Zor Öğrencilerle Başa Çıkma Yolları

Zor Çocuklarla Başa Çıkma Yolları
Hasan Basri DURSUN > [email protected]
Giriş
Literatürde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu “DEHB” (Attention Deficit
Hyperactivity Disorder “DEHB”) olarak tanımlanan zor çocuklara, geçmiş yıllara göre bugün
okullarda daha çok karşılaşılmaktadır. Günümüzün modern yaşam biçimi, beslenme
alışkanlıkları, ailedeki çocuk sayısının azlığı, boşanmış aileler, kalıtım, aşırı şımartılma vs.
gibi nedenlerin bir sonucu olarak gösterilen bu zor öğrencilerin sayısı gittikçe artmaktadır. Bu
konuda aileler ve öğretmenler de bazen ne yapacaklarını bilemez hâle gelmiştir. Bu durum,
özellikle öğretmenlerin mesleki kariyerlerini olumsuz etkilemekte hatta kendilerini başarısız
olarak görmelerine bile neden olmaktadır. Bu zor öğrencilerle ders yapmak birçok eğitimci
için bir sinir harbi hâline gelmiştir.
DEHB ne demektir?
DEHB, çocuk ve gençlerde özyönetim becerisinin yetersizliği olarak tarif edilmekte,
kısaca “dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu” olarak adlandırılmaktadır. Bu rahatsızlık
üç şekilde kendini göstermektedir:
- Dikkat veya yoğunlaşma eksikliği
- Bedensel huzursuzluk ve güçlü hareket etme isteği, atılganlık hiperaktivite,
- Dürtüsel ve düşünmeden hareket etme.
DEHB’i teşhis ederken aşağıdaki özellikler dikkate alınmalıdır:
- Ayrıntılara dikkat etmez veya okul çalışmalarında dikkatsizlik nedeniyle yanlış yapar.
- Oyun oynarken veya ders çalışırken oyununa veya dersine uzun süre dikkatini
veremez.
- Kendisiyle konuşulduğunda karşısındakini pek dinlemez.
- Yönerge ve talimatlara uygun davranmaz veya okulda kendisine verilen işleri
sonlandıramaz.
- Görev ve etkinlikleri organize etmede zorlukları vardır.
- Uzun süre zihinsel bir uğraşı gerektiren işlerden uzak durur ve okul çalışmalarına
katılmada isteksizlik gösterir.
- Sık sık okulda veya evde eşyalarını unutur. Örneğin kalemini, ev ödevi defterini,
oyuncağını veya kitabını unutur.
- Gündelik işlerini yaparken sık sık unutkanlık gösterir.
- Dış uyarıcılar nedeniyle dikkati kolayca dağılır.
Okul çocuklarında görülen arazlar:
- Okulun ilk yıllarında psikomotor becerilerinde ve yazı yazma konusunda
beceriksizlikler gösterir. Çok çaba göstermesine rağmen ev ödevlerini güzel yazamaz ve
defterini düzenli tutamaz. Verilen bir işi veya görevinin ne zaman başlayacağını ve nerede
bitireceğini sık sık unutur. Unutkanlık çok sık yaşanan bir durumdur. Kendisine sıkıcı ve zor
geldiğinden aldığı bir işi bitirebilmek için çok zorlanır. Örneğin bir şey alması için görev
verildiğinde yapacağı işin yarısını henüz yoldayken unutur. Sürekli büyüklerinden uyarılar
alır. Artan uyarılar karşısında da iyice gerginleşir fakat bu yüzden daha fazla unutkan hâle
gelir. Kötü sözler ve kızgın ifadeli uyarılar karşısında artık iyice hassaslaşan çocuk, en küçük
bir uyarıda bile hemen ağlamaya başlar.
- Çocuğa bir olay hakkında soru sorulduğunda olay hakkında akıcı ve doğru bir şekilde
cevap veremez. Kendisi hakkında gerçekçi değerlendirmelerde bulunamaz. Sürekli,
bilmiyorum veya unuttum, der ya da sadece omzunu silker. Çevresindekilere güven duygusu
veremez.
- Ders sırasında kendisinin adı söylendiğinde başka bir gezegenden geliyormuş gibi
davranır. Öğretmenin sorusu karşısında uzun bir süre bekledikten sonra verdiği cevaplar
sınıfın gülmesine yol açar. Aynı çocuk, derse ilgisinin olduğu başka bir zamanda ise
öğretmeninin sorularına doğru ve yerinde cevaplar verebilir. Derste parmak kaldırdığında
öğretmen kendisine değil de başka bir öğrenciye söz hakkı verip sonra ona da söz hakkı
verdiğinde bu kez o ne söyleyeceğini unutur ve sınıfın kendisine gülmesine yol açacak kadar
ilgisiz cevaplar verebilir. Bu durum karşısında ise cesaretini iyice yitirir ve bir daha parmak
kaldırmaz.
- İlgi duyduğu konularda yerinde, olağanüstü, çok güzel cevaplar verirken kendisini
ilgilendirmeyen konularda ise sorulara ilgisiz cevaplar verebilir.
- Kendinden küçük çocuklarla oyun oynarken oyunu zenginleştirecek çok güzel fikirlere
sahiptir. Hayvan sevgisi çok fazladır. Küçükler tarafından çok sevilir.
- Arkadaşları arasında tembel veya başarısız olarak tarif edilir. Tamamen kavgacı ve
kışkırtıcı olmamasına rağmen akranları tarafından kenara itilir.
- Sık sık tırnağını yeme, herhangi bir şeyi çiğneme veya duvar kâğıdını tırnağı ile
yırtma, duvarı eliyle oyma gibi davranışlar sergiler. Gerginliğini gidermek için saçıyla başıyla
oynar.
Neler yapılabilir?
Yapılması gereken en önemli şey anlayış değişikliğidir. Çocuğun unutkanlığı veya
tembelliği karşısında ona kızarken asla çocuğun kişiliği hedef alınmamalıdır. Çünkü çocuğa
ne kadar sert tepki verilirse çocuk o kadar çok içine kapanır ve kendine olan güvenini o kadar
kaybeder. Beklentilerin çokluğu karşısında ise çocuk korkuya kapılacak, korku da çocuğu
daha çok başarısız kılacaktır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar, verilen yönergeleri ilk defada
tam olarak anlamazlar. Eğer çocuğa bir ödev yaptırılacaksa ilk önce yapılacak iş, öğrencinin
kendi ağzından bu ödevin tekrar ettirilmesidir. Bunu yaparken çocuğun karşısında değil
yanında durarak kısa bir sürelik omzuna veya koluna dokunarak ona cesaret verilmelidir. Bu
çocukların bir davranışı otomatik hâle getirebilmesi için bazen 8-10 defa tekrar edilmesi hatta
daha fazlası gerekebilir.
Öğretmen tarafından verilen yönergeler kısa ve basit olmalıdır. Övgüler ve düzeltmeler
çok kısa tutulmalı fakat sık sık yapılmalıdır. Bu çocukların sorunlarıyla başa çıkabilmelerine
yardım etmek için öğretmenlerin nazik ve cesaret verici davranışta bulunmaları her zaman
gereklidir. Örneğin dersi dinlemediğini fark eden öğretmen, bu öğrencisine “Şu an aklın
nerede?” yerine “Şu an bilmeni istediğim bir şey söyledim.” demesi çocukta daha olumlu etki
bırakarak onun derse odaklanmasına yardımcı olabilir. Hangi saatte ne yapacağını gösteren
bir zaman çizelgesi yardımıyla ve bir kişinin gözetiminde bu çocuklar, birçok işini ve
sorumluluğunu yerine getirebilir. Yalnız başına bırakıldığında ise yıllar geçse bile olumlu bir
sonuç alınamayabilir.
DEHB’li çocuklardan hiperaktif olanlarda dikkat eksikliği görülürken sadece dikkat
eksikliği olan fakat hiperaktif olmayan çocuklar da mevcuttur.
Hiperaktif çocuklardan farklı olarak sadece dikkat eksikliği olan çocuklar,
başarısızlıklarında en büyük payı kendilerine verir; başarısızlık nedeni olarak daha çok
kendilerini görürler. Bu çocuklar, kendileri hakkında çok daha erken yaşlarda olumsuz kanaat
edinmişlerdir. Kendilerinde sürekli olarak suçüstü yakalanmış hissi ve utanma hisleri
geliştirirler. Bu durumlarda çocuğun yanlışını yüzüne vurmak yerine yanlışlığı kısaca
açıklayan, mizahla karışık bir ifadeyle örneğin “Galiba bugün pek gününde değilsin. Öyle
değil mi?” demek daha yararlıdır.
Dikkat eksikliği olan çocuklar da hiperaktif çocuklar gibi akıllarına aniden gelen ilk
fikirleri başarısızlık endişesi, güvensizlik duygusu ve yanlış bir şey yapma veya söyleme
korkusu nedeniyle sınıfla paylaşamazlar. Bu çocuklar ne kadar zeki olursa sınıftaki işi de o
kadar kolaylaşır.
Genellikle 4. ve 7. sınıftan itibaren derslerin zorlaşması ve konuların karmaşıklığı arttıkça
öğrenci zorlanabilir. Bu zorlanmalar sonucunda meydana gelen başarısızlıklarını, olumsuz
davranışlar geliştirerek telafi etmeye çalışılabilirler. Özellikle çok yeme veya sigara gibi
bağımlılıklar geliştirebilirler.
Dikkat eksikliği olan çocuklar hiperaktif çocuklar gibi kontrolden ve takdir edilmekten
olumlu etkilenirler. Bunlara karşı sınırsız sabırlı olunması gerekir.
Dikkat eksikliği olan çocukların tipik sorunları
• Dış uyarıcılardan çabuk etkilenerek dikkatleri çabuk dağılır.
• Sık sık yukarıya veya arkadaşlarına bakarlar.
• Sık sık öğretmenin yönergelerini algılamakta zorluk çekerler veya algılamazlar.
• Ev ödevlerini yapmayı sık sık unuturlar.
• Defter ve kitaplarını sık sık evde unuturlar.
• Sosyal davranışlarıyla da sık sık arkadaşlarını rahatsız ederler.
Bu sorunlar nasıl önlenir?
1. Dikkati dağıtan uyarıcı kaynaklar uzaklaştırılmalıdır.
Doğrudan öğretmene yakın, tek başına ve arkadaşlarıyla göz kontağı kuramayacağı yerde
oturtulmalıdır. Sınavlarda dikkatini dağıtmaması için bir paravanla dış uyarıcılara karşı
korunmalıdır.
2. Çok fazla konuşarak bilgi karmaşası oluşturulmamalıdır.
Örneğin, öğretmen tahtaya yazı yazarken aynı anda başka bir şey hakkında konuştuğunda,
öğrenciler kendi aralarında konuşurken veya yazı yazmakla meşgulken öğretmen
konuştuğunda, aynı anda öğrenciler konuştuğunda veya öğretmen belirli bir konu üzerinde
sabit kalmayıp sürekli konu değiştirdiğinde bu öğrencilerin dikkati çabuk dağılır. Öğretmen
anlaşılır ve kısa cümlelerle konuşmalıdır.
3. Sınıfın önünde azarlanmamalıdır.
Dikkat eksikliği olan öğrenciler hayal kurabilir, dikkatleri çabuk dağılabilir ve
yanındakiyle konuşabilirler. Bunları bilinçli yapmazlar. Bu sırada herkesin önünde
azarlanmaları onun gözünde anlaşılmaz, agresif bir öğretmen davranışı olarak hissedilir. Bu
onu öğretmene karşı şaşkın ve güvensiz hale getirir. Bu azar, sıkıntıyı daha fazla içinden
çıkılmaz hale getirir. Öğrencinin kendisini sınıf arkadaşları arasında gülünç duruma düşmüş
hissetmesine, sınıf arkadaşlarından uzaklaşmasına ve öğretmeninden kendini soyutlamasına
yol açar. Bunun yerine sözsüz olarak hafifçe sırtına dokunarak, eliyle kitabını işaret ederek,
bir eşyasını alarak ya da kızmadan gülümseyerek kısaca derse katılmasını sağlayacak sessizce
bir uyarıda bulunmak onu olumlu etkiler.
4. Gergin durumlarda yaptığı olumsuz davranışlar için deliller getirmemek.
Dikkat eksikliği olan öğrenciler heyecanlı, öfkeli veya çaresiz oldukları durumlarda
beyinlerinde öz yönetim habercilerini pek algılayamazlar. Çocuklar bu durumda kendilerine
sunulan delilleri kabul etmek istemezler. Bu argümanlar onları sakinleştirmez; bilakis onu
oradan uzaklaştırıp sınıfın dışında bir kişinin gözetiminde bekletip sakinleşmesi
beklenmelidir.
5. Kontrolsüz serbest çalışmalardan uzak tutmak.
Yapılandırılmamış gelişi güzel olarak yapılan dersler, öğrencilere geniş serbest hareket
alanı verir. Bu durumdan dikkat eksikliği olan öğrenciler olumsuz etkilenir. Onun için dersler
adım adım bir birini takip eden karmaşık olmayan yönergelerle kendi kendini kontrol etmesini
sağlayacak açıklıkta ve ders işleniş basamaklarının sürelerinin önceden tespit edildiği bir ders
olmalıdır.
Nasıl davranmalıdır?
Sevgiyle durum öğrenciye izah edilmelidir.
Dikkat eksikliği olan öğrenciler çok fazla azarlandığı ve başarısızlıkla karşılaştığı için
özsaygısı zayıflamıştır. Erkekler daha çok yaramaz davranışlarla bunu gösterirken kızlar ise
sık sık hayal âleminde gezinerek gösterirler. Bu öğrencilere karşı sakin ve dostça muamele
edilmeli, olumsuz eleştiriden çok, istendik davranışlar hakkında ikazda bulunulmalıdır.
Dikkat eksikliği olan öğrenciler kişilik özelliklerinden çok etkilenirler: sevdiği öğretmenin
dersine daha fazla ilgi gösterip daha iyi öğrenirken sevmediği öğretmenlerden tam tersine
hiçbir şey öğrenmezler.
Net ifadeler kullanılmalıdır.
İhtimal içeren “belki, eğer” gibi sözler yerine kesinlik ifade eden cümleler kurulmalıdır.
Örneğin “Eğer yağmur yağmazsa balık tutmaya gideriz.” yerine “Yağmur yağmıyor o halde
balık tutmaya gidiyoruz.”
Dersler, ilginç ve saydam yapılandırılmış olmalıdır.
Dikkat eksikliği olan öğrenciler, bir derse dikkat verebilmek için güçlü ama çok fazla
olmayan uyarıcılara ihtiyaç duyarlar. Öğretmenler öğrencinin dikkatini çekebilmek için
resimlerle, renklerle, şekillerle ve dikkat çekici grafiklerle konusunu anlatmalı ve öğrencinin
kendine özgü fikirlerini ortaya koyabilmesi için ucu açık sorular kullanmalıdır. Dikkat
eksikliği olan öğrenciler sürekli kesintisiz uyarıcıya açlık duyan bir beyne sahip oldukları için
bu durumlara daha iyi tepkide bulunurlar.
Bir ders saatinin taksimatı öğrencinin anlayacağı şekilde konular bölüm bölüm, özet
olarak levhalara veya defterine yansıtılmalıdır.
Öğrencinin somut olarak öğrenebilmesi ve işlenilen konunun öğrenilip öğrenilmediğini
kontrol etmek için arada bir öğrenci test edilmelidir. Bu konuda özellikle kısa testlerden
yararlanılabilir.
Ders konuları tekrar edilmeli ve dersin amacı açık ve anlaşılır olmalıdır.
Öğretmenin son derste veya dersin sonunda dersin amacını yeniden hatırlatarak dersin
kısa bir özetini yapması DEHB’li öğrencilerin yeni öğreneceği derste öngöremeyeceği
zorluklara yenik düşmesini engeller.
Dikkat eksikliği olan öğrenciler dağınık ve beklenmedik zorluklar karşısında paniğe
kapıldıklarından dersin amacı birden fazla tekrar edilmeli, açık ve net olarak gösterilmelidir.
Bunun için üç adım tavsiye edilir:
1. Her dersin başında dersin amacının açık ve anlaşılır bir şekilde belirtilmesi,
2. Amacın tahtaya başlık olarak okunabilir şekilde yazılması,
3. Her dersin sonunda dersin amacının tekrar edilmesi.
Öğrencinin hareketlendirilmesi ve etkin katılımı sağlanmalıdır.
Öğretmen, öğrencinin dersten koptuğunu anladığında önlem alarak öğrencinin tekrar
derse odaklanmasını sağlamalıdır: dikkat eksikliği olan öğrenciler, tahtayı silmek, bir metni
sesli olarak okumak, çalışma yapraklarını sınıfa dağıtmak gibi hareket içeren işlere
yönlendirilerek bu sağlanabilir.
İstenmeyen davranışlar açık bir şekilde gösterilmeli ve tekrar edilmelidir.
Dikkat eksikliği olan öğrenciler sık sık unuttuklarından ve zihinleri dağınık olduğundan
verilen yönergelerin tekrar edilmesine ihtiyaç duyarlar. Bunlar derse bireysel ve eşli
çalışmalarla, elini kaldırıp söz alarak katılabilir. Bunu sağlamak için sınıfta sosyal birlikteliğin
uyumu için kuralların ve yaptırımların yer aldığı bir sınıf sözleşmesinin hazırlanması ve
bunun sık sık okunarak tekrar edilmesi yararlı olacaktır.
Öğretmenin pozitif sınıf yönetimi çocuğun özyönetimini geliştirir.
Öğretmenin sınıf yönetimi, istisnasız uyulmak zorunda olunan öğretmen davranışları
şeklindeyken bu yönetime karşı sınıfın tutumuna ödül ve mahrum bırakma şeklinde cevap
verilir. Bunu yaparken yönergeler pozitif olarak formüle edilmeli, hep olumlu davranışlar
söylenmeli ve farkında olmaksızın beyne kazınmalıdır. Örneğin “Gevezelik yapma!” ifadesi
yerine “Sessiz olun!” denmelidir. Böylece çocuğun özyönetimi, yönergeyi okuyarak sessizce
aklında tutması “Tahtadaki metni deftere geçireceğim.” şeklinde olacaktır.
Zaman tanınmalıdır.
DEHB’li çocuklar zaman baskısı altında paniğe kapılırlar. Bu nedenle öğretmen soru
sorduktan sonra düşünebilmesi için ona yeterince zaman vermelidir. Çocukla ilgili gözlemler
deftere kaydedilmelidir. Sınavlarda onlara verilen süre konusunda biraz esnek
davranılmalıdır. Masasına bir saat koyarak zamanın nasıl geçtiği fark ettirilmelidir. Ev
ödevleri sakin saatlerde yaptırılmalı son dakikalara bıraktırılmamalıdır.
Her çeşit medya araçları kullanılmalıdır
Bilgisayarda çalışmak öğrencilerin odaklanmasına ve dikkatinin güçlenmesine yardımcı
olur. Tepegöz, projeksiyon makinesi (Bimer), video araçlarını kullanmak odaklanmaya
yardımcı olur.
Olumsuz uyarılar yerine olumlu takviyeler verilmelidir.
Dikkat eksikliği olan öğrenciler azarlandığında veya sürekli uyarıldığında kendine olan
güvenini olumsuz etkilediğinden sık aralıklarla uyarmamak gerekir. Eğer öğrenci uygunsuz
davranışlarla öğretmeninin dikkatini çekmek istiyorsa bu davranışlar görmezden gelinmelidir.
“Asla adam olamazsın! Sen bunu sürekli yapıyorsun! Her zaman böylesin!” gibi
etiketlemelerden uzak durulmalıdır.
Her olumlu davranıştan sonra hemen öğrenciyi övmek çok etkilidir. Kural olarak bir defa
azarlamadan önce üç defa övmek gerekir.
Doğrudan sözle öğrenciyi değerlendirmek yerine birkaç gün geçip günün akışı içinde
yaptığı davranışlar hakkında öğrenciyle konulu bir görüşme yapmak ve bu görüşmede önce
pozitif sonra negatif davranışları birlikte konuşmak gerekir.
Öğrenciye verilmek istenen mesajlar üçüncü bir şahıs hakkında konuşuyormuş gibi yapıp
(örneğin telefonda) onun duyabileceği bir mesafede ikinci bir şahısla konuşulmalıdır.
Her şeye rağmen ümitsizliğe düşmemelidir.
Dikkat eksikliği olan öğrenciler sık sık çok tecrübeli ve her bakımdan yeterli öğretmenleri
bile ümitsizliğe sevk edebilir. Bu durumlarda öğretmenlerin dikkat eksikliği olan öğrencilerin
bu durumlarının beyin sistemlerinin farklı çalışmasından kaynaklandığını bilmesi gerekir. Bu
nedenle ümitsizliğe kapılıp sinirlenmek öğrencinin yararına değildir. Bunun yerine öğretmen
tüm olumsuz davranışları kişiselleştirmeden, üstüne almadan biraz mizahla karışık tepki
vermelidir. İyice sabrının sonuna geldiğini düşündüğünde pencereyi açıp derin nefes alıp en
az iki dakika rahatlamaya çalışmalıdır.
Bu çocuklar neye ihtiyaç duyarlar?
• Oyun, yemek, ev ödevleri, okul gibi durumlar için kesin kurallar ve saatler
belirlenmelidir.
• Derslerin ilgi çekici ve saydam olarak yapılandırılmış olması gerekir.
• Zaman baskısı altında bırakılmamalıdırlar.
• İşler aceleye, son ana bırakılmamalıdır.
• Kontrol etmek gerekir.
• Kurallar bir plan dâhilinde günlük olarak düzenlenip her doğru davranışa puan
verilmelidir.
• Bağımsız iş yapması için zaman tanımalıdır.
• Diğer öğrencilerle mukayese edilmemelidir.
• Davranışlar tutarlı, sabırlı, dayanıklı ve sürekli olmalıdır.
Sonuç
Öğretmenlik sabır, sevgi, bilgi, beceri ve tecrübe gerektiren bir meslektir. Güç, kuvvet ve
zekânın fidanı olan çocuklar, iyi eğitildiğinde zorlukları yenen bir Heraklit, gönüllere aydınlık
ve dünyaya nizam vadeden bir güç haline gelebilir. Ruhları aynalar gibi parlak, fotoğraf
makineleri kadar süratli kayıt yapan çocuklara, verilecek iyi bir eğitim milletimizin bekası
adına en mühim bir esastır.
DEHB’li öğrencileri tanımak, onların öğretmene ve arkadaşlarına yaptığı zor
davranışların kasıtlı değil, tamamen farklı çalışan bir beyin sisteminden kaynaklandığını
bilmek gerekir. Öğrencilerin zihinsel ve bedensel becerilerini en iyi şekilde değerlendirmek
için gereken her türlü önlemi almanın okulun ve öğretmenin sorumluluğunda olduğu
unutulmamalıdır.
Kaynaklar
Umgang mit „schwierigen“ Kindern
Marita Bergson/Heide Luckfiel; Cornelsen Verlag Scriptor,
Bei Stopp ist Schluss! Werte und Regeln vermitteln
Thomas Grüner, Franz Hilt; aol-Verlag,
Dennis: „Ich bin hier der Schulschreck!“
Beate Grabbe; Auer Verlag GmbH;