taraması göz önünde
bulundurularak değerlendirildi. Bilim üretmek ya da problem çözmek amacıyla yürütülen
süreçteki tüm kavramsal ve işlevsel ilişkilerin bütüncül bir şekilde sergilendiği ürün olan
araştırma
raporunun
hazırlanması
aşamasına
geçildi.
Araştırma
raporunun
temel
bölümlerinden olan, Başlık, üst başlık, yazar adı ve kurum bilgisi yazıldı. Özet bölümünde
makalenin kısa ve ayrıntılı ve çok yönlü özeti yazıldı. Giriş kısmında problem tanıtıldı,
literatür tartışıldı, problem açık ve anlaşılır şekilde ortaya konuldu. Problemin çözümündeki
yaklaşım ortaya konuldu. Değişkenler tanımlandı ve araştırmanın hipotezleri verildi. Yöntem
bölümünde araştırmanın nasıl yürütüldüğüne ilişkin detaylar anlatıldı. Müdahale, veri
toplama süreci, örneklem, çalışma grubu tanıtıldı. Tartışma bölümünde çalışmanın hipotezleri
ile ilgili değerlendirme ve yorumlar yapıldı. Kaynaklar kısmında kaynakların tamamı
kaynaklar listesinde yer aldı. Araştırma raporlarında uyulması gereken genel ilkelere uyuldu.
Araştırma raporu, 12 punto büyüklüğünde ve times new roman fontu ile yazıldı. Satır
aralıkları çift olarak belirlendi. Sayfa yapısı üst,alt,sağ ve soldan 2.54 cm olarak belirlendi.
Sayfa numaraları ve üst bilgi sağ üst köşe olarak belirlendi. 10 ve 10’ un üzerindeki sayılar
rakam şeklinde 10‘ un altındaki sayılar ise yazı şeklinde yazıldı. Her bir ifadeden sonra
boşluk bırakıldı. Başlıklar içeriden, kalın, normal tümce düzeyinde nokta ile sonlanan
paragraf başlığı şeklinde kullanıldı. Doğrudan yapılan kaynak alıntıları tırnak içerisine alındı.
17
6-Araştırma Ana Metni :
Psikolojik Taciz “Mobbing”, çok eski bir olgu olmasına rağmen, sistemli araştırılması
ve konuyla ilgili literatürün oluşması ancak 1980’lerde başlamıştır. Mobbing, ilk olarak
Avusturyalı bir etoloji uzmanı olan Konrad Lorenz tarafından, küçük hayvan gruplarının,
tehdit olarak gördükleri büyük bir tek hayvanı korkutmak için yaptıkları, bir hayvan grup
davranışı olarak tanımlanmıştır. Daha sonra, İsveçli endüstri psikologu Peter Paul
Heinemann, çocukların sınıf içinde ki davranışlarını incelerken, bir grup çocuğun, tek bir
çocuğa yönelik tahrip edici davranışını tanımlarken, bu kavramı Lorenz’den ödünç almıştır
(Leymann,1996:168).
Bu geleneğe uygun olarak kavram, 1980’lerin başında, işyerinde benzer davranışları
tanımlamak için, çalışma psikologu Heinz Leymann tarafından ödünç alınır. 1980’li yıllardan
bu yana, konuyla ilgili özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri başta olmak üzere,birçok gelişmiş
ülkede, teorik ve ampirik çalışmalar yapılmasına rağmen Türkiye’de çok az çalışma
bulunmaktadır.
1996 yılında, Avrupa İş ve Örgütsel Psikoloji Dergisinde aynı anda, 6 Avrupa
ülkesinden 8 makale yayınlandı. Bu makaleler, 7.Avrupa İş ve Örgütsel Psikoloji
Kongresinde, Macaristan’da yapılan sempozyumda sunuldu. Bu sempozyum, 1997’de
Verona’da, 1999’da Helsinki’de, 2001’de Prag’da yapılan bir seri kongrenin ilkiydi. Bu
sempozyumlar, konuya çok ilgi uyandırmıştı. Avrupa İş ve Örgütsel Psikoloji Kongresi,
Mobbing konusunda araştırmaların yapılmasını cesaretlendirdi ve promosyonunu yapmada
güçlü bir etki yarattı. (Zapf ve Einarsen, 2001:370)
Leymann’a göre, Mobbing, bir veya birkaç kişinin, savunmasız pozisyonda ki bir
kişiye yönelik sistematik bir şekilde uyguladıkları düşmanca ve etik olmayan davranışları
içermektedir. Bu tür davranışların mobbing olarak tanımlanabilmesi için, sık yapılması
(istatistiksel tanım: en az haftada bir kez) ve uzun bir zaman devam etmesi (istatistiksel
18
tanım: en az 6 ay) gerekmektedir. (Leymann, 1996:168) Sıklık ve süreklilik kriterleri, tanımın
esasını oluşturmaktadır. Mobbing terimi, psikolojik şiddet, bakı, kuşatma, taciz, rahatsız etme
veya sıkıntı verme, özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf olduğu
örgütlerde, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan,
uzun süreli sistematik baskı uygulaması olarak tanımlanır (Bilka, 2009:1).
Davenport ve arkadaşlarına göre duygusal bir saldırı olan mobbing; bir kişinin diğer
insanları kendi rızaları ile veya rızaları dışında başka bir kişiye karşı etrafında toplaması ve
sürekli kötü niyetli hareketlerde bulunma, ima, alay ve karşısındakinin toplumsal itibarını
düşürme gibi yollarla, saldırgan bir ortam yaratarak, söz konusu kişiyi işten çıkarmaya
zorlamadır (Yılmaz, 2008:335).
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise, mobbing’i , kişi veya gruplara karşı güç kullanarak,
onların fiziksel, ruhsal, ahlaki ve sosyal gelişimlerine zarar veren tutum ve davranışlar olarak
tanımlar (Akgeyik vd., 2009:96).
Tanımlardan da görüleceği üzere, mobbing, uygulayıcıların, hedef aldıkları kişileri
yıpratmak, yıldırmak ve işten uzaklaştırmak için sistematik olarak sergiledikleri tutum ve
davranışlardır diyebiliriz.
Leymann, mobbing hareketlerinin tipolojisini, mağdurun etkilenmesi bakımından
5 kategoride tanımlar (Leymann, 1996:170):
Birinci kategori: İletişime yönelik saldırılar :
(kişinin çevresiyle iletişimini sınırlamaya yönelik davranışlar, sürekli sözünün kesilmesi,
yüksek sesle azarlanması, karar süreçlerinin dışında tutulması, sözel saldırı ve tehdit alması)
İkinci kategori: Sosyal ilişkilere yönelik saldırılar :
(iş arkadaşların veya amirlerinin mağdurla konuşmaması, yokmuş gibi davranmaları,
odasının diğerlerinden izole bir yere taşınması)
19
Üçüncü kategori: Kişisel imajına yönelik saldırılar :
(mağdurun hakkında söylentiler yayılması, bir özrüyle alay edilmesi, konuşmasıyla,
yürüyüşüyle, etnik kökeniyle ilgili alaycı espriler yapılması, isim takılması)
Dördüncü kategori: Mesleki kariyerine yönelik saldırılar :
(mağdura ya hiç iş verilmemesi ya da kapasitesinin altında veya çok anlamsız işlerin
verilmesi )
Beşinci kategori: Sağlığına yönelik saldırılar:
(mağdurun, tehlikeli, ağır ve zor işler yapmaya zorlanması, şiddet hatta doğrudan cinsel taciz
uygulanması)
Mobbing’in ortaya çıkmasının birçok nedeni vardır. Örneğin;
-Mobbing uygulayan kişinin kıskanç, ikiyüzlü, narsist, nevrotik, aşırı kontrolcü, toleranssız,
başkalarının güç duruma düşmesinden keyif alan, kötü niyetli, agresif, Obsesif, ön yargılı
kişiler olması,
-Mağdurun yaratıcı, yenilikçi, bağımsız, entelektüel, üstün meziyetli, başarıya yönelik, iyi
niyetli, sevimli, kuruma ve işe bağlı kişiler olması,
-Örgütlerde, kurumsal kültürün oluşmaması, otokratik lider anlayışıyla yönetilmesi, etkin
iletişim kanallarının kullanılamaması, takım çalışmalarına yer verilmemesi, çatışma
sebeplerinin göz ardı edilmesi, insan odaklı örgüt kültürü yoksunluğu.
Leymann, mobbing sürecinde 5 aşama belirlemiştir.
(Kırel, 2008:11 içinde Davenport, Schwartz, Eliot, 2003:20)
Birinci aşama: Bir anlaşmazlık, sıkıntılı bir olay yaşanır, henüz mobbing davranışı yoktur
ama tepkiler tacize dönüşme potansiyeli taşır.
İkinci aşama: Psikolojik saldırılar ve saldırgan davranışlar sergilenmeye başlar.
Üçüncü aşama: Yönetim, psikolojik tacize ortak olur
20
Dördüncü aşama: Mağdur, sistemli ve yıpratıcı davranışlara olumsuz tepkiler vermeye
başlayınca, zor insan veya akıl hastası olarak damgalanır. Yönetimin yanlış tutumu bu negatif
döngüyü hızlandırır. Sonuçta, işten kovulma veya zorunlu istifa söz konusudur.
Beşinci aşama: Yaşanan duygusal gerilim sonucu, travma sonrası davranış bozuklukları, ve
psikosomatik hastalıklar ortaya çıkar. Mobbing’e maruz kalan kişilerin, kendilerine,
kurumlara ve topluma verdikleri zararlar sonucunda, hem kurum, hem kişi zarar görür, ayrıca
topluma maliyeti de yüksektir.
Toplum üzerindeki etkileri :
Mağdurların sağlık giderlerinin artması, erken emeklilik istemeye eğilim göstermeleri,
sosyal sağlık ve emeklilik sigortası sistemi üzerinde ki yükü arttırmaktadır.
Örgüt üzerindeki etkileri :
Bu durumun içinde olsunlar ya da olmasınlar, örgütler bundan ciddi boyutta
ekonomik zarar görürler. Mağdurun işten ayrılmasına bağlı olarak kıdem veya emeklilik
tazminatları, kaliteli işgücü kaybı, yüksek iş devir hızı, yeni işe alım süreçlerinin ve işe
alınanların eğitim maliyetleri. Bu zararların daha da önemlisi örgüt kültürü içinde ki
değerlerin zarar görmesidir. Örgütsel imajı lekelenen işletmeler, istihdam edecek yetenekli,
kaliteli çalışan bulmakta zorluk çekecektir.
Mağdur üzerindeki etkileri :
Psikolojik Taciz, kişiler üzerinde fiziksel ve psikolojik açıdan ciddi sonuçlar doğurur.
Bu sonuçlar, kişilerin şiddete dayanma gücüne bağlı olarak değişmekle birlikte her birey
bundan zarar görür. Bu zarar sadece kişiyi değil, ailesini de etkiler.
(Ç.Mercanlıoğlu,2010,Çalışma Hayatında Psikolojik Tacizin(Mobbing) Nedenleri,Sonuçları
ve Türkiye’ deki Hukuksal Gelişimi)
Mobbingin kişisel ve örgütsel etkileri üzerine yapılan bir araştırmada uygulama
alanına giren işletme çalışanlarındaki çalışma stresi ve iş performansı ile mobbing (Psikolojik
21
Yıldırma) uygulamaları arasındaki ilişkiler tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmanın
bulgularında, işletme çalışanlarının genel olarak psikolojik yıldırma davranışlarına maruz
kalmadıkları görülmüştür. Çalışanların iş stresi ve iş performanslarının psikolojik yıldırma ile
aralarında anlamlı bir ilişkinin bulunduğu saptanmıştır.
Bu araştırmanın sonucunda;
Örgütlerin başarılarının temelinde insan faktörü birinci derecede önemlidir. Örgütlerin
kurulması, işlemesini sağlayan ve birtakım amaçlar doğrultusunda harekete geçiren insan
unsurudur. Dolayısı ile bireyin nitelikleri ne kadar fazla ise örgütün etkinliği de o derece de
artacaktır. Bu bağlamda, psikolojik yıldırmanın tamamen işyerinde gerçekleşen bir olgu
olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekir.
Araştırmanın sonuçlarından da anlaşılacağı üzere, çalışanların psikolojik yıldırma
algıları oldukça düşük olup, sadece mesleki konuma saldırı algısı nispeten biraz yüksektir.
Stres boyutları için de aynı düşüklükten söz edilebilir, yine sadece iş stresi boyutu nispeten
biraz yüksektir. Ayrıca yapılan değerlendirmeler sonucunda, işyerinde psikolojik yıldırma ile
iş stresi ve iş performansı arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. İşgörenlerin stresli
iş ortamından kaynaklı olarak psikolojik yıldırmaya maruz kaldıkları göz önüne alınarak,
yöneticiler, iş zenginleştirme, olumlu örgüt iklimi yaratma, rol çatışmalarını önleme, iletişim
kanallarını şeffaflaştırma, çalışanların gereksinimlerine önem verme ve bunları giderme
yolunda çaba sarf etme, stres kaynakları ve stres yönetimi hakkında işgörenin eğitimi
sağlama gibi yollarla işyerindeki stresi yönetmelidir.
Konu ile ilgili daha önce yapılmış çalışmalar da incelendiğinde NAQ ölçeği, işyerinde
tacize maruz kalma potansiyelini ve bunun sıklığını ortaya koyması bakımından önemlidir.
Ölçeğin mimarları Einarsen ve Raknes (1997) duygusal saldırı ve tacizin organizasyonlarda
yıkıcı
problemlere
neden
olduğunu,
yine
meslektaşlar
arasındaki
iletişimdeki
memnuniyetsizliğin ve iletişim probleminin de duygusal saldırı ile bağlantılı olduğunu
22
vurgulamışlardır. NAQ ölçeğinin faktör analizini yapan Niedl (1995) kişilere saldırı, sosyal
izolasyon ve fiziksel şiddet gibi davranışlardan bilgiler sağlamıştır. Adams (1992) ve
Crawford (1997) işyerindeki duygusal tacizin örgütsel etkilerine yönelik kullanışlı vaka
analizleri yapmışlardır. Adams işyerinde duygusal tacizin ve saldırganlığın hastalık, düşük
moral, verimliliğin azalması, yüksek oranlı işgücü devirleri, yoğun iş stresi ve düşük iş
performansı gibi yüksek maliyetli sonuçlara neden olduğuna vurgu yapmıştır. Bu bağlamda,
çalışanların kendi çalışma ortamları içerinde duygusal saldırı hakkında eğitilmesi ve
aydınlatılması (Sheehan, 1998: 38) onları tacize maruz kaldıklarında kendilerini
koruyabilmeleri adına önemli bir çözüm yolu olarak önerilmiştir. Sonucu ortaya çıkmıştır.
(Y.Demir, M.Fedai Çavuş,2009 Mobbing’in Kişisel Ve Örgütsel Etkileri Üzerine Bir
Araştırma)
SDÜ Tıp Fakültesinde yapılan bir anket çalışmasında çalışanların Mobbing
(Psikolojik Şiddet) davranış veya davranışlara gösterdikleri tepkilere göre; Çalışanların
verdikleri cevaplar doğrultusunda; yazılı olarak şikâyet edenlerin geçerli yüzdesi % 1,9; sözlü
olarak şikâyet edenlerin geçerli yüzdesi % 11,7; karşılık verenlerin geçerli yüzdesi %0,6;
hiçbir şikâyette bulunmadan durumu kabullenenlerin geçerli yüzdesi %15,6 ; eylemi yapan
veya yapanların haklı olduklarını düşünenlerin geçerli yüzdesi %0,6; bu türden kötü bir
davranışa maruz kalmayanların geçerli yüzdesi %67,3 olduğu görülmüştür.
(H.Yavuz 2007, Çalışanlarda Mobbing (Psikolojik Şiddet) Algısını Etkileyen Faktörler:
SDÜ Tıp Fakültesi Üzerine Bir Araştırma)
Mobbingin varlığı teknik olarak kabul edilmekle birlikte, bu sorunun çözümü
üzerinde bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Bu bağlamda yapılan çalışmalar ışığında mobbing
üzerine yapılan çalışmalarda da görüldüğü üzere çözüm önerilerinin hemen hemen tamamının
örgütlenme ve toplu hareket etme üzerine kurulu olduğu görülmektedir. Çünkü mobbingin
yasal olarak ispatı çok zordur ve olaylar iki kişi arasında geçtiğinden işyerindeki kameralar
23
ses kaydı almadığından psikolojik saldırı anında herhangi bir delil bulunamamaktadır. Bu
konuda açılan örnek davalar incelendiğinde mahkemelerin delil bulamadığından şahit istediği
görülmektedir. Mobbinge maruz kalan mağdur kişinin, psikolojik desteğin yanı sıra hukuki
desteği de talep etmesi hukuki anlamda delil toplamasına yardımcı olacak bir profesyonel
görevliden yardım almasını sağlayacaktır. İncelenen araştırmalarda pek çok kişinin mobbinge
maruz kalmasının neticesinde saldırganı sözlü olarak uyardığı ve bu konuda neticeler aldığı
görülmüştür. Mobbing saldırısına uğrayan bir mağdurun ilk atması gereken adım saldırganı
sözlü olarak uyarmaktır. Saldırganın bu konuda bilinçsiz davranışta bulunmuş olması
neticesinde sözlü olarak uyarılması halinde davranışları tekrar etmediği görülmektedir.
Mağdur kişinin sözlü uyarısının ardından davranışların devam etmesi halinde saldırının
bilinçli olduğunu kavrayabiliriz. Saldırının, saldırgan tarafından bilinçli bir şekilde
yapıldığının görülmesi halinde bir üst makama yani amirine ve yönetime bildirilmesi söz
konusu olmalıdır. Sorunların bir kısmının bu yolla çözüldüğü görülmüştür. Ancak yönetimin
saldırganı desteklemesi, olayın üzerine gitmemesi, bu konuda vurdumduymaz bir tavır
sergilemesi mağdurun hukuki destek almasını gerektirir. Öyle ki hukuki destek hem delil
toplamasına yardımcı olacak hem de nasıl davranması gerektiğini belirleyici bir rol
oynayacaktır. Çünkü saldırıya uğrayan birinin psikolojisi bozulacak ve hareketlerini kontrol
etmesi zorlaşacaktır. Bu bağlamda saldırıya uğrayan mağdur hiç istenmeyecek sonuçlar
doğuracak çok farklı tepkilerde verebilir. Süreç başladığında rahatsız olmaya başlayan
mağdurun psikolojik destek alması gerekir. Gerekli deliller toplandığında hukuki süreç
başlatılarak yasal yollardan mağduriyetin giderilmesi talep edilir.
Tüm bunlar sürecin aşamaları ve süreç esnasında yapılması gerekenlerdir. Oysa
mobbingde asıl hedefin saldırı başlamadan önce işyerinde mobbing karşıtı bir işyeri
kültürünün oluşturulması gerektiği olmalıdır. İşyerinde toplu halde çalışanların mobbing ile
ilgili bir köşe oluşturmaları, mobbing ile ilgili afişler pankartlar hazırlayıp çeşitli yerlere
24
asmaları, çeşitli dergiler makaleler hazırlamalı ve toplu çalışmalar yaparak mobbing
konusunda diğer çalışanları bilinçlendirmeleri aynı zamanda bu hareketinin toplu bir hareket
olduğunu bu saldırıyı gerçekleştirecek olanlara bildirmeleri gerekir.İşyerinde örgütlü hareket
edilmelidir. İşyerine yeni gelen bir çalışan saldırı pozisyonuna geçmeden önce bu konuda
alınan tavrı ve yapılan çalışmaları görmelidir. Bu saldırının gerçekleşmesini engelleyecektir.
İşyeri yönetimi de bu kültürün oluşması neticesinde mağdurları destekleyecek ve mağdurların
yanında olacak şekilde tavır alacaktır.
Devletin mobbing konusunda yaptırımları olmalı, tüm insan kaynakları birimlerine
resmi yazılar ile mobbingin işyeri toplantıları ile anlatılmasını sağlamalıdır. Devlet nezdinde
bu konuda teknik destek ofisleri oluşturulmalı ve mobbing mağdurlarının bu ofisten
faydalanabileceğini hukuki ve psikolojik destek alabileceklerini bildirmelidir. Henüz
ülkemizde mobbing ile ilgili düzenlenmiş bir yasa yoktur. Yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
İşyeri yönetmeliklerinde mobbingin cezai yaptırımı yoktur. İşyeri yönetmeliklerine cezai
yaptırımlar eklenmelidir.
Tüm vakalarda ve de taranan literatür içinde yer alan örneklerde en büyük sorun
üçüncü aşamada ve dördüncü aşamada belirginlik kazanan yönetimin de mobbinge katılma
olgusudur. Liderlik başarılı bir örgüt için anahtar bir özelliktir. Liderlik özelliklerinin
bulunmadığı yöneticiler mobbinge destek olmakta ve hatta şirket sahipleri ile birlikte bu
olguyu bir strateji olarak kullanmaktadırlar.
Örgüt sahiplerinin ve yöneticilerinin kendi faaliyet alanlarında değişen ticari akımlar
ya da rekabetin yönü gibi konulara gösterdikleri ilgiyi, örgütlerinin performansını bu
derecede etkileyebilen mobbing olgusuna da göstermeleri ve iş yerlerinde psikolojik tacizi
kovmak için ellerinden geleni yapmayı şirket hedefi haline getirmeleri gerekmektedir. Bu
konuda bilinçli bir üst yönetim, alt yöneticilerin ulaşmak için her yolu denedikleri sayısal
hedeflerin yanına, çatışmaları mobbinge dönüşmeden ve hem çalışanlar hem de örgüt lehine
25
çözme konusunda da performans hedefleri koyarsa alt yöneticiler tacizcileri desteklemek
yerine kurbanları desteklemeyi seçeceklerdir.
Kurbanların çoğu mobbinge maruz kalmaya başladıklarından itibaren kademe kademe
yalnızlaştıklarını anlatmaktadırlar. Yalnız olmadıklarını hissedebilmeleri için devletin ilgili
kurumlarına bağlı danışma masaları oluşturulmalı, gerekli haller için ücretsiz yasal ve tıbbi
yardım ve danışma hakkı tanınmalı, telefon hatları kurulmalı ve sanal ortamda kurbanların
kimliklerini deşifre etmeden deneyimlerini paylaşacağı platformlar oluşturulmalıdır. Çünkü
cinsel taciz gibi psikolojik tacizde de kurbanlar başlarına geleni çoğu zaman saklama eğilimi
göstermekte ve paylaşımda bulunmadıkları için bu duruma maruz kalanın sadece kendileri
olduklarını düşünmektedir. Bundan sonraki aşamada gelen kendini suçlama hali mobbingin
psikolojik durum üzerindeki etkilerine bir yenisini eklemektedir. Birçok ülkede bu amaçla
kurulmuş web siteleri faaliyettedir. Türkiye’de de www.mobbingturkiye.net bu sitelere en
güzel örnektir.
Ayrıca örgütlerin içinde de önlemler alınmalı, çalışanlar mobbing konusunda
bilgilendirilmelidir. Sendikaların aktif olarak faaliyette bulunduğu örgütlerde bu aksiyon
sendikal çalışmalar aracılığı ile gerçekleştirilebilir. Diğer örgütler için ise bu önlem kurumsal
iletişim ya da benzeri departmanlar aracılığı ile alınmalı, mobbing konusunda çalışanları
aydınlatıcı dokümanlar hazırlanmalı, konferanslar ve çalışmalar düzenlenmelidir.
Kuşkusuz yasal düzenlemeler ve emsal niteliği oluşturabilecek davalar, ceza almadan
sıyrılabileceğini düşünerek tacize devam eden zorbaları engelleyecek en etkili önlem
olacaktır. Hem örgüt içi yönetmeliklerde hem de çalışma hukuku içinde mobbing
uygulamalarına karşı yer alacak caydırıcı cezalar kurbanların da haklarını aramaktan
kaçınmamasını sağlayacaktır.
26
Mobbinge karşı örgüt içinde özellikle insan kaynakları departmanları bilgilendirilmeli
ve gerekirse yeniden yapılandırılmalıdır. İnsan kaynakları uzmanları arasında yetkili bir
çalışan mobbing konusunda eğitilmeli ve örgüt nüfusu bu yönde bilgilendirilmelidir.
Mobbinge maruz kalan kurban durumunun açık edilmeyeceğini bilerek bu departmana
başvurabilmeli ve sorunlarının adil bir şekilde çözüleceğinden emin olmalıdır.
Örgüt içinde mobbinge karşı bir kültür oluşturulmalı, etik kuralları içersinde
psikolojik tacize karşı yaklaşımlar da yer almalı, yazılı ve görsel yollarla tüm örgüte
duyurulmalı, vizyon ve misyon için oluşturulduğu gibi mobbinge karşı da sloganlar
oluşturulmalı ve böylece yeni katılan çalışanlar dahi örgüt içinde bu tip uygulamaların asla
yanıt bulamayacağını ilk günden öğrenmelidir.
Şirket birleşmelerinde yönetim entegrasyon sürecinde ortaya çıkacak çatışmalar
karşısında adil ve belirgin bir tavır almalı, çatışmaların şiddeti artmadan çözüm bulunması
için duyarlı ve bir o kadar tarafsız davranmalıdır. Kurumda açık iletişimin her seviyede, tüm
ast‐üst ilişkilerinde uygulanması ve beklentilerin açıklıkla dile getirilebilmesi gereklidir.
Entegrasyon sürecinde dönüşümcü liderlik özellikleri olan yöneticilerin göreve gelmesi olası
çatışmaları ve mobbing uygulamalarını önleyecektir.
(C.Altuntaş, 2010, Mobbing Kavramı Ve Örnekleri Üzerine Uygulamalı Bir Çalışma)
Genel anlamda mobbing konusundaki bilimsel makalelerin ve araştırmaların neticede
organize hareket etme gereksinimi üzerinde durduğu görülmektedir. Organize hareket eden
çalışanların hukuki anlamda hiçbir sorun yaşamayacağı çok net bir şekilde ortadadır.
Mobbing mağdurlarının çözüm yolu organize hareket etmek ve işyerinde organize örgütlü bir
kültür oluşturmak olmalıdır. Mobbing saldırısına maruz kalan kişilerin yalnızlığa itildiği
görülmektedir. Örgütlü organize hareket edilirse bu durum ortadan kalkmış olacaktır. Hukuki
anlamda da mahkemeler tarafından delil olmadığı için istenilen şahitler örgütlü bir
organizasyon için çok rahat temin edilir nitelikte olacaktır. İşyerinde mobbing saldırganına ve
27
işyeri yönetimine karşı organize yapılan örgütlü çalışmalarda onların tavrına karşı doğal bir
refleks halini alacağından dolayı örgütlü ve organize hareket mobbing saldırı oranını büyük
ölçüde azaltacaktır. İşyerindeki örgütlü organize hareketlerin neticesinde oldukça düşen
mobbing saldırıları zaten mahkemede şahit temin etmek sorunu da kalmayacağından
mobbingin büyük ölçüde sorun olmaktan çıktığı görülecektir. Ancak devlet yaptırımları
şarttır. Devlet yaptırımları olması halinde; İşyeri yönetmeliğinde mobbing cezalarının yer
alması halinde, işyerindeki mobbing olayı hukuki zemine taşınmadan önce işyerindeki
örgütlü organize personeller tarafından mobbing saldırısı ile ilgili tutanak tutularak yönetime
bildirilip ceza-i müeyyidenin uygulanması sağlanabilecektir. Dolayısıyla hareketlerinin suç
olduğuna kanaat getiren saldırgan için bu caydırıcı bir durum olacaktır. Ülkemizde
mahkemeler iş yoğunluğundan dolayı uzun süre dosyaları karara bağlayamamakta bu süreç
zaten psikolojik etki yapan mobbing saldırıları mağdurun daha da kötü bir duruma gelmesine
sebep olmaktadır. Devlet yaptırımlarının, mobbingin yasal zemine oturtulması gerekliliği ve
işyerindeki organize hareketleri gerek sendikal örgütler gerekse devlet nezdinde ya da
çalışanların gönüllü çalışmaları ile organize edilerek örgütlü hale getirilmeleri gerekmektedir.
7-Sonuç ve Değerlendirme:
Literatürdeki pek çok bilimsel çalışma, gözlem, anket ve makalelerin taranması
neticesinde; işyeri içerisinde mobbinge karşı örgütlenme kültürünün oluşturulması
gerekliliğinin olduğu görülmektedir. Devlet nezdinde yürütülecek çalışmalar neticesinde
mobbing saldırılarının ceza-i müeyyidesi belirlenmek suretiyle işyeri iç yönetmeliklerine
eklenmesi mobbing saldırılarının azalmasında yarar sağlar. Türk hukukunda bizzat tanımı
yapılmış, mobbing ile ilgili ceza yaptırımı olan herhangi bir yasal madde yoktur. Kanun
maddelerinin eklenmesi mobbingin yasal olarak tanımlanması ve hukuki açıdan hakkını yasal
yollarla aramak isteyen mağdurlar için bir dayanak oluşturacağından, mobbing ile ilgili
maddelerin eklenmesi gerekliliğinin büyük ölçüde saldırıları engelleyeceği görülmektedir.
28
İşyerinde çalışanlar tarafından mobbinge karşı örgütlenme, organize ve toplu hareket
etme hem işyerindeki çalışan mağdurlar tarafından mobbingin tanınmış olması, suç
olduğunun anlaşılması ve bu konudaki yasal haklarının bilinmesini sağlayacaktır. Aynı
zamanda saldırganlar tarafından grup halinde hareket edildiğinin görülmesi caydırıcı
olacaktır ve mobbing saldırılarını azaltacaktır. Hukuki anlamda delil toplama sorunu yaşayan
mağdurlar mahkemelerin istediği şahitleri de bu konudaki bilinçli örgütlenme sayesinde
temin edebilecektir. Tepki toplu halde verileceğinden ve doğal bir refleks oluşacağından
işyeri yönetimi de mağdurdan yana tavır alacaktır. Mağdur böyle bir durumda hukuki
anlamda da üstün duruma gelecektir. İşyeri iç yönetmeliklerinde ceza yaptırımı eklenmesi
halinde, örgütsel hareket eden mobbing mağdurları tutanak tutarak, bu tutanakları yönetime
sunmak suretiyle öncelikle saldırganın işyeri iç yönetmeliklerine göre cezalandırılmasını
sağlamış olacak ve hukuki anlamda da mahkemeye sunulacak delilleri bu tutanaklar yoluyla
elde etmiş olacaklardır. Organize hareket eden işyeri mobbing örgütleri; mobbing
mağdurunun, mağduriyete uğrama anında psikolojisini bozmaya sebep olan “yalnızlığa
itilme” probleminden de kurtarmış olacaktır. Mobbinge karşı bilinçlenme ve organize olma
işyerlerinde mobbing saldırısına uğrama ihtimali olan çalışanlar tarafından yürütülen
çalışmalar neticesinde mobbing saldırısına maruz kalma oranını düşürecektir.
Tüm bunların ışığında işlenen mobbing suçlarının azaltılması ve çözümlenmesi adına,
Devlet tarafından yapılması gereken hukuki ve yasal düzenlemeler, mobbingin hukuken
tanınması ve tanımlanması, işyeri yönetmeliklerine disiplin ve mobbing suçlarının cezalarının
eklenmesi aynı zamanda işyeri kameralarının modernize edilerek ses kayıtları da yapması
sağlanmalıdır. İşyeri çalışanları tarafından saldırıya maruz kalma oranının en asgariye
indirilebilmesi için, işyerlerinde mobbing örgütlerinin kurulması ve toplu hareket edilmesi
her anlamda avantaj sağlayacak ve mobbing saldırısına maruz kalma oranının düşürülmesine
yarar sağlayacaktır.
29
8-Kaynaklar :

Ç.Mercanlıoğlu,
2010,
Çalışma
Hayatında
Psikolojik
Tacizin(Mobbing)
Nedenleri,Sonuçları ve Türkiye’ deki Hukuksal Gelişimi

Y.Demir, M.Fedai Çavuş, 2009 Mobbing’in Kişisel Ve Örgütsel Etkileri Üzerine
Bir Araştırma

H.Yavuz, 2007, Çalışanlarda Mobbing (Psikolojik Şiddet) Algısını Etkileyen
Faktörler: SDÜ Tıp Fakültesi Üzerine Bir Araştırma

C.Altuntaş, 2010, Mobbing Kavramı Ve Örnekleri Üzerine Uygulamalı Bir
Çalışma