10 KASIM Toplumlarına ve insanlığa hizmet etmiş büyük kişiliklerin çeşitli yıldönümlerinde anılmaları aslında o insanların temsil ettikleri kalıcı değerleri bilinç düzeyinde tutmak içindir. "Mustafa Kemal gibi düşünebilmek" söylemi ne güzeldir. Sevgili Arkadaşlarım, Mustafa Kemal gibi düşünebilmenin ilk adımı, Mustafa Kemal'in yolundan yürüyen nesiller yetiştirmektir. Bugün onsuz olmanın hüznünün yanında genç kuşaklara Atatürk'ün bizler için neler yaptığını anlatmak ve toplumumuza gösterdiği hedeflerin neresinde olduğumuzu değerlendirmek içindir. Sevgili Gençler, “Tarih”i bir ders olarak okurken, tarihi yaşadığınızın da bilincinde olmalısınız. Tarih sayfalarına yenilerinin eklendiğine tanık oluyorsunuz. Dünya düzeni yeniden kuruluyor ve elimiz kolumuz bağlı oturmanın huzursuzluğu gün geçtikçe bizi de sarıyor. Sizler ülkemizde aynı zamanda dünyada da çeşitli uluslara mensup düşünür ve yazarlarca hakkında 7000 eser yazılan bir devlet adamı, bir komutan ve örnek bir liderin kurduğu çağdaş bir ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duymalısınız. Atatürk'ü anlamak için barajlar, köprüler, yollar yapmanın posterler asmanın, bayraklar sallamanın, sloganlar atmanın işe yaramadığını gördük, fikirlerini büyütmek yerine heykellerini büyütmeyi Atatürkçülük sandık. Atatürk'ü anlamak, Türkiye Cumuriyeti'nin varlığını sürdürebilmesi için size düşen görevleri yerine getirmektir. Bu çok zor ve anlaşılmaz bir cümle gibi gelse de aslında hiç de zor değil. Hedeflerinize ulaşmak için elinizden gelen gayreti gösterdiğiniz sürece ülkemiz dünya sahnesinde parlayacaktır. Unutmayın bugün bizlerin olduğu bu yerlerde yarın sizler olacaksınız. Bugün yaptığınız tercihler, oluşturduğunuz değer yargıları, yürüdüğünüz yol yarın sizden sonrakilere miras kalacaktır.Atatürk bizim batmayan güneşimizdir, önümüzde böyle bir yol varken karanlık yollarda kaybolup gitmek hiçbirinize yakışmayacaktır. Sevgili Ata'm, Nasıl sardı beyazlar seni bir Kasım sabahı, renkler yitirdiler tonlarını saat dokuzu beş geçe. İşte bugün sen gideli tam 76 yıl oldu. Yüreğimizde o zamankinden daha çok yazılmış satırlar var söyleyemediğimiz, haykıramadığımız... Çocukluğumdan beri seslenmek istedim sana, bazen öğretmenimiz ders anlatırken dalar giderdim deniz mavisi gözlerine. Çocuk aklım almazdı bu kadar büyük işler yapabileceğini herkesin hayali bir kahramanı vardı ya çizgi filmden ya da aksiyon filmlerinden ama benim kahramanım gerçekti hem de her gün gördüğüm. En çok büyükbabama imrendim hayatımda, seni ilk ondan dinledim. 1930 yılında onun okuluna gelmişsin saçını okşayıp elini kağıdın üstüne koyup "Çiz bakalım benim elimi çocuk demişsin." O kadar övünerek anlatırdı ki onun yerinde olabilmek için bütün oyuncaklarımı vermeye hazır hissederdim kendimi. Biz her sabah melekler sana ulaştırır umuduyla emanetini koruyacağımıza ant içen bir nesiliz. Sana kavuşamadan seni özleyen bir nesiliz biz. Yaşasaydı 133 yaşında olacaktı diye hesaplamaktan alamıyorum kendimi. Kim yaşamış ki diyorum ama sen yaşardın gibi geliyor be Atam !. Ay yıldızlara yaklaştığında doyasıya izledik o eşsiz tabloyu, gökyüzünde bayrağımızı, seni gökyüzünde gördük. Çoktan göklere yükselsen de senin yerini her zaman yüreğimizde bildik. Birazdan çocuklarımız senin yanına en sevdiğin çiçeklerle gelecekler ve senin yolunda olduklarını bir kez daha gösterecekler. Hissettiklerime kıyasla, yansıtabildi bile denmez aslında yazdıklarım. Çünkü Sen bir askerdin; yorulmak bilmeyen, kaybetmeyen, en güçlü hani… Sen bir devlet adamıydın; ileri görüşlü, yönetmeyi bilen, geleceği gören… Sen bir liderdin; yol gösteren, çözümün ta kendisi olan, vatanı bütünleştiren… Sen bir babaydın; milyonlarca çocuğu, milyonlarca torunu olan… Sen bir çocuktun; kumla doldurulan fincanları yudumlarken deniz kıyısında… Sen her şeydin, her şeyde sen… Şimdi herkes içindeki Atatürk'e merhaba desin ve onu içinde hissetsin. İçimizdeki Atatürk'e her gün selam vererek onun yolunda olduğumuzu göstermeye ant içmiş tüm öğretmenler adına hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Yeşim Şamar Yılmaz Türkçe Öğretmeni
© Copyright 2024 Paperzz