Sayfa: 17 Sayfa: 21 İhtiyaç Sahipleri Ramazan’a ZMD İftarına Dışişleri Bakanı HASENE’yle Girdi Sigmar Gabriel de Katıldı Ebru Sanatçısı Orhan Erdoğan Frankfurt’ta Ebru Sergisi Açtı Sayfa: 10 Unutma! Unutturma! Sayfa: 04 Marwa El-Sherbini’nin Şehadetinin 5. Yıldönümü Hayat Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir Aylık Ücret siz Ga zet e / Ko st enlose Mon atlic he Zeitun g • S a y ı / N r . : 9 5 • Yıl/Jah re : 1 1 • Aðustos / August 20 14 / Þevva l 143 5 Hayırlı Olsun Recep Tayyip ERDOĞAN Selahattin DEMİRTAŞ Ekmeleddin İHSANOĞLU Yur tdışındaki Türk Vatandaşları Olarak İlk Defa Oy Kullanac ağız . Bu Bizim Demokratik Hakkımız . Mutlaka Oylarımızı Kullanalım. Dr. Yusuf IŞIK ve Gariplik 07 Çifte Vatandaşlık ve Opsiyon Modeli: “Üç Adım İleri, İki Adım Geri” 20 Bekir ALTAŞ Gurbet Mektupları 8 M.Salih AYDIN Gurbetlik 05 Mahmut AŞKAR Bayram ve Hüzün Murat KUBAT Sayfa: 15 09 Yeşil Biber, Aromalı Böğürtlen ve Oruç... 21 Mustafa KASALAK 19 Dr. Fatih ERBAKAN Hz. Muhammed (s.a.v)’i Anlayalım ve Anlatalım Erbakan Vakfı; Milli Görüş Camiasını Kucaklayan, Milli Görüş’ün Söylemlerini, Zihniyetini Canlı Tutacak, Yaşatacak Bir Vakıftır. Mazlum M azlum vve eM Mağdurlar ağdurlar İçin El Ele IGMG S Sosyal osyal Y Yardım ardım Derneği | IGMG H HilfsSozialverein e.. V V.. ilfs- und S ozialverein e T +49 2237 92942-11 | F +49 2237 92942-42 www.hasene.org www.hasene.org | [email protected] [email protected] | haseneorg haseneor g — Havale için bank a bilgileri | B ankverbindung: Havale banka Bankverbindung: Sahibi | Kon toinhaber: IGMG H ilfs- und SSozialverein ozialverein e Hesap Sahibi Kontoinhaber: Hilfse.. V V.. Banka | Bank reissparkasse Köln Banka Bank:: K Kreissparkasse OKSDE 33 IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64 | BIC: C COKSDE Amaç | V Ver erwendungszweck: Amaç Verwendungszweck: K urban Kampanyası Kampanyası | Kurban-Kampagne Kurban-Kampagne 2014, [[Adresiniz Adresiniz | A dresse] Kurban Adresse] Kurban K urban bedeli Kosten K osten für Opfertier ein O pffertier KURBANLA YAKLAŞ VE PAYLAŞ 100 100€* €* TEILE MIT IHNEN UND KOMM ALLAH NÄHER Kurban Kampanyası | Kurban-Kampagne vom 23.08. - 05.10.2014 * Tüm masraflar kurban bedeline dâhildir. | Alle Kosten sind im Preis für ein Opfertier enthalten. Fotoğraf | Foto: Kırgızistan, 2013 | Kirgisistan, 2013 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Hayırlı Olsun [email protected] Impressum / Künye S Sinan AKTÜRK gövde gösterisi yaptıkları ve insan onurunun ayaklar altına alındığı bu kutsal beldeleri dedelerimiz Osmanlı dönemindeki gibi huzur ve güven ortamına kavuştursun. Gerçi burada şehit olan kardeşlerimize üzülüyoruz da diğer İslam beldelerinde neredeyse normal bir vaka olarak kanıksadığımız birbirini katletme sahnelerine ne demeli. İşte Suriye, Irak, Yemen, Mısır. İsraile yaptığı katliamlar için kızarken buralardaki neredeyse hergün yüzlerce insanın öldürülmesine diyecek söz bulamıyoruz. Kelime manası barış ve esenlik olan sözde İslam dininin mensupları birbirlerini başka mezhebe mensup diye katlediyor. Ne adına katlediyorlar anlamakta zorlanıyoruz. Hani masum bir insanın öldürülmesi tüm insanlığın öldürülmesi gibidir anlayışına sahip bir dinin mensuplarıydık. Biz dinimizi kendimize rehber edinmedik, nefsimizi rehber edindik, kabile taassubunu kendimize rehber edindik, Hz. Muhammed (s.a.v) değil şeytanı kendimize rehber edindik ki bunlar başımıza gelmeye devam ediyor. Müslümanlar olarak aklımızı başımıza toplayıp Allah`ın ipine sarılmalıyız. Dinimizi gerçek kaynaklarından öğrenip yaşamaya çalışmalı neslimize de en ince detayına kadar öğretmeliyiz. Gerçek manada İslam kardeşliğini tesis etme noktasında en kısa zamanda kendimize gelmeli ve gerekeni yapmalıyız. Malumunuz 10 Ağustos`ta T.C. Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bilindiği gibi ilk defa Cumhurbaşkanını halk seçecek ve yine ilk defa yurtdışında bulunan biz Türk vatandaşları oy kullanacağız. Her iki durum da tarihi olarak nitelendirilebilir. Cumhurun yani milletin başı olacak kişiyi yine cumhur yani millet ilk defa seçecek. Belki bu kulağa aşina bir durum gibi geliyor ama pratikte baktığınızda bu Bu vesile ile artık millet kendi yöneticisini kendi seçecek. Tabiri caiz ise kendine efendi değil hizmetkar kimse, onu seçecek. Bugüne kadar gelenler kendisine milletin efendisi yerine koydular. İnşallah bu seçimden sonra bu durum değişecek diye düşünüyoruz. devrim niteliğinde bir çalışma. Hem Türkiye`de ve hem de yurtdışında bu seçime her ne koşul altında olursa olsun durumu müsait olanların mutlaka katılması gerekir diye düşünüyoruz. Bu vesile ile artık millet kendi yöneticisini kendi seçecek. Tabiri caiz ise kendine efendi değil hizmetkar kimse, onu seçecek. Bugüne kadar gelenler kendisine milletin efendisi yerine koydular. İnşallah bu seçimden sonra bu durum değişecek diye düşünüyoruz. Türkiye`nin normalleşmesi açısından da bu seçimi önemli görüyoruz. Türkiye mozayiğinin tüm renklerinin temsil edilmesi açısından bu seçimi önemli görüyoruz. Artık Türkiye rahat bir ortama erişmeli. Türkiye rahata erişirse İslam Dünyası rahata erişir. İslam Dünyası rahata erişirse insanlık rahata erişir diye düşünüyoruz. Bu vesile ile Mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik ediyoruz. Bayram, tüm insanlık ve İslam Alemi için barış ve huzur getirsin diye dua ediyoruz. Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun. Not: Kıymetli Dedem Hüseyin Aktürk Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Bu vesile ile arayan, mesaj çeken ve taziyede bulunan tüm dostlara teşekkür ediyoruz. Kendi zaviyesinde bir derya olan ve bendeniz de dahil yüzlerce talebe yetiştiren Dedeme Allah’tan rahmet diliyoruz. Mekanı cennet olsun. Kıymetli dostum, kardeşim Murat Kalkan Hocayı Cenab-ı Allah’a uğurladık. Mekanı cennet olsun. Hanau’nun, Hessen’in, Milli Görüş’ün, hepimizin başı sağolsun. Merhumların ruhlarına birer Fatiha rica ediyoruz. HAYAT Yayın Kurulu Aylık Ücretsiz Gazete Ağustos - August 2014 Şevval 1435 Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş, Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin, Mustafa Uyanık, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz, M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk, İskender Güngör, Ali Atik Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sinan AKTÜRK editör Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz. hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal evgili dostlar! Sanki bir gelenek halini aldı. Her ne hikmetse birileri sinir uçlarımıza iğneler batırınca irkiliyor ama kendimize bir türlü gelemiyoruz. Savaşın bile bir raconunun olduğu dünyada İsrail bunu bile beceremiyor. Kendi korkaklığını masum bebeklerden, kadınlardan ve sivillerden çıkarmaya çalışıyor. Yine her Ramazanda olduğu gibi bir bahane ile Filistin`de Gazze`de bulunan sivillere orantısız bir şekilde ve kutsal gün ve geceleri hiçe sayarak bombalar yağdırıyor. Meslektaşlarımızın bile haberi verirken insanlığından utandığı bir ortamda utanmadan ve sıkılmadan katil Netanyahu haklılıklarını savunmaya çalışıyor. Birleşmiş Milletler kararı ile işgal altında olduğu belirtilen topraklarda bir kasap gibi masum çocuk ve sivillerin kanına girmeyi kendini savunma hakkı olarak dünyaya açıklıyor utanmadan. Gerçi bu tür insanlarda utanma gibi insani hasletleri bulmak pek mümkün değildir. Biz yazımızı yazarken şehit edilen Gazzeli sayısı 520`yi geçmişti. Tabi bunların çoğunluğunu çocuklar ve masum siviller oluşturuyor. İki bine yakın yaralı mevcut ve bunları tedavi edecek hastanelere bile alçakça bombalama yapılıyor. Yine yardım yapmaya çalışan örgütlerin can güvenliği yok. İnsanlar keskin nişancılar tarafından alçakça öldürülüyor. Allah`ım insanlığımızdan utanır olduk. Masum bebelerin cesetlerini gördükçe söyleyecek söz bulamıyoruz. Kelimeler boğazımızda düğümleniyor. Ya Rabbi düşmanın bile mertini, şereflisini nasip et. Alçak, haysiyetsiz, çocuk katillerinden muhafaza eyle. Kutsal beldeler olarak her üç dinin de ortak mekanları olan bu yerlere Allah en kısa sürede barış ve esenlik versin diye dua ediyoruz. Dünyadaki süper güçlerin ❬ ❬ 03 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Web: www.hayatonline.eu Baskı: Sunprint GmbH Offenbach HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD): Aileler Üzerinden Siyasi Çıkar Sağlamaya Çalışılmamalı slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Mustafa Yeneroğlu, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının eşlerine dil sınavı uygulanmasının yasalara aykırı olduğuna hükmetmesini memnuniyetle karşıladığını belirtti. Konuyla ilgili olarak, “Mahkeme, ailelerin sırtından siyasi çıkar sağlanmaya çalışılmaması gerektiğini açıkça göstermiştir.” ifadesinde bulunan Yeneroğlu açıklamasını şöyle sürdürdü: Almanya, 2007 yılından beri, aile birleşimi çerçevesinde Türkiye’den Almanya’da yaşayan eşlerinin yanına gelmek isteyen kişileri mecburi dil sınavına tabi tutmaktadır. Almanya’nın sözde zorunlu evliliklere mani olmak amacıyla koyduğu bu engel, bugüne dek sadece aile birleşimlerini engellemiş ve eşlerden birinin Türkiye’den Almanya’ya gelmesi söz konusu olduğunda çoğu kez evli insanların senelerce düzenli bir aile hayatı sürdürmelerine mani olmuştur. “Bir kişinin dil bilgisinin yeterli olduğuna dair belgenin, kişinin kendi ülkesinde temin etmesinin istenmesi, şu ana kadar ne ölçülebilir bir şekilde ilgili kişilerin entegrasyonuna katkı sağlamıştır, ne de zorunlu evliliklere herhangi bir şekilde mani olmuştur. Uygulama daha ziyade genç insanların yeni evliliklerini yıkılma aşamasına getirmiştir ve uygulanan dil zorunluluğu sadece ve sadece, anayasayla korunmuş olan aile birleşimini engellemiştir. ABAD ise, aldığı kararla aileler üzerinden siyasi çıkar sağlanmaya çalışılmaması gerektiğini ifade etmiştir. Bu tür uygulamalar, anayasayla sabit hakları ve uluslararası anlaşmaları ihlal etme pahasına, Almanya’ya göçün her türlü imkân kullanarak engellenmeye çalışıldığı sinyalini belli çevrelere vermeye yaramaktadır. ABAD’ın bu siyasi oyuna katılmaması ve aile birleşimini ‘aile yaşamını mümkün kılmak için vazgeçilmez bir unsur’ olarak görmesi memnuniyet vericidir. Bu kararla, kimi zaman yıllarca ayrı yaşamaya zorlanan ailelerin içler acısı durumlarının sona ereceğini ümit ediyoruz.” İ ❬ 04 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 haber Kemal Ergün: “Şiddetin Çıkmaz Sokağında Takılı Kalmak Çözüm Getirmeyecektir” slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün yaptığı basın açıklamasında, Filistin’de şiddetin artmasını ve Filistinlilerin evlerinin bombalanmasını kınayarak çatışan taraflara şiddete derhâl son vermeleri çağrısında bulundu. Ergün, açıklamasında şunları vurguladı: “Üç İsrailli gencin kaçırılıp öldürülmesinin ardından düzenlenen intikam eyleminde bir Filistinli gencin vahşice katledilmesi, şu anda Filistin topraklarında ve İsrail’de giderek artan şiddetin kesinlikle tek sebebi olamaz. Buna karşın bunlar, henüz sönmemiş bir ateşi tekrar canlandıran eylemler olmuşlardır. Bu korkunç cinayetlerin normal şartlar altında ceza hukuku kapsamında değerlendirilmesi gerekirdi. Fakat Filistin ve İsrail arasındaki ilişki, tarafların temsilcileri arasında sürdürülen müzakerelerin bir kez daha durdurulması ve İsrail’in uluslararası hukuka aykırı olarak yerleşim yerleri kurmaya devam etmesi sebebiyle o derece gergin bir hâle İ gelmiştir ki, söz konusu suç eylemleri bile savaş provokasyonu olarak maksatlı yorumlanabilmektedir. Son birkaç gün içinde, İsrail’in ölçüsüz ve anlamsız hava saldırıları sonucunda Gazze’de yarısı kadın ve çocuk olmak üzere 400’den fazla insan hayatını kaybetmiştir. Yaralıların sayısı ise binlere ulaşmıştır. Yaşanan kayıplardan büyük üzüntü duyuyor, yakınlarını kaybedenlere başsağlığı diliyoruz. Ve özellikle İs- rail’e insanların evlerini bombalamaktan ve uluslararası hukuku çiğnemekten vazgeçmesini çağrısında bulunuyoruz.” Şiddet eylemlerinin bir an önce sona erdirilmesini talep eden Ergün, dünya kamuoyuna sorumluluğunu hatırlatarak açıklamasını şöyle sürdürdü: “Şiddet derhâl sona erdirilmeli ve insani yardım yolları açılmalıdır. Şu anda barışın sağlanması zor gözükse de, yakın gelecekte barışın mümkün olabileceğine dair ümit korunmalıdır. Ancak ne İsrail kentlerine roket atılması, ne de Gazze’de sivil insanların yoğun bombardımana tabi tutulması bu sorunun çözülmesine herhangi bir katkı sağlayacaktır. Şiddetin çıkmaz sokağında takılıp kalmak çözüm getirmeyecektir. Bu üzüntü verici durum karşısında, ilgili devlet adamları ve sivil toplum kuruluşları sorumluluklarını üstlenmeli ve bu sorumlulukların gereğini inandırıcı bir şekilde yerine getirmelidir.” Marwa El-Şerbini Cinayetinin Ardından ısır kökenli Marwa ElSherbini 1 Temmuz 2009 tarihinde Dresden Eyalet Mahkemesinde görülen temyiz davası sırasında 18 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Marwa, Mısır Kadınlar Hentbol Takımı milli oyuncusu ve üniversite mezunu bir kimyagerdi. İki yıllığına geldiği Almanya’da hakimin, savcının, davalı avukatının, kocasının ve henüz üç yaşındaki oğlunun gözleri önünde bıçaklanarak öldürülen Marwa, müslümanlara yönelik saldırıların sembolü haline gelmiştir. Marwa ne yapmıştı da mahkemelik olmuştu? Katil, hakaret ettiği ve bu nedenle mahkemelik oldukları Marwa’yı aslında tanımıyordu. Bir çocuk bahçesinde çocuğunun salıncağı için tartıştığı Rusya kökenli Alman genç Marwa’ya “islamcı, kadın terörist ve sür..." diyerek hakaret etmiş, bunun üzerine sivil bir tavır gösteren Marwa bu ırkçıyı şikayet ederek mahkemeye vermişti. Mahkemede dava görülürken aynı hakaretleri tekrarlayan katile karşı Marwa, o kadar hukuk insanının gözleri önünde hukuk tarafından korunamamış ve 18 bıçak darbesiyle karnındaki üç aylık bebeğiyle birlikte katledilmişti. Medyaya yansıyan haberlerde katilin ırkçı söylem- M leriyle tanındığı belirtilmekteydi. Mahkemede bir vahim olay daha yaşanmış, katilden Marwa’yı korumaya çalışan eşi, mahkeme heyeti tarafından içeriye çağrılan güvenlik görevlisi tarafından katil zanlısı zannedilerek silahla vurularak ağır yaralanmıştı. Bu olay, önyargıların sadece ırkçı gençlerde değil, soğukkanlı düşünmek ve hareket etmek kendisine öğretilen güvenlik görevlisi gibi önemli fonksiyona sahip kişilerde de var olduğunu göstermişti. Katilin Marwa'ya hakaret etmesinin tek sebebi onun başörtüsünden dolayı müslüman olduğunu anlamasıydı. Marwa'nın katili bir Müslüman düşmanıydı ve Müslümanlar ona göre yaşama hakkına sahip değildi. Marwa binlerce hemcinsinin, binlerce başörtülü müslüman kadının yaptığı gibi kendisine dindarlığını yaşamasından dolayı yapılan hakareti umursamazlıktan gelmedi. Medeni cesaret göstererek bir hukuk devletinde duyarlı bir va- tandaşın yapması gerekeni yaptı. Hakkını aramak için mahkemeye gitti. Çünkü o dindarlığını yaşayabilmek ve bunu yaparken onurunu zedeletmemek istiyordu. Bugün aradan geçen beş yılda çok şey değişmedi. Özellikle müslüman olduğu başörtüsünden belli olan kadınlar başta olmak üzere her geçen gün müslümanlara ve camilere yapılan saldırıların arttığını hissediyoruz. Bu nedenle DİTİB olarak www.ditib-antidiskriminierungsstelle.de adresinde insanlara ve mekanlara yapılan saldırıları ve kişilerin yaşadıkları dışlamaları kayıt altına alıyoruz. Ancak müslümanları bu toplumun bir parçası olarak korumak durumunda olan resmi kurumların ve bizzat müslümanların bu gelişmeleri artık kanıksamaya başladığını da üzülerek görüyoruz. Bu gelişmelerin müslümanların kendisini toplumdan soyutlamasına neden olmasından endişe ediyoruz. Bu vesileyle Marwa El-Sherbini’nin ailesinin acılarını paylaşıyor, müslümanlara yönelik ayrımcılığın giderek artan müslüman düşmanlığı ile medya başta olmak üzere her kesimin mücadele etmesi gerektiğini hatırlatmak istiyoruz. DİTİB Yönetim Kurulu HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Hz. Muhammed (s.a.v)’i Anlayalım ve Anlatalım [email protected] “Sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü umanlar, Allah’ı çokça ananlar için Allah’ın Peygamberinde en mükemmel örnek vardır.” (Ahzâb: 21) Bir teşkilât, bir hareket, bir kurum, bir yapı veya bir topluluğun Hz. Peygamberden dolayı anılması ve konuşulması, O’ndan dolayı gündeme gelmesi, O’nun vesilesiyle teveccüh kazanması, O’ndan dolayı tepki alması, eleştirilmesi, tahkir ve taciz edilmesi; o topluluk için, o yapı, teşkilât, oluşum veya hareket için Allah’ın bir rahmeti, vergisi, lütfu, ikramı ve inâyetidir. Cenab-ı Allah kimleri sevmiş ve kimleri sevmek istemişse; kimleri azîz etmiş ve kimleri azîz etmek istemişse; kimlerin hatalarını, kusurlarını ve günahlarını örtüp hayra dönüştürmek istemişse; onları Peygamberimizle gündemde tutmuş ve isimlerini Hz. Peygamberin ismiyle birlikte anılır hale getirmiştir. Böyle bir nimete erişmiş olan ve Peygamberimizle ilgili yaptıkları güzel çalışmalarla sürekli gündeme gelenler şunu bilsinler ki; hiç bir nîmet, hiç bir lütuf, hiç bir güzellik, hiç bir ikram, hiç bir ihsan devamlı değildir ve şartsız da değildir. Nîmetlere, güzelliklere, lütuf ve ikramlara gerektiği şekilde şükredilmeyip hamd edilmediğinde ya da nîmet ve ihsanlara hakkıyla sahip çıkılmadığında; bahşedilmiş olan güzelliklerin tamamı elden gidebilir, bunları veren Cenab-ı Allah tarafından geri alınabilir. Onun içindir ki, faydalı ve başarılı bir iş yaptığımızda veya bir güzelliğe vesile olduğumuzda, daha güzeline ulaşmak, daha başarılı ve daha faydalı olmak için şımarmadan, böbürlenmeden, kendimizi kaybetmeden daha çok sünnete sarılmalıyız. Bir işte de başarısız olduğumuzda, zorluk ve sıkıntılara maruz kaldığımızda veya önümüze engeller çıktığında umutsuzluğa düşmeden, bıkmadan, yorulmadan, ümitsizliğe kapılmadan yine sünnete sarılmalıyız. Unutmayalım ki, günahlarımızın bağışlanması Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed (s.a.v)’e tâbî olmaya bağlıdır. Allah’ı sevmemizin ölçüsü, Hz. Peygambere itaat etmeyle derecelendirilmiştir. Allah’ın bizi sevmesi, Peygamberimize uymamızla orantılıdır. Allah’ın yardımına mazhar olup rahmetine erişebilmemiz, ancak Resûl’e itaatla mümkündür. - ❬ ❬ 05 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 Dr. Yusuf IŞIK dosya Bir teşkilât, bir hareket, bir kurum, bir yapı veya bir topluluğun Hz. Peygamberden dolayı anılması ve konuşulması, O’ndan dolayı gündeme gelmesi, O’nun vesilesiyle teveccüh kazanması, O’ndan dolayı tepki alması, eleştirilmesi, tahkir ve taciz edilmesi; o topluluk için, o yapı, teşkilât, oluşum veya hareket için Allah’ın bir rahmeti, vergisi, lütfu, ikramı ve inâyetidir. İşlerimizin hayırlı ve netice itibariyle güzel olabilmesi, O’nun sünnetine göre hareket etmemizle sağlanabilir. Ahirette Peygamberler, sıddıklar, şehitler ve sâlihlerle birlikte olabilmek, onların sohbetine iştirak edebilmek, Allah’a ve O’nun Resûlüne itaat etme şartına bağlanmıştır. Ona uyduğumuz müddetçe, kalplerimiz Allah’ın dışındaki tüm korkulardan emin olur, kendi aramızdaki ihtilâflardan kurtulur, kişisel zaaflarımızı düzeltir, güçsüzlüğümüzü güce dönüştürürüz. O’na hakkıyla itaat ettiğimizde; sıkıntılardan kurtulur, zorluklar karşısında sabır ve sebat gösterir, artan ferasetimizle mutlak doğruyu bulur, böylece dünya ve ahirette kurtuluşa ermiş oluruz. Her zaman olduğu gibi günlerimizi Hz. Muhammed (s.a.v)’i anlama ve anlatma, sünnetine sarılma ve O’na itaat etme günleri olarak değerlendirelim. Peygamberi anma şeklinde icra edilen kutlu doğum haftalarına konuyu sıkıştırmayalım ve tüm zamanlara yayalım. Bu vesileyle; - Hz. Peygamberin; Allah’ı sevme ve Allah’a itaat etme iddiamızın bir isbatı olduğunu unutmuyalım. Yani Allah’ı sevdiğimizi iddia ediyorsak ve Allah’ın da bizi sevmesini istiyorsak, önce Peygamberimize uymamız lazımdır. Bunu bu şekilde müsait ortam buldukça anlatalım. - Peygamberimize olan sevgimizi isbat etmeyi; O’nun yüce ahlâkına erişmek için sarf edeceğimiz gayretle ve sahip olduğu kâmil ahlâkı iyi anlayıp gerektiği şekilde yaşamakla herkese örnek olalım ve böyle yapılması gerektiğini anlatalım. - Hz. Peygamberin alemlere rahmet oluşunun, getirdiği Kitap ve Yüce Sünnetinin yanı sıra, tebliğ ettiği mukaddes İslâm Dîninin kıyamete kadar bâkî olmasından kaynaklandığını unutmayalım. O halde Kur’ân-ı Kerîm’i çok iyi okuyup anlayalım, okuyup anladıklarımızı da hiç bir kınayıcının kınamasından korkmadan hayatımıza geçirelim. Kendimiz yaşadığımız gibi, yaşanması gerektiğini bıkmadan usanmadan anlatalım. - Peygamber Efendimiz’in âlemlere rahmet oluş vasfını kendi şahsımızda, evlerimizde, yaşadığımız çevrede ve toplumun her kesiminde görmek istiyorsak, O’nun Sünnetine tâbî olduğumuzu gösterelim ve her fırsatta söyleyelim. -“Kim kime benzerse, o da ondandır” kuralı gereği; küçük-büyük ayırımı yapmaksızın Peygamberimizin bildiğimiz bütün sünnetlerini kendi şahsımızda, ailemizde, toplum içinde ve bütün amellerimizde uygulayalım. Yaşayışı- HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir mız, O’nun yaşayışına benzediğinde bize, ailemize ve topluma huzur getireceğini, konuştuğumuz herkese anlatalım. - Hz. Muhammed (s.a.v)’e tâbî olmanın, Onun tebliğ ettiği İslâm Dînini hayatın her alanına hakim kılmak olduğunu bilelim. Bu nedenle bazı konularda İslâm’a göre hareket edip ve bazı konularda da İslâm’ın emirleri dışına çıkmanın büyük günah olacağını, bunun yanısıra hayatımızı her yönüyle İslâm’a uydurduğumuzda; Allah’ın, Resûlü vasıtasıyla âlemlere indirmiş olduğu rahmetinin bizi de kuşatacağını herkese anlatalım. ❬ 06 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 ve mazluma sahip çıkışını; cömertliğini, âdil ve emîn oluşunu, cami ve cemaate ehemmiyet verdiğini... Kısaca vefatına kadar yaptığı ve yaptırdığı, söylediği ve söylettiği, yanında yapıldığında ses çıkarmayıp ikrar ettiği her şeyin bilinmesi, öğrenilmesi, ve yaşanılması gerektiğini insanlarımıza ve toplumumuza anlatalım, aktaralım ve yaşamaları - Peygamberimizin herkesin korkuya kapıldığı için gayret gösterelim. anlardaki cesaretini; O’nun ihtiyarlara, çocuklara, Bütün bunları ve dahasını yaşamayıp veya yayoksullara ve mağdurlara gösterdiği ilgiyi, hasta şayamayıp bir de anlatmamış veya anlatamamış ziyaretlerine verdiği önemi; zulme karşı duruşunu olursak görevimizi yerine getirmemiş oluruz. - Müslümanlara her zaman düşkün ve şefkatli olan, her müslümanın sıkıntısından dolayı üzülen bir Peygamberin ümmeti olan bizler de, kendi aramızda birbirimize şefkat ve merhamet gösterelim, kardeşlerimizin sıkıntılarını gidermek için elimizden geleni yapalım ve böyle yapmanın gerekli olduğunu anlatalım. UETD İftarına Katılan Prof. Dr. Yasin Aktay Recep Tayyip Erdoğan Halkın Seçeceği İlk Cumhurbaşkanı Olacak Freiburg’da Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı GMG Freiburg Donau Bölgesi izin öncesi son genişletilmiş başkanlar toplantısını geçtiğimiz günlerde bölge merkezinde gerçekleştirdi. Tüm bölge yürütme kurulunun yanı sıra cemiyetlerde Ana teşkilat, Gençlik, Kadınlar ve Kadınlar gençlik başkanları katıldılar. IGMG Freiburg Donau Bölge başkanı Ahmet Ölmez açılış konuşmasını yaparken, bilgilendirmelerde bulundu. Başkanlar olarak öncü olduklarını ve toplumun hizmet beklediklerini dile getirdi... Daha sonra birimlerin tek tek çalışmalarını sunduğu toplantının sonunda, cemiyetlere teşekkür plakatları verilirken, dilek ve temenniler alındı. I ETD Genel Merkezinin Köln iftarı Florya düğün salonunda siyasetten STK`ya yerel idarecilerden iş adamlarına geniş bir yelpayenin iştirakiyle yapıldı. Bekir Tanrıkulu’nun açılış Kur`an-ı Kerimiyle başlayan iftar proğramında kürsüye gelen UETD Genel Başkan Süleyman Çelik, T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan`ın Köln Avusturya ve Fransa`da yapılan buluşmaları aktardığı konuşmasında, proğramlarda Soma maden faciasından dolayı, konser boyutunun kaldırıldığını aktardı. Çelik; "Başbakanımız UETD`nin kuruluşunun 10. yılı vesilesiyle yüzbinlerce vatandaşımızla birlikte oldu" dedi. Süleyman Çelik konuşmasını şöyle sürdürdü: "Avrupa`da 1 milyon dörtyüzbin, dünya genelinde 2,2 milyon seçmenimiz var. Geçtiğimiz yılın iftarında biz ne konuşuyorduk 22 Eylül`de Almanya`da yapılacak seçimlerde vatandaşımızın oy sandığına gitmesini konuşuyorduk. Şimdi de önümüzde yine halkımızın ilk defa seçeceği Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Yüksek Seçim Kurulu yine tarihinde ilk defa yurt dışında seçmen kütüğü oluşturdu. 1-7`den 9-7 U haber gününe kadar Avrupa`da yaşayan vatandaşlarımız kayıtlarını kontrol ettirerek seçime katılabilecekler. Özellikle Türkiye`de ikamet gösterenler kayıtlarını mutlaka kontrol ettirmelidirler. Almanya`da 7 Bölgede oy kullanılabilecek. Gümrüklerde yine 26 Temmuz 10 Ağustos arası vatandaşlarımız oylarını kullanabilecekler" diğerek sözlerini sürdürdü. AK Parti Genel Başkan yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay, Türkiye`de AK Parti iktidarıyla gerçek anlamda devrim yapıldığını Türkiyedeki gelişmelerin İslam dünyasına model olduğunu, İslam dünyasının Arap baharıyla kendi değerlerine sahip çıktığını, özellikle bazı ülkelerin Türkiyeyi model aldığının altını çizdi. Yasin Aktay Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin icraatlarını aktardığı konuşmasının ilerleyen bölümünde "Recep Tayyip Erdoğan Türkiye`de halkın seçeceği ilk Cumhurbaşkanı olacaktır" diğerek sözlerini sürdürdü. Proğramda Hicaz İlahi Gurubu tasavvuf müziği ve sema gösteriminin de içinde olduğu proğramla sahne aldı. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Gurbetlik ve Gariplik [email protected] en nice insanlar bilirim, doğup büyüdüğü vatanından uzaklarda; gurbette! Ve ben nice insanlar bilirim anavatanında, baba ocağında; gurbette! Altın kafesteki bülbülün hikâyesini herkes bilse de, bir kere daha hatırlatalım: Bülbülü altın kafese koymuşlar, yine de gece gündüz, “ah vatan, vah vatan..” diye ötüp dururmuş. Evinde altın kafeste beslenen bülbülün sahibi, bu feryad-ı figana dayanamamış ve sevimli kuşu kafesinden bırakıverdikten sonra kendisi de bülbülü takip etmiş. Bir de bakmış ki, altın kafesi beğenmeyen bülbül, kuru çalılıklar içinde çerçöpten yapılmış bir yuvaya girdi. Evet, vatan da tıpkı ana gibidir. Ananın fakiri, zengini, güzeli veya çirkini, beyazı veya siyahı olmadığı gibi, tercihi de olmaz! Ana, anadır! Vatan da, vatan! Ana, şefkat ve merhamet kucağıdır. Biz vatan ile ana arasında benzerlikler gördüğümüzden, anavatan demişiz… Baba ocağında yetişmiş pederşahi bir millet olmamıza rağmen, vatanla anayı özdeşleştirdiğimizden; vatanı, anaya benzetmişiz. Çocukluğumuzda babanın hışmından, celallenmesinden, hiddetinden, gazabından; ananın merhametine, sevgisine, bağışlayıcılığına ve koruyuculuğuna her defasında sığınmadık mı? Babadan isteyemediğimizi anadan koparmadık mı? Babadan sakladığımız nice sırlarımızı anayla paylaşmadık mı? Zaman zaman “Devlet Baba”nın zulme dönüşen gazabından vatanı terk edenler de çok şükür artık anavatanlarına geri döndüler. Avrupa ülkelerinde sıcak ve samimi bir ilgiye hasret kalanlar, teselliyi, kendilerini anavatanın kucağına atmakta buluyorlar. Sizin anlayacağınız; başka diyarlara şu veya bu sebepten dolayı iltica edenler de, son ilticalarını, ana kucağına sığınan evlatlar gibi, anavatana yapmaktadırlar. Başka bir ifadeyle; nereye gitsek döneceğimiz yer, vatandır. Hele büyük şehirlerin kibrit kutusu gibi üst üste kondurulmuş dairelerinde yaşayanlar ve anavatandan binlerce kilometre uzaklarda ömrünü geçirenler için gurbet hayatı; “altın kafesteki bülbül”ünkine benzer… Peki ya bize göre gurbette doğup büyüyenler?... Mesela, bizim Avru- B ❬ ❬ 07 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 Mahmut AŞKAR dosya Biz Türkler vatanı, okul sıralarında ve hamaset (kahramanlık) nutuklarında öğretildiği gibi; “taşı toprağı altın” olduğu için sevmedik. Genel hatlarıyla; ortak değerlere sahip, aynı kültüre mensup insanların, sınırları belli olan bir toprak parçası üzerinde millet olarak yaşadığı yere vatan diyoruz. pa ülkelerinde yetişen nesillerimiz için gurbet neresi, vatan neresi?... İki analı olunamayacağı gibi, iki anavatanlı da olunamaz! Mutlaka birisi anavatan, diğeri, “üveyvatan”dır. İsmail Gaspıralı; “Türk’ün vatanı, Türkçe’nin konuşulduğu yerdir” diyor. Bazılarına göre “yeni vatan” veya “ikinci vatan”da peki Türkçe de yoksa?... O zaman burası gurbet mi, yoksa vatan mı? Gurbette gariplik çekmeden, vatanı yaşayanlara aşk olsun! Biz Türkler vatanı, okul sıralarında ve hamaset (kahramanlık) nutuklarında öğretildiği gibi; “taşı toprağı altın” olduğu için sevmedik. Genel hatlarıyla; ortak değerlere sahip, aynı kültüre mensup insanların, sınırları belli olan bir toprak parçası üzerinde millet olarak yaşadığı yere vatan diyoruz. Geçmişte birlikteliği olan ve geleceği de yine birlikte inşa eden milletin her ferdi, üzerinde yaşadığı kara parçasının sahibi olarak kendisini gördüğünden, orada elini kolunu sallayarak yaşar. Kendisini hür ve bağımsız hisseder. Demokratik hakları, kişi hürriyeti ve iktisadi şartları bizim ülkemizden çok ileride olsa da, Avrupa ülkelerinde yerleşik olarak yaşayan Türkler, işte şu “elini kolunu sallayarak” yaşama hissinden mahrum olduklarından, Anadolu’nun kıraç topraklarına, çıplak dağlarına bile “vatan” diye koşuyorlar. Arapça kökenli “garip” sözcüğünün karşılığı; “yyabancı, kimsesiz, zavallı, şaşılacak, tuhaf, dokunaklı, hüzün veren” olarak TDK sözlüğünde verilmiş. Şimdi bir taraftan bu kelimeler üzerinde teker teker durarken, aynı zamanda Avrupa Göçmen Türklerinin mevcut fotoğrafını da zihnen çekmiş olalım: Zaten dün olduğu gibi bugün de “yabancı” ve sözde hem anavatan hem de yeni vatan bize sahip çıkıyor görünse de, “kimsesiz”iz. Bazen kendimize göre “zavallı”, bazen onlara göre “zavallı” oluşumuz, “şaşılacak” bir durumdur aslında… Biz “Gurbetçiler” zaten geldiğimiz ilk günlerde yerlilere “tuhaf” bakmıştık fakat onlar da bize elli yıldır hâlâ tuhaf tuhaf bakmaya devam ediyorlar. Gurbete çıkan her Türk, hissî, gamlı ve “dokunaklı”dır. Bunca türkü ve şarkıyı ayrılık ve gurbet üzerine yakmamız boşuna değildir. Velhasılıkelâm; gurbetin özündeki “hüzün veren” melaneti, gurbetçinin yüzünde zaten okursun. Peki garip sadece gurbetteki mi? Sadece fiziki olarak değil, zihnen gurbette olmak da vardır. Anavatanda, baba ocağında, eş-dost içinde gurbeti yaşamak; insanı hüzünlendiren, ızdırap veren bir durum… En yakınındakilerle bile değerler bazında ayrışmaya başlayan ve düşüncelerinde yalnızlaşan insan, bazen aile çevresinde dahi kimsesizleşmeye başlar ki, o kişi bundan sonra artık gurbettedir. Zaten gariplik de burada başlar: Merhum Necip Fazıl Kısakürek’in, Sakarya Şiiri’nde dediği gibi; “Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya.”. Garipliğin özündeki asıl tuhaflık; hadiselere yığınlardan farklı bakmaktır. Herkesin göremediğini görmek, duyamadığını duymak ve düşünemediğini düşünmektir. Meselâ; bir Kur`an ayı ve nefisleri terbiye etme ayı olan Ramazan’ı, gerek evinde gerekse diğer kapalı alanlarda, yemek yeme fetişizmine dönüştüren; beş yıldızlı lokantaları aratmayacak yemek çeşitleriyle iftar verme yarışına giren, oruç tutanlardan daha çok, etiketli ve şöhretli tutmayan davetlileriyle övünen, konjonktürel din anlayışı daha çok kabul görürken, buna karşı duranlar, garipsenirler. Meselâ; kitlelere yeni bir din gibi empoze edilen, hatta dayatılan futbol taraftarlığı, takım tutma, maçları takip etme gibi özelliği olmayanlar garipsenir, tuhaf karşılanır. Meselâ; en dindar Müslümanlar bile yapacakları etkinlikleri maç saatine denk gelmemek üzere ayarlıyorlarsa, asıl gariplik buradadır! Zaten bu dünyanın tamamı bize gurbet! Bu “gurbetin garibi” olabilenlere selam olsun! HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Çifte Vatandaşlık ve Opsiyon Modeli: “Üç Adım İleri, İki Adım Geri” [email protected] lmanya Adalet Bakanı Heiko Maas ve İçişleri Bakanı Thomas de Maizière mart ayında çifte vatandaşlığa ilişkin yasal düzenleme konusunda koalisyon ortakları arasında anlaşma sağlandığını duyurduklarında, yabancı uyrukluların Almanya’da doğan çocukları için Opsiyon Modeli’nin tamamen kaldırılacağı ve böylelikle çifte vatandaşlığın mümkün kılınacağı bekleniyordu. Fakat yeni model, tutarsızlıklarıyla dikkat çekiyor. 2000 yılında yürürlüğe giren Vatandaşlık Yasası’na göre Almanya’da doğan yabancı uyruklu çocukların 23 yaşını doldurana kadar Alman vatandaşlığı ile ebeveynlerinin vatandaşlığı arasında tercih yapmak zorunda bırakılmaları, çeşitli hukuki ve siyasi tartışmaların konusu olmuş ve son Federal Parlamento Seçimlerinde de seçim kampanyalarının malzemesi olmuştu. Bunun neticesinde CDU/CSU ve SPD arasında yapılan koalisyon sözleşmesinde, Almanya’da doğan çocuklar için vatandaşlığı seçme zorunluluğunun kaldırılması öngörülmüş ve bunun akabinde federal hükûmet bu konuda değişiklik öngören tasarıyı mayıs ayında meclise sunmuştu. Ancak hükûmet tarafından sunulan yeni tasarıda seçme zorunluluğunun tamamen kaldırılmamış olması, özellikle Türk toplumunda seçim öncesi vaadlerin yerine getirilmemesiyle bir hayal kırıklığı meydana getirdi. Buna rağmen doğum yeri esasına göre Alman vatandaşlığını almış olanların büyük bir kısmının tasarıdaki şartları yerine getireceğinden ötürü, tasarıyı çifte vatandaşlık yolunda önemli bir adım olarak değerlendirmek mümkün. Öyle ki tasarıya göre 21 yaşına kadar 8 yıldan daha fazla Almanya’da ikamet eden, en az 6 yıl Almanya’da okula gitmiş olan veya Almanya’da bir okul ya da meslek diploması almış olanlar için seçme zorunluluğu kaldırılıyor ve çifte vatandaşlık mümkün kılınıyor. Buna ilave olarak Avrupa Birliği üyesi bir ülke veya İsviçre vatandaşı olanlar tasarıya göre seçme zorunluluğu kapsamı dışında bırakılmakta. Tasarı ayrıca istisnai hâllere özgü hükümler de öngörüyor. Buna karşın doğum yeri esasına göre Alman vatandaşlığını almış ve aynı zamanda ebeveynlerinden ötürü örneğin Türkiye vatandaşlığına sahip olan, ancak yeni düzenleme çerçevesinde yukardaki kriterleri yerine getirmediği için Almanya’da “yetişmiş” sayılmayan hatırı sayılır miktarda kişinin, vatandaşlıkta seçme zorunluluğuna tabi olacağından ötürü sahip olduğu Alman vatandaşlığını kaybedeceği de bir gerçek. Bu durum bilhassa Avrupa Birliği içerisinde örneğin istihdam veya öğrenim için başka bir ülkeye taşınmış olan A ❬ ❬ 09 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 Bekir ALTAŞ dosya Onbinlerce kişiyi ilgilendiren geçiş düzenlemesi yeni düzenlemeye mutlaka eklenmelidir ve opsiyon kuralı gereği Alman vatandaşlığını kaybetmiş ve kaybedecek olanlara, tekrar Alman vatandaşlığını kazanma imkânı tanınmalıdır. Öte yandan zoraki tercih sebebiyle Alman vatandaşlığı için karar vermiş olanlara da, diğer vatandaşlığın geri kazanılması için imkân sunulmalıdır. ailelerin çocukları için problemli neticelere yol açabilir. Aynı durum Türkiye’ye kesin dönüş durumu için de geçerli olacaktır. Bu şekilde ebeveynlerinin vatandaşlığına karşı karar almaya mecbur bırakılacak olan Türkiye vatandaşlarının sayısı hakkında fikiredinmek açısından Federal Göçmen ve Mülteci Dairesi’nin haziran ayında yayınladığı Türkiye kökenli vatandaşların göç hareketlerine ilişkin rapor önemli ipuçları veriyor.1 Rapora göre Türkiye’ye kesin dönüş yapan Türk vatandaşlarının sayısı her yıl 14.000 ila 17.000 civarında. Buna ilave olarak her yıl 4.000 ila 5.500 civarında Türkiye kökenli Alman vatandaşı Türkiye’ye göç ediyor. Bu rakamlardan yola çıkarak Türkiye’ye olan göç sonucu Almanya’da “yetişmiş” sayılamayacak olan kişilerin sayısının bir hayli yüksek olduğu ve bunların vatandaşlıkta seçme zorunluluğu ile karşı karşıya kalacakları görülecektir. Bilirkişi Raporu: Eşitlik İlkesine Aykırı Potsdam Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Andreas Zimmermann’ın, Adaletsizlik ve Irkçılığa Karşı Uluslararası Federasyon (FAIR) için hazırladığı bilirkişi raporunda, tasarının bu şekliyle özellikle Alman Anayasası’nın eşitlik ilkesi açısından önemli tereddütler doğurduğu dile getiriliyor. Çünkü, seçme zorunluluğu, sadece ebeveynleri yabancı olan ve herhangi bir sebepten dolayı Almanya’da “yetişmemiş” çocukları ilgilendirmektedir. Buna karşın Alman vatandaşlığını bir ebeveyninin Alman vatandaşı olmasından ötürü, yani soy esasına göre (Alm. “Abstammung”) kazanan çocuklar, Almanya’da hiç bulunmamış olsalar dahi, vatandaşlık ile ilgili seçme zorunluluğuna tabi olmayıp çifte vatandaş olabilecekler. Benzer durum, doğum yeri esasına göre Alman vatandaşlığını kazanmış ve bunun yanında herhangi bir Avrupa Birliği üyesi ülkenin veya İsviçre’nin vatandaşlığına sahip olan çocuklar için de geçerli. Oysa vatandaşlığı kaybettirme durumu ile ilgili gerekçe- lendirmeler, tüm Alman vatandaşı grupları eşit şekilde kapsamalıdır. Netice olarak, hükûmetin çifte vatandaşlıkla ilgili tasarısını bir iyileştirme olarak değerlendirmek mümkün olsa da, itirazlara mahal vermeyecek, mantıklı ve tutarlı bir yasal düzenlemeden bahsetmek güçtür. Zimmermann’ın raporda öne çıkarttığı örnekte olduğu gibi yasaya tabi olanların vatandaşlıklarını kaybedinceye kadar doğmuş olan ve yurt dışında yaşayan çocukları, Almanya ile ebeveynlerinden daha zayıf bir bağ içerisinde olmalarına rağmen, başka bir ülke vatandaşlığı yanında, soy esasına dayalı olarak Alman vatandaşlığını da elde edebilirler ve buna sürekli olarak sahip olabilirler. Bu çocukların ebeveynleri ise, seçim zorunluluğu sebebiyle Alman vatandaşlıklarını kaybedebilirler. Geçmiş Durumlara İlişkin Düzenlemeler Yetersiz Tasarının sorunlu diğer bir boyutu ise, anayasa tarafından öngörülen geçmiş durumlara ilişkin düzenlemeleri yeterince ihtiva etmemesidir. Hükûmet, Yeşiller Partisi Milletvekili Volker Beck’in nisan ayında İçişleri Bakanlığına yönelttiği soru önergesine verdiği cevabında2, Opsiyon Modeli nedeniyle 2013’ten bu yana toplamda 6.050 kişinin çifte vatandaşlık hakkından yararlanamadığı ve pasaportlarından birini vermek zorunda kaldığını bildiriyor. Bunlardan 5.735 kişinin Alman vatandaşlığına geçtiği, 315 kişinin de Alman vatandaşlığından çıktığı ifade ediliyor. Bu sayının 2018 yılından itibaren yılda 30.000 ila 40.000 civarında olacağı belirtilmektedir.3 Onbinlerce kişiyi ilgilendiren geçiş düzenlemesi yeni düzenlemeye mutlaka eklenmelidir ve opsiyon kuralı gereği Alman vatandaşlığını kaybetmiş ve kaybedecek olanlara, tekrar Alman vatandaşlığını kazanma imkânı tanınmalıdır. Öte yandan zoraki tercih sebebiyle Alman vatandaşlığı için karar vermiş olanlara da, diğer vatandaşlığın geri kazanılması için imkân sunulmalıdır. *Bekir Altaş, Adaletsizlik ve Irkçılığa Karşı Uluslararası Federasyon (FAIR) isimli derneğin genel müdürüdür. 1 Alscher, Stefan/Kreienbrink, Axel (Hg.) (2014): Abwanderung von Türkeistämmigen: Wer verlässt Deutschland und warum? Beiträge zu Migration und Integration, Band 6, Nürnberg: Bundesamt für Migration und Flüchtlinge. 2 Antwort der Bundesregierung auf die Kleine Anfrage des Abgeordneten Volker Beck u. a. und der Fraktion Bündnis 90/Die Grünen, Zukunft des Optionszwangs, BT-Drucksache 18/956. 3 Statistisches Bundesamt, Fachserie 1 Reihe 2.1 – 2011. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 10 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 haber İhtiyaç Sahipleri Ramazan’a HASENE’yle Girdi asene Derneği’nin 2014 Kumanya Kampanyası dağıtımının ilk ayağı başarıyla tamamlandı. 31 ülkede ve Türkiye’de 32 ilde gerçekleştirilmesi planlanan kampanya ile 20 ülkede ihtiyaç sahiplerine Ramazan ayı girmeden gıda paketleri ulaştırıldı. Ramazan ayının manevi iklimi yapılan yardımlarla daha güzel bir boyut kazandı. İlk dağıtımlara IGMG Sosyal Hizmetler Başkanlığı da katkı sağladı. Kampanya, dağıtıma dönük ikinci ayağı olan geriye kalan ülkelerde Ramazan ayının son 10 günü içerisinde kumanya dağıtımı ve yetimleri ziyaret çerçevesinde gerçekleşecek bir programla tamamlanmış olacak. Kampanyaya yapılan 46 binden fazla kumanya bağışı ve yardımlar dünyanın farklı ülke ve bölgelerinde ihtiyaç sahiplerinin duasına vesile oldu. Gerçekleştirilen kumanya dağıtımlarının yanı sıra Ramazan ayı boyunca sürecek çalışmaları da sürdüren Hasene Derneği, bu kapsamda Şanlıurfa’da Suriyeli mülteciler için bir iftar sofrası açtı. Şanlıurfa’da iftar sofrası kuruldu Eyyübiye Belediyesi’nin katkılarıyla Şanlıurfa’da kurulan iftar sofrasında ilk gün 1.500 kişi iftar etti. Suriyeli mültecilere dönük olarak kurulan iftar sofrasının ilk günkü programına Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Ekinci, Hasene Başkanı Mesud Gülbahar ve Hasene Türkiye Şube Başkanı İbrahim Kırak da katıldı. Açılan iftar çadırının yanı sıra Şanlıurfa’ya getirilen Hasene mobil fırını da günlük çıkaracağı 10 bin ekmekle bilhassa Suriyeli mültecilere Ramazan ayı içerisinde destek olacak. İftar programı öncesinde Şanlıurfa merkez, Viranşehir, Akçakale ve Ceylanpınar olmak üzere 4 farklı bölgede Suriyeli mültecilere dönük kumanya dağıtımına katılan gözlemcimiz Züleyha Zeynep Kuzu gözlemlerini şöyle aktardı: “Kumanya dağıtımlarımızı mülteci kamplarını ziyaret etmenin dışında, ev ev dolaşarak yaptık. Bu sayede her ailenin kendi hikayesini de öğrenme fırsatı bulduk. Her birinin hikayesi farklı ve acı dolu; kimi eşini, kimi kardeşini, kimi de babasını kaymetmiş ve Türkiye’ye sığınmışlar. Evlerde 4, 5 aile bir arada kalıyor ve her birinin de 3 ya da 4 çocuğu var. Dağıtımlarımızda kumanyanın yanısıra IGMG Hessen Bölgesi Kadınlar Teşkilatı’nın yürütmüş olduğu ‘Kadından Kadına, Suriye’ye Destek’ kampanyasına yapılan bağışlarla alınan, içerisinde hijyenik eşyaların bulunduğu paketleri de ulaştırdık. Çocukları ise dağıttığımız balonlarla sevindirdik.” Kilis; babalarını kaybetmiş Suriyeli mülteci çocuklar bize sımsıkı sarıldı Dağıtımları Kilis’te sürdüren Muhammet Salih Aydın yaşadıklarını şöyle özetledi: “Her şeyi seferber etsen de kampın içinde boynu bükük insanları görüyorsun. Allah hiçbir milletin birliğini dirliğini bozmasın. Kendinden başkasına muhtaç etmesin. Hayru hasenat güzeldir, ulaştırmak daha güzeldir. Sevinçleri duaları görmek daha da güzeldir. Babasını kaybetmiş bir çocu- H ğun ruh haleti ile beni görüp bana sarılışı koklayışı hasret gidermek isteyişi duygularımı alt üst etti. Ama bir resim bile çekemedim. Bu durum beni derinden sarstı. Dağıtılan kumanyalardan, verenler sebeb olanlar bol bol dualarını aldılar.” Ordu; sünnet şöleni ve kumanya dağıtımı Hasene Derneği Ordu Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı’nın düzenlediği toplu sünnet şöleninde çocuklara hediyeler dağıttı. Ailelere ise kumanya paketleri verildi. Bosna’da Hasene aşevi Bosna Hersek’te geçtiğimiz Mayıs ayında açılışı gerçekleştirilen Hasene aşevi de Ramazanın ilk günü itibarıyla ihtiyaç sahiplerine yemek çıkarmaya başladı. İlk gün 50 ihtiyaç sahibine dağıtılan yemek çorba, tavuk, pilav, meyve ve meyve suyu gibi farklı menülerden oluşuyor ve her gün farklı menünün ihtiyaç sahipleri için çıkması planlanıyor. Ülkede ayrıca kumanya dağıtımları da gerçekleştirildi. Çad’ta 1.100 çocuğun iftar ve sahur gıdalarını karşıladık Çad’ta Kur’an Kursu ve yetimhanelerin Ramazan boyu ihtiyaç duyacakları iftar ve sahur gıdalarını karşıladık. 5 farklı noktada ziyaret ettiğimiz Kur’an Kursu ve yetimhanelerde toplam 1.100 çocuk kalıyor. Filipinler; kumanyalarımız dünyanın diğer bir ucuna kadar ulaştı Dünyanın bir ucunda, okyanuslar aşılarak ulaştığımız Filipinler’de yapılan kumanya dağıtımları dualara vesile oldu. Dağıtımlara katılan gözlemcimiz Murat Sağdıç yardımların vesile olduğu duaları şu dizelerle dile getirdi: “Ümmete hizmet aşkımdır, Bir bilsen bu yollar ne taşlıdır, Dualar sel olup taşmıştır, Kimisi yürür, kimi koşturur, Ya Rab! Bu ne güzel yarıştır...” Kosova 17.5 tonluk kumanya dağıtıldı Kosova’da dağıtımlar Ferizovik, Prizren ve çevresi, Priştine ve çevresinde yapıldı. Gerçekleştirilen dağıtımlarda toplam 17.5 ton gelen 1000 kumanya paketi ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Ayrıca dağıtılan şeker ve balonlar çocukları sevindirdi. Kadınlara ise yüzlerce başörtüsü dağıtıldı. Nijer; yere düşmüş makarnaları tek tek toplayan çocukların ülkesi Nijer’e gözlemci olarak giden Havva Turhan, dağıtım esnasında parçalanan makarna poşetinden düşen makarna tanelerini yerden toplayan çocukları gördüğünde çok duygulandığını ifade etti ve şunları paylaştı: “Çocukların kumanya dağıtımları esnasında yere dağılmış makarnaları teker teker toplamaları dikkatimi çekti. Açlığın ne demek olduğunu, yere düşmüş bir makarnanın kendileri için ne anlama geldiğini o çocuklar çok iyi biliyor. Açlık ve kuraklığın sardığı bu coğrafyanın çocukları nimetin kıymetini o kadar iyi biliyor ki, yere saçılmış makarnaların bir tanesini dahi zayi etmiyor.” Benin; uzun yolculuklar ve ulaşılan köyler Benin gözlemcimiz Mustafa Şahin zor şartlar altında kumanya dağıtımlarını gerçekleştirdiklerini şu cümlelerle ifade etti: “Ülkeye ulaştığımızda 465 km yol almamız gerekiyordu. Ne olacak en fazla 5 saat sürer diye düşündüm, tâbi otoban olsaydı. Yollar o kadar bozuktu ki çok uzun süren bir yolculuğun ardından köylere ulaştık ve kumanya paketlerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık.” Somali; mağduriyet ancak bu kadar olur Mehmet Sarıoğlu, 6 kişilik bir ekiple Somali’nin başkenti Mogadişu’da kumanya dağıtımları yaptıklarını söyleyen Mehmet Sarıoğlu ülkedeki mağduriyeti şöyle bir benzetmeyle tasvir etti: “Of ’a bağlı bir köyde doğdum. Kendi köyümle burayı kıyaslamam mümkün değil. Çünkü benim köyümdeki en fakir, buradaki normal bir aile gibi dahi diyemiyorum. Mağduriyet ancak bu kadar olur.” Gana; Hasene Gana’da meşhur Gana’da kumanya dağıtımlarımızı takip eden ülke sorumlumuz Uğur Çıtak, Mandari köyündeki dağıtımlarda yardımcı olan Zekeriya’nın Türkçe konuşarak ettiği duayı Zekeriya’nın ağzından şöyle aktardı: “Onlar sizin için dua ediyorlar. Size ve ailenize mutluluk, sağlık ve hayırlar diliyor. Sizler uzakta (yaşıyorsunuz), ama bizim yakınımızdasınız. Çünkü sizlerin yaptıkları (hayır, hasene) buraya geliyor. Bunun için Hasene Gana’da çok meşhur. Her köye gidiyoruz. Su kuyuları açıyoruz, her yıl kumanya paketleri veriyorsunuz. İki ay önce okul çocuklarına çanta verdiniz. Bunun için camide ve her yerde çok dua ediyorlar: Allah sizlere Firdevs Cennetini versin. Allah size sağlık versin. Allah size rızıklar versin. Çok memnun olduk ve Allah razı olsun diyoruz.” Malavi; bir ailenin ev ortamının tasviri Malavi’de kumanya dağıtımlarını takip eden gözlemcimiz Özcan Kuri, kumanya dağıttıkları ailelerin nasıl bir ortamda yaşadıklarını anlattı: “Ne evleri ne de yaşantıları bizlerin yaşantısıyla kıyas edilebilir. Ne evleri evimize ne de eşyaları eşyalarımıza benziyor. Bir evi ziyaret ettim, eşyalarına, ev ortamına ve ev yaşantılarına şahit olmak için. Mutfak dışarda küçük bir kulübeyi andırıyor. Eşyalarına baktım; hiçbirisi bırakın Avrupadaki hanımların kullanmasını, Türkiye’deki köylerimizle dahi kullanmıyoruz. İçerdeki eşyalar bizim dünyamıza ait eşyalar değildi.” Almanya’da 100% Şoksuz Helal Kesim Etlerden Üretilen Mamüllerimiz Bu Sene de Kurbanlarınızı Şoksuz Kesiyoruz LEZZETİN VAZGEÇİLMEZİ Size En Yakın Markette Bulabilirsiniz Kurban Siparişi İçin Acele Edin! Şimdilik Sadece Hessen Eyaletinde Altınküpe Fleischerei Fleisch- und Viehhandel e.K. Tel: 06443-2519 . Handy: 0171-2428667 Web: www.altinküpe.de . E-Mail: [email protected] HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 12 ❭ haber Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 Rheinland-Pfalz Eyaleti Türk Günü Kutlamaları . defa olarak organize edilen RLP Eyaleti Türk Günü Kutlamaları Eyaletin en fazla Türkiye kökenlilerinin yaşadığı Gaziantep ile Kardeş Şehir olan Ludwigshafen`da iki gün boyunca Alman ve Türklerin katılımı ile farklı bir içerikle gerçekleşti. Eyaletteki Türklerin oluşturdukları STK`lar ve Alman Dernekleri ile ortaklaşa organize edilen, Eyalet Başbakanı Bayan Malu Dreyer ile T.C. Mainz Başkonsolosu A. Alper Yüksel`in vermiş oldukları himayeleri ile kültürel, sosyal ve toplumsal amaçlı olan „Türk Günü“ne Rheinland-Pfalz Eyaleti Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Roger Lewentz, Büyükşehir Belediye Başkan Yrd. Wolfgang van Vliet ile Mainz Başkonsolosluğu Konsolosu Osman Acar, Federal ve Eyalet Milletvekilleri ile STK temsilcilerinin de bulunmuş olduğu programın açılış konuşmasını Komite Başkanı Yaşar Cimşit yaptı. Cimşit yapmış olduğu konuşmada; “Toplumların birbiri ile etkilenerek tanımaları karşılıklı olarak fedekarlıktan geçer Türk Günü bunun için bir fırsattır. RLP Eyaltindeki Türkiye kökenliler olarak daha fazla katılım ve sorumluluk alarak, farklı renklerin bir güzellik olduğunu ve bu güzelliğin korun- 7 ması için Irkçılığa ve ayrımcılığa her kesin karşı çıkması gerekir. Programımıza göstermiş olduğunuz ilgi ve alakadan dolayı destek veren ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. İçişleri Bakanı Lewentz; RLP Eyaletinde 780 bin insanın göçmen kökenli olduğunu ve bu Eyalette herkese eşit bir şekilde imkan ve fırsat sunduğunu bunun için Eğitimin önemli olduğunu belirterek “RLP Türk Günü”nü organize edenlere ve Komite Başkanı Yaşar Cimşit`e teşekkür etti. Sırasıyla Belediye Başkanı Wolfgang van Vliet ile Başkonsolosluk adına Kosolos Osman Acar beyler de selamlama konuşmaları yaparak Türk Günü ve katılımcıları tebrik ettiler. Türk ve Alman Derneklerin katılım ve tanıtımları ile çok farklı sunumlar ile mahalli sanatçılar ile Anadolu`nun değişik yörelerinden oluşan Folklor ve Oyun ekiplerinin de yer aldığı değişik damak tadlarına hitap eden yemek çeşitleri ile Türk Gününe gelen ailelere doyasıya eğlence imkanı sunarak çocuklar ve gençler için de imkanların olduğu, iki gün boyunca yetkililerin vermiş olduğu rakamlara dayanak 15 bin kişinin gelerek katıldıklarını beyan ettiler. Rheinland-Pfalz Eyaleti Türk Günü Kutlamalarına Destek Veren Mainz Başkonsolosu Aslan Alper Yüksel’e Plaketini Komisyon Başkanı Yaşar Cimşit Takdim Etti er yıl yapılan ve bu sene 7. defa olarak organize edilen RLP Eyaleti Türk Günü Kutlamalarına her türlü maddi ve manevi destegini esirgemeyen T.C. Mainz Başkonsolosu Aslan Alper Yüksel`i makamında ziyaret eden RLP 2014 Türk Günü Komisyon Başkanı ve heyeti, teşekkürlerini belirterek günün anısına bir plaket takdim ettiler. Başkonsolos Aslan Alper Yüksel, ziyaretin kendileri için çok önemli olduğunu ve Rheinland-Pfalz eyaletindeki tüm Sivil Kuruluşlara aynı mesafede olduklarını ve kim hangi hizmeti yapıyorsa biz onlara imkanlar ölçü- H sünde destek vermeye ve yardımcı olmaya çalışıyoruz. RLP Türk Günü bu eyalette her yıl kutlanan önemli bir gün olmuştur. İki toplumun kaynaşmasına ve birbirlerini daha iyi tanıma imkanı olduğu için çok önemli kültürel etkinlikler ve Türkiye`ye ait değerlerin sunulması için büyük bir fırsattır. Emeği geçen ve maddi katkıda bulunan herkese teşekkür ederim. Komisyon adına Başkan Yaşar Cimşit ise hem Eyalet Başbakanına hem de T.C. Mainz Ba ş k o n s o l o s l u ğ u n a RLP Türk Gününe vermiş oldukları himayelerinden dolayı teşekkür etti. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 13 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 haber Bremen’de Sivil İslami Teşkilatlar Ortak İftar Verdi remen’de dört İslami çatı kuruluşları DİTİB, Bremen Şurası, IFB ve VIKZ tarafından ilk kez verilen iftar yemeğinde çok sayıda Türk-Alman davetli yer aldı. Bremen’de hizmet veren İslami kuruluşlar “Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), Bremen Şurası, İslam Toplumu Milli Görüş’e (IGMG) bağlı Bremen İslam Federasyonu (IFB) ve İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ)”, ilk kez birlikte iftar yemeği verdi. Kültür evi Lichthaus’da verilen iftar programında, T.C. Hannover Başkonsolosu Mehmet Günay, Bremen Eyaleti Eğitim ve Bilim Bakanı Eva Quante-Brandt, Din Hizmetleri Ataşesi Abdullah Gümüşsoy, Osnabrück Üniversitesi İslam Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Uçar, Bremen Eyalet Hükümeti Dinler, Siyaset Fel- B sefesi ve Projeler Sorumlusu Dr. Helmut Hafner, Bremen Eyalet Milletvekillerinden Mustafa Güngör ve Elombo Bolayela (SPD), Dr. Zahra Mohammadzadeh (Yeşiller) ve CDU uyum Komisyonu Başkanı Dr. Andre-Michael Schultz ve Delmenhorst İl Meclis Grubu Başkanı Murat Kalmış (FDP), Bremen Emniyet Müdürü Lutz Müller, Türk Hava Yolları (THY) Bremen Müdürü Tekin Ekinci, Hamburg Şurası Başkanı Mustafa Yoldaş, IGMG Hannover Bölge Başkanı Davut Toklu, Hannover İslam Şurası Başkanı Avni Altıner ile birlikte çeşitli kuruluşlardan çok sayıda Türk-Alman davetli katıldı. FARKLILIĞIMIZ ALMANYA İÇİN ZENGİNLİKTİR Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan iftar yemeğinde ev sahibi kuruluşların başkanları İsmail Başer (Bremen Şurası), Ekrem Kömürcü (IFB), Murat Pırıldar (VIKZ) ve Yılmaz Kılıç (DİTİB), sırasıyla selamlama konuşmaları yaptılar. ÇOCUKLARIMIZI BİRLİKTE BAŞARIYA TAŞIMALIYIZ İftara davetli olmaktan duyduğu memnuniyetini belirterek konuşmasına başlayan bakan Eva Quante- Brandt, dünyada yaşanan çatışmalara değindi ve “Burada dostça ve huzur içerisinde de bir arada yaşamanın güzel örneği sergilenmektedir” diyerek, programı organize eden kuruluşlara teşekkür etti. Ramazan ayında müslüman gençlere okullarda daha duyarlı olunacağını ifade eden Quante- Brandt, “Okul ve eğitim yetkilileri olarak tüm çocukların başarılı olmalarını istiyoruz. Birlikte el ele vererek çocuklarımızı başarıya taşımalıyız” dedi. İSLAM’IN TANITIMINA 18 YIL ÖNCE BAŞLADIK Bremen Başbakanı ve Belediye Başkanı Jens Böhrnsen’in selamlarını getirdiğini belirterek konuşmasına başlayan Dinler, Siyaset Felsefesi ve Projeler sorumlusu Dr. Helmut Hafner, komşuların davet edildiği iftar programlarını çok iyi bulduğunu belirtti. Bremen Eyalet Hükümeti tarafından 18 yıl önce “İslam Haftası” düzenlemeye başlatıldığına dikkat çeken Hafner, “Bremen’de 18 yıl önce tanıtımına başladığımız İslam, uzun yıllardır Almanya’ya aittir” dedi. Önceki yıllarda IGMG kuruluşu Alman Anayasası’nı Koruma teşkilatınca takip edildiğini belirten Hafner, “Çok şükür bu devre bitmiştir. Bir çok haksız suçlamalara hedef olan kuruluş ve temsilcilerinin çalışmalarına dürüstçe devam ettiğinden dolayı kendilerine teşekkür ediyorum” dedi. İFTAR PROGRAMLARI BİRLEŞTİRİYOR Başkonsolos Günay konuşmasında, iftara çeşitli ülkelerden davetlilerin katılması kendisini çok sevindirdiğini belirterek, “Ramazan ayında düzenlenen iftar programları, bu akşamki gibi tüm insanları kucaklayan, birleştiren güzel bir gelenektir” diyerek, programı düzenleyen kuruluşlara teşekkür etti. Ramazan Ayı hakkında bilgiler veren Prof. Uçar ise, “Ramazan Ayı, özellikle Almanya’da yaşayan müslümanlar için insanların bir araya geldiği, gayri müslim komşuları ve dostlarıyla iftar sofralarını paylaştıkları ve çeşitli oluşumlarda müslüman kardeşleriyle bir araya gelip iftar keyfini ortaklaşa tattıkları bir aydır. Bu bakımdan Bremen’de cemiyetlerin bu bereket sofrasını kurmaları benim için de çok sevindirici oldu” dedi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 14 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 haber ATİB Geleneksel İftar Programı Köln’de Gerçekleştirildi er yıl düzenli olarak gerçekleştirilen iftar programı bu yılda yüzlerce Avrupalı Türk’ü biraraya getirdi. Köln’de gerçekleştirilen programa ATİB camiasının yanısıra, T.C. Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin, Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Parlemantosu’nda Yeşiller (Bündnis 90/Die Grünen) partisinden milletvekili Arif Ünal, Almanya İslam Konseyi (İslamrat) Başkanı Başkanı Ali Kızılkaya, Avrupa Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fuat Mansuroğlu ile Avrupa’da faaliyet gösteren sivil kitle ku- H ruluşu temsilcileri katıldılar. ATİB Genel Sekreteri Oğuzhan Erkmen‘in sunduğu program ATİB Genel Merkez Din Görevlisi Seyyit Lüleci‘nin okuduğu Kur`an-ı Kerim‘le başladı. Daha sonra ATİB Genel Başkanı İhsan Öner yaptığı selamlama konuşmasında “Almanya’da geçirdiğimiz her Ramazan bir öncekine kıyasla daha renkli ve bereketli geçmektedir ancak, Doğu Türkistan‘dan Kafkasya‘ya, Ortadoğu‘dan Afrika‘ya uzanan coğrafyadaki müslümanların durumuna baktığımızda, her ramazan bir öncekini İBADETE DAHA FAZLA ZAMAN AYIRIN DİYE... HACI ADAYLARININ DİKKATİNE HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ HİZMETİNİZE SUNUYORUZ Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz www.hacdunyasi.de RLP Türk Günü Komisyon Başkanı Yaşar Cimşit’ten, RLP Eyalet Başbakanı Bayan Malu Dreyer’e Teşekkür Plaketi - HAC'DA YÜK PROBLEMİNE SON 11.90 - KALİTE GARANTİSİ - İADE GARANTİSİ - LÜX HEDİYELİK PAKET - 20 SET VE ÜZERİ SİPARİŞLERDE POSTA ÜCRETİ BİZDEN seccade - takke - kina - tesbih - esans - misvak - sürme - namaz başörtüsü iTiBAR EN euro'dan H ED HAC S İYELİK ETLER İMİZ HEDİYELİK SETİMİZDE BULUNAN MALZEMELER aratır durumdadır” dedi. Osmanlı’nın çöküşünden sonra İslam dünyası, işgalci güçlerin kendilerine göre sınırlarını çizdikleri devletçiklerle paramparça edilmişti diyen Öner: “Şimdi ise insanlar paramparça edilmektedir. Müslümanların birbirlerine reva gördükleri caniliği insanlıkla izah etmek mümkün değil, çünkü bu vahşeti yapanlar değil Müslüman, insan bile olamazlar. Bu Merhum Cengiz Aytmatov‘un dilimize kazandırdığı mankurtlaşma halidir“ dedi. Kültürel varlığımızın önemine de değinen ATİB genel Başkanı İhsan Öner: “Yetmişiki millete aynı gözle bakan, renk, din, ırk ve kültür farkı gözetmeksizin bütün insanlığı kucaklayan bir medeniyet anlayışına sahip ve o kültür havzasına mensup Türkler / Müslümanlar olarak, önce burada yetişen nesillerimize, daha sonrada birlikte yaşadığımız yerli toplumlara bu değerleri taşımadığımız müddetçe, buradaki kültürel varlığımızın bir ağırlığı olmadığı gibi, kabul de görmeyecektir” dedi. Daha sonra sırasıyla, T.C. Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin, Almanya İslam Konseyi (İslamrat) Başkanı Başkanı Ali Kızılkaya ve Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Parlemantosu’nda Yeşiller (Bündnis 90/Die Grünen) partisinden milletvekili Arif Ünal birer selamlama konuşması yaptılar. ATİB 2014 Geleneksel İftar Programı, Ozan Yusuf Polatoğlu‘nun güncel konular üzerine yazdığı şiirini okumasının ardından son buldu. Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224 Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected] er yıl düzenlenen RLP Türk Günü 2014 senesinde Ludwigshafen şehrinde 15.000 kişinin katıldığı kültürel ve tanıtım amaçlı olan festival gerçekleşti. Eyalet Başbakanı`nın himayelerinden dolayı 2014 TÜRK GÜNÜ organize komisyon Başkanı Yaşar Cimşit katkılarından ve desteklerinden dolayı Eyalet Başbakanı Bayan Malu Dreyer`e teşekkür plaketi takdim etti. Eyalet Başbakanı Malu Dreyer; “uzun yıllardır RLP TÜRK GÜNÜ`ne eyalet olarak hem himaye hem de destek veriyoruz. Bu da bizi memnun etmektedir. Toplumsal barış ve çoğulculuğun bir simgesi olan TÜRK GÜNÜ organize komisyon Başkanı ve tüm ekibini tebrik ederim. Bu nazik hediyenizden dolayı da Sayın Başkan`a ve tüm ekibine teşekkür ederim” dedi. H HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 15 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 röportaj Erbakan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Fatih Erbakan Erbakan Vakfı; Milli Görüş Camiasını Kucaklayan, Milli Görüş’ün Söylemlerini, Zihniyetini Canlı Tutacak, Yaşatacak Bir Vakıftır Arkadaşımız Halit Erdemir´in Bielefeld`de Dr. Fatih Erbakan ile yaptığı röportajı sunuyoruz. Fatih Bey Hayırlı Ramazanlar diliyoruz. Gecenin bu vaktinde Sahur zamanı bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Erbakan Vakfını kurma fikri nereden çıktı. Böyle bir büyük girişim için bir yerlerden bir enerji alınması gerekir diye düşünüyoruz. Bu enerjiyi nereden aldınız. Kurucuları hakkında da bilgiler verebilir misiniz. Tabi enerji dediniz. Bu enerjinin alınacağı yer bellidir zaten. Öncelikle bu vakfın ismi Erbakan Vakfı olursa tabiatiyla enerjisi de kendi içerisinde mevcut oluyor. Çünkü Erbakan Hoca toplumun her kesiminden teveccüh ve saygı gören bir insan. Dolayısıyla onun adına onun evlatları onun adını taşıyan bir vakıf kurdukları zaman o enerjinin olması da gelmesi de son derece normal. Ama asıl bu işin fikir babası rahmetli Erbakan Hocamızdır. Öncelikle rahmetli annemiz Nermin Erbakan için 2005 yılında böyle bir fikri ortaya atmıştı. Sonrasında kendi adına da böyle bir vakfın faydalı olacağını söyledi. Bizde tabi vefatından sonra aile olarak düşündüğümüzde annemiz ve babamız adına farklı vakıflar uygun olmaz diyerek Erbakan Vakfının tek çatı altında kurulmasının hem babamız, hem annemiz ve tabii hepsinden daha da önemlisi Milli Görüş ile ilgili çalışmaları yapmak için bu vakfı kurmuş olduk. Aslında bir nevi Erbakan Hocamızın bizden bir talebi bir vasiyeti olarak da söylenebilir. Burada yapılan vasiyetle bağlantılı olarak kurucular hakkında da bilgiler verebilir misiniz. Burada babamız biz evlatlarına bu vakfın kuruluşu için söyledi ama vakfımızın yönetim kurulumuzda, vakfımızın çeşitli organlarında, denetim kurulunda Erbakan Hocamızın ilk yola çıktığından beri kendisi ile beraber olan isimleri de bir arada bulundurduk. Örneğin Ahmet Tekdal Bey, Fehim Adak Bey, Prof. Dr. Arif Ersoy Hocamız, Suat Pamukçu Bey ve İsmail Müftüoğlu Bey onlar da birlikte bu çalışmaları yürütüyorlar. İlim Meclisi Başkanımız Arif Ersoy Hocamız, Denetleme Kurulu Başkanımız İsmail Müftüoğlu Bey, İslam Ülkeleri ile İlişkiler Başkanı Fehim Adak Bey ve Ahmet Tekdal Bey de İstişare Meclisi Başkanı. İstişare Meclisinde yüzün üzerinde insan var. Türkiyenin değişik bölgelerinde 30-40 senedir Milli Görüşün bulundukları bölgelerde bayraktarlığını yapmış ve yaptıkları hizmetlerle Erbakan Hoca denince akla gelen isimler. Dolayısıyla sadece aileye özel bir vakıf değil, bütün Milli Görüş Camiasını kucaklayan ve dediğimiz gibi Milli Görüşün söylemlerini, zihniyetini canlı tutacak, yaşatacak ve sadece özel bir şahsı Erbakan Hocanın ismini değil Milli Görüş zihniyetini canlı tutacak bir vakıf olarak çalışmalarını yürütüyor. İnşallah muvaffak olur. Takip edebildiğimiz kadarı ile Türkiye`de bir çok ilde yapılanma noktasında bir hayli adım atıldı. Bununla beraber son bir kaç ayda gördüğümüz kadarıyla Avrupa`da da bir çok yerlerde yapılanmaya gidiliyor. Peki niye Avrupa. Türkiyedeki yapılanma daha bitmeden Avrupa`da yapılanma için start verildi. Bu- nun gerekliliği nedir ve buradaki hedefleriniz nelerdir? Bu Erbakan Hocamızın da bir adeti aslında. Avrupa`da biliyorsunuz çalışmaları Türkiye ile paralel olarak bundan 40 sene önce başlar başlamaz burada da başlamış. Dolayısıyla onun yolundan giden bir vakıf olarak Erbakan Hoca dendiği zaman Avrupa`daki gurbetçilerimiz ile yapılan çalışmalar akla geliyor, onun adetini devam ettirmiş olduk. Onun gittiği yoldan giden bir vakıf olarak onun yaptığı gibi ilk adımı atar atmaz Avrupa`da da ilk adımı atmış olduk. Teşkilatlanma ile ilgili olarak; bizim hiç bir zaman illa da şu illerde teşkilat kurun diye bir şartımız yok. Sadece belli yerlerde ve ilçelerde ciddi potansiyel oluyor, Erbakan Hocayı çok seviyorlar ve heyecanlanıyorlar, diyorlarki Erbakan Hoca buraya ilk geldiğinde daha yolun başında şehrin dışında karşılayan bendim, nasıl olur da Erbakan vakfı kurulur da ben bunun içinde olmam. Erbakan denince benim ilimde ilçemde ben akla gelirim, dolayısıyla ben de burada vakfı temsil etmek istiyorum diyerek kendilerinden bize bir talep geliyor. Öyle olduğu zaman da yok olmaz size temsilcilik veremeyiz demiyoruz tabi. Son yapılan Saadet Partisi Genel Kurulunda Genel Başkanlık konusunda yanlış lanse edilme gibi bir durum sözkonusu. Bunu da düzeltme babında olarak soruyorum. Siz Genel Başkan Adayı olmak yerine Genel Başkan Adayı gösterildiniz. Burada sizi aday gösterenler kimlerdir? Resmi olarak bizim adaylığımızı kongredeki 90`nın üzerindeki delege imza attı. Genel Başkan adayı olarak beni teklif ettiler. Ama ondan önce tabi delege olmayıp il başkanı olan, ilçe başkanı olan, genel idare kurulu üyesi olan çok sayıda isim ben denizi aday olarak görmek istediklerini belirttiler. Mehmet Bozgeyik Bey, Gaziantep Şehit Kamil Belediye Başkanı, eskiden beri 40 senedir Erbakan Hocamızla hareket eden bir insan, yine Ahmet Tek- dal bey, Arif Ersoy Hocam, Fehim Adak Bey, İsmail Müftüoğlu Bey ve çok sayıda eki milletvekilimiz, Suat Pamukçu Bey, Ömer Faruk Ekinci, Musa Okçu gibi pekçok kişi tabandan tavana kadar bu isimler bunu talep ettiler. Aslında bize bir vebal yüklemiş oldular. Çünkü Saadet Partisi istenilen bir noktada değil. 10-15 seneden beri Milli Görüş TBMM`nin dışında kalmış ve her geçen seçimde oylarını azaltıyor. Biz yerel seçimlerde % 5 civarında bir oy alan Genel Seçimlerde de % 2,5 civarında bir oy alan parti idik. Şimdi yerel seçim oyumuz % 2,5`a Genel Seçim oyumuz % 1`e düştü. Dolayısıyla bu düşüşe mani olmak ve yeniden canlandırabilmek için bu teşkilatı biz düşündük taşındık, sizin soyadınızın da etkisi var sizin kendi şahsınızında bunu yapabileceğinizi düşünüyoruz, bu sebeble sizin aday olmanız lazım, olmazsanız da bu parti erimeye devam eder, bu da sizin için bir vebal olur diye bize bir vebal yüklediler. Biz de elimizden geleni yaptık ve elimizi taşın altına koyduk. Ama takdiri ilahi inşallah Cenab-ı Allah bunda da hayır vardır yeni kapılar açacaktır inşallah iyi olur. Son olarak okuyuculuramız için bir bayram mesajı alalım. Hem Erbakan Vakfı ve hem de şahsınız adına. Konuşmamızda hep söylediğimiz gibi; inşallah Cenab-ı Allah İslam Alemindeki problemlerin ortadan kalktığı, inşallah İslam Birliğinin kurulmuş olduğu, Türkiyenin tarihinde geçmişinde olduğu gibi yeniden Büyük Türkiye, Lider Ülke olduğu gerçek bayramlara en kısa zamanda nasip etsin. İslam alemindeki zulmün, sömürünün, katliamların son bulduğu bayramlara ulaşmayı nasip etsin. Bütün gurbetçilerimiz, bütün milletimizin, bütün İslam Aleminin ve kıymetli Hayat Gazetesi okuyucularının bayramlarını bu dileklerle bu dua ile tebrik ediyorum. Tekrar teşekkür ediyoruz. Gecenin bu geç saatinde bize bu konuşma fırsatını verdiğiniz için. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 16 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 röportaj Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül “2000’li Yıllarla Birlikte Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız Daha Ciddi Bir Duruşa Sahip Oldu” A YUSUF HATİP -Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül, 2000’li yıllarla birlikte Türkiye’nin kazandığı ivmeye paralel olarak yurt dışındaki vatandaşların daha ciddi bir duruşa sahip olduklarını belirterek, “Artık işçi çocukları bugün hayatın içerisinde doktor, mühendis, kanaat önderi, bakan olmuş” diye konuştu. AA muhabirine konuşan Bülbül, göreve başladığı tarihten bu yana yapılması gerekenler konusunda kendilerini sorguladıklarını, bu kapsamda yeni bir yol haritası hazırladıklarını kaydetti. YTB Başkanı Bülbül, “Vatandaşlarımız çok zor koşullarda oraya gitmişler. Açıkça söylemek gerekirse onları ihmal etmişiz. Türkiye olarak, uzun yıllar ilgilenmemişiz, kendi hallerine bırakmışız. Artık ne Türkiye eski Türkiye ne de yurt dışındaki vatandaşlarımız 60’ların 70’lerin vatandaşları” diye konuştu. Bülbül, şunları kaydetti: “2000’li yıllarla birlikte Türkiye’nin kazandığı ivmeye paralel olarak vatandaşlarımız da orada daha ciddi bir duruşa sahip olmuşlar, özgüvenleri daha da artmış. Bunu net olarak gözlemliyoruz. Artık işçi çocukları bugün hayatın içerisinde doktor, mühendis, kanaat önderi, bakan olmuş. Sayın Başbakan’ın şahsında Türkiye’ye yönelik özlemleri var. Son Lyon’daki buluşmada şöyle bir pankart vardı: ‘Hoşgeldin vatan’.” “Kendi üniversitemde hiçbir uluslararası öğrenci hatırlamıyorum” YTB’nin uluslararası öğrencilere ilişkin faaliyetlerini anlatan Bülbül, “90’lı yıllarda İstanbul’da öğrenciydim ve kendi üniversitemde hiçbir uluslararası öğrenci hatırlamıyorum. Çok değil, 90’lı yıllardan bahsediyoruz ama şimdi Türkiye’de 55 bin yabancı öğrenci var. Bunun 13 binini biz fonluyoruz” ifadelerini kullandı. Bülbül, dünyanın her tarafından öğrencilerin akın akın Türkiye’ye geldiklerine dikkati çekerek, “Bu yılki 4 bin kontenjan için 6 kıtadan, 176 ülkeden 82 bin başvuru var” dedi. Uluslararası öğrencilere sadece burs vermekle kalmadıklarını vurgulayan Bülbül, faaliyetlerini ise şöyle anlattı: “Aslında burs, yaptığımız işin en basit kısmı. Yaklaşık 100 ülkedeki diplomatik temsilcilerimizde mülakatlar yapıyoruz. Türkçe bilmeyenlere Türkçe öğretiyoruz. Sadece bir iki şarkı-türkü öğreterek göndermiyoruz. Dönem dönem uluslararası öğrenci akademileri, geziler yapıyoruz. 4 yılın sonunda da mezuniyet töreni düzenliyoruz.” Bülbül, Türkiye’nin dört bir yanında iletişim ofisleri açma projesini hayata geçirdiklerini kaydederek, “Uluslararası öğrenciler genellikle üniversite kampüsü içerisinde 4 yılını dolduruyorlar. Türkiye’nin birikimiyle çok yakın ilişki içerisinde olamıyorlar. Öğrenci verdiğimiz kentlerde uluslararası öğrenci ofisleri kurup oraya birer koordinatör atayacağız. Oradaki koordinatör aracılığıyla yabancı öğrencilerimizin kentin iş dünyasıyla, sivil toplum örgütleriyle, sanat dünyasıyla daha da yakınlaşmasını sağlayacağız” şeklinde konuştu. A Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kudret Bülbül: -(Yurt dışındaki Türk vatandaşları) “Sayın Başbakan’ın şahsında Türkiye’ye yönelik özlemleri var. Son Lyon’daki buluşmada şöyle bir pankart vardı: Hoşgeldin vatan’ “Türkiye’de 55 bin yabancı öğrenci var. Bunun 13 binini biz fonluyoruz. Bu yılki 4 bin kontenjan için 6 kıtadan, 176 ülkeden 82 bin başvuru var”- “Biz Avrupa’daki vatandaşlarımızın mutlaka cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmasını bekliyoruz. Bunun için belli prosedürler var, bunları ihmal etmesinler” Yurt dışındaki vatandaşlar da oy kullanacak YTB’nin önümüzdeki dönemdeki projelerini anlatan Bülbül, tarihte ilk kez yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına bulundukları yerlerde oy kullanma hakkı tanındığını söyledi. Bülbül, bazı Avrupa ülkelerinde çifte vatandaşlığın kabul edilmediğine değinerek, “Bu anlamda vatandaşlarımızın Türkiye’deki hakları için mavi kart uygulamamız var” dedi. Yılda bir defa “YTB değerler araştırması” şeklinde bir projelerinin de olduğuna değinen Bülbül, “Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın demografik durumunu, okullaşma oranlarını, sorunlarını, Türkiye’ye aidiyet duygularına ilişkin yıllık çok kapsamlı bir araştırma yapmayı planlıyoruz. Bu araştırma aynı zamanda birçok kamu kuruluşuna girdi sağlayacak” ifadelerini kullandı. Bülbül ayrıca, yurt dışındaki Türklerin sorunlarını yansıtan yıllık ülke ilerleme raporları hazırlayacaklarını belirterek, “Örneğin bir ülkede vatandaşlarımızın hangi sorunları vardı, ne kadarı çözüldü, vatandaşlarımıza yönelik ne gibi sıkıntılar var. Buna ilişkin kalıcı raporlar hazırlayacağız” diye konuştu. Türkiye’de bulunan yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin katıldığı “Uluslararası Öğrenciler Sosyal Bilimler Kongresi” düzenlemeyi de planladıklarını aktaran Bülbül, projeyi “Hem kentin görünürlüğünü artıran hem de kentin üniversitesine uluslararası gö- rünürlük kazandıran bir proje” olarak nitelendirdi. Cumhurbaşkanlığı seçimi Bülbül, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin, “2007 referandumundan bir gün önce yayımlanan bir yazımı, ‘ileride referanduma evet çıkarsa eğer, torunlarıma göğsümü gere gere ben o referanduma evet diyenlerden olacağım’ şeklinde noktalandırmıştım. O yazının ardından bugünleri görmek benim için gurur verici” diye konuştu. Bülbül, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye’de her zaman krizlere neden olduğunu hatırlatarak, “Ancak cumhurbaşkanı doğrudan millet tarafından seçilince artık krizler ortadan kalkacak. Son derece demokratik bir ortam söz konusu. Adaylar ortaya çıkıyor. Türkiye’nin normalleşmesinin en açık göstergelerinden biri de bu. Bugün artık kimse hangi apoletlinin seçimler için ne dediğini tartışmıyor” değerlendirmesinde bulundu. “Biz Avrupa’daki vatandaşlarımızın mutlaka seçimlere katılmasını bekliyoruz” diyen Bülbül, “Bunun için belli prosedürler var, bunları ihmal etmesinler” uyarısında bulundu. Ramazan ayını millet olarak birlik ve beraberliği arttırmak için bir lütuf olarak değerlendiren Bülbül, ramazanın anlam ve öneminin, özellikle yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları tarafından yabancı insanlara da anlatması gerektiğini söyledi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 17 ❭ haber Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 Damla Baklavaları Yeni Markası SAHAN KEBAP’la Keup Caddesine Renk Kattı ZMD İftarına Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de Katıldı amazan ayı münasebetiyle Federal Almanya`da faaliyet gösteren Sivil Toplum Teşkilat ve farklı Kurumların salonlarda yaptığı iftar davetleri bir biri arkasına devam ediyor. Köln (ATİB) Genel merkez binası Müslümanlar Merkez Konseyinin (ZMD) iftarına ev sahipliği yaptı. Federal Almanya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel, NRW Çalışma ve Uyum Bakanı Guntram Schneider, Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı Aiman Mazyek, IGMG Genel Sekreteri Mustafa Yeneroğlu, Müslümanlar Koordinasyon Merkezi (KRM) Başkanı Ali Kızılkaya, DİTİB adına Saffet Öztürk, ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, (ZMD) Eski Genel Başkanı Dr. Ayyub Axsel Köhler ve çok sayıda davetli iftarda hazır bulundu. Almanya Dışişleri Bakanı ve (SPD) Sigmar Gabriel Müslümanların Ramazan ayını kutladı. Gabriel siyasi çalışmalar hakkında önemli açıklamalar yaptığı ko- R aklaşık 20 yıldır Almanyadaki Baklava dünyası çerçevesinde Köln`ün tek markası konumuna gelen Damla, Keup Caddesine bir yıl önce açtığı restorantı SAHAN‘ı genişleterek yeni yüzüyle müşterilerini karşılamaya başladı. Geçtiğimiz günlerde Kölndeki basın mensuplarını ağırlayan Damla işletmecisi iki kardeşten biri olan Kazım Özarıcı; “başta helal hijyen, kalite ve hizmet noktalarında taviz vermeden hamdolsun yolumuza devam ediyoruz” dedi. Kazım Özarıcı basınla buluştuğu iftar sohbetinde konu restorant olmasına rağmen, baklava konulu sorulara daha çok muhatap oldu. Özarıcı Damla markasıyla tamamen Almanya`da iyi bir çıkış yakaladıklarını ifade ettiği konuşmasında kesinlikle baklavanın kali- Y tesinden ödün vermiyeceklerini ifade etti. Bir gazetecinin antep fıstığının ithal mi noktasında sorduğu soruyu Gaziantepten ve kendi ürünler olduğunu belirterek, şekerden baklava yufkasına kadar hummalı titiz bir çalışmayla müşterilerin karşılarına çıktıklarını ifade etti. Kazım bey talepleri yetiştirmekte zorlandıklarını ifade ederek, yeni aldıkları bina ile şu an yarı otomatik olarak yaptıkları üretimde kaliteyi ve damak tadını bozmadan tam otomatik sisteme geçeceklerini gazetecilerle paylaştı. İlk girişim olan restorant sektörüne tecrübeli kadroyla beraber başladıklarınıda ifade eden Özarıcı özellikle et noktasında helal hassasiyetinden taviz vermediklerini ifade etti. Damla baklavalarının önümüzdeki yıllarda REWE market zincirleri reyonlarına girmesi girişimleri görüşmeleri halen devam ediyor. nuşmasında Angela Merkel hükümetiyle koolisyonda olduklarını aktararak, seçim çalışmalarındaki göçmenlere verdikleri sözlerin arkasında olmakla birlikte zorlukları aktardığı konuşmasında şunları söyledi. “Bildiğiniz gibi Koalisyondayız. Tek başımıza olsak önümüzde bir direnç olmazdı. Tek başımıza olsaydık çifte vatandaşlık noktasında karşımızda böyle bir direnç olmazdı“ dedi. Gabriel Almanyada Müslüman polislerin Hakimlerin, Savcıların, okul müdürlerinin eksik olduğuna işaret ederek, her alanda yer alma noktasında çalışmak gerekir” dedi. “Düşünsenize Almanyaya işci olarak gelipte binlerce gence meslek yeri açanlar oldu. Onlar olmasaydı binlerce genç meslek yeri bulamayacaktı. Yabancıların Eğitim seviyesi Almanlarla eşitleniyor olması sevindirici bir gelişme’’ dedi. NSU örgütünün Almanya`da yaptığı eylemleri anımsatan Gabriel “soruşturmalardaki ön yargılar Almanya için utanç vericidir” dedi. TÜRKÇE ÖĞRETEN SÖZLÜK (2 Cilt) Türkçe Öğreten Sözlük çocuklara ve gençlere Türkçenin özünü kavramalarını, doğru ve güzel konuşup yazmayı öğrenmelerini sağlayacak bir başvuru kaynağıdır. Türkçe Öğreten Sözlük’ü kullananlar aradıkları sözcüğe anında ulaşabilecekleri gibi hem de söz konusu sözcükle aynı sayfada bulunan diğer sözcüklere de göz atarak kelime hazinelerini geliştirme fırsatı bulacaklardır. Türkçe Öğreten Sözlük’te yaklaşık 10.000’i aşkın madde başı sözcük, 25.000’e yakın tanım cümlesi, 15.000’i 40,-€ Almanya İçi Posta Ücreti Dahil Daha fazla bilgi için sayfamızı ziyaret edin veya bizi arayın: Schützenstraße 5 64283 Darmstadt zum Festnetztarif. Mo. - Fr.: 10:00 - 17:00 Uhr *Gilt nur in Verbindung mit einem 24 Monate Laufzeitvertrag. Alle Preis inkl. 19% MwSt. Druckfehler, Änderungen und Irrtümer vorbehalten. aşkın örnek cümle, 1000’i aşkın resim, binlerce eş ve yakın anlam ile karşıt anlam maddesi, atasözü, deyim ve özdeyiş bulunmaktadır. Sözlüğün her sayfasında, ulusal kültürümüzün değerlerinden Nasrettin Hoca’yla ilgili en az bir resim ve buna ilişkin örnek bir cümle yer almaktadır. 21x25,5 cm Büyük Ciltli Renkli resimli Sıvama kapak 2 Cilt 1288 Sayfa Sipariş İçin: [email protected] · Handy: 0171-1970212 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 18 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 özel köşe Yolcunun Ecza Kutusu Doktor Nuray ERDEMİR • [email protected] eğerli okuyucular şu günlerde tatil dönemi başlıyor ve bir çoğumuz memlekete doğru yol alıyoruz. Bu ay ki yazımda sizlere bir kaç önemli ve pratik bilgiler vermek istiyorum. Yolculuğa çıkmadan önce yanınızda bulundurmanızda fayda göreceğiniz malzemeleri sizler ile paylaşacağım. Böylece tatil döneminizi rahat bir şekilde geçireceksiniz inşallah. Türkiye`ye gidenlerde bir çok kişi de ishal rahatsızlığı görünmekte. Bu yüzden ishale karşı ilaçları ecza kutumuza ekleyelim. İshalde etkili olan kuru maya maddesi içeren kapsüller kullanılabilir (misal Perenterol). Kuru maya mikropları bağlıyor ve etkisiz hale getirip vücuttan dışarı atıyor. Eğer ishal rahatsızlığı uzun süre devam ederse bir hekime kontrole gitmenizi tavsiye ederim. Yediklerimiz ve içtiğimiz gıdaların hijyenik olmasına dikkat ederek bir çok ishal ve enfeksiyon hastalıklarını engel oluruz. Mümkün olduğunca çeşme suyu tüketmeyin bundan ziyade şişe suyu tüketin. Umuma açık tuvaletlerde çeşmeleri direk elinizle temas etmeyin daha çok peçete ile çeşmeleri kullanınız. Ayrıca çantanızda hijyenik mendil ve spreyler bulundurunuz. Eğer kendiniz yemek pişirecek iseniz sebze ve meyveleri düzgün bir şekilde yıkayınız. Ecza kutumuzda yara bandı, pansuman mal- D zemesi, ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlardan bulunduralım. Eğer denize gidecek iseniz güneş kreminizi almayı unutmayın. Bebekli ve küçük çocuklu aileler termometreyi mutlaka çantanıza alınız. Kene riski olan bölgelere gidecek iseniz kene cımbızı da yanınızda bulunsun. Bilhassa Türkiyenin Kuzeydoğu bölgelerinde KrimKongo-Ateşi insanlara Kene vasıtası ile bulaşabilir. Bu hastalık 3-5 günlük kuluçka döneminden sonra ateşlenme, titreme, baş ve eklem ağrısı ile kendini gösteriyor. Kenelere karşı uzun ve açık renkte pantalon ve uzun kollu giysiler kullanınız. Eğer uzun süre orman ve yeşil alanlarda bulunursanız vücudunuzu kenelere karşı kontrol ediniz. Kene bulursanız bunu kene cımbızı ile dikkatli bir şekilde çevirerek çıkartınız. Bir diğer faydalı malzemede antiallerjik jeldir. Böcek ve sineklerin yol açtığı kızarıklığa ve kaşıntıya karşı etkilidir. Eğer araba ile yolculuk yapacak iseniz varız çorabı kullanınız böylece kan pıhtılaşmasını büyük bir derecede engellemiş olursunuz. Sıcak aylarında bol bol su tüketmeyi unutmayınız. Son olarak seyahate çıkmadan önce sosyal sigarto evraklarınızı da çantanızda bulundurunuz ve aşı defterinizde bulunan asıların geçerliliğini kontrol ediniz. İyi seyahatlar. Yolculuk için kontrol listesi • Sürekli kullandığınız ilaçlar • Ağrı kesici • İshal, kabızlık ve şişkinliğe karşı ilaç • Dezenfekte spreyi • Güneş kremi • Mide bulantısına karşı ilaç • Göz nemlendiricisi • Sivri sinek ve böceklere karşı krem • Pansuman malzemesi • Termometre, makas ve kene cımbızı • Önemli sağlık dökümanları Vatan ve Bayram Buluştu Şengül USLU • [email protected] ir yüreğe aynı anda iki coşku sığar mı dersiniz? Evet mi? Aralayın gönülleri o vakit, vatan ve bayram buluşuyor yeniden! Ardından, bayramı sürüp getiren, mübarek Ramazan ayı, vatan sevinciyle biraraya geliyor bu yazın. Bir Ramazanda yüce Kur’an’ı indiren Koca Yaradan, bir Ramazanda hasretliği kaldırıyor. Bir diyarda yabancı, diğerinde almancı bilinenler ‘’Vatancıyız!’’ diye haykırıyorlar yine. Vatana yolculuk zamanı yine... Önce mübarek Ramazan ayının sevinciyle çırpındı yüreklerimiz. Belki biraz da telaşlandık aslında, yılın en uzun günlerini yaşıyor olmaktan dolayı. Nasıl olacaktı değil mi ya, onca saat aç ve susuz! Dayanacak mıydı bir yıl habire işleyen mideler? Her yıl aynı tedirginliği hissetmiyoruz desek yalan olur herhalde. Taa ki o gün gelip çatana dek. Bir de geliverince o mübarek bahar, bir bakmışız ki ne açlık, ne de susuzluk büyür gözlerde. Hiç birşeyin, Allah’ın aşkından daha büyük olamayacağını idrak ederiz yeniden. Ve der ki insan o vakit; Allah için açlık çekmek ne kadar da güzel! Açlık mıydı aslında Ramazandan kasdı Yaradanın? Tabii ki değil! Kasdı terbiyeydi aslında, belki midenin, belki dillerin, belki gözlerin, belki de tüm bedenin. Yok yok, belki de yüreklerin. Sevmeyi bildiğini iddia eden, tüm yüreklerin. B Nasıl sevilir ki aslında, gerçek anlamda nasıl bağlanır gönül? Nasıl çarpmalı ki bu yürek, sevdim, desin bir nefis? Sevmek, arasıra sormak mı, gözlerine bakmak mı, yoksa ellerini tutmak mı? Ya da aslında kendisini sevdiğinin yerine koymak mı? Aynı pencereden bakılınca görülürdü ancak, aynı ağaç, aynı yamaç ve aynı yokuş. Ne kolu olmayan kolsuzun derdini, ne bacağı olmayan ayağın kıymetini bilebilirdi çünkü. Tok olan da açlığı anlamazdı yaşamadıkça. İşte buydu oruçtan maksat. Eline, gözüne, diline, yeri geldiğinde sözüne hükmetmekti amaç. Bir nâzenin yüreği kırmamak için. Kırılmak pahasına da olsa. Oruç tutmaktan kasıt oruca tutulmaktı aslında... Doğduğu yerde değil, doyduğu yerde doymanın değerini anlayanlardanız bizler de. İmsakların, iftarların habercisi bir sayfacık imsâkiye. Ezanları haykıran minareler bir küçücük saatçikten ibâret. Batmamakta direnen inatçı mı inatçı bir güneş, sabırlara yarış açmışçasına. Vatandaki güneşten başka mı başka. Ve donuk da... Ama olsun! Coşkular hep aynı ya. Sevinçler, hüzünler, umutlar, ve dualar da. Sofradaki parıldayan bir yudumluk su, tatlı tatlı gülümseyen peygamber dostu bir hurmacık. Ve sıcacık bir tebessümle bakıp duran çörekotlu pide. İftarın arkasından akıp gelen bir demet de huzur... Ve bayramı vatanda yakalamak için yola düşmüş yüzbinlerce gurbetçi. Çoktaan düştüler yola. Bedenlerden ve valizlerden çok evvel hayaller uçmuştu bile. Doludizgin. Kalanlar bile varmıştı çook öncesinden. Bedenleri kalmışsa da yürekleri varmıştı. Kimisi memleketin dağlarında, kimisi evinin yanıbaşında, kimisi de cami avlusundaki yıkık duvarın dibinde seyre dalmıştı taşlı caddeyi. Hasret kaldığı ezanların nidâsıyla içiçe. Vatan da hazırdı artık bayrama, tıpkı sabırsız insan gibi. Toprak giydi bayramlığını, yeşil mi yeşil. Gök kubbesi mavi mi mavi. Yolları çiçeklendi, dağları sümbüllendi, bahçeleri güllendi. Elleri öpülesi tüm atalar sıra sıra dizildi. Şekerlerin, lokumların tatlarına, anne, baba, kardeşler de eklendi. Doyulur mu tadına? Bayram dediğin elele tutuşmak, tüm dostlarla buluşmak, mutluluğu paylaşmaktı aslında. Gözlerin, dizlerin, ellerin birbirine ulaşamadığı yerde umutlar birleşirdi. Sevgi, aşk, muhabbet sarardı dört bir yanı. Diyar bilinen her bir diyâri sarabilirdi mutluluk, bir bütün oldukça tüm insanlık. Bir yüreğe iki coşku sığar mı dersiniz? Aralayın gönülleri o vakit, Vatan ve bayram buluşuyor yeniden! HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 19 ❭ Yeşil Biber, Aromalı Böğürtlen ve Oruç... [email protected] evgili okurlarım. Şimdiden içinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayının son günlerini iyi değerlendirip ahirinde sağ ve sıhhatli bir şekilde Bayramı görmenizi Allah’tan dilerim. Ayriyeten dünya üzerinde diğer Müslüman ülkelerde yaşayan kardeşlerimize de Rabbim huzur ve mutluluklar versin. İşin özü de bu zaten. Duadan başka elimizden bir şey gelmiyor. Malum Ramazan ayında olduğumuz için Oruç’la ilgili bir kaç konuyu siz değerli okurlarımla paylaşacağım. Biri aktüel diğeri de eğer yerim müsait olursa nostaljik anımı aktaracağım. Geçtiğimiz günlerde hanım işyerime telefon etti. İşten çıktıktan sonra direkt bahçeye uğrayıp biraz yeşillik türlerinden alıp eve getirmemi söyledi. Ben de hemen kabul ettim. Birincisi hanımın bir isteğini yapmış olacağım. Bir de zaten eve gidip de aylardır karmakarışık bir şekilde odanın birini tamamen istila eden evrakları ayıkla demesinden kurtulmuş olacağım. Velhasil işten çıkar çıkmaz doğruca çalıştığım yere ve evime takriben 5 km uzaklıkta olan, Rahmetli Babamın oldukça emek verdiği ve her gittiğimde nere baksam onun hatıraları ile dolu bahçeye vardım. Bayağı bir haftadan fazladır uğrayamamıştım. Mübarek yağmurlar fırsat vermemişti. Bir de ne göreyim. Herşey bayağı gelişip güzelleşmiş. Çocuklar gibi sevindim insanın elemeği ile yetiştirdiği ürünleri görüp ve hele de ürünleri toplaması çok ayrı bir zevk veriyor insana. O an Babamı tekrar rahmetle andim, yad ettim ve ruhuna fatihalar gönderdim. Rahmetliden bana Baba yadigarı olan bahçede düşündüm. Ah Babamın şimdi bir imkanı olsa benim böyle kendi çapında az da olsa bahçe yaptığımı görse şok olurdu. Sağken vakit buldukça S Mustafa KASALAK bahçede olurdu. Kendisine Baba hep bahçeye gidiyorsun hiç bıkıp usanmaz mısın diye sorduğumda “Oğlum, toprak ilahi bir sihirdir, berekettir, uğraştıkça insana huzur verir ve dinlendirir, hatta yaş ilerledikçe kendine çeker ve alıştırır” derdi. Rahmetli çoğu zaman çıplak ayakları ile çapa yapar sular, eker, dikerdi. Onun için de “Toprakla temas insana güven verir, iç rahatlığı yapar” derdi. “Lakin sen daha anlayamazsın. Bu sırrı bir çözsen bana hak verirsin” derdi ve evet babam nur içinde yat sın şimdi anlıyorum sana hak veriyorum, diyerek hem dalgınım hemde bir elimde makas yağmurlardan sonra adeta fışkıran Tere, Roka, Maydonoz, Semizotu, Yeşil Soğan, Nane, Marul gibi yeşillikleri kırçıp sepete itina ile yerleştiriyorum. Bir anda dikkatimi yeşil biberler ve kara kabaklar çekti. Turfanda üç kabak kopardım. Hele kıtır kıtır o yeşil biberlerden toplarken dayanamayıp iki tanesini çıtır çıtır yedim ve sepetim dolu bol yeşillik çeşiti ile yüklendim kapıyı kilitleyip anahtarı her zamanki gibi direğin dibindeki taşın altına bıraktım. (Yerini de söylüyorum giden girsin alsın yesin. Babama bir Fatiha okusun) henüz suyla kaplı çukurlar ve çamurlu olan yollardan dolayı arabamı müsait bir yere bırakmıştım. Takriben bahçeye uzaklığı 200 metre falan var ve bu etabın 50 metrelik dar bir koridor olan yol kısmı böğürtlenlerle dolu. Tam oraya geldim. Allah vermiş de vermiş. Mübarek kara dut gibi. Aklıma o an bir iyilik daha geldi. Akşam iftarda Gelnhausen Cami İmamı Adil hocam bende. Hem taze ve doğal yeşillikler ayriyeten her derde deva ve şifa olan böğürtlenlerden hocaya ikram için çok iyi olacak. Başladım poşete toplamaya, üç poşete bir ağzıma, beş poşete bir ağzıma, çok leziz ve aroması harika hatta ❬ özel köşe Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 bir ara beş ağzıma bir poşete, üç ağzıma bir poşete koyarak kaptırmışım gidiyorum. Tam o sıra bir ses duydum, kolay gelsin, arkamı döndüm bir baktım bahçe komşum yenge bana bakıyor. Merhaba ne yapıyorsun Mustafa? Ne yapayım görüyorsun bögürtlen topluyorum baksana çok da güzel olmuş. Yengeye tam kıvamında mübarek dedim, öyledir ben bilemem yediğine göre sen oruçlu degil misin diye soruvermez mi. Elimdeki poşet pat yere düştü. Tüüü yahu sahi ben ne yaptım diye şoke oldum. Dur hele yenge bir bögürtlen değil biraz önce bahçede iki tane de taze turfanda yeşil biber yedim. Yenge hem güldü hem yoluna devam ederken gözün aydın 61’in diye takıldı. Benim bir ara topladığım tüm böğürtlenleri fırlatasım geldi. Sonra dur hele sakin ol kasıt yok ya diye kendimi toparladım. Bu arada on, onbeş metre ilerleyen yengeye yüksek sesle rahmetli Babaannem bizlere çocukken (Unutarak karnınızı bile doyursanız bilmeyerek ve de kasit olmazsa Oruç bozulmaz) derdi ve de ekledim sen de bula bula bu yolumu buldun gidecek başka yol yok muydu dedim. Eh artık işin fetva yönü akşam iftarda bizim evde misafir olacak Adil Hocaya kaldı. Ama iftardan önce kesin hocaya olayı anlatmadım önce güzel bir karnını doyurdum. Tatlısını, çayını da verdim yavaş yavaş usluplu bir şekilde Hocaya durumu izah ettim. Eeeee sonuç şükür malum 61’i yırttık. Selamlar Saygılar. Not: Hanau’nun kalender, emektar ve cefakar MURAT KALKAN HOCAMIZIN genç yaşta aramızdan ayrılması bizi son derece üzdü. Allah’tan Rahmet, Ailesine Sabr-ı Cemil niyaz ediyorum. Süper Fresh İftarını Keup Caddesinde Verdi öln’ün sevilen yüzü, iş dünyasının başarılı ismi Sefa Yüce küçük İstanbul diye adlandırılan Keupstrasse’de basın mensuplarıyla iftarda bir araya geldi. Bir gazetecinin sorusunu çok uzun yıllar ticaretin içinde olmasanız da kısa sürede yakaladığınız büyüme trendini nasıl yakaladığının sorulması üzerine Yüce şu cevabı verdi. ‘’Bazen siz hayatı planlamasanızda ayrılan nasib kaderiniz olarak sizi bir yerlere onunla buluşturuyor. Hamdolsun Türkiyem firmasıyla edindiğimiz tecrübeyle 2006 yılında kendi adımıza kurduğumuz işletmemizle bismillah dedik. Sonra tamamen hesabımızda olmayan Türkiyenin en seçkin markalarından biri olan ÜLKER gurubunun bir markası olan SüperFresh‘in Avrupa Distribitörlüğü’nü Rabbim bizlere nasib etti. SüperFresh hakkında yöneltilen soruya Sefa Yüce şu cevabı verdi. ‘’Süperfresh’in Türkiye`de 300`e yakın çeşitli ürünleri var. Ama biz Almanya`nın verdiği müsaade ile 22 kadar ürünü marketlerde sergiliyoruz. Almanya ve Avrupa genelinde 12 bayi ağımızla SüperFresh ürünlerini pazarlıyoruz. Dondurulmuş ürünler ülkemizde 2,5 kilo oranında tüketilirken Avrupa`da bu rakam aylık 6,5 kilo civarlarına tekabul ediyor, bu manada dondurulmuş gıdaya ilgi burada oldukça fazla. Gün geçtikçede Avrupa`da dondurulmuş gıdaya ilgi artıyor. Neden yoğun çalışma ortamı evde dolapta hazır bulunan bu yiyeceğe ilgiyi artırıyor. Bu ürünlerde en çok satılan müfli hamuru ve tepsi böreği başı çeken ürünlerimiz, tabi bamya gibi bazı ürünlerde çok aranıyor. 2020 yılına kadar 6500 noktaya hedefe ulaşmak gibi kendimize hedef belirledik. Bu gün 2000-2500 noktaya ulaşmış gözüküyoruz. Süper Fresh Ürünleri REALlerde Berlin bölgesi Reallerinde şu an ürünlerimizi pazarlamaya devam ediyoruz. Neden Berlin? Berlin Real marketlerinin test bölgesi imiş. Orada Türk var Polonyalı var daha çok yabancı ülke vatandaşları var. Ürün orda test edilip sonra diğer bölge raflarına giriyor. Önümüzdeki aylarda Almanya`da toplam sayıs 300 kadar olan Real marketlerinin 100 tanesine mal vermek istiyoruz. Biz hamdolsun pazarlamanın en zoru olan Alman piyasalarından METRO gurubu içerisine girmeyi başardık. Tüketici kardeşlerimizden ricamız Süper Fresh ürünlerini denesinler, tavsiye etsinler, yine mübarek her Ramazan ayında olduğu gibi bu yılda özel kampanyamız var. Üç ürün alan müşterilerimize mutfak önlüğü maşa ve eldivenden oluşan setimizi hediye ediyoruz“ diyerek sözlerini tamamladı. K HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Bayram ve Hüzün [email protected] ayram denince aklınıza ne gelir? Neşe, sevinç, sevdiklerinizle birlikte olmak, sevgi, mutluluk, mutlu etmek? Belki de hepsi ve daha fazlası. Sizi bilmem ama bayram kelimesi bende hep Mü’mine cennetin ödül olarak verildiği anı hatırlatır. İmtihanlarla geçmiş bir dünya hayatı, çetin bir hesap ve akabinde yüzleri ağartacak bir ödül. Mü’min için nihai bayram amel defterini sağ elinden aldığı gün, cennete meleklerin esenlik dileğiyle girdiği gün olacağını düşünürüm hep. Zira o bayram kalıcı ve sürekli bir bayramdır. Cenneti ödül olarak alacak bir yaşantı ortaya koyanların, ebedi kalacakları yere sevkedilirken taşıdıkları huzur ve sürurun tarifinin mümkün olamayacağını düşünürüm. Artık orada ne bir hüzün ne de bir üzüntü bulaşacaktır onlara. Dünya hayatındaki zorluk ve sıkıntılara göğüs germenin, Allah’ın rızasını kazanmak doğrultusunda bir ömür gayret etmenin ödülünü almışlardır artık. İnsan mutluluklarının sürekli olmasını ister ve o doğrultuda gayret eder. Oysa dünyadaki sevinçler sınırlıdır; üzüntü ve kederlerin sınırlı olduğu gibi. Nihayetinde biz, geçici olana değil, kalıcı olana talibizdir. Ahirete iman etmek, yaptıklarının hesabının verileceğine iman etmiş olmak bunu gerektirir. İşte bu anlayışla şekil vermeye çalışırız düşünce ve eylemlerimize, ahiretin tarlası olan dünyada. Dünya tarlasına kim ne ekerse yarın onu biçecektir. İyilik tarafında olanlar ile kötülüğü yaygınlaştıranlar bir olmaz. İyilik ve güzellik ekenler ile kötülük dikenlerin akıbetleri de bir olmayacaktır. Nefret tohumları eken, yeryüzünde fesat çıkaran ve bozgunculuğu meslek haline getirenlerin istifade edebileceği bir akıbet olmayacaktır cennet nimeti. Bu tür kimseler yeryüzünü ıslah ettiklerini düşünürler ama yaptıkları tek şey bozgunculuktur. Oysa biz dünyada da, ahirette de iyilik ve güzellik isteriz, gerek kendimiz gerekse tüm insanlık için. İnsanların mutluluğu için çalışır, kendi bayramlarımız gibi mutlu bayramlar dileriz kardeşlerimize. Bayramlar huzurun olduğu günlerdir. Huzur ise dışarda bulunan bir durum olmaktan öte içerde bulunan bir haldir. İç dünyalarında huzuru taşıyamayanlar dışarıda huzur oluşturamazlar. İşte o yüzden Mü’min yüreğinde taşır kalıcı huzur ve saadet diyarı olan cennetini. Yeryüzünde fesat çıkarmak yüreğinde cenneti taşıyan Mü’minlerin işi asla olamaz. Üzüntü ve tasanın artık olmadığı gün, Allah’ın rızasını kazanmış olmanın ödül olarak verildiği gündür. Bayram günlerine acı ve üzüntüyü yakıştıramayız. Bayram ile kini, nefreti, husumeti, düşmanlığı bir arada düşünemeyiz bile. O yüzden bayramla küskünlükler dahi son bulur bizde. Kimi zaman bayramlarımıza hüzün ilişir; huzurumuz bozulur. Bayramlarımıza hüzün bulaşır o an; çocuk, yetişkin, kadın, erkek, genç, yaşlı demeden, acımasızca masumiyetin katledilişine tanıklık ettiğimiz zaman. Ve şuna da inanırız ki, huzur vermeyenler huzur bulamazlar. Bireysel ve toplumsal huzur içerisinde olmamız bayramları mutlu geçirmemiz için yeterli olmaz. Efendimizin o müthiş benzetmesinde olduğu gibi, Mü’minler bir vücudun azaları gibi olmalı ise, acılar içerisinde olan kardeşlerimizin sıkıntıları yüreğimizin bir köşesinde hüzünün oluşmasına sebep olur. Bir tarafımızdaki bir ağrı diğer bir yanımızda hissedilir ve bayramlarımız ağız tadı ile geçmez. Dünyada her insanın insanca yaşamasını isteriz; kendimiz için istediğimizi kardeşlerimiz için de talep ederiz. Bayramlar cenneti hatırlatır bize; Cennet ise bir ödül olarak verilmesini getiren sorumluluklarımızı ve görevle- B ❬ ❬ 20 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 Murat KUBAT dosya Biz, kendimiz için istediğimizi kardeşlerimiz ve tüm insanlık için istemenin tarafındayız. Biz, insan olmanın sorumluluklarını taşımanın tarafındayız. O zaman yeryüzünde bayram esintilerini hissetmeye başlayacağız. O zaman bayramlarımıza hüzün karışmayacak, huzurumuz kaçmayacak. rimizi. İnsan olmanın, inanıyor olmanın sorumluluklarıdır bunlar. Huzur ve barışın, sevinç ve kardeşliğin hakim olduğu bir dünya; insanların farklılıklarından dolayı birbirlerini öteleyerek ve ötekileştirerek yok saymadığı ve yok etmediği, aksine bir tanışıklık vesilesi bildiği bir dünyayı inşa sorumluluğumuz vardır. Mü’mince bir sorumluluktur bu. Bu sorumlulukların îfası Mü’mine cenneti ödül olarak kazandırır. Bu sorumluluklar yeryüzündeki adalet ve barışın tesisini sağlar. Bu sorumluluklar yeryüzündeki bozgunculuk ve fitneyi önler. Bu manada sorumluluklarımızdan kaçamayız. Tarafsızlık bir ütopyadır. Aslen herkes bir taraftır. Tarafsızım diyenler dahi bir tarafta yer almaktadır. Biz, bayramla gelen güzelliklerin, adaletin, barışın; tüm insanlık için huzur ve esenliğin tarafındayız. Biz, farklılıkların çatışma unsuru değil, bir zenginlik olarak görüldüğü düşüncenin tarafındayız. Biz, kendimiz için istediğimizi kardeşlerimiz ve tüm insanlık için istemenin tarafındayız. Biz, insan olmanın sorumluluklarını taşımanın tarafındayız. O zaman yeryüzünde bayram esintilerini hissetmeye başlayacağız. O zaman bayramlarımıza hüzün karışmayacak, huzurumuz kaçmayacak. Diyyanett İşleri l i Türk ü k İslam l Birliği i liği %$<5$07(%5ÄÂÄ % $<5$07(%5ÄÂÄ $< 'Ä7Ä%&DPLDVÅQÅQYH$O $OPDQ\DĶ DĶGD\D \DÉÉDD\D \DQ GLQNDUG GH HÉÉOHULP H LPL]LQ R RAMAZAN NB BAYRAMLARINI AY AY YRAM MLARINI HQL©WHQGX\JXODUO UODNX NXWO WODU ED\UDPVHYLQFLQLQÄVODP$O $OHPLYH E¾W¾ W¾QLQVDQOÅNL©LQJ¾]HOOLNO NOHUHYHVLOHROPDVÅQÅ $OPDQ\DWRSOXPXQ $O QG GDKX]XUO UOXELUO UOLNWH\DÉDPD\D NDWN WNÅVDÃODPDVÅQÅ&HQDEÅ+DNN NN NĶĶWDQQL\D]HGHUL] <¸QHWL <¸ WLP.X .X XUUX UXOOX X BAĞIŞLARINIZLA BAĞIŞLARINIZLA DAHA DAHA GÜZEL MEK MEKAN AN VE BA AYYRAMLARA... BAYRAMLARA... BANKA HAVAALESİ İÇİN BAĞIŞ HESABI Alıcı Adı Konto BLZ Banka IBAN BIC : Türkisch Islamische Union : 505566000 : 37040044 : Commerzbank Köln : DE97370400440505566000 : COBADEFFXXX HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Gurbet Mektupları-8 [email protected] ektubuma başlamadan önce: “ALLAH’ın selamı rahmeti bereketi üzerinize ve üzerimize olsun.” Bugün sizlere yine değişik bir formattan seslenmek istiyorum. Uzun zamandır, buralarda kalmak ve acıları tatmak çok zor derken, ne düşünüyorduk? Gelecekte, önceki ayrı kalmanın hesabına bir eksi yazalım. Ne dersiniz? Hatıraları, kaf dağında saklarsak, gelir zamanı diyebilir miyiz? Ucuz edebiyatla, pahalı bir koltuğa oturmanın, ne anlamı var? Kaçırdığımız bunca fırsatlara ne demeli? Keşke denen nesne, geriye gelir mi bir daha? Bütün bunların sonunda, kafamızda oluşan, binbir soru işareti ve benliğimizi kemiren karmaşık düşünceler. Nerede durmalıyım? Nereye ve kime ait olmalıyım? Gerçekten bir kimliğim var mı? Gibi fikir çağrıştırması ile zihinlerimizi hiç yorduk mu? Ama bir çıkar yol bulamamışsındır. Çünkü sana zamanında kimse sahip çıkmamış, yalan yanlış hayatın bir ucundan tutarak yaşamışsındır. Yanlışları seneler kovalarken, senin doğruya ulaşman ömrünü almıştır. Elinden tutacak bir insanı bulduğunda, hayatın seni ne kadar hırpaladığını farketmişsindir. Her eşyanın bir rehberi olduğu halde, insanın yaşama rehberi olduğunu ve bunun insanlardan ısrarla saklandığını da öğrenmişsindir. İşte sen, orada iyi durumdasın. Nice insan varki, hakikatin gerçeğine ulaşamamıştır. Buna ömrüde yetmemiştir. İnsan en çok emek isteyen varlık. İnsan ne de çok isyankar eden bir varlık. İnsan nefsi ve ruhu arasında sıkışıp kalmış. Ve yorulduğunda, daraldığında hemen isyan eden. Bebeklik ve çocukluk döneminde aciz, bakıma muhtaç. Õmrünün yarısı, dünyaya ait eğitim ve öğretimiyle geçen ve hala olgunlaşamayan insan. Sadece bir kaç yıl, dini eğitimle gerçek kimliğine bürünebilecekken. Tembelliğini bırakıp, dünya ve ahiret bilimini birleştirerek vahiy ilmi ile insan oluyor. Çünkü, insan yapı anahtarı furkandır. Aradığımız gerçek, yakınımızda iken, biz nelerle uğraşıyoruz. Nelere zaman harcıyoruz. Evet, engebeli yollarda kendini bulmak ve gerçeğin kanatlarına, kendini bırakarak, ruhen bir kelebek gibi hafiflemek, ne güzel. Bütün bu durumlar, defterimize artı yazıldığı zaman, ahirette hissedeceğiz. Bunun için, düşünmez misiniz? Birgün, yalnız kaldığımızda, oturup, aklımızın erdiği günden itibaren, iyi ve kötü günlerimizi, şöyle bir tefekkür edelim. Bakalım, gece karanlığından sahile ulaşmış mıyız. Yoksa, sahile varmaya daha hayli mesafemi var. Eh bütün bunlara rağmen hayat devam ediyor, ama devam eden hayatı değerlendirebilirsek. Vesselam. M ❬ ❬ 21 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 M. Salih AYDIN İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı bize birçok şeyi adeta hatırlatır. O günlere iç çekilir. Ahh nerde o günler deriz. Ben küçüklüğümden hatırlıyorum. Ramazan beni ilgi alanı yapmıştı. Oruca ne zaman başlıyacağım diye düşünür dururdum. Demekki, o istek doğrultusu 10 yaşından beri aralıksız tutmama sebepmiş. Hele gece kalkıp sahur yemeğinde hoşaf içilmesi bulunmaz bir nimetti. Hoş, şimdiki gençliğin nelerden hoşlandığı bile meçhul. Ahh mir langweillich. Hayatları bu kelimelerle geçiyor. Ooo das ist kuhl… Nereden nereye. Ve elveda benim olan Ramazan. Hoşgeldin, dününden haberi olmayan dünya. Helal ekmek kazanma uğruna Ramazanımdan da oldum. Ama durum hiç de öyle değil ana yurtta durum daha da vahim. Dün orucuma saygı duyan gayrimüslimler vardı. Bugün Müslümanım diyen değil saygı, sanki hakaret eder gibi elinde sigara dumanını üfürüyor. Bütün bunları yazmamdaki sebebler, sizin içinizi karartmak değil. Bilakis hakikatlere bir adım daha yaklaşmak. Eski Ramazanlar dedik, dedik de bu konuda neler biliyoruz geleceğe neler aktardık. İşte size anılarımın içinden bir anı. Dokuz yaşındayım, nenemler sahura kalktı. Küçük dayım ve dedem dışarıya ibrikle yüzlerini yıkamaya çıktı. Nenem erişte pilavı ve hoşaf hazırlıyor. O şimdiki ahım şahım mutfak düzeni yok. Mutfak, çamurdan yapılmış küçük bir ocak ve külle sıvanmış ve her zaman kullandığı içi kalaylı bakır tencere. Beş bilemedin kertikli kalaylı tabaktan oluşan set. Ogün arefe ve songün oruç tutmak istiyorum ısrarla. Nenem beni kaldırıyor ve hadi gel yemek hazır. Ortada bir sini, içinde bir kertikli tabak ve içinde erişte pilavı, tabii sadeyağlı ve başka bir tabak ve içinde armut hoşafı. Biz o zamanlar tabak değil sahan diyoruz. İşte tamgün orucu böyle tutup ertesi gün bayram yapmaya hak kazandım. Bayram günü yine eski elbiselerimle, üzerimde kırk yamalık ama temiz, bayram yerine gittim. Sevinçten gözlerim birşey görmüyordu. Sevinç olmazsa, sevinecek bir gayen olmazsa, isterse dünya senin olsun. Neye yarar. Sizlere en güzel bayramlar dilerken. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim. ALLAH’a emanet olun. Selam ve dua ile. özel köşe Ebru Sanatçısı Orhan Erdoğan Frankfurt’ta Ebru Sergisi Açtı bru Sanatçısı Orhan Erdoğan Frankfurt`ta ebru sergisi açılışını yaptı. Sergiyi Ebru Sanatçısı Orhan Erdoğan ile Frankfurt Ebru Derneği ile beraber düzenledi. Ebru Sanatçısı Orhan Erdoğan; “Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Herkes yapılması gerekenden fazla gayret gösterek en iyisini yapmaya çalıştılar. Sergimizin açılışında ağırlıklı olarak Alman davetliler vardı. Hedef daha çok Almanlara ebru sanatımızı, Ramazan ve iftarı tanıtmak canlı bir şekilde anlatmaktı. Allah`a şükürler olsun gelen misafirlerin hepsi de memnun olarak ayrıldığını, tekrar tekrar teşekkür ederek ayrıldılar. Programımız önce açılış konuşması ile açıldı. Ebru sanatı hakkında kısa bir konuşma yapıldı. Sonra Cemile isimli kızımız (ebru kursuna da devam ediyor) gitarla ingilizce birkaç parça okudu. Ardından ben canlı ebru sunumu yaptım. Bir kaç ebru yapıp daha yakından tanıtmak için uygulamalı hem bilgi verdim hem gösterdim. Sonra Cemile kızımız bir ebru yapıp kursda öğrendiğini orada gösterdi. O an oradaki atmosferi anlatmak yetmiyor, yaşamak lazım. Herkes kimsede çıt yok. Sadece çıkacak sonuca odaklanıyorlar. Suyun yüzeyinde resim yapılıyor. Kağıda nasıl alınacak onu merak ediyorlar. Sonuç tekneden kağıdı çıkardığımda teknin yüzeyindeki resimin kağıda, hiç karışmadan bozulmadan çıkarınca bir alkış tufanı kopuyor bu da seyredenlerin nasıl etkilendiğini gösteriyor. İftar yaklaştığında, önce bir kızımızdan canlı NEY dilettikten sonra kısaca Ramazan ve iftar hakkında bilgi verdikten sonra, Wiesbaden`de yaşayan Dr. Tarek Ali akşam ezanını okudu ve hep beraber iftarımızı yaptık” dedi. E Freiburg’da Koruyucu Aile Toplantısı GMG Freiburg Donau Bölgesi Kadınlar Teşkilatının düzenlediği "Koruyucu Aile Bilgilendirme Toplantısı" yapıldı. Toplantıya IGMG Genel Merkezden Zehra Alver katıldı. IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Ahmet Ölmez`in selamlama konuşmasının ardından Zehra Alver bilgilendirmesinde konuyu geniş bir şekilde dile getirirken, gençlik dairesi korumasında olan koruyucu ailenin önemine dikkat çekti. Konuyla alakalı vatandaşlara yol gösteren Alver, gençlik dairelerinin Müslüman koruyucu ailelere ihtiyacı olduğunu söyledi. Toplantının sonunda sorulara cevap verildi. I HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 22 ❭ Ağustos · August 2014 · Şevval 1435 bulmaca
© Copyright 2024 Paperzz