Konferans Notları Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı’nın (TÜSEV) 20. yılı kapsamında Sabancı Vakfı ve Vehbi Koç Vakfı’nın desteğiyle düzenlediği, sivil toplumun gelecek 10 yılının tartışıldığı Sivil Toplumda Yeni Yaklaşımlar Konferansı 21-22 Kasım 2013 tarihlerinde Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Sivil toplumun farklı alanlarından konuşmacıların, sivil toplum temsilcilerinin, akademisyenlerin ve kamu temsilcilerinin katıldığı oturumlarda sivil toplum alanında yaşanan gelişmeler ve gelecek 10 yılda beklenen eğilimler tartışıldı. Konferansın açılış konuşmasını yapan Mısır‟ın önde gelen insan hakları savunucusu sosyolog ve İbn Haldun Merkezi Kurucusu Prof. Saad Eddin İbrahim eskiden sadece elit sınıfların siyasetle ilgilendiğini belirterek, “Ortadoğu Baharı tüm halkların politikayla ilgilendiğini bizlere gösterdi. Bu da sivil toplumun yapacaklarının gelecekte daha da önemli hale geleceğine dair bize ipucu veriyor”dedi. Mısır‟da yaptığı çalışmalarla aktivist gençlerin politikaya aktif katılımını teşvik eden Prof. İbrahim, konuşmasında Batılı gözlemcilerin eskiden Müslümanların demokrasiye karşı direndiğine inandığını ancak Müslüman toplumların demokratik rejime geçmesiyle birlikte bu algının değiştiğini ifade etti. TÜSEV Mütevelliler Heyeti ve Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Üstün Ergüder ise, TÜSEV‟in 20 yıl önce toplumsal değişime katkı sunmanın heyecanıyla sivil toplumun faaliyet gösterdiği yasal ve mali ortamın iyileştirilmesi amacıyla kurulduğunu dile getirdi. TÜSEV‟in bugüne kadar birçok önemli uluslararası çalışmaya imza attığını vurgulayan Prof. Ergüder, “2013 yılının TÜSEV için farklı bir anlamı var. Bu sene, 20. yılımızı kutluyoruz. Biz de TÜSEV olarak geçtiğimiz 20 yılda oldukça büyüyen ve önemli bir değişime uğrayan sivil toplumun geçmiş analizini yapmak yerine geleceğe bakmak, bizi bekleyen eğilimleri hep beraber tartışabileceğimiz bir platform yaratmak istedik. Konferansın, 2 yılda bir farklı temalarla tekrarlanmasınıve sivil toplumun ilgiyle takip ettiği bir etkinliğe dönüşmesini temenni ediyoruz” dedi. Ergüder, iki gün sürecek olan konferansta, katılımcıların sivil topluma dair önümüzdeki 10 yılda karşılaşabilecek eğilimleri teori, model ve araç olarak ayrı ayrı inceleme fırsatını yakalayacaklarını sözlerine ekledi. 1. Ana Oturum: “Türkiye’de ve Dünyada Sivil Topluma Dair Gelecek Öngörüleri” Moderatörlüğünü gazeteci Banu Güven‟in üstlendiği oturumda CIVICUS CEO’su Danny Sriskandarjah, John D. Gerthard Center Kurucu Başkanı ve Filantropi Uzmanı Dr. Barbara İbrahim, KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Talimhane Eğitim Danışmanlık Kurucusu Yiğit Aksakoğlu ve Dünya Ekonomik Forumu Paydaşlar Ekibi Yardımcı Direktörü Silvia Magnoni örgütlü sivil toplum hareketlerine olan ihtiyacı değerlendirerek sivil toplumun gelecek 10 yılına ilişkin öngörü ve beklentilerini paylaştılar. “Katılım devrimi” yaşanıyor CIVICUS CEO’su Dr. Danny Sriskandarjah içinde bulunduğumuz dönemi bir “katılım devrimi” olarak niteledi. Dünyada STK‟ların bir çıkmazda olduğunu söyleyen Sriskandarjah, “Gençler tutkulu, kızgın ve kimseye güvenmiyorlar. Sivil toplum olarak bizim asıl sorumluluğumuz ve en çok zorlandığımız konu sokaktaki öfke ve talepleri bir köprü görevi üstlenerek kanun yapıcılara ulaştırmak. Gelecek 10 yılda örgütlü sivil toplum kuruluşlarında değişiklikler olacak. Eskisi gibi elimizde bağış yok deme lüksüne sahip değiliz” dedi. Örgütlenme kavramı negatif algılanıyor KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır ise, Türkiye‟de derneklerin hak temelli değil, dayanışma ve yardımlaşma temelli olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye’deki 95 bin derneğin 16 bini spor alanında çalışma yürüten, 16 bini dini temelli çalışan, 15 bini yardımlaşma, 11 bini kalkınma derneği, 9 bin 500’ü ise mesleki dayanışma temelli kuruluş. Bu topraklarda 1000 yıldır hiçbir hak temelli hareket yok ki başarı hikâyesi üretmiş olsun. Hak temelli her girişim anarşistlik, teröristlik gibi algılanmış ve sonu kıyım olmuştur. Toplumsal bellekte örgüt kavramının bu kadar negatif tını içerdiği toplum çok azdır” dedi. Tutkulu bir sivil topluma ihtiyacımız var John D. Gerthard Center Kurucu Başkanı Dr. Barbara İbrahim son dönemde Ortadoğu bölgesinde yaşanan gelişmelerin bir geçiş sürecinin başlangıcı olduğunu belirtti. “Tarihte öyle anlar geliyor ki bir pencere açılıyor ve her şey tartışılır hale geliyor. Orta Doğu’da da her toplum bunu farklı şekilde yaşıyor. 25 Ocak’ta Mısır’da yaşananlar yılların birikiminin sonucuydu” diye konuştu. Bir geçiş dönemi yaşandığına dikkat çeken İbrahim, “Artık eskisi gibi hibe odaklı değil tutkulu bir sivil toplum istiyoruz. Her zaman meslek kuruluşları olacak ama dünyayı değiştirecek olan kişiler sizin değerlerinizi paylaşacak kişilerdir” dedi. Daha şeffaf ve katılımcı bir sivil toplum TÜSEV adına yürüttükleri Sivil Toplumun Gelecek 10 Yılı, Eğilimler Araştırması‟nda öne çıkan bulguları paylaşan Talimhane Eğitim Danışmanlık Kurucusu Yiğit Aksakoğlu, araştırmanın kısaca metodolojisine değinerek dünyada ve Türkiye‟de öne çıkan eğilimleri saptamayı amaçlayan bir masabaşı araştırması yürüttüklerini belirtti. Araştırma kapsamında bir dizi odak grup toplantısı da yürüttüklerini dile getiren Aksakoğlu, araştırma bulgularına yönelik değerli geri bildirimler aldıkları bir danışma kurulu da olduğunu belirtti. “Araştırmaya göre şeffaflığın, kadın ve gençlerin yönetişim süreçlerine katılımının artması gerektiği odak grup toplantılarına öne çıkan eğilimlerdi. Gençlerin katılımının artması için varolan örgütlenme modellerinin yerini daha esnek ve yenilikçi modellerin almasına olan ihtiyaç da öne çıkan eğilimler arasındadır” dedi. Sivil toplumun ihtiyaçları ve yapısı hızla değişiyor Dünya Ekonomik Forumu Paydaşlar Ekibi Yardımcı Direktörü Silvia Magnoni, “Yürüttüğümüz araştırmada “Günümüz sivil toplumu nasıl bir yapıda?, Sivil Topumu doğrudan etkileyen dış etkenler neler?” sorularına odaklandık. Ekonomik krizler, politik ve teknolojik gelişmeler, sivil toplumun gelişimi için elverişli ortamlar yaratılabilmesini olumlu veya olumsuz etkileyebiliyor.” dedi. Sivil toplumun birbirleriyle veya iş dünyası ile olan ilişkilerinin önemine değinen Magnoni, son yıllarda sivil toplumda rollerin değişimine dikkat çekti. Magnoni, “sivil toplum, geleneksel rollerini terk ediyor. „Sosyal girişim‟, „sosyal fayda‟ gibi kavramlar daha çok konuşulur hale geldi. Vakıfların artık yenilikçi fikirleri ve projeleri daha fazla desteklediğini görüyoruz. Bunun yanında geleneksel kaynak geliştirme yöntemleri de artık günümüz sivil toplumunun ihtiyaçlarına yetersiz kalıyor ve yerini yenilikçi yöntemlere terk ediyor” dedi. 2. Ana Oturum: “Sosyal Değişim için Güçlü Araçlar Yaratmak” Moderatörlüğünü TÜSEV Genel Sekreteri Tevfik Başak Ersen‟in yaptığı oturumda Damocracy Küresel Kampanyasında yürütücülerinden Doğa Derneği’nin Kampanyalar Koordinatörü Dicle Tuğba Kılıç, Bidna Capoeira oluşumu kurucusu Tarek Alsaleh, Change.org Doğu Avrupa ve Batı Asya Direktörü Uygar Özesmi ve Filanthropy Direktörü Anabel Dickson kurum ve projelerinin sosyal değişim için kullandıkları araç ve yöntemleri tartıştılar. Bidna Capoeira projesi kapsamında deneyimlerini paylaşan Tarek Alsaleh, kazanan ve kaybedenin olmadığı karşılıklı saygıya dayanan dans, müzik, akrobasi içeren “Capoeira” nın insan hakları ihlallerinin sıklıkla yaşandığı savaş ve kriz bölgelerinde çocukların psikolojik ve sosyal açıdan hayatlarına yaptığı olumlu katkıları katılımcılarla paylaştı. Sivil toplumda birlikte çalışma pratiği hala eksik Doğa Derneği‟ni temsilen Damocracy Küresel Kampanya‟sını yürüten Dicle Tuğba Kılıç ise konuşmasında, temiz enerji miti ile doğayı ve insan yaşamını yok eden büyük barajların durdurulması için dünya kamuoyunu harekete geçirmeyi hedeflemekte olan Damocracy kampanyasının çıkış hikayesini katılımcılarla paylaştı. Kılıç ayrıca Amazon ve Hasankeyf halklarının baraj karşıtı ortak mücadelesini görünür hale getirmek için kullanılan araçlardan bahsetti. Sivil toplumun birlikte çalışma pratiğinin henüz istenilen düzeyde olmadığını vurgulayan Kılıç, sivil toplumun gelecekte daha etkin olabilmesi için hak mücadelesi veren tüm hareketlerin bir araya gelmesini arzu ettiklerini söyledi. Esnek örgütlenme modellerine talep artıyor Change.org Doğu Avrupa ve Batı Asya Direktörü Uygar Özesmi ise, internet teknolojilerinin sivil topluma sunduğu önemli araçlardan biri olan Change.org kapsamında başarıya ulaşmış online aktivizm örneklerini paylaştı.Sivil toplum olarak her alandaki insanların katılım süreçlerinde sivil alanda dönüştürücü bir birey olarak yer alması tanımına sadık kalan Özesmi, buna rağmen karar alma süreçlerine katılımda belirgin olarak demokratikleşme görülmediği için artan esnek örgütlenme modellerine talebin arttığını söyledi. İnternet kullanıcılarının yüzde üçüne ulaşan Change. Org‟un toplumdaki değişim hareketlerinin sesini duyuran ve insanların arzu ettikleri amaca ulaşmak için örgütlenebilecekleri önemli bir araç olduğunu belirtti. Özesmi, gelecek yıllarda online ve offline aktivizmin birbirine karıştığı örneklerin fazlalaşacağını dile getirdi. Kaynak geliştirmede yenilikçi yöntemler önem kazanıyor İngiltere‟de faaliyet gösteren Filanthropy’nin Direktörü Anabel Dickson ülkelerinde stratejik bağışçılığı geliştirmek için uyguladıkları farklı araçları katılımcılarla paylaştı. Gelecekte sayısı giderek artan taleplere karşın sivil toplumun finansal kapasitesinin bir sorun alanı olmaya devam edeceğini söyleyen Dickson, sosyal değişim odaklı bağışçılığın teşvik edilebilmesi için STK‟ların bağışçılarla bir araya gelebileceği, basit ve değişik yöntemlerin kullanabileceğini söyledi. 3. Ana Oturum: Türkiye’de ve Dünyada Filantropiye Dair Gelecek Öngörüleri Moderetörlüğünü Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım‟ın üstlendiği oturumda GrantCraft Direktörü Rosien Herweijer, Filantropi Uzmanı John Harvey, Anne Çocuk Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı Ayla Göksel ve BMW Vakfı Herbert Quandt Vakfı Genel Müdürü Markus Hipp dünyada ve Türkiye‟de filantropi alanına dair öngörülerini ve sorun alanlarını tartıştılar. Konuşmacılar özellikle gençlerin katılımı, filantropinin kurumsallaşması ve demokratikleşmesi ve filantropik kurumların, özellikle de vakıfların toplumla ilişkisi konularına değindiler. Vakıfların önemi giderek artıyor GrantCraft Direktörü Rosien Herweijer, sözlerine kamu ve özel sektörün yetersiz kaldığı bir ortamda vakıfların öneminin arttığını belirterek başladı. Filantropi kültürü ve gelişiminin Avrupa‟da farklılık gösterdiğini söyleyen Herweijer, flantropinin gelişmesi için farklı yaklaşımların belirlenmesinde bu farkların dikkate alınması gerektiğini vurguladı. "Gelecek 10 yıl, küresel bağışçılık çağı olacak” Gelecek on yılın küresel bir filantropi çağı olacağını söyleyen Filantropi Uzmanı John Harvey, filantropinin demokratikleşmesi için bağışçılığın yasal zemininin geliştirilmesi ve kuruluşların kapasitelerinin geliştirilmesi konusuna vurgu yaptı. STK‟ların insan kaynağının güçlendirilmesi, şeffaf ve hesap verebilir hale gelmeleri ve hayırseverlik bakış açısı yerine sosyal değişim odaklı bağışçılığın gelişmesi gerektiğini söyleyen Harvey, sosyal değişimin zaman aldığını hatırlatarak vakıfların uzun vadede yaşanacak gelişmeler için bugünden risk almayı göze alması gerektiğini belirtti. Türkiye’de insan hakları alanına bağışlar çok az Anne Çocuk Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkan YardımcısıAyla Göksel, Türkiye‟de yapılan bağışların yalnızca%1‟nin insan hakları alanına yöneldiğini; bağışların %65‟nin ise eğitim, sağlık ve çevre sorunlarını çözmek adına yapıldığını vurguladı. Göksel, kurumsal bağışçılığın sınırlı bir kitlede sıkıştığını, son yıllarda vakıflar sayısında bir artış görülmediğini, bireylerin bağışçılık için farklı yollar aradığını dile getirdi. Vakıfları ilgilendiren yasal mevzuatın daha elverişli hale gelmesi gerektiğini belirten Göksel, TÜSEV ve STGM gibi kuruluşların bu çerçevede yaptığı çalışmaların önemine değindi. Vakıfların artan taleplere cevap verebilmek için stratejik planlamaya önem vermesi gerektiğini, kamu yararına cevap verebilir ve daha hesap verebilir yapılara dönüşmeleri gerektiğinin de altını çizdi. Gençlerin filantropi alanına ilgisi artıyor BMW Vakfı Genel Müdürü Markus Hipp, Almanya‟da 300 kadar bağışçılar vakfı olduğunu ve bu vakıfların toplumda sosyal değişim yaratmak için Araştırma ve Geliştirme merkezleri gibi çalışması gerektiğini söyledi. Ayrıca, 2008 ekonomik krizinden sonra genç profesyonellerin filantropi sektöründe çalışmak için daha istekli olduklarını ve sektörün gelişimi açısından bu insan kaynağı çeşitliliğinin önemli olduğuna dikkat çekti. 4. Ana Oturum: Toplumsal Değişim için Güçlü Modeller Yaratmak İstanbul Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Kuruşları Eğitim ve Araştırma Birimi Direktörü Prof. Dr. Nurhan Yentürk‟ün moderatörlüğünü yaptığı “Toplumsal değişim için güçlü modeller yaratmak” başlıklı oturumda Techsoup Program Geliştirme Direktörü Chris Worman, Buğday Derneği’nden % 100 Ekolojik Pazarlar Koordinatörü Batur Şehirlioğlu ve Sabancı Vakfı Programlar ve Uluslararası İlişkiler Direktörü Rana Kotan kendi kurum ve projeleri özelinde toplumsal değişime katkı sağlayan model örneklerini aktardılar. Techsoup Program Geliştirme Direktörü Chris Worman, kapasite geliştiren bir şirket olan Techsoup‟un sivil toplumu teknoloji kullanımları açısından desteklediğini söyledi. Worman, Slovakya‟da kurulan adli ve politik izleme veritabanı örneğinden yola çıkarak teknolojinin şeffaflığı arttırma yönünde sağladığı desteklerden bahsetti. STK‟ların teknoloji kullanımları ile sosyal etkilerini artıracağını vurgulayan Worman, sosyal medyanın da gücünü merkezi otoritenin yerini hiyerarşik olmayan yapılanmalara bırakması ve diyalog süreçlerinin demokratikleştirmesi olarak tanımladı. Buğday % 100 Ekolojik Pazarlar Koordinatörü Batur Şehirlioğlu, ekolojik sosyal dönüşümde sivil toplumun rolü açısından Türkiye‟de uygulanmakta olan ekolojik pazarlar örneğini anlattı. Sivil toplumun yeni modeller geliştirirken kime ve neye hizmet edeceğini iyi analiz etmesi gerektiğini söyleyen Şehirlioğlu, katılımcılara %100Ekolojik Pazarların örgütlenme modelini anlattı. Şehirlioğlu hiyerarşik ve merkeziyetçi olmayan ağ örgütlenmelerinin daha katılımcı, daha bağımsız, adil ve özgür olacağını ve bu tür örneklerin sayısının gelecekte artış göstermesini beklediklerini belirtti. Sabancı Vakfı Programlar ve Uluslararası İlişkiler Direktörü Rana Kotan, Sabancı Vakfı‟nın sosyal sorunların çözümünü desteklemek amacıyla beş yıl içinde 37 projeye 7 milyon TL hibe verdiğini belirtti. Sabancı Vakfı‟nın çalışma yöntemleri ve modelinden bahseden Kotan, küçük STK‟ların kapasite geliştirme çalışmaları ile desteklenerek hibe aktarma ötesinde uygulama sürecinde de STK‟lara deneyim aktarımı sağlandığından bahsetti. TÜSEV Üyelerine Özel Etkinlik: Kurumsal İtibar ve Stratejik İletişim Yönetimi Orsa Stratejik İletişim ve Danışmanlık’ın Kurucusu Salim Kadıbeşegil‟in konuşmacı olduğu oturumda içinde bulunduğumuz yüzyılı şekillendiren değerlere dair kapsamlı bir değerlendirme yapıldı. Hayatımızı hisse senedi, borsa, tahvil gibi değerlerin yönettiğini belirten Kadıbeşegil, bunun sonucunda Çernobil, Fukuşima, iklim değişiklikleri, savaşlar, GDO‟lu yiyeceklerin gibi felaketlerin insanlığı kuşattığını belirtti. İçinde bulunduğumuz yüzyılı, küresel anlamda toplumsal değer yaratmayı göz ardı ederek “para kazanma” odaklı geçirdiğimizi belirten Kadıbeşegil, bu bakış açısının yoksulluk, susuzluk, kıtlık ve çevre felaketlerine sebep olduğunu belirtti. Tüm toplumda yeni bir anlayışın hakim olması gerektiğini belirten Kadıbeşegil, önümüzdeki dönemde “sürdürülebilirlik” konusunda sivil toplum kuruluşlarının önemli rol üstleneceğinin altını çizdi. Sivil toplumun tüm tüketicileri “aldığımız ürünler, verdiğimiz her satınalma kararı insan odaklı mı?, gezegene uyumlu mu?” gibi soruların cevaplarını düşünmeye sevk etmesi gerektiğini belirten Kadıbeşegil,önümüzdeki yıllarda, “adil ticaret” yapmayan şirketlerin yok olacağını belirtti. Atölye Çalışması: Toplumsal Hareketlerde Sosyal Medyanın Kullanımı ve Ağ Kurma Teorisi Uygulamalarına Gelen Bakış Techsoup Direktörü Chris Worman, Techsoup oluşumunu aktivist olmayan kapasite geliştiren bir organizasyon örneği olarak tanımladı. Worman, sivil toplum kuruluşlarının teknolojik kaynak ve bilgiyi geniş kapsamlı olarak kullanmalarını desteklemek için sağladıkları hizmetleri ve destekledikleri projeler ile teknolojinin sosyal değişim yaratmadaki gücünü katılımcılara anlattı. Worman, sivil toplumun teknolojik araçların etkin kullanımının önemine dikkat çekerek böyle bir kullanımın sivil toplumu ve diğer paydaşların şeffaf, demokratik ve hesap verebilir hale gelmesinde etkin rol oynayabileceğinin altını çizdi. Deneyim Paylaşımı: Yeni Sosyal İşletme Modelleri Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından düzenlenen ve moderatörlüğünü KSS Derneği Başkanı Serdar Dinler‟in yaptığı “Yenİ Sosyal İşletme Modelleri” oturumunda, GAP İdaresi’nden Şeyhmus Yılmaz, Anadolu Vakfı Genel Müdürü Selim Güven, Amrop Türkiye Kurucusu Prof. Dr. Yeşim Toduk ve UNDP İş Geliştirme Koordinatörü Gökhan Dikmener yeni sosyal işletme modellerini tartıştılar. GAP İdaresinden Şeyhmus Yılmaz konuşmasında GAP‟ta kapsamlı bir ihtiyaç analizi sonrasında belirlenen sorunlar doğrultusunda geliştirilen modeller ve bu modellerin uygulamalarından bahsetti. Geliştirilen modeller sayesinde, özellikle GAP bölgesindeki gençlerin iş deneyimi kazanabilmesi yolunda önemli projelerin hayata geçirildiği belirtti. Birleşmiş Milletler İş Geliştirme Koordinatörü Gökhan Dikmener konuşmasında UNDP‟nin “Kapsayıcı Pazarlar” modelini tanıttı. Dikmener, dezavantajlı gruplar için fayda sağlayan ve finansal sürdürülebilirliği olan kapsayıcı pazarlar modelinin işlemesi için ele alınan sosyal sorunun kaynağına inilip konuyla ilgili çalışan tüm paydaşları bir araya getiren platformların kurulmasının önemine değindi. Konuşmalarında sosyal girişimcilikten bahseden Amrop Türkiye kurucusu Prof. Dr. Yeşim Toduk ve Anadolu Vakfı Genel Müdürü Selim Güven ise Türkiye‟de yeni gelişmekte olan sosyal girişimciliğin ve sosyal girişim modellerinin yaygınlaşabilmesi için önemli adımlar atılması gerektiğinden bahsettiler. Paralel Oturum: Yurttaş Katılımı için İlham Veren Örnekler TÜSEV İletişim Koordinatörü İnanç Mısırlıoğlu‟nun moderatörlüğünü üstlendiği paralel oturumda, 140journos Projesi’nden Cem Aydoğdu, ŞEBEKE Projesi Koordinatörü Özlem Ezgin ve Boğaziçi Caz Korosu şefi Masis Aram Özbek yürüttükleri çalışmalar kapsamında Türkiye‟de yurttaş katılımını değerlendirdiler. Gençlerin siyasi ve sivil topluma katılımını hedefleyen ŞEBEKE projesinin Koordinatörü Özlem Ezgin, Türkiye özelinde gençlerin haklarını garanti altına alan gençlik politikası ve göstergelerinin oluşturulması, gençler için kamu harcamalarının artırılması ve gençler konusunda çalışan kamu kuruluşlarının arasındaki koordinasyonun oluşturulması gerekliliğinden bahsetti. Bağımsız bir yurttaş gazeteceliği hareketi olan 140journos projesinin düşünsel altyapısını oluşturan isimlerden Cem Aydoğdu, editöryal filtrelerden geçmeyen “yurttaş gazeteciliği” ile gerçek bilgiye ulaşmanın daha kolay olduğunu ve yeni bir katılım mekanizması yarattığından bahsetti. Aydoğdu, ayrıca Gezi olayları ile beraber, ana akım medya yerine insanların haber almak için sosyal medyaya yönelmesinin önemli bir süreç olduğunun altını çizdi. Paralel Oturum: Hibe Veren Vakıflar için Gerekli Yetenek ve Stratejiler Grantcraft Direktörü Rosien Herweijer, filantropinin, “güven ilişkisi kurma” ile ilgili olduğunu hatırlattıktan sonra hibe vermeye yeni başlayan vakıflara kültürel unsurları işin içine katmalarını, düşük bütçeli hibelerle başlayarak çalışılan toplumun güvenini kazanmalarını ve başka vakıfların deneyimlerinden faydalanmalarını önerdi. Herweijer, hibe veren vakıfların en başta, hangi sorunu çözmek istediklerine, nasıl bir fark yaratacaklarına ve ne kadar kaynak ayıracaklarına karar vermeleri gerektiğini vurguladıktan sonra hibe veren vakıfların, destek oldukları projelerde bağış yapan tek kuruluş olmamalarının daha doğru olacağının altını çizdi. Atölyede ayrıca, hibe verilen kuruluşlarla ilişkilerin geliştirilmesi için hibelerin tarafların sorumluluğunu belirleyen anlaşılır sözleşmeler ile verilmesi, beklentiler ve kriterlerin net şekilde aktarılması, hibe verilen kişi ve kurumlar arasında networking çalışmalarının geliştirilmesi yönünde öneriler paylaşıldı. Atölye Çalışması: Barışçıl Protestolar için Elverişli Ortamlar Avrupa Kar Amacı Gütmeyen Hukuk Merkezi (ECNL) İcra Direktörü Katerina Hadzi Miceva Evans “Barışçıl Protestolar için Elverişli Ortamlar” başlıklı atölye çalışmasında barışçıl protestolar için uluslararası standartları aktararak, katılımcılar ile birlikte Türkiye‟deki yasal uygulamaları tartıştı. Evans, geçtiğimiz yıllarda dünyada protesto sayısının artması ile birlikte protesto etmenin başlı başına hayatlarımız için önemli bir olgu haline geldiği halde 2012 yılında 18 ülkede kanun ile barışçıl gösteri hakkının yasaklanmak veya sınırlandırılmak istendiğini söyledi. Evans, barışçıl protestolar için gerekli elverişli ortamlar açısından ise protestoların kanuna uygunluğunun çerçevesinin geniş tutulması noktasını vurguladı. Atölyede ayrıca, yasal çerçevenin sınırlarını çizmek açısından Evans, barışcıl ve kanuna uygun protestoların üçüncü partileri rahatsız etmesi, engellemesi veya önlenmesi durumlarının olabileceğini ancak eleştirel veya diğer kişi/kurumlar için rahatsız edici olmalarının barışcıl olmadıkları anlamına gelmemesi gerektiğini vurguladı.
© Copyright 2024 Paperzz