Yurtdışındaki Türk Vatandaşları Olarak İlk Defa Oy

Sayfa: 17
Sayfa: 21
İhtiyaç Sahipleri Ramazan’a ZMD İftarına Dışişleri Bakanı
HASENE’yle Girdi
Sigmar Gabriel de Katıldı
Ebru Sanatçısı Orhan Erdoğan
Frankfurt’ta Ebru Sergisi Açtı
Sayfa: 10
Unutma!
Unutturma!
Sayfa: 04
Marwa El-Sherbini’nin
Şehadetinin 5. Yıldönümü
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir
Aylık Ücret siz Ga zet e / Ko st enlose Mon atlic he Zeitun g • S a y ı / N r . : 9 5 • Yıl/Jah re : 1 1 • Aðustos / August 20 14 / Þevva l 143 5
Hayırlı Olsun
Recep Tayyip ERDOĞAN
Selahattin DEMİRTAŞ
Ekmeleddin İHSANOĞLU
Yur tdışındaki Türk Vatandaşları Olarak
İlk Defa Oy Kullanac ağız . Bu Bizim Demokratik
Hakkımız . Mutlaka Oylarımızı Kullanalım.
Dr. Yusuf IŞIK
ve
Gariplik
07
Çifte
Vatandaşlık
ve Opsiyon
Modeli: “Üç
Adım İleri, İki
Adım Geri”
20 Bekir ALTAŞ
Gurbet
Mektupları
8
M.Salih AYDIN
Gurbetlik
05 Mahmut AŞKAR
Bayram
ve
Hüzün
Murat KUBAT
Sayfa: 15
09
Yeşil Biber,
Aromalı
Böğürtlen
ve Oruç...
21 Mustafa KASALAK
19
Dr. Fatih ERBAKAN
Hz.
Muhammed
(s.a.v)’i
Anlayalım
ve
Anlatalım
Erbakan Vakfı; Milli Görüş
Camiasını Kucaklayan, Milli
Görüş’ün Söylemlerini,
Zihniyetini Canlı Tutacak,
Yaşatacak Bir Vakıftır.
Mazlum
M
azlum vve
eM
Mağdurlar
ağdurlar İçin El Ele
IGMG S
Sosyal
osyal Y
Yardım
ardım Derneği | IGMG H
HilfsSozialverein
e.. V
V..
ilfs- und S
ozialverein e
T +49 2237 92942-11 | F +49 2237 92942-42
www.hasene.org
www.hasene.org | [email protected]
[email protected] |
haseneorg
haseneor
g
—
Havale için bank
a bilgileri | B
ankverbindung:
Havale
banka
Bankverbindung:
Sahibi | Kon
toinhaber: IGMG H
ilfs- und SSozialverein
ozialverein e
Hesap Sahibi
Kontoinhaber:
Hilfse.. V
V..
Banka | Bank
reissparkasse Köln
Banka
Bank:: K
Kreissparkasse
OKSDE 33
IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64 | BIC: C
COKSDE
Amaç | V
Ver
erwendungszweck:
Amaç
Verwendungszweck:
K
urban Kampanyası
Kampanyası | Kurban-Kampagne
Kurban-Kampagne 2014, [[Adresiniz
Adresiniz | A
dresse]
Kurban
Adresse]
Kurban
K
urban bedeli
Kosten
K
osten für
Opfertier
ein O
pffertier
KURBANLA YAKLAŞ VE PAYLAŞ
100
100€*
€*
TEILE MIT IHNEN UND KOMM ALLAH NÄHER
Kurban Kampanyası | Kurban-Kampagne vom
23.08. - 05.10.2014
* Tüm masraflar kurban bedeline dâhildir. | Alle Kosten sind im Preis für ein Opfertier enthalten.
Fotoğraf | Foto:
Kırgızistan, 2013 | Kirgisistan, 2013
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayırlı
Olsun
[email protected]
Impressum / Künye
S
Sinan AKTÜRK
gövde gösterisi yaptıkları ve insan onurunun ayaklar altına alındığı bu kutsal beldeleri dedelerimiz Osmanlı dönemindeki
gibi huzur ve güven ortamına kavuştursun.
Gerçi burada şehit olan kardeşlerimize
üzülüyoruz da diğer İslam beldelerinde
neredeyse normal bir vaka olarak kanıksadığımız birbirini katletme sahnelerine
ne demeli. İşte Suriye, Irak, Yemen, Mısır. İsraile yaptığı katliamlar için kızarken
buralardaki neredeyse hergün yüzlerce insanın öldürülmesine diyecek söz bulamıyoruz. Kelime manası barış ve esenlik
olan sözde İslam dininin mensupları birbirlerini başka mezhebe mensup diye katlediyor. Ne adına katlediyorlar anlamakta
zorlanıyoruz. Hani masum bir insanın öldürülmesi tüm insanlığın öldürülmesi gibidir anlayışına sahip bir dinin mensuplarıydık. Biz dinimizi kendimize rehber
edinmedik, nefsimizi rehber edindik, kabile taassubunu kendimize rehber edindik, Hz. Muhammed (s.a.v) değil şeytanı
kendimize rehber edindik ki bunlar başımıza gelmeye devam ediyor.
Müslümanlar olarak aklımızı başımıza
toplayıp Allah`ın ipine sarılmalıyız. Dinimizi gerçek kaynaklarından öğrenip yaşamaya çalışmalı neslimize de en ince detayına kadar öğretmeliyiz. Gerçek manada
İslam kardeşliğini tesis etme noktasında
en kısa zamanda kendimize gelmeli ve gerekeni yapmalıyız.
Malumunuz 10 Ağustos`ta T.C. Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bilindiği gibi ilk
defa Cumhurbaşkanını halk seçecek ve
yine ilk defa yurtdışında bulunan biz
Türk vatandaşları oy kullanacağız. Her
iki durum da tarihi olarak nitelendirilebilir. Cumhurun yani milletin başı olacak
kişiyi yine cumhur yani millet ilk defa seçecek. Belki bu kulağa aşina bir durum
gibi geliyor ama pratikte baktığınızda bu
Bu vesile ile artık millet kendi yöneticisini kendi seçecek. Tabiri caiz ise kendine
efendi değil hizmetkar kimse, onu seçecek. Bugüne kadar gelenler kendisine
milletin efendisi yerine koydular. İnşallah bu seçimden sonra bu durum değişecek diye düşünüyoruz.
devrim niteliğinde bir çalışma. Hem Türkiye`de ve hem de yurtdışında bu seçime
her ne koşul altında olursa olsun durumu
müsait olanların mutlaka katılması gerekir diye düşünüyoruz. Bu vesile ile artık
millet kendi yöneticisini kendi seçecek.
Tabiri caiz ise kendine efendi değil hizmetkar kimse, onu seçecek. Bugüne kadar gelenler kendisine milletin efendisi
yerine koydular. İnşallah bu seçimden
sonra bu durum değişecek diye düşünüyoruz.
Türkiye`nin normalleşmesi açısından
da bu seçimi önemli görüyoruz. Türkiye
mozayiğinin tüm renklerinin temsil edilmesi açısından bu seçimi önemli görüyoruz. Artık Türkiye rahat bir ortama erişmeli. Türkiye rahata erişirse İslam Dünyası rahata erişir. İslam Dünyası rahata
erişirse insanlık rahata erişir diye düşünüyoruz.
Bu vesile ile Mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik ediyoruz. Bayram, tüm insanlık ve İslam Alemi için barış ve huzur
getirsin diye dua ediyoruz.
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
Not: Kıymetli Dedem Hüseyin Aktürk
Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Bu vesile
ile arayan, mesaj çeken ve taziyede bulunan
tüm dostlara teşekkür ediyoruz. Kendi zaviyesinde bir derya olan ve bendeniz de dahil
yüzlerce talebe yetiştiren Dedeme Allah’tan
rahmet diliyoruz. Mekanı cennet olsun.
Kıymetli dostum, kardeşim Murat Kalkan Hocayı Cenab-ı Allah’a uğurladık.
Mekanı cennet olsun. Hanau’nun, Hessen’in, Milli Görüş’ün, hepimizin başı sağolsun.
Merhumların ruhlarına birer Fatiha rica ediyoruz.
HAYAT
Yayın Kurulu
Aylık Ücretsiz Gazete
Ağustos - August 2014
Şevval 1435
Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş, Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,
Mustafa Uyanık, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz,
M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,
İskender Güngör, Ali Atik
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
editör
Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.
hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal
evgili dostlar!
Sanki bir gelenek halini aldı.
Her ne hikmetse birileri sinir uçlarımıza iğneler batırınca irkiliyor ama
kendimize bir türlü gelemiyoruz. Savaşın
bile bir raconunun olduğu dünyada İsrail bunu bile beceremiyor. Kendi korkaklığını masum bebeklerden, kadınlardan ve
sivillerden çıkarmaya çalışıyor. Yine her
Ramazanda olduğu gibi bir bahane ile Filistin`de Gazze`de bulunan sivillere orantısız bir şekilde ve kutsal gün ve geceleri
hiçe sayarak bombalar yağdırıyor. Meslektaşlarımızın bile haberi verirken insanlığından utandığı bir ortamda utanmadan ve sıkılmadan katil Netanyahu haklılıklarını savunmaya çalışıyor. Birleşmiş
Milletler kararı ile işgal altında olduğu
belirtilen topraklarda bir kasap gibi masum çocuk ve sivillerin kanına girmeyi
kendini savunma hakkı olarak dünyaya
açıklıyor utanmadan. Gerçi bu tür insanlarda utanma gibi insani hasletleri bulmak pek mümkün değildir.
Biz yazımızı yazarken şehit edilen
Gazzeli sayısı 520`yi geçmişti. Tabi bunların çoğunluğunu çocuklar ve masum siviller oluşturuyor. İki bine yakın yaralı
mevcut ve bunları tedavi edecek hastanelere bile alçakça bombalama yapılıyor. Yine yardım yapmaya çalışan örgütlerin can
güvenliği yok. İnsanlar keskin nişancılar
tarafından alçakça öldürülüyor.
Allah`ım insanlığımızdan utanır olduk. Masum bebelerin cesetlerini gördükçe söyleyecek söz bulamıyoruz. Kelimeler boğazımızda düğümleniyor. Ya
Rabbi düşmanın bile mertini, şereflisini
nasip et. Alçak, haysiyetsiz, çocuk katillerinden muhafaza eyle.
Kutsal beldeler olarak her üç dinin de
ortak mekanları olan bu yerlere Allah en
kısa sürede barış ve esenlik versin diye
dua ediyoruz. Dünyadaki süper güçlerin
❬
❬ 03 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD): Aileler Üzerinden Siyasi Çıkar Sağlamaya
Çalışılmamalı
slam Toplumu Millî Görüş (IGMG)
Genel Sekreteri Mustafa Yeneroğlu, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD)
Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının
eşlerine dil sınavı uygulanmasının yasalara
aykırı olduğuna hükmetmesini memnuniyetle karşıladığını belirtti. Konuyla ilgili
olarak, “Mahkeme, ailelerin sırtından siyasi çıkar sağlanmaya çalışılmaması gerektiğini açıkça göstermiştir.” ifadesinde bulunan
Yeneroğlu açıklamasını şöyle sürdürdü:
Almanya, 2007 yılından beri, aile birleşimi çerçevesinde Türkiye’den Almanya’da
yaşayan eşlerinin yanına gelmek isteyen kişileri mecburi dil sınavına tabi tutmaktadır.
Almanya’nın sözde zorunlu evliliklere mani
olmak amacıyla koyduğu bu engel, bugüne
dek sadece aile birleşimlerini engellemiş ve
eşlerden birinin Türkiye’den Almanya’ya
gelmesi söz konusu olduğunda çoğu kez
evli insanların senelerce düzenli bir aile hayatı sürdürmelerine mani olmuştur.
“Bir kişinin dil bilgisinin yeterli olduğuna dair belgenin, kişinin kendi ülkesinde
temin etmesinin istenmesi, şu ana kadar ne
ölçülebilir bir şekilde ilgili kişilerin entegrasyonuna katkı sağlamıştır, ne de zorunlu
evliliklere herhangi bir şekilde mani olmuştur. Uygulama daha ziyade genç insanların
yeni evliliklerini yıkılma aşamasına getirmiştir ve uygulanan dil zorunluluğu sadece
ve sadece, anayasayla korunmuş olan aile
birleşimini engellemiştir.
ABAD ise, aldığı kararla aileler üzerinden siyasi çıkar sağlanmaya çalışılmaması
gerektiğini ifade etmiştir. Bu tür uygulamalar, anayasayla sabit hakları ve uluslararası
anlaşmaları ihlal etme pahasına, Almanya’ya göçün her türlü imkân kullanarak engellenmeye çalışıldığı sinyalini belli çevrelere vermeye yaramaktadır. ABAD’ın bu siyasi oyuna katılmaması ve aile birleşimini
‘aile yaşamını mümkün kılmak için vazgeçilmez bir unsur’ olarak görmesi memnuniyet vericidir. Bu kararla, kimi zaman yıllarca ayrı yaşamaya zorlanan ailelerin içler acısı durumlarının sona ereceğini ümit ediyoruz.”
İ
❬ 04 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
haber
Kemal Ergün: “Şiddetin Çıkmaz Sokağında
Takılı Kalmak Çözüm Getirmeyecektir”
slam Toplumu Millî Görüş
(IGMG) Genel Başkanı Kemal
Ergün yaptığı basın açıklamasında, Filistin’de şiddetin artmasını
ve Filistinlilerin evlerinin bombalanmasını kınayarak çatışan taraflara şiddete derhâl son vermeleri çağrısında bulundu. Ergün, açıklamasında şunları vurguladı: “Üç İsrailli
gencin kaçırılıp öldürülmesinin ardından düzenlenen intikam eyleminde bir Filistinli gencin vahşice
katledilmesi, şu anda Filistin topraklarında ve İsrail’de giderek artan
şiddetin kesinlikle tek sebebi olamaz. Buna karşın bunlar, henüz
sönmemiş bir ateşi tekrar canlandıran eylemler olmuşlardır.
Bu korkunç cinayetlerin normal
şartlar altında ceza hukuku kapsamında değerlendirilmesi gerekirdi.
Fakat Filistin ve İsrail arasındaki
ilişki, tarafların temsilcileri arasında
sürdürülen müzakerelerin bir kez
daha durdurulması ve İsrail’in uluslararası hukuka aykırı olarak yerleşim yerleri kurmaya devam etmesi
sebebiyle o derece gergin bir hâle
İ
gelmiştir ki, söz konusu suç eylemleri bile savaş provokasyonu olarak
maksatlı yorumlanabilmektedir.
Son birkaç gün içinde, İsrail’in ölçüsüz ve anlamsız hava saldırıları
sonucunda Gazze’de yarısı kadın ve
çocuk olmak üzere 400’den fazla insan hayatını kaybetmiştir. Yaralıların sayısı ise binlere ulaşmıştır. Yaşanan kayıplardan büyük üzüntü
duyuyor, yakınlarını kaybedenlere
başsağlığı diliyoruz. Ve özellikle İs-
rail’e insanların evlerini bombalamaktan ve uluslararası hukuku çiğnemekten vazgeçmesini çağrısında
bulunuyoruz.”
Şiddet eylemlerinin bir an önce
sona erdirilmesini talep eden Ergün, dünya kamuoyuna sorumluluğunu hatırlatarak açıklamasını şöyle sürdürdü: “Şiddet derhâl sona erdirilmeli ve insani yardım yolları
açılmalıdır. Şu anda barışın sağlanması zor gözükse de, yakın gelecekte barışın mümkün olabileceğine
dair ümit korunmalıdır. Ancak ne
İsrail kentlerine roket atılması, ne
de Gazze’de sivil insanların yoğun
bombardımana tabi tutulması bu
sorunun çözülmesine herhangi bir
katkı sağlayacaktır. Şiddetin çıkmaz
sokağında takılıp kalmak çözüm
getirmeyecektir. Bu üzüntü verici
durum karşısında, ilgili devlet
adamları ve sivil toplum kuruluşları sorumluluklarını üstlenmeli ve
bu sorumlulukların gereğini inandırıcı bir şekilde yerine getirmelidir.”
Marwa El-Şerbini Cinayetinin Ardından
ısır kökenli Marwa ElSherbini 1 Temmuz
2009 tarihinde Dresden
Eyalet Mahkemesinde görülen temyiz davası sırasında 18 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Marwa, Mısır Kadınlar Hentbol Takımı milli
oyuncusu ve üniversite mezunu bir
kimyagerdi. İki yıllığına geldiği Almanya’da hakimin, savcının, davalı
avukatının, kocasının ve henüz üç
yaşındaki oğlunun gözleri önünde
bıçaklanarak öldürülen Marwa,
müslümanlara yönelik saldırıların
sembolü haline gelmiştir.
Marwa ne yapmıştı da mahkemelik olmuştu? Katil, hakaret ettiği
ve bu nedenle mahkemelik oldukları Marwa’yı aslında tanımıyordu.
Bir çocuk bahçesinde çocuğunun
salıncağı için tartıştığı Rusya kökenli Alman genç Marwa’ya “islamcı, kadın terörist ve sür..." diyerek
hakaret etmiş, bunun üzerine sivil
bir tavır gösteren Marwa bu ırkçıyı
şikayet ederek mahkemeye vermişti. Mahkemede dava görülürken aynı hakaretleri tekrarlayan katile karşı Marwa, o kadar hukuk insanının
gözleri önünde hukuk tarafından
korunamamış ve 18 bıçak darbesiyle karnındaki üç aylık bebeğiyle birlikte katledilmişti. Medyaya yansıyan haberlerde katilin ırkçı söylem-
M
leriyle tanındığı belirtilmekteydi.
Mahkemede bir vahim olay daha
yaşanmış, katilden Marwa’yı korumaya çalışan eşi, mahkeme heyeti
tarafından içeriye çağrılan güvenlik
görevlisi tarafından katil zanlısı
zannedilerek silahla vurularak ağır
yaralanmıştı. Bu olay, önyargıların
sadece ırkçı gençlerde değil, soğukkanlı düşünmek ve hareket etmek
kendisine öğretilen güvenlik görevlisi gibi önemli fonksiyona sahip kişilerde de var olduğunu göstermişti.
Katilin Marwa'ya hakaret etmesinin tek sebebi onun başörtüsünden dolayı müslüman olduğunu
anlamasıydı. Marwa'nın katili bir
Müslüman düşmanıydı ve Müslümanlar ona göre yaşama hakkına
sahip değildi. Marwa binlerce hemcinsinin, binlerce başörtülü müslüman kadının yaptığı gibi kendisine
dindarlığını yaşamasından dolayı
yapılan hakareti umursamazlıktan
gelmedi. Medeni cesaret göstererek
bir hukuk devletinde duyarlı bir va-
tandaşın yapması gerekeni yaptı.
Hakkını aramak için mahkemeye
gitti. Çünkü o dindarlığını yaşayabilmek ve bunu yaparken onurunu
zedeletmemek istiyordu.
Bugün aradan geçen beş yılda
çok şey değişmedi. Özellikle müslüman olduğu başörtüsünden belli
olan kadınlar başta olmak üzere her
geçen gün müslümanlara ve camilere yapılan saldırıların arttığını hissediyoruz. Bu nedenle DİTİB olarak www.ditib-antidiskriminierungsstelle.de adresinde insanlara
ve mekanlara yapılan saldırıları ve
kişilerin yaşadıkları dışlamaları kayıt altına alıyoruz. Ancak müslümanları bu toplumun bir parçası
olarak korumak durumunda olan
resmi kurumların ve bizzat müslümanların bu gelişmeleri artık kanıksamaya başladığını da üzülerek
görüyoruz. Bu gelişmelerin müslümanların kendisini toplumdan soyutlamasına neden olmasından endişe ediyoruz.
Bu vesileyle Marwa El-Sherbini’nin ailesinin acılarını paylaşıyor,
müslümanlara yönelik ayrımcılığın
giderek artan müslüman düşmanlığı ile medya başta olmak üzere her
kesimin mücadele etmesi gerektiğini hatırlatmak istiyoruz.
DİTİB Yönetim Kurulu
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hz. Muhammed
(s.a.v)’i Anlayalım
ve Anlatalım
[email protected]
“Sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü
umanlar, Allah’ı çokça ananlar için Allah’ın Peygamberinde en mükemmel
örnek vardır.” (Ahzâb: 21)
Bir teşkilât, bir hareket, bir kurum, bir yapı veya bir topluluğun Hz. Peygamberden dolayı anılması ve konuşulması, O’ndan dolayı
gündeme gelmesi, O’nun vesilesiyle teveccüh
kazanması, O’ndan dolayı tepki alması, eleştirilmesi, tahkir ve taciz edilmesi; o topluluk
için, o yapı, teşkilât, oluşum veya hareket için
Allah’ın bir rahmeti, vergisi, lütfu, ikramı ve
inâyetidir.
Cenab-ı Allah kimleri sevmiş ve kimleri
sevmek istemişse; kimleri azîz etmiş ve kimleri
azîz etmek istemişse; kimlerin hatalarını, kusurlarını ve günahlarını örtüp hayra dönüştürmek istemişse; onları Peygamberimizle gündemde tutmuş ve isimlerini Hz. Peygamberin
ismiyle birlikte anılır hale getirmiştir.
Böyle bir nimete erişmiş olan ve Peygamberimizle ilgili yaptıkları güzel çalışmalarla sürekli gündeme gelenler şunu bilsinler ki; hiç
bir nîmet, hiç bir lütuf, hiç bir güzellik, hiç bir
ikram, hiç bir ihsan devamlı değildir ve şartsız
da değildir.
Nîmetlere, güzelliklere, lütuf ve ikramlara
gerektiği şekilde şükredilmeyip hamd edilmediğinde ya da nîmet ve ihsanlara hakkıyla sahip çıkılmadığında; bahşedilmiş olan güzelliklerin tamamı elden gidebilir, bunları veren Cenab-ı Allah tarafından geri alınabilir.
Onun içindir ki, faydalı ve başarılı bir iş
yaptığımızda veya bir güzelliğe vesile olduğumuzda, daha güzeline ulaşmak, daha başarılı
ve daha faydalı olmak için şımarmadan, böbürlenmeden, kendimizi kaybetmeden daha
çok sünnete sarılmalıyız.
Bir işte de başarısız olduğumuzda, zorluk ve
sıkıntılara maruz kaldığımızda veya önümüze
engeller çıktığında umutsuzluğa düşmeden,
bıkmadan, yorulmadan, ümitsizliğe kapılmadan yine sünnete sarılmalıyız.
Unutmayalım ki, günahlarımızın bağışlanması Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed (s.a.v)’e
tâbî olmaya bağlıdır.
Allah’ı sevmemizin ölçüsü, Hz. Peygambere
itaat etmeyle derecelendirilmiştir.
Allah’ın bizi sevmesi, Peygamberimize uymamızla orantılıdır.
Allah’ın yardımına mazhar olup rahmetine
erişebilmemiz, ancak Resûl’e itaatla mümkündür.
-
❬
❬ 05 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
Dr. Yusuf IŞIK
dosya
Bir teşkilât, bir hareket, bir kurum, bir yapı
veya bir topluluğun Hz. Peygamberden
dolayı anılması ve konuşulması, O’ndan
dolayı gündeme gelmesi, O’nun vesilesiyle
teveccüh kazanması, O’ndan dolayı tepki
alması, eleştirilmesi, tahkir ve taciz edilmesi;
o topluluk için, o yapı, teşkilât, oluşum veya
hareket için Allah’ın bir rahmeti, vergisi,
lütfu, ikramı ve inâyetidir.
İşlerimizin hayırlı ve netice itibariyle güzel
olabilmesi, O’nun sünnetine göre hareket etmemizle sağlanabilir.
Ahirette Peygamberler, sıddıklar, şehitler ve
sâlihlerle birlikte olabilmek, onların sohbetine
iştirak edebilmek, Allah’a ve O’nun Resûlüne
itaat etme şartına bağlanmıştır.
Ona uyduğumuz müddetçe, kalplerimiz
Allah’ın dışındaki tüm korkulardan emin olur,
kendi aramızdaki ihtilâflardan kurtulur, kişisel
zaaflarımızı düzeltir, güçsüzlüğümüzü güce
dönüştürürüz.
O’na hakkıyla itaat ettiğimizde; sıkıntılardan kurtulur, zorluklar karşısında sabır ve sebat gösterir, artan ferasetimizle mutlak doğruyu bulur, böylece dünya ve ahirette kurtuluşa
ermiş oluruz.
Her zaman olduğu gibi günlerimizi Hz.
Muhammed (s.a.v)’i anlama ve anlatma, sünnetine sarılma ve O’na itaat etme günleri olarak değerlendirelim. Peygamberi anma şeklinde icra edilen kutlu doğum haftalarına konuyu
sıkıştırmayalım ve tüm zamanlara yayalım.
Bu vesileyle;
- Hz. Peygamberin; Allah’ı sevme ve Allah’a
itaat etme iddiamızın bir isbatı olduğunu
unutmuyalım. Yani Allah’ı sevdiğimizi iddia
ediyorsak ve Allah’ın da bizi sevmesini istiyorsak, önce Peygamberimize uymamız lazımdır.
Bunu bu şekilde müsait ortam buldukça anlatalım.
- Peygamberimize olan sevgimizi isbat etmeyi; O’nun yüce ahlâkına erişmek için sarf
edeceğimiz gayretle ve sahip olduğu kâmil ahlâkı iyi anlayıp gerektiği şekilde yaşamakla herkese örnek olalım ve böyle yapılması gerektiğini anlatalım.
- Hz. Peygamberin alemlere rahmet oluşunun, getirdiği Kitap ve Yüce Sünnetinin yanı
sıra, tebliğ ettiği mukaddes İslâm Dîninin kıyamete kadar bâkî olmasından kaynaklandığını unutmayalım. O halde Kur’ân-ı Kerîm’i çok
iyi okuyup anlayalım, okuyup anladıklarımızı
da hiç bir kınayıcının kınamasından korkmadan hayatımıza geçirelim. Kendimiz yaşadığımız gibi, yaşanması gerektiğini bıkmadan
usanmadan anlatalım.
- Peygamber Efendimiz’in âlemlere rahmet
oluş vasfını kendi şahsımızda, evlerimizde, yaşadığımız çevrede ve toplumun her kesiminde
görmek istiyorsak, O’nun Sünnetine tâbî olduğumuzu gösterelim ve her fırsatta söyleyelim.
-“Kim kime benzerse, o da ondandır” kuralı gereği; küçük-büyük ayırımı yapmaksızın
Peygamberimizin bildiğimiz bütün sünnetlerini kendi şahsımızda, ailemizde, toplum içinde
ve bütün amellerimizde uygulayalım. Yaşayışı-
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
mız, O’nun yaşayışına benzediğinde bize, ailemize ve topluma huzur getireceğini, konuştuğumuz herkese anlatalım.
- Hz. Muhammed (s.a.v)’e tâbî olmanın,
Onun tebliğ ettiği İslâm Dînini hayatın her alanına hakim kılmak olduğunu bilelim. Bu nedenle
bazı konularda İslâm’a göre hareket edip ve bazı
konularda da İslâm’ın emirleri dışına çıkmanın
büyük günah olacağını, bunun yanısıra hayatımızı her yönüyle İslâm’a uydurduğumuzda; Allah’ın,
Resûlü vasıtasıyla âlemlere indirmiş olduğu rahmetinin bizi de kuşatacağını herkese anlatalım.
❬ 06 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
ve mazluma sahip çıkışını; cömertliğini, âdil ve
emîn oluşunu, cami ve cemaate ehemmiyet verdiğini... Kısaca vefatına kadar yaptığı ve yaptırdığı,
söylediği ve söylettiği, yanında yapıldığında ses çıkarmayıp ikrar ettiği her şeyin bilinmesi, öğrenilmesi, ve yaşanılması gerektiğini insanlarımıza ve
toplumumuza anlatalım, aktaralım ve yaşamaları
- Peygamberimizin herkesin korkuya kapıldığı için gayret gösterelim.
anlardaki cesaretini; O’nun ihtiyarlara, çocuklara,
Bütün bunları ve dahasını yaşamayıp veya yayoksullara ve mağdurlara gösterdiği ilgiyi, hasta şayamayıp bir de anlatmamış veya anlatamamış
ziyaretlerine verdiği önemi; zulme karşı duruşunu olursak görevimizi yerine getirmemiş oluruz.
- Müslümanlara her zaman düşkün ve şefkatli
olan, her müslümanın sıkıntısından dolayı üzülen
bir Peygamberin ümmeti olan bizler de, kendi
aramızda birbirimize şefkat ve merhamet gösterelim, kardeşlerimizin sıkıntılarını gidermek için
elimizden geleni yapalım ve böyle yapmanın gerekli olduğunu anlatalım.
UETD İftarına Katılan Prof. Dr. Yasin Aktay
Recep Tayyip Erdoğan Halkın Seçeceği
İlk Cumhurbaşkanı Olacak
Freiburg’da Genişletilmiş
Başkanlar Toplantısı
GMG Freiburg Donau Bölgesi izin öncesi son genişletilmiş başkanlar toplantısını geçtiğimiz günlerde bölge merkezinde gerçekleştirdi.
Tüm bölge yürütme kurulunun yanı sıra cemiyetlerde Ana teşkilat, Gençlik, Kadınlar ve Kadınlar gençlik başkanları katıldılar.
IGMG Freiburg Donau Bölge başkanı
Ahmet Ölmez açılış konuşmasını yaparken, bilgilendirmelerde bulundu. Başkanlar olarak öncü olduklarını ve toplumun
hizmet beklediklerini dile getirdi...
Daha sonra birimlerin tek tek çalışmalarını sunduğu toplantının sonunda, cemiyetlere teşekkür plakatları verilirken, dilek
ve temenniler alındı.
I
ETD Genel Merkezinin
Köln iftarı Florya düğün salonunda siyasetten STK`ya
yerel idarecilerden iş adamlarına geniş bir yelpayenin iştirakiyle yapıldı.
Bekir Tanrıkulu’nun açılış
Kur`an-ı Kerimiyle başlayan iftar
proğramında kürsüye gelen UETD
Genel Başkan Süleyman Çelik, T.C.
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan`ın
Köln Avusturya ve Fransa`da yapılan buluşmaları aktardığı konuşmasında, proğramlarda Soma maden
faciasından dolayı, konser boyutunun kaldırıldığını aktardı. Çelik;
"Başbakanımız UETD`nin kuruluşunun 10. yılı vesilesiyle yüzbinlerce
vatandaşımızla birlikte oldu" dedi.
Süleyman Çelik konuşmasını şöyle
sürdürdü: "Avrupa`da 1 milyon
dörtyüzbin, dünya genelinde 2,2
milyon seçmenimiz var. Geçtiğimiz
yılın iftarında biz ne konuşuyorduk
22 Eylül`de Almanya`da yapılacak
seçimlerde vatandaşımızın oy sandığına gitmesini konuşuyorduk. Şimdi
de önümüzde yine halkımızın ilk
defa seçeceği Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Yüksek Seçim Kurulu yine
tarihinde ilk defa yurt dışında seçmen kütüğü oluşturdu. 1-7`den 9-7
U
haber
gününe kadar Avrupa`da yaşayan
vatandaşlarımız kayıtlarını kontrol
ettirerek seçime katılabilecekler.
Özellikle Türkiye`de ikamet gösterenler kayıtlarını mutlaka kontrol
ettirmelidirler. Almanya`da 7 Bölgede oy kullanılabilecek. Gümrüklerde
yine 26 Temmuz 10 Ağustos arası
vatandaşlarımız oylarını kullanabilecekler" diğerek sözlerini sürdürdü.
AK Parti Genel Başkan yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay, Türkiye`de
AK Parti iktidarıyla gerçek anlamda
devrim yapıldığını Türkiyedeki gelişmelerin İslam dünyasına model
olduğunu, İslam dünyasının Arap
baharıyla kendi değerlerine sahip
çıktığını, özellikle bazı ülkelerin
Türkiyeyi model aldığının altını çizdi. Yasin Aktay Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin icraatlarını aktardığı konuşmasının ilerleyen bölümünde "Recep Tayyip Erdoğan Türkiye`de halkın seçeceği ilk Cumhurbaşkanı olacaktır" diğerek sözlerini
sürdürdü.
Proğramda Hicaz İlahi Gurubu
tasavvuf müziği ve sema gösteriminin de içinde olduğu proğramla sahne aldı.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Gurbetlik
ve Gariplik
[email protected]
en nice insanlar bilirim, doğup büyüdüğü vatanından uzaklarda; gurbette!
Ve ben nice insanlar bilirim anavatanında, baba ocağında; gurbette!
Altın kafesteki bülbülün hikâyesini herkes
bilse de, bir kere daha hatırlatalım: Bülbülü altın kafese koymuşlar, yine de gece gündüz, “ah
vatan, vah vatan..” diye ötüp dururmuş. Evinde
altın kafeste beslenen bülbülün sahibi, bu feryad-ı figana dayanamamış ve sevimli kuşu kafesinden bırakıverdikten sonra kendisi de bülbülü takip etmiş. Bir de bakmış ki, altın kafesi beğenmeyen bülbül, kuru çalılıklar içinde çerçöpten yapılmış bir yuvaya girdi.
Evet, vatan da tıpkı ana gibidir. Ananın fakiri, zengini, güzeli veya çirkini, beyazı veya siyahı olmadığı gibi, tercihi de olmaz! Ana, anadır! Vatan da, vatan! Ana, şefkat ve merhamet
kucağıdır. Biz vatan ile ana arasında benzerlikler gördüğümüzden, anavatan demişiz… Baba
ocağında yetişmiş pederşahi bir millet olmamıza rağmen, vatanla anayı özdeşleştirdiğimizden;
vatanı, anaya benzetmişiz. Çocukluğumuzda
babanın hışmından, celallenmesinden, hiddetinden, gazabından; ananın merhametine, sevgisine, bağışlayıcılığına ve koruyuculuğuna her
defasında sığınmadık mı? Babadan isteyemediğimizi anadan koparmadık mı? Babadan sakladığımız nice sırlarımızı anayla paylaşmadık mı?
Zaman zaman “Devlet Baba”nın zulme dönüşen gazabından vatanı terk edenler de çok
şükür artık anavatanlarına geri döndüler. Avrupa ülkelerinde sıcak ve samimi bir ilgiye hasret
kalanlar, teselliyi, kendilerini anavatanın kucağına atmakta buluyorlar. Sizin anlayacağınız;
başka diyarlara şu veya bu sebepten dolayı iltica edenler de, son ilticalarını, ana kucağına sığınan evlatlar gibi, anavatana yapmaktadırlar.
Başka bir ifadeyle; nereye
gitsek döneceğimiz yer,
vatandır. Hele büyük şehirlerin kibrit kutusu gibi
üst üste kondurulmuş dairelerinde yaşayanlar ve
anavatandan binlerce kilometre uzaklarda ömrünü
geçirenler için gurbet hayatı; “altın kafesteki bülbül”ünkine benzer…
Peki ya bize göre gurbette doğup büyüyenler?... Mesela, bizim Avru-
B
❬
❬ 07 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
Mahmut AŞKAR
dosya
Biz Türkler vatanı, okul sıralarında ve hamaset (kahramanlık) nutuklarında öğretildiği gibi; “taşı toprağı altın” olduğu için
sevmedik. Genel hatlarıyla; ortak değerlere
sahip, aynı kültüre mensup insanların, sınırları belli olan bir toprak parçası üzerinde
millet olarak yaşadığı yere vatan diyoruz.
pa ülkelerinde yetişen nesillerimiz için gurbet
neresi, vatan neresi?... İki analı olunamayacağı
gibi, iki anavatanlı da olunamaz! Mutlaka birisi anavatan, diğeri, “üveyvatan”dır. İsmail Gaspıralı; “Türk’ün vatanı, Türkçe’nin konuşulduğu yerdir” diyor. Bazılarına göre “yeni vatan”
veya “ikinci vatan”da peki Türkçe de yoksa?...
O zaman burası gurbet mi, yoksa vatan mı?
Gurbette gariplik çekmeden, vatanı yaşayanlara aşk olsun!
Biz Türkler vatanı, okul sıralarında ve hamaset (kahramanlık) nutuklarında öğretildiği gibi;
“taşı toprağı altın” olduğu için sevmedik. Genel
hatlarıyla; ortak değerlere sahip, aynı kültüre
mensup insanların, sınırları belli olan bir toprak parçası üzerinde millet olarak yaşadığı yere
vatan diyoruz. Geçmişte birlikteliği olan ve geleceği de yine birlikte inşa eden milletin her ferdi, üzerinde yaşadığı kara parçasının sahibi olarak kendisini gördüğünden, orada elini kolunu
sallayarak yaşar. Kendisini hür ve bağımsız hisseder. Demokratik hakları, kişi hürriyeti ve iktisadi şartları bizim ülkemizden çok ileride olsa
da, Avrupa ülkelerinde yerleşik olarak yaşayan
Türkler, işte şu “elini kolunu sallayarak” yaşama
hissinden mahrum olduklarından, Anadolu’nun kıraç topraklarına, çıplak dağlarına bile
“vatan” diye koşuyorlar.
Arapça kökenli “garip” sözcüğünün karşılığı;
“yyabancı, kimsesiz, zavallı, şaşılacak, tuhaf, dokunaklı, hüzün veren” olarak TDK sözlüğünde
verilmiş. Şimdi bir taraftan bu kelimeler üzerinde teker teker durarken, aynı zamanda Avrupa Göçmen Türklerinin mevcut fotoğrafını da
zihnen çekmiş olalım:
Zaten dün olduğu gibi bugün de “yabancı”
ve sözde hem anavatan hem de yeni vatan bize
sahip çıkıyor görünse de, “kimsesiz”iz. Bazen
kendimize göre “zavallı”, bazen onlara göre “zavallı” oluşumuz, “şaşılacak” bir durumdur aslında… Biz “Gurbetçiler” zaten geldiğimiz ilk
günlerde yerlilere “tuhaf” bakmıştık fakat onlar
da bize elli yıldır hâlâ tuhaf tuhaf bakmaya devam ediyorlar. Gurbete çıkan her Türk, hissî,
gamlı ve “dokunaklı”dır. Bunca türkü ve şarkıyı ayrılık ve gurbet üzerine yakmamız boşuna
değildir. Velhasılıkelâm; gurbetin özündeki
“hüzün veren” melaneti, gurbetçinin yüzünde
zaten okursun.
Peki garip sadece gurbetteki mi?
Sadece fiziki olarak değil, zihnen gurbette
olmak da vardır. Anavatanda, baba ocağında,
eş-dost içinde gurbeti yaşamak; insanı hüzünlendiren, ızdırap veren bir durum… En yakınındakilerle bile değerler bazında ayrışmaya
başlayan ve düşüncelerinde yalnızlaşan insan,
bazen aile çevresinde dahi kimsesizleşmeye başlar ki, o kişi bundan sonra artık gurbettedir.
Zaten gariplik de burada başlar: Merhum
Necip Fazıl Kısakürek’in, Sakarya Şiiri’nde dediği gibi; “Öz yurdunda garipsin, öz vatanında
parya.”. Garipliğin özündeki asıl tuhaflık; hadiselere yığınlardan farklı bakmaktır. Herkesin
göremediğini görmek, duyamadığını duymak
ve düşünemediğini düşünmektir.
Meselâ; bir Kur`an ayı ve nefisleri terbiye etme ayı olan Ramazan’ı, gerek evinde gerekse diğer kapalı alanlarda, yemek yeme fetişizmine
dönüştüren; beş yıldızlı lokantaları aratmayacak yemek çeşitleriyle iftar verme yarışına giren,
oruç tutanlardan daha çok, etiketli ve şöhretli
tutmayan davetlileriyle övünen, konjonktürel
din anlayışı daha çok kabul görürken, buna
karşı duranlar, garipsenirler.
Meselâ; kitlelere yeni bir din gibi empoze
edilen, hatta dayatılan futbol taraftarlığı, takım
tutma, maçları takip etme
gibi özelliği olmayanlar
garipsenir, tuhaf karşılanır.
Meselâ; en dindar
Müslümanlar bile yapacakları etkinlikleri maç
saatine denk gelmemek
üzere ayarlıyorlarsa, asıl
gariplik buradadır!
Zaten bu dünyanın tamamı bize gurbet! Bu
“gurbetin garibi” olabilenlere selam olsun!
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Çifte Vatandaşlık
ve Opsiyon Modeli:
“Üç Adım İleri,
İki Adım Geri”
[email protected]
lmanya Adalet Bakanı Heiko Maas ve
İçişleri Bakanı Thomas de Maizière mart
ayında çifte vatandaşlığa ilişkin yasal düzenleme konusunda koalisyon ortakları arasında
anlaşma sağlandığını duyurduklarında, yabancı
uyrukluların Almanya’da doğan çocukları için
Opsiyon Modeli’nin tamamen kaldırılacağı ve
böylelikle çifte vatandaşlığın mümkün kılınacağı
bekleniyordu. Fakat yeni model, tutarsızlıklarıyla
dikkat çekiyor.
2000 yılında yürürlüğe giren Vatandaşlık Yasası’na göre Almanya’da doğan yabancı uyruklu çocukların 23 yaşını doldurana kadar Alman vatandaşlığı ile ebeveynlerinin vatandaşlığı arasında tercih yapmak zorunda bırakılmaları, çeşitli hukuki
ve siyasi tartışmaların konusu olmuş ve son Federal Parlamento Seçimlerinde de seçim kampanyalarının malzemesi olmuştu. Bunun neticesinde
CDU/CSU ve SPD arasında yapılan koalisyon
sözleşmesinde, Almanya’da doğan çocuklar için
vatandaşlığı seçme zorunluluğunun kaldırılması
öngörülmüş ve bunun akabinde federal hükûmet
bu konuda değişiklik öngören tasarıyı mayıs ayında meclise sunmuştu.
Ancak hükûmet tarafından sunulan yeni tasarıda seçme zorunluluğunun tamamen kaldırılmamış olması, özellikle Türk toplumunda seçim öncesi vaadlerin yerine getirilmemesiyle bir hayal kırıklığı meydana getirdi.
Buna rağmen doğum yeri esasına göre Alman
vatandaşlığını almış olanların büyük bir kısmının
tasarıdaki şartları yerine getireceğinden ötürü, tasarıyı çifte vatandaşlık yolunda önemli bir adım
olarak değerlendirmek mümkün. Öyle ki tasarıya
göre 21 yaşına kadar 8 yıldan daha fazla Almanya’da ikamet eden, en az 6 yıl Almanya’da okula
gitmiş olan veya Almanya’da bir okul ya da meslek diploması almış olanlar için seçme zorunluluğu kaldırılıyor ve çifte vatandaşlık mümkün kılınıyor. Buna ilave olarak Avrupa Birliği üyesi bir
ülke veya İsviçre vatandaşı olanlar tasarıya göre
seçme zorunluluğu kapsamı dışında bırakılmakta.
Tasarı ayrıca istisnai hâllere özgü hükümler de öngörüyor.
Buna karşın doğum yeri esasına göre Alman
vatandaşlığını almış ve aynı zamanda ebeveynlerinden ötürü örneğin Türkiye vatandaşlığına sahip olan, ancak yeni düzenleme çerçevesinde yukardaki kriterleri yerine getirmediği için Almanya’da “yetişmiş” sayılmayan hatırı sayılır miktarda
kişinin, vatandaşlıkta seçme zorunluluğuna tabi
olacağından ötürü sahip olduğu Alman vatandaşlığını kaybedeceği de bir gerçek. Bu durum bilhassa Avrupa Birliği içerisinde örneğin istihdam
veya öğrenim için başka bir ülkeye taşınmış olan
A
❬
❬ 09 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
Bekir ALTAŞ
dosya
Onbinlerce kişiyi ilgilendiren geçiş düzenlemesi
yeni düzenlemeye mutlaka eklenmelidir ve opsiyon kuralı gereği Alman vatandaşlığını kaybetmiş ve kaybedecek olanlara, tekrar Alman vatandaşlığını kazanma imkânı tanınmalıdır. Öte yandan zoraki tercih sebebiyle Alman vatandaşlığı
için karar vermiş olanlara da, diğer vatandaşlığın
geri kazanılması için imkân sunulmalıdır.
ailelerin çocukları için problemli neticelere yol
açabilir. Aynı durum Türkiye’ye kesin dönüş durumu için de geçerli olacaktır.
Bu şekilde ebeveynlerinin vatandaşlığına karşı
karar almaya mecbur bırakılacak olan Türkiye vatandaşlarının sayısı hakkında fikiredinmek açısından Federal Göçmen ve Mülteci Dairesi’nin haziran ayında yayınladığı Türkiye kökenli vatandaşların göç hareketlerine ilişkin rapor önemli ipuçları veriyor.1 Rapora göre Türkiye’ye kesin dönüş
yapan Türk vatandaşlarının sayısı her yıl 14.000
ila 17.000 civarında. Buna ilave olarak her yıl
4.000 ila 5.500 civarında Türkiye kökenli Alman
vatandaşı Türkiye’ye göç ediyor. Bu rakamlardan
yola çıkarak Türkiye’ye olan göç sonucu Almanya’da “yetişmiş” sayılamayacak olan kişilerin sayısının bir hayli yüksek olduğu ve bunların vatandaşlıkta seçme zorunluluğu ile karşı karşıya kalacakları görülecektir.
Bilirkişi Raporu: Eşitlik İlkesine Aykırı
Potsdam Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Andreas Zimmermann’ın, Adaletsizlik ve Irkçılığa
Karşı Uluslararası Federasyon (FAIR) için hazırladığı bilirkişi raporunda, tasarının bu şekliyle özellikle Alman Anayasası’nın eşitlik ilkesi açısından
önemli tereddütler doğurduğu dile getiriliyor.
Çünkü, seçme zorunluluğu, sadece ebeveynleri
yabancı olan ve herhangi bir sebepten dolayı Almanya’da “yetişmemiş” çocukları ilgilendirmektedir. Buna karşın Alman vatandaşlığını bir ebeveyninin Alman vatandaşı olmasından ötürü, yani
soy esasına göre (Alm. “Abstammung”) kazanan
çocuklar, Almanya’da hiç bulunmamış olsalar dahi, vatandaşlık ile ilgili seçme zorunluluğuna tabi
olmayıp çifte vatandaş olabilecekler. Benzer durum, doğum yeri esasına göre Alman vatandaşlığını kazanmış ve bunun yanında herhangi bir Avrupa Birliği üyesi ülkenin veya İsviçre’nin vatandaşlığına sahip olan çocuklar için de geçerli. Oysa vatandaşlığı kaybettirme durumu ile ilgili gerekçe-
lendirmeler, tüm Alman vatandaşı grupları eşit şekilde kapsamalıdır.
Netice olarak, hükûmetin çifte vatandaşlıkla
ilgili tasarısını bir iyileştirme olarak değerlendirmek mümkün olsa da, itirazlara mahal vermeyecek, mantıklı ve tutarlı bir yasal düzenlemeden
bahsetmek güçtür. Zimmermann’ın raporda öne
çıkarttığı örnekte olduğu gibi yasaya tabi olanların vatandaşlıklarını kaybedinceye kadar doğmuş
olan ve yurt dışında yaşayan çocukları, Almanya
ile ebeveynlerinden daha zayıf bir bağ içerisinde
olmalarına rağmen, başka bir ülke vatandaşlığı yanında, soy esasına dayalı olarak Alman vatandaşlığını da elde edebilirler ve buna sürekli olarak sahip olabilirler. Bu çocukların ebeveynleri ise, seçim zorunluluğu sebebiyle Alman vatandaşlıklarını kaybedebilirler.
Geçmiş Durumlara İlişkin
Düzenlemeler Yetersiz
Tasarının sorunlu diğer bir boyutu ise, anayasa tarafından öngörülen geçmiş durumlara ilişkin
düzenlemeleri yeterince ihtiva etmemesidir. Hükûmet, Yeşiller Partisi Milletvekili Volker Beck’in
nisan ayında İçişleri Bakanlığına yönelttiği soru
önergesine verdiği cevabında2, Opsiyon Modeli
nedeniyle 2013’ten bu yana toplamda 6.050 kişinin çifte vatandaşlık hakkından yararlanamadığı
ve pasaportlarından birini vermek zorunda kaldığını bildiriyor. Bunlardan 5.735 kişinin Alman
vatandaşlığına geçtiği, 315 kişinin de Alman vatandaşlığından çıktığı ifade ediliyor. Bu sayının
2018 yılından itibaren yılda 30.000 ila 40.000 civarında olacağı belirtilmektedir.3
Onbinlerce kişiyi ilgilendiren geçiş düzenlemesi yeni düzenlemeye mutlaka eklenmelidir ve
opsiyon kuralı gereği Alman vatandaşlığını kaybetmiş ve kaybedecek olanlara, tekrar Alman vatandaşlığını kazanma imkânı tanınmalıdır. Öte
yandan zoraki tercih sebebiyle Alman vatandaşlığı
için karar vermiş olanlara da, diğer vatandaşlığın
geri kazanılması için imkân sunulmalıdır.
*Bekir Altaş, Adaletsizlik ve Irkçılığa Karşı
Uluslararası Federasyon (FAIR) isimli derneğin genel müdürüdür.
1 Alscher, Stefan/Kreienbrink, Axel (Hg.)
(2014): Abwanderung von Türkeistämmigen: Wer
verlässt Deutschland und warum? Beiträge zu Migration und Integration, Band 6, Nürnberg: Bundesamt für Migration und Flüchtlinge.
2 Antwort der Bundesregierung auf die Kleine
Anfrage des Abgeordneten Volker Beck u. a. und der
Fraktion Bündnis 90/Die Grünen, Zukunft des Optionszwangs, BT-Drucksache 18/956.
3 Statistisches Bundesamt, Fachserie 1 Reihe 2.1
– 2011.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 10 ❭
Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
haber
İhtiyaç Sahipleri Ramazan’a HASENE’yle Girdi
asene Derneği’nin 2014 Kumanya
Kampanyası dağıtımının ilk ayağı
başarıyla tamamlandı. 31 ülkede
ve Türkiye’de 32 ilde gerçekleştirilmesi
planlanan kampanya ile 20 ülkede ihtiyaç
sahiplerine Ramazan ayı girmeden gıda paketleri ulaştırıldı. Ramazan ayının manevi
iklimi yapılan yardımlarla daha güzel bir
boyut kazandı. İlk dağıtımlara IGMG Sosyal Hizmetler Başkanlığı da katkı sağladı.
Kampanya, dağıtıma dönük ikinci ayağı
olan geriye kalan ülkelerde Ramazan ayının
son 10 günü içerisinde kumanya dağıtımı
ve yetimleri ziyaret çerçevesinde gerçekleşecek bir programla tamamlanmış olacak.
Kampanyaya yapılan 46 binden fazla kumanya bağışı ve yardımlar dünyanın farklı
ülke ve bölgelerinde ihtiyaç sahiplerinin
duasına vesile oldu.
Gerçekleştirilen kumanya dağıtımlarının yanı sıra Ramazan ayı boyunca sürecek
çalışmaları da sürdüren Hasene Derneği,
bu kapsamda Şanlıurfa’da Suriyeli mülteciler için bir iftar sofrası açtı.
Şanlıurfa’da iftar sofrası kuruldu
Eyyübiye Belediyesi’nin katkılarıyla
Şanlıurfa’da kurulan iftar sofrasında ilk gün
1.500 kişi iftar etti. Suriyeli mültecilere dönük olarak kurulan iftar sofrasının ilk günkü programına Eyyübiye Belediye Başkanı
Mehmet Ekinci, Hasene Başkanı Mesud
Gülbahar ve Hasene Türkiye Şube Başkanı
İbrahim Kırak da katıldı. Açılan iftar çadırının yanı sıra Şanlıurfa’ya getirilen Hasene
mobil fırını da günlük çıkaracağı 10 bin
ekmekle bilhassa Suriyeli mültecilere Ramazan ayı içerisinde destek olacak.
İftar programı öncesinde Şanlıurfa
merkez, Viranşehir, Akçakale ve Ceylanpınar olmak üzere 4 farklı bölgede Suriyeli
mültecilere dönük kumanya dağıtımına katılan gözlemcimiz Züleyha Zeynep Kuzu
gözlemlerini şöyle aktardı: “Kumanya dağıtımlarımızı mülteci kamplarını ziyaret etmenin dışında, ev ev dolaşarak yaptık. Bu
sayede her ailenin kendi hikayesini de öğrenme fırsatı bulduk. Her birinin hikayesi
farklı ve acı dolu; kimi eşini, kimi kardeşini, kimi de babasını kaymetmiş ve Türkiye’ye sığınmışlar. Evlerde 4, 5 aile bir arada
kalıyor ve her birinin de 3 ya da 4 çocuğu
var. Dağıtımlarımızda kumanyanın yanısıra IGMG Hessen Bölgesi Kadınlar Teşkilatı’nın yürütmüş olduğu ‘Kadından Kadına,
Suriye’ye Destek’ kampanyasına yapılan
bağışlarla alınan, içerisinde hijyenik eşyaların bulunduğu paketleri de ulaştırdık. Çocukları ise dağıttığımız balonlarla sevindirdik.”
Kilis; babalarını kaybetmiş Suriyeli
mülteci çocuklar bize sımsıkı sarıldı
Dağıtımları Kilis’te sürdüren Muhammet Salih Aydın yaşadıklarını şöyle özetledi: “Her şeyi seferber etsen de kampın içinde boynu bükük insanları görüyorsun. Allah hiçbir milletin birliğini dirliğini bozmasın. Kendinden başkasına muhtaç etmesin. Hayru hasenat güzeldir, ulaştırmak daha güzeldir. Sevinçleri duaları görmek daha
da güzeldir. Babasını kaybetmiş bir çocu-
H
ğun ruh haleti ile beni görüp bana sarılışı
koklayışı hasret gidermek isteyişi duygularımı alt üst etti. Ama bir resim bile çekemedim. Bu durum beni derinden sarstı. Dağıtılan kumanyalardan, verenler sebeb olanlar bol bol dualarını aldılar.”
Ordu; sünnet şöleni ve
kumanya dağıtımı
Hasene Derneği Ordu Valiliği Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı’nın düzenlediği toplu sünnet şöleninde
çocuklara hediyeler dağıttı. Ailelere ise kumanya paketleri verildi.
Bosna’da Hasene aşevi
Bosna Hersek’te geçtiğimiz Mayıs ayında açılışı gerçekleştirilen Hasene aşevi de
Ramazanın ilk günü itibarıyla ihtiyaç sahiplerine yemek çıkarmaya başladı. İlk gün
50 ihtiyaç sahibine dağıtılan yemek çorba,
tavuk, pilav, meyve ve meyve suyu gibi
farklı menülerden oluşuyor ve her gün
farklı menünün ihtiyaç sahipleri için çıkması planlanıyor. Ülkede ayrıca kumanya
dağıtımları da gerçekleştirildi.
Çad’ta 1.100 çocuğun iftar ve
sahur gıdalarını karşıladık
Çad’ta Kur’an Kursu ve yetimhanelerin
Ramazan boyu ihtiyaç duyacakları iftar ve
sahur gıdalarını karşıladık. 5 farklı noktada
ziyaret ettiğimiz Kur’an Kursu ve yetimhanelerde toplam 1.100 çocuk kalıyor.
Filipinler; kumanyalarımız dünyanın
diğer bir ucuna kadar ulaştı
Dünyanın bir ucunda, okyanuslar aşılarak ulaştığımız Filipinler’de yapılan kumanya dağıtımları dualara vesile oldu. Dağıtımlara katılan gözlemcimiz Murat Sağdıç yardımların vesile olduğu duaları şu dizelerle dile getirdi:
“Ümmete hizmet aşkımdır,
Bir bilsen bu yollar ne taşlıdır,
Dualar sel olup taşmıştır,
Kimisi yürür, kimi koşturur,
Ya Rab! Bu ne güzel yarıştır...”
Kosova 17.5 tonluk kumanya dağıtıldı
Kosova’da dağıtımlar Ferizovik, Prizren
ve çevresi, Priştine ve çevresinde yapıldı.
Gerçekleştirilen dağıtımlarda toplam 17.5
ton gelen 1000 kumanya paketi ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Ayrıca dağıtılan şeker
ve balonlar çocukları sevindirdi. Kadınlara
ise yüzlerce başörtüsü dağıtıldı.
Nijer; yere düşmüş makarnaları
tek tek toplayan çocukların ülkesi
Nijer’e gözlemci olarak giden Havva
Turhan, dağıtım esnasında parçalanan makarna poşetinden düşen makarna tanelerini
yerden toplayan çocukları gördüğünde çok
duygulandığını ifade etti ve şunları paylaştı: “Çocukların kumanya dağıtımları esnasında yere dağılmış makarnaları teker teker
toplamaları dikkatimi çekti. Açlığın ne demek olduğunu, yere düşmüş bir makarnanın kendileri için ne anlama geldiğini o çocuklar çok iyi biliyor. Açlık ve kuraklığın
sardığı bu coğrafyanın çocukları nimetin
kıymetini o kadar iyi biliyor ki, yere saçılmış makarnaların bir tanesini dahi zayi etmiyor.”
Benin; uzun yolculuklar
ve ulaşılan köyler
Benin gözlemcimiz Mustafa Şahin zor şartlar altında kumanya dağıtımlarını gerçekleştirdiklerini şu
cümlelerle ifade etti: “Ülkeye ulaştığımızda 465 km yol almamız gerekiyordu. Ne olacak en fazla 5 saat
sürer diye düşündüm, tâbi otoban
olsaydı. Yollar o kadar bozuktu ki
çok uzun süren bir yolculuğun ardından köylere ulaştık ve kumanya
paketlerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık.”
Somali; mağduriyet
ancak bu kadar olur
Mehmet Sarıoğlu, 6 kişilik bir
ekiple Somali’nin başkenti Mogadişu’da kumanya dağıtımları yaptıklarını söyleyen Mehmet Sarıoğlu ülkedeki mağduriyeti şöyle bir benzetmeyle tasvir etti: “Of ’a bağlı bir
köyde doğdum. Kendi köyümle burayı kıyaslamam mümkün değil.
Çünkü benim köyümdeki en fakir,
buradaki normal bir aile gibi dahi
diyemiyorum. Mağduriyet ancak bu
kadar olur.”
Gana; Hasene Gana’da meşhur
Gana’da kumanya dağıtımlarımızı takip eden ülke sorumlumuz
Uğur Çıtak, Mandari köyündeki
dağıtımlarda yardımcı olan Zekeriya’nın Türkçe konuşarak ettiği duayı Zekeriya’nın ağzından şöyle aktardı: “Onlar sizin için dua ediyorlar. Size ve ailenize mutluluk, sağlık
ve hayırlar diliyor. Sizler uzakta (yaşıyorsunuz), ama bizim yakınımızdasınız. Çünkü sizlerin yaptıkları
(hayır, hasene) buraya geliyor. Bunun için Hasene Gana’da çok meşhur. Her köye gidiyoruz. Su kuyuları açıyoruz, her yıl kumanya paketleri veriyorsunuz. İki ay önce okul
çocuklarına çanta verdiniz. Bunun
için camide ve her yerde çok dua
ediyorlar: Allah sizlere Firdevs Cennetini versin. Allah size sağlık versin. Allah size rızıklar versin. Çok
memnun olduk ve Allah razı olsun
diyoruz.”
Malavi; bir ailenin
ev ortamının tasviri
Malavi’de kumanya dağıtımlarını takip eden gözlemcimiz Özcan
Kuri, kumanya dağıttıkları ailelerin
nasıl bir ortamda yaşadıklarını anlattı: “Ne evleri ne de yaşantıları bizlerin yaşantısıyla kıyas edilebilir. Ne
evleri evimize ne de eşyaları eşyalarımıza benziyor. Bir evi ziyaret ettim,
eşyalarına, ev ortamına ve ev yaşantılarına şahit olmak için. Mutfak dışarda küçük bir kulübeyi andırıyor.
Eşyalarına baktım; hiçbirisi bırakın
Avrupadaki hanımların kullanmasını, Türkiye’deki köylerimizle dahi
kullanmıyoruz. İçerdeki eşyalar bizim dünyamıza ait eşyalar değildi.”
Almanya’da
100% Şoksuz
Helal Kesim
Etlerden
Üretilen
Mamüllerimiz
Bu Sene de Kurbanlarınızı
Şoksuz Kesiyoruz
LEZZETİN
VAZGEÇİLMEZİ
Size En Yakın
Markette Bulabilirsiniz
Kurban Siparişi İçin
Acele Edin!
Şimdilik Sadece
Hessen Eyaletinde
Altınküpe Fleischerei Fleisch- und Viehhandel e.K.
Tel: 06443-2519 . Handy: 0171-2428667
Web: www.altinküpe.de . E-Mail: [email protected]
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 12 ❭
haber
Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
Rheinland-Pfalz Eyaleti Türk Günü Kutlamaları
. defa olarak organize edilen RLP Eyaleti
Türk Günü Kutlamaları Eyaletin en fazla
Türkiye kökenlilerinin yaşadığı Gaziantep
ile Kardeş Şehir olan Ludwigshafen`da iki gün
boyunca Alman ve Türklerin katılımı ile farklı
bir içerikle gerçekleşti.
Eyaletteki Türklerin oluşturdukları STK`lar
ve Alman Dernekleri ile ortaklaşa organize edilen, Eyalet Başbakanı Bayan Malu Dreyer ile
T.C. Mainz Başkonsolosu A. Alper Yüksel`in
vermiş oldukları himayeleri ile kültürel, sosyal ve
toplumsal amaçlı olan „Türk Günü“ne Rheinland-Pfalz Eyaleti Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Roger Lewentz, Büyükşehir Belediye
Başkan Yrd. Wolfgang van Vliet ile Mainz Başkonsolosluğu Konsolosu Osman Acar, Federal ve
Eyalet Milletvekilleri ile STK temsilcilerinin de
bulunmuş olduğu programın açılış konuşmasını
Komite Başkanı Yaşar Cimşit yaptı. Cimşit yapmış olduğu konuşmada; “Toplumların birbiri ile
etkilenerek tanımaları karşılıklı olarak fedekarlıktan geçer Türk Günü bunun için bir fırsattır.
RLP Eyaltindeki Türkiye kökenliler olarak daha
fazla katılım ve sorumluluk alarak, farklı renklerin bir güzellik olduğunu ve bu güzelliğin korun-
7
ması için Irkçılığa ve ayrımcılığa her kesin karşı
çıkması gerekir. Programımıza göstermiş olduğunuz ilgi ve alakadan dolayı destek veren ve
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.
İçişleri Bakanı Lewentz; RLP Eyaletinde 780
bin insanın göçmen kökenli olduğunu ve bu
Eyalette herkese eşit bir şekilde imkan ve fırsat
sunduğunu bunun için Eğitimin önemli olduğunu belirterek “RLP Türk Günü”nü organize
edenlere ve Komite Başkanı Yaşar Cimşit`e teşekkür etti.
Sırasıyla Belediye Başkanı Wolfgang van Vliet ile Başkonsolosluk adına Kosolos Osman Acar
beyler de selamlama konuşmaları yaparak Türk
Günü ve katılımcıları tebrik ettiler.
Türk ve Alman Derneklerin katılım ve tanıtımları ile çok farklı sunumlar ile mahalli sanatçılar ile Anadolu`nun değişik yörelerinden oluşan Folklor ve Oyun ekiplerinin de yer aldığı değişik damak tadlarına hitap eden yemek çeşitleri
ile Türk Gününe gelen ailelere doyasıya eğlence
imkanı sunarak çocuklar ve gençler için de imkanların olduğu, iki gün boyunca yetkililerin
vermiş olduğu rakamlara dayanak 15 bin kişinin
gelerek katıldıklarını beyan ettiler.
Rheinland-Pfalz Eyaleti Türk Günü Kutlamalarına Destek Veren Mainz Başkonsolosu Aslan Alper Yüksel’e
Plaketini Komisyon Başkanı Yaşar Cimşit Takdim Etti
er yıl yapılan ve bu sene 7. defa
olarak organize edilen RLP
Eyaleti Türk Günü Kutlamalarına her türlü maddi ve manevi destegini esirgemeyen T.C. Mainz Başkonsolosu Aslan Alper Yüksel`i makamında ziyaret eden RLP 2014 Türk Günü Komisyon Başkanı ve heyeti,
teşekkürlerini belirterek günün anısına bir
plaket takdim ettiler.
Başkonsolos Aslan
Alper Yüksel, ziyaretin
kendileri için çok
önemli olduğunu ve
Rheinland-Pfalz eyaletindeki tüm Sivil Kuruluşlara aynı mesafede
olduklarını ve kim hangi hizmeti yapıyorsa biz
onlara imkanlar ölçü-
H
sünde destek vermeye ve yardımcı olmaya çalışıyoruz.
RLP Türk Günü bu eyalette her yıl
kutlanan önemli bir gün olmuştur. İki
toplumun kaynaşmasına ve birbirlerini
daha iyi tanıma imkanı olduğu için çok
önemli kültürel etkinlikler ve Türkiye`ye
ait değerlerin sunulması için büyük bir fırsattır. Emeği geçen ve
maddi katkıda bulunan
herkese teşekkür ederim.
Komisyon adına
Başkan Yaşar Cimşit ise
hem Eyalet Başbakanına hem de T.C. Mainz
Ba ş k o n s o l o s l u ğ u n a
RLP Türk Gününe vermiş oldukları himayelerinden dolayı teşekkür
etti.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 13 ❭
Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
haber
Bremen’de Sivil İslami Teşkilatlar Ortak İftar Verdi
remen’de dört İslami çatı kuruluşları DİTİB, Bremen Şurası, IFB ve VIKZ tarafından ilk kez verilen iftar yemeğinde çok sayıda Türk-Alman davetli yer aldı.
Bremen’de hizmet veren İslami kuruluşlar “Diyanet
İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), Bremen Şurası, İslam
Toplumu Milli Görüş’e (IGMG) bağlı Bremen İslam Federasyonu (IFB) ve İslam Kültür Merkezleri Birliği
(VIKZ)”, ilk kez birlikte iftar yemeği verdi.
Kültür evi Lichthaus’da verilen iftar programında,
T.C. Hannover Başkonsolosu Mehmet Günay, Bremen
Eyaleti Eğitim ve Bilim Bakanı Eva Quante-Brandt, Din
Hizmetleri Ataşesi Abdullah Gümüşsoy, Osnabrück Üniversitesi İslam Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Uçar, Bremen Eyalet Hükümeti Dinler, Siyaset Fel-
B
sefesi ve Projeler Sorumlusu Dr. Helmut Hafner, Bremen
Eyalet Milletvekillerinden Mustafa Güngör ve Elombo
Bolayela (SPD), Dr. Zahra Mohammadzadeh (Yeşiller)
ve CDU uyum Komisyonu Başkanı Dr. Andre-Michael
Schultz ve Delmenhorst İl Meclis Grubu Başkanı Murat
Kalmış (FDP), Bremen Emniyet Müdürü Lutz Müller,
Türk Hava Yolları (THY) Bremen Müdürü Tekin Ekinci,
Hamburg Şurası Başkanı Mustafa Yoldaş, IGMG Hannover Bölge Başkanı Davut Toklu, Hannover İslam Şurası Başkanı Avni Altıner ile birlikte çeşitli
kuruluşlardan çok sayıda Türk-Alman davetli katıldı.
FARKLILIĞIMIZ ALMANYA İÇİN
ZENGİNLİKTİR
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan iftar yemeğinde ev sahibi kuruluşların başkanları İsmail Başer (Bremen Şurası), Ekrem Kömürcü (IFB), Murat Pırıldar (VIKZ) ve Yılmaz Kılıç (DİTİB), sırasıyla selamlama konuşmaları yaptılar.
ÇOCUKLARIMIZI BİRLİKTE
BAŞARIYA TAŞIMALIYIZ
İftara davetli olmaktan duyduğu memnuniyetini belirterek konuşmasına başlayan bakan Eva
Quante- Brandt, dünyada yaşanan çatışmalara değindi ve “Burada dostça ve huzur içerisinde de bir
arada yaşamanın güzel örneği sergilenmektedir”
diyerek, programı organize eden kuruluşlara teşekkür etti. Ramazan ayında müslüman gençlere
okullarda daha duyarlı olunacağını ifade eden
Quante- Brandt, “Okul ve eğitim yetkilileri olarak tüm çocukların başarılı olmalarını istiyoruz.
Birlikte el ele vererek çocuklarımızı başarıya taşımalıyız” dedi.
İSLAM’IN TANITIMINA
18 YIL ÖNCE BAŞLADIK
Bremen Başbakanı ve Belediye Başkanı Jens
Böhrnsen’in selamlarını getirdiğini belirterek konuşmasına başlayan Dinler, Siyaset Felsefesi ve
Projeler sorumlusu Dr. Helmut Hafner, komşuların davet edildiği iftar programlarını çok iyi bulduğunu belirtti. Bremen Eyalet Hükümeti tarafından 18 yıl önce “İslam Haftası” düzenlemeye
başlatıldığına dikkat çeken Hafner, “Bremen’de
18 yıl önce tanıtımına başladığımız İslam, uzun
yıllardır Almanya’ya aittir” dedi. Önceki yıllarda
IGMG kuruluşu Alman Anayasası’nı Koruma teşkilatınca takip edildiğini belirten Hafner, “Çok
şükür bu devre bitmiştir. Bir çok haksız suçlamalara hedef olan kuruluş ve temsilcilerinin çalışmalarına dürüstçe devam ettiğinden dolayı kendilerine teşekkür ediyorum” dedi.
İFTAR PROGRAMLARI BİRLEŞTİRİYOR
Başkonsolos Günay konuşmasında, iftara çeşitli ülkelerden davetlilerin katılması kendisini
çok sevindirdiğini belirterek, “Ramazan ayında
düzenlenen iftar programları, bu akşamki gibi
tüm insanları kucaklayan, birleştiren güzel bir gelenektir” diyerek, programı düzenleyen kuruluşlara teşekkür etti.
Ramazan Ayı hakkında bilgiler veren Prof.
Uçar ise, “Ramazan Ayı, özellikle Almanya’da yaşayan müslümanlar için insanların bir araya geldiği, gayri müslim komşuları ve dostlarıyla iftar sofralarını paylaştıkları ve çeşitli oluşumlarda müslüman kardeşleriyle bir araya gelip iftar keyfini ortaklaşa tattıkları bir aydır. Bu bakımdan Bremen’de cemiyetlerin bu bereket sofrasını kurmaları benim için de çok sevindirici oldu” dedi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 14 ❭
Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
haber
ATİB Geleneksel İftar Programı Köln’de Gerçekleştirildi
er yıl düzenli olarak gerçekleştirilen iftar programı bu yılda yüzlerce Avrupalı Türk’ü biraraya
getirdi.
Köln’de gerçekleştirilen programa ATİB camiasının
yanısıra, T.C. Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin,
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Parlemantosu’nda Yeşiller
(Bündnis 90/Die Grünen) partisinden milletvekili Arif
Ünal, Almanya İslam Konseyi (İslamrat) Başkanı Başkanı Ali Kızılkaya, Avrupa Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fuat
Mansuroğlu ile Avrupa’da faaliyet gösteren sivil kitle ku-
H
ruluşu temsilcileri katıldılar.
ATİB Genel Sekreteri Oğuzhan Erkmen‘in sunduğu
program ATİB Genel Merkez Din Görevlisi Seyyit Lüleci‘nin okuduğu Kur`an-ı Kerim‘le başladı.
Daha sonra ATİB Genel Başkanı İhsan Öner yaptığı
selamlama konuşmasında “Almanya’da geçirdiğimiz her
Ramazan bir öncekine kıyasla daha renkli ve bereketli
geçmektedir ancak, Doğu Türkistan‘dan Kafkasya‘ya, Ortadoğu‘dan Afrika‘ya uzanan coğrafyadaki müslümanların durumuna baktığımızda, her ramazan bir öncekini
İBADETE DAHA FAZLA
ZAMAN AYIRIN DİYE...
HACI ADAYLARININ DİKKATİNE
HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ
HİZMETİNİZE SUNUYORUZ
Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz
www.hacdunyasi.de
RLP Türk Günü Komisyon Başkanı Yaşar Cimşit’ten, RLP Eyalet Başbakanı
Bayan Malu Dreyer’e Teşekkür Plaketi
- HAC'DA YÜK
PROBLEMİNE SON
11.90
- KALİTE GARANTİSİ
- İADE GARANTİSİ
- LÜX HEDİYELİK PAKET
- 20 SET VE ÜZERİ
SİPARİŞLERDE POSTA
ÜCRETİ BİZDEN
seccade - takke - kina - tesbih - esans
- misvak - sürme - namaz başörtüsü
iTiBAR
EN
euro'dan
H ED
HAC S İYELİK
ETLER
İMİZ
HEDİYELİK SETİMİZDE
BULUNAN MALZEMELER
aratır durumdadır” dedi.
Osmanlı’nın çöküşünden sonra İslam
dünyası, işgalci güçlerin kendilerine göre
sınırlarını çizdikleri devletçiklerle paramparça edilmişti diyen Öner: “Şimdi ise insanlar paramparça edilmektedir. Müslümanların birbirlerine reva gördükleri caniliği insanlıkla izah etmek mümkün değil,
çünkü bu vahşeti yapanlar değil Müslüman, insan bile olamazlar. Bu Merhum
Cengiz Aytmatov‘un dilimize kazandırdığı
mankurtlaşma halidir“ dedi.
Kültürel varlığımızın önemine de değinen ATİB genel Başkanı İhsan Öner: “Yetmişiki millete aynı gözle bakan, renk, din,
ırk ve kültür farkı gözetmeksizin bütün insanlığı kucaklayan bir medeniyet anlayışına sahip ve o kültür havzasına mensup
Türkler / Müslümanlar olarak, önce burada yetişen nesillerimize, daha sonrada birlikte yaşadığımız yerli toplumlara bu değerleri taşımadığımız müddetçe, buradaki
kültürel varlığımızın bir ağırlığı olmadığı
gibi, kabul de görmeyecektir” dedi.
Daha sonra sırasıyla, T.C. Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin, Almanya
İslam Konseyi (İslamrat) Başkanı Başkanı
Ali Kızılkaya ve Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Parlemantosu’nda Yeşiller (Bündnis
90/Die Grünen) partisinden milletvekili
Arif Ünal birer selamlama konuşması yaptılar.
ATİB 2014 Geleneksel İftar Programı,
Ozan Yusuf Polatoğlu‘nun güncel konular
üzerine yazdığı şiirini okumasının ardından son buldu.
Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224
Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected]
er yıl düzenlenen RLP Türk Günü 2014 senesinde Ludwigshafen şehrinde 15.000 kişinin katıldığı kültürel ve tanıtım amaçlı olan festival
gerçekleşti. Eyalet Başbakanı`nın himayelerinden dolayı
2014 TÜRK GÜNÜ organize komisyon Başkanı Yaşar
Cimşit katkılarından ve desteklerinden dolayı Eyalet Başbakanı Bayan Malu Dreyer`e teşekkür plaketi takdim etti.
Eyalet Başbakanı Malu Dreyer; “uzun yıllardır RLP
TÜRK GÜNÜ`ne eyalet olarak hem himaye hem de
destek veriyoruz. Bu da bizi memnun etmektedir. Toplumsal barış ve çoğulculuğun bir simgesi olan TÜRK
GÜNÜ organize komisyon Başkanı ve
tüm ekibini tebrik
ederim. Bu nazik hediyenizden dolayı da
Sayın Başkan`a ve
tüm ekibine teşekkür ederim” dedi.
H
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 15 ❭
Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
röportaj
Erbakan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Fatih Erbakan
Erbakan Vakfı; Milli Görüş Camiasını Kucaklayan, Milli Görüş’ün
Söylemlerini, Zihniyetini Canlı Tutacak, Yaşatacak Bir Vakıftır
Arkadaşımız Halit Erdemir´in Bielefeld`de Dr.
Fatih Erbakan ile yaptığı röportajı sunuyoruz.
Fatih Bey Hayırlı Ramazanlar diliyoruz. Gecenin
bu vaktinde Sahur zamanı bize vakit ayırdığınız için
teşekkür ediyoruz.
Erbakan Vakfını kurma fikri nereden çıktı. Böyle
bir büyük girişim için bir yerlerden bir enerji alınması gerekir diye düşünüyoruz. Bu enerjiyi nereden aldınız. Kurucuları hakkında da bilgiler verebilir misiniz.
Tabi enerji dediniz. Bu enerjinin alınacağı yer
bellidir zaten. Öncelikle bu vakfın ismi Erbakan
Vakfı olursa tabiatiyla enerjisi de kendi içerisinde
mevcut oluyor. Çünkü Erbakan Hoca toplumun
her kesiminden teveccüh ve saygı gören bir insan.
Dolayısıyla onun adına onun evlatları onun adını
taşıyan bir vakıf kurdukları zaman o enerjinin olması da gelmesi de son derece normal. Ama asıl bu
işin fikir babası rahmetli Erbakan Hocamızdır. Öncelikle rahmetli annemiz Nermin Erbakan için
2005 yılında böyle bir fikri ortaya atmıştı. Sonrasında kendi adına da böyle bir vakfın faydalı olacağını söyledi. Bizde tabi vefatından sonra aile olarak
düşündüğümüzde annemiz ve babamız adına farklı
vakıflar uygun olmaz diyerek Erbakan Vakfının tek
çatı altında kurulmasının hem babamız, hem annemiz ve tabii hepsinden daha da önemlisi Milli Görüş ile ilgili çalışmaları yapmak için bu vakfı kurmuş olduk. Aslında bir nevi Erbakan Hocamızın
bizden bir talebi bir vasiyeti olarak da söylenebilir.
Burada yapılan vasiyetle bağlantılı olarak kurucular hakkında da bilgiler verebilir misiniz.
Burada babamız biz evlatlarına bu vakfın kuruluşu için söyledi ama vakfımızın yönetim kurulumuzda, vakfımızın çeşitli organlarında, denetim kurulunda Erbakan Hocamızın ilk yola çıktığından
beri kendisi ile beraber olan isimleri de bir arada
bulundurduk. Örneğin Ahmet Tekdal Bey, Fehim
Adak Bey, Prof. Dr. Arif Ersoy Hocamız, Suat Pamukçu Bey ve İsmail Müftüoğlu Bey onlar da birlikte bu çalışmaları yürütüyorlar. İlim Meclisi Başkanımız Arif Ersoy Hocamız, Denetleme Kurulu
Başkanımız İsmail Müftüoğlu Bey, İslam Ülkeleri
ile İlişkiler Başkanı Fehim Adak Bey ve Ahmet Tekdal Bey de İstişare Meclisi Başkanı. İstişare Meclisinde yüzün üzerinde insan var. Türkiyenin değişik
bölgelerinde 30-40 senedir Milli Görüşün bulundukları bölgelerde bayraktarlığını yapmış ve yaptıkları hizmetlerle Erbakan Hoca denince akla gelen
isimler. Dolayısıyla sadece aileye özel bir vakıf değil,
bütün Milli Görüş Camiasını kucaklayan ve dediğimiz gibi Milli Görüşün söylemlerini, zihniyetini
canlı tutacak, yaşatacak ve sadece özel bir şahsı Erbakan Hocanın ismini değil Milli Görüş zihniyetini canlı tutacak bir vakıf olarak çalışmalarını yürütüyor. İnşallah muvaffak olur.
Takip edebildiğimiz kadarı ile Türkiye`de bir çok
ilde yapılanma noktasında bir hayli adım atıldı. Bununla beraber son bir kaç ayda gördüğümüz kadarıyla Avrupa`da da bir çok yerlerde yapılanmaya gidiliyor. Peki niye Avrupa. Türkiyedeki yapılanma daha
bitmeden Avrupa`da yapılanma için start verildi. Bu-
nun gerekliliği nedir ve buradaki hedefleriniz nelerdir?
Bu Erbakan Hocamızın da bir adeti aslında. Avrupa`da biliyorsunuz çalışmaları Türkiye ile paralel
olarak bundan 40 sene önce başlar başlamaz burada da başlamış. Dolayısıyla onun yolundan giden
bir vakıf olarak Erbakan Hoca dendiği zaman Avrupa`daki gurbetçilerimiz ile yapılan çalışmalar akla
geliyor, onun adetini devam ettirmiş olduk. Onun
gittiği yoldan giden bir vakıf olarak onun yaptığı gibi ilk adımı atar atmaz Avrupa`da da ilk adımı atmış olduk. Teşkilatlanma ile ilgili olarak; bizim hiç
bir zaman illa da şu illerde teşkilat kurun diye bir
şartımız yok. Sadece belli yerlerde ve ilçelerde ciddi
potansiyel oluyor, Erbakan Hocayı çok seviyorlar ve
heyecanlanıyorlar, diyorlarki Erbakan Hoca buraya
ilk geldiğinde daha yolun başında şehrin dışında
karşılayan bendim, nasıl olur da Erbakan vakfı kurulur da ben bunun içinde olmam. Erbakan denince benim ilimde ilçemde ben akla gelirim, dolayısıyla ben de burada vakfı temsil etmek istiyorum diyerek kendilerinden bize bir talep geliyor. Öyle olduğu zaman da yok olmaz size temsilcilik veremeyiz
demiyoruz tabi.
Son yapılan Saadet Partisi Genel Kurulunda Genel Başkanlık konusunda yanlış lanse edilme gibi bir
durum sözkonusu. Bunu da düzeltme babında olarak
soruyorum. Siz Genel Başkan Adayı olmak yerine Genel Başkan Adayı gösterildiniz. Burada sizi aday gösterenler kimlerdir?
Resmi olarak bizim adaylığımızı kongredeki
90`nın üzerindeki delege imza attı. Genel Başkan
adayı olarak beni teklif ettiler. Ama ondan önce tabi delege olmayıp il başkanı olan, ilçe başkanı olan,
genel idare kurulu üyesi olan çok sayıda isim ben
denizi aday olarak görmek istediklerini belirttiler.
Mehmet Bozgeyik Bey, Gaziantep Şehit Kamil Belediye Başkanı, eskiden beri 40 senedir Erbakan
Hocamızla hareket eden bir insan, yine Ahmet Tek-
dal bey, Arif Ersoy Hocam, Fehim Adak Bey, İsmail Müftüoğlu Bey ve çok sayıda eki milletvekilimiz,
Suat Pamukçu Bey, Ömer Faruk Ekinci, Musa Okçu gibi pekçok kişi tabandan tavana kadar bu isimler bunu talep ettiler. Aslında bize bir vebal yüklemiş oldular. Çünkü Saadet Partisi istenilen bir noktada değil. 10-15 seneden beri Milli Görüş
TBMM`nin dışında kalmış ve her geçen seçimde
oylarını azaltıyor. Biz yerel seçimlerde % 5 civarında bir oy alan Genel Seçimlerde de % 2,5 civarında
bir oy alan parti idik. Şimdi yerel seçim oyumuz %
2,5`a Genel Seçim oyumuz % 1`e düştü. Dolayısıyla bu düşüşe mani olmak ve yeniden canlandırabilmek için bu teşkilatı biz düşündük taşındık, sizin
soyadınızın da etkisi var sizin kendi şahsınızında
bunu yapabileceğinizi düşünüyoruz, bu sebeble sizin aday olmanız lazım, olmazsanız da bu parti erimeye devam eder, bu da sizin için bir vebal olur diye bize bir vebal yüklediler. Biz de elimizden geleni
yaptık ve elimizi taşın altına koyduk. Ama takdiri
ilahi inşallah Cenab-ı Allah bunda da hayır vardır
yeni kapılar açacaktır inşallah iyi olur.
Son olarak okuyuculuramız için bir bayram mesajı alalım. Hem Erbakan Vakfı ve hem de şahsınız adına.
Konuşmamızda hep söylediğimiz gibi; inşallah
Cenab-ı Allah İslam Alemindeki problemlerin ortadan kalktığı, inşallah İslam Birliğinin kurulmuş olduğu, Türkiyenin tarihinde geçmişinde olduğu gibi
yeniden Büyük Türkiye, Lider Ülke olduğu gerçek
bayramlara en kısa zamanda nasip etsin. İslam alemindeki zulmün, sömürünün, katliamların son
bulduğu bayramlara ulaşmayı nasip etsin. Bütün
gurbetçilerimiz, bütün milletimizin, bütün İslam
Aleminin ve kıymetli Hayat Gazetesi okuyucularının bayramlarını bu dileklerle bu dua ile tebrik ediyorum.
Tekrar teşekkür ediyoruz. Gecenin bu geç saatinde
bize bu konuşma fırsatını verdiğiniz için.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 16 ❭
Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
röportaj
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül
“2000’li Yıllarla Birlikte Yurt Dışındaki
Vatandaşlarımız Daha Ciddi Bir Duruşa Sahip Oldu”
A YUSUF HATİP -Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül, 2000’li yıllarla birlikte Türkiye’nin
kazandığı ivmeye paralel olarak yurt dışındaki vatandaşların daha ciddi bir duruşa sahip olduklarını belirterek, “Artık işçi çocukları bugün hayatın içerisinde
doktor, mühendis, kanaat önderi, bakan olmuş” diye
konuştu.
AA muhabirine konuşan Bülbül, göreve başladığı
tarihten bu yana yapılması gerekenler konusunda
kendilerini sorguladıklarını, bu kapsamda yeni bir
yol haritası hazırladıklarını kaydetti.
YTB Başkanı Bülbül, “Vatandaşlarımız çok zor
koşullarda oraya gitmişler. Açıkça söylemek gerekirse
onları ihmal etmişiz. Türkiye olarak, uzun yıllar ilgilenmemişiz, kendi hallerine bırakmışız. Artık ne Türkiye eski Türkiye ne de yurt dışındaki vatandaşlarımız 60’ların 70’lerin vatandaşları” diye konuştu.
Bülbül, şunları kaydetti:
“2000’li yıllarla birlikte Türkiye’nin kazandığı ivmeye paralel olarak vatandaşlarımız da orada daha
ciddi bir duruşa sahip olmuşlar, özgüvenleri daha da
artmış. Bunu net olarak gözlemliyoruz. Artık işçi çocukları bugün hayatın içerisinde doktor, mühendis,
kanaat önderi, bakan olmuş. Sayın Başbakan’ın şahsında Türkiye’ye yönelik özlemleri var. Son Lyon’daki
buluşmada şöyle bir pankart vardı: ‘Hoşgeldin vatan’.”
“Kendi üniversitemde hiçbir
uluslararası öğrenci hatırlamıyorum”
YTB’nin uluslararası öğrencilere ilişkin faaliyetlerini anlatan Bülbül, “90’lı yıllarda İstanbul’da öğrenciydim ve kendi üniversitemde hiçbir uluslararası öğrenci hatırlamıyorum. Çok değil, 90’lı yıllardan bahsediyoruz ama şimdi Türkiye’de 55 bin yabancı öğrenci var. Bunun 13 binini biz fonluyoruz” ifadelerini kullandı.
Bülbül, dünyanın her tarafından öğrencilerin
akın akın Türkiye’ye geldiklerine dikkati çekerek,
“Bu yılki 4 bin kontenjan için 6 kıtadan, 176 ülkeden 82 bin başvuru var” dedi.
Uluslararası öğrencilere sadece burs vermekle kalmadıklarını vurgulayan Bülbül, faaliyetlerini ise şöyle anlattı:
“Aslında burs, yaptığımız işin en basit kısmı. Yaklaşık 100 ülkedeki diplomatik temsilcilerimizde mülakatlar yapıyoruz. Türkçe bilmeyenlere Türkçe öğretiyoruz. Sadece bir iki şarkı-türkü öğreterek göndermiyoruz. Dönem dönem uluslararası öğrenci akademileri, geziler yapıyoruz. 4 yılın sonunda da mezuniyet töreni düzenliyoruz.”
Bülbül, Türkiye’nin dört bir yanında iletişim ofisleri açma projesini hayata geçirdiklerini kaydederek,
“Uluslararası öğrenciler genellikle üniversite kampüsü içerisinde 4 yılını dolduruyorlar. Türkiye’nin birikimiyle çok yakın ilişki içerisinde olamıyorlar. Öğrenci verdiğimiz kentlerde uluslararası öğrenci ofisleri kurup oraya birer koordinatör atayacağız. Oradaki
koordinatör aracılığıyla yabancı öğrencilerimizin
kentin iş dünyasıyla, sivil toplum örgütleriyle, sanat
dünyasıyla daha da yakınlaşmasını sağlayacağız” şeklinde konuştu.
A
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kudret Bülbül: -(Yurt dışındaki Türk vatandaşları) “Sayın Başbakan’ın şahsında Türkiye’ye yönelik özlemleri var. Son Lyon’daki buluşmada şöyle bir pankart vardı: Hoşgeldin vatan’ “Türkiye’de 55 bin yabancı öğrenci var. Bunun 13 binini biz fonluyoruz. Bu
yılki 4 bin kontenjan için 6 kıtadan, 176 ülkeden 82 bin başvuru var”- “Biz
Avrupa’daki vatandaşlarımızın mutlaka cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmasını bekliyoruz. Bunun için belli prosedürler var, bunları ihmal etmesinler”
Yurt dışındaki vatandaşlar da oy kullanacak
YTB’nin önümüzdeki dönemdeki projelerini anlatan Bülbül, tarihte ilk kez yurt dışında yaşayan
Türk vatandaşlarına bulundukları yerlerde oy kullanma hakkı tanındığını söyledi.
Bülbül, bazı Avrupa ülkelerinde çifte vatandaşlığın kabul edilmediğine değinerek, “Bu anlamda vatandaşlarımızın Türkiye’deki hakları için mavi kart
uygulamamız var” dedi.
Yılda bir defa “YTB değerler araştırması” şeklinde bir projelerinin de olduğuna değinen Bülbül,
“Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın demografik
durumunu, okullaşma oranlarını, sorunlarını, Türkiye’ye aidiyet duygularına ilişkin yıllık çok kapsamlı
bir araştırma yapmayı planlıyoruz. Bu araştırma aynı
zamanda birçok kamu kuruluşuna girdi sağlayacak”
ifadelerini kullandı.
Bülbül ayrıca, yurt dışındaki Türklerin sorunlarını yansıtan yıllık ülke ilerleme raporları hazırlayacaklarını belirterek, “Örneğin bir ülkede vatandaşlarımızın hangi sorunları vardı, ne kadarı çözüldü, vatandaşlarımıza yönelik ne gibi sıkıntılar var. Buna ilişkin
kalıcı raporlar hazırlayacağız” diye konuştu.
Türkiye’de bulunan yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin katıldığı “Uluslararası Öğrenciler Sosyal
Bilimler Kongresi” düzenlemeyi de planladıklarını
aktaran Bülbül, projeyi “Hem kentin görünürlüğünü
artıran hem de kentin üniversitesine uluslararası gö-
rünürlük kazandıran bir proje” olarak nitelendirdi.
Cumhurbaşkanlığı seçimi
Bülbül, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin,
“2007 referandumundan bir gün önce yayımlanan
bir yazımı, ‘ileride referanduma evet çıkarsa eğer, torunlarıma göğsümü gere gere ben o referanduma evet
diyenlerden olacağım’ şeklinde noktalandırmıştım.
O yazının ardından bugünleri görmek benim için
gurur verici” diye konuştu.
Bülbül, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye’de her zaman krizlere neden olduğunu hatırlatarak, “Ancak cumhurbaşkanı doğrudan millet tarafından seçilince artık krizler ortadan kalkacak. Son derece demokratik bir ortam söz konusu. Adaylar ortaya çıkıyor. Türkiye’nin normalleşmesinin en açık göstergelerinden biri de bu. Bugün artık kimse hangi
apoletlinin seçimler için ne dediğini tartışmıyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Biz Avrupa’daki vatandaşlarımızın mutlaka seçimlere katılmasını bekliyoruz” diyen Bülbül, “Bunun için belli prosedürler var, bunları ihmal etmesinler” uyarısında bulundu.
Ramazan ayını millet olarak birlik ve beraberliği
arttırmak için bir lütuf olarak değerlendiren Bülbül,
ramazanın anlam ve öneminin, özellikle yurt dışında
yaşayan Türk vatandaşları tarafından yabancı insanlara da anlatması gerektiğini söyledi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 17 ❭
haber
Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
Damla Baklavaları Yeni Markası SAHAN
KEBAP’la Keup Caddesine Renk Kattı
ZMD İftarına Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de Katıldı
amazan ayı münasebetiyle Federal
Almanya`da faaliyet gösteren Sivil
Toplum Teşkilat ve farklı Kurumların salonlarda yaptığı iftar davetleri bir
biri arkasına devam ediyor.
Köln (ATİB) Genel merkez binası
Müslümanlar Merkez Konseyinin
(ZMD) iftarına ev sahipliği yaptı. Federal
Almanya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel, NRW Çalışma ve Uyum Bakanı Guntram Schneider,
Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı
Aiman Mazyek, IGMG Genel Sekreteri
Mustafa Yeneroğlu, Müslümanlar Koordinasyon Merkezi (KRM) Başkanı Ali Kızılkaya, DİTİB adına Saffet Öztürk,
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, (ZMD)
Eski Genel Başkanı Dr. Ayyub Axsel
Köhler ve çok sayıda davetli iftarda hazır
bulundu.
Almanya Dışişleri Bakanı ve (SPD)
Sigmar Gabriel Müslümanların Ramazan
ayını kutladı. Gabriel siyasi çalışmalar
hakkında önemli açıklamalar yaptığı ko-
R
aklaşık 20 yıldır Almanyadaki Baklava
dünyası çerçevesinde Köln`ün tek markası konumuna gelen Damla, Keup
Caddesine bir yıl önce açtığı restorantı SAHAN‘ı genişleterek yeni yüzüyle müşterilerini karşılamaya başladı.
Geçtiğimiz günlerde Kölndeki basın
mensuplarını ağırlayan Damla işletmecisi iki
kardeşten biri olan Kazım Özarıcı; “başta
helal hijyen, kalite ve hizmet noktalarında taviz vermeden hamdolsun yolumuza devam
ediyoruz” dedi.
Kazım Özarıcı basınla buluştuğu iftar
sohbetinde konu restorant olmasına rağmen,
baklava konulu sorulara daha çok muhatap
oldu. Özarıcı Damla markasıyla tamamen Almanya`da iyi bir çıkış yakaladıklarını ifade ettiği konuşmasında kesinlikle baklavanın kali-
Y
tesinden ödün vermiyeceklerini ifade etti.
Bir gazetecinin antep fıstığının ithal mi
noktasında sorduğu soruyu Gaziantepten ve
kendi ürünler olduğunu belirterek, şekerden
baklava yufkasına kadar hummalı titiz bir çalışmayla müşterilerin karşılarına çıktıklarını
ifade etti. Kazım bey talepleri yetiştirmekte
zorlandıklarını ifade ederek, yeni aldıkları bina ile şu an yarı otomatik olarak yaptıkları
üretimde kaliteyi ve damak tadını bozmadan
tam otomatik sisteme geçeceklerini gazetecilerle paylaştı.
İlk girişim olan restorant sektörüne tecrübeli kadroyla beraber başladıklarınıda ifade
eden Özarıcı özellikle et noktasında helal hassasiyetinden taviz vermediklerini ifade etti.
Damla baklavalarının önümüzdeki yıllarda
REWE market zincirleri reyonlarına girmesi
girişimleri görüşmeleri halen devam ediyor.
nuşmasında Angela Merkel hükümetiyle
koolisyonda olduklarını aktararak, seçim
çalışmalarındaki göçmenlere verdikleri
sözlerin arkasında olmakla birlikte zorlukları aktardığı konuşmasında şunları
söyledi. “Bildiğiniz gibi Koalisyondayız.
Tek başımıza olsak önümüzde bir direnç
olmazdı. Tek başımıza olsaydık çifte vatandaşlık noktasında karşımızda böyle bir
direnç olmazdı“ dedi. Gabriel Almanyada
Müslüman polislerin Hakimlerin, Savcıların, okul müdürlerinin eksik olduğuna
işaret ederek, her alanda yer alma noktasında çalışmak gerekir” dedi.
“Düşünsenize Almanyaya işci olarak
gelipte binlerce gence meslek yeri açanlar
oldu. Onlar olmasaydı binlerce genç meslek yeri bulamayacaktı. Yabancıların Eğitim seviyesi Almanlarla eşitleniyor olması sevindirici bir gelişme’’ dedi.
NSU örgütünün Almanya`da yaptığı
eylemleri anımsatan Gabriel “soruşturmalardaki ön yargılar Almanya için utanç
vericidir” dedi.
TÜRKÇE
ÖĞRETEN
SÖZLÜK
(2 Cilt)
Türkçe Öğreten Sözlük çocuklara ve gençlere Türkçenin
özünü kavramalarını, doğru ve güzel konuşup yazmayı
öğrenmelerini sağlayacak bir başvuru kaynağıdır.
Türkçe Öğreten Sözlük’ü kullananlar aradıkları sözcüğe
anında ulaşabilecekleri gibi hem de söz konusu sözcükle
aynı sayfada bulunan diğer sözcüklere de göz atarak
kelime hazinelerini geliştirme fırsatı bulacaklardır.
Türkçe Öğreten Sözlük’te yaklaşık 10.000’i aşkın madde
başı sözcük, 25.000’e yakın tanım cümlesi, 15.000’i
40,-€
Almanya İçi Posta
Ücreti Dahil
Daha fazla bilgi için sayfamızı ziyaret edin veya bizi arayın:
Schützenstraße 5
64283 Darmstadt
zum Festnetztarif. Mo. - Fr.: 10:00 - 17:00 Uhr
*Gilt nur in Verbindung mit einem 24 Monate Laufzeitvertrag. Alle Preis inkl. 19% MwSt. Druckfehler, Änderungen und Irrtümer vorbehalten.
aşkın örnek cümle, 1000’i aşkın resim, binlerce eş ve
yakın anlam ile karşıt anlam maddesi, atasözü, deyim ve
özdeyiş bulunmaktadır.
Sözlüğün her sayfasında, ulusal kültürümüzün
değerlerinden Nasrettin Hoca’yla ilgili en az bir resim ve
buna ilişkin örnek bir cümle yer almaktadır.
21x25,5 cm Büyük Ciltli
Renkli resimli
Sıvama kapak
2 Cilt 1288 Sayfa
Sipariş İçin: [email protected] · Handy: 0171-1970212
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 18 ❭
Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
özel köşe
Yolcunun Ecza Kutusu
Doktor Nuray ERDEMİR • [email protected]
eğerli okuyucular şu günlerde tatil dönemi başlıyor ve bir çoğumuz memlekete doğru yol alıyoruz. Bu ay ki yazımda sizlere bir kaç önemli ve pratik bilgiler
vermek istiyorum. Yolculuğa çıkmadan önce
yanınızda bulundurmanızda fayda göreceğiniz
malzemeleri sizler ile paylaşacağım. Böylece tatil döneminizi rahat bir şekilde geçireceksiniz
inşallah.
Türkiye`ye gidenlerde bir çok kişi de ishal
rahatsızlığı görünmekte. Bu yüzden ishale karşı
ilaçları ecza kutumuza ekleyelim. İshalde etkili
olan kuru maya maddesi içeren kapsüller kullanılabilir (misal Perenterol). Kuru maya mikropları bağlıyor ve etkisiz hale getirip vücuttan dışarı atıyor. Eğer ishal rahatsızlığı uzun süre devam ederse bir hekime kontrole gitmenizi tavsiye ederim. Yediklerimiz ve içtiğimiz gıdaların
hijyenik olmasına dikkat ederek bir çok ishal ve
enfeksiyon hastalıklarını engel oluruz. Mümkün olduğunca çeşme suyu tüketmeyin bundan
ziyade şişe suyu tüketin. Umuma açık tuvaletlerde çeşmeleri direk elinizle temas etmeyin daha çok peçete ile çeşmeleri kullanınız. Ayrıca
çantanızda hijyenik mendil ve spreyler bulundurunuz. Eğer kendiniz yemek pişirecek iseniz
sebze ve meyveleri düzgün bir şekilde yıkayınız.
Ecza kutumuzda yara bandı, pansuman mal-
D
zemesi, ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlardan
bulunduralım. Eğer denize gidecek iseniz güneş
kreminizi almayı unutmayın. Bebekli ve küçük
çocuklu aileler termometreyi mutlaka çantanıza
alınız. Kene riski olan bölgelere gidecek iseniz
kene cımbızı da yanınızda bulunsun. Bilhassa
Türkiyenin Kuzeydoğu bölgelerinde KrimKongo-Ateşi insanlara Kene vasıtası ile bulaşabilir. Bu hastalık 3-5 günlük kuluçka döneminden sonra ateşlenme, titreme, baş ve eklem ağrısı ile kendini gösteriyor. Kenelere karşı uzun
ve açık renkte pantalon ve uzun kollu giysiler
kullanınız.
Eğer uzun süre orman ve yeşil alanlarda bulunursanız vücudunuzu kenelere karşı kontrol
ediniz. Kene bulursanız bunu kene cımbızı ile
dikkatli bir şekilde çevirerek çıkartınız.
Bir diğer faydalı malzemede antiallerjik jeldir. Böcek ve sineklerin yol açtığı kızarıklığa ve
kaşıntıya karşı etkilidir.
Eğer araba ile yolculuk yapacak iseniz varız
çorabı kullanınız böylece kan pıhtılaşmasını büyük bir derecede engellemiş olursunuz. Sıcak
aylarında bol bol su tüketmeyi unutmayınız.
Son olarak seyahate çıkmadan önce sosyal sigarto evraklarınızı da çantanızda bulundurunuz
ve aşı defterinizde bulunan asıların geçerliliğini
kontrol ediniz.
İyi seyahatlar.
Yolculuk için kontrol listesi
• Sürekli kullandığınız ilaçlar
• Ağrı kesici
• İshal, kabızlık ve şişkinliğe karşı ilaç
• Dezenfekte spreyi
• Güneş kremi
• Mide bulantısına karşı ilaç
• Göz nemlendiricisi
• Sivri sinek ve böceklere karşı krem
• Pansuman malzemesi
• Termometre, makas ve kene cımbızı
• Önemli sağlık dökümanları
Vatan ve Bayram Buluştu
Şengül USLU • [email protected]
ir yüreğe aynı anda iki coşku sığar mı dersiniz?
Evet mi? Aralayın gönülleri o vakit, vatan ve
bayram buluşuyor yeniden!
Ardından, bayramı sürüp getiren, mübarek Ramazan ayı, vatan sevinciyle biraraya geliyor bu yazın.
Bir Ramazanda yüce Kur’an’ı indiren Koca Yaradan,
bir Ramazanda hasretliği kaldırıyor. Bir diyarda yabancı, diğerinde almancı bilinenler ‘’Vatancıyız!’’ diye haykırıyorlar yine. Vatana yolculuk zamanı yine...
Önce mübarek Ramazan ayının sevinciyle çırpındı yüreklerimiz. Belki biraz da telaşlandık aslında, yılın en uzun günlerini yaşıyor olmaktan dolayı. Nasıl
olacaktı değil mi ya, onca saat aç ve susuz! Dayanacak mıydı bir yıl habire işleyen mideler? Her yıl aynı
tedirginliği hissetmiyoruz desek yalan olur herhalde.
Taa ki o gün gelip çatana dek.
Bir de geliverince o mübarek bahar, bir bakmışız
ki ne açlık, ne de susuzluk büyür gözlerde. Hiç birşeyin, Allah’ın aşkından daha büyük olamayacağını idrak ederiz yeniden. Ve der ki insan o vakit; Allah için
açlık çekmek ne kadar da güzel! Açlık mıydı aslında
Ramazandan kasdı Yaradanın? Tabii ki değil! Kasdı
terbiyeydi aslında, belki midenin, belki dillerin, belki gözlerin, belki de tüm bedenin. Yok yok, belki de
yüreklerin. Sevmeyi bildiğini iddia eden, tüm yüreklerin.
B
Nasıl sevilir ki aslında, gerçek anlamda nasıl bağlanır gönül? Nasıl çarpmalı ki bu yürek, sevdim, desin bir nefis? Sevmek, arasıra sormak mı, gözlerine
bakmak mı, yoksa ellerini tutmak mı? Ya da aslında
kendisini sevdiğinin yerine koymak mı?
Aynı pencereden bakılınca görülürdü ancak, aynı
ağaç, aynı yamaç ve aynı yokuş. Ne kolu olmayan
kolsuzun derdini, ne bacağı olmayan ayağın kıymetini bilebilirdi çünkü. Tok olan da açlığı anlamazdı yaşamadıkça. İşte buydu oruçtan maksat.
Eline, gözüne, diline, yeri geldiğinde sözüne hükmetmekti amaç. Bir nâzenin yüreği kırmamak için.
Kırılmak pahasına da olsa. Oruç tutmaktan kasıt
oruca tutulmaktı aslında...
Doğduğu yerde değil, doyduğu yerde doymanın
değerini anlayanlardanız bizler de. İmsakların, iftarların habercisi bir sayfacık imsâkiye. Ezanları haykıran minareler bir küçücük saatçikten ibâret. Batmamakta direnen inatçı mı inatçı bir güneş, sabırlara
yarış açmışçasına. Vatandaki güneşten başka mı başka. Ve donuk da...
Ama olsun! Coşkular hep aynı ya. Sevinçler, hüzünler, umutlar, ve dualar da. Sofradaki parıldayan
bir yudumluk su, tatlı tatlı gülümseyen peygamber
dostu bir hurmacık. Ve sıcacık bir tebessümle bakıp
duran çörekotlu pide. İftarın arkasından akıp gelen
bir demet de huzur...
Ve bayramı vatanda yakalamak için yola düşmüş
yüzbinlerce gurbetçi. Çoktaan düştüler yola. Bedenlerden ve valizlerden çok evvel hayaller uçmuştu bile.
Doludizgin. Kalanlar bile varmıştı çook öncesinden.
Bedenleri kalmışsa da yürekleri varmıştı. Kimisi
memleketin dağlarında, kimisi evinin yanıbaşında,
kimisi de cami avlusundaki yıkık duvarın dibinde
seyre dalmıştı taşlı caddeyi. Hasret kaldığı ezanların
nidâsıyla içiçe.
Vatan da hazırdı artık bayrama, tıpkı sabırsız insan gibi. Toprak giydi bayramlığını, yeşil mi yeşil.
Gök kubbesi mavi mi mavi. Yolları çiçeklendi, dağları sümbüllendi, bahçeleri güllendi. Elleri öpülesi tüm
atalar sıra sıra dizildi. Şekerlerin, lokumların tatlarına, anne, baba, kardeşler de eklendi. Doyulur mu tadına?
Bayram dediğin elele tutuşmak, tüm dostlarla buluşmak, mutluluğu paylaşmaktı aslında. Gözlerin,
dizlerin, ellerin birbirine ulaşamadığı yerde umutlar
birleşirdi. Sevgi, aşk, muhabbet sarardı dört bir yanı.
Diyar bilinen her bir diyâri sarabilirdi mutluluk, bir
bütün oldukça tüm insanlık.
Bir yüreğe iki coşku sığar mı dersiniz? Aralayın
gönülleri o vakit,
Vatan ve bayram buluşuyor yeniden!
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 19 ❭
Yeşil Biber,
Aromalı Böğürtlen
ve Oruç...
[email protected]
evgili okurlarım.
Şimdiden içinde bulunduğumuz mübarek
Ramazan ayının son günlerini iyi
değerlendirip ahirinde sağ ve sıhhatli bir şekilde Bayramı görmenizi Allah’tan dilerim. Ayriyeten
dünya üzerinde diğer Müslüman
ülkelerde yaşayan kardeşlerimize
de Rabbim huzur ve mutluluklar
versin. İşin özü de bu zaten.
Duadan başka elimizden bir şey
gelmiyor. Malum Ramazan ayında olduğumuz için Oruç’la ilgili
bir kaç konuyu siz değerli okurlarımla paylaşacağım. Biri aktüel
diğeri de eğer yerim müsait olursa nostaljik anımı aktaracağım.
Geçtiğimiz günlerde hanım
işyerime telefon etti. İşten çıktıktan sonra direkt bahçeye uğrayıp
biraz yeşillik türlerinden alıp eve
getirmemi söyledi. Ben de hemen kabul ettim. Birincisi hanımın bir isteğini yapmış olacağım.
Bir de zaten eve gidip de aylardır
karmakarışık bir şekilde odanın
birini tamamen istila eden evrakları ayıkla demesinden kurtulmuş olacağım.
Velhasil işten çıkar çıkmaz
doğruca çalıştığım yere ve evime
takriben 5 km uzaklıkta olan,
Rahmetli Babamın oldukça
emek verdiği ve her gittiğimde
nere baksam onun hatıraları ile
dolu bahçeye vardım. Bayağı bir
haftadan fazladır uğrayamamıştım. Mübarek yağmurlar fırsat
vermemişti. Bir de ne göreyim.
Herşey bayağı gelişip güzelleşmiş. Çocuklar gibi sevindim insanın elemeği ile yetiştirdiği
ürünleri görüp ve hele de ürünleri toplaması çok ayrı bir zevk veriyor insana. O an Babamı tekrar
rahmetle andim, yad ettim ve ruhuna fatihalar gönderdim. Rahmetliden bana Baba yadigarı
olan bahçede düşündüm. Ah Babamın şimdi bir imkanı olsa benim böyle kendi çapında az da
olsa bahçe yaptığımı görse şok
olurdu. Sağken vakit buldukça
S
Mustafa KASALAK
bahçede olurdu. Kendisine Baba
hep bahçeye gidiyorsun hiç bıkıp
usanmaz mısın diye sorduğumda
“Oğlum, toprak ilahi bir sihirdir,
berekettir, uğraştıkça insana huzur verir ve dinlendirir, hatta yaş
ilerledikçe kendine çeker ve alıştırır” derdi. Rahmetli çoğu zaman çıplak ayakları ile çapa yapar sular, eker, dikerdi. Onun
için de “Toprakla temas insana
güven verir, iç rahatlığı yapar”
derdi. “Lakin sen daha anlayamazsın. Bu sırrı bir çözsen bana
hak verirsin” derdi ve evet babam
nur içinde yat sın şimdi anlıyorum sana hak veriyorum, diyerek
hem dalgınım hemde bir elimde
makas yağmurlardan sonra adeta
fışkıran Tere, Roka, Maydonoz,
Semizotu, Yeşil Soğan, Nane,
Marul gibi yeşillikleri kırçıp sepete itina ile yerleştiriyorum. Bir
anda dikkatimi yeşil biberler ve
kara kabaklar çekti. Turfanda üç
kabak kopardım. Hele kıtır kıtır
o yeşil biberlerden toplarken dayanamayıp iki tanesini çıtır çıtır
yedim ve sepetim dolu bol yeşillik çeşiti ile yüklendim kapıyı kilitleyip anahtarı her zamanki gibi
direğin dibindeki taşın altına bıraktım. (Yerini de söylüyorum
giden girsin alsın yesin. Babama
bir Fatiha okusun) henüz suyla
kaplı çukurlar ve çamurlu olan
yollardan dolayı arabamı müsait
bir yere bırakmıştım. Takriben
bahçeye uzaklığı 200 metre falan
var ve bu etabın 50 metrelik dar
bir koridor olan yol kısmı böğürtlenlerle dolu. Tam oraya geldim. Allah vermiş de vermiş.
Mübarek kara dut gibi.
Aklıma o an bir iyilik daha
geldi. Akşam iftarda Gelnhausen
Cami İmamı Adil hocam bende.
Hem taze ve doğal yeşillikler ayriyeten her derde deva ve şifa
olan böğürtlenlerden hocaya ikram için çok iyi olacak. Başladım
poşete toplamaya, üç poşete bir
ağzıma, beş poşete bir ağzıma,
çok leziz ve aroması harika hatta
❬
özel köşe
Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
bir ara beş ağzıma bir poşete, üç
ağzıma bir poşete koyarak kaptırmışım gidiyorum. Tam o sıra bir
ses duydum, kolay gelsin, arkamı
döndüm bir baktım bahçe komşum yenge bana bakıyor. Merhaba ne yapıyorsun Mustafa? Ne
yapayım görüyorsun bögürtlen
topluyorum baksana çok da güzel olmuş. Yengeye tam kıvamında mübarek dedim, öyledir ben
bilemem yediğine göre sen oruçlu degil misin diye soruvermez
mi. Elimdeki poşet pat yere düştü. Tüüü yahu sahi ben ne yaptım diye şoke oldum. Dur hele
yenge bir bögürtlen değil biraz
önce bahçede iki tane de taze turfanda yeşil biber yedim.
Yenge hem güldü hem yoluna
devam ederken gözün aydın
61’in diye takıldı. Benim bir ara
topladığım tüm böğürtlenleri fırlatasım geldi. Sonra dur hele sakin ol kasıt yok ya diye kendimi
toparladım. Bu arada on, onbeş
metre ilerleyen yengeye yüksek
sesle rahmetli Babaannem bizlere
çocukken (Unutarak karnınızı
bile doyursanız bilmeyerek ve de
kasit olmazsa Oruç bozulmaz)
derdi ve de ekledim sen de bula
bula bu yolumu buldun gidecek
başka yol yok muydu dedim.
Eh artık işin fetva yönü akşam
iftarda bizim evde misafir olacak
Adil Hocaya kaldı. Ama iftardan
önce kesin hocaya olayı anlatmadım önce güzel bir karnını doyurdum. Tatlısını, çayını da verdim yavaş yavaş usluplu bir şekilde Hocaya durumu izah ettim.
Eeeee sonuç şükür malum 61’i
yırttık.
Selamlar Saygılar.
Not: Hanau’nun kalender,
emektar ve cefakar MURAT
KALKAN HOCAMIZIN genç
yaşta aramızdan ayrılması bizi
son derece üzdü. Allah’tan Rahmet, Ailesine Sabr-ı Cemil niyaz
ediyorum.
Süper Fresh İftarını
Keup Caddesinde Verdi
öln’ün sevilen yüzü, iş dünyasının başarılı ismi Sefa Yüce küçük İstanbul diye adlandırılan Keupstrasse’de basın mensuplarıyla iftarda bir araya geldi. Bir gazetecinin sorusunu çok uzun yıllar ticaretin içinde olmasanız
da kısa sürede yakaladığınız büyüme trendini nasıl yakaladığının sorulması üzerine Yüce şu cevabı verdi. ‘’Bazen siz hayatı planlamasanızda ayrılan nasib kaderiniz olarak sizi bir yerlere onunla
buluşturuyor. Hamdolsun Türkiyem firmasıyla
edindiğimiz tecrübeyle 2006 yılında kendi adımıza kurduğumuz işletmemizle bismillah dedik.
Sonra tamamen hesabımızda olmayan Türkiyenin en seçkin markalarından biri olan ÜLKER
gurubunun bir markası olan SüperFresh‘in Avrupa Distribitörlüğü’nü Rabbim bizlere nasib etti.
SüperFresh hakkında yöneltilen soruya Sefa Yüce
şu cevabı verdi.
‘’Süperfresh’in Türkiye`de 300`e yakın çeşitli
ürünleri var. Ama biz Almanya`nın verdiği müsaade ile 22 kadar ürünü marketlerde sergiliyoruz. Almanya ve Avrupa genelinde 12 bayi ağımızla SüperFresh ürünlerini pazarlıyoruz. Dondurulmuş ürünler ülkemizde 2,5 kilo oranında
tüketilirken Avrupa`da bu rakam aylık 6,5 kilo
civarlarına tekabul ediyor, bu manada dondurulmuş gıdaya ilgi burada oldukça fazla. Gün geçtikçede Avrupa`da dondurulmuş gıdaya ilgi artıyor. Neden yoğun çalışma ortamı evde dolapta
hazır bulunan bu yiyeceğe ilgiyi artırıyor. Bu
ürünlerde en çok satılan müfli hamuru ve tepsi
böreği başı çeken ürünlerimiz, tabi bamya gibi
bazı ürünlerde çok aranıyor. 2020 yılına kadar
6500 noktaya hedefe ulaşmak gibi kendimize hedef belirledik. Bu gün 2000-2500 noktaya ulaşmış gözüküyoruz.
Süper Fresh Ürünleri REALlerde
Berlin bölgesi Reallerinde şu an ürünlerimizi
pazarlamaya devam ediyoruz. Neden Berlin? Berlin Real marketlerinin test bölgesi imiş. Orada
Türk var Polonyalı var daha çok yabancı ülke vatandaşları var. Ürün orda test edilip sonra diğer
bölge raflarına giriyor. Önümüzdeki aylarda Almanya`da toplam sayıs 300 kadar olan Real marketlerinin 100 tanesine mal vermek istiyoruz. Biz
hamdolsun pazarlamanın en zoru olan Alman piyasalarından METRO gurubu içerisine girmeyi
başardık. Tüketici kardeşlerimizden ricamız Süper Fresh ürünlerini denesinler, tavsiye etsinler,
yine mübarek her Ramazan ayında olduğu gibi
bu yılda özel kampanyamız var. Üç ürün alan
müşterilerimize mutfak önlüğü maşa ve eldivenden oluşan setimizi hediye ediyoruz“ diyerek sözlerini tamamladı.
K
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Bayram
ve Hüzün
[email protected]
ayram denince aklınıza ne gelir? Neşe, sevinç,
sevdiklerinizle birlikte olmak, sevgi, mutluluk,
mutlu etmek? Belki de hepsi ve daha fazlası.
Sizi bilmem ama bayram kelimesi bende hep
Mü’mine cennetin ödül olarak verildiği anı hatırlatır. İmtihanlarla geçmiş bir dünya hayatı, çetin bir hesap ve akabinde yüzleri ağartacak bir ödül. Mü’min için nihai bayram amel defterini sağ elinden aldığı gün, cennete meleklerin esenlik dileğiyle girdiği gün olacağını düşünürüm
hep. Zira o bayram kalıcı ve sürekli bir bayramdır. Cenneti ödül olarak alacak bir yaşantı ortaya koyanların, ebedi kalacakları yere sevkedilirken taşıdıkları huzur ve sürurun tarifinin mümkün olamayacağını düşünürüm. Artık
orada ne bir hüzün ne de bir üzüntü bulaşacaktır onlara.
Dünya hayatındaki zorluk ve sıkıntılara göğüs germenin,
Allah’ın rızasını kazanmak doğrultusunda bir ömür gayret etmenin ödülünü almışlardır artık.
İnsan mutluluklarının sürekli olmasını ister ve o doğrultuda gayret eder. Oysa dünyadaki sevinçler sınırlıdır;
üzüntü ve kederlerin sınırlı olduğu gibi. Nihayetinde biz,
geçici olana değil, kalıcı olana talibizdir. Ahirete iman etmek, yaptıklarının hesabının verileceğine iman etmiş olmak bunu gerektirir. İşte bu anlayışla şekil vermeye çalışırız düşünce ve eylemlerimize, ahiretin tarlası olan dünyada. Dünya tarlasına kim ne ekerse yarın onu biçecektir.
İyilik tarafında olanlar ile kötülüğü yaygınlaştıranlar bir
olmaz. İyilik ve güzellik ekenler ile kötülük dikenlerin
akıbetleri de bir olmayacaktır. Nefret tohumları eken,
yeryüzünde fesat çıkaran ve bozgunculuğu meslek haline
getirenlerin istifade edebileceği bir akıbet olmayacaktır
cennet nimeti. Bu tür kimseler yeryüzünü ıslah ettiklerini düşünürler ama yaptıkları tek şey bozgunculuktur.
Oysa biz dünyada da, ahirette de iyilik ve güzellik isteriz,
gerek kendimiz gerekse tüm insanlık için. İnsanların
mutluluğu için çalışır, kendi bayramlarımız gibi mutlu
bayramlar dileriz kardeşlerimize.
Bayramlar huzurun olduğu günlerdir. Huzur ise dışarda bulunan bir durum olmaktan öte içerde bulunan
bir haldir. İç dünyalarında huzuru taşıyamayanlar dışarıda huzur oluşturamazlar. İşte o yüzden Mü’min yüreğinde taşır kalıcı huzur ve saadet diyarı olan cennetini. Yeryüzünde fesat çıkarmak yüreğinde cenneti taşıyan
Mü’minlerin işi asla olamaz. Üzüntü ve tasanın artık olmadığı gün, Allah’ın rızasını kazanmış olmanın ödül olarak verildiği gündür. Bayram günlerine acı ve üzüntüyü
yakıştıramayız. Bayram ile kini, nefreti, husumeti, düşmanlığı bir arada düşünemeyiz bile. O yüzden bayramla
küskünlükler dahi son bulur bizde.
Kimi zaman bayramlarımıza hüzün ilişir; huzurumuz
bozulur. Bayramlarımıza hüzün bulaşır o an; çocuk, yetişkin, kadın, erkek, genç, yaşlı demeden, acımasızca masumiyetin katledilişine tanıklık ettiğimiz zaman. Ve şuna da
inanırız ki, huzur vermeyenler huzur bulamazlar. Bireysel
ve toplumsal huzur içerisinde olmamız bayramları mutlu
geçirmemiz için yeterli olmaz. Efendimizin o müthiş
benzetmesinde olduğu gibi, Mü’minler bir vücudun azaları gibi olmalı ise, acılar içerisinde olan kardeşlerimizin
sıkıntıları yüreğimizin bir köşesinde hüzünün oluşmasına
sebep olur. Bir tarafımızdaki bir ağrı diğer bir yanımızda
hissedilir ve bayramlarımız ağız tadı ile geçmez. Dünyada
her insanın insanca yaşamasını isteriz; kendimiz için istediğimizi kardeşlerimiz için de talep ederiz.
Bayramlar cenneti hatırlatır bize; Cennet ise bir ödül
olarak verilmesini getiren sorumluluklarımızı ve görevle-
B
❬
❬ 20 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
Murat KUBAT
dosya
Biz, kendimiz için istediğimizi kardeşlerimiz ve tüm insanlık için istemenin tarafındayız. Biz, insan olmanın sorumluluklarını
taşımanın tarafındayız. O zaman yeryüzünde bayram esintilerini hissetmeye başlayacağız. O zaman bayramlarımıza hüzün karışmayacak, huzurumuz kaçmayacak.
rimizi. İnsan olmanın, inanıyor olmanın sorumluluklarıdır bunlar. Huzur ve barışın, sevinç ve kardeşliğin hakim
olduğu bir dünya; insanların farklılıklarından dolayı birbirlerini öteleyerek ve ötekileştirerek yok saymadığı ve
yok etmediği, aksine bir tanışıklık vesilesi bildiği bir dünyayı inşa sorumluluğumuz vardır. Mü’mince bir sorumluluktur bu. Bu sorumlulukların îfası Mü’mine cenneti
ödül olarak kazandırır. Bu sorumluluklar yeryüzündeki
adalet ve barışın tesisini sağlar. Bu sorumluluklar yeryüzündeki bozgunculuk ve fitneyi önler. Bu manada sorumluluklarımızdan kaçamayız.
Tarafsızlık bir ütopyadır. Aslen herkes bir taraftır. Tarafsızım diyenler dahi bir tarafta yer almaktadır. Biz, bayramla gelen güzelliklerin, adaletin, barışın; tüm insanlık
için huzur ve esenliğin tarafındayız. Biz, farklılıkların çatışma unsuru değil, bir zenginlik olarak görüldüğü düşüncenin tarafındayız. Biz, kendimiz için istediğimizi
kardeşlerimiz ve tüm insanlık için istemenin tarafındayız.
Biz, insan olmanın sorumluluklarını taşımanın tarafındayız. O zaman yeryüzünde bayram esintilerini hissetmeye
başlayacağız. O zaman bayramlarımıza hüzün karışmayacak, huzurumuz kaçmayacak.
Diyyanett İşleri
l i Türk
ü k İslam
l Birliği
i liği
%$<5$07(%5ÄÂÄ
%
$<5$07(%5ÄÂÄ
$<
'Ä7Ä%&DPLDVÅQÅQYH$O
$OPDQ\DĶ
DĶGD\D
\DÉÉDD\D
\DQ
GLQNDUG
GH
HÉÉOHULP
H
LPL]LQ
R
RAMAZAN
NB
BAYRAMLARINI
AY
AY
YRAM
MLARINI
HQL©WHQGX\JXODUO
UODNX
NXWO
WODU
ED\UDPVHYLQFLQLQÄVODP$O
$OHPLYH
E¾W¾
W¾QLQVDQOÅNL©LQJ¾]HOOLNO
NOHUHYHVLOHROPDVÅQÅ
$OPDQ\DWRSOXPXQ
$O
QG
GDKX]XUO
UOXELUO
UOLNWH\DÉDPD\D
NDWN
WNÅVDÃODPDVÅQÅ&HQDEÅ+DNN
NN
NĶĶWDQQL\D]HGHUL]
<¸QHWL
<¸
WLP.X
.X
XUUX
UXOOX
X
BAĞIŞLARINIZLA
BAĞIŞLARINIZLA
DAHA
DAHA GÜZEL MEK
MEKAN
AN
VE BA
AYYRAMLARA...
BAYRAMLARA...
BANKA HAVAALESİ İÇİN BAĞIŞ HESABI
Alıcı Adı
Konto
BLZ
Banka
IBAN
BIC
: Türkisch Islamische Union
: 505566000
: 37040044
: Commerzbank Köln
: DE97370400440505566000
: COBADEFFXXX
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Gurbet
Mektupları-8
[email protected]
ektubuma başlamadan önce:
“ALLAH’ın selamı rahmeti bereketi üzerinize ve üzerimize olsun.”
Bugün sizlere yine değişik bir formattan
seslenmek istiyorum.
Uzun zamandır, buralarda kalmak ve acıları tatmak
çok zor derken, ne düşünüyorduk? Gelecekte, önceki
ayrı kalmanın hesabına bir eksi yazalım.
Ne dersiniz?
Hatıraları, kaf dağında saklarsak, gelir zamanı diyebilir miyiz?
Ucuz edebiyatla, pahalı bir koltuğa oturmanın, ne
anlamı var?
Kaçırdığımız bunca fırsatlara ne demeli?
Keşke denen nesne, geriye gelir mi bir daha?
Bütün bunların sonunda, kafamızda oluşan, binbir
soru işareti ve benliğimizi kemiren karmaşık düşünceler.
Nerede durmalıyım?
Nereye ve kime ait olmalıyım?
Gerçekten bir kimliğim var mı?
Gibi fikir çağrıştırması ile zihinlerimizi hiç yorduk
mu?
Ama bir çıkar yol bulamamışsındır.
Çünkü sana zamanında kimse sahip çıkmamış, yalan yanlış hayatın bir ucundan tutarak yaşamışsındır.
Yanlışları seneler kovalarken, senin doğruya ulaşman
ömrünü almıştır.
Elinden tutacak bir insanı bulduğunda, hayatın seni
ne kadar hırpaladığını farketmişsindir.
Her eşyanın bir rehberi olduğu halde, insanın yaşama rehberi olduğunu ve bunun insanlardan ısrarla saklandığını da öğrenmişsindir.
İşte sen, orada iyi durumdasın.
Nice insan varki, hakikatin gerçeğine ulaşamamıştır.
Buna ömrüde yetmemiştir.
İnsan en çok emek isteyen varlık.
İnsan ne de çok isyankar eden bir varlık.
İnsan nefsi ve ruhu arasında sıkışıp kalmış.
Ve yorulduğunda, daraldığında hemen isyan eden.
Bebeklik ve çocukluk döneminde aciz, bakıma muhtaç.
Õmrünün yarısı, dünyaya ait eğitim ve öğretimiyle
geçen ve hala olgunlaşamayan insan.
Sadece bir kaç yıl, dini eğitimle gerçek kimliğine bürünebilecekken.
Tembelliğini bırakıp, dünya ve ahiret bilimini birleştirerek vahiy ilmi ile insan oluyor.
Çünkü, insan yapı anahtarı furkandır.
Aradığımız gerçek, yakınımızda iken, biz nelerle uğraşıyoruz.
Nelere zaman harcıyoruz.
Evet, engebeli yollarda kendini bulmak ve gerçeğin
kanatlarına, kendini bırakarak, ruhen bir kelebek gibi
hafiflemek, ne güzel.
Bütün bu durumlar, defterimize artı yazıldığı zaman, ahirette hissedeceğiz.
Bunun için, düşünmez misiniz?
Birgün, yalnız kaldığımızda, oturup, aklımızın erdiği günden itibaren, iyi ve kötü günlerimizi, şöyle bir tefekkür edelim.
Bakalım, gece karanlığından sahile ulaşmış mıyız.
Yoksa, sahile varmaya daha hayli mesafemi var.
Eh bütün bunlara rağmen hayat devam ediyor, ama
devam eden hayatı değerlendirebilirsek. Vesselam.
M
❬
❬ 21 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
M. Salih AYDIN
İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı bize birçok şeyi
adeta hatırlatır.
O günlere iç çekilir.
Ahh nerde o günler deriz.
Ben küçüklüğümden hatırlıyorum.
Ramazan beni ilgi alanı yapmıştı.
Oruca ne zaman başlıyacağım diye düşünür dururdum.
Demekki, o istek doğrultusu 10 yaşından beri aralıksız tutmama sebepmiş.
Hele gece kalkıp sahur yemeğinde hoşaf içilmesi bulunmaz bir nimetti.
Hoş, şimdiki gençliğin nelerden hoşlandığı bile
meçhul.
Ahh mir langweillich.
Hayatları bu kelimelerle geçiyor.
Ooo das ist kuhl…
Nereden nereye.
Ve elveda benim olan Ramazan.
Hoşgeldin, dününden haberi olmayan dünya.
Helal ekmek kazanma uğruna Ramazanımdan da oldum.
Ama durum hiç de öyle değil ana yurtta durum daha da vahim.
Dün orucuma saygı duyan gayrimüslimler vardı.
Bugün Müslümanım diyen değil saygı, sanki hakaret eder gibi elinde sigara dumanını üfürüyor.
Bütün bunları yazmamdaki sebebler, sizin içinizi karartmak değil.
Bilakis hakikatlere bir adım daha yaklaşmak.
Eski Ramazanlar dedik, dedik de bu konuda neler
biliyoruz geleceğe neler aktardık.
İşte size anılarımın içinden bir anı.
Dokuz yaşındayım, nenemler sahura kalktı.
Küçük dayım ve dedem dışarıya ibrikle yüzlerini yıkamaya çıktı.
Nenem erişte pilavı ve hoşaf hazırlıyor.
O şimdiki ahım şahım mutfak düzeni yok.
Mutfak, çamurdan yapılmış küçük bir ocak ve külle
sıvanmış ve her zaman kullandığı içi kalaylı bakır tencere.
Beş bilemedin kertikli kalaylı tabaktan oluşan set.
Ogün arefe ve songün oruç tutmak istiyorum ısrarla.
Nenem beni kaldırıyor ve hadi gel yemek hazır.
Ortada bir sini, içinde bir kertikli tabak ve içinde
erişte pilavı, tabii sadeyağlı ve başka bir tabak ve içinde
armut hoşafı.
Biz o zamanlar tabak değil sahan diyoruz.
İşte tamgün orucu böyle tutup ertesi gün bayram
yapmaya hak kazandım.
Bayram günü yine eski elbiselerimle, üzerimde kırk
yamalık ama temiz, bayram yerine gittim.
Sevinçten gözlerim birşey görmüyordu.
Sevinç olmazsa, sevinecek bir gayen olmazsa, isterse
dünya senin olsun.
Neye yarar.
Sizlere en güzel bayramlar dilerken.
Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim.
ALLAH’a emanet olun.
Selam ve dua ile.
özel köşe
Ebru Sanatçısı Orhan
Erdoğan Frankfurt’ta
Ebru Sergisi Açtı
bru Sanatçısı Orhan Erdoğan Frankfurt`ta
ebru sergisi açılışını yaptı. Sergiyi Ebru Sanatçısı Orhan Erdoğan ile Frankfurt Ebru
Derneği ile beraber düzenledi.
Ebru Sanatçısı Orhan Erdoğan; “Emeği geçen
herkese teşekkür ederim. Herkes yapılması gerekenden fazla gayret gösterek en iyisini yapmaya
çalıştılar. Sergimizin açılışında ağırlıklı olarak Alman davetliler vardı. Hedef daha çok Almanlara
ebru sanatımızı, Ramazan ve iftarı tanıtmak canlı
bir şekilde anlatmaktı. Allah`a şükürler olsun gelen misafirlerin hepsi de memnun olarak ayrıldığını, tekrar tekrar teşekkür ederek ayrıldılar.
Programımız önce açılış konuşması ile açıldı.
Ebru sanatı hakkında kısa bir konuşma yapıldı.
Sonra Cemile isimli kızımız (ebru kursuna da devam ediyor) gitarla ingilizce birkaç parça okudu.
Ardından ben canlı ebru sunumu yaptım. Bir kaç
ebru yapıp daha yakından tanıtmak için uygulamalı hem bilgi verdim hem gösterdim. Sonra Cemile kızımız bir ebru yapıp kursda öğrendiğini
orada gösterdi. O an oradaki atmosferi anlatmak
yetmiyor, yaşamak lazım. Herkes kimsede çıt yok.
Sadece çıkacak sonuca odaklanıyorlar. Suyun yüzeyinde resim yapılıyor. Kağıda nasıl alınacak onu
merak ediyorlar. Sonuç tekneden kağıdı çıkardığımda teknin yüzeyindeki resimin kağıda, hiç karışmadan bozulmadan çıkarınca bir alkış tufanı
kopuyor bu da seyredenlerin nasıl etkilendiğini
gösteriyor.
İftar yaklaştığında, önce bir kızımızdan canlı
NEY dilettikten sonra kısaca Ramazan ve iftar
hakkında bilgi verdikten sonra, Wiesbaden`de yaşayan Dr. Tarek Ali akşam ezanını okudu ve hep
beraber iftarımızı yaptık” dedi.
E
Freiburg’da Koruyucu
Aile Toplantısı
GMG Freiburg Donau Bölgesi Kadınlar Teşkilatının düzenlediği "Koruyucu Aile Bilgilendirme Toplantısı" yapıldı.
Toplantıya IGMG Genel Merkezden Zehra
Alver katıldı.
IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Ahmet
Ölmez`in selamlama konuşmasının ardından
Zehra Alver bilgilendirmesinde konuyu geniş bir
şekilde dile getirirken, gençlik dairesi korumasında olan koruyucu ailenin önemine dikkat çekti.
Konuyla alakalı vatandaşlara yol gösteren Alver, gençlik dairelerinin Müslüman koruyucu ailelere ihtiyacı olduğunu söyledi.
Toplantının sonunda sorulara cevap verildi.
I
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 22 ❭
Ağustos · August 2014 · Şevval 1435
bulmaca