İNSEKTİSİDLERİN REZİDÜEL ETKİLERİ Dr. Yasemin Gürel Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Uluslararası Katılımlı Ulusal Biyosidal Kongresi 19-22 Mart 2014, Antalya Son yıllarda veteriner sağaltım, zirai mücadele ve halk sağlığı amacı ile yoğun ve bilinçsiz Pestisid kullanımları; pestisidlerin gerek kendileri, gerekse metabolitlerinin; toprak, su ve hava sistemleri yanı sıra; gıda ve yemlerde kalıntı problemlerine; insan ve hayvanlarda da toksikolojik sorunlara neden olmaktadır. Pestisid kalıntılarının önemi ilk kez 1950’li yıllarda organik klorlu pestisidlerin insan vücudunda bulunmasıyla anlaşılmıştır. Pestisid sınıflarından böcek (insekt)’lere etkili maddeler olan insektisidler; Organik, İnorganik, Bitkisel ya da Mikrobiyolojik kaynaklı; doğal ya da sentetik yapılı maddelerdir. Pestisid Döngüsü İnsektisidlerin pek çoğu seçici etkili olmadıkları için çevreye ve gıda zincirine girmeleri sonucu hedef organizma dışında, Hedefte olmayan canlılarda ise; istenmeyen çeşitli etkilere yol açabilirler. Bu etkiler akut olabilmektedir. veya kronik seyirli Ağrı, çırpınma, felç, bulantı, kusma, deri ve göz problemleri gibi akut etkiler insektisidlere yüksek dozda maruz kalındığında ortaya çıkarken, Kalıcı özelliklerine bağlı olarak, uzun süreli ve düşük miktarlarda, çeşitli yollardan tekrar eden maruziyete bağlı olarak kronik etkiler oluşturur. Canlılarda solunum, anne sütü ve diğer gıdalarla sindirim, deriden direkt temas ve plesanta gibi çeşitli yollarla akut etkilere yol açmayacak dozda insektisidlere maruziyet sonrasında kan ve çeşitli dokularında sıklıkla rezidüel etkileri meydana gelmektedir. İnsektisidlere gebelik, bebeklik, çocukluk, puberte dönemlerinde maruziyet daha riskli olarak kabul edilir. Vücuda alınan insektisidler aktif madde ve formülasyonuna göre ya yerel olarak kalır, ya da kana karışarak tüm vücuda dağılır. İnsektisid vücuda ne kadar hızlı alınırsa zehirliliği Pestisidlerle ilgili mevzuatlar; 11/6/2010 tarih ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 31 ve 32 nci maddelerine dayanılarak, a) 96/23/EC sayılı Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürünlerde Belirli Maddeler İle Bunların b) Kalıntılarının İzlenmesi İçin Alınacak Önlemlere Dair 23/5/1996 tarihli AB Konsey Direktifine göre; Pestisidlerle ilgili mevzuatlar Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürünlerde Belirli Maddeler ile Bunların Kalıntılarının İzlenmesi İçin Alınacak Önlemlere Dair Yönetmelik hazırlanmıştır; Bu yönetmeliğin amacı; ‘’Gıda güvenilirliğini sağlayarak tüketici sağlığının korunmasını temin etmek, canlı hayvan ve hayvansal birincil ürünlerde belirli maddeler ile bunların kalıntılarının izlenmesi hususunda usul ve esasları düzenlemektir’’. GIDA VE YEMİN RESMİ KONTROLLERİNE DAİR YÖNETMELİK: 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 31 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Bu Yönetmelik; resmi kontroller, izlenebilirlik, hızlı uyarı sistemi, acil durumlar, ihtiyati tedbirler, kriz yönetimi, kamuoyunun bilgilendirilmesi, resmi sertifikasyon, yıllık ve çok yıllık ulusal kontrol planları, sorumluluklar ve itirazlara ilişkin usül ve esasları kapsar. PESTİSİDLERLE İLGİLİ MEVZUATLAR; Bu Yönetmeliğin amacı; İnsan ve hayvanlara yönelik doğrudan veya çevre aracılığıyla oluşabilecek risklerin önlenmesine, bertaraf edilmesine veya kabul edilebilir seviyelere indirilmesine, gıda ve yemin etiketlenmesi ile tüketicileri bilgilendirmeye yönelik diğer bilgi şekilleri de dâhil olmak üzere tüketici menfaatlerinin korunmasına ve haksız rekabetin önlenmesi ile gıda ve yemin resmi kontrollerine ilişkin usül ve esasları belirlemektir. Ülkemizde gıdalardaki pestisid kalıntı analizleri; a)Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Tüketici Güvenliği Laboratuvar Daire Başkanlığı b)Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü, c)Veteriner Kontrol Enstitüleri, d)İl Gıda Kontrol Laboratuvarları, e)Zirai Mücadele Araştırma Enstitüleri/İstasyonlarında, f)TÜBİTAK Gebze Araştırma Enstitüsü, g)Üniversitelerin İlgili Laboratuvarları, h)Bu amaçla kurulmuş özel laboratuarlarda Ülkemizde gıdalardaki pestisid kalıntı analizleri; •GTH Bakanlığının yürütmüş olduğu canlı hayvanlarda ve hayvansal ürünlerde kalıntı izleme programı (UKİP) mevcuttur. • Hayvansal ürünlerde Pestisid kalıntıları ile ilgili görevli Ulusal Referans Laboratuvar halen çalışmakta olduğum; Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Toksikoloji Laboratuvarıdır. •Laboratuvarın görevleri arasında: Hayvansal kaynaklı besinlerde, balık, bal, süt ve kanatlı etinde pestisid kalıntılarının takibi de yer almaktadır. Ülkemizde gıdalardaki pestisit kalıntı analizleri; Ayrıca adli/kazaen oluşan hayvan zehirlenmelerinde de (pestisidler yönünden) Türkiye genelinde analizler yapmaktadır. • Laboratuvarımız, Ulusal referans laboratuvarı olup TÜRKAK TS EN/ISO 17025’den akreditedir. • Yapılan kalıntı izleme çalışmalarında şimdiye kadar MRL değerinin üstünde pozitif bir bulguya • rastlanmamıştır. Enstitümüzde yapılan proje ve çalışmalar: 1. Türkiye’de yetiştirilen etlik piliçler ile et ve diğer organlarının anabolik hormonlar, beta-agonistler ve pestisidler ile kirlenme durumunun incelenmesi adlı çalışmada Ülkemizde çiftlik ve mezbahalarında kesilerek tüketime sunulan tavuk et ve iç organlarında pestisid kalıntı kirlenme düzeyleri araştırılmış, Çalışmanın sonucunda; numunelerde herhangi bir kalıntıya rastlanmamıştır. İnsan sağlığı için şu ana kadar ülkemizde çalışılan kanatlı numunelerinde herhangi bir tehlike olmadığı belirlenmiştir. Enstitümüzde yapılan proje ve çalışmalar: 2. Türkiye’nin 28 ilinden toplanan 158 levrek ve çipura türü balıklar bazı PCB ve Organik klorlu pestisidler yönünden analiz edilmiştir. Örneklerde Türk Gıda Kodeksinde belirlenen tolerans düzeylerinin üzerinde kalıntıya rastlanmamıştır. Ancak 3 adet numunede (2’si levrek ve 1’i çipura ) tolerans düzeyinin üzerinde 4,4 DDE kalıntısı tespit edilmiştir. Kalıntı rastlanan numuneler Ege ve Batı Akdeniz bölgelerindeki illerden toplanmıştır. Bu da, bu bölgelerde kirlenmenin daha fazla olabileceğini göstermektedir. Özellikle, balık tüketimi yüksek olan kişilerin risk potansiyelinin daha yüksek olduğu sonucuna gidilebilir. Enstitümüzde yapılan proje ve çalışmalar: 3. Türkiye’de tavuk yumurtalarında pestisid kalıntıları ve PCB yönünden kirlenme düzeyleri araştırılmıştır. Bu çalışmada da LOQ değerinin üzerinde Pestisid ve PCB kalıntısına rastlanmamıştır. Pestisidlerin Zararlı Etkileri: Pestisidlerin önemli bir kısmını oluşturan insektisidler daha çok kronik olarak; •Reprodüktif etkiler, •Nörolojik etkiler, •Endokrin sisteme etkiler, •Kanser oluşumu riski, •Hassasiyet •Doğum •Organ artışı ve irritant etkiler, defektleri (anomali) ve gelişimsel bozukluklar ve, hasarları (KC ve böbrek başta olmak üzere) meydana getirmektedir. Pestisidlerin Zararlı Etkileri: •Pestisidler, tiroid fonksiyonlarını değiştirmekte, •Testesteron ve östrojen düzeylerini azaltarak infertiliteye, •Diyabete, •Menstural •Fötal düzensizliklere, ölümlere ve •Konjenital doğum defektlerine de sebep olabilmektedirler. Pestisidlerin Zararlı Etkileri: •Sinirsel •Sosyal •Motor gelişimi etkiledikleri, davranış problemleri oluşturdukları, becerilerinde kusurlar meydana getirdiği belirtilmektedir. Pestisidlerin Yararlı Etkileri: Pestisidler; kemiriciler, böcekler ve diğer zararlıları yok ederek bunlar aracılığı ile taşınan sıtma, veba, sarı humma, viral ensefalitis ve tifüs gibi vektör hastalıklarına karşı savaşta kullanılmaktadır. • • Organik klorlu (OK) insektisidlerin tarımda yaygın kullanımı çevrede ciddi boyutlarda kirlenmelere neden olmaktadır. • OK insektisidler, biyotransformasyona dirençli olmaları ve lipofilik özelliklerinden dolayı geniş bir çevreye yayılırlar ve farklı miktarlarda yağ içeren biyolojik örneklerde (serum, cilt altı yağ dokusu, anne sütü gibi) birikirler. Biyolojik örneklerin analizi bize çevresel dağılımı ve maruz kalım oranını vermektedir. • • Başta DDT olmak üzere OK insektisidler, insan ve hayvanların vücut yağında, su, yağmur suyu ve havadaki yoğunluğunun milyonlarca katına varan miktarlarda birikirler. • Örneğin DDT’nin insan yağındaki düzeyi 6 ppm iken, • Deniz suyunda çıkabilmektedir. • Su ortamında ise 4 ppb miktarda bulunan DDT, sivrisinek larvalarında yaklaşık 9 ppm ve sivrisinek larvalarıyla beslenen balıklarda 54 ppm’e çıkabilmektedir. • Bu değer sudakinin 217 bin katına eşdeğerdir. ise bu oran 6x106 katına kadar • İnsanların OK’lu insektisidlere maruz kalması farklı yollardan olmaktadır. • Bunlardan birisi, kontamine olmuş yiyecekler, özellikle yüksek yağ içeren (balık, et, tavuk gibi) yiyeceklerin tüketilmesi (bu kimyasallar yaşın ilerlemesi ile vücutta birikmektedir); • Diğeri ise lokal bulaşmadır. kullanım ve çevresel • Yapılan bir araştırmada, kriptorşidizm (inmemiş testis) görülen çocukların anne sütüyle yüksek düzeyde OK’lu insektisid metabolitlerini aldıkları belirtilmektedir (Damgaard ve ark., 2006). • OK’lu insektisitlerin kullanımı uzun süredir yasak olmasına rağmen çok uzun süre kalıcı ve birikici özelliklerinden dolayı halen metabolitlerine rastlanabilmektedir. • Türkiye ’ de 1955 -1959 yıllarında Güneydoğu Anadolu Bölgesinde HCB ile ilaçlanmış tohumluk arpa ve buğdayın yanlışlıkla halka dağıtılması nedeniyle ortaya çıkan epidemik zehirlenme olayında 3000 ’ nin üzerinde porfiria kutanea tarda (PCT) olgusu teşhis edilmiştir. Vakaların % 80’i 4 -14 yaş grubu içinde olup ve yeni doğan bebekler ise anne sütü yolu ile HCB’ye maruz kalarak ölümcül bir şekilde zehirlenmişlerdir. • Çocukların el ve yüzlerinde yara ve kabarcıklar, saç dökülmesi, deride koyulaşma ve karaciğerde fonksiyon bozuklukları teşhis edilmiştir. • Bu vakalarda; • Hastaların hepsinde idrar çay renginden koyu kırmızı siyaha kadar olup yüksek miktarda porfirin ihtiva etmektedir. • Bu olaydan 10 yıl sonra bile hala anormal karaciğer fonksiyonları görülmekte ve yaz aylarında porfiriyanın deri semptomları ortaya çıkmaktadır. • Afyon yöresinde Öztekin ve ark. tarafından 2011 yılında yapılan bir çalışmada anne sütleri 24 pestisid kalıntısı yönünden araştırılmış ve bazı OK’lar (beta HCH ve HCB) ve DDT metabolitleri (DDE)’ne rastlanıldığı belirtilmiştir. • Yapılan bir başka araştırmada ise, Parkinson hastalığı için pestisidlerin risk oluşturabileceği belirtilmektedir (Priyadarshi ve ark., 2000). • Pestisidlerin kanser oluşumuna neden olabileceği bir çok çalışmada belirtilmektedir (Gilden ve ark., 2010). • Özellikle düşük düzeyde uzun süreli maruziyetlerin lösemi/lenfoma, beyin, böbrek, göğüs, prostat, pankreas, karaciğer, akciğer ve cilt kanserlerine neden olabileceği vurgulanmaktadır. (Infante-Rivard ve Weichental; 2007; (Clark ve Snedeker, 2005; Dharmani ve Jaga, 2005; Zahm ve Ward, 1998). Sonuç; •Bilimsel ve yasal kurallara dikkat edilerek uygulandıklarında vektörlerle taşınan hastalıklarla mücadelelerden, hayvansal ve bitkisel üretimi artırmak amacı ile geniş kullanım alanı bulan insektisidler; •Şayet kurallara dikkat edilmez ise akut ve kronik seyreden, bireysel veya toplu zehirlenmeler ve ölümle sonuçlanabilen etkilere yol açabilirler. Teşekkürler
© Copyright 2024 Paperzz