ĠSTANBUL ANADOLU NÖBETÇĠ ĠCRA HUKUK MAHKEMESĠ

ĠSTANBUL ANADOLU NÖBETÇĠ ĠCRA HUKUK MAHKEMESĠ’NE
DAVACI
: ………… (T.C: ……………)
…………… İstanbul
VEKĠLLERĠ : Av. Aytekin TETİK– Av. Ahmet AYDIN Adres Antette
DAVALI
: …………. (T.C:…………)
……………….. Kocaeli
KONU
:
1- 12 Mayıs 2014 tarihinde yapılan tebligatın, usulsüz ve yasaya aykırı olmasından
dolayı ödeme emrini ihtiva eden tebligatın iptali,
2- Tebligatın iptaline bağlı olarak, tebligattan 28.05.2014 tarihinde haberdar olan
müvekkilin imzaya açıkça ve ayrıca itirazlarını içerir dava dilekçesinin sunumu,
tedbiren takibin durdurulması istemi ve nihai kararla da takibin iptali davasıdır.
ĠCRA DOSYASI: İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün 2014/…. Esas sayılı dosya.
AÇIKLAMALAR
:
TEBLĠGATIN USULSÜZLÜĞÜNE ĠLĠġKĠN
Yukarıda anılan icra dosyasından müvekkile gönderilen ödeme emri, usulüne uygun
olarak tebliğ edilmemiş, müvekkilin tebligattan haberdar olması engellenmiştir.
Müvekkilin hissedarı olduğu ……………. İç ve Dış Tic. A.Ş.’ye gönderilen,
müvekkilin şirket hisselerinin haczi için gönderilen yazı 28.05.2014 tarihinde şirkete tebliğ
olmasıyla işbu icra takibinden müvekkil haberdar olmuştur.
Yapılan tebligat işlemi hukuka aykırıdır. Şöyle ki;
-
-
Tebligat memuru ödeme emri çıkarılan müvekkilimin o adreste ikamet ettiğini
mevzuatta yazan kişilere sorup, araştırıp kayıt altına alması gerekirdi, ancak
komşulara, apartman ve site görevlilerine danışılarak herhangi bir araştırma
yapmadan ve buna dair durumu da tutanağa derç etmeden tebligat yapması usulsüz
olmuştur.
Müvekkil, kendi imal ettiği bir sitede ikamet etmekte olup, tahminimizce memurun
görevlilerle görüşme yapmaksızın tebligatı doğrudan muhtara götürmesi durumu
vaki olmuştur.
o Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2002/1552 E. 2012/3218 K. ve 12.03.2002 tarihli
kararında da belirtildiği gibi ‘…TEBLĠGAT MEMURU’NUN, MUHATABIN
ADRESTE BULUNMAMA SEBEBĠNĠ BĠLMESĠ MUHTEMEL KĠġĠLERDEN
TAHKĠK EDEREK BEYANLARINI TEBLĠĞ TUTANAĞINA YAZIP ALTINI
ĠMZALATMASI…’hali vuku bulduğundan tebligatın usulüne uygun olmadığı
yönünde karar vermiştir.
o Yine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2004/13917 E., 2004/14308 k. VE 23.12.2004
tarihli kararında; ‘…maddede belirtilen kiĢilere sorularak imzaları da alınmak
suretiyle muhatabın (ya da muhatap namına tebligatı alabilecek olanların) bu adreste
bulunduğu tevsik edilmeden Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesine göre yapılan tebligat
iĢlemi geçersizdir…’ şeklinde karar verilmiştir.
o Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/12-244 2004/13917 E., 2005/225 K. ve
06.04.2005 tarihli kararında ‘…Borçluya yapılan ödeme emri tebligatının bu
kurallara uygun bulunmadığı açıktır. Zira, yukarıda açıklandığı üzere tüzükte
belirtilen kimselerden gerekli soruşturmanın yapılıp yapılmadığı hususu tebliğ
mazbatasında adı geçen komşu M.S.’nin imzasının bulunmaması nedeniyle
onamsız kalmış; tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği ve
fakat bulamadığı belgelenmemiş, tebliğ memuru tarafından yazılan beyan,
onun mücerret sözünden ibaret kalmıştır. Bu durumda, ödeme emrinin
borçluya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olduğunun kabulüne olanak
yoktur…’ şeklinde karar verilmiştir.
Bu emsal kararlar ışığında sorulması gereken bir takım sorular vardır.
1- Memur tebligatı koskaca sitede, güvenlik görevlilerinin çok sayıda olduğu ve
güvenlikten geçmeden apartman kapısına ulaşmanın mümkün olmadığı sitede sadece
bir komşunun mu beyanına başvurmuştur?
2- Başvurulan bu kişi isim vermekten ve imzadan imtina mı etmiştir?
3- Öylesine büyük bir yerde neden sadece ismini vermeyen hayali bir kişiyle muhatap
olmuştur?
4- Tebliğ memurunun matbu kaşesinde yazılı olan ‘2 nolu haber kağıdı kapıya asıldı’
kelimesini kesinlikle kabul etmiyoruz. Müvekkil her gün aynı kapıyı kullanarak evine
girmekte olup, fırsatı varken takibe itiraz etmemesi, buna rağmen de süresini kaçırıp o
kadar uğraşlar verip alacak miktarının onlarca kat daha fazla zarara girerek
malvarlığına haciz koydurduktan sonra bu mücadeleyi vermesi hiçbir normal
vatandaştan beklenemez. Bu bakımda postacı gerçeğe aykırı olmasına rağmen
ihmalkarlıktan kaşeyi zarfa derç etmiş ve durum bu hale gelmiştir
ĠMZAYA ĠTĠRAZ
Müvekkil, şirketine gönderilen hisse haczi müzekkeresiyle hakkında başlatılan icra
takibinden 28.05.2014 günü haberdar olmuş, dolayısıyla 5 günlük itiraz süresi içinde
kambiyo takibine itiraz ediyoruz.
İcra takibine dayanak olan bono üzerindeki imza müvekkile ait değildir. Şöyle ki;
İcra müdürlüğü’nün hal-i hazırdaki kasasında saklanan ve icra takibine dayanak olan
350.000,00 TL bedelli bono üzerindeki imza müvekkile ait olmayıp alacaklı tarafından kötü
niyetle icra takibine konu edildiği ve üzerindeki imzaların müvekkilden sadır olmadığı
iddiasındayız. Bu konu ile ilgili de ayrıca İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç
duyurusunda bulunma hazırlığı içerisindeyiz.
Söz konusu icra dosyası incelendiğinde müvekkile ait çok sayıda gayrimenkule
birinci sıradan haciz konulduğu, bu gayrimenkullerden sadece birisinin dahi dosya
alacağını kapatmaya yeterli olduğu görülecektir, bu bakımdan alacak miktarının çok
üstündeki gayrimenkuller üzerindeki hacizler alacaklının sözde alacağını fazlasıyla
temin etmektedir.
Müvekkil, Demirli İnşaat adı altında çok büyük inşaat projelerine imza atmış, halen
daha devam eden ve kamuoyunda da meşhur olan birtakım büyük projeleri mevcuttur, hal
böyleyken davaya konu icra dosyasından müvekkilin …… A.Ş. ve …..Yapı A.Ş.’deki
hisselerine pay haczi konulmuş ve alacak miktarının 20 katından daha fazla alacağa haciz
tatbik edilmiştir. Dolayısıyla icra dosyası kat kat fazlasıyla temin edilmiştir.
Davalının bu taşkın hacizleri zaten alacağını garanti altına almaya yeterli olup icra
takibinin işbu davanın tensibiyle beraber ihtiyaten durdurulmasını, bu kararın da yapılan
taşkın hacizler göz önünde bulundurularak teminatın yapılan hacizler olarak kabul
edilmesini talep etmekteyiz.
FAĠZ ORANINA ĠTĠRAZ
İmzaya açıkça ve ayrıca inkar etmemizin yanı sıra faiz işletilirken yasal faiz oranının sınırı
aşılmış olup, bu oranı kabul etmemekteyiz.
KAMBĠYO NĠTELĠĞĠNE ĠTĠRAZ
İcra dosyası içerisinde bulunan Protokol başlıklı yazı üzerindeki imza ve bono üzerindeki
imza müvekkil tarafından kesinlikle kabul edilmemektedir. Ayrıca düzmece olduğunu iddia
ettiğimiz bu protokolde dahi senedin ödeme gününün boş olduğu zikredilmesine rağmen
nasıl olurda icra takibine konu bono üzerinde vade günü bulunmaktadır. Bu nedenle
davalının iddiaları arasında dahi çelişkiler mevcuttur.
NETĠCE VE TALEP:
- Öncelikle tebligatın usulsüzlüğüne karar verilerek tebligat tarihi olarak 28.05.2014
tarihinin baz alınmasına,
- Tensip ile beraber icra dosyasının tedbiren durdurulmasına,
- İcra takibine konu olan bono üzerindeki imzanın müvekkilden sadır olmaması,
- Müvekkilin işbu kambiyo evrakından dolayı borçlu olmaması iddialarımızın tahkikat
ile tespit edilmesine gerekli imza incelemelerinin yapılmasına,
- Davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilerek,
davamızın kabulüne bu dosyaya ilişkin yargılama masrafları ve karşı yan vekalet
ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini bilvekale talep ederiz.02.06.2014
Saygılarımla
Davacı Vekili
Av. Aytekin TETİK - Av. Ahmet AYDIN