Sayfa: 06 Sayfa: 13 HASENE Bosnalı Selzedelere Bir Tır Dolusu Yardım Ulaştırdı Sayfa: 12 Sayfa: 21 IGMG RNS Bölgesinde Geleneksel Aileler Günü Trabzon ile Dortmund Kardeş Şehir Oldu Freiburg’da Kan Bağışı Kampanyası Hayat Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir Aylık Ücre tsiz Ga ze te / Kostenlose Monat liche Ze itung • S a y ı / N r . : 9 4 • Yıl/J ahre: 11 • Temmuz / J uli 2014 / Rama za n 143 5 Rahmet Yağmurunda Yıkanmak Hoşgeldin Ya Şehr-i RAMAZAN Zekat ve Sadaka’nın Bireysel ve Toplumsal Hayattaki Yararları Düştüğü Yerden Kaldırmak 05 Mahmut AŞKAR Dr. Yusuf IŞIK Anayasayı Koruma Dairesi’nin IGMG Politikasında Değişim A. Engin KARAHAN 09 Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlarımıza Müjde 07 Erhan NACAR Gurbet Mektupları 7 M.Salih AYDIN İnsanlığı 17 Umre Nisan 2014 Sen misin Sürpriz Yapan-2 21 Mustafa KASALAK 19 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Rahmet Yağmurunda Yıkanmak Hoşgeldin Ya Şehr-i RAMAZAN [email protected] Impressum / Künye S Sinan AKTÜRK larında çizilmeye çalışılan müslüman tipi ile birebir örtüşmüyorlar mı. Demekki bütün fitnelerin çıkış noktası aynı diye düşünüyorum. İnsanlığımızı unuttuğumuz bu günlerde vakit geldi çattı ve Cenab-ı Allah`ın rahmet ve bereket ayı Ramazan-ı Şerife kavuşmuş durumdayız. Duamız; Cenab-ı Allah bu özel günler yüzü suyu hürmetine bizlere akıl ve izan nasip eder de, yani tüm müslümanlara, belki silkinerek kendimize geliriz. Ramazan ayı ile ilgili değişik yazıları gazetemizin içerisinde bulabileceğinizi hatırlatırken kısa da olsa bizler de birkaç şey söylemek isteriz. İmam Halil’den aktarılan bir görüşe göre ise, Ramazan ismi “ramazî”den türemiştir. Bu da güz yağmuru anlamına gelir. Güz yağmuru; yazın sonunda, kuraklıktan, susuzluktan çatlamış topraklar, ağaçlar ve bitkiler suya hasret hale gelmişken ve her tarafı toz toprak kaplamışken gerçek bir rahmet olarak yağar ve ortalığı tertemiz hale getirir. Sadece tabiattaki kiri, pası, tozu temizlemekle kalmaz; hem toprağın, bitkilerin, hem hayvanlar âleminin ve tabii hem de insanların suya kanmasını sağlar. Güz yağmuru mesabesinde olan Ramazan ayı da, onu gereği gibi yaşayanları, manevi kirlerden, paslardan yıkamakla kalmaz, aynı zamanda onları manen doyuma, itminana eriştirir. Peygamberimiz (s.); bu ayda, gerçekten inanarak ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek oruç tutan müminlerin günah kirlerinden temizlenip kurtulacağını beyan buyurur: “Kim inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” İşte buradan hareketle gelin güz yağmurundan istifade eder gibi bizler de Ramazan`ın ferahlatıcı, doyurucu, manevi kirlerden arındırıcı güzelliklerini yaşama fırsatını kaçırmayalım ve kendimize bir çekidüzen verelim. İşte buradan hareketle gelin güz yağmurundan istifade eder gibi bizler de Ramazan`ın ferahlatıcı, doyurucu, manevi kirlerden arındırıcı güzelliklerini yaşama fırsatını kaçırmayalım ve kendimize bir çekidüzen verelim. Çoluk çocuğumuzun da bu mübarek günlerin feyzinden istifade etmeleri için elimizden gelenleri mutlaka yapalım. Özellikle oruca yeni başlayacak evlatlarımızı usulüne göre ödüllendirmeyi de unutmayalım. Mesela eskilerin güzel bir uygulaması; “orucunu bana satar mısın”. İlk defa oruç tutacak çocuklarımıza zorlanmalarında destek olmak adına ve tabiki teşvik adına oruçlarını satın alma teklifi. Bilinen ama unutulmaya yüz tutmuş güzel bir gelenek. Malum bu sene de oruç uzun sürelerde tutulacak. Bunu da göze alarak en azından hafta sonları teravihlere mutlaka çocuklarınızı ve ailenizi camilere götürmeyi unutmayın. Son olarak Mübarek Ramazan Ayınızı, inşallah idrak edeceğimiz Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramınızı da tebrik ediyoruz. Rabbim bizler, ailelerimiz, İslam Dünyası ve insanlık için hayırlara vesile eylesin. Amin. Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun. Not: Selam Food Firmasından Kıymetli Halil Ayan Bey`in bir torunu dünyaya gelmiştir. Yavruya Cenab-ı Allah`tan hayırlı uzun ömürler diler; aileyi tebrik ederiz. Yine Selam Food Firmasından Kıymetli Eşref Yücetaş Bey`in bir evladı dünyaya gelmiştir. Yavruya Cenab-ı Allah`tan hayırlı uzun ömürler diler; aileyi tebrik ederiz. HAYAT Yayın Kurulu Aylık Ücretsiz Gazete Temmuz - Juli 2014 Ramazan 1435 Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş, Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin, Mustafa Uyanık, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz, M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk, İskender Güngör, Ali Atik Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sinan AKTÜRK editör Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz. hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal evgili dostlar! İnsanlık herhalde günümüzdeki kadar şirazesinden çıkmamıştı. Özellikle de İslam dünyasındaki gelişmeleri gördükçe bırakın müslümanlığımızı, insanlığımızdan utanır olduk. Yiyecek bir lokma ekmeği, bir bardak suyu bulmakta zorlanan halkların elinde değeri belki milyonlarla ölçülecek en modern silahlar mevcut. Bu silahlarla belki de kendilerinin de bilmediği nedenler yüzünden birbirlerini insan haysiyetinin ayaklar altına alındığı bir şekilde hunhanca öldürmekteler. Müslüman ülkelerde bunları yaparken bir de kendilerine uydurdukları dini kılıflar yok mu? İnsanın aklını kaybedesi geliyor. Haksız yere bir insanı öldürmenin tüm insanlığı öldürmek gibi olduğunu söyleyen bir Peygamber (s.a.v)`in ümmeti olan bizlerin yani müslümanların düştüğü hale bakar mısınız. Aman Allah`ım aynı dini farklı yorumlayan farklı mezhepteki bir kardeşini hem öldürüyor ve hem de kutsal saydığımız değerleri ayaklar altına alınıyor. Bunu yapanın bırakın müslüman olmasını insan olması bile ihtimal dahilinde değildir. Hele bir de haberlerde yayınlanan görüntülerdeki katliamları yapanların tekbir getirmeleri yok mu insanlığımdan utanıyorum. Allah`ın yüceliğini tekbirle haykırmak böyle adice işlerde olmaz. Ama maalesef bunları belki müslümanlar organize etmiyor ama kamuoyuna bu şekilde servis ediliyor. IŞİD terör örgütü bahanesiyle Irak ve Suriye`de yaşananları sanki film izler gibi izliyoruz. Burada dikkatinizi bir şeye özellikle çekmek istiyorum. Sözde IŞİD üst düzey yöneticisi gibi gösterilen insanların şekil ve şemallerine dikkatlice baktınız mı hiç. Özellikle Batılı kamuoy- ❬ ❬ 03 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Web: www.hayatonline.eu Baskı: Sunprint GmbH Offenbach HAYAT DİTİB Federal Kadın Birliği Hizmetiçi Eğitim Semineri Tamamlandı İTİB Federal Kadın Birliği’ne bağlı 14 Eyalet Kadın Birliği temsilcilerin katılımı ile gerçekleşen ilk hizmetiçi eğitim semineri başarılı bir şekilde tamamlandı. Seminerinin açılış konuşmasını DİTİB Federal Kadın Birliği Başkanı Derya Şahan yaptı. Cami derneklerimizde fahri olarak görev üstlenen kadınların yapmış oldukları çalışmaların önemine değinen Şahan, Federal Kadın Birliğinin faaliyetleri ve vizyonu hakkında bilgilendirmede bulundu. Almanya‘da müslüman kadının daha görünür olabilmesi için içinde bulunduğumuz toplumun şartlarına uygun bir kurumsallaşmaya gidilmesi gerektiğine işaret eden Şahan, DİTİB’in de cemiyet yeni tüzükleri Eyalet Kadın Birlikleri ve Federal Kadın Birliği‘nin kurulması ile bunu gerçekleştirdiğini ifade etti. Kadın çalışmalarının toplumsal önemine vurgu yapan DİTİB Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Emine Seçmez de, DİTİB Federal Kadın Birliği‘nin düzenlediği seminerin bu manada çalışmalara yeni ivme katacağını söyledi. Kadın, Aile, Gençlik, Spor ve Sosyal Birim Müdürü Ayten Kılıçarslan da, geçmişten günümüze kadın hareketleri ve kadınların mücadeleri, DİTİB’in yeni yapılanması, Almanya‘da kadın faaliyetleri ve bu alanda faaliyet gösteren kadın dernekleri hakkında bilgilendirmede bulundu. Ayrıca hizmetiçi eğitim seminerine DİTİB Eyalet Birlikleri, Dernekler, Rehberlik ve Denetim Hizmetleri Müdürlüğü’nden Murat Kayman da kadın örgütlenmelerinin eyaletlerdeki sorunlarını dinledi. DİTİB Federal Kadın Birliği tarafından Eyalet Kadın Birlikleri’na yönelik hazırlanan el kitapçığı tanıtıldığı iki gün süren hizmetiçi eğitim seminerinde çalışma grupları oluşturularak ilerleyen dönemlerde atılacak adımlar belirlendi. D Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 04 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 haber T.C. Berlin Büyükelçiliğinin Seçimlerle İlgili Duyurusu Değerli Vatandaşlarımız, Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızın yurtdışında ilk turu 31 Temmuz-3 Ağustos 2014 ve (ikinci tura kalması halinde) ikinci turu 17-20 Ağustos 2014 tarihleri arasında Cumhurbaşkanlığı seçiminde nerede oy kullanacaklarına ilişkin bilgiler kesinleşmiş bulunmaktadır. 1. 18 Mayıs 2012’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 6304 Sayılı “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la yurtdışındaki seçmenlerin, milletvekili genel seçimi, Cumhurbaşkanı seçimi ve halkoylamasında bulundukları ülkelerde oy vermeleri hüküm altına alınmış olup, 2014 yılı yaz aylarında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerde ilk kez oy kullanmaları mümkün olabilecektir. 2. Bu çerçevede; seçimler, Almanya’da, 1. BERLİN’de (Berlin Başkonsolosluğumuzun görev bölgesindeki seçmenler için Berlin Olimpiyat Stadyumu’nda) 2. HANNOVER’de (Hamburg ve Hannover Başkonsoloslukları görev bölgesindeki seçmenler için Hannover Fuar Merkezi’nde) 3. DÜSSELDORF’ta (Düsseldorf ve Köln Başkonsolosluklarımızın görev bölgesindeki seçmenler için Düsseldorf ISS Dome Salonu’nda) 4. ESSEN’de (Essen ve Münster Başkonsolosluklarımızın görev bölgesindeki seçmenler için Essen Fuar Merkezi’nde) 5. FRANKFURT’da (Frankfurt ve Mainz Başkonsolosluklarımızın görev bölgesindeki seçmenler için Frankfurt’ta Fraport Arena Spor Salonu’nda) 6. MÜNİH’te (Münih ve Nürnberg Başkonsolosluklarımızın görev bölgesindeki seçmenler için Münih Fuar Merkezi’nde) 7. KARLSRUHE’de (Stuttgart ve Karlsruhe Başkonsolosluklarımızın görev bölgesindeki seçmenler için Karlsruhe Fuar Merkezi’nde) düzenlenecektir. OY KULLANABİLMEK İÇİN YURTDIŞI SEÇMEN KÜTÜĞÜNE KAYIT OLMAK GEREKMEKTEDİR Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızın seçimlerde oy kullanabilmeleri için “Yurtdışı Seçmen Kütüğü”ne kayıtlı olmaları gerekmektedir. - Vatandaşlarımızın “Yurtdışı Seçmen Kütüğü”ne kayıtlı olup olmadıklarını Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı’nın internet sitesinden (https:/ /www .y sk.gov.tr) kontrol etmeleri mümkündür. - Yurtdışı Seçmen Kütüğünde kaydı bulunmayan vatandaşlarımızın 9 Temmuz 2014 Türkiye saati ile saat 17.00’ye kadar bağlı bulundukları Başkonsolosluklarımıza başvurarak adres beyanında bulunmaları gerekmektedir. Adres beyanının bağlı bulunulan Başkonsolosluğa şahsen başvuru veya posta yolu ile yapılması mümkündür. Ancak Yüksek Seçim Kurulu ilgili kararında, yurt dışı seçmen kütüğünün ilan edildiği 2-9 Temmuz 2014 tarihleri arasında adres beyanı başvurularının şahsen yapılabileceği, posta ile müracaatların ise dikkate alınmayacağı belirtilmektedir. - Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızın, yurtdışında ilk turu 31 Temmuz-3 Ağustos, ikinci tura kalması halinde ise ikinci turu 1720 Ağustos tarihlerinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde nerede oy kullanacaklarına ilişkin bilahare bilgi sunulacaktır. - Yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı vatandaşlarımızın oy kullanmak için randevu almaları gerekmektedir. Oy verme günleri iki za- man dilimine bölünmüş olup (08.00-12.30; 12.30-17.00), “SEÇSİS Oy Verme Günü Belirleme Sistemi”nden (Sistem) istenilen gün ve saat dilimini seçmek mümkündür. Sözkonusu işlem 21 Temmuz 2014 (Türkiye saatiyle 08.00’de başlayacak) ile 25 Temmuz 2014 (Türkiye saatiyle saat 17.00’de sona erecektir) tarihleri arasında yapılabilecektir. - Oy verme gününü belirlemeyen seçmenler için oy verme gün ve saat aralığı ile oy kullanacakları sandıklar Sistem tarafından belirlenecektir. - Yüksek Seçim Kurulu ilgili kararında, belirlenen oy verme gününde oyunu kullanamayan seçmenlerin, sadece gümrük kapılarında kurulan sandıklarda oylarını verebilecekleri belirtilmektedir. - Vatandaşlarımızın oy kullanmaya gelirken T.C. Kimlik Numaralarını gösteren nüfus cüzdanlarını veya pasaportlarını yanlarında bulundurmaları gerekmektedir. - Vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerde kurulacak sandıklarda oy kullanmalarının yanısıra, gümrük kapılarımızda aşağıda sunulan tarihlerde oy kullanmaları da mümkündür. Gümrüklerde birinci tur oy verme işlemi: 26 Temmuz 2014 10 Ağustos 2014 Gümrüklerde ikinci tur oy verme işlemi: 17 Ağustos 2014 - 24 Ağustos 2014 Seçimlerle ilgili olabilecek gelişmeleri takip edebileceğiniz güncel duyurularımız Büyükelçiliğimiz / Başkonsolosluğumuz web sitesi ve facebook sayfasında yayınlanmaya devam edilecektir. Saygıyla duyurulur. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Zekat ve Sadaka’nın Bireysel ve Toplumsal Hayattaki Yararları [email protected] ekât ve sadaka, tek tek kişilerin hayatlarına çok olumlu etkiler yapıp, katkı sağladığı gibi, toplumsal hayata da çok önemli ve olumlu etkiler yapmakta ve katkı sağlamaktadır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz: - Zekât ve sadaka vermekle bir taraftan Allah rızası kazanılırken, diğer taraftan insanlar arasında dostlukların oluşması sağlanmaktadır. Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır; -“Sizin dostunuz (velîniz) ancak Allah’tır, Resûlüdür, îman edenlerdir. Onlar ki; Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler.” (Mâide: 55) Demek ki, inanan insanların öncelikle ve en yakın dostu Cenab-ı Allah ve Peygamberimiz, sonra da inananlar, ihlâs ve samimiyetle namaz kılan ve zekât verenlerdir. Gerçekten de inanan ve inancının gereğini yapan yani, namaz kılan, oruç tutan, zekât veren insanlar arasında içten dostluklar oluşmaktadır. Dostlukların yaşandığı bir yerde ise huzur ve mutluluk ortaya çıkmaktadır. - Zekât ve sadaka, insanı mal biriktirme hırsı ve cimrilik gibi bazı kötü huy ve alışkanlıklardan uzaklaştırmaktadır. Peygamberimize hitaben Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır; -“Onların mallarından sadaka (zekât) al. Bununla onları (günahlarından) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin.” (Tevbe: 103) Zenginlerin mallarından zekât ve sadaka alınarak, hem onların maddî ve manevî yönden temizlenmeleri sağlanmış, hem de kişisel olarak aşırı mal biriktirme hırsları ile cimrilik gibi kötü huy ve alışkanlıkları giderilmiş olur. Mal biriktirme ve cimrilik öyle bir hastalık ve öyle bir kötü hırstır ki, insanları bu uğurda hırsızlığa, devlet malına elkoymaya, kan dökmeye ve hatta vatana ihanete bile götürebilmektedir. Halbuki, zekât ve sadaka insanların bu konudaki aşırı hırslarını yavaşlatıp, normale döndürmekte ve “çok para ve mal kazanıp, üzerine oturma” anlayışı yerine, “çok kazanıp, çok yardımda bulunarak onun hazzını yaşama ve mutluluğuna erme” anlayışını kazandırmaktadır. Ayrıca toplumsal ahlâkın gelişmesine yardımcı olmaktadır. - İçtenlikle zekât ve sadaka verenler Allah’ın hoşnutluğunu kazanmakta ve fakirin duasını almaktadır. Allah biz kullarına bütün nîmetlerini karşı- Z ❬ ❬ 05 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 Dr. Yusuf IŞIK dosya Zengin zekât ve sadaka verirken gönülsüz davranmayacak, başa kakmayacaktır. Fakir de, alırken ezilmeyecek, mahçubiyet duymayacaktır. Çünkü; biri borcunu ödüyor, diğeri hakkını alıyor. Bu düzenlemeyle zekât ve sadaka, bir anlamda toplumsal gerilimi önlemek için bir sigorta görevi görmektedir. lıksız vermektedir. Bunun karşılığı olarak sadece şükredip etmediğimize bakmaktadır. Çünkü bizim nankörlük etmeden kendisine şükretmemizi Cenab-ı Hak sevap olarak tekrar bize döndürmektedir. Karşılıksız sırf Allah rızası için zekât ve sadaka verenler ise, daha da kârlı çıkmaktadırlar. Bir taraftan Allah’ın hoşnutluğunu kazanmış olmakta, diğer taraftan ise, fakirin duasını alarak vicdanen rahatlamakta ve manen huzur bulmaktadır. - Zekât ve sadaka, insana mal ve paraya esir olmayı değil, onlara hükmetmeyi sağlamaktadır. İslâmî anlayışta: “veren el, alan elden üstündür” anlayışı vardır. Bu anlayış bize iki şeyi ilham etmektedir: Birincisi; çalışıp kazanmayı ve zengin olmayı, ikincisi ise; kazanılan mal ve paraya esir olmayı değil, onu esaretimize ve yönetimimize almayı... Öyle ise, kişisel olarak mutlu olmak için, el açan değil, el açanlara yardımcı olmak hedeflenmeli, toplumsal olarak ise, dağıtılan mal ve paranın insanlar arasında meydana getireceği sevgi ve saygı paylaşılmalıdır. - Zekât ve sadaka zengin-fakir arasındaki kin, düşmanlık ve çekememezliği gidermekte ve karşılıklı sevgi ve saygı bağı oluşturarak bir orta tabakanın çıkmasına yardımcı olmaktadır. İnsanlar fiziksel, zihinsel ve yetenekleri bakı- mından eşit olmadıkları gibi, zenginlik ve fakirlik bakımından da eşit değildir. Her dönemde, her toplumda zenginler de olmuştur, fakirler de... Bu durum doğaldır. Doğal olmayanı; bu iki kesimin karşılıklı olarak birbirlerinin haklarını gözetmemeleri neticesinde toplumda kin, husumet, çekememezlik ve düşmanlık duygularının gelişmesidir. İşte zekât bu noktada önem kazanmakta ve devreye girmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’deki; -“Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi” (Zariyât: 19) Ve cömert zenginler kastedilerek; -“Bunlar sahip oldukları mallarda muhtaç ve yoksulların belli bi r hakkı nı n bulunduğunu unutmazlar.” (Meâric: 22-25) Bu mealdeki âyetlerde anlatıldığı gibi, zenginlerin zekâtlarını vermeleri halinde, fakirlerin kin, husumet ve düşmanlık duygularını azaltıp hatta yok ederken, aynı zamanda fakirlerin sayısının giderek azalmasına ve ekonomik yönden bir orta tabakanın oluşmasına yardımcı olmaktadır. - Zekât ve sadaka, toplumda “sosyal güvenlik” anlayışının ortaya çıkmasına yardım etmektedir. Gerçekten kurallarına uyularak zekât verilen toplumlarda insanların hem psikolojik ve hem de ekonomik güvenceleri oluşmakta ve varlıklı³ HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir insanlar da, yoksullar da gelecekleri hakkında fazla endişe duymadan yaşayabilmektedirler. Zengin zekât ve sadaka verirken gönülsüz davranmayacak, başa kakmayacaktır. Fakir de, alırken ezilmeyecek, mahçubiyet duymayacaktır. Çünkü; biri borcunu ödüyor, diğeri hakkını alıyor. Bu düzenlemeyle zekât ve sadaka, bir anlamda toplumsal gerilimi önlemek için bir sigorta görevi görmektedir. - Zekât ve sadaka, âtıl vaziyetteki sermayenin hareketlenmesine ve piyasaların canlanmasına sebep olmaktadır. ❬ 06 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 Zekât ve sadaka, halk arasındaki deyimi ile “yastık altında saklanan” ve âtıl, işe yaramaz vaziyette bekletilen mal ve paranın hareketlenmesine ve elden ele dolaşarak ekonomik hayatın canlanmasına sebep olmaktadır. Zenginin cimrilik yapıp, zekât ve sadaka vermemesi halinde ise, bu canlanma olmayacaktır. Netice olarak şunu hiç bir zaman aklımızdan çıkarmayalım; - Zekât ve sadaka, anti kapitalist ve anti komünist sistem olan “İslâm Ekonomi”sinin omurgasını oluşturmaktadır. haber Kapitalist ve sosyalist/komünist ekonomik sistemlerinin uygulandığı özellikle İslâm Ülkelerinde yaşayan müslümanlar işin farkında mı dersiniz! Zekât ve sadaka verenler ve alanlar bu vesileyle bir kez daha düşünmeye davet edilmelidir. Hiç bir müslüman, gayri âdil vahşî ekonomik modellerin mahkûmu değildir. İslâm’ın Ekonomik sistemi önlerinde durmaktadır. Ne varki müslümanlar ormana bakarken ağaçları görememektedirler. Suç, sadece göremeyenlerde değil, aynı zamanda “o kutlu sistemi” göstermeyenlerde... HASENE: Bosnalı Selzedelere Freiburg’da En Bir Tır Dolusu Yardım Ulaştırdık Güzel Yarışma osna Hersek’te yaşanan sel felaketinin ardından acil yardım çalışmalarını başlatan Hasene Derneği felaketin ilk günlerinde gıda ve temizlik maddelelerini selzedelere ulaştırmıştı. Hasene selzedeler için ikinci yardım çalışmasını da Almanya’dan bir tır dolusu yardımı Bosna Hersek’e ulaştırarak gerçekleştirdi. Yaklaşık 20 tonluk yardımı taşıyan tır Bosna Hersek’e ulaştı ve dağıtımlar yapıldı. Çocuk maması, çocuk giysileri ve çocuklar için ayakkabı, 5 palet yeni kıyafet, yağmurluk, çok sayıda battaniye ve temiz içme suyu gibi yardım malzemeleri, toplam 211 koli temizlik ve hijyenik malzeme ve 225 koli gıda paketi selin mağdur ettiği ailelere dağıtıldı. Sular altında kalan ve suların çekilmesinin ardından evlerin kurutulmasında kullanılacak olan 53 adet bina kurutma makinası da ihtiyaç sahiplerine verildi. Bosna Hersek’e gönderilen bir tır dolusu yardıma emeği geçenlere teşekkür eden Hasene Derneği Başkanı Mesud Gülbahar, yardımlar içerisinde yer alan bina kurutma makinalarıyla ilgili şöyle konuştu: “Geçtiğimiz sene Almanya’nın güneyini ve doğusunu etkisi altına alan, bölge için yüzyılın sel felaketi olarak değerlendirilen felakette mağdur olanlar için bina kurutma makinası yardımı yapmıştık. Hansestadt Stendal kasabasında kurulan kriz masasına teslim edilen bina kurutma makinaları görevini tamamladı ve yüzyılın sel felaketi olarak değerlendirilen bir başka ülke olan Bosna Hersek’teki ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Bina kurutma makinaları bölgede evleri sular altında kalmış mağdurlar için hizmet görecek. Evlerden sular çekildi ama evlerin temizlenip kurutulması gerekiyor. Bu makinalar bu açıdan önemli bir iş görecek.” Gülbahar, geçtiğimiz Mayıs ayında Saraybosna’da açılışı gerçekleştirilen Hasene Aşevi’nin de Ramazan ayının başlamasıyla birlikte bölgedeki ihtiyaç sahipleri ve mağdurlar için sıcak yemek çıkacağını vurguladı. GMG Freiburg Donau Bölgesi İrşad Başkanlığı tarafından "Şubelerarası Kur’an-ı Kerim Yarışması" yapıldı. Yarışma, bölge eğitim merkezinde gerçekleşirken şubelerden 7 yarışmacı katıldılar. IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Ahmet Ölmez yaptığı konuşmada, öğrencileri ve ailelerini tebrik ederken, başarı diledi. Jüri üyeliğini: Ekrem Koçak (Wehingen camii din görevlisi) Akif Semizoğlu (Messkirch camii din görevlisi) Osman Sezen (Ebingen Bilal-i Habeşi din görevlisi) yaptılar. İki kategoride yapılan yarışmada küçüklerde 1. Erkam Adalar (Tuttlingen) 2. Muhammed Yıldız (Freiburg) 3. Ensar Kart (Villingen) Büyüklerde 1. Ozan Erzengin (Tuttlingen) 2. Müslüm Kurnaz (Freiburg) Proğramın sonunda yarışmacılara, jüri üyelerine ve imam hatiplere çeşitli hediyeler verildi. I B “Kalabileceğim bir evim yok artık” Bosna Hersek’e dağıtımları takip etmek için giden Hasene gözlemcisi Zekeriye Kolu dağıtımlarla ve ülkedeki durum ile ilgili şunları aktardı: “Afet bölgeleri içerisinde en fazla mağduriyetin olduğu Maglaj’a yaklaştığımızda gecenin geç vakti olmasına rağmen sokaklarda enkaz kaldırma çalışmaları hâlâ devam ediyordu. Yollardaki çalışmalar kimi yerlerde uzun kuyruklar oluşturmuştu. Visiko’ya yakın bir kasabaya farklı güzergahları kullanarak ulaştık. Tırdaki 20 tonluk yardımı kamyonetlere naklini burada gerçekleştirdik. Dağıtımlar için Zenica’nın Topcic Polje kasabasına vardığımızda çok kötü ve dayanılmaz kokular bizi karşıladı. Yardımlarımızı maskeler takarak dağıtabildik. Felaketin insanların üzerindeki sarsıcı etkisini görebiliyorduk. Evini sele teslim eden ve vehameti göz yaşları içerisinde anlatan yaşlı bir amca şunları söylüyordu: ‘Savaştan sonra üzerinde kurşun izleri de olsa, başımı sokacağım bir evim vardı. Şimdi kalabileceğim bir evim yok artık.’” Bina kurutma makinalarını Maglaj’ın Lijesnica kasabasındaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırdıklarını söyleyen Kolu yardım yaptıkları insanların hissiyatlarını şu şekilde paylaştı: “Maglaj’da yardım yaptığımız bir aile vardı. Felaketten önce varlıklı olan bu aile birkaç saat içerisinde tüm varlığını kaybetmiş. Ailenin reisi şu çarpıcı cümleleri söyledi: ‘Bir hafta önce her şeyimi kaybedeceğimi söyleseler inanmazdım. Bu zor günümüzde burada olduğunuz için teşekkür ediyorum.’ Hasan Hodzic isimli bir selzede de yapılan yardımların önemini şöyle vurguladı: ‘Suların evlerden çekilmesiyle birlikte en çok ihtiyacımız olan şey bina kurutma makinalarıydı. Aksi takdirde evlerimizi kurutmak zor olacak ve uzun sürecekti.’ HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Anayasayı Koruma Dairesi’nin IGMG Politikasında Değişim A.Engin KARAHAN [email protected] amburg Anayasayı Koruma Dairesi, IGMG’nin takip edilmesi konusunda bir yumuşama olduğunu, gelecek sene de IGMG’nin takip listesinden tamamen çıkarılacağını açıkladı. Bu açıklama manşetlerde, “IGMG anayasaya düşman değil.” şeklinde karşılık buldu. Peki bu gelişme, hem Alman toplumu hem de IGMG cemiyetleri için ne anlama geliyor? IGMG, kuruluşundan beri Anayasayı Koruma Dairesi’nin gözlemi altında bulunuyordu. 2008 yılındaki Anayasayı Koruma Raporu’nda yer alan ifadeler, bu takibin nedenini şöyle belirtmekteydi: “İslam Toplumu Millî Görüş e.V. (IGMG) Almanya’da en çok üyeye sahip İslamcı kuruluştur. IGMG kendisini entegrasyon yanlısı ve özgürlükçü demokratik temel düzenin esaslarına dayalı bir kuruluş olarak göstermeye çalışmaktadır. Ancak dinî ve kültürel kimliği güçlendirme ve Alman toplumuna asimilasyonu engelleme amacına yönelik faaliyetleri, Almanya’da İslamcı bir çevrenin oluşmasını ve genişlemesini destekler mahiyettedir.”1 “Türkiye’de laik düzeni yıkmak” gibi ithamlardan, “paralel toplumlar” ve “uyumu engelleme” gibi tabirlere kadar uzanan bu gözlem, Hamburg Anayasayı Koruma Dairesi’nin IGMG’yi artık izlemeyeceğini açıklamasıyla farklı bir boyuta taşındı. Nitekim Hamburg Anayasayı Koruma Dairesi’nin açıklaması Aşağı Saksonya İçişleri Bakanlığı tarafından da tasdik edildi: Kurumun bütününün “İslamcı” başlığında listelenemeyeceği 2013 tarihli Anayasayı Koruma Raporu’nda belirtildi. Gelecekte de Aşağı Saksonya’da IGMG’nin eyalet derneklerinin izlenmesi konusu yeniden gözden geçirilecek. Diğer eyaletlerde de IGMG’nin Anayasayı Koruma Daireleri tarafından izlenmesi daha yüksek bir sesle tartışılacak gibi gözüküyor. Burada açıkça şu durum ortaya çıkmaktadır: IGMG’nin izlenmesi ve Anayasayı Koruma Dairelerinin raporlarında isminin geçmesi uzun sür- H ❬ ❬ 07 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 dosya Toplumsal aktörlerle buluşmaların gerçekleştiği zamanlarda da IGMG’yi güvenilir bir partner olarak gören herkes, IGMG hakkında bir intiba edinmek için Anayasayı Koruma Dairesi raporlarının güvenilir araçlar olmadığını yüksek sesle dile getirmişlerdir. meyecektir. Uzun yıllardır dillendirilen IGMG’nin anayasal değerlere ve anayasaya düşman olduğu iddiası giderek zayıflayacaktı. Öte yandan Anayasayı Koruma Dairelerinin IGMG’yi izlemelerine imkân tanıyan hukuki çerçevenin de meşru sınırları aşma noktasına geldiği göz önüne alındığında bu gelişmenin aslında gecikmeli olduğu ortaya çıkmaktadır. Dikkat çeken bir diğer şey ise Anayasayı Koruma Dairelerinin bahsedilen konu hakkındaki açıklamalarının kamuoyu tarafından nasıl karşılandığıdır. IGMG’nin artık izlenmeyeceğinin açıklanmasına karşı neredeyse hiçbir eleştiri dillendirilmemiş, eğer birkaç karşı çıkış olduysa da bunlar kendilerini açıkça İslam eleştirmeni olarak tanımlayan çevrelerden gelmiştir. Fakat bunun dışında herhangi bir telaş görülmemiş, bilakis IGMG’nin gözlem listesinden çıkarılacağı sakin ve sessiz bir şekilde duyurulmuştur. Bu sakinliğin nedenini, Anayasayı Koruma Dairesi’nin toplumsal tecrübeye eşlik etmesi gerekirken, mevcut toplumsal tecrübenin arkasında ağır aksak ilerlediği gerçeğinde aramak gerekmektedir. Uzun zamandır IGMG hakkında hazırlanan raporlar, ele alınış biçimi açısından birçok sivil toplum aktörü tarafından sorgulanmıştır. Zira IGMG’nin şimdiye kadar Anayasayı Koruma Raporlarındaki tasvir ediliş şekli, geçmişte sıkışıp kalmış bir masal havasında gerçekleştirilmiştir. IGMG’nin faaliyetleri 1 Federal Anayasayı Koruma Dairesi Raporu 2008, S. 178raporlarda hiç dile getirilmemiştir bile. Bunun yerine IGMG dışındaki, hatta Türkiye’nin iç gündemiyle ilgili gelişmeler ve ifadeler IGMG’ye atfedilmiştir. Gerçekte IGMG’ye ait olan ve özellikle genç Müslümanları ilgilendiren ifade ve etkinlikler raporlarda yer almamıştır. Hâlbuki cemiyetlerde, bölgelerde ya da Genel Merkez’deki IGMG, bir İslami cemaat olarak Müslümanlara dinî hizmetler ve dinî altyapı çalışmaları sunmaktadır. Rapor- larda esamesi bile okunmayan bu IGMG’nin temsilcileri ve idarecileri diğer toplumsal aktörlerle buluşmakta, bu aktörlerle yaptığı iş birliklerinde eleştirel, fakat güven veren ve güven duyulan bir partner olarak hizmetlerine devam etmektedir. Toplumsal aktörlerle buluşmaların gerçekleştiği zamanlarda da IGMG’yi güvenilir bir partner olarak gören herkes, IGMG hakkında bir intiba edinmek için Anayasayı Koruma Dairesi raporlarının güvenilir araçlar olmadığını yüksek sesle dile getirmişlerdir. Bu raporlar IGMG’yi tanımak için kaynak olarak değil, bilakis ortak çalışma ve katılımı keyfî olarak engelleyen araçlar olarak görülmüştür. IGMG’nin isminin raporlarda geçmeyeceğinin açıklanması bu nedenle şaşırtıcı değil, gecikmiş bir gelişmedir. Bu gelişme IGMG cemiyetlerinin toplumsal katılımını kolaylaştıracaktır. Toplumun tamamı göz önüne alındığında da Müslüman cemaatlerle ortak çalışmalar yapmak isteyen aktörler için, etkin ve meselelere Müslümanların hakları çerçevesinde yaklaşan güvenilir bir partner imkânı doğmuştur. Bu durum elbette Müslümanların topluma katılımını olumlu etkileyen bir gelişme olacaktır. Bütün bu gelişmelerle IGMG cemiyetlerinin sorumluluğu da artmaktadır. IGMG cemiyetlerinin katılımını engelleyen birçok bariyer yavaş yavaş kaldırılmaktadır. Cemiyetler böylece hem yeni imkânlara, hem de yüksek hedefler noktasındaki iddialarına ulaşma konusunda yeni bir teşviğe erişebileceklerdir. Bu gecikmiş gelişmelerin ardından IGMG cemiyetleri, topluma, değerlerin olumlu etkilediği bir katkı sunma konusundaki iddialarını yerine getirip getirmemeleri noktasında yeni bir sayfa ile karşı karşıya kalacaklardır. 1-Federal Anayasayı Koruma Dairesi Raporu 2008, S. 178 Freiburg Donau’da Gençlik Gecesi GMG Freiburg Donau Bölgesi Gençlik Teşkilatı ile Bölge Kadınlar Gençlik Teşkilatının birlikte düzenledikleri "Gençlik gecesi" güzel geçti. Villingen Neue Tonhalle salonunda yapılan proğrama Türkiye'den Prof. Dr. Necmettin Alkan, TRT Program yapımcısı Bekir Develi, IGMG Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Çiftçi, IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Ahmet Ölmez, Anadolu'dan türkülerle Mustafa Bozkurt katıldılar. I Proğram değişik bir format altında yapılırken, Avrupa'ya göç ele alındı. Burada misafirler ve çok önceden göç etmiş vatandaşlarımız duygularını anlattılar. Sunuculuğunu Fatih Karagülle'nin yaptığı proğramda, IGMG Freiburg Donau Bölge Gençlik Teşkilatı Başkanı Ahmet Koç, Bölge Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı Emine Akkaş, IGMG Genel Merkez Gençlik Teşkilatı Eğitim Başkanı Selçuk Çiçek ve Pedegog Nurcan Demiryürek günün önemine binaen birer konuşma yaptılar. 2014 4 Lass L ass auch auch du mit deiner Zak Zakat at und Fitr Fitra a einen Sc Schmetterling hmetterling fliegen f liegen ³³2PPLQOHULQPDOODUÕQGDQ]HNkWDONL 2PPLQOHULQPDOODUÕQGDQ]HNkWDONL RQXQODNHQGLOHULQLJQDKODUÕQGDQDUÕQGÕUPÕú RQXQODNHQGLOHULQLJQDKODUÕQGDQDUÕQGÕUPÕú YYHPDOODUÕQÕEHUHNHWOHQGLUPLúROXUVXQ´ HPDOODUÕQÕEHUH U NHWO W HQGLUPLúROXUV U XQ´ (Tevbe (Tevb be suresi, 9: 9:103) 103) Vermögen die Zakat, um „Nimm von ihrem Vermögen s dadurch da a rc zu adurch u reinigen ni n und u d zu z läutern.“ läutern. äu n.“ sie (Sure Tawba, 9: 9:103) 103) — fitrenizle siz de bir kelebek Zekâtt ve fitrenizle k uçura arak, k büyük ü bir i etki ki meydana meyydana d i uçurarak, getirin. A ar birr araya Azlar a ya gelsin, si manevi ma vi manev v bereketle re tle FLGGLLPNkQODURUWD\DoÕNVÕQ FLGGLLPNkQODURUWD\DoÕNVÕQ Mit eu M urer Z akat k und d Fitra kö ö önnt auch ihr ih eurer Zakat könnt e en einen n Schmetterlingseffekt hm tte ng ffe auslösen. au a se Aus vielen kleinen Spenden können große g ßee Projekte oj te hervorgehen. rvo ehen. .XUXOGX÷XPX] . XUXOGX÷XPX] JQGHQEHUL JQGHQEHUL ]HNkWYHILWUHOHULQL]L ]HNkWYHILWUHOHULQL]L HHQGR÷UX\HUOHUH QGR÷UX\HUOHUH XODúWÕUÕ\RUX] XODúWÕUÕ\RUX] =HN¤WYH)LWUH.DPSDQ\DVóΖ*0**HQHO0HUNH | ΟVODP7RSOXPX0LOO°*¸U¾ġ| |Ζ*0*ȂΖVODPLVFKH*HPHLQVFKDIW0LOO°*¸U¾ġH9 %RVFKVWUD¡H| |'.HUSHQ 7| |)| |ZZZLJPJRUJ| |VRV\DOKL]PHWOHU#LJPJRUJ| |LJPJRUJ 6HLWXQVHUHU*UQGXQJ 6HLWXQVHUHU*UQGXQJ VVHW]WHQZLULKUH=DNDW HW]WHQZLULKUH=DNDW XQG)LWUDLQ XQG)LWUDLQ EHVWHU:HLVHHLQ EHVWHU:HLVVHHLQ HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir İnsanlığı Düştüğü Yerden Kaldırmak [email protected] ürkiye kendi medeniyet değerleriyle tanışma yolunda... Her medeniyetin taşıyıcıları vardır. Türk-İslam Medeniyeti’nin önemli taşıyıcılarından birisi de Yunus Emre’dir. Anadolu topraklarında önce Haçlı Seferleri, iç kargaşalar ve Moğal İstilası’nın yakıp yıktığı bir zaman diliminde Tapduk Emre, Yunus Emre, Celaleddin-i Rumi ve Hac-ı Bektaşi Veli gibi şahsiyetlerin ortaya çıkması ve insan merkezli hayata bakışlarının örtüşmesi bir tesadüf eseri değildir. “Yûnus’un yaşadığı dönem Anadolu’nun Doğudan ve Batıdan gelen yağmacıların yaptıkları tahribat ile; içerideki beylerin kavga ve çekişmeleriyle, siyasî otorite zayıflığıyla, kıtlık ve kuraklıklarla perişan olduğu bir dönemdir. İçinden dumanların yükseldiği böyle bir ortamda Yûnus, bir “merd-i Hudâ” tavrıyla meydana çıkıp ömrünü insanı ve toplumu yeniden inşâ etmeye adamıştır (Dr. Mustafa Tatçı, Bizim Yunus adlı makale)”. Şayet bugünlerde övünerek “Gönül Coğrafyamız”dan sıkça bahsedebiliyorsak, bunu dünkü “Gönül Erlerimiz”e borçluyuz. Dün, Selçuklu olarak düştüğümüz yerden Osmanlı olarak kalkabildiysek; Osmanlı olarak düştüğümüz yerden Türkiye Cumhuriyeti olarak bugün niçin kalkamayalım? Dayanak noktamız; yedi yüz yıldan beri zihin dünyamızda, kültür coğrafyamızda dimdik ayakta duran Yunuslardır. Fakat biz Yunus’umuzu ne kadar yakın veya uzağız? Ve onu, halkımızın dilinde ezber olan ilahilerinin ötesinde, aydınımız, münevverimiz (entelektüelimiz) ne kadar tanıyabildi? En büyük eksikliğimiz ve hâlâ yanlışta ısrar ettiğimiz tarafımız ise: “Modernleşme sürecinde Batı’yı model alırken, Batılı gibi olma şekilciliğinde kendi varlığımızı inkâr ettik. Oysa bizim dinimizle, mezhebimizle, ırkımızla bir problemimiz yoktu (Mehmet Altan, Kent Dindarlığı, s.88-89)”. Asrın idrakine Yunus’u söyletmek Şimdilerde Yunus Emre üzerine yapılan akademik araştırmalar, sempozyumlar, konferanslar takdir edilmesi gereken icraatlardır. Fakat ansiklopedik bilgilerin ötesinde, Yunus çağımıza taşınmalı, hem Şark’ın hem Garp’ın entelektüel dünyasına hitap ettirilmelidir. Yetmiş iki millete aynı gözle bakan, yaratılmışı Yaratan’dan ötürü seven, hayata gelişinin sebebini, döğüş-kavga için değil, sevgi ve barış için olduğunu haykıranların asırlardan beri kol gezdiği ülkemizde yaşanılan hayat; insanların birbirine karşı son derece hoşgörüsüz, saygı ve sevgiden yoksun ve neredeyse her Allah’ın günü gırtlak gırtlağa geçmektedir. Bunda bir tezatlık, behemehâl düzeltilmesi gereken bir yanlışlık veya ihmal edilen bir taraf vardır. Biz, Yunus’un şiirlerini ezberlemeyi, bazı sözlerini sloganlaştırmayı veya ondan ilahiler okumayı T ❬ ❬ 09 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 Mahmut AŞKAR dosya Dün, Selçuklu olarak düştüğümüz yerden Osmanlı olarak kalkabildiysek; Osmanlı olarak düştüğümüz yerden Türkiye Cumhuriyeti olarak bugün niçin kalkamayalım? Dayanak noktamız; yedi yüz yıldan beri zihin dünyamızda, kültür coğrafyamızda dimdik ayakta duran Yunuslardır. Yunus’ca bir maharet zannediyoruz. Halbuki asıl (Yunus’ca) maharet; onu kitap sayfalarından hayatın içine taşımaktır. Toplumları, kendi bağrından çıkmış manevi mimarları, düşünce önderleri yönlendirir ve şekillendirir. Batılı düşünür elindeki malzemenin tamamını kullandı ve tüketti. Erich Fromm’un deyimiyle Batılı insan; “İnsan olmadan insanüstü olmak istedi (Haben oder Sein)”. Batılı insanın bu ‘insanüstü’lüğü Hitler Almanyası’yla hezimete uğradı fakat taraftarını tamamıyla kaybetmedi. Çünkü çağdaş Batılıların kahır ekseriyeti hâlâ diğerlerine karşı kendilerinin “üstüninsan (übermensch)” olduklarına inanıyorlar. Daha sonra da; Tanrı’yı hayatın dışına atarak kendisini O’nun yerine oturtan insan, yolun sonuna dayandı; bunalımda! Çünkü ‘ben’i aşamıyor. İşte tam da burada bizim Yunus insanlığın imdadına yetişiyor: “Bir ben vardır bir de benden içeru”. Bütün tıkanıklık, öteki ‘ben’e geçiş için kapının aralanmasıyla giderilmiş olacak. Şimdi bu görev bizimkilere düşüyor! Yunus’u onüçüncü yüzyıldan; tekkeden, dergâhtan çıkarıp yirmibirinci yüzyılın entelektüel dünyasına, üniversite kürsülerine, uluslararası düşünce kuruluşlarına taşıma görevi, herkesten önce Türk aydını ve akademisyenine düşüyor. Onlardan birisi Dr. Mustafa Tatcı’dır: “Freud’ün, kişinin üst benliğe ulaşmak için teklif ettiği iç benliğe (bilinçaltına) ait özelliklerin boşaltılması ve açığa çıkarılarak yorumlanması fikri, Yunus’ta, ‘Benden benliğim gitti, hep mülkümü dost tuttu’ veya ‘Ben benliğimden geçdim, gözüm hicabın açdım’ şeklinde ifade edilen husustur”. Ve devamında M. Tatcı Hoca, Yunus’ca bir tesbitte bulunuyor: “Batı, susuz çeşmelerde dolaştığı için âb-ı hayâttan nasiplenememiş, benliği gerçek ‘ben’e, yani bize dönüştürecek bir metod ortaya koyamamıştır (İşitin Ey Yârenler, s. 86)”. Öyleyse ne güne duruyoruz? Susuz çeşmeler başında dolanıp duranlara “ab-ı hayat”tan Yunus’un kırbasıyla su taşıma zamanıdır. Meselâ, “Cümle yaradılmışlara bir göz ile bakmayan/ Halka müderris ise hakikatte asidir” diyerek şikâyetçi olan Yunus’u, kendi halkına tepeden bakan veya Avrupa’da olduğu gibi, beyaz ırktan olmayan içindeki azınlıklara ikinci sınıf insan muamelesini reva gören zamanın akademisyen ve aydınlarının karşısına çıkarmak gerek. Yunus’un bu tevhitçi görüşü; “Kanın gövdeyi götürdüğü XIII. Asır gibi bir dönemde söylendiğine göre, bugün de bir ütopya olmasa gerektir (Mustafa Tatçı, İşitin Ey Yarenler, Yunus Emre Yorumları, s. 97)”. Anadolu toprakları gibi, çok farklı medeniyetlere ve milletlere evsahipliği yapmış, sürekli göçlerle meydana gelen kültürel çatışmalara sahne olmuş bir coğrafyada, “Yetmiş iki millete suçum bu ki hak didüm” diyebilen Yunus’a, farklılıklarımızı zenginlik, bereket ve rahmete değil, ihtilafa ve kavgaya dönüştürdüğümüz kendimizin ve bütün insanlığın ihtiyacı var. Tennyson, Basho, Goethe ve Yunus’ta tabiata bakış E. Fromm, Japon Şair Basho (1644-1694), İngiliz Şair Tennyson (19. yüzyıl) ve Alman Şair Goethe’den (1749-1832) çiçek üzerine yazdıkları şiirlerden alıntılarak yaparak, şair-çiçek (tabiat) ilişkisindeki farklılıklara dikkat çeker: Şayet Erich Fromm Yunus Emre’yi de tanımış olsaydı, mutlaka onun “Sarı Çiçek” şiirindeki mana derinliğine ve şair-tabiat ilişkisine yorum getirirdi. Tennyson, çiçekteki sırrı anlayabilmek için onu çıktığı duvarın çatlağından köküyle birlikte söküp alır; çiçeğe sahip olur. Basho, muhtemelen yol kenarında gördüğü çiçeği koparmaz, hatta elini bile sürmez; sadece nazar eder ve çiçekle bütünleşmek; onda olmak ister: Goethe ise; ormanda gezerken gördüğü çiçeği kökünden sökerek getirip kendi bahçesine diker. E. Fromm, çiçeğin yaşamasına özen gösteren Basho ve Goethe arasında (var olmaktan yana) benzerlik tesbit eder. (Erich Fromm, Haben oder Sein, s. 30-34) Peki bizim Derviş Yunus yukarıdaki çiçek-şair ilişkisi veya diyaloğunun neresinde?... “Dağlar ile taşlar ile, seherdeki kuşlar ile” Mevla’sını çağırırken, tabiattaki canlı-cansız bütün varlığa dikkat çeken Yunus’un dillere destan, “Sordum Sarı Çiçeğe” adlı şiirinde, insan-tabiat ve Yaratan-yaratılan ilişkisi en sade bir tarzda işlenirken, özünde de öylesine bir derinlik barındırmaktadır ki, şiiri bu yönüyle, yani ilahi boyutundan çıkarıp çağın düşünce dünyasına taşıyacak âlimlerimiz ne güne dururlar, diyesim gelir... Şair-Âlim-Derviş Yunus, Tennyson gibi çiçek- HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir te sırrı anlamak için yerinden söküp almaz: O, çiçekle yaptığı söyleşide (diyalog) zaten var olmanın sırrına vakıf olduğunu ifşa eder. Yunus, Basho gibi, sadece uzaktan bakmayla da yetinmez: Güzel koku ve görüntünün bütünleşmesi, o canlıya çiçek özelliğini kazandırdığından, hem seyrederek hem de koklayarak ona olan hakkı böylece yerine getirmiş olur: “Yine sordum çiçeğe bahçene girsem nola? Çiçek eydür ey derviş kokla beni geri dur” Yunusça kimliğimiz Balkanlardan, Macaristan’a, Azerbaycan’dan Kerkük’e, Türkiye’nin batısından Hakkari’ye kadar birçok yerden Yunusça çağrıya icabet edenleri görünce Eskişehir’de; kültür coğrafyamızın değişik renkleriyle Yunus’un şemsiyesi altında toplanabileceğimize tanık olduk. Ülkemizde kırk parçaya bölünmüş kimliğimiz tartışılırken, yurtdışındaki Türklerin kimliği baskın kültürlerin ablukası altındayken, şayet çağırırsak, Yunus imdadımıza yetişebilir: Mustafa Tatçı Hoca’nın dediği gibi; Yunus, Türkçe’yi Rabb’ça vaaz ettiğinden ortak bir dil ve inanç temelinde, Yunusça bir kültürel kimlik inşa edebilir ve “Kültürel kimlik grup duygusu oluşturduğu için sosyal bir şemsiye ortaya çıkarır (Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Toplum Psikolojisi, s.63)”. Yunusların etrafında grup oluşturanlar, birbirleriyle kavga etmezler! Yunus’taki sadece insan sevgisi değil, bütün yaratılmışlara olan sevgi dolu yaklaşımının temelinde ideoloji yok, dünyevi beklenti yok; sadece samimiyet ve inanmışlık var. Bir kültür taşıyıcımız olan Yunus, yurtdışındaki Türkler için olduğu kadar, özellikle Batı dünyasına da, bu manâda, “ihraç” edebileceğimiz bir değerdir. ❬ 10 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 Yunus’un Türkçe’si veya Türkçe’nin Yunus’u Yunus Emre’nin, inanç ve düşünce dünyamıza olduğu kadar, Farsça ve Arapça’nın kuşatmasındaki Türkçe’mizin günümüze kadar yaşatılmasında büyük payı vardır. Asırlardan beri her kesimin rahatlıkla okuyup anlayabileceği bir Türkçe’si var Yunus’un. Sözkonusu Türkçe ve Yunus Emre olunca, bu ikiliye en layık sözleri Dr. M. Taşçı söylemiştir: Yunus, Türkçe’yi bir vahiy dili, aşk ve mana dili haline getirmiştir. Özellikle bazı Batılı dillerin adeta istilasına uğramış Türkçe’nin korunması hususunda duyarlı olanlar için de, en büyük ilham kaynaklarımızdan birisi yine Yunus’tur. Anavatan Türkiye dışında yaşayan Türkler için Yunus Emre birçok yönüyle bulunmaz bir nimettir. Yunus Emre’nin dili Türkçe fakat mesajı evrenseldir. Her milletten ve kültürden insanları kucaklar. Meselâ Avrupa Türklerinin yeni nesilleri Yunus’u öğrenirken; dilimizi, düşünce hayatımızı, din kültürümüzü ve medeniyetimizin insan merkezli hayat anlayışını, farklılıkları kucaklayışını da öğrenmiş olacaklar. İnsanlık adına bir feryat Dr. Levent Bayraktar’ın; gücü Hakk bilince, hakkın gücü ortadan kayboluyor, şeklindeki değerlendirmesi, aslında güce tapan çağdaş/global insana veya revaçtaki zihniyete tutulan aynadır. Yine Dr. Levent’in çok güzel tanımlamasıyla; Yunus, bütün insanlık adına bir feryattır! Fakat bu feryadı Yunus’u dilinden düşürmeyenler, onun vatandaş ve dindaşları ne kadar duyabildi ve ciddiye alabildiler? Duydular da, hangi tepkiyi verdiler? Bundan pek emin değilim maalesef... Mustafa Tatçı Hoca da; Yunus bizim vicdanımızdır, diyor. Vicdan yerine göre sızlar, yerine göre de kaba- haber rır, coşar. Feryat kadar vicdan sözcüğü de, vurdumduymazlığın, bananeciliğin değil, sorumluluğun ve diğergamlığın ifadesidir. Yunusça duyarlılık ve mesuliyet taşımadığımız, hayata o gözle bakmadığımız müddetçe Yunus’u anlayamayız. Şayet Yunus asrın idrakine söyletilecekse, önce kendi idrakimize söyletmeliyiz! Birçok müslüman ülkede sosyal şuursuzluğun ve çıldırmışlığın kol gezdiği, Derviş Yunus’un yaşadığı 13. asırdan daha berbat bir zaman diliminde, o bizim sızlayan vicdanımız, haykıran feryadımız olmayacak da ne zaman olacak? İnsanlığı düştüğü yerden kaldırmak Çağımızın ileri sanayi toplumu insanı, giderek kendinden uzaklaşırken, Yunus insanlığa, “Sen eşref-i mahlûkatsın!” diyerek, onu kendine dönmeye ve sahiplenmeye çağırıyor. Bütün teknolojik ilerlemelere, ilmî keşiflere ve refah seviyesinin giderek artmasına rağmen, insanlık yerlerde sürünüyor. Çok uzağa gitmeğe, başkalarına ayna tutmaya gerek yok... Bu satırları okuyan herkes, yakın çevresine baksın ve şimdiki durumu kendi dünü ile kıyasladığında, toplum olarak insanî seviyemizin ne kadar düştüğünü görecektir. Batı ise, elindeki güçlü sermayesi ve öldürücü silaha dönüştürdüğü teknolojik üstünlüğü sayesinde giderek daha da obur, gaddar, ihtiraslı ve saldırgan... Batı’da dini bitirdiler, ideolojiler çağın gerisinde kaldı, insan; programlanmış makina... Şark’ta müslüman müslümanı boğazlıyor… “Dervişler” dünya telaşesinde, edeb-erkan hak getire… Çağırın Bizim Yunus gelsin! Çağırın; dün olduğu gibi, bugün de insanı düştüğü yerden tutup kaldırsın. IGMG Köln Gençliğinden Meslek Eğitim Fuarı GMG Köln Bölge Gençliği ‚ ‘‘Studienberatung‘‘ Beruf informatıon messe (meslek eğitim fuarı) düzenledi. Tıb bilimlerinden İnformatıc’e, Makina mühendislikten mimarlığa, İlahiyattan Sosyal Arbeitte, sosyolojiye kadar pek çok meslek dalında kurulan kontakt masalarında başvuranlara işin uzmanları tarafından bilgiler verildi. Toplantıya TC.Köln Başkonsolosluğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ataşesi Oğuz Tuncay da katılarak bir selamlama konuşması yaptı. Proğramın ev sahibi IGMG Köln Bölge Gençlik Teşkilatları Bölge Başkanı İng. Yusuf Soysal açılış konuşmasında, katılımcıların dikkatini etik değerlerle beş katmandan oluşan piramit örneklemesiyle konuya farklı bir noktadan baktı. IGMG Köln Bölge Gençlik Başkanı Soysal şunları söyledi; ‘‘Bir piramit düşünün yatay olarak beş parçadan oluştuğunu farzedin. Birinci en alt parça iman, sonra sırasıyla gayret ve fedakarlık, sabır, vizyon ve misyon. Arkadaşlar önce inanacağız. Sonra zahmet gerekiyor, koşmak gerekiyor, fedakarlık edeceğiz. Üçüncü katta ise sabredeceğiz, çünkü müslümanın özelliklerinden bir tanesi sabretmektir. Piramitimizin dördüncü katı vizyon olacaktır. Son ve en tepe noktamız ise misyonumuzdur. Kur`an-ı Kerim`de buyurulduğu gibi her ne olursak olalım yaratılış gayemizi unutmayacağız. Meslek seçerken insanlara faydalı olacak meslekler seçmeye önem gös- I tereceğiz“ diyerek sözlerini sürdürdü. Ataşe Oğuz Tuncay Almanya`da mesleğe yönlendirmek danışmanlık hizmeti vermek gibi konularda Arbeitsamttan, meslek odalar birliği, sanatkarlar odasına kadar pek çok kurum tarafından gençlere yardımcı olunduğunu, ama her defasında Alman makamlarının nedense ‚‘Türk gençleri bu informasyon bilgileri için kendilerine baş vurmadıkları`ndan yakındıklarını aktardığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi; „Almanya`da 350 çeşit meslek yaptırılıyor. Almanya`da 2030 yılına kadar 1,3 milyon fazla akademisyen 1,6 milyonda eksik meslek boşluğu olacağı istatistikleri konuşuluyor. Bir de farklı mesleklere bakmak lazım. Kızlarımıza bakıyoruz ‘Kuaför olucam‘‘ erkeklere bakıyoruz otomobil tamircisi olucam diyor ya da hiç bir şey bilmiyorsa satış elemanı olucam diyor. Yahu başka meslek mi yok. Ta- mam bu meslekleri yapanları küçümsediğimiz falan yok. Ama meslek noktasında gelecekte hangi meslekler çok aranacak onlara bakmak lazım‘‘. diyerek sözlerini sürdürdü. Proğramın ilerleyen bölümünde Melek ve Hasan Vural eğitimin gelecekteki hedefleri adlı iki ayrı seminerle gençlerle buluştu. 2013-2014 döneminde Mesleğini Abiturunu ve üniversiteyi bitiren gençlere IGMG tarafından çeşitli ödüller verildi. Salon proğramının ardından bahçeye kurulan standlar da gençler akademisyen abilerinden bilgiler aldılar. Tatili, Huzur u ve Konfor u Arayanların Adresi! w w w. h u n k a r p a l a c e .c o m Tel: 0090-242-777 0 600 pbx · Fax: 0090-242-777 0 601 Kızılot Mevkii, Oteller Bölgesi Manavgat / Antalya / Türkiye [email protected] HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 12 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 haber IGMG Köln Bölgesinde Bayrak Değişimi GMG Köln Bölgesinin şubesinde bir süre imam, Yürütme kurulunda İrşaddan, Eğitim Başkanlığına kadar farklı hizmetlerde bulunan, yaklaşık 20 yıldır Hac Kafile başkanlığı ve defalarca Umre başkanlığı görevlerinde bulunarak son dönemde de IGMG Köln Bölge Başkanlığını bir dönem 3 yıl süreyle başkanlık eden Mısır Ezher Üniversitesi mezunu ilahiyatçı Mehmet Dal, IGMG Köln Bölge Başkanlığı görevini Hasan Batır`a devretti. Dönemin son Cemiyet Başkanları toplantısında, I IGMG Genel Merkez Köln Bölge Sorumlusu Hulusi Ünye ve IGMG Teşkilatlanma Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Murat İleri`nin katılımıyla yapılan toplantıda görev tebliğ belgesi, Hasan Batır'a teslim edildi. Hasan Batır yaklaşık çeyrek asırdır teşkilatın farklı alanlarda hizmet etmiş son dönemde de Genel Merkez teftiş kurulundaki görevinden sonra IGMG Köln Bölge Başkanlığına getirildi. Hasan Batır kendisini bu göreve layık gören Genel Merkez başkanlık divanına teşekkür ederek; "hepimize hayırlı olsun temennisi ve Mehmet Dal Hocama da saygı muhabbetlerimi iletiyorum hizmetlerimize hep beraber onun bıraktığı yerden devam edeceğiz'' dedi. Eski IGMG Köln Bölge Başkanı Mehmet Dal; "mahkemenin kadıya mülk olmadığını zikrederek teşkilatın o ya da bu noktasında her zaman hizmet etmek zorunluluğumuz vardır. Lütfen önümüzdeki Ramazan ayını yine en iyi şekliyle dünya mazlumlarını düşünerek geçirelim. Herkesin sorumluluğu belli Allah rızası için vazifelerimizi ihmal etmeyerek daha da çıtayı yükseğe çıkaralım" diyerek yeni başkana görevinde başarılar dilerken her zaman yardıma hazır olduğunu ifade etti. IGMG RNS Bölgesinde Geleneksel Aileler Günü İBADETE DAHA FAZLA ZAMAN AYIRIN DİYE... I HACI ADAYLARININ DİKKATİNE HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ HİZMETİNİZE SUNUYORUZ Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz www.hacdunyasi.de - HAC'DA YÜK PROBLEMİNE SON 11.90 - KALİTE GARANTİSİ - İADE GARANTİSİ - LÜX HEDİYELİK PAKET - 20 SET VE ÜZERİ SİPARİŞLERDE POSTA ÜCRETİ BİZDEN seccade - takke - kina - tesbih - esans - misvak - sürme - namaz başörtüsü iTiBAR EN euro'dan H ED HAC S İYELİK ETLER İMİZ HEDİYELİK SETİMİZDE BULUNAN MALZEMELER GMG RNS Bölgesinin geleneksel hale getirdiği aileler günü muhteşem güzelliklerle Mannheim`in Seckenheim semtindeki spor tesislerinde iki günlük büyük bir organizasyonla gerçekleştirdi. Açılışını Erkan Ergün`ün yaptığı program Kur`an-ı Kerim ile başladı. Daha sonra IGMG RNS Bölge Başkanı Şerif Aslan katılan misafirlere hitab ederek günün önemine değindi. Geleneksel hale getirdikleri bugünün anlam olarak çok şey ifade ettiğini aktardı burada bir araya gelerek bir nebze olsun vatanımızı hatırlayarak atasporumuz olan yağlı güreşleri izleyerek Kırkpınarı yaşayabilmektir ve çocuklarımıza kültürümüzü unutturmamaktır diyerek herkesi selamladı ve hoşgeldiniz" dedi. Ayrıca güreşçilere destek veren işadamlarına da teşekkür etti. Aile şenliği kurulan çadırlar, mangallar, Anadolu`nun birbirinden lezzetli çeşitli mutfaklarından yemekler, oyunlarla şenlendi. İlahi ve ezgiler eşliğinde devam eden program daha sonra yerini toplu sünnet olan çocukların aktivitelerine ve tanıtımlarına bıraktı. Toplu halde çekilen fotografların yanında çocuklara fayton gezisi, küçük atlar olarak adlandırılan ponylerle kısa tur yaptırıldı. Palyaço ve oyunları ile çocukları güldürdü, zıplama balonu ve bunun yanında daha bir sürü etkinliklerle çocuklar doyasıya eğlendiler ve günün tadını çıkarttılar. Ardından veliler mikrofona davet edilerek duygu ve düşünceleri alındı ve sünnet olan çocuklara hediyeleri verildi. Herkes tarafından heyecanla beklenen ikinci günde gönülleri coşturan Mehteran sahada yerini alarak izleyenlere ve dinleyenlere muhteşem bir gösteri sundu. Daha sonra yağlı güreşin efsane ismi Ahmet Taşçı ve ustası Kadir Birlik`in izleyici olarak katıldığı aile şenliğinde, aralarında Türkiye`den gelen yağlı güreşçiler nefes kesen musabakalar yaptılar. Şampiyon pehlivanlara ödüllerini IGMG RNS Bölge Başkanı Şerif Aslan, Başpehlivan Ahmet Taşçı ve güreş ağalığına seçilen Yusuf Gelir, Schifferstadt Güreş Grubu Başkanı Erol Mutlu verdiler. Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224 Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected] HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 13 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 haber Trabzon ile Dortmund Kardeş Şehir Oldu ortmund- 1990'lı yıllarda kardeş şehir uygulamasına son veren ve o dönemden sonra ilk kez Trabzon ile kardeş şehir uygulamasına geçen Dortmund Büyükşehir Belediyesi ile Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nin kardeşlik protokolü imzalandı. Dortmund Belediye binasındaki protokole Dort- D mund Belediye Başkanı Ullrich Sierau ile Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu imza attı. İmza töreni öncesinde Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nin bayrağı Türkiye'nin bayrağı ile birlikte Dortmund Belediye Binası'nın önüne asıldı. Tören öncesinde ve tören esnasında Karadeniz ve Trabzon yöresine ait müzik gösterisi büyük ilgi ile izlendi. Törene Trabzon Valisi Abdil Celil Öz, Essen Başkonsolosu Şule Özkaya, Dortmund Uyum Meclisi Başkanı Adem Sönmez, Trabzon delegasyonu ile çok sayıda davetli katıldı. İmza töreninde konuşan Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Dortmund ile Trabzon'un kardeş şehir olmasında emeği geçenlere teşekkür ederek, "Dortmund Belediyesi'nin Uyum Meclisi ve Dortmund Belediye Meclisi'nin üyeleri Trabzon'un kardeş şehir olmasında çok önemli bir gayret gösterdiler. Bu gayretlerinden ötürü başta Dortmund Belediye Başkanı Ullrich Sierau'ya, Uyum Meclisi'ne ve Başkanı Adem Sönmez'e teşekkür ediyorum. 1990'lı yıllarda kardeş şehir uygulamasına son veren Dortmund, Trabzon ile kardeş şehir olmayı uygun görmüşlerdir. Bu Trabzon'a bakış açısının önemli bir göstergesidir. Bundan sonraki süreçte sanatta, kültürde, turizmde, sporda bu kardeşlik iki kente de önemli katkılar kazandıracaktır. Bu anlaşma sadece sözde kalmayacaktır. Projelerle desteklenecek, barış ve kardeşlik örneğini ortaya koyacaktır. Biz Dortmund ve Dortmundluları çok seviyoruz. Yeşille mavinin harikulade buluşması olan Trabzon'a herkesi davet ediyorum" dedi. Dortmund Büyükşehir Belediye Başkanı Ullrich Sierau ise Dortmund'un tarihi geçmişini ortaya koyduğu konuşmasının ardından Trabzon ile ilgili övgü dolu sözler kullandı. Sierau Dortmund'da yaşayan yabancıların yarıdan fazlasının Türk olduğunu dile getirerek, "Trabzon'lu çok insan burada yaşıyor. Kökenlerine çok bağlılar. İşte bunlardan dolayı Uyum Meclisi'nce bir proje başlatıldı. Meclis üyelerimizde buna ilgi gösterdi. Uyum Meclisi'nin çalışmaları Belediye Meclisi'nce de uygun görüldü ve bu fırsatın kaçırılmaması gerektiği düşüncesiyle Trabzon'la kardeş şehir olmamız gerektiği yönünde karar aldık. Galatasaray'ın eski futbolcusu Dortmund'da da futbol oynayan Erdal Keser Trabzon ile kardeş şehir olma kararımıza 'Gerçekten çok doğru bir karar. İki şehrin insanları da bir işe başladıklarında o işi bitirirler ve çok çalışkan insanlardır demişti.' Bende aynı görüşlere sahibim" diye konuştu. Dordmund Uyum Meclisi Başkanı Adem Sönmez ise Trabzon ile Dortmund'un kardeş şehir olmasında emeği geçen herkese teşekkür etti. Türkiye Cumhuriyeti Essen Başkonsolosu Şule Özkaya yerel yönetimlerin ortaklıklarının ilgili kentler için değil Avrupa'nın bütünleşmesine yerel düzeyde katkı sağlayacak organizasyonlar olduğunu ve iki şehir arasında birçok alanda önemli işbirliklerinin olacağına inandığını kaydetti. Konuşmaların ardından iki belediye başkanı Kardeşlik sözleşmesine imza koydular. İmzaların ardından Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Dortmund Belediye Başkanı'na gümüş sürahi ve Trabzonspor forması hediye ederken, Trabzon Valisi Abdil Celil Öz ise kahve takımı etti. Dortmund Belediye Başkanı Sierau, Başkan Gümrükçüoğlu'na Westfalen Stadı'nın maketini hediye etti ve iki şehrin takımının Dortmund ve Trabzon'da maç yapması için gerekli hazırlıkları yapacaklarını kaydetti. Daha sonra verilen yemeğin ardından tören sona erdi. TÜRKÇE ÖĞRETEN SÖZLÜK (2 Cilt) Türkçe Öğreten Sözlük çocuklara ve gençlere Türkçenin özünü kavramalarını, doğru ve güzel konuşup yazmayı öğrenmelerini sağlayacak bir başvuru kaynağıdır. Türkçe Öğreten Sözlük’ü kullananlar aradıkları sözcüğe anında ulaşabilecekleri gibi hem de söz konusu sözcükle aynı sayfada bulunan diğer sözcüklere de göz atarak kelime hazinelerini geliştirme fırsatı bulacaklardır. Türkçe Öğreten Sözlük’te yaklaşık 10.000’i aşkın madde başı sözcük, 25.000’e yakın tanım cümlesi, 15.000’i 40,-€ Almanya İçi Posta Ücreti Dahil aşkın örnek cümle, 1000’i aşkın resim, binlerce eş ve yakın anlam ile karşıt anlam maddesi, atasözü, deyim ve özdeyiş bulunmaktadır. Sözlüğün her sayfasında, ulusal kültürümüzün değerlerinden Nasrettin Hoca’yla ilgili en az bir resim ve buna ilişkin örnek bir cümle yer almaktadır. 21x25,5 cm Büyük Ciltli Renkli resimli Sıvama kapak 2 Cilt 1288 Sayfa Sipariş İçin: [email protected] · Handy: 0171-1970212 HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 15 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 haber Antalya/Manavgat’ın Gözbebeği HÜNKAR PALACE HOTEL Dualar Eşliğinde Açıldı eni açılışı yapılan Hünkar Palace Hotel&Spa İhvan Otelcilik Ltd.Şti Sahibi Cemal DEMİRTAŞ beye sözü bırakıyoruz. Her şeyden evvel böyle bir fırsatı bizlere verdiğiniz için şahsınızda gazetenizin tüm çalışanlarına teşekkür ediyorum, Türkiyemizin turizm başkenti sayılan Antalya ilimizin, hem tarihi, hem doğal ve hem de yapısı itibarıyle en mutena köşelerinden biri olan Manavgat İlçemizde, Milli ve manevi değerlere riayet edilerek hizmet veren Alternatif tatil Otelimizi, Hünkar Palace Hotel & Spa`yı hizmete açmanın gurur ve mutluluğunu yaşamaktayız. Bu yüzden dolayı Rabbimize binlerce kere hamd ediyoruz. Çok yüksek katılımlı bir davetli grubu ile tesisimizin açılışını da gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Başta Muhterem Başbakan Yardımcımız Bülent ARINÇ Beyefendi ve Muhterem Eşleri Münevver ARINÇ Hanımefendi olmak üzere, Saadet Partisi Kurucu Genel Başkanı ve ESAM Genel Başkanı, Milli Görüş`ün değişmez Abisi Muhterem M. Recai KUTAN Beyefendi ile, Muhterem ADIYAMAN Milletvekilimiz Mehmet METİNER Beyefendi, Muhterem ADANA Milletvekili Ertan YÜLEK Beyefendi ve Muhterem Eşleri Prof. Dr. Gülcan YÜLEK Hanımefendi, MANAVGAT Kaymakamımız Muhterem Emir Osman BULGURLU Beyefendi, MANAVGAT Garnizon Komutanımız da başta olmak üzere birçok zevat ve davetli açılışımıza bizzat teşrif etmişlerdir. Kendilerine ayrı ayrı buradan teşekkürlerimi belirtmek istiyorum. Birçok yerel ve bölgesel basınımızın da ilgi gösterdiği tesisimizin açılışı belki de birçok kuruluşa nasip olmayacak bir birlikteliğe de sahip olması bakımından da bizler açısından son derece önemlidir. Bizleri kırmayarak ve hiçbir şekilde gurur vesilesi yapmadan katılmayı seve seve kabul eden büyüklerimize huzurlarınızda bir daha teşekkürü borç bilirim. Tabi bu organizasyonumuzda başından itibaren bizleri hiçbir zaman yalnız bırakmayan ve her an yol gösterici olan çok değerli Büyüğümüz Muhterem Ertan YÜLEK Beyefendi ve Muhterem Eşlerine de teşekkürü bir borç bilirim. Gerçekten bizlere bir baba gibi fikren ve fiziken hiç yalnız bırakmadılar. Hünkar Palace Hotel neden önemli ve neden dolayı bu öneme haiz diye sorulacak olursa; Öncelikle, yaklaşık 200 km.lik sahil şeridinde, taaa ANTALYA`dan ALANYA`ya kadar maalesef tüm sahillerimiz turistik tesislerle dolmuş vaziyettedir. Yaklaşık bu alanda 450 bin yatak kapasitesine ulaşan tesisler bulunmasına rağmen, Milli ve Manevi değerlere riayet eden, alternatif bir şekilde tatil imkanı arayan insanlar için bir tane bile tesis bulunmamaktaydı. Cenab-ı Hakk böyle bir tesisi bizlere nasip etti, Y belki çok küçük olmasına rağmen, bir başlangıç olarak MANAVGAT`ımızın hem tarihi, hem kültürel hem de doğal güzelliklerinden bundan böyle TÜRK misafirlerimiz de inşallah faydalanma hakkına sahip olacaklardır. Yıllardan beri sadece Avrupalı ve başta Alman turistlerin mekanı olan MANAVGAT ve SİDE bölgemizin en değerli sahilleri olan Cleopatra sahillerinden kendi insanımızın da faydalanması söz konusu olacaktır. Yine bunun yanında, ülkemizin en önemli akarsularından biri olan MANAVGAT ırmağı ve şelalesi, OYMAPINAR Baraj gölü ve kanyonları, Antik SİDE Kenti ve birçok tarihi site devletleri kalıntıları, Köprülü Kanyonlar da bu bölgede bulunmaktadır. Bundan böyle tüm misafirlerimiz bu güzellikleri de görme şansına sahip olacaklardır. Tesisimizin fiziki yapısına gelecek olursak; Hünkar Palace Hotel &Spa, Toplamda 175 oda ve 550 yatak kapasitesine sahip olup, Manavgat / Kızılot mevkiinde, denize sıfır ve yaklaşık 11 dönüm alan üzerine kurulu, birbirine paralel olarak uzanan 3 ana binadan müteşekkildir. Tesisimizde üç tip oda şekli bulunmaktadır. Bunlardan ilki standart oda dediğimiz odalarımız, ailelerimiz için oluşturduğumuz geniz veya iç içe geçmeli olarak dizayn edilen aile odalarımız ve biraz daha elit ve özel döşenmiş olan Suite odalarımız bulunmaktadır. Genel itibarıyle tüm odalarımızda banya, wc, telefon, tv, mini buzdolabı, balkon temizlik malzemeleri gibi standart ürünler bulunmaktadır. Deniz manzaralı veya standart manzaralı olarak da oda satışlarımız ikiye ayrılmış durumdadır. Tesisimiz bildiğiniz ve malum olduğu üzere alkolsüz ve alternatif tatil imkanı sunmaktadır. Tesisimizde KESİNLİKLE alkol ve türevleri bulunmaz, sunumu yapılmaz, kul- lanılmaz, kullanıma da müsaade edilmez. Tesisimizde bay havuzumuz olmasının yanında, hanımefendiler için ayrıca bir hanımlar havuzu kompleksi bulunmaktadır. Burada hanımefendiler diledikleri gibi güneşlenme ve tatillerini geçirebilmektedirler. Aynı zamanda hanımlar havuzunda içecek hizmetleri ve gözleme gibi yiyecek servisimiz, masaj servisimizden de faydalanabilmektedirler. Sahile sıfır olan havuzumuzdan çıkarak, doğrudan plaja da gitme imkanı bulunmaktadır. Plajımız zaten KLEOPTRA sahillerinin devamı niteliğinde olduğundan mükemmel bir ambiansa sahiptir. Yaklaşık 250 metre uzunluğunda olan sahilimizde hanımlar için ayrı bir alan mevcuttur. Ancak bu alan kapalı değildir. Bunu özellikle belirtmemiz gerekir. Çünkü misafirlerimiz bazen kapalı olarak anlayabilmektedirler. Plajımızda sadece ayrı bir bölüm hanımların kullanımına açıktır, kapalı değildir. Yine Hünkar Palace Hotel, Her şey dahil konsepti ile hizmet veren bir tesistir. Sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve akşam yemeği açık büfe olarak verilmektedir. Buna ilave olarak tüm içeceklerimiz de dahildir. Tesisimizde günboyu gözleme ve diğer hamur işleri de ücretsiz olarak misafirlerimizin hizmetine sunulmaktadır. Tüm yiyecek içeceklerimiz en kaliteli firmaların ürünlerinden seçilerek temin edilmektedir. Özellikle misafirlerimiz et ve et ürünleri hususunda gönül rahatlığı ile yiyebilirler. Kendi evimizde nasıl hassas isek Tesisimizde de aynı hassasiyeti gösterdiğimizden emin olabilirsiniz. Yine tesisimizi tercih eden misafirlerimiz, hem gündüz hem de gece animasyon ekiplerimiz tarafından tertip edilen çeşit çeşit animasyonlar ile eğlenme imkanı bulabileceklerdir. Gündüz bol bol animasyonların yanında, gece de amfi tiyatro da miniklere yönelik eğlencelerimiz ile özledikleri bir tatili yaşama imkanı bulabileceklerdir. Yine on iki ay açık olmamız hasebi ile 450 kişiye kadar sıra düzeninde kapasiteye dahil olan toplantı salonumuzda da toplantı ve organizasyonlara ev sahipliği yapmaktayız. Nitekim bu meyanda geçtiğimiz günlerde hem Anadolu Gençlik Derneklerinin, hem MAZLU-DER gibi sivil toplum kuruluşları ile, MEMUR-SEN`e bağlı sendikalarımızın, hem de ESDER`in birçok organizasyonlarına ev sahipliği yapmış bulunmaktayız. Elhamdülillah amacımız tabii ki öncelikle ticaretimizi yapmak olmasına rağmen aynı amanda kendi insanımıza ve milli değerlerimize sahip dernek, vakıf ve diğer kuruluşlarımızın organizasyonlarına bir nebze de olsa fayda sağlamaktır. Ben böyle bir fırsatı verdiğiniz için başta da belirttiğim gibi şükranlarımı tekrar ifade etmek ister, en kısa zamanda KENDİ EVİNİZ`de tüm dostlarımızı, ve sizleri tatil yapamaya beklediğimizi belirtir, hepinizi Allah’a emanet ederim. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 16 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 biyografi Farklılıkların Buluşma Noktası: Şeyh Nazım Kıbrısi SEVDE BETÜL ARDAHANLI · [email protected] ayıs ayında İslam âleminin büyük âlimlerinden biri olan Şeyh Nazım Kıbrısi hazretleri dünyadan ebedi âleme irtihal etti. Dünyanın birçok yerinde bulunan müritleri ve renkli kişiliğiyle dikkat çeken Şeyh Nazım, Hz. Peygamber (s.a.v)’e olan hürmeti sebebiyle de örnek bir kişiydi. Geride bıraktığımız Mayıs ayında İslam âleminin büyük âlimlerinden Nakşibendi tarikatının Hakkâni kolunun 40. şeyhi olan Şeyh Nazım Kıbrısi hazretleri dünyadan ebedi âleme irtihal etti. Dünyanın dört bir yanında müritleri bulunan ve birçok insanın hidayetine vesile olan Muhammed Nazım El-Hakkani, 1922 yılında Kıbrıs’ın Lernaka şehrinde doğmuştur. Anne tarafından Mevlevi tarikatı kurucusu Mevlana Celaleddin Rumi, baba tarafından ise Kadiri tarikatı kurucusu Abdülkadir Geylani hazretlerine ve aynı zamanda baba tarafından dedelerinin soyu Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ailesine dayanır. Kıbrıs’ta lise eğitimi süresince gündüzleri müsbet ilimlerle, geceleri ise dinî ilimlerle meşgul olan Şeyh Nazım, lise eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesinde Kimya Mühendisliği okumaya başlamıştır. Üniversitede gösterdiği üstün başarılardan ötürü hocaları onu araştırmalar yapmaya ve alanında uzmanlaşmaya teşvik etmiş; fakat kendisi dinî ilimlerden aldığı lezzeti müsbet ilimlerde bulamadığını belirtmiştir: “Modern ilimler beni cez- M betmiyor, kalbim hep manevi ilimleri çekiyor.” İstanbul’da yaşadığı yıllarda Şeyh Süleyman Erzurumi ile tanışır ve ondan Nakşibendi tarikatında dersler alır. Hocasının talimatı ile Şam’a giden Nazım Kıbrısi, Şeyh Abdullah Dağıstani ile ilmî çalışmalarda bulunur ve 1973’te hocasının vefatı ile onun yerini alır. Kıbrıs’ta bulunduğu sürede Arapça ezanın yasaklanmasını sert bir tepkiyle karşılar ve tavrını bir caminin şerefesine çıkıp Arapça ezan okuyarak sergiler. Bunun üzerine bir hafta hapis cezasına çarptırılır ve ardından Lefkoşa’nın en büyük camisi olan Selimiye Camii’nde ezanı tekrar Arapça okur. Kendisine açılan 114 dava olmasına rağmen davalar neticeleninceye kadar yılmadan Lefkoşa’nın köy camilerini gezerek her birinde Arapça ezan okur. Nazım Efendi’nin en çok bilinen özelliği dünyanın her kıtasında müritleri olmasıdır. Özellikle Avrupa’da sıkça bulunan Nazım Efendi, Freiburg kentinde küçümsenmeyecek büyüklükte bir cemaate sahip. Sonradan İslam ile müşerref olan müritlerinden Dr. İmran Schröter, 1989 yılında Şeyh Nazım ile ilk kez bir kafede karşılaşmasını şöyle anlatmaktadır: “O’nu ilk gördüğümde kalbî bir bağ hissetim. Mecnuna döndüm âdeta ve kendimi birden onun masasının başında buldum. Onunla konuşmam gerektiğini hissediyordum.” İslam ile Nazım Efendi sayesinde tanışanlar onun şözlerinden ziyade hâli, tavrı ve hareketlerinden etkilendiklerini söylerler. Aynı müridi, Nazım Efendi’nin sohbetleri ve anlattıklarının çoğunlukla bilindik şeyler olduğunu, fakat şeyh ve müritler arasında tarifsiz bir bağ oluşturduğunu söylemektedir. Şeyh Nazım ramazan ayını her sene Londra’da Avrupalı müritleri ile geçirirdi. Bir ay boyunca Londra’nın merkezinde bulunan “Seven Sisters” olarak bilinen manastırı camiye çevirip ibadetle geçirirlerdi. Müritleri arasında en zengininden en fakirine, profesöründen eğitimsizine, beyaz, siyahi, Asyalı her kesimden insan mevcuttur. Onun bu kadar farklı bir kitleye derinden hitap edebilmesinde kendine özgün nüktedan tarzının etkili olduğu söylenebilir. Yöneltilen soruları basitçe cevaplamak yerine espiritüel ve düşünmeye sevk edici cevaplar vermesi birçok insanı etkilemiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e olan saygı ve sevgisi örnek olacak türdendir. Son yıllarda ağır hastalığı ve ilerleyen yaşın verdiği hâlsizliği umursamadan Hz. Muhammed (s.a.v.) ismini ne zaman duysa hasta yatağından kalkar ve salavat getirirdi. Şeyh Nazım Kıbrisi’nin dünyanın her yerinde bulunan müridlerinden biri olan İmran Schröter, 7 Mayıs 2014 tarihinde vefat eden Şeyh Nazım Kıbrısi Hazretlerinin nev-i şahsına münhasır karakterini bir cümleyle şöyle özetlemiştir: “Şeyh Nazım’ın beni en çok etkileyen özelliği, her an kendinde olmasıydı. Ne geçmişe ne de geleceğe takılırdı; o an olduğu yerde ve zamanda yaşardı.” Allah kendisine rahmet eylesin. 16. Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması Almanya Finali Yapıldı in Hizmetleri Müşavirliği ve DİTİB işbirliği ile bu yıl 16.sı düzenlenen “Kur’an-ı Kerim‘i Güzel Okuma Yarışması“ Almanya finalinin birincisi Mainz bölgesinden Osman Meydan oldu. Almanya geneli bölge birincilerinin katıldığı “16. Kur’an-ı Kerimi Güzel Okuma Yarışması“ finali, geçen yılın Almanya birincisi Köln bölgesinin ev sahipliğinde Hückelhoven DİTİB derneğinin katkılarıyla gerçekleşti. DİTİB Özel Kalem Müdürü Alaattin Salçık’ın sunumu ile gerçekleştirilen yarışmaya, Din Hizmetleri Müşaviri Vekili Ramazan Ilıkkan, Din Hizmetleri Ataşeleri, din görevlileri, dernek yöneticileri, öğrenci velileri ile çok sa- D yıda davetli katıldı. Mainz Din Hizmetleri Ataşesi Ahat Taşçı’nın başkanlığındaki yarışma komisyonunda Nürnberg Din Hizmetleri Ataşesi Mümin Şener, Köln Din Hizmetleri Ataşesi V. Mehmet Akif Ceyhan, DİTİB Merkez Camii Din Görevlisi Emre Şimşek, DİTİB Din Hizmetleri ve Din Eğitimi Uzmanı Mehmet Çelebi yer aldı. Yarışmaya Berlin, Düsseldorf, Essen, Frankfurt, Hamburg, Hannnover, Karlsruhe, Köln, Mainz, Münih, Münster, Nürnberg ve Stuttgart bölge birincileri katıldı. Değerlendirme sonucu Mainz bölgesinden Osman Meydan birinciliği, Düsseldorf böl- gesinden Abdülkadir Karabulut ikinciliği ve Münster bölgesinden Yüksel Kaya da üçüncülüğü elde ettiler. Yarışmaya katılan gençleri tebrik eden Din Hizmetleri Müşavir V. Ramazan Ilıkkan, “Bugün burada çocuklarımız bizlere unutulmaz bir Kur’an ziyafeti sunmuşlardır. Yarışmaya katılan bütün yavrularımızı bir kez daha kutluyorum. Çocuklarımızı yetiştirip yarışmaya hazırlayan hocalarımızı, velileri ve derneklerimizi de ayrıca tebrik ediyorum.” dedi. 16. Kur’an-ı Kerimi Güzel Okuma Yarışması Almanya Finali, dereceye giren yarışmacılara belge ve ödüllerin verilmesiyle sona erdi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 17 ❭ Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlarımıza Müjde www.erhannacar.de ❬ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 Erhan NACAR haber 3) MAVİKART VE PEMBE KART SABAZI AVUKAT VE BİZLER GİBİ SGK URTDIŞI BORÇLANMASIN’DA MAHKEMESİZ EMEKLİLİK VE HİPLERİNİN İLK İŞE BAŞLANGIÇ TA- UZMANI OLANLAR İSE SİYASİ BİR DÜVATANDAŞLIK’TAN ÇIKANLARA RİHLERİ DE TÜRKİYE`DEN EMEKLİLİK ŞÜNCENİN YASA TASLAĞI OLARAK BORÇLANMA İMKANI GELİ- İÇİN GEÇERLİ SAYILACAKTIR! GÖRMESİNİ DE İNANIN HİÇ ANLAM YOR. 4) YURTDIŞI DOĞUM YAPAN ANNE- VEREMİYORUM. BİR SİYASİ GÜÇ OLTÜRKİYE`DEN EMEKLİ OLMAK İÇİN LERİMİZE YENİ İMKANLAR YARATA- MADAN YURTDIŞI VATANDAŞLARIMIZIN EMEKLİLİK HAKLARI ASLA GERİ 31.12.2014 GÜNÜ`NE KADAR MÜRA- CAK TASARILAR GELMEKTEDİR! UZMAN GÖRÜŞÜ; VERİLEMEDİĞİNİ SAĞIR SULTAN BİLE CATLARINIZI YAPINIZ. BİR ŞEYLERİN YURTDIŞI VATANDAŞI- BİLMEKTEDİR. İLKE EMEKLİLİK Firma sahibi olarak öncelikle söylemeden geçmek istemiyorum; MIZ İÇİN DEĞİŞMESİ OLUMLU OLAOYSAKİ ÇIKACAK YASANIN OLUMLU RAK GÖRÜYORUM. MÜJDE’ler olsunki yasa OLDUĞUNUN HER artık Yurtdışında yaşaYÖNDEN BAKILDImakta olanların nihayet ĞINDA VATANDAŞIyüzlerine gülücek. KAMIZIN LEHİNE KANUN’ların çıkması yöRAR DİYEMEM. nünde DEVRİM niteliBENCE DE ÇIKAN ğinde kararları BAŞBAYASA İLK İŞE GİRİŞ KAN RECEP TAYYİP TARİHİNİ MAHKEERDOĞAN’ın ağzınMESİZ VEREBİLİdan gelen haber ile çekiYOR, FAKAT BU SElen eziyetlere SON VEFER DE ESAS EMEKRİLDİ. Lİ MAAŞIMIZ DÜÇok değil bundan 10 ŞÜK BAĞLANMASI yıl önce bu sektörde var SÖZKONUSU OLAolabilmek adına yurtdıBİLİR Mİ DİYE DE şındaki 100lerce vatanDÜŞÜNMEDEN GEd a ş ı m ı z ı n ÇEMİCEM DOĞRUemekliliğini İLKE SU. EMEKLİLİK firmasınYANİ EMEKLİ dan başarı ile yapmış MAAŞIMIZI MAHKEbir SOSYAL GÜVENMEİLE 1.165TL ALIRLİK UZMANI ERHAN KEN YASADAN SONNACAR. Şimdi de SİZRA MAHKEMESİZ LERE Yeni Çıkacak AYNI ÜCRETİ ALAOlan Yurtdışı Yasa TasaBİLİR MİYİZ DÜrısının ARTI VE EKSİŞÜNMEKTEYİM. LERİNİi Anlatmak İstiEMEKLİ MAAŞIyorum. MIZ YÜKSEK VE Y EN İ T A S A RI’ D A YURTDIŞI BORÇY U RT D IŞ I EM EK L İLANMAMIZ DÜŞÜK LİK`TE YENİLİKLER ÖDEYEBİLİCEKSEK NELERDİR! BENCE HİÇ BİR SO1) YURTDIŞI İLK RUN KALMAMIŞTIR. İŞE GİRİŞ TARİHİ SORULARINIZ 07/2014 İTİBARİYLE İÇİN: MAHKEMESİZ KAwww.turkiyedeneBUL EDİLECEK! meklilik.com 2) MAVİKART VE Daha fazla bilgi için sayfamızı ziyaret edin veya bizi arayın: www.ilkeemeklilik.com VATANDAŞLIKTAN 00 90 312 444 0 860 ÇIKANLAR MAHKEücretsiz danışma hatMESİZ YENİ HAK64283 Darmstadt Schützenstraße 5 zum Festnetztarif. Mo. - Fr.: 10:00 - 17:00 Uhr *Gilt nur in Verbindung mit einem 24 Monate Laufzeitvertrag. Alle Preis inkl. 19% MwSt. Druckfehler, Änderungen und Irrtümer vorbehalten. tı. LAR GELİYOR! Y HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 18 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 özel köşe Oruç Tutmanın Faydaları Doktor Nuray ERDEMİR • [email protected] u günlerde mübarek Ramazan ayına giriyoruz ve farz ibadeti olan oruç ibadetimizi yerine getireceğiz. Oruç tutmanın sayılamayacak kadar faydası vardır ama özellikle sağlık açısından faydaları çok fazladır. Senenin 11 ayı durmaksızın çalışan midemiz oruç vesilesi ile bir ay dinlenmesi ve yoğun yemek baskısından kurtulması onun daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır. Orucu tutmanın hem bedenimize hem de ruhumuza bir çok faydası vardır. Oruç tutmak bizi disipline sokar ve irademizi kontrol etmemizi sağlar. Ayrıca oruç tutmak bize Rabbimizi hatırlatır ve o yakınlaşmamızı sağlar. Oruç bir perhizdir. Vücutta depolanan zararlı yağların erimesine katkıda bulunur. Ramazan ayı boyunca yiyeceğimiz şeyler diğer zamanlarda yediklerimizden çok farklı olmamalı ve mümkünse sade olmalıdır. Yediklerimiz normal kilomuzu korumaya yardımcı olmalıdır ve bununla beraber şişman birisi için, Ramazan ayı kilosunu vermesi için en ideal bir zamandır. Oruç tutmak damar sertliği, yüksek tansiyon, kalp gibi hastalıkların kendisinde bulunmamasına yardımcı olur. Yine diğer bir faydası ise sigara gibi zararlı alışkanlıklardan kurtulmanıza da vesile olabilir. Orucun, vücudumuzun dolaşım, sınır ve sindirim sistemleri üzerinde dinlendirici ve şifa bahşedici katkıları vardır. Bunun içindir ki Peygamberimiz (s.a.v.): “Oruç tutunuz ki, sıhhat bulası- Ş nız” buyurarak Ramazan’da olduğu gibi, bu ayın dışında da sık sık oruç tutmamız hususunda biz Müslümanları teşvik etmişlerdir. Az yemenin çok yemekten daha faydalı olduğu bir gerçektir. Yeterli enerji alındıktan sonra belli zamanlarda yemek yemek; faydalı-faydasız şeylerle mideyi doldurmaktan daha iyi, vücut için daha sıhhatlıdır. Aslında oruçlu iftar sırasında da az yemek yer ise o zaman orucun faydası daha büyük olur. Rasûlullah (s.a.v.)’in sünneti ve tavsiyesi de budur. Çok yemek romatizma, şeker hastalığı, kalb hastalıklarına tetikleyen unsurlardan birisidir. Ramazan’ın ilk günlerinde kandaki şeker ve yağda düşme olur. Kolesterol ve büyük tansiyon düşer. Bir başka pozitif etkisi de oruçlunun ruh sağlığını da dengeye getirir. Oruçlunun huzur ve şükûnet hali ön plana çıkar. Ayrıca sinirli ve taşkın hareketlerin azalmasına sebep olur. Sağlıklı iftar menüsü nasıl olmalı? İftar menüsü çorbasız olmasın. Hafif yemeklerin tercih edilmesini öneriyor uzmanlar. İftarda öncelikle dengeli bir menü oluşturmalısınız. Karbonhidrat, lif ve protein içerikli yiyecekler tüketilmelidir. - Etli sebze yemekleri, dolmalar, fırında patlıcan yemeği ana yemek olarak seçilebilir. Başlangıç olarak; kremalı ve hazır olmayan çorbalardan mercimek, şehriye vs.. - Ana menünüze ekleyebileceğiniz fırında ya da izgarada hazırlanmış et ya da balık türü. Haftada 2 kere balık yemeniz tavsiye ediliyor. - Mideyi sağlıklı bir şekilde rahatlatmaya yarayan yoğurttan mutlaka sofranızda olsun. - Tatlı yemek isterseniz daha sütlü tatlılardan tercih edin! Örneğin; şutlaç gibi - Hafif hazırlanmış bir salata başlangıçlar için iyi bir seçenek olabilir. - Sıvı almayı ihmal etmeyin. - Kalp ve damar sağlığınız için zeytinyağlıları unutmayın. Son olarak değerli okuyucularımız oruç ayını dolu dolu geçirmenizi tavsiye ediyorum maddi ve manevi bakımdan sizler için bereketli ve hayırlı geçmesini diliyorum. İftarlardan sonra cemaat ile teravih namazlarına katılmayı ihmal etmeyin. Bir Yudum Umut Şengül USLU • [email protected] iydirsem diyorum dünyayı bugün... Süslesem yeni güne. Etrafında kıvrandığı sevgilisi güneşe çalımın vakti yine. Başına bir demet çicek taksam kırçiçeklerinden, mavisiyle pembesiyle moruyla. Yanağına mahçubiyetin en masum kırmızısı, gözlerine göklerin mavisini akıtsam. Azıcık da bulutların neminden yaysam dudaklarına. Sustursam diyorum dünyayı bugün. Bıraksa ağlamayı. Gözlerine toz pembesi bi gözlük, parlak saçlarına reyhan renkli bir düş taksam. Bir koca gülücük boyasam çehresine. Evren gözyaşını silse bugün keşke. Evrendeki tüm çocukları güldürebilsem keşke. Tüm ağlayan çocukları. Saf yüreğinde sevginin en temizini büyüten tüm çocukların hakkı çünkü gülmek. En renkli hayallerini, en parlak umutlarını rengarenk balonların içine üfürüp salıvermek umudun göklerine. Bir annenin sımsıcak dizlerinde şekerlemek gibi. Bir babanın güven veren güçlü kollarında hayata meydan okumak gibi. Mutlu olmak en çok çocukların hakkı çünkü. Tıpkı nefes alıp vermek gibi. Zamanın mirasçıları iz üstünde yine. Omuzlamak için hazırola geçti karaların denizlerin engin yükünü. Zamana talip bir küçük çocuk. Geleceğe talip. Ama umut dolu bir geleceğe. Suyun saf rengine, göğün mavi gözlerine, bulutlardan damla damla süzülüp inen rahmete. G Bir gelecek bırakmak boyun borcuydu taa ezelden bu yana. Ama temiz bir gelecek, tıpkı teslim alınan gibi. Bir toprak bırakmalıydı insanoğlu nesline, helal mi helal. Ama henüz kan dökülmemiş bağrına. Sadece minik filizciklerin taze kökü yayılmış derinlerde biryerde, gözlerini göğe dikmişçesine. Öylesine uzanmış güneşe... “Ol!” denildiği an olmuştu insan. Ondan önce kâinat, ondan sonra tabiat. Hilafeti bir görev edinmişti o gün bu gün. Kocaman bir yemini vardı çünkü en kocamana. O apağır emaneti dağlar dahi kaldıramamıştı oysaki. Toprağı ekip biçen Adem'in torunuydu o çünkü. Onun kadar cesurdu çünkü. En babanın oğluydu, mirasçısıydı çünkü. Emaneti dağlarsa, mirası duasıydı. Hadsiz bir hatanın ardından, pişman bir gönülle, buruk bir yürekle ve titrek bir dille koca bir yakarıştı. Belki de duasıyla birlikte kanlı bir gözyaşıydı. Ağlamak gerekirdi belki de gülmek için, gülmeyi öğrenmek için. Yaşamak gerekirdi belki hayatı, o acıtan, kara ölümü tatmak için. Dayanmak gerekirdi belki hayatın çilesine, o vaad edilen ebedî cennetle buluşmak için. Unutmak gerekliydi belki de nefsini, o çirkef iblisin çirkef sillesini hatırlamak için. “Oku!” denildiği an tanımıştı insan kendini. Her gün aynalarda gördüğü insan o değilmiş meğerse. Gözlerinin rengi yalanmış aslında o güne değin. Ay- nalar yalan konuşmuş şimdiye dek meğerse. Kulakları yanlış duymuş o güne kadar, duyup bildiklerinin aslı astarı yokmuş meğerse. Gündüzleri beyaza, geceleri siyaha boyayan biri varmış meğerse. O gün öğrendi insan, yeryüzünü giydiren, denizleri yüzdüren, güneşiyle gökyüzünü güldüren bir Rabbi olduğunu. Hiç unutamazdı artık kalbiyle duyduğunu. “Gül!” dendiğinde gülecek, “ağla!” dendiğinde ağlayacaktı o zalim beşer. Hayat ne hep gülmekten ne hep ağlamaktan ibaretti çünkü. Bir gün gönül penceresinde koca bir buket, bir ertesi, bir avuç kanlı gözyaşı. Bir gün gelir bir düğünde gelinlikler giyilir, bir ertesi kefen denen son beyazlar biçilir. Mutluluğun en ebedî dostu değil miydi ki o gri hüzün, elele değiller miydi ezelden bu yana? Siyahla beyaz, yaş ile kuru, aciyla tatlı misali. Sımsıcacık bir aşkla soğuk bir ölüm gibi. “Gel!” dendiğinde gidecekti insan tüm faniler gibi. Baharda filizlenip, büyüdükçe yeryüzüne serpilip, gün gelince kovuğuna çekilip, kaybolan bir garip fidan gibi. Hergün sabahtan doğup, akşamları kaybolan sapsarı güneş gibi. Hergün akşamdan doğup sabahları kaybolan parlak yıldızlar gibi. Günışığından korkan nur yüzlü hilal gibi. Yeryüzünün anahtarı kendisine sunulan Yüce Peygamber gibi. Yok ki başka bir nimet Rabbe kavuşmak gibi... HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 19 ❭ Umre Nisan 2014 Sen misin Sürpriz Yapan-2 [email protected] evgili okurlarım! Selamlarımı iletir Allah’tan esenlikler dilerim. Duhulu ile Müşerref olduğumuz Mübarek Ramazan ayının tüm İslam alemine dolayısı ile bizlere rahmet bereket aynı zaman da huzur getirmesini Yüce Yaradan’dan niyaz ederim. Başı rahmet ortası mağfiret sonu bereket olan bu mübarek aya bizleri salimen kavuşturduğu için Allah'a ne kadar şükretsek azdır. İnşallah kadrini bilir ecrini muhafaza edenlerden oluruz. GeçmişRamazandan bu yana etrafımızda tanıdıklarımızdan kaç tane fani göçtü de gitti aramızdan. Gelecek Ramazan ayına Allah bilir. Rabbim hakkımızda hayırlısını versin. Kıymetli okurlarım malumunuz üzere son yazımda “Umre 2014” ile ilgili konunun devamını sizlere aktaracağım. Kısaca onaltı yıl aradan sonra Allah bize Umre nasip etti. Ve bu Umreye gitme işini sırf sürpriz olsun diye hanımıma son on gün kalasıya kadar bildirmeme kararı almıştım. Güya yıllardır özlemini duyduğu o mukaddes beldelere gidileceğini son ana kadar bilmemeliydi. Onun için de tüm hazırlıklarımı gizliden gizliden bitirmiştim. En son sıra kalum Suud Hükümetinin tüm hacı ve umre adaylarına vize uygulaması için ön gördüğü menenjit aşısını yaptırmaya gelmişti. Bir gün önceden ayarlamış olduğum iki aşıyı eczaneden alıp hanımla ev doktoruna gidiyoruz. Hanım bu aşı ne için? Nerden çıktı şimdi? diye sordu. Ben de geçenlerde ev doktorundan aradılar. Tetanoz aşısı olalı on yılı geçmiş yeni aşı yapılması lazımmış diye işi geçiştirdim. Amacım bu aşı işini de halledersek hanımın ta gitmemize on gün kalana kadar ona yapacağım umre sünprizinden haberi olmayacak. S Mustafa KASALAK Neyseki doktor sıramız geldi malum aşı olduğu için fazla bekletmediler araya sıkıştırdılar. Hanımla beraber odaya aldılar. Doktor hanım içeri girdi selam verdi ve aşılara bir göz attı. En az yıllık ev doktorumuz ve bir sürü müslüman müşterisi olan doktor hanım olayı hemen anladı ve hayırlı olsun (Nach Mekka fliegen?) Ne o yolculuk Mekkeye mi? diye sordu. Ben hanım daha mevzuyu tam anlamadan atıldım. Doktor hanıma ya hele dur hanımın haberi yok ben sürpriz yapıyorum sakin söyleme haberi olmasın sen aşıyı yap diye gecikmeli de olsa ikaz ettim. Doktor hanım peki hanımın ne aşısı olduğunu bilmiyor mu diye sordu. Ben de kendine benim ona yolda gelirken tetanoz aşısının on yılı geçtiğini yeni tetanoz aşısı vurulacağımızı söyledim deyince, doktor hanım yüzüme baktı baktı ve ekledi sizin dininiz de yalan çok günah üstelik siz hacca da gittiniz şimdi yine gideceksiniz olur mu hiç menenjit aşısını, tetanoz aşısı diye yalan söyleyip vurdurmak diye beni ikaz etti. Ben de ya sen vur işini yap dedim. Baktıki ben kararlıyım aşıları yapıp kafasını sallaya sallaya odadan çıktı. Biz de ihtiyaten aşı sonrası orada biraz beklemeliyiz hanım. Nedir bu doktor hanım Mekke, Medine felan bahsetti diye bana sordu. Ben de ya Mekke ile ilgili bana bazı sorular sordu cevapladım dedim. Hanımım ev doktorumuzun bana mütemadiyen müslümanlık ve müslümanlar hakkında soru sorup hatta bazen yarım saat konuştuklarımızı bildiği için hiç üstelemedi ve ayrıldık. Arabaya bindim ama içim çok rahatsız. Doktor hanımın yalan söylemek Dininizde çok günah demesi, beynimde zonkluyor. Eve geldik içim rahat değil. Gelinimin dikkatini çekmiş ol- ❬ özel köşe Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 maliki “Baba ne o hareketlerin değişik” dedi. Halimi bilen bilir benim neşeli ve neşesiz halim anında belli olur. Bazı arkadaşlarım var neşeli de olsa aynı neşesiz de olsa aynı fazla fark ettirmezler. Ben gelinime kızım aşı yapıldık ondandır dedim. Ne bilsin kayınvalidesine yalan söyledigimi. “İyi ama annem gayet sakin, o niye durgun değil” diye tekrar sordu. Cevaben “kızım annene tetanoz aşısı yapıldı, bana ise kuduz aşısı” dedim. Çünkü söylediğim yalan beni kemiriyordu. Bir taraftan da hala sürpriz yapacağım diye ev halkına ve hanımıma umre planını bahsetmeden duracaktım ve de öyle oldu. Taki takriben iki hafta kala, yani sürprizimin açıklamaya iki, üç gün kala. Önce sekreter aradı izinim de tarih olarak o anki heyecanla Nisan yerine Mayıs ayına kayıt etmişiz. Güç bela son dakika hallettik. Sonra bürodan çıkdim gelirken cep telefonum çaldı. Köln Hac ve Umre Merkezinden aradılar. 1. Aşı defterim ulaşmamış. 2. Bankadaki kontoya umre tutarları havale edilmemiş. 3. Hanımın ve benim fotoğraflarımız simetrik ölçülere göre değilmiş. Eğer bunları iki gün içinde yerine getirmezsem umre için vize alamıyoruz. Domino taşı gibi arka arkaya yıkıldı üzerime. Yığıldım kaldım. Aklıma ilk gelen doktor hanıma ve hanımıma söylediğim yalanın bedeli olarak cezalandırıldığımı anladım. Ha gidebildik mi? Şükür, çünkü nasipmiş son anda yine işlerimi hallettim ve 11.04.2014 Cuma günü havaalanında uğurlayanlarımla beraberdik. UETD Türk İşadamlarını Biraraya Getirdi lmanya'nın Bonn kentinde gemi turu düzenleyen Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Avrupalı iş adamlarını bir araya getirdi. Ren nehrinde düzenlenen tura UETD Genel Başkanı Süleyman Çelik, UETD Ekonomi Birim Başkanı Zafer Sarıkaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi 1. Başkanvekili Ahmet Selamet, T.C. Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürü İbrahim Uslu ve çok sayıda iş adamı katıldı. Almanya ve Türkiye'deki Alman ortaklı işletme sayısının 5 bin 600'ü aştığını belirten Zafer Sarıkaya, bu ortaklıkların her geçen gün daha da arttığını söyledi. “Biz Avrupalı Türkleriz” Teşkilatlarının kuruluş amaçlarını ve faaliyetlerini anlatan UETD Başkanı Süleyman Çelik ise şöyle konuştu: “UETD Avrupa'da yaşayan Türk toplumunun sosyal ve siyasal statüsünü yükseltme adına kuruldu. 53 yıllık göç tarihinde buradaki toplum bir değişime uğradı. Buraya sadece birkaç yıl çalışıp para kazanmak için gelen vatandaşlarımız burada kalıcı oldular ve Türkiye'mize çok büyük katkılar sağladılar. Türkiye'nin ihracatının 2 milyar dolar olduğu dönemlerde yıllık 10-15 milyar döviz götürüyorlardı. Türkiye'yi teknoloji ve döviz ile tanıştırdılar. Türkiye'deki akrabalarına yardım etmekle meşhur oldular. O iyi insanların da iyi evlatları oldu, ikinci ve üçüncü kuşak da bu hizmetleri sürdürüyor. UETD ikinci kuşak tarafından 4. ve 5. nesle hizmet etmek amacıyla kuruldu. Biz yaşadığımız ülkelerde mutluyuz, artık Avrupalıyız diyoruz ama geldiğimiz ülkeyi ve topraklarımızı da unutmuyoruz. Türkiye'deki gelişmeleri de takip ediyoruz ve uzakta olsak da ülkemizi düşünüyoruz. Buradan herşeyi daha objektif görüyoruz ve Türkiye'deki gelişmeleri de mutlulukla izliyoruz” dedi. A HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 20 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 haber IGMG Hessen Bölgesi 2013-2014 Sezon Kapanışı Giessen’de Gerçekleştirildi GMG Hessen Bölgesi 2013-2014 çalışma yılı son toplantısını yaptı. Proğrama bölgeye bağlı bütün teşkilat başkanları, bölge gençlik, Kadın kolları ve gençlik teşkilat başkanları ve yönetimi ile çok sayıda vatandaşın da katılımıyla gerçekleşti. Giessen Kongresshalle’de geçtiğimiz pazar günü gerçekleştirilen proğrama katılım oldukça yoğun oldu. 850’ye yakın katılımın olduğu proğram, Hessen Bölgesinin yetiştirdiği Avrupa Kur`an okuma 2.si Bünyamin Akdağ’ın okuduğu açılış Kur’an-ı Kerim ile başladı. IGMG Hessen Bölgesi Teşkilatlanma Başkanı Hikmet Atak takdim ettiği proğramda öncelikle Hessen bölgesine bağlı birimlerin yoklamasını yaparak, IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz’ı açılış konuşması için mikrofona davet etti. Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz, Hessen bölgesi olarak yıl içerisinde gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili bir değerlendirmede bulunarak açılış ve selamlama konuşması yaptı. ’’Unutma, unutturma, umut ol’ Ardından birimin hazırladığı faaliyet klibinin ardından, IGMG Hasene / Sosyal Yardım Derneği Başkanı Mesut Gülbahar sunumunu yapmak üzere kürsüye geldi. Gülbahar Cami ve cemiyetler ve Milli Görüş’ün tüm kurum ve kuruluşlarına sahip çıkmanın lüzumunu işaret ederek‚ ’’Unutma, unutturma, umut ol’’ sloganıyla; ‚’’Bizler güçlü olursak mazlum ve mağdurlara da o nisbetle el uzatabilir ve milyonların umudu olmaya devam ederiz. Bu çalışma bugün bizlere emanet, bizler de bu emaneti yeni nesillere en iyi şekilde ulaştırmaya gayret edeceğiz’ dedi. Gençlerden Ahmet Yusuf Atak’ın okuduğu‚’’Sakarya Türküsü’’ dinleyenlerden büyük beğeni görerek uzun süre alkışlandı. Türkiye’den davet edilen ve ilerlemiş yaşına rağmen davete icabet eden cefakar ve vefakar insan, Tarihçi Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma Hocaefendi, ’Tarih ve Avrupa Müslümanları’ konulu sunmunu yapmak üzere kürsüye geldi. I ‘Milli Görüş bir mekteptir, bir okuldur’ Avrupa’da Milli Görüş’ün ilk temelinin atıldığı Köln Merheimerstr’deki adresinde tanık olduğu bir anısını anlatarak başladığı konuşmasında, ‚’’Milli Görüş bir mekteptir, bir okuldur’ dedi. Sırma; ’’Bir çok profesörden herhangi birine İslam’ı anlat deseniz birkaçı müstesna iki kelime edemezler, ama herhangi bir Milli Görüşçü, İslamı saatlerce anlatabilir. Farkınızı biliyor musunuz. ’’Herbir Milli Görüş’çü tebliğcidir. Çocuk kulübünden Gençlik teşkilatına geçiş ve Gençlik Teşkilatı Yıldız Gençlik’e IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teşkilatı Başkanı Ahmet Sertkaya tarafından sertifikaları takdim edildi. Daha sonra IGMG Hessen Bölgesi Yıldız Gençlikten Behzat Aydın tarafından‚ ’’Helal ve Haram’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. Ardından IGMG Hessen’in yıl içerisinde gerçekleştirdiği faaliyetleri içeren bir de klip izlendi. ’Hepinize müebbed mutluluklar dilerim’ Son olarak IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz, proğram sonunda bir değerlendirme konuşması yaparak, Hessen Bölgesine bağlı bütün teşkilatların bir ibadet aşkıyla çalışarak her konuda Genel Merkezin verdiği hedeflere ulaşmak için var güçleri ile yeni sezonda çalışacaklarına inandığını ifade etti ve ’’Hepinize nöbet değil müebbed mutluluklar dilerim’’ dedi. IGMG Hessen Bölgesi sezonun son toplantısı okunan Kur’an-ı Kerim ile sona erdi. HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Gurbet Mektupları-7 [email protected] elamün aleyküm! Benim gurbetimin gülleri. Hayatını helal rızık peşinde kazanmaya adamış, canını dişine takmış fedakar dostlar. Sizlerle yine bir mektubta buluşmak için buradayım. Kısa bir girişten sonra, asıl yazacaklarıma geleceğim inşaALLAH. Zaman konusunda çok yazdık. Ama zaman konusunda ne yazarsak yazalım, yaşamımız sürdüğü müddetçe yine zaman güneşi gören kar gibi erimeye devam edecek. İnsanlar gelecek, büyüyecek ve elveda bile diyemeden gidecek. Esas söyleyeceğim o ki, yaşayana Ramazan-ı Şerif yine geliyor. Birçok evde Ramazan hazırlıkları devam ediyor. Ama Rabbimiz Kur’an-ı Kerim`de: Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O’na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allah’a şükredin. BAKARA SURESİ / 172. Öyle ise bizde şükredelim inşaALLAH. Bu girişten sonra, işte işin püf noktası birçok gurbetçimiz çocukları yuvadan uçurdukları için orucu vatanda tutmak için yine yollara dökülecek, belki orucu ve bayramı akraba ve dostlarla yaparız diye. Okul izinleri uyanlar da yollara koyulacaklar. O yollar nelere şahit. Hayatın ağır şartlarında neler yaşadılar. Vatanla gurbet arasında mekik dokudular. Ama asla kopamadılar. Acılı ve tatlı zamanları bir anda yaşadılar. Memleketin her vilayetinden insanlar aynı iş yerlerini ve aynı yolları aynı mescidlerde namaz kıldılar. Akraba oldular, gurbetçi oldular. Yine bir Ramazanı izine gitmeyenlerle beraber tutacaklar. Yine birçok anıları olacak. Belki de gelecek Ramazan aralarında bazıları olmayacak. Ebedi aleme göç ederek. Evet! Ayrıca muhanete muhtaç olmanın ne demek olduğunu bilerek. Yapılan bütün yardım kampanyalarına canla, başla hep destek oldunuz. Dünya üzerindeki mazlumların, kendilerini düşünen kardeşleri, olduğunu bilsinler diye. Bütün zorluklara göğüs gererek, yeniden bir yaşam alanı ve çevresi oluşturdunuz. Yeni dostlar, arkadaşlar, sırdaşlar edindiniz. Birlik ve beraberliğiniz sürdüğü müddetçe RAHMAN yardımını esirgemeyecektir. Birlikte, kardeşlikte bereket vardır, inşaALLAH. Yeni bir Ramazanın heyecanı ile ümmete hayırlar getirmesi dileğiyle. Rahmetli babam Hacarap derdi ki: Oğlum, sakın kötü sözle kimseyi incitme, bu düşmanın bile olsa. Düşmanın olursa birgün dost, hangi yüzle bakarsın. Dostuna kızmışsan, verdiğin sırların, durur mu dilinde. İnsan olmanın özü, dinlemek, anlamak ve derdini anlatmak. S ❬ ❬ 21 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 M. Salih AYDIN Direksiyonu eline alınca, bir sürü insanın hayatı, söz konusu olduğunu, unutma. Yolda yürürken, ayaklarını yere vurarak yürüme, sakin ol. diye birçok öğütler verirdi. Bakıyorum da hayat ve yaşam şartları öyle değiştiki; insan şaşırıp kalıyor. Halbuki bütün bunları düzeltebilmek için elimizde bulunan rehberi bir keşfedebilsek. Evet Abilerim, kardeşlerim, dostlarım. Bugünkü, konumuzda Ramazan-ı Şerif idi ve asıl heyecanda o günlerin hızla yaklaşması. Evet geçen sene bir Ramazan günü. Yaşlı adam birkaç senedir Ramazan orucu tutacak hali olmadığından, yine oruca niyet edememişti. Tutamadığı orucun bedelini ödeyerek büyük bir üzüntü içinde o Ramazanda geçmişti. Ama Ramazan-ı Şerifin başlarında idi. Hanımını yanına çağırarak: Yarım asırdır beraberiz, ateşte çalıştık, sıcakta çalıştık, tozda çalıştık, ama birgün bile orucu bırakmadık, ALLAH’ın izni ile. Ama şu ihtiyarlıkta, elden, ayaktan düştük. Yine de daima şükür, bu günlerimize elhamdulillah. Haklısın herif, hasta oldun, yine de orucunu tuttun, yola çıktık, yine orucunu tuttun. ALLAH seni senden iyi bilir. Üzme kendini bu kadar demişti. İhtiyar adamın yüzü gülmüş, o hali ile gözlerinden ışıklar saçmıştı. Ertesi Ramazana yetişemeden Hakk’ın rahmetine kavuşmuştu. Diyeceğim oki Yaradandan hediyesini alacağınız ve belki bir daha kavuşamayacağınız bir Ramazan-ı Şerif daha geliyor. Değerlendirin, kazanan siz olacaksınız. Bu arada zekatınızı, fitrenizi, teravileri, hatimleri ve iftarları ziyaret ederek, mazlumu, fakiri ve ihtiyaç sahiblerini unutmayalım, hatırlatalım. Konudan konuya geçiyorum, bana kızmayın. Sadece bir kaç hatırlatma yazdım. Şimdi bir annenin kızına nasihatına, şimdi böyle annelerin azaldığını biliyoruz. Bir anne, kızına tesettürü şöyle anlatıyordu: Kızım, Allah değerli olan her şeyi bir kılıf içine koymuş, gizli yerlere saklamıştır.Elmaslar, yerin derinliklerinde, İnciler, okyanusun dibinde. İstiridye, kabuğunun içinde korunaklı olarak bulunur. Altın ve maden kayalıklarla kaplı yerlerde bulunur. Sen onlara kolay ulaşamazsın, güzelliklerini çabucak göremezsin. Yollardaki çakıl taşlarına, dokunur gibi dokunamazsın onlara. Çünkü, onlar değerlidir. Düşün ey kızım; Sen o taşlardan daha mı kıymetsiz misin ki, seni herkes kolayca görüp, güzelliğine erişebilsin. Açıkta olan bala, sineklerin üşüştüğü gibi, güzelliği ortada olan kadına da üşüşenler çok olur. İşte bu yüzden, tesettür seni kıymetli yapar, sana değer katar..! Hayatın nerelerden alıp, nerelere götüreceğini insan bilemiyor. Yanlış bir karar, bütün bir ömürü etkileyebiliyor. Yanlışta ısrar ederek, bir yanlışa daha imza atıyoruz. Babaların ve annelerin içgüdüleri ile değil, aksine acı bile olsa çocuğunun dünya ve ahiretini düşünerek karar vermesi gerekmektedir. Hayatımız için karar vereceğimizde, inşaALLAH bir daha düşünürüz. Haydi sizleri ALLAH’a emanet ediyorum. Hayırlı Ramazanlar. özel köşe ISAB SÜDWEST’TEN Seminer reiburg ve çevresinde Müslüman üniversite öğrencileri için hizmet veren ISAB Südwest e.V Derneği, geçtiğimiz günlerde bir seminer düzenledi. Seminer Freiburg Albert Ludwigs Universität'te gerçekleşirken, IGMG Gençlik Teşkilatı Üniversiteliler Başkanı Taner Doğan da konuşmacı olarak katıldı. Seminerin konusu ise “Postmodern çağda Müslüman üniversiteli olmak”tı. Sunumun ardından sorulara cevap verildi. Katılımcılara teşekkür eden Dernek Başkanı Hamza Çimen, bu tür seminerlerin devam edeceğini söyledi. F Freiburg’da Kan Bağışı Kampanyası GMG Freiburg Donau Bölgesi KGT (Kadınlar Gençlik Teşkilatı)nın Rote Kreuz Ulm ile birlikte düzenlediği "Kan bağışı" kampanyası Tuttlingen Ayasofya camiinde gerçekleşti. Rote Kreuz`dan 15, KGT'den 50 gencin organizede görev yaptığı kan bağışında 110 insanımız yaşları 18 ila 65 arası kan bağışında bulundular. Tuttlingen çevresi ve bölgenin muhtelif cemiyetlerinden kan bağışına katkı olurken, Alman ve yabancı vatandaşlar da kan bağışına katkıda bulundular. Her bağışcıdan 500 ml kan alan görevliler, sonunda ikramda bulundular. Yetkililer, Almanya'nın Baden Württemberg Eyaletinde Baden-Baden, Ulm ve Mannheim kentlerinde kan bankası bulunduğunu gazetemize açıklarken, katılımdan dolayı memnuniyetlerini dile getirdiler. KGT Başkanı Emine Akkaş gazetemize yaptığı açıklamada amaçlarının, Müslümanları kan bağışına teşvik etmek olduğunu söylerken, bugün verilen kan yarın bize dönebilir! diyor. Organizeden dolayı Rote Kreuz'un memnun kaldığını ve her yıl bu çalışmayı yapmayı planladıklarını söyledi. I HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir ❬ 22 ❭ Temmuz · Juli 2014 · Ramazan 1435 bulmaca Hiçbir rüya bu kadar UàhSZ]Z[OR Emniyet mensuplarına % 15 indirim AK-GÜL GRUP OTEL Bayanlara özel plaj ve tekne turları )43&3©2 <^\m\8b[\e`qÊ`eY`ic\þk`ÿ`m\kd[fÿXc^q\cc`bc\i`e```e[\YXiêe[êiXe8B$>|CFk\cc\iq`eZ`i`# Kib`p\Êe`e\e^q[\d\bXecXiêe[Xe9f[ildm\8ekXcpXÊeêejXb`e# þ\_i`e^ickje[\eXiêedêþ#Ypc\p`Z`Xkdfj]\i`m\YlXkdfj]\ic\Ykec\þd`þ\þj`qdXeqXiXjêpcX ^e\þ`e[fÿlþlelm\YXkêþêeêe`qc\p\Y`c\Z\ÿ`e`qd\bXecXiX[Xm\k\[`pfi%%% 7þO@>G@@þûþNþO 7þG7þGþBþOþI6C>G>O GZoZgkVhndcnVeiègVc ^a`'&V^aZb^oZ HV`aè`Zciijgj]ZY^nZ$ www.akgulgrupotel.com Rezervasyon Telefon 444 5 261
© Copyright 2024 Paperzz