Sayfa: 06 Sayfa: 18 Sayfa: 11 Sayfa: 16 T.C. Köln Başkonsolosluğundan Seminer Gençlik Daireleri ve Sorunları Masaya Yatırıldı İhsan ÖNER Yeniden ATİB Genel Başkanı Somali’deki Denizcilik ve Balıkçılık Enstitüsü Binası Eğitime Hazır Çanakkale Şehitleri Muhteşem Bir Programla Anıldı Hayat Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung • S ay ı / N r . : 9 1 • Yıl/Jahre: 11 • Nisan / April 2014 / Cemaziye'l Ahir 1435 HELAL KAZANÇ HELAL LOKMA Ehl-i Beyt Denilince!.. Dr. Yusuf IŞIK Göç Kültürümüz 05 Mahmut AŞKAR Yitirilen Masumiyet ve İnsanlığın Ölümü Murat KUBAT Velhasıl Ev Kadınlarına Borçlanma Kalkıyor mu? 15 Erhan NACAR Gurbet Mektupları 4 M.Salih AYDIN 07 21 Mustafa KASALAK 20 Portakal Renginde Montu Olan Adam 18 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Helal Kazanç Helal Lokma [email protected] Impressum / Künye S Sinan AKTÜRK üzerlerindeki bilgiler doğrultusunda helal veya haram diye dikkat ettiğimiz mamüllerdir. Bu bilgilere de ne kadar güvenebileceğimiz meçhuldür. Pekçok Alman firması verdikleri bilgilerde güvenilirliklerini kanıtlamışlardır. Ama yine de arada bazı firmaların bilgilerinin doğruluğu tartışmaya açıktır. Almanya`da ve Avrupa`daki müslümanların helal gıda noktasındaki hassasiyetlerini dikkate alan veya kazanç olarak buraya gözlerini diken firmalar bu kitleye hitap eden mamüllerinin üzerlerine helal damgasını vurarak piyasaya sürüyorlar. Peki bu noktada bu firmaların bu damgalarının doğruluğunu denetleyen kuruluşlar mevcut mu? Mevcut ama bu firmalar buradan gerekli denetimlerden geçiyor mu? İşte sorun burada başlıyor. Sizlere burada bazı muşahhas örnekler vermek istiyoruz. Mesela ismi bizde saklı olan ve Avrupa`nın en büyük et üreticilerinden olan ve bildiğimiz kadarı ile günlük kapasiteleri yüzlerce tonu bulan bir firma, mamüllerinin üzerine helal damgasını vurabiliyor. Bu noktada pekçok medya organının kendilerinden talepte bulunmasına rağmen fabrikalarının gezilmesine ve kesim usüllerinin kontrol edilmesine izin vermiyorlar. Bu baskılar zamanla fazlalaşınca özellikle Almanya`nın kuzeyinde bulunan birkaç Arap kökenli müslümanların işlettiği müesseselerde kesimler yaptırarak ve buralardan aldıkları helal sertifikalarını da mamüllerinin kartonlarının içerisine koyarak müşterilerine göndererek bu şekilde bir çıkış yolu bulmaya çalıştılar. Peki bu kesim miktarı toplam üretimin ne kadarına denk geliyordu. Bunu da dikkate almamız gerekiyor. Maalesef pek çoğumuz bu mamülleri gönül rahatlığı ile yiyoruz. Hatta izin dönemlerinde Türkiyedeki akrabalarımıza bile götürüyoruz. Galiba biraz da bu gibi hassasiyetlere olan ilgimiz azaldığı için sürekli huzursusuz, sürekli mutsusuz. Evlatlarımızdan pekçoğumuz sikayetçiyiz. Bundan önce pekçok mamülü alırken üzerindeki bilgilere dikkat ediyor veya bu noktada güvendiğimiz kişilere sorarak alıyor ve evimize götürüyorduk. Ga- Çocuklarımıza bulundukları toplumda illa da maddi mevkilere gelmeleri noktasında telkinlerde bulunmanın yanında asıl daha önemli olan onların manevi değerlerine çok daha sıkı şekilde sahip çıkmalarını anlatmalı ve göstermeliyiz. liba son zamanlarda bu hassasiyetimizi yitirdik. Amaan zaten üzerinde helal logosu varya diyerek kendimizi kandırıyoruz gibi. Helalligine ve kesim usüllerine güvendiğimiz mamülleri de biraz fiyatları pahalı olduğu için eleştiriyoruz veya satın almıyoruz. Bunun pratik sıkıntılarını bazı firmalarda bizzat yaşadık. Musevilerin özellikle helal kesim ve helal gıda noktasındaki hassasiyetlerinin onda biri son zamanlarda inanın ki bizlerde yani Almanya`da yaşayan müslümanlarda mevcut değildir. Galiba bizler hassasiyetlerimizi kaybettiğimiz için hem buradaki nesillerimiz hakkında şikayetlerimiz çoğaldı ve yina galiba dünya üzerindeki müslümanlar helal kazanç ve helal lokma prensibini sadece bir edebiyat terimi gibi görmeye başladılar. İnandığımız değerleri hayatımıza uygulamaz isek dünyanın pekçok yerinde görüldüğü gibi üçüncü dünya ülkesi insanları gibi oradan oraya savruluruz. Bizi biz yapan değerler maddi değerler değil manevi değerlerimizdir. Çocuklarımıza bulundukları toplumda illa da maddi mevkilere gelmeleri noktasında telkinlerde bulunmanın yanında asıl daha önemli olan onların manevi değerlerine çok daha sıkı şekilde sahip çıkmalarını anlatmalı ve göstermeliyiz. Rahmetli Erbakan Hocamız ne güzel söylemişti. “Önce Ahlak ve Maneviyat”. Önceliğimizi ahlak ve maneviyata verirsek, maddiyat zaten kendiliğinden arkadan gelir. Unutmayalım herşeyin helaline dikkat edersek, neslimiz de helal üzere olur. Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun. Not: Kıymetli Ufuk Ulun Bey`in BABASININ ve Kıymetli Mehmet Dal Bey`in ANNESİNİN vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhum ve Merhumeye Cenab-ı Allah`tan rahmet, kederli ailelere sabr-ı cemil niyaz ediyoruz. Merhum ve Merhume için birer Fatiha rica ediyoruz. HAYAT Yayın Kurulu Aylık Ücretsiz Gazete Nisan - April 2014 Cemaziye`l Ahir 1435 Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş, Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin, Mustafa Uyanık, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz, M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk, İskender Güngör Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sinan AKTÜRK editör Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz. hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal evgili dostlar! Büyüklerimiz helal kazanç ve helal lokma önemlidir derler her zaman. Niye önemlidir diye baktığınızda; bir neslin düzgün yetişebilmesi için sağlıklı besinler kadar yenilen o besinlerin kazanılma şekli ve üretilme şeklinin de bir o kadar daha önemli olduğunu anlıyorsunuz. Babalarımız evlerine getirdikleri herşeyin helal olmasına dikkat ederler, annelerimiz de o helal kazançların helal şekilde vücudumuza girmesine aynı şekilde dikkat ederlerdi. Biz bu şekilde gördük. Babalarımız hiç bir zaman hakettiklerinden fazlasını yanlışlıkla da olsa kabul etmezler, annelerimiz de eve giren şeylerin kazanç şeklinin yanında hazırlanış usüllerine de dikkat edip inanç değerlerimizin usüllerine uymazsa asla ev halkına yedirmezlerdi. Mesela yolda bulunan bir paraya asla sahip çıkılıp ev ihtiyaçlarına kullanılmazdı. Muhakkak sahibi aranır veya resmi makamlara teslim edilirdi. Veya komşunun külü dahi olsa izin alınmadan kullanılmazdı. Bu örnekleri niçin mi veriyorum: Biz böyle bir inancın ve kültürün hamuruyla yoğrulmuş insanlarız da onun için. Bizler büyüklerimizden onlar da kendi büyüklerinden bu şekilde gördükleri için evlatlarını hep bu prensipler ışığında yetiştirmeye gayret etmişlerdir. Zaman zaman mali zorluklarla karşılaştıklarında bile herhangi bir şekilde bu prensiplerini çiğneyerek yanlışa yönelmemişlerdir. İnsan fıtratının hassas olduğu şeylerden biri de yediği şeylerin helalliğidir. Yediğimiz şeylerin nasıl üretildiğini ve hangi usüllere göre hazırlandığını bilmez isek bu belki kısmen vücuda zarar vermez ama vücudun ayakta durmasını sağlayan ruh sağlığını zamanla etkiller hale getirir. İçinde bulunduğumuz toplumda belki kazanç yönünden helallik ile alakalı sıkıntılarımız biraz az olsa da; helal gıda noktasındaki sıkıntılarımız büyük oranda bizi etkilemektedir. Malumunuz hepimizin dikkatli olarak almaya çalıştığımız gıda mamülleri ❬ ❬ 03 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Web: www.hayatonline.eu Baskı: Sunprint GmbH Offenbach HAYAT Irkçılıkla Mücadele Haftaları: Cami Dernekleri Örnek Çalışmalarda Bulunuyor slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, 21 Mart, Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü dolayısıyla bir açıklamada bulundu. Açıklamasında, “Irkçı motivasyonlu şiddet olayları ve günlük yaşantımızda karşılaştığımız ayrımcı tutumlar çoğalarak devam etmektedir. Irkçı ve ayrımcı saldırıların giderek arttığını büyük bir endişe ile gözlemlemekteyiz. Böyle bir durum karşısında, ‘Irkçılıkla Mücadele Haftaları’ kapsamında çeşitli faaliyetler düzenlemek suretiyle her türlü ırkçılık ve ayrımcılığa karşı geniş bir dayanışma oluşturulması, çok daha büyük bir önem kazanmaktadır.” ifadelerinde bulunan Yeneroğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Almanya Kültürlerarası Konseyi ile yapılan işbirliği çerçevesinde, bu yıl birçok cami derneği, ‘Müslümanlar sizi davet ediyor.’ (Muslime laden ein) kampanyası kapsamında kendi proje ve eylemlerini uygulama fırsatı buldular. Dr. Buhmann Vakfı ve Robert Bosch Vakfı’nın kampanyayı aktif bir şekilde teşvik etmeleri de özellikle anlamlı ve sevindiriciydi. Söz konusu kampanya çerçevesinde sadece IGMG çatısı altında 27 cami derneği açık oturumlar, sunumlar ve daha birçok faaliyet düzenleyerek davette bulunmaktadır. Örneğin geçen hafta sonu Hannover’de düzenlenen açık oturuma 100’e yakın kişi katılmıştır. Gelecek günlerde de cami cemaatleri farklı birçok faaliyet düzenleyeceklerdir. Yapılan etkinlikler bağlamında bazı somut problemlerin ele alınacak oluşunu da özellikle vurgulamak gerekir; örneğin Berlin’de politikacılarla, ev ve iş ararken karşılaşılan ayrımcı tutumlar hakkında görüşülecektir. Farklı birçok faaliyet çerçevesinde de, günlük yaşamda karşılaşılan ayrımcılığın değişik şekilleri ele alınıp tartışılacaktır. Cami derneklerinin söz konusu faaliyetlerinin yoğun rağbet görmesi aynı zamanda çok farklı insanların ırkçılığa karşı dayanışma içinde olduğunu gösteren umut verici bir işarettir. Bu sebepten dolayı, bu tür faaliyetleri gelecekte arttırmak ve cami derneklerinin ırkçılık ve ayrımcılık gibi toplumsal sorunların çözümüne ilişkin çalışmalara katılımlarını teşvik etmek istiyoruz. Zira ancak kuvvetlerimizi birleştirerek ve karşılıklı dayanışma ile ırkçılığa karşı güçlü bir tavır ortaya koyabiliriz. Bu toplumun bir parçası olarak, toplumun şekillenmesinde aktif rol almamız en doğal görev ve hakkımızdır. Bu sebeple, Irkçılıkla Mücadele Haftaları’na katılımda bulunan ve bulunacak olan herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sizler olağanüstü etkileyici güce sahip rol modellersiniz ve geleceğe ümitle bakmamızı sağlıyorsunuz.” İ Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 04 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 haber Anayasa Mahkemesi’nin ZDF Kararı: Çeşitliliğin Korunması Hükmü, Anayasanın Öngördüğü Şekilde Uygulanmalıdır slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu ZDF devlet anlaşması kararı dolayısıyla “Yasama organından, kamusal medya organlarının teftiş heyetlerini anayasaya uygun hâle getirmesini talep ediyoruz.” açıklamasında bulundu ve ekledi: “Almanya’da 4 milyonun üzerinde Müslüman yaşamaktadır, bu da toplam nüfusun yaklaşık %5’ine tekabül etmektedir. Müslümanlar, ödedikleri yayın vergileriyle kamusal medya organlarını finanse etmekte, ancak bu organların heyetlerinde temsil edilmemektedirler. Bu sebeple, Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar son derece İ memnuniyet vericidir. Hâkimler, haklı olarak, heyetlerin anayasanın öngördüğü çeşitliliği koruyucu hükme göre düzenlenmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunmaktadır. Hâkimler ayrıca devlet kurumlarından bağımsız, özellikle sivil toplum temsilcilerden müteşekkil heyetlerin oluşturulmasını talep etmektedirler. Bu durumda, Almanya’da İslam’ın Hristiyanlık’tan sonra en fazla mensubu bulunan din olduğu gerçeğini dikkate almak gerekmektedir. Bu bağlamda, hâkimlerin de belirttiği üzere, çoğunluğun görüşünün baskın bir şekilde yansıtılması durumunun çeşitlilik lehine değiştirilmesi gerekmektedir. Yakın bir süre sonra heyetlerin belirleneceği göz önünde bulundurulursa, Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar, yasama organı için tarihî bir fırsattır. Kamusal medya bu konuda iyi bir örneklik teşkil etmek durumundadır.” T.C. Berlin Büyükelçiliği Duyurusu: Yurtdışında Oy Kullanma/Yurtdışı Seçmen Kütüğüne Kaydolma Değerli vatandaşlarımız, Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın, ülkemizde yapılacak Cumhurbaşkanı seçimi, milletvekili genel seçimi ve halkoylamalarında bulundukları ülkelerde açılacak sandıklarda oy kullanabilmelerine ilişkin hazırlıklar sürmektedir. Bu çerçevede düzenlenecek ilk seçimlere kadar, bu konudaki önemli güncel hususların düzenli olarak yapılacak duyurularla dikkatinize getirilmesine devam edilecektir. Yurtdışında yaşayan seçmen niteliğine sahip vatandaşlarımızın seçim döneminde oy kullanabilmeleri için “Yurtdışı Seçmen Kütüğü”ne kayıtlı olmaları gerekmektedir. Yurtdışı Seçmen Kütüğünde yer almanın tek yolu, yurtiçinde nüfus müdürlüklerine, yurtdışında ise konsolosluklarımıza başvurarak “adres beyanı”nda bulunmaktır. (Başkonsolosluklarımıza konsolosluk işlemi yaptırmış olmanız, adres beyanlı kaydınız bulunduğu ve dolayısıyla seçimlerde oy kullanılabileceğiniz anlamına gelmemektedir). Yurtdışında yaşayan ve seçmen niteliğine sahip olan vatan- daşlarımız, Yurtdışı Seçmen Kütüğü’ne kayıtlı olup olmadıklarını ve hangi Temsilciliğimizin görev bölgesinde kayıtlı olduklarını, Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’nın internet sitesinden((https://www.ysk.gov. tr/ysk/YurtDisiSecmenSorgu.ht ml) kontrol edebilirler (Seçmen listeleri fiziki ortamda asılmayacak olup, vatandaşlarımızın “yurtdışı seçmen kütüğü”ne kayıtlı olup olmadıklarını mutlak surette bahsekonu siteden kontrol etmeleri gerekmektedir). Yurtdışında yaşayan ve seçmen niteliğini taşımakla birlikte, Yurtdışı Seçmen Kütüğü’nde kayıtlı olmadığını tespit eden vatandaşlarımızın, aşağıdaki yöntemlerden biriyle adres beyanında bulunmaları gerekmektedir. 1. Bağlı bulunduğunuz Başkonsolosluğa şahsen müracaatla “Adres Beyan Formu” doldurmak suretiyle, veya, 2. T.C. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinden((http://www.nvi.gov.tr/Hak k i m i z d a / Pr o j e l e r , A k s . h t m l ?p a gei ndex=11) indirebilecekleri “Yurtdışında Yaşayan Vatandaş- larımız İçin Adres Beyan Formu-B (ön ve arka sayfa)”yı eksiksiz doldurduktan sonra, nüfus cüzdanlarının önlü/arkalı fotokopisiyle birlikte posta yoluyla bağlı bulunduğunuz Başkonsolosluğa göndermek suretiyle, veya, 3. T.C. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinden((http://www.nvi.gov.tr/Hak k i m i z d a / P r o j e l e r , A k s. h t m l ? p a g ei ndex=11) indirebilecekleri “Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlarımız İçin Adres Beyan Formu-B (ön ve arka sayfa)”yı eksiksiz doldurduktan sonra, nüfus cüzdanlarının önlü/arkalı fotokopisiyle birlikte posta yoluyla İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne ya da nüfus kayıtlarının bulunduğu Nüfus Müdürlüğüne göndermek suretiyle adres beyanında bulunabilinir. Diğer yandan, vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerde kurulacak sandıklarda oy kullanmalarının yanısıra gümrüklerde oy kullanma uygulaması da devam edecektir. Saygıyla duyurulur. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Ehl-i Beyt Denilince!.. [email protected] slâm Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v) 25 yaşındayken, o sırada 40 yaşlarında olan Hz. Hatîce ile evlendi. Onunla son derece mutlu bir evliliği oldu. Hz. Hatice 620 yılında vefat etti. Bu sırada Peygamberimiz 50 yaşındaydı. Beraberlikleri 25 yıl sürmüş ve örnek bir aile hayatı sergilemişlerdi. Vefakâr hayat arkadaşının ölümü Hz. Peygamber için büyük bir üzüntü kaynağı oldu. Hz. Alî’den gelen bir rivayete göre; Peygamberimiz Hz. Hatice hakkında; -“Bu ümmetin kadınlarının kendi zamanındakilerinin en hayırlısı Hüveylid kızı Hatîce’dir.” buyurmuştu. Hz. Muhammed (s.a.v)’in Hz. Hatîce validemizden ikisi erkek ve dördü kız olmak üzere altı çocuğu oldu. İsimleri; Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukayye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma’dır. Bunlardan başka, sonradan evlendiği eşlerinden biri olan Mariye’den ise, İbrahim doğdu. En küçük kızı Fâtıma hariç, bütün çocukları Peygamberimizden önce ölmüşlerdi. Hz. Fâtıma ise babasından altı ay sonra vefat etti. Hz. Fâtıma, Hicretin ilk yıllarında Hz. Alî ile evlendi. Peygamberimiz, kendi evinde ve terbiyesinde yetişen amcasının oğlu Alî ile kızını evlendirmekte tereddüt etmemişti. Bu evlilikten Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Zeynep ve Ümmü Gülsüm dünyaya geldiler. Böylece Peygamberimizin soyu Hz. Fâtıma ve çocuklarıyla devam etti. Hz. Hasan soyundan gelen Alî evladına “Şerîf”, Hz. Hüseyin’in soyundan gelenlere de “Seyyid” adı verildi. Bu ünvanı taşıyanlar çeşitli İslâm Ülkelerinde yaşamaya devam etmektedirler. Kur’an-ı Kerîm’de geçen “Ehl-i Beyt” deyimi Hz. Peygamberin aile halkı için kullanılır. Ehl-i Beyt; “Ev halkı” demektir. Bu konuda Kur’ân-ı Kerîm’deki bir ayette şöyle buyurulmaktadır; -“Evlerinizde oturun, eski cahiliyye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namaz kılın, zekât verin, Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Ahzab: 33) Peki öyleyse, Ehl-i Beyt kimdir? Bu terimin kapsamına kimler girmektedir? sorularına değişik cevaplar verilmiştir. Rivayet edilen bir Hadîsi Şerîfe göre, anlamını aktardığımız ayet indiğinde Hz. Peygamber, kıldan yapılmış siyah bir aba giymiş ve kızı Hz. Fâtıma’yı, damadı Hz. Alî ile torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i abasının altına alarak şöyle duâ etmişti; -“Ey Allah’ım! Bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir; bunların kusurlarını gider, kendilerini tertemiz yap!” Bu Hadîs-i Şerîf ’e bakarak Ehl-i Beyt’in Hz. Peygamber ile Hz. Fâtıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyinden meydana geldiği ifade edilmektedir. Ehl-i Beytin sınırlarını daha geniş tutan ve bu terimin, Peygamberimizin bütün eş ve çocuklarını içi- İ ❬ ❬ 05 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 Dr. Yusuf IŞIK dosya Necip Milletimizin İslâm’a bağlılıkları Hz. Muhammed (s.a.v) ve Ehl-i Beyt sevgisiyle daha da güçlenmiştir. “Adı güzel kendi güzel Muhammed” in aşkıyla O’na layık Müslümanlar olabilme endişesi hep kendilerine rehber olmuştur. “Muhammed” adının olur olmaz yerlerde kullanılmasına gönülleri razı olmadığından onu “Mehmed”e çevirmiş ve milletimizin en fazla kullandığı isim olmuştur. ne aldığına inananlar da vardır. Peygamberimizin Selmân-ı Fârisî hakkında; -“Selman bizden ve Ehl-i Beyt’tendir.” buyurması, Hz. Peygamberin diğer hanımları ve onlardan olan çocuklarıyla eşlerinin de Ehl-i Beyt kapsamına girebileceklerini göstermektedir. Fakat, bir gelenek olarak Ehl-i Beyt denilince, Hz. Peygamber ve O’nun çevresindeki bu dört kişi, yani Hz. Fâtıma, Hz. Alî, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin akla gelir. Diğer Müslüman Milletlerde olduğu gibi Necip milletimizde de Ehl-i Beyt anlayışı ve sevgisi bambaşka bir sevgidir. Allah (c.c) Tevbe Sûresi 24. ayette; Allah ve Resûlünü, babalarımızdan, çocuklarımızdan, kardeşlerimizden, ailelerimizden, kabîlemizden/mensubu bulunduğumuz milletimizden, mal ve kazancımızdan, kısaca her şeyden daha çok sevmemiz gerektiğini haber vermiştir. Peygamberimiz de; -“Hiç biriniz, ben kendisine çocuğundan, babasından ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça îman etmiş olmaz.” buyurmuş ve Peygamber sevgisinin Müslümanlar için ne kadar önemli olduğunu bildirmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v)’i sevmenin bir yolu da O’nun sevdiklerini sevmektir. Peygamberimizin öncelikle Ehl-i Beyt’ini sevdiğinde ise hiç şüphe yoktur. Bunu çok iyi bilen ecdadımız tarih boyunca gönüllerinde derin bir Peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisi taşımışlardır. Necip Milletimizin İslâm’a bağlılıkları Hz. Muhammed (s.a.v) ve Ehl-i Beyt sevgisiyle daha da güçlenmiştir. “Adı güzel kendi güzel Muhammed” in aşkıyla O’na layık Müslümanlar olabilme endişesi hep kendilerine rehber olmuştur. “Muhammed” adının olur olmaz yerlerde kullanılmasına gönülleri razı olmadığından onu “Mehmed”e çevirmiş ve milletimizin en fazla kullandığı isim olmuştur. Bir çok Hadis-i Şerif ’te Ehl-i Beyte sevgi beslememiz istenmiş ve bu husus Hz. Peygamberi sevmenin bir gereği sayılmıştır. Bu sebeple Peygamberimizin aile ve yakın akrabası, Müslümanlar tarafından üstün bir konumda görülmüş ve onları sevmek dînî bir yükümlülük olarak değerlendirilmiştir. Bu durum Hz. Peygamber ile birlikte kızı Hz. Fâtıma, damadı Hz. Alî, torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in de aynı şekilde sevilmesine sebep olmuştur. Namazlarda “Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âl-i Muhammed” diye salâvat getiririz. Buradaki “Âl-i Muhammed” Ehl-i Beyt demektir. Bütün Müslümanlarda olduğu gibi, Milletimizin Ehl-i Beyt sevgisinin odağında Hz. Peygamber bulunur. O’nu Hz. Fâtıma, Hz. Alî, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin kuşatır. Hz. Ali’nin küçük yaştan itibaren Peygamberimizin evinde, O’nun terbiyesi altında büyümesi kendisinin Ehl-i Beyt kültürü içinde önemli bir yere sahip olmasına sebep olmuştu. Ecdadımız Hz. Fâtıma’dan nasıl “Fatma anamız” diye söz ederlerse, Hz.Alî’ye de “Allah’ın Arslanı”, “Şâh-ı Merdân”, “İlim beldesinin kapısı” diye anarlar. Çünkü O âlim, cesûr ve kahraman bir insandır. Doğruluğu, adaleti ve İslâm’a hizmeti ile gönüllerde taht kurmuştur. Bütün bu konularda tüm İslâm Ümmeti hem fikirdir. İstismarcılar hariç. İfrat veya tefride düşenler hariç... HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 06 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 haber T.C. Köln Başkonsolosluğundan Seminer Gençlik Daireleri ve Sorunları Masaya Yatırıldı Ailede Duyguların Dili ve Medyanın Etkisi edagog Nurcan Ulupınar`ın konuşmacı olarak katıldığı ve IGMG Raunheim Cemiyeti ve IGMG Hessen Eğitim Başkanlığının birlikte organize ettiği Aile Eğitim Seminerinde “Ailede Duyguların Dili ve Medyanın Etkisi” konusu ele alındı. Pedagog Nurcan Ulupınar`ın konuşmacı olarak katıldığı seminerde “Aile ve Medya” etkileşimi değerlendirildi. Endüstrileşme ile başlayan süreç ile aile kavramının da değiştiğini bildiren Ulupınar, ailenin temel işlevlerine değindi. “Ailenin işlevselliğini koruyabilmesi, psikososyal yönden sağlıklı bireylerin oluşması için en önemli faktörün aileiçi iletişim ve etkileşimden oluştuğunu” açıkladı. P .C. Köln Başkonsolosluğunda STK temsilcileri ve vatandaşlarımızın geniş katılım sağladığı Gençlik Daireleri ve Sorunları başlıklı bir seminer verildi. Köln Belediyesi Çocuk Gençlik ve Aile Dairesi bölüm başkanı Peter Völmeke’nin de sunum yaptığı konferans yoğun ilgi gördü. Proğram başında selamlama konuşması için kürsüye gelen T.C. Köln Başkonsolosu H. Emre Engin, "Umut Yıldızı Derneğinin yaptığı çalışmaları takdirle karşıladıklarını belirterek bu tip organizasyonların sayılarının artması temennisinde bulunduğunu belirterek biraz sonra sunum yapacak Völmeke’ye sorular sorup burdan döndükten sonra da bu konuyla alakalı burada öğrendiklerinizi toplumumuza aktarmakta aracı olmanızı istiyorum" dedi. T.C. Köln Başkonsolosu H. Emre Engin eşi Meral Engin de yaptığı kısa selamlama konuşmasında Gençlik Daire Başkanına katılımından dolayı teşekkür ederek, konunun dikkatlice takip edilmesini temenni etti. Kürsüye seminerci Peter Völmeke gelerek belediyede bulunan sorumlu birim olan Aile ve Gençlik Dairesinin çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Völmeke konuşmasında şu ifadelere yer verdi. "Köln belediyesinin en büyük dairesi gençlik dairesidir. Gençlik dairesi 5 bölümden oluşuyor. Sosyal pedagojik bölümü, burada ailelerin isteklerinin ele alındığı, ikinci bölüm gençlik parkları çocukların bulunduğu noktalar hakkında çalışmalar yapar, diğer bölümde ana okulları ele alınır, Köln Be- T lediyesinde 600 anaokulu var bunların 300 tanesi özel diğerleri belediyeye bağlı okullardır. Bir diğer bölüm dış temsilciliklerdir. Köln bölgesinde 9 tane bölge gençlik dairesi oluşturulmuştur. Bunların hepsi birlikte çalışırlar. Aile sosyal destek hizmetleri bölümü burada çocuğunuzla ilgili desteğe ihtiyacınız olduğunu bildirdiğinizde yardımcı olur. Bu dairemize 24 saat ulaşabilirsiniz. Bizler gençlik dairesi olarak ailelerle birlikte çalışmak istiyoruz. Sorunu onlarla birlikte çözmek istiyoruz. Çocukların kesinlikle aileden koparılmamasını eğer sorun varsa önceden başvurulmasını ona göre birlikte çözüm bulalım istiyoruz. Gençlik dairelerinin asıl amacı onları (çocukları) aileden koparılmaması için çalışmaktır. Seminerin ilerleyen bölümünde katılımcıların sorularını cevaplayan Gençlik idaresi sorumlusu bir vatandaşın dairenin çalışmasının işleyişi hakkında verilen soruya şu cevabı verdi. "Aile bize gelir öncelikle yer durumu incelenir, Kalacağı yerin müsaitliği başka ailenin çocuklarla her hangi bir kıskançlık gibi faktörler dikkate alınır. Gizli tutma durumu da göz önünde tutularak başka özel kurumların ilgilenmesi de müdahil olması da tabi ailenin müsadesiyle olabilir. Gençlik dairesini şikayet edebileceğiniz bir mekanizma var. Herhangi bir durum olduğunda mağduriyet söz konusu varsa dile getirilir, bu gibi durumlarda kontrol ederiz, ona göre yapmamız gereken durumlar var mı ona göre hareket ederiz" dedi. Proğram çeşitli soru ve cevaplarla sona erdi. “Duygu nedir? Duygu, akma ihtiyacı olan bir fenomendir” tanımlamasını yapan Ulupınar, doğudan gelen ve batıdaki duygu dillerinin arasındaki farka dikkatleri çekti. İnsani duyguların öğrenildiği ve geliştiği kurum “Aile”de, medyanın aile bireylerini etkisi altına alan güçlü bir etken olduğunu belirten Nurcan Ulupınar, ailenin işlevini yürütebilmesi için aile fertlerinin “beslenmesi ve geliştirilmesi gereken duygular” üzerine önemle durmaları gerektiğini vurguladı. Bu prosedürde “din” olgusunun büyük rol oynadığına değinen Ulupınar “dinin, duygularımızı aktif hale getirip, beslediğini ve duygu ihtiyacını giderdiğini belirtti. IGMG Freiburg Donau Bölgesi Kadın İdarecileri Eğitim Toplantısı GMG Freiburg-Donau Bölgesi Kadınlar Teşkilatı tarafından düzenlenen bir proğramla kadınlar idarecileri "BET Birim Eğitim Toplantısı"nı yeni bölge merkezinde gerçekleştirdiler. 71 idarecinin ve Bölge Yürütme Kurulu üyelerinin (14) toplam olarak 85 idarecinin hazır bulunduğu toplantıya IGMG Genel Merkez Kadınlar Teşkilatından Hatice Şahin (IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı) Zehra Dizman (IGMG Kadınlar Teşkilatı Eski Başkanı) Tünay Ermiş (IGMG Kadınlar Teşkilatı İrşad Başkanı) Nefiye Ermiş (IGMG Kadınlar Teşkilatı Teşkilatlanma Başkanı) Handan Yazıcı (IGMG Kadınlar Teşkilatı Eğitim başkanı) Nermin Şeker (Genel Merkez Görevlisi) katıldılar. I Proğram, Kur`an-ı Kerim okunması ile başlarken, yoklamanın ardından, Ayşe Hümeyra Ergün (IGMG Freiburg Donau Bölge Badınlar Teşkilatı Başkanı)nın açılış konuşması oldu. Ergün konuşmasında, katılımcıları selamlayarak, eğitimin önemine dikkat çekti. IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin'in 1.5 saatlik "Teşkilat yapısı" seminerinin ardından, birimler ayrı ayrı toplantı salonlarında eğitimciler tarafından eğitildiler. Proğramın sonunda IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Ahmet Ölmez de katılarak bilgilendirmelerde bulundu. Proğram Kur`an-ı Kerim okunması ve ikram ile son buldu. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Velhasıl Göç Kültürümüz Mahmut AŞKAR [email protected] ıyafet kültürümüz: Görüntü müslümanı, görünen müslüman Trene binenler arasında tepeden tırnağa siyahlara bürünmüş bir kadın dikkatimi çekti. Silüetinden zayıf ve kısa boylu bir insan olduğu belli oluyordu. Uzakdoğulu, muhtemelen Japon bir genç kadınla karşılıklı oturdular. Siyahlar içindeki kadın karşısındakine habire birşeyler anlatırken, o da bazen gülümseyerek kafa sallıyor, bazen de bir-iki kelimelik mukabelede bulunuyordu. Yerlerde sürünen iki kat siyah çarşaflı, siyah eldivenli, siyah gözlüklü ve yüzü peçeli bu kadının hangi lisanı konuştuğunu merak ettiğimden kulak kabarttım: Pürüzsüz ve akıcı bir Almanca’yla konuşuyordu. Etrafta oturan ve ayakta yolculuk yapan herkesin zaten dikkatini celbeden bu kadın bir ara sesini öyle bir yükseltti ki, kendi aralarında konuşanlar bile sustu... Karşısındaki Japon kızın adeta şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı. Çarşaflı kadın; kendisine sataşma olduğunu (muhtemelen yan koltuklarda oruran yaşlı kadınlar kendi aralarında bu kadınla ilgili birşeyler konuşmuş olabilirler), bunu insan hakları ve toleranslıkla bağdaştıramayacağını, (yan koltukta oturan yaşlı Alman kadınlara dönerek) zaten İkinci Dünya Savaşı’nda da bu zihniyetin insanları katlettiğini, yüksek sesle ve düzgün bir Almanca’yla söylerken; bazen de sözlerine İngilizce olarak devam etmeği ve satır aralarında kendisinin tıp sahasında olduğunu vurgulamayı da ihmal etmedi. Trenden indikten sonra kalabalığın içinde bir hayalet gibi görünen ve zaten İslâm’a karşı son derece önyargılı olan yerli halkın nezdinde Müslümanları bu derece sevimsizleştiren şu “dini bütün müslüman kadını” görmeye, deşifre etmeğe çalıştım. Nafile... Türk mü, Arap mı veya Alman mıydı? Gerçekten kendine göre çok dindar olduğundan mı, yoksa müslümanı Batı toplumu içinde sevimsizleştirmek için görevlendirilmiş provakatör müydü, anlayamadım... Bir nokta kadar bile çehresini görmek mümkün değildi. Yerlerde sürünen siyah çarşafın altındaki spor ayakkabılarını görebildim sadece... Bazı din kitaplarına bakarsanız veya özellikle Arap ve Pakistanlı kimi din adamlarına sorarsanız, peçe (Türkiye’deki haliyle ‘yaşmak’) çarşaf (genellikle siyah tek parça kadın giysisi) veya Afganistan’daki haliyle ‘Burka’, Müslüman kadının iffet ve namusunu erkeklere karşı korumanın tam ve en doğru aracıdır. Etnolojik ve antropolojik olarak, siyah tek parça kadın giysisi olarak çarşaf ve köken itibariyle çölde insanların kum esintisinden korunmak için yüzün örtülmesinden kaynaklanan peçe, İslam’ın doğduğu coğrafyaya, asra hatta ta gerilere K ❬ ❬ 07 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 dosya Avrupa Türklerinin yeni nesil kadınları arasında da giderek yaygınlaşan örtünme, bir görüntü (şov) müslümanlığına dönüşmemeli... İster kadın, ister erkek olsun; kıyafet kültürü, bir toplumun olduğu kadar kişilerin de inanç kültürünün dışa yansımasıdır. (Hititlere, Mısırlılara) götürülebilir. (...) (İlhami Güler, Direniş Teolojisi, s. 121-122) Bu olaydan birkaç gün sonra yine trene bindim. Kendime oturacak bir yer ararken üniversite öğrencisi kız yeğenimi gördüm ve geçip onun yanındaki boş koltuğa oturdum. Sağdan solda sohbet ederken, karşımızda oturan başörtülü ve gayet sade ve asil giyimli genç kadının bize bakarak hafiften tebessüm ettiğini fark ettim. Türk olduğuna kanaat getirerek doğrudan (Türkçe) olarak nereye gittiğini sordum. Yanılmamıştım; hemen tatlı bir sohbete dalıverdik yol boyunca. Köln Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı üzerine doktora yaptığını, son derece kibar bir Türkçe konuşmaya gayret ederken, kendisini Almanca olarak daha rahat ifade edebildiğini de itiraf ediyor. Almanya’da yetişen, inancına göre giyinen, eğitimli, aynı dine mensup iki farklı müslüman kadın: Birisi; uzaklaştıran, korkutan, sevimsizleştiren, kişiliğinin üzerine siyah örtü çeken, diğeri; şahsiyeti, yerli topluma göre kapalı görüntüsüne rağmen zerafeti, ağırbaşlılığıyla gören herkesin imrendiği, tavırlarıyla kendini kabul ettirdiği, kendi şahsında Müslüman Kadın’ı hakkıyla temsil edebilen birisi. Birisi; kenar, uç noktadaki (marjinal) müslüman kadın, diğeri merkezdeki, ortayol, hayatın içinden müslüman kadın tipi. Özellikle İslâmHıristiyan bağlamında bilerek canlı tutulan “kültürler/medeniyetler çatışması” nın odak noktasında (müslüman) kadın olduğu gözardı edilmemelidir. Avrupa Türklerinin yeni nesil kadınları arasında da giderek yaygınlaşan örtünme, bir görüntü (şov) müslümanlığına dönüşmemeli... İster kadın, ister erkek olsun; kıyafet kültürü, bir toplumun olduğu kadar kişilerin de inanç kültürünün dışa yansımasıdır. Yukarıdaki karşılaşmalarda anlatmaya çalıştığımız iki farklı kadın arasındaki asıl fark şudur: Birisi, “Görüntü Müslü- manı” izlenimi verirken, diğeri; “Görünen Müslüman” kanaati uyandırıyor. Eğlence kültürümüz Her toplumun kendine özgü eğlenme usûlü ve üslûbu vardır. Türkiye’nin dört bir yanından bazı Avrupa ülkelerine göç etmiş olan Türklerin evlenen yeni nesilleri artık ağırlıklı olarak yaşadıkları ülkelerde düğünlerini yapıyorlar. Anadolu’da, yörelere göre değişiklikler arz etse de, üç aşağı beş yukarı, oturmuş bir düğün kültürümüz var. Özellikle buradaki genç neslimizin yegâne eğleneceği yer, düğün salonlarıdır. Artık 1970’li ve 80’li yılların Almanya’sındaki Türk düğünlerinden de fazla eser kalmadı. Düğün salonları, yemeği, orkestrası ve kirasıyla birlikte ailelere ciddi bir maddî külfet getirirken, bazen düğün eğlencesi, çalınan müziği ve oyunuyla disko havasına dönüşüyor. Avrupa Türklerinin düğünleri, biraz da ailelerin hayat tarzına göre şekilleniyor. “Gurbet Düğünleri”mizin bazıları Türk töresi ve inanç dairesi içinde yapılırken, bazıları da gerçekten çığırından çıkan ve çılgınca bir eğlenceye dönüşen hâl alır. Bunların dışında; cami bünyesinde yapılan ve cenaze merasimini aratmayacak türden “düğünlerimiz” de var. Mersiyeyle arasında pek fark göremediğimiz “ilahiler”in okunduğu çok “düğünler” gördük... Halbuki (bize göre çok farklı) bir kültür coğrafyasında yapacağımız düğünler, müziği ve folkloruyla, düğün adetleriyle, kendi eğlence kültürümüzün sahnelendiği çok önemli sosyo-kültürel icraatler seviyesinde görülmelidir. Bizi Avrupa kültür coğrafyasında yarınlara taşıyacak olan ve gelecek nesillerimiz için hayatî bir önem arz eden kültürel varlıklarımızın başında; görüntümüz ve eğlencemiz gelmektedir. YTB Başkanı Bülbül Davutoğlu’nu Ziyaret Etti urtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret etti. YTB Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül’e yeni görevinde başarılar dileyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu konuşmasına şu şekilde devam etti: “Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı son yıllarda kurduğumuz, çok büyük Y bir ihtiyaca hizmet eden ve süratle de kurumsallaşan önemli bir devlet birimimiz. Şu anda sorumluluk alanlarına baktığımızda yurtdışındaki vatandaşlarımız, soydaşlarımız ve ayrıca akraba topluluklarımızla yakın temas içindeyiz. Devlet olarak tarihi mirasın bugünkü emanetini üstlenmiş durumdayız. YTB de bunun hakkını vermek üzere kurulmuştur ve sizin de bu hakkı vereceğinizden eminiz.” Konuşmanın ardından YTB Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na iyi dilekleri için teşekkür etti. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 08 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 haber Okul Derslerinde Tüm Dinlerin İbadethaneleri Gezilerek Çocuklara Öğretilmeli ünya Irkcılıkla Mücadele Günü münasebetiyle IGMG derneklerince Avrupa`nın pek çok ülkesinde forum ve toplantılar icra edildi. Bu çerçevede IGMG Köln Bölge Başkanlığı Troisdorf cemiyetindeki toplantıya resmi kurumlar üst düzeyde iştirak ettiler. TC Köln Baş Konsolosluğunu temsilen Nursel Özbek, IGMG Genel Merkez adına Engin Karahan, D Troisdorf Belediye Başkanı Heralt Schlieker, Emniyetden Jurgen Weisberg, Kiliseler Birliğinden İnjo j. Zöllich, Evangelische Kilisesinden Dietmar Pistorius, Belediye Aile Masasından Brigitte Wiesse, Troisdorf Juguntamttan (Gençlik Dairesinden) Julıa Schuster, CDU Uyum Sorumlusu StefanJeanski toplantıya iştirak ettiler. Proğramı organize eden Troisdorf Uyum Meclis Üyesi Abdurahman Köylüoğlu açılışta yaptığı selam- Avrupa’nın En İyi Havayolu Merhaba Nürnberg Wingo gelir, memleket özleminizi giderir. İstanbul: 175 EUR* Samsun: 255 EUR* Ankara: 225 EUR* Adana: 255 EUR* İzmir: 225 EUR* Diyarbakır: 295 EUR* Antalya: 225 EUR* Ercan: 304 EUR* 31 mart tarihine kadar başlayacak seyahatler için geçerlidir. Uçuştan 14 gün önceye kadar biletlenmiş olmalıdır. Parkur ve tarih değişikliğine, iadeye izin vermemektedir. Sınırlı sayıda koltuk için geçerlidir. Tüm vergiler dahil, gidiş-dönüş web sitesi ücretidir. facebook.com/Wingo Uçmanın en keyifli ve akıllı yolu o! Skytrax Passenger Choice ödüllerinde Avrupa’da 2013 yılının en iyi havayolu seçildi. lama konuşmasında geçtiğimiz günlerde camiyi hedef alan provokatif olayı anımsatarak başladığı konuşmasına; “bu tip saldırıların böylesi proğramları sıklıkla yapmak zorunda olduğumuzu bizlere gösterdi. Biz burada üç kuşaktır huzurla yaşıyoruz. Kanaatimizce hiç kimsenin bu huzur ve güven ortamını bozmaya hakkı yoktur. Burada yaşanan bazı olayları organizeli olmayan provokatif bireysel girişim olarak kabul ediyoruz. Zira biz buradaki Alman mercileriyle karşılıklı uyum içerisinde anlaşıyoruz. Bu tip proğramları sıklıkla yaparsak daha da verimli olucağı kanaatindeyim’’ diyerek katılımcılara teşekkür etti. Günün en uzun konuşmasını yapan IGMG Genel Merkezden Engin Karahan kısaca şunları söyledi: “Irkçılık her toplumda görünmen bir hastalıktır. Bunun burada konuşulması Almanya`nın yabancılara ya da Türklere tutumu diye algılamamız doğru olmaz. Her toplumda görünen bir yaklaşımdır. Irkcılığı gizleyerek küçümseyerek değil bizat bireylerin birbirleriyle konuşarak müzakere ederek çözecekleri sorunudur’’ diyerek sözlerini sürdürdü. Emniyetden katılan Jürgen Weisberg; “Büyüklerdeki önyargıların giderilmesi hakikaten güç. Bunun izole edilmesi için de çocuklara okul derslerinde her türlü dini ve ibadet yerlerini, başta cami, kilise olmak üzere ibadethaneleri gezdirerek onları eğiterek bu sıkıntıdan kurtulabiliriz. Mecburi müfredata konulan ders proğramlarıyla onlara uygulamalı anlatmalı ve yetiştirmeliyiz. Ayrıca Polis teşkilatında yabancıları daha çok görmek istiyoruz” diğerek sözlerini sürdürdü. Belediye Başkanı Heralt Schlıeker, burada yaptığı konuşmada, Troisdorf`ta başka eyalet ve şehirlere kıyasla Irkcılığın fazla gözükmediğini bunda yapılan çalışmaların etkili olduğunu, bundan sonrada yapılması gerektiğini aktardığı konuşmasında proğramdan dolayı IGMG`ye teşekkür ederek sözlerini tamamladı. Evangelisch Kilisesi temsilcisi de ırkcılığın dindarlardan değil dinden uzaklaşan insanlarda görüldüğünü ifade etti. Cemiyet Kadın Kolları Başkanı Fadime Arı; “Biz cami olarak elimizden geleni yapıyoruz. Buradaki okullar zaman zaman bizleri ziyarete gelirler bizler de kapılarımızı onlara her zaman açarız. Entegrasyona daha ana sınıfı kurarak başlamakla samimi olduğumuz sizlerin takdiridir. Orta öğretim üniversiteliler birimi gibi kapsamlı bir çalışmalarla bu toplumla uyum içerisindeyiz” dedi. Arı minareli camiye sahip olmaları hasebiyle camilerine sıklıkla ziyaretci geldiğini sözlerine ekledi. T.C. Köln Konsolosluğu adına Nursel Özbek önemli bir konunun müzakere edildiğini, herkesin üzerine düşen vazifeyi yapmasıyla zaten bu tip sıkıntıların kendiliğinden izole olacağını belirterek iyi bir toplantı yapıldığını proğramı hazırlayanlara teşekkür etti. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 09 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 dosya Aile ve Dini Eğitim Rümeysa AYDIN Aile: Toplumun özü çekirdeği Aile: Toplum demek, toplum devlet demek Aile: Devletleri ayakta tutacak nesiller demek. Aile: Nesillerin devamı demek Aile demek huzur ve mutluluk demek Aile demek sevgi ve saygı ortamı demek Aile demek günahlara karşı bir sığınak demek. Eğitimin en iyi gerçekleşeceği yer ailedir. Sağlam karakterli, ahlaklı, dindar, eğitimli sosyal bireyler ve sağlıklı nesiller ancak güzel bir aile ortamında neşet edebilir. Dinimizin evliliğin gayesi olarak gösterdiği hedef de bu değil mi? İslam nazarında çocuk, Allah`ın insanlardan dilediğine (Şura: 49-50) bahsettiği bir lütuf insan için dünyada imtihan vesilesi (Enfal-28) Dünya hayatının tatlı bir süsü (Kehf: 46) ve Allah`ın insanlara emanetidir. Kur`an-ı Kerim bize çocuklarımızın birer emanet olarak verirken aynı zamanda onları ateşin azabından korumamızı da emretmektedir (Tahrim: 6) Çocuklarımızı ateşten korumanın yolu ise onlara dini, ahlaki terbiye vermekle mümkündür. “Mutluluk kaynağımız, gönlümüzün meyvesi, gözümüzün nuru evlatlarımızı dini bütün, ahlaklı bilgi ve terbiye ile büyütmek birinci vazifemizdir.” Bu anlamda Hz. Ömer, Peygamberimiz (s.a.v)e sorar: “Kendimizi ateşten koruruz ama çocuklarımızı nasıl koruyacağız? Peygamberimiz: Allah`ın size yasakladığı şeylerden onları engellersiniz size emrettiği şeyleri emredersiniz böylece onları korumuş olursunuz. (Hak Dini 7/5122) diye cevap vermiştir. Efendimiz başka bir hadisinde ise “hepiniz çobansınız ve güttüğünüzden sorumlusunuz…” (Buhari-Ahkam) buyurmuştur. Başka bir Hadis-i şerif de şu mealdedir; “Bir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha iyi miras bırakmış olamaz” (Tirmizi-Birr/33) Evet terbiye en büyük miras. Nedir terbiye? İnsan olduğunun farkına vardırılması, kul olduğunun farkındalığı ve bireye amaçlı bir yaşama bilinci vermek suretiyle başıboşluğun önüne geçmektir. Peki evlatlarımızı nasıl terbiye edeceğiz, nasıl davranacağız, nasıl öğretip eğiteceyiz. İşte sorunumuz burada. Bizler kendi anne babalarımızın, bizi yetiştirme tarzını beğenmeyip şikayet ederken, kendimiz anne baba olduğumuzda, kendi çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimiz konusunda fazla bir bilgi birikimimiz, fikrimiz veya hazırlığımız yoktur. Buna zaten vaktimiz de yoktur. Hayatın içinde gelişi güzel kendiliğinden ola gelen sıradan bir ebeveynlik, ya da bilinç altımıza yerleşmiş, kendi anne babalarımızdan öğrendiklemizi uygulamakla yetiniriz. Daha anne karnına düştüğü ilk günden itibaren çocuğumuzun beşiğini, odasının rengini, bir aşısı ya da bir mamasını önemsediğimiz kadar, ruhsal doyumunu fizyolojisi kadar psikolojisini, Allah`ı ve Peygamberi nasıl tanıtırım derdine düşmedik, düşemedik. Bu vurdumduymazlığın, basite almanın maazallah bize hem dünya da hem de ahirette çok pahalıya mâlolacağının hesabını iyi yapamadık. Bizler hayırlı evlatlara sahip olmak is- tiyorsak -ki bunu dünya ve ahiret selametimiz için elbette hepimiz isteriz- O zaman bu isteğimizi: evladımızın din eğitimi için on onbeş yaşını bekleyerek değil taa… başta eş seçiminden başlamalıyız. Anne karnında temelleri atılıp en büyük öğretmenlik olan bilgi dolu dindar bir annenin şefkat dolu kollarında salevatlarla salladığı, abdestli emzirerek büyüttüğü, helalini, haramını gözeten hassasiyetli bir anne aynı zamanda kendimiz içinde saliha bir eş seçimini yaparak ebeveynlik haklarımızı büyük ölçüde yerine getirmiş olabiliriz. Evlilik, dini hassasiyetlerimiz ön plana çıkarılmadan yapıldığı takdirde çocuğun ilk ve temel okulu olan evde, taşların hiçbir zaman yerli yerine oturmayacağı gözden uzak tutulmamalıdır. “Beşiği sallayan el, dünyaya hükmeder!” sözü unutulmamalıdır. Bu anlamda “Altı yaş altın yaş” sözünü söyleyen pedagoglar bütün karakter gelişiminin altı yaşında tamamlandığını, bu dönemin çekirdek dönem, bir kodlama dönemi olduğunu açıklıyorlar. Çocuğun körpe zihnine yapılan bir telkin, tavsiye, dini bir nasihat taşa yazılan bir yazı gibi kalıcı olup, yıllar onu silemeyecektir. Bediuzzaman Said Nursi`nin; “Annemin bir yaşındaki telkinleri seksen yaşında vardığım hakikatlerde çekirdeği oluşturdu” dediği gibi. “Ağaç yaş iken eğilir” dedikleri gibi insan da tazecik fidan iken bir şekle, istenen eğitim tarzına alıştırılabilir. Yıllar sonra onu eğmeye çalışmak, bir çınar ağacını eğmek kadar zor olacaktır. İmam Gazali`nin ifadesi ile hayrı da şerri de kabul edebilecek kabiliyette yaratılmış olan çocuk ana-baba onu nasıl yönlendiriyorsa hangi yöne sevk ediyorsa o yönde yol alacak o yavru için hayatının temelleri aile ocağında atılacaktır. Onlar bizlere verilen birer emanettir. Onların bomboş saf temiz kalpleri ve dimağları işlenmeye elverişli bir cevher gibidir. Bu cevheri işleyecek olan siz ustalarsınız. Selam ve Dua ile... DİTİB Federal Kadın Birliği'nden Genel Başkan Prof. Dr. Er'e Ziyaret İTİB Federal Kadın Birliği Yönetim Kurulu üyeleri, DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet Er'i ziyaret etti. DİTİB tarafından 30 Kasım 2013 tarihinde Almanya'da ilk olarak kurulan Federal Kadın Birliği, faaliyet planlamaları ve 2014 yılı çalışma programı kapsamında üç günlük çalıştay vesilesiyle Köln DİTİB Genel Merkez’de bir araya geldi. Derya Şahan başkanlığında hazır bulunan Federal Kadın Birliği Yönetim Kurulu üyeleri, DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet Er'e nezaket ziyaretinde bulunarak, kadınlara yönelik hizmetlerdeki desteğinden dolayı teşekkür etti. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet Er, kadınların baş tacı olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu: D “Kadın her şeyden önce bir annedir ve neslimizin yetişmesinde onların rolü çok büyüktür. Bu sebeple kadınlarımıza yönelik ne kadar hizmet versek azdır. DİTİB olarak, yapacağınız bütün faaliyetlerinizde sizin yanınızdayız ve sizi de yanımızda görmekten mutluluk duyarız. Baş tacımız olarak gördüğümüz hanımlarımızı, toplumumuzda hak ettikleri en iyi ve en güzel yere getirmek için el birliği ile çalışacağız. Yeni kurulan birliğin teşkilatımıza, Almanya'da yaşayan insanlarımıza hayırlı uğurlu olmasını temenni eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.” DİTİB Federal Kadın Birliği, Derya Şahan başkanlığında Yönetim Kurulu üyeleri Aysun Pekal, Gülşah Çınar, Sergül Tanrıver, Nurten Afat ve Şeyda Can, Genel Başkan Prof. Dr. Er'e desteklerinden ve iyi dileklerinden dolayı teşekkür ettiler. Ziyarette, DİTİB Yönetim Kurulu Üyeleri Kazım Türkmen ve aynı zamanda DİTİB Federal Kadın Birliği Yönetim Kurulu üyesi de olan Dr. Emine Seçmez hazır bulundu. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 10 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 haber IGMG Düsseldorf Bölgesi Hadis Yarışması Duisburg Kültür Merkezinde Yapıldı GMG Düsseldorf Bölgesi İrşad Başkanlığının düzenlemiş olduğu şubelerarası 2014 Hadis yarışması, yoğun bir katılımla, Duisburg Kültür Merkezi camiinde gerçekleştirildi. Yarışmayı sunan İlhan Türkkahraman program akışını ve kurallarını açıkladıktan hemen sonra açılış Kur´an-ı Kerim´ini Oğuzhan Urgun okudu. IGMG Düsseldorf Bölge Başkan Başdanışmanı Mustafa Bildik Açılış konuşmasında öncelikle uzaktan ve yakından programa iştirak eden bütün misafirlere teşekkürlerini iletti ve şöyle devam etti: “Başta yavrularımızın anne-babaları ve hocaları olmak üzere yavrularımıza çalışmalarında emeği geçen herkese canı gönülden teşekkürlerimi sunuyorum dedi. Bildik, yavrularımız buraya gelerek ve yarışmaya katılarak en büyük fedakarlığı ve cesareti göstermişlerdir ve aslında şimdiden gönlümüzde birinciliği hak etmişlerdir. Cenab-ı Allah onlardan razı olsun diyorum ve hepinizi sukunet içinde onları dinlemeye davet ediyorum” dedi. Jüri heyeti şu hocaefendilerden oluştu. Düsseldorf Bölge Halkla İlişkiler Başkanı İlhan Türkkahraman, Velbert Camii, İmam Hatibi Tahsin Özhan ve Muharrem Doğan. Üç ayrı yaş grubu altında yapılan yarışmada 9-12 grubuna katılan M.Gladbah Camiinden Furkan Şimşek birinci oldu. 2. Duisburg Osman Cankara, 3. Krefeld Hacı Bayram Camiinden Yıldıray Karacaelap oldular. 13-15 Yaş grubunda Bu grupda ise Duisburg Hacı Bayram cemiyetinden katılan Habil Yıldırım birinci oldu. 2. Willich Oğuzhan I Yalçın 3. Rheinhausen Ahmet Yahşi Camiinden Emrullah Civak oldular. 16-18 Yaş grubun da ise Mülheim Abdulhamit Enes Efe birinci oldu. 2. Oberhausen Akşemsettin Camiinden Selman Karahan, 3. Rheinhausen Ahmet Yahşi Camiinden Oğuzhan Urgun oldular. Yaşları arası üç kategoride gerçekleşen yarışmada, gençler birbirinden güzel hadisler okudular. Selamlama konuşması yapan, IGMG Düsseldorf Bölge Başkanı Bayram Kılıç konuşmasına şöyle devam etti, “Bu yavrularımızın hepsi bence birincidir” dedi. Jüri heyetine seçilen hocaefendiler hadis konusunda ehil ve de uzman olmaları hasebiyle kendilerinin adaletli bir şekilde yani hakkaniyet doğrultusunda hiç ayırım yapmadan karar verdiklerini vurguladı. “Çocuklarımızın annelerine babalarına ve emeği geçen hocalarına ve de özveri ve büyük emek harcadıkları için kendilerine teşekkürlerimi arz ediyorum. Geleceğimiz yavrularımızın avuçları arasındadır. Yavrularımızın ellerine neyi bırakırsak onu yaşar ve yaşatırlar. Eğer ki geleceğimizin daha parlak daha barış dolu huzur dolu geçmesini istiyorsak, onların yüreklerine ektiğimiz tohumlara dikkat” diyerek sözlerini noktaladı. Bölge İcrasından Mustafa Bildik başkanlığında gerçekleştirilen yarışmanın nihayetinde, bütün katılımcılara; Bölge İcrası tarafından belge ve hediye takdim edildi. Jüri heyetinin titiz bir şekilde değerlendirme ve puanlama yaptığı program Velbert Camii, İmam Hatibi Tahsin Özhan Hocaefendinin okumuş olduğu Kur`an-ı Kerim ile program sona erdi. IGMG Blumberg Fatih Cemiyeti Anaokul Öğrencilerine Gezi Düzenledi GMG Freiburg Donau Bölgesine bağlı Blumberg ve çevresine hizmet veren Fatih Cemiyeti Anaokul öğrencilerine gezi düzenledi. Eğitmenlerden; Kübra Arslan, Betül Altun, Nuriye Aslan’ın eşliğinde 34 öğrenci, Lauchringen Berolino Kinder- I park’ı ziyaret ettiler. Çocuklar neşeli bir gün geçirirken, gezi için hocalarına ve cemiyet yöneticilerine teşekkür ettiler. Blumberg cemiyetinde Pazartesi, Salı, Çarşamba, Cumartesi ve Pazar günleri 36 yaş, 7-9 yaş ve 10-12 yaş arasında öğrenciler ders almaktalar. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, YTB Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül’ü Çankaya Köşkü’nde Kabul Etti 4 Şubat 2014 tarihi itibariyle Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı olarak göreve başlayan Doç. Dr. Kudret Bülbül, Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül tarafından Çankaya Köşkü’nde kabul edildi. YTB Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül, Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül’e kurum hakkında bilgiler verdi. 2 Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül, göreve atanmasından dolayı YTB Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül’ü tebrik etti. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın stratejik öneme sahip bir kurum olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül, kurumun faaliyet alanı ve çalışmaları hakkında önemli tavsiyelerde bulundu. Walldorf Mevlana Camiinde Sabah Namazı GMG RNS Bölgesi kalabalık bir cemaat topluluğu ile Walldorf Mevlana camiinde sabah namazında buluştu. Bölgedeki vatandaşlarımızın büyük bir ilgiyle takip ettikleri sabah namazı programları tüm canlılığı ile sürüyor. Kılınan namazın ardından Mevlana I Camii İmam Hatibi Davut Meraklı cemaati selamladı. Yapılan kısa zikirin ardından sözü IGMG RNS Bölge Başkanı Şerif Aslan aldı ve cemaata katılımlarından dolayı teşekkür ederek teşkilat çalışmalarını ilgiyle takip etmelerini önerdi. Daha sonra ev sahibi cemiyetin verdiği kahvaltıdan sonra vedalaşıldı. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 11 ❭ haber Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 İhsan ÖNER Yeniden ATİB Genel Başkanı vrupa Türk- İslam Birliği (ATİB) 22. Dönem genel Kurulunu gerçekleştirdi. ATİB Genel Merkez Binası salonunda, 22 Mart 2014 tarihinde gerçekleştirilen Genel Kurul, yüzlerce delegenin iştirakiyle gerçekleşti. Sadece delegelerin iştirakiyle gerçekleştirilen genel kurula Kurucu Genel Başkan Musa Serdar Çelebi ve Eski Genel Başkanlardan Selahattin Saygın da katıldı. Divan Başkanlığına Selahattin Saygın’ın ve yardımcılıklarına ATİB Gençlik Kolları Başkanı Süleyman Yıldırım ile Kız kolları Başkanı Nurhan Aksoy’un seçilmesinden sonra, gündem maddelerine geçildi. ATİB Genel Merkez Camii Din Görevlisi Seyit Lüleci’nin Kur’an tilavetinin ardından İstiklal Marşı okundu. Bölge Başkanı Harun Kılıç’ın selamlama konuşması- A nın ardından Genel Başkan İhsan Öner açış konuşmasını yaptı. Bütün delegelere katılmalarından dolayı teşekkür eden Genel Başkan, geçen genel kuruldan bugüne iki yıllık süreçteki çalışmalar hakkında açıklamalarda bulundu ve kendilerine hiçbir desteğini esirgemeyen dernek yöneticilerine teşekkür etti. Disipline edilmemiş hiçbir hareketin başarı şansı ol- madığını belirten Öner, daha organizeli ve disiplinli çalışmayı prensip haline getirmeliyiz dedi. Genel Sekreter Mahmut Aşkar’ın, ATİB 21. Dönem Faaliyet Raporu’nu okumasından sonra, Genel Muhasip Abdullah Uzun da muhasebe raporunu okudu. Daha sonra Denetleme Kurulu Başkanı Mehmet Akbul, denetleme kurulu raporunu sundu. ATİB Genel Başkanlığına tek aday olarak teklif edilen İhsan Öner, oy birliğiyle yeniden iki yıllığına ATİB Genel Başkanlığına seçildi. Genel Başkanlığa seçilmesinden dolayı delegelere hitaben kısa bir teşekkür konuşması yapan İhsan Öner, “Sizlerin güvenine layık bir Genel Başkan olarak, önümüzdeki 22. Faaliyet Dönemi’nde daha güçlü bir ATİB için gayret edeceğim” dedi. Daha sonra Genel Yönetim Kurulu (GYK) ve Denetleme Kurulu üyeliklerinin yanısıra Genel Başkan Danışmanlarının seçimi yapıldı. Dilek ve temennilerden sonra ATİB Kurucu Genel Başkanı Musa Serdar Çelebi, yaptığı konuşmada “ATİB doğru yolda çalışmalarını devam ettiriyor, bunu görmekten mutluyum’’ dedi. Başkanı olduğu UKİT’in Balkanlarda yürüttüğü çalışmalarından da bahseden Çelebi, Genel Kurula başarılar diledi. IGMG Köln Bölge Başkanı Mehmet Dal’ın Annesi İçin Taziye Merasimi GMG Köln Bölge Başkanı Mehmet Dal’ın annesi Hakk`ın rahmetine kavuştu. IGMG Köln Bölge Başkanı vefatından önce iki defa kendini ziyarete gidip, helallaşmasının ardından daha oradan ayrılmadan ruhunu teslim ettiği annesinin, Tokat`ta geniş bir katılımla cenazesi defnetti. Annesini rahmete uğurlayan IGMG Köln Bölge başkanına, Köln Bölge cemiyet başkanları cemiyet hocaları ve Mehmet Dal’ın tanıdıkları Köln Bölge salonunda yapılan taziye merasiminde Dal’a başsağlığı dilediler. IGMG Genel Merkez Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri, Hasene Genel Başkanı Mesut Gülbahar, Fatih, Siegen, Köln Kuba, Troisdorf, Neuwied, Barbaros, Ömeru`l Faruk, Meschenısch, Weidenpesch, Bürühl, Ehrenfeld, Achen Basweiler, Kerpen, Gumersbach, Leverkusen, Stolberg, Basweiler, Opladen, Sıensieg ve tüm bölgeye bağlı şubelerden Başkan ve hoca efendiler olmak üzere geniş bir tanıdık gurup taziyede bulundu. Taziye proğramının sonunda topluca yapılan duaya hatimler de katılarak rahmete kavuşan tüm müminlere Fatihalar gönderildi. I Mannheim’da Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (s.a.v) Programı GMG İslam Toplumu Milli Görüş RNS Bölgesi muhteşem bir katılımla Alemlere Rahmet Hz. Muhammed programını Mannheim şehrinin sayılı salonlarından Rüya Düğün salonunda gerçekleştirdi. Sunuculuğunu Erkan Ergün`ün yaptığı program Frankenthal Hicret Camii İmam Hatibi Murat Altun hocaefendinin okumuş olduğu açılış Kur`an-ı Kerimi ile başladı. Ardından selamlama konuşması yapan IGMG RNS İrşad Başkanı Özer Demiral; "böyle bir günde Peygamberimiz (s.a.v)in anıldığı bu programda burada bulundunuz, Allah-ü Teala da sizleri cennette Peygamber Efendimize komşu eylesin diyerek çalışmaların çok hızlı bir şekilde sürdüğünü söyledi. Daha sonra IGMG RNS Bölge Başkanı Şerif Aslan mikrofona geldi. Aslan katılan herkese teşekkürlerini sunarak böyle bir müstesna günde burada bulunmaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi. Bölge olarak vatandaşlarımıza her alanda faydalı ve yararlı olmaya çalıştıklarını eğitimde, sosyal hizmetlerde, cemiyetlerdeki faaliyetlerde her zaman yanlarında olmaya çalıştıklarını söyleyerek yapacağımız çalışmalarla daha çok insanımıza ulaşmamız gerektiğini aktardı. IGMG RNS Bölge Başkanının konuşmasından sonra hizmetler klibi izlendi. Sanatçı Engin Titiz ve Grubu Muhabbet güzel ilahileri ile dinleyenleri oldukça etkiledi. I Ve beklenen ses Kari Hafız İshak Danış salavatlar eşliğinde mikrofona gelerek dinleyen kitleye o mübarek mesajları güzel sesi ile okudu ve adeta Kur`an Ziyafeti verdi. Duygulu anların yaşandığı gözlerden kaçmadı. İkindi namazı ve molanın ardından Zehra Ilıca ve Rumeysa Aslan`ın "40 Yaşındasın" şiirini muhteşem anlatımları ile aktarmaları büyük alkış aldı. Değerli hatip Mahmut Toptaş kendine has uslubu ve anlatım şekli ile salonda bulunanların dikkatini her zaman olduğu gibi çekmeyi başardı. Neredeyse her konferansında dinleyenlere bir hadis bir ayet öğretmeye çalışan Toptaş, Müslümanların yaşadıkları toplumda kendilerine çok dikkat etmeleri gerektiğine vurgu yaparak örnek olmaları için azami gayret göstermelerini tavsiye etti. Programın ilerleyen dakikalarında kapanış Kur`an-ı Kerimini ve duayı Walldorf Mevlana Camii imam hatibi Davut Meraklı yaptı. et mı Ey Peygamber! Biz Seni Bir Şahit, Bir Müjdeleyici, Bir Uyarıcı; Allah'ın İzniyle Kendi Yoluna Çağıran ve Karanlıkları Aydınlatan Bir Projektör Olarak Gönderdik. (Ahzab: 45-46) IGMG Genel Başkan Başdanışmanı Mustafa MULLAOĞLU IGMG Hessen Bölge Başkanı Gazeteci-Yazar-Müfessir Mahmut TOPTAŞ Bilal KAÇMAZ as usn dik. Nedis bir n yameleri n azapanış a Ca- KÂRİ / Güney Afrika Abdurrahman SADİEN KÂRİ / Türkiye KÂRİ / Almanya İshak DANIŞ Bünyamin AKDAĞ 05.04.2014 KONGRESSHALLE GIEßEN ALEMLERE RAHMET HZ. MUHAMMED VE Berliner Platz 2 • 35390 Gießen (s.a.v) lavateye o adeta ndığı n arYaşınmaları KUR'AN'DAN ZiYAFET Giriş: 17.00 Program: 18.00 Bilet: 10 Euro İrtibat Tel: 0173-8570804 12 Yaşından Küçüklerin Getirilmemesi Rica Olunur Stand Kiralamak İçin: 0171-1970212 PROGRAM ANA SPONSORU Filiale Gießen Hardtallee 2-4 35398 Gießen Tel. 0641-969 695 96 Fax. 0641-969 695 97 Filiale Wetzlar Nauborner Strasse 60 35578 Wetzlar Tel. 06441-926 602 www.igmg.org | [email protected] @igmg.org | igmgo igmgorg HESSEN BÖLGESİ HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 14 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 haber Düsseldorf’ta Avrupa’da Müslüman Aile Paneli GMG Düsseldorf Bölge Eğitim Başkanlığının düzenlediği “Avrupa’daki Müslüman Aileler, Sorunları ve Çözüm Yolları” konulu panele katılım yoğundu. IGMG Düsseldorf Bölge Eğitim Başkanlığının önderliğinde, Düsseldorf İslami İlimler Kursu, Gençlik ve Kadınlar Gençlik Teşkilatlarının yardımlarıyla tertip edilen panel, Düsseldorf İslami İlimler Kursu Müdiresi Sultan Balkaya’nın açılış konuşmasıyla başladı. “Bu I çapta bir programı düzenleyebilmek için sarf edilen çaba ve emek, bizlere büyük bir ailenin parçası olduğumuzu tekrar hatırlatıyor.” diyen Balkaya’nın ardından IGMG Düsseldorf Bölge Eğitim Başkanı Şaban Malkoç selamlama konuşması yaptı. Osnabrück Üniversitesi İlahiyat Enstitüsü Araştırma ve Öğretim Görevlisi olan Hüseyin Uçan’ın moderatörlüğünde başlayan panelde sözü Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mustafa Ağırman aldı. Ağırman sözlerine şu cümlelerle başladı: “Allah (c.c.), Hz. Adem’i cennete koymuş, ona ‘Bu cennet, burada gördüğün köşkler, saraylar, ağaçlar senin.’ demiştir. Hz. Adem ise, ‘Ya Rabbi, her şey mükemmelin de ötesinde. Fakat ben bu güzellikleri paylaşacak bir eş arzu ediyorum.’ demiştir. Bir erkek, cennette olsa, ama yalnız olsa o cennet ona tat vermez. Dünyanın en zengini, yakışıklısı, sosyal statüsü en yüksek olanı, eğer yanında eşi yoksa yoksuldur, çirkindir. Kral da, şah da olsa eşi olmayan bir erkek köledir.” Hz. Peygamber’in, “İki şeyde acele edin: Ezan okunur okunmaz namazı kılmakta ve evlatlarınızı evlendirmekte.” tavsiyesine dikkat çeken Ağırman’ın ardından Hüseyin Uçan söz aldı. Uçan, “Kişi, dayandırıldığı kişiden şeref kazanır. Biz de Hz. Peygamber’in vasıflarını devşirme gayreti içindeyiz. Bu, aile konusundaki tavsiyeleri için de geçerli.” sözlerinde bulundu. Panelde İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Ahmet Küçük ise şu sözlerde bulundu: “Allah, yeryüzünde olan bitenlere seyirci kalmamak, bu gelişmelere aktif bir özce olarak katılmak üzere halife olarak insanı yeryüzüne göndermiştir. İslam’da aile kurmak ve onu yürütmek de bu anlamda ibadet olarak değerlendirilmiştir. Kur’an, Hz. Adem ile Havva’nın oluşturduğu aileye, onların aile olarak geçirdikleri imtihan sürecine, bu süreci nasıl atlattıklarına vurgu yapar. Bunun yanında İmran, Hz. İbrahim, Firavun, Hz. Şuayb ve Hz. Yusuf ’un ailelerinden örnekler verir. Bütün bu örneklerden Kur’an’a göre aile, birinin diğerine emanet edildiği eşler, ‘öf ’ bile denilmemesi gereken anne-baba, dünya hayatının süsü, göz aydınlığı ve imtihan olan çocuklar, nene ve dede olmak üzere üç kuşaktan oluşan huzur ve sükun ortamdır. Nesli korumak, hayatı korumaktır; nesli korumanın yegâne yolu da aile kurmaktır.” Katılımcılara soru yönelten Küçük, Kur’an’da geçen aile örneklerinden hareketle şunu belirtti: “Bugün kaç erkek, Hz. Nuh’un eşinin yaptığı gibi bir sebeple yuvasını bozuyor? Kaç kadın Asiye gibi bir Firavun’un zulmünden kaçmak için eşinden ayrılıyor?” Moderatör Hüseyin Küçük ise, geleneksel aileye vurgu yaparak şunları belirtti: “Geleneksel aile, din eğitiminin verildiği mekândı. O ailede Subhaneke, ezan gibi temeller çocukların dinleyerek, görerek öğrendikleri şeylerdir. Dolayısıyla aile kavramında niyete dikkat edilmelidir. Bir zincirin sağlamlığı, en zayıf halkanın direnci kadardır. Bizim aile kurmakta niyetimiz Allah rızası değilse huzur ve sükundan uzaklaşırız. Bu zincirin ilk ucu Allah rızasıdır.” Sosyal Pedagog ve Sistematik Aile Terapisti olan Meryem Bayrak ise Almanya’da değişen aile kavramına vurgu yaptı: “Almanya’daki Müslüman aile ilk başta ‘misafir aile’ idi, sonra ‘yabancı aile’, şimdi ise ‘yabancı kökenli aile’ olarak geçiyor. Bizler bu toplumu etkiliyoruz, bu toplumdan da etkileniyoruz; aile de buna dahildir.” Türkiye vatandaşlarında boşanma istatistikleri hakkında bilgi veren Bayrak, aileyi ayakta tutabilmek için ruh sağlığı, maneviyat ve sosyal çevre gibi ayakların sağlam olması gerektiğine değindi. Katılımcıların memnun kaldığı ve yeni bilgiler edindikleri panel, soru cevap kısmıyla sona erdi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 15 ❭ Yitirilen Masumiyet ve İnsanlığın Ölümü [email protected] nsanın en masum halini yansıtır çocukluk hali. Çocuk, sevimliliği, masumiyeti ve doğallığı ile ilgi çeker, dikkatleri üzerinde toplar. Sevecenliği ile sevdirir kendisini. Çocuğu olan kimse daha da farklı bakar çocuklara. Adeta cennet kokusu taşır ilk yaşlarında. Çocuklarımızın üzerine hassasiyetle eğiliriz. Hasta olması, başına bir sıkıntı gelmesi karşısında üzülür, onun yerine sıkıntıları biz göğüslemek isteriz. İslamiyet gelmeden önce Mekke’nin karanlık çağında, doğan kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi hiç görülmez mi Hak tarafında. Ölümün adı, dayıya götürmek olmuştu o zamanda. Bir anne nasıl dayanırdı buna! Baba yüreği de dayanmazdı muhakkak ama, algı ve düzen böyle kurulmuştu bir kere, çaresizlik, gelecek kaygısı ve gelenekler adına. Ve Kur’an müdahele etti âna, zamana Diri diri toprağa göve çağlara: “D mülen kıza sorulduğunda, ‘Hangi günahtan dolayı öldürüldün?’ diye.” (T Tekvir 8 – 9) O günün insanına yaptığı yanlış davranış sorulsaydı, kız çocuklarına dönük olumsuz toplumsal algı, gelenek ve görenekler, çaresizlik olarak izah edecekti belki, bahane üreteceklerdi kendilerince makul. Ya bugünkülerin hali, mazereti ve gerekçesi? İktidar kavgası, gücün sultası, hakimiyetini koruma tasası... Hiçbir devlet bir masumu katletmenin üzerine koruyabilir mi meşruiyetini? Çocuk sevgisi başkadır. O sevgiyi, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in torunlarına karşı ilgi ve şefkatinde görürüz en güzel. Peygamber’imizin torunu Hasan’ı öperken gören biri, on çocuğu olduğunu ve çocuklarını bir kere dahi öpmediğini söyleyince EfendiAllah senin miz’den aldığı cevap, “A kalbinden merhameti almışsa, ben ne yapabilirim?”deyişi gelir aklımıza. Kuşu ölen bir çocağa baş sağlığı dilerken verdiği önemi, ço- İ Murat KUBAT cuklarla şakalaşırken onların Efendimiz’in dünyasında ne ifade ettiğini anlarız. Merhamet timsali Efendimiz’in Hz. Fatıma hariç diğer çocuklarının tamamını kendisi hayatta iken kaybetmiştir. Oğlu İbrahim’i kaybettiğinde, yaşlar süzülmüştür gözlerinden bir baba olarak. Bugün Suriye’de öldürülen çocukların fotoğraflarına baktığımızda kendi çocuklarımızı öpemez hale geldik. Savaşta ölen çocuklara dair görmüş olduğumuz fotoğraflar karşısında tüylerimizin diken diken olmaması, yüreğimizin parçalanmaması, çocuklarımızı severken gözlerimizin dolmaması mümkün değil. Fotoğrafını görmüş olduğumuz her bir çocuk insanlığımızdan adeta birşeyler alıp götürüyor. Bu kirli savaşta, vicdan sahibi insanlar olarak, çocukların, kadınların ve ihtiyarların, masum sivil insanların hunharca katledilmesinin durmasını istiyoruz. İnsanlığın bu tablo karşısında sessiz kalması, sesini çıkarmaması, masumiyeti kaybedişin bir ifadesidir. Masumiyetini bütün olarak yitiren her şeyini yitirmiştir. İnsan biraz da masumiyetini koruduğu sürece insan değil midir! Babaların ve annelerin çocuklarını kaybetmesi büyük bir acıdır muhakkak. Suriyeli bir annenin çocuğunun kanlar içerisindeki cesedini kucağına alışında, bir babanın çocuğunun cansız bedenini ❬ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 bağrına basışında bir kez daha anlıyoruz ki, masumiyeti öldürüyorlar acımasızca, insafsızca ve pervasızca. Dünyanın gözleri önünde cereyan eden bu hadiseler karşısında, insanlık vicdanının harekete geçmesi gerekirken neden ciddi adımlar atılmaz, 3 seneden fazla. Ölen her bir çocuk bizlerden bir şeyler alıp götürüyor adeta. Masumiyetimizi kaybederek kazandığımız hiçbir şey kazanç değildir asla. Sessiz kalanların çocukları yok mu yoksa?! Masum yüzleri ve ufacık elleri kanlar içerisinde olan çocukların fotoğrafları ne çağrıştırır onlara? Yoksa ölümü hakettikleri mi düşünülüyor pervasızca. Masumların ölümü karşısında, ellerimiz açılıyor semaya. Mekke cahiliyesinde kız çocuklarını diri diri gömerlerdi. Bugün ise Suriye’de erkek olsun, kız olsun, masum çocuklar varil bombaları altında korkunç bir şekilde can veriyor; insanlığın vicdanı buna sessiz kalıyor. Nâzik tenleri parçalanmış o çocuklara ahirette Hangi suçunuzdan dolayı öldü‘H rüldünüz?’ sorusu sorulduğunda ve sorumlular huzura toplandığında ne cevap verilecektir? Bir insanı diriltmek insanlığı diriltmek gibidir inancının temsilcileri olarak, öldürmeyi ve yok etmeyi değil, yaşatmayı temsil eden dinin mensupları olarak masumların ölümüne sebep olanları, destekleyenleri ve sessiz kalanları kınıyoruz. dosya Gıda da Farklı Bir Girişim Başlatıldı Avrupa’daki Türk gıda sektörü dönüşemezse yok olmayla karşı karşıya! İşadamı Dernekleri Federal Birliği BUV KRV Koordinatörü Tekin Ataç, Avrupa’daki Türk toplumunun tüketim alışkanlıklarının hızla değiştiğini hatırlatarak, Türk gıda sektörünün gerekli dönümüşü sağlayamaması durumunda yok olmayla karşı karşıya olduğunu söyledi. Ataç, 3-4 Mayıs tarihlerinde düzenleyecekleri Lemit Deutschland 2014 Gıda Fuarı’nı bir basın toplantısıyla tanıttı. 22 işadamı derneğinin çatı kuruluşu olan BUV’un KRV Koordinatörü Ataç, “Almanya’da çok etkin olduğumuz, rekabet ettiğimiz bir piyasa gıda sektörü. Sektördeki işadamlarımızı dinlerken elimizde olan bir değeri yavaş yavaş kaybetmekte olduğumuzu fark ettik. Gıda ürünlerinin satışı bu haliyle gelecek vadetmiyor. Maalesef bizim kendimizi geliştiremediğimizden dolayı bu sektör elimizden kayıp gidiyor. Eksiklerimizi araştırdık özetledik. Öncelikle insanların tüketim alışkanlıklarında bir değişiklik var. Artık çocuklarımız bizim tükettiğimiz; mesala kurufasülye, nohut, mercimek tüketmiyor, sevmiyor. Yeni ürünler arayışına girmek zorundayız” dedi. Türk gıda sektörünün hazır gıda, ambalaj gibi yeni ürün arayışına girmesi, pazarlamaya önem vermesi gerektiğini vurgulayan Ataç, “Acaba ayrı ayrı şirketler bir araya gelerek bazı ürünleri daha ucuza alarak, piyasa gücümüzü arttırabilir miyiz dedik. Üçüncüsü ise kalifiye eleman. Malesef verime dayalı kalifiye çalışan çalıştıramıyor, her gün bir değer kaybediyoruz. Ayrıca enerji verimliliği konusunda da firmalarımızın önemli kayıpları var” dedi. Uzmanlarla da buluşup yaptıkları bu çalışmaları Almanya’nın diğer bölgelerinde gıda sektöründeki insanlara açmak, ürünleri de tanıtma fikri ile Lemit Gıda Fuarı’nın doğduğuunu aktaran Ataç, “3-4 Mayıs’ta Düsseldorf ’taki Hilton otelinde iki günlük fuarımız gerçekleşecek. Gıda sektöründeki 60 firma stand açacak. Forum kısmında ise uzmanlar tarafında konuşmalar yapılacak. Almanya’nın da deneyimlerinden istifade için Toptancılar Birliği (Einzelhaldelnverband) ile buluştuk, bizi dinlediler. Fuar için bize partner oldular. 42 bin üyeleri var. Bunlara Edeka ve REWE de eklendi. Fuarı bu şekilde gerçekleştireceğiz” dedi. Standların yarısının şimdiden dolduğunu, fuara katılmak isteyenlerin acele etmesi gerektiğini bildiren Ataç, “Firmalar kendini tanıtma fırsatı bulacak. Sektörü tanıyacak, yeni pazarlama teknikleri, ürünler hakkında bilgilenecekleri gibi, kendilerine yeni pazarlar da bulacaklar. Türkiye’den geleceklere stand vermiyoruz, sadece gözlemci olacaklar. Stand alımını 30 Mart’ta kapatacağız. Gıda üretici ve satıcıları katılabilir” dedi. BUV KRV’yi oluşturan Rhein-Ruhr İşadamları Derneği müdürü İsmail Kırcalar, UVIDE İşadamları Derneği müdürü Yücel Tosun, BNWL Müdürü İhsan Öksüz’ün de katıltığı toplantıda, RBP Derneği Müdürü Aykut Yener ise “Gıdaya harcamada bir kısıtlama yok ama gittiği yer değişme var, Alman marketlerine kayıyor. 3 bine yakın Türk marketin satışı düşüyor” dedi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 16 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 haber Somali’deki Denizcilik ve Balıkçılık Enstitüsü Binamız Eğitime Hazır GMG Sosyal Yardım Derneği Hasene’nin Somali’de 2013 yılında inşasına başladığı Denizcilik ve Balıkçılık Enstitüsü’nün binası yeni eğitim dönemine hazır. Geçtiğimiz sene temeli dönemin T.C. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, T.C. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Somali Dışişleri Bakanı Fevziye Yusuf H. Adam ve Somali Maliye Bakanı Mohamud Hassan Suleiman Awil’in katıldığı bir programla atılan Denizcilik ve Balıkçılık Enstitüsü’nün binası tamamlandı ve Eylül ayında eğitim vermeye başlayacak. Hint Okyanusu’nun hemen kıyısında inşa edilen Enstitü, Türkiye’nin Mogadişu’daki büyükelçilik binasının yanında bulunuyor. 5 bin m²’lik bir arsa üzerinde iki katlı bir yapıda inşa edilen Denizcilik ve Balıkçılık Enstitüsü’nde yaklaşık 450 öğrenci eğitim görecek. Denizcilik üzerine teorik bilgiler ve pratik uygulamarın verileceği okul iki binadan oluşuyor. Üç katlı inşa edilen ilk binanın ilk iki katında yönetici ofisleri, labaratuvar, konferans solanları ve 16 sınıf bulunuyor. Üçüncü katta ise Hasene Derneği’nin ofisi, misafirhane ve kafeterya var. İki kattan oluşan ikinci binada ise muhasebe, mescit, ilkyardım odası ve yine 16 sınıf bulunuyor. Enstitünün bulunduğu yerde 30 sene öncesine kadar faaliyette olan ama iç savaşın etkisiyle atıl kalmış ve harabeye dönmüş bir balıkçılık okulu vardı. Hasene Derneği harabeye dönmüş bu yeri temizletip tekrar amacına uygun, ülke insanına balık verme değil, balık tutmasını öğretecek Denizcilik ve Balıkçılık Enstitüsü’nü inşa etti. Enstitüden yetişen çocuklar gerekli kalifiyeyi elde ettikten sonra Somali’nin kalkınmasına büyük katkı sağlayacak. 2011 yılında yaşanan kuraklıkla dünya gündemine bir kez daha gelen Somali 1991 yılından bu yana iç savaşın istikrarsızlığını ve güvensizliğini yaşıyor. Yıllardır süren iç savaşın ülkeye ve bölgeye kaybettirdiği şey ise çok büyük. İç savaş güvensizlik ve istikrarsızlık oluşturdu Somali, 19cu yüzyılda İngiltere ve İtalya’nın ülke üzerinde hakimiyet kurmasıyla birlikte kuzey bölgesi İngilizler’in, güney bölgesi ise İtalyanlar’ın kontrolünde kaldı; bağımsızlığına ise 1960 yılında kavuştu. 23 yıldır süren savaşın ülkede yolaçtığı tahribatı her yerde görebiliyorsunuz. Başkent Mogadişu’da mermilerin izlerini binaların üzerinde görmek sıradan bir durum. Ülkede kaybolan devlet otoritesi ve istikrarsızlık ve bunların doğal bir sonucu olan güvensizlik ülkenin kendi kaynaklarını kullanamaz hale getirdi. Afrika boynuzu olarak ifade edilen bölgede bulunan ve Afrika Kıtası’nın en doğusunda yer alan Somali kıtanın en uzun sahil şeridine sahip olmasına rağmen sefalet yaşıyor. Aden Körfezi gibi stratejik alanlara yakınlığı gerek siyasi gerekse de ticari açıdan ülkeyi önemli bir konumda tutarken, iç kargaşa ülkenin enerjisini boş yere tüketiyor. Somali deniz ürünleri açısından zengin bir I ülke fakat sahip olunan imkânlardan istifade edemiyor. Ülkenin Hint Okyanusu’na olan yakınlığına rağmen balıkçılığın çok yaygın olmamasının sebebi iç çatışmaların sebep olduğu güvensizlik ortamı. Ülke, hayvancılık ve tarım alanları açısından zenginleştirilebilecek bir potansiyele sahip. Mango ve muz gibi tropikal meyvelerin bol olduğu bir ülke ama ne tarımda ne de hayvancılıkta kendi kendine yetecek üretimi iç savaşın sebep olduğu ortamdan dolayı bir türlü gerçekleştiremiş. City Üniversitesi’yle birlikte anlaşma imzalandı Somali City Üniversitesi yetkilileri ile T.C. Mogadişu Büyükelçiliği’nde bir araya gelen Hasene Derneği Başkanı Mesud Gülbahar Denizcilik ve Balıkçılık Enstitüsünde verilecek eğitim için anlaşma imzaladı. İstanbul Şehir Üniversitesi ile işbirliği içerisinde olan Somali City Universitesi Hasene’nin başkent Mogadişu’da inşa ettirdiği Denizcilik ve Balıkçılık Enstitüsü’nde eğitim verecek. Enstitü’de Somali City Üniversitesi müfredatı uygulanacak. City Üniversitesi’nin Mogadişu’da Denizcilik ve Balıkçılık Fakültesi olarak eğitim verecek okul 3 yıl sonra ilk mezunlarını verecek. Hem teorik hem de pratik alanda eğitim verilecek olan Enstitüde kalifiyeli bir şekilde mezun olan öğrenciler ülkenin denizcilik sektöründeki imkanlarını ülke insanı için kullanabilecek bir donanıma sahip olacak. Ülkenin fakir çocuklarının okuması için kontenjan ayrıldı ve imkanı olmayan bu çocuklar Hasene Derneği tarafından desteklenecek. Enstitüde ilk derslerin Eylül ayında başlanması planlanıyor. İlk 6 aylık süreçte yüzmeden, balıkçılıkla ilgili temel bilgilere kadar uygulamalı dersler verilecek. City Üniversitesi Hasene Denizcilik ve Balıkçılık Enstitüsü’nde gözetleme kulesi, eğitim amaçlı yüzme havuzu, botların yanaşması için iskele, geceleri denizcilerin yönlerini bulabilmelerine yardımcı olacak deniz feneri, deniz suyundan tuz üretecek olan tuz havuzları gibi hizmetlerin de hayata geçmesini planlıyor. İmza töreninde konuşan T.C. Somali Büyükelçisi Cemalettin Kani Torun şunları söyledi: “Bugün Mogadişu City Üniversitesi ile Hasene Derneği arasında önemli bir anlaşma imzalandı. Hasene Derneği’nin katkılarıyla inşa edilen bu Enstitü, City Üniversitesi’nin su ürünleri ve balıkçılık fakültesi olarak eğitim verecek. Çok başarılı birer kurum olarak Somali halkına ve Müslümanlara hizmet edecek. Ben bu çalışmasından dolayı Hasene Derneği’ni ve tüm bağışçılarını kutluyorum. Tüm bağış yapanlardan Allah razı olsun. Onların bağışları sayesinde bu hayır kurumu ortaya çıktı. Bu okulun ayakta kalması için de yardımlarının devam etmesini rica ediyorum.” City Üniversitesi adına imza atan Prof. Abdullahi A. Barise ise imza töreninde şunları konuştu: “Hasene Derneği yetkilileri balıkçılık ve denizcilik alanında eğitim vermemiz hususunda isteklerini bize iletti. Bu isteğin bir sonucu olarak işbirliği anlaşmasını imzaladık. Anlaşmada bir mutabakata vardığımız için mutluyum. Biz Hasene Derneği ile verimli bir işbirliği arzusundayız. Somali halkına, Somalili gençlere hizmet imkanı doğmasından ötürü ayrıca mutluluk duyuyorum. Bu anlaşmaya aracılık eden ve destek olan T.C. Büyükelçisi Kani Torun’a da teşekkür ediyorum. Hasene Derneği ile olumlu bir çalışma ortaya koyacağımıza inanıyorum. Bu girişimin Somali için güzel sonuçlar vermesini arzuluyorum.” Aynı zamanda City Üniversitesi’nin mütevelli heyeti içerisine alınan Hasene Derneği Başkanı Mesud Gülbahar imza töreninde şunları söyledi: “Avrupa’daki vatandaşlarımızın Somali’deki Müslüman kardeşlerine yapmış oldukları desteği bir kalıcı proje haline getirip okulumuzun inşaatını tamamladık. Ve City Üniversitesi ile bir işbirliği sözleşmesi imzaladık. Herşeyden önce bu birlikteliğin hem buradaki toplumun hem de dünyadaki barış ve huzura katkı sağlamasını, hayırlar getirmesini Allah’dan temenni ediyorum. Bu güzel oluşumda bizlere destek sağlayan sayın Büyükelçimize de teşekkür ediyorum. Kendilerinin katkısı ile böyle bir işbirliği sözkonusu oldu. Bundan sonra gerek Hasene Derneği gerekse de City Üniversitesi buradaki halkın tekrar ayağa kalkabilmesi için, kaybolmuş ümitlerin tekrar yeşerebilmesi için elimizden gelen fedakarlığı göstereceğiz. Önemli olan buradaki insanların kendi imkanlarını kendilerinin kullanabilecek bir aşamaya gelmesidir.” Yardım çalışmaları hususunda taşıma suyla değirmen dönmeyeceğini, kalıcı projelerin önemli olduğuna değinen Gülbahar Enstitü için ayrıca şunları söyledi: “Bu tür çalışmaları önemsiyoruz. Mesele balık vermek değil, balık tutmasını öğretmektir. Yaptığımız çalışmalar içerisinde acil yardımlar geçici yardım statüsünde iken, ülkelerin kendi imkanları ile kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için kalıcı ve kalkındırıcı projeler yapmayı önemsiyoruz. Somali sahip olduğu potansiyel açısından zengin bir ülke. Hint Okyanusu’na uzun bir sahili var, deniz ürünleri açısından zengin bir bölge ama insanları açlıktan ölüyor. Denizcilik ve Balıkçılık Enstitüsü gibi projeler bunun önüne geçebilecek en uygun projelerdir. Bu projelerle oluşan bu kurumlarda yetişen nitelikli insan eliyle ülkenin tabii zenginlikleri ortaya çıkacaktır.” Hasene Derneği Başkanı Gülbahar Somali’deki Denizcilk ve Balıkçılık Enstitüsü ile Avrupa’daki ilgili üniversiteler arasındaki bağlantıları kurma noktasında yardımcı olacaklarını ve Avrupa’dan Somali’ye denizcilik ve balıkçılık alanında gerek eğitim almak gerekse eğitim vermek hususunda talep edenleri değerlendireceklerini söyledi. [email protected] HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 17 ❭ haber Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 İBADETE DAHA FAZLA ZAMAN AYIRIN DİYE... HACI ADAYLARININ DİKKATİNE HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ HİZMETİNİZE SUNUYORUZ Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz www.hacdunyasi.de - HAC'DA YÜK PROBLEMİNE SON 11.90 - KALİTE GARANTİSİ - İADE GARANTİSİ - LÜX HEDİYELİK PAKET - 20 SET VE ÜZERİ SİPARİŞLERDE POSTA ÜCRETİ BİZDEN Daha fazla bilgi için sayfamızı ziyaret edin veya bizi arayın: Schützenstraße 5 64283 Darmstadt zum Festnetztarif. Mo. - Fr.: 10:00 - 17:00 Uhr *Gilt nur in Verbindung mit einem 24 Monate Laufzeitvertrag. Alle Preis inkl. 19% MwSt. Druckfehler, Änderungen und Irrtümer vorbehalten. Siparişlerinizi bir telefonla kapınıza teslim ediyoruz Hanau Edisonstr. 6 . 63457 Hanau Tel: 06181-9456821 HEDİYELİK SETİMİZDE BULUNAN MALZEMELER seccade - takke - kina - tesbih - esans - misvak - sürme - namaz başörtüsü iTiBAR EN euro'dan HE D HAC S İYELİK ETLER İMİZ Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224 Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected] Frankfurt (Frischezentrum) Josef-Eicher-Str. 10 . 60437 Frankfurt Tel: 0163-2022024 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 18 ❭ Portakal Renginde Montu Olan Adam [email protected] evgili okurlarım. Selamlarımı iletir, Allah’tan sizlere mutlu ve huzurlu yarınlar dilerim. Rabbim gönlünüze göre versin. -Geçenlerde sevgili dostlarım ve kardeşlerim Ahmet Yazıcı ve Hanau İslam Cemiyet Başkanı Yılmaz Yavuz’larla beraber bir muhabbet esnasında saf olduğumu ima ettim. Yazıcı yüzüme baktı (SEN MİSİN SAF OLAN?) güldü güldü inan hiç de gülesim yoktu dedi. Nafile ne dediysem saf olduğumu ispatlayamadım. Sağolsun Yılmaz yaşça küçük olduğu için iddia etmedi. Ama o da pek inanmadı gibime geldi. En azından onları o gün ikna edemedim. Bir gün illa da ikna edeceğim. Gelelim konumuza. -Yıl 1998 Gelnhausen Cemiyet başkanlığı yaptığım dönemlerde yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşacağım. Güneşli ve de güzel bir Cuma günü. İş yerinde hazırlığımı yapıp zamanlı bir şekilde camiye geldim. Her zaman olduğu gibi hızlı bir şekilde caminin içinden geçip idare heyetine girdim. Namazdan önce bir iki ilanı hazırlamak için not alırken idare kapısı vuruldu. Başkan yardımcım. Selametlik Yusuf Güzel abi selam vererek yanında acaip tipli biri olduğu halde içeri girdiler. Yusuf abi kısaca yanında süklüm büklüm duran üzerinde nereden buldu ise portakal renginde bir mont bulunan adamı bana tanıştırdı. Özetle adamın durumunu izah etti. Yani bir şekilde Türkiye`den Almanya`ya gelmiş, üç dört yıldır Azul için başvurmuş ve reddedilmiş işleri hep ters gitmiş v.s. bir sürü tefarruat. Adam karar vermiş memlekete dönmeye beş altı tane çocukları varmış ve çok özlemiş. Netice itibarı ile bugünkü Cuma Cemaatinden dönüş bileti için yardım talebinde bulunuyor. -Tabi hisli bir insan olarak içim cız etti. Bu durum karşısında S Mustafa KASALAK empati yaptım ve Allah`a tekrar halimden şükrettim. Mübarek Cuma günü o ki gelmiş bir hal çaresine bakarız inşaallah dedim. Allah var çok ama çok acıdım. Hem Cemiyetlerin asli görevlerinden birisi de kimsesiz, yolda kalmış bi çare insanlara maddi ve manevi sahip çıkmak değil mi! - Kendisine Cemiyetin bir prensibi olarak ferdi konuları direkt cemaate götürmediğimizi, ancak kasadan cemiyet imkanlarımızı zorlayarak o zamanlar henüz Mark iken besmele ile 400DM’yi bir zarfın içine koyup eline besmele ile teslim ettim. Ve şu Cuma namazı yüzü suyu hürmetine Rabbim seni salimen çoluğuna çocuğuna kavuştursun diyerek sırtını sıvazladım. Portakal renkli montlu adam elimi öpmek için eğildi Allah senden razı olsun ağam diyerek dua ede ede geri geri çıkarken. Yolcu duası kabul olur kardeş bizler için dua et dedim. -Selametlik Yusuf abi, başkan Allah senden razı olsun beni kırmadın yolda kalmış garib adamın işini gördün diye teşekkür etti. Estağfirullah abi lafı mı olur esas vesile olduğun için ben sana teşekkür ederim. Bilahere Cuma namazı için okunan ezanla yerimi almak için hem ileri doğru ilerliyorum hem de cematin içinde o portakal renginde montu olan adamı gözümle arıyorum. İç huzuru ve rahatlığı ile mikrofondan cemaate duyuru ve ilanlarımı yaptığım surece cemaatin içinde o renkli çeketi olan adamı göremedim. Heralde abdest alıyordur diye düşündüm. Cuma namazının farzından sonra daha millet dağılmadan tekrar şöyle bir nazar ettim nafile o portakal rengindeki montu olan adamı hala göremedim. Seri bir şekilde camiden ayrılıp Saat 16:00’da kapanacak olan Frankfurt İş bankasına yetişmek için hareket ettim. Saat 15:45 gibi arabamı Parkhaus`a ❬ dosya Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 park edip, koşar adımlarla yüksek binaların arasından banka şubesine gidiyorum. Bir binanın köşesini döneceğim anda, o da ne? Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Beynimde şimşekler çaktı. Adım atamadım adeta mıhlandım. Binanın içinde sırtını cama dayanarak oturan adama baktım ve baktım. İşte bu o adam yani demin Cuma namazında kendine teberru yaptığımız adam, yani portakal renkli montlu adamın ta kendisi. Kendimi rüyada sandım. Bu olay üç beş saniyede gerçekleşti. Renkli boyalarla ve dekorlarla bezeli camdaki yazıyı okuyuverdim. SPIEL CASINO yani kumarhane işte dizlerimin bağının çözüldüğü an işte tüm Cuma sevabını ve abdestini bıraktığım o an artık aklımda ne nerde olduğum ne de gideceğim özel işim için yetişeceğim İş bankası kaldı. Bir hamle ile içeri daldım. Labirent gibi olan salonun içinde bir bir localarına girip o portakal rengini arıyorum. Nihayet...! Locada harıl harıl çalışan kumar otomatik ses ve ışıkları arasında göz göze geldik. Sanki Lut kavmindeki edepsiz insanları Allah`ın putlaştırdığı gibi putlaştı. Karşısında heyecandan kurumuş olan ağzıma. Allah belki de bana ilk defa öyle bir tükürme fırsatı verdi. Süzülen tükürüğü silemeyecek kadar putlaşmıştı. - Ve ALLAH bir insanı nasıl putlaştırdığını görmeyi bana o an nasip etti. Çünkü gözünden ve yüzünden aşşağı sızan tükürükleri elini kaldırıp silemeyecek şekilde putlaştı. Geri dönerken portakallı puta dedimki; -Sen tükürüğe değmezsin ama ben 400-DM verdim. Bu tükürük cemaat adına! Şimdi anladınız galiba benim saf olduğumu. NOT: İnşallah sizler bu yazımı okurken ben UMRE’den sizlere dua edeceğim. Sevgilerimle... Çanakkale Şehitleri Muhteşem Bir Programla Anıldı üsseldorf DİTİB Eyalet Bölge Birliği tarafından Krefeld’de Çanakkale Şehitleri anma günü muhteşem bir programla icra edildi. Anma programına; DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet Er, Düsseldorf Din Hizmetleri Ataşesi Ramazan Ilıkkan, Tarihçi-Yazar Dr. Ali Söylemezoğlu, Düsseldorf Eyalet Bölge Birliği Başkanı Hayrettin Kahraman, NRW Eyalet Birliği Başkanı Ersin Özcan, din görevlileri, dernek yöneticileri ile çok sayıda davetli katıldı. Sunumunu sanatçı Ahmet Baydaroğlu’nun yaptığı anma programı; Kur’an-ı Kerim tilaveti ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Düsseldorf Eyalet Bölge Birliği Başkanı Hayrettin Kahraman ve NRW Eyalet Birliği Başkanı Ersin Özcan açılış ve selamlama konuşmalarında, Çanakkale ruhunu bizlere tekrar yaşatan herkese teşekkür ettiler. Günün önemine değinen Düsseldorf Din Hizmetleri Ataşesi Ramazan Ilıkkan, “Toprağa düşen 250 bin şehidi anmak için, onlara dua etmek için buraya geldiniz, hepinize teşekkür ediyorum. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın, Çanakkale Savaşı yaşatmasın” dedi. Çanakkale’nin ziyaret edilmesi gereken bir mekan olduğunu söyleyen DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet Er de konuşmasında; “Çanakkale‘de bir çok gencimizi ve insanımızı kaybettik. Şehit oldular. Bayrağımız şehidimizin kanıdır, Onun için kırmızıdır. Bizler gençlerimize Çanakkale ruhunu unutturmamalıyız. İzin sezonu yaklaşıyor, izine gittiğinizde anne ve babanızı ziyaret ettikten ve dualarını aldıktan sonra Çanakkale‘ye gidiniz, şehitlerimizi muhakkak ziyaret ediniz. Onlara dua ediniz. Programı düzenleyen Düsseldorf DİTİB Eyalet Bölge Birliğimize ve tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi. Programa konuşmacı olarak katılan TarihçiYazar Dr. Ali Söylemezoğlu, Çanakkale konulu bir sunum yaptı. Dr. Ali Söylemezoğlu, “Çanakkale bizim için önemli olduğu kadar tüm dünya için de önemlidir. Manevi üstünlük sayesinde elde edilen bir zaferdir Çanakkale. Şehitlerimizin emanetine sahip çıkalım” diyerek tüm katılımcılara teşekkür etti. Programa Türkiye‘den davet edilen tiyatro sanatçısı Ahmet Yenilmez’in Çanakkale türküleri eşliğinde sahnelediği Çanakale‘de yaşananlar, Yozgatlı Kınalı Hasan ile Mehmet Muzafferi piyesleri gözyaşları ile izlendi. Duygulu anların yaşandığı anma programı yapılan dua ile sona erdi. D HAYAT sağlık köşesi Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 ❬ 19 ❭ Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Sağlıklı Beslenme Doktor Nuray ERDEMİR • [email protected] ağlıklı beslenme sorusunu bir çok araştırmacı daha henüz net olarak cevaplıyamıyor. Besinlerin insan vücudundaki aldığı yol geniş kapsamlı araştırmalara rağmen, hala son derece karmaşık ve anlaşılır değildir. Çünkü: Her insanın vücudu farklı yapıya sahiptir. Hiçbir yiyecek gerekli tüm besinleri içermez, ancak farklı gıdaların kombinasyonu sonucunda besin ihtiyaçlarını karşılayabilir. Bitkisel gıdalara bilhassa tahıllar, meyve ve sebzeler büyük önem arz ediyor. Onlar değerli lif, karbonhidrat, vitamin ve mineralleri sağlar. Yüksek kaliteli protein ve diğer gerekli vitamin ve mineraller mümkün olduğunca vücudumuz hayvansal yağlardan alır. Hayvansal yağ içerikli gıdaların az tüketilmesi önerilir. Sıvı yağların tüketilmesi kısıtlı olması gerekir. Günde en az 1.5 litre su tüketilmesi önerilir. Alman Beslenme Cemiyetinin (Deutsche Gesellschaft für Ernährung) formüle etmiş olduğu 10 temel kuralı sizlere sunmak istiyorum. 1) Sağlıklı beslenme çeşitli yiyeceklerin kombinasyonu ile sağlanır. Besin oranı yüksek ve kalorisi düşük gıdalar tercih edilmelidir. Seçiminizi bitkisel gıdalardan yöne kullanın. 2) Ekmek, makarna, pirinç tüketiminde tercihinizi kepekli tahıllardan yöne kullanın. Kepekli tahıllar bol miktarda vitamin, mineral ve lif içerir. Bu gıdaları az tüketin. Uzmanlar günde en az 30 gram posa (Balaşstoff ) vücuda alınmasını öneriyor. Bol miktarda tüketildiğinde, çeşitli beslenme ile ilgili hastalıkların önüne geçilmiş olunur. 3) Günde en az 5 porsiyon taze meyve ve sebze tüketin. Sebzeleri hafif buğulanmış şekilde tüketebilirsiniz. Böylece vücudunuza bol miktarda vitamin ve minarel depolamış ve bir S çok hastalık riskini düşürmüş olursunuz 4) Günlük taze süt ve süt ürünleri tüketin. Haftada en az iki defa balık tercih edin ve kısıtlı şekilde et ve yumurta tüketin. Bu gıdalar önemli besin maddeleri içerir. Sütte bol miktarda kalsiyum bulunur, balık iyot ve omega yağları içerir. Haftada en fazla 300-600 gram arası et tüketilmesi gerekir. Et ile vücudumuz gereken mineralleri ve B1, B6 ve B12 vitaminlerini karşılamış olur. Tercihen bunlarında az yağlı olanını kullanın. 5) Genel olarak yağ ve yağlı ürünleri az miktarda kullanın. Tercihinizi bitkisel yağlardan kullanın, misal olarak zeytinyağı. Çok fazla doymuş yağ asitleri kardiyovasküler hastalıkların oluşumunu tetikler ve dışlıpidemi riskini artırabilir. Et, süt ürünleri, pasta ve şekerlemelerde bulunan görünmez yağlara dikkat edin. Günlük 60-80 gram yağ toplam yeterlidir. 6) Şeker ve tuzu kısıtlı şekilde tüketin. Yemeklerinize daha çok baharat ile tat verin. 7) Günlük en az 1,5 litre su içiniz. Saf şu veya asitli şu tercihiniz olsun. Şekerli içeceklerden uzak durun. Fazla miktarda alınan şeker vücutta yağ olarak depolanıyor ve böylece obezite hastalığına sebep olabiliyor 8) Yemek hazırlarken düşük derecede, az miktar su ile hazırlayın. Böylece doğal tadını ve besin maddeleri korumuş olursunuz. Bir önemli husus da taze gıdalar kullanın ve aşırı çöp üretimini bireyler olarak düşürmüş oluruz. 9) Yemek yediğinizde kendinize zaman ayırın ve tadını çıkartın. Böylece hem midenize hem de kendinize iylik yapmış olursunuz. 10) Dengeli beslenme ve egzersizi bir arada uyum içinde uygulayın. Günde 30-60 dakika arası yapılan egzersiz sayesinde kilonuzu dengede korumuş olursunuz. Yeterli ve Dengeli Beslenen Kişiler Nasıl Görünür? Sağlıklı beslenen kişiler sağlam bir vücuda, sağlıklı ve pürüzsüz bir cilde, parlak saçlara, güçlü kol ve bacaklara, temiz ve sağlam dişlere, kolay hastalanmayan bir bünyeye sahip olurlar. Sağlıksız beslenen kişilerin dış görünüşleri de sağlıksız olur. Yavaş hareket ederler, iştahsız ve hep yorgun olurlar. Beslenme tabağımızdaki gıdalar Beslenme tabağımızdaki yiyeceklerin oranları alttaki gibi olursa, yeterli ve dengeli besleniyoruz demektir: dem ekti ri: Köln’de Konuşma Dili Çokluğu Seminere Konu Oldu lmanya'nın Köln kentinde düzenlenen bir toplantıda “Eğitimde göç ve çok dilliliğin getirdiği fırsatlar” konusu masaya yatırıldı. Müslüman Kadınlar Danışma ve Eğitim Merkezi'nde (BfmF) düzenlenen toplantıda konuşan Göç ve Eğitim Uzmanı Prof. Dr. Erika Schulze, ebeveynleri Alman eğitim sistemi, göçmen kökenlilerin sorunları ve çok dillilik konusunda bilgilendirdi. Prof. Dr. Erika Schulze, çocuğun dil gelişiminde anadilin önemine vurgu yaparak çok dilliliğin çocuğun eğitim ve meslek hayatında getirdiği avantajlar hakkında bilgiler verdi. ALMAN EĞİTİM SİSTEMİ TEK DİL ÜZERİNE KURULMUŞ Derneğin Ebeveyn Danışmanlığı Sorumlusu A Necibe Dumanoğlu, Alman eğitim sistemini değerlendirerek konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Çok dillilik okullarda çocukların bir eksikliği gi- bi görünüyor, çok dillilik çocuk için bir eksiklik aksine değil avantajdır. Alman eğitim sisteminin getirdiği olumsuzluklar ile bu avantaj yeterince değerlendirilemiyor. Bu noktada velilere büyük bir iş düşüyor. Çocukları eğitim yaşamlarında yalnız bırakmamak ve onlarla ilgilenmek gerekiyor. Almanya'nın eğitim sistemi farklı olduğu için aileler çocuklarını okula 'eti senin kemiği benim' diyerek başıboş bırakamazlar. Öğretmenler ne derse kabul etmek yerine bazı şeyleri talep edip istemek gerekiyor. Haklarımızı savunup hakkımızı aramalıyız. Alman eğitim sistemi tek dilli bir eğitim sistemi olduğu için çocukların ikinci dili göz önünde bulundurulmuyor. Çocuk 5 dil bilse bile Almancası eksik olursa okulda sorunlar yaşıyor” dedi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Ev Kadınlarına Borçlanma Kalkıyor mu? www.erhannacar.de urtdışı borçlanma ilk olarak 2147 Sayı Kanun ile hayatımıza girmişti. Daha sonra Almanya Emeklilik Kasası ile Türkiye SGK aralarında hem Avrupa’da yardım alarak Türkiye’de maaş almanın iki ülkenin zararına ve aynı zamanda çalışarak Türkiye’de maaş almanın etik olmadığı yönündeki görüşler üzerine 1980 yıllarından sonra 3201 Yurt Dışı borçlanarak emekli olmak yasası genişletilerek bu günkü mevcut hali ile TÜRKİYE’den emekli olmanın emeklilik şartlarını getirmesi ile Avrupa`da yaşamakta olan vatandaşlarımıza bir nevi zorluklar çıkartılması ile emekli olmak için farklı farklı yasal yollar ile davalar açmalarına sebep olmuşlardır. 17/10/2012 tarihinde Türkiye’de bir gazete ile manşetten bir haber ile uyandık.. Haber manşeti şöyle idi; GURBETÇİNİN DÖVİZİ SGK’NIN BAŞINA DERT OLDU... şeklindeki haber Türkiye’de iki önemli bir konuda Bakan olan Maliye Bakanımız MEHMET ŞİMŞEK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Y ❬ ❬ 20 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 Erhan NACAR haber Ve 2007 yıllarında açılan dava 2012/11 kazanılması üzerine bir EMSAL teşkil edeceğinden Avrupa’da EV HANIMLARININ/KADINLARININ Yurtdışı borçlanma yaparak emekli olmaları KALDIRILMASI pek yakında gündeme gelirse şaşırmayalım. FARUK ÇELİK %10 SGK açığının YURTDIŞI BORÇLANMA yaparak emekli olanlardan geldiğini söylemeleri. Aslında Avrupa’da yaşamakta olan vatandaşlarımızın tam hızla Türkiye’den EMEKLİ müracatına hız vereceğini biliyorlar mıydı. Sebebi bu şekilde yapılan söylem Türkiye’de emeklilik olmayı düşünmeyenleri bile düşünür hale getirmiştir. Ve de bu söylendi halen Avrupa’da konuşulmaktadır. Sosyal Güvenlik Uzmanı Olarak ANKARA/KIZILAY’ı bilenler TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NE yakın olduğunu bilirler.. Her Salı Grup toplantılarına katılır ve Sosyal Güvenlik ile ilgi li bilgileri almak için fısıltılar duyarım. Ve yurtdışı borçlanma kesinlikle kaldırılamaz görüşüne vardım. Fakat ÖNEMLİ: Türkiye’de bir ev kadınının mahkeme kazandı haberleri üzerine biraz araştırdım. İSTANBUL’lu bir hanımefendinin yurtdışındaki teyzesinin Türkiye’den emeklilik işlemlerini yapmış oldugu belge ile önce SGK yurtdışı servi- sine ikametgah sürelerini borçlanmak istemesi ile İLGİLİ söylemler. SGK tarafından RET edilmesi. Ve 2007 yıllarında açılan dava 2012/11 kazanılması üzerine bir EMSAL teşkil edeceğinden Avrupa’da EV HANIMLARININ/KADINLARININ Yurtdışı borçlanma yaparak emekli olmaları KALDIRILMASI pek yakında gündeme gelirse şaşırmayalım. Sebebi ise ev kadınları Türkiye’de İKAMETGAH sürelerine göre borçlanma yapamadığı gibi EMEKLİ’de olamazlar. Böyle bir mahkeme kararı var ise bunu da YARGITAY onaylar ise işte SGK da o zaman batar. EV KADINLARI Türkiye’de vakit kaybetmeden SGK kayıtlarını AÇMALARI onların yararına olucaktır. www.ilkeemeklilik.com www.turkiyedenemeklilik.com ÜCRETSİZ ÇAĞRI MERKEZİ 00 90 (312) 444 0 860 KURUMSAL ÜCRETSİZDİR. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Gurbet Mektupları-4 [email protected] ahman ve Rahim olan ALLAH’ın adı ile. En güzel dileklerimle mektubuma başlıyorum. Zamanımızda zamanın dediklerine uymadan doğruya, iyiye, güzele hakikatin gerçekliğine inanarak sabırla yürümeyi RABB’im cümlenize nasip etsin. Dün gece yatarken, açlıktan uyuyamadığınız geldi aklıma, ben de uyuyamadım, kalktım ağladım, ağladım. Evet! Ağladım. Sonra sabah namazı vakti girdi. Ama! (Buralarda ezan sesine hasret olduğumuzu unutmayalım.) Ne de zor geldi rahatı bırakarak yataktan kalkmak, sıcak suyla abdest alıp namaz kılmak. Pijamayla 4 rekat namazı kılıp biran önce hemen yatmak. Namazı bir kılsa idim, bir kılsa idim de, hemen yatsa idim artık. Namazımı alelacele eda ederken açlıktan oturarak namaz kılışınız geldi aklıma, halime nasıl da yandım. Namaz bitmişti ama tesbih çekmek Yaradanı zikretmek nasıl da zor geldi. Nefs ve şeytan dua etmeyi çok gördü, biran önce yatağı sevdirmek için çabaladı. Ama “Kardeşlerime selam olsun” diyen yüreğiniz geldi aklıma, içim cız etti. Dualarınıza bizi de katışınız, hala kendinizi değil ümmeti düşünüşünüz geldi aklıma ah ettim. Eğdim başımı, utandım halimden, ağladım, ağladım, ağladım. Evet! Ağladım... “Ümmetin hali ne olacak” diye seslenişiniz gelir gibi oldu kulağıma. Gözyaşlarınızın içinde kayboldum. Biz bunlara değmeyiz dedim, halime baktım, ağladım, ağladım, ağladım. Sustum, tefekkür ettim. Nerede durduğumuzu gördüm, içim paramparça oldu. Yine! Ağladım! Başımı önüme eğdim, bir suçlu olarak. Sadece ağladım. Ümmet bilincini kaybeden bir müslüman gibi. Benim yitik kardeşlerim. Unuttuklarımız, dünyanın herbir köşesindeki kardeşim dediklerimiz. Yüreğimizdekileri, özümüzdekileri icraate döndürmek ne güzel. Küçücük bir yavruyu sevindirmek, huzur verir insana. Başını okşamak küçücük bir çocuğun. R ❬ ❬ 21 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 M. Salih AYDIN Suya kavuşturmak, susamış yürekleri. Hayatın herbir parçasında bir sahne oluşuyor. Bu sahnelerden birinde gülen bir yürek görerek huzur duymak ne güzel. Bizim işimiz bu, iyiliğe teşvik etmek, yapılan bunca iyilikleri görünce, huzur duymaktır. Bir elif gibi hayata dik durarak kıyam etmektir. Bir vav gibi, secdede yerimizi almaktır. O’ nun emirlerini okuyarak ruhumuzdaki pası silmektir. Oyalanmak için zamanı eritmek istemiyoruz, diyebilmek. İşte burada kendimi alamadım, ve bir şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum: Yeter! Uzaklarda görünen köye nasıl da yaklaştık, Hasretin baharına çeyrek kalmıştı, Günlerce yürüyüp ha, vardık derken, Bir de engel çıkmıştı, hasrete bir kala. Buralarda insanlar ot gibi yaşar, Gögüslerinde yürek taşımazlar, Her şey bir şeyle başlar, para, Uzaklardaki köye nasılda yaklaşmıştık. Izdırabın, acının ta ortasındayken, Harcadığın zamanı sen bir düşün, Ama yürek denen duygu seli erimiş, Ruhsuz olmuş, ot gibi, odun gibi. İçimdeki ruh halim, karmakarışık, Yüreğim durgun, saplanmış bir noktaya, Sanki, denizden çıkıyorum karaya, Yaşayıp, yaşamadığımı bilemiyorum. Salih etme ruhsuz bir dünya için kendini heder, Düşünme, ne olacaksa olacak bu kadar keder, Bu emanet olan vucudunu yakma yeter, Uzaklarda görünen köye nasılda yaklaşmıştık.... Dostlarımla bunu mektubumda paylaşayım dedim. İşte benden bu kadar. İnşa-ALLAH gelecek mektubumda yazacaklarım var. İnşa-ALLAH sizleri memnun etmişimdir. Her yaşamda, acı ve tatlı günler olduğu gibi, tefekkür ettiğiniz kendinizi hesaba çektiğiniz günler de olmalıdır, diye düşünüyorum. Mektublarımla sizlerle dertleşiyorum. Sorunlarımızı paylaşmaya devam edeceğim. Tabii sizlerin her konuda e-maillerinizi bekliyorum. Sizleri ALLAH’a emanet ediyorum. Yeni bir mektupta buluşmak üzere. Selam ve dua ile... özel köşe Göreve Yeni Atanan Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül Köln’de STK’ları Ziyaret Etti öreve yeni atanan Başbakanlığa bağlı Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanı Kudret Bülbül ilk yurt dışı çalışma ziyaretinde bulunduğu, Almanya temasları kapsamında Berlin'den sonra Köln'de sivil toplum kuruluşlarını ziyaret etti. Bülbül Köln`de VIKZ İslam Kültür Merkezleriyle başladığı ziyaretlerine sırasıyla IGMG ve ırk ve din farkı gözetmeksizin nehre düşen iki çocuğu kurtarmak için kendini feda eden Ali Kurt’un evini ziyaret etti. Vogalsangel Strasse`de bulunan (VIKZ) binasında KRM`nin sözcüsü Erol Pürlü, Seyfi Öğütlü ve idareciler tarafından karşılanan Bülbül’e çalışmalar hakkında bilgiler verildi. Burada konuşan Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül, "Örf ve adetlerimize sahip çıkmak için gençlerimiz anadillerine hakim olmalı. Anadilin bilmeyen, kültürü ve tarihini de bilemez. Bu konuda hem velilere hem de sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşüyor" dedi. Bülbül’ün STK ları çalışma ziyaretleri IGMG Genel Merkezini ziyaret ederek devam etti. Genel Başkan Kemal Ergün, Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri ve diğer üst düzey yöneticiler tarafından karşılanan Bülbül’e , İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatlarının çalışmaları hakkında bilgiler verildi. İkinci gün temasları, Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD), Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB), Müstakil İşadamları Derneği (MÜSİAD) ve Avrupa Türk Demokratlar Birliği (UETD) derneklerini ziyaret ederek sürdü. Bülbül ayrıca T.C. Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin'in davetlisi olarak Başkonsolosluk rezidansında yemeğe katıldı. Almanya ziyaretinin üçüncü gününde Bülbül Essen kentinde Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) ve Köln'de Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'ni (DİTİB) ziyaret etti. G HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 22 ❭ Nisan · April 2014 · Cemaziye’l-Ahir 1435 bulmaca Y T I R CE E IV ZC N U DÜ (!9!,,%2¡.¡:% "¡:¡-,%§5,!¤). &%%@úG6<6G6CIúAú ,BGFUFSZBNBSLFUFD[BOFWFCÓUÓOJIUJZB¾MBSéOé[IFNFOZBOéCBýéOé[EB 6OJWFS$*5:%Ó[DF&WMFSJlOEFBMéýWFSJýJOLFZêOJ¾éLBSéO <c`kY`ipXþXd``e#^ij\ckXjXiêdêe#df[\ie`q^`c\i`e#b`þ`p\q\c YXbêþXêjêeêedb\dd\cbfdY`eXjpfel%Le`m\i:@KP;qZ\<mc\i`%% LEþM<I:þKP ;|Q:< <MC<Iþ Bfili$Xcg 9\c\[`p\j` ;qZ\ d\ib\q\ YXýcê )$* bd d\jX]\[\[`i% ;qZ\ |e`m\ij`k\j`Êe\ ,'' dk% pid\ d\$ jX]\j`e[\fclg# ;qZ\|e`m\ij`k\j`Kêg =Xbck\j`8iXþkêi$dX?XjkXe\j`e\+'' dk%d\jX]\[\[`i% BþI8 >8I8EKþCþ Kd jfjpXc XcXe XckpXgêcXiê _Xmlq# jgfi jXcfel# ZX]\# i\jkXliXekm\[`ý\ik`ZXi`XcXecXiêYl$ cle[liXe,'''d)k`ZXi`XcXed\Zlk$ kli% ;qZ\ |e`m\ij`k\j`Êe[\ (,%''' ýi\eZ`fbl[lýle[Xeb`iX^XiXek`c`[`i% ("' ("( )"( *"( *'d) ,(%'''KC +.d) .0%0''KC /'d) (*-%'''KC (*,d) ))0%,''KC ()%.,'KCG\þ`eXk (0%0.,KCG\þ`eXk *+%'''KCG\þ`eXk ,.%*.,KCG\þ`eXk ;|BB8EC8I ,'d))''%'''KC ,'%'''KCG\þ`eXk /'d)*)'%'''KC /'%'''KCG\þ`eXk (*'d),)'%'''KC (*'%'''KCG\þ`eXk (% jêeê] j\iXd`b m\ [lmXi bXýê[ê# m`ki`Óp\# XebXjki\Y\pXq\þpXcXi# X_þXg bXgêcXi# pXkXb f[XcXiêe[Xm\jXcfecXi$ [Xbc`dX#\Y\m\pepXkXb f[XcXiêe[X ^`pj` f[Xjê `c\ \Y\m\pe YXepfjl [\bfiXk`] Xp[êecXkdX m\ Y`i`eZ` jêeê] GM: [fýiXdX `c\ j`q\ cbj Y`ipXþXdjlelpfilq%% % BXcXeê(%,0*KCO)+KXbj`k BXcXeê)%+0-KCO)+KXbj`k BXcXeê+%),'KCO)+KXbj`k BXcXeê.%*/)KCO)+KXbj`k )43&3©2 §§§§§§§§§§§§,!.3-!.!§I:%,§ iLK§§$!¨2%$%§§¨.$¨2¨- BXcXeê-%),'KCO)+KXbj`k BXcXeê('%'''KCO)+KXbj`k BXcXeê(-%),'KCO)+KXbj`k M8;<=8IBJ@Q)+8P8M8I8EK8BJþKþDB8E@ ;ÿCIL98ĀÿIB<KC<I>IL9L 4"5*Ā0'ÿ4ÿ =\mq`gXþX:X[%Ef1(*B1,=Xk`_$ÿjkXeYlc nnn%[`cilYX^Xpi`d\eblc%Zfd ÿ; &3ÿ. & %"ÿ3 " % 61"/*/ ÿ. 0- 5&46 5"1
© Copyright 2024 Paperzz