bitki_sagligi_uygulamalari_ve_kontrolu_projesi

BĠTKĠ SAĞLIĞI UYGULAMALARI VE KONTROLÜ PROJESĠ
Günümüzde ülkelerin üzerinde en çok durdukları konuların başında hızla artan dünya
nüfusunun gıda ihtiyacının karşılanması gelmektedir. Dünyada nüfus gittikçe artarken,
tarımsal üretim alanları giderek azalmaktadır. Ekonomik gelişmelere paralel olarak kişi başına
düşen gelirdeki büyüme sonucu değişen beslenme tercihleri, gıdaya olan talebin kalite ve
miktar olarak artmasına ve tarımsal faaliyetlerde verim ve kalite artışı talebini doğurmuştur.
Bu bağlamda ülkeler birim alandan elde edilen ürün miktarını artırma ve sağlıklı ürün
yetiştirme çalışmalarıyla gıda güvenliği ve güvenilirliğini sağlamaya çalışmaktadırlar.
Türkiye farklı ekolojik bölgelere ve buna bağlı olarak çok zengin bitki çeşitliliğine
sahip olup, 150’nin üzerinde bitki çeşidinin tarımı, yapılmakta, yapılan bu tarımsal üretimden
120 milyon ton ürün elde edilmekte ve bunun 3,2 milyon tonluk kısmının (taze sebze ve
meyve) ihracatı yapılmaktadır. Artan üretim ve ticarete bağlı olarak bitki sağlığı yönünden
zararlı organizmaların kıtalar ve ülkeler arasında olduğu gibi ülke içinde de hareketi ve
yaygınlığı artmaktadır. Bitkisel üretimde uygun yetiştirme teknikleri kullanılarak verim
arttırıcı tüm tedbirler alınsa dahi bitki hastalık, zararlı ve yabancı otları ile mücadele
yapılmadığı takdirde dünya ortalamalarına göre % 30-35 ürün kaybı olmakta, geri kalan
üründe ise göreceli olarak kalite düşmektedir. Bazı ürünlere arız olan zararlı türlerinin zarar
oranı ise %100’lere varabilmektedir. Olası bu kayıpların doğal dengenin de korunarak
önlenmesi gerekmektedir.
Bakanlığımız yıllık mücadele programları kapsamında 200 milyon dekar alanda, 329
hastalık ve zararlı etmen ile mücadele çalışmasını sevk ve idare etmektedir. Ayrıca bitkisel
üretimimiz için büyük risk arzeden 27 farklı zararlı organizmanın ülke çapında karantina ve
takip amaçlı sürveyleri gerçekleştirilmekte ve gerektiğinde eradikasyonu yapılmaktadır.
Bakanlığımızca güvenilir gıda üretimi hedefi doğrultusunda tarladan sofraya güvenilir gıda
arzının sağlanması, taze sebze ve meyvede ihracat ve iç tüketimde yaşanan kalıntı sorununun
çözülmesi, çevre ve insan sağlığı ile fauna ve floranın korunması açısından 2006 yılından bu
güne kadar çok önemli düzenlemeler yapılmıştır. Kontrollü ve az zirai mücadele ilaçlarının
uygulandığı, Entegre Mücadele, Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi ve hasat öncesi pestisit
kalıntı izleme çalışmalarına önem verilmiş, uçakla kimyasalların kullanımı yasaklanmış,
bitkisel üretimde kullanılan bitki koruma ürünlerinin kayıt altına alınması ve
izlenebilirliğinin sağlanması amacıyla üreticilere kayıt defteri tutma zorunluluğu getirilmiş,
bitki koruma ürünlerinin reçeteli satışı ve bitki koruma ürünü uygulayıcılarının
sertifikalandırılması için yasal düzenlemeler getirilmiştir.
Türkiye’de en önemli hububat zararlılarından biri olan süneye karşı zamanında
mücadele ile kalite ve ekonomik kayıplara yol açmayacak şekilde düşük emgi oranlarının
gerçekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda; mücadele bütün yönleriyle ele
alınarak süne yumurtalarına zarar vererek çoğalmasını engelleyen yumurta parazitoitlerinin
(Trissolcus spp.) üretilmesi ve salımı ile yaşam ortamlarının korunması gerekmektedir.
Bitki karantina organizmalarının yayılma riskinin azaltılması için AB ülkelerindeki gibi
ticareti yapılan bitki ve bitkisel üretim materyallerinin üreticiler ve ithalatçılarca kayıt altına
alınarak üretim yerlerinin düzenli olarak kontrol edilebildiği “Bitki Pasaportu ve
Operatörlerinin Kaydı” çalışmalarının etkin yürütülmesi, ülke içerisinde zararlı
organizmaların yaygınlığının tespiti için sürvey çalışmalarına ağırlık verilmesi ve karantina
önlemlerinin alınabilmesi, BM, FAO, IPPC ilkeleri gereğince bitki sağlığı açısından SPS
kapsamında Ülkemizde ticarete konu yaş meyve sebze ürünleri başta olmak üzere ekonomik
önemi haiz bitkisel üretim konularında Zararlı Risk Analizi (ZRA) ve risk analiz
değerlendirmesi yapılması da çok önemli çalışmalardandır.
Ülkemiz her geçen gün büyüyen dinamik bir tarımsal yapıya sahip olup 397 Zirai
Karantina İnspektörü kontrolünde 58 ihraç, 13 Üretim ve çoğaltım materyali girişine yetkili
kapılar, 16 Orman Ürünleri girişine yetkili kapılar ve 24 Diğer bitki ve bitkisel ürünler
girişine yetkili kapılardan gerçekleştirilen dış ticaretinde yıllık 17,7 Milyar TL tarımsal ürün
ihracatı yapılmaktadır. Bu anlamda yeni kurulan beş Zirai Karantina Müdürlüğü başta olmak
üzere bütün Zirai Karantina Müdürlüklerinin ve karantina çalışmalarını yürüten birimlerin
kurumsal ve idari kapasitesinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Sürdürülebilir zirai mücadele faaliyetlerinin yapılabilmesi için sertifikalı ve kısa
süreli hizmetiçi eğitimlerde her yıl 750 civarında teknik personel eğitilmekte, eğitilen uzman
personel tarafından tarla okulları modeliyle tarla bağ bahçe ortamlarında üreticilerin
eğitilerek teknik birikimi artırılmaya farkındalığı ve uygulamaya yatkınlığı geliştirilmeye
çalışılmaktadır. İnspektör, fumigasyon operatörleri ve ISPM 15 kontrolör eğitimleri ile
toplam rakam yılda 1500 personeli bulmaktadır.
B- HEDEFLER
Biyolojik Mücadele, Entegre Mücadele ve Entegre ve Kontrollü Mücadele
çalışmaları yaygınlaştırılarak, hasat öncesi denetimlere ağırlık verilecek, bitkisel üretimde
pestisit kullanımı kayıt ve kontrol edilerek azaltılacak ve hasat öncesi numunelerin analizleri
sonucu ile bitki sağlığı çalışmalarında kimyasalların daha bilinçli kullanımı ve kontrolü
sağlanacaktır.
Ülkemizde ticarete konu yaş meyve sebze ürünleri başta olmak üzere ekonomik
önemi haiz bitkisel üretim konularında Zararlı Risk Analizi (ZRA) değerlendirmesi ve
yönetimi yapılacak, Bitki pasaport sistemi yaygınlaştırılarak iç karantina hizmetleri
geliştirilecektir.
C-TARIMSAL AMAÇLI DESTEKLEMELER
Biyolojik ve Biyoteknik Mücadele Desteği
Ülkemizde zararlı organizmalarla mücadelede, kullanılan pestisit miktarlarının
azaltılması ve doğru kullanımını sağlamak için, kimyasal mücadeleye alternatif biyolojik
mücadele, biyoteknik yöntemler, kültürel tedbirler, mekanik ve fiziksel mücadele
metotlarının ilk planda yer aldığı, kimyasal mücadelenin en son çare olarak tavsiye edildiği
çevre dostu entegre mücadele yöntemlerinin uygulanmasının özendirilerek yaygınlaştırılması
(ürün çeşitliliği ve destek türü açısından) hedeflenmektedir.
Bu bağlamda; insan ve çevre sağlığı açısından önem arz eden biyolojik ve biyoteknik
mücadele yöntemlerinin tarımsal destekler kapsamına alınması neticesinde; bitkisel üretimde
kullanılan ilaç tüketimin azaltılmasına, sürdürülebilir bir tarımsal faaliyet ve sürdürülebilir
zararlı idaresinin oluşturulmasına, taze sebze ve meyve ihracatında ve iç tüketimde yaşanan
kalıntı sorununun çözümüne, fauna ve floranın korunması ile daha temiz, sağlıklı ve
yaşanabilir çevre tesis edilmesine katkı sağlanmış olacaktır.