Müdürlüğe, Vekâlet Halinde Vekalet Ücreti

Müdürlüğe,
Vekâlet Halinde
Av. Mehmet Akif ULUSOY
Türkiye Belediyeler Birliği
[email protected]
Vekalet Ücreti
I. GİRİŞ
Vekâlet hukuken; vekillikte bulunma, birisini temsil etme. Başkası nâm ve hesabına bir sözleşmeyle temsil
eden kimse. Bakanlık, nâzırlık, icra organında görev alan ve
belli işleri yürüten kişinin makamı1 olarak tanımlanmaktadır.
10’uncu maddesinde herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi
düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle
ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu hüküm
altına alınmıştır.
Devlet memurluğu kadrolarına vekâleten atananlar
ile görevlendirme yoluyla yürütenlerin vekâlet aylığı ödemelerinin ne şekilde olacağına dair uygulamada sürekli olarak
cevaplanması gereken konular arasında yer almaktadır.
Keza Anayasa Mahkemesi’nin bir içtihadında konu
şu şekilde açıklanmıştır.
Bu makalemizde son yargı kararları ışığında uygulamada tereddütlere neden olan vekâlet aylıkları ve tazminatlarının ödenip ödenmeyeceği konusu incelenmiştir.
II. ANAYASAL ÇERÇEVE
Anayasamızın Cumhuriyetin nitelikleri başlıklı 2’nci
maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin, toplumun huzuru, milli
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,
Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti
olduğu düzenlenmiştir.
Anayasanın 2’nci maddesinde açıklanan Türkiye
Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne göre
kişilerin çalışmalarının karşılığının verilmemesi hukukaaykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldıracak, belirsizlik ortamına neden olacaktır.
Yine Anayasamızın Kanun önünde eşitlik başlıklı
1
http://www.sozluk.adalet.gov.tr/Liste.aspx?harf=V
4
“Anayasa’nın 10. maddesinde, “Herkes, dil, ırk, renk,
cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar” denilmektedir.
Bu kural, birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı
düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur. Anayasa’nın amaçladığı eylemli değil, hukuksal eşitliktir.
Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı
hukuksal durumlar ayrı kurallara
bağlı tutulursa Anayasa’nın
öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz. Başka bir
anlatımla, kişisel nitelikleri
ve durumları
özdeş olanlar
Aylık; Bilim, Haber, Yorum ve Aktüalite Dergisi
MEVZUAT
arasında, yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar
yapılamaz. Durumlarındaki ve hukuki statülerindeki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve
uygulamaları gerekli kılabilir.”
Daha sonra Anayasa Mahkemesi bir başka kararında ise yukarıdaki içtihada da atıf yaparak aşağıdaki şekilde
bir açıklama getirmiştir.
“Eşitlik ilkesi, şekli hukuki eşitlik ve maddi hukuki eşitlik olarak iki anlamda yorumlanabilir. Şekli hukuki eşitlikten
kastedilen kanunların genel ve soyut nitelik taşıması, yani
kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır. Anayasanın
10’uncu maddesinin, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa “imtiyaz” tanınamayacağı yolundaki ikinci fıkrası da
bu anlamda bir eşitliği hedeflediği anlaşılmaktadır. Ancak
şüphesiz ki, eşitlik ilkesinin anlamını şekli hukuki eşitlikle
sınırlandırmak mümkün değildir. Maddi hukuki eşitlik, şekli eşitliğin ötesinde, aynı durumda bulunanlar için haklarda
ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve
sorumluluklarda, fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma
zorunluluğunu içermektedir. Bu anlamda eşitlik ilkesinin ihlal edilmiş olup olmadığının anlaşılabilmesi için Anayasa’ya
uygunluk denetiminde sadece kanunların genel ve soyut
nitelik taşıyıp taşımadıklarının değil, onların içeriklerinin de
araştırılması gerekir.”
Anılan maddenin devamı ek fıkralarında kadınlar ve
erkekler eşit haklara sahip olduğu ve Devletin, bu eşitliğin
yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olduğu ifade edilmiştir. Ayrıcabu maksatla alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine
aykırı olarak yorumlanamayacağı ve Hiçbir kişiye, aileye,
zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı düzenlenmiştir.
Ancak bu ilkeye çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve
vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için
alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılamayacağına
ilişkin hüküm eklenerek istisnai bir hüküm getirilmiştir.
şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu
kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki
beden ve fikir çalışmalarının, zorla çalıştırma sayılmayacağı
hüküm altına alınmıştır. Eşitlik İlkesi ise en temel anlamda
Anayasa’nın 10. ve 55. maddelerinde de ifade edilmiş, 10.
maddede “Herkes, dil, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi
inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” kuralına yer verilmiştir. 55.
maddenin kenar başlığı ise “Ücrette Adalet Sağlanması”
şeklindedir.2
IV. ÜCRETTE ADALET SAĞLANMASI
Anayasamızın 55’inci maddesine göre ücret emeğin karşılığıdır ve Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun
adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan
yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.
V. GENEL ÇERÇEVE
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86’ncı maddesine göre; memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin
cezası uygulaması ve görevden uzaklaştırma nedenleriyle
işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum
içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan atanan vekil
memurlara vekâlet görevinin 3 aydan fazla devam eden süresi için vekâlet aylığı ödenmekte iken yakın zamana kadar,
atama, emeklilik, istifa vb. gibi herhangi bir sebeple boşalan
kadrolara atanan vekil memurlara vekâlet aylığı ödenmemekte, boş kadrolara ait görevler lüzum görüldüğü takdirde
memurlara ücretsiz olarak gördürülmekteydi. Bu durum-
Devlet organları Anayasamıza göre ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun
olarak hareket etmek zorundadırlar.
III. ZORLA ÇALIŞTIRMA YASAĞI
Anayasamızın 18’inci maddesinde hiç kimsenin zorla çalıştırılamayacağı ve angaryanında yasak olduğu düzenlenmiştir.
Yine bu hükme bir istisna hükmü getirilerek; şekil ve
Temmuz 2014 • Yıl: 14 • Sayı: 166
2
T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E: 2009/17321 K: 2011/19795
T: 30.6.2011
5
MEVZUAT
vekalet aylığının ödenmeyeceğinin belirtildiği görülmektedir.
da aynı görevi vekâleten yürüten memurlardan, Kanun’un
86’ncı maddesinde belirtilen sebeplerle boşalan kadro görevini vekâleten yürütenler vekâlet aylığı alırken, herhangi
bir sebeple kadronun boşalması sebebiyle bu kadro görevini yürütenler vekâlet aylığı alamamakta idi. Boşalan bu
kadroların kimi zaman yıllarca doldurulamaması nedeniyle,
bu görevi vekâleten yürüten devlet memurları bu göreve
ait her türlü sorumluluğu (riski) üstlenmelerine rağmen, bu
kadroya ait haklardan yararlanamamaktadırlar. Bu durum
Anayasanın 2’nci maddesinde düzenlenen ‘Hukuk devleti’
ilkesine, 10’uncu maddesinde düzenlenen ‘Kanun önünde
eşitlik’ ilkesine, 18’inci maddesinde düzenlenen ‘Angarya
yasağı’ ilkesine ve 55’inci maddesinde düzenlenen ‘Ücrette
adalet’ ilkesine aykırılık içermektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 86,
174 ve 175’nci maddeleri ile 160 Seri No’lu Devlet Memurları
Kanunu Genel Tebliği birlikte değerlendirildiğinde, bir görevin
memurlar eliyle vekaleten yürütülmesi halinde aylıksız vekaletin asil olduğu, vekalet aylığı ödenebilmesi için vekilin asilde
aranan şartları taşımasının zorunlu olduğu daimi boş bir kadroya kurum içinden vekalet halinde istisnai durum haricinde
Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve
Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 5 inci maddesinde müdür kadrosu görevde yükselmeye tabi kadrolar
arasında sayılmış olup, 7’inci maddesinde de idari müdür
kadrosuna atanabilmek için; 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 68 inci maddesinin (b) bendinde belirtilen atama
şartlarının taşınması, fakülte veya dört yıllık yüksekokul mezunu olunması, son müracaat tarihi itibariyle üç yılı uzman,
şef, ayniyat saymanı, kontrol memuru ve muhasebeci kadrosunda olmak kaydıyla en az on yıllık hizmetin bulunması
gibi özel şartlar getirilmiştir. 99 seri no’lu Devlet Memurları
Genel Tebliğinde ise asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunamadığı takdirde, hizmetin aksamadan yürütülebilmesi bakımından herhangi bir şekilde boşalmış veya
boş bulunan bir görevin öncelikle varsa yardımcıları, yoksa
asilde aranan şartlara en yakın personel tarafından tedviren
gördürülmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir.
VI. YASA METİNLERİ
14/07/1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nun vekalet ile ilgili 86’ncı maddesi şöyledir:
“Vekâlet görevi ve aylık verilmesinin şartları:
Madde 86- Memurların kanunî izin, geçici görev,
disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma
nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde
yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya
açıktan vekil atanabilir.
Bir görevin memurlar eliyle vekâleten yürütülmesi
halinde aylıksız vekâlet asıldır.
Ancak, ilkokul öğretmenliği (Yaz tatili hariç), tabiplik, diş tabipliği, eczacılık, köy ve beldelerdeki ebelik
ve hemşirelik, mühendis ve mimarlık, veterinerlik, vaizlik, Kur’an kursu öğreticiliği, imam-hatiplik ve müezzin-kayyımlığa ait boş kadrolara Maliye Bakanlığının izni
(mahallî idarelerde izin şartı aranmaz) ile açıktan vekil
atanabilir.
Aynı kurumdan ayrılmalar dolayısıyla atanan vekil
memurlara vekâlet görevinin 3 aydan fazla devam eden
süresi için, kurum dışından veya açıktan atananlarla kurum içinden ilkokul öğretmenliğine atanan öğretmenler ile
veznedarlık görevine atananlara göreve başladıkları tarihten itibaren vekâlet aylığı ödenir.
6
Aylık; Bilim, Haber, Yorum ve Aktüalite Dergisi
MEVZUAT
Bu Kanuna tabi kurumlarda çalışan veteriner hekim
veya hayvan sağlık memurları, veteriner hekim veya hayvan sağlık memuru bulunmayan belediyelerin veterinerlik veya hayvan sağlık memurluğu hizmetlerini ifa etmek
üzere bu hizmetlerle ilgili kadrolara vekâlet aylığı verilmek
suretiyle atanabilirler.
Yukarıda sayılan haller dışında, boş kadrolara ait
görevler lüzum görüldüğü takdirde memurlara ücretsiz
olarak vekâleten gördürülebilir.
Bu Kanuna tabi kurumlarda, mali, nakdi ve ayni sorumluluğu bulunan saymanlık kadrolarının boşalması halinde bu kadrolara işe başladıkları tarihten itibaren vekâlet aylığı verilmek suretiyle memurlar arasından atama yapılabilir.”
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86’ncı
maddesinin birinci fıkrasında idarenin, dolu kadrolara kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil
atayabileceği belirtildikten sonra ikinci fıkrasında aylıksız
vekâletin asıl olduğu kurala bağlanmış; dördüncü, beşinci
ve yedinci fıkralarında da bu kuralın istisnalarına yer verilerek aylık verilecek durumlar tek tek sayılmıştır.
Aynı maddenin altıncı fıkrasında ise önceki fıkralarda açıklanan ve aylık ödenmesini gerektiren haller dışında da boş kadrolara ait görevlerin idarece lüzum görüldüğü takdirde memurlara vekâleten gördürülebileceği
düzenlenmiştir. Söz konusu kuralda, idareye dolu kadrolar ve diğer fıkralarda açıkça zikredilenler dışındaki boş
kadrolar yönünden de vekâleten atama yetkisi verilirken,
bu atamaların ücretsiz olacağı belirtilerek ikinci fıkrada düzenlenen genel kural tekrarlanmıştır.
Bu itibarla 657 sayılı Kanun’un 86’ncı maddesinin
altıncı fıkrasının, boş kadrolara vekâletin aylıksız olmasının değil, boş kadrolara vekâleten atama yapılabilmesinin
dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır. Boş kadrolara
vekâletin aylıksız olmasının dayanağı, ikinci fıkrada yer
alan aylıksız vekâletin asıl olduğu yolundaki kuraldır.
Altıncı fıkrada “ücretsiz olarak” ibaresine yer verilmiş olması, ikinci fıkrada belirtilen kuralı tekrarlamaktan ibaret
olup bu konuda oluşabilecek tereddütleri giderme amaçlıdır. Dolayısıyla 657 sayılı Kanun’un 86’ncı maddesinin
altıncı fıkrası, uygulanacak kural niteliği taşımamaktadır.
VII. ANAYASA'YA AYKIRILIK SORUNU
657 sayılı Kanun’un 86’ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen sebeplerle geçici olarak boşalan kadro göTemmuz 2014 • Yıl: 14 • Sayı: 166
revini vekâleten yürüten memurlar aylık alırken, herhangi
bir sebeple sürekli olarak boşalan kadro görevini vekâleten
yürütenlerin aylık alamadıkları, boş kadroya vekâlet eden
devlet memurunun her türlü sorumluluğu üstlenmesine rağmen bu kadroya ait haklardan yararlanamamasının “hukuk
devleti”, “kanun önünde eşitlik”, “angarya yasağı” ve “ücrette
adalet” ilkelerini ihlal etmesi nedeniyle, kuralın Anayasa’nın
2, 10, 18 ve 55’inci maddelerine aykırı olduğu açıktır.
Memur hukukunda vekâlet, asıl görevlinin iş başında
olmadığı bazı durumlarda kamu hizmetlerinde aksama yaşanmaması için bu kişinin bulunduğu kadroya tanınan hak
ve yetkileri kullanmak üzere başka bir kişinin atanmasıdır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 86. maddesinde bir kadroya vekâlet görevi düzenlenmiştir. Anılan
maddenin ikinci fıkrasında, “Bir görevin memurlar eliyle
vekâleten yürütülmesi halinde aylıksız vekâlet asıldır.” denilmek suretiyle vekâlet görevinin kural olarak aylıksız olacağı
hükme bağlanmıştır. Buna göre bir görevi vekâleten yürüten
memura aylık ödenebilmesi, kanunda açıkça vekâlet aylığı
ödenmesini öngören bir düzenlemenin varlığına bağlıdır.
657 sayılı Kanun’un 86’ncı
maddesinin dördüncü fıkrasında
vekâlet aylığı ödenmesini
gerektiren bazı istisnalar
düzenlenmiştir. Sözü
edilen istisnalardan biri de aynı
kurumdan
dolu kadroya vekâleten atanma
durumudur.
Bu husus,
7
MEVZUAT
“Aynı kurumdan birinci fıkrada sayılan ayrılmalar dolayısıyla atanan vekil memurlara vekâlet görevinin 3 aydan fazla
devam eden süresi için, … vekâlet aylığı ödenir.” şeklinde
ifade edilmiştir.3
“… birinci fıkrada sayılan…” ibaresiyle, aynı kurumdan vekil olarak atanan memurlardan vekâlet aylığı hakkı
tanınanlar, 657 sayılı Kanun’un 86’ncı maddesinin birinci
fıkrasında belirtilen kanunî izin, geçici görev, disiplin cezası
uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle meydana gelen ayrılmalar dolayısıyla vekâleten atananlarla,
yani dolu kadroya vekâlet edenlerle sınırlandırılmış; emeklilik, istifa, ölüm veya naklen atama gibi bir nedenle sürekli
bir biçimde boşalan kadrolara vekâleten atananlara vekâlet
aylığı ödenmesinin yolu kapatılmış durumdaydı. Dolayısıyla
kurum içinden dolu kadroya vekâleten atanan memur aylığa
hak kazanırken, kurum içinden boş kadroya vekâleten atanan memur vekâlet aylığı hakkından mahrum kalmaktaydı.
Anayasa Mahkemesi 2012 /11 E: 2012/104 K: 5/7/2012
tarihli kararı ile Anayasa’nın 10’uncu maddesinde öngörülen
eşitlik ilkesinin, hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olduğu ve bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmekte olduğunu, eşitlik ilkesinin amacının, aynı durumda
bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını
sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayrım yapılmasını ve
ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğunu ifade etmiştir. Bu
ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı
kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden ayrı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmeyecektir. Durum ve
konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için
değişik kuralları gerekli kılabilecektir. Kişiler aynı hukuksal
durumlar için aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara
bağlı tutulurlarsa Anayasa’nın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlâl
edilmiş olmaz.4
Kanun koyucunun, istisnaî bir nitelik taşıyan vekâleten atama yoluna, boş kadrolar yönünden gereksiz olarak
başvurulmasını engellemek ve idareyi boşalan kadrolara
asaleten atama yapmaya zorlamak amacıyla boş kadro ile
dolu kadro arasında ayrım yaptığı anlaşılmaktadır. Ancak
Anayasa Mahkemesi boş ya da dolu kadroya vekâlet eden
memurların yaptıkları işin niteliği aynı olduğu halde bunlar
arasında vekâlet aylığı yönünden kadronun boş veya dolu
olmasına göre ayrım yapılması eşitlik ilkesine aykırı5 olduğuna karar vermiştir.
VIII. SONUÇ
Kanunda yer alan “boş kadroya kurum içinden
veya dışından aylıksız vekalet asıldır” ibaresinin Anayasa
Mahkemesi kararından sonra anlamı kalmamıştır. Bu
çerçevede dolu kadroya üç aydan sonra ödenen vekalet
aylığı Anayasa Mahkemesi kararından sonra boş kadroya vekalet edenlere de ödenecektir. Bir göreve vekaleten
atanan memurlara vekalet edilen görevin kadro derecesinin birinci kademesinin üçte biri ödenmektedir. Bu çerçevede vekalet aylığının rakamsal tutarı ise;
Aylık= (Gösterge + Varsa Ek Gösterge) x Katsayı /3
Bu formülü somutlaştırmak gerekirse;
A Kurumunda boş bulunan 1. Dereceli bir daire
başkanlığına vekalet halinde daha önce zam ve tazminat farkı ödenmekte iken vekalet aylığı ödenmemekteydi.
Ancak, yeni duruma göre ödenecek vekalet aylığı ödenecektir. Buna göre ödenecek brüt vekalet aylığı; (1320
+3000) x 0,071589/ 3 = 103 TL dir.6
3
Anayasa Mahkemesi 2012/11 E. 2012/104 K. 5.7.2012 tarih
8
4
Anayasa Mahkemesi 2012/11 E. 2012/104 K. 5.7.2012 tarih
5
Anayasa Mahkemesi 2012/11 E. 2012/104 K. 5.7.2012 tarih
6
http://www.memurlar.net/haber/256050/
Aylık; Bilim, Haber, Yorum ve Aktüalite Dergisi