r ö p o rt a j Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Anadolu Tıbbı Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Benekli: “Kolorektal Kanserlerde Mutasyon Son Derece Önemli” Kanser hücrelerinin de virüsler gibi mutasyona uğradığını ifade eden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Anadolu Tıbbı Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Benekli, kolorektal kanserlerde mutasyonun son derece önemli olduğun söyledi. Sağlık dergisine konuşan Prof. Dr. Benekli, “Kolorektal kanser oluşma süreci çok belirgin olarak ortaya kondu. Önce küçük bir polip ile başlıyor, ufak tefek moleküler değişikler oluyor, polip büyüyor. Sonra mutasyon devam ediyor, kanserin ön aşaması oluşuyor mutasyon devam ederek en sonunda kanserleşiyor. Kanserden sonraki mutasyonda ise kanser yaygınlaşıyor. Bu süreç yaklaşık 15 yıllık bir süreç. Bu işimizi hem zorlaştırıyor hem kolaylaştırıyor. Mutasyonun varlığını bilirseniz eğer mutasyon olmayan hastaları seçip onlara uygun tedaviyi verebiliyorsunuz. 15 yıllık süreç olduğu için siz o polipi en baştan yakalayabilirseniz kolonoskopi ile çıkarttığınız zaman o polip ileride kanserleşmiyor, zaten çıkartmış oluyorsunuz.” dedi. S ağlık dergisine açıklamalarda bulunan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Anadolu Tıbbı Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Benekli, hücrelerin virüsler gibi mutasyona uğradığını bu hücrelerin erken teşhis edilip alındığında kanser gelişiminin önüne geçildiğini söyledi. Kolorektal kanserlerde mutasyonun son derece önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Benekli, “Kolorektal kanser oluşma süreci çok belirgin olarak bariz bir şekilde ortaya kondu. Önce küçük bir polip ile başlıyor ufak tefek moleküler değişikler oluyor, polip büyüyor. Sonra başka mutasyon oluyor kanserin ön aşaması oluşuyor. Sonra bir tane daha mutasyon oluyor p53 mutasyonu alıyor. Ondan sonra da zaten kanserleşiyor. Kanserden sonra bir mutasyon daha oluyor metastaza kadar gidiyor. Bu süreç yaklaşık 15 yıllık bir süreç.” dedi. 40 Haziran - 2014 “Polip Tespit Edilirse Kanserleşmenin Önüne Geçiliyor” Hücrelerin mutasyona uğramasının işlerini hem kolaylaştırdığını hem de zorlaştırdığını ifade eden Prof. Dr. Mustafa Benekli, “Bu işimizi hem zorlaştırıyor hem kolaylaştırıyor. Mutasyonun varlığını bilirseniz eğer mutasyon olmayan hastaları seçip onlara uygun tedaviyi verebiliyorsunuz. 15 yıllık süreç olduğu için siz o polipi en baştan yakalayabilirseniz kolonos- r ö p o rt a j kopiyle çıkarttığınız zaman o polip ileride kanserleşmiyor, zaten çıkartmış oluyorsunuz. O yüzden kolorektal kanserde aslında en önemli şey koruma ve önleme. Sağlık Bakanlığının geliştirmiş olduğu tarama programı var. 50 yaşında herkesin kolonoskopi yaptırması öneriliyor. Eğer polip varsa ve çıkarırsanız o kanserleşmeden önünü alabiliyorsunuz. Kanserleştikten sonra da mutasyon durumuna bakarak hedefe yönelik tedavilerle en azından hastalık süresini, yaşam süresini belli bir oranda arttırmak mümkün.” şeklinde konuştu. “Yaşam Süreleri Uzadı” Her yıl 13-14 bin kadar yeni kolon ve rektum kanser vakası görüldüğünü belirten Prof. Dr. Benekli, kanser vakalarının arttığını aynı zamanda kanser tedavisinde önemli yeni gelişmelerin de olduğunu söyledi. Prof. Dr. Benekli, “Bundan 13-14 yıl önce ileri evrelerinde çok hızlı öldüren bir kanserken artık yeni çıkan moleküller ve bunların diğer kemoterapilerle kombinasyonları sonrasında yaşam süreleri epeyce bir uzamış durumda.” dedi. Batılılaşmayla beraber mide kanserinde bir azalma görülürken kolorektal kanserlerde de bir artış görüldüğünü belirten Prof. Dr. Mustafa Benekli bunun en önemli sebeplerinden birisinin fast food tarzı yağlı yiyecekler olduğunu söyledi. “Akıllı Moleküller 5 Aylık Yaşam Sürelerini 3 Yıla Çıkardı” Kolorektal kanserlerin tedavisinde evrelerin çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Benekli, erken evre denilen 1, 2, 3 evrelerinde kanser yakalanırsa bu kanserlerin cerrahi ile büyük oranda iyileştirilebildiğini belirterek, “Özellikle evre 1 kanserlerde cerrahi sonrası yaşam oranı neredeyse yüzde 100. Evre 2, 3’te yavaş yavaş giderek azalmakla beraber evre üçte mesela yüzde 60 civarı kurtulma ihtimali var. Çok korkulacak kanserler olmaktan çıktı. Evre 3 dediğimiz zaman etrafındaki lenf bezlerine yayılımdan bahsediyoruz. Bu tür hastalarda koruyucu amaçlı kemoterapi uygulamalarımız var. Göremediğimiz küçük mikroskobik tümör odaklarını yok etmek için kemoterapi tedavisini tamamen koruyucu olarak bu hastalara uygulayabiliyoruz. Bunlarda yüzde 10’lar civarında bir faydamız oluyor. Evre 4 dediğimiz zaman artık uzak metastazları, yayılımları olan kolon kanserinden bahsediyoruz. Asıl gelişme burada evre 1, 2, 3’te. Artık kemoterapi bir şekilde geldi sonlandı. Yani orada hedefe yönelik ajanların koruyucu amaçlı kullanımlarının bir faydasının olmadığı görüldü. Yani kemoterapi ilaçlarıyla birlikte kullanıldıkları zaman etkinliklerine ek bir şey katmıyor. Tek başlarına kullanımlarının da bir anlamı yok, çok etkili değiller. O yüzden koruyucu amaçlı hedefe yönelik tedavi kullanımı maalesef bizi biraz hayal kırıklığına uğrattı. Ama ileri evre dediğimiz evre 4’te hastalar bundan önce 5-6 ay yaşarken rutin 3 yılları görebiliyoruz. Bu hastalarda 5-6 misli bir yaşam artışı var. Bunu tabii kemoterapi ilaçları ile birlikte kombine olarak hedefe yönelik tedavileri kullandığımız zaman elde ediyoruz.” şeklinde konuştu. “Damarlanmayı Önlüyor” Hedefe yönelik yeni ajanların kemoterapi ile birlikte kullanıldığında tümör kanlanmasını ve damar yapımını engellediğini belirten Prof. Dr. Benekli, “Bunların ardışık kullanımı birbirlerine kombinasyonu derken bu süreç 3 yılı bulabiliyor. Birkaç tane, kolon kanserinde yeni yeni hedeflerde çıkıyor. Ama öncelikle bu tümör hücrelerinin kanlanmasıysa alakalı bir antikor var; VEGF. Bu faktör tümör hücrelerine salındıktan sonra tümörün kendisine ait kan damarları yapmasını sağlıyor. Tümör damar ürettikçe daha da büyüyor. Büyüdükçe daha çok damar yapıyor böylece bir kısır döngü şeklinde sürüyor. Bunu verdiğiniz zaman tümörün kan damarı yapmasına sebep olan bu VEGF’ye gidip bağlanarak onun etkinliğini azaltıyor ve tümör kan damarı yapmaz oluyor, büzülüyor, küçülüyor ve bazıları ölüyor. Tabii ki yüzde yüz etkili değiller, kemoterapiyle beraber kullanılıyor. Ülkemizde piyasaya yakında çıkmasını beklediğimiz aynı etkiye sahip bir ilaç daha var. Bu da yine tümörün kan damarlanmasını engelleyerek etkili olabiliyor. Bu iki ajan ardışık olarak da kullanılabiliyor. Hastalarımıza da çok ciddi faydalar sağlayabiliyoruz. Yurt dışında kullanımda şu anda. Ülkemize de önümüzdeki aylarda gelmesini bekliyoruz.” dedi. “Hedefe Yönelik Hap Şeklindeki Yeni Ajanın Çalışmaları Bitmek Üzere” Üçüncü basamaktan itibaren kullanılacak ve çalışmaları bitmek üzere olan yeni bir hedefe yönelik ajanın olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Benekli, “Bizim hastalarımızda bizim popülasyonumuzda etkinliği olup olmadığının gösterilmesi istendi. Onunla ilgili faz 3 çalışması devam ediyor. Bu da üçüncü basamak hastalarda daha önceden şimdiye kadar bahsettiğimiz kemoterapi ve hedefe yönelik tedavilerini tamamlamış hastalarda üçüncü basamaktan itibaren kullanılabilecek. Bu akıllı molekül hap şeklinde olacak. Bu da yine aynı görevi yapıyor hem tümörün büyümesini engelliyor hem de tümörün damarlanmasını engelliyor. Üçüncü basamaktan itibaren kullanıma girmesini bekliyoruz. Ülkemizdeki çalışması da bitmek üzere. Muhtemelen önümüzdeki 5-6 ay içerisinde ilk sonuçları belli olur. Çok ciddi ilgi gördü. Toplam 10 üniversite ve merkezde yapılıyor bu çalışma. Her merkezin 10 hasta almasına izin verildi. Sonuçları da önümüzdeki aylar içinde almayı düşünüyoruz.” şeklinde konuştu. Haziran - 2014 41
© Copyright 2024 Paperzz