Satınalma www.satinalmadergisi.com Satınalma ve Tedarik Zinciri Yöneticilerinin Dergisi Yıl:2 Sayı : 16 NİSAN 2014 Uluslararası Satınalma tÜyoları Gıda Sektöründe Tedarİk Zİncİrİ Süreçlerİ Hakkında Tespİtler Tedarİk ZİncİrİNİZ YALIN MI? Ödeme Teknolojİlerİ Alanında Türkİye’de Bİr İlk: Multipos BUYER NETWORK.NET Türkiye’nin Satınalma Ağı 2 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 BU SAYIDA NİSAN 2014 08 11 13 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Prof. Dr. Mahmut TEKİN 08 Cebimizden Dünyayı Yönetmek 3 Cebimizden Dünyayı Yönetmek; Heryer Prof. Dr. Mahmut TEKİN, Selçuk Üniversitesi Dr. Bülent BÜBER Kobi’ler ve Finansal Raporlama Yrd.Doç. Dr. İpek TÜRKER, SMM, İstanbul Üniversitesi Satınalma Sürecindde Kalite ve Standart Satınalma Sürecinde Kalite ve Standart Bülent BÜBER, Grup Başkanı, Kamu İhale Kurumu 16 Türkiye’de Lojistik İşletmelerinin Değişen Rolü 19 21 22 23 26 35 37 39 İsg Alanında Yazılım Programlarının Önemi Algısı Yrd.Doç. Dr. Ezgi UZEL, Beykoz Lojistik MYO Kavramlar, Kurallar ve Genel Çerçeve 13 Eda EKİNCİOĞLU Alpay SUSUZ, Kaynak Holding, İş Güvenliği Uzmanı Sözleşmenizdeki Yetkili Mahkeme Kayıtları Geçerli mi? Yrd.Doç.Dr. Umut YENİOCAK Akaryakıt Piyasasında Yeniden Tavan Fiyat Dönemi E r s o y K O R E R , O r t a k S a t ı n a l m a P l a t f o r m u Y ö n e t i c i s i Ortağı Ödeme Teknolojileri Alanında Türkiye’de Bir İlk:Multipos Alışverişin Psikolojisi Satınalma ve Etik İlkeler Düzenlenmesi Zorunlu ve Sorunlu Bir Alan 50 Sayfa 13 Röportaj:Demirhan ŞENER Tedarik Zinciri Yönetiminde Lojistik Ağı Tasarımı Arif YILDIRIM Gülay EROL Uluslararası Satınalma Tüyoları Fob mu Cıf mi? Ali KARTAŞ, Dış Ticaret Yönetim D anışmanı Uzakdoğu’dan Yapılan Tekstil Üretimi Metin SÜRÜCÜ, Sourcing & Yıkama Uzmanı Gümrükler Teşkilatı ve Gümrük Müşaviri Recai KARAKAZANCI, Gümrük Müşaviri Tedarik Zinciriniz Yalın mı? 53 3 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net BU SAYIDA NİSAN 2014 41 42 48 50 52 53 55 56 59 61 63 www.sat inalmadergisi.com satınalma Satınalma ve Sayfa Tedarik Zinciri Yöneticilerin Dergisi Kültürel Farklılıklar Simge ERDAĞ www.satinalmadergisi.com Emtia Fiyat Analizleri G ü r k a n H Ü R Y I L M A Z , C E O P u r c h a s i n g Tu r k e y İhtisas Gümrük Uygulaması ve Tekstil Sektörü Üzerindeki Etkileri S e r k a n B A B ATA Ş , İ t h a l a t İ h r a c a t L o j i s t i k O p e r a s y o n l a r Yö n e t i m i EDİTÖR PROF. DR. MURAT ERDAL Alışverişçinin Psikolojisi... EDİTÖR YARDIMCISI Sayfa ARŞ. GÖR. ADİL ÜNAL E d a E K İ N C İ O Ğ L U , P e r a k e n d e Te d a r i k Z i n c i r i M d r . GRAFİK TASARIM FİLİZ ÜNAL Gemi İnşa Sektöründe Rekabet İçin Tedarik Zinciri Yönetimi REKLAM VE SPONSORLUK [email protected] S u a t S A R A Ç O Ğ L U , W e s t M a r i n e Tü r k i y e Tedarik Zinciriniz Yalın mı? ADRES Prof.Nurettin Mazhar Öktel Sokak, Dilek Apt. No:19/3, 34381 Şişli / İstanbul A r i f Y I L D I R I M , Te d a r i k Z i n c i r i D i r e k t ö r ü Müşterilerin Kargo Şikayetleri Tel H a l i t K AYA , S a t ı ş S r u m l u s u (0212) 296 96 49 Faks (0212) 219 30 04 Web Gıda Sektöründe Tedarik Zinciri Süreçleri Hakkında Tespitler www.satinalmadergisi.com Sayfa E r g ü n A KG Ü N , P a z a r l a m a U z m a n Ya r d ı m c ı s ı Taşıma Süresinde Emtia Sigortası A v . D r . Tu r k a y Ö z d e m i r , İ . Ü . U l a ş t ı r m a v e L o j i s t i k Yüksekokulu, Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi SGK’nın İdari Para Cezası Uyguladığı İşlemler ve Cezaları Önleyici Tedbirler S e r t a ç S e d a t KÖ K S A L , D e n e t m e n , S o s y a l G ü v e n l i k Kurumu Personel Seçme Yerleştirme Danışmalığı E m e l G E L İ N C İ K , To d a y & To m o r r o w U y g u l a m a l ı Danışmanlık Reklam İndeksi Şirket / Marka Adı Sayfa Web Sitesi Lojistiknet 4 www.lojistiknet.net Multinet 10 www.multinet.com.tr Temesist 12 Sayfa www.temesist.com Martı Gümrük Müşavirliği 15 www.martiglobal.com.tr Asbir Antrepo 18 www.asbir.com Planet Lojistik 19 www.planetlogistics.com.tr SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com türkİye’nİN LOJİSTİK AĞI: LOJİSTİKNET.NET YAYINDA Lojistiknet, yöneticilerin, firmaların, akademisyenlerin, öğrencilerin ve ülkemizin lojistik ailesinin sosyal ağ sitesidir. Kişisel ve kurumsal kullanımı ücretsizdir. Tüm paydaşlarımızı davet ediyoruz. www.lojistiknet.net 5 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net EDİTÖRD www.sat inalmadergisi.com EN Editörden... Değerli Satınalma Dergisi Okuyucuları, Merhaba, Nisan ayı ile birlikte Bahar geldi. Havalar güzelleşmeye ağaçlar ve çevremiz yeşillenmeye başladı. Bu güzel ortamda daha fazla yenilikleri araştırdık ve gündemimize aldık. Bu sayımızdan itibaren daha zengin içerikte yeni köşe yazarlarımızla birlikte karşınızda olacağız. Perakende, dış ticaret, hukuk, lojistik ve gümrükleme konularında yöneticilerimiz, uzmanlarımız sektörel gelişmeleri bizlerle paylaşacak. İş hayatının yoğun temposu içerisinde vakit bulup tecrübelerini bizlerle paylaşan tüm yazarlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Dergimizin yeni konu içerik ve yazarları ile daha farklı alanlardan okuyucuların dikkatini çektiğinin farkındayız. Sizlerden ricamız sektörünüzde yaşadığınız satınalma ve tedarik zinciri yönetimi kesişimli konuları bizimle paylaşmanız. Daha fazla yazı yazın. Yeni uygulamalar yeni bakışlara ihtiyacımız var. Şirketinizle ilgi gelişmeleri örneğin yeni yatırımları, fuarlarınızı, bülten ve duyurularınızı bize gönderin. Sayfalarımızda yer verelim. sektör yöneticilerinin özlediği bir durumdu. Bu mecranın içeriğinin zenginleştirilmesi noktasında aktif katılımınızı rica ediyoruz. Sektörel gelişmeleri, dünyadan ve ülkemizde araştırma ve raporları ile sunum dosyalarınızı paylaşabilirsiniz. Diğer bir önemli gelişme ise Lojistiknet.net oldu. Gerek okuyucularımızdan gerekse yakın çevremizden BuyerNetwork.net in bir benzerinin lojistik sektörüne özgü gerçekleştirilmesi yönünde görüşler dile getirildi. Türkiye’nin sektörel mesleki bilgi paylaşım platformunun ikincisini hayata geçirdik. Şirketinizde ya da tedarikçilerinizdeki lojistik personelini Lojistiknet.net’e yönlendirebilirsiniz. Türkiye’nin lojistik ailesi artık burada. Mayıs ayında görüşmek üzere... Sevgiler... BuyerNetwork.net üç ayını doldururken üye sayımız 1.000’i buldu. Türkiye’nin satınalma meslektaşlarının kümelenme ve buluşma noktası oldu. Kuşkusuz bu tüm E D İ T Ö R EDİTÖR PROF. DR. MURAT ERDAL www.muraterdal.com http://www.buyernetwork.net/members/muraterdal/ SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Konu: Eğitim 6 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Yer: Divancity Otel - İstanbul Tarih: 10-11 Mayıs 2014 TEDARİKÇİ PERFORMANS DEĞERLEMESİ ve TEDARİKÇİ GELİŞTİRME EĞİTİMİ © Eğitim İçeriği: Bugünün rekabet ortamında tedarikçilerTedarikçi bölümTedarikçi in işletme stratejilerinin Tedarikçi araştırma lendirme çalışmaödüllendirme gerçekleştirilmesine ne ölçüde ve seçim kriterleri larının işletmeye türleri katkı sağlayabileceği daha fazla nelerdir? katkıları neler nelerdir? tartışılmaktadır. İşletmeler, tedarolabilir? ikçilerin etkin yönetimi konusunda sistem kurma arayışı içindedir. Tedarikçi performans yönetim sisteminin kurulması, tedarikçi ilişkileri Tedarikçi yönetimi ve tedarikçigeliştirme Tedarikçi performans eğitimi kapsamında aşağı Tedarikçi geliştirme Geliştirme değerlendirme daki sorulara cevap stratejisi hangi Programı’nda göstergeleri aranmaktadır: tedarikçi grupları nelere dikkat nelerdir? için uygulanabilir? edilir? Bütün bu soruların ortak noktası, işletme stratejisi ile tedarik stratejisi ve tedarikçi ilişkilerinin uyumlandırılmasıdır. Tedarikçi performansı, işletmeler için kritik önem taşımaktadır. Tedarikçi performansının operasyon (üretim veya hizmet), kalite ve maliyetler üzerinde pek çok yöneticinin düşündüğünden daha fazla etkisi bulunmaktadır. İyi bir tedarikçi performansı ve ilişki yönetimi rekabet avantajının sağlanmasında büyük katkı sağlamaktadır. ve daha fazlası EĞİTMEN: Prof. Dr. Murat ERDAL EĞİTİMİN SÜRESİ: 2 GÜN TARİH: 10-11 Mayıs 2014 YER: Divancity Otel - İstanbul KATILIM BEDELİ: 750TL + KDV PLANET EĞİTİM VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ / WWW.PLANETCONSULTING.COM.TR / (0212) 296 96 49 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 7 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Yeşİlİ Sevİyoruz, Yeşİl Ofİsİ Desteklİyoruz ! Satınalma Dergİsİ Ve Buyer Network Olarak Okur Ve Paydaşlarımıza Yeşİl Ofİsİ Önerİyoruz. Siz de ofisinizde gerekli önlemleri alıp, enerjiyi en verimli şekilde kullanarak iklim değişikliğiyle mücadeledeki yerinizi alın. Geç kalmadan, ofisinizde bilinçli tüketimi sağlamak ve bunu yaygınlaştırmak için Green Office Programı’na katılın. Yeşil Ofis Hakkında Detaylı Bilgi İçin: www.wwf.org.tr SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 8 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com P r o f . D r . M a h m u t T E K İ N / [email protected] CEBİMİZDEN DÜNYAYI YÖNETMEK 3; HERYER -EV, OFİS, İŞYERİ, LOKANTA, GAR, SOKAK, ŞEHİR, ÜLKE, KITA...- Derginin geçen sayılarında” Cebimizden Dünyayı Yönetmek; herkes (kişi, kurum, işletme ve her şeyi (iş, işlem,..) ele almıştık. Küresel bir dünyada İş yapma biçimlerimizin çok kısa bir süre içerisinde ne kadar hızlı bir şekilde değiştiğini ve bizim buna göre durumumuzu iletişimle muhatap olduğumuz kişi, kurum, işletme, iş, işlem ve süreç bağlamında incelemiştik. Bu gün cebimizden dünyayı yönetirken öncelikle işimizi yeniden tasarlayıp, e-business olarak yapabilmek için gerekli üç değişimden; (”herkes, her şey ve her yer”) “her yeri” inceleyeceğiz. Bu yazının konusu cebimizden yönettiğimiz bir dünyada herkesle yapabileceğimiz her şeyin (iş, işlem,..) gerçekleşeceği dünyanın her yeridir. Bu bağlamda önceki sayıdaki konuların devamı bağlamında; herkesle olan her şeyi, Her yerde (ev, ofis, işyeri, lokanta, gar, sokak, şehir, ülke, kıta,...) Cebimizden Dünyayı Yönettiğimiz Bir Dünyada Yapabilmek…!” konusunu ele alacağız. Bu ve önceki yazıların öncelikli konusu öncelikle bizim düşünerek şu an geldiğimiz noktayı anlamamız ve buna göre herkes, herşey ve heryeri kendi işimize göre anlamlandırarak işimizi ve süreçleri buna göre yeniden tasarlamamızdır. Önceleri herkesle yapacağımız iş ve işlemleri; işyerindeki ofisimize giderek veya orada bulunarak, buradan gerekli evrak ve dokümanları alarak, verileri elektronik ortama bilgisayara aktararak yapabiliyorduk. Birisi bize artık işyerine gitmeye gerek kalmadan işimizi yapabileceğimizi, işimizi yönetebileceğimizi söylese ciddiye almaz, belki de şaka yaptığını bile söyleyebilirdik. Oysa bugün küreselleşme olgusunun hem nedeni ve hem de sonucu olarak gelişen teknolojiyle birlikte işimizi işyerine gitmeden, iş yeri dışından hatta çok uzak ortamlardan yapabiliyoruz, yönetebiliyoruz. Örneğin; Tokyo’da iken, Berlin’den yapılacak olan bir satın alma kararını İstanbul’daki ofisimizden çok uzakta bilişim teknolojilerini kullanarak cebimizden yöneterek yapabiliyoruz. Satın alma işlemlerinde artık coğrafi mekan ve yerlerin bir anlam ve önemi kalmamıştır. Örneğin; evimizden internet, cep telefonları. Ipad, netbook ve notebook gibi araçlarla dünyanın her yerinden kişi veya kurumla iletişime geçerek bilgi paylaşımı, satın alma, tasarım, sipariş ve interaktif işlemler yapabiliyoruz. Yemek siparişi verebiliyoruz, depolardaki ürünleri takip edebiliyoruz, dünyanın her hangi bir yerindeki ameliyatları yapabiliyoruz ve tasarladığımız otomobillerin üretim işlemlerini yapabiliyoruz. Artık her yerden ve her mekandan cebimizden dünyayı yönetebiliyoruz. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Yüzyıllar öncesinde at, deve ve benzeri hayvanlar kullanılarak yapılan ticari kervanları yerini, kamyon, tır, uçak, tren ve gemiler almıştır. Ticarete konu olan inci, ipek ve baharat gibi malların yerini; otomobil, bilgisayar, gıda ürünleri, elbise, ..gibi aklımıza gelebilen her şey almıştır. Bilgiyi aktarmak için kullanılan posta güvercinlerinin yerini; bilgisayarlar, cep telefonları ve internet almıştır. Ticaret yapan kişinin bizzat kendisinin giderek yaptığı işleri, kendisinin gitmesine gerek kalmaksızın yapılabildiğini görüyoruz. Kısacası küreselleşme dediğimiz bu olgu, eski çağdaki ticaret yapma şeklinin yeni bir versiyonundan (uyarlaması) başka bir şey değildir. Ticarete konu olan bir ürün ve hizmet üreten bir işletmede çalışan bir satın alma yöneticisi olarak biz artık dünyanın her yerindeki tedarikçilerle dünyanın her yerinden satın alma işlemleri yapabiliyoruz. Bizim için mekan ve yerin bir önemi yoktur. Bugün dünyanın hemen her yerinde ve her mekanda bilişim teknolojisi altyapısı olduğu sürece, tüm satın alma işlemlerimizi e-satın alma şeklinde kolaylıkla yapabiliyoruz. Böylece e-satın alma işlemleri sayesinde; hız ile zamandan, sanal ortam ile ihale masraflarından, daha az kaynak kullanarak önemli tasarruf ve kazanımlar sağlıyoruz. Cep telefonuna veya Ipada dokunarak e-satın alma işlemlerimizi; e-fatura, e-ihale, e-depo, e-lojistik, e-ödeme, e-…, olarak kolaylıkla yapabiliyoruz. Bu noktada kurgusal olarak baktığımız zaman tüm e-business işlemleriyle ilgili süreçleri dünyanın her yerinden (belde, il, şehir, ülke, kıta,..) ve mekanından (ev, ofis, havaalanı, cafe, işyeri,..) ve her ortam (tren, otobüs, gemi, uçak,..) yapacak şekilde tasarlamamızın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Bütün bunlar; bizim dünyanın her yerinden, herkesle yapabileceğimiz her işi işlerimizi pazarlamayı yeniden keşfederek işin merkezine müşteri odağını yerleştirebilmemiz açısından da son derece önemli. Yaptığımız tüm işlerin son kullanıcısı olduğu yani, talep veya pazar olduğu sürece biz yaşayabiliriz. Pazar yani; müşteri yoksa, hiçbir şey yok. Satın alma işletmenin ürün ve hizmetinin üretilerek pazara sunumunda kilit görevi yerine getirdiğine göre, tüm satın alma işlemlerinin müşteri taleplerini anında karşılayacak şekilde dünyanın her yerinden yapılacak şekilde tasarlanması gerekir. Tüm bunlar satın alma sisteminin esnek bir yapılanmaya dayalı bakış açısıyla yeniden kurgulanmasını gerektirir. 9 Böylece İnovatif ve kreatif bir yaklaşımla satın alma süreçlerini keşfederek onları tasarlayabiliriz. Bu bağlamda işimizi tasarlamamız için bir satın alma yöneticisi olarak bizim temel sorumuz; bir satın alma yöneticisi ne yapar? Olmalıdır. Satın alma yöneticisi; bir işletmede satın alma birimince sipariş edilen malzemelerin belirlenerek satın alınması, finansal işleri yürütülmesi ve kayıt işlemleri gibi işlemlerin yürütülmesini sağlar. Satın alma yöneticisi aynı zaman da satın alma birimine danışmanlık yapan ve yöneten, donanımlı ve yetkin kişidir. Satın alma yöneticisinin göreviyle ilgili iş, işlem ve süreçler; işletmeye, sektöre ve konuma göre farklılık gösterebilir. Ancak bununla birlikte temel olarak bir satın alma yöneticisi işi tasarlayarak, planlar, delege eder, çalışanları yönlendirir, yönetir. Biz buna kısaca delege etmek ve yönetmek diyebiliriz. Aslında bizler birer iş yapan kişi olarak konumumuza göre değişmekle birlikte yaptığımız iş tam da budur. Biz işimizi delege ederek dünyanın her yerinden, cebimizden dünyayı yöneterek kolaylıkla yapabilecek şekilde tasarlayabiliriz. Şüphesiz tüm bu gelişmelerde odaklanma ve farklılaştırma stratejilerinin bir sonucu olarak inovatif ve kreatif yaklaşımı öngören stratejilerin önemli bir yeri ve rolü olduğu görülmektedir. Yoğun rekabetin yaşandığı küresel bir dünyada siz ancak odaklanarak yani; yapmanız gereken temel yetkinliğe odaklanarak rekabet üstü olabilirsiniz. Örneğin; temel yetkinliğiniz çikolata üretimi ise siz, çikolata üretimi ile ilgili tüm süreçleri, tedariği, satın almayı, tasarımı ve değer zincirini rakiplerinizden farklı bir şekilde yapabilmelisiniz. Sözgelimi; internet teknolojisini kullanarak tüm müşterilerin, paydaşların öneri ve görüşlerini interaktif olarak üretim ve yönetim sistemine yansıtarak olağanüstü yenilikçi stratejiler uygulayabilirsiniz. İşe odaklanma bir bakıma yenilikçi ve kreatif olmayı getirir. Bu noktada farklılaştırma stratejisinin önemli bir itici gücü vardır. Bu farklılaştırma; rakiplerinizden farklılaşarak yani, iş yapma biçimlerinizi, konumuzu ve yerinizi değiştirerek rekabet üstü olabilirsiniz. Herkesin yaptığını yaparak rekabet üstü olamazsınız. Bu bağlamda www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com yapmanız gereken en önemli şey, kulvar değişikliğine gitmek. İşte bu kulvar değişikliklerinden en önemlisi de bilgisayarla yapılan tüm işlemlerin artık cep telefonları (telefon+bilgisayar) ile yapılabilmesidir. Bu bağlamda tüm çalışanlarınızın sadece internet işlemlerini değil, bilgisayarın ve cep telefonun diğer tüm özelliklerini bilecek şekilde eğitilmesi ve yetiştirilmesi gerekir. Aslında tüm bunlar bizim için rekabette bir adım öne çıkarak önemli bir stratejik güç olan satın alma bilgisinin yönetimi için önemli fırsatlar sunmaktadır. Böylece biz Dünyanın çeşitli yerlerinde üretim merkezleri bulunan küresel şirketlerle tüm satın alma işlemlerimizi dünyanın her yerinden, herkesle bilişim teknolojisi aracılığıyla e-satın alma ve e-üretim olarak yaparak cep telefonu ve benzeri araçlarla kısa bir sürede yapabileceğiz. Başarılı olmak veya piyasada kalmak istiyorsak bunun dışında başka bir seçeneğimizde yoktur zaten. Nasıl ki, hiçbir teknolojik değişime kayıtsız kalmadan çaresiz olarak onu kullanıyorsak ve bunlar hayatımızın bir parçası haline geliyorsa, cebimizden dünyayı yönetmekte hayatımızın bir parçası haline gelmiştir artık.. Prof. Dr. Mahmut TEKİN S elçuk Üni v er s i tes i B ölges el G eli ş m e Ar aş tı r m a v e Uygulam a M er kez i M üdür ü m ahteki n@s elcuk. edu. tr m ahteki ns @gm ai l. com SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 10 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 11 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Yr d . D o ç . D r . İ p e k Tü r k e r KOBİ’ler ve Fİnansal Raporlama Türkiye Finansal Raporlama ve Muhasebe Standartlarının kullanılması yalnız sermaye ve kredi bulmak açısından değil KOBİ’lerin faaliyetlerine önemli faydaları da vardır. Yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) 2011’de yayınlandığında, Uluslararası Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartlarına uyumlu Kobi Standartlarının uygulanması zorunluluğu getirildi. Bu düzenlemeyi sağlamak üzere o zamanki TMSK (bugün Kamu Gözetim Kurumu bünyesinde) Kobi’ler için Finansal Raporlama Standartlarını yayınladı. Ancak 2012 yılında TTK’da yapılan değişiklikle KOBİ’lerde ve küçük işletmelerde Finansal Raporlama Standartlarının kullanılması zorunluluğu kaldırıldı. Kamu gözetimi kapsamında denetime tabi olmayan küçük ve orta ölçekli işletmelerin vergi hukukuna göre muhasebe işlemlerini yürütebileceğini ve finansal raporlamasını vergi hukukuna göre yürütebileceği şeklinde düzenleme yapıldı. Bu düzenleme özetle şöyledir: TTK’nın 64. Maddesine eklenen 5. Fıkrası ile vergi kanunlarına uygun olarak matrahın tespit edilmesine ve buna yönelik finansal tabloların hazırlanmasına olanak tanınmıştır. Buna göre, gerçek ve tüzel kişiler Vergi Usul Kanunu(VUK)’un 175. ve mükerer 257. Maddeleri gereği maliye bakanlığı tarafından yapılacak düzenlemeleri uygulayabilirler. Dolayısıyla KOBİ’ler ve küçük işletmeler, TTK 88. Maddesi gereği Kamu Gözetim Kurumu tarafından yayınlanacak Türkiye Muhasebe ve Raporlama Standartlarını kullanma zorunluluğunda değiller. Bu düzenlemeye göre Kobi’ler muhasebe işlemlerini ve finansal raporlamayı VUK’a göre yapabilirler. Ancak gelecekte sermaye arayışına girdiklerinde, ve/veya Para Piyasasından kredi talebinde bulunduklarında Kamı Gözetim Kurumu tarafından yayınlanan muahsebe ve finansal raporlama sandartlarına ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle KOBİ’lere gelişimlerini sürdürebilmeleri için, vergi hukukuna göre değil Türkiye Finansal Raporlama ve Muhasebe Standartlarına göre, muhasebeleştirme yapmalarını tavsiye ederiz. Türkiye Finansal Raporlama ve Muhasebe Standartlarının kullanılması yalnız sermaye ve kredi bulmak açısından değil KOBİ’lerin faaliyetlerine önemli faydaları da vardır. Bunların başında ortaklık kültürünün gelişmesi, maliyetin düşürülmesi, vergi kanunlarına karşı sağlıklı muhasebe işlemlerinin yürütülmesi ile müşteri ve satıcılarla ilişkilerinin yürütülmesinde büyük faydası olur. Türkiye’de Maliye Bakanlığı tarfından yayınlanan Tek Düzen Hesap Planı ve bu hesap planına göre gerçekleşen finansal raporlama uygulamaları TFRS’ye geçişi kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle, TFRS uygulandığında işletmelerin tüm ilişkileri ve faaliyetleri rasyonelleşir. Kamuoyunda gündeme getirilen sorun, TFRS’ye göre oluşturulacak finansal raporlamadan vergi matrahının nasıl hesaplanacağıdır. İlerideki yazılarımızda ele alacağımız 12 no’lu Türkiye Muhasebe Standardı, TFRS’ye göre hazırlanmış bir finansal raporlamada yer alan Ticari Kârdan, Vergi Matrahına geçiş için yapılması gereken işlemleri kapsamaktadır. İş hayatında yansıtıldığı gibi TFRS’yi uygulamak zor değildir. Yrd.Doç.Dr.İpek Türker SMM ,İstanbul Üniversitesi [email protected] SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 12 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com 13 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Dr. Bülent BÜBER / Grup Başkanı/Kamu İhale Kurumu SATINALMA SÜRECİNDE KALİTE VE STANDART: KAVRAMLAR, KURUMLAR VE GENEL ÇERÇEVE Kalite konusundaki temel yanılgı, kaliteye yönelik çalışmaların kalite belgesinin alınmasıyla tamamlandığına ilişkin yaklaşımdır. Özellikle hizmet sektöründeki bazı işletmeler kaliteyi sadece belgelendirme kuruluşundan “belge satınalma” olarak algılamaktadır. Bu ve gelecek sayıda yayımlanacak yazılarımızda, satınalmayı merkeze alarak, kalite ve standart konusunu değerlendireceğiz. Firmaların ya da ürünlerin sahip olduğu kalite ve standart belgeleri satınalma kararlarımızı etkiler. Ürün ya da satınalma sohbetlerinde ISO, TSE ve CE gibi kalite, standart ya da ürün güvenliğiyle ilgili kelimeler yaygın olarak kullanılır. Satınalma örgütlenmesinde ve satınalma işlemlerinde, kalite ve standardın iki yönü olduğunu söylenebiliriz. İlki, alım konusu mal ve hizmetler ile yapım işlerinin belirli kalite ve standartlara uygun olması için bu alandaki düzenlemelerden yararlanılmasıdır. Bir başka ifadeyle satınalma konusu mal ya da hizmetin ya da imalatçısının/hizmet sunucusunun belirli kalite ya da standart belgelerine sahip olması istenebilir. İkincisi ise son yıllarda gelişen tedarik kalite yöntemlerinden yararlanarak tedarik sürecimizde risklere karşı tedbirler alıp, satınalma sürecimizi belirli bir kalite seviyesine getirmektir. İlk yazımızda, kalite ve standart konusundaki önemli kavramlar; bu konularda çalışmalar yapan kurumlar; kalite ve standart türlerine ilişkin kısa bilgiler vermeye çalışacağız. İkinci yazımızda ise uygulamaya yönelik görüş ve önerilerimiz yer alacak. Kalite ve standart belgeleri birbirine karıştırılan bir konudur. Özellikle standartlar konusundaki bilgi eksikliği sebebiyle, yapılan düzenlemeler çelişkili ya da belirsiz olabilmektedir. Bazen sorumluluğudur” anlayışı; Feigenbaum’un alım konusu mal ya da hizmet için ‘Toplam Kalite Kontrol’ isimli makalesi; düzenlenmeyen standart/kalite belgeleri Ishikawa’nın kalite çember çalışmaları; istenebilmektedir. Bu düzenlemelerin Crosby’nin “sıfır hata” yaklaşımı kalite önüne geçebilmek için istenilen kalite çalışmalarının önemli adımları olarak ya da standardın alım konusu işe ilişkin aktarılmaktadır. olarak düzenlenip düzenlenmediği Standart ve Teknik Düzenleme araştırılmalıdır. Nedir? Ülkemizdeki düzenlemeler dikkate Standart “Bir ulusal veya alındığında, kalite, standart ve ürünlerin uluslararası standardizasyon kuruluşu piyasaya arz ve satışlarına lişkin belgeleri tarafından kabul edilen, ortak ve tekrar dört kategoride sınıflandırabiliriz: eden kullanımlar için ürünün vasıflarını, a) Kalite belgeleri, işleme veya üretim yöntemlerini veya b) Standartlara ilişkin belgeler, bunlarla ilgili terminoloji, sembol, c) Ürünün piyasaya arzına ilişkin ambalajlama, işaretleme, etiketleme veya belgeler, uygunluk değerlendirme işlemlerini tek ç) Yetkili kurum veya kuruluş tek veya birkaçını ele alarak düzenleyen, tarafından alım konusu malın, kamu uyulması ihtiyarî düzenleme” olarak kurum ve kuruluşlarına satışının tanımlanmaktadır. gerçekleştirilebilmesi için ürünün, Teknik düzenleme ise “Bir ürünün imalatçısının, satıcısının kaydına ilişkin vasıflarını, işleme veya üretim yöntemlerini belgeler. veya bunlarla ilgili terminoloji, sembol, KALİTE ÇALIŞMALARININ ambalajlama, işaretleme, etiketleme veya TARİHSEL GELİŞİM uygunluk değerlendirme işlemlerini tek Kalite ve standarda yönelik tek veya birkaçını ele alarak düzenleyen, çalışmalar, Eski Mısır’a kadar götürülse uyulması zorunlu her türlü mevzuat” de sistematik çalışmaların endüstriyel olarak tanımlanmaktadır. üretimin arttığı yirminci yüzyılda başladığı kabul edilmektedir. Walter Shewhart’ın Kalite Konusunda Sıklıkla İsmi Duyulan Kalite Belgeleri istatistiksel kalite kontrol (SQC) çalışmaları, yirminci Kalite Yönetim Sistemi (ISO 9001) yüzyılda modern kalite Çevre Yönetim Sistem Belgesi (ISO 14001) yönetim çalışmalarının Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi (ISO 22000) öncüsü olarak kabul Müşteri Şikâyetleri Yönetim Sistemi (ISO 10002) edilmektedir. Shewhart, Tedarik Zinciri Yönetim Sistemi (ISO 28000) Economics Control of Enerji Yönetim Sistemi (ISO 50001) Quality of Manufactured Muhasebe Yönetimi Kalite Sistemi (ISO 19011:2011) Products kitabını 1931 Tehlike Analizi Ve Kritik Kontrol Noktaları Yönetim Sistemi yılında yayımlamıştır. (HACCP) Kalite konusundaki ilk İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetim Sistemi (OHSAS) çalışmalar hatayı ya da Bilgi Teknolojisi-Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi hatalı ürünü bulmaya Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi Belgesi Belgesi, Sosyal odaklanmıştır. Sorumluluk Standardı (SA 8000) Deming’in 14 ilkesi; Belgesi, İyi Hijyen Uygulamaları (GPP) Juran’ın “kalite yönetimin Helal Gıda SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 ISO Kalite ve standartlar konusunda çalışmalar yapan International Organization for Standardization (ISO),1947 yılında kuruldu. ISO’nun aslında kendi kuruluşundan önce faaliyet gösteren iki kuruluşun (ISA ve UNSCC) birleşmesiyle kurulduğunu söyleyebiliriz. Bir başarı öyküsü olarak ISO’nun kuruluşu ve ilk elli yılındaki çalışmalarını Friendship Among Equals –Recollection From ISO’s first fifty years başlıklı kitaptan okumamız mümkün. Bu kitap, örgütün internet sayfasında elektronik olarak da yayımlanmıştır. ISO hakkında bilgi verirken TSE’nin ilk başkanı olan Faruk A. Sunter’in 1968-1970 yılları arasında ISO başkanlığı yaptığını hatırlatmadan geçmemek lazım. Bugün ISO’nun yayımladığı yaklaşık 17.800 adet standart bulunmaktadır. Günlük yaşantımızda en çok duyduğumuz kalite belgesi olan ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 9000 Kalite Güvence Standartları olarak 1987 yılında yayımlandı. 14 TSE Ülkemizde standart denildiğinde ilk akla gelen kuruluş olan Türk Standardları Enstitüsü’dür. TSE, 1954 tarihinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde kurulmuştur. 1960 yılında yürürlüğe giren 132 sayılı Kanun ile bugünkü mevcut yapısına kavuşmuştur. TSE tarafından ürün, sistem ve personel belgelendirmesi ile laboratuvar hizmetleri konusunda faaliyetler yürütülmektedir. Enstitü tarafından kabul edilen standartlar, Türk Standardı adını alır. Standartlar, ilgili bakanlığın onayı ile mecburi standart olabilir. Türk Standartlarına Uygunluk Belgesi (TSE Markası) Türk Standardı bulunan konularda, firmaların söz konusu ürünlerinin ilgili Türk Standartlarına uygunluğunu belirten ve geçerlilik süresi bir yıl olan belgedir. TSE Kritere Uygunluk Belgesi (TSEK), Türk Standardı bulunmayan konularda, firmaların söz konusu ürünlerinin ülkemizin şartları ve ilgili uluslararası veya diğer ülkelerin standartları esas alınarak Türk Standardları Enstitüsü tarafından kabul TÜRKAK edilen teknik özelliklere uygunluğunu Son yıllarda kalite belirten ve geçerlilik süresi bir yıl olan ve standartla ilgili belgedir. belgelerde, kırmızı TSE-HAR Markası, alçak gerilim ve beyaz renkli kabloları ve kordon numunelerinin, HAR TÜRKAK logosunu Anlaşması kapsamında alınmış CENELEC görmeye başladık. Harmonize Dokümanlarına ve bunlarla Kısa adı TÜRKAK olan uyumlu Türk Standartlarına uygunluğunun Türk Akreditasyon doğrulandığını gösterir. Bu belgenin Kurumu, 1999 yılında kuruldu. TÜRKAK, geçerlilik süresi üç yıldır. uygunluk değerlendirme kuruluşlarını εx Kalite Uygunluk Belgesi, akredite etmek ve bu kuruluşların patlayıcı ortam ve/veya potansiyel ulusal ve uluslararası standartlara göre patlayıcı ortamlarda kullanılan faaliyette bulunmalarını temin etmek donanımlar, koruyucu sistemler ve amacıyla oluşturulmuştur. Yabancı bunların bileşenlerinin Türk Standartları belgelendirme kuruluşlarının Türkiye’de ve uluslararası standartlara uygunluğunu faaliyet göstermesi için TÜRKAK’a belirten ve geçerlilik süresi bir yıl olan akredite olma ya da izin alma zorunluluğu belgedir. bulunmamaktadır. Yanlış Anlaşılan Bir İşaret: CE CE işareti üzerine iliştirildiği ürünün insan, hayvan ve çevre açısından sağlıklı ve TÜRKAK’IN AKREDİTE ETTİĞİ KURULUŞLAR güvenli olduğunu Personel belgeDeney laboratuvarları Muayene kuruluşları gösteren bir uygunluk lendirme kuruluşları işaretidir. CE işareti bir Yeterlilik testleri ve Sistem belgekalite simgesi olmayıp Tıbbi laboratuvarlar karşılaştırma ölçümü lendirme kuruluşları ürünün CE işaretinin sağlayıcıları konulmasını öngören Kalibrasyon laboratu- Ürün/Hizmet belgeteknik mevzuatın Onaylanmış kuruluşlar varları lendirme kuruluşları ilgili bütün kurallarına uygun olduğunu www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com gösteren bir işarettir. 2014 yılı itibarıyla sayısı yirmi beşi bulan Yeni Yaklaşım Direktiflerinden biri veya bir kaçı kapsamına giren bir ürünün CE işareti taşımadan AB pazarına girebilmesi mümkün değildir. Ülkemizde de bu direktiflere uyum sağlamak amacıyla yönetmelikler yayımlanmıştır. Bu ürünlerin ülkemizde de piyasaya arz edilebilmesi için CE işareti taşıması zorunluluğu bulunmaktadır. CE işaretinin Kalite Yönetim Sistemiyle (ISO 9001) doğrudan bir ilişkisi yoktur. Ancak, modüler sistemde bazı ürün grupları için Kalite Yönetim Sisteminin şart olduğu görülmektedir. İlgili teknik düzenlemenin gerektirdiği durumlarda, CE işaretinin yanında, üretim kontrol safhasında yer alan onaylanmış kuruluşun kimlik kayıt numarası da yer alır. KALİTE BELGESİNE SAHİP OLMA HER ŞEYİ ÇÖZER Mİ? Kalite konusundaki temel yanılgı, kaliteye yönelik çalışmaların kalite belgesinin alınmasıyla tamamlandığına ilişkin yaklaşımdır. Özellikle hizmet sektöründeki bazı işletmeler kaliteyi sadece belgelendirme kuruluşundan “belge satınalma” olarak algılamaktadır. Kalite yönetim sistem belgesine sahip bir temizlik şirketinin yeni bir hizmet yüklenimi sonrası o işyerini esas alarak teknik dosyasını güncellemesi ülkemizde nadiren rastlanan bir durumdur. Kalite belgeleri duvarlara asılacak, internet sitelerinde ve reklamlarda duyurusu yapılacak bir pazarlama aracı olarak görülmektedir. Son yıllarda özellikle yabancı kökenli belgelendirme kuruluşlarının etkin bir denetim yapmadan “kalite belgesi vermesi”, belgelere yönelik güveni sarsmıştır. Meltem Kayıran ve A. Alpay Dikmen toplam kalite yönetimine eleştirel olarak yaklaştıkları makalelerinde, toplam kalite yönetimini, eski Western filmlerinde her derde deva olarak sunulan iksire benzetirler. Ben ise özellikle son yıllarda kaliteyi belge sahibi olarak algılayan bazı şirketleri gördükten sonra kalite yönetim belge sahiplerini “okunmuş dua kağıtlarını suya karıştıran ve bu suyu içtiğinde sorunlarının çözüleceğine inanan insanlara” benzetmeye başladım. Dr. Bülent BÜBER Grup Başkanı Kamu İhale Kurumu SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 15 Çobançeşme Mah. Mithatpaşa Cad. No:24 Kat:3 Yenibosna-İSTANBUL www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com http://www.martiglobal.com.tr 16 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Bir Lojistikcinin Günlüğünden www.b u y ernet work.net Yrd.Doç.Dr. Ezgi Uzel www.sat inalmadergisi.com TÜRKİYE’DE LOJİSTİK İŞLETMELERİNİN DEĞİŞEN ROLÜ Türkiye’de lojistik işletmeleri artık gelişmiştir. Birçok yönden bu gelişmişliklerini kanıtladıklarını söyleyebiliriz. Son yıllarda gerek sahip olduğu stratejik konum gerekse son 10 yılda firma bazında kaydetmiş olduğu büyüme, özellikle yerli ve yabancı birçok firmanın birleşmesi ile kurumsal şirket olma stratejilerinin oluşması, verilen hizmet karmasının genişlemesi ve en önemlisi müşteri odaklı olma ve katma değer sağlama hedeflerinin belirginleşmesi dolayısıyla Türkiye lojistik sektöründe büyüyen bir pazar ve bulunduğu coğrafyada lojistik merkez olma statüsü kazanmıştır. Geçmişe kıyasla bugün baktığımızda sektörde faaliyet gösteren işletmelerin bu gelişmeden haberdar olduklarını ve kendilerini bu büyüyen ve gelişen pazarda olabildiğince doğru konumlandırmaya çalıştıklarını görüyoruz. Oysa, Türkiye’de imaj olarak lojistik sektörü hak ettiği değeri uzun yıllarca kazanamamıştır. Özellikle sektörde ağırlıklı sunulan hizmet karayolu taşımacılığı olduğu, bu alanda faaliyet gösteren işletme sayısının çokluğu ve bu işletmelerin profesyonellik seviyelerinin farklılığı Türkiye’de lojistik sektörü algısına oldukça zarar vermiştir. Aslında dünyada da lojistik sektörüne, özellikle taşımacılık hizmetleri sunan işletmelere, Türkiye’dekinden farklı bir bakış açısıyla bakılmamaktadır. Tedarik zinciri literatürüne baktığımızda zinciri oluşturan halkaların ve ilişkilerin temelinde hep tedarikçi ve üreticinin ikili ilişkisinin altının çizildiğini görüyoruz. Dağıtım kanalı dediğimiz yapıda var olan güç savaşlarının da çatışmalarının da işbirliklerinin de temelini bu ikili ilişkiye dayandırıyorlar. Oysa biz artık biliyoruz ki lojistik, tedarikçi, üretici ve lojistik hizmet sağlayanlardan oluşan üçlü bir ilişkidir. Bu üçlü ilişkide tarafların olabildiğince eşit ve ortak hedefler doğrultusunda çalışması gerekir ki tedarik zincirinde işbirliği sağlansın, tüm taraflar kazanırken verimlilik ve değer yaratılsın. Türkiye’deki lojistik firmaları uzun zamandır böyle bir atılımın içinde ve her geçen gün tedarik zincirinde “biz de varız” demekteler. Lojistik hizmet sağlayanların tedarik zincirinde tedarikçi ile üretici arasındaki ilişkiyi düzenleyen, gerektiğinde arabuluculuk rolünü dahi üstlendiklerini söylememiz mümkün. Yaptığım araştırmalarda da bu denli rekabetçi bir ortamda üreticilerin baskı altında olması ve tedarikçileri ile olan ilişkilerinin zaman zaman yıpranma derecesine geldiği dönemlerde lojistik hizmet verenlerin arayı yumuşatan adeta bir yastık görevi alarak söz konusu problemli durumun daha rahat atlatılmasını sağlayan bir rol üstlendiği gerçeğini görmekteyiz. Bu rol çok sesli bir eseri icra edenlerin ihtiyacı olan bir orkestra şefine benzetilebilir. Ancak ne yazık ki hala tüm dünyada ve Türkiye’de lojistik hizmet sağlayanların gerektiği saygı ve en temelde zincirin doğal halkalarından biri oldukları göz ardı edilerek verimlilikleri aşağı çekilmektedir. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 17 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Türkiye’de lojistik işletmeleri artık gelişmiştir. Birçok yönden bu gelişmişliklerini kanıtladıklarını söyleyebiliriz. 2013 yılında Türkiye’de faaliyet gösteren 215 adet lojistik firması üzerinde yaptığım araştırmada Türkiye’de bugün faaliyet gösteren işletmelerin çok önemli bir kısmının Türk sermayesi olduğunu, yarıdan fazlasının iki ve üzeri türde lojistik hizmet verdiklerini, büyük bir kısmının 251 ve üzeri sayıda ve nitelikte işgücüne ve yıllarca birikmiş sektör tecrübesi sahip olduklarını söyleyebiliriz. Tüm bu görünen gelişmişlik göstergelerinin yanı sıra, lojistik işletmelerinin standart iş prosedürlerini oluşturmuş, kullandıkları bilgi teknolojileri ve genel anlayışları nedeniyle şeffaflık ilkesini benimsediklerini görüyoruz. Bu bağlamda, artık üreticiler ve tedarikçiler günümüzün rekabet ortamında katma değer sağlamanın yanı sıra gözle görülür maliyet indirimi sağlayan lojistik profesyonellerini zincirin doğal halkaları olarak görmeye, yaptıkları işbirliğine dahil etmeye daha açık olurlarsa birçok şekilde daha fazla kazanırlar, verimli ve faydalı olurlar kanısındayım. Lojistik; tedarikçi, üretici ve lojistik hizmet sağlayanlardan oluşan üçlü bir ilişkiden meydana gelir. Bu üçlü ilişkide tarafların olabildiğince eşit ve ortak hedef doğrultusunda çalışması gerekir ki tedarik zincirinde işbirliği sağlansın, tüm taraflar kazanırken verimlilik ve değer yaratılsın. Türkiyedeki lojistik firmaları uzun zamandır böyle bir atılımın içinde ve her geçen gün tedarik zincirinde “biz de varız” demekteler. Ancak sesleri ne sektörel bazda ne de akademik alanda yeterli seviyede duyurulamıyor. Yr d . D o ç . D r . E z g i U z e l B eykoz L oj i s ti k M Y O , Yö neti m v e O r gani z as yol B ölüm ü, L oj i s ti k P r ogr am Baş kanı ez gi uz el@b eykoz . edu. tr SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 18 www.asbir.com www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 19 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Alpay SUSUZ Kaynak Holding İş güvenliği Uzmanı© [email protected] İSG ALANINDA YAZILIM PROGRAMLARININ ÖNEMİ ALGISI Bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak işletmelerde, yeni yönetim ve is yapma yaklaşımı ile bilgisayar kullanımlarının artmasının bir sonucudur. ERP, kurumların tedarikten -> dağıtıma kadar tüm iş süreçlerini bütünleşik bir bilgi yönetim sistemi desteğiyle yönetmesini sağlayan geniş kapsamlı ve modüler yapıya sahip yazılım paketidir. Değişimin çok hızlı yaşandığı günümüzde, işletmelerin rekabet ortamında ayakta kalmalarını sağlayabilecek faktörlerden biri olan ERP’nin kullanılması ve ERP’ye geçiş kararı, önemli bir karardır. Oldukça geniş olan ERP yazılım pazarında, işletme için en etkin yazılımın seçimi ise daha zor ve daha önemlidir. İSG konusunda mevzuat ve uygulamada yaşanan gelişmeler, kapsamlı bir ERP yazılım desteği olmadan yönetilmesini zorlaştırmaktadır. Yakın gelecekte bu konu imkânsız ve çözümü zor haline gelecektir. Bilişim dünyasının sınırlarının her geçen gün genişlediği günlerde, İSG yazılımdan beklentiler ne olmalıdır. Yasal zorunluluklar ve teknik gereklilikler, etkili bir İSG yönetimi sağlamak amacıyla nasıl değerlendirilmelidir. İSG kültürü kurulumunda, performans ölçütlerinin belirlenmesinde, güncel istatistiklere erişimde ve kurumsal veri tabanı oluşturmada bilişim olanaklarından nasıl yararlanılmalıdır. Eğitim, bakım ve diğer yönetim süreçleriyle bağ nasıl kurulmalıdır. Veri güvenliği, iş sürekliliği, risk yönetimi, acil durum yönetimi, iş güvenliği yönetimi konularında nasıl bir entegrasyon sağlanmalıdır. Bu konuları önümüzdeki aylarda, işinin uzmanı kişiler tarafından bilgiler alınarak örneklerle satın alma profesyonelleri için paylaşmaya devam edeceğiz. İşletmeler ve işverenler için yazılımı zorunlu kılan gelişmeler 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile ulusal anlamda, İSG alanında kurulacak olan sistem kademeli olarak aşağıdaki gibi tanımlanmıştır. Bu gelişmeler; 1. Yılda en az altı ay faaliyet gösteren ve elliden fazla işçi çalıştıran işletmeler iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurmak zorundadır. 2. Kurul kararları ile sağlık kontrol sonuçları kayıt altına alınmak ve saklanmak zorundadır. 3. Tüm işyerleri, kademeli olarak tehlike sınıfına ve çalışan sayısına bağlı olarak işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelinden hizmet almak zorundadır. 4. Yıllık değerlendirme raporu hazırlanma zorunluluğu mevcuttur. 5. Tüm işyerleri, çalışanlarının işe giriş sağlık kontrollerini yaptırmak zorundadır. 6. İş kazaları ve meslek hastalıkları ile ramak kala kazalar kayıt altına alınmak ve bildirimleri yapılmak zorundadır. 7. Tüm işyerlerinde risk değerlendirmesi, acil durum planı ve acil durum tatbikatları periyodik olarak yapılmak zorundadır. 8. Tüm işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitimi yapılmak zorundadır. 9. İşyerlerinde çalışan sayısına bağlı olarak çalışan temsilcisi ve destek elemanı bulundurulmak zorundadır. 10. Periyodik sağlık kontrolleri ile iş makinesi, basınçlı kap vb. periyodik kontrollerin yaptırılması gerekmektedir. 11. Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik ortam ölçümleri ve çalışan için Psikolojik değerlendirmeler yaptırılmak zorundadır. Zorunlulukların getirisi olan 1475 sayılı (eski) İş Kanunu’na istinaden hazırlanmış İş Güvenliği Tüzüğü, artık etkisini ve yetkisini yitirmiştir. Yeni ve teknik konularda geniş alanda hazırlanması ihtiyaç olan bir Tüzük şu an yürürlükte olan 6331 sayılı İSG Kanunu için elzem olmaktadır. Bu gelişmeler ilgili merciler tarafından yerine getirilene kadar, kanun kapsamındaki tüm işletmeler ve çalışanlar için gerek İşçi Sağlığı gerekse İş yeri Güvenliği konusunda, İSG Kültürünün kurulumu ve gelişimi için olması gerekir. Yapılan çalışmaların hedefe varması sağlıklı veri tabanlarının elde edilmesiyle kolaylaşmaktadır. Gerek işletme bazında gerekse ulusal anlamda, bilişim teknolojilerinin anlamlı kullanımı, üzerinde konuşulabilecek, sorunların tespitini kolaylaştırıp, çözümlerin etkinliğinin sorgulanabileceği bir yapı oluşturulmasına katkı sağlayacaktır. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 20 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Uluslararası Taşımacılık PLANET ile Yeniden Şekilleniyor Planet Uluslararası Taşımacılık ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Prof N. Mazhar Öktel Sk. Dilek Apt No:19/3 Şişli İstanbul +90 212 219 11 81 - 219 82 32 www.planetlogistics.com.tr 21 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com SÖZLEŞMENİZDEKİ YETKİLİ MAHKEME KAYITLARI GEÇERLİ Mİ? Yr d . D o ç . D r . U m u t Ye n i o c a k t w i t t e r . c o m / U m u t Ye n i o c a k yeniocak.av.tr Hukukta “yetki sözleşmesi” olarak andığımız ve sözleşmelerde genellikle “Bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda İstanbul mahkemeleri yetkilidir.” ya da benzeri ifadelerle karşımıza çıkan hükümler konusuna değineceğim. Öncelikle, belirtmek gerekir ki, sözleşme serbestîsi ilkesi çerçevesinde, kural olarak tarafların o sözleşmeden doğacak davaların hangi yer mahkemesinde görüleceğini belirleme yetkileri vardır. Ancak, hemen belirteyim burada sadece yer bakımından bir belirleme yapılabilir. Yani İstanbul mahkemeleri, İzmir mahkemeleri gibi… Ama şunu yapamayız “Bu sözleşmeden doğan davalar İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri’nde görülecektir.” diyemeyiz. Desek bile, açacağımız davanın türü ticaret mahkemelerinde görülmeye müsait değilse, örneğin, tüketici mahkemesinde görülmesi gerekiyorsa, biz sözleşmeyle bunu değiştiremeyiz. Çünkü bu konu mahkemelerin “görev” konusudur. Yani uyuşmazlığın hangi mahkemenin görevine girdiği konusudur ki, burası, sözleşmeyle müdahale edilemeyecek, emredici kurallarla düzenlenmiş, kamu düzenini ilgilendiren bir alandır. Biz sözleşmeyle sadece davanın hangi yer mahkemesinde görülebileceği (yetki) üzerinde anlaşabiliriz. 2011’de getirilen yeni kural Ancak, yapacağımız bu anlaşmanın geçerliliği bakımından 2011 yılında bu konuda önemli bir gelişme oldu. Mahkemelerin işleyişiyle ilgili kuralları belirleyen kanun yenilendi. Kanun’un yeni adı “Hukuk Muhakemeleri Kanunu”. Bu Kanun, yetki sözleşmeleri hakkında önemli bir yenilik getirdi. Buna göre, artık herkes sözleşmeyle yetkili mahkemeyi tayin edemeyecek. Bu imkân sadece her iki tarafı da tacir ya da kamu tüzel kişisi olan sözleşmelerde mevcuttur. Bunun haricindeki sözleşmelerde, taraflar sözleşmeye böyle bir hüküm koysalar da bu hüküm geçersiz olacaktır. Peki, yetki anlaşması geçersizse ne olur? Yetki anlaşması geçersizse, onun yerine kanun o konudaki uyuşmazlığın hangi yer mahkemesinde görülmesi gerektiğini düzenlemişse dava orada görülecektir. Bu konuda Kanunda yer alan en genel kural şudur: Dava, davalının yerleşim yerinde açılır. Yani dava açmak istiyorsan, kural olarak davalının yaşadığı yerdeki mahkemede açman gerekir. Kanuna göre, sözleşmeleri ilgilendiren bir başka genel yetki kuralı ise, sözleşmedeki esas borçların ifa edildiği yerdeki mahkeme de yetkilidir. Kanunda başka bazı özel yetki kuralları da yer alır. Burada ayrıntısına girmeyeceğim. Yukarıda bahsi geçen 2011 tarihli yeni kural getirilirken, bir koruma amacıyla hareket edilmiştir. Özellikle, tüketicilerle yapılan sözleşmelerde tüketicinin aleyhine olacak şekilde yetkili mahkeme kayıtları kullanıldığı için, şayet sözleşmenin her iki tarafı da tacir değilse yetkili mahkemenin kanuna göre belirlenmesi tercih edilmiştir. Yani İstanbul’daki bir firma Niğde’deki tüketiciye bir mal sattığı zaman, sözleşmeye ‘yetkili mahkeme İstanbul mahkemeleridir.’ yazarak, sonradan bu sözleşmeye dayanarak tüketiciye karşı bir dava açmak isterse, Niğde’ye gitmeyip İstanbul’da dava açabilmesi, tüketiciyi kendi ayağına gelmek zorunda bırakması engellenmek istenmiştir. Yeni kuralın bir başka yönü de şudur: Eskiden sözleşmede bir yetkili mahkeme belirlesen bile, Kanuna göre yetkili olan mahkemenin yetkisini kaldırmak mümkün değildi. Yani hem Kanuna göre yetkili mahkemede hem de sözleşmede belirlenen mahkemede dava açılabilirdi. Yeni kural ise, aksine bir anlaşma yapılmamışsa taraflar, sadece sözleşmede belirlenen mahkemede dava açabileceklerdir. Örneğin, sözleşmeye İzmir mahkemeleri yetkilidir yazdınız. Ama kanuna göre yetkili mahkeme İstanbul. Eskiden davanızı isterseniz İzmir’de isterseniz İstanbul’da açabilirdiniz. Şimdi ise, sözleşmede İzmir yazdığı için sadece İzmir mahkemelerinde dava açabilirsiniz. Hemen hatırlatmak isterim ki, yukarıda belirttiğim gibi, sözleşmedeki bu yetki anlaşmasının geçerli olabilmesi için sözleşmenin her iki tarafının da tacir (ya da kamu tüzel kişisi) olması şart. 22 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com AKARYAKIT PİYASASINDA YENİDEN TAVAN FİYAT DÖNEMİ Ersoy Korer O r t a k S a t ı n A l m a P l a t f o r m u Yö n e t i c i O r t a ğ ı [email protected] Akaryakıt ve Elektrik piyasası EPDK’ya (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) bağlı olarak faaliyet göstermektedir. Daha önce 2009 yılında resmi, 2011 yılında dolaylı olarak, EPDK akaryakıt piyasasına müdahale etmiş ve pompa satış fiyatlarını düzenlemiştir. EPDK, 20 Mart 2014 tarihli kararı ile yine akaryakıt piyasasına müdahale etmiş bulunmaktadır. EPDK’nın akaryakıt pompa satış fiyatlarını düzenleyen bu kararına ‘’tavan fiyat’’ denmektedir. Akaryakıt firmalarının katkılı yakıtlardaki kar marjlarının yüksek olduğunu düşünen EPDK yaptığı bu müdahele ile litrede dağıtıcı ve bayi paylarının toplamını benzinde ve motorinde 37 kuruşa indirerek sınırlandırdı. Böylece bireysel ya da kurumsal tüketiciler Türkiye genelinde istasyonlardan yakıt alırken 21 Mart öncesine göre ortalama %4.7’lere varan oranlarda daha ucuz yakıt alabilir hale geldiler. Bu durum akaryakıt firmalarını özellikle bireysel tüketiciler tarafında bir hayli etkilerken kurumsal tüketilerde ise daha az oranlarda etkilemektedir. Çünkü kurumsal tüketiciler, tavan fiyat uygulaması öncesinde yaptıkları tüketime göre belli oranlarda indirim alabiliyorken, tavan fiyat sonrasında akaryakıt fiyatı zaten pompada daha ucuz olduğundan akaryakıt firmaları birer birer kurumsal tüketicilerine verdikleri indirimleri aşağı doğru revize etmektedirler. Kurumsal firmalar aşağıya çekilen iskontolarından ilk başta memnun olmasalarda aslında onlar için değişen çok bir şey olmamakla beraber belki artık aldıkları yakıta iskontolu olan döneme göre daha az ödemektedirler. EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz yapılan tavan fiyat uygulaması ile ilk 20 günde tüketicilerin 210 milyon TL katkı sağladıklarını açıkladı. Ülkemizde tavan fiyat uygulamalarının süresi 2 ay olarak belirlenmiştir. Mustafa Yılmaz bu 2 ay sürenin sonunda tüketicilerin ceplerinden yaklaşık 600 milyon daha az para çıkmış olmasını bekliyor. Geçtiğimiz hafta akaryakıt şirketlerinin üst düzey yöneticileri ile EPDK’nın yaptığı toplantıdan tavan fiyat konusunda bir geri adım gelmedi. Tavan fiyat uygulamasından rahatsız olan akaryakıt şirketleri EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz ile biraraya gelerek taleplerini ilettiler. Ancak EPDK, rekabetin müşteri tarafında yaşanması gerektiğini söyleyerek tavan fiyat hakkındaki görüşlerinde bir değişiklik olmadığını firmalara iletti. Peki şimdi ne olacak? EPDK 2 aylık tavan fiyat uygulaması sonunda yeni bir değerlendirme yapacağını akaryakıt firmalarına iletti. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan örneklerde tavan fiyat uygulaması sonrası marjlar yavaş yavaş eskiye dönmüş, piyasalar eski canlılığına kavuşmuştu. Kalan yaklaşık 1 ay süre sonrasında bizleri neler bekliyor açıkçası bunu hep birlikte göreceğiz. Öngörümüze göre müdahelenin etkisi piyasalarda en az 1 yıl kadar sürecektir. “Herkese bol kazançlı günler dilerim.” SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 23 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com ÖDEME TEKNOLOJİLERİ ALANINDA TÜRKİYE’DE BİR İLK! MULTIPOS! 1999 yılında kurulan ve %100 Cheque Dejeneur şirketi iştiraki olan Multinet özellikle son dönemde yaptığı teknolojik atılımlara yenilerini ekliyor. 2013 içerisinde yaptığı şirket satın alımları ve teknolojik yatırımlar ile 20.000’den fazla kurumsal ve 350.000’den fazla bireysel müşterisine yeni nesil ödeme hizmetleri ve farklı katma değerli ürünler sunan Multinet; son dönemde özellikle mobil ürün ve hizmetlere de yöneldi. Tüm bu gelişmeleri Multinet Operasyon ve Teknoloji’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Demirhan Şener ile birlikte değerlendirdik. Demirhan bey, bize kısaca Multinet’ten bahseder misiniz? Multinet ağırlıklı olarak yemek kartı ürünü Restonet ile sektörde öne çıksa da 20.000’den fazla kurumsal müşterisine gelişmiş teknolojik altyapısı üzerinden sunduğu ürünleri, hizmetleri ve servisleri ile hizmet veriyor. Kurumlar Multinet ile yemek harcamalarının operasyon ve takibini tek bir noktadan yönetirken aynı zamanda vergi avantajlarından da yararlanabiliyorlar. Bunun yanı sıra her gün yüz binlerce kart kullanıcısı, 25.000’den fazla üye iş yerinde Multinet’in modern ve güvenilir hizmetini alıyor olmanın ayrıcalığını yaşıyor. Multinet ayrıca kurumsal müşterileri için geliştirdiği Petronet ve Otelnet gibi ürünleri ile hem çalışanların hayatlarını kolaylaştırıyor hem de kurumlara sayısız avantaj sağlıyor. Multinet kullanıcıları bugün Türkiye genelinde 700’den fazla otelde tek bir kart ile avantajlı fiyatlar ve indirimlerle konaklayabilme avantajına sahipler. Bu hizmeti alırken de rezervasyondan konaklamaya, faturalaşmadan takibe kadar tüm sürecin kontrolünü Otelnet üzerinden sağlayabiliyorlar. Petronet ürünümüz ile on binlerce taşıt; akaryakıt alımlarını 1000’den fazla Shell istasyonunda fatura operasyonu ile uğraşmadan, kolay, konforlu ve güvenli şekilde gerçekleştirebiliyor. Geçiş sistemi Passnet ve okullara sunduğumuz Okulnet ile kartlarımız kimlik kartı özelliği kazanırken; aileler Okulnet kartlarına harçlık yükleyerek çocuklarına destek oluyorlar. Bunun yanı sıra Giftcard ürünümüz ile de kurumlar; personelleri için ayni yardımlarını ya da maaş dışı ödemelerini (avans; prim vs..) vergilendirerek gerçekleştirebiliyorlar. Bu sayede yüz binlerce kart kullanıcımız da 3.000’den fazla perakende ve üye iş yeri noktasında tekstilden elektronik eşyaya; yiyecekten yapı malzemesine kadar binlerce ürünü avantajlarla satın alabiliyorlar. Üstelik aynı kart bakiyesini anlaşmalı internet sitelerinde de anında kullanabiliyorlar. Kısacası Multinet, kurumların ihtiyaçlarını saptayarak geliştirdiği birçok ürünü ile müşterilerine operasyonel, finansal ve vergisel avantaj sağlıyor. Her ihtiyaca uygun bir Multinet ürünü mutlaka bulunuyor. Özellikle son dönemde farklı şirket satın alımları gerçekleştirdiniz. Bu operasyonlarla neyi hedeflediniz? Multinet olarak paydaşlarımıza her alanda destek olmak, onlara avantajlı ürün ve hizmetler sunmak istiyoruz. Bünyemize katılan OSAP (Ortak Satın Alma Platformu) ile bu ihtiyaçları tek tek saptayıp, geniş tedarikçi ağımız üzerinden elde ettiğimiz ürün ve hizmetleri avantajlı fiyatlar ve cazip fırsatlarla paydaşlarımızla paylaşıyoruz. Bugün Multinet üye iş yeri olan bir restoran, elektriğini; damacana suyunu, alarm sistemini, akaryakıtını, toptan gıda alışverişini kısaca kendisine lazım olan herhangi bir ürünü ya da hizmeti en avantajlı fiyatlarla ve en kolay ödeme seçenekleri ile Multinet tedarikçi eko-sisteminden temin edebiliyor. Özellikle son dönemde oldukça ciddi büyüme kaydeden e-ticaret sektöründe yer almak; bizimle çalışan kurumsal müşterilerimize bu yönde de hizmet sunabilmek amacı ile alternatif ödeme sistemi olan iPara firmasını da bünyemize kattık. Bu sayede hem Multinet kartlarına online yükleme (top-up) özelliği getirdik hem de ihtiyaç duyan üye işyerimize SanalPOS ve ödeme güvenliği sistemi sunar hale geldik. Multinet’in kart kullanıcılarına fayda sağlayan yüzü Parantez ile de Multinet yemek kartlarımızda sadakat sistemini başlattık. Bugün kart kullanıcımız ücretsiz olarak üye olabileceği Parantez sayesinde anlaşmalı restoranımızdan hem indirimli yemek & menü alabilir hem de ödediği yemek bedelinin belirli bir yüzdesini TATLIPARA olarak kartına geri yükletebilir. Bu sayede hem üye işyerlerimize ek ciro sağlıyor, hem de kart kullanıcılarımıza Multinet kart kullanmanın ayrıcalığını yaşatıyoruz. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Multinet’de önümüzdeki dönemde ne gibi yenilikler göreceğiz? Kurumsal ve bireysel kullanıcılarımız ve üye iş yerlerimize yani paydaşlarımıza sunduğumuz yenilikler tabii ki devam edecek. Önümüzdeki dönemde de tüm altyapımızı offline (kart üzerindeki servislerden) dünyadan, online (bulut tabanlı ürün ve hizmetlere) dünyaya, fiziksel kart kullanımdan mobil uygulama ve POS kullanımlarına doğru çevireceğiz. Bizi bu vizyona taşıyacak 3 yeni ürünümüze özellikle dikkat çekmek istiyorum. MultiPOS: Cep telefonunuz artık ödeme de alabiliyor.. Mayıs ayından hayata geçecek olan MultiPOS ile artık fiziksel POS’a olan ihtiyaç azalacak. Akıllı cep telefonlarına eklenen özel bir kart okuyucu sayesinde cep telefonları artık POS cihazı olarak kullanılabilecek. Bu cihaz, Multinet’in en yenilikçi ürünlerinden biri olacak ve Multinet üye iş yerleri Türkiye’de bir ilki deneyimlemenin ayrıcalığını yaşayacaklar. Bu cihaz sayesinde akıllı cep telefonlarına yüklenecek özel bir uygulama ile 7/24 Multinet ödemesi alabilecekler. Tüm işlemler en son güvenlik özellikleri ile merkezimize iletilecek. Kullanıcılar hem hafif hem de kullanımı kolay bu cihazlar ile isterlerse kendi cep telefonları ile bile ödeme alabilecekler. Multinet’in yenilikçi ürünü MultiPOS öncelikle Giftcard üye iş yerlerinde kullanıma açılacak. MultiPOS ilerleyen dönemde diğer üye iş yerlerimizin de kullanımına sunulacak. iPara, Üyeliksiz Ödeme: SanalPOS ve Ödeme Kontrolü kullanmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Elektronik ticarette güvenle ve kolayca alışveriş imkanı sunmayı sağlayan ve PCI-DSS sertifikasına sahip alternatif ödeme sistemimiz iPara ile bugün 70.000’den fazla son kullanıcı üyemiz 500’den fazla e-ticaret sitesinde güvenle ve kolayca alışveriş yapabiliyor. Üstelik 2014 yılı itibariyle iPara’nın e-ticaret sitelerine sunmuş olduğu tüm hizmetler iPara üyeliğine ihtiyaç duyulmadan kullanılabilir hale geldi. Yeni modelimizde e-ticaret siteleri kısa ve tek bir entegrasyon ile hem 6 büyük bankanın SanalPOS altyapısına hem de 200’den fazla filtre ile anında ödeme kontrolü yapısına kavuşmuş oldu. Üstelik mağazalar tüm ödemelerini Multinet güvencesi ile kolayca alabilir hale geldiler. iPara Üyeliksiz Ödeme sayesinde firmalar artık SanalPOS almak için prosedürleri tamamlamaya; aylık ciro sözü vermeye gerek duymadan kolayca e-ticarete başlayabiliyor. Türkiye’nin önde gelen e-ticaret altyapı firmaları ile de entegre olan iPara sistemi 2014 yılında da 24 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com büyümeye devam edecek. Multi Mobil: Tüm Multinet uygulamaları 7/24 cebinizde… Son yıllarda artan akıllı telefon penetrasyonunu ve Multinet’in tüm ürünleriyle yer almayı hedeflediği mobile dünyanın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak Multi Mobil uygulamamızı hayata geçirdik. 2013 Ağustos ayında hem iOS hem de Android kullanıcılarımızla paylaştığımız bu uygulama sayesinde Multinet kullanıcıları istedikleri zaman ve istedikleri lokasyonda Multinet ile ilgili tüm bilgilere kolayca ulaşabiliyorlar. Multi Mobil ile bulunduğunuz konuma en yakın restoranları harita üzerinde görebilir; Parantez kampanyalarını takip edebilir; Giftcard geçen noktaları ve kampanyaları öğrenebilirsiniz. Uygulamamız ile Multinet yemek kartınızda yaptığınız harcamalar ve kalan bakiye bilgisi de anında görülebiliyor. Kullanıcılarımız Mayıs ayından itibaren Multi Mobil uygulaması üzerinden kredi kartlarıyla Multinet yemek kartlarına kolayca ve güvenle bakiye yükleyebilecekler. Bu sayede kartlarında bakiye olmayan ve Parantez kampanyalarından yararlanamayan tüm kullanıcılarımız tek bir tıkla TATLIPARA kazanma imkanına erişebilecekler. Multinet 2014’te ve ilerleyen yıllarda kart kullanıcılarına, kurumsal müşterilerine ve üye iş yerlerine yenilikler sunmaya devam edecek… Demirhan ŞENER Multinet Operasyon ve Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 25 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Türkiye’nin Satınalma Ağı Yayında: BuyerNetwork.Net SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 26 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Gülay EROL Tedarİk Zİncİrİ Yönetİmİnde Lojİstİk Ağı Tasarımı Yıllar boyu birçok firma, her bir işletme fonksiyonunun etkililiğini ve verimliliğini artırmak için fonksiyonları bireysel olarak ele almış ve çalışmalarını ayrı ayrı yürütmüştür. (MIN & ZHOU, 2002) Fakat küreselleşmenin sonucu olarak artan rekabet koşullarında artık firmaları başarıya götüren kavram, bütünleşik bir yaklaşımdan geçmektedir. (GUNASEKARAN, HONG, & FUJİMOTO, 2014) Tek bir işletme bünyesinde bütünleşik yapıyı hedefleyen lojistik anlayış, 1990’lı yıllardan itibaren, hem tedarik kaynaklarına hem de müşterilere giden kanal boyunca genişlemeye başlamıştır. (ÖZTÜRK & DOĞAN, 2012) Planlama, tasarım ve kontrol aşamaları boyunca tedarik zincirinin bir bütün olarak ele alınmasının stratejik önemi zaman içinde kavranmıştır. (MIN & ZHOU, 2002) İlk tedarikçiden son müşteriye kadar uzanan ürün ve bilgi akışını içeren bir yaklaşım olan Tedarik Zinciri Yönetimi, son yıllarda doğrusal bir yönetim kavramı olarak değil bir ağ yönetimi kavramı olarak ele alınmaktadır. (LU, CHEN, CHANG, & TRAPPEY, 2013) Bu nedenle tedarik zinciri yönetimi kapsamında büyük bir öneme sahip olan lojistik ağı tasarımı, firmalara maliyet avantajı kazandırarak rekabetçi güçlerini artırmalarını sağlamaktadır. Lojistik ağı tasarımının maliyet ve müşteri memnuniyeti üzerindeki etkileri nedeniyle çoğu firma bu konuya odaklanmış durumdadır. (MIN & ZHOU, 2002) Bununla birlikte gelişen teknoloji ile internetin her geçen gün artan kullanım alanı ve sağladığı faydalar, her alanda olduğu gibi Tedarik Zinciri Yönetimi alanında da etkilerini göstermektedir. İnternet sayesinde Lojistik Ağı geleneksel yapıdan uzaklaşmış (ÖZTÜRK & DOĞAN, 2012) ve yeni imkânlar doğmuştur. E-ticaret sayesinde tedarik zinciri kısalmış, üreticiler aracılar olmaksızın tüketicilerine ulaşabilir hale gelmişlerdir. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de giderek artan bireysel internet kullanıcı sayısı, yeni bir tüketici kesimini doğurmuş ve bu durum yeni iş kollarının gelişmesini tetiklemiştir. 2. LİTERATÜR TARAMASI Lojistik ağı tasarımı alanındaki ilk çalışma Geoffrion ve Graves (1974) tarafından bir yiyecek firmasının üretim tesislerinden müşterilere uzanan yolda aracıların konumlandırılması üzerinedir. Bu çalışmada lineer programlama kullanılarak tasarım yapılmıştır. (GEOFFRION & GRAVES, Multicommodity Distribution System Design by Benders Decomposition, 1974) Che, Wang ve Sha karmaşık tedarik zinciri yapısına sahip olan üretici firmalar üzerinde çalışarak zincir üyelerinin birbiriyle iletişimi göz önünde tutmuş ve ağ tasarımı bu bağlamda oluşturmuşlardır. (CHE, WANG, & SHA, 2007) Küresel tedarik zincirleri üzerine yapılan bir çalışmada, lojistik ve üretim yönetimi arasındaki uyumsuzluğu giderebilmek için maliyetler ve müşteriye cevap süresi (lead time) kullanılmıştır. (Bernd Scholz REITER, 2010) Mehdi Safaei tarafından tedarik zincirine dâhil olan sınırlı kaynakların, tedarikçiler, üretim, dağıtım seçimi ve programlama verimleri kararlarında en uygun tahsisinin yapılarak en düşük maliyet ile gelir ve kârın maksimize edilmesi amaçlanarak ağ tasarımı yapılmıştır. (SAFAEI, 2014) Talep belirsizliği sorunu temel alınarak yürütülen başka bir ağ tasarımı çalışması ise Wu ve Zhang tarafından lineer olmayan programlama kullanılarak karmaşık tedarik zinciri yapısı üzerinde yürütülmüştür. (WU & ZHANG, 2014) Başka bir çalışmada ise tedarik zincirinin riskleri üzerinde durularak tasarım yapılmıştır. (KRİSTİANTO, GUNASEKARAN, HELO, & HAO, 2014) Yine riskler üzerinde yapılan bir başka çalışma ise Gong ve arkadaşları tarafından yürütülmüştür. (GONG, MITCHELL, KRISHNAMURTHY, & WALLACE, 2013) Türkiye’de yapılan çalışmalar da dünya geneliyle paralellik göstermektedir. Tedarik zincirinin önemi ve firmalara sağladığı avantajlar nedeniyle tedarik zinciri ağ yapısı ve lojistik yönetimi özellikle son yıllarda birçok çalışmaya konu olmuştur. Lojistik yönetiminin sağladığı rekabet avantajı üzerine yoğunlaşıldığı bir çalışmada üretici firmaların lojistik faaliyetleri incelenmiştir. (BİLGİNER & KAYABAŞI, 2007) Benzer bir çalışma Kayabaşı (2010) tarafından yapılmıştır. Bir başka çalışmada yine tedarik zinciri yönetiminin sağladığı rekabet avantajı ele alınmış olup bu avantaj ağ tasarımında stok yönetiminin önemi açısından işlenmiştir. (AKSU, 2010) Ağ tasarımının müşteri memnuniyetini yükseltmeyi amacı temel alınarak yapılan bir araştırma ise işletmelerin pazar yönlü olmaları konusu üzerinedir. (BİLMEZ, 2010) Benzer bir çalışma Hoşgören (2011) tarafından yapılmıştır. (HOŞGÖREN, 2011) SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Tedarik zincirinin önemli etkilerinden biri olan maliyet azaltıcı yönünün ele alındığı Ceran ve Alagöz (2007) ve Can (2011) tarafından yapılmış olan iki önemli araştırma bulunmaktadır. Tedarik yönetimi performans ölçümü konusunda yapılan bir çalışmada balanced scorecard yaklaşımı kullanılmıştır. (DEMİRER, 2010) Gıda sektörünün kendine özgü yönlerine uygun olarak ağ tasarımının yapıldığı bir çalışma, ürünlerin dayanıklı ve bozulabilir olması üzerinedir. (DEMİROL, 2010) Gıda sektörü üzerine yapılan bir başka araştırmada ise ağ tasarımında “arı modeli” kullanılmıştır. (KURT, 2011 ) Tedarik zinciri yönetiminde bilgi teknolojileri ve bilgi paylaşımının öneminin ele alındığı bir çalışma Koçoğlu (2010)’a aittir. Tedarik zinciri ve lojistik yönetimi kavramlarının sahip oldukları güç nedeniyle sistem kalitesinin öneminin vurgulandığı bir başka çalışmada altı sigma yaklaşımı uygulanmıştır. (BERKMAN, 2011) Başarılı bir ağ tasarımının, lojistik maliyetleri minimize ederken ve pazardaki rekabetçi avantajı artırıyor olması bu alanda birçok çalışmanın yapılmasına neden olmaktadır. (YALÇIN, 2013) 3. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNDE LOJİSTİK AĞI TASARIMI 3.1. Tedarik Zinciri Yönetimi Kavramı Hızla gelişen ve küreselleşen 27 dünyada, ülkeler arasındaki ticari sınırlar ortadan kalkmaya başlamış ve bu durum, işletmelerin hem ulusal rakipleriyle hem de uluslararası rakipleriyle sürekli rekabet içinde olmalarına neden olmuştur. (PARSEKER, 2009) Böyle bir ortamda artık markalar arası rekabetten değil, tedarik zincirleri arasındaki rekabetten söz edilmektedir. (BİLMEZ, 2010) Tedarik Zinciri, bir ürünün ilk maddesinden başlayarak, tüketiciye ulaşması ve geri dönüşümünü de içeren tüm süreçlerde yer alan tedarikçi, üretici, distribütör, perakendeci ve lojistikçilerden oluşan bir bütündür. (TANYAŞ, 2013) Tedarik Zinciri Yönetimi kavramı ise Council of Supply Chain Management Professionals (CSCMP) tarafından şu şekilde tanımlamaktadır: “Tedarik Zinciri Yönetimi; kaynak, tedarik ve lojistik yönetimi ile ilgili tüm planlama ve yönetim faaliyetleri kapsamaktadır. Tedarik Zinciri Yönetimi; iş ortakları, tedarikçiler, aracılar, üçüncü parti servis sağlayıcıları ve müşteriler ile koordinasyon ve işbirliğini de içermektedir. Sonuç olarak Tedarik Zinciri Yönetimi, şirket içinde ve şirketler arasında arz ve talep yönetimini bütünleştiren bir yapıya sahiptir.” (CSCMP, 2014) Tedarik Zinciri Yönetimi; nihai müşteri hizmetine ve maliyetine etki eden zincirdeki her faaliyeti dikkate alarak (TANYAŞ, 2013) tedarikçiler, üreticiler, lojistik hizmet firmaları ve müşteriler arasında oluşan ağdaki www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com malzeme, ürün, hizmet, bilgi ve finansal akışların yönetimini içeren bir sistemdir. (KOÇOĞLU, 2010) Tedarik zinciri süreci yani zincire dâhil olan tüm unsurlar arasındaki ürün ve bilgi akışının yapısı Şekil 1’de görülmektedir. Tedarik zinciri yönetiminin kapsadığı tüm işlemler dört ana başlıkta özetlenebilir: (DEMİROL, 2010) - Planlama: tedarikçi seçimi ve talep yönetimi - Kaynak sağlama: hammadde ve ara ürün temini - Üretim: imalat ve montaj - Teslimat: depolama ve stok yönetimi Küreselleşme ile birlikte, işletmelerin faaliyet gösterdikleri pazarlarda rekabet yapısının biçimsel ve boyutsal olarak değişerek keskinleşmesi, işletmelerin ayakta kalabilmeleri ve rekabet üstünlüğü sağlamaları için başarılı bir Tedarik Zinciri ve Tedarik Zinciri Yönetimi ile farklılaşmalarını gerektirmektedir. (KOÇOĞLU, 2010) Tablo 1, tedarik zinciri yönetimi kavramının bugünkü stratejik önemini kazanana kadar geçirdiği evreleri göstermektedir. Tablodan da açıkça görüldüğü gibi tedarik zinciri kavramı günümüzde kritik öneme sahip bir hal almıştır. Değer Zinciri olarak nitelendirilen (MUZUMDAR & ZİNZUWADİA, 2013) bu yapının her bir elemanı arasında ve her elemanın kendi içlerinde koordinasyonu ve entegrasyonu gerçekleştirmesi tedarik zinciri yönetiminin başarılı olmasını sağlamaktadır. (KOÇOĞLU, 2010) SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 28 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Günümüzde, Tedarik Zinciri’nde yer alan tedarikçiler ve müşterilerle yapılan işbirliğinin stratejik önemi (DEMİRER, 2010) Tablo 1’de de görüldüğü gibi açıktır. Tedarik Zinciri Yönetimi’nin zaman içinde benimsenmesindeki en önemli etkenler, rekabet avantajı ve performans artışı sağlamasıdır. (DEMİRER, 2010) Tedarik Zinciri Yönetimi, ürün, bilgi ve para akışı konularında sistemli bir karar alma mekanizması sonucunda uygulamaya konulduğunda firmalara rekabet avantajı sağlamaktadır. Tedarik Zinciri Yönetimi sistematik, stratejik ve taktiksel işletme fonksiyonlarının hem işletme hem zincir bütünündeki diğer işletmeler bazında, uzun soluklu performans geliştirme amacının bütünsel olarak koordine eder. (ÖZTÜRK & DOĞAN, 2012) Şekil 2 ile özetlenen tedarik zinciri yönetiminde karar alma süreci, Sunil Chopra ve Peter Meindl (2007) tarafından 3 aşamada incelenmiştir. Tedarik zinciri yönetimi ile ilgili stratejik kararlar alınırken, işletmenin faaliyet gösterdiği sektör, ürettiği ürün ya da Şekil 1: Tedarik zinciri süreci [Kaynak: (MENTZER, et al., 2001)] hizmetin nitelikleri ve müşteri profili göz önüne alınması gereken faktörlerdir. (YALÇIN, 2013) Tedarik zincirinin geniş kapsamlı stratejik altyapısını oluşturabilmek için cevaplanması gereken sorulara örnek olarak şunlar verilebilir: (KURT, 2011 ) - Kaç üretim tesisi kurulmalıdır? Hangi üretim bantlarında hangi ürünler üretilmelidir? Hangi üretim süreçleri hangi teknolojilerle Tablo 1: Tedarik zinciri yönetiminin gelişimi çalıştırılmalıdır? [Kaynak: İlk 4 dönem ait bilgiler CAN (2011) tarafından yapılan çalışmadan alınmıştır. - Hangi pazara hitap Son dönem ise MUZUMDAR ve ZİNZUWADİA (2013) tarafından yapılan çalışmadan uyarlanmıştır.] edilmelidir? - Tüm ürün grupları için tedarikçi seçenekleri nelerdir? - Mamuller, müşterilere direkt mi sevk edilmeli yoksa arada depo bulundurulmalı ve stok tutulmalı mıdır? Kaç tane depolama alanına ihtiyaç var ve bu alanlar nerelere konuşlandırılmalıdır? Hangi dağıtım merkezi hangi müşterilere servis etmelidir? Hangi taşıma şekli kullanılmalıdır? - Tedarik zincirinin hangi birimleri için dış kaynak kullanmalıdır? Bunun yanında hangileri iç-imkânlardan sağlanabilir? Alınacak hizmete karşın maliyet alternatifi nasıldır? 29 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Tedarik Zinciri Stratejisi Firma, Tedarik Zincirini bir kaç yıllık süreçte nasıl yapılandıracağını belirler. Tedarik Zinciri Planlaması Firma, Tedarik Zincirini bir yıllık süreçte nasıl yürüteceğini belirler. Tedarik Zinciri Faliyetleri Firma, Tedarik Zincirini haftalık veya günlük müşteri taleplerine en iyi şekilde cevap vermek üzere şekillendirir. Şekil 2: Tedarik zinciri yönetiminde karar alma süreci Şekil 3: Lojistik yönetimi süreci [Kaynak: MIN & ZHOU (2002)] 3.2. Lojistik Yönetimi Kavramı Başlangıçta aynı anlama gelen tedarik zinciri yönetimi ve lojistik yönetimi kavramları arasındaki farklılık 2000’li yılların başından itibaren tartışılan bir konu halini almıştır. Tedarik Zinciri Yönetimi, kavram olarak tanıtıldığı ilk zamanlarda Lojistik Yönetimi’nden farklı görülmemiş fakat stratejik öneminin farkına varıldıkça yalnızca Lojistik Yönetimi’ni değil zincirin içinde yer alan tüm unsurların yönetmeni kapsadığı ortaya konulmuştur. (YALÇIN, 2013) Lambert, Cooper ve Pagh (1998) Lojistik Yönetimi’ni, Tedarik Zinciri Yönetimi’nin stok ve dağıtım yönetimi bölümüne odaklanan bir alt kümesi olarak tanımlamıştır. (Akt: YALÇIN, 2013) Lojistik, tedarik zinciri içerisinde bir aşama olup Lojistik Yönetimi bu aşamalardaki mal, hizmet ve bilgi akışının yönetimi olarak nitelendirilmektedir. (TANYAŞ, 2013) Lojistik Yönetimi kavramı, Council of Supply Chain Management Professionals (CSCMP) tarafından da Tedarik Zinciri Yönetimi kavramından ayırılmakta ve Lojistik Yönetimi şu şekilde tanımlamaktadır: “Lojistik yönetimi; müşteri isteklerine cevap vermek üzere hammaddenin başlangıç noktası ile nihai ürünün tüketim noktası arasındaki malların, servis hizmetlerinin ve bilginin, ileri ve ters yönlü taşınması ile depolanmalarına dair planlama, uygulama ve kontrol süreçlerinin etkinliğini sağlayan tedarik zinciri yönetiminin bir parçasıdır. Lojistik yönetimi; gelen ve giden malların nakliye yönetimi, filo yönetimi, depolama, malzeme taşıma, sipariş işlemleri, lojistik ağı tasarımı, envanter yönetimi, üçüncü parti lojistik hizmetleri sağlayıcıları yönetimi ile arz ve talep planlama faaliyetlerini içermektedir.” (CSCMP, 2014) Ürünleri olması gereken yere ulaştırmak için Lojistik Yönetimi ile taşıma, depolama gibi faaliyetlerin entegrasyonu sağlanırken Tedarik Zinciri Yönetimi ile bu süreç, tüm şirket faaliyetlerini ve şirketin zincirde yer alan diğer elemanlarla olan ilişkilerini kapsayacak şekilde bir yapılanma oluşturulmaktadır. (TANYAŞ, 2013) CSCMP tarafından yapılan tanımda belirtilen lojistik yönetimi içerisinde yer alan tüm faaliyetler Şekil 2’de gösterilmekte olan tedarik zinciri yönetimi karar alma aşamalarında belirlenmektedir. Bu nedenle, firmaların Lojistik Yönetimi ile Tedarik Zinciri Yönetimi arasındaki farklılığı anlaması ve buna göre karar alma mekanizmalarını şekillendirmesi önem teşkil etmektedir. Lojistik Yönetimi kapsamında ele alınan bilginin, hammaddenin, ara ve nihai ürünlerin tedarik zinciri içindeki hareketlerinin tümünün planlanması, gerçekleştirilmesi ve takip edilmesi süreçleri Şekil 3’de gösterilmektedir. İşletmelerdeki tüm bu dağıtım hareketleri lojistik yönetim faaliyetleri kapsamında ele alınmakta (YALÇIN, 2013) ve İşletme Lojistiği (KAYABAŞI, 2010) olarak da adlandırılmaktadır. Şekil 3’de görüldüğü gibi Lojistik Yönetimi’nin kapsamı tedarik lojistiği ve sevkiyat lojistiği olarak iki kısımdan oluşmaktadır. Lojistik Yönetimi süreci, üretici firmaya gelen hammadde yani Tedarik Lojistiği ile başlamakta ve ürün gönderimi yani Sevkiyat Lojistiği ile sonlanmaktadır. (TANYAŞ, 2013) Tedarik lojistiği, materyal yönetimi; sevkiyat lojistiği ise fiziksel dağıtım yönetimi olarak da adlandırılmaktadır. (KAYABAŞI, 2010) Süreç boyunca ileri yönlü ürün akışı ile geri yönlü bilgi akışı mevcuttur. Son olarak, Şekil 3’de de açıkça görüldüğü gibi lojistik faaliyetlerde dış kaynak kullanımına (outsourcing) giden firmalar, üçüncü parti lojistik sağlayıcı firmalarla çalışmaktadır. Lojistik Yönetimi’nin bir parçası olan Üçüncü Parti Lojistik faaliyetleri, LODER tarafından “tedarik zinciri içindeki temel lojistik faaliyetlerin konusunda uzman olan lojistik şirketler tarafından yerine getirilmesi” olarak tanımlanmaktadır. (Akt: KAYABAŞI, 2010) Yönetimin planlama, yürütme ve kontrol ana fonksiyonları açısından bakıldığında Lojistik Yönetimi, Taşımacılık ve Depo Yönetiminde farklı olarak daha uzun vadeli planlama yapılmasını, koordinasyonun daha yoğun ve kontrolün çok daha geniş kapsamlı olmasını gerektirmektedir. (TANYAŞ, 2013) 3.3. Lojistik Ağı Tasarımı Lojistik yönetimi, maliyetleri ve müşteri memnuniyetini doğrudan etkilemektedir. (CHOPRA & MEINDL, 2007) Başarılı bir lojistik yönetimi, arzu edilen müşteri servis düzeyinin sürdürülebilmesi ve toplam dağıtım maliyetlerinin minimize edilebilmesi için tüm lojistik faaliyetlerinin eş zamanlı ve verimli bir şekilde çalışmasına bağlıdır. (BİLGİNER & KAYABAŞI, 2007) Dolayısıyla firmaların karlılığı, etkin ve verimli bir lojistik hizmeti, en düşük lojistik maliyetler ile sağlamasına bağlıdır. (TANYAŞ, 2013) Bu noktada, lojistik ağı tasarımının önemi ortaya çıkmaktadır. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Lojistik Ağı Tasarımı (Logistics Network Design); “Etkin ve verimli bir lojistik sistemi oluşturmak için tedarik zincirinde yer alan tedarikçi, üretici, depo, dağıtım merkezi ve mağazaların bulunduğu noktalar ile taşımacılık sistemlerinin bir ağ yapısı bütünlüğü içinde tasarlanması” olarak tanımlanmaktadır. (TANYAŞ, 2013) Lojistik ağları tasarlanırken girdilerin (malzeme, hammadde ve bilgi), üretim sürecindeki doğal akışı ve bu süreç içindeki bütünleşmesi dikkate alınmaktadır. (YALÇIN, 2013) Firmaların rekabet edebilirliklerinin Lojistik Yönetimlerindeki başarılarına bağlı (HOLWEG & HELO, 2014) olması, lojistik ağı tasarımları esnasında strateji belirleme, planlama ve faaliyet yürütme konularında aldıkları kararların önemini artırmaktadır. Tedarik zinciri tasarlanırken müşteri memnuniyeti en başından düşünülüp bütün sürece yansıtılmalıdır. (YALÇIN, 2013) Tasarımda özellikle düşünülmesi gerekenlerin başında, fonksiyonlar arası yeterli iletişimi sağlayacak yapının kurulması ve performans ölçümlemesinin tüm birimleri göz önüne alarak kurgulanması gelmektedir. (KURT, 2011 ) Her firma ürünlerinin özelliklerine uygun olmak koşuluyla stratejik planları doğrultusunda lojistik kanallarını oluşturur. Artan rekabet koşullarında ayakta kalabilmek için maliyetleri azaltırken müşteri memnuniyetini artırma isteği nedeniyle niş marketler haricinde tek bir lojistik kanalı kullanan firma günümüzde bulunmamaktadır. (DAVIS, 1993) Bu durumun nedeni küreselleşme ile birlikte firmaların karşı karşıya oldukları riskler çoğalmıştır. Riskleri veya karşılaşılan sorunların olumsuz etkilerini minimum seviyede tutabilmek amacıyla firmalar farklı dağıtım kanallarını aynı anda kullanmayı tercih eder olmuşlardır. 3.4.Lojistik Ağı Performans Kriterleri Mevcut tedarik zincirinden gerekli ve yeterli verimi alabilmek için ilk aşamadan nihai kullanıcıya kadar olan tedarik zinciri lojistik ağının en uygun platformda tasarlanması gerekmektedir. (DEMİROL, 2010) bu nedenle lojistik 30 ağın performans denetimi son yıllarda üzerinde oldukça durulan konulardan biridir. Sunil Chopra ve Peter Meindl, lojistik ağı performansını üç boyutta incelemiştir: 1 Müşteri ihtiyaçlarının karşılanması, 2 Müşteri ihtiyaçlarını karşılama maliyeti ve 3 Lojistik ağının sürdürülebilirlik üzerindeki etkileri. (CHOPRA & MEINDL, 2007) Grafik 1’de Chopra ve Meindl’in ele aldığı müşteri ihtiyaçlarının karşılanması ve bu durumun maliyeti kıyaslanmaktadır. Grafikte de görüldüğü gibi müşterilere cevap süresini azaltmak için tesis sayısının artırılması yani müşterilere yakınlığın artması gerekmektedir. Fakat artan tesis sayısı toplam lojistik maliyetleri artırmaktadır. Burada optimum çözüme cevap süresi eğrisi ile toplam maliyet eğrisinin kesişim noktasında gerçekleşmektedir. Grafik 1: Lojistik ağını etkileyen faktörler [Kaynak: CHOPRA & MEINDL (2007)] Aydın Kayabaşı ise performans denetimini iki boyutta ele almıştır: 1 Lojistik sistem tasarımının gelir dağılımı üzerindeki etkisi ve 2 Tasarımın maliyeti. Bu iki boyut, müşteri hizmeti kalitesinde artış sağlayan tasarım ile karın maksimize edilmesini değil istenen hizmet düzeyinin karşılanmasına yönelik maliyetlerin azaltılmasını amaçlaması bakımından önem taşımaktadır. (KAYABAŞI, 2010) Sunil Chopra ve Peter Meindl lojistik ağı performansını müşteri hizmetleri ve maliyetler açısından ise Şekil 4’de belirtilen başlıklar altında incelemiştir. www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Ağ yapısını etkileyen müşteri hizmetleri: Cevap süresi (Response time) Ürün çeşitliliği (Product variety) Ürün bulunurluğu (Product availability) Müşteri deneyimi (Customer experience) Sipariş görünürlüğü (Order visibility) İade edilebilirlik (Returnability) Ağ yapısını etkileyen maliyetler: Stoklar (Inventories) Taşıma (Transportation) Tesisler ve depolama (Facilities and handling) Bilgi (Information Şekil 4: Lojistik ağı performans ölçütleri Kitlesel pazarlamadan bireysel pazarlamaya doğru bir değişimin yaşanması, firmaların ürün odaklı çalışma yapılarını müşteri odaklı yapılara dönüştürmelerine neden olmuştur. (HOŞGÖREN, 2011) Bu nedenle önem kazanan müşteri hizmetleri, firmanın müşteriye olan bakış açısını temsil etmektedir. (PAMİR, 2012) Yalçın (2013) müşteri hizmetlerini “ürünün mevcudiyeti, operasyonel performans ve hizmet güvenilirliği” kavramlarının bir bütünü olarak tanımlanmaktadır. (YALÇIN, 2013) Coyle, Bardi ve Langley tarafından 1996 yılında ortaya konmuş olan Lojistiğin 7 Doğrusu (7 Rights), müşteri hizmetleri performansının artırılması için yapılması gerekenleri şu şekilde özetlemektedir: “Doğru miktardaki ürünün, doğru yer ve doğru zamanda doğru bir şekilde doğru bilgi ile doğru fiyatta teslim edilebilmesi gerekmektedir.” (Akt: LAI, LAU, & CHENG, 2004) Cevap süresi veya sipariş işleme şeklinde Türkçeleştirilen “response time”, sipariş alındığı andan müşteriye ürünün teslim edildiği ana kadar yapılan işlemleri ve süre zarfını kapsamaktadır. 31 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Bu süreç planlama, sipariş iletimi, sipariş hazırlama, sipariş toplama ve siparişlerin teslimi aşamalarından oluşmaktadır. (KAYABAŞI, 2010) Bu süreç boyunca taşıma, depolama ve stok maliyetleri ile bilgi teknolojisi kullanım maliyetlerini en aza indirmek lojistik yönetiminin öncelikli amacını oluşturmaktadır. (YALÇIN, 2013) Lojistik ağı tasarım seçenekleri bu performans ölçütleri göz önünde bulundurularak değerlendirildikten sonra firmaya ve firmanın ürünlerine en uygun olanı seçilmelidir. İşletmelerin devamlılığı, lojistik faaliyetlerini yeni teknolojileri takip ederek ve bu teknolojilere uyum sağlayarak yerine getirmelerine bağlıdır. Bu nedenle lojistik yönetimi, teknolojik bir platform üzerinden en etkin biçimde yönetilmeyi, tedarikçilerle, üretici şirket ve dağıtım kanalları arasında geçen süreçlerde maksimum verim elde etmeyi amaçlamaktadır. (PARSEKER, 2009) Dolayısıyla firmalar, farklı ağ tasarımları arasından en yüksek yanıt hızı ve en iyi kaliteye, en düşük maliyet ile ulaşılabildikleri teknolojik sistemi belirleyerek lojistik ağlarına adapte etmeye çalışmaktadırlar. 4. İNTERNETİN LOJİSTİK AĞI TASARIMI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Çağımız bilgi ve iletişim teknolojilerinde görülen hızlı gelişmeler, tedarik zinciri ve lojistik faaliyetlerini etkilemektedir. (KAYABAŞI, 2010) İnternet, genel kullanıma açık yapısı, diğer bilişim sistemlerine göre düşük maliyeti, özel kurallar gerektirmeyen kullanımı ve dünya çapında erişim yeteneğiyle işletmeler arası elektronik işlemlerin yayılmasında stratejik bir rol oynamaktadır. (CAN, 2011) Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de internet kullanımının başlangıcı 1990’lı yıllara dayanmaktadır. İlk olarak 1992 yılında TÜBİTAK ve ODTÜ’nün yürüttüğü bir proje ile Türkiye uluslararası İnternet Bilgisayar ağına bağlanmış (ODTÜ-BİDB, 2013) ve Türkiye’de internet teknolojisi konuşulmaya başlamıştır. 1993 yılına gelindiğinde ise Türkiye’de internet, kamu ve özel sektörde günde 750 bin bilgisayarı birbirine bağlar ve yaklaşık 1 milyon kişi tarafından kullanılır hale gelmiştir. (ODTÜBİDB, 2013) İlerleyen yıllarda teknolojik altyapının sürekli gelişimine paralel olarak internet ev halkının da kullanabileceği bir hal almıştır. TÜİK tarafından yayınlanan istatistik raporlarından alınan veriler www.b u y ernet work.net kullanılarak Grafik 2 oluşturulmuştur: Grafik 2’de görüldüğü üzere Türkiye’de internet kullanan kişi sayısı özellikle son 4 yılda çok büyük bir artış göstermiştir. Bu durum tedarik zinciri yönetimi açısından internetin önemini Grafik 2: 1998-2013 yılları arasında Türkiye’deki internet kullanıcı sayısı [Kaynak: Veriler TÜİK (2013) raporlarından alınmış ve grafik oluşturulmuştur.] gözler önüne sermektedir. İnternet kullanıcı sayısına paralel olarak artış www.sat inalmadergisi.com gösteren e-ticaret, Öztürk ve Doğan tarafından şöyle tanımlanmıştır: “e-ticaret, bütün bir iş süreci içinde ticari işlemlerin yanı sıra iş birliklerinin, iş iletişimlerinin elektronik ağlar üzerinden gerçekleştirilmesini ifade etmektedir”. İnternet, elektronik ticaret (e-ticaret) uygulaması ile birlikte tedarik zinciri ve lojistik ağı yapısını değiştirmiş ve geleneksel yapıdan uzaklaşarak farklı bir biçimde uygulanmaya başlamasına neden olmuştur. (ÖZTÜRK & DOĞAN, 2012) 4.1. E-Ticaretin Gelişimi ve Özellikleri 1995 yılından sonra dünya genelinde internet kullanımının hızla yaygınlaşmasıyla elektronik ticaret gelişmeye başlamıştır. (YALÇIN, 2013) İnternetin ticarette kullanılmaya başlaması ve buna bağlı olarak gelişen elektronik ticaret kavramının oluşmasının ardından, tedarikçiler, üreticiler, dağıtıcılar ve müşteriler birbirlerine daha da yaklaşmışlardır. (CAN, 2011)2000 yılından sonra genel olarak dünyada ticaretin serbestleşmesi eğimiyle birlikte e-ticaret, bilgi paylaşımını ve ticareti kolaylaştıran teknolojik gelişmelerden biri olarak yaygınlaşmıştır. (YALÇIN, 2013) E-ticaretin tarihçesi Tablo 2 ile özetlenmektedir. YIL YAŞANAN GELİŞME 1979 Michael Aldrich online alışverişi icat eder. 1981 Thomson Holidays, İngiltere’nin ilk B2B online alışverişi yapar. 1982 Minitel, France Telecom tarafından tüm Fransa’da kullanıma sunulur. Online sipariş için kullanılır. 1984 Gateshead SIS / Tesco ilk B2C online alışveriş ve Bayan Snowball, 72, ilk online müşteri 1987 Swreg yazılım ve shareware satmaya başlar. Yazılımcılar, elektronik hesapları üzerinden ürünlerini online satabilirler. 1990 Tim Berners-Lee, ilk web tarayıcısı “WorldWideWeb”i bir NeXT bilgisayar kullanarak yazar. 1993 Mosiac web tarayıcısının yayınlanması.(1997’de geliştirilmesi ve teknik desteği durduruldu) 1994 Netscape Ekim ayında Mozilla kod adıyla Navigator web tarayıcısını yayınlar. Pizza Hut kendi Web sayfasından sipariş almaya başlar. İlk online banka açılır. Online çiçek satışı ve dergi abonelikleri sunan girişimler başlar. Otomobil ve bisiklet gibi ürünler online alışverişe sunulur. 1994’ün sonlarında, SSL şifreleme ile güvenliği arttırılmış Netscape 1.0 tanıtılır. 1995 Jeff Bezos Amazon.com’u kurar. 24 saat yayın yapan, reklamsız ilk internet radyo istasyonları, Radyo HK ve NetRadio yayına başlar. Dell ve Cisco ticari işlemler için Internet kullanımına girişir. eBay bilgisayar programcısı Pierre Omidyar tarafından AuctionWeb olarak kurulur. 1998 Elektronik posta pulları Web üzerinden satın alınabilir ve indirilerek yazdırılabilir. 1999 1997’de 149 bin ABD dolarına satın alınan Business.com eCompanies’e 7.5 milyon ABD dolarına satılır. Peer-to-peer dosya paylaşım yazılımı Napster kullanıma sunulur. ATG Mağazaları Web üzerinden dekoratif ev ürünleri satmaya başlar. 2000 Dot-com krizi. 2002 eBay, PayPal’ı 1.5 milyar ABD dolarına satın alır. Niche perakende şirketleri CSN Mağazaları ve NetShops ürünlerini merkezi bir portal yerine birkaç farklı adres yoluyla satmaya başlar. 2003 Amazon.com ilk kez yıllık kar açıklar. 2005 Youtube açıldı, 2006 yılında Google tarafından 1,6 milyar dolara satın alındı. 2007 Business.com RH Donnelley tarafından 345 milyon ABD dolarına satın alınır. 2007 ABD E-Ticaret ve online perakende satışları 2007’deki miktarın %17 üstüne çıkarak 204 milyar ABD dolarına ulaşır. 2008 ABD E-Ticaret ve online perakende satışları 2007’deki miktarın %17 üstüne çıkarak 204 milyar ABD dolarına ulaşır. Tablo 2: Elektronik ticaretin tarihçesi [Kaynak: UYGUR (2010) Sf.15] 32 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Drop shipping and in-transit merge Distributor storage with package carrier delivery Distributor storage with last mile delivery Manufacturer/distributor storage with costumer pickup Retail storage with customer pickup İki basamaklı sipariş iletimi olması ve uzun mesafeler nedeniyle cevap süresi 1-2 haftadır. ‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır Üreticinin depolama yaptığı sistemlerden daha hızlıdır. Aynı gün veya ertesi gün teslim yapılır. Nakliyeci kullanılan sistemler ile aynıdır. Fakat mağazalarda depolanan bazı ürünler için aynı gün teslim mümkündür. Mağazalarda depolanan ürünler için aynı gün teslim mümkündür. Ürün çeşitliliği Fazladır. ‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır. Üreticinin sahip olduğundan daha azdır. Nakliyeci kullanılan sisteme göre daha azdır fakat mağaza satışına göre daha çoktur. Üreticinin veya perakendecinin depolama yaptığı diğer sistemlerle aynıdır Diğer tüm sistemlerden daha azdır. Ürün bulunurluğu Kümelenme nedeniyle fazladır. ‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır. Üretici depolamasından daha maliyetlidir. Tüm diğer dağıtım ağı seçeneklerinden daha maliyetlidir. Üreticinin veya perakendecinin depolama yaptığı diğer sistemlerle aynıdır. Diğer tüm sistemlere kıyasla uygulaması daha maliyetlidir. Eve teslim olması avantaj sağlarken farklı firmaların ürünlerinin ayrı ayrı teslim edilmesi sorun olabilir. Farklı firmaların ürünlerinin tek bir pakette teslim edilmesi nedeniyle ‘Fabrikadan halka’ sisteminden daha avantajlıdır. ‘Fabrikadan halka’ sisteminden daha avantajlıdır. Özellikle büyük hacimli ürünler açısından çok avantajlıdır. Eve teslimat yapılmadığı için diğer tüm sistemlere göre müşteri deneyimi en azdır. Alışverişin müşteri tarafından pozitif veya negatif algılanmasına bağlıdır. Ürün üretildiği anda pazara sunulur. ‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır. Üretici bazlı sistemden daha hızlıdır. Nakliyeci kullanımından daha hızlıdır. Üreticinin depolama yaptığı diğer sistemlerle aynıdır Diğer tüm sistemlerden daha uzundur bu süre. Zordur ve bu durum memnuniyet açısından çok önemli olması dezavantaj yaratır. Üretici bazlı sistemde olduğundan daha kolaydır. Diğer sistemlerde olduğundan daha kolaydır. (Mağaza satış sistemi hariç) Zor olmasına rağmen gereklidir. Mağazaya gelerek sipariş veren müşteriler için önemsiz olmakla birlikte internet veya telefon yoluyla sipariş verenler için uygulaması zor olmasına rağmen gereklidir. Üretici bazlı sistemde olduğundan daha kolaydır. Diğer sistemlerde olduğundan daha kolaydır. (Mağaza satış sistemi hariç) İade imkânı Cevap süresi Drop shipping Müşteri deneyimİ bulundurulur ve müşteriye direk olarak perakendeci tarafından ulaştırılır. 5. Manufacturer/distributor storage with costumer pickup: Ürünler, üretici veya perakendeci tarafından depolanır; müşteriler siparişlerini internet veya telefon aracılığıyla verir ve siparişlerini belli dağıtım noktalarına gidip alırlar. 6. Retail storage with customer pickup: Ürünler, perakendeci mağazalarında bulundurulur ve müşteri siparişini internetten, telefonla veya direk mağazaya giderek verir ve mağazadan teslim alır. Geleneksel tedarik zinciri sistemine en benzer sistemdir. Görüldüğü gibi bu yeni altı sistem, geleneksel lojistik ağı tasarımından tamamen farklıdır. İnternetin yarattığı bu değişimin ağ performansına olan etkileri Tablo 2 ve Tablo 3’de performans kriterleri esas alınarak birbiriyle kıyaslanmaktadır. Tablo 2’de sistemlerin performanslarını müşteri memnuniyeti açısından değerlendirilirken Tablo 3’de performans kriterleri maliyet bazlıdır. Tablolardan da açıkça görüldüğü gibi her sistemin avantajları ve dezavantajları vardır. Seçim yaparken önemli olan nokta ise firmanın yapısına ve sunduğu ürünlere en uygun olan sistemi seçmektir. Böylece bazı dezavantajlar da seçilmiş olmakla birlikte asıl olan yakalanan rekabetçi avantajlardır. Pazara girme süresi ve isteklere zamanında karşılık verebilme özelliği elde edilmiştir. (CAN, 2011) Aynı zamanda müşterilerin bilgi edinmesi de kolaylaşmıştır. İnternet kullanan tüketiciler, bu yolla ürünler ve markalar hakkında kapsamlı bir şekilde araştırma yapabilmektedirler. (HAWKINGS, MOTHERSBAUGH, & BEST, 2007) Araştırma yapmanın kolaylaşması sonucu insanlar, daha fazla kıyas yapar hale getirmiştir. Böyle bir ortamda müşteri memnuniyeti firmanın geleceğini belirler niteliktedir. Sunil Chopra ve Peter Meindl internetin sağladığı kolaylıklar ile ortaya çıkan modern lojistik ağı tasarımlarını altı ana başlıkta incelemişlerdir: 1. Drop shipping (Fabrikadan halka): Ürünler, üretici tarafından müşteriye direk olarak ulaştırılır. 2. Drop shipping and in-transit merge: Farklı firmalardan gelen ürünler, nakliyecide tek bir paket haline getirilir ve müşteriye ulaştırılır. 3. Distributor storage with package carrier delivery: Ürünler, üretici tarafından fabrikada depolanmaz; perakendeci depolarında bulundurulur ve müşteriye nakliyeci aracılığıyla ulaştırılır. (Ürünlerin depolarına gelişi ise ‘fabrikadan halka’ sistemiyle sağlanır.) 4. Distributor storage with last mile delivery: Ürünler, perakendeci depolarında www.sat inalmadergisi.com Sipariş görünürlüğü Firmaların tedarikçilerine ve müşterilerine gerçek zamanlı, kolay ve düşük maliyetlerle ulaşmasını sağlayan (ÖZTÜRK & DOĞAN, 2012) internet ve gelişen teknoloji, firmaların birbirleriyle kolaylıkla haberleşebildikleri ve lojistik süreçlerini planlayabildikleri sistemler hazırlamalarına ortam yaratmaktadır. (CAN, 2011) E-ticaret; 1 reklam ve pazar araştırması; 2 sipariş ve ödeme; 3 teslimat olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır. (YALÇIN, 2013) E-ticaret sayesinde tedarikçileriyle, zincirde oluşan bilgiyi uyumlu bir şekilde paylaşan işletmeler, bunun getirisi olarak tedarik zincirlerinin lojistik ihtiyaçlarının optimizasyonunu daha bilimsel ve kolay yapar hale gelmişlerdir. (CAN, 2011) Böylece işletmelerin operasyonlarını merkezileştirmesi, yöneticilerin tedarik zincirindeki zayıf noktaları aynı anda bulmaları ve düzeltmeleri olanaklı hale gelmiştir. (BERKMAN, 2011) 4.2. İnternet Tabanlı Lojistik Ağı Tasarımları İnternet sayesinde tedarik zinciri kısalmış, üreticiler tüketicilerine aracılar olmaksızın ulaşabilir hale gelmişlerdir. Müşteri ilişkileri, web sayfaları kanalıyla interaktif hale gelmiş ve müşteri profilleri sayesinde veri toplama kolaylaşmıştır. Ayrıca siparişlerin izlenebilirliği sağlanmış www.b u y ernet work.net Uygulaması zor ve maliyetlidir. ‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır. ‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır. Tablo 3: Ağ yapısını etkileyen müşteri hizmetleri Mağazalardan ürünler teslim alındığı için iade işlemleri de daha kolaydır. Mağazaya gelerek sipariş veren müşteriler için önemsiz olmakla birlikte internet veya telefon yoluyla sipariş verenler için uygulaması zor olmasına rağmen gereklidir. [Kaynak: CHOPRA & MEINDL (2007) Uyarlanmıştır.] 33 Drop shipping and in-transit merge Distributor storage with package carrier delivery Distributor storage with last mile delivery Manufacturer/distributor storage with costumer pickup Retail storage with customer pickup Maliyet avantajı, talebin az fakat ürün değerinin yüksek olması halinde sağlanır. Talepte kümelenme olması istenir. ‘Fabrikadan halka’ sistemiyle aynıdır. Üreticinin depolama maliyetlerinden daha fazladır. Nakliyeci kullanılan sisteme göre maliyetler daha fazladır. Depolama merkezlerinin konumuna göre diğer sistemlerle benzer maliyetlere sahiptir. Depolama maliyetleri diğer tüm sistemlerden daha fazladır. Maliyetler, mesafelerin fazla olması nedeniyle çok yüksektir. ‘‘Fabrikadan halka’ sisteminden daha avantajlıdır. Üreticinin taşıma maliyetlerinden daha azdır. Tüm diğer dağıtım ağı seçeneklerinden daha maliyetlidir. Nakliyeci kullanarak ürün taşıma maliyetlerinden daha azdır. Diğer tüm sistemlerden daha azdır. Maliyet avantajı talepteki kümelenme nedeniyle sağlanmaktadır Maliyetler, ‘Fabrikadan halka’ sistemine kıyasla nakliyeci için daha fazla iken müşteriler için daha avantajlıdır. Üreticinin maruz kaldığı maliyetlerden daha fazladır. Mağazada satış yapılan sistemlere göre avantajlı olmasına rağmen diğer sistemlere göre daha maliyetlidir. Yeni depoların inşa edilmesi gerekiyorsa maliyetler çok yüksektir. Var olan tesisler kullanılırsa avantaj sağlanabilir fakat mağazalarda da stok bulundurulacağı için maliyetler fazladır. Diğer tüm sistemlerden daha fazladır. İnternet veya telefon yoluyla alınan siparişler nedeniyle mağazalarda bulundurulan stok miktarı yüksek olabilir. ‘Fabrikadan halka’ sisteminden daha fazla yatırım gerektirir. Üreticinin depolama yaptığı sistemlerden daha basit bir sistem gerektirir. Nakliyeci kullanılan sistem maliyetler ile aynıdır. Büyük yatırımlar gereklidir. İnternet veya telefon yoluyla alınan siparişler için yatırımlar gereklidir Bilgi Tesisler ve depolama Drop shipping Stoklar www.b u y ernet work.net Taşıma SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Üretici ile perakendecinin uyumlu olabilmesi iletişime yapılacak büyük yatırımlara bağlıdır. Tablo 4: Ağ yapısını etkileyen maliyetler www.sat inalmadergisi.com Gülay EROL [email protected] [Kaynak: CHOPRA & MEINDL (2007) Uyarlanmıştır.] İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Yüksek Lisans, Yüksek Hedefler ! SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 34 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Bu sayfayı K I D R I Y A E Z İ S Sat ınal m a D e rgi s i Re kl a m A l a n l a r ı Ha kk ın da Bi lg i d e rgi @ s a ti n a l m a d e rgi s i .co m 35 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Dış tİcaret uzmanından Uluslararası Satınalma tÜyoları FOB mu CIF mİ? A l i K A R TA Ş / D ı ş T i c a r e t Yö n e t i m D a n ı ş m a n ı Milyar dolarlarca iş hacminin olduğu dış ticarette satın alma yaparken FOB teslim şekline göre mi mal alacağız? CIF teslimi şekline göre mi mal alacağız? Teslim şekline göre mal almak ne demek? ve bana ne kazandırır ne kaybettirir. Bu yazımızda bu sorulara cevap vereceğiz. İsterseniz öncelikle FOB ne demek CIF ne demek onlara kısaca değinelim. Ürününüzün fiyatı kaç para? Bu soru yurt içi ticarette içinde bulunduğunuz fiziksel veya ticari havaya göre normal bir alıcı olduğunuz ve ürünün fiyatını merak ettiğiniz algısı oluşturabilir. Ama dış ticarette Ürününüzün fiyatı kaç para? Sorusu sizin ya işi bilmediğinizi, ya dış ticaret yapmadığınızı, ya da işinizde kurallara çok hakim olmadığınız algısını doğurur. Neden mi? Çünkü dış ticarette bir malın fiyatı teslim şekline göre belirlenir. Dolayısıyla bir malın fiyatını sorarken Ürününüzün EXW fiyatı kaç para? FOB fiyatı kaç para? CIF fiyatı kaç para? Ya da ddp fiyatı kaç para denmelidir. İncoterms 2010 a göre 11 tane teslim şekli belirlenmiştir. Dolayısıyla incoterms 2010 a göre ticaret yapıyorsak bir ürünün 11 tane ayrı fiyatı var demektir. FOB fiyatınız kaç para sorusu sizin işi bildiğinizin ve ciddiye alınması gerekli bir alıcı olduğunuz ispatıdır. Teslim şekli 11 tane, ürününde 11 fiyatı var. peki şimdi dünya ticaretinin en popüler teslim şekillerinden olan FOB ve CIF’i karşılaştırarak ithalat satın alması yaparken FOB mu? CIF mi? Satın alma yapmalıyız a cevap verelim. FOB teslim şekli satıcının malları kendi ülkesinde gümrüklemesi yapılmış olarak ana taşıma aracına teslim etmesini ve bu noktaya kadarki tüm masraf ve sorumluluğu üstlenmesini ön gören teslim şeklidir. FOB mal satan bir satıcı malın maliyeti üzerine karını koyar. İhracat gümrüğüne kadarki ara taşıma maliyetini ve ihracat gümrükleme masraflarını ekler. Bu masrafların toplamı FOB teslim şekline göre satış fiyatını oluşturur. CIF teslim şekli ise FOB teslim şekline ek olarak ana taşıma ücretini (limandan limana) ve sigorta ücretini (dar kapsamlı) de satıcının ödemek zorunda olduğu teslim şeklidir. Özetle FOB+navlun+sigorta=CIF teslim şeklini oluşturmaktadır. Şimdi FOB mu? CIF mi? Mal alacağız. Bu kararı vermek için hangi analizi yapmamız gerekiyora cevap verelim. Öncelikle ithalat satın alma yaparken satıcıdan hem FOB hem CIF fiyat istememiz gerekiyor. Bu iki fiyat elimize ulaştıktan sonra bir alternatif CIF fiyat analizi yapıyoruz. Alternatif CIF fiyat nasıl oluşturulur. CIF=FOB+navlun+sigorta ise bizde satıcıdan FOB ve CIF fiyat aldığımıza göre, elimizde FOB fiyat var. O halde yapılacak ilk iş navlun ve sigorta fiyatı almak ve elimizdeki FOB fiyata ilave ederek CIF fiyat oluşturmak. Sonrasında satıcıdan aldığımız CIF fiyat ile bizim oluşturduğumuz alternatif CIF fiyatı karşılaştırmak. Alternatif CIF fiyatımız satıcının verdiği CIF fiyattan düşükse malı FOB alıp nakliyeciyi satıcıya yönlendiriyoruz. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Ama satıcının CIF fiyatı düşük ise satıcının CIF fiyatını kabul etmek mantıklı gözükse de bu fiyatı kabul etmeden önce yapmamız gereken bir araştırma var. Satıcıya bu CIF fiyatı oluştururken hangi nakliyeciden fiyat aldıklarını ve nakliyecinin Türkiye’deki acentesine ait bilgileri bize göndermesini istiyoruz. Nakliyecinin Türkiye acentesine ait bilgiler tarafımıza ulaştığında ise acenteye yazılı olarak malların Türkiye’ye geldiğinde alacakları lokal masraflarının (ordino masrafları) ortalama olarak hangi fiyat aralıklarında olduğunu yine tarafınıza yazılı olarak bildirmelerini talep ediyoruz. Nakliyecinin Türkiye’deki acentesi bize lokal masrafları yaklaşık olarak bildiriyorsa (faks veya mail yoluyla yazılı olarak) bu CIF mal alarak kar sağlayabileceğimiz ve güvenli bir ticaret yaptığımızın sonucunu doğuracaktır. Güvenle CIF alabilirsiniz. Nakliyecinin Türkiye acentesinin size lokal masraflar konusunda - gemi gelmeden bilgi veremiyoruz, - masraflar gemi ve limana göre farklılık gösteriyor, - ortalama lokal masraflarımız hakkında bilgi veremiyoruz gibi cevaplarının olması durumunda hazırlıklı olun sizi bir tehlike bekliyor demektir. Bu durumda kesinlikle CIF almaktan kaçınılmalı ve FOB fiyat ile satın alma yapılmalıdır. Peki bizi bekleyen tehlike neydi? Ülkemizde çok kaliteli nakliye firmaları bulunmaktadır. Bunlar altyapı ve üstyapı yatırımlarını tamamlayarak gerek ücret gerekse de kaliteli hizmet üretmek noktasında dünya standartlarını yakalamış işletmelerdir. 36 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Bu durum nakliyecinin hesap bilmezliği bize ne dediğinizi duyar gibiyim. Zararına navlun fiyatı verip işi alan nakliyeci malları getirip limana teslim ettikten sonra malları gümrükten teslim alabilmeniz için gerekli olan ordinoyu hazırlamakta ve size ordinonuzun hazır olduğunu bildirmektedir. Siz ordino masraflarını (lokal masraflar) sorduğunuzda ise piyasa normallerinin 20, 30 katını bulan lokal masraflar talep etmektedirler. Siz bu duruma itiraz edip her ne kadar mahkeme vb. yollara gitmek isteseniz de serbest piyasa ekonomisinde olduğumuzu ve satıcının ürün veya hizmetine fiyat koymada özgür olduğunu hatırlatırız. Bununla birlikte mahkeme sürecinin başlaması 2,3 ay sürmekte fabrikanız için acil olan malları gümrükte bekletmeye üretim planlamanın tahammülü bulunmamaktadır. Aslında mallarınızın gümrükte uzun süre beklemesi nakliyecinin de işine gelmemektedir. Ama firmanızın malları gümrükte bekletmek için bir tahammül eşiği genelde olmadığından biran önce nakliyeciyle orta yol bulunulmaya çalışılmaktadır. Etik olmayan bir nakliye firması ile lokal masraf pazarlığı bir yandan sürerken bir yandan da hala neden malların fabrikaya ulaşmadığının, ( birde daha gümrükleme işlemlerine bile başlamadığınızı bilseler) izahını vermek, lokal masrafları 20,30 kat fazla ödemek zorunda kalmanın hoşnutsuzluğu, daha doğrusu kapitalizin şapkası altında göz göre göre dolandırılıyor olmanın acısı… Aynısını yaşadık dediğinizi de duyar gibiyim. FOB mu? CIF mi? Analiz etmeden karar vermeyin. Karlılık için, işletmeniz için, sinirleriniz için. Sektöre yeni girmek isteyen firmalar gerek fiyat gerekse de hizmet kalitesi olarak sektör ortalamasını yakalayamamakta ve ya daha çok çalışıp caba sarf etmekte, ya havlu atmakta ya da etik dışı ticari faaliyetlerde bulunmaktadır. Sık sık isim değiştiren veya kapanıp yenisi açılan bu firmaların etik dışı dediğimiz faaliyetleri nelerdir? Etik dışı faaliyetlerden biri navlun fiyatlarını maliyetin çok çok altında zararına satıcı firmalara teklif etmeleridir. Satıcı bu düşük navlunla CIF fiyat hazırlamakta ve size göndermektedir. Siz gelen CIF fiyatla kendi oluşturduğunuz alternatif CIF fiyatı karşılaştırdığınızda satıcının CIF fiyatı düşük olduğu için şirketinize kar ettirmek adına satın almayı CIF teslim şekline göre yapmaktasınız. A l i K A R TA Ş Dış T icaret Yö neti m D anı ş m anı Ddp Gümrük M üş av i r li ği L td. Ş ti . ali@ddp. com . tr 37 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Metin SÜRÜCÜ UZAKDOĞU’DAN YAPILAN TEKSTİL ÜRETİMİ Son yıllarda devlet desteği ile artan markalaşma akımları ile ülkemizde hazır giyim sektöründe çok fazla hareketlenmeler olmuştur. LC WAIKIKI, DEFACTO, MAVI, COLIN’S, DAMAT, KIĞILI ve LTB gibi markalar bu akımın etkisi ile mağazacılık yatırımlarını arttırıp markalaşma süreçlerini tamamlamaya bağlamışlardır. Artık bir sektörde hatırı sayılır bir bilinirliği ve adı olan bu markalar, ürünlerinin tedariğini sağlayacak üretim tesisleri ve fabrikalar arama yoluna çıkmışlardır. Özellikle 1990 soğuk savaşından sonra 15 yılda ülkemizde görülen 2 krizde (2001 ve 2009) insanların alım gücü düşmüş ve hazır giyim sektör üzerindeki fiyatları aşağı çekme baskısını arttırmıştır. Bu noktada daha ürün tedariği sağlanabilecek yerler araştırılmış ve LC Waikiki, Colin’s, Mavi gibi markalar 2000’li yılların başında yurt dışında yeni üretim yerleri bulabilmek için yerler araştırmaya başlamıştır. Bu bağlamda Çin, Bangladeş, Vietnam, Sri Lanka, Kamboçya, Pakistan ve Hindistan gibi ülkelere giderek ofisler kurmuşlardır. Hatta LC Waikiki Bagladeş ve Sri Lanka’da fabrikalar açmıştır. Buradaki ofisler ve fabrikalar ürünlerin kontrollerinin ülkemize gelmeden üretim aşamasında in-line olarak sağlamıştır. Bu sayede markanın istenen kalite standardı fabrikalara öğretilmiş ve devamlılığı sağlanan ve sürekli artış dâhilinde olan bir üretim durumu gerçekleşmiştir. Temmuz 2011 yılına gelindiğinde Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’deki tekstil üretimindeki istihdamı korumak için yurtdışından gelen tüm tekstil ürünlerine ek gümrük vergisinin konulmuştur. Bu vergi Türkiye’de konumlanmış ve Uzakdoğu’da üretim yaptıran tüm markaların gelecek planlarını sorgulamalarına ve yatırımlarını denetlemelerine neden olmuştur. Bazı markalar yurtdışı yatırımlarını askıya almış fabrikalarını kapatma yoluna gitmiştir. Ülkeler bazlı değişen vergi oranları nedeniyle bazı ülkelerdeki üretimlerini minimum seviyeye çekmelerine neden olmuştur. Özellikle Çin’e konulan %30 ile Pakistan’a konulan %27 ek vergiler özel ürünler dışında (suni deri ve özel üretim tekstil ürünleri) bu ülkelerden direk ürün alınımını en aza indirmiştir. LC Waikiki ve Defacto gibi markalar yüksek ek vergili ülkelerdeki üretimlerini en alt düzeye çekerken o ülkelerdeki üretilen özel kumaşların dikim işlemleri için kendi teknik ekibinin yardımıyla Bangladeş (ek vergi; %17) ve Mısır’ı (ikili anlaşma gereği Türkiye-Mısır arasında hiçbir vergi uygulanmamaktadır.) kullanmaya başlamışlardır. Özellikle kumaş üretim kaliteleri çok iyi olan Çin ve Pakistan’da üretilen pantolonluk gabardin ya da denim kumaşlar ile gömleklik ekose ve viskon kumaşlar buralardan bu iki ülkeye yollanıp buralarda dikimi Bangladeş ve Mısır’da yapılıp daha ucuz vergiler ile Türkiye’ye getirilmesi sağlanabilir. Son dönemlerde Kamboçya triko anlamında büyük yatırımlar yapmıştır. Büyük ölçekli üretimle için hala gerekli teknik özellik ve devamlılığı sağlayamamaktadır. Özellikle dikim kalitesi anlamında Uzakdoğu’nun en iyi ülkesi Sri Lanka’dır. Ancak buradaki kalitenin yüksekliği, maliyetleri ve büyük markaların daha iyi fiyatlarla buralarda üretim yaptırmalarına neden olmuştur. Son yıllarda içe kapanıklığını bitiren Hindistan’da kendi yöresel tasarımları sayesinde tekstilde önemli bir atılım yapmıştır. Özellikle etnik özellikli kumaşlardan yapılan ürünleri rahatlıkla buradan temin edebiliriz. Vietnam işçilik maliyetlerinin düşük olması yanında hala gerekli kapasite gelişimini sağlayamamıştır. Bir de buna eklenen %27’lik ek vergi üretimin Bangladeş’e kaymasına neden olmuştur. Bangladeş’teki eğitim düzeyinin düşüklüğü teknik özellikli komplike ürün alınımını zorlaştıran bir sebeptir. Buda Bangladeş’te daha çok teknik özellik gerektirmeyen ve insanı iş gücüne ihtiyaç duyan örme, triko ve konfeksiyon alanında gelişimini sağlamıştır. Hatta şu an itibari ile triko üretimde dünyanın en iyi ülkesi konumundadır. Eğitim düzeyinin düşük olması nedeniyle istenilen kalitenin alınabilmesi için fabrikalarda yoğun in-line kontroller gerekmektedir. Ayrıca Uzakdoğu’daki Çin dışındaki tüm ülkelerde yalan söylemek çok kolaydır. Bu kontroller üreticilerin sözlerinin doğruluğunu da bize kanıtlayabilir. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Bangladeş’te geçen yıl bir fabrika binasının çökmesi sonucu 1000’ den fazla işçi hayatını kaybetti. Bu olaydan sonra ayaklanan tekstil işçileri hükümete baskı yaparak işçi maaşlarının min.%72 arttırılması sağladı (40-100 USD bandından 70200 USD bandına çıkardı). Ayrıca bu binanın enkazında bir sene önce bu binada üretim yaptıran LC Waikiki’nin depoda kalmış etiketlerinin basında yansıması nedeniyle Dış İşleri Bakanlığı Türk markaları üzerinde baskılarını arttırdı. Bu bağlamda tüm üreticilerin sosyal denetim firmaları tarafından denetlenip gerekli uygunluk belgelerini (BSCI, WRAP, SGS & OEKO-TEX, v.b.) almaları sağlanmalıdır Bangladeş’te diğer bir sorun, üreticilerin size verdiği bant planlarına uymamasıdır. Örneğin yapılan anlaşma ile sürekli olacak şekilde size 5 bant vereceğini söyleyen bir üreticiyi sürekli kontrol etmezseniz 10 dolar sent fazla veren başka bir müşteriye bandını açabilir. Bu durum sizin ürününüzü zamanında alamamanıza neden olur. Bu noktada o fabrikada sürekli hem kalite hem de verilen sözlerin doğruluğunun kontrolü için kalite kontrolcüler bulundurmak gerekir. Uzakdoğu’da üretim yaptırmak isteyen firmalar, tüm ürünlerini tek bir yerden çok büyük kapasiteli üretim yerlerinden almak yerine daha küçük ölçekli yerleri tercih etmelidir. Büyük firmaların üretim maliyetleri her zaman daha fazladır. Ayrıca bu üretim tesislerinde bizim markamızdan daha büyük ve ölçekli markalarda (Levi’s, ZARA, H&M, v.b.) üretim yaptırabileceği için en ufak yaşanabilecek bir krizde bizi 2. Plana atabilir. Bu durumda ürünlerimizi plan dışı geç alabiliriz. Daha küçük ölçekli yerlerin en büyük müşterisi biz olacağımız için yaşanan en ufak bir sorunda ilk öncelik biz olacağız, sorunları minimize edebileceğiz. 38 Mısır’daki son yaşanan politik gelişmeler ithalat işlemlerinde sıkıntılara neden olabilmektedir. Bu noktada rüşvet yemeği seven Arap gümrük memurlarına dikkat etmek gerekir. Mısır’da verginin sıfır olması ile sadece navlun parası ödeyerek ürünleri Türkiye’ye getirebiliriz. Burada ayrıca RO-RO yüklemeler 1 haftanın altında depoya ürün sokmamızı sağlayabilir. Ancak Arap patronların parasal anlamda çok plansız olması nedeniyle Back To Back L/C açılmalarında çok isteksiz davranmalarına neden olmaktadır. Üretim yeri seçiminde ve planlarında bunlara çok dikkat etmek gerekir. Mısır’daki tekstilin gelişimini Amerikan markaların yatırımları sağlamıştır. Ancak Amerikan markaları alınan her ürünün hammaddesinde %10 İsrail menşei kullanılmasını şart koşması nedeniyle bu ülkede tekstil yan malzemeleri ( karton, poşet, etiket ve düğme) sanayinin burada gelişmemesine neden oldu. Mısır’da bulunan ufak tedarikçilerde istenilen kaliteyi hiçbir şekilde sağlayamamaktadır. Bu noktada Mısır için gerekli bu malzeme organizasyonunu ya Uzakdoğu için yapılan organizasyonla ya da Türkiye üzerinden üretim aşamaları geçilmeden yapılması sağlanmalıdır. Uzakdoğu’da sezonsal olarak üretim tarihleri bellidir. Yılı iki sezon olarak düşündüğümüzde yaz üretimlerine bir önceki yılın en geç temmuz sonu başlayıp, en geç şubat sonu bitirmiş olmamız kış üretimine martta başlayıp en geç eylül başı bitirmiş olmamız gerekir. Buna istinaden de kumaş ve iplik blokasyonları 4 ay (ham kumaş ve iplik üretimi başlar), tek renk kumaşların boyaması ve ekose kumaş dokuması 2 ay önceden başlanmalıdır. Aradaki mesafeden dolayı kumaş tedarik süreleri( Pakistan ve Çin’den Bangladeş ve Mısır) 15-23 gündür. Planlamalarda buna dikkat ederek hareket edilmelidir. Ayrıca fiyatlamaları tüm markalardan önce yapmak üreticilerin fabrikalarında ilk olmak elimizi güçlendirir. Elinde üretim bulunmayan üretici mecburen fiyatları aşağı yönlü çekecektir. Örneğin trikoda ölü sezon Ocak ve Şubat sezonudur. Hiçbir marka bu dönemde üretim tercih etmez. Eğer basic www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com olarak kabul edilen ve markanın her zaman sattığı kaliteleri bu dönemde ürettirirsek üretim sezonu olan mart Mayıs ve Haziran ayına göre çok çok iyi fiyatlara üretim yaptırabiliriz. Yurt dışında üretim yaptıracak tüm markalar model bazlı değil sezon bazlı hareket etmelidir. Bilindiği gibi adet arttıkça fiyat düşer. Model olarak az olan ancak sezonsal olarak çok büyük adetlerin elde edileceği bir paket program olarak planlamalar yapılmalıdır. Örneğin 3 fabrikadan alınacak milyon metrelik aynı özellikteki bir kumaşı tek fabrikaya indirgemek ve fiyatta alınacak 5 dolar sent’lik indirim binlerde dolar kar getirebilir. Ayrıca Uzakdoğu firmaları devamlılık arttıkça müşterilerine olan güveni artar ve fiyatta aşağı doğru esnemeler yapabileceği unutulmamalıdır. Uzakdoğu ve Mısır üretimlerinde en önemli noktalardan biri üretilecek modelin adet miktarıdır. Her model değişiminde bantta kaybedilen zaman Türkiye’de yarım günün altındayken, Uzakdoğu’ da 1 güne kadar çıkmaktadır. Adet miktarının azlığı ürünlerin bant değişiminde kaybedilen zamandan dolayı sabit gideri arttıracağından o modelin işçilik maliyetini arttıracaktır. Bu noktada mümkün olduğunca büyük adetli ürünler yurtdışı üretimlerinde tercih edilmelidir. Adet arttıkça sabit maliyetler Türkiye’ye oranla çok fazla düşmektedir. Metin SÜRÜCÜ S our ci ng & Y ı kam a Uz m anı O z on G i yi m S an. v e T i c. A. Ş . (D EFAC T O ) m eti n. s ur ucu@defacto. com . tr 39 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com GÜMRÜKLER TEŞKİLATI VE GÜMRÜK MÜŞAVİRİ R e c a i K A R A K A Z A N C I / Gümrük Müşaviri Bu yazı dizimize başlarken tüm okuyucumuza saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum, Başlangıçta Kısa Tanıtımlarla yazılarıma başlayacağım Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Alt birimleri ve Gümrük müşaviri kimdir kime Gümrük müşaviri denir. Gümrük Deyince Anadolu Beyliklerinden Osmanlı İmparatorluğuna Ve Oradan da Türkiye cumhuriyeti Devletine kadar gelen bir geçmişe sahiptir. Lozan Antlaşmasıyla Birlikle İlk Gümrük Kanunu 1929 yılında 1499 sayılı “ Gümrük Tarifesi Kanunu” Oluşmuş ve aynı yıl 1510 sayılı Kanunla “Kaçakçılığın Men ve Takibi Kanunu” yürürlüğe girmiştir. Daha sonraki yıllarda Kaçakçılıkla mücadelenin daha etkin olmasının sağlamak amacıyla yarı askeri nitelik taşıyan “ Gümrük Muhafaza Umum Komutanlığı “ kurulmuştur. İlerleyen yıllarda bu komutanlık kaldırılmış yerine Gümrük Muhafaza Müdürlüğünü kurulmuş ve günümüze kadar bu isimle anılmıştır. 1932 yılında bu teşkilatlarımız O zamanki adıyla Maliye bakanlığına bağlı Tekel İ-dare ve işletmelerine başlanarak kuruluş işlemleri tamamlanmıştır. 1948 yılında yürürlüğe konulan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) sağlanarak Gümrük formalitelerinin ve mevzuatın uyumlaştırılması sağlanmış 1950 yılında Brüksel de Gümrük iş birliği konseyi kurulmuş ve Ülkemiz ilk üyeleri arasında yer almıştır. Kısaca Gümrük işleri ve teşkilatı geçmişte olmuş bugün de var yarında olacak demektir. Türkiye Gümrük Teşkilatı Merkez Birimleri , Bölge Müdürlükleri ve Gümrük Müdürlükleri olarak sıralayabiliriz. GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ MESLEĞİNİN TARİHSEL SÜRECİ Gümrük Müşavirliği ülkemizde 1909 yılından 1999 yılına kadar 90 yıllık tarihsel sürecinde Gümrük Komisyonculuğu adı altında kanunlarla varlığını sürdüren bir meslek olmuştur. Gümrük Komisyoncuları ile ilgili Talimatname 1909 yılında hazırlanmış ve 01 Temmuz 1909 GÜMRÜK TEŞKİLATI MERKEZ tarihinde yürürlüğe girmiştir. BİRİMLERİ yayınlanan 252 sayılı 25.06.1909 Ana Hizmet Birimleri tarihli genelge ile de, Gümrük Gümrükler Genel Müdürlüğü Komisyoncularının 01 Temmuz Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü 1909 tarihinden önce Gümrük İç Ticaret Genel Müdürlüğü İdaresinden ruhsatname Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü almaları, bu belgeyi almayanların Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi 01 Temmuz 1909 tarihinden Genel Müdürlüğü itibaren gümrüklerde iş takip Esnaf ve Sanatkarlar Genel Müdürlüğü edemeyecekleri belirtilmiştir. Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü Bu dönemden önce AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü gümrüklerimizde isteyen kişiler ve Tasfiye Hizmetleri Genel Müdürlüğü Gümrük Komisyoncuları serbestçe Danışma Ve Denetim Birimleri iş takip edebiliyorlardı. Bu konuda belirli bir kural ve uygulama Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı yoktu. Gümrük Komisyoncularının İç Denetim Birim Başkanlığı statülerinin tespit edilmesi, Strateji Geliştirme Başkanlığı görevlerinin, mükellefiyetlerinin Hukuk Müşavirliği belirlenmesi ve gerektiğinde Yardımcı Hizmet Birimleri kontrol edilmeleri için 01 Temmuz Personel Dairesi Başkanlığı 1909 tarihinde yürürlüğe giren Eğitim Dairesi Başkanlığı Talimatname hazırlanmıştır. Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı gümrüklerimizde beyanname Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı Aynı dönemde ve 14 Ağustos 1909 Etik Komisyonu tarihli Nizamname ile sistemine TAŞRA TEŞKİLATI HİZMET geçilmiştir. BİRİMLERİ Beyanname beyan sahibini Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlükleri gümrük idaresine karşı hukuken Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüklerine bağlayan bir belge niteliğindedir Bağlı Gümrük Müdürlükleri olarak sıralayve düzenlenmesi de teknik bir abiliriz. konudur. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Ancak; bu uygulama güç ve eşyanın çekilmesi için zaman kaybına neden oluyordu. Beyanname sistemine geçilince, bu konuda zaman kaybı önlenmiş ve mükelleflerce Gümrük Komisyoncularına daha çok ihtiyaç duyulmuştur. Aynı dönemde gümrüklerimizde gümrük mevzuatı açısından da önemli düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerin yapılmasının başlıca nedenlerinden biri 1914’de Kapitülasyonların kaldırılmasıdır. Kapitülasyonlar kaldırılınca, diğer konularda olduğu gibi, gümrüklerle ilgili olarak da yeni düzenlemeler yapılması gerekli görülmüş ve bu konuda bazı kanunlar ve nizamnameler hazırlanmıştır. Ayrıca, yeni bir gümrük tarifesi hazırlanması için gerekli çalışmalar yapmak üzere bir komisyon kurulmuştur. Komisyon yaptığı çalışmalar sonucu sistematik ve spesifik nitelikte gümrük tarife tasarısı hazırlanmıştır. Tasarı 10.03.1916 tarihinde kanunlaşmış ve 01.09.1916 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Daha önce gümrüklerimizde, gümrük vergisi uygulamasında spesifik sistem değil, kıymet sistemi uygulanıyordu. Söz konusu tarifenin yürürlüğe girmesinden sonra gümrük işlemleri açısından da yeni gümrük kanununun hazırlanması uygun görülmüştür. Batılı ülkelerin gümrük kanunları da incelenerek 11 Nisan 1918 tarihli gümrük kanunu 17.05.1918 tarihinde yayınlanmış 17.11.1918 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Bu düzenlemeler sonucu gümrük işlemlerini takip etmek ve yazılı beyanda bulunmak çok daha önem kazanmış ve 1909’da yürürlüğe giren Gümrük Komisyoncuları Talimatnamesi yeterli görülmeyerek, 1924’te 168 sayılı 16 Ocak 1924 tarihli Kararname ile yeni bir Gümrük Komisyoncuları Talimatnamesi hazırlanmış ve yürürlüğe konmuştur. Talimatnamede gümrük işlemlerini takip edecek şahıslar tüccar, tüccar müstahdemi, komisyoncu ve 40 maiyet memuru olmak üzere dört sınıf olarak belirtilmiştir. Aynı Talimatnamede Gümrük Komisyoncusu olabilmek için adayların diğer şartlar ile birlikte yapılacak sınavda başarılı olmaları gerektiği, sınavda başarılı olanlara ruhsatname verileceği, ruhsatnamenin verildiği tarihten itibaren gelecek yılbaşına kadar geçerli olacağı ve yılbaşından itibaren bir ay içinde yenilenmesi gerektiği, yenilenmediği taktirde ruhsatnamenin geçersiz olacağı, bir yerde görev yapan Gümrük Memuru istifa ederse, istifa tarihinden itibaren üç yıl geçmedikçe o yerde gümrük komisyonculuğu yapamayacağı hususları da belirtilmişti. Ancak belirli bir süre sonra bu Talimatname de yeterli görülmemiş ve 19 Haziran 1927 yılında 1093 sayılı Gümrük Komisyoncuları Kanunu hazırlanmış ve 01.09.1927 tarihinde yürürlüğe konmuştur. Bu Kanunla, 1924 tarihli Gümrük Komisyoncuları Talimatnamesi’nin yürürlükten kaldırıldığına dair bir madde mevcut olmadığından, Talimatnamenin Kanuna aykırı olmayan maddeleri de yürürlükte kalmıştır. 5383 sayılı 11.05.1949 tarihli Gümrük Kanunumuzun gerekçesinde, 16.01.1924 tarihli Gümrük Komisyoncuları Talimatnamesi ile 1093 sayılı 01.09.1927 tarihli Gümrük Komisyoncuları Kanunu’nun yeterli olmadığı ve konunun Gümrük Kanununda yer almasının uygun olacağı belirtilmiştir. Gerekçeye uygun olarak, Gümrük Komisyoncularına ait kurallar 5383 sayılı Gümrük Kanunu’nun 133-142. Maddelerinde düzenlenmiş ve 1093 sayılı Kanun ise yürürlükten kaldırılmıştır. Gümrük Kanunu’nun milletler arası ticaretin ve ekonomik hayatın icaplarını süratle karşılayabilecek bir yapıya kavuşturulması ve mükellefi tazyik eden yükümlerin bertaraf edilmesi maksadıyla 19.07.1972 tarihinde 1615 sayılı yeni Gümrük Kanunu kabul edilerek 01.02.1973 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Gümrük Komisyoncularına ait kurallar 1615 sayılı Gümrük Kanunu’nun 166-173. maddelerinde düzenlenmiştir. Milli mevzuatımızda yansıtılan Topluluk Gümrük Kodu T.B.M.M.’de grubu bulunan tüm siyasi partilerin mutabakatıyla 27.10.1999 tarihinde oy birliğiyle kabul edilerek 4458 sayılı Gümrük Kanunu olarak yasallaşmış, ülkemiz gümrük sistemi ve dış ticaretine uluslararası rekabette yeni ufuklar açmıştır. Ülkemiz Dış Ticaret ve Gümrük Mevzuatına dair yürürlükte bulunan 100’ü aşkın kanun, kararname, yönetmelik, tebliğ ve uluslararası anlaşma bulunmaktadır. Geniş bir mevzuat bilgisini sınavla ve mesleki birikimle ispatlayan GümrükKomisyoncuları 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile mali ve kişisel cezai sorumlulukları arttırılarak Gümrük Müşavirliği ünvanı altında ihdas edilmiştir. Gümrük Müşavirleri dış ticaret işlemlerinde bilgisine başvurulan, ülke sanayi ve ihracatına sunulan gümrük hizmetlerinin kalitesini yükselten, sanayici, ihracatçı ve Gümrük İdaresi ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılan mesleki disiplin ve saygınlığa önem veren meslek mensupları olarak faaliyet göstermektedirler. Kamusal alanda hizmet üreten Gümrük Müşavirleri, artık Anayasamızın 135. Maddesinin amir hükmü ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun geçici 6. Maddesindeki Kamu Kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olan Gümrük Müşavirleri odaları altında örgütlenmek istemektedirler. Umarım bu yazımda bu kadar tarih bilgisi sizleri sıkmamışımdır. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere hoşçakalın... Recai KARAKAZANCI G üm r ük M üş av i r i M ar tı G üm r ük & L oj i s ti k rk arakaz anci @m ar ti gum r uk. com . tr SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 41 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Kültürel Farklılıklar Simge ERDAĞ [email protected] Global pazarlarla çalışmaya başlarken saat farkı, dil ve para birimi gibi öngörülebilen zorluklar yanında daha az beklenilen fakat aşması daha zor olan bir diğer konu kültürel farklılıklardır. Her ne kadar eğlence konusu olabilecek durumlar yaratsa da, iş hayatında maddi zararlara ve sözleşme fesihlerine neden olabilecek yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak için kültürel farklılıkları göz önünde bulundurmak ve kabul etmek gerekir. Lojistik veya tedarik zinciri yönetiminde çalışanlar, global çevreden dolayı mutlaka kültürel farklılıklarla karşılaşacaklardır. Özellikle iş ilişkilerinin başlangıç aşamasında bu farklılıklar karşısında açık fikirli olmak, her iki taraf için de karlı sonuçlar doğurabilecektir. Kültür’ün çocukluktan başlayarak öğrenilen bir deneyim olduğunu ve dolayısıyla farklı kültürlerdeki insanları oldukları şekilde kabul ederek daha yaratıcı ve doğru kararlar verilebilir. Global çevrede iş yaparken sabır önemli bir yer alır. Örneğin, batı kültürleri herhangi bir talebi veya problemi ele alırken hıza değer verirken, doğu kültürleri farklı alternatifleri de değerlendirebilmek için biraz yavaş hareket edebilirler. Bu nedenle sabırlı olmayı öğrenmek iş ortaklarınızın doğru kararları verebilmesi açısından büyük önem taşır. Kültürlere göre farklılık gösteren bir diğer unsur zamandır. Çoğu kültürde bir toplantıya gecikmek saygısızlık göstergesiyken örneğin İspanya gibi bazı kültürlerde bu olağan bir durum olarak görülür. Ayrıca, çalışma saatlerinin gösterdiği değişiklikleri de göz önünde bulundurarak kültürel farklılıkların neden olabileceği olumsuzluklar ortadan kaldırılabilir. İş hayatı ve özel hayatın konumlandırılması da kültürel farklılıklar içerisinde yer almaktadır. Çoğu kültürde iyi iş ilişkileri iyi kişisel ilişkilerle yürütülürken Almanya gibi bazı kültürlerde iş ilişkileri ile kişisel ilişkiler arasında kesin sınırlar vardır. Hediye vermek yada yemeğe davet etmek birçok kültürde iş ilişkilerinin önemli bir parçasıdır. Örneğin, Japon kültüründe hediye vermek iş kültürünün bir parçasını oluştururken bazı kültürlerde bu gereksiz bir davranış hatta rüşvet olarak da algılanabilir. Farklı kültürlerin yazılı sözleşmelere bakış açısını kavrayabilmek de daha sonra ortaya çıkabilecek yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmada önemli bir rol oynamaktadır. Örneğin, bazı kültürlerde yazılı sözleşmelerin kesin bağlayıcılığı varken ve yasalar karşısında kanıt olarak kullanılabilirken bazı kültürlerde ise sadece birlikte iş yapıldığını gösteren ve herhangi bir bağlayıcılığı olmayan belgelerdir. Hatta bazı kültürlerde ortakların birbirlerine verdikleri sözler yazılı sözleşmelerden çok daha bağlayıcıdır. Kültürel farklılıklar, dış kaynak kullanımında bile kendini gösterebilir. Örneğin, Asya’nın bazı bölgelerinde dış kaynak kullanımı karşı tarafın işini iyi yapmadığı anlamını doğururken, Amerika’nın bazı bölgelerinde anlaşma sürecine avukat dahil etmek güvensizlik olarak yorumlanabilir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da ulusal tatiller ve bunlara verilen değerdir. Örneğin, çoğu ortadoğu ülkesinde Ramazan döneminde mesai saatlerinin değişmesi, Avrupa ve Amerikada Noel döneminde işlerin durma noktasına gelmesi, Çin yeni yılında Çin pazarının bir ay tatil olması özellikle aciliyet gerektiren işlerde şirketleri zor durumda bırakabilir. Fakat en önemlisi, kültürel farklılıkların ve bunun oluşturduğu önyargıların kişiler arası ilişkilerde sürtüşme yaratabilmesidir. Bu nedenle, farklı kültürlerle iş yaparken önyargılardan uzaklaşmak ve her kültürü kendi içinde değerlendirerek ilerlemek gerekir. 42 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com EMTİA FİYAT ANALİZLERİ G ü r k a n H Ü R Y I L M A Z / C E O P u r c h a s i n g Tu r k e y / g u r k a n h u r y i l m a z @ g m a i l . c o m Değerli Satınalma Profesyonelleri, Geçen ay döviz kurlarının Mart ayı gelişimine de bakalım demiştik. “Şubat ayında kurlar oturuyor mu?” derken mart ayındaki kur düşüşlerini gördük. Kurdaki düşüşler birçok sektörde tedarikçilerin bizlere yaptığı fiyat artışı baskının azalmasına neden oldu veya olacaktır. Tedarikçilerimiz maliyet artışları olduğunda bizim kapımızı çalacaklardır. Bu normaldir. Ancak, fiyat azalışı olduğunda da biz Satınalma Profesyoneleri aynı şekilde onların kapısını çalmayız. Özellikle döviz kurlarındaki yükselişten sonra fiyat artışı yapmak zorunda kaldı isek fiyatları yeniden inceleyerek gerekirse fiyat artışlarını geri almalıyız. Fiyat görüşmelerimizde elimizde artış görülmeyen enerji, doğalgaz ve işçilik fiyatları var. Diğer yandan tavan fiyatının aşağı çekilmesi ile düşen akaryakıt fiyatları da bizleri destekliyor. Yük taşımacılık anlaşması yapacak Satınalma Profesyonellerinin tavan fiyat uygulamasına dikkat etmesi gerekiyor. Zira, 2-3aylık sürebilecek bu durumdan sonra tavan fiyatlar tekrar yükseltilebilir. Bu sebeple tedarikçi ile yapılan sözleşmelerde bu durum göz önünde tutularak yeniden fiyat belirlenmesi için oluşacak akaryakıt fiyat artış oranının en az %10 tutulması faydalı olacaktır. Global piyasalarda Avrupa Merkez Bankası’nın adımları, ABD’deki ekonomik verilerin gidişatı ve Çin’in ekonomiye destek olmak amacıyla izleyeceği politikalar belirleyici olacaktır. ABD’den gelen sinyaller beklentilerin karşılanacağı yönünde. Avrupa tarafında ise Almanya başta olmak üzere iyileşme sinyalleri görünüyor. Bu sebeple Çin ekonomisindeki yavaşlama sinyalleri ve beklentisi piyasaları daha fazla etkiliyor. Çin’de açıklanan HSBC imalat sektörü satınalma yöneticileri endeksinin (PMI) Mart ayında 8 ayın en düşük seviyesine gerilemesi LME’de 3 ay vadeli bakır fiyatı başta olmak üzere temel metal fiyatlarını geriledi. Ancak Pekin’in ekonomideki bu zayıflamanın önüne geçmek, büyümeye istikrar kazandırmak için kısa vadeli teşvik tedbirleri uygulayacağı spekülasyonlarının fiyatlara destek verdiği görülüyor. Kırım sebebi ile Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ise piyasalarda Rusya’dan sunulan doğalgaz, nikel gibi emtiaların fiyatlarında artış baskısı yaratıyor. Bu kaos ortamı petrol ve altın fiyatlarına da artış baskısı yaratmaya devam ediyor. Kuraklık nedeni ile gıda fiyatlarındaki yükseliş beklentileri ise halen devam ediyor. Japonya’da ise artan satış vergisinden dolayı Nisan-Temmuz arasında ekonominin yavaşlaması bekleniyor. Sizlerden gelen taleplere istinaden Demir cevheri, Kauçuk, Kereste ve Yem fiyatlarını fiyat endeksimize ekledik. Bu şekilde demir fiyatlarının, kauçuk ürünlerinin, birçoğumuzun satınaldığı palet, sandık ve besicilik maliyetlerinin daha doğru izlenmesini sağlamayı hedefliyoruz. Selamlarım ve Saygılarımla, 43 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Bakır Alüminyum ME Bakır stoklarında uzun süreden beri gelen düşüş Mart ayında da devam etti. Küresel bakır üretiminin %40’ını tüketen Çin’de açıklanan HSBC imalat sektörü satınalma yöneticileri endeksinin (PMI) Mart ayında 8 ayın en düşük seviyesine gerilemesi ile fiyatlarda düşüşler görüldü. Diğer yandan Şili maden üreticisi Codelco bakır üretiminin 5 yılın en düşük seviyesinde olduğunu söyledi. Peru’da ise 2016 yılına kadar 5 büyük bakır madeninin faaliyete geçmesi bekleniyor. Toplam 13 milyar dolar yatırım yapılması planlanan bu 5 madenin üretime geçmeleri ile birlikte Peru’nun 2013 yılında 1,3 milyon ton olan üretimi 2,8 milyon tona yükselmesi bekleniyor. Şili’de meydana gelen 7.0 büyüklüğündeki depremin bakır fiyatlarını önceki depremdeki gibi spekülatif yükseltmesi gündeme gelmişti. Ancak Şili’deki madenlerin depremden etkilenmeyerek normal faaliyetlerinde olduğu açıklanarak spekülatif ortam kapatılmış oldu. Global talebin önceki tahminlerden daha fazla olacağı öngörülüyor. Tüm bu gelişmeler altında gelecek dönem beklentileri ise şu şekilde gerçekleşti : Citibank 3 aylık dönemde fiyatların düşmesini ancak 6-12 aylık dönemde ise fiyatların %3.5 artmasını bekliyor. Danske Bank; 2014 ve 2015 yılsonu fiyatlarını sırasıyla 7020$/t ve 7360$/t olarak tahmin ediyor. Dukascopy Q2,Q3 ve Q4 ortalama tahminlerini sırasıyla 7171$/t, 7089$/t ve 7066$/t olarak açıkladı. IMF, Q2 ve Q3 beklentisini 7149$/t ve 6650$/t olarak tahminledi. KBC; Q3,Q4 ve 2015-Q1 beklentisini sırasıyla 6555$/t, 6545$/t ve 6725$/t olarak açıkladı. TD Economics ise Bakır fiyatlarının 2015 yılı sonuna kadar azalacağını öngörüyor. Alüminyum L L ME Alüminyum stokları Mart ayı başında ~%4 oranında yükseldi. Mart ayında ise stoğun düşmesi ile fiyatlarda da yükselişler görüldü. LME yetkililerinden Alüminyum stok yönetimindeki belirsizliklerden dolayı fiyatlarda da kısa sureli değişimler görüldüğü açıklaması yapıldı. Diğer yandan Rusal LME’nin sürecinin yetersiz olduğunu; aluminyum fiyatlarının fiziksel pazar ile ilişkisinin azaldığını belirtti. Danskebank düşük enerji maliyetlerinin alüminyum fiyatlarına etki edeceğini düşünüyor. Büyük üreticiler alüminyum üretiminde kısıtlara devam ediyor. 2012 yılından bu yana ~2.4milyon tonluk üretim azaltıldı. Rusal şubat ayı üretiminin 8 yılın en düşüğü olduğunu açıkladı. Alcoa, Brezilya’daki iki üretim noktasında azalmaya gideceğini duyurarak arzın azalma eğilimli olduğuna işaret etti. Gelecek dönem beklentileri ise şu şekilde gerçekleşti : Citibank 6-12 aylık dönemde fiyatların %0.1 oranında düşmesini bekliyor. Üstelik Citibank’ın önümüzdeki 3 aylık dönemde fiyat tahmini 1730$/ton seviyesinde açıklandı. Danske Bank; 2014 ve 2015 yılsonu fiyatlarını sırasıyla 1770$/t ve 1810$/t olarak tahmin ediyor. Dukascopy Q2,Q3 ve Q4 ortalama tahminlerini sırasıyla 1854$/t, 1879$/t ve 1918$/t olarak açıkladı. IMF, Q2 ve Q3 beklentisini 1695$/t ve 1705$/t olarak tahminledi. KBC; Q3,Q4 ve 2015-Q1 beklentisini sırasıyla 1740$/t, 1770$/t ve 1770$/t olarak açıkladı. TD Economics ise Alüminyum fiyatlarının 2014 yılı sonuna kadar yükseldikten sonra 2015-Q1’den itibaren azalacağını öngörüyor. www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Nikel / Çinko L ME Nikel stokları yükselmeye devam ediyor. Ancak fiyatlar artan stoğa rağmen gerilemedi. Bunun en önemli nedenleri olarak büyük üreticilerden Rusya üzerindeki yaptırımlar ve Endenozya’nın cevher ihracatına konulan yasaklar gösteriliyor. Dünyanın en büyük nikel üreticisi Norilsk, nikel fiyatlarının 2014 yılında toparlanmasını bekliyor. Gelecek dönem beklentileri ise şu şekilde gerçekleşti : Citibank 6-12 aylık dönemde fiyatların %22.1 gibi yüksek bir oranında artmasını bekliyor. Dukascopy Q2,Q3 ve Q4 ortalama tahminlerini sırasıyla 15200$/t, 15406$/t ve 15581$/t olarak açıkladı. IMF, Q2 ve Q3 beklentisini 14204$/t ve 15678$/t olarak tahminledi. KBC; Q3,Q4 ve 2015-Q1 beklentisini sırasıyla 14880$/t, 15250$/t ve 15600$/t olarak açıkladı. TD Economics ise Nikel fiyatlarının 2015-Q2 sonuna kadar yükseleceğini öngörüyor. Çinko Ş ubat ayında Çin’den gelen yüksek talep ile azaltan LME Çinko stokları Mart ayında yükselerek şubat başındaki seviyelere yaklaştı. Çinko’da düşen üretim ile birlikte talepte beklenen artışların fiyatları yukarı çekebileceği düşünülüyor. Gelecek dönem beklentileri ise şu şekilde gerçekleşti : Citibank fiyatların önümüzdeki 3 aylık dönemdeki yatay seyrinden sonra 6-12 aylık dönemde %6.3 oranında yükselmesini bekliyor. Danske Bank; 2014 ve 2015 yılsonu fiyatlarını sırasıyla 2010$/t ve 2090$/t olarak tahmin ediyor. Dukascopy Q2,Q3 ve Q4 ortalama tahminlerini sırasıyla 2036$/t, 2043$/t ve 2095$/t olarak açıkladı. 44 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.sat inalmadergisi.com Çinko - Kurşun Diğer Metaller Kağıt / Enerji Plastik - Kağıt Çinko Demir-Çelik üresel hurda piyasalarında fiyatların yükselme eğilimini sürdürmesi ve ABD’nin yurtiçi talebinin güçlenmesi ile birlikte Türkiye’nin hurda alım fiyatları da yükseldi. Bu yükseliş inşaat demiri üreticilerinin fiyat tekliflerinin de yükselmesine neden oldu. Global piyasalara baktığımızda IMF, demir cevheri için Q2 ve Q3 beklentisini 121.4$/t ve 111.8$/t olarak tahminledi. TD Economics Demir Cevheri fiyatlarını Q2, Q3, Q4, 2015-Q1 ve 2015-Q4 için sırasıyla 118$/t, 120$/t, 125$/t, 120$/t ve 110$/t olarak öngörüyor. Yurtiçi fiyatlarında Mart ayında sıcak rulo’da yatay bir hareket gözlenirken, soğuk ve galvanizli rulo da fiyatlarda az da olsa düşüşler görüldü. Hurda demir fiyatları ise Mart ayında ~%3 oranında artış gösterdi. CAEF Hammadde Endeksi ve EUROFER Avrupa Hurda Endeksi’nde şubat ayında düşüş görüldü. Mart ayından itibaren ise tahminler yukarı doğru oldu. küçük oranda görülürken, İtalya’da zam artış oranları alıcılardan gelen direnç ile düştü. Türkiye’de PVC talebinin genellikle zayıf olması ve ABD malı PVC ithalatı nedeniyle fiyatlarda düşüş beklentisi görülüyor. Aynı zamanda Çin’in Hindistan’a ihracatındaki azalma ile arz fazlalığı oluşabilir. PE ithal fiyatlarında artışlar görüldü. Ancak talebin halen yetersiz olduğu görülüyor. Çin’de de fiyatlar yükseldi ancak arz fazlası beklentisi fiyatları aşağıda indirebilir. Yurtiçinde ve global piyasalarda PS talebinin genellikle canlı olduğu ve bu sebeple fiyatlarda da artışlar olduğu açıklanıyor. ABS fiyatlarında USD kurunun düşmesi ile birlikte yurtiçinde fiyatlarda gevşemeler oldu ve talepte de artış görüldü. Global piyasalarda ise ABS fiyatlarında az da olsa artışlar var. PET ithalatındaki vergi ilavelerinin ve mevcut stok fazlalığı etkisiyle yurtiçi talep zayıf durumda. Global piyasalarda ise talepteki artışlar ve beklentiler PET fiyatlarının artmasına neden oldu. Plastik Kağıt IMF, Q2 ve Q3 beklentisini 2035$/t ve 2008$/t olarak tahminledi. KBC; Q3,Q4 ve 2015-Q1 beklentisini sırasıyla 2050$/t, 2090$/t ve 2100$/t olarak açıkladı. Kurşun gelen veriler diğer metallerde Çin’den olduğu gibi Kurşun fiyatlarının da yukarı hareketini engelledi. LME kurşun stokları ve fiyatları Mart ayında yatay bir seyir izledi. Gelecek dönem beklentileri ise şu şekilde gerçekleşti : Citibank 6-12 aylık dönemde fiyatların %11.7 oranında yükselmesini bekliyor. Önümüzdeki 3 aylık tahmininin ise yatay bir seyirde olduğu görülüyor. IMF, Q2 ve Q3 beklentisini 2108$/t ve 2053$/t olarak tahminledi. KBC; Q3,Q4 ve 2015-Q1 beklentisini sırasıyla 2210$/t, 2250$/t ve 2350$/t olarak açıkladı. Diğer Metaller M www.b u y ernet work.net art ayında diğer metallerde yatay bir seyir izlendi. Citibank 6-12 aylık dönemde Kalay fiyatlarının %5.8, Platin fiyatlarının %5.1 ve Paladyum fiyatlarının %8.8 oranında artacağını öngörüyor. Dukascopy de bunu destekliyor. IMF Q2 ve Q3 için Kalay ve Uranyum fiyatlarını sırasıyla 22821$/t, 23024$/t ve 35.5$/lb, 34.9$/lb olarak tahminledi. K P lastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) “Plastik Sektörü Ocak-Şubat Gerçekleşmeleri ve Yılsonuna İlişkin İlk Tahminler Raporu”nu yayınladı. Raporda, sektörün büyümesini sürdüreceği, ancak büyüme hızında düşüş görüldüğü vurgulandı. Rapora göre iç talebin %92’si yurt içi üreticiler tarafından karşılandı. Mart ayında Petkim fiyatlarında AYPE’de 15$, YYPE’de 10$ ve PP’de 20$’lık artışlar görüldü. Türkiye ve Global piyasalara baktığımızda : PP talebinin seçimden sonra beklentilerin altında olduğu açıklandı. Çin’de PP fiyatlarında artışlar K ağıt fiyatları Mart ayında yatay ve düşüş eğilimli bir seyir izledi. Kahverengi ve Beyaz kraft kağıtta sırayısla %1.19 ve %0.65 azalma görülürken; Testliner’da da ortalamada %1.98’lik bir azalış görüldü. Seçim sonrası ile birlikte Türkiye’de kağıt fiyatlarının stabil bir yapıya sahip olması bekleniyor. Mayıs ayı sonundaki gelişmelere göre Satınalma profesyonelleri Haziran ortasında Q2 anlaşmalarını yapabilirler. Yurtiçinde hammadde fiyatlarının az sayıda üreticiye bağlı olması ise sektörde fiyatların dalgalı olmasına neden oluyor. 45 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Enerji P iyasalardaki fiyat artış beklentisine rağmen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, enerji sektöründeki zam beklentilerine açıklık getirerek, “Elektrik fiyatlarında Nisan, Mayıs ve Haziran ayını kapsayan fiyatlarımızı açıkladık. Herhangi bir fiyat değişikliği söz konusu olmayacak. Elektrikte önümüzdeki üç ay içerisindeki hesaplarımızda, maliyetlerimiz bizi zorluyor olsa da, gerçekten artmış olsa da biz bunu müşterimize, vatandaşımıza, sanayicimize yansıtmayacağız. Bakalım; döviz fiyatlarındaki paritenin gevşemesini bekliyoruz, biraz daha geri çekilmesini bekliyoruz. Ham petrol rakamları günde yaklaşık 90, 91 milyon varil tüketiliyor dünyada. Tüketimde çok ciddi bir artış olmadı. Hatta biraz da düşüş oldu” şeklinde açıklama yaptı. Ukrayna enerji bakanı ise, Rusya’nın Ukrayna’ya sağladığı doğalgaz fiyatını iki katına yakın artırdığını , Rusya gazının Avrupa’ya ihracatı konusunda ciddi bir sevkiyat sorunu yaşanabileceğini ve Rusya ile anlaşmazsa sağlanamazsa vanalar kapanabileceğini ifade etti. Açıklamaların etkisiyle doğalgaz fiyatları 4,70 seviyesine yükselirken bir ay önceki ayın zirvelerini test etti. Rusya tedarikçi ile ilgili olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’nin doğalgazı yarısını Rusya’dan aldığına işaret ederek, “Putin’in Avrupa Birliği’nden (AB) Ukrayna ile ilgili sorunları aşma adına talepleri var. Ne olur bilmem. Tabii burada bizim, Rusya ile kurum ve devlet belleğimiz var. Bunlar bir yana bırakılamaz. Ayrıca Rusya’nın da Türkiye’de ciddi ticareti var. Bu nedenle ben doğalgazın kesilmeyeceği ve sıkıntının olmayacağı kanaatindeyim. Rusya tarafında sorun olduğu takdirde Türkiye’nin başka ülkelerden de doğalgaz tedarik edebileceğini” açıklamalarında bulundu. www.b u y ernet work.net Tarım/Gıda/Et Enerji - Benzin/Motorin Citibank global doğalgaz fiyatlarının 6-12 aylık dönemde %10.4 oranında artacağını öngörüyor. TD Economics ise Doğal Gaz fiyatlarının 2015-Q1’e kadar azalacağını öngörüyor. Benzin/Motorin D öviz kurları ve global piyasalardaki düşüşlere istinaden Dizel ve Benzin fiyatlarında aşağı yönlü hareket görülebilir. Diğer yandan akaryakıtta tavan fiyat uygulamasına geçilmesi ile birlikte pompa fiyatlarında düşüş görülecek. Umarız ki bu düşüşün döviz kurları ve global piyasalardaki fiyatlar sonucu olması gereken düşüşü engellemez. Tavan fiyat ile akaryakıtını iskontolu olan birçok firma ise pompa fiyatlarının düşmesine rağmen alım iskontolarının düşürülmesi nedeniyle aynı fiyattan alım yapmaya devam edecek. OPEC Mart ayı petrol üretiminin Angola ve Libya ‘daki arz düşüşü ile 117.000 varil/gün azaldığı açıkladı. Citibank petrol fiyatlarının önümüzdeki 3 aylık dönemde ~%6 düştükten sonra 1-2 puan toparlanarak 6-12 aylık dönemde ~%4.5 oranında düşüş göstereceğini öngörüyor. Danskebank’a göre fiyatlar 2014 yılı sonuna kadar azalma eğilimi gösterecek ve yıl sonunda 100$seviyelerinde olacak. Dukascopy Q2,Q3 ve Q4 ortalama tahminlerini sırasıyla 104$, 104$ ve 103$ olarak açıkladı. KBC; Q3,Q4 ve 2015-Q1 beklentisini sırasıyla 100$/t, 98$/t ve 95$/t olarak raporladı. TD Economics ise Petrol fiyatlarının 2015 yılı sonuna kadar dar bir aralıkta yatay seyredeceğini öngörüyor. Morgan Stanley, bu yıl için Brent ham petrol fiyat tahminini 105 dolar/varile çıkardı. Önceki tahmin 103 dolar/varildi. Tahminde artış olmasının nedeni olarak, yılın üçüncü çeyreği için Avrupa ham petrol görünümünün gelişen görünümü gösterildi. www.sat inalmadergisi.com İ TO geçinme indeksine göre Mart ayında fiyatı en fazla artan ürün %24,02 oranı ile muz oldu. Fiyatı en çok artan ikinci ürün %19,61 ile mandalina olurken, ayva %15,63 artış oranı ile üçüncü sırayı aldı. Yeşil soğan %19,73 oran ile mart ayında fiyatı en fazla azalış gösteren ürün oldu. Bunu %17,92 düşüşle bakla izledi. Fiyatı %3,99 oranında gerileyen kıvırcık salata ise üçüncü sırada yer aldı. Geçinme Endeksi’nde yer alan 242 ürünün 90’ının perakende fiyatı artarken, 17 ürünün fiyatı düştü, 135 ürünün fiyatı ise değişmedi. Grup bazında aylık değişimler şu şekilde görüldü : Ekmek/Tahıllar %2.85, Et/Balık/ Kümes Hayvanları %0.15, Yağlar Süt/ Süt Mamulleri %1.05, Yaş Kuru Sebze/ Meyve %4.69, Çeşitli/Hazır Yiyecekler %1.05, Tütün/Alkollü-Alkolsuz İçkiler %0.02 ve Dışarıda Yenen Yemek %0.00 Global piyasalarda, yılbaşından beri artışta olan kahve fiyatlarında ~%8’lik bir gerileme görüldü. Ancak bu gerilemenin geçici olduğu ve fiyatların tekrar yükseleceği öngörülüyor. Citibank’a göre 6-12 aylık periyotta Mısır, Soya ve Pamuk fiyatları sırasıyla %22.3, %32.1 ve %15.6 oranında düşecek. Citibank önceki tahminlerinde düşüş beklentisi gösterdiği Kakao fiyatlarının tahminini 6-12 aylık dönemde %11.3 artış yönünde revize etti. Dukascopy’ye göre Mısır, Kahve ve Soya fiyatları Q3 sonuna kadar yatay bir seyir izleyecek. IMF verileri de bunu destekliyor. Diğer yandan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Gıda Fiyatları Endeksi Mart ayında %2.23 artış gösterdi. Mart ayı endeksine ilişkin FAO’dan yapılan açıklamada ise fiyat artışlarına etki eden faktörler için, başta Kuzey Amerika olmak üzere yaşanan sert kış dönemine ve Ukrayna’yla ilgili gelişmelerden kaynaklanan jeopolitik gerginliğe dikkat çekildi. 46 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Tarım/Gıda/Et - Döviz Kurları / Altın ve Gümüş Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 5. Değerlendirme Raporu’nda yer alan öngörüye göre, kuraklığın artacağı Türkiye’de gıda fiyatları ciddi oranda yükselecek. Rapora göre Çukurova, Afyon-Kütahya bölgesi, Tekirdağ ve Orta Karadeniz’de kuraklıklar şimdiden hissedilmeye başlandı. Döviz Kurları / Altın ve Gümüş G oldman Sachs, kısa vadede TL’nin daha güçlü olacağı ancak orta-uzun vadede düşüş olasılığının güçlü olduğu ifade etti. TL’nin son dönemde yaşadığı yükselişle 2013 Mayıs ile 2014 Ocak ayları arasında yaşadığı yüzde 40’lık düşüşün önemli bir kısmını telefi ettiğini belirten Goldman Sachs, TL’nin reel olarak yüzde 5.5 değerli hale geldiğini vurguladı. TL’deki yükselişin kısa vadede sürebileceğini öngören Goldman bunun uzun vadede sürmeyeceğini belirtti. Uzun vadede küresel piyasaların dolar cinsi ürünlere yöneleceğini ve kısa vadeli faizlerin terse dönmesi sonucunda TL’de değer kaybının başlayacağı öngörüldü. Bu gelişmeler ışığında kurum 3 aylık USD kuru beklentisini 2.20 TL’den 2.15 TL’ye düşürdü. TCMB beklenti anketinde ise yıl sonu USD kuru tahmini 2.21TL’den 2.23TL’e yükseldi. Diğer yandan Avrupa Merkez Bankasının para politikasını genişleteceği beklentisi EUR kurunu düşürebilir. Pariteler ile ilgili beklentiler ise şu şekilde gerçekleşti : Citibank EUR/USD paritesini 12 aylık dönemde 1.38-1.40 aralığında; EUR/ YTL paritesini ise 2.30-2.40 aralığında seyredeceğini belirtiyor. Morgen Döviz Kurları / Altın ve Gümüş - Diğer Emtialar ve Haberler Stanley EUR/USD paritesi Q2, Q3, Q4 ve 2015-Q1 için sırasıyla 1.41, 1.37, 1.33 ve 1.27 olarak aynı dönemler için USD kurunu politik riskleri belirterek sırasıyla 2.30, 2.35, 2.30 ve 2.25 olarak açıkladı. ScotiaBank aynı dönemler için EUR/USD paritesinin 1.37, 1.33, 1.30 ve 1.28 olacağını, USD kurunun 2.28, 2.32, 2.53 ve 2.37 olacağını öngörüyor. Credit Suisse ise 12 aylık dönemde EUR/USD paritesini 1.32 olarak tahminledi . TD Economics ise EUR/USD paritesinin Q2, Q3, Q4, 2015-Q1 ve 2015-Q4 için sırasıyla 1.32, 1.26, 1.22, 1.22 ve 1.20 olarak ; aynı dönemler için EUR kurunu 3.15, 2.95, 2.87, 2.88 ve 2.82 olarak öngörüyor. Altın ve Gümüş fiyatları için gelecek dönem beklentilerine baktığımızda : Danske Bank altın fiyatlarını 2014 ve 2015 yıllarında düşeceğini tahmin ediyor. Citibank’a göre 6-12 aylık dönemde hem altın hem de gümüş fiyatları ~%5 oranında yükselecek. TD Economics de altın ve gümüş fiyatlarının 2015 yılı sonuna kadar yükseleceği görüşünde. Dukascopy fiyatların 2014 yılı boyunca yatay olacağını söylüyor. Credit Suisse ise altın fiyatlarının 2015 yılı dahil düşeceğini öngörüyor. Diğer Emtialar ve Haberler S unSirs tarafından izlenen verilere göre Şubat ayında fiyatı yükselen bazı emtialar : Nikel(Külçe) %9.10, Kloroform %8.76, Hidroklorik Asit %4.94, Stiren %4.84 ve fiyatı düşen bazı emtialar : Kok %11.77, Saf Benzen %8.90, Demir Cevheri %7.78, Bütadien Kauçuk %6.72, Aseton %6.28, Kükürt %5.99, Üre %5.46 şeklinde görüldü. www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Yurtiçi Fiyat ve Maliyet Endeksleri Yurtiçi Fiyat ve Maliyet Endeksleri Ü reticilerin ürün fiyat değişimlerini izleyerek tedarikçilerimizin maliyetlerinde fikir edinebileceğimiz fiyat ve maliyet endeksleri aşağıda verilmiştir : Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE), 2014 yılı Mart ayında bir önceki aya göre %0,74, bir önceki yılın Aralık ayına göre %5,52, bir önceki yılın aynı ayına göre %12,31 ve on iki aylık ortalamalara göre %6,95 artış gösterdi. Sanayinin dört sektörünün bir önceki aya göre değişimleri; madencilik ve taşocakçılığı sektöründe %0,10 düşüş, imalat sanayi sektöründe %1,03 artış, elektrik ve gaz sektöründe %1,69 düşüş ve su sektöründe %0,56 artış olarak gerçekleşti. Bir önceki aya göre endekslerin en fazla artış gösterdiği alt sektörler; deri ve ilgili ürünler (%3,06), diğer mamul eşyalar (%2,79), bilgisayarlar ile elektronik ve optik ürünler (%2,78) alt sektörleridir. Buna karşılık elektrik, gaz üretim ve dağıtımı (%-1,69), diğer madencilik ve taşocakçılığı ürünleri (%-1,40) ve kok ve rafine petrol ürünleri (%-1,09) bir ay önceye göre endekslerin en fazla gerilediği alt sektörler oldu. Diğer yandan Euro Bölgesi’nde üretici fiyatları düşüşünü sürdürdü. Avrupa Birliği istatistik ofisi Eurostat’ın açıkladığı verilere göre, Euro Bölgesi’nde üretici fiyatları Şubat ayında bir önceki aya göre %0,2 düştü. Gürkan HÜRYILMAZ CEO, Purchasing Turkey [email protected] 47 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 EMTİALAR www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMMUZ AĞUSTOS EYLÜL EKİM KASIM ARALIK OCAK 2014 ŞUBAT 2014 MART 2014 BAKIR 101,05 96,82 93,78 87,49 89,56 85,55 84,17 87,76 90,17 89,47 86,69 91,46 87,71 87,93 86,98 ALÜMİNYUM 99,04 93,62 89,87 88,20 89,56 83,78 82,73 84,79 86,12 87,56 81,18 84,28 79,46 79,03 79,99 NİKEL 105,45 95,61 94,92 87,23 83,99 79,40 77,88 78,94 79,54 83,30 76,84 80,17 78,62 79,31 83,27 ÇİNKO 102,49 98,97 89,63 88,84 90,18 87,83 85,91 89,96 89,91 92,26 88,91 99,93 94,18 95,11 100,38 KURŞUN 102,22 95,91 87,80 84,65 91,95 86,33 85,26 90,59 87,00 90,99 85,56 92,49 87,69 87,13 87,25 KALAY 103,08 96,65 95,07 85,42 85,52 81,13 81,70 87,19 96,08 94,44 93,16 92,61 90,04 90,60 94,99 ALTIN 99,58 94,62 95,30 87,59 83,87 73,95 79,19 82,83 79,44 79,32 73,60 71,45 74,13 74,93 79,94 GÜMÜŞ 103,76 93,78 86,95 79,11 73,11 62,97 64,59 76,58 70,23 71,91 63,98 63,17 62,55 64,37 69,52 MOTORİN 101,20 102,87 101,67 97,61 100,96 102,87 104,78 110,05 106,46 106,46 108,37 110,77 113,16 113,64 103,83 BENZİN(95) 104,09 104,09 101,94 98,06 101,51 101,51 104,30 106,45 103,01 103,01 105,16 106,45 109,03 109,25 107,53 GEMİ YAKITI 103,14 100,72 99,28 94,90 94,51 96,50 97,92 102,69 99,22 99,70 100,06 99,70 98,13 DOĞALGAZ-TR 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 ELEKTRİK 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 USD 98,61 101,40 101,90 100,93 106,42 108,45 108,94 114,36 113,18 112,96 114,20 122,28 127,44 124,91 121,01 EUR 101,49 99,67 98,49 100,23 104,48 106,52 108,78 114,35 115,72 115,20 116,76 126,30 129,76 129,75 125,88 EUR/USD 102,92 98,30 96,65 99,30 98,17 58,23 99,85 99,99 102,24 101,98 102,24 103,29 101,82 103,88 104,02 YURT İÇİ ÜFE 99,82 99,69 100,50 99,99 100,99 102,46 103,48 103,52 104,43 105,15 105,80 106,97 110,52 112,05 112,88 YURT DIŞI ÜFE 86,32 86,73 86,86 86,06 87,06 90,45 92,05 94,05 96,93 96,32 97,23 100,00 105,73 105,80 -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- 100,00 102,78 101,68 --- TÜFE 101,65 101,95 102,63 103,06 103,21 104,00 104,32 104,21 105,01 106,90 106,91 107,40 109,52 109,99 111,23 ASGARİ ÜCRET 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 104,37 104,37 104,37 104,37 104,37 104,37 109,43 109,43 109,43 HAM PETROL GLOBAL 106,47 100,13 105,94 101,85 99,87 106,79 117,41 124,28 110,75 103,11 101,13 103,99 105,94 114,06 108,55 DOĞALGAZ GLOBAL 97,60 103,53 118,23 129,19 118,38 106,41 100,21 108,64 106,68 104,48 115,83 127,52 143,97 133,97 126,16 KRAFT (KAHVE/BEYAZ) 99,57 99,07 98,89 99,58 99,91 100,30 100,33 99,85 99,90 98,98 98,67 99,96 97,51 96,17 95,65 TESTLİNER(2/3) 96,97 100,68 103,42 104,48 104,57 104,22 104,16 108,03 110,02 111,25 112,92 99,89 113,50 113,54 112,41 DÜZ YUVARLAK ÇELİK 101,55 98,45 100,78 100,00 100,78 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 PROFİL DEMİR 100,00 95,10 95,10 95,10 95,10 92,16 92,16 92,16 90,20 90,20 90,20 90,20 90,20 90,20 86,27 PİK 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 105,15 105,15 105,15 105,15 100,00 100,00 KÖŞEBENT 100,00 98,29 98,29 98,29 98,29 94,02 94,02 92,31 88,89 88,89 88,89 88,89 88,89 88,89 88,89 HURDA DEMİR 100,00 100,00 102,77 99,38 98,46 97,23 102,77 102,77 115,54 125,69 125,69 131,23 136,77 122,00 135,23 HRP SAC 103,99 102,40 100,00 99,33 96,00 96,00 101,20 99,60 95,59 95,59 96,79 96,79 95,20 95,20 95,20 DKP SAC 102,75 102,75 104,82 104,13 103,79 103,79 103,79 103,10 99,65 99,65 101,03 101,03 97,24 96,55 95,17 GALVANİZLİ SAC 110,33 110,33 105,81 105,16 102,59 102,59 110,97 107,74 101,93 104,52 103,23 103,23 101,93 101,93 100,33 DEMİR CEVHERİ 117,12 120,31 108,87 106,93 96,50 89,34 98,99 106,69 104,44 103,19 106,07 105,68 99,69 94,47 87,00 DÖKÜM PİKLERİ 98,58 95,01 98,09 96,12 98,02 102,74 105,48 109,68 113,77 110,37 111,34 112,97 122,86 120,33 120,12 KAUÇUK-SİNGAPUR 106,24 102,45 95,74 92,19 97,70 90,37 82,42 82,61 84,83 81,50 80,06 82,27 74,80 68,98 73,36 99,31 97,18 95,05 95,98 95,41 97,39 95,94 97,35 98,07 99,60 99,41 99,82 99,80 100,43 100,69 ABS 102,36 104,93 104,28 101,28 95,07 97,00 97,00 97,43 97,22 97,22 93,58 94,22 94,22 94,22 92,08 HIPS 103,77 106,13 101,36 97,50 96,36 96,82 97,73 97,95 97,73 97,73 95,91 96,59 96,59 96,59 92,05 PVC 100,63 101,05 100,21 96,25 98,34 100,83 100,83 102,30 99,79 99,79 99,79 99,79 99,79 99,79 99,79 PP 101,65 100,24 101,24 96,43 97,94 99,51 99,46 102,60 101,22 100,26 100,56 101,85 102,04 101,04 103,05 PE 100,66 97,32 96,49 93,87 93,96 95,21 95,34 99,28 96,75 95,85 97,01 98,33 98,84 97,39 97,53 PA 101,26 109,78 102,52 102,52 102,52 102,52 102,52 102,52 102,52 102,52 102,52 103,15 101,26 101,26 97,16 PAMUK 110,22 113,21 117,49 116,35 105,52 113,69 113,55 111,10 114,97 101,93 104,52 111,90 112,96 117,16 122,24 KAKAO 97,69 96,82 99,74 106,71 101,08 98,22 106,29 111,54 117,78 11840 123,81 117,80 130,26 128,82 130,48 KAHVE 102,29 104,53 100,78 99,87 94,08 88,79 88,68 86,70 82,24 75,46 81,22 80,69 95,74 123,22 113,25 ŞEKER 93,33 96,58 93,21 93,42 87,94 90,23 89,66 87,46 93,48 92,58 86,75 84,14 81,01 91,,21 87,51 SOYA 104,80 102,86 98,95 99,15 107,21 101,90 87,70 96,30 90,07 88,93 93,80 90,22 91,72 100,06 105,28 BUĞDAY 101,67 95,26 91,60 93,31 89,04 81,71 81,30 79,74 80,93 8247 81,90 77,55 72,31 79,48 83,43 MISIR 105,24 101,97 96,30 92,80 94,94 76,21 69,73 69,06 62,85 61,05 60,76 60,26 62,34 ÇİĞ SÜT 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 111,11 111,11 111,11 111,11 111,11 111,11 116,67 116,67 KIRMIZI ET -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- 100,00 101,42 104,37 105,90 BEYAZ ET -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- 100,00 103,99 106,03 106,43 100,00 125,11 125,11 118,59 118,59 91,54 77,67 86,04 84,19 87,40 88,99 88,99 84,98 91,72 91,72 MEYVE -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- 100,00 110,16 106,83 120,37 SEBZE -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- -- 100,00 102,47 91,42 107,91 99,58 99,45 100,49 101,44 100,38 99,12 97,04 95,66 95,30 96,62 96,22 96,24 94,90 97,35 99,53 TARIM ÜFE KERESTE-GLOBAL YEM (SÜT SIĞIR) FAO GIDA İNDEKSİ 97,68 67,50 93,78 72,58 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 48 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com S e r k a n B A B A T A Ş / İ t h a l a t İ h r a c a t L o j i s t i k O p e r a s y o n l a r Yö n e t i c i s i İHTİSAS GÜMRÜK UYGULAMASI VE TEKSTİL SEKTÖRÜ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ İhtisaslaşma kavramına gümrüksel açıdan baktığımızda; belirli bir eşyaya ilişkin, gümrük işlemlerinin konusunda tecrübeli ve uzmanlaşmış personele sahip gümrük idaresi tarafından, en kısa ve en etkin şekilde sağlanmasıdır. 1993 yılında gümrük genel tebliği ile yürürlüğe giren ihtisas gümrük uygulaması; belirli eşyaların, gümrük işlemlerinin yalnızca yetkili kılınan gümrük idaresinden yapılması olarak tanımlanmaktadır. Zaman içinde ihtisas gümrük sayıları artmıştır. Şu anda Ticaret ve Gümrük Bakanlığı’nca 19 adet ihtisas gümrük uygulaması, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca yürütülen 8 adet ihtisas gümrük uygulaması mevcuttur. Ülke genelinde tekstil ihtisas gümrük idaresi toplam 12 dir. Bunlardan 4 ü İstanbul’dadır. İhtisaslaşma kavramına gümrüksel açıdan baktığımızda; belirli bir eşyaya ilişkin, gümrük işlemlerinin konusunda tecrübeli ve uzmanlaşmış personele sahip gümrük idaresi tarafından, en kısa ve en etkin şekilde sağlanmasıdır. Bakanlıklarca belirlenmiş eşya, her gümrük idaresinde işlem görememektedir. Uygulamanın işleyiş yapısına baktığımızda, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülse de, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, canlı hayvan, hayvansal ürünler, bitki ve bitkisel ürünler ile gıda ürünlerinin ithalat ve ihracatında, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle, gümrük idareleri yetkilendirilir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yapılan bu uygulama, belirli ürünlerin ihtisas gümrüğü uygulamasına tabi tutulmamasından daha ziyade, bakanlığın taşra teşkilatı yapılanması baz alınarak, belirli gümrük idarelerinin yetkilendirilmesi şeklindedir. Bundan dolayı ihtisas gümrük uygulamaları, yalnızca Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen bir politikadır. İhtisas uygulamasında yer alan “ Belirli Eşya “ kavramına baktığımızda, bazı kriterler bu kavramı belirlemektedir. Eşyanın niteliği, menşei, çıkış ülkesi, ulusal ticari politikaları, uluslararası yükümlülükler ve eşyanın kaçakçılığa konu olma sıklığı gibi özellikler belirleyici kriterler olmaktadır. İhtisas gümrüklerinde, serbest dolaşıma giriş, dahilde ve hariçte işleme izni, ithalat ve ihracat işlemleri yapılmaktadır. İhtisas uygulamasının amacı; gümrük işlemlerini daha kısa zamanda yerine getirmek, ithal eşyasında zorunlu olan standartları korumak, düşük kıymet beyanlarının önüne geçmek, tüketiciyi ve halk sağlığını korumak, gümrük kontrollerini daha etkin ve düzenli hale getirmektir. Tekstil İhtisas Gümrüğü Uygulamasının Pozitif ve Negatif Etkileri; Uygulama bazında baktığımızda, uzak doğuda üretim yaptırıp, ithalat yoluyla bu ürünleri deponuza kadar ulaştırmada yer alan süreçler ve bu süreçlerin getirdiği maliyetler göz önünde bulundurulduğunda, ihtisas gümrüğünün bir takım dezavantajları bulunmaktadır. Şöyle ki; gemi ile Çin’den gelen bir konteynır hazır giyim eşyasını, ilk olarak mesela, Ambarlı Gümrük Müdürlüğü’nden giriş yaptırıyorsunuz. Giriş beyanı ile beyan edilen eşyanın niteliği, menşei gibi kriterlerden dolayı geldiği gümrükten ithal edemeyeceğiniz için öncelikle, eski ismi Halkalı Tekstil İhtisas Gümrüğü olan ve şimdi ki ismi ile Halkalı Gümrük Müdürlüğü’ne bağlı bir antrepoya bu hazır giyim eşyasını transit beyan ederek aktarmanız gerekmektedir. işte ek maliyetler bu süreçte başlamış oluyor. Teminatlı araçlarla ara taşıma yaptırarak (teminatlı araçlarla taşımanın mantığı, henüz ithalatı gerçekleşmemiş, ithalatçı firmanın gerekli yükümlülüklerini yerine getirmemiş, gümrük vergisi ve KDV si ödenmemiş ürünü yani hala gümrüğe ait ürünü, gümrük sahası dışına çıkarırken, riski nakliyecinin üzerine atmasıdır ), ihtisas gümrüğüne bağlı antrepoya geldikten sonra konteynırın boşaltılması, antrepo beyanı verilmesi ve malı çekene kadar oluşan ardiyeler, ek maliyetlerin bir parçasını oluşturuyor. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Ürün ithalat maliyetlerine baktığınızda, özellikle düşük tutarda bir mal alıyorsanız, mesela 50.000 USD altında, ürün birim fiyatına göre % 5 e varan maliyetler önünüze çıkabiliyor. İşin birde zaman kaybı noktası var, yani gemi geldiğinde özet beyan verildikten sonra, ilgili liman gümrüğünden ithalat yaptığınızda, maksimum 2 günde işleminiz biter ve malınızı çeker deponuza konteynır ile gönderebilirisiniz. İhtisas gümrüğü ile bu süre uzamaktadır. Limandan, ihtisas gümrüğüne aktarma süresi yaklaşık 2 gün sürmektedir. Eğer malınız kırmızı hatta düştü ise (kırmızı hat ürünlerin fiziki olarak muayenesi demektir.) konteynırdaki malın kontrolü, tartılması gerekiyorsa kantarda tartımı vs gibi işlemler sonrasında aktarma beyanı ile ihtisas gümrüğüne bağlı antrepoya aktarmak sonra ithalat işlemleri vs mal çekiminiz 7-10 gün sürebiliyor. Bu aktarma süreçlerindeki maliyetler ve sizin mağazanızda satışa yetişmesi gereken mallarınızın satış kaybı gibi maliyetler, rekabet gücünüzü azaltabilmektedir. Bu zaman kaybını yaşamamak adına, ürünün mağazada bulunması gereken zamanı göz önünde bulundurup, biraz erken yüklemeyi 49 yaptırırsanız ve buna bağlı olarak ithalatı gerçekleştirirseniz, deponuzda, mağazaya sevke hazır şeklinde malların beklemesi stok maliyetinizi artıracaktır. Kaldı ki; günümüzde just in time tedarik sisteminin çokça kullanıldığı ortamda, oluşan bu zaman kaybı , rekabet için önemli rol almaktadır. Öte yandan ihtisas gümrüğünün pozitif etkilerine baktığımızda, limanlardaki işlem hacminin artması, buna bağlı olarak dolaylı temsilcilerin ( gümrük müşavirliklerinin) iş alanlarının genişlemesi, ara taşıma yapan nakliyecilerin iş hacminin artmasıdır. ithal malın maliyetinin artmasın sonucu yerli üretimin artışının teşvik edilmesi, düşük kıymet beyanını engelleyerek haksız rekabetin önüne geçilmesi ve ayrıca hazinenin vergi gelirinin düşmesinin engellenmesidir. Negatif etkilere baktığımızda, yukarıdaki örnekteki gibi, taşıma maliyetlerinin artması sonucunda ürün maliyetinin artması ve bunun sonucunda ithal eşyasına daha fazla ödeme yapan tüketicinin refahı düşecektir. Kaldı ki ithale konu eşyanın hacmindeki azalmayı yerli üreticinin ikame edemediği durumunda, refah kaybına ayrıca www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com neden olacaktır. Avrupa Birliği Serbest Ticaretin önünde bir engel teşkil ettiği için ihtisas gümrük uygulamasına pek sıcak bakmamaktadır. Genel olarak baktığımızda; uzmanlaşma adına ihtisas gümrük idarelerinin, muhakkak ki faydası vardır. Ülke ekonomisi göz önünde bulundurulduğunda, belirli eşyanın kıymet belirlemesinde ve bu kıymet üzerinden vergilendirme yapılması ekonomik anlamda faydalı olacaktır. Öte yandan globalleşen tekstil hazır giyim pazarında, markasını tanıtmak isteyen ve uluslararası markalarla rekabet etmek isteyen yerli perakende markalarının, global oyuncu olmalarında önüne çıkan maliyet kalemlerinin çokluğu ve ayrıca zaman kaybına neden olacak bu tür uygulamaların varlığı, bu firmalarımızın hedeflerine ulaşmasında birer engel olarak karşılarına çıkmaktadır. Serkan BABATAŞ İthalat İhracat Lojistik Operasyonlar Yöneticisi Import-Export Operatıon Manager Penti Çorap Sanayi Ve Tic A.ş. Penti Giyim Tic A.ş. [email protected] 50 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Eda EKİNCİOĞLU Alışverİşçİnİn Psİkolojİsİ… Kimi zaman neyi, nasıl ve neden öyle yaptığımızı bilemeyebiliriz; ama davranışı ortaya koyarken bu mekanizmalar tüm çıplaklığıyla ortaya çıkar. Gücün üreticiden perakendeciye geçtiği ve her geçen gün bu gücün yükseldiği bir yüzyıldayız. Artık bir satış ağına sahip olmak yani tüketiciyle buluşma yeteneğine sahip olmak üretim tesislerine sahip olmaktan daha değerli. Perakende sektörü hem büyüyor hem şekil değiştiriyor. “Tüketici” kadar önemli bir başka kavram girdi hayatımıza: “Alışverişçi!” Bugün “shopper marketing” (alışverişçi pazarlaması) adıyla yeni bir kavramdan daha sık söz eder olduysak bu kesinlikle yaşadığımız perakende patlamasına bağlı bir gelişmedir. Tüketici davranışları eskiden sadece reklamlarla belirlenebiliyordu. Artık bu yetersiz kalıyor. Reklam kampanyalarının marka algısı ve satın alma eğilimi yarattığı bir gerçek fakat tek başına reklam yetmiyor. Ürünü alacak olan kişiyi de işin içine dahil etmek markaya olan ilgisini arttırmak için daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Nereden nasıl başlamalıyız? Alışveriş ortamı ve bütün alışveriş süreci müşterinin ihtiyacına ve onun değişik ruh hallerine göre tasarlanmalıdır. Bazı mağazalar vardır ki inanılmaz çekiçi gelirler. İnsan orada her ürüne dokunmak, daha çok zaman geçirmek ister. Bu mağazaların ürünleri sergileyiş biçimleri, satış temsilcilerinin davranışları ve yarattıkları atmosfer ile bizi büyüler. Hiç aklında olmayan şeyleri satın aldırır böyle yerler insana. Sizin de böyle mağazalarınız var mı? Her seferinde “Ne güzel yer burası!” dediğiniz, kendinizi iyi hissettiğiniz… mutlaka almak için kendinize uygun birşeyler aradığınız… Sektörün içinde olan biz, bir çok mağaza ve süpermarketi ister istemez hem alışverişçi hem de perakendeci gözüyle inceliyoruz. Perakendecilik sadece bir verimlilik ya da dekorasyon işi değil, müşteri ihtiyacına odaklanmayı gerektiren ama aynı zamanda estetik ve eğlenceli bir deneyim yaşatmayı amaçlayan bir iş olarak ele alınmalıdır. Perakendecilerin çoğu hitap ettiği alışverişçi anlayışına göre değil, kendi anlayışına göre tasarım yapıyor. Ürünlerini fabrika kodları (kendi stok kodları) ile sergiliyor, müşterinin algılayışının kendisininkinden farklı olacağını düşünmüyor. Mağazalarda müşteri adı altındaki insanların ne yaptıkları perakendenin öncelikli ilgi alanıdır. Bu insanlar hangi bölümlere gidiyor, hangi yolları kullanarak aradıklarına ulaşıyorlar, neleri görebiliyor, neleri kaçırıyorlar, karşılarına çıkan uyarıcılara nasıl tepki veriyorlar, sergideki ürünlerle nasıl ilişki kuruyorlar, ödeme öncesi nasıl davranıyorlar… gibi soruların cevaplarını perakendecinin bilmesi gerekmektedir. Paco Underhill’ın yıllar önce yazdığı “İnsanlar neden alışveriş yapar?” kitabının bugün daha fazla değer kazandığı fikrindeyim. Hepimiz alışverişlerimizi “görme, hissetme, deneme, satın alma” prensibine bağlı kalarak yaparız. İnsanlar dokunmayı, keşfetmeyi severler. Mağazaların iç düzenlemeleri, vitrinleri, satış destekleri, ürün teşhir ve sunumlarının önemini büyüktür. Paco Underhill “Eğer mağazalara sadece bir şey satın almaya ihtiyacımız olduğunda gitseydik ve yalnızca planladığımız şeyi alsaydık ekonomi çökerdi!’’ der. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 İnsanlar alışveriş yaparken nasıl bir ruh haline girerler, Alışveriş noktasına gelenlerin hepsi klasik anlamda müşteri midirler? Hangileri alışverişçi (shopper), hangileri tüketici, hangileri sürekli kullanıcıdır? yanlarında arkadaşları ya da eşleri, yakınları olduğunda nasıl davranırlar? Amaç vitrin gezmek mi, alışveriş yapmak mı? Bunlar, “alışveriş biliminin” cevap aradığı sorulardan sadece bazılarıdır. Bazı cevapları yakalayan şirketler başarılı adımlarla ilerlemekteler. Mağazalardaki en önemli satış destek unsuru , mağaza çalışanları ve görsel düzenlemelerin ya da yayınlanan müziklerin yanı sıra afiş, reklam panoları vs gibi alıcıların dikkatini çeken objelerdir. Bunların doğru zamanda doğru yerde sergilenmesi işin en can alıcı kısmını oluşturmaktadır. İnsanların büyük bir çoğunluğu sağ ellerini kullandıklarından (ve soldan sağa doğru yazdıklarından) bir mağazaya girdiklerinde sağa doğru yönelirler. Bu nedenle bir mağazada ürünlerin sergilenmesi bu alışkanlığa göre yapılır. Mağazanın koridorları ve yer döşemelerindeki işaretler alışveriş davranışını yönlendirir, mağazanın içindeki aynaların önünden geçenler yavaşlayıp kendilerine bakarlar; aynanın yanındaki ürünlerin fark edilmesi kolaylaşır. Pazarlama Yönetimi eğitimlerinden de bildiğimiz gibi, insanlar bir ürüne dokundukları zaman onu sahiplenmeye başlarlar yani Ürünler onlara kolayca dokunulacak şekilde sergilenirse satış artar. Perakende sektörü, mağazalarda müşterinin ürünü hissetmesi, denemeye davet etmesi üzerine kuruludur. Süpermarketlerde daha pahalı ürünlerin göz hizasına, ucuz ürünlerin daha aşağıdaki raflara yerleştirilmesi tesadüf değildir. Temel ihtiyaç ürünleri marketin en arkasındadır, ellerinde bir listeyle 51 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com alışveriş yapan insanlar bile oraya ulaşana kadar en uzun yolu kat ederek diğer bölümlerin de mutlaka önünden geçerler. Giyim mağazalarında soyunma kabinlerinin en dipte yer almasının da sebebi budur. Market sepetlerinin ve alışveriş arabalarının ebatlarının büyük olması bir algı yanılgısı yaratarak sepetin çoğunun boş kaldığı, ’’az alışveriş yapıldığı’’ ve “daha fazla alışveriş yapabileceği’’ yanılsamasını yaşatır. Bazı tekliflere, promosyonlara ya da indirim dönemlerine süre koymak (son 1 gün) ve geri sayımın altını çizmek, hepimizde ’’fırsat kaçmasın’’ hissini yaratır ve satın alma kararımızı hızlandırır. Paco Underhill’in gözlemlerinden hareketle özellikle marketlerde satın almaya taze ve sağlıklı olandan başlamak, sonrasında abur cubura yöneldiklerinde insanların kendilerini daha az suçlu hissetmelerini sağlar. Bu nedenle sebze ve meyve reyonları marketlerin girişinde yer alır. Kimi zaman neyi, nasıl ve neden öyle yaptığımızı bilemeyebiliriz; ama davranışı ortaya koyarken bu mekanizmalar tüm çıplaklığıyla ortaya çıkar. Perakende alanında yapılan gözlemler müşterilerin kendilerinin bile farkında olmadığı davranışlarını açıklamakta işe yarar. perakendeyi yöneten, perakendeye ürün satan her yöneticinin mutlaka gözlem yapması gerekir. Çalışanların ve müşterilerin hayatlarını kolaylaştıran onların daha güvenli, daha konforlu, daha estetik ve daha anlamlı bir alışveriş yapmalarını sağlayan ortamlar yaratmak, perakendeciliğin üstlenmesi gereken bir sorumluluktur. Paco Underhill’in söylediği gibi “Sorumluluk ve karlılık birbirinden kopmaz şekilde birbirlerine kenetlidir. Birincisinde her açıdan özenliyseniz ikincisini de sağlama alırsınız. Eda Ekincioglu Perakende Tedarik Zinciri Mdr. [email protected] 52 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Suat SARAÇOĞLU West Marine Türkiye / [email protected] Tersanecilik sektöründe yaklaşık 700 yıllık bir geçmişe sahip olan ülkemiz gemi ve yat inşasında dünyada belli başlı aktörlerden biri olmak yolunda hızla ilerlemektedir. Denizcilik sektöründeki gelişmelerin ekonomik anlamdaki ülkemize katkıları bu sektörün daha fazla gelişmesinin sağlanmasının önemini ortaya koymaktadır. Ülkemizdeki tersanelerde askeri gemiler, yük gemileri, tankerler, kargo gemileri, mega yatlar başta olmak üzere çok çeşitli ölçekte gemi, tekne ve yat türleri inşa edilmektedir. Gemi ve yat sektörü, ulaştırma lojistik taşımacılık ve turizm sektörüne, katkıda bulunurken, ülkemizin istihdam oranının ve döviz miktarlarının artmasına destek sağlamakta, aynı zamanda gemi ve yat inşasında kullanılan binlerce malzeme ile sektöre ait yan sanayiye de katma değer sağlamaktadır. Sektörde, küresel anlamda rekabet edebilecek seviyede tesislere, teknolojiye ve işgücüne sahip olmak önem arz etmektedir. Günümüzde gemi inşa sektöründe özellikle sektörün önemli oyuncularından Çin’in pazar payını gittikçe artmakta, Güney Kore’nin pazar payı aynı şekilde devam etmekte ve Japonya’nın pazar payı ise gittikçe azalmaktadır. Bölgesel açıdan incelendiğinde Türkiye’nin, Avrupa Birliği ülkelerinde mevcut gemi inşa sektörüyle rekabet ederek büyüme hedeflerine ulaşılabilmesi için, devletin bu sektöre olan desteğinin artarak devam ettirmesi oldukça önem kazanmaktadır. Ülkemizde denizcilik sektöründe ticari maksatlı gemilere ilişkin bir takım düzenlemeler yapılmış olmasına rağmen ticari olmayan nitelikteki GEMİ İNŞA SEKTÖRÜNDE REKABET İÇİN TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ denizcilik faaliyetleri hakkında yapılmış düzenlemelerin yeterli olmadığı görülmektedir. Özellikle amatör denizcilik ve yatçılık gibi faaliyetlere ilişkin yapılacak yeni düzenlemelerin yat ve tekne imalatında dünyada çok üst seviyelere çıkabilecek potansiyele sahip ülkemize getireceği avantajlar ortadadır. Ülkemizde gemi inşa sektöründe bulunan işletmeler, gelişen teknoloji, ulaşım ve iletişim sayesinde artık sadece kendi ülkeleri, yaşadıkları coğrafyaları için değil, tüm dünya için üretim yapar bir hale gelmişlerdir. Gemi inşa sektöründeki gelişmelerin mutlaka günümüz modern yönetim anlayışı ile takibi ve kontrolü gereklidir. Teknik ve teknolojik gelişmelerin yanı sıra yönetim anlayışındaki değişmeler de sektörü etkilemektedir. Üretimi yapan müşteri odaklı tersaneler, müşteri isteklerine özel siparişlere önem vererek dünya çapında aranılan üretim işletmeleri haline gelmektedirler..Bu işlemleri yaparken işletmelerinde tedarik zincirlerini etkin bir şekilde oluşturarak, malzeme tedarikinden başlayıp üretim, müşteri ilişkileri ve satış sonrası hizmet ile ilgili konularda gerekli hassasiyetleri çalışmalarına yansıtmalıdırlar. Artık tedarik zinciri müşteri ilişkileri yönetimi CRM, müşteri hizmet yönetimi CSM, talep yönetimi (Demand Management), sipariş işleme (Order Fullfilment), üretim akış ( Manufacturing Flow), satın alma (Procurement), ürün geliştirme (Product Develepmont), iadeler (Return) sıralaması ile 8 adımda yönetilen bir süreç haline gelmiştir. Gemi inşa sektöründe dünya çapında rekabet edebilmek maksadıyla tersaneler bünyelerinde oluşturdukları tedarik zinciri yönetimi organizasyonu sayesinde stoklar ve yarı mamul stokları azalmakta, üretim süreçleri daha belirgin ve hızlı bir şekilde ilerlemekte onarım çevrim zamanlarında ilerlemeler sağlanmaktadır Gemi inşa sektöründe tersanelerde yapılan üretim, ağır sanayinin birçok öğesini bünyesinde bulundurduğu için mühendislik açıdan oldukça karmaşık yapılardan meydana gelmiştir. Gemi inşa sanayi; demir çelik sanayi, makine imalat sanayi, elektrik-elektronik sanayi, boya sanayi ve lastik-plastik sanayi, ahşap sanayi gibi pek çok sanayi kollarınca beslenmektedir.Gemi inşa sektörü mühendislik uygulamalarının üst düzey teknolojilerin kullanıldığı, bir organizasyon olduğu için, böyle kompleks bir organizasyonunun dünyadaki tersaneler ile rekabet etmek için bünyesinde oluşturduğu tedarik zinciri yönetiminin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Dünya ticaretinin yaklaşık % 90 ‘ nın deniz yolu ile yapıldığı düşünüldüğünde üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde deniz ve denizciliğe verilen önem ile birlikte, gemi inşasında bünyesinde etkin tedarik zinciri yönetimi uygulayan üretim tesisleri ülke ekonomisinin gelişmesine katkı sağlayarak ülkemizin hak ettiği ekonomik konuma daha çabuk ilerlemesini sağlayacaktır. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 53 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com A r i f Y I L D I R I M / Te d a r i k Z i n c i r i D i r e k t ö r ü , K A R A C A Tedarİk zİncİrİnİz yalın mı? Bu soruya cevap vermeden önce gelin isterseniz önce tedarik zincirinin daha sonra da yalın tedarik zincirinin tanımını yapalım. Literatürde onlarca tedarik zinciri tanımı bulabiliriz. Yıllar içinde tedarik zinciri tanımı, yönetim sistemlerindeki evrimle birlikte hep yeniden yapıldı. Sanayi devrimi yıllarında Taylor’un ortaya attığı Bilimsel Yönetim Sistemi, işin anlamlı parçalara bölünmesini ve işin her bir parçasının, o parçayı yapmakta uzmanlaşmış kişi/ler tarafından yapılmasını söylüyordu. O dönemin innavasyonu buydu ve bu fonksiyonel yönetim sistemini benimseyen işletmeler rekabet avantajı kazanmışlardı. Daha sonraları süreç yönetimi sistemi, ayrı ama aynı akışın bir elemanı olan fonksiyonların bütünleşik yönetilmesi yaklaşımını getirdi. Esasen tedarik zinciri yönetimi tanımı da kaynaklara ilk kez bu zamanlarda girmiştir. Dr. Mohanty ve Dr.Deshmukh tedarik zincirini bir çevrim olarak tanımladıktan sonra çevrimi şöyle ifade ediyorlar: • Müşteri ile başlar, müşteri ile biter, • Çevrim boyunca, malzeme, bitmiş ürün, bilgi ve işlemler akar, • İşe, devamlı ve kesiksiz bir süreç olarak bakmayı gerektirir. Yalın tedarik zinciri, değer katmayan –ya da başka bir ifadeyle israflardan – arınmış, sadece değeri tasarlayıp, üreten ve müşterisine taşıyan bütünleşik aktivitelerden müteşekkil işlerin ağıdır. Dikkat edersiniz tedarik zincirini, bir zincir olarak değil, son yıllarda bir çok profesyonelin ve akademisyenin hemfikir olduğu üzere “ağ” olarak tanımlıyoruz. Zira artık günümüzde Tedarik Zinciri Yönetimi, bir çok ayrı ayrı tedarik zincirinin birbirlerine eklemlendiği kompleks tedarik zinciri- “ağ”ı- üzerinden yapılıyor. Sadece kendi tedarik zincirimizi yönettiğimiz konforlu alandan çıkıp, tedarikçilerimizin ve müşterilerimizin tedarik zincirlerini de yönettiğimiz büyük resme bakıyoruz artık. Bu büyük resimden, çıkarma sanatı (art of subtraction) ile israfların ayıklanması bizi yalın tedarik zincirine götürecektir. Peki, nereden başlayacağız? Bu sorunun cevabını yaptığımız Yalın Tedarik Zinciri tanımında bulabiliriz. Nihai amacımızın, müşterinin talep ettiği ürünü, talep ettiği zamanda ve yerde müşteriye sağlamak olduğunu düşünürsek; doğal olarak başlayacağımız nokta da, müşterinin neyi, ne zaman ve nerede talep ettiğini anlamak olacaktır. Müşterinin neyi ve ne kadar talep ettiği sorusunun cevabını bulmak için Tedarik Zinciri Yönetiminin, ürün ve tasarım yönetimi, müşteri ilişkileri ve talep planlama kasını kullanacağız. Fakat bu tek başına yetmez. İyi bir fikri ve büyük bir pazarı olan sayısız girişim, doğru bir Tedarik Zinciri Yönetimi olmadığı için başarısız olmuştur. Ürününüz ister nish bir ürün, isterse bir ticari mal veya eşya olsun, bugünün dünyasında rekabette var olabilmek için doğru bir tedarik yönetimi stratejisine ve bu stratejiyi, operasyon planına dönüştürecek zekalara ve operasyon planını uygulayacak yöneticilere ihtiyaç vardır. Marshall Fisher, Harward Business Review de yayınlanan ünlü makalesinde, Tedarik Zinciri stratejisinin belirlemede ilk adımın, talebin doğasını anlamak olduğunu söylüyor. Ürün yaşam çevrimi, talebin tahmin edilebilirliği, ürün çeşitliliği, tedarik süresi ve siparişi zamanında karşılama metriği için rekabet standartları gibi daha bir çok parametrenin stratejiyi belirlemede önemli unsurlar olduğunu söyledikten sonra ürünün fonksiyonel veya yenilikçi olmasına göre Tedarik Zinciri stratejisinin belirlenmesi gerektiğinin altını çiziyor. Bu ayrımı yaptıktan sonra iki tür tedarik zinciri stratejisi tanımlıyor; fonksiyonel ürünler için efektif, yenilikçi ürünler için ise esnek –talebe hızlı cevap verebilen tedarik zinciri. Bu yazımızda bunun detaylarına girmeyeceğiz. Tedarik zinciri stratejisini belirleme, tek başına ayrı bir makale –belki bir kitap konusu. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Doğru tedarik zinciri stratejisi belirlendikten sonra yalın tedarik zincirimizin operasyonel seviyede tasarımına başlayabiliriz. Amacımız tüm zincir boyunca israfları yok edecek operasyonel planlar oluşturmak. Hemen hemen tüm tedarik zincirlerindeki en büyük israfı genellikle stoklar oluşturur. Hammadde, yarımamul veya bitmiş ürün stokları. Stok(lama) maliyetlerini sadece ihtiyaçtan fazla tutulan stoklar (stoklama maliyetleri) değil, aynı zamanda ihtiyaç kadar tutulmayan stoklardan kaynaklanan yoka satışlar (stock-out) oluşturur. Esasen etkin envanter yönetimi, stoklama 54 maliyetlerini minimize eden optimizasyonu yapmaktır. Bu, yoka satışların maliyeti ile stoklama maliyetlerinin toplamını oluşturan fonksiyonun minimize edilmesi ile başarılır. Talep miktarı kadar üretim/tedarikin yapıldığı bir senaryoda; yoka satış riskini, talep miktarındaki ve/veya temin süresindeki dalgalanmalar yaratır. Envanter yöneticileri, bu riskten korunmak için emniyet stokları tutarlar. Emniyet stokunun seviyesini belirlerken, arzu edilen servis seviyesine göre talep miktarındaki ve tedarik süresindeki standart sapma dikkate alınır. Servis seviyesi, yoka satış yapmamanın istatistiksel yüzdesini ifade eder. Örneğin, %95 servis seviyesine göre belirlenen emniyet stokunda yoka satışların ihtimali sadece %5’tir. Grafikte göreceğiniz üzere, emniyet stoku ile servis seviyesi arasında azalan verim ilişkisi vardır. Servis seviyesini artırmak, yükselerek artan bir şekilde daha çok stok ilavesi gerektirir. Bundan anlaşılacağı üzere yoka satışları minimize ederek stok maliyetlerimizin bir ayağında tasarruf sağlarken diğer ayağında stokta tutma maliyetlerimizi www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com artırıyoruz. Tekrar hatırlarsak, problemin kaynağında talepteki ve temin süresindeki dalgalanmalar yatıyor ve bizim amacımız kök nedeni ortadan kaldırmak. Dalgalanmalar tamamen ortadan kaldırmak gerçekçi olmamakla birlikte talepteki dalgalanmaları müşterilerimizi sürekli ve etkin bir sistemle dinleyerek (VOC) önceden daha sağlıklı öngörmeyi hedefleyebiliriz. Benzer şekilde tedarikçilerimizin etkin yönetimi ile temin sürelerindeki dalgalanmaları minimize etmek mümkündür. Tedarik zincirinin mükemmelleştirilmesi, diğer operasyonel mükemmellik çalışmaları gibi bir yolculuktur ve varacağınız her zirve, diğer zirveye yolculuğunuzun başlangıç noktası olacaktır. ARİF YILDIRIM Tedarik Zinciri Direktörü KARACA TİC. ve SAN. A.Ş. [email protected] SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 55 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com MÜŞTERİLERİN KARGO ŞİKAYETLERİ H a l i t K AYA Satış Sorumlusu, Sürat Lojistik Kata Teslimat Hepimiz karşılaşmış veya sitem etmişizdir. Adımıza gelen bir kargo neden bulunduğumuz kata kadar teslim edilmez diye? Daha sonra geçmişizdir PC başına, girmişizdir bize kargo getiren firmanın internet sitesine yazmışızdır şikâyetimizi… Peki; bir kargo şirketinin, bir alıcının kargosunu, kata kadar teslim etme mecburiyeti var mıdır? Bu yazımda bu konu hakkında detaylı bilgi vermek istiyorum. Kargo şirketlerinin amacı kendisine verilen ürünü, alıcısına hızlı, zamanında ve sağlam bir şekilde teslim etmektir. Kargo sektöründe alım iki şekilde olur; Adresten Alım (AA) Şubeden Alım (ŞA). Teslimde iki şekilde olur; Adrese Teslim (AT),Şubede Teslim (ŞT).Bu şekli ile ürün sevk eden kargo şirketlerinde fiyat; AA veya ŞA olursa farklı, AT veya ŞT olursa farklıdır. Fiyatı belirleyen ana unsur; zaman, emek ve maliyet unsurudur. Hiç bir kargo şirketi ek ücret almadan kata teslimat yapmaz. Yani kargoyu gönderen kişi, kargonun,”alıcısına kata kadar teslim edilmesini istiyorum” demediği müddetçe kargo adrese teslim edilir, kata teslimi yapılmaz. Alıcı, aşağıya iner kargosunu bulunduğu evin giriş kapısının önünden teslim alır. Tüm kargo şirketlerinin dağıtım yaptığı alanda yaya kuryesi ve araç kuryesi vardır. Aracında bir çok farklı adresin (bu rakam 100 ile 500 farklı nokta olabilir) teslimatı bulunan kurye, her gittiği yerde kata teslimat yaparsa, aracında teslimat için bekleyen kargoların büyük bir çoğunluğunun teslimatını sağlayamayacaktır. Bu durumda kargoların devir kalmasına yani geç teslim edilmesine sebebiyet verecektir. Bazı alıcılar internet üzerinden birden fazla kişinin ancak kaldırabileceği; Çamaşır makinesi, fırın, mobilya vb. ürünler satın almakta ve bu ürünlerin kapılarına kadar teslim edilmesini istemektedirler. Tek başına kargo teslimatı yapan bir kuryenin bu tip ürünleri kata teslimat yapması imkânsızdır. Bu gibi ürünleri sevk eden firmalar kargo şirketleri ile anlaşma yaparken “Hamaliye Bedeli”adı altında sözleşmelerine bir madde ekleterek, bu tip ürünlerin kata teslimatı sağlamaktadırlar. Bu işlem faturalandırılırken; Kargo Ücreti + Hamaliye Ücreti olarak, ya ürünü gönderen firma ya da alıcı tarafından ödemesi yapılır. Kata teslimatlı durumlarda, ürünü teslim edecek kargo şirketinin şubesi,şube dağıtım rutunu buna göre organize ederek ürünün teslimatını ek personel ile sağlayacaktır. Ağırlığı hafif; dosya, küçük paket gibi ürünlerde kargo şirketlerinin kata teslim mecburiyeti yoktur. Ancak teslim eden kurye inisiyatif kullanırsa bu teslimat sağlanabilir. Bazen, kargo gönderen kişi, kargo alıcısının yaşlı, hasta, hamile vb. durumları olduğunu izah ederek kargonun kata teslimatını isteyebilir. Bu durumda yine inisiyatif kullanarak kargonun kata teslimi sağlanmaktadır. Kısaca anlatmaya çalıştığım gibi kata teslimler ancak ek ücret karşılığında kargo gönderen müşterinin beyanı doğrultusunda yapılmaktadır. Bunun dışında, kargo şirketlerinin kata teslimat yapma mecburiyeti yoktur. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 56 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Erdoğan ERGÜL / Lojistik Müdürü, ÜLKER GIDA SEKTÖRÜNDE TEDARİK ZİNCİRİ SÜREÇLERİ HAKKINDA TESPİTLEr Bugün dünya nüfusu 7,2 milyar sınırını zorlarken , bundan sadece 40 yıl önce bunun yarısı yani 3,6 milyar olduğunu biliyor muydunuz ? Peki önümüzdeki 10 yılda 1800 ve 1900 yılları arasındaki yüzyıllık süreden daha fazla artış olacağını. Grafiğin gidişatına bakınca gelecekte gıdanın tedarik edilebilmesinin ne kadar önemli olduğunu anlayabiliyoruz. Artan nüfusa karşın dünyada ekilebilir alanların sayısı giderek azalıyor. Temiz ve sulamaya uygun nitelikte su kaynakları yok oluyor. Küresel ısınma kaynaklı verim düşüyor , verimli topraklar çölleşen arazilere dönüyor. Teknoloji sayesinde mevcut alanlardan daha fazla verim alabilmek için yapılan çalışmalar bir noktada yetersiz kalmaya başladı bile. Gıda sektörü tüm bu belirsizlikler ve riskler arasında her gün 7,2 milyar insanın günde 3 kere yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamaya çalışmaktadır. Sektörün 3 temel girdisi vardır . Bunlar kaynağına göre ; 1. Bitkisel kaynaklı ürünler (Mısır ,pirinç , buğday vs.) 2. Hayvansal kaynaklı ürünler (Et ,süt , yumurta vs.) 3. Doğadan elde edilen kimyasallar ( Tuz , minaraller vs) World population growth 500BC – 2025 Kaynak : BBC.CO.UK Hayvansal ve bitkisel ürünler yenilenebilir girdilerdir. Doğadan elde edilen girdiler ise doğada hazır bulunurlar ama saflaştırıp kullanılır hale getirmek maliyetlidir. Raf ömürlerine göre sınıfladığımızda ise 3 sınıf girdi bulunur ; 1. Raf ömürleri kısa olan girdiler (Hayvansal ürünler – 0 ile 6 ay arası) 2. Raf ömrü orta olan girdiler (Bitkisel ürünler – 0 ile 3 yıl arası) 3. Raf ömrü uzun olan girdiler (doğadan gelen kimyasallar) Sektöre Genel Bakış Gıda sektörü insan oğlunun dünyaya ilk ayak basması ile başlamıştır dersek yanlış olmaz. Biliyorsunuz bilinen ilk ticaret şekli avcılık ve toplayıcılık ile elde edilen gıdaların değiş tokuşu ile başlamıştır. Raf ömrü kısa olan gıdaları hemen tüketme zorunluluğu ,gıdaların elde edildiği bölgelerde yöresel olarak tüketilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu tüketim alışkanlıkları dediğimiz kültürü oluşturmuştur. Endüstri devrimi ile ulaşımın kolaylaşması , soğutma, saklama , kurutma teknolojilerinin gelişmesi gıdaların daha uzun mesafelere ulaştırılmasını sağlamış , değiş tokuş yerini ticarete bırakmıştır. Uzak mesafelere giden gıdaların nefasetini tekrar kontrol etme ihtiyacı doğmuş , kalite sistemleri kurulmaya başlamıştır. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Uluslar arası ticaretin , özellikle deniz ticaretinin gelişmesi ile artık kıtalar arası gıda ticareti başlamış , gıda ürünleri borsalarda işlem gören emtialar arasına girmiştir. Dünyanın gıda üretmeyen ülkesi yoktur. En kurak kıta Afrika’da bile yetişen endüstriyel ürünler vardır. Bu ürünlerin hangilerinin uluslar arası pazara gideceği , hangilerinin yerel tüketileceği fiyatlarla alakalı bir konudur. Bugün Afrika’da gıda sorunu olmasına karşın ,Afrika’da üretilen susamlar dünyanın dört bir yanına gönderilmektedir. Çünkü uluslar arası pazarda oluşan susam fiyatı , susamın Afrika’daki değerinden daha fazladır. Arjantin’de yetişen mısır bütün kıtalara gönderilmektedir , çünkü piyasalarda değer gören bir emtiadır. Bunlar gibi buğday ,pirinç ,şeker kamışı , bitkisel yağlar , soya gibi ürünler tüm dünyada ticareti yapılan gıdalardır. Gıda maddelerinin emtia haline gelmesinin bir takım olumsuz etkileri olmuştur. Uluslararası çalışan firmalar zaman zaman stoklara müdahale ederek fiyatların inmesini veya çıkmasını sağlayabilmektedirler. Bunun sonucu olarak uzun vadeli alım bütçesi oluşturmak zorlaşmakta, bütçelenen rakamlar genellikle tutmamaktadır. Planlanan maliyetler tutmayınca kar zarar sürekli değişmekte , uzun dönemli plan yapmak riskli hale gelmektedir. Global tedariğin bir diğer sıkıntılı yanı bölgesel politik ve jeopolitik etkilerin hammaddeler üzerinde etkili olmasıdır. Örneğin 57 her yıl yağacak muson yağmuru miktarı üretilecek şeker kamışı ,pirinç miktarını doğrudan etkiler. Yada kakao üretilen bölgelerde yaşanacak siyasi sıkıntılar kakao fiyatlarını uçurabilir. Gıda sektörü kapımıza gelen sütçüden başlayıp , süpermarketlerin geniş raflarına kadar uzanan geniş bir yelpazede bize yenilebilir ürünler sunan dinamik ve hareketli , bir o kadar da eğlenceli ve keyifli bir ticaret alanıdır. Gıda Tedarik Zincirinde Zaman Boyutu Demir hammaddesini düşünürseniz fiyatlar düştüğünde binlerce ton bağlantı yapıp istediğiniz zaman kullanabilirsiniz. Fakat gıda bağlantısı yaptıysanız belli bir süre sonra kullanılmaz duruma gelecektir. Yada sizin pahalıya aldığınız gıda 3 ay sonra ucuzlayacak ve sizin pahalıya aldığınız gıdayı kimse tüketmek istemeyecektir. Hammaddelerin raf ömrü kısa olduğu için ( özellikle hayvansal gıdalarda ) müşteriye ulaşana kadar geçen her dakika para kaybı demektir. Hedef hammaddeyi elde edildiği kaynaktan en hızlı şekilde müşteriye sunulabilir hale getirmektir. Bunun için adeta bir www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com yarış yapılır. Tedarik süreci boyunca değer analizi yaparsak aşağıdaki denklemleri kurabiliriz. Müşteri tatmini = Ürünün ilk günkü nefaseti – Ürün tüketiciye ulaşana kadar geçen zamandaki nefaset kaybı Beklenen Gelir = İlk günkü getiri – Müşteriye gidene kadar geçen zamandaki gelir kaybı Yukarıdaki iki denklemde ortak olan , zaman geçtikçe beklenen toplam faydanın düştüğüdür. Bu gerçeği bilen tedarik zinciri yöneticileri tüm zinciri en kısa sürede müşteriye ulaşacak şekilde planlamaya çalışırlar. Bu göründüğü kadar kolay değildir. Süreç boyunca zaman kısaldıkça stok seviyeleri düşmeye başlar , stok seviyeleri düşünce tedarik güvenliği ve devamlılığı çok önem kazanır . Gıda Tedarik Zincirinde Güvenlik Boyutu Tedarik güvenliği gıda tedarik zincirleri için olmazsa olmazlardandır. Hiçbir müşterinize bugün malım yok yarın getireyim deme şansınız yoktur. Müşteri tercihleri ihtiyacı karşılanmadığı zaman hemen alternatiflere kayma yönündedir. Düşük fiyatlarla ticaret yapıldığı için fiyat farkları aşırı değildir , tercihler hemen değişebilir. Bazı ürünler ise sadece yılın belli zamanlarında satıldığı için ( dondurma gibi ) hiç toleransları yoktur. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Tedarik güvenliğini sağlamak için iki seçenek vardır. 1. Tedarik kaynaklarını sürekliliği sağlayacak şekilde çeşitlendirmek 2. Tedarikçilerle uzun vadeli işbirliği yaparak tedarikçiyi sürecin bir parçası yapmak Birinci yöntem ilk bakışta daha kolay görünmekle birlikte dipsiz bir kuyu gibidir. Nereye kadar çeşitliliğin arttırılacağı , her tedarikçiden aynı kalitenin nasıl sağlanacağı gibi cevapsız sorular barındırmaktadır. Ayrıca kısa vadeli ticaret ilişkilerinde çıkarların ileriye dönük olmaması sebebi ile tedarik sıkıntıları daha fazla olmaktadır. İkinci seçenek daha fazla uğraş gerektiren ama daha uzun vadeli ve daha az maliyetli bir çözüm sunmaktadır. Büyük firmalar tedarikçileri ile ortak kalite , tedarik ve sevkiyat süreçleri kurarak tedarikçilerini kendi firmalarının bir birimi gibi yönetebilmektedir. Açık maliyet çalışmak , belli bir yüzde ile çalışmak , kardan pay almak gibi pek çok alternatif işbirliği yöntemi oluşturulabilir. Bu işbirliğinin sonucunda tedarikçi dahil tüm zincirin kontrol altına alınması , güvenli stok seviyelerinin sağlanması ve süreç kontrolü mümkün olmaktadır. Gıda sektöründe güvenlik deyince bir diğer akla gelen konu sürdürülebilirliktir. Hammaddelerin büyük çoğunluğu doğadaki yenilenebilir kaynaklardan geldiği için gıda üreticileri kullandıkları hammaddelerin yenilenmeye devam ettiğinden ve ilerde de ulaşılabilir olacaklarından emin olmak zorundadırlar. Bunu sağlamak için şirketler, hükümetler ve uluslararası 58 organizasyonlar projeler üretmekte, dünya çapında tedbirler alınmasını sağlamaktadırlar. Sürdürülebilir tarım politikaları üç boyutta ele alınmaktadır ; 1. Çevre Boyutu 2. Toplumsal Boyutu 3. Ekonomik Boyutu (Kaynak : http://www.tgdf.org.tr ) Böylece gelecekte ihtiyaç duyacağımız tarımsal ve hayvansal besinlerin üretileceği alanları , onları üretecek insanları ve ekonomiyi buna şimdiden hazırlamış oluyoruz. Gıda Tedarik Zincirinde Risk Boyutu Gıda maddeleri insanların hayati ihtiyaçlarını karşılamasına karşın , insanlar için hayati risklerde oluşturabilmektedir. Sektördeki tüm iş görenler bu bilinçle çalışmakta en küçük risk bile elimine edilmeden süreçler ilerlememektedir. Bunu sağlamak için büyük paralar harcanarak laboratuvarlar kurulmakta , analizler , tetkikler yapılarak mal kabulü yapılmaktadır. Bu analizler için harcanan süreler ve yapılan yatırımlar son ürüne ekstra değer katmamakta sadece mevcut kalitenin tespitine yaramaktadır. Tedarik zinciri boyunca tüm iş birimlerinin bu kontroller için aynı tedbirleri almaları , aynı yatırımları www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com yapmaları elbette ki israftır. Olması gereken zincirin bütününü kontrol edecek tek noktada bu kalite değerlerini kontrol etmek ve daha sonra diğer iş birimlerinin bu sonuçlara güvenebileceği metotlar geliştirmektir. Bu kontrol sürecini kurmak ve yönetmek gıda tedarik zincirindeki risk analizi ile mümkün olacaktır. Sonuç Olarak Gıda sektörünü birkaç kelime ile özetlemek istersek sanırım hız , heyecan , keyif ve merak olarak özetleyebiliriz. Sürekli dengelerin değiştiği bir ticaret ortamında taze ve lezzetli ürünleri dünyadaki 7,2 milyar insana her gün sunuyor ve onların hayatına keyif katıyor olmanın verdiği mutluluk sektörün itici gücünü ve motivasyonunu oluşturuyor. Erdoğan ERGÜL ÜLKER Bisküvi A.ş. Lojistik Müdürü [email protected] 59 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com mir kay Özde r u T . r D . sekokulu Av k ü Y ik t s oji ırma ve L t ş la U . .Ü İ a d n ı s a t r o g İ S a İ t m E e d n İ c e e d r n ü İ S s Taşıma r ta c ı n ı n Ö d e m e İ M İ T E Sİgo N Ö Y ı k k a H u Rüc (TTK Sigorta sözleşmesi ile söz konusu zararın tazmininin kararlaştırılması sigorta sözleşmesi olarak değerlendirilemez. Uygulamada malın satıcısı veya alıcısı taşıma risklerine karşı Nakliyat Emtia Sigorta Sözleşmesi çerçevesinde malı taşımacılık risklerine karşı sigorta ettirmektedir. Bu sigorta sözleşmesi yapılırken taşımacılık risklerinin gerçekleşmesi ihtimalinde sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğü sigortacının edimini oluştururken, sigorta ettiren ise prim ödeme borcu altına girer. Burada 6102 sayılı TTK m.1401 açıkça “…zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi…” ifadeleri ile sigorta sözleşmesi akdedilirken gerçekleşen zararın değil, gerçekleşmesi muhtemel zararın sigorta kapsamında olduğunu vurgulamıştır. Öyleyse zarar meydana geldikten sonra, sigorta sözleşmesi ile söz konusu zararın tazmininin kararlaştırılması sigorta sözleşmesi olarak değerlendirilemez. Bu m.183 K B T 2 ve m . 1 47 durumda sigortacı sigorta sözleşmesinden önce gerçekleşen zarar için ödeme yaparken; gerçekte sigortalanabilir bir risk için değil; gerçekleşen zarar için ödemede bulunabilir. Zarar gören, zararını zarar gerçekleştikten sonra Sigortacıya tazmin ettirmekte, sonra da bu aldığı tazminat nispetinde ya ödemede bulunan Sigortacıya temlik vermekte ya da her hangi bir temlik de vermeyebilmektedir. İşte Sigortacı ödemesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 183 ve devamına göre asıl zarar verenden alacaklı olan sigortalının alacağını devirtemlik alma karşılığında ödeme olabilir. Ya da ex-graita – hatır için yapılmış bir ödeme olabilir. Böyle bir durumda zararını sigortacıya tazmin ettiren sigortalının artık zarar verene başvurarak tazmin talep etmesi sebepsiz zenginleşmeye neden olacak iken; sigortacının zarar verene başvurması ise ancak alacağın temliki hükümlerine göre kabul edilebilecektir. Ancak sigortacı zarar gerçekleştikten sonra yaptığı sigorta sözleşmesi gereği tazminat ödemesinde bulunursa temlik söz konusu olmadığı sürece 6102 sayılı TTK m.1472 hükmünden yararlanarak De ndir ğerle mesi) rücuen tazminat talebinde bulunamayacağı kanaatindeyiz. Öyleyse zarar gerçekleştikten sonra sigorta sözleşmesi akdedilmesi ve bu sözleşme gereği sigortacının ödeme yapması alacağın temliki söz konusu olmayan hallerde exgratia - hatır ödemesi sayılacak ve sigortacı TTK m.1472’cden yararlanamayacaktır. Madde açıkça “sigorta tazminatı” ödemesi halinde halefiyetin gerçekleşeceğini düzenlerken zarar vukuundan sonra gerçekleşen sigorta ödemesinde sigorta tazminatından söz edilemez. Buna karşın ex-gratia ödeme de olsa sigortacı sigortalısından alacağın temliki hükümleri gereği 6098 sayılı TBK m. 183 ve devamı gereği yazılı temlik almış ise bu kez alacağın temliki hükümlerine göre halefiyetten yararlanacaktır. Buna karşın her iki halde de artık söz konusu tazminat miktarınca zarar gören sigortalının zarar veren kişiye karşı tazminat hakkı sebepsiz zenginleşme iddiası ile karşılaşabilecektir. Öte yandan Sigortacı da sigorta sözleşmesi gereği ödemek zorunda olmadığı bir tazminatı ödemiş ise ve alacağın temliki söz konusu edilmezse ödemesini geri isteyebilir. SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 Bu tespitler sigortacı ile sigortalısı arasında mevcut ve devam eden bir “sigorta abonman sözleşmesi” bulunması halinde de aynen geçerlidir. Zira sigorta abonman sözleşmesi kural olarak sigorta sözleşmesi değil, taraflar arası münferit sigorta sözleşmelerinde uygulanacak hükümleri koyan “çerçeve sözleşmesi” hükmündedir. Çerçeve sözleşmelerinde tarafların yükümlülükleri bundan sonra yapılacak hukuku tespit etmektir. Yoksa başlı başına konusu edimlerin taahhüt edildiği sözleşmeler şeklinde kabul edilemez. Çerçeve Abonman sözleşmesinin varlığı doğrudan sigorta kapsamında bir taşımanın varlığı şeklinde değerlendirilemez. Uygulamadan bir örnek olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas: 2008/12410, Karar: 2010/7210, 22.06.2010 Tarihli karar ve son dönem kararlarda yansıdığı gibi; “Dava, taşıma rizikolarına karşı sigortalı bulunan emtianın uğradığı hasar bedelinin, hasar sorumlusu bulunan davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece hasarın 03.09.2004 tarihinde meydana geldiği, dava konusu spesifik taşımaya ilişkin poliçenin ise 06.09.2004 tarihinde düzenlendiği, davacının sigorta talebinin yapıldığı tarihi ispatlayamadığı, bu nedenle himayenin rizikonun gerçekleşmesinden sonra temin edilmeye çalışıldığının ve davacının dava dışı sigorta ettirene yaptığı ödemenin hatır ödemesi sayılıp davacıya rücu hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği gerekçesiyle davanın reddine KARAR VERİLMİŞTİR. Ancak 60 dava konusu nakliyat emtea abonman sigorta poliçesinin “ihbar yükümlülüğü” başlıklı özel şartlar hükmünde “elde olmayan nedenlerle veya yanlışlık sonucu bildirimlerin sevkiyat başlamadan önce yapılamaması durumunda her bir sefer için maksimum araç başı limite kadar olan taşımaların teminat kapsamında varsayılacağı” belirtilmiştir. Anılan maddenin içeriğinden, sigorta ettiren tarafından geç ihbar yapılsa bile bu durumun sonuca etkili OLAMAYACAĞI ANLAŞILMAKTADIR. Gerçekten de taşıma ihbarının geç yapılması halinde dahi sigorta sözleşmesine özel hükümler konulmak suretiyle bu taşıma da sigorta güvencesi ALTINA ALINABİLMEKTEDİR. Zira abonman sigorta sözleşmeleri birer çerçeve anlaşma niteliğinde olup, sigortacıyla sigorta ettiren arasında, sigortayla ilgili bir hukuki ilişkiyi oluşturur. Bu hukuki ilişkiden dolayı her taşıma için ayrı bir sigorta sözleşmesi düzenlenir. Sigorta poliçeleri ise sigorta priminin tahakkuku AMACIYLA DÜZENLENMEKTEDİR. Sigortalı tarafından yaptırılan taşımanın bildirilmesinden ve buna ilişkin poliçenin düzenlenilmesinden önce rizikonun gerçekleşmiş olması sigorta sözleşmesini geçersiz kılmaz. Dairemizin emsal nitelikteki uygulaması da bu yöndedir (Işıl Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku, Ankara 2010, 7. Bası, s:463 vd. ile s:497 vd.) Açıklanan bu duruma göre, somut olayda da nakliyat abonman sigorta sözleşmesine dayanarak dava dışı sigorta ettirene ödemede bulunan davacı sigorta şirketinin, davalılar aleyhine rücu davası açma HAKKI BULUNMAKTADIR. Kaldı ki davacı sigorta şirketiyle dava dışı sigorta ettiren .... arasında düzenlenen … ibraname başlıklı belgede, davacının yaptığı ödeme sonucu sigorta ettiren ... tarafından üçüncü şahıslara karşı olan takip ve dava haklarının, ödediği miktar kadar davacıya temlik EDİLDİĞİ www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com BİLDİRİLMİŞTİR. Diğer bir deyişle dava dışı (sigortalı) dava konusu taşımayla ilgili olarak uğradığını iddia ettiği zarar nedeniyle davalılardan talep edebileceği alacak hakkını, BK.’nun 162 vd. maddeleri uyarınca davacı şirkete TEMLİK ETMİŞTİR. O halde davacının sigorta ilişkisi dışında da alacağın temliki hükümlerine göre davalılardan talep HAKKI BULUNMAKTADIR.” Şeklinde oluşturulan karar ile verilen yerel mahkeme kararı bozulmuştur. Özetle, satış veya sair bir sözleşme ile devir edilen ve taşımaya verilen mal için yapılan emtia sigortası sözleşmesi zarar vukuundan sonra bile akdedilmiş olabilir. Bu sözleşme sigorta sözleşmesi temel prensiplerine aykırı ise de; önceden mevcut bir abonman sözleşmesi bulunması ve bu sözleşmede hükümler dolaysı ile veya sigortalı ile yapılacak bir temlik sözleşmesi ile ödeme yapılması halinde; hatır ödemesi olmaktan çıkacak ve akdi halefiyete dayalı rücuen tazmin talebine konu edilebilecektir. A v . D r . Tu r k a y Ö z d e m i r İ.Ü. Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi Lojistik ve Taşıma Hukuku Derneği Kurucu YK Başkanı [email protected] 61 SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Çalışma Hayatı SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNUN İDARİ PARA CEZASI UYGULADIĞI İŞLEMLER VE CEZALARI ÖNLEYİCİ TEDBİRLER S e r t a ç S e d a t KÖ K S A L Denetmen / Sosyal Güvenlik Kurumu [email protected] Türkiye’de işveren olmak zor. Özellikle emek yoğun bir sektörde faaliyet gösteren işletmelerin sorumlulukları ve yükümlülükleri oldukça fazla olmasına karşın; kanunlarımız işverenler ve profesyonel yöneticiler tarafından yeterince bilinmiyor. Çalışma hayatı ile birebir etkileşim halinde olan devlet kanunlar yoluyla yaptığı düzenlemeler ile özel sektörün kamu kurumları ile ilişki süreçlerini düzenleyerek sürecin aksaması halinde oluşacak risk unsurlarını da kanunlar yoluyla belirliyor. Devletin belirlediği süreçlerde oluşacak bir aksaklık neticesinde genellikle işverenler idari para cezaları ile karşı karşıya kalıyor. Ülkemizde işverenlere en fazla idari para cezası uygulayan kurumlardan biri de sosyal Güvenlik Kurumu olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal güvenlik reformu sonrası konsolide hale getirilerek sadeleştirilen mevzuat halen bir çok işveren ve profesyonel için yeterince karmaşık. Bu ayki yazımın konusunu sosyal güvenlik mevzuatı alanındaki karmaşıklığı bir nebze giderebilecek önemli konulardan biri olan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun uyguladığı idari para cezalarına ayırdım. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU’NUN İDARİ PARA CEZASI UYGULADIĞI İŞLEMLER Kamu kurumları ilgi alanlarında belirledikleri oranlarda idari para cezalarına hükmedebilmektedirler. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun idari para cezalarının oranları ise asgari ücret üzerinden belirlenmiştir. Bu nedenle her sene için altı aylık periyotlarda belirlenen asgari ücret tutarlarına göre SGK’nın uygulayacağı idari para cezalarının meblağları değişiklik göstermektedir. Asgari ücreti katları şeklinde belirlenen cezalar Kurumun taraf olduğu işlemleri öngörüldüğü şekilde yapılmadığı durumlarda ortaya çıkmaktadır. İşletmelerin idari para cezası ile karşılaşabilecekleri SGK ile işlemleri genel olarak 15 ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar sırasıyla; 1. Sigortalı işe giriş bildirgesi ile ilgili cezalar 2. İşyeri bildirgesi ile ilgili cezalar 3. Asıl veya ek aylık prim ve hizmet belgesi ile ilgili cezalar 4. Kuruma bildirilmediği rapor ile tespit edilen eksik işçilik tutarına bağlı idari para cezaları 5. Kayıt ibraz etmeme veya eksik kayıt ibrazına bağlı idari para cezaları 6. İşyeri kayıt geçersizliğine bağlı idari para cezaları 7. Asgari işçilik ile ilgili incelemelerde kurumca istenilecek bilgi ve belgeleri vermeyenler için uygulanacak idari para cezaları 8. Aylık prim ve hizmet belgesinin asılmaması ile ilgili idari para cezaları SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 62 9. 4-b ve 4-c kapsamında olanların işe başlaması ve işi bırakması ile ilgili bildirim yükümlülüklerini yerine getirmeyen, işlem yaptığı kişilerin sigortalı olup olmadığını tespit etmeyen, ihaleli işleri üstlenenlerle ilgili bildirim yükümlülüklerini yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlar için getirilen idari para cezaları 10. Ticaret sicil memurlukları ile bildirim yapmayan kurum ve kuruluşlar için getirilen idari para cezaları 11. Denetimi engelleme ile ilgili idari para cezaları 12. Kamu idareleri, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlar ile diğer gerçek ve tüzel kişilerin istenilen bilgi ve belgeleri vermemesi durumunda uygulanacak idari para cezaları 13. Sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile 506 sayılı kanunun geçici 20 nci maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi yapmayanlara uygulanacak idari para cezası 14. Genel sağlık sigortalılarının bakmakla yükümlü oldukları kişilere ait bilgi girişlerini süresinde yapmayanlar ile bakmakla yükümlü olunan kişi olmayanlara ait bilgi girişi yapanlara uygulanacak idari para cezası 15. Kısmi süreli olarak ticari araç, dolmuş vs. şehir için toplu taşıma aracı işyerleri ile sanatçıların işsizlik sigortası bildirim cezaları (6111 sayılı kanunda belirtilen hususlar) www.b u y ernet work.net mali müşavirlerin sosyal güvenlik mevzuatına ilişkin işlemlere tam olarak hakim olmalarını beklemek ise gerçeklikten uzaktır. Bu riski ortadan kaldırmak için işletmeler idari ve özlük işler personeli ve insan kaynakları personeline sosyal güvenlik ile ilgili eğitimler planlayarak bu riski ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. SGK mevzuatına dair risklerin minimize edilmesi ise ancak profesyonel destek alınarak mümkün. Bu amaçla yıllardır tasarı halinde bekleyen sosyal güvenlik müşavirliği yasa tasarısının kanunlaşması hem işletmeleri sosyal güvenliğe ilişkin risklerden koruyacak hem de sosyal güvenlik sisteminin prim kaybının önüne geçilecektir. Gümrük işlemlerinin zorunlu müşavirlik hizmetinden geçmesinde olduğu gibi her sosyal güvenlik işlemlerinin de zorunlu sosyal güvenlik müşavirlik hizmetine tabi olması kısaca her işletmeye bir sosyal güvenlik müşaviri sisteminin ülkemize getirilmesi hem işletmeleri alan hakkında profesyonel davranmaya teşvik edecek; hem de ekonomimiz için halen çok büyük bir sorun olan kayıt dışılığın önlenmesine fayda sağlayacaktır. İŞVERENLER İDARİ PARA CEZASI İLE KARŞILAŞMAMAK İÇİN NE YAPMALI? Ülkemizde işletmelerin resmi anlamda zorunlu müşavirlik hizmeti aldığı alan maalesef mali müşavirlikle sınırlıdır. İşverenler devlet ile ilgili tüm mevzuat işlemleri hakkında sürecin yönetimini mali müşavirlerinden beklemekteler. Bu noktada vergi mevzuatı, iş mevzuatı ve sosyal güvenlik mevzuatı anlamında mali müşavirlerin işverenlerin beklentilerini tam anlamıyla karşılaması ise oldukça güç bir durumdur. Vergi mevzuatından kaynaklanan işlemlerin oldukça yoğun olduğu ülkemizde www.sat inalmadergisi.com S e r t a ç S e d a t KÖ K S A L Denetmen Sosyal Güvenlik Kurumu [email protected] SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 63 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com PERSONEL SEÇME YERLEŞTİRME DANIŞMANLIĞI Danışmanlık Firmalarında Personel seçme ve yerleştirmede süreç nasıl işler, Danışmanlık firmalarının personel seçme ve yerleştirme fonksiyonuna katkıları nelerdir? Müşterinin, personel istihdam etmesi amacına yönelik olarak, danışmana yazılı olarak bildirdiği nitelik ve iş tanımlarına yönelik adayların belirlenmesi, seçilmesi ve yönlendirilmesi konusundaki adımları şöyle özetleyebiliriz: • Müşteri ile bir sözleşme imzalandıktan sonra, aranan adayın nitelikleri ve görev tanımının detaylı olarak belirtildiği formun oluşturulması, • Yazılı iş tanımına göre danışman firmanın aday veritabanında mevcut özgeçmişlere bakılarak ilk elemelerin yapılması, uygun adayların firmaya önerilmesi • İhtiyaç duyulması halinde, veritabanındaki adaylara ilave olarak yeni adaylar belirlenmesi (medyada ilan, sosyal çevre, sosyal medya vb.). Belirlenen yeni adaylarla yetkinlik bazlı mülakatların yapılması, firma ve pozisyon ile ilgili bilgi verilmesi • Uygun bulunan adayların özgeçmiş özetlerinin ve yapılması talep edildiyse envanter ve test sonuçlarının görüşme notlarıyla birlikte müşteriye gönderilmesi, • Müşterinin talep ettiği gün ve saate göre müşteri ile mülakat organizasyonunun yapılması, • Müşteri tarafından uygun bulunan adayların, daha önce yapılmamışsa, referans kontrolünün yapılması, • Adaya iş teklifinin yapılması ile süreç tamamlanır. Genel anlamda şirketlerin danışmanlık firması ile çalışma nedenlerinin en önemlileri; operasyonel zaman kaybından kaçınmak veya şirketin ihtiyaç duyduğu pozisyon için en uygun adayın danışmanlık firma datasıyla bulunabileceğini bilmektir. Çünkü ilana çıkılması, adayların öz geçmişlerinin taranması, kısa-uzun listelerin oluşturulması ve mülakatların yapılması zaman alıcı ve emek yoğun bir süreçtir. Bu nedenle birçok firma operasyonel süreci güvenilir bir danışman firmaya emanet (outsource) eder. Diğer taraftan şirkette eleman alımını koordine edecek bir IK birimi olmayabilir veya şirket, gizli bir arayış içindedir, aradığı pozisyonun duyulmasını istemeyebilir bu nedenle danışman firma ile çalışabilir. İnsan kaynağının rekabette en önemli unsur olduğunu ve yanlış eleman seçiminin zaman ve para kaybına sebep olduğunu hesaplayan bazı firmaların da tercihleri danışman firma kullanma yönünde olmaktadır. En önemlisi de bazı firmaların eleman seçme sürecine ayıracağı zamanı, kendi müşterilerine veya kendi önceliklerine ayırmayı tercih etmeleri ve böylece şirketlerine daha fazla katma değer yarattıklarını görmüş olmaları, danışman kullanmayı tercih etmenin önemli sebeplerindendir. Ayrıca sektörde süreç tanımları ve yazılı görev tanımları eksikliği de ,sektörün süreçlerini ve sürece uygun görev tanımlarına hakim bir danışman firmaya olan ihtiyacı arttırmaktadır. Bu aşamada danışman firmanın görevi öncelikle müşterisini iyi tanımak, şirketin kültürü ve yönetim şekli, personelden beklentileri konusunda detaylı bilgi edinmek ve adaylarla profesyonel bir şekilde mülakatı gerçekleştirmek, adayı tanımaya çalışırken objektif bir değerlendirme yapmaktır. Burada kritik nokta, doğru adayla doğru firmanın eşleştirilebilmesidir, yani hem müşterinin hem adayın iyi analiz edilmesidir. Firmanın bu süreçte sektör deneyimi yüksek olan, sektörün süreçlerini iyi bilen, firmanın ihtiyaç duyduğu eleman ile ilgili beklenti ve ihtiyaçlarını doğru anlayabilecek, geniş bir aday veritabanına sahip bir danışman firmayı tercih etmesi tabiidir. Emel GELİNCİK To d a y & To m o r r o w Uygulamalı Danışmanlık [email protected] SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 64 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Satınalma ve Tedarik Zinciri O yunu Yayında! www.buyernetwork.net/oyun SAT INA L MADE RG İSİ | N İ S AN 2 01 4 65 www.b u y ernet work.net www.sat inalmadergisi.com Türkiye’nin Satınalma Ağı Yayında: BuyerNetwork.Net Siz hala Buyer Network’e üye olmadınız mı? http://www.buyernetwork.net/register
© Copyright 2024 Paperzz