İlayda Tenim Halide Edip Adıvar Kadın Haklarının Gelişimi ve Türk Kadınının Statüsünün Yükselmesine Yönelik Çabası Kadınların tarih sahnesinde yerini almasını insanlığın ortaya çıkması ile başlatmamız herhalde doğru bir yaklaşım olacaktır. Üstelik kadınlar, sınıflı toplumların ortaya çıkması ile birlikte rolleri değişene kadar başroldedirler. Ancak, kadın erkek farklılığının toplumsal bir eşitsizliğe dönüşmesi ve bu eşitsizliğin giderilmesi için mücadele edilmediği takdirde bu durumun yerleşik geleneklerin bir parçası haline gelmesi, bir olgu olarak karşımızda durmaktadır.1 1789 Fransız devrimi ile insanların ait oldukları farklı statüler arası eşitsizlikler ortadan kaldırılmış ve dil, din, cins ayrımına bakılmaksızın, tüm insanlar hukuk karşısında eşit ve özgür kılınmıştır. Ancak, hukuk düzeyinde garanti altına alınan eşitlik, gerçek ve gündelik yaşamda yeni biçimler kazanan bazı eşitsizlikleri de gizleyebilmektedir. Günümüzde kadın – erkek eşitliği evrensel nitelik taşıyan ilkelerden biridir. Bu durum, birçok ülkenin anayasalarıyla da, imzalanan uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti de, kadınların statüsünü yasal düzeyde erkeklerinkiyle eşitleme girişimi başlatan devletler arasındadır. Ancak, bugün dünya çapında kadının toplumdaki yeri üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, hemen hemen tüm toplumlarda yasal eşitliklerin ardında az çok kemikleşmiş eşitsizlikler bulunduğunu da ortaya koymaktadır.Türkiye’de kadın haklarının bugün ulaştığı noktayı sağlıklı olarak değerlendirebilmek için, Cumhuriyet öncesinden günümüze kadar olan gelişmeleri bilmek gerekir. Teokratik ve monarşik Osmanlı yönetiminin otoriter ve geleneksel yönetim anlayışında hukuk düzeninin din yolu ile, yani Şeriat ile sağlandığı toplumsal anlayış kadını ev yaşamında kafes arkasına, ev dışındaki yaşamında çarşafa sararak erkeğin gerisine çekerken, kadına erkeğe itaat ve hizmet dışında seçenek tanımamıştır. Çok eşlilik, evlenme, boşanma gibi konularda 1 http://www.ozgurlukdunyasi.org/arsiv/32-sayi-212/281-100-yilinda-turkiyede-kadin-haklarinin-gelisimi 1 İlayda Tenim söz hakkı vermeyerek erkeğin kadına üstünlüğünü ya da kadının erkeğe eşit olmayışını pekiştirmiştir. Yaygın olan kanıya göre, 17. Yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nin iyiden iyiye teokratik yapıya bürünmesiyle kadının toplum yaşantısının dışına itildiği, Şeriat’ın kadının aleyhine yorumlandığı süreç başlamıştır. Bireylerin haklarından söz edilemeyen Osmanlı yönetim anlayışında kadın haklarının olup olmadığını sorgulamak pek anlamlı değildir. Kız erkek ayrımı belirgindir; kadın mirasın yarısından pay alırken, iki kadının şahitliği bir erkeğinkine tekabül etmektedir. Kadın eğitimin de dışındadır; ancak dini tedrisatta kız ve erkek ayrımı yoktur. Şeyhülislamlığa bağlı, şeriat hükümlerine dayalı ilkel din eğitiminden başka bir şey vermeyen, 9 yaşına kadar çocukların devam edebildiği “sübyan okulları” kız çocukların alabildiği yegane eğitimdir. Batılı kadının sosyal ve siyasal hak mücadelesi verdiği dönemlerde, Osmanlı Devleti’nde kadın sosyal yaşama katılmak bir yana, sokağa çıkma hakkından bile mahrumdur. Osmanlı’da kadının statüsü Tanzimat döneminde tartışılmaya başlanmıştır. Bu süreçte statüde farklılık oluşturmayan tartışmalar II. Meşrutiyet dönemi gelişmelerinin hazırlayıcısı olması açısından önemlidir. Gerçi, II. Meşrutiyet’in ilanı kadınların sosyal yaşama katılma, çalışma yaşamında yer alma ve yüksek eğitim görme isteklerine yanıt verecek değişimi getirmemiştir. Fakat II. Meşrutiyet’in getirdiği kısa süreli özgürlük ortamından kadınlar da pay almışlar ve kendi haklarının mücadelesinde aktif rol oynamaya başlamışlar; kadınların çıkardığı gazete ve dergiler yanında, dernek faaliyetleri de artış göstermiştir. 1912 Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı kadınları sosyal yaşamda etkin olmaya zorladığından, kadınlar eğitim olanaklarından yararlanmaya, derneklere üye olmaya ve siyasal partilerde etkin rol almaya başlamışlardır. Afet İnan kadınların dernek faaliyetlerini şöyle açıklamaktadır: “1867’den itibaren kadınların teşkil ettiği cemiyetler faaliyete geçmiştir. Bunlar harp yaralılarına yardım (Cemiyet-i İmdadiye) grupları ise de, 1912’de kurulan “Taali-i Nisvan” cemiyeti Türk Müslüman kadınlığını cemiyet hayatına alıştıran ve bilhassa çarşafa kapatılmasına rağmen, erkeklerle birlikte çalıştığı ve fikirlerini yayma 2 İlayda Tenim imkanını bulduğu ilk resmi teşekküldür”. (Yaraman Başbuğu, 1992:135) Adı geçen Teali-i Nisvan (Kadınları Yükseltme) Cemiyeti’nin kurucularından biri de Halide Edip’tir. Soyadı kanunu sonrası eşi Dr. Adnan Bey’le Atatürk’ten aldıkları ikazla seçtikleri soyadıyla Halide Edip Adıvar, iyi eğitim görmüş, okur-yazar, çağının ilerisinde, vatansever bir gazeteci, yazar, hatip ve en önemlisi yaşadığı dönemin koşullarının farkında olan bir kadındı. Edebi hayatına II. Meşrutiyet’le başlayan Halide Edip, 1908’de dönemin az sayıdaki kadın yazara sahip gazetelerinde kadın haklarıyla ilgili yazılar yazmaya başlamış ve dönemin gericilerinin düşmanlığını kazanmıştır. İlk yazısı Tevfik Fikret’in çıkardığı Tanin’de yayımlandı. Yazıları, Osmanlı içerisindeki muhafazakâr çevrelerin tepkisini çekti. 31 Mart Ayaklanması sırasında öldürülme endişesiyle kısa süre için iki oğluyla Mısır’a gitti. Oradan İngiltere’ye giderek kadın hakları konusundaki yazıları nedeniyle kendisini tanıyan İngiliz gazeteci Isabelle Fry’ın evinde konuk oldu. İngiltere’ye gidişi o dönemde kadın-erkek eşitliği konusunda sürüp giden tartışmalara tanık olmasına, Bertrand Russell gibi fikir adamlarıyla tanışmasına vesile oldu. Aynı yıl, daha sonra Teali-i Nisvan Cemiyeti adını alacak olan Müdafa-i Hukuku Nisvan ( Kadın Haklarını Savunma Cemiyeti) ı kurmuştur. Teali-i Nisvan’ a gelince, erkek ve kadınların katılımıyla tartışmalı oturumlar, konferanslar düzenleyen ilk derneklerdendi. (Dr. Bernard Caporal; Kemalizmde ve Kemalizm Sonrasında Türk Kadını, 1919-1970) Eserlerinde kadının eğitilmesine ve toplum içindeki konumuna özellikle yer vermiş, yazıları ile kadın hakları savunuculuğu yapmıştır. Romanlarında, o döneme kadar Türk roman ve hikâyelerinde ikinci planda kalan kadınları idealize etmiştir. Onun eserlerindeki kadınlar, ana kahraman olmaları dışında aynı zamanda güçlü de bir karaktere sahiptirler. 1916 yılında Arap eyaletlerinde iki kız okulu ve bir yetimhane açmıştır. Cumhuriyet döneminde kadının konumu, “tebaadan yurttaşa geçiş, karşıt cinsle eşit statüye ulaşma” olarak kavramsallaştırılmıştır. Bunda Türk kadınının verdiği mücadelenin yanı sıra Türk Devriminin önderi olan Mustafa Kemal Atatürk de önemli rol oynamıştır. Meşrutiyet dönemindeki tecrübelerinden faydalanarak mitinglerde, basın ve dernekçilik faaliyetlerinde etkin olan ve Milli Mücadele’ye önemli katkılar sağlayan Türk kadını, 3 İlayda Tenim Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün çağdaş inkılâplarıyla layık olduğu yere ulaşmada önemli kazanımlar elde etmiştir. Kullandığımız genel ‘Türk kadını’ kavramının belkemiğini oluşturan ve aynı zamanda birçok kadına Emine Semiye, Ulviye Mevlan, Fatma Aliye, Münevvar Samiye gibi isimlerin yanında öncü olan kişi, kuşkusuz Halide Edip Adıvar’dır. Halide Edip, işgal yıllarında Milli Mücadele’nin içerisinde aktif rol oynamış, ülkenin işgali karşısında halkı harekete geçirmek için diğer öncü kadınlarla yaptığı konuşmalarla, özellikle de Sultanahmet Mitinglerinde yaptığı konuşmalarla, öne çıkmıştır. Sultanahmet Mitinglerinde karşısındaki 50.000 kişiyi etkilediği gibi ileriki zamanlarda da güçlü hitabet yeteneği onun seçtiği yolda işine yarayacak, düzenli toplanan ‘Beyaz Konferans’lardaki yüzlerce kişiyi; hatta bir gün kadınların siyasette yer almasına karşı olan Büyük Millet Meclisi’ni bile etkilemesine yardımcı olacaktır. Bu konuşmalar sonucunda hakkında idam kararı çıkmış, bunun üzerine Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele’ye katılmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda cephede Mustafa Kemal’in yanında görev yapmış, savaş yıllarında Anadolu Ajansı’nın kurulmasında görev alarak düşüncelerini daha büyük kitlelere yaymasını sağlayan gazetecilik mesleğini de icra etmiştir. Atatürk ile siyasi görüşlerinde ayrılık yaşamalarına ve birçok yazarın tasvirine göre kişilik özelliklerinin çatışmasına rağmen M. Kemal kadın hakları konusunda Halide Edip’e sürekli destek vermiş, Halide Edip’i Kurtuluş Savaşı’nda, Türk kadınlığının bir simgesi olarak görmüştür. (ÇİVRİLLİ, Nazlı, İnkılâpların Türk Kadını Üzerindeki Etkisi) Milli Mücadele döneminde erkeklerin cephanesi süngü, top iken Halide Edip, kaleminin ve sivri zekasının ürünü olan roman karakterleri ve hitabet gücünün desteklediği sözcükleri aracılığıyla bu fikri savaşta çarpıştı. Halide Edip’in tek başına bir makaleyle incelenmeyi hak eden bir edebi kişiliği olsa da burada genel olarak bahsedecek olursak; Yedigün dergisindeki yazılarında ve romanlarında birey olabilme yetisine sahip, aydın, idealist ve vatansever kadın tipini öne çıkarmış. İdealize ettiği karakteristik özelliklere sahip olmayan, yalnızca güzelliğini ön plana çıkarmaya çalışan kadın tipini çok sert bir biçimde eleştirmiş. Ayrıca algıda seçicilik ile karakterleri kullanarak kadınların seyahat özgürlüğüne, karma eğitim ve medeni kanunun 4 İlayda Tenim eksikliğine dikkat çekmiştir. Halide Edip’in, M. Kemal’in ve daha birçok kadın öncünün emekleri doğrultusunda hayalleri yavaş yavaş gerçekleşmeye başlamıştır. İlk dönemde daha çok kadınların eğitim hakkı ile ilgili olarak yapılan düzenlemeler, Avrupa'da yaklaşık aynı yıllarda gerçekleştirilen reformları çok kısa bir zaman aralığıyla izler. Örneğin (meslek ve elişi okulları dışında) Osmanlı Devletinin ilk kız idadisi (lisesi) de 1880'de açılmıştır. İstanbul Darülfünun'unda karma öğretim 1914-1921 yılları arasında gerçekleşmiştir. Kadınların özel hukuktaki konumuna ilişkin reformlar Türkiye'de II. Meşrutiyet döneminde gündeme gelmiş, çok eşlilik ilk kez 1917'de çıkarılan bir yasayla Avrupa normları doğrultusunda düzenlenmiştir. Özel hukukta kadın-erkek eşitliği (bazı istisnalarla) 1926 tarihli Medeni Kanun'la gerçekleşmiştir.Kadınların siyasi ve mesleki yaşamda hak iddia etmelerinin örneklerine 19081914 yıllarından itibaren rastlanırsa da, bu alanda önemli gelişmeler ancak Cumhuriyet döneminde gerçekleşme fırsatını bulmuştur. Türkiye'de kadınlar, gerçek siyasi seçimlerin henüz yapılmadığı bir dönemde, 1930 ve 1934'te bu hakka kavuşmuştur. Halide Edip, aynı zamanda düşünceleri gibi zamana aykırı bir yaşama da sahipti. Gerçekleştirmeyi istediği ve gerçekleştirdiği birçok yeniliği aslında kendisi de birinci elden deneyimlemiştir. Örneğin, Yahudi olan babası onun en iyi eğitimi almasını istemiş ve padişahın "Hristiyan okullarında Müslüman öğrencilerin okuyamayacağı" emrine kadar Robert Lisesi’nde okutup sonrasında evde özel ders aldırtmıştır. İlk eşi Salih Zeki`nin ikinci bir kadınla evlenmek istemesini kabul etmemiş ve kendisinden ayrılmıştır. 1919 yılında yapılan seçimlerde, kadınların yasal seçme ve seçilme hakkı olmamasına karşın, Halide Edip Adıvar’a Beyşehir’de on, Beypazarı’nda 20, Giresun’da sekiz, Erzurum’da üç ve İstanbul’da bir oy çıkmıştır. (Türkiye’de Kadınların Siyasal Temsili, Ayşegül Yaraman, sf. 46) Daha sonra, artık kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildiğinde, 1950 yılında Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili seçilmiştir. 5 İlayda Tenim 1954 yılında inzivaya çekilmek üzere Demokrat Parti’den istifa eden Halide Edip, bugün her ne kadar farklı yönlerden eleştirilse de kadın hakları alanında etkili bir isim olduğu ve büyük başarılara imza attığı su götürmez bir gerçektir. Şu an okuma-yazma biliyor, onların hakkında araştırma yapabiliyor veyahut bu makaleyi yazabiliyor olmamın nedeni, bu idealist insanların kararlılığıdır. Sözcük Sayısı: 1.499 Kaynakça: http://www.academia.edu/3175775/Ulkemizde_Kadinlarin_Siyasal_Hayata_Katilim_Mucadel esi (Erişim Tarihi: 03.05.2014) http://www.jasstudies.com/Makaleler/50285758_bilge_yunus_mTT.pdf (Erişim Tarihi: 03.05.2014) http://www.ozgurlukdunyasi.org/arsiv/32-sayi-212/281-100-yilinda-turkiyede-kadinhaklarinin-gelisimi (Erişim Tarihi: 04.05.2014) http://www.guncelmeydan.com/pano/ataturk-ve-turk-kadini-t34398.html (Erişim Tarihi: 03.05.2014) http://www.kadinhareketidernegi.org.tr/icerik.php?sayfa=41 (Erişim Tarihi: 03.05.2014) http://akademikperspektif.com/2013/12/31/feminizm-ve-uluslararasi-iliskiler/ (Erişim Tarihi: 04.05.2014) http://www.milliyet.com.tr/halideedipadivar/ilberortayli/pazar/yazardetay/26.01.2014/182724 4/default.htm (Erişim Tarihi: 04.05.2014) http://www.edebiyatogretmeni.org/halide-edip-adivar/ (Erişim Tarihi: 04.05.2014) (2000) Halide Edip/Turk Modernlesmesi ve Feminizm. Istanbul: Iletisim Yayinlari Adivar, Halide Edip. (1913). "Yirminci Asırda Kadınlar" Mektep Müzesi Dergisi Prof. Dr. Hayri Domaniç, Yaratılıştan Bu Yana Kadın Haklarının Gelişimi ve Sorunları,İstanbul,2007,s. 29.38 Şirin Tekeli, “Women in Turkish Politics”, Women in Turkish Society, (der.) Nermin Abadan-Unat,Leiden, E.J. Brill, 1981, s. 299. 6 İlayda Tenim 7
© Copyright 2024 Paperzz