YÖNETİM DİLİ

ORTAK BİR YÖNETİM DİLİ OLUŞTURMA
H.Ömer Gülseren > [email protected]
Kurumların başarılarında önemli rolü ve yeri olan çalışanların yönetim görevi
üstlenenlerle iletişim kalitesinin bir boyutu, ortak bir dil kullanmalarıdır. Çünkü bir kurumun,
tanımladığı misyonu, ilke ve değerleri doğrultusunda amaç ve hedeflerini gerçekleştirme
sürecinde en önemli faktör insan kaynaklarıdır. İnsan kaynakları (İK) ile ortak bir yönetim
dilinin kullanılması kurumsal başarıya yansıyacaktır.
Bir kurumda başarının ve üretimin temel faktörü insandır. Çünkü insanla başarılmakta
ve üretim insanla gerçekleşmektedir. Bu insan -personel, çalışan, işgören gibi- farklı
adlandırmalara muhatap olmaktadır. Son yıllarda ise personel yönetiminin İK yönetimi
anlayışına dönüşmesi ile bu adlandırmaya “iş ortağı” ifadesinin girdiği görülmektedir. Hatta
kurumsal başarıda ön planda olan çalışanların “stratejik iş ortağı” olarak da tanımlanmakta
olduğu görülmektedir. Gelinen bu nokta, çalışan ile yöneticisinin iletişim ve etkileşiminde
ortak bir yönetim dilinin oluşturulmasını gerekli kılmaktadır.
Yönetim fonksiyonları
Yönetim görevi üstlenenler genel anlamda; “planlama”, “örgütleme”, “yöneltme”,
“koordinasyon”, “kontrol/denetleme” olarak tanımlanan yönetimin fonksiyonlarını yerine
getirirler. Yönetim fonksiyonlarının her biri icra edilirken İK ile yöneticilerin ortak bir dil
oluşturacak etkileşimi söz konusudur.
Yönetimin çalışanlardan beklentisi her zaman çalışmalara yüksek düzeyde katılım,
sahiplenme, gönülden destek olma şeklinde kendini gösterir. Arzu edilen, beklenen sonucun
elde edilebilmesi ortak bir dilin kullanılmasıyla mümkündür. Diğer bir ifade ile çalışanların
yöneticilerini farklı bir dilde dinlememeleri gerekmektedir. Bu durumu basit bir örnekle
açıklayabiliriz: Ortak bir dilin konuşulmadığı bir planlama sürecinde yapılan plana
çalışanların “katıldığını” ama “katkı” sağlayamadıklarını düşünelim. Bu durumda çalışanın
“bu plana benim katkım olmadı, benim görüşüm alınmadı” diyeceği muhtemeldir. Böyle bir
düşünceye sahip bir çalışanın sonunda “bırakalım bu planı yapan uygulasın!” noktasına
gelecektir. Bu durumdaki bir çalışan, uygulamalara istenilen düzeyde katılmayacak ve “yasak
savma” olarak tâbir edilen bir tutum içerisinde davranacak ve istenilen düzeyde bir çaba
göstermeyecektir. Hatta kendisinin satrançtaki bir piyon gibi kullanıldığını düşünecektir. Peki
gelinen bu durumda ne yapılmalıdır?
Bir kurumda yönetici konumunda olanlar çalışanların deneyimlerinden yararlanmayı
bilmeli ve çalışanların duygularını, düşüncelerini de önemsemelidir. Çalışanlar, planlama
veya bir başka yönetim fonksiyonu sürecinde bir ekip üyesi olarak görülmelidir. Bununla
birlikte katkı sağlayan, üreten çalışan takdir edilmeli, tanınmalı ve ödüllendirilmelidir. Böyle
bir yapıda işleyen yönetim fonksiyonlarının her birinde çalışanlarla aynı dili konuşan bir
yönetici aynı zamanda teşvik edici bir dil de kullanmış olacaktır.
Yönetimde ortak bir dil oluşturulmasına nasıl başlanmalıdır?
Ortak bir dil oluşturma sürecine, günümüz İK yönetiminde bir yönetim dili içinde
hangi kavramların kullanılmakta olduğu araştırılarak başlanabilir. Bu adımı “sürekli eğitim”
ilkesinin benimsenerek kurumsallaştırılması izlemelidir. Sürekli eğitimler, çalışanların kendi
aralarında ve yönetimle ilişkilerinde aynı anlamları yükledikleri kavramları kullanmalarına
fırsat vererek ortak bir dil kullanımını kolaylaştıracaktır. Bu durum yeni bir kurum kültürünün
oluşturması anlamına da gelmektedir.
Ortak bir yönetim dili oluşturma, “yönetimde stil değişikliği” anlamına gelebilir.
Atletizmde yüksek atlama sporunun stil değiştirip sırtüstü zıplayarak daha yüksek atlamanın
sağlanması gibi bir stil değişikliğine gidilebilir. Klasik bir yönetim anlayışından, profesyonel,
katılımcı, stratejik, bütüncül bir yönetim anlayışının bir kurumda sergilenebilmesi bir stil
değişikliğini gerektirebilir.
Ortak bir yönetim dilinin araçları
Günümüzde ortak bir yönetim dili aracı olarak birbirine benzer yönetim sistemleri,
metodolojileri, felsefelerini görmek mümkündür ve bu yaklaşımları benimseyip uygulamaya
çalışan yerli ve yabancı kuruluşlar mevcuttur. Bunlar içinde; “Toplam Kalite Yönetimi”,
“EFQM Mükemmellik Modeli”, “Altı Sigma”, “PUKÖ Döngüsü” ilk söylenecekler
arasındadır. Bu yaklaşımları benimseyen kurum ya da kuruluşlar ulusal ve uluslar arası
rekabet güçlerini artırmanın yanında kârlılık, verimlilik ve müşteri memnuniyetlerini de
artırmak çabası içerisindedirler.
Ortak bir yönetim dili oluşturma amacıyla sunulan araçların bir mantık çerçevesinde
bir dizi kriter ve göstergeler içerdiği görülmektedir. Belirlenen kriterler bir kurumun neler
yapması gerektiğine açıklık getirirken, tanımlanan göstergeler ise nelerin ölçülerek
belirleneceğini ortaya koymaktadır. Kurumlar bu kapsamda EFQM mükemmellik modelinin
“RADAR” mantığını değerlendirebilirler.
RADAR Mantığı
Results
Sonuçlar
Approach
Yaklaşım
Deployment
Yayılım
Assessment
Değerlendirme ve
Review
Gözden geçirme
Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (EFQM) tarafından geliştirilen mükemmellik
modelindeki RADAR mantığı kriter ve göstergelerle istenenlerin nasıl bir mantık
çerçevesinde değerlendirileceğini yönetime sunarken aynı zamanda ortak bir yönetim dilinin
de oluşturulmasına zemin hazırlamaktadır. Burada yer alan bazı kavramların ne anlama
geldiği yönetici ve çalışanlarca bilinmesi, çıkılan bir kurumsal gelişim yolculuğunun önemli
adımlarının birlikte atılmasına yardımcı olmaktadır.
RADAR mantığında yer verilen Yaklaşım kavramıyla; mükemmellik modelinde
belirlenen kriterler esas alınarak bir kurumda yapılan iş ve işlemlerin nasıl bir yol, yöntem,
teknik veya araç-gereçle yapıldığı sorgulanmaktadır. Ayrıca yaklaşımın "sağlam temelli” mi,
"bütünleşik” mi olup olmadığına da bakılmaktadır. Yaklaşımın sağlam temelli olup
olmadığında aranan;
 Yapılanların anlaşılır bir dayanağının olması,
 Tanımlanmış ve geliştirilmiş süreçlerinin olması,
 Paydaşların (yapılanlarla ilişkili veya yapılanlardan etkilenenler) ihtiyaçlarına
uygun olması aranmaktadır.
Yaklaşımın bütünleşik olup olmadığında aranan ise;
 Yapılanların kurumun temel politika ve stratejileriyle uyum içinde olması
 Kurum yararına yapılan diğer iş ve işlemlerden kopuk olmadan onlarla da uygun
bir biçimde ilişkilendirilmiş olması beklenmektedir.
Bir başka bakış açısıyla yaklaşımı şöyle yorumlayabiliriz: “Dayanaksız, iş ve işlem
adımları belirsiz, yapılacak işe muhatap olanların (paydaşların) beklentilerine göre
planlanmayan, kurumun temel politika ve stratejileriyle uyum içinde olmayan ve kurumda
yapılan diğer iş ve işlemlerle ilişkisi kurulamayan bir çalışma verimli, etkili, sonuç alınabilir
olarak görülmemektedir.”
RADAR mantığındaki Yayılım kavramı ile mükemmellik modelinde belirlenen
kriterler esas alınarak yukarıda açıklanan yaklaşım kapsamında yapılanların uygulaması
sorgulanmaktadır. Uygulamanın ise sistematik olup olmadığına bakılmaktadır. Yayılımın
sistematikliğinden, yapılanların düzenli ve bir yapısal çerçeve içerisinde yapılıp yapılmadığı
sorgulanmaktadır.
Yayılımı şu şekilde yorumlayabiliriz: “Bir kurumda dayanakları belli, süreçleri
tanımlanmış, paydaşların beklentilerine odaklanmış bir işe yönelik gerekenler uygulanmıyorsa
veya uygulamalar belli bir periyotlarla tekrarlanarak devam etmiyorsa iyi sonuçlar
beklenmemelidir.”
RADAR mantığındaki Değerlendirme ve Gözden Geçirme kavramı da önemlidir. Bu
kavramla mükemmellik modelinde belirlenen kriterler esas alınarak yukarıda açıklanan
yaklaşım ve yayılım kapsamında yapılanların düzenli ve sistematik olarak değerlendirilmesi
ve gözden geçirilmesinin yapılıp yapılmadığı veya nasıl yapıldığı sorgulanmaktadır.
Değerlendirme ve gözden geçirme ile;
 Yaklaşımın ve yayılımın etkinliğinin ve verimliliğinin düzenli olarak ölçülmesi,
 Ölçme sonucu veya kıyaslanma sonucu başka kurumlarda en iyi yapılanlardan
ortaya çıkan öğrenme faaliyetlerinin belirlenmesi,
 Kıyaslamadan elde edilen en iyi uygulamaların, ölçme ve öğrenme sonuçlarının
analizi ile iyileştirme fırsatlarının belirlenmesi, önceliklendirilmesi, planlanması ve
uygulanması bir kurumdan beklenmektedir.
Değerlendirme ve gözden geçirmeyi şöyle yorumlamak mümkündür: “Bir kurumda
dayanakları belli, süreçleri tanımlanmış, paydaşların beklentilerine odaklanmış, tanımlanmış
zaman dilimi içinde sistematik uygulamaları da yapılan bir işin; etkililiği ve verimliliği
düzenli olarak ölçülmüyorsa, emsal veya farklı kurumlardaki en iyi uygulamalarla bir
kıyaslama yapılmıyorsa, ölçme ve kıyaslama sonucu öğrenilenlerin bir analizi yapılmıyorsa,
analiz yapılsa bile ortaya çıkan iyileştirme fırsatları belirlenmiyor, önceliklendirilmiyor ve
planlanarak uygulanmıyorsa kurumsal gelişimi sağlamak zordur.”
RADAR mantığındaki Sonuçlar kavramıyla; kurumsal faaliyetlerden, iş ve
işlemlerden Ne elde edildiği sorgulanır. Mükemmellik modelindeki sonuç kriterleri altında
yer alan memnuniyet (algı) sonuçları ile kurumsal performans göstergeleri esas alınarak bir
kurumda yapılanlardan neler elde edildiğine bakılır. Sonuçların mutlaka sayısal sonuçlar
olması gerekir. Diğer bir ifade ile bir ölçüm sonucu elde edilen ve sayısallaştırılan veriler
dikkate alınır. Modelin sonuç kriterleri değerlendirilirken;
 Eğilime bakılır. Eğilim bir kurumun belirlenen göstergelerde yıllara göre (en az 3
yıl) seyri değerlendirilir. Verilen sonucun olumlu bir eğilim göstermesi, artarak
gelişen bir durumun olması istenir.
 Hedefe bakılır. Sonuç kriterlerine ilişkin bir hedef konulmuş mu, konulan hedefe
ulaşılmış mı sorusuna cevap aranır.
 Karşılaştırmaya bakılır. Sonuç kriterleri esas alınarak elde edilen sonuçların
sektördeki en iyilerin sonuçlarıyla karşılaştırılmasının yapılıp yapılmadığına
bakılır. Karşılaştırma yapılanlardan daha yüksek sonuçlara sahip olmak olumlu
olarak değerlendirilir.
 Sonuçların yaklaşımdan kaynaklanmasına bakılır. Elde edilen sonuçların,
kurumun kendi çabaları, çalışmaları, uyguladığı yöntem ve teknik neticesinde
gerçekleşip gerçekleşmediği sorgulanır.
 Kapsama bakılır. Elde edilen sonuçların kriterin alt göstergelerinin tamamıyla
ilgili sonuç olması istenir. Verilen sonuç verilerinin, sonuç kriterinin alt
göstergelerine muhatap olanların (çalışan, müşteri vb.) tamamen temsil edilip
edilmediğine (örneklemin evreni temsil edip etmediğine) bakılır.
EFQM mükemmellik modelindeki RADAR mantığının genel bir değerlendirilmesi
yapılacak olursa bir döngü olarak işlediği görülebilir. Aşağıda yer alan şekilde olduğu gibi bu
döngünün bir mantık çerçevesi oluşturularak işletildiği söylenebilir. Modeli esas alan
kurumsal uygulamalarda; çalışanlara yeteneklerini geliştirme fırsatlarının verildiği, kurumsal
gelişimde kaydedilen ilerlemenin ölçülüp, kendi alanında ve farklı alanlarda ya da diğer
ülkelerde faaliyet gösteren kurumlarla karşılaştırabilecek bir çerçevenin de sunulduğu
görülebilir.
Hedeflenen sonuçların (R)
belirlenmesi
Yaklaşım ve yayılımların
değerlendirilmesi (A) ve
gözden geçirilmesi (R)
Yaklaşımların (A)
planlanması
Yaklaşımların yayılımının
(D)
gerçekleştirilmesi
SONUÇ
Yönetim ile çalışanlar arasında oluşturulacak ortak bir dil, bir kurumun, tanımladığı
misyonu, ilke ve değerleri doğrultusunda amaç ve hedeflerini gerçekleştirme sürecinde önemli
bir yere sahiptir. Çalışanların her birinin işortağı veya stratejik işortağı olarak görüldüğü bir
kurumda kurumsal başarının da kaçınılmaz bir sonuç olacağı unutulmamalıdır.
Yönetim kalitesinin ölçüldüğü, standartları belirlemiş, sürekli gelişimi isteyen ve ortak
bir yönetim dili oluşturmuş olan kurum ve kuruluşların akreditasyonu da kolaydır. Kalite
kültürü oluşturan bir kurumun sektörel olarak gerçekleştirdiği iyi uygulamalarını aynı dili
kullanan farklı sektörlerdeki kurumlarla bile paylaşma imkânı bulacaktır.