Ve bu yüzden, tam da bizim Kürdümüz Doğa'nın bağrındaki bu tuhaf yemek ile içinde ortaya çıkmış sıra dışı duyumsamalarla kendinden geçmiş olduğu anda, aynı yoldan, kendisini tanıyanlar tarafından çok zeki ve deneyimli olarak bilinen bir köylüsü gelmiş ve Kürdün tüm yüzünün alev almış olduğunu ve gözlerinin yaşlar akıttığını ve buna rağmen, en önemli görevini yerine getirme niyetindeymiş gibi, gerçek "kırmızıbiber”leri yemesini görerek, şöyle söylemiş. "Seni deli herif, ne yapıyorsun? Canlı canlı yanıp kül olacaksın! Senin doğana çok yabancı olan, bu vahşi saçmalığını yemeği bırak." Ama Kürdümüz cevaplamış: "Hayır, Yeryüzündeki hiçbir şey beni durduramaz. Ben bunları almak için son altı kuruşumu vermedim mi? Ruhum, bedenimden ayrılsa bile, yemeye devam edeceğim." Bunun üzerine, bizim kararlı Kürdümüz – elbette ki böyle yapacağı farz edilmelidir - yemeği bırakmamış, ama kırmızıbiberleri yemeğe devam etmiş. Şimdi fark ettiğinizden sonra, sizin düşünmenize de uygun bir çağrışımın şimdiden ortaya çıkmış olmasını umarım ki bu, bazen bazı insanlarla olduğu gibi, sonunda sizin "anlayış" dediğinize götürmeli. Ve bundan sonra, benim - iyi bildiğim ve çoğunlukla acıdığım, kaçınılmaz tezahürü, eğer bir insan bir şey için para öderse, onu sonun kadar kullanmakla yükümlüdür olan bu insan mirası - olası tüm tedbirleri alma düşüncesinde ortaya çıkan fikir tüm varoluşumda canlandı ki bu sayede siz benim "iştah ve ruh olarak kardeşlerim", söyledikleri gibi, - özellikle "aydın dilinde" yazılmış kitapları okurken, sizin varlığınızın alışık olduğu biçimde - benim yazılarım için para ödemiş olduğunuz için ve bunların genel pratiğe uygun ve kolay okunabilir dilde, yazılmadığını gördükten sonra, bizim Transkafkasyalı Kürdümüzün acı biberleri yerken yaptığı gibi, her ne pahasına olursa olsun, sonuna kadar okumaya mecbur hissetmemeli. 21 Gurdjieff' ve Ouspensky Öğretisi Üzerine Uygulamalı Felsefe ve Psikoloji Çalışmaları www.dorduncuyol.org - facebook.com/dorduncuyol - twitter.com/dorduncuyol Ve bu yüzden, sinemaya gitmesi ve diğer cinsten insanların sol gözüne bakma fırsatını asla kaçırmaması sayesinde, çağdaş insanların "varoluş"unda oluşmuş datadan ortaya çıkan bu özellik yüzünden herhangi bir yanlış anlaşılmadan kaçınmak için, benim bu açış bölümümün söz konusu biçimde basılmasını isterdim, bu sayede herkes, kitabın sayfalarını kendi başına kesmeden okuyabilirdi. Aksi halde, kitap satıcıları, söylendiği gibi, "bahane arar" ve aşağıdaki kelimelerle formüle edilmiş, "Yemi yutmuş olan balığın gitmesine izin verirsen, bir balıkçıdan çok daha fazla aptalsın," tüm kitap satıcılarının temel prensiplerine göre başarısız olmadan hareket ederler ve sayfaları kesilmiş bir kitabı geri almayı reddedecektir. Bunun olacağına dair hiçbir şüphem yok. Aslında, kitapçıların tarafında böylesi bir vicdan eksikliğini tam olarak bekliyorum. Kitapçıların tarafındaki bu vicdan eksikliği hakkındaki kesinliğim, profesyonel bir "Hint Fakir"i olduğum dönem sırasında bende oluşmuş bir datadan geliyor ve belirli bir "ultra felsefi" soruyu aydınlığa kavuşturmak için, kitaplarını alıcılarına yuttururken, çağdaş kitapçıların ve onların satıcılarının otomatikman oluşmuş psişelerinin belirtilerinin çağrışımsal süreçleriyle aşina hale gelişimden kaynaklanıyor. Tüm bunları bilerek ve başıma gelen kazadan sonra adil ve aşırı titiz olduğum için, tekrar etmemeyi durduramam ya da sizi tekrar uyarmaktan kaçınamam ve ısrarla size tavsiye ederim ki, benim ilk kitabımın sayfalarını kesmeye, çok dikkatle okumaya başlamadan önce, bir kereden daha fazla yazılarımın bu ilk bölümünü okuyun. 22 Gurdjieff' ve Ouspensky Öğretisi Üzerine Uygulamalı Felsefe ve Psikoloji Çalışmaları www.dorduncuyol.org - facebook.com/dorduncuyol - twitter.com/dorduncuyol Ama bu uyarıma rağmen, eğer anlatımlarımın kalanıyla da tanışmış olmak isterseniz, geriye benim adıma yapacak bir şey kalmıyor, ama hepiniz için tüm "samimi ruhumla" çok, ama çok güzel bir "iştah" diliyorum ve bu sayede, sadece kendi sağlığınız için değil, ama yanınızdakilerin sağlığı için de, okuduğunuz her şeyi "sindirebilin." "Samimi ruhumla" dedim, çünkü yakın zamanda, Avrupa'da yaşarken ve uygun olan ya da olmayan her durumda, sadece insanın iç hayatına ait olan kutsal isimleri boş yere konuşma düşkünlükleri olan insanlarla sürekli karşılaşırken, diğer bir ifadeyle, hiçbir amaç olmadan yemin etmek ve biraz önce itiraf ettiğim gibi, sadece teoride değil, çağdaş insanlar gibi, ama aynı zamanda pratikte, yüzyıllar boyunca oluşmuş olan popüler bilgeliğin sözlerinin takipçisi olarak, şimdiki duruma benzeyen ve "Roma'da iken, Romalıların yaptıklarını yap" kelimeleriyle ifade edilen - burası, yani Avrupa'daki kurulu geleneklerle uyumu kaybetmemek ve Aziz Musa'nın kutsal dudaklarından, kutsal isimleri boşu boşuna ağza almayın olarak telaffuz edilmiş emirlere uygun hareket etmek için - taze pişmiş moda diller arasındaki en tuhaflarından biri olan ve "İngilizce" adı verilen dili kullanmaya karar verdim ve durumun gerektirdiği her seferinde, kendi "İngiliz ruh"umla yemin etmek için. Konu şu ki, bu moda dilde, "ruh" kelimesi ve ayağın alt bölümü için olan kelime "ayak tabanı", kelimeleri aynı biçimde telaffuz ediliyor ve hatta neredeyse aynı biçimde yazılıyor. Yazılarımın alıcısı olmak için şimdiden yarım aday olan sizin için bunun nasıl olduğunu bilmiyorum, ama benim için, zihinsel arzu ne kadar büyük olursa olsun, çağdaş uygarlığın insanlarının bu belirtilerinde, benim kendine has özgün doğam, öfkeli olmaktan kaçınamaz, mademki, bizim Ortak Baba Yaratıcı'mız tarafından özel olarak sevilen, insanın içindeki en büyüğü, insanın en alt ve kirli olanı gibi isimlendirilebilir ve sıklıkla böyle anlaşılabilir. 23 Gurdjieff' ve Ouspensky Öğretisi Üzerine Uygulamalı Felsefe ve Psikoloji Çalışmaları www.dorduncuyol.org - facebook.com/dorduncuyol - twitter.com/dorduncuyol Bu kadar "felsefe yaptığımız" yeter. Başlangıç bölümümüzün ana görevine geri dönelim, diğer şeyler arasında, kendi uyuşuk düşüncelerimi ve aynı zamanda sizinkileri tahrik etmek ve okuyucuya bir uyarı vermek amaçlanmıştır. Amaçladığım anlatımın planı ve sırasını kafamda çoktan birleştirdim, ama kâğıt üzerinde hangi biçimi alacaklar, açıkça konuşmak gerekirse, henüz kendi bilincimle bunu bilmiyorum; ama bilinçaltımda, bütün olarak bir şeyin formunu alacaklarını şimdiden kesin olarak hissediyorum, tabiri caizse, "sıcak" ve her okuyucunun olağan varoluşuna göre etki yaratacak, tıpkı kırmızıbiberlerin zavallı Transkafkasya Kürdü'ne yaptığı gibi. Şimdi, sıradan köylümüz olan Transkafkasya Kürdü'nün hikâyesine şimdi aşina oldunuz, size bir itirafta bulunmayı kendi görevim sayıyorum. Yazmayı planladığım her şeye bir giriş olarak hizmet eden ilk bölümle devam etmeden önce, "saf uyanık bilinç" adı verilen bölümünüzü bir gerçek hakkında bilgilendirmek isterim ki, bu uyarının devamındaki bölümlerde, düşüncelerimi öylesine bir sırada kasıtlı olarak ve öylesine mantıksal yüzleştirmelerle açıklayacağım ki, bazı gerçek fikirlerin özü, sizin bu "uyanık bilincinizden" otomatik olarak geçebilir ki kendi cehaletleri nedeniyle, birçok insan bunu gerçek bilinç ile karıştırıyor, ama ben bunun uyduruk olan olduğunu doğruladım ve deneyimle ispatladım, sizin "bilinçaltı" dediğiniz şeye ulaşabilir - ki benim fikrime göre, insanın gerçek bilinci bu olmalıdır - bu sayede bu kavramlar mekanik olarak kendileriyle ilgili olarak dönüşümü başlatır ki genel olarak insanın olağan varoluşuna doğru ilerlemeli ve kendi aktif düşünmeleri sayesinde, kendisine, sadece bir ya da iki beyinli hayvan gibi değil, ama insan olarak uygun sonuçlar vermelidir. 24 Gurdjieff' ve Ouspensky Öğretisi Üzerine Uygulamalı Felsefe ve Psikoloji Çalışmaları www.dorduncuyol.org - facebook.com/dorduncuyol - twitter.com/dorduncuyol Bunu başarısız olmadan yapmaya karar verdim, bu sayede, her zaman söylediğim gibi, sizin bilincinizi uyandırmak niyetiyle yazılmış olan bu giriş bölümü, tamamen kendi amacını haklı çıkarabilir ve benim fikrime göre, sadece sizin 'uyduruk bilincinize' değil, ama aynı zamanda gerçek bilincinize ulaşabilir, yani sizin bilinçaltı adını verdiğiniz şey, aktif olarak yansımak için ilk defa sizi zorlayabilir. Eğitim ve kalıtımı ne olursa olsun, her bir insanın "varoluşunda", ne işlevinde ne de belirtilerinde neredeyse hiçbir ortak şeyi olmayan, iki bağımsız bilinç oluşmuştur. Bir bilinç, her türlü mekanik izlenimlerin algılanışından oluşmuştur ki rastlantısal olarak ortaya çıkar ya da başkaları tarafından amaçlı ortaya çıkarılır, neredeyse tüm kelimeleri içerir ki bunlar aslında sadece boş "sesler"dir; ve diğer bilinç, kısmen "daha önceki değişmez maddi sonuçlar"ın insana soyaçekim yoluyla aktarılmasından oluşmuştur ki onun genel varoluşundaki ilgili bölümlerle harmanlanmıştır ve kısmen de bu "maddeleşmiş sonuçların" niyetli olarak ortaya çıkardığı çağrışımsal çatışmalarıyla. Bu ikinci insan bilinci, kendi içinde ve aynı zamanda belirtilerinde, "bilinçaltı" denilen şeyden başka bir şey değildir ve bu biraz önce söylediğim gibi, soyaçekimin "maddi sonuçlar"ından ve insanın kendi niyetiyle ürettiği çatışmalardan oluşmuş, istisnai olarak uygun koşullar altında yapılan, bir çok yıllık deneyimsel araştırmalarıma dayalı benim fikrime göre, insanın olağan varoluşuna hakim olmalıdır. Benim bu kanaatimin bakış açısına göre ki şüphesiz sizler için bu hastalıklı bir zihnin fantezisi gibidir, şimdi sizin gördüğünüz gibi, ben bu ikinci bilinci hiçe sayamam ve bu yüzden, bundan sonraki her şeyin bir girişi olarak hizmet eden yazılarımın bu ilk bölümünü, kendi özüm tarafından, öylesine bir biçimde oluşturmaya mevcut oldum ki, amacım için gerekli olduğu biçimde, sizin her iki bilincinizde de birikmiş olan algılara ulaşacak ve onları "dalgalandıracak". 25 Gurdjieff' ve Ouspensky Öğretisi Üzerine Uygulamalı Felsefe ve Psikoloji Çalışmaları www.dorduncuyol.org - facebook.com/dorduncuyol - twitter.com/dorduncuyol
© Copyright 2024 Paperzz