kitâbiyât Muhammed Þefî' Þu'arâ suresinden Hucurât suresinin sonuna kadar ve Muhammed Ýdris el-Kandehlevî Kâf suresinden Nâs'ýn sonuna kadar olan kýsýmlarýn tefsirini yazacaktýr. Ahkâmu’l-Kur’ân (Cemîl Ahmed et-Tehânevî [Tanevî] Ýdâretu Eþrefi'tTahkîk ve'l-Buhûsi'l-Ýslâmiyye, Lahor-1419/1998, I-III) Hint alt kýtasýnýn yetiþtirdiði müstesna simalardan "Hakîmu'l-Ümme" Eþref Ali et-Tehânevî (Tanevî), Hanefî mezhebinin hadis delillerini ihtiva eden Ý'lâu's-Sünen'den sonra mezhebin Kur’ânî delillerini ihtiva eden Ahkâmu'lKur’ân tarzý bir eser yazýmý konusunda ileri gelen 4 öðrencisine talimat verir. Hangisinin hangi ayetlerin tefsirini yapacaklarýný da kendisi tayin eder. Yazýlacak eserin adý da baþtan konur: Delâilu'lKur'ân alâ Mesâili'n-Nu'mân. Ý'lâu's-Sünen müellifinin yeðeni Zafer Ahmed el-Osmânî Fâtiha'dan Tevbe sûresinin sonuna kadar; Cemîl Ahmed et-Tehânevî (Tanevî) Yûnus suresinden Furkân suresinin sonuna kadar; Bu kolektif çalýþma Hakîmu'l-Ümme'nin gözetim ve denetimi altýnda baþlar. Her bir müellif, yazdýðý kýsmý Hakîmu'l-Ümme'ye arz eder, üzerinde müzakereler yapýlýr ve nihaî þekil verildikten sonra nüshalar temize çekilir. Çalýþmanýn henüz baþlarýnda iken tefsirin fýkhî meselelere münhasýr kýlýnmasýnýn önemli bir eksiklik oluþturacaðý kanaati hasýl olur ve eserin akaid, tasavvuf, ahlak, medeniyet, sosyal meseleler… gibi alanlarý da ihtiva etmesinin uygun olacaðýna karar verilir. Bu aþamada eserin adý da deðiþir ve Ahkâmu'l-Kur'ân olur. Hakîmu'l-Ümme 1362/1943 yýlýnda vefat ettiðinde tefsirin yazýmý henüz tamamlanmamýþtýr. Muhammed Þefî' ve Muhammed Ýdris el-Kandehlevî kendi uhdelerine verilen kýsýmlarýn telifini bitirdikleri halde Zafer Ahmed el-Osmânî ve Cemîl Ahmed et-Tehânevî (Tanevî)'nin çalýþmasý henüz tamamlanmamýþtýr. Ahkâmu'l-Kur'ân Zafer Ahmed el-Osmânî'nin payýna düþen yerin bir miktarý (ki Mâide'den Tevbe'ye kadar olan kýsýmdýr) ve Cemîl Ahmed etTehânevî (Tanevî)’nin payýna düþen kýsým tamamý yer almaksýzýn R I H L E 146 1413/1992 yýlýnda 5 cilt halinde Ýdâretu'l-Kur'ân ve'l-Ulûmi'lÝslâmiyye tarafýndan basýlýr. Bu baskýya yazdýðý kýymetli mukaddimede Muhammed Takî Osmânî, Hakîmu'l-Ümme'nin bu çalýþmaya ne kadar önem verdiðini ifade eden son derece çarpýcý bilgiler vermektedir. Hakîmu'lÜmme vefat hastalýðýnda iken, son derece bitkin bir durumda olduðu halde zaman zaman Muhammed Þefî'i (Muhammed Taki Osmânî'nin babasýdýr) yanýna çaðýrtýr ve: "Falanca ayetten þu hükmün istinbat edilebileceðini düþündüm" diyerek görüþünü yazdýrmýþ, o da aynen kayda geçerek çalýþmasýna derc etmiþtir. Zafer Ahmed el-Osmânî, hissesine düþen kýsmý tamamlayamadan vefat edecektir. (Buna raðmen onun telifini bitirdiði kýsým, diðerlerinden hacim olarak daha kabarýktýr.) Cemîl Ahmed et-Tehânevî (Tanevî) ise kendisine ait kýsmýn yazýmýný bitirmiþ olmasýna raðmen, son derece karýþýk ve okunaksýz bir yazýyla metne çok fazla ta'lik eklemiþ, bu yüzden onun müsveddesi adeta okunmasý imkânsýz bir halde birkaç yýl daha beklemiþtir. Nihayet 50 yýl müsvedde halinde bekleyen bu çalýþma, Cemîl Ahmed et-Tehânevî (Tanevî)'nin oðlu Halîl Ahmed et-Tehânevî (Tanevî)'nin 3 yýllýk yorucu çalýþmasýnýn sonucunda basýlabilir duruma getirilmiþ ve 3 cilt halinde basýlmýþtýr. Böylece daha önce basýlan 5 ciltle birlikte 8 ciltlik yeni ve gerçekten çok farklý bir Ahkâmu'l-Kur'ân çalýþmasý ilim taliplilerinin istifadesine sunulmuþ olmaktadýr. Eseri adaþlarýndan farklý kýlan birkaç hususiyet þöyle özetlenebilir: 1. Yukarýda da belirtildiði gibi eserde sadece fýkhî meseleler deðil, akaid/kelam, tasavvuf vb. konular da iþlenmiþtir. 2. Bazý önemli konular –özel baþlýklar da konmak suretiyle– müstakil risaleler halinde ele alýnmýþtýr. Bu risaleleri eserden baðýmsýz olarak ele almak, hatta kanunî yükümlülüklere riayet etmek þartýyla müstakil olarak basmak dahi mümkündür. 3. Eserde, ilgili ayetlerin ýþýðýnda güncel problemler de ele alýnmýþ ve çözüme kavuþturulmuþtur. El-Câmi’ Fî Elfâzi’l-Küfr (Haz: Muhammed b. Abdirrahman el-Humeyyis; Dâru Îlâfi'd-Devliyye li'n-Neþr ve't-Tevzî’, Kuveyt1999/1420, 498 s.) Bir mü'min için, hakikati idrak ettikten ve imanýn tadýný aldýktan sonra küfre düþmekten daha korkunç bir tehlike sözkonusu edilemez. Bu bakýmdan mü'min, bilerek-isteyerek yaptýðý amellerle imanýnýn zedelenmesine yol açmak þöyle dursun, gayr-i iradî dahi olsa böyle bir duruma düþmekten hassasiyetle sakýnýr. Sözünü ettiðimiz tehlike en fazla, günlük hayatýn hay-huyu arasýnda oto-kontrolümüzün azaldýðý durumlarda ortaya çýkar. Bir soruya cevap verirken, bir davranýþa tepki gösterirken, bir espriyi paylaþýrken… aðzýmýzdan çýkan bir söz bile –Allah korusun– ayaðýmýzýn kaymasýna sebebiyet verebilir. Ulema, uyarý görevini burada da hakkýyla ifa etmiþ ve böyle durumlarda kiþiden sadýr olan söz ve fiillerin imaný ne þekilde etkileyeceði konusuna dikkat çekmiþtir. Sözkonusu uyarýlarý, umumî fetva kitaplarý yanýnda konu hakkýnda kaleme alýnmýþ müstakil eserlerde de görme imkânýna sahibiz. el-Câmi’ fî Elfâzi'l-Küfr, konuyla ilgili 4 risalenin bir araya getirilmesi suretiyle oluþturulmuþ bir derleme çalýþma. Eseri yayýna hazýrlayan Dr. Muhammed b. Abdurrahman el-Humeyyis, her risalenin baþýna müellifinin kýsa biyografisini derc etmiþ. Metin içinde geçen hadisleri tahric etmiþ; ayrýca gerekli gördüðü yerlere kýsa notlar düþmüþ. Derlemede yer alan ilk eser, Hanefî mezhebi âlimlerinden, Bedru'r-Reþîd diye bilinen Muhammed b. Ýsmail b. Mahmud'un (ö. 768/1366) Elfâzu'l-Küfr adlý risalesi. Allame Bedru'r-Reþîd, bu risaleyi, Ýmam et-Tahâvî'nin, Ýmam Muhammed'in el-Câmi’u'l-Kebîr'ine yazdýðý þerhten, Ebu'l-Mu'în enNesefî'nin Bahru'l-Kelâm'ýna ve R I H L E 147 birçok meþhur fetva kitabýna kadar Hanefî mezhebi âlimlerine ait 13 muteber kaynaktan istifade ederek oluþturmuþ. Risalenin, bilahare Ali el-Kârî'nin þerhiyle birlikte 1423/2002 yýlýnda Dr. et-Tayyib b. Ömer el-Hüseyin eþ-Þankîtî tahkikiyle Dâru'l-Fadîle tarafýndan müstakil olarak neþredildiðini biliyoruz. Þerhu'l-Ýmâm Ali el-Kârî alâ Kitâbi Elfâzý'l-Küfr li'l-Allâme Bedri'r-Reþîd ünvanýyla neþredilen bu kitabý önemli kýlan, sadece eþ-Þankîtî'nin yazdýðý yaklaþýk 100 sayfa tutarýndaki takdim yazýsý deðil; ayný zamanda hemen her bir madde için dipnotlarda verilen detaylý izahat da anýlmaya deðer. Elbette Ali el-Kârî gibi bir allamenin yazdýðý þerhin, esere müstesna bir ehemmiyet kazandýrdýðýný ayrýca belirtmeye gerek yok. el-Câmi’ fî Elfâzi'l-Küfr içindeki ikinci eser, meþhur Þafiî âlim Ýbn Hacer el-Mekkî el-Heytemî'nin (ö. 973/1565) el-Ý'lâm bi Kavâtý’ý'lÝslâm’ý. el-Heytemî bu eserinde önce Þafiî mezhebi âlimlerinin küfür olduðuna hükmettiði sözlere yer vermiþ. Ardýndan Hanefîler nazarýnda küfür olarak görülen sözleri nakletmiþ. Bunlarýn bir kýsmýnda Hanefî ulemanýn görüþlerine katýlmýþ, bir kýsmýna ise itiraz etmiþ. el-Heytemî, baþkasýna "Köpek! Dinsiz!" diye hitap eden kimsenin durumu hakkýnda soru soran birisine, böyle sözler söylemenin caiz olmadýðýný, hatta bu gibi sözlerin, sahibinin küfrüne yol açabileceðini söyleyerek cevap verir. Ancak soruyu soran kiþinin arkadaþlarý ve çevresi bu cevaba itiraz eder. Hatta bununla da yetinmeyip iþi, el-Heytemî'nin dedikodusunu yapmaya kadar vardýrýrlar. Bu du- rumu haber alan el-Heytemî, sorumluluk sahibi âlim olmanýn gereðini yerine getirir ve Ümmet'in bu gibi tehlikeli durumlara düþmesini engellemek amacýyla elÝ'lâm'ý kaleme alýr. nin muhtasar vasfýný deðiþtirmiyor. Ancak son kýsmýnda mürtedlere ait ahkâma özel bir fasýl ayýrmasý, bu risaleyi diðerlerinden ayýran önemli bir özellik olarak dikkat çekiyor. el-Ý'lâm daha önce el-Heytemî'nin –Ahmed Serdaroðlu ve Lütfi Þentürk tarafýndan dilimize Ýslam'da Helaller-Haramlar adýyla çevrilmiþ bulunan (Kayýhan yay.)– ezZevâcir an Ýktirâhi'l-Kebâir'i ile birlikte basýlmýþ, bilahare müstakil olarak yeniden neþredilmiþti. el-Câmi’ fî Elfâzi'l-Küfr içindeki dördüncü risale ise Tâcuddîn Ebu'l-Me'âlî Mes'ûd b. Ahmed b. Abdilazîz'e ait ve yine Risâle fî Elfâzý'l-Küfr adýný taþýyor. Muhakkikin, biyografisine muttali olamadýðýný belirttiði müellif hakkýnda eldeki tek bilgi, Hanefî mezhebine mensup olduðu. Derlemeyi oluþturan eserlerin hacim bakýmýndan en küçüðü olan bu risalede müellif, diðerlerine göre daha sistemli hareket etmiþ ve eserini konulara ayýrarak meydana getirmiþ. 13 babdan oluþan risalede önce kýsaca tekfir konusu ela alýnmýþ ve hangi durumlarýn/sözlerin küfür sayýlmasý gerektiði konusunda bilgi verilmiþ. Arkasýndan bablara geçilerek her bir konuya ait küfür sözleri, kýsa cümleler halinde sýralanmýþ. el-Heytemî, esere yazdýðý mukaddimede tekfir meselesi hakkýnda son derece faydalý açýklamalarda bulunmuþ, farklý mezheplere mensup alimlerden nakiller yaparak konuyu aydýnlatmýþtýr. Bu eseri Bedru'r-Reþîd'in risalesinden farklý kýlan en önemli özellik, el-Heytemî'nin, kiþiyi küfre düþüren söz ve halleri Bedru'r-Reþîd gibi sadece birer-ikiþer cümle halinde vermekle yetinmeyiþi. Tersine o, bu eserinde ele aldýðý her bir madde hakkýnda detaylý açýklamalar yapar, önceki ulemadan nakillerde bulunur, gerek gördüðü yerlerde bu nakilleri tartýþýr. Bu sebeple de, el-Câmi’ fî Elfâzi'l-Küfr içindeki en hacimli, dolayýsýyla en önemli eser onunkidir. Üçüncü eserimiz, Kasým b. Salahiddîn el-Hânî el-Halebî'nin (ö. 1109/1697) Risâle fî Elfâzý'lKüfr'ü. Bedru'r-Reþîd'in risalesi gibi ilk defa muhakkik tarafýndan neþredilen bu risale de yine Bedru'r-Reþîd'in risalesini andýrýr tarzda kýsa maddeler halinde ele alýnan elfaz-ý küfürden oluþuyor. Müellif yer yer ele aldýðý maddelerde tafsilata girse de, bu, risale- Modern zamanlarda elfaz-ý küfür konusunun, bizzat Müslümanlar tarafýndan hafife alýnýr olmasý, Din'le tek taraflý bir "mensubiyet" iliþkisi kurmaya yanaþmayan zihin yapýsýnýn dýþa vurumundan baþka bir þey deðildir. Tabii ki bu baþlýk altýnda söylenen her þeyin doðru kabul edilmesi gerektiðini söylemiyoruz. Hatta burada kýsaca tanýtýmýný yaptýðýmýz eserlerde yapýlan da bu deðil. Ancak en deðerli varlýðýmýz olan "iman"ý her türlü þüphe ve þaibeden hassasiyetle koruma, risk ve tehlikelere maruz býrakmamak için sürekli uyanýk davranma tavrý da varlýk þuuru ta- R I H L E 148 þýyan her Müslüman için tabii bir durumdur. Ýþte "elfaz-ý küfür listeleri" bunun için oluþturulmuþtur. "Din anlayýþýný yenileme" baþlýðý altýnda Müslümanlarýn bilinç dünyasýna zerk edilen Protestan tutum elbette merkeze modern deðerleri koyacak ve bu deðerlerle çatýþma teþkil eden hükümleri ve onlara kaynaklýk eden referanslarý çeþitli isimler altýnda ve muhtelif yöntemler kullanarak devre dýþý býrakmanýn gayreti içinde olacaktýr. Dolayýsýyla modernist müslümanýn, imaný, namusu kýskanýr gibi kýskanma ve sadece küfürden deðil, þüpheli durumlardan da sakýnma titizliðini anlamasýný beklemek beyhudedir. Ancak bu çözülmenin ne Müslümanlýða, ne de insanlýða getirebileceði bir hayýr var. Zira "Din'in korunmasý", bizzat Din'in gözettiði temel maslahatlar arasýnda yer alýyorken ve kaynaklarý, hükümleri ve birikimiyle bütün bir müktesebatý muhafazayý tazammun ediyorken, bunu görmezden gelip "çýkar" merkezli gayr-i meþru bir maslahat anlayýþýyla hareket ettiðimiz sürece ne dünyamýzý ne de ahiretimizi mamur kýlabiliriz. Bunu söylerken elbette geçmiþten günümüze intikal etmiþ ne varsa hepsinin ayný kefede deðerlendirilmesi gerektiðini söylemiyoruz. Kasdettiðimiz, ehl-i hak ulemadan tevarüs ettiðimiz ilim, ahlak ve kimliðin muhafazasýdýr. Bunun yolu da bizi, yolumuzun üstünde bulunan tehlikelere karþý uyaran iþaret levhalarý mesabesindeki "elfaz-ý küfür listeleri"ni dikkate alarak istikametimizi tayin etmekten geçmektedir.
© Copyright 2024 Paperzz