Uluslararası Satınalma tÜyoları

Satınalma
www.satinalmadergisi.com
Satınalma ve Tedarik Zinciri Yöneticilerinin Dergisi
Yıl:2
Sayı : 16
NİSAN 2014
Uluslararası Satınalma tÜyoları
Gıda Sektöründe Tedarİk Zİncİrİ
Süreçlerİ Hakkında Tespİtler
Tedarİk ZİncİrİNİZ YALIN MI?
Ödeme Teknolojİlerİ
Alanında Türkİye’de Bİr İlk:
Multipos
BUYER NETWORK.NET
Türkiye’nin
Satınalma Ağı
2
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
BU SAYIDA
NİSAN 2014
08
11
13
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Prof. Dr. Mahmut TEKİN
08
Cebimizden
Dünyayı
Yönetmek 3
Cebimizden Dünyayı Yönetmek; Heryer
Prof. Dr. Mahmut TEKİN, Selçuk Üniversitesi
Dr. Bülent BÜBER
Kobi’ler ve Finansal Raporlama
Yrd.Doç. Dr. İpek TÜRKER, SMM, İstanbul Üniversitesi
Satınalma
Sürecindde
Kalite ve
Standart
Satınalma Sürecinde Kalite ve Standart
Bülent BÜBER, Grup Başkanı, Kamu İhale Kurumu
16
Türkiye’de Lojistik İşletmelerinin
Değişen Rolü
19
21
22
23
26
35
37
39
İsg Alanında Yazılım Programlarının Önemi
Algısı
Yrd.Doç. Dr. Ezgi UZEL, Beykoz Lojistik MYO
Kavramlar, Kurallar ve
Genel Çerçeve
13
Eda EKİNCİOĞLU
Alpay SUSUZ, Kaynak Holding, İş Güvenliği Uzmanı
Sözleşmenizdeki Yetkili Mahkeme Kayıtları
Geçerli mi?
Yrd.Doç.Dr. Umut YENİOCAK
Akaryakıt Piyasasında Yeniden
Tavan Fiyat Dönemi
E r s o y K O R E R , O r t a k S a t ı n a l m a P l a t f o r m u Y ö n e t i c i s i Ortağı
Ödeme Teknolojileri Alanında
Türkiye’de Bir İlk:Multipos
Alışverişin
Psikolojisi
Satınalma ve Etik İlkeler
Düzenlenmesi Zorunlu ve Sorunlu Bir Alan
50
Sayfa 13
Röportaj:Demirhan ŞENER
Tedarik Zinciri Yönetiminde Lojistik Ağı
Tasarımı
Arif YILDIRIM
Gülay EROL
Uluslararası Satınalma Tüyoları
Fob mu Cıf mi?
Ali KARTAŞ, Dış Ticaret Yönetim D anışmanı
Uzakdoğu’dan Yapılan Tekstil Üretimi
Metin SÜRÜCÜ, Sourcing & Yıkama Uzmanı
Gümrükler Teşkilatı ve Gümrük Müşaviri
Recai KARAKAZANCI, Gümrük Müşaviri
Tedarik
Zinciriniz
Yalın mı?
53
3
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
BU SAYIDA
NİSAN 2014
41
42
48
50
52
53
55
56
59
61
63
www.sat inalmadergisi.com
satınalma
Satınalma ve Sayfa
Tedarik Zinciri Yöneticilerin Dergisi
Kültürel Farklılıklar
Simge ERDAĞ
www.satinalmadergisi.com
Emtia Fiyat Analizleri
G ü r k a n H Ü R Y I L M A Z , C E O P u r c h a s i n g Tu r k e y
İhtisas Gümrük Uygulaması ve Tekstil Sektörü
Üzerindeki Etkileri
S e r k a n B A B ATA Ş , İ t h a l a t İ h r a c a t L o j i s t i k O p e r a s y o n l a r Yö n e t i m i
EDİTÖR
PROF. DR. MURAT ERDAL
Alışverişçinin Psikolojisi...
EDİTÖR YARDIMCISI Sayfa
ARŞ. GÖR. ADİL ÜNAL
E d a E K İ N C İ O Ğ L U , P e r a k e n d e Te d a r i k Z i n c i r i M d r .
GRAFİK TASARIM
FİLİZ ÜNAL
Gemi İnşa Sektöründe Rekabet İçin Tedarik
Zinciri Yönetimi
REKLAM VE SPONSORLUK
[email protected]
S u a t S A R A Ç O Ğ L U , W e s t M a r i n e Tü r k i y e
Tedarik Zinciriniz Yalın mı?
ADRES
Prof.Nurettin Mazhar Öktel Sokak,
Dilek Apt. No:19/3, 34381 Şişli /
İstanbul
A r i f Y I L D I R I M , Te d a r i k Z i n c i r i D i r e k t ö r ü
Müşterilerin Kargo Şikayetleri
Tel
H a l i t K AYA , S a t ı ş S r u m l u s u
(0212) 296 96 49
Faks (0212) 219 30 04
Web
Gıda Sektöründe Tedarik Zinciri Süreçleri
Hakkında Tespitler
www.satinalmadergisi.com
Sayfa
E r g ü n A KG Ü N , P a z a r l a m a U z m a n Ya r d ı m c ı s ı
Taşıma Süresinde Emtia Sigortası
A v . D r . Tu r k a y Ö z d e m i r , İ . Ü . U l a ş t ı r m a v e L o j i s t i k
Yüksekokulu, Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi
SGK’nın İdari Para Cezası Uyguladığı
İşlemler ve Cezaları Önleyici Tedbirler
S e r t a ç S e d a t KÖ K S A L , D e n e t m e n , S o s y a l G ü v e n l i k Kurumu
Personel Seçme Yerleştirme Danışmalığı
E m e l G E L İ N C İ K , To d a y & To m o r r o w U y g u l a m a l ı
Danışmanlık
Reklam İndeksi
Şirket / Marka Adı
Sayfa Web Sitesi
Lojistiknet
4
www.lojistiknet.net
Multinet
10
www.multinet.com.tr
Temesist
12
Sayfa
www.temesist.com
Martı Gümrük Müşavirliği
15
www.martiglobal.com.tr
Asbir Antrepo
18
www.asbir.com
Planet Lojistik
19
www.planetlogistics.com.tr
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
türkİye’nİN LOJİSTİK AĞI:
LOJİSTİKNET.NET YAYINDA
Lojistiknet, yöneticilerin, firmaların,
akademisyenlerin, öğrencilerin ve ülkemizin
lojistik ailesinin sosyal ağ sitesidir.
Kişisel ve kurumsal kullanımı ücretsizdir.
Tüm paydaşlarımızı davet ediyoruz.
www.lojistiknet.net
5
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
EDİTÖRD
www.sat inalmadergisi.com
EN
Editörden...
Değerli Satınalma Dergisi Okuyucuları,
Merhaba,
Nisan ayı ile birlikte Bahar geldi. Havalar güzelleşmeye
ağaçlar ve çevremiz yeşillenmeye başladı. Bu güzel
ortamda daha fazla yenilikleri araştırdık ve gündemimize
aldık. Bu sayımızdan itibaren daha zengin içerikte
yeni köşe yazarlarımızla birlikte karşınızda olacağız.
Perakende, dış ticaret, hukuk, lojistik ve gümrükleme
konularında yöneticilerimiz, uzmanlarımız sektörel
gelişmeleri bizlerle paylaşacak. İş hayatının yoğun
temposu içerisinde vakit bulup tecrübelerini bizlerle
paylaşan tüm yazarlarımıza bir kez daha teşekkür
ediyoruz.
Dergimizin yeni konu içerik ve yazarları ile daha farklı
alanlardan okuyucuların dikkatini çektiğinin farkındayız.
Sizlerden ricamız sektörünüzde yaşadığınız satınalma
ve tedarik zinciri yönetimi kesişimli konuları bizimle
paylaşmanız. Daha fazla yazı yazın. Yeni uygulamalar
yeni bakışlara ihtiyacımız var. Şirketinizle ilgi gelişmeleri
örneğin yeni yatırımları, fuarlarınızı, bülten ve
duyurularınızı bize gönderin. Sayfalarımızda yer verelim.
sektör yöneticilerinin özlediği bir durumdu. Bu mecranın
içeriğinin zenginleştirilmesi noktasında aktif katılımınızı
rica ediyoruz. Sektörel gelişmeleri, dünyadan ve
ülkemizde araştırma ve raporları ile sunum dosyalarınızı
paylaşabilirsiniz.
Diğer bir önemli gelişme ise Lojistiknet.net oldu.
Gerek okuyucularımızdan gerekse yakın çevremizden
BuyerNetwork.net in bir benzerinin lojistik sektörüne
özgü gerçekleştirilmesi yönünde görüşler dile getirildi.
Türkiye’nin sektörel mesleki bilgi paylaşım platformunun
ikincisini hayata geçirdik. Şirketinizde ya da
tedarikçilerinizdeki lojistik personelini Lojistiknet.net’e
yönlendirebilirsiniz. Türkiye’nin lojistik ailesi artık burada.
Mayıs ayında görüşmek üzere... Sevgiler...
BuyerNetwork.net üç ayını doldururken üye sayımız
1.000’i buldu. Türkiye’nin satınalma meslektaşlarının
kümelenme ve buluşma noktası oldu. Kuşkusuz bu tüm
E D İ T Ö R
EDİTÖR
PROF. DR. MURAT ERDAL
www.muraterdal.com
http://www.buyernetwork.net/members/muraterdal/
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Konu: Eğitim
6
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Yer: Divancity Otel - İstanbul
Tarih: 10-11 Mayıs 2014
TEDARİKÇİ PERFORMANS DEĞERLEMESİ
ve
TEDARİKÇİ GELİŞTİRME EĞİTİMİ ©
Eğitim İçeriği:
Bugünün rekabet ortamında tedarikçilerTedarikçi bölümTedarikçi
in işletme stratejilerinin
Tedarikçi araştırma
lendirme
çalışmaödüllendirme
gerçekleştirilmesine ne ölçüde
ve seçim kriterleri
larının işletmeye
türleri
katkı sağlayabileceği daha fazla
nelerdir?
katkıları neler
nelerdir?
tartışılmaktadır. İşletmeler, tedarolabilir?
ikçilerin etkin yönetimi konusunda
sistem kurma arayışı içindedir. Tedarikçi performans yönetim sisteminin kurulması, tedarikçi ilişkileri
Tedarikçi
yönetimi ve tedarikçigeliştirme
Tedarikçi
performans
eğitimi kapsamında aşağı
Tedarikçi geliştirme
Geliştirme
değerlendirme
daki sorulara cevap
stratejisi hangi
Programı’nda
göstergeleri
aranmaktadır:
tedarikçi
grupları
nelere dikkat
nelerdir?
için uygulanabilir?
edilir?
Bütün bu soruların ortak
noktası, işletme stratejisi ile
tedarik stratejisi ve tedarikçi
ilişkilerinin uyumlandırılmasıdır.
Tedarikçi performansı, işletmeler için
kritik önem taşımaktadır. Tedarikçi performansının operasyon (üretim veya hizmet),
kalite ve maliyetler üzerinde pek çok yöneticinin düşündüğünden daha fazla
etkisi bulunmaktadır. İyi bir tedarikçi performansı ve ilişki yönetimi
rekabet avantajının sağlanmasında büyük katkı sağlamaktadır.
ve daha
fazlası
EĞİTMEN: Prof. Dr. Murat ERDAL
EĞİTİMİN SÜRESİ: 2 GÜN
TARİH: 10-11 Mayıs 2014
YER: Divancity Otel - İstanbul
KATILIM BEDELİ: 750TL + KDV
PLANET EĞİTİM VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ / WWW.PLANETCONSULTING.COM.TR / (0212) 296 96 49
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
7
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Yeşİlİ Sevİyoruz, Yeşİl Ofİsİ
Desteklİyoruz !
Satınalma Dergİsİ Ve Buyer Network Olarak Okur Ve Paydaşlarımıza Yeşİl Ofİsİ Önerİyoruz.
Siz de ofisinizde gerekli önlemleri alıp, enerjiyi en verimli şekilde kullanarak iklim
değişikliğiyle mücadeledeki yerinizi alın. Geç kalmadan, ofisinizde bilinçli tüketimi
sağlamak ve bunu yaygınlaştırmak için Green Office Programı’na katılın.
Yeşil Ofis Hakkında Detaylı Bilgi İçin: www.wwf.org.tr
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
8
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
P r o f . D r . M a h m u t T E K İ N / [email protected]
CEBİMİZDEN DÜNYAYI YÖNETMEK 3;
HERYER -EV, OFİS, İŞYERİ, LOKANTA, GAR, SOKAK, ŞEHİR, ÜLKE, KITA...-
Derginin geçen sayılarında”
Cebimizden Dünyayı Yönetmek;
herkes (kişi, kurum, işletme ve her
şeyi (iş, işlem,..) ele almıştık. Küresel
bir dünyada İş yapma biçimlerimizin
çok kısa bir süre içerisinde ne kadar
hızlı bir şekilde değiştiğini ve bizim
buna göre durumumuzu iletişimle
muhatap olduğumuz kişi, kurum,
işletme, iş, işlem ve süreç bağlamında
incelemiştik. Bu gün cebimizden
dünyayı yönetirken öncelikle işimizi
yeniden tasarlayıp, e-business olarak
yapabilmek için gerekli üç değişimden;
(”herkes, her şey ve her yer”) “her yeri”
inceleyeceğiz. Bu yazının konusu
cebimizden yönettiğimiz bir dünyada
herkesle yapabileceğimiz her şeyin (iş,
işlem,..) gerçekleşeceği dünyanın her
yeridir. Bu bağlamda önceki sayıdaki
konuların devamı bağlamında; herkesle
olan her şeyi, Her yerde (ev, ofis, işyeri,
lokanta, gar, sokak, şehir, ülke, kıta,...)
Cebimizden Dünyayı Yönettiğimiz Bir
Dünyada Yapabilmek…!” konusunu ele
alacağız.
Bu ve önceki yazıların öncelikli
konusu öncelikle bizim düşünerek şu
an geldiğimiz noktayı anlamamız ve
buna göre herkes, herşey ve heryeri
kendi işimize göre anlamlandırarak
işimizi ve süreçleri buna göre yeniden
tasarlamamızdır. Önceleri herkesle
yapacağımız iş ve işlemleri; işyerindeki
ofisimize giderek veya orada bulunarak,
buradan gerekli evrak ve dokümanları
alarak, verileri elektronik ortama
bilgisayara aktararak yapabiliyorduk.
Birisi bize artık işyerine gitmeye gerek
kalmadan işimizi yapabileceğimizi,
işimizi yönetebileceğimizi söylese
ciddiye almaz, belki de şaka yaptığını
bile söyleyebilirdik. Oysa bugün
küreselleşme olgusunun hem nedeni
ve hem de sonucu olarak gelişen
teknolojiyle birlikte işimizi işyerine
gitmeden, iş yeri dışından hatta çok
uzak ortamlardan yapabiliyoruz,
yönetebiliyoruz. Örneğin; Tokyo’da iken,
Berlin’den yapılacak olan bir satın alma
kararını İstanbul’daki ofisimizden çok
uzakta bilişim teknolojilerini kullanarak
cebimizden yöneterek yapabiliyoruz.
Satın alma işlemlerinde artık coğrafi
mekan ve yerlerin bir anlam ve önemi
kalmamıştır. Örneğin; evimizden
internet, cep telefonları. Ipad, netbook
ve notebook gibi araçlarla dünyanın
her yerinden kişi veya kurumla
iletişime geçerek bilgi paylaşımı, satın
alma, tasarım, sipariş ve interaktif
işlemler yapabiliyoruz. Yemek siparişi
verebiliyoruz, depolardaki ürünleri
takip edebiliyoruz, dünyanın her hangi
bir yerindeki ameliyatları yapabiliyoruz
ve tasarladığımız otomobillerin üretim
işlemlerini yapabiliyoruz. Artık her
yerden ve her mekandan cebimizden
dünyayı yönetebiliyoruz.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Yüzyıllar öncesinde at, deve ve
benzeri hayvanlar kullanılarak yapılan
ticari kervanları yerini, kamyon, tır, uçak,
tren ve gemiler almıştır. Ticarete konu
olan inci, ipek ve baharat gibi malların
yerini; otomobil, bilgisayar, gıda ürünleri,
elbise, ..gibi aklımıza gelebilen her şey
almıştır. Bilgiyi aktarmak için kullanılan
posta güvercinlerinin yerini; bilgisayarlar,
cep telefonları ve internet almıştır. Ticaret
yapan kişinin bizzat kendisinin giderek
yaptığı işleri, kendisinin gitmesine gerek
kalmaksızın yapılabildiğini görüyoruz.
Kısacası küreselleşme dediğimiz bu
olgu, eski çağdaki ticaret yapma şeklinin
yeni bir versiyonundan (uyarlaması)
başka bir şey değildir. Ticarete konu olan
bir ürün ve hizmet üreten bir işletmede
çalışan bir satın alma yöneticisi olarak
biz artık dünyanın her yerindeki
tedarikçilerle dünyanın her yerinden
satın alma işlemleri yapabiliyoruz.
Bizim için mekan ve yerin bir önemi
yoktur. Bugün dünyanın hemen
her yerinde ve her mekanda bilişim
teknolojisi altyapısı olduğu sürece,
tüm satın alma işlemlerimizi e-satın
alma şeklinde kolaylıkla yapabiliyoruz.
Böylece e-satın alma işlemleri
sayesinde; hız ile zamandan, sanal
ortam ile ihale masraflarından, daha az
kaynak kullanarak önemli tasarruf ve
kazanımlar sağlıyoruz. Cep telefonuna
veya Ipada dokunarak e-satın alma
işlemlerimizi; e-fatura, e-ihale, e-depo,
e-lojistik, e-ödeme, e-…, olarak kolaylıkla
yapabiliyoruz. Bu noktada kurgusal
olarak baktığımız zaman tüm e-business
işlemleriyle ilgili süreçleri dünyanın her
yerinden (belde, il, şehir, ülke, kıta,..) ve
mekanından (ev, ofis, havaalanı, cafe,
işyeri,..) ve her ortam (tren, otobüs, gemi,
uçak,..) yapacak şekilde tasarlamamızın
ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor.
Bütün bunlar; bizim dünyanın
her yerinden, herkesle yapabileceğimiz
her işi işlerimizi pazarlamayı yeniden
keşfederek işin merkezine müşteri
odağını yerleştirebilmemiz açısından da
son derece önemli. Yaptığımız tüm işlerin
son kullanıcısı olduğu yani, talep veya
pazar olduğu sürece biz yaşayabiliriz.
Pazar yani; müşteri yoksa, hiçbir şey yok.
Satın alma işletmenin ürün ve hizmetinin
üretilerek pazara sunumunda kilit görevi
yerine getirdiğine göre, tüm satın alma
işlemlerinin müşteri taleplerini anında
karşılayacak şekilde dünyanın her
yerinden yapılacak şekilde tasarlanması
gerekir. Tüm bunlar satın alma
sisteminin esnek bir yapılanmaya dayalı
bakış açısıyla yeniden kurgulanmasını
gerektirir.
9
Böylece
İnovatif ve kreatif bir
yaklaşımla satın alma
süreçlerini keşfederek
onları tasarlayabiliriz.
Bu bağlamda işimizi
tasarlamamız için bir satın
alma yöneticisi olarak
bizim temel sorumuz;
bir satın alma yöneticisi
ne yapar? Olmalıdır.
Satın alma yöneticisi;
bir işletmede satın alma
birimince sipariş edilen malzemelerin
belirlenerek satın alınması, finansal
işleri yürütülmesi ve kayıt işlemleri gibi
işlemlerin yürütülmesini sağlar. Satın
alma yöneticisi aynı zaman da satın
alma birimine danışmanlık yapan ve
yöneten, donanımlı ve yetkin kişidir.
Satın alma yöneticisinin göreviyle ilgili
iş, işlem ve süreçler; işletmeye, sektöre
ve konuma göre farklılık gösterebilir.
Ancak bununla birlikte temel olarak bir
satın alma yöneticisi işi tasarlayarak,
planlar, delege eder, çalışanları
yönlendirir, yönetir. Biz buna kısaca
delege etmek ve yönetmek diyebiliriz.
Aslında bizler birer iş yapan kişi olarak
konumumuza göre değişmekle birlikte
yaptığımız iş tam da budur. Biz işimizi
delege ederek dünyanın her yerinden,
cebimizden dünyayı yöneterek kolaylıkla
yapabilecek şekilde tasarlayabiliriz.
Şüphesiz tüm bu gelişmelerde
odaklanma ve farklılaştırma
stratejilerinin bir sonucu olarak
inovatif ve kreatif yaklaşımı öngören
stratejilerin önemli bir yeri ve rolü
olduğu görülmektedir. Yoğun rekabetin
yaşandığı küresel bir dünyada siz
ancak odaklanarak yani; yapmanız
gereken temel yetkinliğe odaklanarak
rekabet üstü olabilirsiniz. Örneğin; temel
yetkinliğiniz çikolata üretimi ise siz,
çikolata üretimi ile ilgili tüm süreçleri,
tedariği, satın almayı, tasarımı ve değer
zincirini rakiplerinizden farklı bir şekilde
yapabilmelisiniz. Sözgelimi; internet
teknolojisini kullanarak tüm müşterilerin,
paydaşların öneri ve görüşlerini
interaktif olarak üretim ve yönetim
sistemine yansıtarak olağanüstü
yenilikçi stratejiler uygulayabilirsiniz.
İşe odaklanma bir bakıma yenilikçi
ve kreatif olmayı getirir. Bu noktada
farklılaştırma stratejisinin önemli bir
itici gücü vardır. Bu farklılaştırma;
rakiplerinizden farklılaşarak yani, iş
yapma biçimlerinizi, konumuzu ve
yerinizi değiştirerek rekabet üstü
olabilirsiniz. Herkesin yaptığını yaparak
rekabet üstü olamazsınız. Bu bağlamda
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
yapmanız gereken en önemli şey,
kulvar değişikliğine gitmek. İşte bu
kulvar değişikliklerinden en önemlisi
de bilgisayarla yapılan tüm işlemlerin
artık cep telefonları (telefon+bilgisayar)
ile yapılabilmesidir. Bu bağlamda
tüm çalışanlarınızın sadece internet
işlemlerini değil, bilgisayarın ve cep
telefonun diğer tüm özelliklerini bilecek
şekilde eğitilmesi ve yetiştirilmesi
gerekir.
Aslında tüm bunlar bizim
için rekabette bir adım öne çıkarak
önemli bir stratejik güç olan satın alma
bilgisinin yönetimi için önemli fırsatlar
sunmaktadır. Böylece biz Dünyanın
çeşitli yerlerinde üretim merkezleri
bulunan küresel şirketlerle tüm satın
alma işlemlerimizi dünyanın her
yerinden, herkesle bilişim teknolojisi
aracılığıyla e-satın alma ve e-üretim
olarak yaparak cep telefonu ve benzeri
araçlarla kısa bir sürede yapabileceğiz.
Başarılı olmak veya piyasada kalmak
istiyorsak bunun dışında başka
bir seçeneğimizde yoktur zaten.
Nasıl ki, hiçbir teknolojik değişime
kayıtsız kalmadan çaresiz olarak onu
kullanıyorsak ve bunlar hayatımızın bir
parçası haline geliyorsa, cebimizden
dünyayı yönetmekte hayatımızın bir
parçası haline gelmiştir artık..
Prof. Dr. Mahmut TEKİN
S elçuk Üni v er s i tes i B ölges el
G eli ş m e Ar aş tı r m a v e
Uygulam a M er kez i M üdür ü
m ahteki n@s elcuk. edu. tr
m ahteki ns @gm ai l. com
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
10
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
11
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Yr d . D o ç . D r . İ p e k Tü r k e r
KOBİ’ler ve Fİnansal
Raporlama
Türkiye Finansal Raporlama ve
Muhasebe Standartlarının kullanılması
yalnız sermaye ve kredi bulmak açısından
değil KOBİ’lerin faaliyetlerine önemli
faydaları da vardır.
Yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) 2011’de
yayınlandığında, Uluslararası Muhasebe ve
Finansal Raporlama Standartlarına uyumlu Kobi
Standartlarının uygulanması zorunluluğu getirildi.
Bu düzenlemeyi sağlamak üzere o zamanki TMSK
(bugün Kamu Gözetim Kurumu bünyesinde) Kobi’ler
için Finansal Raporlama Standartlarını yayınladı.
Ancak 2012 yılında TTK’da yapılan değişiklikle
KOBİ’lerde ve küçük işletmelerde Finansal
Raporlama Standartlarının kullanılması zorunluluğu
kaldırıldı. Kamu gözetimi kapsamında denetime
tabi olmayan küçük ve orta ölçekli işletmelerin
vergi hukukuna göre muhasebe işlemlerini
yürütebileceğini ve finansal raporlamasını vergi
hukukuna göre yürütebileceği şeklinde düzenleme
yapıldı.
Bu düzenleme özetle şöyledir: TTK’nın 64.
Maddesine eklenen 5. Fıkrası ile vergi kanunlarına
uygun olarak matrahın tespit edilmesine ve buna
yönelik finansal tabloların hazırlanmasına olanak
tanınmıştır. Buna göre, gerçek ve tüzel kişiler
Vergi Usul Kanunu(VUK)’un 175. ve mükerer 257.
Maddeleri gereği maliye bakanlığı tarafından
yapılacak düzenlemeleri uygulayabilirler. Dolayısıyla
KOBİ’ler ve küçük işletmeler, TTK 88. Maddesi gereği
Kamu Gözetim Kurumu tarafından yayınlanacak
Türkiye Muhasebe ve Raporlama Standartlarını
kullanma zorunluluğunda değiller.
Bu düzenlemeye göre Kobi’ler muhasebe
işlemlerini ve finansal raporlamayı VUK’a göre
yapabilirler. Ancak gelecekte sermaye arayışına
girdiklerinde, ve/veya Para Piyasasından kredi
talebinde bulunduklarında Kamı Gözetim Kurumu
tarafından yayınlanan muahsebe ve finansal
raporlama sandartlarına ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle
KOBİ’lere gelişimlerini sürdürebilmeleri için, vergi
hukukuna göre değil Türkiye Finansal Raporlama ve
Muhasebe Standartlarına göre, muhasebeleştirme
yapmalarını tavsiye ederiz.
Türkiye Finansal Raporlama ve Muhasebe
Standartlarının kullanılması yalnız sermaye ve kredi
bulmak açısından değil KOBİ’lerin faaliyetlerine
önemli faydaları da vardır. Bunların başında ortaklık
kültürünün gelişmesi, maliyetin düşürülmesi,
vergi kanunlarına karşı sağlıklı muhasebe
işlemlerinin yürütülmesi ile müşteri ve satıcılarla
ilişkilerinin yürütülmesinde büyük faydası olur.
Türkiye’de Maliye Bakanlığı tarfından yayınlanan
Tek Düzen Hesap Planı ve bu hesap planına göre
gerçekleşen finansal raporlama uygulamaları
TFRS’ye geçişi kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle,
TFRS uygulandığında işletmelerin tüm ilişkileri ve
faaliyetleri rasyonelleşir. Kamuoyunda gündeme
getirilen sorun, TFRS’ye göre oluşturulacak
finansal raporlamadan vergi matrahının nasıl
hesaplanacağıdır. İlerideki yazılarımızda ele
alacağımız 12 no’lu Türkiye Muhasebe Standardı,
TFRS’ye göre hazırlanmış bir finansal raporlamada
yer alan Ticari Kârdan, Vergi Matrahına geçiş için
yapılması gereken işlemleri kapsamaktadır. İş
hayatında yansıtıldığı gibi TFRS’yi uygulamak zor
değildir.
Yrd.Doç.Dr.İpek Türker
SMM ,İstanbul Üniversitesi
[email protected]
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
12
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
13
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Dr. Bülent BÜBER / Grup Başkanı/Kamu İhale Kurumu
SATINALMA SÜRECİNDE
KALİTE VE STANDART:
KAVRAMLAR, KURUMLAR VE GENEL ÇERÇEVE
Kalite konusundaki temel
yanılgı, kaliteye yönelik çalışmaların
kalite belgesinin alınmasıyla
tamamlandığına ilişkin yaklaşımdır.
Özellikle hizmet sektöründeki
bazı işletmeler kaliteyi sadece
belgelendirme kuruluşundan “belge
satınalma” olarak algılamaktadır.
Bu ve gelecek sayıda yayımlanacak
yazılarımızda, satınalmayı merkeze
alarak, kalite ve standart konusunu
değerlendireceğiz. Firmaların ya da
ürünlerin sahip olduğu kalite ve standart
belgeleri satınalma kararlarımızı etkiler.
Ürün ya da satınalma sohbetlerinde ISO,
TSE ve CE gibi kalite, standart ya da ürün
güvenliğiyle ilgili kelimeler yaygın olarak
kullanılır.
Satınalma örgütlenmesinde
ve satınalma işlemlerinde, kalite
ve standardın iki yönü olduğunu
söylenebiliriz. İlki, alım konusu mal ve
hizmetler ile yapım işlerinin belirli kalite ve
standartlara uygun olması için bu alandaki
düzenlemelerden yararlanılmasıdır. Bir
başka ifadeyle satınalma konusu mal ya
da hizmetin ya da imalatçısının/hizmet
sunucusunun belirli kalite ya da standart
belgelerine sahip olması istenebilir.
İkincisi ise son yıllarda gelişen tedarik
kalite yöntemlerinden yararlanarak
tedarik sürecimizde risklere karşı tedbirler
alıp, satınalma sürecimizi belirli bir kalite
seviyesine getirmektir.
İlk yazımızda, kalite ve standart
konusundaki önemli kavramlar; bu
konularda çalışmalar yapan kurumlar;
kalite ve standart türlerine ilişkin kısa
bilgiler vermeye çalışacağız. İkinci
yazımızda ise uygulamaya yönelik görüş
ve önerilerimiz yer alacak.
Kalite ve standart belgeleri
birbirine karıştırılan bir konudur. Özellikle
standartlar konusundaki bilgi eksikliği
sebebiyle, yapılan düzenlemeler çelişkili
ya da belirsiz olabilmektedir. Bazen
sorumluluğudur” anlayışı; Feigenbaum’un
alım konusu mal ya da hizmet için
‘Toplam Kalite Kontrol’ isimli makalesi;
düzenlenmeyen standart/kalite belgeleri
Ishikawa’nın kalite çember çalışmaları;
istenebilmektedir. Bu düzenlemelerin
Crosby’nin “sıfır hata” yaklaşımı kalite
önüne geçebilmek için istenilen kalite
çalışmalarının önemli adımları olarak
ya da standardın alım konusu işe ilişkin
aktarılmaktadır.
olarak düzenlenip düzenlenmediği
Standart ve Teknik Düzenleme
araştırılmalıdır.
Nedir?
Ülkemizdeki düzenlemeler dikkate
Standart “Bir ulusal veya
alındığında, kalite, standart ve ürünlerin
uluslararası standardizasyon kuruluşu
piyasaya arz ve satışlarına lişkin belgeleri tarafından kabul edilen, ortak ve tekrar
dört kategoride sınıflandırabiliriz:
eden kullanımlar için ürünün vasıflarını,
a) Kalite belgeleri,
işleme veya üretim yöntemlerini veya
b) Standartlara ilişkin belgeler,
bunlarla ilgili terminoloji, sembol,
c) Ürünün piyasaya arzına ilişkin
ambalajlama, işaretleme, etiketleme veya
belgeler,
uygunluk değerlendirme işlemlerini tek
ç) Yetkili kurum veya kuruluş
tek veya birkaçını ele alarak düzenleyen,
tarafından alım konusu malın, kamu
uyulması ihtiyarî düzenleme” olarak
kurum ve kuruluşlarına satışının
tanımlanmaktadır.
gerçekleştirilebilmesi için ürünün,
Teknik düzenleme ise “Bir ürünün
imalatçısının, satıcısının kaydına ilişkin
vasıflarını, işleme veya üretim yöntemlerini
belgeler.
veya bunlarla ilgili terminoloji, sembol,
KALİTE ÇALIŞMALARININ
ambalajlama, işaretleme, etiketleme veya
TARİHSEL GELİŞİM
uygunluk değerlendirme işlemlerini tek
Kalite ve standarda yönelik
tek veya birkaçını ele alarak düzenleyen,
çalışmalar, Eski Mısır’a kadar götürülse
uyulması zorunlu her türlü mevzuat”
de sistematik çalışmaların endüstriyel
olarak tanımlanmaktadır.
üretimin arttığı yirminci yüzyılda başladığı
kabul edilmektedir.
Walter Shewhart’ın
Kalite Konusunda Sıklıkla İsmi Duyulan Kalite Belgeleri
istatistiksel kalite kontrol
(SQC) çalışmaları, yirminci
Kalite Yönetim Sistemi (ISO 9001)
yüzyılda modern kalite
Çevre Yönetim Sistem Belgesi (ISO 14001)
yönetim çalışmalarının
Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi (ISO 22000)
öncüsü olarak kabul
Müşteri Şikâyetleri Yönetim Sistemi (ISO 10002)
edilmektedir. Shewhart,
Tedarik Zinciri Yönetim Sistemi (ISO 28000)
Economics Control of
Enerji Yönetim Sistemi (ISO 50001)
Quality of Manufactured
Muhasebe Yönetimi Kalite Sistemi (ISO 19011:2011)
Products kitabını 1931
Tehlike Analizi Ve Kritik Kontrol Noktaları Yönetim Sistemi
yılında yayımlamıştır.
(HACCP)
Kalite konusundaki ilk
İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetim Sistemi (OHSAS)
çalışmalar hatayı ya da
Bilgi Teknolojisi-Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi
hatalı ürünü bulmaya
Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi Belgesi Belgesi, Sosyal
odaklanmıştır.
Sorumluluk Standardı (SA 8000)
Deming’in 14 ilkesi;
Belgesi, İyi Hijyen Uygulamaları (GPP)
Juran’ın “kalite yönetimin
Helal Gıda
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
ISO
Kalite ve
standartlar
konusunda
çalışmalar
yapan
International Organization for
Standardization (ISO),1947 yılında kuruldu.
ISO’nun aslında kendi kuruluşundan
önce faaliyet gösteren iki kuruluşun (ISA
ve UNSCC) birleşmesiyle kurulduğunu
söyleyebiliriz. Bir başarı öyküsü olarak
ISO’nun kuruluşu ve ilk elli yılındaki
çalışmalarını Friendship Among Equals
–Recollection From ISO’s first fifty years
başlıklı kitaptan okumamız mümkün.
Bu kitap, örgütün internet sayfasında
elektronik olarak da yayımlanmıştır.
ISO hakkında bilgi verirken TSE’nin ilk
başkanı olan Faruk A. Sunter’in 1968-1970
yılları arasında ISO başkanlığı yaptığını
hatırlatmadan geçmemek lazım.
Bugün ISO’nun yayımladığı
yaklaşık 17.800 adet standart
bulunmaktadır. Günlük yaşantımızda en
çok duyduğumuz kalite belgesi olan ISO
9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi, ISO
9000 Kalite Güvence Standartları olarak
1987 yılında yayımlandı.
14
TSE
Ülkemizde standart
denildiğinde ilk akla
gelen kuruluş olan
Türk Standardları
Enstitüsü’dür. TSE,
1954 tarihinde
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
bünyesinde kurulmuştur. 1960 yılında
yürürlüğe giren 132 sayılı Kanun ile
bugünkü mevcut yapısına kavuşmuştur.
TSE tarafından ürün, sistem ve personel
belgelendirmesi ile laboratuvar hizmetleri
konusunda faaliyetler yürütülmektedir.
Enstitü tarafından kabul edilen standartlar,
Türk Standardı adını alır. Standartlar, ilgili
bakanlığın onayı ile mecburi standart
olabilir.
Türk Standartlarına Uygunluk
Belgesi (TSE Markası) Türk Standardı
bulunan konularda, firmaların söz konusu
ürünlerinin ilgili Türk Standartlarına
uygunluğunu belirten ve geçerlilik süresi
bir yıl olan belgedir.
TSE Kritere Uygunluk Belgesi
(TSEK), Türk Standardı bulunmayan
konularda, firmaların söz konusu
ürünlerinin ülkemizin şartları ve ilgili
uluslararası veya diğer ülkelerin
standartları esas alınarak Türk
Standardları Enstitüsü tarafından kabul
TÜRKAK
edilen teknik özelliklere uygunluğunu
Son yıllarda kalite
belirten ve geçerlilik süresi bir yıl olan
ve standartla ilgili
belgedir.
belgelerde, kırmızı
TSE-HAR Markası, alçak gerilim
ve beyaz renkli
kabloları ve kordon numunelerinin, HAR
TÜRKAK logosunu
Anlaşması kapsamında alınmış CENELEC
görmeye başladık.
Harmonize Dokümanlarına ve bunlarla
Kısa adı TÜRKAK olan
uyumlu Türk Standartlarına uygunluğunun
Türk Akreditasyon
doğrulandığını gösterir. Bu belgenin
Kurumu, 1999 yılında kuruldu. TÜRKAK,
geçerlilik süresi üç yıldır.
uygunluk değerlendirme kuruluşlarını
εx Kalite Uygunluk Belgesi,
akredite etmek ve bu kuruluşların
patlayıcı ortam ve/veya potansiyel
ulusal ve uluslararası standartlara göre
patlayıcı ortamlarda kullanılan
faaliyette bulunmalarını temin etmek
donanımlar, koruyucu sistemler ve
amacıyla oluşturulmuştur. Yabancı
bunların bileşenlerinin Türk Standartları
belgelendirme kuruluşlarının Türkiye’de
ve uluslararası standartlara uygunluğunu
faaliyet göstermesi için TÜRKAK’a
belirten ve geçerlilik süresi bir yıl olan
akredite olma ya da izin alma zorunluluğu
belgedir.
bulunmamaktadır.
Yanlış Anlaşılan Bir İşaret: CE
CE işareti üzerine iliştirildiği ürünün
insan, hayvan ve çevre
açısından sağlıklı ve
TÜRKAK’IN AKREDİTE ETTİĞİ KURULUŞLAR
güvenli olduğunu
Personel belgeDeney laboratuvarları Muayene kuruluşları
gösteren bir uygunluk
lendirme kuruluşları
işaretidir. CE işareti bir
Yeterlilik testleri ve
Sistem belgekalite simgesi olmayıp
Tıbbi laboratuvarlar
karşılaştırma ölçümü
lendirme kuruluşları
ürünün CE işaretinin
sağlayıcıları
konulmasını öngören
Kalibrasyon laboratu- Ürün/Hizmet belgeteknik mevzuatın
Onaylanmış kuruluşlar
varları
lendirme kuruluşları
ilgili bütün kurallarına
uygun olduğunu
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
gösteren bir işarettir.
2014 yılı itibarıyla sayısı yirmi beşi
bulan Yeni Yaklaşım Direktiflerinden
biri veya bir kaçı kapsamına giren bir
ürünün CE işareti taşımadan AB pazarına
girebilmesi mümkün değildir. Ülkemizde
de bu direktiflere uyum sağlamak
amacıyla yönetmelikler yayımlanmıştır.
Bu ürünlerin ülkemizde de piyasaya
arz edilebilmesi için CE işareti taşıması
zorunluluğu bulunmaktadır.
CE işaretinin Kalite Yönetim
Sistemiyle (ISO 9001) doğrudan bir ilişkisi
yoktur. Ancak, modüler sistemde bazı ürün
grupları için Kalite Yönetim Sisteminin
şart olduğu görülmektedir. İlgili teknik
düzenlemenin gerektirdiği durumlarda,
CE işaretinin yanında, üretim kontrol
safhasında yer alan onaylanmış kuruluşun
kimlik kayıt numarası da yer alır.
KALİTE BELGESİNE SAHİP OLMA
HER ŞEYİ ÇÖZER Mİ?
Kalite konusundaki temel yanılgı,
kaliteye yönelik çalışmaların kalite
belgesinin alınmasıyla tamamlandığına
ilişkin yaklaşımdır. Özellikle hizmet
sektöründeki bazı işletmeler kaliteyi
sadece belgelendirme kuruluşundan
“belge satınalma” olarak algılamaktadır.
Kalite yönetim sistem belgesine sahip
bir temizlik şirketinin yeni bir hizmet
yüklenimi sonrası o işyerini esas alarak
teknik dosyasını güncellemesi ülkemizde
nadiren rastlanan bir durumdur.
Kalite belgeleri duvarlara asılacak,
internet sitelerinde ve reklamlarda
duyurusu yapılacak bir pazarlama
aracı olarak görülmektedir. Son yıllarda
özellikle yabancı kökenli belgelendirme
kuruluşlarının etkin bir denetim yapmadan
“kalite belgesi vermesi”, belgelere yönelik
güveni sarsmıştır.
Meltem Kayıran ve A. Alpay
Dikmen toplam kalite yönetimine eleştirel
olarak yaklaştıkları makalelerinde, toplam
kalite yönetimini, eski Western filmlerinde
her derde deva olarak sunulan iksire
benzetirler. Ben ise özellikle son yıllarda
kaliteyi belge sahibi olarak algılayan
bazı şirketleri gördükten sonra kalite
yönetim belge sahiplerini “okunmuş dua
kağıtlarını suya karıştıran ve bu suyu
içtiğinde sorunlarının çözüleceğine inanan
insanlara” benzetmeye başladım.
Dr. Bülent BÜBER
Grup Başkanı
Kamu İhale Kurumu
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
15
Çobançeşme Mah. Mithatpaşa Cad. No:24 Kat:3 Yenibosna-İSTANBUL
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
http://www.martiglobal.com.tr
16
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Bir Lojistikcinin
Günlüğünden
www.b u y ernet work.net
Yrd.Doç.Dr. Ezgi Uzel
www.sat inalmadergisi.com
TÜRKİYE’DE
LOJİSTİK İŞLETMELERİNİN
DEĞİŞEN ROLÜ
Türkiye’de
lojistik işletmeleri artık
gelişmiştir. Birçok yönden
bu gelişmişliklerini
kanıtladıklarını söyleyebiliriz.
Son yıllarda gerek sahip
olduğu stratejik konum gerekse son
10 yılda firma bazında kaydetmiş
olduğu büyüme, özellikle yerli ve
yabancı birçok firmanın birleşmesi ile
kurumsal şirket olma stratejilerinin
oluşması, verilen hizmet karmasının
genişlemesi ve en önemlisi müşteri
odaklı olma ve katma değer
sağlama hedeflerinin belirginleşmesi
dolayısıyla Türkiye lojistik sektöründe
büyüyen bir pazar ve bulunduğu
coğrafyada lojistik merkez olma
statüsü kazanmıştır. Geçmişe
kıyasla bugün baktığımızda sektörde
faaliyet gösteren işletmelerin bu
gelişmeden haberdar olduklarını
ve kendilerini bu büyüyen ve
gelişen pazarda olabildiğince doğru
konumlandırmaya çalıştıklarını
görüyoruz. Oysa, Türkiye’de imaj
olarak lojistik sektörü hak ettiği
değeri uzun yıllarca kazanamamıştır.
Özellikle sektörde ağırlıklı sunulan
hizmet karayolu taşımacılığı olduğu,
bu alanda faaliyet gösteren işletme
sayısının çokluğu ve bu işletmelerin
profesyonellik seviyelerinin farklılığı
Türkiye’de lojistik sektörü algısına
oldukça zarar vermiştir. Aslında
dünyada da lojistik sektörüne,
özellikle taşımacılık hizmetleri sunan
işletmelere, Türkiye’dekinden farklı
bir bakış açısıyla bakılmamaktadır.
Tedarik zinciri literatürüne
baktığımızda zinciri oluşturan
halkaların ve ilişkilerin temelinde hep
tedarikçi ve üreticinin ikili ilişkisinin
altının çizildiğini görüyoruz. Dağıtım
kanalı dediğimiz yapıda var olan
güç savaşlarının da çatışmalarının
da işbirliklerinin de temelini bu ikili
ilişkiye dayandırıyorlar. Oysa biz artık
biliyoruz ki lojistik, tedarikçi, üretici ve
lojistik hizmet sağlayanlardan oluşan
üçlü bir ilişkidir. Bu üçlü ilişkide
tarafların olabildiğince eşit ve ortak
hedefler doğrultusunda çalışması
gerekir ki tedarik zincirinde işbirliği
sağlansın, tüm taraflar kazanırken
verimlilik ve değer yaratılsın.
Türkiye’deki lojistik firmaları uzun
zamandır böyle bir atılımın içinde ve
her geçen gün tedarik zincirinde “biz
de varız” demekteler.
Lojistik hizmet sağlayanların
tedarik zincirinde tedarikçi ile üretici
arasındaki ilişkiyi düzenleyen,
gerektiğinde arabuluculuk rolünü
dahi üstlendiklerini söylememiz
mümkün. Yaptığım araştırmalarda
da bu denli rekabetçi bir ortamda
üreticilerin baskı altında olması ve
tedarikçileri ile olan ilişkilerinin zaman
zaman yıpranma derecesine geldiği
dönemlerde lojistik hizmet verenlerin
arayı yumuşatan adeta bir yastık
görevi alarak söz konusu problemli
durumun daha rahat atlatılmasını
sağlayan bir rol üstlendiği gerçeğini
görmekteyiz. Bu rol çok sesli bir eseri
icra edenlerin ihtiyacı olan bir orkestra
şefine benzetilebilir. Ancak ne yazık
ki hala tüm dünyada ve Türkiye’de
lojistik hizmet sağlayanların gerektiği
saygı ve en temelde zincirin doğal
halkalarından biri oldukları göz
ardı edilerek verimlilikleri aşağı
çekilmektedir.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
17
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Türkiye’de lojistik işletmeleri artık gelişmiştir. Birçok yönden bu gelişmişliklerini kanıtladıklarını söyleyebiliriz. 2013
yılında Türkiye’de faaliyet gösteren 215 adet lojistik firması üzerinde yaptığım araştırmada Türkiye’de bugün faaliyet
gösteren işletmelerin çok önemli bir kısmının Türk sermayesi olduğunu, yarıdan fazlasının iki ve üzeri türde lojistik
hizmet verdiklerini, büyük bir kısmının 251 ve üzeri sayıda ve nitelikte işgücüne ve yıllarca birikmiş sektör tecrübesi
sahip olduklarını söyleyebiliriz.
Tüm bu görünen gelişmişlik
göstergelerinin yanı sıra,
lojistik işletmelerinin standart
iş prosedürlerini oluşturmuş,
kullandıkları bilgi teknolojileri
ve genel anlayışları nedeniyle
şeffaflık ilkesini benimsediklerini
görüyoruz. Bu bağlamda, artık
üreticiler ve tedarikçiler günümüzün
rekabet ortamında katma değer
sağlamanın yanı sıra gözle görülür
maliyet indirimi sağlayan lojistik
profesyonellerini zincirin doğal
halkaları olarak görmeye, yaptıkları
işbirliğine dahil etmeye daha açık
olurlarsa birçok şekilde daha fazla
kazanırlar, verimli ve faydalı olurlar
kanısındayım.
Lojistik; tedarikçi, üretici ve
lojistik hizmet sağlayanlardan oluşan
üçlü bir ilişkiden meydana gelir. Bu
üçlü ilişkide tarafların olabildiğince
eşit ve ortak hedef doğrultusunda
çalışması gerekir ki tedarik zincirinde
işbirliği sağlansın, tüm taraflar
kazanırken verimlilik ve değer
yaratılsın. Türkiyedeki lojistik firmaları
uzun zamandır böyle bir atılımın
içinde ve her geçen gün tedarik
zincirinde “biz de varız” demekteler.
Ancak sesleri ne sektörel bazda ne
de akademik alanda yeterli seviyede
duyurulamıyor.
Yr d . D o ç . D r . E z g i U z e l
B eykoz L oj i s ti k M Y O ,
Yö neti m v e O r gani z as yol B ölüm ü,
L oj i s ti k P r ogr am Baş kanı
ez gi uz el@b eykoz . edu. tr
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
18
www.asbir.com
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
19
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Alpay SUSUZ
Kaynak Holding
İş güvenliği Uzmanı© [email protected]
İSG ALANINDA YAZILIM
PROGRAMLARININ
ÖNEMİ ALGISI
Bilgi ve iletişim teknolojisindeki
gelişmelere paralel olarak işletmelerde,
yeni yönetim ve is yapma yaklaşımı ile
bilgisayar kullanımlarının artmasının
bir sonucudur.
ERP, kurumların tedarikten
-> dağıtıma kadar tüm iş süreçlerini
bütünleşik bir bilgi yönetim sistemi
desteğiyle yönetmesini sağlayan geniş
kapsamlı ve modüler yapıya sahip
yazılım paketidir. Değişimin çok hızlı
yaşandığı günümüzde, işletmelerin
rekabet ortamında ayakta kalmalarını
sağlayabilecek faktörlerden biri olan
ERP’nin kullanılması ve ERP’ye geçiş
kararı, önemli bir karardır. Oldukça
geniş olan ERP yazılım pazarında,
işletme için en etkin yazılımın seçimi
ise daha zor ve daha önemlidir.
İSG konusunda mevzuat ve
uygulamada yaşanan gelişmeler,
kapsamlı bir ERP yazılım
desteği olmadan yönetilmesini
zorlaştırmaktadır. Yakın gelecekte
bu konu imkânsız ve çözümü zor
haline gelecektir. Bilişim dünyasının
sınırlarının her geçen gün genişlediği
günlerde, İSG yazılımdan beklentiler
ne olmalıdır. Yasal zorunluluklar
ve teknik gereklilikler, etkili bir İSG
yönetimi sağlamak amacıyla nasıl
değerlendirilmelidir. İSG kültürü
kurulumunda, performans ölçütlerinin
belirlenmesinde, güncel istatistiklere
erişimde ve kurumsal veri tabanı
oluşturmada bilişim olanaklarından
nasıl yararlanılmalıdır. Eğitim, bakım
ve diğer yönetim süreçleriyle bağ
nasıl kurulmalıdır. Veri güvenliği, iş
sürekliliği, risk yönetimi, acil durum
yönetimi, iş güvenliği yönetimi
konularında nasıl bir entegrasyon
sağlanmalıdır. Bu konuları önümüzdeki
aylarda, işinin uzmanı kişiler tarafından
bilgiler alınarak örneklerle satın alma
profesyonelleri için paylaşmaya devam
edeceğiz.
İşletmeler ve işverenler için
yazılımı zorunlu kılan gelişmeler
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu’nun yürürlüğe girmesi
ile ulusal anlamda, İSG alanında
kurulacak olan sistem kademeli olarak
aşağıdaki gibi tanımlanmıştır. Bu
gelişmeler;
1. Yılda en az altı ay faaliyet
gösteren ve elliden fazla işçi çalıştıran
işletmeler iş sağlığı ve güvenliği kurulu
kurmak zorundadır.
2. Kurul kararları ile sağlık
kontrol sonuçları kayıt altına alınmak
ve saklanmak zorundadır.
3. Tüm işyerleri, kademeli olarak
tehlike sınıfına ve çalışan sayısına
bağlı olarak işyeri hekimi, iş güvenliği
uzmanı ve diğer sağlık personelinden
hizmet almak zorundadır.
4. Yıllık değerlendirme raporu
hazırlanma zorunluluğu mevcuttur.
5. Tüm işyerleri, çalışanlarının
işe giriş sağlık kontrollerini yaptırmak
zorundadır.
6. İş kazaları ve meslek
hastalıkları ile ramak kala kazalar kayıt
altına alınmak ve bildirimleri yapılmak
zorundadır.
7. Tüm işyerlerinde risk
değerlendirmesi, acil durum planı ve
acil durum tatbikatları periyodik olarak
yapılmak zorundadır.
8. Tüm işyerlerinde iş sağlığı ve
güvenliği eğitimi yapılmak zorundadır.
9. İşyerlerinde çalışan sayısına
bağlı olarak çalışan temsilcisi ve
destek elemanı bulundurulmak
zorundadır.
10. Periyodik sağlık kontrolleri
ile iş makinesi, basınçlı kap vb.
periyodik kontrollerin yaptırılması
gerekmektedir.
11. Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik
ortam ölçümleri ve çalışan için
Psikolojik değerlendirmeler yaptırılmak
zorundadır.
Zorunlulukların getirisi olan
1475 sayılı (eski) İş Kanunu’na
istinaden hazırlanmış İş Güvenliği
Tüzüğü, artık etkisini ve yetkisini
yitirmiştir. Yeni ve teknik konularda
geniş alanda hazırlanması ihtiyaç
olan bir Tüzük şu an yürürlükte olan
6331 sayılı İSG Kanunu için elzem
olmaktadır. Bu gelişmeler ilgili merciler
tarafından yerine getirilene kadar,
kanun kapsamındaki tüm işletmeler
ve çalışanlar için gerek İşçi Sağlığı
gerekse İş yeri Güvenliği konusunda,
İSG Kültürünün kurulumu ve gelişimi
için olması gerekir.
Yapılan çalışmaların hedefe
varması sağlıklı veri tabanlarının
elde edilmesiyle kolaylaşmaktadır.
Gerek işletme bazında gerekse ulusal
anlamda, bilişim teknolojilerinin
anlamlı kullanımı, üzerinde
konuşulabilecek, sorunların
tespitini kolaylaştırıp, çözümlerin
etkinliğinin sorgulanabileceği bir yapı
oluşturulmasına katkı sağlayacaktır.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
20
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Uluslararası
Taşımacılık
PLANET ile
Yeniden Şekilleniyor
Planet Uluslararası Taşımacılık ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Prof N. Mazhar Öktel Sk. Dilek Apt No:19/3 Şişli İstanbul
+90 212 219 11 81 - 219 82 32
www.planetlogistics.com.tr
21
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
SÖZLEŞMENİZDEKİ
YETKİLİ MAHKEME
KAYITLARI GEÇERLİ Mİ?
Yr d . D o ç . D r . U m u t Ye n i o c a k
t w i t t e r . c o m / U m u t Ye n i o c a k
yeniocak.av.tr
Hukukta “yetki sözleşmesi”
olarak andığımız ve sözleşmelerde
genellikle “Bu sözleşmeden doğan
uyuşmazlıklarda İstanbul mahkemeleri
yetkilidir.” ya da benzeri ifadelerle
karşımıza çıkan hükümler konusuna
değineceğim.
Öncelikle, belirtmek gerekir ki,
sözleşme serbestîsi ilkesi çerçevesinde,
kural olarak tarafların o sözleşmeden
doğacak davaların hangi yer
mahkemesinde görüleceğini belirleme
yetkileri vardır. Ancak, hemen belirteyim
burada sadece yer bakımından bir
belirleme yapılabilir. Yani İstanbul
mahkemeleri, İzmir mahkemeleri gibi…
Ama şunu yapamayız “Bu
sözleşmeden doğan davalar İstanbul
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nde
görülecektir.” diyemeyiz. Desek
bile, açacağımız davanın türü
ticaret mahkemelerinde görülmeye
müsait değilse, örneğin, tüketici
mahkemesinde görülmesi gerekiyorsa,
biz sözleşmeyle bunu değiştiremeyiz.
Çünkü bu konu mahkemelerin
“görev” konusudur. Yani uyuşmazlığın
hangi mahkemenin görevine girdiği
konusudur ki, burası, sözleşmeyle
müdahale edilemeyecek, emredici
kurallarla düzenlenmiş, kamu
düzenini ilgilendiren bir alandır. Biz
sözleşmeyle sadece davanın hangi yer
mahkemesinde görülebileceği (yetki)
üzerinde anlaşabiliriz.
2011’de getirilen yeni kural
Ancak, yapacağımız bu
anlaşmanın geçerliliği bakımından
2011 yılında bu konuda önemli bir
gelişme oldu. Mahkemelerin işleyişiyle
ilgili kuralları belirleyen kanun
yenilendi. Kanun’un yeni adı “Hukuk
Muhakemeleri Kanunu”. Bu Kanun,
yetki sözleşmeleri hakkında önemli bir
yenilik getirdi.
Buna göre, artık herkes
sözleşmeyle yetkili mahkemeyi tayin
edemeyecek. Bu imkân sadece her iki
tarafı da tacir ya da kamu tüzel kişisi
olan sözleşmelerde mevcuttur. Bunun
haricindeki sözleşmelerde, taraflar
sözleşmeye böyle bir hüküm koysalar
da bu hüküm geçersiz olacaktır.
Peki, yetki anlaşması geçersizse
ne olur?
Yetki anlaşması geçersizse,
onun yerine kanun o konudaki
uyuşmazlığın hangi yer mahkemesinde
görülmesi gerektiğini düzenlemişse
dava orada görülecektir.
Bu konuda Kanunda yer alan
en genel kural şudur: Dava, davalının
yerleşim yerinde açılır. Yani dava
açmak istiyorsan, kural olarak davalının
yaşadığı yerdeki mahkemede açman
gerekir. Kanuna göre, sözleşmeleri
ilgilendiren bir başka genel yetki kuralı
ise, sözleşmedeki esas borçların ifa
edildiği yerdeki mahkeme de yetkilidir.
Kanunda başka bazı özel yetki
kuralları da yer alır. Burada ayrıntısına
girmeyeceğim.
Yukarıda bahsi geçen 2011
tarihli yeni kural getirilirken, bir koruma
amacıyla hareket edilmiştir. Özellikle,
tüketicilerle yapılan sözleşmelerde
tüketicinin aleyhine olacak şekilde
yetkili mahkeme kayıtları kullanıldığı
için, şayet sözleşmenin her iki tarafı
da tacir değilse yetkili mahkemenin
kanuna göre belirlenmesi tercih
edilmiştir. Yani İstanbul’daki bir firma
Niğde’deki tüketiciye bir mal sattığı
zaman, sözleşmeye ‘yetkili mahkeme
İstanbul mahkemeleridir.’ yazarak,
sonradan bu sözleşmeye dayanarak
tüketiciye karşı bir dava açmak
isterse, Niğde’ye gitmeyip İstanbul’da
dava açabilmesi, tüketiciyi kendi
ayağına gelmek zorunda bırakması
engellenmek istenmiştir.
Yeni kuralın bir başka yönü de
şudur: Eskiden sözleşmede bir yetkili
mahkeme belirlesen bile, Kanuna göre
yetkili olan mahkemenin yetkisini
kaldırmak mümkün değildi. Yani hem
Kanuna göre yetkili mahkemede hem
de sözleşmede belirlenen mahkemede
dava açılabilirdi. Yeni kural ise, aksine
bir anlaşma yapılmamışsa taraflar,
sadece sözleşmede belirlenen
mahkemede dava açabileceklerdir.
Örneğin, sözleşmeye İzmir
mahkemeleri yetkilidir yazdınız. Ama
kanuna göre yetkili mahkeme İstanbul.
Eskiden davanızı isterseniz İzmir’de
isterseniz İstanbul’da açabilirdiniz.
Şimdi ise, sözleşmede İzmir yazdığı için
sadece İzmir mahkemelerinde dava
açabilirsiniz.
Hemen hatırlatmak isterim ki,
yukarıda belirttiğim gibi, sözleşmedeki
bu yetki anlaşmasının geçerli olabilmesi
için sözleşmenin her iki tarafının da
tacir (ya da kamu tüzel kişisi) olması
şart.
22
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
AKARYAKIT PİYASASINDA YENİDEN
TAVAN FİYAT DÖNEMİ
Ersoy Korer
O r t a k S a t ı n A l m a P l a t f o r m u Yö n e t i c i O r t a ğ ı
[email protected]
Akaryakıt ve Elektrik piyasası EPDK’ya
(Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) bağlı olarak
faaliyet göstermektedir. Daha önce 2009 yılında
resmi, 2011 yılında dolaylı olarak, EPDK akaryakıt
piyasasına müdahale etmiş ve pompa satış
fiyatlarını düzenlemiştir. EPDK, 20 Mart 2014 tarihli
kararı ile yine akaryakıt piyasasına müdahale etmiş
bulunmaktadır.
EPDK’nın akaryakıt pompa satış fiyatlarını
düzenleyen bu kararına ‘’tavan fiyat’’ denmektedir.
Akaryakıt firmalarının katkılı yakıtlardaki
kar marjlarının yüksek olduğunu düşünen EPDK
yaptığı bu müdahele ile litrede dağıtıcı ve bayi
paylarının toplamını benzinde ve motorinde 37
kuruşa indirerek sınırlandırdı. Böylece bireysel
ya da kurumsal tüketiciler Türkiye genelinde
istasyonlardan yakıt alırken 21 Mart öncesine göre
ortalama %4.7’lere varan oranlarda daha ucuz yakıt
alabilir hale geldiler.
Bu durum akaryakıt firmalarını özellikle
bireysel tüketiciler tarafında bir hayli etkilerken
kurumsal tüketilerde ise daha az oranlarda
etkilemektedir. Çünkü kurumsal tüketiciler, tavan
fiyat uygulaması öncesinde yaptıkları tüketime
göre belli oranlarda indirim alabiliyorken, tavan
fiyat sonrasında akaryakıt fiyatı zaten pompada
daha ucuz olduğundan akaryakıt firmaları birer
birer kurumsal tüketicilerine verdikleri indirimleri
aşağı doğru revize etmektedirler. Kurumsal
firmalar aşağıya çekilen iskontolarından ilk başta
memnun olmasalarda aslında onlar için değişen
çok bir şey olmamakla beraber belki artık aldıkları
yakıta iskontolu olan döneme göre daha az
ödemektedirler.
EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz yapılan tavan
fiyat uygulaması ile ilk 20 günde tüketicilerin 210
milyon TL katkı sağladıklarını açıkladı. Ülkemizde
tavan fiyat uygulamalarının süresi 2 ay olarak
belirlenmiştir. Mustafa Yılmaz bu 2 ay sürenin
sonunda tüketicilerin ceplerinden yaklaşık 600
milyon daha az para çıkmış olmasını bekliyor.
Geçtiğimiz hafta akaryakıt şirketlerinin üst
düzey yöneticileri ile EPDK’nın yaptığı toplantıdan
tavan fiyat konusunda bir geri adım gelmedi. Tavan
fiyat uygulamasından rahatsız olan akaryakıt
şirketleri EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz ile biraraya
gelerek taleplerini ilettiler. Ancak EPDK, rekabetin
müşteri tarafında yaşanması gerektiğini söyleyerek
tavan fiyat hakkındaki görüşlerinde bir değişiklik
olmadığını firmalara iletti.
Peki şimdi ne olacak? EPDK 2 aylık tavan
fiyat uygulaması sonunda yeni bir değerlendirme
yapacağını akaryakıt firmalarına iletti. Geçtiğimiz
yıllarda yaşanan örneklerde tavan fiyat uygulaması
sonrası marjlar yavaş yavaş eskiye dönmüş,
piyasalar eski canlılığına kavuşmuştu. Kalan
yaklaşık 1 ay süre sonrasında bizleri neler bekliyor
açıkçası bunu hep birlikte göreceğiz. Öngörümüze
göre müdahelenin etkisi piyasalarda en az 1 yıl
kadar sürecektir.
“Herkese bol kazançlı günler dilerim.”
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
23
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
ÖDEME TEKNOLOJİLERİ ALANINDA
TÜRKİYE’DE BİR İLK! MULTIPOS!
1999 yılında kurulan ve %100 Cheque
Dejeneur şirketi iştiraki olan Multinet özellikle son
dönemde yaptığı teknolojik atılımlara yenilerini
ekliyor.
2013 içerisinde yaptığı şirket satın alımları ve
teknolojik yatırımlar ile 20.000’den fazla kurumsal
ve 350.000’den fazla bireysel müşterisine yeni nesil
ödeme hizmetleri ve farklı katma değerli ürünler
sunan Multinet; son dönemde özellikle mobil ürün
ve hizmetlere de yöneldi.
Tüm bu gelişmeleri Multinet Operasyon ve
Teknoloji’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
Demirhan Şener ile birlikte değerlendirdik.
Demirhan bey, bize kısaca Multinet’ten
bahseder misiniz?
Multinet ağırlıklı olarak yemek kartı ürünü
Restonet ile sektörde öne çıksa da 20.000’den
fazla kurumsal müşterisine gelişmiş teknolojik
altyapısı üzerinden sunduğu ürünleri, hizmetleri
ve servisleri ile hizmet veriyor. Kurumlar Multinet
ile yemek harcamalarının operasyon ve takibini
tek bir noktadan yönetirken aynı zamanda vergi
avantajlarından da yararlanabiliyorlar. Bunun yanı
sıra her gün yüz binlerce kart kullanıcısı, 25.000’den
fazla üye iş yerinde Multinet’in modern ve güvenilir
hizmetini alıyor olmanın ayrıcalığını yaşıyor.
Multinet ayrıca kurumsal müşterileri için
geliştirdiği Petronet ve Otelnet gibi ürünleri ile
hem çalışanların hayatlarını kolaylaştırıyor hem
de kurumlara sayısız avantaj sağlıyor. Multinet
kullanıcıları bugün Türkiye genelinde 700’den
fazla otelde tek bir kart ile avantajlı fiyatlar ve
indirimlerle konaklayabilme avantajına sahipler. Bu
hizmeti alırken de rezervasyondan konaklamaya,
faturalaşmadan takibe kadar tüm sürecin
kontrolünü Otelnet üzerinden sağlayabiliyorlar.
Petronet ürünümüz ile on binlerce
taşıt; akaryakıt alımlarını 1000’den fazla
Shell istasyonunda fatura operasyonu ile
uğraşmadan, kolay, konforlu ve güvenli şekilde
gerçekleştirebiliyor.
Geçiş sistemi Passnet ve okullara
sunduğumuz Okulnet ile kartlarımız kimlik kartı
özelliği kazanırken; aileler Okulnet kartlarına harçlık
yükleyerek çocuklarına destek oluyorlar.
Bunun yanı sıra Giftcard ürünümüz ile
de kurumlar; personelleri için ayni yardımlarını
ya da maaş dışı ödemelerini (avans; prim vs..)
vergilendirerek gerçekleştirebiliyorlar. Bu sayede
yüz binlerce kart kullanıcımız da 3.000’den fazla
perakende ve üye iş yeri noktasında tekstilden
elektronik eşyaya; yiyecekten yapı malzemesine
kadar binlerce ürünü avantajlarla satın alabiliyorlar.
Üstelik aynı kart bakiyesini anlaşmalı internet
sitelerinde de anında kullanabiliyorlar.
Kısacası Multinet, kurumların ihtiyaçlarını
saptayarak geliştirdiği birçok ürünü ile müşterilerine
operasyonel, finansal ve vergisel avantaj sağlıyor.
Her ihtiyaca uygun bir Multinet ürünü mutlaka
bulunuyor.
Özellikle son dönemde farklı şirket satın
alımları gerçekleştirdiniz. Bu operasyonlarla neyi
hedeflediniz?
Multinet olarak paydaşlarımıza her alanda
destek olmak, onlara avantajlı ürün ve hizmetler
sunmak istiyoruz. Bünyemize katılan OSAP (Ortak
Satın Alma Platformu) ile bu ihtiyaçları tek tek
saptayıp, geniş tedarikçi ağımız üzerinden elde
ettiğimiz ürün ve hizmetleri avantajlı fiyatlar ve cazip
fırsatlarla paydaşlarımızla paylaşıyoruz. Bugün
Multinet üye iş yeri olan bir restoran, elektriğini;
damacana suyunu, alarm sistemini, akaryakıtını,
toptan gıda alışverişini kısaca kendisine lazım
olan herhangi bir ürünü ya da hizmeti en avantajlı
fiyatlarla ve en kolay ödeme seçenekleri ile Multinet
tedarikçi eko-sisteminden temin edebiliyor.
Özellikle son dönemde oldukça ciddi
büyüme kaydeden e-ticaret sektöründe yer almak;
bizimle çalışan kurumsal müşterilerimize bu yönde
de hizmet sunabilmek amacı ile alternatif ödeme
sistemi olan iPara firmasını da bünyemize kattık.
Bu sayede hem Multinet kartlarına online yükleme
(top-up) özelliği getirdik hem de ihtiyaç duyan üye
işyerimize SanalPOS ve ödeme güvenliği sistemi
sunar hale geldik.
Multinet’in kart kullanıcılarına fayda sağlayan
yüzü Parantez ile de Multinet yemek kartlarımızda
sadakat sistemini başlattık. Bugün kart kullanıcımız
ücretsiz olarak üye olabileceği Parantez sayesinde
anlaşmalı restoranımızdan hem indirimli yemek
& menü alabilir hem de ödediği yemek bedelinin
belirli bir yüzdesini TATLIPARA olarak kartına geri
yükletebilir. Bu sayede hem üye işyerlerimize ek ciro
sağlıyor, hem de kart kullanıcılarımıza Multinet kart
kullanmanın ayrıcalığını yaşatıyoruz.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Multinet’de önümüzdeki dönemde ne gibi
yenilikler göreceğiz?
Kurumsal ve bireysel kullanıcılarımız ve üye
iş yerlerimize yani paydaşlarımıza sunduğumuz
yenilikler tabii ki devam edecek. Önümüzdeki
dönemde de tüm altyapımızı offline (kart üzerindeki
servislerden) dünyadan, online (bulut tabanlı ürün
ve hizmetlere) dünyaya, fiziksel kart kullanımdan
mobil uygulama ve POS kullanımlarına doğru
çevireceğiz. Bizi bu vizyona taşıyacak 3 yeni
ürünümüze özellikle dikkat çekmek istiyorum.
MultiPOS: Cep telefonunuz artık ödeme de
alabiliyor..
Mayıs ayından hayata geçecek olan
MultiPOS ile artık fiziksel POS’a olan ihtiyaç
azalacak. Akıllı cep telefonlarına eklenen özel bir
kart okuyucu sayesinde cep telefonları artık POS
cihazı olarak kullanılabilecek. Bu cihaz, Multinet’in
en yenilikçi ürünlerinden biri olacak ve Multinet
üye iş yerleri Türkiye’de bir ilki deneyimlemenin
ayrıcalığını yaşayacaklar.
Bu cihaz sayesinde akıllı cep telefonlarına
yüklenecek özel bir uygulama ile 7/24 Multinet
ödemesi alabilecekler. Tüm işlemler en son
güvenlik özellikleri ile merkezimize iletilecek.
Kullanıcılar hem hafif hem de kullanımı kolay bu
cihazlar ile isterlerse kendi cep telefonları ile bile
ödeme alabilecekler.
Multinet’in yenilikçi ürünü MultiPOS
öncelikle Giftcard üye iş yerlerinde kullanıma
açılacak. MultiPOS ilerleyen dönemde diğer üye iş
yerlerimizin de kullanımına sunulacak.
iPara, Üyeliksiz Ödeme: SanalPOS ve Ödeme
Kontrolü kullanmak hiç bu kadar kolay olmamıştı.
Elektronik ticarette güvenle ve kolayca
alışveriş imkanı sunmayı sağlayan ve PCI-DSS
sertifikasına sahip alternatif ödeme sistemimiz
iPara ile bugün 70.000’den fazla son kullanıcı
üyemiz 500’den fazla e-ticaret sitesinde güvenle ve
kolayca alışveriş yapabiliyor.
Üstelik 2014 yılı itibariyle iPara’nın e-ticaret
sitelerine sunmuş olduğu tüm hizmetler iPara
üyeliğine ihtiyaç duyulmadan kullanılabilir hale
geldi.
Yeni modelimizde e-ticaret siteleri kısa ve
tek bir entegrasyon ile hem 6 büyük bankanın
SanalPOS altyapısına hem de 200’den fazla filtre
ile anında ödeme kontrolü yapısına kavuşmuş
oldu. Üstelik mağazalar tüm ödemelerini Multinet
güvencesi ile kolayca alabilir hale geldiler.
iPara Üyeliksiz Ödeme sayesinde
firmalar artık SanalPOS almak için prosedürleri
tamamlamaya; aylık ciro sözü vermeye gerek
duymadan kolayca e-ticarete başlayabiliyor.
Türkiye’nin önde gelen e-ticaret altyapı firmaları
ile de entegre olan iPara sistemi 2014 yılında da
24
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
büyümeye devam edecek.
Multi Mobil: Tüm Multinet uygulamaları 7/24
cebinizde…
Son yıllarda artan akıllı telefon
penetrasyonunu ve Multinet’in tüm ürünleriyle yer
almayı hedeflediği mobile dünyanın ihtiyaçlarını göz
önünde bulundurarak Multi Mobil uygulamamızı
hayata geçirdik. 2013 Ağustos ayında hem iOS
hem de Android kullanıcılarımızla paylaştığımız bu
uygulama sayesinde Multinet kullanıcıları istedikleri
zaman ve istedikleri lokasyonda Multinet ile ilgili
tüm bilgilere kolayca ulaşabiliyorlar.
Multi Mobil ile bulunduğunuz konuma
en yakın restoranları harita üzerinde görebilir;
Parantez kampanyalarını takip edebilir; Giftcard
geçen noktaları ve kampanyaları öğrenebilirsiniz.
Uygulamamız ile Multinet yemek kartınızda
yaptığınız harcamalar ve kalan bakiye bilgisi de
anında görülebiliyor.
Kullanıcılarımız Mayıs ayından itibaren
Multi Mobil uygulaması üzerinden kredi kartlarıyla
Multinet yemek kartlarına kolayca ve güvenle
bakiye yükleyebilecekler. Bu sayede kartlarında
bakiye olmayan ve Parantez kampanyalarından
yararlanamayan tüm kullanıcılarımız tek bir tıkla
TATLIPARA kazanma imkanına erişebilecekler.
Multinet 2014’te ve ilerleyen yıllarda kart
kullanıcılarına, kurumsal müşterilerine ve üye iş
yerlerine yenilikler sunmaya devam edecek…
Demirhan ŞENER
Multinet Operasyon ve Teknolojiden
Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
25
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Türkiye’nin Satınalma Ağı Yayında:
BuyerNetwork.Net
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
26
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Gülay EROL
Tedarİk Zİncİrİ
Yönetİmİnde Lojİstİk Ağı
Tasarımı
Yıllar boyu birçok firma,
her bir işletme fonksiyonunun
etkililiğini ve verimliliğini artırmak
için fonksiyonları bireysel olarak
ele almış ve çalışmalarını ayrı ayrı
yürütmüştür. (MIN & ZHOU, 2002)
Fakat küreselleşmenin sonucu
olarak artan rekabet koşullarında
artık firmaları başarıya götüren
kavram, bütünleşik bir yaklaşımdan
geçmektedir. (GUNASEKARAN,
HONG, & FUJİMOTO, 2014)
Tek bir işletme bünyesinde
bütünleşik yapıyı hedefleyen lojistik
anlayış, 1990’lı yıllardan itibaren,
hem tedarik kaynaklarına hem de
müşterilere giden kanal boyunca
genişlemeye başlamıştır. (ÖZTÜRK
& DOĞAN, 2012) Planlama, tasarım
ve kontrol aşamaları boyunca
tedarik zincirinin bir bütün olarak ele
alınmasının stratejik önemi zaman
içinde kavranmıştır. (MIN & ZHOU,
2002)
İlk tedarikçiden son müşteriye
kadar uzanan ürün ve bilgi akışını
içeren bir yaklaşım olan Tedarik
Zinciri Yönetimi, son yıllarda doğrusal
bir yönetim kavramı olarak değil
bir ağ yönetimi kavramı olarak ele
alınmaktadır. (LU, CHEN, CHANG, &
TRAPPEY, 2013) Bu nedenle tedarik
zinciri yönetimi kapsamında büyük bir
öneme sahip olan lojistik ağı tasarımı,
firmalara maliyet avantajı kazandırarak
rekabetçi güçlerini artırmalarını
sağlamaktadır. Lojistik ağı tasarımının
maliyet ve müşteri memnuniyeti
üzerindeki etkileri nedeniyle çoğu
firma bu konuya odaklanmış
durumdadır. (MIN & ZHOU, 2002)
Bununla birlikte gelişen
teknoloji ile internetin her geçen gün
artan kullanım alanı ve sağladığı
faydalar, her alanda olduğu gibi
Tedarik Zinciri Yönetimi alanında da
etkilerini göstermektedir. İnternet
sayesinde Lojistik Ağı geleneksel
yapıdan uzaklaşmış (ÖZTÜRK &
DOĞAN, 2012) ve yeni imkânlar
doğmuştur. E-ticaret sayesinde tedarik
zinciri kısalmış, üreticiler aracılar
olmaksızın tüketicilerine ulaşabilir
hale gelmişlerdir. Tüm dünyada olduğu
gibi Türkiye’de de giderek artan
bireysel internet kullanıcı sayısı, yeni
bir tüketici kesimini doğurmuş ve bu
durum yeni iş kollarının gelişmesini
tetiklemiştir.
2. LİTERATÜR TARAMASI
Lojistik ağı tasarımı
alanındaki ilk çalışma Geoffrion
ve Graves (1974) tarafından
bir yiyecek firmasının üretim
tesislerinden müşterilere uzanan
yolda aracıların konumlandırılması
üzerinedir. Bu çalışmada lineer
programlama kullanılarak tasarım
yapılmıştır. (GEOFFRION & GRAVES,
Multicommodity Distribution System
Design by Benders Decomposition,
1974)
Che, Wang ve Sha karmaşık
tedarik zinciri yapısına sahip olan
üretici firmalar üzerinde çalışarak
zincir üyelerinin birbiriyle iletişimi
göz önünde tutmuş ve ağ tasarımı
bu bağlamda oluşturmuşlardır. (CHE,
WANG, & SHA, 2007)
Küresel tedarik zincirleri
üzerine yapılan bir çalışmada, lojistik
ve üretim yönetimi arasındaki
uyumsuzluğu giderebilmek için
maliyetler ve müşteriye cevap süresi
(lead time) kullanılmıştır. (Bernd Scholz
REITER, 2010)
Mehdi Safaei tarafından tedarik
zincirine dâhil olan sınırlı kaynakların,
tedarikçiler, üretim, dağıtım seçimi ve
programlama verimleri kararlarında en
uygun tahsisinin yapılarak en düşük
maliyet ile gelir ve kârın maksimize
edilmesi amaçlanarak ağ tasarımı
yapılmıştır. (SAFAEI, 2014)
Talep belirsizliği sorunu
temel alınarak yürütülen başka bir
ağ tasarımı çalışması ise Wu ve
Zhang tarafından lineer olmayan
programlama kullanılarak karmaşık
tedarik zinciri yapısı üzerinde
yürütülmüştür. (WU & ZHANG, 2014)
Başka bir çalışmada ise tedarik
zincirinin riskleri üzerinde durularak
tasarım yapılmıştır. (KRİSTİANTO,
GUNASEKARAN, HELO, & HAO,
2014) Yine riskler üzerinde yapılan bir
başka çalışma ise Gong ve arkadaşları
tarafından yürütülmüştür. (GONG,
MITCHELL, KRISHNAMURTHY, &
WALLACE, 2013)
Türkiye’de yapılan çalışmalar
da dünya geneliyle paralellik
göstermektedir. Tedarik zincirinin
önemi ve firmalara sağladığı avantajlar
nedeniyle tedarik zinciri ağ yapısı ve
lojistik yönetimi özellikle son yıllarda
birçok çalışmaya konu olmuştur.
Lojistik yönetiminin sağladığı
rekabet avantajı üzerine yoğunlaşıldığı
bir çalışmada üretici firmaların lojistik
faaliyetleri incelenmiştir. (BİLGİNER &
KAYABAŞI, 2007) Benzer bir çalışma
Kayabaşı (2010) tarafından yapılmıştır.
Bir başka çalışmada yine tedarik
zinciri yönetiminin sağladığı rekabet
avantajı ele alınmış olup bu avantaj ağ
tasarımında stok yönetiminin önemi
açısından işlenmiştir. (AKSU, 2010) Ağ
tasarımının müşteri memnuniyetini
yükseltmeyi amacı temel alınarak
yapılan bir araştırma ise işletmelerin
pazar yönlü olmaları konusu
üzerinedir. (BİLMEZ, 2010) Benzer bir
çalışma Hoşgören (2011) tarafından
yapılmıştır. (HOŞGÖREN, 2011)
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Tedarik zincirinin önemli
etkilerinden biri olan maliyet azaltıcı
yönünün ele alındığı Ceran ve Alagöz
(2007) ve Can (2011) tarafından
yapılmış olan iki önemli araştırma
bulunmaktadır.
Tedarik yönetimi performans
ölçümü konusunda yapılan bir
çalışmada balanced scorecard
yaklaşımı kullanılmıştır. (DEMİRER,
2010) Gıda sektörünün kendine özgü
yönlerine uygun olarak ağ tasarımının
yapıldığı bir çalışma, ürünlerin dayanıklı
ve bozulabilir olması üzerinedir.
(DEMİROL, 2010) Gıda sektörü üzerine
yapılan bir başka araştırmada ise ağ
tasarımında “arı modeli” kullanılmıştır.
(KURT, 2011 )
Tedarik zinciri yönetiminde
bilgi teknolojileri ve bilgi paylaşımının
öneminin ele alındığı bir çalışma
Koçoğlu (2010)’a aittir. Tedarik zinciri
ve lojistik yönetimi kavramlarının
sahip oldukları güç nedeniyle sistem
kalitesinin öneminin vurgulandığı bir
başka çalışmada altı sigma yaklaşımı
uygulanmıştır. (BERKMAN, 2011)
Başarılı bir ağ tasarımının,
lojistik maliyetleri minimize ederken ve
pazardaki rekabetçi avantajı artırıyor
olması bu alanda birçok çalışmanın
yapılmasına neden olmaktadır.
(YALÇIN, 2013)
3. TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİNDE LOJİSTİK AĞI
TASARIMI
3.1. Tedarik Zinciri Yönetimi
Kavramı
Hızla gelişen ve küreselleşen
27
dünyada, ülkeler arasındaki ticari
sınırlar ortadan kalkmaya başlamış
ve bu durum, işletmelerin hem ulusal
rakipleriyle hem de uluslararası
rakipleriyle sürekli rekabet içinde
olmalarına neden olmuştur.
(PARSEKER, 2009) Böyle bir ortamda
artık markalar arası rekabetten değil,
tedarik zincirleri arasındaki rekabetten
söz edilmektedir. (BİLMEZ, 2010)
Tedarik Zinciri, bir ürünün ilk
maddesinden başlayarak, tüketiciye
ulaşması ve geri dönüşümünü
de içeren tüm süreçlerde yer
alan tedarikçi, üretici, distribütör,
perakendeci ve lojistikçilerden oluşan
bir bütündür. (TANYAŞ, 2013)
Tedarik Zinciri Yönetimi
kavramı ise Council of Supply Chain
Management Professionals (CSCMP)
tarafından şu şekilde tanımlamaktadır:
“Tedarik Zinciri Yönetimi;
kaynak, tedarik ve lojistik yönetimi
ile ilgili tüm planlama ve yönetim
faaliyetleri kapsamaktadır. Tedarik
Zinciri Yönetimi; iş ortakları,
tedarikçiler, aracılar, üçüncü parti
servis sağlayıcıları ve müşteriler
ile koordinasyon ve işbirliğini de
içermektedir. Sonuç olarak Tedarik
Zinciri Yönetimi, şirket içinde ve
şirketler arasında arz ve talep
yönetimini bütünleştiren bir yapıya
sahiptir.” (CSCMP, 2014)
Tedarik Zinciri Yönetimi; nihai
müşteri hizmetine ve maliyetine etki
eden zincirdeki her faaliyeti dikkate
alarak (TANYAŞ, 2013) tedarikçiler,
üreticiler, lojistik hizmet firmaları ve
müşteriler arasında oluşan ağdaki
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
malzeme, ürün, hizmet, bilgi ve
finansal akışların yönetimini içeren bir
sistemdir. (KOÇOĞLU, 2010) Tedarik
zinciri süreci yani zincire dâhil olan
tüm unsurlar arasındaki ürün ve bilgi
akışının yapısı Şekil 1’de görülmektedir.
Tedarik zinciri yönetiminin
kapsadığı tüm işlemler dört ana
başlıkta özetlenebilir: (DEMİROL, 2010)
- Planlama: tedarikçi seçimi ve
talep yönetimi
- Kaynak sağlama: hammadde
ve ara ürün temini
- Üretim: imalat ve montaj
- Teslimat: depolama ve stok
yönetimi
Küreselleşme ile birlikte,
işletmelerin faaliyet gösterdikleri
pazarlarda rekabet yapısının biçimsel
ve boyutsal olarak değişerek
keskinleşmesi, işletmelerin ayakta
kalabilmeleri ve rekabet üstünlüğü
sağlamaları için başarılı bir Tedarik
Zinciri ve Tedarik Zinciri Yönetimi ile
farklılaşmalarını gerektirmektedir.
(KOÇOĞLU, 2010) Tablo 1, tedarik
zinciri yönetimi kavramının bugünkü
stratejik önemini kazanana kadar
geçirdiği evreleri göstermektedir.
Tablodan da açıkça görüldüğü gibi
tedarik zinciri kavramı günümüzde
kritik öneme sahip bir hal almıştır.
Değer Zinciri olarak nitelendirilen
(MUZUMDAR & ZİNZUWADİA, 2013)
bu yapının her bir elemanı arasında
ve her elemanın kendi içlerinde
koordinasyonu ve entegrasyonu
gerçekleştirmesi tedarik zinciri
yönetiminin başarılı olmasını
sağlamaktadır. (KOÇOĞLU, 2010)
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
28
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Günümüzde, Tedarik Zinciri’nde yer
alan tedarikçiler ve müşterilerle yapılan
işbirliğinin stratejik önemi (DEMİRER,
2010) Tablo 1’de de görüldüğü gibi
açıktır. Tedarik Zinciri Yönetimi’nin
zaman içinde benimsenmesindeki
en önemli etkenler, rekabet avantajı
ve performans artışı sağlamasıdır.
(DEMİRER, 2010)
Tedarik Zinciri Yönetimi, ürün,
bilgi ve para akışı konularında sistemli
bir karar alma mekanizması sonucunda
uygulamaya konulduğunda firmalara
rekabet avantajı sağlamaktadır. Tedarik
Zinciri Yönetimi sistematik, stratejik
ve taktiksel işletme fonksiyonlarının
hem işletme hem zincir bütünündeki
diğer işletmeler bazında, uzun soluklu
performans geliştirme amacının
bütünsel olarak koordine eder.
(ÖZTÜRK & DOĞAN, 2012) Şekil 2 ile
özetlenen tedarik zinciri yönetiminde
karar alma süreci, Sunil Chopra ve
Peter Meindl (2007) tarafından 3
aşamada incelenmiştir.
Tedarik zinciri yönetimi ile ilgili stratejik
kararlar alınırken, işletmenin faaliyet
gösterdiği sektör, ürettiği ürün ya da
Şekil 1: Tedarik zinciri süreci
[Kaynak: (MENTZER, et al., 2001)]
hizmetin nitelikleri ve müşteri profili
göz önüne alınması
gereken faktörlerdir.
(YALÇIN, 2013)
Tedarik zincirinin
geniş kapsamlı
stratejik altyapısını
oluşturabilmek için
cevaplanması gereken
sorulara örnek olarak
şunlar verilebilir: (KURT,
2011 )
- Kaç üretim tesisi
kurulmalıdır? Hangi
üretim bantlarında
hangi ürünler
üretilmelidir? Hangi
üretim süreçleri
hangi teknolojilerle
Tablo 1: Tedarik zinciri yönetiminin gelişimi
çalıştırılmalıdır?
[Kaynak: İlk 4 dönem ait bilgiler CAN (2011) tarafından yapılan çalışmadan alınmıştır.
- Hangi pazara hitap
Son dönem ise MUZUMDAR ve ZİNZUWADİA (2013) tarafından yapılan çalışmadan uyarlanmıştır.]
edilmelidir?
- Tüm ürün grupları için
tedarikçi seçenekleri nelerdir?
- Mamuller, müşterilere direkt
mi sevk edilmeli yoksa arada depo
bulundurulmalı ve stok tutulmalı
mıdır? Kaç tane depolama alanına
ihtiyaç var ve bu alanlar nerelere
konuşlandırılmalıdır? Hangi dağıtım
merkezi hangi müşterilere servis
etmelidir? Hangi taşıma şekli
kullanılmalıdır?
- Tedarik zincirinin
hangi birimleri için dış kaynak
kullanmalıdır? Bunun yanında
hangileri iç-imkânlardan sağlanabilir?
Alınacak hizmete karşın maliyet
alternatifi nasıldır?
29
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Tedarik Zinciri Stratejisi
Firma, Tedarik Zincirini
bir kaç yıllık süreçte nasıl
yapılandıracağını belirler.
Tedarik Zinciri Planlaması
Firma, Tedarik Zincirini bir
yıllık süreçte nasıl yürüteceğini belirler.
Tedarik Zinciri Faliyetleri
Firma, Tedarik Zincirini
haftalık veya günlük müşteri
taleplerine en iyi şekilde cevap vermek üzere şekillendirir.
Şekil 2: Tedarik zinciri yönetiminde karar alma süreci
Şekil 3: Lojistik yönetimi süreci [Kaynak: MIN & ZHOU (2002)]
3.2. Lojistik Yönetimi Kavramı
Başlangıçta aynı anlama gelen tedarik
zinciri yönetimi ve lojistik yönetimi
kavramları arasındaki farklılık 2000’li
yılların başından itibaren tartışılan bir
konu halini almıştır. Tedarik Zinciri
Yönetimi, kavram olarak tanıtıldığı ilk
zamanlarda Lojistik Yönetimi’nden farklı
görülmemiş fakat stratejik öneminin
farkına varıldıkça yalnızca Lojistik
Yönetimi’ni değil zincirin içinde yer alan
tüm unsurların yönetmeni kapsadığı
ortaya konulmuştur. (YALÇIN, 2013)
Lambert, Cooper ve Pagh
(1998) Lojistik Yönetimi’ni, Tedarik
Zinciri Yönetimi’nin stok ve dağıtım
yönetimi bölümüne odaklanan bir
alt kümesi olarak tanımlamıştır. (Akt:
YALÇIN, 2013) Lojistik, tedarik zinciri
içerisinde bir aşama olup Lojistik
Yönetimi bu aşamalardaki mal, hizmet
ve bilgi akışının yönetimi olarak
nitelendirilmektedir. (TANYAŞ, 2013)
Lojistik Yönetimi kavramı, Council
of Supply Chain Management
Professionals (CSCMP) tarafından da
Tedarik Zinciri Yönetimi kavramından
ayırılmakta ve Lojistik Yönetimi şu
şekilde tanımlamaktadır:
“Lojistik yönetimi; müşteri
isteklerine cevap vermek üzere
hammaddenin başlangıç noktası ile
nihai ürünün tüketim noktası arasındaki
malların, servis hizmetlerinin ve
bilginin, ileri ve ters yönlü taşınması
ile depolanmalarına dair planlama,
uygulama ve kontrol süreçlerinin
etkinliğini sağlayan tedarik zinciri
yönetiminin bir parçasıdır. Lojistik
yönetimi; gelen ve giden malların
nakliye yönetimi, filo yönetimi,
depolama, malzeme taşıma, sipariş
işlemleri, lojistik ağı tasarımı, envanter
yönetimi, üçüncü parti lojistik hizmetleri
sağlayıcıları yönetimi ile arz ve talep
planlama faaliyetlerini içermektedir.”
(CSCMP, 2014)
Ürünleri olması gereken yere
ulaştırmak için Lojistik Yönetimi ile
taşıma, depolama gibi faaliyetlerin
entegrasyonu sağlanırken Tedarik
Zinciri Yönetimi ile bu süreç, tüm şirket
faaliyetlerini ve şirketin zincirde yer
alan diğer elemanlarla olan ilişkilerini
kapsayacak şekilde bir yapılanma
oluşturulmaktadır. (TANYAŞ, 2013)
CSCMP tarafından yapılan tanımda
belirtilen lojistik yönetimi içerisinde
yer alan tüm faaliyetler Şekil 2’de
gösterilmekte olan tedarik zinciri
yönetimi karar alma aşamalarında
belirlenmektedir. Bu nedenle,
firmaların Lojistik Yönetimi ile Tedarik
Zinciri Yönetimi arasındaki farklılığı
anlaması ve buna göre karar alma
mekanizmalarını şekillendirmesi önem
teşkil etmektedir.
Lojistik Yönetimi kapsamında
ele alınan bilginin, hammaddenin, ara
ve nihai ürünlerin tedarik zinciri içindeki
hareketlerinin tümünün planlanması,
gerçekleştirilmesi ve takip edilmesi
süreçleri Şekil 3’de gösterilmektedir.
İşletmelerdeki tüm bu dağıtım
hareketleri lojistik yönetim faaliyetleri
kapsamında ele alınmakta (YALÇIN,
2013) ve İşletme Lojistiği (KAYABAŞI,
2010) olarak da adlandırılmaktadır.
Şekil 3’de görüldüğü gibi Lojistik
Yönetimi’nin kapsamı tedarik lojistiği
ve sevkiyat lojistiği olarak iki kısımdan
oluşmaktadır. Lojistik Yönetimi süreci,
üretici firmaya gelen hammadde yani
Tedarik Lojistiği ile başlamakta ve
ürün gönderimi yani Sevkiyat Lojistiği
ile sonlanmaktadır. (TANYAŞ, 2013)
Tedarik lojistiği, materyal yönetimi;
sevkiyat lojistiği ise fiziksel dağıtım
yönetimi olarak da adlandırılmaktadır.
(KAYABAŞI, 2010) Süreç boyunca ileri
yönlü ürün akışı ile geri yönlü bilgi
akışı mevcuttur. Son olarak, Şekil
3’de de açıkça görüldüğü gibi lojistik
faaliyetlerde dış kaynak kullanımına
(outsourcing) giden firmalar, üçüncü
parti lojistik sağlayıcı firmalarla
çalışmaktadır. Lojistik Yönetimi’nin
bir parçası olan Üçüncü Parti Lojistik
faaliyetleri, LODER tarafından “tedarik
zinciri içindeki temel lojistik faaliyetlerin
konusunda uzman olan lojistik şirketler
tarafından yerine getirilmesi” olarak
tanımlanmaktadır. (Akt: KAYABAŞI,
2010)
Yönetimin planlama, yürütme
ve kontrol ana fonksiyonları açısından
bakıldığında Lojistik Yönetimi,
Taşımacılık ve Depo Yönetiminde farklı
olarak daha uzun vadeli planlama
yapılmasını, koordinasyonun daha
yoğun ve kontrolün çok daha geniş
kapsamlı olmasını gerektirmektedir.
(TANYAŞ, 2013)
3.3. Lojistik Ağı Tasarımı
Lojistik yönetimi, maliyetleri ve müşteri
memnuniyetini doğrudan etkilemektedir.
(CHOPRA & MEINDL, 2007) Başarılı bir
lojistik yönetimi, arzu edilen müşteri
servis düzeyinin sürdürülebilmesi
ve toplam dağıtım maliyetlerinin
minimize edilebilmesi için tüm lojistik
faaliyetlerinin eş zamanlı ve verimli bir
şekilde çalışmasına bağlıdır. (BİLGİNER
& KAYABAŞI, 2007) Dolayısıyla
firmaların karlılığı, etkin ve verimli
bir lojistik hizmeti, en düşük lojistik
maliyetler ile sağlamasına bağlıdır.
(TANYAŞ, 2013) Bu noktada, lojistik ağı
tasarımının önemi ortaya çıkmaktadır.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Lojistik Ağı Tasarımı (Logistics
Network Design); “Etkin ve verimli
bir lojistik sistemi oluşturmak için
tedarik zincirinde yer alan tedarikçi,
üretici, depo, dağıtım merkezi ve
mağazaların bulunduğu noktalar ile
taşımacılık sistemlerinin bir ağ yapısı
bütünlüğü içinde tasarlanması” olarak
tanımlanmaktadır. (TANYAŞ, 2013)
Lojistik ağları tasarlanırken girdilerin
(malzeme, hammadde ve bilgi),
üretim sürecindeki doğal akışı ve bu
süreç içindeki bütünleşmesi dikkate
alınmaktadır. (YALÇIN, 2013)
Firmaların rekabet edebilirliklerinin
Lojistik Yönetimlerindeki başarılarına
bağlı (HOLWEG & HELO, 2014) olması,
lojistik ağı tasarımları esnasında
strateji belirleme, planlama ve faaliyet
yürütme konularında aldıkları kararların
önemini artırmaktadır. Tedarik zinciri
tasarlanırken müşteri memnuniyeti
en başından düşünülüp bütün
sürece yansıtılmalıdır. (YALÇIN,
2013)
Tasarımda özellikle
düşünülmesi gerekenlerin
başında, fonksiyonlar arası
yeterli iletişimi sağlayacak
yapının kurulması ve performans
ölçümlemesinin tüm birimleri
göz önüne alarak kurgulanması
gelmektedir. (KURT, 2011 ) Her
firma ürünlerinin özelliklerine
uygun olmak koşuluyla
stratejik planları doğrultusunda
lojistik kanallarını oluşturur.
Artan rekabet koşullarında
ayakta kalabilmek için
maliyetleri azaltırken müşteri
memnuniyetini artırma isteği nedeniyle
niş marketler haricinde tek bir lojistik
kanalı kullanan firma günümüzde
bulunmamaktadır. (DAVIS, 1993) Bu
durumun nedeni küreselleşme ile
birlikte firmaların karşı karşıya oldukları
riskler çoğalmıştır. Riskleri veya
karşılaşılan sorunların olumsuz etkilerini
minimum seviyede tutabilmek amacıyla
firmalar farklı dağıtım kanallarını aynı
anda kullanmayı tercih eder olmuşlardır.
3.4.Lojistik Ağı Performans
Kriterleri
Mevcut tedarik zincirinden gerekli
ve yeterli verimi alabilmek için ilk
aşamadan nihai kullanıcıya kadar olan
tedarik zinciri lojistik ağının en uygun
platformda tasarlanması gerekmektedir.
(DEMİROL, 2010) bu nedenle lojistik
30
ağın performans denetimi son yıllarda
üzerinde oldukça durulan konulardan
biridir.
Sunil Chopra ve Peter Meindl,
lojistik ağı performansını üç boyutta
incelemiştir: 1 Müşteri ihtiyaçlarının
karşılanması, 2 Müşteri ihtiyaçlarını
karşılama maliyeti ve 3 Lojistik ağının
sürdürülebilirlik üzerindeki etkileri.
(CHOPRA & MEINDL, 2007) Grafik
1’de Chopra ve Meindl’in ele aldığı
müşteri ihtiyaçlarının karşılanması ve
bu durumun maliyeti kıyaslanmaktadır.
Grafikte de görüldüğü gibi müşterilere
cevap süresini azaltmak için tesis
sayısının artırılması yani müşterilere
yakınlığın artması gerekmektedir.
Fakat artan tesis sayısı toplam lojistik
maliyetleri artırmaktadır. Burada
optimum çözüme cevap süresi eğrisi
ile toplam maliyet eğrisinin kesişim
noktasında gerçekleşmektedir.
Grafik 1: Lojistik ağını etkileyen faktörler
[Kaynak: CHOPRA & MEINDL (2007)]
Aydın Kayabaşı ise performans
denetimini iki boyutta ele almıştır: 1
Lojistik sistem tasarımının gelir dağılımı
üzerindeki etkisi ve 2 Tasarımın maliyeti.
Bu iki boyut, müşteri hizmeti kalitesinde
artış sağlayan tasarım ile karın
maksimize edilmesini değil istenen
hizmet düzeyinin karşılanmasına
yönelik maliyetlerin azaltılmasını
amaçlaması bakımından önem
taşımaktadır. (KAYABAŞI, 2010)
Sunil Chopra ve Peter Meindl lojistik
ağı performansını müşteri hizmetleri
ve maliyetler açısından ise Şekil 4’de
belirtilen başlıklar altında incelemiştir.
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Ağ yapısını etkileyen müşteri hizmetleri:
Cevap süresi (Response time)
Ürün çeşitliliği (Product variety)
Ürün bulunurluğu (Product availability)
Müşteri deneyimi (Customer experience)
Sipariş görünürlüğü (Order visibility)
İade edilebilirlik (Returnability)
Ağ yapısını etkileyen maliyetler:
Stoklar (Inventories)
Taşıma (Transportation)
Tesisler ve depolama (Facilities
and handling)
Bilgi (Information
Şekil 4: Lojistik ağı performans ölçütleri
Kitlesel pazarlamadan
bireysel pazarlamaya
doğru bir değişimin yaşanması, firmaların ürün
odaklı çalışma yapılarını
müşteri odaklı yapılara
dönüştürmelerine neden
olmuştur. (HOŞGÖREN,
2011) Bu nedenle önem
kazanan müşteri hizmetleri, firmanın müşteriye olan bakış açısını
temsil etmektedir. (PAMİR, 2012) Yalçın (2013)
müşteri hizmetlerini
“ürünün mevcudiyeti,
operasyonel performans
ve hizmet güvenilirliği”
kavramlarının bir bütünü
olarak tanımlanmaktadır.
(YALÇIN, 2013)
Coyle, Bardi ve Langley
tarafından 1996 yılında ortaya konmuş
olan Lojistiğin 7 Doğrusu (7 Rights),
müşteri hizmetleri performansının artırılması için yapılması gerekenleri şu şekilde özetlemektedir: “Doğru miktardaki
ürünün, doğru yer ve doğru zamanda
doğru bir şekilde doğru bilgi ile doğru fiyatta teslim edilebilmesi gerekmektedir.”
(Akt: LAI, LAU, & CHENG, 2004)
Cevap süresi veya sipariş işleme
şeklinde Türkçeleştirilen “response
time”, sipariş alındığı andan müşteriye
ürünün teslim edildiği ana kadar yapılan
işlemleri ve süre zarfını kapsamaktadır.
31
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Bu süreç planlama, sipariş iletimi,
sipariş hazırlama, sipariş toplama ve
siparişlerin teslimi aşamalarından
oluşmaktadır. (KAYABAŞI, 2010) Bu
süreç boyunca taşıma, depolama ve stok
maliyetleri ile bilgi teknolojisi kullanım
maliyetlerini en aza indirmek
lojistik yönetiminin öncelikli
amacını oluşturmaktadır.
(YALÇIN, 2013)
Lojistik ağı tasarım seçenekleri
bu performans ölçütleri göz
önünde bulundurularak
değerlendirildikten sonra
firmaya ve firmanın ürünlerine
en uygun olanı seçilmelidir.
İşletmelerin devamlılığı,
lojistik faaliyetlerini yeni
teknolojileri takip ederek
ve bu teknolojilere uyum
sağlayarak yerine getirmelerine
bağlıdır. Bu nedenle lojistik
yönetimi, teknolojik bir
platform üzerinden en etkin biçimde
yönetilmeyi, tedarikçilerle, üretici şirket
ve dağıtım kanalları arasında geçen
süreçlerde maksimum verim elde
etmeyi amaçlamaktadır. (PARSEKER,
2009) Dolayısıyla firmalar, farklı ağ
tasarımları arasından en yüksek yanıt
hızı ve en iyi kaliteye, en düşük maliyet
ile ulaşılabildikleri teknolojik sistemi
belirleyerek lojistik ağlarına adapte etmeye
çalışmaktadırlar.
4. İNTERNETİN LOJİSTİK AĞI
TASARIMI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Çağımız bilgi ve iletişim teknolojilerinde
görülen hızlı gelişmeler, tedarik zinciri
ve lojistik faaliyetlerini etkilemektedir.
(KAYABAŞI, 2010) İnternet, genel
kullanıma açık yapısı, diğer bilişim
sistemlerine göre düşük maliyeti, özel
kurallar gerektirmeyen kullanımı ve dünya
çapında erişim yeteneğiyle işletmeler arası
elektronik işlemlerin yayılmasında stratejik
bir rol oynamaktadır. (CAN, 2011)
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de
internet kullanımının başlangıcı 1990’lı
yıllara dayanmaktadır. İlk olarak 1992
yılında TÜBİTAK ve ODTÜ’nün yürüttüğü
bir proje ile Türkiye uluslararası İnternet
Bilgisayar ağına bağlanmış (ODTÜ-BİDB,
2013) ve Türkiye’de internet teknolojisi
konuşulmaya başlamıştır. 1993 yılına
gelindiğinde ise Türkiye’de internet, kamu
ve özel sektörde günde 750 bin bilgisayarı
birbirine bağlar ve yaklaşık 1 milyon kişi
tarafından kullanılır hale gelmiştir. (ODTÜBİDB, 2013) İlerleyen yıllarda teknolojik
altyapının sürekli gelişimine paralel olarak
internet ev halkının da kullanabileceği bir
hal almıştır. TÜİK tarafından yayınlanan
istatistik raporlarından alınan veriler
www.b u y ernet work.net
kullanılarak Grafik 2 oluşturulmuştur:
Grafik 2’de görüldüğü üzere
Türkiye’de internet kullanan kişi sayısı
özellikle son 4 yılda çok büyük bir artış
göstermiştir. Bu durum tedarik zinciri
yönetimi açısından internetin önemini
Grafik 2: 1998-2013 yılları arasında Türkiye’deki
internet kullanıcı sayısı
[Kaynak: Veriler TÜİK (2013) raporlarından alınmış ve
grafik oluşturulmuştur.]
gözler önüne sermektedir. İnternet
kullanıcı sayısına paralel olarak artış
www.sat inalmadergisi.com
gösteren e-ticaret, Öztürk ve Doğan
tarafından şöyle tanımlanmıştır:
“e-ticaret, bütün bir iş süreci içinde ticari
işlemlerin yanı sıra iş birliklerinin, iş
iletişimlerinin elektronik ağlar üzerinden
gerçekleştirilmesini ifade etmektedir”.
İnternet, elektronik ticaret (e-ticaret)
uygulaması ile birlikte tedarik zinciri
ve lojistik ağı yapısını değiştirmiş ve
geleneksel yapıdan uzaklaşarak farklı bir
biçimde uygulanmaya başlamasına neden
olmuştur. (ÖZTÜRK & DOĞAN, 2012)
4.1. E-Ticaretin Gelişimi ve Özellikleri
1995 yılından sonra dünya
genelinde internet kullanımının hızla
yaygınlaşmasıyla elektronik ticaret
gelişmeye başlamıştır. (YALÇIN,
2013) İnternetin ticarette kullanılmaya
başlaması ve buna bağlı olarak gelişen
elektronik ticaret kavramının oluşmasının
ardından, tedarikçiler, üreticiler, dağıtıcılar
ve müşteriler birbirlerine daha da
yaklaşmışlardır. (CAN, 2011)2000 yılından
sonra genel olarak dünyada ticaretin
serbestleşmesi eğimiyle birlikte e-ticaret,
bilgi paylaşımını ve ticareti kolaylaştıran
teknolojik gelişmelerden biri olarak
yaygınlaşmıştır. (YALÇIN, 2013) E-ticaretin
tarihçesi Tablo 2 ile özetlenmektedir.
YIL
YAŞANAN GELİŞME
1979
Michael Aldrich online alışverişi icat eder.
1981
Thomson Holidays, İngiltere’nin ilk B2B online alışverişi yapar.
1982
Minitel, France Telecom tarafından tüm Fransa’da kullanıma sunulur. Online sipariş için
kullanılır.
1984
Gateshead SIS / Tesco ilk B2C online alışveriş ve Bayan Snowball, 72, ilk online müşteri
1987
Swreg yazılım ve shareware satmaya başlar. Yazılımcılar, elektronik hesapları üzerinden
ürünlerini online satabilirler.
1990
Tim Berners-Lee, ilk web tarayıcısı “WorldWideWeb”i bir NeXT bilgisayar kullanarak yazar.
1993
Mosiac web tarayıcısının yayınlanması.(1997’de geliştirilmesi ve teknik desteği durduruldu)
1994
Netscape Ekim ayında Mozilla kod adıyla Navigator web tarayıcısını yayınlar. Pizza Hut
kendi Web sayfasından sipariş almaya başlar. İlk online banka açılır. Online çiçek satışı ve
dergi abonelikleri sunan girişimler başlar. Otomobil ve bisiklet gibi ürünler online alışverişe
sunulur. 1994’ün sonlarında, SSL şifreleme ile güvenliği arttırılmış Netscape 1.0 tanıtılır.
1995
Jeff Bezos Amazon.com’u kurar. 24 saat yayın yapan, reklamsız ilk internet radyo istasyonları, Radyo HK ve NetRadio yayına başlar. Dell ve Cisco ticari işlemler için Internet kullanımına girişir. eBay bilgisayar programcısı Pierre Omidyar tarafından AuctionWeb olarak
kurulur.
1998
Elektronik posta pulları Web üzerinden satın alınabilir ve indirilerek yazdırılabilir.
1999
1997’de 149 bin ABD dolarına satın alınan Business.com eCompanies’e 7.5 milyon ABD
dolarına satılır. Peer-to-peer dosya paylaşım yazılımı Napster kullanıma sunulur. ATG
Mağazaları Web üzerinden dekoratif ev ürünleri satmaya başlar.
2000 Dot-com krizi.
2002
eBay, PayPal’ı 1.5 milyar ABD dolarına satın alır. Niche perakende şirketleri CSN Mağazaları
ve NetShops ürünlerini merkezi bir portal yerine birkaç farklı adres yoluyla satmaya başlar.
2003 Amazon.com ilk kez yıllık kar açıklar.
2005
Youtube açıldı, 2006 yılında Google tarafından 1,6 milyar
dolara satın alındı.
2007
Business.com RH Donnelley tarafından 345 milyon ABD
dolarına satın alınır.
2007
ABD E-Ticaret ve online perakende satışları 2007’deki miktarın %17 üstüne çıkarak 204
milyar ABD dolarına ulaşır.
2008
ABD E-Ticaret ve online perakende satışları 2007’deki miktarın %17 üstüne çıkarak 204
milyar ABD dolarına ulaşır.
Tablo 2: Elektronik ticaretin tarihçesi
[Kaynak: UYGUR (2010) Sf.15]
32
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Drop shipping and in-transit merge
Distributor storage
with package carrier
delivery
Distributor storage with
last mile delivery
Manufacturer/distributor
storage with costumer
pickup
Retail storage with customer
pickup
İki basamaklı sipariş
iletimi olması ve uzun
mesafeler nedeniyle cevap süresi 1-2
haftadır.
‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır
Üreticinin depolama
yaptığı sistemlerden
daha hızlıdır.
Aynı gün veya ertesi gün
teslim yapılır.
Nakliyeci kullanılan
sistemler ile aynıdır. Fakat
mağazalarda depolanan
bazı ürünler için aynı gün
teslim mümkündür.
Mağazalarda depolanan
ürünler için aynı gün teslim
mümkündür.
Ürün
çeşitliliği
Fazladır.
‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır.
Üreticinin sahip olduğundan daha azdır.
Nakliyeci kullanılan
sisteme göre daha azdır
fakat mağaza satışına
göre daha çoktur.
Üreticinin veya perakendecinin depolama yaptığı
diğer sistemlerle aynıdır
Diğer tüm sistemlerden daha
azdır.
Ürün
bulunurluğu
Kümelenme nedeniyle
fazladır.
‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır.
Üretici depolamasından daha
maliyetlidir.
Tüm diğer dağıtım ağı
seçeneklerinden daha
maliyetlidir.
Üreticinin veya perakendecinin depolama yaptığı
diğer sistemlerle aynıdır.
Diğer tüm sistemlere kıyasla
uygulaması daha maliyetlidir.
Eve teslim olması
avantaj sağlarken farklı
firmaların ürünlerinin
ayrı ayrı teslim edilmesi sorun olabilir.
Farklı firmaların ürünlerinin
tek bir pakette teslim edilmesi nedeniyle ‘Fabrikadan
halka’ sisteminden daha
avantajlıdır.
‘Fabrikadan halka’
sisteminden daha
avantajlıdır.
Özellikle büyük hacimli
ürünler açısından çok
avantajlıdır.
Eve teslimat yapılmadığı
için diğer tüm sistemlere
göre müşteri deneyimi en
azdır.
Alışverişin müşteri
tarafından pozitif veya negatif algılanmasına bağlıdır.
Ürün üretildiği anda
pazara sunulur.
‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır.
Üretici bazlı sistemden daha hızlıdır.
Nakliyeci kullanımından
daha hızlıdır.
Üreticinin depolama
yaptığı diğer sistemlerle
aynıdır
Diğer tüm sistemlerden daha
uzundur bu süre.
Zordur ve bu durum
memnuniyet açısından
çok önemli olması
dezavantaj yaratır.
Üretici bazlı sistemde
olduğundan daha
kolaydır.
Diğer sistemlerde olduğundan daha kolaydır.
(Mağaza satış sistemi
hariç)
Zor olmasına rağmen
gereklidir.
Mağazaya gelerek sipariş
veren müşteriler için önemsiz olmakla birlikte internet
veya telefon yoluyla sipariş
verenler için uygulaması zor
olmasına rağmen gereklidir.
Üretici bazlı sistemde
olduğundan daha
kolaydır.
Diğer sistemlerde olduğundan daha kolaydır.
(Mağaza satış sistemi
hariç)
İade imkânı
Cevap
süresi
Drop shipping
Müşteri
deneyimİ
bulundurulur ve müşteriye direk olarak
perakendeci tarafından ulaştırılır.
5. Manufacturer/distributor storage
with costumer pickup: Ürünler, üretici
veya perakendeci tarafından depolanır;
müşteriler siparişlerini internet veya
telefon aracılığıyla verir ve siparişlerini
belli dağıtım noktalarına gidip alırlar.
6. Retail storage with customer pickup:
Ürünler, perakendeci mağazalarında
bulundurulur ve müşteri siparişini
internetten, telefonla veya direk
mağazaya giderek verir ve mağazadan
teslim alır. Geleneksel tedarik zinciri
sistemine en benzer sistemdir.
Görüldüğü gibi bu yeni altı sistem,
geleneksel lojistik ağı tasarımından
tamamen farklıdır. İnternetin yarattığı bu
değişimin ağ performansına olan etkileri
Tablo 2 ve Tablo 3’de performans kriterleri
esas alınarak birbiriyle kıyaslanmaktadır.
Tablo 2’de sistemlerin performanslarını
müşteri memnuniyeti açısından
değerlendirilirken Tablo 3’de performans
kriterleri maliyet bazlıdır. Tablolardan
da açıkça görüldüğü gibi her sistemin
avantajları ve dezavantajları vardır.
Seçim yaparken önemli olan nokta ise
firmanın yapısına ve sunduğu ürünlere en
uygun olan sistemi seçmektir. Böylece
bazı dezavantajlar da seçilmiş olmakla
birlikte asıl olan yakalanan rekabetçi
avantajlardır.
Pazara
girme
süresi
ve isteklere zamanında karşılık verebilme
özelliği elde edilmiştir. (CAN, 2011) Aynı
zamanda müşterilerin bilgi edinmesi
de kolaylaşmıştır. İnternet kullanan
tüketiciler, bu yolla ürünler ve markalar
hakkında kapsamlı bir şekilde araştırma
yapabilmektedirler. (HAWKINGS,
MOTHERSBAUGH, & BEST, 2007)
Araştırma yapmanın kolaylaşması sonucu
insanlar, daha fazla kıyas yapar hale
getirmiştir. Böyle bir ortamda müşteri
memnuniyeti firmanın geleceğini belirler
niteliktedir.
Sunil Chopra ve Peter Meindl
internetin sağladığı kolaylıklar ile ortaya
çıkan modern lojistik ağı tasarımlarını altı
ana başlıkta incelemişlerdir:
1. Drop shipping (Fabrikadan halka):
Ürünler, üretici tarafından müşteriye direk
olarak ulaştırılır.
2. Drop shipping and in-transit merge:
Farklı firmalardan gelen ürünler,
nakliyecide tek bir paket haline getirilir ve
müşteriye ulaştırılır.
3. Distributor storage with package
carrier delivery: Ürünler, üretici tarafından
fabrikada depolanmaz; perakendeci
depolarında bulundurulur ve müşteriye
nakliyeci aracılığıyla ulaştırılır. (Ürünlerin
depolarına gelişi ise ‘fabrikadan halka’
sistemiyle sağlanır.)
4. Distributor storage with last mile
delivery: Ürünler, perakendeci depolarında
www.sat inalmadergisi.com
Sipariş
görünürlüğü
Firmaların tedarikçilerine ve
müşterilerine gerçek zamanlı, kolay ve
düşük maliyetlerle ulaşmasını sağlayan
(ÖZTÜRK & DOĞAN, 2012) internet ve
gelişen teknoloji, firmaların birbirleriyle
kolaylıkla haberleşebildikleri ve lojistik
süreçlerini planlayabildikleri sistemler
hazırlamalarına ortam yaratmaktadır.
(CAN, 2011) E-ticaret; 1 reklam ve pazar
araştırması; 2 sipariş ve ödeme; 3 teslimat
olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır.
(YALÇIN, 2013)
E-ticaret sayesinde tedarikçileriyle,
zincirde oluşan bilgiyi uyumlu bir şekilde
paylaşan işletmeler, bunun getirisi olarak
tedarik zincirlerinin lojistik ihtiyaçlarının
optimizasyonunu daha bilimsel ve kolay
yapar hale gelmişlerdir. (CAN, 2011)
Böylece işletmelerin operasyonlarını
merkezileştirmesi, yöneticilerin tedarik
zincirindeki zayıf noktaları aynı anda
bulmaları ve düzeltmeleri olanaklı hale
gelmiştir. (BERKMAN, 2011)
4.2. İnternet Tabanlı Lojistik Ağı
Tasarımları
İnternet sayesinde tedarik zinciri
kısalmış, üreticiler tüketicilerine aracılar
olmaksızın ulaşabilir hale gelmişlerdir.
Müşteri ilişkileri, web sayfaları kanalıyla
interaktif hale gelmiş ve müşteri profilleri
sayesinde veri toplama kolaylaşmıştır.
Ayrıca siparişlerin izlenebilirliği sağlanmış
www.b u y ernet work.net
Uygulaması zor
ve maliyetlidir.
‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır.
‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır.
Tablo 3: Ağ yapısını etkileyen müşteri hizmetleri
Mağazalardan ürünler
teslim
alındığı için iade işlemleri
de
daha kolaydır.
Mağazaya gelerek sipariş
veren müşteriler için önemsiz olmakla birlikte internet
veya telefon yoluyla sipariş
verenler için uygulaması zor
olmasına rağmen gereklidir.
[Kaynak: CHOPRA & MEINDL (2007) Uyarlanmıştır.]
33
Drop shipping
and
in-transit merge
Distributor
storage with
package carrier
delivery
Distributor storage
with last mile
delivery
Manufacturer/distributor storage with
costumer pickup
Retail storage with
customer pickup
Maliyet avantajı,
talebin az fakat
ürün değerinin
yüksek olması
halinde sağlanır.
Talepte kümelenme olması
istenir.
‘Fabrikadan
halka’ sistemiyle
aynıdır.
Üreticinin
depolama
maliyetlerinden
daha fazladır.
Nakliyeci kullanılan
sisteme göre maliyetler daha fazladır.
Depolama merkezlerinin konumuna göre
diğer sistemlerle benzer
maliyetlere sahiptir.
Depolama maliyetleri diğer tüm
sistemlerden daha
fazladır.
Maliyetler, mesafelerin fazla olması
nedeniyle çok
yüksektir.
‘‘Fabrikadan
halka’ sisteminden daha
avantajlıdır.
Üreticinin taşıma maliyetlerinden daha azdır.
Tüm diğer dağıtım
ağı seçeneklerinden daha maliyetlidir.
Nakliyeci kullanarak
ürün taşıma maliyetlerinden daha azdır.
Diğer tüm sistemlerden daha azdır.
Maliyet avantajı
talepteki kümelenme nedeniyle
sağlanmaktadır
Maliyetler,
‘Fabrikadan
halka’ sistemine
kıyasla nakliyeci
için daha fazla
iken müşteriler
için daha avantajlıdır.
Üreticinin maruz
kaldığı maliyetlerden daha
fazladır.
Mağazada satış
yapılan sistemlere göre avantajlı
olmasına rağmen
diğer sistemlere
göre daha maliyetlidir.
Yeni depoların inşa edilmesi gerekiyorsa maliyetler çok yüksektir. Var
olan tesisler kullanılırsa
avantaj sağlanabilir
fakat mağazalarda da
stok bulundurulacağı
için maliyetler fazladır.
Diğer tüm sistemlerden daha
fazladır. İnternet
veya telefon
yoluyla alınan
siparişler nedeniyle mağazalarda
bulundurulan stok
miktarı yüksek
olabilir.
‘Fabrikadan halka’ sisteminden
daha fazla
yatırım gerektirir.
Üreticinin depolama yaptığı sistemlerden daha
basit bir sistem
gerektirir.
Nakliyeci kullanılan
sistem maliyetler ile
aynıdır.
Büyük yatırımlar gereklidir.
İnternet veya telefon yoluyla alınan
siparişler için
yatırımlar gereklidir
Bilgi
Tesisler ve depolama
Drop shipping
Stoklar
www.b u y ernet work.net
Taşıma
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Üretici ile perakendecinin
uyumlu olabilmesi
iletişime yapılacak
büyük
yatırımlara bağlıdır.
Tablo 4: Ağ yapısını etkileyen maliyetler
www.sat inalmadergisi.com
Gülay EROL
[email protected]
[Kaynak: CHOPRA & MEINDL (2007) Uyarlanmıştır.]
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER
ENSTİTÜSÜ
TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİ
YÜKSEK LİSANS
PROGRAMI
Yüksek Lisans,
Yüksek Hedefler !
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
34
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Bu sayfayı
K
I
D
R
I
Y
A
E
Z
İ
S
Sat ınal m a D e rgi s i Re kl a m A l a n l a r ı Ha kk ın da Bi lg i
d e rgi @ s a ti n a l m a d e rgi s i .co m
35
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Dış tİcaret uzmanından
Uluslararası Satınalma
tÜyoları
FOB mu CIF mİ?
A l i K A R TA Ş / D ı ş T i c a r e t Yö n e t i m D a n ı ş m a n ı
Milyar dolarlarca iş hacminin olduğu dış
ticarette satın alma yaparken FOB teslim şekline
göre mi mal alacağız? CIF teslimi şekline göre mi
mal alacağız? Teslim şekline göre mal almak ne
demek? ve bana ne kazandırır ne kaybettirir. Bu
yazımızda bu sorulara cevap vereceğiz.
İsterseniz öncelikle FOB ne demek CIF ne
demek onlara kısaca değinelim.
Ürününüzün fiyatı kaç para? Bu soru yurt
içi ticarette içinde bulunduğunuz fiziksel veya
ticari havaya göre normal bir alıcı olduğunuz ve
ürünün fiyatını merak ettiğiniz algısı oluşturabilir.
Ama dış ticarette Ürününüzün fiyatı kaç
para? Sorusu sizin ya işi bilmediğinizi, ya dış
ticaret yapmadığınızı, ya da işinizde kurallara çok
hakim olmadığınız algısını doğurur.
Neden mi? Çünkü dış ticarette bir malın
fiyatı teslim şekline göre belirlenir. Dolayısıyla
bir malın fiyatını sorarken Ürününüzün EXW
fiyatı kaç para? FOB fiyatı kaç para? CIF fiyatı
kaç para? Ya da ddp fiyatı kaç para denmelidir.
İncoterms 2010 a göre 11 tane teslim şekli
belirlenmiştir. Dolayısıyla incoterms 2010 a göre
ticaret yapıyorsak bir ürünün 11 tane ayrı fiyatı var
demektir. FOB fiyatınız kaç para sorusu sizin işi
bildiğinizin ve ciddiye alınması gerekli bir alıcı
olduğunuz ispatıdır.
Teslim şekli 11 tane, ürününde 11 fiyatı var.
peki şimdi dünya ticaretinin en popüler teslim
şekillerinden olan FOB ve CIF’i karşılaştırarak
ithalat satın alması yaparken FOB mu? CIF mi?
Satın alma yapmalıyız a cevap verelim.
FOB teslim şekli satıcının malları kendi
ülkesinde gümrüklemesi yapılmış olarak ana
taşıma aracına teslim etmesini ve bu noktaya
kadarki tüm masraf ve sorumluluğu üstlenmesini
ön gören teslim şeklidir. FOB mal satan bir
satıcı malın maliyeti üzerine karını koyar. İhracat
gümrüğüne kadarki ara taşıma maliyetini ve
ihracat gümrükleme masraflarını ekler. Bu
masrafların toplamı FOB teslim şekline göre satış
fiyatını oluşturur.
CIF teslim şekli ise FOB teslim şekline
ek olarak ana taşıma ücretini (limandan limana)
ve sigorta ücretini (dar kapsamlı) de satıcının
ödemek zorunda olduğu teslim şeklidir.
Özetle FOB+navlun+sigorta=CIF teslim şeklini
oluşturmaktadır.
Şimdi FOB mu? CIF mi? Mal alacağız.
Bu kararı vermek için hangi analizi yapmamız
gerekiyora cevap verelim.
Öncelikle ithalat satın alma yaparken
satıcıdan hem FOB hem CIF fiyat istememiz
gerekiyor. Bu iki fiyat elimize ulaştıktan sonra bir
alternatif CIF fiyat analizi yapıyoruz.
Alternatif CIF fiyat nasıl oluşturulur.
CIF=FOB+navlun+sigorta ise bizde satıcıdan FOB
ve CIF fiyat aldığımıza göre, elimizde FOB fiyat
var. O halde yapılacak ilk iş navlun ve sigorta
fiyatı almak ve elimizdeki FOB fiyata ilave ederek
CIF fiyat oluşturmak. Sonrasında satıcıdan
aldığımız CIF fiyat ile bizim oluşturduğumuz
alternatif CIF fiyatı karşılaştırmak.
Alternatif CIF fiyatımız satıcının verdiği
CIF fiyattan düşükse malı FOB alıp nakliyeciyi
satıcıya yönlendiriyoruz.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Ama satıcının CIF fiyatı düşük ise satıcının
CIF fiyatını kabul etmek mantıklı gözükse
de bu fiyatı kabul etmeden önce yapmamız
gereken bir araştırma var. Satıcıya bu CIF fiyatı
oluştururken hangi nakliyeciden fiyat aldıklarını
ve nakliyecinin Türkiye’deki acentesine ait bilgileri
bize göndermesini istiyoruz. Nakliyecinin Türkiye
acentesine ait bilgiler tarafımıza ulaştığında ise
acenteye yazılı olarak malların Türkiye’ye geldiğinde
alacakları lokal masraflarının (ordino masrafları)
ortalama olarak hangi fiyat aralıklarında olduğunu
yine tarafınıza yazılı olarak bildirmelerini talep
ediyoruz.
Nakliyecinin Türkiye’deki acentesi bize lokal
masrafları yaklaşık olarak bildiriyorsa (faks veya
mail yoluyla yazılı olarak) bu CIF mal alarak kar
sağlayabileceğimiz ve güvenli bir ticaret yaptığımızın
sonucunu doğuracaktır. Güvenle CIF alabilirsiniz.
Nakliyecinin Türkiye acentesinin size lokal
masraflar konusunda
- gemi gelmeden bilgi veremiyoruz,
- masraflar gemi ve limana göre farklılık
gösteriyor,
- ortalama lokal masraflarımız hakkında bilgi
veremiyoruz
gibi cevaplarının olması durumunda hazırlıklı
olun sizi bir tehlike bekliyor demektir. Bu durumda
kesinlikle CIF almaktan kaçınılmalı ve FOB fiyat ile
satın alma yapılmalıdır.
Peki bizi bekleyen tehlike neydi?
Ülkemizde çok kaliteli nakliye firmaları
bulunmaktadır. Bunlar altyapı ve üstyapı yatırımlarını
tamamlayarak gerek ücret gerekse de kaliteli hizmet
üretmek noktasında dünya standartlarını yakalamış
işletmelerdir.
36
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Bu durum nakliyecinin hesap bilmezliği bize
ne dediğinizi duyar gibiyim.
Zararına navlun fiyatı verip işi alan nakliyeci
malları getirip limana teslim ettikten sonra malları
gümrükten teslim alabilmeniz için gerekli olan
ordinoyu hazırlamakta ve size ordinonuzun hazır
olduğunu bildirmektedir. Siz ordino masraflarını
(lokal masraflar) sorduğunuzda ise piyasa
normallerinin 20, 30 katını bulan lokal masraflar
talep etmektedirler. Siz bu duruma itiraz edip her
ne kadar mahkeme vb. yollara gitmek isteseniz
de serbest piyasa ekonomisinde olduğumuzu ve
satıcının ürün veya hizmetine fiyat koymada özgür
olduğunu hatırlatırız. Bununla birlikte mahkeme
sürecinin başlaması 2,3 ay sürmekte fabrikanız
için acil olan malları gümrükte bekletmeye üretim
planlamanın tahammülü bulunmamaktadır.
Aslında mallarınızın gümrükte uzun süre
beklemesi nakliyecinin de işine gelmemektedir.
Ama firmanızın malları gümrükte bekletmek için bir
tahammül eşiği genelde olmadığından biran önce
nakliyeciyle orta yol bulunulmaya çalışılmaktadır.
Etik olmayan bir nakliye firması ile lokal
masraf pazarlığı bir yandan sürerken bir yandan da
hala neden malların fabrikaya ulaşmadığının, ( birde
daha gümrükleme işlemlerine bile başlamadığınızı
bilseler) izahını vermek, lokal masrafları 20,30 kat
fazla ödemek zorunda kalmanın hoşnutsuzluğu,
daha doğrusu kapitalizin şapkası altında göz göre
göre dolandırılıyor olmanın acısı…
Aynısını yaşadık dediğinizi de duyar gibiyim.
FOB mu? CIF mi?
Analiz etmeden karar vermeyin. Karlılık için,
işletmeniz için, sinirleriniz için.
Sektöre yeni girmek isteyen firmalar gerek
fiyat gerekse de hizmet kalitesi olarak sektör
ortalamasını yakalayamamakta ve ya daha çok
çalışıp caba sarf etmekte, ya havlu atmakta ya
da etik dışı ticari faaliyetlerde bulunmaktadır. Sık
sık isim değiştiren veya kapanıp yenisi açılan bu
firmaların etik dışı dediğimiz faaliyetleri nelerdir?
Etik dışı faaliyetlerden biri navlun fiyatlarını
maliyetin çok çok altında zararına satıcı firmalara
teklif etmeleridir. Satıcı bu düşük navlunla CIF fiyat
hazırlamakta ve size göndermektedir. Siz gelen CIF
fiyatla kendi oluşturduğunuz alternatif CIF fiyatı
karşılaştırdığınızda satıcının CIF fiyatı düşük olduğu
için şirketinize kar ettirmek adına satın almayı CIF
teslim şekline göre yapmaktasınız.
A l i K A R TA Ş
Dış T icaret Yö neti m D anı ş m anı
Ddp Gümrük M üş av i r li ği L td. Ş ti .
ali@ddp. com . tr
37
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Metin SÜRÜCÜ
UZAKDOĞU’DAN
YAPILAN TEKSTİL
ÜRETİMİ
Son yıllarda devlet desteği
ile artan markalaşma akımları ile
ülkemizde hazır giyim sektöründe
çok fazla hareketlenmeler olmuştur.
LC WAIKIKI, DEFACTO, MAVI,
COLIN’S, DAMAT, KIĞILI ve LTB
gibi markalar bu akımın etkisi ile
mağazacılık yatırımlarını arttırıp
markalaşma süreçlerini tamamlamaya
bağlamışlardır. Artık bir sektörde
hatırı sayılır bir bilinirliği ve adı olan
bu markalar, ürünlerinin tedariğini
sağlayacak üretim tesisleri ve fabrikalar
arama yoluna çıkmışlardır.
Özellikle 1990 soğuk
savaşından sonra 15 yılda ülkemizde
görülen 2 krizde (2001 ve 2009)
insanların alım gücü düşmüş ve
hazır giyim sektör üzerindeki fiyatları
aşağı çekme baskısını arttırmıştır.
Bu noktada daha ürün tedariği
sağlanabilecek yerler araştırılmış ve
LC Waikiki, Colin’s, Mavi gibi markalar
2000’li yılların başında yurt dışında
yeni üretim yerleri bulabilmek için
yerler araştırmaya başlamıştır. Bu
bağlamda Çin, Bangladeş, Vietnam,
Sri Lanka, Kamboçya, Pakistan ve
Hindistan gibi ülkelere giderek ofisler
kurmuşlardır. Hatta LC Waikiki
Bagladeş ve Sri Lanka’da fabrikalar
açmıştır. Buradaki ofisler ve fabrikalar
ürünlerin kontrollerinin ülkemize
gelmeden üretim aşamasında in-line
olarak sağlamıştır. Bu sayede markanın
istenen kalite standardı fabrikalara
öğretilmiş ve devamlılığı sağlanan ve
sürekli artış dâhilinde olan bir üretim
durumu gerçekleşmiştir.
Temmuz 2011 yılına gelindiğinde
Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’deki
tekstil üretimindeki istihdamı korumak
için yurtdışından gelen tüm tekstil
ürünlerine ek gümrük vergisinin
konulmuştur. Bu vergi Türkiye’de
konumlanmış ve Uzakdoğu’da
üretim yaptıran tüm markaların
gelecek planlarını sorgulamalarına ve
yatırımlarını denetlemelerine neden
olmuştur. Bazı markalar yurtdışı
yatırımlarını askıya almış fabrikalarını
kapatma yoluna gitmiştir.
Ülkeler bazlı değişen vergi
oranları nedeniyle bazı ülkelerdeki
üretimlerini minimum seviyeye
çekmelerine neden olmuştur. Özellikle
Çin’e konulan %30 ile Pakistan’a
konulan %27 ek vergiler özel ürünler
dışında (suni deri ve özel üretim tekstil
ürünleri) bu ülkelerden direk ürün
alınımını en aza indirmiştir.
LC Waikiki ve Defacto gibi
markalar yüksek ek vergili ülkelerdeki
üretimlerini en alt düzeye çekerken o
ülkelerdeki üretilen özel kumaşların
dikim işlemleri için kendi teknik
ekibinin yardımıyla Bangladeş (ek
vergi; %17) ve Mısır’ı (ikili anlaşma
gereği Türkiye-Mısır arasında hiçbir
vergi uygulanmamaktadır.) kullanmaya
başlamışlardır. Özellikle kumaş üretim
kaliteleri çok iyi olan Çin ve Pakistan’da
üretilen pantolonluk gabardin ya da
denim kumaşlar ile gömleklik ekose
ve viskon kumaşlar buralardan bu
iki ülkeye yollanıp buralarda dikimi
Bangladeş ve Mısır’da yapılıp daha
ucuz vergiler ile Türkiye’ye getirilmesi
sağlanabilir.
Son dönemlerde Kamboçya
triko anlamında büyük yatırımlar
yapmıştır. Büyük ölçekli üretimle için
hala gerekli teknik özellik ve devamlılığı
sağlayamamaktadır.
Özellikle dikim kalitesi
anlamında Uzakdoğu’nun en iyi ülkesi
Sri Lanka’dır. Ancak buradaki kalitenin
yüksekliği, maliyetleri ve büyük
markaların daha iyi fiyatlarla buralarda
üretim yaptırmalarına neden olmuştur.
Son yıllarda içe kapanıklığını
bitiren Hindistan’da kendi yöresel
tasarımları sayesinde tekstilde önemli
bir atılım yapmıştır. Özellikle etnik
özellikli kumaşlardan yapılan ürünleri
rahatlıkla buradan temin edebiliriz.
Vietnam işçilik maliyetlerinin
düşük olması yanında hala gerekli
kapasite gelişimini sağlayamamıştır.
Bir de buna eklenen %27’lik ek vergi
üretimin Bangladeş’e kaymasına neden
olmuştur.
Bangladeş’teki eğitim düzeyinin
düşüklüğü teknik özellikli komplike
ürün alınımını zorlaştıran bir sebeptir.
Buda Bangladeş’te daha çok teknik
özellik gerektirmeyen ve insanı iş
gücüne ihtiyaç duyan örme, triko
ve konfeksiyon alanında gelişimini
sağlamıştır. Hatta şu an itibari ile
triko üretimde dünyanın en iyi ülkesi
konumundadır. Eğitim düzeyinin düşük
olması nedeniyle istenilen kalitenin
alınabilmesi için fabrikalarda yoğun
in-line kontroller gerekmektedir. Ayrıca
Uzakdoğu’daki Çin dışındaki tüm
ülkelerde yalan söylemek çok kolaydır.
Bu kontroller üreticilerin sözlerinin
doğruluğunu da bize kanıtlayabilir.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Bangladeş’te geçen yıl bir
fabrika binasının çökmesi sonucu
1000’ den fazla işçi hayatını kaybetti.
Bu olaydan sonra ayaklanan tekstil
işçileri hükümete baskı yaparak
işçi maaşlarının min.%72 arttırılması
sağladı (40-100 USD bandından 70200 USD bandına çıkardı). Ayrıca bu
binanın enkazında bir sene önce bu
binada üretim yaptıran LC Waikiki’nin
depoda kalmış etiketlerinin basında
yansıması nedeniyle Dış İşleri
Bakanlığı Türk markaları üzerinde
baskılarını arttırdı. Bu bağlamda tüm
üreticilerin sosyal denetim firmaları
tarafından denetlenip gerekli uygunluk
belgelerini (BSCI, WRAP, SGS &
OEKO-TEX, v.b.) almaları sağlanmalıdır
Bangladeş’te diğer bir sorun,
üreticilerin size verdiği bant planlarına
uymamasıdır. Örneğin yapılan anlaşma
ile sürekli olacak şekilde size 5 bant
vereceğini söyleyen bir üreticiyi sürekli
kontrol etmezseniz 10 dolar sent fazla
veren başka bir müşteriye bandını
açabilir. Bu durum sizin ürününüzü
zamanında alamamanıza neden
olur. Bu noktada o fabrikada sürekli
hem kalite hem de verilen sözlerin
doğruluğunun kontrolü için kalite
kontrolcüler bulundurmak gerekir.
Uzakdoğu’da üretim yaptırmak
isteyen firmalar, tüm ürünlerini tek bir
yerden çok büyük kapasiteli üretim
yerlerinden almak yerine daha küçük
ölçekli yerleri tercih etmelidir. Büyük
firmaların üretim maliyetleri her
zaman daha fazladır. Ayrıca bu üretim
tesislerinde bizim markamızdan daha
büyük ve ölçekli markalarda (Levi’s,
ZARA, H&M, v.b.) üretim yaptırabileceği
için en ufak yaşanabilecek bir krizde
bizi 2. Plana atabilir. Bu durumda
ürünlerimizi plan dışı geç alabiliriz.
Daha küçük ölçekli yerlerin en büyük
müşterisi biz olacağımız için yaşanan
en ufak bir sorunda ilk öncelik
biz olacağız, sorunları minimize
edebileceğiz.
38
Mısır’daki son yaşanan
politik gelişmeler ithalat işlemlerinde
sıkıntılara neden olabilmektedir. Bu
noktada rüşvet yemeği seven Arap
gümrük memurlarına dikkat etmek
gerekir.
Mısır’da verginin sıfır olması
ile sadece navlun parası ödeyerek
ürünleri Türkiye’ye getirebiliriz.
Burada ayrıca RO-RO yüklemeler
1 haftanın altında depoya ürün
sokmamızı sağlayabilir. Ancak Arap
patronların parasal anlamda çok
plansız olması nedeniyle Back To
Back L/C açılmalarında çok isteksiz
davranmalarına neden olmaktadır.
Üretim yeri seçiminde ve planlarında
bunlara çok dikkat etmek gerekir.
Mısır’daki tekstilin gelişimini
Amerikan markaların yatırımları
sağlamıştır. Ancak Amerikan markaları
alınan her ürünün hammaddesinde
%10 İsrail menşei kullanılmasını
şart koşması nedeniyle bu ülkede
tekstil yan malzemeleri ( karton,
poşet, etiket ve düğme) sanayinin
burada gelişmemesine neden oldu.
Mısır’da bulunan ufak tedarikçilerde
istenilen kaliteyi hiçbir şekilde
sağlayamamaktadır. Bu noktada
Mısır için gerekli bu malzeme
organizasyonunu ya Uzakdoğu
için yapılan organizasyonla ya da
Türkiye üzerinden üretim aşamaları
geçilmeden yapılması sağlanmalıdır.
Uzakdoğu’da sezonsal
olarak üretim tarihleri bellidir. Yılı
iki sezon olarak düşündüğümüzde
yaz üretimlerine bir önceki yılın en
geç temmuz sonu başlayıp, en geç
şubat sonu bitirmiş olmamız kış
üretimine martta başlayıp en geç
eylül başı bitirmiş olmamız gerekir.
Buna istinaden de kumaş ve iplik
blokasyonları 4 ay (ham kumaş
ve iplik üretimi başlar), tek renk
kumaşların boyaması ve ekose kumaş
dokuması 2 ay önceden başlanmalıdır.
Aradaki mesafeden dolayı kumaş
tedarik süreleri( Pakistan ve Çin’den
Bangladeş ve Mısır) 15-23 gündür.
Planlamalarda buna dikkat ederek
hareket edilmelidir. Ayrıca fiyatlamaları
tüm markalardan önce yapmak
üreticilerin fabrikalarında ilk olmak
elimizi güçlendirir. Elinde üretim
bulunmayan üretici mecburen fiyatları
aşağı yönlü çekecektir. Örneğin
trikoda ölü sezon Ocak ve Şubat
sezonudur. Hiçbir marka bu dönemde
üretim tercih etmez. Eğer basic
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
olarak kabul edilen ve markanın her
zaman sattığı kaliteleri bu dönemde
ürettirirsek üretim sezonu olan mart
Mayıs ve Haziran ayına göre çok çok
iyi fiyatlara üretim yaptırabiliriz.
Yurt dışında üretim yaptıracak
tüm markalar model bazlı değil sezon
bazlı hareket etmelidir. Bilindiği gibi
adet arttıkça fiyat düşer. Model olarak
az olan ancak sezonsal olarak çok
büyük adetlerin elde edileceği bir
paket program olarak planlamalar
yapılmalıdır. Örneğin 3 fabrikadan
alınacak milyon metrelik aynı
özellikteki bir kumaşı tek fabrikaya
indirgemek ve fiyatta alınacak 5 dolar
sent’lik indirim binlerde dolar kar
getirebilir. Ayrıca Uzakdoğu firmaları
devamlılık arttıkça müşterilerine
olan güveni artar ve fiyatta aşağı
doğru esnemeler yapabileceği
unutulmamalıdır.
Uzakdoğu ve Mısır
üretimlerinde en önemli noktalardan
biri üretilecek modelin adet miktarıdır.
Her model değişiminde bantta
kaybedilen zaman Türkiye’de yarım
günün altındayken, Uzakdoğu’ da
1 güne kadar çıkmaktadır. Adet
miktarının azlığı ürünlerin bant
değişiminde kaybedilen zamandan
dolayı sabit gideri arttıracağından o
modelin işçilik maliyetini arttıracaktır.
Bu noktada mümkün olduğunca büyük
adetli ürünler yurtdışı üretimlerinde
tercih edilmelidir. Adet arttıkça sabit
maliyetler Türkiye’ye oranla çok fazla
düşmektedir.
Metin SÜRÜCÜ
S our ci ng & Y ı kam a Uz m anı
O z on G i yi m S an. v e T i c. A. Ş .
(D EFAC T O )
m eti n. s ur ucu@defacto. com . tr
39
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
GÜMRÜKLER TEŞKİLATI VE
GÜMRÜK MÜŞAVİRİ
R e c a i K A R A K A Z A N C I / Gümrük Müşaviri
Bu yazı dizimize
başlarken tüm okuyucumuza
saygılarımı ve sevgilerimi
sunuyorum,
Başlangıçta Kısa
Tanıtımlarla yazılarıma
başlayacağım Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı, Alt birimleri
ve Gümrük müşaviri kimdir
kime Gümrük müşaviri denir.
Gümrük Deyince
Anadolu Beyliklerinden Osmanlı
İmparatorluğuna Ve Oradan da Türkiye
cumhuriyeti Devletine kadar gelen bir
geçmişe sahiptir.
Lozan Antlaşmasıyla Birlikle
İlk Gümrük Kanunu 1929 yılında 1499
sayılı “ Gümrük Tarifesi Kanunu”
Oluşmuş ve aynı yıl 1510 sayılı Kanunla
“Kaçakçılığın Men ve Takibi Kanunu”
yürürlüğe girmiştir.
Daha sonraki yıllarda
Kaçakçılıkla mücadelenin daha
etkin olmasının sağlamak amacıyla
yarı askeri nitelik taşıyan “ Gümrük
Muhafaza Umum Komutanlığı “
kurulmuştur. İlerleyen yıllarda bu
komutanlık kaldırılmış yerine Gümrük
Muhafaza Müdürlüğünü kurulmuş ve
günümüze kadar bu isimle anılmıştır.
1932 yılında bu teşkilatlarımız
O zamanki adıyla Maliye bakanlığına
bağlı Tekel İ-dare ve işletmelerine
başlanarak kuruluş işlemleri
tamamlanmıştır.
1948 yılında yürürlüğe konulan
Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel
Anlaşması (GATT) sağlanarak
Gümrük formalitelerinin ve mevzuatın
uyumlaştırılması sağlanmış 1950
yılında Brüksel de Gümrük iş birliği
konseyi kurulmuş ve Ülkemiz ilk üyeleri
arasında yer almıştır.
Kısaca Gümrük işleri ve teşkilatı
geçmişte olmuş bugün de var yarında
olacak demektir.
Türkiye Gümrük Teşkilatı Merkez
Birimleri , Bölge Müdürlükleri ve Gümrük
Müdürlükleri olarak sıralayabiliriz.
GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ
MESLEĞİNİN TARİHSEL SÜRECİ
Gümrük Müşavirliği ülkemizde
1909 yılından 1999 yılına kadar 90
yıllık tarihsel sürecinde Gümrük
Komisyonculuğu adı altında kanunlarla
varlığını sürdüren bir meslek olmuştur.
Gümrük Komisyoncuları ile
ilgili Talimatname 1909 yılında
hazırlanmış ve 01 Temmuz 1909
GÜMRÜK TEŞKİLATI MERKEZ
tarihinde yürürlüğe girmiştir.
BİRİMLERİ
yayınlanan 252 sayılı 25.06.1909
Ana Hizmet Birimleri
tarihli genelge ile de, Gümrük
Gümrükler Genel Müdürlüğü
Komisyoncularının 01 Temmuz
Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü
1909 tarihinden önce Gümrük
İç Ticaret Genel Müdürlüğü
İdaresinden ruhsatname
Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü
almaları, bu belgeyi almayanların
Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi
01 Temmuz 1909 tarihinden
Genel Müdürlüğü
itibaren gümrüklerde iş takip
Esnaf ve Sanatkarlar Genel Müdürlüğü
edemeyecekleri belirtilmiştir.
Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü
Bu dönemden önce
AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü
gümrüklerimizde isteyen kişiler ve
Tasfiye Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Gümrük Komisyoncuları serbestçe
Danışma Ve Denetim Birimleri
iş takip edebiliyorlardı. Bu konuda
belirli bir kural ve uygulama
Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı
yoktu. Gümrük Komisyoncularının
İç Denetim Birim Başkanlığı
statülerinin tespit edilmesi,
Strateji Geliştirme Başkanlığı
görevlerinin, mükellefiyetlerinin
Hukuk Müşavirliği
belirlenmesi ve gerektiğinde
Yardımcı Hizmet Birimleri
kontrol edilmeleri için 01 Temmuz
Personel Dairesi Başkanlığı
1909 tarihinde yürürlüğe giren
Eğitim Dairesi Başkanlığı
Talimatname hazırlanmıştır.
Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı
gümrüklerimizde beyanname
Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı
Aynı dönemde ve 14 Ağustos 1909
Etik Komisyonu
tarihli Nizamname ile sistemine
TAŞRA TEŞKİLATI HİZMET
geçilmiştir.
BİRİMLERİ
Beyanname beyan sahibini
Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlükleri
gümrük idaresine karşı hukuken
Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüklerine
bağlayan bir belge niteliğindedir
Bağlı Gümrük Müdürlükleri olarak sıralayve düzenlenmesi de teknik bir
abiliriz.
konudur.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Ancak; bu uygulama güç ve
eşyanın çekilmesi için zaman kaybına
neden oluyordu. Beyanname sistemine
geçilince, bu konuda zaman kaybı
önlenmiş ve mükelleflerce Gümrük
Komisyoncularına daha çok ihtiyaç
duyulmuştur.
Aynı dönemde gümrüklerimizde
gümrük mevzuatı açısından da
önemli düzenlemeler yapılmıştır.
Bu düzenlemelerin yapılmasının
başlıca nedenlerinden biri 1914’de
Kapitülasyonların kaldırılmasıdır.
Kapitülasyonlar kaldırılınca,
diğer konularda olduğu gibi,
gümrüklerle ilgili olarak da yeni
düzenlemeler yapılması gerekli
görülmüş ve bu konuda bazı kanunlar
ve nizamnameler hazırlanmıştır.
Ayrıca, yeni bir gümrük
tarifesi hazırlanması için gerekli
çalışmalar yapmak üzere bir komisyon
kurulmuştur. Komisyon yaptığı
çalışmalar sonucu sistematik ve
spesifik nitelikte gümrük tarife tasarısı
hazırlanmıştır. Tasarı 10.03.1916
tarihinde kanunlaşmış ve 01.09.1916
tarihinde yürürlüğe girmiştir. Daha
önce gümrüklerimizde, gümrük vergisi
uygulamasında spesifik sistem değil,
kıymet sistemi uygulanıyordu.
Söz konusu tarifenin yürürlüğe
girmesinden sonra gümrük işlemleri
açısından da yeni gümrük kanununun
hazırlanması uygun görülmüştür.
Batılı ülkelerin gümrük kanunları
da incelenerek 11 Nisan 1918 tarihli
gümrük kanunu 17.05.1918 tarihinde
yayınlanmış 17.11.1918 tarihinde de
yürürlüğe girmiştir.
Bu düzenlemeler sonucu
gümrük işlemlerini takip etmek ve
yazılı beyanda bulunmak çok daha
önem kazanmış ve 1909’da yürürlüğe
giren Gümrük Komisyoncuları
Talimatnamesi yeterli görülmeyerek,
1924’te 168 sayılı 16 Ocak 1924 tarihli
Kararname ile yeni bir Gümrük
Komisyoncuları Talimatnamesi
hazırlanmış ve yürürlüğe konmuştur.
Talimatnamede gümrük
işlemlerini takip edecek şahıslar tüccar,
tüccar müstahdemi, komisyoncu ve
40
maiyet memuru olmak
üzere dört sınıf olarak
belirtilmiştir.
Aynı
Talimatnamede Gümrük
Komisyoncusu olabilmek
için adayların diğer şartlar ile birlikte
yapılacak sınavda başarılı olmaları
gerektiği, sınavda başarılı olanlara
ruhsatname verileceği, ruhsatnamenin
verildiği tarihten itibaren gelecek
yılbaşına kadar geçerli olacağı ve
yılbaşından itibaren bir ay içinde
yenilenmesi gerektiği, yenilenmediği
taktirde ruhsatnamenin geçersiz
olacağı, bir yerde görev yapan
Gümrük Memuru istifa ederse, istifa
tarihinden itibaren üç yıl geçmedikçe
o yerde gümrük komisyonculuğu
yapamayacağı hususları da
belirtilmişti.
Ancak belirli bir süre sonra bu
Talimatname de yeterli görülmemiş
ve 19 Haziran 1927 yılında 1093 sayılı
Gümrük Komisyoncuları Kanunu
hazırlanmış ve 01.09.1927 tarihinde
yürürlüğe konmuştur. Bu Kanunla,
1924 tarihli Gümrük Komisyoncuları
Talimatnamesi’nin yürürlükten
kaldırıldığına dair bir madde mevcut
olmadığından, Talimatnamenin
Kanuna aykırı olmayan maddeleri de
yürürlükte kalmıştır.
5383 sayılı 11.05.1949
tarihli Gümrük Kanunumuzun
gerekçesinde, 16.01.1924 tarihli Gümrük
Komisyoncuları Talimatnamesi ile
1093 sayılı 01.09.1927 tarihli Gümrük
Komisyoncuları Kanunu’nun yeterli
olmadığı ve konunun Gümrük
Kanununda yer almasının uygun
olacağı belirtilmiştir.
Gerekçeye uygun olarak,
Gümrük Komisyoncularına ait kurallar
5383 sayılı Gümrük Kanunu’nun
133-142. Maddelerinde düzenlenmiş
ve 1093 sayılı Kanun ise yürürlükten
kaldırılmıştır.
Gümrük Kanunu’nun milletler
arası ticaretin ve ekonomik hayatın
icaplarını süratle karşılayabilecek
bir yapıya kavuşturulması ve
mükellefi tazyik eden yükümlerin
bertaraf edilmesi maksadıyla
19.07.1972 tarihinde 1615 sayılı yeni
Gümrük Kanunu kabul edilerek
01.02.1973 tarihinde yürürlüğe girmiş
bulunmaktadır.
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Gümrük Komisyoncularına ait
kurallar 1615 sayılı Gümrük Kanunu’nun
166-173. maddelerinde düzenlenmiştir.
Milli mevzuatımızda yansıtılan
Topluluk Gümrük Kodu T.B.M.M.’de
grubu bulunan tüm siyasi partilerin
mutabakatıyla 27.10.1999 tarihinde oy
birliğiyle kabul edilerek 4458 sayılı
Gümrük Kanunu olarak yasallaşmış,
ülkemiz gümrük sistemi ve dış
ticaretine uluslararası rekabette yeni
ufuklar açmıştır.
Ülkemiz Dış Ticaret ve
Gümrük Mevzuatına dair yürürlükte
bulunan 100’ü aşkın kanun,
kararname, yönetmelik, tebliğ ve
uluslararası anlaşma bulunmaktadır.
Geniş bir mevzuat bilgisini sınavla
ve mesleki birikimle ispatlayan
GümrükKomisyoncuları 4458 sayılı
Gümrük Kanunu ile mali ve kişisel
cezai sorumlulukları arttırılarak
Gümrük Müşavirliği ünvanı altında
ihdas edilmiştir.
Gümrük Müşavirleri dış ticaret
işlemlerinde bilgisine başvurulan, ülke
sanayi ve ihracatına sunulan gümrük
hizmetlerinin kalitesini yükselten,
sanayici, ihracatçı ve Gümrük İdaresi
ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü
ve güveni hakim kılan mesleki
disiplin ve saygınlığa önem veren
meslek mensupları olarak faaliyet
göstermektedirler.
Kamusal alanda hizmet
üreten Gümrük Müşavirleri, artık
Anayasamızın 135. Maddesinin
amir hükmü ve 4458 sayılı Gümrük
Kanunu’nun geçici 6. Maddesindeki
Kamu Kurumu niteliğinde meslek
kuruluşları olan Gümrük Müşavirleri
odaları altında örgütlenmek
istemektedirler.
Umarım bu yazımda bu kadar
tarih bilgisi sizleri sıkmamışımdır.
Bir sonraki yazımızda görüşmek
üzere hoşçakalın...
Recai KARAKAZANCI
G üm r ük M üş av i r i
M ar tı G üm r ük & L oj i s ti k
rk arakaz anci @m ar ti gum r uk. com . tr
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
41
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Kültürel Farklılıklar
Simge ERDAĞ
[email protected]
Global pazarlarla çalışmaya
başlarken saat farkı, dil ve para birimi
gibi öngörülebilen zorluklar yanında
daha az beklenilen fakat aşması
daha zor olan bir diğer konu kültürel
farklılıklardır.
Her ne kadar eğlence konusu
olabilecek durumlar yaratsa da, iş
hayatında maddi zararlara ve sözleşme
fesihlerine neden olabilecek yanlış
anlaşılmaları ortadan kaldırmak
için kültürel farklılıkları göz önünde
bulundurmak ve kabul etmek gerekir.
Lojistik veya tedarik zinciri
yönetiminde çalışanlar, global çevreden
dolayı mutlaka kültürel farklılıklarla
karşılaşacaklardır. Özellikle iş
ilişkilerinin başlangıç aşamasında bu
farklılıklar karşısında açık fikirli olmak,
her iki taraf için de karlı sonuçlar
doğurabilecektir.
Kültür’ün çocukluktan
başlayarak öğrenilen bir deneyim
olduğunu ve dolayısıyla farklı
kültürlerdeki insanları oldukları şekilde
kabul ederek daha yaratıcı ve doğru
kararlar verilebilir.
Global çevrede iş yaparken
sabır önemli bir yer alır. Örneğin,
batı kültürleri herhangi bir talebi
veya problemi ele alırken hıza
değer verirken, doğu kültürleri farklı
alternatifleri de değerlendirebilmek
için biraz yavaş hareket edebilirler.
Bu nedenle sabırlı olmayı öğrenmek
iş ortaklarınızın doğru kararları
verebilmesi açısından büyük önem
taşır.
Kültürlere göre farklılık gösteren
bir diğer unsur zamandır. Çoğu kültürde
bir toplantıya gecikmek saygısızlık
göstergesiyken örneğin İspanya
gibi bazı kültürlerde bu olağan bir
durum olarak görülür. Ayrıca, çalışma
saatlerinin gösterdiği değişiklikleri
de göz önünde bulundurarak kültürel
farklılıkların neden olabileceği
olumsuzluklar ortadan kaldırılabilir.
İş hayatı ve özel hayatın
konumlandırılması da kültürel
farklılıklar içerisinde yer almaktadır.
Çoğu kültürde iyi iş ilişkileri iyi kişisel
ilişkilerle yürütülürken Almanya gibi
bazı kültürlerde iş ilişkileri ile kişisel
ilişkiler arasında kesin sınırlar vardır.
Hediye vermek yada yemeğe
davet etmek birçok kültürde iş
ilişkilerinin önemli bir parçasıdır.
Örneğin, Japon kültüründe hediye
vermek iş kültürünün bir parçasını
oluştururken bazı kültürlerde bu
gereksiz bir davranış hatta rüşvet
olarak da algılanabilir.
Farklı kültürlerin yazılı
sözleşmelere bakış açısını
kavrayabilmek de daha sonra ortaya
çıkabilecek yanlış anlaşılmaları
ortadan kaldırmada önemli bir
rol oynamaktadır. Örneğin, bazı
kültürlerde yazılı sözleşmelerin
kesin bağlayıcılığı varken ve
yasalar karşısında kanıt olarak
kullanılabilirken bazı kültürlerde ise
sadece birlikte iş yapıldığını gösteren
ve herhangi bir bağlayıcılığı olmayan
belgelerdir. Hatta bazı kültürlerde
ortakların birbirlerine verdikleri sözler
yazılı sözleşmelerden çok daha
bağlayıcıdır.
Kültürel farklılıklar, dış kaynak
kullanımında bile kendini gösterebilir.
Örneğin, Asya’nın bazı bölgelerinde
dış kaynak kullanımı karşı tarafın işini
iyi yapmadığı anlamını doğururken,
Amerika’nın bazı bölgelerinde
anlaşma sürecine avukat dahil etmek
güvensizlik olarak yorumlanabilir.
Dikkat edilmesi gereken
bir diğer konu da ulusal tatiller ve
bunlara verilen değerdir. Örneğin,
çoğu ortadoğu ülkesinde Ramazan
döneminde mesai saatlerinin
değişmesi, Avrupa ve Amerikada Noel
döneminde işlerin durma noktasına
gelmesi, Çin yeni yılında Çin pazarının
bir ay tatil olması özellikle aciliyet
gerektiren işlerde şirketleri zor
durumda bırakabilir.
Fakat en önemlisi, kültürel
farklılıkların ve bunun oluşturduğu
önyargıların kişiler arası ilişkilerde
sürtüşme yaratabilmesidir. Bu
nedenle, farklı kültürlerle iş yaparken
önyargılardan uzaklaşmak ve her
kültürü kendi içinde değerlendirerek
ilerlemek gerekir.
42
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
EMTİA FİYAT
ANALİZLERİ
G ü r k a n H Ü R Y I L M A Z / C E O P u r c h a s i n g Tu r k e y / g u r k a n h u r y i l m a z @ g m a i l . c o m
Değerli Satınalma Profesyonelleri,
Geçen ay döviz kurlarının Mart ayı gelişimine de bakalım demiştik. “Şubat ayında kurlar oturuyor mu?”
derken mart ayındaki kur düşüşlerini gördük. Kurdaki düşüşler birçok sektörde tedarikçilerin bizlere
yaptığı fiyat artışı baskının azalmasına neden oldu veya olacaktır. Tedarikçilerimiz maliyet artışları olduğunda bizim kapımızı çalacaklardır. Bu normaldir. Ancak, fiyat azalışı olduğunda da biz Satınalma
Profesyoneleri aynı şekilde onların kapısını çalmayız. Özellikle döviz kurlarındaki yükselişten sonra fiyat
artışı yapmak zorunda kaldı isek fiyatları yeniden inceleyerek gerekirse fiyat artışlarını geri almalıyız. Fiyat
görüşmelerimizde elimizde artış görülmeyen enerji, doğalgaz ve işçilik fiyatları var. Diğer yandan tavan
fiyatının aşağı çekilmesi ile düşen akaryakıt fiyatları da bizleri destekliyor. Yük taşımacılık anlaşması
yapacak Satınalma Profesyonellerinin tavan fiyat uygulamasına dikkat etmesi gerekiyor. Zira, 2-3aylık
sürebilecek bu durumdan sonra tavan fiyatlar tekrar yükseltilebilir. Bu sebeple tedarikçi ile yapılan sözleşmelerde bu durum göz önünde tutularak yeniden fiyat belirlenmesi için oluşacak akaryakıt fiyat artış
oranının en az %10 tutulması faydalı olacaktır.
Global piyasalarda Avrupa Merkez Bankası’nın adımları, ABD’deki ekonomik verilerin gidişatı ve Çin’in
ekonomiye destek olmak amacıyla izleyeceği politikalar belirleyici olacaktır. ABD’den gelen sinyaller
beklentilerin karşılanacağı yönünde. Avrupa tarafında ise Almanya başta olmak üzere iyileşme sinyalleri
görünüyor. Bu sebeple Çin ekonomisindeki yavaşlama sinyalleri ve beklentisi piyasaları daha fazla etkiliyor. Çin’de açıklanan HSBC imalat sektörü satınalma yöneticileri endeksinin (PMI) Mart ayında 8 ayın
en düşük seviyesine gerilemesi LME’de 3 ay vadeli bakır fiyatı başta olmak üzere temel metal fiyatlarını
geriledi. Ancak Pekin’in ekonomideki bu zayıflamanın önüne geçmek, büyümeye istikrar kazandırmak
için kısa vadeli teşvik tedbirleri uygulayacağı spekülasyonlarının fiyatlara destek verdiği görülüyor. Kırım
sebebi ile Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ise piyasalarda Rusya’dan sunulan doğalgaz, nikel gibi emtiaların fiyatlarında artış baskısı yaratıyor. Bu kaos ortamı petrol ve altın fiyatlarına da artış baskısı yaratmaya devam ediyor. Kuraklık nedeni ile gıda fiyatlarındaki yükseliş beklentileri ise halen devam ediyor.
Japonya’da ise artan satış vergisinden dolayı Nisan-Temmuz arasında ekonominin yavaşlaması bekleniyor.
Sizlerden gelen taleplere istinaden Demir cevheri, Kauçuk, Kereste ve Yem fiyatlarını fiyat endeksimize
ekledik. Bu şekilde demir fiyatlarının, kauçuk ürünlerinin, birçoğumuzun satınaldığı palet, sandık ve besicilik maliyetlerinin daha doğru izlenmesini sağlamayı hedefliyoruz.
Selamlarım ve Saygılarımla,
43
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Bakır
Alüminyum
ME Bakır stoklarında uzun süreden
beri gelen düşüş Mart ayında da
devam etti. Küresel bakır üretiminin
%40’ını tüketen Çin’de açıklanan
HSBC imalat sektörü satınalma
yöneticileri endeksinin (PMI) Mart
ayında 8 ayın en düşük seviyesine
gerilemesi ile fiyatlarda düşüşler
görüldü. Diğer yandan Şili maden
üreticisi Codelco bakır üretiminin 5
yılın en düşük seviyesinde olduğunu
söyledi. Peru’da ise 2016 yılına kadar
5 büyük bakır madeninin faaliyete
geçmesi bekleniyor. Toplam 13 milyar
dolar yatırım yapılması planlanan
bu 5 madenin üretime geçmeleri
ile birlikte Peru’nun 2013 yılında 1,3
milyon ton olan üretimi 2,8 milyon tona
yükselmesi bekleniyor. Şili’de meydana
gelen 7.0 büyüklüğündeki depremin
bakır fiyatlarını önceki depremdeki
gibi spekülatif yükseltmesi gündeme
gelmişti. Ancak Şili’deki madenlerin
depremden etkilenmeyerek normal
faaliyetlerinde olduğu açıklanarak
spekülatif ortam kapatılmış oldu. Global
talebin önceki tahminlerden daha fazla
olacağı öngörülüyor. Tüm bu gelişmeler
altında gelecek dönem beklentileri
ise şu şekilde gerçekleşti : Citibank
3 aylık dönemde fiyatların düşmesini
ancak 6-12 aylık dönemde ise fiyatların
%3.5 artmasını bekliyor. Danske
Bank; 2014 ve 2015 yılsonu fiyatlarını
sırasıyla 7020$/t ve 7360$/t olarak
tahmin ediyor. Dukascopy Q2,Q3 ve
Q4 ortalama tahminlerini sırasıyla
7171$/t, 7089$/t ve 7066$/t olarak
açıkladı. IMF, Q2 ve Q3 beklentisini
7149$/t ve 6650$/t olarak tahminledi.
KBC; Q3,Q4 ve 2015-Q1 beklentisini
sırasıyla 6555$/t, 6545$/t ve 6725$/t
olarak açıkladı. TD Economics ise Bakır
fiyatlarının 2015 yılı sonuna kadar
azalacağını öngörüyor.
Alüminyum
L
L
ME Alüminyum stokları Mart ayı
başında ~%4 oranında yükseldi.
Mart ayında ise stoğun düşmesi ile
fiyatlarda da yükselişler görüldü.
LME yetkililerinden Alüminyum stok
yönetimindeki belirsizliklerden dolayı
fiyatlarda da kısa sureli değişimler
görüldüğü açıklaması yapıldı. Diğer
yandan Rusal LME’nin sürecinin
yetersiz olduğunu; aluminyum
fiyatlarının fiziksel pazar ile ilişkisinin
azaldığını belirtti. Danskebank düşük
enerji maliyetlerinin alüminyum
fiyatlarına etki edeceğini düşünüyor.
Büyük üreticiler alüminyum üretiminde
kısıtlara devam ediyor. 2012 yılından bu
yana ~2.4milyon tonluk üretim azaltıldı.
Rusal şubat ayı üretiminin 8 yılın en
düşüğü olduğunu açıkladı. Alcoa,
Brezilya’daki iki üretim noktasında
azalmaya gideceğini duyurarak arzın
azalma eğilimli olduğuna işaret etti.
Gelecek dönem beklentileri ise şu
şekilde gerçekleşti : Citibank 6-12
aylık dönemde fiyatların %0.1 oranında
düşmesini bekliyor. Üstelik Citibank’ın
önümüzdeki 3 aylık dönemde fiyat
tahmini 1730$/ton seviyesinde
açıklandı. Danske Bank; 2014 ve 2015
yılsonu fiyatlarını sırasıyla 1770$/t
ve 1810$/t olarak tahmin ediyor.
Dukascopy Q2,Q3 ve Q4 ortalama
tahminlerini sırasıyla 1854$/t, 1879$/t
ve 1918$/t olarak açıkladı. IMF, Q2 ve
Q3 beklentisini 1695$/t ve 1705$/t
olarak tahminledi. KBC; Q3,Q4 ve
2015-Q1 beklentisini sırasıyla 1740$/t,
1770$/t ve 1770$/t olarak açıkladı. TD
Economics ise Alüminyum fiyatlarının
2014 yılı sonuna kadar yükseldikten
sonra 2015-Q1’den itibaren azalacağını
öngörüyor.
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Nikel / Çinko
L
ME Nikel stokları yükselmeye
devam ediyor. Ancak fiyatlar artan
stoğa rağmen gerilemedi. Bunun
en önemli nedenleri olarak büyük
üreticilerden Rusya üzerindeki
yaptırımlar ve Endenozya’nın
cevher ihracatına konulan yasaklar
gösteriliyor. Dünyanın en büyük nikel
üreticisi Norilsk, nikel fiyatlarının
2014 yılında toparlanmasını bekliyor.
Gelecek dönem beklentileri ise şu
şekilde gerçekleşti : Citibank 6-12 aylık
dönemde fiyatların %22.1 gibi yüksek bir
oranında artmasını bekliyor. Dukascopy
Q2,Q3 ve Q4 ortalama tahminlerini
sırasıyla 15200$/t, 15406$/t ve
15581$/t olarak açıkladı. IMF, Q2 ve
Q3 beklentisini 14204$/t ve 15678$/t
olarak tahminledi. KBC; Q3,Q4 ve
2015-Q1 beklentisini sırasıyla 14880$/t,
15250$/t ve 15600$/t olarak açıkladı.
TD Economics ise Nikel fiyatlarının
2015-Q2 sonuna kadar yükseleceğini
öngörüyor.
Çinko
Ş
ubat ayında Çin’den gelen yüksek
talep ile azaltan LME Çinko
stokları Mart ayında yükselerek
şubat başındaki seviyelere yaklaştı.
Çinko’da düşen üretim ile birlikte
talepte beklenen artışların fiyatları
yukarı çekebileceği düşünülüyor.
Gelecek dönem beklentileri ise şu
şekilde gerçekleşti : Citibank fiyatların
önümüzdeki 3 aylık dönemdeki yatay
seyrinden sonra 6-12 aylık dönemde
%6.3 oranında yükselmesini bekliyor.
Danske Bank; 2014 ve 2015 yılsonu
fiyatlarını sırasıyla 2010$/t ve 2090$/t
olarak tahmin ediyor. Dukascopy
Q2,Q3 ve Q4 ortalama tahminlerini
sırasıyla 2036$/t, 2043$/t ve 2095$/t
olarak açıkladı.
44
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.sat inalmadergisi.com
Çinko - Kurşun Diğer Metaller
Kağıt / Enerji
Plastik - Kağıt
Çinko
Demir-Çelik
üresel hurda piyasalarında fiyatların
yükselme eğilimini sürdürmesi ve
ABD’nin yurtiçi talebinin güçlenmesi
ile birlikte Türkiye’nin hurda alım
fiyatları da yükseldi. Bu yükseliş inşaat
demiri üreticilerinin fiyat tekliflerinin
de yükselmesine neden oldu. Global
piyasalara baktığımızda IMF, demir
cevheri için Q2 ve Q3 beklentisini
121.4$/t ve 111.8$/t olarak tahminledi.
TD Economics Demir Cevheri fiyatlarını
Q2, Q3, Q4, 2015-Q1 ve 2015-Q4 için
sırasıyla 118$/t, 120$/t, 125$/t, 120$/t
ve 110$/t olarak öngörüyor. Yurtiçi
fiyatlarında Mart ayında sıcak rulo’da
yatay bir hareket gözlenirken, soğuk ve
galvanizli rulo da fiyatlarda az da olsa
düşüşler görüldü. Hurda demir fiyatları
ise Mart ayında ~%3 oranında artış
gösterdi. CAEF Hammadde Endeksi ve
EUROFER Avrupa Hurda Endeksi’nde
şubat ayında düşüş görüldü. Mart
ayından itibaren ise tahminler yukarı
doğru oldu.
küçük oranda görülürken, İtalya’da zam
artış oranları alıcılardan gelen direnç
ile düştü. Türkiye’de PVC talebinin
genellikle zayıf olması ve ABD malı
PVC ithalatı nedeniyle fiyatlarda düşüş
beklentisi görülüyor. Aynı zamanda
Çin’in Hindistan’a ihracatındaki
azalma ile arz fazlalığı oluşabilir.
PE ithal fiyatlarında artışlar görüldü.
Ancak talebin halen yetersiz olduğu
görülüyor. Çin’de de fiyatlar yükseldi
ancak arz fazlası beklentisi fiyatları
aşağıda indirebilir. Yurtiçinde ve global
piyasalarda PS talebinin genellikle
canlı olduğu ve bu sebeple fiyatlarda
da artışlar olduğu açıklanıyor. ABS
fiyatlarında USD kurunun düşmesi ile
birlikte yurtiçinde fiyatlarda gevşemeler
oldu ve talepte de artış görüldü. Global
piyasalarda ise ABS fiyatlarında az da
olsa artışlar var. PET ithalatındaki vergi
ilavelerinin ve mevcut stok fazlalığı
etkisiyle yurtiçi talep zayıf durumda.
Global piyasalarda ise talepteki artışlar
ve beklentiler PET fiyatlarının artmasına
neden oldu.
Plastik
Kağıt
IMF, Q2 ve Q3 beklentisini 2035$/t
ve 2008$/t olarak tahminledi. KBC;
Q3,Q4 ve 2015-Q1 beklentisini sırasıyla
2050$/t, 2090$/t ve 2100$/t olarak
açıkladı.
Kurşun
gelen veriler diğer metallerde
Çin’den
olduğu gibi Kurşun fiyatlarının
da yukarı hareketini engelledi. LME
kurşun stokları ve fiyatları Mart ayında
yatay bir seyir izledi. Gelecek dönem
beklentileri ise şu şekilde gerçekleşti :
Citibank 6-12 aylık dönemde fiyatların
%11.7 oranında yükselmesini bekliyor.
Önümüzdeki 3 aylık tahmininin ise
yatay bir seyirde olduğu görülüyor.
IMF, Q2 ve Q3 beklentisini 2108$/t
ve 2053$/t olarak tahminledi. KBC;
Q3,Q4 ve 2015-Q1 beklentisini sırasıyla
2210$/t, 2250$/t ve 2350$/t olarak
açıkladı.
Diğer Metaller
M
www.b u y ernet work.net
art ayında diğer metallerde yatay
bir seyir izlendi. Citibank 6-12 aylık
dönemde Kalay fiyatlarının %5.8, Platin
fiyatlarının %5.1 ve Paladyum fiyatlarının
%8.8 oranında artacağını öngörüyor.
Dukascopy de bunu destekliyor. IMF
Q2 ve Q3 için Kalay ve Uranyum
fiyatlarını sırasıyla 22821$/t, 23024$/t
ve 35.5$/lb, 34.9$/lb olarak tahminledi.
K
P
lastik Sanayicileri Federasyonu
(PLASFED) “Plastik Sektörü
Ocak-Şubat Gerçekleşmeleri ve
Yılsonuna İlişkin İlk Tahminler
Raporu”nu yayınladı. Raporda, sektörün
büyümesini sürdüreceği, ancak büyüme
hızında düşüş görüldüğü vurgulandı.
Rapora göre iç talebin %92’si yurt içi
üreticiler tarafından karşılandı. Mart
ayında Petkim fiyatlarında AYPE’de 15$,
YYPE’de 10$ ve PP’de 20$’lık artışlar
görüldü. Türkiye ve Global piyasalara
baktığımızda : PP talebinin seçimden
sonra beklentilerin altında olduğu
açıklandı. Çin’de PP fiyatlarında artışlar
K
ağıt fiyatları Mart ayında yatay
ve düşüş eğilimli bir seyir
izledi. Kahverengi ve Beyaz kraft
kağıtta sırayısla %1.19 ve %0.65
azalma görülürken; Testliner’da da
ortalamada %1.98’lik bir azalış görüldü.
Seçim sonrası ile birlikte Türkiye’de
kağıt fiyatlarının stabil bir yapıya
sahip olması bekleniyor. Mayıs ayı
sonundaki gelişmelere göre Satınalma
profesyonelleri Haziran ortasında Q2
anlaşmalarını yapabilirler. Yurtiçinde
hammadde fiyatlarının az sayıda
üreticiye bağlı olması ise sektörde
fiyatların dalgalı olmasına neden oluyor.
45
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Enerji
P
iyasalardaki fiyat artış beklentisine
rağmen Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız, enerji sektöründeki
zam beklentilerine açıklık getirerek,
“Elektrik fiyatlarında Nisan, Mayıs ve
Haziran ayını kapsayan fiyatlarımızı
açıkladık. Herhangi bir fiyat değişikliği
söz konusu olmayacak. Elektrikte
önümüzdeki üç ay içerisindeki
hesaplarımızda, maliyetlerimiz bizi
zorluyor olsa da, gerçekten artmış
olsa da biz bunu müşterimize,
vatandaşımıza, sanayicimize
yansıtmayacağız. Bakalım; döviz
fiyatlarındaki paritenin gevşemesini
bekliyoruz, biraz daha geri çekilmesini
bekliyoruz. Ham petrol rakamları günde
yaklaşık 90, 91 milyon varil tüketiliyor
dünyada. Tüketimde çok ciddi bir artış
olmadı. Hatta biraz da düşüş oldu”
şeklinde açıklama yaptı. Ukrayna
enerji bakanı ise, Rusya’nın Ukrayna’ya
sağladığı doğalgaz fiyatını iki katına
yakın artırdığını , Rusya gazının
Avrupa’ya ihracatı konusunda ciddi bir
sevkiyat sorunu yaşanabileceğini ve
Rusya ile anlaşmazsa sağlanamazsa
vanalar kapanabileceğini ifade etti.
Açıklamaların etkisiyle doğalgaz
fiyatları 4,70 seviyesine yükselirken
bir ay önceki ayın zirvelerini test
etti. Rusya tedarikçi ile ilgili olarak
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız, Türkiye’nin doğalgazı
yarısını Rusya’dan aldığına işaret
ederek, “Putin’in Avrupa Birliği’nden
(AB) Ukrayna ile ilgili sorunları aşma
adına talepleri var. Ne olur bilmem.
Tabii burada bizim, Rusya ile kurum
ve devlet belleğimiz var. Bunlar bir
yana bırakılamaz. Ayrıca Rusya’nın da
Türkiye’de ciddi ticareti var. Bu nedenle
ben doğalgazın kesilmeyeceği ve
sıkıntının olmayacağı kanaatindeyim.
Rusya tarafında sorun olduğu takdirde
Türkiye’nin başka ülkelerden de
doğalgaz tedarik edebileceğini”
açıklamalarında bulundu.
www.b u y ernet work.net
Tarım/Gıda/Et
Enerji - Benzin/Motorin
Citibank global doğalgaz fiyatlarının
6-12 aylık dönemde %10.4 oranında
artacağını öngörüyor. TD Economics
ise Doğal Gaz fiyatlarının 2015-Q1’e
kadar azalacağını öngörüyor.
Benzin/Motorin
D
öviz kurları ve global piyasalardaki
düşüşlere istinaden Dizel ve
Benzin fiyatlarında aşağı yönlü hareket
görülebilir. Diğer yandan akaryakıtta
tavan fiyat uygulamasına geçilmesi
ile birlikte pompa fiyatlarında düşüş
görülecek. Umarız ki bu düşüşün
döviz kurları ve global piyasalardaki
fiyatlar sonucu olması gereken
düşüşü engellemez. Tavan fiyat
ile akaryakıtını iskontolu olan
birçok firma ise pompa fiyatlarının
düşmesine rağmen alım iskontolarının
düşürülmesi nedeniyle aynı fiyattan
alım yapmaya devam edecek. OPEC
Mart ayı petrol üretiminin Angola ve
Libya ‘daki arz düşüşü ile 117.000
varil/gün azaldığı açıkladı. Citibank
petrol fiyatlarının önümüzdeki 3 aylık
dönemde ~%6 düştükten sonra 1-2
puan toparlanarak 6-12 aylık dönemde
~%4.5 oranında düşüş göstereceğini
öngörüyor. Danskebank’a göre
fiyatlar 2014 yılı sonuna kadar
azalma eğilimi gösterecek ve yıl
sonunda 100$seviyelerinde olacak.
Dukascopy Q2,Q3 ve Q4 ortalama
tahminlerini sırasıyla 104$, 104$ ve
103$ olarak açıkladı. KBC; Q3,Q4 ve
2015-Q1 beklentisini sırasıyla 100$/t,
98$/t ve 95$/t olarak raporladı. TD
Economics ise Petrol fiyatlarının 2015
yılı sonuna kadar dar bir aralıkta yatay
seyredeceğini öngörüyor. Morgan
Stanley, bu yıl için Brent ham petrol
fiyat tahminini 105 dolar/varile çıkardı.
Önceki tahmin 103 dolar/varildi.
Tahminde artış olmasının nedeni
olarak, yılın üçüncü çeyreği için Avrupa
ham petrol görünümünün gelişen
görünümü gösterildi.
www.sat inalmadergisi.com
İ
TO geçinme indeksine göre Mart
ayında fiyatı en fazla artan ürün
%24,02 oranı ile muz oldu. Fiyatı en çok
artan ikinci ürün %19,61 ile mandalina
olurken, ayva %15,63 artış oranı ile
üçüncü sırayı aldı. Yeşil soğan %19,73
oran ile mart ayında fiyatı en fazla
azalış gösteren ürün oldu. Bunu %17,92
düşüşle bakla izledi. Fiyatı %3,99
oranında gerileyen kıvırcık salata
ise üçüncü sırada yer aldı. Geçinme
Endeksi’nde yer alan 242 ürünün
90’ının perakende fiyatı artarken,
17 ürünün fiyatı düştü, 135 ürünün
fiyatı ise değişmedi. Grup bazında
aylık değişimler şu şekilde görüldü
: Ekmek/Tahıllar %2.85, Et/Balık/
Kümes Hayvanları %0.15, Yağlar Süt/
Süt Mamulleri %1.05, Yaş Kuru Sebze/
Meyve %4.69, Çeşitli/Hazır Yiyecekler
%1.05, Tütün/Alkollü-Alkolsuz İçkiler
%0.02 ve Dışarıda Yenen Yemek %0.00
Global piyasalarda, yılbaşından beri
artışta olan kahve fiyatlarında ~%8’lik
bir gerileme görüldü. Ancak bu
gerilemenin geçici olduğu ve fiyatların
tekrar yükseleceği öngörülüyor.
Citibank’a göre 6-12 aylık periyotta
Mısır, Soya ve Pamuk fiyatları sırasıyla
%22.3, %32.1 ve %15.6 oranında düşecek.
Citibank önceki tahminlerinde düşüş
beklentisi gösterdiği Kakao fiyatlarının
tahminini 6-12 aylık dönemde %11.3 artış
yönünde revize etti.
Dukascopy’ye göre Mısır, Kahve ve
Soya fiyatları Q3 sonuna kadar yatay
bir seyir izleyecek. IMF verileri de bunu
destekliyor. Diğer yandan Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)
Gıda Fiyatları Endeksi Mart ayında
%2.23 artış gösterdi. Mart ayı endeksine
ilişkin FAO’dan yapılan açıklamada
ise fiyat artışlarına etki eden faktörler
için, başta Kuzey Amerika olmak
üzere yaşanan sert kış dönemine
ve Ukrayna’yla ilgili gelişmelerden
kaynaklanan jeopolitik gerginliğe
dikkat çekildi.
46
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Tarım/Gıda/Et - Döviz
Kurları / Altın ve Gümüş
Hükümetlerarası İklim Değişikliği
Paneli’nin (IPCC) 5. Değerlendirme
Raporu’nda yer alan öngörüye göre,
kuraklığın artacağı Türkiye’de gıda
fiyatları ciddi oranda yükselecek.
Rapora göre Çukurova, Afyon-Kütahya
bölgesi, Tekirdağ ve Orta Karadeniz’de
kuraklıklar şimdiden hissedilmeye
başlandı.
Döviz Kurları / Altın ve
Gümüş
G
oldman Sachs, kısa vadede
TL’nin daha güçlü olacağı ancak
orta-uzun vadede düşüş olasılığının
güçlü olduğu ifade etti. TL’nin son
dönemde yaşadığı yükselişle 2013
Mayıs ile 2014 Ocak ayları arasında
yaşadığı yüzde 40’lık düşüşün önemli
bir kısmını telefi ettiğini belirten
Goldman Sachs, TL’nin reel olarak
yüzde 5.5 değerli hale geldiğini
vurguladı. TL’deki yükselişin kısa
vadede sürebileceğini öngören
Goldman bunun uzun vadede
sürmeyeceğini belirtti. Uzun vadede
küresel piyasaların dolar cinsi
ürünlere yöneleceğini ve kısa vadeli
faizlerin terse dönmesi sonucunda
TL’de değer kaybının başlayacağı
öngörüldü. Bu gelişmeler ışığında
kurum 3 aylık USD kuru beklentisini
2.20 TL’den 2.15 TL’ye düşürdü. TCMB
beklenti anketinde ise yıl sonu USD
kuru tahmini 2.21TL’den 2.23TL’e
yükseldi. Diğer yandan Avrupa
Merkez Bankasının para politikasını
genişleteceği beklentisi EUR
kurunu düşürebilir. Pariteler ile ilgili
beklentiler ise şu şekilde gerçekleşti :
Citibank EUR/USD paritesini 12 aylık
dönemde 1.38-1.40 aralığında; EUR/
YTL paritesini ise 2.30-2.40 aralığında
seyredeceğini belirtiyor. Morgen
Döviz Kurları / Altın ve
Gümüş - Diğer Emtialar
ve Haberler
Stanley EUR/USD paritesi Q2, Q3,
Q4 ve 2015-Q1 için sırasıyla 1.41, 1.37,
1.33 ve 1.27 olarak aynı dönemler için
USD kurunu politik riskleri belirterek
sırasıyla 2.30, 2.35, 2.30 ve 2.25 olarak
açıkladı. ScotiaBank aynı dönemler
için EUR/USD paritesinin 1.37, 1.33,
1.30 ve 1.28 olacağını, USD kurunun
2.28, 2.32, 2.53 ve 2.37 olacağını
öngörüyor. Credit Suisse ise 12 aylık
dönemde EUR/USD paritesini 1.32
olarak tahminledi . TD Economics
ise EUR/USD paritesinin Q2, Q3, Q4,
2015-Q1 ve 2015-Q4 için sırasıyla 1.32,
1.26, 1.22, 1.22 ve 1.20 olarak ; aynı
dönemler için EUR kurunu 3.15, 2.95,
2.87, 2.88 ve 2.82 olarak öngörüyor.
Altın ve Gümüş fiyatları için gelecek
dönem beklentilerine baktığımızda
: Danske Bank altın fiyatlarını 2014
ve 2015 yıllarında düşeceğini tahmin
ediyor. Citibank’a göre 6-12 aylık
dönemde hem altın hem de gümüş
fiyatları ~%5 oranında yükselecek.
TD Economics de altın ve gümüş
fiyatlarının 2015 yılı sonuna kadar
yükseleceği görüşünde. Dukascopy
fiyatların 2014 yılı boyunca yatay
olacağını söylüyor. Credit Suisse
ise altın fiyatlarının 2015 yılı dahil
düşeceğini öngörüyor.
Diğer Emtialar ve Haberler
S
unSirs tarafından izlenen verilere
göre Şubat ayında fiyatı yükselen
bazı emtialar : Nikel(Külçe) %9.10,
Kloroform %8.76, Hidroklorik Asit
%4.94, Stiren %4.84 ve fiyatı düşen
bazı emtialar : Kok %11.77, Saf Benzen
%8.90, Demir Cevheri %7.78, Bütadien
Kauçuk %6.72, Aseton %6.28, Kükürt
%5.99, Üre %5.46 şeklinde görüldü.
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Yurtiçi Fiyat ve Maliyet
Endeksleri
Yurtiçi Fiyat ve Maliyet
Endeksleri
Ü
reticilerin ürün fiyat değişimlerini
izleyerek tedarikçilerimizin
maliyetlerinde fikir edinebileceğimiz
fiyat ve maliyet endeksleri aşağıda
verilmiştir :
Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE),
2014 yılı Mart ayında bir önceki aya
göre %0,74, bir önceki yılın Aralık
ayına göre %5,52, bir önceki yılın
aynı ayına göre %12,31 ve on iki aylık
ortalamalara göre %6,95 artış gösterdi.
Sanayinin dört sektörünün bir önceki
aya göre değişimleri; madencilik ve
taşocakçılığı sektöründe %0,10 düşüş,
imalat sanayi sektöründe %1,03 artış,
elektrik ve gaz sektöründe %1,69
düşüş ve su sektöründe %0,56 artış
olarak gerçekleşti.
Bir önceki aya göre endekslerin en
fazla artış gösterdiği alt sektörler;
deri ve ilgili ürünler (%3,06), diğer
mamul eşyalar (%2,79), bilgisayarlar
ile elektronik ve optik ürünler (%2,78)
alt sektörleridir. Buna karşılık elektrik,
gaz üretim ve dağıtımı (%-1,69), diğer
madencilik ve taşocakçılığı ürünleri
(%-1,40) ve kok ve rafine petrol
ürünleri (%-1,09) bir ay önceye göre
endekslerin en fazla gerilediği alt
sektörler oldu.
Diğer yandan Euro Bölgesi’nde üretici
fiyatları düşüşünü sürdürdü. Avrupa
Birliği istatistik ofisi Eurostat’ın
açıkladığı verilere göre, Euro
Bölgesi’nde üretici fiyatları Şubat
ayında bir önceki aya göre %0,2 düştü.
Gürkan HÜRYILMAZ
CEO, Purchasing Turkey
[email protected]
47
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
EMTİALAR
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
OCAK
ŞUBAT
MART
NİSAN
MAYIS
HAZİRAN
TEMMUZ
AĞUSTOS
EYLÜL
EKİM
KASIM
ARALIK
OCAK
2014
ŞUBAT
2014
MART
2014
BAKIR
101,05
96,82
93,78
87,49
89,56
85,55
84,17
87,76
90,17
89,47
86,69
91,46
87,71
87,93
86,98
ALÜMİNYUM
99,04
93,62
89,87
88,20
89,56
83,78
82,73
84,79
86,12
87,56
81,18
84,28
79,46
79,03
79,99
NİKEL
105,45
95,61
94,92
87,23
83,99
79,40
77,88
78,94
79,54
83,30
76,84
80,17
78,62
79,31
83,27
ÇİNKO
102,49
98,97
89,63
88,84
90,18
87,83
85,91
89,96
89,91
92,26
88,91
99,93
94,18
95,11
100,38
KURŞUN
102,22
95,91
87,80
84,65
91,95
86,33
85,26
90,59
87,00
90,99
85,56
92,49
87,69
87,13
87,25
KALAY
103,08
96,65
95,07
85,42
85,52
81,13
81,70
87,19
96,08
94,44
93,16
92,61
90,04
90,60
94,99
ALTIN
99,58
94,62
95,30
87,59
83,87
73,95
79,19
82,83
79,44
79,32
73,60
71,45
74,13
74,93
79,94
GÜMÜŞ
103,76
93,78
86,95
79,11
73,11
62,97
64,59
76,58
70,23
71,91
63,98
63,17
62,55
64,37
69,52
MOTORİN
101,20
102,87
101,67
97,61
100,96
102,87
104,78
110,05
106,46
106,46
108,37
110,77
113,16
113,64
103,83
BENZİN(95)
104,09
104,09
101,94
98,06
101,51
101,51
104,30
106,45
103,01
103,01
105,16
106,45
109,03
109,25
107,53
GEMİ YAKITI
103,14
100,72
99,28
94,90
94,51
96,50
97,92
102,69
99,22
99,70
100,06
99,70
98,13
DOĞALGAZ-TR
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
ELEKTRİK
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
USD
98,61
101,40
101,90
100,93
106,42
108,45
108,94
114,36
113,18
112,96
114,20
122,28
127,44
124,91
121,01
EUR
101,49
99,67
98,49
100,23
104,48
106,52
108,78
114,35
115,72
115,20
116,76
126,30
129,76
129,75
125,88
EUR/USD
102,92
98,30
96,65
99,30
98,17
58,23
99,85
99,99
102,24
101,98
102,24
103,29
101,82
103,88
104,02
YURT İÇİ ÜFE
99,82
99,69
100,50
99,99
100,99
102,46
103,48
103,52
104,43
105,15
105,80
106,97
110,52
112,05
112,88
YURT DIŞI ÜFE
86,32
86,73
86,86
86,06
87,06
90,45
92,05
94,05
96,93
96,32
97,23
100,00
105,73
105,80
--
--
--
--
--
--
--
--
--
--
--
--
100,00
102,78
101,68
---
TÜFE
101,65
101,95
102,63
103,06
103,21
104,00
104,32
104,21
105,01
106,90
106,91
107,40
109,52
109,99
111,23
ASGARİ ÜCRET
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
104,37
104,37
104,37
104,37
104,37
104,37
109,43
109,43
109,43
HAM PETROL GLOBAL
106,47
100,13
105,94
101,85
99,87
106,79
117,41
124,28
110,75
103,11
101,13
103,99
105,94
114,06
108,55
DOĞALGAZ GLOBAL
97,60
103,53
118,23
129,19
118,38
106,41
100,21
108,64
106,68
104,48
115,83
127,52
143,97
133,97
126,16
KRAFT (KAHVE/BEYAZ)
99,57
99,07
98,89
99,58
99,91
100,30
100,33
99,85
99,90
98,98
98,67
99,96
97,51
96,17
95,65
TESTLİNER(2/3)
96,97
100,68
103,42
104,48
104,57
104,22
104,16
108,03
110,02
111,25
112,92
99,89
113,50
113,54
112,41
DÜZ YUVARLAK ÇELİK
101,55
98,45
100,78
100,00
100,78
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
PROFİL DEMİR
100,00
95,10
95,10
95,10
95,10
92,16
92,16
92,16
90,20
90,20
90,20
90,20
90,20
90,20
86,27
PİK
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
105,15
105,15
105,15
105,15
100,00
100,00
KÖŞEBENT
100,00
98,29
98,29
98,29
98,29
94,02
94,02
92,31
88,89
88,89
88,89
88,89
88,89
88,89
88,89
HURDA DEMİR
100,00
100,00
102,77
99,38
98,46
97,23
102,77
102,77
115,54
125,69
125,69
131,23
136,77
122,00
135,23
HRP SAC
103,99
102,40
100,00
99,33
96,00
96,00
101,20
99,60
95,59
95,59
96,79
96,79
95,20
95,20
95,20
DKP SAC
102,75
102,75
104,82
104,13
103,79
103,79
103,79
103,10
99,65
99,65
101,03
101,03
97,24
96,55
95,17
GALVANİZLİ SAC
110,33
110,33
105,81
105,16
102,59
102,59
110,97
107,74
101,93
104,52
103,23
103,23
101,93
101,93
100,33
DEMİR CEVHERİ
117,12
120,31
108,87
106,93
96,50
89,34
98,99
106,69
104,44
103,19
106,07
105,68
99,69
94,47
87,00
DÖKÜM PİKLERİ
98,58
95,01
98,09
96,12
98,02
102,74
105,48
109,68
113,77
110,37
111,34
112,97
122,86
120,33
120,12
KAUÇUK-SİNGAPUR
106,24
102,45
95,74
92,19
97,70
90,37
82,42
82,61
84,83
81,50
80,06
82,27
74,80
68,98
73,36
99,31
97,18
95,05
95,98
95,41
97,39
95,94
97,35
98,07
99,60
99,41
99,82
99,80
100,43
100,69
ABS
102,36
104,93
104,28
101,28
95,07
97,00
97,00
97,43
97,22
97,22
93,58
94,22
94,22
94,22
92,08
HIPS
103,77
106,13
101,36
97,50
96,36
96,82
97,73
97,95
97,73
97,73
95,91
96,59
96,59
96,59
92,05
PVC
100,63
101,05
100,21
96,25
98,34
100,83
100,83
102,30
99,79
99,79
99,79
99,79
99,79
99,79
99,79
PP
101,65
100,24
101,24
96,43
97,94
99,51
99,46
102,60
101,22
100,26
100,56
101,85
102,04
101,04
103,05
PE
100,66
97,32
96,49
93,87
93,96
95,21
95,34
99,28
96,75
95,85
97,01
98,33
98,84
97,39
97,53
PA
101,26
109,78
102,52
102,52
102,52
102,52
102,52
102,52
102,52
102,52
102,52
103,15
101,26
101,26
97,16
PAMUK
110,22
113,21
117,49
116,35
105,52
113,69
113,55
111,10
114,97
101,93
104,52
111,90
112,96
117,16
122,24
KAKAO
97,69
96,82
99,74
106,71
101,08
98,22
106,29
111,54
117,78
11840
123,81
117,80
130,26
128,82
130,48
KAHVE
102,29
104,53
100,78
99,87
94,08
88,79
88,68
86,70
82,24
75,46
81,22
80,69
95,74
123,22
113,25
ŞEKER
93,33
96,58
93,21
93,42
87,94
90,23
89,66
87,46
93,48
92,58
86,75
84,14
81,01
91,,21
87,51
SOYA
104,80
102,86
98,95
99,15
107,21
101,90
87,70
96,30
90,07
88,93
93,80
90,22
91,72
100,06
105,28
BUĞDAY
101,67
95,26
91,60
93,31
89,04
81,71
81,30
79,74
80,93
8247
81,90
77,55
72,31
79,48
83,43
MISIR
105,24
101,97
96,30
92,80
94,94
76,21
69,73
69,06
62,85
61,05
60,76
60,26
62,34
ÇİĞ SÜT
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
100,00
111,11
111,11
111,11
111,11
111,11
111,11
116,67
116,67
KIRMIZI ET
--
--
--
--
--
--
--
--
--
--
--
100,00
101,42
104,37
105,90
BEYAZ ET
--
--
--
--
--
--
--
--
--
--
--
100,00
103,99
106,03
106,43
100,00
125,11
125,11
118,59
118,59
91,54
77,67
86,04
84,19
87,40
88,99
88,99
84,98
91,72
91,72
MEYVE
--
--
--
--
--
--
--
--
--
--
--
100,00
110,16
106,83
120,37
SEBZE
--
--
--
--
--
--
--
--
--
--
--
100,00
102,47
91,42
107,91
99,58
99,45
100,49
101,44
100,38
99,12
97,04
95,66
95,30
96,62
96,22
96,24
94,90
97,35
99,53
TARIM ÜFE
KERESTE-GLOBAL
YEM (SÜT SIĞIR)
FAO GIDA İNDEKSİ
97,68
67,50
93,78
72,58
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
48
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
S e r k a n B A B A T A Ş / İ t h a l a t İ h r a c a t L o j i s t i k O p e r a s y o n l a r Yö n e t i c i s i
İHTİSAS GÜMRÜK UYGULAMASI VE TEKSTİL
SEKTÖRÜ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
İhtisaslaşma kavramına gümrüksel açıdan baktığımızda; belirli bir eşyaya ilişkin,
gümrük işlemlerinin konusunda tecrübeli ve uzmanlaşmış personele sahip
gümrük idaresi tarafından, en kısa ve en etkin şekilde sağlanmasıdır.
1993 yılında gümrük genel
tebliği ile yürürlüğe giren ihtisas
gümrük uygulaması; belirli eşyaların,
gümrük işlemlerinin yalnızca
yetkili kılınan gümrük idaresinden
yapılması olarak tanımlanmaktadır.
Zaman içinde ihtisas gümrük
sayıları artmıştır. Şu anda Ticaret
ve Gümrük Bakanlığı’nca 19 adet
ihtisas gümrük uygulaması, Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca
yürütülen 8 adet ihtisas gümrük
uygulaması mevcuttur. Ülke
genelinde tekstil ihtisas gümrük
idaresi toplam 12 dir. Bunlardan 4 ü
İstanbul’dadır.
İhtisaslaşma kavramına
gümrüksel açıdan baktığımızda;
belirli bir eşyaya ilişkin, gümrük
işlemlerinin konusunda tecrübeli
ve uzmanlaşmış personele sahip
gümrük idaresi tarafından, en kısa
ve en etkin şekilde sağlanmasıdır.
Bakanlıklarca belirlenmiş
eşya, her gümrük idaresinde işlem
görememektedir. Uygulamanın
işleyiş yapısına baktığımızda,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
tarafından yürütülse de, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı,
canlı hayvan, hayvansal ürünler,
bitki ve bitkisel ürünler ile gıda
ürünlerinin ithalat ve ihracatında,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının
görüşü alınmak suretiyle, gümrük
idareleri yetkilendirilir. Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından
yapılan bu uygulama, belirli ürünlerin
ihtisas gümrüğü uygulamasına
tabi tutulmamasından daha
ziyade, bakanlığın taşra teşkilatı
yapılanması baz alınarak, belirli
gümrük idarelerinin yetkilendirilmesi
şeklindedir. Bundan dolayı ihtisas
gümrük uygulamaları, yalnızca
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
tarafından yürütülen bir politikadır.
İhtisas uygulamasında yer
alan “ Belirli Eşya “ kavramına
baktığımızda, bazı kriterler bu
kavramı belirlemektedir. Eşyanın
niteliği, menşei, çıkış ülkesi, ulusal
ticari politikaları, uluslararası
yükümlülükler ve eşyanın
kaçakçılığa konu olma sıklığı
gibi özellikler belirleyici kriterler
olmaktadır.
İhtisas gümrüklerinde,
serbest dolaşıma giriş, dahilde ve
hariçte işleme izni, ithalat ve ihracat
işlemleri yapılmaktadır. İhtisas
uygulamasının amacı; gümrük
işlemlerini daha kısa zamanda
yerine getirmek, ithal eşyasında
zorunlu olan standartları korumak,
düşük kıymet beyanlarının önüne
geçmek, tüketiciyi ve halk sağlığını
korumak, gümrük kontrollerini daha
etkin ve düzenli hale getirmektir.
Tekstil İhtisas Gümrüğü
Uygulamasının Pozitif ve Negatif
Etkileri;
Uygulama bazında
baktığımızda, uzak doğuda
üretim yaptırıp, ithalat yoluyla
bu ürünleri deponuza kadar
ulaştırmada yer alan süreçler ve
bu süreçlerin getirdiği maliyetler
göz önünde bulundurulduğunda,
ihtisas gümrüğünün bir takım
dezavantajları bulunmaktadır.
Şöyle ki; gemi ile Çin’den gelen
bir konteynır hazır giyim eşyasını,
ilk olarak mesela, Ambarlı
Gümrük Müdürlüğü’nden giriş
yaptırıyorsunuz. Giriş beyanı ile
beyan edilen eşyanın niteliği, menşei
gibi kriterlerden dolayı geldiği
gümrükten ithal edemeyeceğiniz
için öncelikle, eski ismi Halkalı
Tekstil İhtisas Gümrüğü olan ve
şimdi ki ismi ile Halkalı Gümrük
Müdürlüğü’ne bağlı bir antrepoya bu
hazır giyim eşyasını transit beyan
ederek aktarmanız gerekmektedir.
işte ek maliyetler bu süreçte
başlamış oluyor. Teminatlı araçlarla
ara taşıma yaptırarak (teminatlı
araçlarla taşımanın mantığı, henüz
ithalatı gerçekleşmemiş, ithalatçı
firmanın gerekli yükümlülüklerini
yerine getirmemiş, gümrük vergisi
ve KDV si ödenmemiş ürünü yani
hala gümrüğe ait ürünü, gümrük
sahası dışına çıkarırken, riski
nakliyecinin üzerine atmasıdır ),
ihtisas gümrüğüne bağlı antrepoya
geldikten sonra konteynırın
boşaltılması, antrepo beyanı
verilmesi ve malı çekene kadar
oluşan ardiyeler, ek maliyetlerin bir
parçasını oluşturuyor.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Ürün ithalat maliyetlerine
baktığınızda, özellikle düşük
tutarda bir mal alıyorsanız, mesela
50.000 USD altında, ürün birim
fiyatına göre % 5 e varan maliyetler
önünüze çıkabiliyor. İşin birde
zaman kaybı noktası var, yani gemi
geldiğinde özet beyan verildikten
sonra, ilgili liman gümrüğünden
ithalat yaptığınızda, maksimum 2
günde işleminiz biter ve malınızı
çeker deponuza konteynır ile
gönderebilirisiniz. İhtisas gümrüğü
ile bu süre uzamaktadır. Limandan,
ihtisas gümrüğüne aktarma süresi
yaklaşık 2 gün sürmektedir. Eğer
malınız kırmızı hatta düştü ise
(kırmızı hat ürünlerin fiziki olarak
muayenesi demektir.) konteynırdaki
malın kontrolü, tartılması gerekiyorsa
kantarda tartımı vs gibi işlemler
sonrasında aktarma beyanı ile
ihtisas gümrüğüne bağlı antrepoya
aktarmak sonra ithalat işlemleri vs
mal çekiminiz 7-10 gün sürebiliyor.
Bu aktarma süreçlerindeki
maliyetler ve sizin mağazanızda
satışa yetişmesi gereken mallarınızın
satış kaybı gibi maliyetler, rekabet
gücünüzü azaltabilmektedir. Bu
zaman kaybını yaşamamak adına,
ürünün mağazada bulunması
gereken zamanı göz önünde
bulundurup, biraz erken yüklemeyi
49
yaptırırsanız ve buna bağlı
olarak ithalatı gerçekleştirirseniz,
deponuzda, mağazaya sevke hazır
şeklinde malların beklemesi stok
maliyetinizi artıracaktır. Kaldı ki;
günümüzde just in time tedarik
sisteminin çokça kullanıldığı
ortamda, oluşan bu zaman kaybı ,
rekabet için önemli rol almaktadır.
Öte yandan ihtisas
gümrüğünün pozitif etkilerine
baktığımızda, limanlardaki işlem
hacminin artması, buna bağlı
olarak dolaylı temsilcilerin ( gümrük
müşavirliklerinin) iş alanlarının
genişlemesi, ara taşıma yapan
nakliyecilerin iş hacminin artmasıdır.
ithal malın maliyetinin artmasın
sonucu yerli üretimin artışının
teşvik edilmesi, düşük kıymet
beyanını engelleyerek haksız
rekabetin önüne geçilmesi ve ayrıca
hazinenin vergi gelirinin düşmesinin
engellenmesidir.
Negatif etkilere baktığımızda,
yukarıdaki örnekteki gibi, taşıma
maliyetlerinin artması sonucunda
ürün maliyetinin artması ve bunun
sonucunda ithal eşyasına daha
fazla ödeme yapan tüketicinin
refahı düşecektir. Kaldı ki ithale
konu eşyanın hacmindeki azalmayı
yerli üreticinin ikame edemediği
durumunda, refah kaybına ayrıca
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
neden olacaktır. Avrupa
Birliği Serbest Ticaretin
önünde bir engel teşkil
ettiği için ihtisas gümrük
uygulamasına pek sıcak
bakmamaktadır.
Genel olarak
baktığımızda; uzmanlaşma
adına ihtisas gümrük
idarelerinin, muhakkak
ki faydası vardır. Ülke
ekonomisi göz önünde
bulundurulduğunda,
belirli eşyanın kıymet
belirlemesinde ve
bu kıymet üzerinden
vergilendirme yapılması
ekonomik anlamda faydalı
olacaktır.
Öte yandan
globalleşen tekstil
hazır giyim pazarında,
markasını tanıtmak
isteyen ve uluslararası markalarla
rekabet etmek isteyen yerli
perakende markalarının, global
oyuncu olmalarında önüne çıkan
maliyet kalemlerinin çokluğu
ve ayrıca zaman kaybına neden
olacak bu tür uygulamaların varlığı,
bu firmalarımızın hedeflerine
ulaşmasında birer engel olarak
karşılarına çıkmaktadır.
Serkan BABATAŞ
İthalat İhracat Lojistik
Operasyonlar Yöneticisi
Import-Export Operatıon Manager
Penti Çorap Sanayi Ve Tic A.ş.
Penti Giyim Tic A.ş.
[email protected]
50
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Eda EKİNCİOĞLU
Alışverİşçİnİn
Psİkolojİsİ…
Kimi zaman neyi, nasıl ve neden
öyle yaptığımızı bilemeyebiliriz;
ama davranışı ortaya koyarken bu
mekanizmalar tüm çıplaklığıyla ortaya
çıkar.
Gücün üreticiden perakendeciye geçtiği ve
her geçen gün bu gücün yükseldiği bir yüzyıldayız.
Artık bir satış ağına sahip olmak yani tüketiciyle
buluşma yeteneğine sahip olmak üretim tesislerine
sahip olmaktan daha değerli. Perakende sektörü
hem büyüyor hem şekil değiştiriyor. “Tüketici”
kadar önemli bir başka kavram girdi hayatımıza:
“Alışverişçi!” Bugün “shopper marketing” (alışverişçi
pazarlaması) adıyla yeni bir kavramdan daha sık söz
eder olduysak bu kesinlikle yaşadığımız perakende
patlamasına bağlı bir gelişmedir.
Tüketici davranışları eskiden sadece
reklamlarla belirlenebiliyordu. Artık bu yetersiz
kalıyor. Reklam kampanyalarının marka algısı ve
satın alma eğilimi yarattığı bir gerçek fakat tek
başına reklam yetmiyor. Ürünü alacak olan kişiyi
de işin içine dahil etmek markaya olan ilgisini
arttırmak için daha fazlasını yapmamız gerekiyor.
Nereden nasıl başlamalıyız? Alışveriş ortamı
ve bütün alışveriş süreci müşterinin ihtiyacına ve
onun değişik ruh hallerine göre tasarlanmalıdır.
Bazı mağazalar vardır ki inanılmaz çekiçi
gelirler. İnsan orada her ürüne dokunmak, daha
çok zaman geçirmek ister. Bu mağazaların ürünleri
sergileyiş biçimleri, satış temsilcilerinin davranışları
ve yarattıkları atmosfer ile bizi büyüler.
Hiç aklında olmayan şeyleri satın aldırır böyle
yerler insana.
Sizin de böyle mağazalarınız var mı? Her
seferinde “Ne güzel yer burası!” dediğiniz, kendinizi
iyi hissettiğiniz… mutlaka almak için kendinize
uygun birşeyler aradığınız…
Sektörün içinde olan biz, bir çok mağaza ve
süpermarketi ister istemez hem alışverişçi hem de
perakendeci gözüyle inceliyoruz. Perakendecilik
sadece bir verimlilik ya da dekorasyon işi değil,
müşteri ihtiyacına odaklanmayı gerektiren ama
aynı zamanda estetik ve eğlenceli bir deneyim
yaşatmayı amaçlayan bir iş olarak ele alınmalıdır.
Perakendecilerin çoğu hitap ettiği alışverişçi
anlayışına göre değil, kendi anlayışına göre
tasarım yapıyor. Ürünlerini fabrika kodları (kendi
stok kodları) ile sergiliyor, müşterinin algılayışının
kendisininkinden farklı olacağını düşünmüyor.
Mağazalarda müşteri adı altındaki insanların
ne yaptıkları perakendenin öncelikli ilgi alanıdır.
Bu insanlar hangi bölümlere gidiyor, hangi yolları
kullanarak aradıklarına ulaşıyorlar, neleri görebiliyor,
neleri kaçırıyorlar, karşılarına çıkan uyarıcılara
nasıl tepki veriyorlar, sergideki ürünlerle nasıl ilişki
kuruyorlar, ödeme öncesi nasıl davranıyorlar…
gibi soruların cevaplarını perakendecinin bilmesi
gerekmektedir.
Paco Underhill’ın yıllar önce yazdığı
“İnsanlar neden alışveriş yapar?”
kitabının bugün daha fazla değer
kazandığı fikrindeyim. Hepimiz
alışverişlerimizi “görme, hissetme,
deneme, satın alma” prensibine
bağlı kalarak yaparız. İnsanlar
dokunmayı, keşfetmeyi severler.
Mağazaların iç düzenlemeleri,
vitrinleri, satış destekleri, ürün teşhir
ve sunumlarının önemini büyüktür.
Paco Underhill “Eğer
mağazalara sadece bir şey satın
almaya ihtiyacımız olduğunda
gitseydik ve yalnızca planladığımız
şeyi alsaydık ekonomi çökerdi!’’ der.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
İnsanlar alışveriş yaparken nasıl bir ruh
haline girerler, Alışveriş noktasına gelenlerin
hepsi klasik anlamda müşteri midirler? Hangileri
alışverişçi (shopper), hangileri tüketici, hangileri
sürekli kullanıcıdır? yanlarında arkadaşları ya da
eşleri, yakınları olduğunda nasıl davranırlar? Amaç
vitrin gezmek mi, alışveriş yapmak mı? Bunlar,
“alışveriş biliminin” cevap aradığı sorulardan sadece
bazılarıdır. Bazı cevapları yakalayan şirketler başarılı
adımlarla ilerlemekteler.
Mağazalardaki en önemli satış destek unsuru
, mağaza çalışanları ve görsel düzenlemelerin ya da
yayınlanan müziklerin yanı sıra afiş, reklam panoları
vs gibi alıcıların dikkatini çeken objelerdir. Bunların
doğru zamanda doğru yerde sergilenmesi işin en
can alıcı kısmını oluşturmaktadır.
İnsanların büyük bir çoğunluğu sağ
ellerini kullandıklarından (ve soldan sağa doğru
yazdıklarından) bir mağazaya girdiklerinde sağa
doğru yönelirler. Bu nedenle bir mağazada ürünlerin
sergilenmesi bu alışkanlığa göre yapılır. Mağazanın
koridorları ve yer döşemelerindeki işaretler alışveriş
davranışını yönlendirir, mağazanın içindeki aynaların
önünden geçenler yavaşlayıp kendilerine bakarlar;
aynanın yanındaki ürünlerin fark edilmesi kolaylaşır.
Pazarlama Yönetimi eğitimlerinden de
bildiğimiz gibi, insanlar bir ürüne dokundukları
zaman onu sahiplenmeye başlarlar yani Ürünler
onlara kolayca dokunulacak şekilde sergilenirse
satış artar. Perakende sektörü, mağazalarda
müşterinin ürünü hissetmesi, denemeye davet
etmesi üzerine kuruludur.
Süpermarketlerde daha pahalı ürünlerin
göz hizasına, ucuz ürünlerin daha aşağıdaki raflara
yerleştirilmesi tesadüf değildir. Temel ihtiyaç ürünleri
marketin en arkasındadır, ellerinde bir listeyle
51
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
alışveriş yapan insanlar bile oraya ulaşana kadar en
uzun yolu kat ederek diğer bölümlerin de mutlaka
önünden geçerler. Giyim mağazalarında soyunma
kabinlerinin en dipte yer almasının da sebebi budur.
Market sepetlerinin ve alışveriş arabalarının
ebatlarının büyük olması bir algı yanılgısı yaratarak
sepetin çoğunun boş kaldığı, ’’az alışveriş yapıldığı’’
ve “daha fazla alışveriş yapabileceği’’ yanılsamasını
yaşatır.
Bazı tekliflere, promosyonlara ya da indirim
dönemlerine süre koymak (son 1 gün) ve geri
sayımın altını çizmek, hepimizde ’’fırsat kaçmasın’’
hissini yaratır ve satın alma kararımızı hızlandırır.
Paco Underhill’in gözlemlerinden hareketle
özellikle marketlerde satın almaya taze ve sağlıklı
olandan başlamak, sonrasında abur cubura
yöneldiklerinde insanların kendilerini daha az suçlu
hissetmelerini sağlar. Bu nedenle sebze ve meyve
reyonları marketlerin girişinde yer alır.
Kimi zaman neyi, nasıl ve neden öyle
yaptığımızı bilemeyebiliriz; ama davranışı ortaya
koyarken bu mekanizmalar tüm çıplaklığıyla
ortaya çıkar. Perakende alanında yapılan gözlemler
müşterilerin kendilerinin bile farkında olmadığı
davranışlarını açıklamakta işe yarar. perakendeyi
yöneten, perakendeye ürün satan her yöneticinin
mutlaka gözlem yapması gerekir.
Çalışanların ve müşterilerin hayatlarını
kolaylaştıran onların daha güvenli, daha konforlu,
daha estetik ve daha anlamlı bir alışveriş yapmalarını
sağlayan ortamlar yaratmak, perakendeciliğin
üstlenmesi gereken bir sorumluluktur.
Paco Underhill’in söylediği gibi “Sorumluluk
ve karlılık birbirinden kopmaz şekilde birbirlerine
kenetlidir. Birincisinde her açıdan özenliyseniz
ikincisini de sağlama alırsınız.
Eda Ekincioglu
Perakende Tedarik Zinciri Mdr.
[email protected]
52
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Suat SARAÇOĞLU
West Marine Türkiye / [email protected]
Tersanecilik sektöründe
yaklaşık 700 yıllık bir geçmişe sahip
olan ülkemiz gemi ve yat inşasında
dünyada belli başlı aktörlerden biri olmak
yolunda hızla ilerlemektedir. Denizcilik
sektöründeki gelişmelerin ekonomik
anlamdaki ülkemize katkıları bu sektörün
daha fazla gelişmesinin sağlanmasının
önemini ortaya koymaktadır. Ülkemizdeki
tersanelerde askeri gemiler, yük
gemileri, tankerler, kargo gemileri, mega
yatlar başta olmak üzere çok çeşitli
ölçekte gemi, tekne ve yat türleri inşa
edilmektedir.
Gemi ve yat sektörü, ulaştırma
lojistik taşımacılık ve turizm sektörüne,
katkıda bulunurken, ülkemizin istihdam
oranının ve döviz miktarlarının artmasına
destek sağlamakta, aynı zamanda gemi
ve yat inşasında kullanılan binlerce
malzeme ile sektöre ait yan sanayiye de
katma değer sağlamaktadır. Sektörde,
küresel anlamda rekabet edebilecek
seviyede tesislere, teknolojiye ve
işgücüne sahip olmak önem arz
etmektedir.
Günümüzde gemi inşa sektöründe
özellikle sektörün önemli oyuncularından
Çin’in pazar payını gittikçe artmakta,
Güney Kore’nin pazar payı aynı şekilde
devam etmekte ve Japonya’nın pazar payı
ise gittikçe azalmaktadır. Bölgesel açıdan
incelendiğinde Türkiye’nin, Avrupa Birliği
ülkelerinde mevcut gemi inşa sektörüyle
rekabet ederek büyüme hedeflerine
ulaşılabilmesi için, devletin bu sektöre
olan desteğinin artarak devam ettirmesi
oldukça önem kazanmaktadır.
Ülkemizde denizcilik sektöründe
ticari maksatlı gemilere ilişkin bir
takım düzenlemeler yapılmış olmasına
rağmen ticari olmayan nitelikteki
GEMİ İNŞA
SEKTÖRÜNDE
REKABET İÇİN
TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİ
denizcilik faaliyetleri hakkında yapılmış
düzenlemelerin yeterli olmadığı
görülmektedir. Özellikle amatör denizcilik
ve yatçılık gibi faaliyetlere ilişkin yapılacak
yeni düzenlemelerin yat ve tekne
imalatında dünyada çok üst seviyelere
çıkabilecek potansiyele sahip ülkemize
getireceği avantajlar ortadadır.
Ülkemizde gemi inşa sektöründe
bulunan işletmeler, gelişen teknoloji,
ulaşım ve iletişim sayesinde artık
sadece kendi ülkeleri, yaşadıkları
coğrafyaları için değil, tüm dünya için
üretim yapar bir hale gelmişlerdir. Gemi
inşa sektöründeki gelişmelerin mutlaka
günümüz modern yönetim anlayışı ile
takibi ve kontrolü gereklidir. Teknik ve
teknolojik gelişmelerin yanı sıra yönetim
anlayışındaki değişmeler de sektörü
etkilemektedir. Üretimi yapan müşteri
odaklı tersaneler, müşteri isteklerine
özel siparişlere önem vererek dünya
çapında aranılan üretim işletmeleri haline
gelmektedirler..Bu işlemleri yaparken
işletmelerinde tedarik zincirlerini
etkin bir şekilde oluşturarak, malzeme
tedarikinden başlayıp üretim, müşteri
ilişkileri ve satış sonrası hizmet ile
ilgili konularda gerekli hassasiyetleri
çalışmalarına yansıtmalıdırlar. Artık
tedarik zinciri müşteri ilişkileri yönetimi
CRM, müşteri hizmet yönetimi CSM,
talep yönetimi (Demand Management),
sipariş işleme (Order Fullfilment), üretim
akış ( Manufacturing Flow), satın alma
(Procurement), ürün geliştirme (Product
Develepmont), iadeler (Return) sıralaması
ile 8 adımda yönetilen bir süreç haline
gelmiştir. Gemi inşa sektöründe dünya
çapında rekabet edebilmek maksadıyla
tersaneler bünyelerinde oluşturdukları
tedarik zinciri yönetimi organizasyonu
sayesinde stoklar ve yarı mamul stokları
azalmakta, üretim süreçleri daha
belirgin ve hızlı bir şekilde ilerlemekte
onarım çevrim zamanlarında ilerlemeler
sağlanmaktadır
Gemi inşa sektöründe tersanelerde
yapılan üretim, ağır sanayinin birçok
öğesini bünyesinde bulundurduğu için
mühendislik açıdan oldukça karmaşık
yapılardan meydana gelmiştir. Gemi inşa
sanayi; demir çelik sanayi, makine imalat
sanayi, elektrik-elektronik sanayi, boya
sanayi ve lastik-plastik sanayi, ahşap
sanayi gibi pek çok sanayi kollarınca
beslenmektedir.Gemi inşa sektörü
mühendislik uygulamalarının üst düzey
teknolojilerin kullanıldığı, bir organizasyon
olduğu için, böyle kompleks bir
organizasyonunun dünyadaki tersaneler
ile rekabet etmek için bünyesinde
oluşturduğu tedarik zinciri yönetiminin ne
kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Dünya ticaretinin yaklaşık
% 90 ‘ nın deniz yolu ile yapıldığı
düşünüldüğünde üç tarafı denizlerle
çevrili ülkemizde deniz ve denizciliğe
verilen önem ile birlikte, gemi inşasında
bünyesinde etkin tedarik zinciri
yönetimi uygulayan üretim tesisleri
ülke ekonomisinin gelişmesine katkı
sağlayarak ülkemizin hak ettiği ekonomik
konuma daha çabuk ilerlemesini
sağlayacaktır.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
53
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
A r i f Y I L D I R I M / Te d a r i k Z i n c i r i D i r e k t ö r ü , K A R A C A
Tedarİk zİncİrİnİz
yalın mı?
Bu soruya cevap vermeden
önce gelin isterseniz önce tedarik
zincirinin daha sonra da yalın tedarik
zincirinin tanımını yapalım.
Literatürde onlarca tedarik
zinciri tanımı bulabiliriz. Yıllar içinde
tedarik zinciri tanımı, yönetim
sistemlerindeki evrimle birlikte hep
yeniden yapıldı. Sanayi devrimi
yıllarında Taylor’un ortaya attığı
Bilimsel Yönetim Sistemi, işin
anlamlı parçalara bölünmesini ve
işin her bir parçasının, o parçayı
yapmakta uzmanlaşmış kişi/ler
tarafından yapılmasını söylüyordu.
O dönemin innavasyonu buydu ve
bu fonksiyonel yönetim sistemini
benimseyen işletmeler rekabet
avantajı kazanmışlardı. Daha
sonraları süreç yönetimi sistemi, ayrı
ama aynı akışın bir elemanı olan
fonksiyonların bütünleşik yönetilmesi
yaklaşımını getirdi. Esasen tedarik
zinciri yönetimi tanımı da kaynaklara
ilk kez bu zamanlarda girmiştir.
Dr. Mohanty ve Dr.Deshmukh
tedarik zincirini bir çevrim olarak
tanımladıktan sonra çevrimi şöyle
ifade ediyorlar:
• Müşteri ile başlar, müşteri ile
biter,
• Çevrim boyunca, malzeme,
bitmiş ürün, bilgi ve işlemler akar,
• İşe, devamlı ve kesiksiz bir
süreç olarak bakmayı gerektirir.
Yalın tedarik zinciri, değer
katmayan –ya da başka bir ifadeyle
israflardan – arınmış, sadece değeri
tasarlayıp, üreten ve müşterisine
taşıyan bütünleşik aktivitelerden
müteşekkil işlerin ağıdır. Dikkat
edersiniz tedarik zincirini, bir zincir
olarak değil, son yıllarda bir çok
profesyonelin ve akademisyenin
hemfikir olduğu üzere “ağ” olarak
tanımlıyoruz. Zira artık günümüzde
Tedarik Zinciri Yönetimi, bir çok ayrı
ayrı tedarik zincirinin birbirlerine
eklemlendiği kompleks tedarik
zinciri- “ağ”ı- üzerinden yapılıyor.
Sadece kendi tedarik zincirimizi
yönettiğimiz konforlu alandan çıkıp,
tedarikçilerimizin ve müşterilerimizin
tedarik zincirlerini de yönettiğimiz
büyük resme bakıyoruz artık. Bu
büyük resimden, çıkarma sanatı
(art of subtraction) ile israfların
ayıklanması bizi yalın tedarik zincirine
götürecektir.
Peki, nereden başlayacağız?
Bu sorunun cevabını yaptığımız Yalın
Tedarik Zinciri tanımında bulabiliriz.
Nihai amacımızın, müşterinin talep
ettiği ürünü, talep ettiği zamanda
ve yerde müşteriye sağlamak
olduğunu düşünürsek; doğal
olarak başlayacağımız nokta da,
müşterinin neyi, ne zaman ve nerede
talep ettiğini anlamak olacaktır.
Müşterinin neyi ve ne kadar talep
ettiği sorusunun cevabını bulmak için
Tedarik Zinciri Yönetiminin, ürün ve
tasarım yönetimi, müşteri ilişkileri ve
talep planlama kasını kullanacağız.
Fakat bu tek başına yetmez. İyi bir
fikri ve büyük bir pazarı olan sayısız
girişim, doğru bir Tedarik Zinciri
Yönetimi olmadığı için başarısız
olmuştur. Ürününüz ister nish bir
ürün, isterse bir ticari mal veya eşya
olsun, bugünün dünyasında rekabette
var olabilmek için doğru bir tedarik
yönetimi stratejisine ve bu stratejiyi,
operasyon planına dönüştürecek
zekalara ve operasyon planını
uygulayacak yöneticilere ihtiyaç
vardır. Marshall Fisher, Harward
Business Review de yayınlanan
ünlü makalesinde, Tedarik Zinciri
stratejisinin belirlemede ilk adımın,
talebin doğasını anlamak olduğunu
söylüyor. Ürün yaşam çevrimi,
talebin tahmin edilebilirliği, ürün
çeşitliliği, tedarik süresi ve siparişi
zamanında karşılama metriği için
rekabet standartları gibi daha bir çok
parametrenin stratejiyi belirlemede
önemli unsurlar olduğunu söyledikten
sonra ürünün fonksiyonel veya
yenilikçi olmasına göre Tedarik Zinciri
stratejisinin belirlenmesi gerektiğinin
altını çiziyor. Bu ayrımı yaptıktan
sonra iki tür tedarik zinciri stratejisi
tanımlıyor; fonksiyonel ürünler için
efektif, yenilikçi ürünler için ise
esnek –talebe hızlı cevap verebilen
tedarik zinciri. Bu yazımızda bunun
detaylarına girmeyeceğiz. Tedarik
zinciri stratejisini belirleme, tek
başına ayrı bir makale –belki bir kitap
konusu.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Doğru tedarik zinciri
stratejisi belirlendikten sonra yalın
tedarik zincirimizin operasyonel
seviyede tasarımına başlayabiliriz.
Amacımız tüm zincir boyunca
israfları yok edecek operasyonel
planlar oluşturmak. Hemen hemen
tüm tedarik zincirlerindeki en büyük
israfı genellikle stoklar oluşturur.
Hammadde, yarımamul veya bitmiş
ürün stokları. Stok(lama) maliyetlerini
sadece ihtiyaçtan fazla tutulan stoklar
(stoklama maliyetleri) değil, aynı
zamanda ihtiyaç kadar tutulmayan
stoklardan kaynaklanan yoka
satışlar (stock-out) oluşturur. Esasen
etkin envanter yönetimi, stoklama
54
maliyetlerini minimize eden
optimizasyonu yapmaktır. Bu,
yoka satışların maliyeti ile
stoklama maliyetlerinin toplamını
oluşturan fonksiyonun minimize
edilmesi ile başarılır. Talep miktarı
kadar üretim/tedarikin yapıldığı
bir senaryoda; yoka satış riskini,
talep miktarındaki ve/veya temin
süresindeki dalgalanmalar yaratır.
Envanter yöneticileri, bu riskten
korunmak için emniyet stokları
tutarlar. Emniyet stokunun
seviyesini belirlerken, arzu
edilen servis seviyesine göre
talep miktarındaki ve tedarik
süresindeki standart sapma
dikkate alınır. Servis seviyesi,
yoka satış yapmamanın istatistiksel
yüzdesini ifade eder. Örneğin, %95
servis seviyesine göre belirlenen
emniyet stokunda yoka satışların
ihtimali sadece %5’tir. Grafikte
göreceğiniz üzere, emniyet stoku ile
servis seviyesi arasında azalan verim
ilişkisi vardır.
Servis seviyesini artırmak,
yükselerek artan bir şekilde daha
çok stok ilavesi gerektirir. Bundan
anlaşılacağı üzere yoka satışları
minimize ederek stok maliyetlerimizin
bir ayağında tasarruf sağlarken diğer
ayağında stokta tutma maliyetlerimizi
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
artırıyoruz. Tekrar hatırlarsak,
problemin kaynağında talepteki ve
temin süresindeki dalgalanmalar
yatıyor ve bizim amacımız kök nedeni
ortadan kaldırmak. Dalgalanmalar
tamamen ortadan kaldırmak
gerçekçi olmamakla birlikte talepteki
dalgalanmaları müşterilerimizi sürekli
ve etkin bir sistemle dinleyerek (VOC)
önceden daha sağlıklı öngörmeyi
hedefleyebiliriz. Benzer şekilde
tedarikçilerimizin etkin yönetimi ile
temin sürelerindeki dalgalanmaları
minimize etmek mümkündür.
Tedarik zincirinin
mükemmelleştirilmesi, diğer
operasyonel mükemmellik çalışmaları
gibi bir yolculuktur ve varacağınız her
zirve, diğer zirveye yolculuğunuzun
başlangıç noktası olacaktır.
ARİF YILDIRIM
Tedarik Zinciri Direktörü
KARACA TİC. ve SAN. A.Ş.
[email protected]
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
55
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
MÜŞTERİLERİN
KARGO
ŞİKAYETLERİ
H a l i t K AYA
Satış Sorumlusu, Sürat Lojistik
Kata Teslimat
Hepimiz karşılaşmış veya sitem etmişizdir.
Adımıza gelen bir kargo neden bulunduğumuz kata
kadar teslim edilmez diye? Daha sonra geçmişizdir
PC başına, girmişizdir bize kargo getiren firmanın
internet sitesine yazmışızdır şikâyetimizi…
Peki; bir kargo şirketinin, bir alıcının
kargosunu, kata kadar teslim etme mecburiyeti var
mıdır? Bu yazımda bu konu hakkında detaylı bilgi
vermek istiyorum.
Kargo şirketlerinin amacı kendisine verilen
ürünü, alıcısına hızlı, zamanında ve sağlam bir
şekilde teslim etmektir. Kargo sektöründe alım iki
şekilde olur; Adresten Alım (AA) Şubeden Alım (ŞA).
Teslimde iki şekilde olur; Adrese Teslim (AT),Şubede
Teslim (ŞT).Bu şekli ile ürün sevk eden kargo
şirketlerinde fiyat; AA veya ŞA olursa farklı, AT
veya ŞT olursa farklıdır. Fiyatı belirleyen ana unsur;
zaman, emek ve maliyet unsurudur. Hiç bir kargo
şirketi ek ücret almadan kata teslimat yapmaz.
Yani kargoyu gönderen kişi, kargonun,”alıcısına
kata kadar teslim edilmesini istiyorum” demediği
müddetçe kargo adrese teslim edilir, kata teslimi
yapılmaz. Alıcı, aşağıya iner kargosunu bulunduğu
evin giriş kapısının önünden teslim alır. Tüm kargo
şirketlerinin dağıtım yaptığı alanda yaya kuryesi
ve araç kuryesi vardır. Aracında bir çok farklı
adresin (bu rakam 100 ile 500 farklı nokta olabilir)
teslimatı bulunan kurye, her gittiği yerde kata
teslimat yaparsa, aracında teslimat için bekleyen
kargoların büyük bir çoğunluğunun teslimatını
sağlayamayacaktır. Bu durumda kargoların devir
kalmasına yani geç teslim edilmesine sebebiyet
verecektir. Bazı alıcılar internet üzerinden birden
fazla kişinin ancak kaldırabileceği; Çamaşır
makinesi, fırın, mobilya vb. ürünler satın almakta
ve bu ürünlerin kapılarına kadar teslim edilmesini
istemektedirler. Tek başına kargo teslimatı
yapan bir kuryenin bu tip ürünleri kata teslimat
yapması imkânsızdır. Bu gibi ürünleri sevk eden
firmalar kargo şirketleri ile anlaşma yaparken
“Hamaliye Bedeli”adı altında sözleşmelerine bir
madde ekleterek, bu tip ürünlerin kata teslimatı
sağlamaktadırlar. Bu işlem faturalandırılırken; Kargo
Ücreti + Hamaliye Ücreti olarak, ya ürünü gönderen
firma ya da alıcı tarafından ödemesi yapılır. Kata
teslimatlı durumlarda, ürünü teslim edecek kargo
şirketinin şubesi,şube dağıtım rutunu buna göre
organize ederek ürünün teslimatını ek personel ile
sağlayacaktır.
Ağırlığı hafif; dosya, küçük paket gibi
ürünlerde kargo şirketlerinin kata teslim mecburiyeti
yoktur. Ancak teslim eden kurye inisiyatif kullanırsa
bu teslimat sağlanabilir. Bazen, kargo gönderen kişi,
kargo alıcısının yaşlı, hasta, hamile vb. durumları
olduğunu izah ederek kargonun kata teslimatını
isteyebilir. Bu durumda yine inisiyatif kullanarak
kargonun kata teslimi sağlanmaktadır.
Kısaca anlatmaya çalıştığım gibi kata
teslimler ancak ek ücret karşılığında kargo gönderen
müşterinin beyanı doğrultusunda yapılmaktadır.
Bunun dışında, kargo şirketlerinin kata teslimat
yapma mecburiyeti yoktur.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
56
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Erdoğan ERGÜL / Lojistik Müdürü, ÜLKER
GIDA SEKTÖRÜNDE TEDARİK
ZİNCİRİ SÜREÇLERİ
HAKKINDA TESPİTLEr
Bugün dünya nüfusu
7,2 milyar sınırını zorlarken
, bundan sadece 40 yıl önce
bunun yarısı yani 3,6 milyar
olduğunu biliyor muydunuz
? Peki önümüzdeki 10
yılda 1800 ve 1900 yılları
arasındaki yüzyıllık süreden
daha fazla artış olacağını.
Grafiğin gidişatına bakınca
gelecekte gıdanın tedarik
edilebilmesinin ne kadar önemli
olduğunu anlayabiliyoruz. Artan
nüfusa karşın dünyada ekilebilir
alanların sayısı giderek azalıyor.
Temiz ve sulamaya uygun nitelikte
su kaynakları yok oluyor. Küresel
ısınma kaynaklı verim düşüyor ,
verimli topraklar çölleşen arazilere
dönüyor. Teknoloji sayesinde
mevcut alanlardan daha fazla verim
alabilmek için yapılan çalışmalar bir
noktada yetersiz kalmaya başladı
bile.
Gıda sektörü tüm bu
belirsizlikler ve riskler arasında her
gün 7,2 milyar insanın günde 3 kere
yeterli ve dengeli beslenmesini
sağlamaya çalışmaktadır. Sektörün 3
temel girdisi vardır . Bunlar kaynağına
göre ;
1. Bitkisel kaynaklı ürünler
(Mısır ,pirinç , buğday vs.)
2. Hayvansal kaynaklı ürünler
(Et ,süt , yumurta vs.)
3. Doğadan elde edilen
kimyasallar ( Tuz , minaraller vs)
World population growth 500BC – 2025 Kaynak : BBC.CO.UK
Hayvansal ve bitkisel ürünler
yenilenebilir girdilerdir. Doğadan
elde edilen girdiler ise doğada hazır
bulunurlar ama saflaştırıp kullanılır
hale getirmek maliyetlidir.
Raf ömürlerine göre
sınıfladığımızda ise 3 sınıf girdi
bulunur ;
1. Raf ömürleri kısa olan
girdiler (Hayvansal ürünler – 0 ile 6
ay arası)
2. Raf ömrü orta olan girdiler
(Bitkisel ürünler – 0 ile 3 yıl arası)
3. Raf ömrü uzun olan girdiler
(doğadan gelen kimyasallar)
Sektöre Genel Bakış
Gıda sektörü insan oğlunun
dünyaya ilk ayak basması ile
başlamıştır dersek yanlış olmaz.
Biliyorsunuz bilinen ilk ticaret şekli
avcılık ve toplayıcılık ile elde edilen
gıdaların değiş tokuşu ile başlamıştır.
Raf ömrü kısa olan gıdaları hemen
tüketme zorunluluğu ,gıdaların elde
edildiği bölgelerde yöresel olarak
tüketilmesi sonucunu doğurmuştur.
Bu tüketim alışkanlıkları dediğimiz
kültürü oluşturmuştur.
Endüstri devrimi ile ulaşımın
kolaylaşması , soğutma, saklama
, kurutma teknolojilerinin gelişmesi
gıdaların daha uzun mesafelere
ulaştırılmasını sağlamış , değiş
tokuş yerini ticarete bırakmıştır.
Uzak mesafelere giden gıdaların
nefasetini tekrar kontrol etme ihtiyacı
doğmuş , kalite sistemleri kurulmaya
başlamıştır.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Uluslar arası ticaretin ,
özellikle deniz ticaretinin gelişmesi
ile artık kıtalar arası gıda ticareti
başlamış , gıda ürünleri borsalarda
işlem gören emtialar arasına
girmiştir.
Dünyanın gıda üretmeyen
ülkesi yoktur. En kurak kıta
Afrika’da bile yetişen endüstriyel
ürünler vardır.
Bu ürünlerin hangilerinin
uluslar arası pazara gideceği ,
hangilerinin yerel tüketileceği
fiyatlarla alakalı bir konudur.
Bugün Afrika’da gıda sorunu
olmasına karşın ,Afrika’da
üretilen susamlar dünyanın dört
bir yanına gönderilmektedir.
Çünkü uluslar arası pazarda
oluşan susam fiyatı , susamın
Afrika’daki değerinden daha
fazladır. Arjantin’de yetişen mısır
bütün kıtalara gönderilmektedir ,
çünkü piyasalarda değer gören bir
emtiadır. Bunlar gibi buğday ,pirinç
,şeker kamışı , bitkisel yağlar , soya
gibi ürünler tüm dünyada ticareti
yapılan gıdalardır.
Gıda maddelerinin emtia
haline gelmesinin bir takım
olumsuz etkileri olmuştur.
Uluslararası çalışan firmalar zaman
zaman stoklara müdahale ederek
fiyatların inmesini veya çıkmasını
sağlayabilmektedirler. Bunun
sonucu olarak uzun vadeli alım
bütçesi oluşturmak zorlaşmakta,
bütçelenen rakamlar genellikle
tutmamaktadır. Planlanan
maliyetler tutmayınca kar zarar
sürekli değişmekte , uzun dönemli
plan yapmak riskli hale gelmektedir.
Global tedariğin bir diğer
sıkıntılı yanı bölgesel politik ve
jeopolitik etkilerin hammaddeler
üzerinde etkili olmasıdır. Örneğin
57
her yıl yağacak muson
yağmuru miktarı üretilecek
şeker kamışı ,pirinç
miktarını doğrudan etkiler.
Yada kakao üretilen
bölgelerde yaşanacak siyasi
sıkıntılar kakao fiyatlarını
uçurabilir.
Gıda sektörü
kapımıza gelen sütçüden
başlayıp , süpermarketlerin
geniş raflarına kadar uzanan
geniş bir yelpazede bize yenilebilir
ürünler sunan dinamik ve hareketli ,
bir o kadar da eğlenceli ve keyifli bir
ticaret alanıdır.
Gıda Tedarik Zincirinde
Zaman Boyutu
Demir hammaddesini
düşünürseniz fiyatlar düştüğünde
binlerce ton bağlantı yapıp
istediğiniz zaman kullanabilirsiniz.
Fakat gıda bağlantısı yaptıysanız
belli bir süre sonra kullanılmaz
duruma gelecektir. Yada sizin
pahalıya aldığınız gıda 3 ay sonra
ucuzlayacak ve sizin pahalıya
aldığınız gıdayı kimse tüketmek
istemeyecektir.
Hammaddelerin raf
ömrü kısa olduğu için ( özellikle
hayvansal gıdalarda ) müşteriye
ulaşana kadar geçen her dakika
para kaybı demektir. Hedef
hammaddeyi elde edildiği
kaynaktan en hızlı şekilde
müşteriye sunulabilir hale
getirmektir. Bunun için adeta bir
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
yarış yapılır. Tedarik süreci boyunca
değer analizi yaparsak aşağıdaki
denklemleri kurabiliriz.
Müşteri tatmini = Ürünün ilk
günkü nefaseti – Ürün tüketiciye
ulaşana kadar geçen zamandaki
nefaset kaybı
Beklenen Gelir = İlk günkü
getiri – Müşteriye gidene kadar
geçen zamandaki gelir kaybı
Yukarıdaki iki denklemde
ortak olan , zaman geçtikçe
beklenen toplam faydanın
düştüğüdür. Bu gerçeği bilen tedarik
zinciri yöneticileri tüm zinciri en kısa
sürede müşteriye ulaşacak şekilde
planlamaya çalışırlar. Bu göründüğü
kadar kolay değildir. Süreç boyunca
zaman kısaldıkça stok seviyeleri
düşmeye başlar , stok seviyeleri
düşünce tedarik güvenliği ve
devamlılığı çok önem kazanır .
Gıda Tedarik Zincirinde
Güvenlik Boyutu
Tedarik güvenliği gıda
tedarik zincirleri için olmazsa
olmazlardandır. Hiçbir müşterinize
bugün malım yok yarın getireyim
deme şansınız yoktur. Müşteri
tercihleri ihtiyacı karşılanmadığı
zaman hemen alternatiflere kayma
yönündedir. Düşük fiyatlarla
ticaret yapıldığı için fiyat farkları
aşırı değildir , tercihler hemen
değişebilir. Bazı ürünler ise sadece
yılın belli zamanlarında satıldığı için
( dondurma gibi ) hiç toleransları
yoktur.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Tedarik güvenliğini
sağlamak için iki seçenek vardır.
1. Tedarik kaynaklarını
sürekliliği sağlayacak şekilde
çeşitlendirmek
2. Tedarikçilerle uzun vadeli
işbirliği yaparak tedarikçiyi sürecin
bir parçası yapmak
Birinci yöntem ilk bakışta
daha kolay görünmekle birlikte
dipsiz bir kuyu gibidir. Nereye
kadar çeşitliliğin arttırılacağı , her
tedarikçiden aynı kalitenin nasıl
sağlanacağı gibi cevapsız sorular
barındırmaktadır. Ayrıca kısa vadeli
ticaret ilişkilerinde çıkarların ileriye
dönük olmaması
sebebi ile tedarik
sıkıntıları daha fazla
olmaktadır.
İkinci seçenek
daha fazla uğraş
gerektiren ama daha
uzun vadeli ve daha
az maliyetli bir çözüm
sunmaktadır. Büyük
firmalar tedarikçileri
ile ortak kalite ,
tedarik ve sevkiyat
süreçleri kurarak
tedarikçilerini
kendi firmalarının
bir birimi gibi
yönetebilmektedir. Açık maliyet
çalışmak , belli bir yüzde ile
çalışmak , kardan pay almak gibi
pek çok alternatif işbirliği yöntemi
oluşturulabilir. Bu işbirliğinin
sonucunda tedarikçi dahil tüm
zincirin kontrol altına alınması
, güvenli stok seviyelerinin
sağlanması ve süreç kontrolü
mümkün olmaktadır.
Gıda sektöründe güvenlik
deyince bir diğer akla gelen konu
sürdürülebilirliktir. Hammaddelerin
büyük çoğunluğu doğadaki
yenilenebilir kaynaklardan geldiği
için gıda üreticileri kullandıkları
hammaddelerin yenilenmeye
devam ettiğinden ve ilerde de
ulaşılabilir olacaklarından emin
olmak zorundadırlar.
Bunu sağlamak için
şirketler, hükümetler ve uluslararası
58
organizasyonlar projeler üretmekte,
dünya çapında tedbirler alınmasını
sağlamaktadırlar. Sürdürülebilir
tarım politikaları üç boyutta ele
alınmaktadır ;
1. Çevre Boyutu
2. Toplumsal Boyutu
3. Ekonomik Boyutu
(Kaynak : http://www.tgdf.org.tr )
Böylece gelecekte
ihtiyaç duyacağımız tarımsal ve
hayvansal besinlerin üretileceği
alanları , onları üretecek insanları
ve ekonomiyi buna şimdiden
hazırlamış oluyoruz.
Gıda Tedarik Zincirinde Risk
Boyutu
Gıda maddeleri insanların
hayati ihtiyaçlarını karşılamasına
karşın , insanlar için hayati
risklerde oluşturabilmektedir.
Sektördeki tüm iş görenler bu
bilinçle çalışmakta en küçük risk
bile elimine edilmeden süreçler
ilerlememektedir. Bunu sağlamak
için büyük paralar harcanarak
laboratuvarlar kurulmakta ,
analizler , tetkikler yapılarak mal
kabulü yapılmaktadır. Bu analizler
için harcanan süreler ve yapılan
yatırımlar son ürüne ekstra değer
katmamakta sadece mevcut
kalitenin tespitine yaramaktadır.
Tedarik zinciri boyunca tüm iş
birimlerinin bu kontroller için aynı
tedbirleri almaları , aynı yatırımları
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
yapmaları elbette ki israftır. Olması
gereken zincirin bütününü kontrol
edecek tek noktada bu kalite
değerlerini kontrol etmek ve daha
sonra diğer iş birimlerinin bu
sonuçlara güvenebileceği metotlar
geliştirmektir.
Bu kontrol sürecini
kurmak ve yönetmek gıda tedarik
zincirindeki risk analizi ile mümkün
olacaktır.
Sonuç Olarak
Gıda sektörünü birkaç
kelime ile özetlemek istersek
sanırım hız , heyecan , keyif ve
merak olarak özetleyebiliriz. Sürekli
dengelerin değiştiği bir ticaret
ortamında taze ve lezzetli ürünleri
dünyadaki 7,2 milyar insana her
gün sunuyor ve onların hayatına
keyif katıyor olmanın verdiği
mutluluk sektörün itici gücünü ve
motivasyonunu oluşturuyor.
Erdoğan ERGÜL
ÜLKER Bisküvi A.ş.
Lojistik Müdürü
[email protected]
59
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
mir
kay Özde
r
u
T
.
r
D
.
sekokulu
Av
k
ü
Y
ik
t
s
oji
ırma ve L
t
ş
la
U
.
.Ü
İ
a
d
n
ı
s
a
t
r
o
g
İ
S
a
İ
t
m
E
e
d
n
İ
c
e
e
d
r
n
ü
İ
S
s
Taşıma r ta c ı n ı n Ö d e m e İ
M
İ
T
E
Sİgo
N
Ö
Y
ı
k
k
a
H
u
Rüc
(TTK
Sigorta sözleşmesi
ile söz konusu
zararın tazmininin
kararlaştırılması sigorta
sözleşmesi olarak
değerlendirilemez.
Uygulamada malın satıcısı
veya alıcısı taşıma risklerine karşı
Nakliyat Emtia Sigorta Sözleşmesi
çerçevesinde malı taşımacılık
risklerine karşı sigorta ettirmektedir.
Bu sigorta sözleşmesi
yapılırken taşımacılık risklerinin
gerçekleşmesi ihtimalinde
sigortacının tazminat ödeme
yükümlülüğü sigortacının edimini
oluştururken, sigorta ettiren ise
prim ödeme borcu altına girer.
Burada 6102 sayılı TTK
m.1401 açıkça “…zarara uğratan
tehlikenin, rizikonun, meydana
gelmesi halinde bunu tazmin
etmeyi…” ifadeleri ile sigorta
sözleşmesi akdedilirken
gerçekleşen zararın değil,
gerçekleşmesi muhtemel zararın
sigorta kapsamında olduğunu
vurgulamıştır.
Öyleyse zarar meydana
geldikten sonra, sigorta sözleşmesi
ile söz konusu zararın tazmininin
kararlaştırılması sigorta sözleşmesi
olarak değerlendirilemez. Bu
m.183
K
B
T
2 ve
m . 1 47
durumda sigortacı sigorta
sözleşmesinden önce gerçekleşen
zarar için ödeme yaparken;
gerçekte sigortalanabilir bir risk
için değil; gerçekleşen zarar için
ödemede bulunabilir.
Zarar gören, zararını zarar
gerçekleştikten sonra Sigortacıya
tazmin ettirmekte, sonra da bu
aldığı tazminat nispetinde ya
ödemede bulunan Sigortacıya
temlik vermekte ya da her hangi bir
temlik de vermeyebilmektedir. İşte
Sigortacı ödemesi 6098 sayılı Türk
Borçlar Kanunu m. 183 ve devamına
göre asıl zarar verenden alacaklı
olan sigortalının alacağını devirtemlik alma karşılığında ödeme
olabilir. Ya da ex-graita – hatır için
yapılmış bir ödeme olabilir.
Böyle bir durumda zararını
sigortacıya tazmin ettiren
sigortalının artık zarar verene
başvurarak tazmin talep etmesi
sebepsiz zenginleşmeye neden
olacak iken; sigortacının zarar
verene başvurması ise ancak
alacağın temliki hükümlerine
göre kabul edilebilecektir. Ancak
sigortacı zarar gerçekleştikten
sonra yaptığı sigorta sözleşmesi
gereği tazminat ödemesinde
bulunursa temlik söz konusu
olmadığı sürece 6102 sayılı TTK
m.1472 hükmünden yararlanarak
De
ndir
ğerle
mesi)
rücuen tazminat talebinde
bulunamayacağı kanaatindeyiz.
Öyleyse zarar
gerçekleştikten sonra sigorta
sözleşmesi akdedilmesi ve bu
sözleşme gereği sigortacının
ödeme yapması alacağın temliki
söz konusu olmayan hallerde exgratia - hatır ödemesi sayılacak
ve sigortacı TTK m.1472’cden
yararlanamayacaktır. Madde
açıkça “sigorta tazminatı”
ödemesi halinde halefiyetin
gerçekleşeceğini düzenlerken zarar
vukuundan sonra gerçekleşen
sigorta ödemesinde sigorta
tazminatından söz edilemez.
Buna karşın ex-gratia ödeme
de olsa sigortacı sigortalısından
alacağın temliki hükümleri gereği
6098 sayılı TBK m. 183 ve devamı
gereği yazılı temlik almış ise bu
kez alacağın temliki hükümlerine
göre halefiyetten yararlanacaktır.
Buna karşın her iki halde de artık
söz konusu tazminat miktarınca
zarar gören sigortalının zarar
veren kişiye karşı tazminat hakkı
sebepsiz zenginleşme iddiası ile
karşılaşabilecektir. Öte yandan
Sigortacı da sigorta sözleşmesi
gereği ödemek zorunda olmadığı
bir tazminatı ödemiş ise ve alacağın
temliki söz konusu edilmezse
ödemesini geri isteyebilir.
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
Bu tespitler sigortacı ile
sigortalısı arasında mevcut ve
devam eden bir “sigorta abonman
sözleşmesi” bulunması halinde
de aynen geçerlidir. Zira sigorta
abonman sözleşmesi kural
olarak sigorta sözleşmesi değil,
taraflar arası münferit sigorta
sözleşmelerinde uygulanacak
hükümleri koyan “çerçeve
sözleşmesi” hükmündedir.
Çerçeve sözleşmelerinde
tarafların yükümlülükleri bundan
sonra yapılacak hukuku tespit
etmektir. Yoksa başlı başına
konusu edimlerin taahhüt edildiği
sözleşmeler şeklinde kabul
edilemez. Çerçeve Abonman
sözleşmesinin varlığı doğrudan
sigorta kapsamında bir taşımanın
varlığı şeklinde değerlendirilemez.
Uygulamadan bir örnek
olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas: 2008/12410, Karar:
2010/7210, 22.06.2010 Tarihli karar
ve son dönem kararlarda yansıdığı
gibi; “Dava, taşıma rizikolarına
karşı sigortalı bulunan emtianın
uğradığı hasar bedelinin, hasar
sorumlusu bulunan davalılardan
rücuen tahsili istemine ilişkin olup,
mahkemece hasarın 03.09.2004
tarihinde meydana geldiği,
dava konusu spesifik taşımaya
ilişkin poliçenin ise 06.09.2004
tarihinde düzenlendiği, davacının
sigorta talebinin yapıldığı
tarihi ispatlayamadığı, bu
nedenle himayenin rizikonun
gerçekleşmesinden sonra
temin edilmeye çalışıldığının ve
davacının dava dışı sigorta ettirene
yaptığı ödemenin hatır ödemesi
sayılıp davacıya rücu hakkı
vermeyeceğinin kabul edildiği
gerekçesiyle davanın reddine
KARAR VERİLMİŞTİR. Ancak
60
dava konusu nakliyat emtea
abonman sigorta poliçesinin
“ihbar yükümlülüğü” başlıklı
özel şartlar hükmünde “elde
olmayan nedenlerle veya
yanlışlık sonucu bildirimlerin
sevkiyat başlamadan önce
yapılamaması durumunda
her bir sefer için maksimum
araç başı limite kadar olan
taşımaların teminat kapsamında
varsayılacağı” belirtilmiştir.
Anılan maddenin içeriğinden,
sigorta ettiren tarafından geç
ihbar yapılsa bile bu durumun
sonuca etkili OLAMAYACAĞI
ANLAŞILMAKTADIR. Gerçekten
de taşıma ihbarının geç yapılması
halinde dahi sigorta sözleşmesine
özel hükümler konulmak suretiyle
bu taşıma da sigorta güvencesi
ALTINA ALINABİLMEKTEDİR. Zira
abonman sigorta sözleşmeleri
birer çerçeve anlaşma niteliğinde
olup, sigortacıyla sigorta ettiren
arasında, sigortayla ilgili bir
hukuki ilişkiyi oluşturur. Bu hukuki
ilişkiden dolayı her taşıma için ayrı
bir sigorta sözleşmesi düzenlenir.
Sigorta poliçeleri ise sigorta
priminin tahakkuku AMACIYLA
DÜZENLENMEKTEDİR. Sigortalı
tarafından yaptırılan taşımanın
bildirilmesinden ve buna ilişkin
poliçenin düzenlenilmesinden
önce rizikonun gerçekleşmiş
olması sigorta sözleşmesini
geçersiz kılmaz. Dairemizin emsal
nitelikteki uygulaması da bu
yöndedir (Işıl Ulaş, Uygulamalı
Sigorta Hukuku, Ankara 2010,
7. Bası, s:463 vd. ile s:497 vd.)
Açıklanan bu duruma göre, somut
olayda da nakliyat abonman
sigorta sözleşmesine dayanarak
dava dışı sigorta ettirene ödemede
bulunan davacı sigorta şirketinin,
davalılar aleyhine rücu davası
açma HAKKI BULUNMAKTADIR.
Kaldı ki davacı sigorta şirketiyle
dava dışı sigorta ettiren .... arasında
düzenlenen … ibraname başlıklı
belgede, davacının yaptığı ödeme
sonucu sigorta ettiren ... tarafından
üçüncü şahıslara karşı olan takip
ve dava haklarının, ödediği miktar
kadar davacıya temlik EDİLDİĞİ
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
BİLDİRİLMİŞTİR. Diğer bir deyişle
dava dışı (sigortalı) dava konusu
taşımayla ilgili olarak uğradığını
iddia ettiği zarar nedeniyle
davalılardan talep edebileceği
alacak hakkını, BK.’nun 162 vd.
maddeleri uyarınca davacı şirkete
TEMLİK ETMİŞTİR. O halde
davacının sigorta ilişkisi dışında
da alacağın temliki hükümlerine
göre davalılardan talep HAKKI
BULUNMAKTADIR.” Şeklinde
oluşturulan karar ile verilen yerel
mahkeme kararı bozulmuştur.
Özetle, satış veya sair
bir sözleşme ile devir edilen ve
taşımaya verilen mal için yapılan
emtia sigortası sözleşmesi zarar
vukuundan sonra bile akdedilmiş
olabilir. Bu sözleşme sigorta
sözleşmesi temel prensiplerine
aykırı ise de; önceden mevcut bir
abonman sözleşmesi bulunması
ve bu sözleşmede hükümler
dolaysı ile veya sigortalı ile
yapılacak bir temlik sözleşmesi
ile ödeme yapılması halinde; hatır
ödemesi olmaktan çıkacak ve akdi
halefiyete dayalı rücuen tazmin
talebine konu edilebilecektir.
A v . D r . Tu r k a y Ö z d e m i r
İ.Ü. Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu
Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi
Lojistik ve Taşıma Hukuku Derneği
Kurucu YK Başkanı
[email protected]
61
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Çalışma
Hayatı
SOSYAL GÜVENLİK
KURUMUNUN İDARİ PARA CEZASI
UYGULADIĞI İŞLEMLER VE
CEZALARI ÖNLEYİCİ TEDBİRLER
S e r t a ç S e d a t KÖ K S A L
Denetmen / Sosyal Güvenlik Kurumu
[email protected]
Türkiye’de işveren olmak zor. Özellikle
emek yoğun bir sektörde faaliyet gösteren
işletmelerin sorumlulukları ve yükümlülükleri
oldukça fazla olmasına karşın; kanunlarımız
işverenler ve profesyonel yöneticiler tarafından
yeterince bilinmiyor. Çalışma hayatı ile birebir
etkileşim halinde olan devlet kanunlar yoluyla
yaptığı düzenlemeler ile özel sektörün kamu
kurumları ile ilişki süreçlerini düzenleyerek sürecin
aksaması halinde oluşacak risk unsurlarını da
kanunlar yoluyla belirliyor. Devletin belirlediği
süreçlerde oluşacak bir aksaklık neticesinde
genellikle işverenler idari para cezaları ile karşı
karşıya kalıyor.
Ülkemizde işverenlere en fazla idari para
cezası uygulayan kurumlardan biri de sosyal
Güvenlik Kurumu olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal
güvenlik reformu sonrası konsolide hale getirilerek
sadeleştirilen mevzuat halen bir çok işveren ve
profesyonel için yeterince karmaşık. Bu ayki
yazımın konusunu sosyal güvenlik mevzuatı
alanındaki karmaşıklığı bir nebze giderebilecek
önemli konulardan biri olan Sosyal Güvenlik
Kurumu’nun uyguladığı idari para cezalarına
ayırdım.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU’NUN İDARİ
PARA CEZASI UYGULADIĞI İŞLEMLER
Kamu kurumları ilgi alanlarında
belirledikleri oranlarda idari para cezalarına
hükmedebilmektedirler. Sosyal Güvenlik
Kurumu’nun idari para cezalarının oranları ise
asgari ücret üzerinden belirlenmiştir. Bu nedenle
her sene için altı aylık periyotlarda belirlenen
asgari ücret tutarlarına göre SGK’nın uygulayacağı
idari para cezalarının meblağları değişiklik
göstermektedir. Asgari ücreti katları şeklinde
belirlenen cezalar Kurumun taraf olduğu işlemleri
öngörüldüğü şekilde yapılmadığı durumlarda
ortaya çıkmaktadır.
İşletmelerin idari para cezası ile
karşılaşabilecekleri SGK ile işlemleri genel olarak
15 ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar
sırasıyla;
1. Sigortalı işe giriş bildirgesi ile ilgili cezalar
2. İşyeri bildirgesi ile ilgili cezalar
3. Asıl veya ek aylık prim ve hizmet belgesi
ile ilgili cezalar
4. Kuruma bildirilmediği rapor ile tespit
edilen eksik işçilik tutarına bağlı idari para cezaları
5. Kayıt ibraz etmeme veya eksik kayıt
ibrazına bağlı idari para cezaları
6. İşyeri kayıt geçersizliğine bağlı idari para
cezaları
7. Asgari işçilik ile ilgili incelemelerde
kurumca istenilecek bilgi ve belgeleri vermeyenler
için uygulanacak idari para cezaları
8. Aylık prim ve hizmet belgesinin
asılmaması ile ilgili idari para cezaları
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
62
9. 4-b ve 4-c kapsamında olanların işe
başlaması ve işi bırakması ile ilgili bildirim
yükümlülüklerini yerine getirmeyen, işlem
yaptığı kişilerin sigortalı olup olmadığını tespit
etmeyen, ihaleli işleri üstlenenlerle ilgili bildirim
yükümlülüklerini yerine getirmeyen kurum ve
kuruluşlar için getirilen idari para cezaları
10. Ticaret sicil memurlukları ile bildirim
yapmayan kurum ve kuruluşlar için getirilen
idari para cezaları
11. Denetimi engelleme ile ilgili idari para
cezaları
12. Kamu idareleri, bankalar, döner
sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulmuş
kurum ve kuruluşlar ile diğer gerçek ve tüzel
kişilerin istenilen bilgi ve belgeleri vermemesi
durumunda uygulanacak idari para cezaları
13. Sigortalılığı sona erenlere ilişkin
bildirim ile 506 sayılı kanunun geçici 20
nci maddesinde yer alan sandıklara, sandık
iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine
ilişkin bildirimi yapmayanlara uygulanacak idari
para cezası
14. Genel sağlık sigortalılarının bakmakla
yükümlü oldukları kişilere ait bilgi girişlerini
süresinde yapmayanlar ile bakmakla yükümlü
olunan kişi olmayanlara ait bilgi girişi yapanlara
uygulanacak idari para cezası
15. Kısmi süreli olarak ticari araç, dolmuş
vs. şehir için toplu taşıma aracı işyerleri ile
sanatçıların işsizlik sigortası bildirim cezaları
(6111 sayılı kanunda belirtilen hususlar)
www.b u y ernet work.net
mali müşavirlerin sosyal güvenlik mevzuatına
ilişkin işlemlere tam olarak hakim olmalarını
beklemek ise gerçeklikten uzaktır. Bu riski
ortadan kaldırmak için işletmeler idari ve özlük
işler personeli ve insan kaynakları personeline
sosyal güvenlik ile ilgili eğitimler planlayarak bu
riski ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
SGK mevzuatına dair risklerin minimize
edilmesi ise ancak profesyonel destek alınarak
mümkün. Bu amaçla yıllardır tasarı halinde
bekleyen sosyal güvenlik müşavirliği yasa
tasarısının kanunlaşması hem işletmeleri
sosyal güvenliğe ilişkin risklerden koruyacak
hem de sosyal güvenlik sisteminin prim
kaybının önüne geçilecektir. Gümrük
işlemlerinin zorunlu müşavirlik hizmetinden
geçmesinde olduğu gibi her sosyal güvenlik
işlemlerinin de zorunlu sosyal güvenlik
müşavirlik hizmetine tabi olması kısaca
her işletmeye bir sosyal güvenlik müşaviri
sisteminin ülkemize getirilmesi hem işletmeleri
alan hakkında profesyonel davranmaya teşvik
edecek; hem de ekonomimiz için halen çok
büyük bir sorun olan kayıt dışılığın önlenmesine
fayda sağlayacaktır.
İŞVERENLER İDARİ PARA CEZASI İLE
KARŞILAŞMAMAK İÇİN NE YAPMALI?
Ülkemizde işletmelerin resmi anlamda
zorunlu müşavirlik hizmeti aldığı alan maalesef
mali müşavirlikle sınırlıdır. İşverenler devlet ile
ilgili tüm mevzuat işlemleri hakkında sürecin
yönetimini mali müşavirlerinden beklemekteler.
Bu noktada vergi mevzuatı, iş mevzuatı ve
sosyal güvenlik mevzuatı anlamında mali
müşavirlerin işverenlerin beklentilerini tam
anlamıyla karşılaması ise oldukça güç bir
durumdur. Vergi mevzuatından kaynaklanan
işlemlerin oldukça yoğun olduğu ülkemizde
www.sat inalmadergisi.com
S e r t a ç S e d a t KÖ K S A L
Denetmen
Sosyal Güvenlik Kurumu
[email protected]
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
63
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
PERSONEL SEÇME
YERLEŞTİRME
DANIŞMANLIĞI
Danışmanlık Firmalarında
Personel seçme ve yerleştirmede süreç
nasıl işler, Danışmanlık firmalarının
personel seçme ve yerleştirme
fonksiyonuna katkıları nelerdir?
Müşterinin, personel istihdam
etmesi amacına yönelik olarak,
danışmana yazılı olarak bildirdiği
nitelik ve iş tanımlarına yönelik
adayların belirlenmesi, seçilmesi ve
yönlendirilmesi konusundaki adımları
şöyle özetleyebiliriz:
• Müşteri ile bir sözleşme
imzalandıktan sonra, aranan
adayın nitelikleri ve görev tanımının
detaylı olarak belirtildiği formun
oluşturulması,
• Yazılı iş tanımına göre
danışman firmanın aday veritabanında
mevcut özgeçmişlere bakılarak ilk
elemelerin yapılması, uygun adayların
firmaya önerilmesi
• İhtiyaç duyulması halinde,
veritabanındaki adaylara ilave olarak
yeni adaylar belirlenmesi (medyada
ilan, sosyal çevre, sosyal medya vb.).
Belirlenen yeni adaylarla yetkinlik
bazlı mülakatların yapılması, firma ve
pozisyon ile ilgili bilgi verilmesi
• Uygun bulunan adayların
özgeçmiş özetlerinin ve yapılması
talep edildiyse envanter ve test
sonuçlarının görüşme notlarıyla birlikte
müşteriye gönderilmesi,
• Müşterinin talep ettiği gün
ve saate göre müşteri ile mülakat
organizasyonunun yapılması,
• Müşteri tarafından uygun
bulunan adayların, daha önce
yapılmamışsa, referans kontrolünün
yapılması,
• Adaya iş teklifinin yapılması
ile süreç tamamlanır.
Genel anlamda şirketlerin
danışmanlık firması ile çalışma
nedenlerinin en önemlileri;
operasyonel zaman kaybından
kaçınmak veya şirketin ihtiyaç
duyduğu pozisyon için en uygun
adayın danışmanlık firma datasıyla
bulunabileceğini bilmektir. Çünkü ilana
çıkılması, adayların öz geçmişlerinin
taranması, kısa-uzun listelerin
oluşturulması ve mülakatların
yapılması zaman alıcı ve emek yoğun
bir süreçtir. Bu nedenle birçok firma
operasyonel süreci güvenilir bir
danışman firmaya emanet (outsource)
eder.
Diğer taraftan şirkette eleman
alımını koordine edecek bir IK birimi
olmayabilir veya şirket, gizli bir
arayış içindedir, aradığı pozisyonun
duyulmasını istemeyebilir bu nedenle
danışman firma ile çalışabilir.
İnsan kaynağının rekabette
en önemli unsur olduğunu ve yanlış
eleman seçiminin zaman ve para
kaybına sebep olduğunu hesaplayan
bazı firmaların da tercihleri danışman
firma kullanma yönünde olmaktadır.
En önemlisi de bazı firmaların
eleman seçme sürecine ayıracağı
zamanı, kendi müşterilerine veya kendi
önceliklerine ayırmayı tercih etmeleri
ve böylece şirketlerine daha fazla
katma değer yarattıklarını görmüş
olmaları, danışman kullanmayı tercih
etmenin önemli sebeplerindendir.
Ayrıca sektörde süreç tanımları ve
yazılı görev tanımları eksikliği de
,sektörün süreçlerini ve sürece uygun
görev tanımlarına hakim bir danışman
firmaya olan ihtiyacı arttırmaktadır.
Bu aşamada danışman
firmanın görevi öncelikle müşterisini
iyi tanımak, şirketin kültürü ve
yönetim şekli, personelden beklentileri
konusunda detaylı bilgi edinmek
ve adaylarla profesyonel bir şekilde
mülakatı gerçekleştirmek, adayı
tanımaya çalışırken objektif bir
değerlendirme yapmaktır. Burada
kritik nokta, doğru adayla doğru
firmanın eşleştirilebilmesidir, yani
hem müşterinin hem adayın iyi analiz
edilmesidir. Firmanın bu süreçte
sektör deneyimi yüksek olan, sektörün
süreçlerini iyi bilen, firmanın ihtiyaç
duyduğu eleman ile ilgili beklenti
ve ihtiyaçlarını doğru anlayabilecek,
geniş bir aday veritabanına sahip bir
danışman firmayı tercih etmesi tabiidir.
Emel GELİNCİK
To d a y & To m o r r o w
Uygulamalı Danışmanlık
[email protected]
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
64
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Satınalma ve
Tedarik Zinciri O yunu
Yayında!
www.buyernetwork.net/oyun
SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4
65
www.b u y ernet work.net
www.sat inalmadergisi.com
Türkiye’nin Satınalma Ağı Yayında:
BuyerNetwork.Net
Siz hala Buyer Network’e üye olmadınız mı?
http://www.buyernetwork.net/register