İLİ : YOZGAT TARİH : 31/01/2014 KANAAT Değerli Kardeşlerim

İLİ
TARİH
: YOZGAT
: 31/01/2014
KANAAT
Değerli Kardeşlerim!
Peygamber Efendimiz (s.a.s), Kur’an-ı
Kerim’de gelip geçici olduğu defalarca belirtilen
dünya hayatı için aşırı derecede hırs yapılmasını
istemiyordu. Bir gün Tekâsür suresini okurken
ağzından şu cümleler dökülüverdi:
“Ademoğlu, ‘Malım, malım’ der. Ey
Âdemoğlu! Acaba yiyip tükettiğinden, giyip
eskittiğinden ve sadaka verip âhirette karşılığını
almak üzere önden gönderdiğinden başkası senin
malın mıdır? İnsan ölür gider, malını
başkalarına bırakır.”i
Kıymetli Kardeşlerim!
Rahmet elçisinin bu anlam yüklü sözleri, bir
gün başkasının olacak dünya malı uğrunda insanın
kendisini helak etmemesi gerektiğini vurgular.
Zaman zaman dünyanın faniliğini unutan ve
malının, hırsının esiri olanların durumunu ibretli bir
şekilde ortaya koyar.
Allah Resûlü, hayatı boyunca kanaatle,
paylaşma ile elde olanı artırmanın yollarını
öğretmiştir bizlere. Gönül dünyamızda hırsa ve
tatminsizliğe geçit vermememizi istemiştir. Yüce
Rabbimiz de “Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki,
rızkı Allah'a âit olmasın. Her birinin (dünyada)
duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten
konulacakları yeri de O bilir…”ii ayetinde rızık
konusunda gereksiz endişelere ve tamaha
kapılmanın yersiz olduğunu haber vermiştir.
Kardeşlerim!
Kanaat, insanoğlunun Rabbi nezdindeki
değerini yükselten nadide meziyetlerden birisidir.
Kuvvetli bir imanın ve Allah Teâlâ’ya sonsuz
güvenin tezahürüdür.
Bizler, iki vadi dolusu malımız olsa
üçüncüsünü arzulayacakiii bir mizaçta yaratılmışız.
Ama her türlü nimetle olduğu gibi dünya malıyla da
imtihana tabi tutulmaktayız. “Allah, rızkı
dilediğine bol verir (dilediğine de) kısar.”iv
ayetinde belirtildiği üzere kimimiz varlıkla kimimiz
de yoklukla imtihan edilmekteyiz. İmtihanımız her
ne
olursa
olsun
kanaat
kulluğumuzun
vazgeçilmezidir. Aynı zamanda şükrün en üst
derecesine ulaşmak için sahip olmamız gereken
ahlaki bir erdemdir.v Zira, elinde olanla yetinmeyi
bilenler gereksiz ihtiraslardan, hırs ve tamahtan uzak
durur, kendilerini yiyip bitirmezler. Allah’ın
takdirine teslimiyetle de kulluk şuuru içerisinde
hareket ederler.
Resûlullah Efendimiz (s.a.s)’in “Gerçek
zenginlik mal çokluğu değil, gönül tokluğudur”vi
sözünde ifade ettiği gibi bitmez tükenmez bir
hazinedir kanaat. Gün gelir mal tükenir ya da el
değiştirir. Elimizde kalacak ve bizi kurtaracak olan
ise sâlih amellerimizdir. Servetimiz, güzel işlerimiz
değil de mal ve mülkten ibaretse bu dünyadan
göçerken yanımızda götüreceğimiz ne kalır?
Kardeşlerim!
Geliniz, Rahmet Peygamberi’nin şu
tavsiyesine kulak verelim: “Hayat şartları
sizinkinden daha kötü olanlara bakın; sizden
daha iyi olanlara bakmayın. Bu, Allah’ın
üzerinizdeki nimetini hor görmemeniz adına
daha uygun bir davranıştır.”vii Dünyalık rızkımızı
temin etmek için çalışırken, gözümüzü hırs
bürümesin. Yatırımımızı gönül hazinemize yapalım.
Peygamberimizin, şu duasına amin derken dünyada
bir dilim ekmeğe, bir yudum suya, barınağa muhtaç
olanlar gözlerimizde canlansın: “Allah'ım! Fayda
vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, kabul
edilmeyen duadan ve doymak bilmeyen nefisten
sana sığınırım.”viii
i
Müslim, Zühd, 3-4.
Hûd Sûresi, 11/6.
iii
Müslim, Zekat, 116
iv
Ra’d Sûresi 13/26.
v
İbn-i Mâce, Zühd, 24
vi
Buhârî, Rikâk, 15.
vii
Müslim, Zühd, 9.
viii
Nesai, İstiâze, 21.
ii
Ziya TAŞDAN
Merkez Şehitler Camii İmam Hatibi
Çayıralan /YOZGAT