dosyayı indir

İLİ
: MANİSA
TARİH:03/10/2014
hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve
ben Müslümanların ilkiyim, Allah’ım (bu kurban)
senin rızan için sunulmuştur” 3 buyurarak
Müslümanlarla müşriklerin kurban ibadetlerinin farkını
ortaya koymuş, bu ibadetin özünü ve gayesini
ümmetine öğretmiştir.
Kıymetli Mü’minler!
‫صههى ه‬
‫ " إِ هٌ أَ هو َل َيا‬: ‫َّللاُ َعهَ ْي ِه َو َسهه َى‬
َ ‫َّللا‬
ِ ‫قَا َل َزسُى ُل ه‬
, ‫ ثُ هى ََسْ ِج َع فََُ ُْ َح َس‬, ‫صهِّ َي‬
َ َُ ٌْ َ‫ََ ْثدَأ ُ تِ ِه فِي يَىْ ِيَُا هَ َرا أ‬
‫اب ُسُهرََُا‬
َ ِ‫فَ ًَ ٍْ فَ َع َم َذن‬
َ ‫ص‬
َ َ‫ك فَقَ ْد أ‬
KURBAN İBADETİ VE KURBİYYET
Ey İman edenler!
Nimetlerin en güzeli olan iman nimetiyle
şerefyab olan kıymetli müminler; yeryüzünde ilk olarak
Âdemoğullarından Habil ve Kabil Allah‟a kurban
sundular. Allah (cc) kendisine karşı gelmekten sakınan
oğulun kurbanını kabul etmiş, diğerini ise kabul
etmemişti. Zira Rabbimiz hutbemin başında okumuş
olduğum Hac suresi 37. Ayeti Kerimesinde “Allah’a
kurbanlarınızın ne etleri ulaşır, nede kanları. Ona
ulaşacak olan ancak sizin takvanızdır” 1buyurmuştur.
Muhterem Müslümanlar!
Kurban tevhidin bir nişanesidir. İslam öncesi
Arap toplumunda da çeşitli gayelerle putlar adına
kurban kesiliyordu. Onlar putlara olan bağlılıklarını
göstermek için kestikleri kurbanların kanlarını putlara
sunar, etlerini yırtıcı hayvanlar yesin diye putların
üzerlerine koyarlardı. Hatta ölenlerin kabirleri başında
kurban keserlerdi.
Peygamber efendimiz(sav) Hicretin ikinci
yılında ilk kurban bayramında “Bugün ilk işimiz
bayram namazı kılmak, sonra gidip kurban
kesmektir, kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş
olur” 2 buyurmuş;
namaz sonrasında kendisine
getirilen iki koçu kıbleye doğru yatırıp, besmele
çekmiş, tekbir getirmiş ve “Ben hanif (hakka
yönelmiş) olarak, yüzümü gökleri ve yeri yaratan
Allah’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim.
Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve
ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun
Kurban samimiyetimizi göstermektir. Kurban
denilince aklımıza Hz. İbrahim ve Allah‟a kurban
olarak adadığı oğlu İsmail gelir. Hz. İbrahim en
sevdiği varlığı oğlu İsmail‟i kurban etmekle sınanmıştı
da samimiyeti neticesinde Allah (cc) oğlunu ona
bağışlamış, hatta ona bir de çocuğu olmayan eşi Sâre
validemizden dünyaya gelen İshak‟ı vermişti. Zira
Allah (cc) almak için değil, vermek için bizlerden
istemektedir.
İşte kesecek olduğumuz kurbanlar
Rabbimize karşı şükrümüzün, samimiyetimizin bir
ifadesi olacaktır.
Kardeşlerim!
Kurban
kurbiyyettir.
Kurban
ibadeti
kardeşlerimizle, komşularımızla, akrabalarımızla,
dostlarımızla muhabbetimizi arttırır. Vekâlet yoluyla
kesilen kurbanlar da Afrika‟dan, Asya‟ya adını
bilmediğimiz nice ülkelerde nice ihtiyaç sahipleriyle
gönüllerimizi birleştirir. Bu vesileyle kurban, hem
Rabbimizle kurbiyete (yakınlığa), hem de insanlarla
kaynaşmaya vesile olmaktadır.
Müslümanlar olarak kardeşliğe, birliğe
beraberliğe, saf olmaya, birbirimize yakın olup omuz
omuza durmaya, ümmet olmaya daha çok ihtiyaç
duyduğumuz bu günlerde Rabbim kurbanlarımızı
kendisine ve kurbiyyete (yakınlaşmaya) vesile eylesin.
Hac Süresi 37.Ayet
Buhari İdeyn, 3
3
En‟am süresi 161,162. Ayet
1
2
Hazırlayan: Samet YAĞCI
İlhamiye Camii İ-H / Salihli
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
İLİ: MANİSA
TARİH:04/10/2014
Muhterem Cemaat!
ْ‫ك َوا َْ َحس‬
َ ِّ‫ص ِّم نِ َست‬
َ َ‫ف‬
‫صههى ه‬
‫َّللاُ َعهَ ْي ِه َو َسهه َى‬
َ ‫َّللا‬
ِ ‫قَا َل َزسُى ُل ه‬
‫صالهََا‬
َ ‫ضحِّ فَالَ يَ ْق َستَ هٍ ُي‬
َ ُ‫َي ٍْ َو َج َد َس َعحً فَهَ ْى ي‬
KURBAN BAYRAMI HUTBESİ
Muhterem Müslümanlar!
Yüce Allah‟a sonsuz şükürler, sonsuz hamd-ü
senalar olsun ki; Müslümanlık bilincimizi yenileyen,
millet olma irademizi diri tutan, birlik, beraberlik ve
kardeşlik duygularımızı pekiştiren, rahmet dolu bu
mübarek günlere bizleri kavuşturdu.
Bu mübarek gün; Allah‟ın birliğine, nebiler
nebisi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.)‟in
peygamberliğine inananların, tek kelime ile
Müslümanların bayramı.
Aziz Müminler!
Bayramlar;
Müslümanı
Müslümanla
kaynaştıran, yakınlaştıran ve birleştiren, dargınları
barıştıran, gönülleri gönüllere kavuşturan, sevgiyi,
saygıyı, kardeşliği, birlik ve beraberliği sağlayan kutsal
zaman dilimleridir.
Dertlerin, sıkıntıların, ızdırapların dindirildiği,
düşmanlıkların, kırgınlıkların ve kızgınlıkların, ayrılık,
kin, nefret, haset gibi kötü duygu ve düşüncelerin
unutulduğu günlerdir.
Bayram; birliğe, beraberliğe ve kardeşliğe
vesile oluyorsa bayramdır. İyiyi, güzeli sağlamak,
yardımlaşmak, kimsesizleri, öksüzleri, garibanları
arayıp hal ve hatırları sorularak, varsa eksikleri
giderilerek idrak edilebiliyorsa gerçek manada bayram
olur.
Kıymetli Müminler!
Bayramlar, sevinç, neşe ve mutluluk
günleridir. Bugün dünyanın dört bir tarafında
Müslümanların zor şartlarda olduğunu hepimiz
biliyoruz. Birçok İslâm beldemiz zulüm altındayken,
bayram sevincimiz kursağımızda düğümleniyor. Bu
kardeşlerimize hiç olmazsa dualarımızla destek
verelim ki Yüce Rabbimiz, Müslümanlara yardım ve
zafer nasip eylesin. Böylelikle bayram sevincimizi
İslâm‟ın zaferiyle yaşayalım.
Bayram günleri ve geceleri bizler için büyük
bir nimettir. Bu nimete erişen Müslümanlara kurban
bayramında iki şey vacip kılınmıştır:
Birincisi: Arife günü sabah namazından başlayarak,
bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, farz
namazları müteakip yirmi üç vakitte getireceğimiz
teşrik tekbirleridir.
İkincisi: Mali durumları iyi olan Müslümanların
kurban kesmesidir. Kurban; eşsiz bir teslimiyetle Yüce
Allah‟a teslim olmaktır. Dünya ve ahirette saadete
vesile olan mali bir ibadettir. Yüce Allah Kur‟an-ı
Kerimde “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes”1
buyurmuştur. Peygamberimiz (S.A.V.) de bir hadis-i
şerifte “Her kim, kurban kesmeye gücü yeter de
kurban kesmezse, namazgahımıza yaklaşmasın” 2
buyurmuştur.
Muhterem Müslümanlar!
Bizler de yüce Rabbimizin emrine ve sevgili
Peygamberimiz (S.A.V.)‟in tavsiyesine uyarak
kurbanlarımızı keselim. Gücü yetenleri hiçbir şey
kurban kesmekten, Allah‟ın emrini yerine getirmekten
alıkoymasın.
Keseceğimiz kurbanların etleriyle özellikle
fakirleri, garibanları, yetim ve öksüzleri sevindirelim.
Yaptığımız işin bir ibadet olduğu bilincinde olarak
kurbanlık hayvanlara da eziyet ve işkence etmekten
kaçınalım.
Muhterem Müslümanlar!
Bu duygu ve düşüncelerle mübarek kurban
bayramınızı tebrik eder; vatanımıza, milletimize, İslam
âlemine ve bütün insanlığa hayırlara vesile olmasını
Yüce
Allah‟tan
niyaz
ederim.
1
2
Kevser, 108/2
İbn-i Mace, Edahi, 2
Hazırlayan: Zeki BAYOĞLU
Hilalli Camii M-K /Alaşehir
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
Değerli Kardeşlerim!
İLİ:MANİSA
TARİH:10/10/2014
‫اج َد ِ هّلِلِ فَ َال ذَ ْد ُعىا َي َع ه‬
‫َّللاِ أَ َحدًا‬
ِ ‫َوأَ هٌ ْان ًَ َس‬
‫صههى ه‬
‫ال َزسُى ُل ه‬
: ‫َّللاُ َعهَ ْي ِه َو َسهه َى‬
َ ِ‫َّللا‬
َ َ‫ق‬
‫ْجدًا يَ ْثرَ ِغي تِ ِه َوجْ هَ ه‬
ِ‫َّللا‬
ِ ‫َي ٍْ تََُى َيس‬
‫تََُى انهههُرَ َعانَى نَهُ تَ ْيرًا فِي ْان َجُه ِح‬
Camilerimizde yaygın din eğitimi
yapılır.
Yetişkinlere
her
zaman,
çocuklarımıza da yaz tatillerinde Kur‟an-ı
Kerim, dini bilgiler ve ahlak esasları
öğretilir. Vatan sevgisi, ana-babaya iyilik,
komşuluk ve insan haklarına riayet
hususları ile aile, iffet, namus gibi
değerlerimiz de camilerimizde öğretilir.
Tarihimiz, kültürümüz, dini ve ahlaki
değerlerimiz, örf, adet ve geleneklerimiz
camilerimizde dile getirilir. Her türlü
tehlikelere
karşı
Müslümanlar
camilerimizde uyarılır.
CENNET BAHÇELERİ MESCİTLER
Muhterem Müminler!
Mescit, “secde edilen yer‟‟
demektir. Müslümanların mabetlerine
verilen isim olup cami kelimesi ile eş
anlamlıdır. Mescitler, Müslümanların
ibadethaneleridir.
İbadethaneler
ise,
dinlerin vazgeçilmez müesseseleridir;
sosyal hayatımızın temel taşıdır; ilimirfanla yoğrulduğumuz, şifa ve huzura
erdiğimiz, gerçek mutluluğu bulduğumuz
mekânlardır. Mescitler, ibadet, zikir, dua,
eğitim, öğretim, sosyal kaynaşma, disiplin,
eşitlik, kardeşlik, birlik ve beraberlik
mekânlarıdır.
Aziz Kardeşlerim!
Camiler, bir beldede Müslümanların
varlığının işareti, minarelerden günde beş
defa tevhit inancının ilan edildiği huzur
yuvalarıdır. Dua ve ibadetlerin topluca
Yüce Yaratıcıya arz edildiği, secdelerin
birleştiği,
üzüntü
ve
sevinçlerin
paylaşıldığı,
kopanların,
ayrılanların
kaynaştığı
en
müsait
atmosferdir.
Mü‟minler burada huzur, sükûn bulurlar;
Allah‟a kulluk etmenin zevkine varırlar;
amiri-memuru, zengini-fakiri aynı safta
durarak bütün müminlerin eşit olduklarını,
Allah katında hiçbir kimsenin-takva
dışında üstün olmadığını gösterirler.
Değerli Müslümanlar!
Camiler,
Müslümanların
hayatında
vazgeçilmez
mekânlardır.
Okunan
hutbeleri, yapılan vaazlarıyla da adeta bir
halk mektebidir. Camiler, bir yerleşim
yerinin Allah‟a en sevimli mekânları,
Allah‟ın evleridir. Camiler, kendisinde
yapılan ibadetler sebebiyle ilahi rahmetin
inmesi ve insana huzur vermesi açısından
cennete benzer. Dolayısıyla camilerin
cennete benzemesi, içerisinde ibadet eden
insanların (cami cemaatinin) varlığına
bağlıdır.
Aziz Cemaat!
Hutbemizi başta okuduğumuz ayeti
kerime ve hadis-i şerif „in mealiyle
bitirelim. Allah-u Teâla şöyle buyuruyor:
“Şüphesiz mescitler, Allah'ındır. O
halde, Allah ile birlikte hiç kimseye
kulluk etmeyin” 1
Peygamberimiz
(S.A.V) de şöyle buyuruyor: “Kim
Allah'ın rızasını talep ederek bir mescid
inşa ederse, Allah ona cennette bir ev
inşa eder.” 2
1
2
Cin 72/18
Müslim, Mesacid, 24
Hazırlayan: Haşim YILDIZ
Iklıkçı Mah. Camii İ-H / Demirci
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
Değerli kardeşlerim!
İLİ: MANİSA
TARİH:17/10/2014
ْ ُ‫ىا أََفِق‬
ْ ُُ‫يٍ آ َي‬
‫خ َيا َك َس ْثرُ ْى‬
َ ‫يَا أَيُّهَا انه ِر‬
ِ ‫ىا ِيٍ طَيِّثَا‬
‫ض‬
ِ ْ‫َو ِي هًا أَ ْخ َسجْ َُا نَ ُكى ِّي ٍَ األَز‬
‫صههى ه‬
‫ال َزسُى ُل ه‬
‫ فِي ًَا‬: ‫َّللاُ َعهَ ْي ِه َو َسهه َى‬
َ ِ‫َّللا‬
َ َ‫ق‬
ْ َ‫َسق‬
ُ ‫د ان هس ًَا ُء َو ْان ُعي‬
، ‫اٌ َعثَ ِسيًّا ْان ُع ْش ُس‬
َ ‫ُىٌ أَ ْو َك‬
ُ ْ‫ح َِص‬
‫ف ْان ُع ْشس‬
ِ ْ‫َو َيا ُسقِ َي تِانُهض‬
TARLA ÜRÜNLERİNİN ZEKATI: ÖŞÜR
Muhterem Müslümanlar!
Sözlükte “artma, çoğalma, temizlik,
bereket, iyi hal ve övgü” anlamlarına gelen zekat,
dini bir kavram olarak “belirli bir malın bir
kısmının Allah rızası için muayyen kişilere
verilmesi” 1demektir. Zekat, İslam‟ın beş temel
esasındandır. Medine‟de Hicretin ikinci yılında
farz kılınmıştır. Farziyeti; kitap, sünnet ve icma ile
sabittir. Kişinin zekatla mükellef olması için
Müslüman, akıllı, buluğa ulaşmış ve hür olması;
borcundan ve asli ihtiyaçlarından fazla nisap
miktarı mala sahip olması ve bu malın üzerinden
bir yıl geçmesi gerekmektedir.
Aziz Kardeşlerim!
Öşür,
ziraat
yapılan
topraktan
yararlanmanın bir karşılığı toprak ürünlerinden
verilen zekata verilen addır. Genel kaide olarak
malların kırkta biri zekat olarak veriliyorsa da
tarım ürünlerinde durum farklıdır. Öşür
yükümlülüğü için akıl ve buluğ şartı aranmaz, mal
sahibi çocuk ya da akıl hastası ise, veli ve vasileri
onlar adına öşürlerini vermekle mükelleftirler. 2
Tarla mahsullerinin zekatı sulama şekline göre
değişmektedir. Toprak, emek sarf edilmeden
yağmur, dere, nehir ve bunların kanallarından
sulanıyorsa onda bir oranında, kova, dolap, motor
veya ücretle alınan su ile sulanıyorsa yirmide bir
oranında zekat verilecektir.3 Efendimiz (s.a.s) bu
konuda şöyle buyurmaktadır: “Yağmur ve nehir
sularıyla sulanan toprak mahsullerinde uşr
(1/10), kova (el emeği) ile sulananlarda nısf uşr
(1/20) vardır”4
Günümüzde arazinin sulama masraflarından
ziyade gübre, mazot elektrik ve işçilik masrafları
önemli yekün tutar. Sulama dışında kalan
masrafların zekat matrahından düşülmesi, geri
kalandan sulama usulüne göre verilmesi gerekir.
5
Toprak mahsullerinin öşrü; harman vaktinde,
meyvelerin öşrü ise; toplandıktan sonra verilir.
Araziden yılda kaç ürün alınırsa her birisinden
ayrı ayrı öşür verilmesi gerekir. Yarıcılık veya
ortaklık üzere arazi işleniyorsa her iki taraf
üzerine düşeni öder. Araziye kira ödenmiyorsa
ürünü kaldıran öder. Günümüzde bazı mahsuller
çiçekte veya tohumdayken satılmaktadır. Bu
durumda
ürünü
hasat
edenin
ödemesi
gerekmektedir.
Muhterem Mü’minler!
Zekatın verildiği yerlere; fakirlere,
miskinlere, borçlulara, yolda kalmışlara, Allah
yolunda olanlara, kalbi İslâm‟a ısındırılmak
isteyenlere, esir ve kölelikten kurtulmak
isteyenlere öşür de verilir. 6 Yüce Rabbimiz:
“Mallarını Allah yolunda harcayanların
durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz
tane bulunan bir tohum gibidir. Allah
dilediğine kat kat verir. Allah lütfü geniş
olandır, hakkıyla bilendir.” 7 Buyurmaktadır
Rabbimiz. Unutmayalım ki; gerçek mallarımız,
faydasını göreceğimiz servetimiz, Allah yolunda
harcadıklarımızdır.
Hutbeme,
başta
okuduğum
ayet-i
kerimenin mealiyle son vermek istiyorum. Yüce
Mevla‟mız şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler!
Kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden sizin
için
çıkardıklarımızdan
Allah
yolunda
harcayın.”
1
Dini Kavramlar Sözlüğü, Zekat Maddesi.
T.D.V. İlmihal c.1, Sayfa 446
3
T.D.V. İlmihal c.1, Sayfa 446
4
Buhari, Zekat, 55
5
T.D.V. İlmihal c.1, Sayfa 447
6
Tevbe, 9/60
7
Bakara 2/61
2
Hazırlayan: Ömer Çoraplı
Kemiklidere Mah. İ-H / Saruhanlı
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
İLİ:MANİSA
TARİH:24/10/2014
Kıymetli Kardeşlerim!
HİCRET VE HİCRİ YILBAŞI
Ayrıca hicret, Gönüller Sultanı‟nın
ifadesiyle, haram ve günahları terk ederek
Yüce Allah‟a teslimiyettir. Hicret, insanlık
onurunu zedeleyen her türlü süflî duygu ve
emellere sırt çevirip ulvî değerler uğruna
mücadele etmektir. “İyi Müslüman, dilinden
ve elinden Müslümanların emin olduğu
kişidir. Asıl hicret eden de Allah'ın
yasakladıklarını terk edendir” 1 buyuran
Efendiler Efendisi bu hususa ne de güzel
dikkat çekmiştir.
Kardeşlerim!
Arapça kökenli olan hicret sözcüğü,
“terk etmek, ayrılmak, bir yerden başka bir
yere göç etmek” demektir.
İslam literatüründe ise hicret kavramı,
çeşitli zulüm ve baskılara maruz kalan bir
grup Müslümanın önce Habeşistan‟ a ve daha
sonra da M. 622 yılında Medine‟ ye göç
etmeleridir. Medine‟ye yapılan bu hicret,
Müslümanlar tarafından takvim başlangıcı
olarak kabul edilmiştir.
Muhterem Kardeşlerim!
Âlemlere rahmet olarak gönderilen
Efendimiz (s.a.s.)‟i, insanî erdemlerden ve
kulluk bilincinden uzaklaşmış cahiliye
toplumu hazmedemedi. Mekkeli müşrikler,
kendilerine bir şahit, müjdeleyici ve uyarıcı
olarak gönderilen Merhamet Peygamberi‟ne
akla hayale gelmedik baskı ve zulmü reva
gördüler. O‟na kucak açmak, O‟nunla yeniden
kendilerine gelmek yerine O‟nu dışladılar,
O‟nun hayatına kastettiler. Bu baskı ve şiddet
ortamında İslam‟ı yayma ve yaşama imkanı
kalmadığını gören Efendimiz önce sahabeden
bazılarını gönderdi, daha sonra da kendisi gitti
fedakar insanların şehri Medine‟ye İşte bu
göçün adı hicrettir.
Kardeşlerim!
Hutbemin başında okuduğum ayeti
kerimede Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“İman edip hicret eden ve Allah yolunda
mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimselerin
mertebeleri, Allah katında daha üstündür.
İşte
onlar,
başarıya
erenlerin
tâ
2
kendileridir.”
O halde kardeşlerim geliniz; 25 Ekim
Cumartesi günü yeniden idrak edeceğimiz
hicri yılbaşı münasebetiyle hicretin anlamını
ve mesajlarını daha iyi kavramaya çalışalım.
Efendimizin öğrettiği şekilde, Allah‟ın
emrettiklerini yapıp yasaklarından uzak
kalalım ve böylece bizler de hicret sevabına
nâil olalım.
Bu vesileyle hepinizin Hicri Yılbaşını
kutlar;
ülkemize, milletimize, İslam
âlemine ve bütün insanlığa hayır ve
bereket getirmesini Yüce Rabbimden niyaz
ederim.
1
2
Buhari, İman, 4
Tevbe Süresi 9/20
Hazırlayan: Özcan ARIK
İlçe Vaizi / Turgutlu
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
İLİ:MANİSA
TARİH:31/10/2014
ّ ‫ُىز ِعُ َد‬
‫َّللاِ ْاثَُا َع َش َس َش ْهسًا فِي‬
ِ ‫إِ هٌ ِع هدجَ ان ُّشه‬
ّ ‫ب‬
‫ض ِي ُْهَا‬
َ َ‫َّللاِ يَ ْى َو َخه‬
َ ْ‫ق ان هس ًَا َواخ َواألَز‬
ِ ‫ِكرَا‬
ْ َ‫ِّيٍ ْانقَيِّ ُى فَالَ ذ‬
ْ ًُ ِ‫ظه‬
ُ ‫ك اند‬
ٍ‫ىا فِي ِه ه‬
َ ِ‫أَزْ تَ َعحٌ ُح ُس ٌو َذن‬
‫أََفُ َس ُك ْى‬
ّ ‫صههي‬
‫صيَا ُو‬
َ ‫ى‬
ِ :‫َّللاُ َعهَ ْي ِه َو َسهه َى‬
‫قَال انُّث ه‬
ّ ‫ىزا َء إَِِّى أَحْ رَ ِسةُ َعهَى‬
َ ‫َعا ُش‬
ِ‫َّللا‬
ُ‫أَ ٌْ ي َكفِّ َس ان هسَُحَ انهرِى قَ ْثهَه‬
AŞURE
Muhterem Müslümanlar!
Dinimizin kutsal saydığı ve manevi hayatımız
açısından çok önemli zaman dilimleri vardır.
Bunlardan birisi de İlahi feyzin ve bereketin çoğaldığı
Muharrem ayı ve bu ayın onuncu günü olan Aşure
günüdür. Muharrem ayı Kuran-ı Kerimde zikredilen
“Haram Aylardan” birisidir. Yüce Rabbimiz Tevbe
suresinin
36.ayet-i
kerimesinde
şöyle
buyuruyor: “Şüphesiz, Allah’ın gökleri ve yeri
yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların
sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır.
İşte bu Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o
aylarda kendinize zulmetmeyin.”1
Aziz Mü’minler!
Adından da anlaşılacağı gibi muharrem
ayrıcalıklı bir aydır. Zira “muharrem” kelimesi,
“haram kılınmış”, “hürmete layık” anlamlarına
gelmektedir. İslam‟ın zuhurundan sonra da Muharrem
ayı, dini, sosyal ve tarihi önemi haiz olaylara sahne
olmuştur. Bu durum Muharrem ayını, İslam kültürü
açısından daha da ön plana çıkarmaktadır. Muharrem
ayı, kameri yılın ilk ayıdır. Bu ayda Oruç Tutmak çok
faziletlidir. Peygamber efendimiz bir hadislerinde
şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayından sonra tutulan
oruçların en hayırlısı, Muharrem ayında tutulan
oruçtur.” 2 Muharrem ayını değerli kılan en önemli
husus ise içerisinde birçok önemli hadisenin
gerçekleştiği „Aşure Günü‟dür. Abdullah bin Abbas
şöyle rivayet etmektedir: Hz. Peygamber Medine‟ye
geldiğinde Yahudilerin Aşûre günü oruç tuttuklarını
gördü. “Bu nedir?” diye sordu. “Bu hayırlı bir
gündür.
Bu,
Allah’ın
İsrailoğullarını
düşmanlarından kurtardığı, bu sebeple de
Musa’nın oruç tuttuğu gündür” dediler. Bunun
üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) “Ben Musa’ya sizden
daha layığım” buyurdu ve hem kendisi bu günde oruç
tuttu, hem de başkalarına oruç tutmalarını emretti.” 3
Başka bir hadislerinde Peygamberimiz Aşure Günü
orucunun geçen yıl içinde işlenen günahlara kefaret
olacağını müjdelemektedir. 4 Toplumda artık gelenek
haline gelen Aşure tatlısının Aşure gününü sosyal
yardımlaşma anlamında daha önemli kıldığı da
yaşanılan bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Değerli Kardeşlerim!
Aşure Gününde ayrıca insanlık tarihi açısından
çok önemli olan şu olaylarında meydana geldiği
rivayet edilmektedir: Hz. Nuh‟un gemisinin tufandan
kurtulup cûdî dağına oturması, Hz. Ademin tövbesinin
kabul edilmesi, Hz. İbrahim‟in Nemrut‟un ateşinden
kurtulması, Hz. Yakub‟un Oğlu Yusuf‟a Kavuşması,
Hz. Musa ve israil oğullarının firavunun zulmünden
kurtulmaları ve hala Müslümanları derinden etkileyen
ve İslam toplumunda derin yaralar açan Kerbela olayı
ve Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin‟in
şehit edilmesi.
Kıymetli Cemaat!
Tarihin belli bir kesitinde meydana gelen bu
üzücü olayı iyi düşünmek ve bunlardan ders çıkarmak
gerekirken üzülerek müşahade ediyoruz ki İslam
coğrafyasının dört bir tarafında buna benzer müessif
olaylar bütün şiddetiyle devam etmekte, akan
Müslüman kanının yüzde doksanı yine Müslüman
kardeşi tarafından akıtılmaktadır.
Rabbimden niyazımız odur ki; bizlere akan
Müslüman kanını durduracak, birlik ve beraberliğimizi
tesis edecek, bizleri yekvucud haline getirecek bir
idrak,
güç
ve
kuvvet
nasip
etsin.
1
Tevbe Süresi 36.ayet
Müslim, Sıyam 202
3
Buhari, Savm, 69
4
Tirmizi, Savm, 48
2
Hazırlayan: Naim YEĞEN
Efendi Camii İ-H / Akhisar
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu