Meclisi Ayan 1: 24 9 Şubat 1334 (1918) C: 1 zeteler yalnız bizde

Meclisi A y a n
1 : 24
9 Ş u b a t 1334 (1918)
C: 1
sansüre
sıl etmeliyiz. Ü ç seneden beri yalnız tebligat-ı res­
t â b i imiş. Bendeniz bütün m e m a l i k i gezmedim. Y a l ­
miyye ile kaldık, iktifa ettik. B u hale bu k a d a r sa­
nız geçen sene bir m ü d d e t A l m a n y a ' d a
bulundum.
bır ve t a h a m m ü l kâfidir. Ziyâdesine
O r a d a Fransızca ve ingilizce gazetelirin
sokaklarda
yoktur.
zeteler yalnız bizde değil, b ü t ü n m e m â l i k t e
M A H M U T P A Ş A — P e k doğru.
serbest satıldığını g ö r d ü m . Bazılarını d a aldım, oku­
d u m . O gazetelerin m ü n d e r e c â t ı
arasında
Almanya
H ü k ü m e t i aleyhinde şiddetli makaleler de v a r idi. D e m e k k i A l m a n y a H ü k ü m e t i o gazetelerin memleketin­
de serbest furuht ve m ü t a l a a olunmasından k o r k m u ­
yor.
tahammülümüz
M E H M E T Ş Ü K R Ü P A Ş A — Asâr-ı ilmiyye ve
k ü t ü b - ü fenniyi^enin celbi esasen
memnu
değildir.
V a k ı a bu hususta bâzı müşkilat vâki oluyor. K i t a p ­
çılar bunları getiremiyoruz diyorlar. H a l b u k i esasen
getirmiyorlar. Zira, memâlik-i ecnebiyyeden
H â k i k a a t ı n de intişâr ve inkişâfından
korkmuyor.
Fransızca
kitapların
ekserisi
gelecek
İsviçre tarikiyle
getir­
Bugün b u n u , yâni A l m a n y a ' n ı n b u büyüklüğünü, b u
tilmek lâzımdır. B u n l a r isviçre'den A l m a n y a ' y a , Avus­
mertliğini t a k d i r e t m e m e k
t u r y a ' d a n Bulgaristan'a gelecek ve o suretle
pek çirkin
zannederimki
bir k ü ç ü k l ü k olur. Yine
bizim
için
encümenimizin
getirilecektir.
m a z b a t a s ı n d a m ü n d e r e c â t ı m u z ı r o l m a y a n gazetelerin
celp ve füruhtu
serbest o l d u ğ u n d a n
M u z ı r olan m ü n d e r e c â t
«bahsolunuyor.
hangileridir? M u z ı r
buraya
Bunların d o ğ r u d a n doğruya memleketimize celbi­
ne i m k â n yoktur. T a b i î b u n l a r d a n birçoğuda geçtikleri
olma­
memleketlerde sansüre tâbi tutuluyor. B u sebeple bir
yanlar hangileridir? B u nasıl anlaşılacak? Bu ciheti
çok müşkilât çıkıyorsa da, b u h â l b u r a n ı n k a b a h a t i
temhis ve takdir eden k i m d i r ?
değil. Ç ü n k ü m e m l e k e t i m i z d e kütüb-ü ü m i y y e v e fen-
Matbaa-i
âmirede
basılan ve devletin resmî gazetesi içinde intişâr e d e n
niyyenin m e m n û i y e t - i celbi
h a k k ı n d a h i ç bir k a r a r
Âyân zabıt ceridesi bile serbest ve kolaylıkla b u g ü n
verilmemiş
Dahiliye N â z ı n
intişâr edemediği halde, a c a b a ecnebi memleketlerden
paşa, ve Maarif
gelecek gazetelerin
neşrine H ü k ü m e t
müsaade
olduğunu,
gerek
N â z ı n Vekili söylediler.
Vekili
Muharebe
eder
z a m a n ı n d a h e r yerde sansür vardı. H a r i c i y e N e z â r e ­
mi? Ef'ale m ü s a b ı k o l m a y a n ahvalden, icra edilme­
tinin h e r şeye vakıf olması lâzım o l d u ğ u n d a n o neza­
yen sözlerden artık bıktık, usandık. Biz v u k u a t t a n ol­
ret tabiî h e r yerden, m u h a s ı m memleketlerden olsun,
m a k istiyoruz. Tebligat-ı resmiyye bize lâzım gelen
bitaraf
m a l û m a t ı vermiyor. Sansürden geçen ve yanlış tercü­
kat o gazetelerin bâzı sütunları bazen beyaz olarak
memleketlerden olsun, gazete getirtiyor. F a ­
m e edilen haberlere veya sansür t a r a f ı n d a n kırpılmış
görülüyor. Ç ü n k ü b u cerâidin intişar ettiği memleket­
veya nakıs ve n a t a m a m t e r c e m e edilmiş havadise inan­
lerde sansür istediği fıkraları çıkarıyor ve onların ye­
m a k ve yalnız b u n l a r l a iktifa e t m e k için bir insanın
rine başka bir şey k o n m u y o r .
y a a h v â l ve selâmet-i m e m l e k e t e karşı kayıtsız veya­
hut p e k saf olması îcâb eder. H e r halde d o ğ r u m a ­
Binaenaleyh, o gazeteler b u r a y a bâzı s ü t u n l a n b o ş
lûmatı bizden esirgeyenler, ketmedenler k a d a r elbette
ve beyaz
bizim
gibi neşriyatı sansür
de b u m e m l e k e t t e a l â k a m ı z , hissemiz vardır.
Binaenaleyh
Ferid
Paşa Hazretlerinin
olarak
geliyor.
M u h a r e b e z a m a n ı n d a bu
edilmeksizin b ı r a k m a k
kaabil
takrirlerinin
değildir. A h m e t Rıza Beyefendinin b u y u r d u k l a r ı gibi,
böyle a k î m kalacağını yevm-i teklifinde hisetmiş o l ­
Âyân-ı k i r a m d a o gazeteleri almalı, okuyabilmelidir.
d u ğ u m için d a h a o gün b u n d a n istifade yolunu dü­
Bu cihet d o ğ r u d u r . F a k a t b u yalnız Heyet-i Celi­
şünerek bir teklif d e r m e y a n etmiş idim. O teklifi bu­
leye m ü n h a s ı r
r a d a t e k r a r ediyorum. Yalnız bitaraf
memleketlerde
de bunları a n l a y a n l a r da, a n l a m a y a n l a r d a b u l u n u r
değil, hattâ d ü ş m a n memleketlerde bile çıkan cerâid
herhalde. A h m e t R ı z a Beyefendi hazretlerinin b u ifa­
ve resâilin
meclisimize celb edilmesi
iktizâ
eder.
olmalıdır. Ç ü n k ü efrad-ı
ahâlî
için­
delerine bendeniz de iştirak ederim. Gidenleri evvelce
D ü ş m a n m e m â l i k i n d e çıkan cerâidin bugün H a r i c i y e
de b u g ü n
'Nezaretine
« b u n u Dîvân-ı Riyasete gönderelim, H ü k ü m e t l e k o ­
geldiği aşikârdır.
bunları o k u y a n l a r k a d a r ,
Hariciye
Nezâretinde
elbette Ayanın d a bunları
o k u m a y a h a k ve selahiyeti vardır. Binaenaleyh o cerâ­
müzâkere
ettiğimiz b u takrir
hakkında
nuşulsun, b u hususa dair  y â n k ü t ü p h a n e s i için b i r
çâre bulunsun»
buyurmuşlardı. A n c a k k ü t ü b - ü fen-
id v e resail b u r a y a d a gelmeli. Biz yalnız bir k ö s seda­
niyenin m e m n û i y e t i celbi h a k k ı n d a k i iddia d o ğ r u d e ­
sını dinlememeliyiz. B u gazetelerin hepsi gelmeli, o n ­
ğildir.
ların
münderecâtında
haberdar
olark
memleketimi­
zin saadeti, selâmeti, istikbali h a k k ı n d a bir fikir h â ­
Sansür
yalnız
bizde değil, h e r yerde
A r z ettiğim gibi F r a n s ı z gazetelerinin
vardır.
birçoklarında
sütunların b o ş ve beyaz olarak çıktığı d a vâkidir. El-
— 366 —
T B M M KÜTÜPHANESİ