İLİ : MANİSA TARİH:03/10/2014 hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben Müslümanların ilkiyim, Allah’ım (bu kurban) senin rızan için sunulmuştur” 3 buyurarak Müslümanlarla müşriklerin kurban ibadetlerinin farkını ortaya koymuş, bu ibadetin özünü ve gayesini ümmetine öğretmiştir. Kıymetli Mü’minler! صههى ه " إِ هٌ أَ هو َل َيا: َّللاُ َعهَ ْي ِه َو َسهه َى َ َّللا ِ قَا َل َزسُى ُل ه , ثُ هى ََسْ ِج َع فََُ ُْ َح َس, صهِّ َي َ َُ ٌْ َََ ْثدَأ ُ تِ ِه فِي يَىْ ِيَُا هَ َرا أ اب ُسُهرََُا َ ِفَ ًَ ٍْ فَ َع َم َذن َ ص َ َك فَقَ ْد أ KURBAN İBADETİ VE KURBİYYET Ey İman edenler! Nimetlerin en güzeli olan iman nimetiyle şerefyab olan kıymetli müminler; yeryüzünde ilk olarak Âdemoğullarından Habil ve Kabil Allah‟a kurban sundular. Allah (cc) kendisine karşı gelmekten sakınan oğulun kurbanını kabul etmiş, diğerini ise kabul etmemişti. Zira Rabbimiz hutbemin başında okumuş olduğum Hac suresi 37. Ayeti Kerimesinde “Allah’a kurbanlarınızın ne etleri ulaşır, nede kanları. Ona ulaşacak olan ancak sizin takvanızdır” 1buyurmuştur. Muhterem Müslümanlar! Kurban tevhidin bir nişanesidir. İslam öncesi Arap toplumunda da çeşitli gayelerle putlar adına kurban kesiliyordu. Onlar putlara olan bağlılıklarını göstermek için kestikleri kurbanların kanlarını putlara sunar, etlerini yırtıcı hayvanlar yesin diye putların üzerlerine koyarlardı. Hatta ölenlerin kabirleri başında kurban keserlerdi. Peygamber efendimiz(sav) Hicretin ikinci yılında ilk kurban bayramında “Bugün ilk işimiz bayram namazı kılmak, sonra gidip kurban kesmektir, kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur” 2 buyurmuş; namaz sonrasında kendisine getirilen iki koçu kıbleye doğru yatırıp, besmele çekmiş, tekbir getirmiş ve “Ben hanif (hakka yönelmiş) olarak, yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim. Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun Kurban samimiyetimizi göstermektir. Kurban denilince aklımıza Hz. İbrahim ve Allah‟a kurban olarak adadığı oğlu İsmail gelir. Hz. İbrahim en sevdiği varlığı oğlu İsmail‟i kurban etmekle sınanmıştı da samimiyeti neticesinde Allah (cc) oğlunu ona bağışlamış, hatta ona bir de çocuğu olmayan eşi Sâre validemizden dünyaya gelen İshak‟ı vermişti. Zira Allah (cc) almak için değil, vermek için bizlerden istemektedir. İşte kesecek olduğumuz kurbanlar Rabbimize karşı şükrümüzün, samimiyetimizin bir ifadesi olacaktır. Kardeşlerim! Kurban kurbiyyettir. Kurban ibadeti kardeşlerimizle, komşularımızla, akrabalarımızla, dostlarımızla muhabbetimizi arttırır. Vekâlet yoluyla kesilen kurbanlar da Afrika‟dan, Asya‟ya adını bilmediğimiz nice ülkelerde nice ihtiyaç sahipleriyle gönüllerimizi birleştirir. Bu vesileyle kurban, hem Rabbimizle kurbiyete (yakınlığa), hem de insanlarla kaynaşmaya vesile olmaktadır. Müslümanlar olarak kardeşliğe, birliğe beraberliğe, saf olmaya, birbirimize yakın olup omuz omuza durmaya, ümmet olmaya daha çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde Rabbim kurbanlarımızı kendisine ve kurbiyyete (yakınlaşmaya) vesile eylesin. Hac Süresi 37.Ayet Buhari İdeyn, 3 3 En‟am süresi 161,162. Ayet 1 2 Hazırlayan: Samet YAĞCI İlhamiye Camii İ-H / Salihli Redaksiyon: İl İrşat Kurulu İLİ: MANİSA TARİH:04/10/2014 Muhterem Cemaat! ْك َوا َْ َحس َ ِّص ِّم نِ َست َ َف صههى ه َّللاُ َعهَ ْي ِه َو َسهه َى َ َّللا ِ قَا َل َزسُى ُل ه صالهََا َ ضحِّ فَالَ يَ ْق َستَ هٍ ُي َ َُي ٍْ َو َج َد َس َعحً فَهَ ْى ي KURBAN BAYRAMI HUTBESİ Muhterem Müslümanlar! Yüce Allah‟a sonsuz şükürler, sonsuz hamd-ü senalar olsun ki; Müslümanlık bilincimizi yenileyen, millet olma irademizi diri tutan, birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı pekiştiren, rahmet dolu bu mübarek günlere bizleri kavuşturdu. Bu mübarek gün; Allah‟ın birliğine, nebiler nebisi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.)‟in peygamberliğine inananların, tek kelime ile Müslümanların bayramı. Aziz Müminler! Bayramlar; Müslümanı Müslümanla kaynaştıran, yakınlaştıran ve birleştiren, dargınları barıştıran, gönülleri gönüllere kavuşturan, sevgiyi, saygıyı, kardeşliği, birlik ve beraberliği sağlayan kutsal zaman dilimleridir. Dertlerin, sıkıntıların, ızdırapların dindirildiği, düşmanlıkların, kırgınlıkların ve kızgınlıkların, ayrılık, kin, nefret, haset gibi kötü duygu ve düşüncelerin unutulduğu günlerdir. Bayram; birliğe, beraberliğe ve kardeşliğe vesile oluyorsa bayramdır. İyiyi, güzeli sağlamak, yardımlaşmak, kimsesizleri, öksüzleri, garibanları arayıp hal ve hatırları sorularak, varsa eksikleri giderilerek idrak edilebiliyorsa gerçek manada bayram olur. Kıymetli Müminler! Bayramlar, sevinç, neşe ve mutluluk günleridir. Bugün dünyanın dört bir tarafında Müslümanların zor şartlarda olduğunu hepimiz biliyoruz. Birçok İslâm beldemiz zulüm altındayken, bayram sevincimiz kursağımızda düğümleniyor. Bu kardeşlerimize hiç olmazsa dualarımızla destek verelim ki Yüce Rabbimiz, Müslümanlara yardım ve zafer nasip eylesin. Böylelikle bayram sevincimizi İslâm‟ın zaferiyle yaşayalım. Bayram günleri ve geceleri bizler için büyük bir nimettir. Bu nimete erişen Müslümanlara kurban bayramında iki şey vacip kılınmıştır: Birincisi: Arife günü sabah namazından başlayarak, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, farz namazları müteakip yirmi üç vakitte getireceğimiz teşrik tekbirleridir. İkincisi: Mali durumları iyi olan Müslümanların kurban kesmesidir. Kurban; eşsiz bir teslimiyetle Yüce Allah‟a teslim olmaktır. Dünya ve ahirette saadete vesile olan mali bir ibadettir. Yüce Allah Kur‟an-ı Kerimde “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes”1 buyurmuştur. Peygamberimiz (S.A.V.) de bir hadis-i şerifte “Her kim, kurban kesmeye gücü yeter de kurban kesmezse, namazgahımıza yaklaşmasın” 2 buyurmuştur. Muhterem Müslümanlar! Bizler de yüce Rabbimizin emrine ve sevgili Peygamberimiz (S.A.V.)‟in tavsiyesine uyarak kurbanlarımızı keselim. Gücü yetenleri hiçbir şey kurban kesmekten, Allah‟ın emrini yerine getirmekten alıkoymasın. Keseceğimiz kurbanların etleriyle özellikle fakirleri, garibanları, yetim ve öksüzleri sevindirelim. Yaptığımız işin bir ibadet olduğu bilincinde olarak kurbanlık hayvanlara da eziyet ve işkence etmekten kaçınalım. Muhterem Müslümanlar! Bu duygu ve düşüncelerle mübarek kurban bayramınızı tebrik eder; vatanımıza, milletimize, İslam âlemine ve bütün insanlığa hayırlara vesile olmasını Yüce Allah‟tan niyaz ederim. 1 2 Kevser, 108/2 İbn-i Mace, Edahi, 2 Hazırlayan: Zeki BAYOĞLU Hilalli Camii M-K /Alaşehir Redaksiyon: İl İrşat Kurulu Değerli Kardeşlerim! İLİ:MANİSA TARİH:10/10/2014 اج َد ِ هّلِلِ فَ َال ذَ ْد ُعىا َي َع ه َّللاِ أَ َحدًا ِ َوأَ هٌ ْان ًَ َس صههى ه ال َزسُى ُل ه : َّللاُ َعهَ ْي ِه َو َسهه َى َ َِّللا َ َق ْجدًا يَ ْثرَ ِغي تِ ِه َوجْ هَ ه َِّللا ِ َي ٍْ تََُى َيس تََُى انهههُرَ َعانَى نَهُ تَ ْيرًا فِي ْان َجُه ِح Camilerimizde yaygın din eğitimi yapılır. Yetişkinlere her zaman, çocuklarımıza da yaz tatillerinde Kur‟an-ı Kerim, dini bilgiler ve ahlak esasları öğretilir. Vatan sevgisi, ana-babaya iyilik, komşuluk ve insan haklarına riayet hususları ile aile, iffet, namus gibi değerlerimiz de camilerimizde öğretilir. Tarihimiz, kültürümüz, dini ve ahlaki değerlerimiz, örf, adet ve geleneklerimiz camilerimizde dile getirilir. Her türlü tehlikelere karşı Müslümanlar camilerimizde uyarılır. CENNET BAHÇELERİ MESCİTLER Muhterem Müminler! Mescit, “secde edilen yer‟‟ demektir. Müslümanların mabetlerine verilen isim olup cami kelimesi ile eş anlamlıdır. Mescitler, Müslümanların ibadethaneleridir. İbadethaneler ise, dinlerin vazgeçilmez müesseseleridir; sosyal hayatımızın temel taşıdır; ilimirfanla yoğrulduğumuz, şifa ve huzura erdiğimiz, gerçek mutluluğu bulduğumuz mekânlardır. Mescitler, ibadet, zikir, dua, eğitim, öğretim, sosyal kaynaşma, disiplin, eşitlik, kardeşlik, birlik ve beraberlik mekânlarıdır. Aziz Kardeşlerim! Camiler, bir beldede Müslümanların varlığının işareti, minarelerden günde beş defa tevhit inancının ilan edildiği huzur yuvalarıdır. Dua ve ibadetlerin topluca Yüce Yaratıcıya arz edildiği, secdelerin birleştiği, üzüntü ve sevinçlerin paylaşıldığı, kopanların, ayrılanların kaynaştığı en müsait atmosferdir. Mü‟minler burada huzur, sükûn bulurlar; Allah‟a kulluk etmenin zevkine varırlar; amiri-memuru, zengini-fakiri aynı safta durarak bütün müminlerin eşit olduklarını, Allah katında hiçbir kimsenin-takva dışında üstün olmadığını gösterirler. Değerli Müslümanlar! Camiler, Müslümanların hayatında vazgeçilmez mekânlardır. Okunan hutbeleri, yapılan vaazlarıyla da adeta bir halk mektebidir. Camiler, bir yerleşim yerinin Allah‟a en sevimli mekânları, Allah‟ın evleridir. Camiler, kendisinde yapılan ibadetler sebebiyle ilahi rahmetin inmesi ve insana huzur vermesi açısından cennete benzer. Dolayısıyla camilerin cennete benzemesi, içerisinde ibadet eden insanların (cami cemaatinin) varlığına bağlıdır. Aziz Cemaat! Hutbemizi başta okuduğumuz ayeti kerime ve hadis-i şerif „in mealiyle bitirelim. Allah-u Teâla şöyle buyuruyor: “Şüphesiz mescitler, Allah'ındır. O halde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin” 1 Peygamberimiz (S.A.V) de şöyle buyuruyor: “Kim Allah'ın rızasını talep ederek bir mescid inşa ederse, Allah ona cennette bir ev inşa eder.” 2 1 2 Cin 72/18 Müslim, Mesacid, 24 Hazırlayan: Haşim YILDIZ Iklıkçı Mah. Camii İ-H / Demirci Redaksiyon: İl İrşat Kurulu Değerli kardeşlerim! İLİ: MANİSA TARİH:17/10/2014 ْ ُىا أََفِق ْ ُُيٍ آ َي خ َيا َك َس ْثرُ ْى َ يَا أَيُّهَا انه ِر ِ ىا ِيٍ طَيِّثَا ض ِ َْو ِي هًا أَ ْخ َسجْ َُا نَ ُكى ِّي ٍَ األَز صههى ه ال َزسُى ُل ه فِي ًَا: َّللاُ َعهَ ْي ِه َو َسهه َى َ َِّللا َ َق ْ ََسق ُ د ان هس ًَا ُء َو ْان ُعي ، اٌ َعثَ ِسيًّا ْان ُع ْش ُس َ ُىٌ أَ ْو َك ُ ْح َِص ف ْان ُع ْشس ِ َْو َيا ُسقِ َي تِانُهض TARLA ÜRÜNLERİNİN ZEKATI: ÖŞÜR Muhterem Müslümanlar! Sözlükte “artma, çoğalma, temizlik, bereket, iyi hal ve övgü” anlamlarına gelen zekat, dini bir kavram olarak “belirli bir malın bir kısmının Allah rızası için muayyen kişilere verilmesi” 1demektir. Zekat, İslam‟ın beş temel esasındandır. Medine‟de Hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır. Farziyeti; kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Kişinin zekatla mükellef olması için Müslüman, akıllı, buluğa ulaşmış ve hür olması; borcundan ve asli ihtiyaçlarından fazla nisap miktarı mala sahip olması ve bu malın üzerinden bir yıl geçmesi gerekmektedir. Aziz Kardeşlerim! Öşür, ziraat yapılan topraktan yararlanmanın bir karşılığı toprak ürünlerinden verilen zekata verilen addır. Genel kaide olarak malların kırkta biri zekat olarak veriliyorsa da tarım ürünlerinde durum farklıdır. Öşür yükümlülüğü için akıl ve buluğ şartı aranmaz, mal sahibi çocuk ya da akıl hastası ise, veli ve vasileri onlar adına öşürlerini vermekle mükelleftirler. 2 Tarla mahsullerinin zekatı sulama şekline göre değişmektedir. Toprak, emek sarf edilmeden yağmur, dere, nehir ve bunların kanallarından sulanıyorsa onda bir oranında, kova, dolap, motor veya ücretle alınan su ile sulanıyorsa yirmide bir oranında zekat verilecektir.3 Efendimiz (s.a.s) bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde uşr (1/10), kova (el emeği) ile sulananlarda nısf uşr (1/20) vardır”4 Günümüzde arazinin sulama masraflarından ziyade gübre, mazot elektrik ve işçilik masrafları önemli yekün tutar. Sulama dışında kalan masrafların zekat matrahından düşülmesi, geri kalandan sulama usulüne göre verilmesi gerekir. 5 Toprak mahsullerinin öşrü; harman vaktinde, meyvelerin öşrü ise; toplandıktan sonra verilir. Araziden yılda kaç ürün alınırsa her birisinden ayrı ayrı öşür verilmesi gerekir. Yarıcılık veya ortaklık üzere arazi işleniyorsa her iki taraf üzerine düşeni öder. Araziye kira ödenmiyorsa ürünü kaldıran öder. Günümüzde bazı mahsuller çiçekte veya tohumdayken satılmaktadır. Bu durumda ürünü hasat edenin ödemesi gerekmektedir. Muhterem Mü’minler! Zekatın verildiği yerlere; fakirlere, miskinlere, borçlulara, yolda kalmışlara, Allah yolunda olanlara, kalbi İslâm‟a ısındırılmak isteyenlere, esir ve kölelikten kurtulmak isteyenlere öşür de verilir. 6 Yüce Rabbimiz: “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah lütfü geniş olandır, hakkıyla bilendir.” 7 Buyurmaktadır Rabbimiz. Unutmayalım ki; gerçek mallarımız, faydasını göreceğimiz servetimiz, Allah yolunda harcadıklarımızdır. Hutbeme, başta okuduğum ayet-i kerimenin mealiyle son vermek istiyorum. Yüce Mevla‟mız şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan Allah yolunda harcayın.” 1 Dini Kavramlar Sözlüğü, Zekat Maddesi. T.D.V. İlmihal c.1, Sayfa 446 3 T.D.V. İlmihal c.1, Sayfa 446 4 Buhari, Zekat, 55 5 T.D.V. İlmihal c.1, Sayfa 447 6 Tevbe, 9/60 7 Bakara 2/61 2 Hazırlayan: Ömer Çoraplı Kemiklidere Mah. İ-H / Saruhanlı Redaksiyon: İl İrşat Kurulu İLİ:MANİSA TARİH:24/10/2014 Kıymetli Kardeşlerim! HİCRET VE HİCRİ YILBAŞI Ayrıca hicret, Gönüller Sultanı‟nın ifadesiyle, haram ve günahları terk ederek Yüce Allah‟a teslimiyettir. Hicret, insanlık onurunu zedeleyen her türlü süflî duygu ve emellere sırt çevirip ulvî değerler uğruna mücadele etmektir. “İyi Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların emin olduğu kişidir. Asıl hicret eden de Allah'ın yasakladıklarını terk edendir” 1 buyuran Efendiler Efendisi bu hususa ne de güzel dikkat çekmiştir. Kardeşlerim! Arapça kökenli olan hicret sözcüğü, “terk etmek, ayrılmak, bir yerden başka bir yere göç etmek” demektir. İslam literatüründe ise hicret kavramı, çeşitli zulüm ve baskılara maruz kalan bir grup Müslümanın önce Habeşistan‟ a ve daha sonra da M. 622 yılında Medine‟ ye göç etmeleridir. Medine‟ye yapılan bu hicret, Müslümanlar tarafından takvim başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Muhterem Kardeşlerim! Âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz (s.a.s.)‟i, insanî erdemlerden ve kulluk bilincinden uzaklaşmış cahiliye toplumu hazmedemedi. Mekkeli müşrikler, kendilerine bir şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilen Merhamet Peygamberi‟ne akla hayale gelmedik baskı ve zulmü reva gördüler. O‟na kucak açmak, O‟nunla yeniden kendilerine gelmek yerine O‟nu dışladılar, O‟nun hayatına kastettiler. Bu baskı ve şiddet ortamında İslam‟ı yayma ve yaşama imkanı kalmadığını gören Efendimiz önce sahabeden bazılarını gönderdi, daha sonra da kendisi gitti fedakar insanların şehri Medine‟ye İşte bu göçün adı hicrettir. Kardeşlerim! Hutbemin başında okuduğum ayeti kerimede Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. İşte onlar, başarıya erenlerin tâ 2 kendileridir.” O halde kardeşlerim geliniz; 25 Ekim Cumartesi günü yeniden idrak edeceğimiz hicri yılbaşı münasebetiyle hicretin anlamını ve mesajlarını daha iyi kavramaya çalışalım. Efendimizin öğrettiği şekilde, Allah‟ın emrettiklerini yapıp yasaklarından uzak kalalım ve böylece bizler de hicret sevabına nâil olalım. Bu vesileyle hepinizin Hicri Yılbaşını kutlar; ülkemize, milletimize, İslam âlemine ve bütün insanlığa hayır ve bereket getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ederim. 1 2 Buhari, İman, 4 Tevbe Süresi 9/20 Hazırlayan: Özcan ARIK İlçe Vaizi / Turgutlu Redaksiyon: İl İrşat Kurulu İLİ:MANİSA TARİH:31/10/2014 ّ ُىز ِعُ َد َّللاِ ْاثَُا َع َش َس َش ْهسًا فِي ِ إِ هٌ ِع هدجَ ان ُّشه ّ ب ض ِي ُْهَا َ ََّللاِ يَ ْى َو َخه َ ْق ان هس ًَا َواخ َواألَز ِ ِكرَا ْ َِّيٍ ْانقَيِّ ُى فَالَ ذ ْ ًُ ِظه ُ ك اند ٍىا فِي ِه ه َ ِأَزْ تَ َعحٌ ُح ُس ٌو َذن أََفُ َس ُك ْى ّ صههي صيَا ُو َ ى ِ :َّللاُ َعهَ ْي ِه َو َسهه َى قَال انُّث ه ّ ىزا َء إَِِّى أَحْ رَ ِسةُ َعهَى َ َعا ُش َِّللا ُأَ ٌْ ي َكفِّ َس ان هسَُحَ انهرِى قَ ْثهَه AŞURE Muhterem Müslümanlar! Dinimizin kutsal saydığı ve manevi hayatımız açısından çok önemli zaman dilimleri vardır. Bunlardan birisi de İlahi feyzin ve bereketin çoğaldığı Muharrem ayı ve bu ayın onuncu günü olan Aşure günüdür. Muharrem ayı Kuran-ı Kerimde zikredilen “Haram Aylardan” birisidir. Yüce Rabbimiz Tevbe suresinin 36.ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor: “Şüphesiz, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.”1 Aziz Mü’minler! Adından da anlaşılacağı gibi muharrem ayrıcalıklı bir aydır. Zira “muharrem” kelimesi, “haram kılınmış”, “hürmete layık” anlamlarına gelmektedir. İslam‟ın zuhurundan sonra da Muharrem ayı, dini, sosyal ve tarihi önemi haiz olaylara sahne olmuştur. Bu durum Muharrem ayını, İslam kültürü açısından daha da ön plana çıkarmaktadır. Muharrem ayı, kameri yılın ilk ayıdır. Bu ayda Oruç Tutmak çok faziletlidir. Peygamber efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayından sonra tutulan oruçların en hayırlısı, Muharrem ayında tutulan oruçtur.” 2 Muharrem ayını değerli kılan en önemli husus ise içerisinde birçok önemli hadisenin gerçekleştiği „Aşure Günü‟dür. Abdullah bin Abbas şöyle rivayet etmektedir: Hz. Peygamber Medine‟ye geldiğinde Yahudilerin Aşûre günü oruç tuttuklarını gördü. “Bu nedir?” diye sordu. “Bu hayırlı bir gündür. Bu, Allah’ın İsrailoğullarını düşmanlarından kurtardığı, bu sebeple de Musa’nın oruç tuttuğu gündür” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) “Ben Musa’ya sizden daha layığım” buyurdu ve hem kendisi bu günde oruç tuttu, hem de başkalarına oruç tutmalarını emretti.” 3 Başka bir hadislerinde Peygamberimiz Aşure Günü orucunun geçen yıl içinde işlenen günahlara kefaret olacağını müjdelemektedir. 4 Toplumda artık gelenek haline gelen Aşure tatlısının Aşure gününü sosyal yardımlaşma anlamında daha önemli kıldığı da yaşanılan bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Değerli Kardeşlerim! Aşure Gününde ayrıca insanlık tarihi açısından çok önemli olan şu olaylarında meydana geldiği rivayet edilmektedir: Hz. Nuh‟un gemisinin tufandan kurtulup cûdî dağına oturması, Hz. Ademin tövbesinin kabul edilmesi, Hz. İbrahim‟in Nemrut‟un ateşinden kurtulması, Hz. Yakub‟un Oğlu Yusuf‟a Kavuşması, Hz. Musa ve israil oğullarının firavunun zulmünden kurtulmaları ve hala Müslümanları derinden etkileyen ve İslam toplumunda derin yaralar açan Kerbela olayı ve Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin‟in şehit edilmesi. Kıymetli Cemaat! Tarihin belli bir kesitinde meydana gelen bu üzücü olayı iyi düşünmek ve bunlardan ders çıkarmak gerekirken üzülerek müşahade ediyoruz ki İslam coğrafyasının dört bir tarafında buna benzer müessif olaylar bütün şiddetiyle devam etmekte, akan Müslüman kanının yüzde doksanı yine Müslüman kardeşi tarafından akıtılmaktadır. Rabbimden niyazımız odur ki; bizlere akan Müslüman kanını durduracak, birlik ve beraberliğimizi tesis edecek, bizleri yekvucud haline getirecek bir idrak, güç ve kuvvet nasip etsin. 1 Tevbe Süresi 36.ayet Müslim, Sıyam 202 3 Buhari, Savm, 69 4 Tirmizi, Savm, 48 2 Hazırlayan: Naim YEĞEN Efendi Camii İ-H / Akhisar Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
© Copyright 2024 Paperzz