Uğur Mumcu ve Kavramlar

Ali Sirmen
Uğur Mumcu ve Kavramlar
24-31 ocak tarihlerinde,Adalet ve Demokras Haftası etkinlikleri
çerçevesinde andığımız Uğur Mumcu sürekli günlük yazılarını
yazmaya 1974 ylı başında Yeni Ortam'da başlamıştır.
Grev özgürlüğünden mi yanasın etiket hazırdı:
Daha ilk yazısıyla birlikte basın dünyasna bir bomba gibi düşan
Uğur'un ilk gazetecilik yıllıarı olan 1970 ler Türkiye'si bugünkü
gibi garip, kendine özgü bir ülkeydi.
Hele hele sosyalistleseniz ithamın şeddelisini hakketmiştin
demekti:
-Aşırı solcu!
-Aşırı solcu!.
1970 lerin Türkiyesi'nde sadece bize özgü başka yerde
bulunmasına imkan olmadığı gibi, başka dillere çevrilmesi de
olanaksız kavramlar egemendi.
Örneğin bunlardan biri “kökü
dışarıda cereyanlar (akımlar”) idi.
İşte uğur Mumcu da, bu aşırı solcu ithamını ofsaytta bırakacak
çok güzel bir deyim bulmuştu:
Kökü dışarıda diyerek, içine bir yabancı komplosu katılmak
istenen cereyanlar denince de başta sosyalizm akla gelirdi.
***
Peki sosyalizmin kökü dışarıdaydı da, neyin kökü içerideydi?
Demokrasinin mi, parlemantarizmin mi, meşrutiyetin mi,
milliyetçliğin mi, faşizmin mi, şovenizmin mi, liberalizmin mi,
kapitalizmin mi? Hatta dinimiz İslam'ın bile kökü Arabistan'da
değil miydi?
Sosyalizmi kökü dışarıda olarak niteleyenlere peki bana kökü
içeride olan bir şey söyle dediğimizde, lahmacun da Arap
kökenli olduğuna göre, yanıt olarak bir tek pastırma ve sucuk
kalıyordu.
***
-Aşırı ortacı!
Ama Uğur Mumcu'nun siyasal literatürümüze en büyük
armağanı, “liboş” kavramı olmuştur.
Savunduğu sol fikirlerden ortaya, ama o da yeterince inandırıcı
görülmeyeceği kaygısıyla sağa doğru çark edip, düzenle
uzlaşırken, kendisine yeni saldırı hedefi olarak solu ve de
cumhuriyet ile aydınlanmayı seçenler, kendilerine övünçle,
“liberal” demekteydiler.
Ne var ki, bunlar zaman zaman, egemenlerin burjuva hukukunu
da hiçe saymalarına ses çıkarmazlardı ki bu da klasik liberalizm
kavramıyla çelişirdi.
İşte Uğur Mumcu bu liberalin sahtesine şu sıfatı yakıştırmıştı:
Uğur Mumcu da bu tür kavram saptırmalarını tiye alırdı, bunlara
karşı kendi eşsiz mizahıyla kavramlar üretirdi.
-Liboş!
Bunlardan biri de, “aşırı sol “ile ilgiliydi.
Yüzde yüz Uğur Mumcu imalatı olan bu kavramı kullanırken
dikkat etmek gerek.
Aşırı sol, aslında hiçbir dilde karşılığı olmayan kavramdır.
Gerçi ilk bakışta İngilizce'deki extreme left (uç sol) kavramı ile
karıştırılsa bile aynı şey değildir. Uç sol deyimi bir yer saptar,
yelpazenin en solunda duran anlamını taşır., egemenlerin
jargonundaki aşırı sol ise, bir hüküm içerir. Yani demek ister ki,
bu solun bir meşrusu, yeterlisi vardır, bir de haddini aşanı, yani
aşırısı.
Ölçüyü kaçırmış gereğinden fazla, hükmünü içeren aşırı sol
deyimi bir suçlamayı da beraberinde getirirdi.
Böylelikle her yerde itham için kullanılan bir kavram olmuştu
aşırı sol.
İfade özgürlüğün mü savunuyorsun itham hazırdı:
Düşüncesinde değişim olan herkes liboş değildir.
Liboş, çıkar karşılığında ,egemenlerle uzlaşmak için fikirlerinden
vazgeçip, yüzde yüz tersini savunup, eski düşüncesine ve
bununla birlikte hukukun üstünlüğü aydınlanma Cumhuriyet
kazanımları gibi değerlere ve kapitalizm karşıtlığına saldırır.
Liboşluk vicdani değil, cüzdani bir hesaplaşmadır.
Şimdi bana kalkıp da, sakın şu soruyu sorma:
-Peki hesaplaşmadan vicdan hiç mi rahatsız olmaz?
Soru anlamsızdır,. Çünkü cüzdanın azami ölçüde şişen egosu
zaten vicdana yer bırakmamıştır.
-Aşırı solcu!
http://www.mgkmedya.com
Pazar, Şubat 1, 2015 - Sayfa 1 / 1