rapor 17 (56 sayfa).qxd

TERÖR VE TERÖRLE MÜCADELE
Hazýrlayan:
M. Sadi Bilgiç
RAPOR NO: 17
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
NOT: BÝLGESAM farklý disiplin ve görüþlere sahip bilim adamlarýný sinerji saðlayacak þekilde biraraya getiren araþtýrma merkezidir. Bu nedenle raporda yeralan konular BÝLGESAM’ýn resmi görüþlerini deðil, raporu hazýrlayanýn
görüþ ve yaklaþýmlarýný yansýtmaktadýr.
2
M. Sadi Bilgiç
SUNUÞ
Türk tarihi incelendiðinde geçmiþteki baþarýlarýn arkasýnda iyi yetiþmiþ bilge adamlarýn
bulunduðu görülmektedir. Ancak günümüzde olaylarýn çok boyutlu olarak geliþmesi ve sorunlarýn karmaþýklaþmasý, birkaç bilge kiþinin veya aydýnýn geliþmeleri zamanýnda ve doðru
olarak algýlamasýný ve alternatif politikalar üretebilmesini zorlaþtýrmaktadýr. Geliþmelerin yakýndan takip edilmesi, gelecekle ilgili gerçekçi öngörülerin yapýlabilmesi ve doðru politikalar
üretilebilmesi için farklý disiplinlere ve görüþlere sahip bilge adamlar ile genç ve dinamik araþtýrmacýlarýn, esnek organizasyonlar içinde sinerji saðlayacak þekilde bir araya getirilmesi gerekmektedir.
Dünya’daki ve yurt içindeki geliþmeleri takip ederek geleceðe yönelik öngörülerde bulunmak; Türkiye’nin ikili ve çok taraflý uluslararasý iliþkilerine ve güvenlik stratejilerine, yurt
içindeki siyasi, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyo-kültürel problemlerine yönelik bilimsel araþtýrmalar yapmak; karar alýcýlara milli menfaatler doðrultusunda gerçekçi, dinamik çözüm önerileri, karar seçenekleri ve politikalar sunmak maksadýyla Bilge Adamlar Stratejik
Araþtýrmalar Merkezi (BÝLGESAM) kurulmuþtur. BÝLGESAM’ýn vizyonu, amacý, hedefleri,
çalýþma yöntemi, temel nitelikleri ve teþkilatý http://www.bilgesam.org/tr web sitesinde sunulmaktadýr.
BÝLGESAM, Bilge Adamlar Kurulu’nun ilk toplantýsýnda alýnan kararlar doðrultusunda
çeþitli konularda raporlar hazýrlamaktadýr. BÝLGESAM Baþkan Yardýmcýsý E.Kur.Alb. M. Sadi BÝLGÝÇ tarafýndan hazýrlanan “Terör ve Terörle Mücadele” baþlýklý rapor faydalanýlmak
üzere yayýnlanmýþtýr.
Atilla SANDIKLI
BÝLGESAM Baþkaný
3
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
4
M. Sadi Bilgiç
E.Kur.Alb. M.Sadi BÝLGÝÇ
E.Kur.Alb. M.Sadi BÝLGÝÇ, 1976 yýlýnda Kara Harp Okulundan mezun oldu. Çeþitli birliklerde Takým ve Bölük Komutanlýðý görevi yaptýktan sonra 1987 yýlýnda Kara Harp Akademisinden kurmay subay olarak mezun oldu.
1987-90 yýllarý arasýnda Kara Harp Okulunda 3 yýl süreli olarak Öðretim Üyeliði(Taktik ve
Strateji dersleri verdi) görevinde bulundu. 1990-94 yýllarý arasýnda Gnkur. Bþk.lýðý karargâhýnda görev yaptý. Bu arada 1992 yýlýnda Mýsýr Harp Akademisini, 1993 yýlýnda Türk Silahlý Kuvvetler Akademisini bitirdi. 1994-96 yýllarý arasýnda terörün en yoðun olduðu dönemde Bitlis
ve Diyarbakýr’ýn ilçelerinde Komando Tabur Komutaný olarak terörle mücadeleye katýldý.
Özellikle Bitlis bölgesinde uyguladýðý farklý bir mücadele modeli ile bölgesinde halký kazanýrken terörü bitirme noktasýna getirmedeki baþarýlý çalýþmalarý sonunda çok miktarda takdir ve
“Üstün Cesaret ve Feragat Madalyasý” ile taltif edildi. Daha sonra Ýzmir’deki NATO Karargâhýnda 4 yýl süreli olarak Þube Müdürlüðü ve 2 yýl süreli olarak NATO Komutanýnýn(Org.) Askeri Danýþmanlýðý görevini yürüttü. 2000-2001 yýllarý arasýnda Nahcivan’da bulunarak Nahcivan Silahlý Kuvvetlerinin geliþtirilmesi çalýþmalarýnda görev aldý. 2004 yýlýnda
Gnkur. Bþk.lýðýnda Daire Bþk.lýðý görevine atandý. 2006 yýlýnda bu görevden kendi isteðiyle
emekliye ayrýldý.
Halen Bilge Adamlar Stratejik Araþtýrmalar Merkezi(BÝLGESAM)’nde Baþkan Yardýmcýsý
ve Güvenlik Uzmaný olarak görev yapmaktadýr. Akademik olarak da Güvenlik Bilimlerinde
doktora çalýþmasýna devam etmektedir.
Güvenlik konularýnda çok sayýda makalesi bulunmaktadýr.
5
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
TERÖR VE TERÖRLE MÜCADELE
GÝRÝÞ
Uzun bir tarihsel geçmiþe sahip olan, ancak stratejileri itibariyle modern çaðýn bir
ürünü olan terörizm günümüzün en önemli sorunlarýndan birisi olmaya devam etmektedir. Baþlangýçta iþçi hareketleri þeklinde cereyan eden olaylar terör kapsamýnda
deðerlendirilmiþtir. Ancak sistemli olarak, 19. yüzyýlda Rus ihtilalcileri, 20. yüzyýlýn baþýnda da milliyetçi gruplar tarafýndan baðýmsýzlýk hareketlerinde kullanýlan bir araç olmuþtur. “Soðuk Savaþ” döneminde terör, bazý devletler tarafýndan “soðuk savaþ”ýn bir
aracý olarak yaygýn þekilde kullanýlmýþ, iki kutuplu düzenin bozulmasýndan sonra da
küresel bir nitelik kazanmýþtýr.
Bugün dünyada terörle mücadele çabalarý devam etmektedir. Ýngiltere, uzun yýllar
IRA’ya karþý verdiði mücadeleyi aldýðý bazý siyasal önlemlerle sonuçlandýrmýþ, ayný þekilde Ýspanya’da ayrýlýkçý teröre karþý demokratik yöntemler ve uluslar arasý iþbirliði yoluyla çözüm geliþtirmiþtir. 11 Eylül terör saldýrýsýndan sonra ABD olaya daha çok aske-
6
M. Sadi Bilgiç
ri güç kullanma yöntemiyle yaklaþmýþ, ancak bu yolla sorun daha da karmaþýk bir hal
almýþtýr. Henüz entegrasyon dönemini yaþamakta olan AB, terörizme karþý ortak bir
politika geliþtirme ve bunu hayata geçirme çabasý içerisindedir. Bugün terörizm konusunda kabul gören ortak bir tanýmýn olmamasý uluslararasý zeminde çifte standartlara
yol açmakta ve teröre karþý mücadelede uluslararasý iþbirliðini zorlaþtýrmaktadýr.
ABD’nin ölçüsüz güç kullanýmý ortaya çýkan iþbirliði fýrsatýnýn büyük ölçüde heba edilmesine neden olmuþtur.
Uzun yýllar terörle mücadele etmek zorunda kalan Türkiye terör sorununu halen
çözememiþtir. 1960’lý yýllardan itibaren sol terör ve sað-sol çatýþmalarýyla büyük kayýplara uðrayan Türkiye, 1980’li yýllardan itibaren de büyük çaplý bölücü teröre maruz kalmýþtýr. Bu arada dini motifli terör örgütleriyle de mücadele etmiþtir. Bugün sol, sað ve
dini motifli terör büyük ölçüde kontrol altýna alýnmýþsa da, bölücü terörle mücadele geniþ çaplý olarak sürdürülmektedir.
Türkiye uzunca bir süre terörle mücadelesinde aðýrlýklý olarak askeri güç kullanýmý
stratejisini benimsemiþ ve uygulamýþtýr. Ancak sorunun bu yolla çözülememesi ve
7
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
uzun süre devam etmesi, güvenlik boyutu dýþýndaki diðer olanaklarýn da eþ zamanlý olarak devreye sokulmasýný öngören yeni bir yaklaþýmýn benimsenmesine yol açmýþtýr.
Bugün mücadele çok boyutlu olarak sürdürülmeye çalýþýlmaktadýr. Ancak yakýn çevremizde meydana gelen geliþmeler, Türkiye açýsýndan risklerin daha da artmasýna neden
olmuþ ve daha uzunca bir süre bölücü sorunla uðraþýlacaðýnýn emarelerini vermiþtir.
Bu da yeni bir terörle mücadele stratejisi yanýnda uzunca bir süre hizmet edecek daha
profesyonel bir terörle mücadele yapýlanmasý ihtiyacýný ortaya çýkarmýþtýr.
Aþaðýdaki maddelerde; terörizmin tanýmý, kýsaca tarihçesi, özet olarak terörün felsefi tabaný, teröre yönelme nedenleri ve dünyada uygulanan terörle mücadele stratejilerine deðinilecek; daha sonra Türkiye’de yaþanmýþ ve yaþanmakta olan terör ayrýntýlý olarak ele alýnacaktýr. Bu kapsamda; bugün büyük ölçüde kontrol altýna alýnmýþ olan, sol,
sað ve dini motifli terör örgütleri özet olarak, bölücü terör ise ayrýntýlý olarak incelenecektir. Bölücü teröre karþý yakýn zamana kadar uygulanan strateji eleþtirel bir yaklaþýmla ele alýnarak sonuçlarý saptanmaya çalýþýlacak ve önerilen yeni strateji ile yeni yapýlanma ana hatlarýyla ortaya konulacaktýr.
8
M. Sadi Bilgiç
1. Terörizmin Tanýmý ve Tarihsel Geliþimi
1.1. Terör ve Terörizmin Tanýmý
Terör konusunda çalýþan araþtýrmacý ve bilim adamlarýnýn yaþadýklarý ülke koþullarýndan ve kendi çalýþma alanlarýndan etkilenmiþ olmalarý nedeniyle terörizm çok farklý
þekillerde tanýmlanmýþtýr. Meydan Larousse’de terörizm; “ihtilalci gruplarýn giriþtiði
þiddet eylemlerinin tümü, tedhiþçilik, bir hükümet tarafýndan uygulanan þiddet rejimi”
olarak tanýmlanmaktadýr. Encylopedia of Sciences’a göre ise terörizm; “önceden belirlenmiþ amaçlarýna ulaþmak için, sistematik olarak þiddete baþvuran bir örgütlenmiþ
grup ya da partinin kullandýðý yöntem” olarak ifade edilmektedir.
Ýngiliz araþtýrmacý ve terör uzmaný Thackrah, terörizmi; “ yeni bir siyasal sistemin
kurulmasýna destek saðlamak için, devrimci hareketlerde korku ve þiddetin sistematik
bir þekilde kullanýlmasýdýr.” þeklinde tanýmlarken; Ýsrailli araþtýrmacý Natenyahu; “ kasýtlý ve sistematik bir þekilde suçsuz insanlarý öldürme, sakat býrakma ve tehdit etmek
suretiyle, siyasi hedeflere ulaþmak için korku salma” olduðunu ifade etmektedir.
Mahir Kaynak, terörizme farklý bir þekilde yaklaþmaktadýr. Kaynak’a göre “terörist;
9
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
çok daha büyük bir organizasyonun küçük bir parçasýdýr. Bir teröristin karþýsýndaki
güçleri hiçbir þekilde yenmesi mümkün deðildir. O bakýmdan terörist, bilinen siyasi
amaçlara ulaþmak için büyük güçlerin kullandýðý küçük maþalardýr.”
Terör uzmaný Ýhsan Bal, terör ve terörizm kavramlarýna biraz daha farklý yaklaþmakta ve þöyle ifade etmektedir: “terör silahlý eylemler marifetiyle kendisini ve davasýný duyurma; terörizm ise bu eylemleri savunan, stratejilerini anlatan, aktaran, geliþtiren bir
düþünce disiplini veya akýmýdýr denebilir. Teröristler yer altýna girerler, gizlilik içerisinde çalýþýr, eylemlerini yaparlar ve sonuçta bu eylemlerinin amaçlarý doðrultusunda propagandaya yönelirler. Terörizm ise bu aþamadan sonra devreye girer. Terör ve terörizm
çoðunlukla karýþtýrýlýr, ancak birincinin stratejik eylem, ikinci kavramýn ise stratejik söylem olduðunu belirtmek gerekir. “
Burada ifade edilmeyen diðer tanýmlar da dikkate alýndýðýnda ortak noktalar þu þekilde ifade edilebilir: Birincisi, bir ideoloji veya amaç doðrultusunda örgütlenmiþ bir
grubun varlýðýnýn söz konusu olmasýdýr. Ýkincisi, amaca ulaþmak üzere þiddetin bir araç
olarak kullanýlmasýdýr. Üçüncüsü ise; yapýlan eylemlerin türü, yeri ve zamanýnýn sap-
10
M. Sadi Bilgiç
tanmasýnda daha çok oluþturacaðý etki ve bunun sonucu olarak ortaya çýkan propaganda deðerinin önem taþýyor olmasýdýr. Öldürülen kiþilerin masum olup olmamalarýndan
ziyade örgütün amaçlarý açýsýndan doðuracaðý etki önemlidir.
Terörizm konusunda ülkelerin üzerinde mutabakat saðladýðý ortak bir tanýma ulaþmalarý aslýnda büyük önem taþýmaktadýr. Çünkü bugün bazý faaliyetler, bir kýsým ülkelere göre terörü ifade etmekte iken, diðer bazý ülkeler tarafýndan doðal bir kurtuluþ mücadelesi olarak görülebilmekte veya temel hak ve özgürlükler kapsamýnda deðerlendirilebilmektedir. Bu durum da uluslar arasý zeminde çifte standartlara yol açmakta ve teröre karþý mücadelede uluslararasý iþbirliðini zorlaþtýrmaktadýr.
1.2. Terörün Kýsa Tarihçesi
Terör korku ve dehþet yoluyla baský kurma anlamýnda ele alýndýðýnda, tarihi bazý yazarlar tarafýndan 2000 yýl öncesine kadar götürülmektedir. Ancak stratejileri bakýmýndan ele alýndýðýnda terörün modern çaðýn bir ürünü olduðu genel kabul görmektedir.
Terörün bilinen en eski örnekleri arasýnda; Filistin’de (M.Ö. 66-73) iktidar müca-
11
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
delesi veren bir mezhep mensuplarýnýn (SCARÝÝ’LER) ileri derecede örgütlü olarak
yaptýklarý eylemler; 11-13. yüzyýllar arasýnda Ýsmaililer mezhebine baðlý olarak Hasan
Sabbah liderliðinde ortaya çýkan ASSASÝN (Haþiþiler)’lerin yürüttüðü siyasi terör eylemleri; Hindistan’da THUG’larýn yaptýklarý eylemler; daha yakýn zaman diliminde ise
Amerika’da 1865 yýlýndan sonra ortaya çýkan Ku Klux Klan örgütünün eylemleri terör
faaliyetlerinin örnekleri arasýnda sayýlabilir.
Terörün sistemli olarak ortaya çýkýþý 19. yüzyýlýn ikinci yarýsýndan itibaren baþlamýþtýr. Rus ihtilalcileri 1878-1891 yýllarý arasýnda ve 20. yüzyýlýn ilk yýllarýnda otokratik bir
hükümete karþý; ayný þekilde radikal milliyetçi, Ýrlandalý, Makedonyalý, Sýrp, Ermeni
gruplar otonomi ve baðýmsýzlýk için terör faaliyetlerinden yoðun bir þekilde yararlanmýþlardýr.
Günümüzdeki þekliyle terör faaliyetlerinin Rusya’da cereyan eden þiddet eylemleriyle baþladýðý ileri sürülmektedir. 2. Dünya Savaþýndan önce baþlayan ve 1947’de Hindistan’ýn parçalanmasýyla sonuçlanan faaliyetlerde de terör eylemlerinden önemli derecede yararlanýlmýþtýr. 2. Dünya Savaþýndan sonra Filistin Ýç savaþý, Kýbrýs’ta EOKA, Ce-
12
M. Sadi Bilgiç
zayir’de Fransýzlara karþý baðýmsýzlýk mücadelesi yürüten FLN, terörü bir araç olarak
kullanan gruplar arasýnda yer almýþlardýr. Özellikle FLN “þehir gerillasý taktiklerinin
bugünkü anlamda kullanýldýðý bir hareket olmuþ ve kendisinden sonra gelenlere bir örnek teþkil etmiþtir. Mao, Castro ve Guevera, þehir gerilla taktikleri yerine kýr gerilla taktiklerini esas almýþ ve geliþtirmiþlerdir. Ýsrail devletinin kurulmasýnda da birçok Yahudi örgütü terör eylemlerinden yararlanmýþlardýr. Türkiye’ye yönelik olarak 1918 yýlýndan sonra baþlayan Ermeni terörü uzunca bir süre suskunluða büründükten sonra
1970’li yýllardan sonra tekrar gündeme gelmiþtir.
2. Dünya Savaþý sonrasýnda, “Soðuk Savaþ” döneminde oluþan iki kutuplu dünya
düzeninde, bazý devletler terörü soðuk savaþ aracý olarak yaygýn bir þekilde kullanmýþlardýr. Eski SSCB’nin daðýlmasý sonucu iki kutuplu düzenin bozulmasýndan sonra, terör eylemleri küresel bir nitelik kazanmýþtýr.
Terör uzmaný Ýhsan Bal, terörün tarihsel geliþimini 3 döneme ayýrmaktadýr. Birinci dönemi; 19. yüzyýldaki sanayileþme ve kentleþme sonucu daha çok iþçi kitlelerinin rahatsýzlýklarýndan kaynaklanan iþçi eylemleri þeklinde görülen dönem olarak; ikinci dö-
13
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
nemi, 20. yüzyýlda, baðýmsýzlýk hareketleri yanýnda, bazý devletlerin terörü bir “Soðuk
Savaþ” vasýtasý olarak kullandýklarý dönem olarak; son dönemi ise “Soðuk Savaþ” dönemi sonrasýnda baþlayan “ küresel terör” dönemi olarak tasnif etmektedir.
2. Terörün Felsefi Tabaný ve Teröre Yönelme Nedenleri
2.1. Terörü Benimseyenlerin Felsefi Gerekçesi
Laqueur, 19. yüzyýlda yaþayan terörizm savunucusu Karl Heinzen’in eserinde þunlarý söylediðini ifade etmektedir: “… eðer öldürmek suç ise bu herkese yasak olmalý, eðer
bu suç deðil ve bir kýsým güçler öldürme haklarýný kullanabiliyorsa bu herkes bakýmýndan
kullanýlabilir bir hak olmalý. Eðer bizim karþýmýzdakiler (devlet güçleri) bizleri öldürmeyi ayrýcalýklý bir iþ, hatta kahramanlýk olarak görüyorlarsa bizim de ayný þekilde mukabele etme hakkýmýz vardýr. Ayrýca, terör uygulamak suretiyle bizler savaþlarda olduðundan
çok daha az masum insaný öldürerek çýkarlarýmýzý saðlamaya çalýþýyoruz, çünkü hiçbir terör hareketinde savaþlarda öldüðü kadar insan ölmemiþtir ve ölmeyecektir.”
Bakunin, Nacayev ve Most gibi diðer terör savunucularý da benzer þekilde; terörün
haklý, meþru ve onurlu bir mücadele yöntemi olduðunu savunmuþlardýr.
14
M. Sadi Bilgiç
2.2. Teröristin Temel Özelliði Nedir?
Terörün simge isimlerinden Ernesto Che Guevara teröristin niteliklerini açýklarken
bir çok þeye de ýþýk tutmaktadýr: “..düþmana karþý uzlaþmaz bir nefret, insanoðluna sýnýrlarýnýn ötesinde bir azim verir ve onu etkili, þiddetli ve soðukkanlý bir ölüm makinesine dönüþtürür. Bizim askerimiz de böyle olmak zorundadýr. Nefretsiz bir halk, zalim
düþmanlarý yenemez. Savaþý düþmanýn gittiði yere kadar götürmek gerekir, evine, eðlence yerlerine kadar yaymak gerekir.”
Görüldüðü gibi Che’ye göre terörist, aþýrý derecede nefrete sahip olacak ve her zaman ve zeminde acýmasýzca cinayet iþleyebilecektir. Burada görüldüðü gibi, acýmasýzca
cinayet iþlemenin yolu, aþýrý nefret duygusundan geçmektedir. Terörün yaygýnlaþabilmesi için de, çatýþma, kamplaþma ve gerilim ortamýnýn oluþturulmasý esas kabul edilmektedir. Nefretin doruða ulaþtýrýlmasýnda ise bu süreç içerisinde propaganda eksenli
beyin yýkama iþleminden yararlanýlmaktadýr. Bu saðlanýnca insan kolaylýkla bir ölüm
makinesi haline gelebilmektedir.
15
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
Dini motifli terörde simge haline gelen Usame Bin Ladin, terörü “cihad” kavramý ile
ayný anlamda kullanmakta ise de gerçekleþtirdikleri eylemlerin Ýslam’daki cihad kavramýyla bir ilgisi yoktur. Bin Ladin bu kavramla, Müslüman kitlenin desteðini elde ederek
kendi nefret cephesine katýlmalarýný saðlamaya çalýþmaktadýr. Burke’a göre Bin Ladin,
terörist olarak niteleyenlere karþý kendisini þöyle savunmaktadýr; “ …bizim terörümüz
Amerika’ya karþý. Bu övülesi terör, zalimi zulmünden defetmek ve çocuklarýmýzý katleden Ýsrail’den desteðini kaldýrmak için yapýlmaktadýr” “…insanýn kendi nefsini korumasý nasýl terör olur? O zaman hangi þey meþrudur ?”. Bin Ladin böyle bir gerekçeyle Müslümanlarý cihada davet etmekte ise de, Ýslam’ýn ilk yýllarýnda çok büyük adaletsizlik ve
baskýya maruz kalan Ýslam Peygamberi’nin böyle bir cihad anlayýþýnýn olmadýðý dikkate
alýndýðýnda, aslýnda Bin Ladin’in Che Guavera gibi terör stratejisini benimseyenlerden
etkilenmiþ olduðu ve bunu Ýslam ile özdeþleþtirmeye çalýþtýðý anlaþýlmaktadýr.
2.3. Ýnsanlar Neden Teröre Yönelir?
Bir insanýn terörist olmasý konusunda iki görüþ yaygýn olarak ileri sürülmektedir.
Birinci görüþe göre, terörizmi benimseyen insanlar kendi özel dünyalarýndaki sorunlar
nedeniyle, baþka bir deyiþle hasta ruhlu olmalarý nedeniyle terörist olmaktadýrlar. Bu
16
M. Sadi Bilgiç
görüþe göre, hasta olan bu insanlar, teröre gerekçe oluþturduðu ifade edilen toplumsal
sorunlar olsa da olmasa da terörist olacaklardýr. Bu görüþ, daha çok 19. ve 20. yüzyýllarda taraftar bulmuþ ise de, daha sonra yapýlan bilimsel çalýþmalar bu görüþü pek desteklememiþtir.
Ýkinci görüþe göre, insanlar yaþadýklarý sorunlar dolayýsýyla teröre yönelmektedirler.
Bu görüþü savunanlar, teröristin kendisi yanýnda içerisinde yaþadýðý sosyo-kültürel,
ekonomik ve siyasal çevreyi de beraber incelemektedirler. Bu konuda yapýlan bilimsel
çalýþmalarda; insanlarýn, haklarýný elde etmede çaresiz kaldýklarýnda ve çevrelerinde yaþadýklarý çeþitli sorunlarý siyasi bir çerçeveye oturtarak sonuca kýsa yoldan ulaþmayý düþündüklerinde terörizmi benimseyebildikleri anlaþýlmýþtýr. Bu çalýþmalarda özellikle liderlerin, ruh hastasý olmaktan ziyade riski göze alan, giriþimci, akýlcý, idealist ve cesur
tipler olduðu görülmüþtür. Nitekim Türkiye’de 1960’lý yýllardan itibaren baþlayan ve
1980’li yýllara kadar yoðun olarak devam eden Marksist eksenli terör faaliyetlerinin fikri temelinde, sorunlarýn çözümünde terör stratejisinin etkili olacaðý ve kýsa zamanda sonuca ulaþabileceði düþüncesinin olduðu anlaþýlmýþtýr. Bugün gelinen noktada bu görüþ
daha fazla kabul görmektedir.
17
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
3. Terörle Mücadele
3.1. Genel
Geliþen teknolojinin de kullanýmýyla etkisi daha fazla artan ve günümüzün en
önemli sorunlarýndan biri haline gelen terör, baþlangýçta sadece bir güvenlik sorunu
olarak algýlanmýþtýr. Dolayýsýyla geliþtirilen mücadele stratejileri de daha çok güvenlik
güçleri ve istihbarat birimlerinin kullanýmýný kapsayan sýnýrlý bir çerçevede kalmýþtýr.
Ancak sadece güç kullanýlarak terörün üstesinden gelinemeyeceðinin anlaþýlmasý, mücadele stratejilerinin geliþtirilmesinde daha kapsamlý ve bilimsel yaklaþýmlarýn ortaya
çýkmasýna neden olmuþtur. Bu kapsamda yapýlan çalýþmalar, mücadeleyi sadece güvenlik boyutuyla ele alan tek eksenli yaklaþýmdan çýkararak konunun bütün boyutlarýyla ele
alýnmasýný saðlayacak þekilde çok boyutlu mücadeleyi ifade eden “teröristle mücadele
yerine terörizmle mücadele” zeminine taþýmýþtýr.
Terör bugün ulaþtýðý boyutlarýyla geçmiþe nazaran yaþamý daha fazla tehdit etmektedir. Kayýtsýz kalmak veya kaçmak mümkün olmadýðýna göre, bilimsel yöntemlerle etkili ve kapsamlý mücadele stratejileri geliþtirmek ve uygulamak gerekmektedir.
18
M. Sadi Bilgiç
3.2. Dünyada Teröre Bakýþ ve Maruz Kalan Ülkelerin Tutumlarý
3.2.1. ABD’nin Küresel Terörle Mücadele Politikalarý ve Uygulamalarýnýn Sonuçlarý
11 Eylül saldýrýlarýna kadar ciddi bir terör saldýrýsýyla karþýlaþmayan ABD, bu saldýrýyla adeta paniðe kapýlarak ölçüsüz tepkiler vermeye baþlamýþtýr. Mücadele kapsamýnda çýkardýðý vatanseverlik yasasý ile demokratik ve özgür yapýsýndan önemli ödünler
vermiþ, meydana gelen aþýrý kaygý iktidarýn olaðanüstü yetkilerle donatýlmasýna neden
olmuþtur. Bunun sonucu olarak da iþkence, kötü muamele ve savaþ açma da dâhil olmak üzere askeri araçlarýn aþýrý derecede kullanýmý adeta olaðan bir hale gelmiþtir. Biraz da tek kutuplu yapýnýn saðladýðý aþýrý güven kural tanýmazlýða dönüþmüþ, hatta ABD
BM’nin varlýðýný bile göz ardý eden bir tutuma girmiþtir.
Operasyonel faaliyetlerin yanýnda halkýn kazanýlmasý, en azýndan ikna edilmesi terörle mücadelede önem taþýmakta iken, ABD’nin Afganistan ve Irak’a müdahalesinde
büyük ölçüde operasyonel gereksinimleri ön planda tutmasý sadece o ülkelerde deðil
bütün Ýslam coðrafyasýnda tepkiye neden olmuþtur. Ayrýca bu tutum, terörle mücadelede iþbirliði konusundaki inandýrýcýlýðýný büyük ölçüde kaybeden ABD’nin müttefik-
19
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
lerinde güven kaybýna neden olurken; hedef ülke ve örgütlerdeki kin ve nefreti daha da
artýrarak yeni terör olaylarýný tetikleyici bir zemin hazýrlamak suretiyle orta ve uzun vadede terörün ekmeðine yað sürmüþtür. Bu da sonuçta hem ABD’nin dünya üzerindeki imajýný ciddi derecede zedelemiþ, hem de terör riskini ve güvenlik kaygýlarýný artýrmýþtýr. Diðer yandan “önleyici saldýrý doktrini” ile askeri seçenek ve iþkence uygulamalarý cereyan ederken ABD’nin diðer ülkeleri koþulsuz olarak desteklemeye davet etmesi, küresel teröre karþý uluslararasý bir iþbirliði fýrsatýnýn da heba edilmesine neden olmuþtur.
ABD’nin terörle mücadele konseptinin esasý, destekçileri ve yandaþlarý ile beraber
küresel terör örgütlerinin kapasitelerini azaltmak veya ortadan kaldýrmak ve terör örgütlerine tolerans göstermemek þeklinde özetlenebilir.
3.2.2.Avrupa Birliði’nin Terörle Mücadele Politikalarý
Henüz entegrasyon aþamasýnda olan AB’nin, diðer alanlarda olduðu gibi güvenlik ve
terör konularýnda da ortak politika geliþtirmesi ve ortak düzenlemelere gitmesi her geçen gün giderek daha iyi bir noktaya gelmektedir. 11 Eylül saldýrýlarý AB üyelerini da-
20
M. Sadi Bilgiç
ha fazla iþbirliði yapma çabalarýný hýzlandýrmýþ ve küresel terörle mücadelede yeni vizyon ve strateji arayýþlarýna itmiþtir.
2003 yýlýnda yapýlan zirvede kabul edilen Güvenlik Strateji Belgesi’nde terörizmle
ilgili olarak üç ana hedef belirlenmiþtir. Bunlar; tehdidi belirleme ve karþý koyma,
AB’nin güvenliði için çevresindeki ülkelerin de güvenliðini saðlama ve uluslararasý sistemin düzenli iþleyiþini saðlamadýr.
2004 yýlýnda kabul edilen Eylem Planý’nda özetle; terörizmle mücadelede uluslar
arasý çabalarý artýrmak ve iþbirliðini saðlamak, BM çatýsý altýnda hareket etmek, BM sözleþmelerine uymak, iç hukuku BM hukuku ile uyumlu hale getirmek ve ABD ile iþbirliði yapmak gibi hususlarda mutabakat saðlanmýþtýr. Terörün mali kaynaklarýný kurutmak, terörist faaliyetleri önlemeyi, araþtýrmayý, bulmayý ve yargý önüne çýkarmayý saðlayacak imkânlarý geliþtirmek, ulaþým ve sýnýr güvenliðini artýrmak, üçüncü ülkelerle
iliþkilerde önceliði terörizme karþý olan ülkelere vermek, üyelerin terörizmi ülkelerin iç
meseleleri olarak görmemelerini saðlamak ve iþbirliði içerisinde olmak, kullanýlacak vasýtalar olarak belirlenmiþtir.
21
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
Yapýlan düzenlemelerden anlaþýldýðý gibi; Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasý
(AGSP) terörle mücadele baðlamýnda; terörist tehdidi önleme, tehdit ve saldýrý sonrasý
koruma, saldýrý sonrasý askeri ve sivil mekanizmalarla cevap verme ve üçüncü ülkelere
terörle mücadele konularýnda yardým etme þeklinde özetlenebilecek dört temel amacý
içermektedir.
Genel olarak bakýldýðýnda, AB’nin tutumunun ulusal boyuttan uluslararasý bir yaklaþýma kaydýðý ve terörizmle mücadelenin ortak dýþ ve güvenlik politikasýna yansýtýldýðý
görülmektedir. Ancak ABD’den farklý olarak önleyici doktrin yerine çok taraflýlýk ilkesinin benimsendiði görülmektedir. Strateji olarak; küresel terörün yaþamasýna olanak
veren temel nedenlerin ortadan kaldýrýlmasý ve terörizmle mücadelede askeri önlemlerden ziyade çok boyutlu olarak mücadele edilmesi ve önleyici çalýþmalara öncelik verilmesinin esas alýndýðý anlaþýlmaktadýr.
AB bu stratejiyi dokümanlarýna taþýmýþ olmakla birlikte, küresel terörle mücadelede
etkili bir aktör olma araçlarýna henüz sahip deðildir. Henüz entegrasyon aþamasýnda
22
M. Sadi Bilgiç
olan bir yapýnýn kýsa sürede ortak bir tavýr geliþtirmesinin de kolay olmayacaðýný kabul
etmek gerekir. Ancak her geçen gün daha iyi bir noktaya geldiði görülmektedir.
3.2.3. Ýspanya’nýn Terörle Mücadele Politikalarý
Ýspanya, terörle mücadelede baþarýlý kabul edilen ve baþarýnýn da ancak demokratik
uygulamalarla mümkün olabileceðini gösteren örnek ülkelerden birisidir. Uzun yýllar
ETA örgütüyle mücadelesi ona ulusal çapta bir deneyim kazandýrmýþ, 11 Mart 2004
Madrid saldýrýsýyla da bu deneyimi uluslararasý bir zemine doðru geniþlemiþtir.
Terör uzmanlarý Ýspanya’nýn terörle mücadelesini üç safhaya ayýrarak incelemektedirler. Birincisi Franco dönemi, ikincisi demokrasiye geçiþ ve AB süreci, üçüncüsü ise
2004 Madrid terör eylemi sonrasý dönemdir.
Birinci dönemde, Bask bölgesinin baðýmsýzlýðý için mücadele eden ETA terör örgütüne karþý Franco tarafýndan sert önlemler alýnmýþ ve mücadele stratejisi yasal düzenleme ve askeri mücadele eksenine oturtulmuþtur. Aþýrý baský ve yýldýrma politikasý göreceli ve geçici bir baþarý saðlamýþ ise de, daha güvenli ve kalýcý bir çözüme ulaþamamýþ-
23
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
týr. Bu dönemde Fransa örgüte sempatiyle bakmasýna raðmen, sorun sadece ulusal bir
çerçevede ele alýnmýþ ve uluslararasý bir destek arayýþýna girilmemiþtir.
Franco döneminden sonra Ýspanya, terörle mücadelede demokratik açýlým yaklaþýmýný benimsemiþtir. Bu yaklaþýmla Ýspanya; terörün arka planýný görmeye çalýþmýþ, teröristlerin eylem gerekçelerini ortadan kaldýrmaya gayret etmiþ, uluslararasý iþbirliðini saðlamýþ
ve terörle mücadelede profesyonel uzman birimlerini devreye sokmuþtur. Terörle mücadele ederken þiddetle karþýlýk verme yerine demokratik araçlarla teröristlerin manevra
alaný daraltýlmýþtýr. Demokratik uygulamalarýn baþlangýcýnda eylemlerde belli bir oranda
artýþ olmuþ ise de demokratik uygulamalara sabýrla devam edilmiþ ve AB sürecinden
ödün verilmemiþtir. Bu süreç içerisinde Fransa ile iliþkiler arzu edilen noktaya gelmiþ,
AET’ye üye olduktan sonra da ETA’yý uluslararasý alanda tecrit etmeyi baþarmýþtýr.
2004 Madrid saldýrýlarýndan sonra baþlayan üçüncü dönemde halk ABD politikalarýna destek veren yönetimi deðiþtirmiþtir. Yeni hükümet bazý ekonomik çýkarlar nedeniyle vazgeçilen ulusal terörle mücadele stratejisini önce AB’ye sonra ise BM çatýsýna
taþýmýþtýr. Ýspanya Hükümeti, ABD ve Ýngiltere’nin savaþý haklý gösterebilmek için
24
M. Sadi Bilgiç
dünyaya yalan söylediklerini ifade ederek terörle mücadelede farklý bir duruþ sergilemiþ, ayrýca terörizmin kaynaðýnýn sadece Ortadoðu olmadýðý, adaletsizlik ve yoksulluðun hüküm sürdüðü bütün bölgelerin ayný derecede teröre katký saðladýðý þeklinde daha geniþ bir bakýþ açýsýný benimsemiþtir. Özetle son dönemde Ýspanya’nýn terörle mücadele stratejisi, kendi ulusal stratejisi ile daha geniþ kapsamlý uluslararasý yaklaþýmýnýn
bileþiminden oluþan yeni bir çerçeveye oturmuþtur.
3.2.4. Ýngiltere’nin Terörle Mücadele Politikalarý
Ýngiltere de terörle mücadele bakýmýndan uzun süreli deneyimlere sahip olan ülkelerden birisidir. Ýngiltere’nin terörle mücadele yaklaþýmý da baþlangýçta, diðer ülkelerde
olduðu gibi, yeni yasalar çýkararak güvenlik güçlerinin yetkilerini artýrma ve terörü güç
kullanma yoluyla bastýrma þeklinde olmuþtur.
2001 yýlýnda terörle mücadelede kapsamlý yasal düzenlemeler yapýlmýþ, bu düzenlemelerde terör örgütlerinin bir listesi oluþturulmuþ ve terörün tanýmý geniþletilerek yeni alanlar eklenmiþtir. Ancak Ýngiltere IRA’ya karþý verdiði mücadelede baþarýya; sert terör yasalarý ile deðil, terörle mücadelede devreye soktuðu siyasal ve sosyal önlemlerle
25
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
ulaþabilmiþtir. Bu önlemler sonunda IRA silah býrakmýþ ve böylece terör dönemi sona
ermiþtir.
Ýstanbul, Madrid ve Londra saldýrýlarý sonrasýnda güvenlik güçlerinin yetkilerini artýran yeni yasal düzenlemelere devam edilmiþ ise de bu düzenlemelerde, IRA deðil, El
Kaide’ye karþý mücadele ön plana çýkmýþtýr.
Kendisi terörle uzun yýllar boðuþmasýna raðmen Ýngiltere, ayný dönemde diðer ülkelerin muhaliflerinin ve terörist gruplarýnýn da rahatlýkla yaþadýklarý bir ülke haline
gelmiþtir. PKK’nýn buradaki faaliyetleri, Med TV’nin buradan yayýn yapmasý buna örnek olarak gösterilebilir. Bu, ülkelerin teröre bakýþlarýndaki farklýlýklarý da yansýtmaktadýr. Kendisine yapýlýrsa terör, baþka ülkelerde olursa özgürlük mücadelesi veya demokratik arayýþ þeklinde görülebilmektedir. Bu yaklaþým, bugün teröre karþý uluslararasý iþbirliði yapýlmasýndaki en önemli engellerden birisini oluþturmaktadýr.
4. Türkiye’de Terör ve Terörle Mücadele
4.1. Genel
26
M. Sadi Bilgiç
Sadece son dönemdeki istatistiksel sonuçlara bakýldýðýnda bile terörün Türkiye için
ne ifade ettiðini anlamak mümkündür. Son dönemde terör 30 binden fazla can kaybýna, binlerce insanýmýzýn sakat kalmasýna, 300 milyar dolar civarýnda da ekonomik kayba neden olmuþtur. Bu rakamlar terörün Türkiye için ne kadar büyük bir sosyal ve güvenlik sorunu olduðunu açýk olarak göstermektedir.
4.2. Sol ve Milliyetçi Hareketlere Kýsa Bir Bakýþ
Marksist ideolojiyi esas alan sol hareketler 1960’lý yýllara kadar daha çok fikri nitelikli mücadele þeklinde faaliyetlerini yürütmüþ, ancak 1960 darbesinden sonra hazýrlanan anayasanýn saðladýðý özgürlükçü ortam, sol örgütlerin güçlenmesi için uygun bir
zemin oluþturmuþtur.
Bu dönemde; Doðan Avcýoðlu’nun liderliðindeki YÖN hareketi, 1961 yýlýnda kurulan Türkiye Ýþçi Partisi, Mihri Belli liderliðindeki Milli Demokratik Devrim (MDD)
hareketi sosyalist bir gençlik hareketinin doðmasýna öncülük etmiþtir. Daha sonra bu
gençlik, özellikle Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) aracýlýðý ile kendisini illegal örgütlenmeler içerisinde bulmuþtur.
27
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
1968’li yýllarda dünyada da sol hareketler ciddi derecede ivme kazanmýþ, Türkiye’de
bundan önemli ölçüde etkilenmiþtir. FKF 1969 yýlýnda Dev Genç adýný almýþ, ancak
bundan sonra solda bölünmeler de baþlamýþtýr. Doðu Perinçek grubu Mahir Çayan’dan ayrýlmýþtýr. Mahir Çayan THKP-C’ye, Deniz Gezmiþ ise THKO’ya liderlik yapmýþtýr. Kýzýldere olaylarý ile bu iki örgüt fiilen sona ermiþ ise de, kalan unsurlarý bundan sonra doðacak olan örgütlerin temelini oluþturmuþlardýr.
1971 Muhtýrasýndan sonra örgütsel faaliyetler büyük ölçüde kontrol alýnmýþsa da,
1974 affýyla birlikte terör olaylarý tekrar týrmanmaya baþlamýþtýr. 1974 sonrasýnýn bir diðer özelliði, Marksist örgütlenmeler yanýnda bölücü örgütlenmelerin de filizlenmeye
baþlamýþ olmasýdýr.
1974 sonrasýnda artan þiddet eylemleri karþýsýnda “milliyetçilik” temelinde karþý faaliyet ve örgütlenmeler de hýzlanmýþ, sonunda Türkiye hýzla sað-sol çatýþmasý zeminine doðru kaymýþtýr. 1977 yýlýnda terör olaylarýnda ölenlerin sayýsý 319 iken bu sayý, 1978
yýlýnda 1095’e, 1979’da 1362’ye ulaþmýþtýr.
28
M. Sadi Bilgiç
12 Eylül askeri müdahalesi ile örgütler etkilerini önemli ölçüde kaybetmiþ, liderleri
Avrupa’ya kaçmýþlardýr. 1983 yýlýnda demokratik düzene geçilmesinden sonra tekrar
örgütlenmeye baþlamýþ iseler de, deðiþen dünya konjonktürü ve güvenlik güçlerinin de
baþarýlý çalýþmalarýyla eski güçlerine ulaþamamýþlardýr.
Halen aktif olan sol örgütler; DHKP/C, Devrimci Yol, TKP/ML, Türkiye Devrim
Partisi (TDP), Türkiye Komünist Emek Partisi (TKEP/L) Türkiye Ýhtilalci Komünistler Birliði (TÝKB), Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP), Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) olarak sýralanabilir.
4.3. Bölücü Örgütlere Kýsa Bir Bakýþ
1973 yýlýnda Marksist ideoloji ekseninde temelleri atýlmaya baþlayan PKK, 1978 yýlýnda kurulmuþtur. Baþlangýçta fazla etkinliði bulunmayan örgüt, 12 Eylül askeri müdahalesinden sonra elemanlarýný Lübnan’a kaydýrarak teori ve pratik alanýndaki eksikliklerini tamamlamýþ, 1984 yýlýndaki Eruh ve Þemdinli baskýnlarýyla etkili terör eylemlerine
baþlamýþtýr. 1986 yýlýnda askeri kanadý oluþturan ARGK kurulmuþ, bu tarihten sonra
29
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
bölgede yaptýðý kitle katliamlarý ile halkýn direncini kýrmýþ, bu þekilde bir yandan eleman
temin imkânlarýný artýrýrken diðer yandan bölgedeki manevra alanýný geniþletmiþtir.
1988 yýlýnda örgütte hizipleþme baþlamýþ ve bocalama dönemine girmiþtir. Ancak
Öcalan, örgüt içi infazlarla kontrolü eline almýþtýr. 1990 yýlýnda baþlayan Körfez krizi
Kuzey Irak’ta otorite boþluðuna neden olmuþ bu da PKK’nýn iþini kolaylaþtýrmýþtýr. Bu
yýllarda PKK; genel ayaklanma, Kürdistan Ulusal Kurtuluþ Meclisi’ni toplama ve Savaþ
Hükümeti ilan etme gibi hedeflere ulaþmaya çalýþmýþtýr. Ancak Kuzey Irak’a icra edilen
bir seri harekât sonucunda PKK büyük darbeler almýþ ve arzu ettiði hedefe ulaþamamýþtýr. 1994 ve 1995 yýlýnda bölgede yapýlan yoðun ve sürekli operasyonlar sonucu PKK
gücünün önemli bir kýsmýný kaybetmiþ, etkisini hissettirmek için de bölgede katliam
türü eylemlere baþlamýþtýr. Ancak bu da hem örgütün daha fazla darbe almasýna hem
de dünya kamuoyunda kendisine karþý tepki duyulmasýna neden olmuþtur. Bu ayný zamanda diðer ülkeler nezdinde yapýlan giriþimlerde Türkiye’nin daha etkili sonuçlar almasýna da imkân vermiþtir.
1990’larýn sonuna doðru, dýþ dünyada PKK’nýn terör örgütü olarak kabul edilmesi-
30
M. Sadi Bilgiç
nin ardýndan Öcalan yakalanarak teslim edilmiþ, bundan sonra da örgütün siyasal arayýþlarý baþlamýþtýr. Bugün gelinen noktada siyasal çabalar hýzlý bir þekilde sürdürülmeye çalýþýlmaktadýr. Ancak zor durumda kalan PKK çok boyutlu ve yönlü etkilere maruz
kaldýðýndan çok farklý güçler tarafýndan, çok farklý maksatlarla kullanýlan bir taþeron örgüt haline gelmiþtir.
4.4. Dini Motifli Terör Hareketlerine Kýsa Bir Bakýþ
1979 yýlýndaki Ýran devriminden sonra Sünni olmalarýna raðmen Þii yazarlarýn eserlerinden etkilenen bazý radikal gruplar ortaya çýkmaya baþlamýþtýr. Hizbullah baþta olmak üzere “Ýslami hareket” gibi dinsel görüntülü terör örgütleri, büyük ölçüde mezhepsizliðe dayanan ancak fikri temellerini Þii düþünür ve yazarlardan alan yeni bir din
anlayýþýný topluma taþýmaya baþlamýþlardýr. Bunun yanýnda ABD’ye karþý mücadele veren El Kaide ve benzeri bazý örgütlerin de etkileri görülmeye baþlamýþtýr.
Güvenlik güçlerinin operasyonlarý sonucu ele geçirilen bazý örgüt mensuplarýnýn
ifadelerinden, örgüt mensuplarýnýn Ýran veya Afganistan ile baðlantýlý olduklarý, bazýlarýnýn teorik ve pratik eðitim almak üzere bu ülkelere gittikleri anlaþýlmýþtýr. Ancak, Ýs-
31
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
lam dininin gerçekte teröre izin vermemesi ve Türkiye’de dini kimlikleri ile ön plana
çýkan birçok kanaat önderinin teröre kesin olarak karþý çýkmalarý, bu radikal gruplarýn
etkisini zayýflatmýþ ve manevra alanlarýný daraltmýþtýr. Bu örgütler, toplumdaki eðitim
yetersizliði ve kültürel geri kalmýþlýktan istifadeyle toplumda taban bulmaya çalýþmaktadýrlar. Bu kapsamda Türk Hizbullah Örgütü, Ýslami Hareket Örgütü, Ýslami Büyük
Doðu Akýncýlarý (ÝBDA-C) adlý örgütleri sýralamak mümkündür.
Hizbullah Örgütü, Fidan Güngör ve Hüseyin Velioðlu’nun 1980’li yýllarda kurduklarý Vahdet grubu ile baþlamýþtýr. PKK’nýn sindirme amaçlý olarak bölgedeki dini kesimlerden bazýlarýný öldürmeleri 1991 yýlý ortalarýndan itibaren Hizbullah’ýn PKK ile
çatýþmaya baþlamasýna neden olmuþtur. 1991-1995 yýllarý arasýnda PKK-Hizbullah çatýþmasý sonucu 400’den fazla PKK mensubu veya sempatizaný öldürülmüþtür. Bunun
sonucunda örgütsel anlamda þehir merkezlerinde kontrol Hizbullah’ýn eline geçmiþ,
PKK þehir merkezlerinde barýnamaz hale gelmiþtir. Güvenlik güçlerinin yaptýðý operasyonlar sonucunda 600 civarýnda Hizbullah örgüt mensubu yakalanmýþ ve 100 civarýnda faili meçhul cinayet aydýnlatýlmýþtýr.
32
M. Sadi Bilgiç
Þiddet eylemlerine baþvurulmasýndan sonra örgütte baþlayan fikir ayrýlýðý nedeniyle
grup “Menzil” ve “Ýlim” grubu olarak ikiye bölünmüþtür. Menzil grubu Fidan Güngör
liderliðinde, Ýran’a sýcak bakan ve mezhep farkýný önemsemeyen bir bakýþ açýsýna sahiptir. Adýný Diyarbakýr’daki Menzil kitapevinden almaktadýr. Strateji olarak henüz teblið
aþamasýnýn bitmediði gerekçesiyle þiddet eylemleri ve PKK ile çatýþmaya girilmemesi
gerektiðini savunmaktadýr.
“Ýlim” grubu, Diyarbakýr’da Ýlim kitapevi etrafýnda bir araya gelen ve liderliðini Hüseyin Velioðlu’nun oluþturduðu gruptur. Bu grup daha çok siyasi bir örgütlenme biçimine sahiptir. Liderlik ve baðlantý yönünden Ýran’a bakýþý nispeten soðuk olmakla birlikte yöntem olarak Ýran’ý benimsemekte, Menzilcilerin aksine þiddet eylemlerini savunmaktadýrlar. PKK’nýn kendilerine karþý yaptýklarý eylemlere karþýlýk olarak PKK
mensuplarýna ve sempatizanlarýna þiddetle karþýlýk vermiþlerdir. Bu grup ayrýca Menzil
grubu ile de çatýþmalara girmiþ ve birçok mensubunu öldürmüþtür.
Bugün marjinal boyutlarda kalan ve etkisini büyük çapta kaybeden diðer örgütler
arasýnda, Ýslami Hareket Örgütü ve Ýslami Büyük Doðu Akýncýlarý(ÝBDA-C) örgütle-
33
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
rini saymak mümkündür.
4.5. Bölücü Terörle Mücadelede Uygulanan Stratejiler
Bu bölümde; Türkiye’deki sol ve dini motifli terör örgütlerinin bugün etkilerini büyük ölçüde kaybetmiþ olmalarý nedeniyle, halen eylemlerine tanýk olunan ve gündemi
meþgul etmeye devam eden bölücü terör örgütüne karþý uygulanan mücadele stratejisi
eleþtirel bir yaklaþýmla ele alýnacaktýr.
4.5.1. Baþlangýçtan Ýtibaren Uzun Süreli
Olarak Uygulanan Strateji ve Sonuçlarý
Terörle mücadelede esas sorumlu olmasýna raðmen sivil otorite, yakýn zamana kadar görevini, daha çok güvenlik güçlerinin ihtiyaç duyduðu silah ve teçhizatý satýn almak ve ilave kaynak tahsis etmek þeklinde yapmaya çalýþmýþtýr. Bunun sonucu olarak
ta, terörle mücadelede askeri bürokrasi birinci derecede rol sahibi olurken sivil otorite
ikincil pozisyonda kalmýþ ve büyük ölçüde askeri bürokrasiye tabi olmuþtur. Bunda, karakollarýn baskýna uðramasý ve zayiat vermesi sonucunda askerlerin kaçýnamayarak görevi adeta kucaðýnda bulmalarýnýn da etkili olduðu söylenebilir.
34
M. Sadi Bilgiç
Hâlbuki terörle mücadelenin ekonomik, eðitim ve sosyokültürel, idari ve yasal, diplomatik, güvenlik vb. boyutlarý dikkate alýndýðýnda, TSK’nýn görev alanýnýn bu boyutlardan sadece güvenlik bölümüyle örtüþtüðü, bunu da il ve ilçe merkezlerinin büyük
kýsmýnda Emniyet Teþkilatý ile paylaþtýðý görülmektedir. Buna raðmen sivil otoritenin
mücadelede ikincil derecede bir rol üstlenmesi anlaþýlýr olmaktan uzaktýr. Özetle, terörle mücadelede kullanýlacak araçlarýn ve olanaklarýn büyük kýsmýný elinde bulunduran sivil otoritenin, sorumluluðu birinci derecede üstlenmesi ve asli görevini büyük ölçüde askeri bürokrasiye devretmemesi gerekirdi.
Terörle mücadelede TSK’nýn birincil rolü oynamasý, daha çok güç kullanýmýna dayanan askeri stratejilerin ön plana çýkmasýna neden olmuþtur. Bu da;
Çok farklý düzlemlerde ve çok boyutlu unsurlarý içerecek þekilde yürütülmesi gereken terörle mücadeleyi, büyük ölçüde teröristle mücadele sýnýrlarýna hapsetmiþtir. Baþka bir deyiþle, askeri bürokrasinin birincil derecede rol üstlenmesi mücadelenin güvenlik boyutu dýþýndaki diðer alanlarýnda zafiyet doðmasýna neden olmuþtur. Bu da, katý-
35
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
lýmlarýn önlenememesine, dolayýsýyla operasyonlarla sürekli darbe vurulmasýna raðmen örgütün gücünün bitirilememesine sebep olmuþtur.
Mücadelenin maliyeti çok artmýþtýr. Küçük gruplara karþý özel olarak eðitilmiþ ve
donatýlmýþ özel birlikler kullanmak yerine çok sayýda askeri birliðin kullanýlmasý operasyonlarýn maliyetini artýrmýþtýr. Resmi makamlar tarafýndan PKK’nýn Türkiye’ye bugüne kadarki maliyetinin 300 milyar dolar olduðu ifade edilmekte ise de, bazý hesaplara göre 1 trilyon dolarý bulduðu söylenmektedir. Bu maliyet içerisinde güç kullanýmýyla ilgili kýsým önemli bir yer tutmaktadýr.
Düzenli bir harekâta göre eðitilmiþ ve yapýlandýrýlmýþ olan askeri birliklerin yoðun
olarak kullanýlmasý nedeniyle daha fazla zayiat verilmiþtir. Bölgeye gitmeden çok iyi
eðitilse bile, arazi ve iklim koþullarý çok aðýr olduðundan, birlikler, bölgede aylarca operasyona çýktýktan sonra ancak yeterli fiziki kondisyona ve çatýþma tecrübesine sahip olabilmekte, teröristin kullandýðý taktikleri öðrenebilmekte ve araziyi tanýyabilmektedir.
Ancak bundan sonra etkili ve verimli operasyonlar yapýlabilmektedir. Bu intibak döneminde hem mücadelenin etkisi zayýflamakta hem de daha fazla zayiat verilebilmekte-
36
M. Sadi Bilgiç
dir. Durum böyleyken tecrübe kazanan askerler bir süre sonra terhis olmakta, yeni gelen askerler için ayný döngü yeniden baþlamaktadýr. Özetle, silâhaltýna alýnan askerlerin, askerlik sürelerinin önemli bir kýsmýndan verimli ve etkili olarak yararlanýlamamaktadýr. Birlik komando birliði olsa da, bu faktörlerden kaçýnýlmaz bir þekilde etkilenmektedir. Hâlbuki normal askeri birlikler yerine özel olarak eðitilmiþ ve donatýlmýþ özel
görev gruplarý kullanýlsa, onlardan çok uzun süreli olarak etkili ve verimli bir þekilde istifade etmek mümkün olabilecektir.
Çok sayýda birlikle operasyona çýkýlmasý, daha teröristle temasa geçilemeden operasyonun açýða çýkmasýna, bu da teröristin temasa girmekten kaçýnarak operasyonlarýn boþa çýkmasýna neden olmaktadýr. Çok operasyon yapýlmasý teröristin arazide serbest hareketini önleme gibi bir fayda saðlamýþ ise de, operasyonlarýn çoðundan sonuç alýnamamasý hem askeri birlikleri yormuþ, hem de birlikleri pusu ve mayýn gibi ciddi risklerle
karþý karþýya getirmiþtir. Ayrýca yoðun güç kullanýlmasýna raðmen örgüte arzu edilen
darbenin vurulamamasý, örgüte hem moral hem de propaganda imkâný vermiþtir.
Terörle mücadelede yoðunluklu olarak askeri birlik kullanýmý, TSK’nýn dikkatinin
37
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
istemese de iç tehdide kaymasýna; operasyonel görevlerin öncelikli hale gelmesi de,
bütçe imkânlarýnýn TSK’nýn dýþ tehdide uygun olarak modernizasyonu yerine terörle
mücadeleye dönük teçhizat alýmýna ve cari kalemlere harcanmasýna neden olmuþtur.
Diðer yandan iç güvenliðe tahsis edilen birlikler küçük birlik seviyesinde eðitim yapmak zorunda kalmýþlardýr. Hâlbuki TSK’nýn normal koþullarda, küçük birlik seviyesindeki eðitim ve tatbikatlardan büyük çaplý manevralara kadar bir seri eðitimi yapmasý gerekmektedir. Terörle mücadele, birliklere küçük birlik seviyesinde çatýþma tecrübesi
kazandýrmýþ ise de, büyük birlik seviyesindeki eðitimin de bir ölçüde ihmale uðramasýna neden olmuþtur. Dolayýsýyla TSK’nýn (Jandarma dýþýndaki unsurlarýnýn) terörle
mücadelede yoðun olarak kullanýlmasý; hem kaynaklarýn doðru kullanýmý ve birliklerin
modernizasyonu, hem de birliklerin eðitimi bakýmýndan TSK’ya zarar vermektedir.
Türkiye’nin bekasý adýna riske girmemek için de hem dýþ tehdide karþý hem de teröre karþý ayrý ayrý yeterli miktarda birliði silah altýnda tutmak gerekir ki, bu da TSK’nýn
çapýnýn büyümesi, ülkenin refahý için diðer alanlarda yapýlmasý gereken harcamalarýn
azalmasý demektir.
38
M. Sadi Bilgiç
Terörle mücadelede güç kullanmanýn kaçýnýlmaz yan etkileri vardýr. Öldürülen her
teröristin yakýnlarýnýn devlete olan sempatisi ister istemez zayýflayacaktýr. Bu, bir terörist öldürülürken onlarca kiþinin devlete olan sempatisinin azalmasý demektir. Bunun
dýþýnda operasyonlar esnasýnda bölge insanýna istenmeden verilen rahatsýzlýklar, özellikle ölçüsüz ve dikkatsiz güç kullanýmý daha da vahim sonuçlar doðurabilmektedir. Bu
da katýlýmlarýn tetiklenmesi ve örgütün ömrünün uzamasý demektir. Dolayýsýyla terörle mücadelede güç, ancak zaruri durumlarda ve gerektiði kadar kullanýlmalýdýr. Ayrýca
gücü kullanan unsurlarýn çok bilinçli ve hassas olmalarý gerekir.
Uygulanan stratejiyle örgütün kýsa sürede yok edilememesi bütün dünyanýn dikkatini çekmiþ, bu da Türkiye üzerinde hesabý olan ülkelerin, Türkiye’ye daha fazla zarar
verme adýna, örgüte doðrudan veya dolaylý yardým ve desteklerini artýrmýþtýr. Bu da örgütün güçlenmesini ve daha uzun ömürlü olmasýný saðlayan bir baþka etken olmuþtur.
Örgüt yapý olarak üç ana unsurdan oluþmaktadýr. Bu unsurlar parti, ordu ve cephe
teþkilatýdýr. En üst seviyedeki parti örgütü sevk ve idare eden en yetkili organdýr. Ordu,
39
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
eylemleri yapan dað kadrosudur. Cephe ise dað kadrosunun eylem yapabilmesi için ihtiyaç duyduðu her türlü idari, lojistik ve istihbarat desteðini saðlayan ve halkýn içerisinde yaþayan sivillerden oluþan unsurdur. Böyle bir yapýda kilit unsur, dað kadrosuna eylem yeteneði kazandýran cephe kadrosudur. Cephe kadrosunun etkisiz kýlýnmasý halinde dað kadrosu savaþma yeteneðini kaybedeceðinden, örgütün yok edilmesinde cephe
teþkilatýnýn çökertilmesi büyük önem taþýmaktadýr. Bu da polis ile jandarmanýn çok yakýn bir iþbirliði ve koordinasyon içerisinde çalýþmasýný zorunlu kýlmaktadýr. Bu konuda yaþanan aksaklýklar baþarýyý da önemli derecede etkilemiþtir.
Ýlk yýllarda, uygulanan mücadele stratejisinin bir parçasý olarak örgüte büyük çapta
destek saðlayan köyler boþaltýlmýþtýr. Bu þekilde dað kadrosunun lojistik kapasitesinin
düþürülmesi amaçlanmýþtýr. Bu uygulama kýsa bir süre için dað kadrosunun iþini zorlaþtýrmýþtýr. Ancak, boþalan köylerden ayrýlan gençlerin çoðu iþsiz ve periþan olarak göç
ettikleri il ve ilçe merkezlerinde örgüt tarafýndan istismar edilerek dað kadrosuna katýlmýþlardýr. Baþka bir deyiþle orta vadede bu strateji örgütün daha fazla güçlenmesine neden olmuþtur. Yani köy boþaltmak suretiyle uygulanan dolaylý strateji arzu edilen faydayý saðlamamýþtýr.
40
M. Sadi Bilgiç
Yukarýda ifade edilen hususlar TSK’yý eleþtirmek için dile getirilmemiþtir. Mehmetçikler verilen görevleri kahramanca yerine getirmiþler, gerektiðinde çekinmeden canlarýný vermiþlerdir. Burada ifade edilmek istenen terörle mücadelede devlet olarak uygulanan stratejinin yanlýþlýðýdýr. Bu iþ sadece askeri birliklere havale edildiði takdirde yapýlabilecek kahramanca mücadele ancak bu kadar olabilir. Ancak bu yaklaþým sorunu
çözmediðine göre uygulanan mücadele stratejisini gözden geçirmek gerekmektedir.
4.5.2. PKK ile Mücadelenin Bugünkü Durumu
4.5.2.1. Örgütün Stratejisi ve Uygulamalarý
Örgüt eski gücünü ve ideolojisini kaybederek büyük çapta deðiþime uðramýþtýr. Özellikle ABD’nin Irak’a askeri müdahalesinden sonra, hayatta kalabilme uðruna bazý ülkeler
tarafýndan taþeron olarak kullanýlan bir örgüte dönüþmüþtür. Bu gün çok baþlý ve duruma göre birçok farklý ülkenin amaçlarýna hizmet eden bir görünüm sergilemektedir.
Zayýflamasýna baðlý olarak yaptýðý eylem türleri de deðiþmiþ, daha çok ses getiren ancak kendisi açýsýndan daha az risk taþýyan bombalama, uzaktan komutalý mayýn ve gü-
41
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
venlik güçlerine uzaktan zayiat verdirmeye dönük taciz eylemleri yoðunluk kazanmýþtýr. Bunun yanýnda bölücü fikirlerin tabanýný geniþletme çabalarý yoðun olarak devam
etmektedir.
PKK baþlangýçta küçük bir örgüt niteliðinde olmasýna raðmen sorunun uzun zamandan beri çözülememiþ olmasý, zaman içerisinde bölgede ayrýlýkçýlýk baðlamýnda
sosyolojik bir dönüþümün de tetiklenmesine yol açmýþtýr. Baþka bir deyiþle baþlangýçta
sýnýrlý ve marjinal nitelikte olan bölücülük sorunu, giderek bölgede yaþayan insanlar
arasýnda taraftar bulmaya baþlamýþtýr. Sorunda nitelik ve nicelik bakýmýndan meydana
gelen bu deðiþiklikler, bölgesel ölçekteki dýþ geliþmeler ve küresel yaklaþýmlarla birlikte ele alýndýðýnda ülke adýna daha riskli bir döneme girildiðini de göstermektedir. Ayrýca Türkiye’nin bu sorunla daha uzun süre uðraþacaðý anlamýna gelmektedir.
4.5.2.2. Devletin Terörle Mücadele Stratejisi
Geçmiþteki uygulamalardan bazý dersler alýndýðý ve sivil otoritenin konuyu daha da
sahiplendiði, askeri bürokrasi ile daha yakýn bir koordine içerisinde olduðu, diplomatik
boyutuyla ilgili önemli adýmlar attýðý ve baþarýlar elde ettiði söylenebilir. Son olarak ya-
42
M. Sadi Bilgiç
pýlan sýnýr ötesi harekât öncesi yürütülen diplomatik çabalar, sivil ve askeri bürokrasi
arasýndaki yakýn iþbirliði görüntüsü buna örnek olarak verilebilir.
Terörle mücadele kapsamýnda konunun güvenlik boyutu dýþýndaki alanlarda ciddi
sayýlabilecek adýmlar atýlmasý da olumlu geliþmeler olarak zikredilebilir. Saðlýk alanýndaki iyileþme, eðitim altyapýsýnýn güçlendirilmesi gibi bölgeye götürülen hizmetler ve
GAP projesinin tamamlanmasý çabalarý, halkýn kazanýlmasý bakýmýndan büyük önem
taþýmaktadýr.
Yukarýda belirtilen olumlu geliþmeler yanýnda, özellikle kýrsal kesimle ilgili güç kullanýmýnda ve operasyonel faaliyetlerde uygulanan stratejide büyük çaplý deðiþiklik olmadýðý görülmektedir. Gene büyük çapta askeri birlikler kullanýlmaya devam edilmektedir. Askeri görünürlüðün büyüklüðü ve dolayýsýyla hedef teþkil etmesi de örgütün
uzaktan komutalý patlayýcý eylemleriyle fazla zayiat verilmesine neden olmaktadýr. Bunun yerine özel olarak eðitilmiþ ve donatýlmýþ, sivil araçlarla hareket edebilen özel görev gruplarýnýn kullanýlmasý hem operasyon maliyetlerini düþürülebilir, hem örgütün
kullanmakta olduðu taktik boþa çýkarýlarak zayiat düþürülebilir, hem de örgüte ciddi
43
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
darbeler vurulabilir. Bu yönüyle bugüne kadarki uygulamalardan ders alýnmadýðý anlaþýlmaktadýr.
4.6. Bugünkü Terörle Mücadele Stratejisi Nasýl Olmalýdýr?
4.6.1. Önerilen Mücadele Stratejisinin Ana Hatlarý
Terörle mücadele kapsamýnda;
- Mücadelenin, teröristin enerji kaynaðý olan nefret duygusunun artmasýna neden
olmayacak bir anlayýþ içerisinde yürütülmesi, bunun için de bölge halkýna karþý þefkat
eksenli yaklaþýmýn esas alýnmasý,
- Nefret duygularýný dolayýsýyla terörü besleyen, çatýþma, kamplaþma ve gerilim ortamlarýnýn doðmasýna fýrsat verilmemesi,
- Örgütün propaganda eksenli beyin yýkama ameliyesinin etkisinin kýrýlabilmesi
için;
44
M. Sadi Bilgiç
Bölgeye etkili eðitim hizmeti götürülerek bireylerin, özellikle gençlerin tek tek
kazanýlmasýna dönük projelerin geliþtirilmesi,
Temel haklar konusunda demokratik açýlýmlar yapýlarak örgütün istismarýnýn önlenmesi,
Bölgedeki ekonominin canlandýrýlarak, iþ imkânlarý artýrýlarak fakirlik ve sefaletin
önlenmesi ve asgari geçim olanaklarýnýn saðlanmasý,
Eylemler sonrasýnda medyanýn abartýlý ilgisinin önlenerek örgütün dolaylý propagandasýný yapmasýnýn önüne geçilmesi,
Temel ihtiyaçlarýn karþýlanmasýnda bütün bölgeye hizmet götürülmeye çalýþýlýrken, bütün bölge için geçerli genel strateji çatýsý altýnda; halen kaybedilmemiþ olan alt
bölgeler, kaybedilme yolunda olan alt bölgeler ve kaybedilmiþ alt bölgeler belirlenerek,
bunlara dönük ve özelliklerine uygun mikrostratejiler de geliþtirilerek uygulanmasý,
45
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
- Terörle mücadelenin hükümetlerin deðiþiminden etkilenmeyecek bir yapý marifetiyle yürütülmesi, bu maksatla; kolaylýkla kaynak saðlanmasý ve bakanlýklara ait olanaklarýn koordinesi bakýmýndan Baþbakanlýða baðlý, ancak çalýþmalarý bakýmýndan yarý
baðýmsýz bir stratejik karargâhýn oluþturulmasý (Bu karargah en üst düzeydeki karargâh
olmalý, Türkiye’nin terörle (teröristle deðil) mücadelesi buradan sevk ve idare edilmeli, operasyon dýþýndaki diðer faaliyetler ve uygulamalarý koordine edebilmek için diðer
alanlardan da yeteri kadar uzman ve bilim adamlarýný bünyesinde bulundurmalý, üniversitelerle iþbirliði yapmalýdýr),
- Entegre mücadele yapýlmasý, baþka bir deyiþle; ekonomik, siyasal, diplomatik, eðitim ve sosyokültürel vb. önlemlerin bir bütün olarak, hiçbiri ihmal edilmeden, tam bir
orkestrasyon ve senkronizasyon içerisinde uygulanmasý,
- Kalýcý bir çözüme ulaþabilmek için; bölgede meydana gelen sosyokültürel deðiþimin (Kürtçe konuþan vatandaþlarýn sahip olduklarý vatandaþlýk bilinci ve aidiyet duygularýndaki deðiþim) yönünün, niteliðinin ve derecesinin öncelikle doðru olarak saptanmasý ve bu deðiþimin tekrar uygun bir istikamete çevrilebilmesi için, bölgeye götürü-
46
M. Sadi Bilgiç
len hizmetler yanýnda, bölgede yaþayan insanlarýn aidiyet ve vatandaþlýk düþüncelerini
olumlu istikamete çevirecek þekilde sosyokültürel entegrasyon projelerinin geliþtirilmesi ve uygulanmasý,
- Dýþ boyutuyla ilgili yoðun diplomasi yapýlarak uluslar arasý iþbirliðine gidilmesi bu
kapsamda;
Zor olmakla birlikte, terörizmin bütün ülkeler tarafýndan kabul edilebilecek ortak
bir tanýmýnýn yapýlmasý çabalarý sürdürülerek çifte standardýn ortadan kaldýrýlmaya çalýþýlmasý,
Terörle mücadelede küresel iþbirliðinin saðlanmasýna katkýda bulunularak kendi
mücadelemize destek saðlanmaya çalýþýlmasý,
PKK’nýn uluslar arasý alanda tecrit edilmesinin saðlanmasý.
- Bilimin ve bilimsel yöntemlerin devreye sokulmasý bu maksatla üniversitelerle iþ-
47
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
birliði yapýlmasý,
- Resmi devlet organlarý yanýnda büyük çapta sivil toplum örgütleri ve vakýflar vasýtasýyla bölgenin rehabilite edilmesi (eðitim, saðlýk, fakirlere yardým, ekonomik kalkýnmaya destek alanlarýnda),
- Bölgedeki yabancý istihbarat ve özel kuvvet unsurlarýnýn tecrit edilmesi,
- Elebaþý durumundaki lider ve finans unsurlarýnýn etkisiz kýlýnmasý,
- Bilimsel nitelikli yoðun psikolojik faaliyet icrasý gerekmektedir.
Teröristle mücadele kapsamýnda;
- ABD’nin Irak’a müdahalesinden sonra yaþanan geliþmeler, Rusya Federasyonu’nun ekonomik durumunu düzelterek Gürcistan’a müdahale etmesi gibi giderek aktif bir tutuma yönelmesi, Çin’in ekonomik ve askeri olarak güçlenmesi tek kutuplu ya-
48
M. Sadi Bilgiç
pýnýn giderek kan kaybedeceðinin emarelerini vermekte, en azýndan bundan sonra bir
“Soðuk Barýþ” dönemine girilebileceðini göstermektedir. Böyle bir dönemde küresel
çekiþmelerin yaþanacaðý bölgenin çok yakýnýnda hatta içerisinde bulunan Türkiye’nin,
silahlý kuvvetleri teröre odaklanmýþ zayýf bir görüntü yerine, dýþa dönük olarak tetikte
bulunan silahlý kuvvetleri ile güçlü bir görüntü vermesi büyük önem taþýmaktadýr. Bunun içinde ayrýntýsý müteakip madde de verilen bir Terörle Mücadele Görev Kuvveti
(TMGK) kurularak teröristle mücadelenin bu yapýya devredilmesi ve Jandarma dýþýndaki TSK unsurlarýnýn asli görevine döndürülmesi,
- Küçük ölçekli tehditlere (küçük terörist gruplar) karþý ekolojik mücadele yapýlmasý (Doðada birçok böcek geceleyin nasýl avlanmaya çýkarak çeþitli tekniklerle hedefini
avlamakta ise; ayrýntýlarý müteakip maddede açýklandýðý þekilde, kýrsal için, polis ve jandarma profesyonel elemanlarýndan oluþturulacak Özel Görev Gruplarý teþkil edilmelidir. Bu gruplar küçük gruplar halinde ve her türlü ileri teknoloji olanaklarýyla donatýlarak, kýrsalda daðýnýk halde bulunan sabit veya seyyar jandarma karakollarýnda üslenmelidir. Gece karanlýðýndan istifadeyle araziye çýkýp gerekirse günlerce arazide kalarak
hedefi arayýp bulup imha ederek dönmelidir. Elde yeterli istihbarat yoksa (hava fotoð-
49
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
raflarý, insansýz uçaklarýn saðlayacaðý bilgiler vb), istihbaratýný; gözetleme, iz takibi, ele
geçirilen teröristlerden elde edilen bilgiler vb. yollarla kendisi üreterek sürekli operasyonlar yapmalýdýr. Günlerce arazide kaldýktan sonra üs bölgesine dönmeli, bir süre dinlendikten sonra tekrar operasyona çýkmalýdýr.
- Daha büyük çapta veya farklý özellikteki tehdide karþý geçici olarak TSK’nýn diðer
imkânlarýndan da yararlanýlarak topyekûn mücadele yapýlmasý (Özel görev gruplarý dýþýnda TSK imkânlarýnýn da kullanýlarak, sýnýr ötesine kara ve hava operasyonlarý yapýlmasý gibi),
- Örgütün zayýf taraflarýna yönelme (kýþ operasyonlarý gibi),
- Teknolojik üstünlük kurma ve teknolojiden daha fazla yararlanma gerekmektedir.
4.6.2. Önerilen Terörle Mücadele Görev Kuvveti(TMGK)’nin Yapýsý,
Özellikleri ve Çalýþma Esaslarý:
- Komuta yapýsý: Baþbakanlýða baðlý stratejik karargâhýn genel gözetiminde 3 kade-
50
M. Sadi Bilgiç
meli bir komuta yapýsýna sahip olmalýdýr. Bunlar:
- Operatif Karargah (Ýçiþleri Bakanlýðý bünyesinde yer alan ve teröristle mücadeleyi
yürüten en üst düzeydeki karargah olmalý, personeli polis ve jandarma teþkilatýndan alýnacak uzmanlardan oluþmalý, il ve ilçe merkezleriyle kýrsalýn tek elden sevk ve idaresi
buradan yürütülmelidir).
- Bölge karargâhlarý (Doðu/Güneydoðu Anadolu bölgeleri ile göçün yoðun olarak
yaþandýðý illerde veya il gruplarýnda, bölgenin coðrafi özellikleri ve sosyokültürel yapýsýna göre nispeten homojenlik arz eden bölgeler dikkate alýnmak suretiyle sorumluluk
sahalarý belirlenmelidir. Personeli polis ve jandarma teþkilatýndan alýnacak uzmanlardan oluþmalýdýr. Operasyonlarýn bölgesel olarak sevk ve idaresi bu karargâhlardan yürütülmeli, emniyet ve jandarmanýn mevcut il teþkilatlarý operasyonlarda her türlü desteði saðlamalýdýr).
- Taktik karargâhlar (Terörün yoðunluk derecesine göre bölge karargâhlarýna baðlý
olarak il/ilçelerde kurulmalýdýr. Ýl/ilçe içerisindeki operasyonlar bu karargâhlar tarafýn-
51
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
dan sevk ve idare edilmelidir. Operasyonlarýn il ve ilçe içerisindeki sevk ve idaresi bu
karargâh vasýtasýyla yürütülmeli, emniyet ve jandarmanýn mevcut il ve ilçe teþkilatlarý
operasyonlarda her türlü desteði saðlamalýdýr).
- Kuvvet yapýsý: Her il/ilçede, ihtiyaca göre yeterli miktarda aþaðýdaki görev gruplarý yer almalýdýr.
- Þehir gerilla taktiklerine göre eðitilmiþ özel görev gruplarý (Emniyet teþkilatýnýn
halen mevcut timleri geliþtirilerek).
- Kýr gerilla taktiklerine göre eðitilmiþ özel görev gruplarý (Emniyet ve Jandarmanýn
profesyonel elemanlarýndan(içerisinde er olmayacak þekilde) oluþturulmuþ timler).
- Modüler yapýda olmalý (kuvvet miktarý artýrýlmaya ve azaltýlmaya müsait bir esneklikte olmalý),
- Normal zamanlarda asker ve polis üniformalarýndan farklý bir üniforma taþýmalý
52
M. Sadi Bilgiç
(Bu husus asker ve polisin halk nezdinde yýpranmasýný önlemeye yardým edecektir),
- Komuta ve koordinasyon iliþkileri, þehir ve kýrsalýn tek elden sevk ve idaresini saðlayacak þekilde düzenlenmeli,
- Güçlü bir istihbarat desteðine sahip olmalý (MÝT, Emniyet ve Jandarma, Gnkur.
Ýsth. imkânlarýndan doðrudan istifade/koordinasyon ve bilgi alma yetkisi),
- Özel teçhizatla donatýlmalý (gece harekât imkânlarý, þiddetli kýþ þartlarýnda harekât
imkâný vb.),
- Güçlü bir kriz sevk ve idare birimi/birimlerine sahip olmalý (özellikle þehirlerdeki
halkýn geniþ ölçüde katýlýmýyla yapýlacak eylem türlerine müdahalede kullanýlmak üzere),
- Bu kuvvette görev alanlara her türlü maddi ve manevi desteði saðlayacak þekilde
idari ve özlük haklarý düzenlemesi yapýlmalý, baþarýya endeksli bir terfi ve ödüllendir-
53
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
me politikasý takip edilmeli,
- Burada görev yapacak personel; sözleþmeli personel statüsünde olmalý, faydalý
olanlar göreve devam ederken, yetersiz olan personel iþten uzaklaþtýrýlmalý, böylece bu
yapýnýn kýsa zamanda verimsiz hale gelmesi önlenmeli,
- Görev yapacak personel, mümkün olduðu kadar genç, dinamik, bölge halký ile iç içe
yaþayabilecek, cesur, çalýþkan, hoþgörülü, dürüst, tarafsýz, mütevazý yapýlý, zor coðrafi þartlarda çalýþabilecek derecede güçlü bünyeye sahip ve azimli insanlardan seçilmeli.
SONUÇ
Verilen çok miktarda can kaybý yanýnda 300 milyar dolar civarýndaki ekonomik kayýpla terör, Türkiye’nin önemli, öncelikli bir sosyal ve güvenlik sorunu olmaya devam
etmektedir. Çevremizde cereyan eden geliþmeler, bu sorunla daha uzun süre uðraþmak
zorunda kalacaðýmýzýn da emarelerini vermektedir.
Mücadelenin çok uzamasý ve ABD’nin Irak’a müdahalesi sonrasý geliþmeler, bölge
54
M. Sadi Bilgiç
insanýnýn zihinlerinde sosyolojik bir dönüþümü de tetiklemiþtir. Bu dönüþümün yönünün, niteliðinin ve derecesinin bütün ayrýntýlarý ile saptanarak bölge insanýný yeniden
Türkiye’ye kazandýracak þekilde entegrasyon projelerinin gecikmeden devreye sokulmasý gerekmektedir.
Kendi mücadelemize de destek saðlayabilmek için dünyadaki terörle mücadele faaliyetlerine katký saðlamak ve diðer ülkelerle iþbirliði yapmak önemlidir.
Büyük ölçüde askeri güç kullanýmýna dayanan strateji arzu edilen düzeyde baþarýlý
olamamýþtýr. Çok miktarda zayiat verilmesine, milyarlarca dolara eþdeðer kaynak kullanýlmasýna ve operasyonlarda taktik baþarýlar elde edilmesine raðmen, stratejinin hatasý
telafi edilememiþtir. Dolayýsýyla uygulanan stratejinin; teröristle deðil de terörle mücadelenin ruhuna uygun bir þekilde, güvenlik boyutu ihmal edilmeden, diðer araçlar ve
olanaklarýn da (ekonomik, sosyo-kültürel, eðitim, psikolojik, diplomatik vb.) aðýrlýklý,
entegre ve koordineli olarak kullanýmýný öngören bir stratejiye dönüþtürülmesi gerekmektedir.
55
RAPOR NO: 17
Terör ve terörle mücadele
Terörle mücadelenin güvenlik ve operasyon boyutu düzenli ordu birliklerinin iþi
deðildir. Ayrýca bu, ülkenin çok kritik dönemlerde gereksinim duyacaðý TSK’yý da yýpratmaktadýr. Diðer yandan dünyanýn çok kutuplu bir “Soðuk Barýþ”a doðru gittiði bir
dönemde TSK (Jandarma hariç), asli görevine dönerek dýþ tehdide karþý olan caydýrýcýlýðýný artýrmalýdýr. Bunun yerine terörist þartlarýnda yaþayan ve mücadele eden, jandarma ve polis elemanlarýndan oluþacak özel görev kuvvetleri teþkil edilerek asli mücadele unsuru olarak devreye sokulmalýdýr. Bu hem ekonomik, hem de en etkili yoldur.
TSK’nýn Jandarma haricindeki unsurlarýndan sadece, caydýrýcýlýk, sýnýr ötesi kara ve hava operasyonlarý ve benzeri ihtiyaçlar ortaya çýktýðýnda geçici olarak istifade edilmelidir.
Terörle mücadelenin sevk ve idaresi Baþbakanlýða baðlý olarak kurulacak bir stratejik karargâha, güvenlik ve operasyon boyutuyla ilgili sevk ve idarenin de Ýçiþleri Bakanlýðý bünyesinde kurulacak bir operatif karargâha devredilerek, TSK gereksiz yükten
kurtarýlmalý ve il, ilçe merkezleri ile kýrsaldaki mücadelenin tek elden ve etkili olarak
sevk ve idaresi saðlanmalýdýr.
56