kimya sanayiinde kümelenme: kimya parkları

KİMYA SANAYİİNDE
KÜMELENME:
KİMYA PARKLARI
Uzmanlık Tezi
Serdar DURU
İKTİSADİ SEKTÖRLER VE KOORDİNASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Haziran 2014
Yayın No: 2895
KİMYA SANAYİİNDE
KÜMELENME:
KİMYA PARKLARI
Uzmanlık Tezi
Serdar DURU
İKTİSADİ SEKTÖRLER VE KOORDİNASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Haziran 2014
ISBN 978-605-4667-91-8
Bu tez Müsteşar Yardımcısı Erhan USTA başkanlığında, Şevki EMİNKAHYAGİL,
Mustafa DEMİREZEN, Doç. Dr. Adil TEMEL,Bahaettin GÜLGÖR, Dr. Vedat ŞAHİN,
Recep ÇAKAL ve M. Cengiz SÜRMELİ’den oluşan Planlama Uzmanlığı Yeterlik Sınav
Kurulu tarafından değerlendirilmiştir.
TEŞEKKÜR
Tezin hazırlanma aşamasında sahip olduğu bilgileri paylaşan ve özgün
yaklaşımları ile yol gösteren tez danışmanım Kalkınma Bakanlığı Sanayi Dairesi
Planlama Uzmanı Sayın Emine AYGÖREN’e sağlamış olduğu katkılar ve
yönlendirmeleri için teşekkür ederim.
Teze ilişkin yaptığı değerlendirmeler ile değerli fikirlerini benimle paylaşan
Sanayi Dairesi Başkanı Umut GÜR, Hizmetler Dairesi Başkanı Sayın Mehmet Akif
KOCA ve Daire Başkanı Atila BEDİR’e, Planlama Uzmanları Memduh ÜNAL,
Cengiz YANAŞOĞLU, Mehmet CANSIZ, Baki KAYA, Pınar TOPÇU’ya, Sayın
İsmail AKPINAR’a ve Planlama Uzman Yardımcısı Özge CEBECİ’ye,
Manevi destekleri ile her zaman yanımda olan sevgili eşim ve aileme teşekkür
ederim.
i
ÖZET
Planlama Uzmanlığı Tezi
KİMYA SANAYİİNDE KÜMELENME:
KİMYA PARKLARI
Serdar DURU
Modern kimya sanayiinin başlangıcından itibaren sektördeki firmalar genel
ekonomik koşulların değişmesine paralel olarak farklı stratejiler izlemişlerdir.
Sektörün, imalat sanayiindeki üretim artışının da etkisi ile hızla büyüdüğü dönemde
yatay ve dikey entegrasyon firmalara avantaj sağlarken günümüzde firmalar kendileri
için anahtar sektörlere yoğunlaşarak rekabet güçlerini korumaya çalışmaktadır.
Değer zinciri içerisinde belirli alanlara odaklanan firmalar sektör içi
entegrasyonu sağlayamamaları nedeniyle rekabet güçlerini kaybetme durumunda
kalmışlardır. Kimya sanayiinde sektör içi girdi kullanımının yoğun olması nedeniyle
kümelenme eğilimi gösteren firmalar, odaklanmanın getirdiği sorunlara bir
kümelenme yapısı olan kimya parkları ile çözüm getirmiştir.
Kimya parkları ile firmalar çevre, lojistik ve enerji maliyetlerini paylaşmanın
yanında tüm faaliyetlerinde entegrasyona giderek rekabet güçlerini artırmaya
çalışmaktadırlar. Diğer taraftan ülkeler de bu yaklaşımı kullanarak yeni yatırımları
çekmeye çalışmaktadırlar.
Bu tez çalışmasında kimya sanayiinde sektörel stratejiler ele alınmış, Dünya
ve Türkiye’de tarihsel gelişim ve sektörün mevcut durumu incelenmiştir. İmalat
sanayiinde ulaşılmak istenilen ihracat hedefinin sağlanabilmesi için dış ticaret
açığında önemli yer tutan kimya sanayiinin üretim yapısının değişmesinin
gerekliliğine vurgu yapılmıştır. Sektörün üretim yapısının değişmesi ve yatırımların
artırılması için kümelenme politikaları incelenmiştir.
Kümelenme kavramı genel olarak anlatılmış ve bir kümelenme yapısı olan
kimya parkları ele alınmıştır. Kalkınma Planları çerçevesinde plan ve yıllık
programlarda da gündeme getirilen İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri kavramına
benzerlik gösteren kimya parklarının sektörün ihtiyacı olan yatırımların artırılması
için bir politika aracı olarak kullanılması önerilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kimya Sanayii,
Kümelenme, Kimya Parkları
iii
Rekabet
Gücü, Sektörel Stratejiler,
ABSTRACT
Planning Expertise Thesis
CHEMICAL PARKS
AS A MODEL OF CLUSTERING IN CHEMICAL INDUSTRY
Serdar DURU
The firms in chemical industry have followed different strategies since the
beginning parallel to the change in the general economic conditions. While vertical
and horizontal integrations were providing advantages to the firms during the period
in which the chemical sector was growing rapidly with the effect of increase in the
manufacturing industry, nowadays the firms in the sector are trying to protect their
competitive powers by concentrating on the key sectors for themselves.
The firms focussing on spesific areas in value chains have come to the point
where they started loosing their competitive powers due to their inability to
implement the economies of scale. The firms in the sector, inclining to clustering
since the beginning due to the intensive input usage within the sector, have brought
the solution of chemical parks to the problems emerged as a result of the focussed
strategies.
On one hand, the firms are trying to increase their competitive powers by
sharing the enviromental, energy and logistic costs via utilization of chemical parks
in addition to their attempt for integration. On the other hand, goverments are trying
to attract new investments by supporting such approaches.
In this study sectoral strategies in chemical industry has been discussed,
historical development and present situation of chemical industry has been analyzed.
It has been pinpointed that there is a strong need for a change in the production
structure of the chemical industry which has an important role in the deficit of
foreign trade. The clustering policies have been analyzed in this study in order to
increase investments and change the production structure of the sector.
The chemical parks, which are one of the cluster structures, have been
examined following a general discussion of the clustering concept. It has been
suggested as a result, that the chemical parks, which are similar to the Specialized
Organized Industrial Zones brought into the public agenda by the previous Plans and
annual programes be utilized as a policy tool for the increase of investments needed
by chemical industry.
Keywords: Chemical industry, Competitiveness, Sectoral Strategies, Clustering,
Chemical Parks
v
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
GİRİŞ ....................................................................................................................... 1
1.
KİMYA SANAYİİ, KİMYA SANAYİİNDE KÜMELENME, KİMYA
PARKLARI ..................................................................................................... 5
1.1. Kimya Sanayiinin Tanımı ......................................................................... 5
1.2. Kimya Sanayiinin Sınıflandırılması .......................................................... 6
1.3. Kimya Sanayiinin Önemi ve Diğer Sektörler ile İlişkileri ......................... 9
1.4. Kümelenme .............................................................................................11
1.4.1. Kümelenme kavramının gelişimi ..................................................11
1.4.2. Kümelenme ile ilgili bazı kavramlar .............................................15
1.4.3. Kümelerin oluşumu ......................................................................19
1.4.4. Küme türleri .................................................................................21
1.5. Elmas Modeli ..........................................................................................22
1.5.1. Faktör koşulları ............................................................................23
1.5.2. Talep koşulları ..............................................................................24
1.5.3. İlişkili ve destekleyici sektörler.....................................................24
1.5.4. Firma stratejisi, yapısı ve rekabet ..................................................24
1.6. Rekabet Gücü, Elmas Modeli ve Kümelenme ..........................................25
1.7. Kimya Sanayiinin Kümelenme Eğilimi ....................................................29
1.8. Kimya Sanayiinde Rekabet Gücü ve Kümelenme İlişkisi .........................30
1.9. Kimya Sanayii Kümelenmeleri ................................................................32
1.10. Kimya Parkları ......................................................................................40
1.10.1. Kimya parklarının potansiyel avantajları......................................45
1.10.2. Dünyadan kimya parkı örnekleri ..................................................49
1.11. Kimya Parkları ve Kümelenme..............................................................53
2.
MODERN KİMYA SANAYİİ VE GELİŞME EĞİLİMLERİ ......................... 59
2.1. Dünya Kimya Sanayiinin Tarihsel Gelişimi .............................................59
2.1.1. Modern kimya sanayiinin başlangıcı (1850-1913) .........................59
vii
2.1.2. Dünya savaşları (1914-1945) ........................................................61
2.1.3. Petrokimyasalların yükselişi (1946-1972) .....................................65
2.1.4. Ekonomik krizler ve yeniden yapılanma (1973 -2000) ..................70
2.1.5. Sektörde küreselleşmenin hızlanması ve üretimin coğrafyasının
değişimi (2000 sonrası) .................................................................71
2.1.6. Dünyada kimya sanayiinin mevcut durumu ve önemli ülkeler .......75
2.2. Türkiye Kimya Sanayii ve Tarihsel Gelişimi ...........................................80
2.2.1. Birinci Sanayi Planı ve sonrası (1934-1962) .................................80
2.2.2. Planlı kalkınma döneminde ithal ikameci yaklaşım dönemi (19631979) ............................................................................................81
2.2.3. Dışa açılma ve serbestleşme (1980 sonrası) ..................................83
2.2.4. Türkiye’de kimya sanayiinin mevcut durumu ...............................86
2.3. Türkiye Kimya Sanayiinin Yeni Yatırım İhtiyacı ................................... 102
2.3.1. Kimya sanayiinin geneli açısından yatırım ihtiyacı ..................... 102
2.3.2. Kimya sanayii alt sektörleri itibariyle yatırım ihtiyacı ................. 104
2.4. Dünya Kimya Sanayiinin Gelecekteki Trendi ile İlgili Tahminler ..........111
2.4.1. Kimya sanayiinde yenilik alanları ...............................................112
2.4.2. Sektörel stratejiler ....................................................................... 114
2.5. Türkiye Kimya Sanayii için Gelecek Perspektifi .................................... 118
2.6. Bölüm Değerlendirmesi ......................................................................... 119
3.
TÜRKİYE’DE KİMYA SANAYİİNİN REKABET GÜCÜ VE
KÜMELENME ............................................................................................ 123
3.1. Türkiye Kimya Sanayiinin GZFT Analizi ..............................................123
3.1.1. Güçlü yanları ..............................................................................123
3.1.2. Zayıf yanları ...............................................................................124
3.1.3. Fırsatlar ...................................................................................... 126
3.1.4. Tehditler .....................................................................................127
3.2. Türkiye’nin Kimya Sanayiinin Ulusal Üstünlük Elmas Modeli
Çerçevesinde Değerlendirilmesi ............................................................ 128
3.2.1. Faktör koşulları ..........................................................................128
3.2.2. Talep koşulları ............................................................................ 130
viii
3.2.3. İlgili ve destekleyici sanayiler ..................................................... 131
3.2.4. Firma stratejisi, yapı ve rekabet .................................................. 133
3.3. GZFT ve Elmas Modeli Sonuçlarının Değerlendirmesi .......................... 135
3.4. Kalkınma Planlarında Kimya Sanayii ve Kümelenme ............................136
3.5. Türkiye’de Kimya Sanayii Kümeleri ..................................................... 138
4.
TÜRKİYE KİMYA SANAYİİ İÇİN KÜMELENME SEÇENEĞİ ve
KİMYA PARKLARI ................................................................................... 141
4.1. Türkiye Kimya Sanayii için Kimya Parkları .......................................... 141
4.2. Kimya Parkları İçin Potansiyel Bölgeler ................................................ 142
4.2.1. 1. Bölge (İstanbul, Tekirdağ, Kocaeli ) ....................................... 144
4.2.2. 2. Bölge (İzmir, Balıkesir, Manisa) ............................................147
4.2.3. 3. Bölge (Adana, Mersin, Gaziantep, Hatay) ...............................150
4.3. Kimya Parkları için Politikalar ve Kümelenme Politikalarımız ..............152
5.
DEĞERLENDİRME ..................................................................................... 155
EKLER ................................................................................................................. 163
EK-1. NACE Rev.1.1 ve ISIC Rev.3’e Göre Kimya Sanayii Faaliyet Alanı .163
EK-2. NACE Rev.2 ve ISIC Rev.4’e Göre Kimya Sanayii Faaliyet Alanı ....164
EK-3. Teknoloji Yoğunluğuna Göre İmalat Sanayii Sektörlerinin
Sınıflandırılması ....................................................................................165
EK-4. 2010 Yılı Satışlarına Göre İlk 100 Kimya Sanayii Şirketi .................166
EK-5. İstanbul Sanayi Odası, İlk 500 Sanayi Kuruluşu İçerisinde Yer Alan
Kimya Sanayii Şirketleri........................................................................ 167
EK-6. Kimya Sanayii Yoğunlaşma Düzeyleri, 2009 ..................................... 168
EK-7. Yıllar İtibarıyla Kimya Sanayii İthalat Değerleri ................................ 169
EK-8. Yıllar İtibarıyla Kimya Sanayii İhracat Değerleri ...............................170
EK-9. Kimya Sanayii Terimlerinin Açıklamaları.......................................... 171
EK-10. Kimya Sanayicileri Derneği Tarafından Hazırlanan Öncelikli
Kimyasallar Listesi ................................................................................180
EK-11. Kamunun Kimya Sanayiine Yatırımları ........................................... 184
KAYNAKLAR ..................................................................................................... 188
DİZİN ................................................................................................................... 194
ix
TABLOLAR
Sayfa No
Tablo 1.1. ISIC ve NACE Sınıflandırmalarına Göre Kimya Sanayii ......................... 7
Tablo 1.2. SITC Rev.4 Sınıflandırmasına Göre Kimya Sanayii Ürünleri .................. 7
Tablo 1.3. GTİP Sınıflandırmasında Kimya Sanayii Ürünleri ................................... 8
Tablo 1.4. Kimya Sanayiinin Çıktılarının Kullanıldığı Sektörler .............................10
Tablo 1.5. İşlev, Çıktı, Amaç ve Aktörlerine Göre Kümeler ....................................21
Tablo 1.6. Avrupa’da Büyüklük ve Uzmanlaşmaya Göre Önde Gelen Kümeler ......35
Tablo 1.7. Jurong Island Kimya Parkı Hakkındaki Bilgiler ......................................50
Tablo 2.1. Dünya Kimya Sanayii Üretiminin ve Dış Ticaretinin İmalat Sanayii
İçerisindeki Yerinin Değişimi ...............................................................72
Tablo 2.2. En Büyük Kimyasal Ürün İhracatçısı Ülkeler ve Dünya Kimyasal Ürün
İhracatından Aldıkları Payların Değişimi (2000-2010) ........................73
Tablo 2.3. Kimya Şirketlerinin Büyüklüklerinin 10 Yıllık Dönemde Değişimi ........74
Tablo 2.4. 2011 Yılı Verilerine Göre Kimya İhracatı ve İthalatı En Büyük Ülkeler .78
Tablo 2.5. ICIS’a Göre İlk 20 Kimya Şirketi ...........................................................79
Tablo 2.6. Kimya Sanayiinin İmalat Sanayii İçerisindeki Yeri.................................87
Tablo 2.7. Kimya Sanayii Dış Ticaret Açığı En Büyük Ülkeler (2011) ....................88
Tablo 2.8. İmalat ve Kimya Sanayii Üretim Endeksi ...............................................89
Tablo 2.9: Kapasite Kullanım Oranları (2007-2011)................................................90
Tablo 2.10. Kimya Sanayii Dış Ticaret Endekslerinin Değişimi ..............................92
Tablo 2.11. İstihdam Büyüklüğüne Göre Yerel Birim Sayısı (2010) ........................94
Tablo 2.12. Kimya Sanayii Üretim ve Çalışan İstatistikleri .....................................95
Tablo 2.13. Sektör İstihdamının Yıllara Göre Değişimi ...........................................96
Tablo 2.14. Teşvik Uygulamaları ............................................................................98
Tablo 2.15. Büyük Projeler İçin Asgari Sabit Yatırım Tutarı ...................................99
Tablo 2.16. Kimya Sanayiine Verilen Yatırım Teşvikleri (Temmuz 2009- Mart
2012) ..................................................................................................101
Tablo 2.17. Kimya Sanayiine Ait Yatırım Teşvik Belgelerinin Alt Sektörler İtibariyle
Dağılımı (Temmuz 2009- Mart 2012) ................................................. 102
Tablo 2.18. İmalat Sanayii İhracatına Göre İlk 10 Ülke, 2011 ............................... 103
Tablo 2.19. Türkiye Kimya Sanayii İmalatı ve Katma Değeri ...............................105
Tablo 2.20. Türkiye Kimya Sanayii Dengesi, 2010 ............................................... 107
Tablo 2.21. 2012 Yılı Türk Kimya Sanayii Dış Ticaret Açığı ................................108
Tablo 2.22. Seçilmiş bazı kimyasalların ihtalat miktarları .....................................109
Tablo 3.1. Türkiye’de Kimya Sanayii Kümeleri .................................................... 138
Tablo 4.1. Türkiye’de Kümelenme Potansiyeli Olan Bölgeler ...............................143
Tablo 4.2. Kimya Sanayii Girişim ve İstihdam Sayıları .........................................144
xi
Tablo 4.3. 1. Bölgede Bulunan Kimya ve İlgili Sektör Kümeleri ...........................145
Tablo 4.4. 2. Bölgede Bulunan Kimya ve İlgili Sektör Kümeleri ...........................147
Tablo 4.5. 3. Bölgede Bulunan Kimya ve İlgili Sektör Kümeleri ...........................150
xii
ŞEKİLLER
Sayfa No
Şekil 1.1. Kimya Sanayii .......................................................................................... 6
Şekil 1.2. Kimya Sanayiinin Diğer Sektörlere Etkileri .............................................11
Şekil 1.3. Küme Yapısı ...........................................................................................13
Şekil 1.4. Kavramsal Çerçeve .................................................................................18
Şekil 1.5. Kümelerin Gelişimi .................................................................................20
Şekil 1.6. Elmas Modeli ..........................................................................................23
Şekil 1.7. İş Ortamı, Elmas Modeli ve Kümelenme İlişkisi ......................................27
Şekil 1.8. Kimya Küme Kategorisi ..........................................................................33
Şekil 1.9. Avrupa Kimya Sanayii Kümeleri .............................................................36
Şekil 1.10. Kimya Kümelerinin Diğer Sektörler ile Bağlantıları ..............................37
Şekil 1.11. Çin’de Bulunan Kimya Sanayii Kümeleri ..............................................39
Şekil 1.12. Kimya Parkı Faaliyetleri ........................................................................41
Şekil 1.13. Kimya Parklarında Gerçekleştirilen Faaliyetlerin Şematik Gösterimi .....42
Şekil 1.14: Marl Kimya Parkı’nın Entegrasyonu .....................................................46
Şekil 1.15. Kimya Parkları ve Kimya Kümeleri .......................................................55
Şekil 1.16. Köln Kimya Kümelenmesi ....................................................................56
Şekil 2.1. Türkiye’deki Kimya Sanayiinin Ciro Bazında (TL) Düzey 2 Bölgeleri
Arası Dağılımı ........................................................................................................94
Şekil 2.2. Kimya Sanayiinin Değişen Rekabet Yapısı ............................................ 116
Şekil 2.3. Kimya Sanayiinde Uzmanlaşma ............................................................ 117
Şekil 4.1. 1. Bölge ................................................................................................. 145
Şekil 4.2. 2. Bölge ................................................................................................. 148
Şekil 4.3. 3. Bölge ................................................................................................. 151
xiii
GRAFİKLER
Sayfa No
Grafik 2.1. Dünya Kimya Sanayii Satışlarının Bölgesel Dağılımı (2000-2010)........72
Grafik 2.2. Kimya Sanayii Üretimlerinin Bölgesel Dağılımı 2011 ...........................76
Grafik 2.3. İlk 10 Kimya Üreticisi ...........................................................................77
Grafik 2.4. Kimya Sanayii ve İlgili Sektörlerin Üretimi...........................................89
Grafik 2.5. Kimya Sanayii, İthalat-İhracat (2012)....................................................91
Grafik 2.6: Kimya Sanayii Dış Ticaretinin Gelişimi ................................................91
Grafik 2.7. Kimya Sanayii 1980-2009 Yılları Arası Verilen Teşvik Belgelerinin
Tutarlarının Yıllara göre Değişimi ve İmalat Sanayii İçerisindeki Payı100
Grafik 3.1. Kimya Sanayii İthalat ve İhracatının Teknoloji İçeriği ......................... 131
KUTULAR
Sayfa No
Kutu 1.1. Uzmanlaşma Katsayısı.............................................................................32
Kutu 1.2 . Kimya Sanayii Kümelenmesinde Yer Alan Alt Sektörler ........................34
Kutu 1.3 . OSB’lerde Kurulamayacak Tesisler ........................................................44
Kutu 2.1 . “Yeşil Kimya”nın 12 Prensibi ............................................................... 114
xv
KISALTMALAR
AB
Avrupa Birliği
ABD
Amerika Birleşik Devletleri
ACC
Amerikan Kimya Konseyi (American Chemistry Council)
Ar-Ge
Araştırma ve Geliştirme
BE
Belçika
CEFIC
Avrupa Kimya Konseyi (European Chemical Industry Council )
CH
İsviçre
CZ
Çek Cumhuriyeti
DE
Almanya
DPT
Devlet Planlama Teşkilatı
EC
Avrupa Komisyonu (European Commission)
ECRN
Avrupa Kimya Bölgeleri Ağı (European Chemical Regions Network)
ES
İspanya
EU
Avrupa Birliği (European Union)
FR
Fransa
FTC
Federal Ticaret Komisyonu (Federal Trade Commission)
GSYH
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
GZFT
Güçlü-Zayıf Yanlar, Fırsatlar-Tehditler
HU
Macaristan
ICI
ImperialChemical Industries
ISIC
Tüm Ekonomik Faaliyetlerin Uluslararası Standart Sanayi Sınıflaması
(International Standard Industrial Classification of All Economic
Activities)
İBBS
İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması
İSO
İstanbul Sanayi Odası
KOBİ
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme
KSP
Kimya Sektör Platformu
NACE
Avrupa Topluluğunda Ekonomik Faaliyetlerin İstatistiki Sınıflaması
(Statistical Classification of EconomicActivities in The European
Community)
NAFTA
Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması (North American
Free Trade Agreement)
xvii
NL
Hollanda
OECD
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Organisation for Economic
Co-operation and Development)
OPEC
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (Organization of Petroleum
Exporting Countries)
OSB
Organize Sanayi Bölgesi
PL
Polonya
REACH
Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlaması
(Registration, Evaluation, Authorisation and Restriction of Chemicals)
SEFs
Uzmanlaşmış Mühendislik Firmaları (Specialized Engineering Firms)
TOBB
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
TR
Türkiye
TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
TÜİK
Türkiye İstatistik Kurumu
UK
Birleşik Krallık
UNIDO
Birleşmiş Milletler Endüstriyel Gelişme Örgütü (United Nations
Industrial Development Organization)
WTO
Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization)
xviii
GİRİŞ
Kimya sanayii bilimsel tabanlı gelişen ilk sanayi dalı olup Ekonomik İşbirliği
ve Kalkınma Teşkilatı (OECD)’nın sanayi kollarının teknolojik düzeylerine göre
sınıflandırılmasında orta-ileri teknoloji grubunda yer almaktadır. Kimya sanayii her
ne kadar son yıllarda daha fazla ortaya çıkan çevre problemleri nedeniyle kamuoyu
ilgisini çekmeye başlamışsa da sahip olduğu özellikler nedeniyle imalat sanayi
içerisinde önemli bir yere sahiptir. Öncelikle bilimsel temelli gelişen ilk ileri
teknoloji endüstrisi olup, kökeni 160 yıl öncesine, İngiliz boya üreticilerinin ilk
sentetik boyayı üretmesine dayanmaktadır. İkinci olarak, kimya sanayii imalat
sanayii içerisinde önemli bir büyüklüğe sahiptir. 2009 yılı rakamlarına göre, Dünya
genelinde toplam imalat sanayii ihracatının yaklaşık yüzde 17,1’ini kimya sanayii
ihracatı oluşturmaktadır.1 Ayrıca, kimya sanayii diğer sanayi kolları üzerinde
sürükleyici etkiye sahiptir. Kimya sanayinde sağlanan gelişmelerin ve yeni
geliştirilen ürünlerin diğer sanayi kolları üzerinde olumlu, bazen de devrim
niteliğinde etkisi olmaktadır. Örneğin sentetik boyanın geliştirilmesi tekstil
sanayiinde, suni gübrenin geliştirilmesi tarım sektöründe devrim niteliğinde
gelişmelere sebep olmuş, ayrıca otomotiv, sağlık, inşaat ürünleri gibi birçok sektör
kimya sanayiinin ortaya çıkarttığı yeniliklerden olumlu olarak etkilenmiştir.
Yüksek teknoloji içeriği nedeniyle kimya sanayii ürünleri genel olarak katma
değeri yüksek ürünlerden oluşmasına karşın, ülkemiz kimya sanayii üretimi katma
değeri nispeten düşük ürünlerden oluşmaktadır. Türkiye kimya sanayii üretiminin
katma değeri yaklaşık yüzde 21 2 olarak gerçekleşirken AB(27) ortalaması yüzde 28’
dir. Birlik içerisinde yer alan ve kimya sanayiinde de önde gelen ülkelerde ise bu
oran yükselerek Almanya için yüzde 32, İsveç için yüzde 40 düzeyine çıkmaktadır.3
Türkiye’de kimya sanayii konusunda önemli bir üretim ve yatırım eksikliği
bulunmaktadır. Bu sorun gerek Dokuzuncu Kalkınma Planı çalışmaları çerçevesinde
hazırlanan Kimya Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda gerekse Yıllık
Programlarda dikkat çekilen önemli bir husustur. Bu eksikliğin en açık
1
WTO, 2012
TÜİK, 2011a
3
Viale, 2008.
2
1
göstergelerinden biri de kimya sanayi ithalatının imalat sanayi ithalatı içerisinde en
yüksek paya sahip olmasıdır. Kimya sanayii toplam cari açığın yüzde 26,4’ünü
oluşturmaktadır.4
Kimya sanayinin başlıca sorunları Dokuzuncu Kalkınma Planı çerçevesinde
ve daha sonra yapılan Girdi Tedarik Stratejisi ve Türkiye Kimya Sektörü Strateji
Belgesi ve Eylem Planı çalışmalarında ele alınmıştır. Bu çalışmaların sonunda kimya
sanayiinin vizyonu belirlenirken, Türkiye’nin yatırım üssü olmasının sağlanması,
katma değeri yüksek ürün ve sürdürülebilir üretim yapısına geçilmesi gibi hedeflere
özellikle vurgu yapılmış ve Dokuzuncu Kalkınma Planında bu sektörün
geliştirileceği ifade edilmiştir.5
Bu tez çalışmasında, Türkiye kimya sanayiinde yatırımların artırılması ve
sektörün düşük katma değerli yapısının yüksek katma değerli bir yapıya
dönüştürülmesine yönelik politika önerisi geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amacın
gerçekleştirilmesine yönelik olarak sektörel rekabet gücünün artırılması için
kümelenme yaklaşımı çerçevesinde kimya parkları incelenmiş, kimya parklarının
yapıları, firmalara sağladığı avantajlar anlatılmıştır. Bu parkların kurulmasına
yönelik uygun bölgelerin belirlenmesi ve bu bölgelerin özelliklerine göre hangi
kimya sanayii alt sektörlerin bu bölgelere daha uygun olacağının tespit edilmesi
amaçlanmıştır.
Çalışmanın birinci bölümünde kullanılacak kavramların genel çerçeveleri
çizilerek tanımlanmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda ilk olarak geniş bir ürün yapısına
sahip olan sektörün sınırlarının, kapsamının belirlenmesi ve farklı istatistik
sınıflandırmalarına göre açıklanmış olan verilerin karşılaştırmasının yapılabilmesi
amacıyla kimya sanayiinin kapsamı ve sınıflandırılmasına ilişkin bilgiler verilmiştir.
Akabinde kümelenme, Elmas Modeli kavramları açıklanmış, bu kavramların kimya
sektöründeki yansımaları ve kimya parkları anlatılmıştır.
İkinci bölümde, sektörün rekabet gücün kaynaklarının belirlenmesi amacıyla
sektörün tarihsel gelişimi incelenmiş, gelecekteki eğilimleri tespit edilmeye
çalışılmıştır. Kimya sanayiinin tarihsel gelişiminde öncelikle sektördeki lider
4
5
Ekonomi Bakanlığı, 2011.
DPT, 2007: 87
2
ülkelerin nasıl geliştikleri, sektörün gelişim aşamaları ve değişen ekonomik koşullar
karşısında firmaların stratejilerine değinilmiştir. Sektörün ülkemizdeki tarihi gelişimi
ve mevcut durumunun anlatılmasının ardından ülkemiz kimya sektörü için gelecek
perspektifi ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır.
Çalışmanın üçüncü bölümünde ise yakın dönemde sektöre yönelik olarak
gerçekleştirilen farklı çalışmalar çerçevesinde ortaya konulan sonuçlar bir araya
getirilerek sektörün GZFT analizi yeniden değerlendirilmiştir. Daha sonra söz
konusu analiz Elmas Modeli çerçevesinde değerlendirilerek ülkemizde sektörün
rekabet gücünü azaltan etkenler tespit edilmeye çalışılmıştır.
Son olarak, kimya sanayiinin dünyada gelecek perspektifi ve ülkemizin
rekabet gücü değerlendirmesi sonucunda Sekizinci Kalkınma Planından itibaren
gündemde olan kimya parklarının gerçekleştirilebilmesine yönelik çözüm önerileri
geliştirilmiştir.
3
1.
KİMYA SANAYİİ, KİMYA SANAYİİNDE KÜMELENME, KİMYA
PARKLARI
1.1. Kimya Sanayiinin Tanımı
Kimya sanayii, kimyasal maddeler ve bunların türevlerinin üretimini yapan
süreçlerin, işlemlerin ve kuruluşların tamamıdır.6 Genel olarak kimya sanayii,
kimyasal ürünlerin üretimi için kimya bilimini kullanan sanayi olarak da
tanımlanabilir. Sektör; petrol, doğal gaz, madenler gibi birçok farklı ham maddeyi
işleyerek 70.000’den fazla ürünün üretimini gerçekleştirmektedir.
Küresel üretimin yüzde 3 ila 4’ünü, küresel imalat sanayii üretiminin ise
yüzde 10’unu gerçekleştiren kimya sanayii bu büyüklüğü ile en büyük imalat sanayii
sektörlerinden biridir.7 Sektör çok sayıda farklı ürünüyle birçok sanayi koluna girdi
temin etmektedir. Bu ürünler başta hastalıklara karşı korunma ve tedavi süreçlerinde,
temizlik ve hijyenin sağlanmasında olmak üzere giyinme, beslenme, barınma (yapı)
ve otomotiv ürünlerinde kullanılan, bunların yanında pek çok alanda da karşımıza
çıkmasına rağmen çoğu zaman fark edemediğimiz (örneğin elektronik eşyalar vb.)
günlük hayatta vazgeçilemeyecek ürünlerdir. Kimya sanayii, ürünleri ile yaşam
standardımızı yükseltmektedir.
İleri teknoloji endüstrileri, bilimsel ve mühendislik alanlarında ortaya çıkan
yeni gelişmeler çerçevesinde geliştirilen teknolojilerin temel alındığı ürünlerin
ticarileştirilebildiği endüstriler olarak tanımlanmakta ve kimya sanayiinin de bu
özelliği
gösterdiğinden
bahisle
ileri
teknoloji
endüstrileri
arasında
8
değerlendirilmektedir. Kimya sanayii bilimsel tabanlı gelişen ilk ileri teknoloji
endüstrisi olup,
OECD’nin
sanayi
kollarının teknolojik
düzeylerine göre
sınıflandırılmasında orta-ileri teknoloji grubunda yer almaktadır. Kimya sanayiinin
bir alt dalı olan ilaç sanayii ileri teknoloji içeren sektörler arasında sayılırken, kauçuk
ve plastik ürünler sektörü ise orta-alt teknoloji grubuna dahil edilmektedir.9
6
Britannica, 2012.
WIOD, 2012 verilerine göre 2009 yılı için hesaplanmış oranlardır.
8
Chandler,2005:3.
9
OECD, 2005:182.
7
5
Şekil 1.1. Kimya Sanayii
Kaynak: PETKİM, 2009
Kimya sanayii genel olarak diğer sektörlerin ham madde ihtiyacını karşılayan
ara malı üreticisi bir sektördür. Sektörün ortaya çıkışı da bu karakteri ile
bağlantılıdır. Sanayi devrimi sonrasında diğer sanayi kollarının artan girdi ihtiyaçları
nedeniyle gerçekleştirilen araştırmalar sonucu modern kimya sanayii ortaya
çıkmıştır.10 Günümüzde kimya sanayii çıktıları çoğunlukla tekstil, otomotiv, elektrikelektronik gibi diğer sektörlere girdi oluşturmaktadır (Şekil 1.1.).
1.2. Kimya Sanayiinin Sınıflandırılması
Ekonomik faaliyetlerin istatistiki sınıflandırılması için genel olarak iki tür
sınıflandırma sistemi kullanılmaktadır. Bunlardan ilki Birleşmiş Milletlerce
hazırlanan Tüm Ekonomik Faaliyetlerin Uluslararası Standart Sanayi Sınıflaması
(ISIC-International Standard Industrial Classification of All Economic Activities)
diğeri ise Avrupa Birliği tarafından hazırlanan Avrupa Topluluğu’nda Ekonomik
10
Aftalion, 1991:10
6
Faaliyetlerin İstatistiki Sınıflaması (NACE-Statistical Classification of Economic
Activities in The European Community) sınıflandırma sistemidir. Son dönemde yeni
versiyonları kullanılmaya başlanan her iki sınıflandırma sistemi de genel olarak
birbirleri ile uyumlu olmakla birlikte NACE sistemi daha ayrıntılıdır (Tablo 1.1.).
Tablo 1.1. ISIC ve NACE Sınıflandırmalarına Göre Kimya Sanayii
ISIC
Rev. 3
Rev. 4
Bölüm
Kimyasal Madde ve Ürünleri İmalatı
Temel Eczacılık Ürünlerinin ve Ecz. İlişkin Malz. İmalatı
Plastik ve Kauçuk Ürünleri İmalatı
24
25
20
21
22
NACE
Rev. 1
Rev. 2
24
25
20
21
22
Kaynak: TÜİK, 2011b.
ISIC ve NACE sınıflandırmalarında kimya sanayiinin kapsamı bölümler
itibariyle aynıdır. Her iki sınıflandırma sisteminin de bir önceki versiyonlarında
(ISIC Rev.3 ve NACE Rev.1) bir bölüm halinde incelenen kimya sanayii, yakın
tarihte yayımlanan yeni versiyonlarında (ISIC Rev.4 ve NACE Rev.2) iki bölüm
halinde incelenmektedir. Önceki versiyonlarda “Kimyasal Madde ve Ürünleri
İmalatı” içerisinde incelenen “Temel Eczacılık Ürünlerinin ve Eczacılığa İlişkin
Malzemelerin İmalatı” yeni versiyonlarda ayrı bir bölüm olarak incelenmektedir. Her
iki sınıflandırma sisteminde kimya sanayii ve yakın ilişkide bulunduğu sektörlerin alt
sektör listeleri ve sınıflandırma sistemlerinin karşılaştırmaları Ek-1 ve 2’de ayrıntılı
olarak verilmektedir.
Tablo 1.2. SITC Rev.4 Sınıflandırmasına Göre Kimya Sanayii Ürünleri
Kısım 5
Kimyasallar ve ilgili ürünler
Organik kimyasallar
51
İnorganik kimyasallar
52
Boyama, tabaklama ve renklendirme malzemeleri
53
Tıbbi ve eczacılık ürünleri
54
Uçucu yağlar, parfüm maddeleri; kişisel bakım, cilalama ve temizlik müstahzarları.
55
Gübreler (grup 272 altında yer alanlar hariç)
56
Plastik, birincil formda
57
Plastik, birincil formda olmayan
58
Başka yerde sınıflandırılmamış kimyasal maddeler ve kimyasal ürünler
59
Kaynak: TÜİK, 2011b.
Kimyasal ürünlerin sınıflandırılması amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından
hazırlanan ve Dünya Ticaret Örgütü’nün de kullandığı SITC (Standard International
7
Trade Clasification) sistemi içerisinde kimya sanayii ürünleri 5 no’lu kısım
kapsamında dokuz bölümden oluşmaktadır (Tablo 1.2.).
Ülkemizde kullanılan, AB ülkelerinin dış ticaret verilerinin karşılaştırılması
amacıyla hazırlanan bir sınıflandırma sistemine bağlı kalınarak geliştirilen, ulusal
düzeyde dış ticaret sınıflandırması olan GTİP (Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu)
sınıflandırması içerisinde ise kimya sanayii ürünleri ve plastik ürünler, 2 kısım ve 13
fasıl içerisinde incelenmektedir (Tablo 1.3.).
Tablo 1.3. GTİP Sınıflandırmasında Kimya Sanayii Ürünleri
VI
Kimya Sanayii ve Buna Bağlı Sanayii Ürünleri
İnorganik kimyasal müstahzarlar, organik, inorganik bileşikler
28
Organik kimyasal müstahzarlar
29
Eczacılık ürünleri
30
Gübreler
31
Debagat ve boyacılıkta kullanılan hülasa, boya, macun, sakızlar
32
Uçucu yağlar, rezinoitler, parfümeri, kozmetikler vb.
33
Sabunlar, yüzey aktif organik maddeler, yıkama-yağlama maddeleri
34
Albüminoid maddeler, tutkallar, enzimler vb.
35
Barut, patlayıcı maddeler, piroteknik mamulleri, kibrit vb.
36
Fotoğrafçılıkta, sinemacılıkta kullanılan eşya
37
Muhtelif kimyasal maddeler
38
VII
Plastik ve Plastik Ürünleri; Kauçuk ve Kauçuk Ürünleri
Plastik ve plastikten mamul eşya
39
Kauçuk ve kauçuktan eşya
40
Kaynak: TÜİK, 2011b.
Kimya sanayiinin kapsamı genel olarak yukarıda belirtilen istatistiki
sınıflandırmalar arasında farklılık göstermemektedir. Ancak sistemlerde alt
sektörlerin ayrımının farklı yapıldığı görülmektedir. Yukarıdaki sınıflandırmalarda
belirtilen alt sektörler bazı sektörel yayın ve dokümanlarda, ticari ve teknolojik
özelliklerine göre de gruplandırmaktadırlar. Söz konusu alt sektörler aşağıdaki gibi
gruplandırılmaktadır:
Temel Endüstriyel Kimyasallar: Büyük ölçekte üretilen organik ve inorganik
kimyasallar olan petrokimyasallar ve suni gübreleri kapsamaktadır. Bu tür
kimyasallar çoğunlukla diğer kimyasalların üretiminde kullanılmaktadır.
Özel ve Özellikli Kimyasallar: Orta ve yüksek katma değer içeren, temel
endüstriyel kimyasallara göre daha küçük ölçeklerde üretilen kimyasallardır.
8
Çoğunlukla temel endüstriyel kimyasallardan ilave işlemler sonucu elde edilen bu
ürünler, patent korumaları gibi haklar nedeniyle sınırlı üreticiler tarafından
üretilebilmektedirler. Boyalar, pigmentler, endüstriyel gazlar, yapıştırıcılar ve
katalizörler bu grupta yer aldığı gibi bazı organik kimyasallar ve plastikler de bu
grupta değerlendirilmektedir.
Tüketici Kimyasalları: Bu grupta yer alan kimyasallar, doğrudan tüketiciye
sunulan ürünlerdir. Önceki gruplarda yer alan kimyasallar genellikle diğer sektörlerin
veya kimya sanayiinin ham maddesi olarak kullanılırken bu gruptaki kimyasallar
doğrudan tüketicilere sunulmaktadır. Temizlik malzemeleri, sabun, deterjan ve
kozmetik ürünler bu grupta ter almaktadır. Bazı kaynaklarda bu gruptaki ürünlerden
ilaç sanayii “yaşam bilimleri ürünleri” olarak, temizlik ve kozmetik ürünleri ise
“tüketici bakım ürünleri” olarak iki ayrı grupta da incelenmektedir. 11
Yukarıda belirtilen gruplandırmalar istatistiki sınıflandırmalar gibi kesin
çizgiler ile belirli olmayıp, istatistiki sınıflandırmalar bazen bu gruplara tam karşılık
gelmeyebilmektedir. Ancak sektörün ekonomik gelişiminin açıklanmasında yararlı
olmaktadır.
1.3. Kimya Sanayiinin Önemi ve Diğer Sektörler ile İlişkileri
Esas olarak tekstil, cam ve sabun sektörlerinin artan ham madde ihtiyaçları
nedeniyle ortaya çıkan ve gelişen bir sektör olan kimya sanayii, diğer sektörlerin ham
madde ihtiyacını karşılayan karakterini günümüzde de korumaktadır.
Kimya sanayii üretiminin yaklaşık yüzde 77,3’ü kimya ve diğer sektörlerde
ham madde olarak kullanılmakta, ancak yüzde 22,7’lik bir kısmı tüketicilere
satılabilecek nihai ürünlerden oluşmaktadır. Kimya sanayiinin girdi verdiği sektörler
Tablo 1.4’te verilmektedir.
Tarihsel olarak, kimya sanayii diğer sektörlerde faaliyet gösteren üreticiler ve
bu üreticilerin tedarikçileri arasındaki boşlukları kullanarak ortaya çıkan ve gelişen
bir sektördür.12 Geleneksel boya üreticilerinin alternatifi olarak sentetik boyanın
11
12
Kiriyama, 2010:8-9.
Galambos at. al., 2007:171
9
geliştirilmesi ile ilk sentetik sektör ürünü ortaya çıkmıştır. Sonraki yıllarda Solway,
Haber-Bosch gibi üretim teknikleri ile doğal yollarla elde edilebilen ham maddeler
için alternatif üretim teknikleri geliştirilmiştir. Bu yönü ile sektör Şekil 1.2’de
gösterilen kimya tedarikçilerinden oluşmaktadır.
Tablo 1.4. Kimya Sanayiinin Çıktılarının Kullanıldığı Sektörler
ISIC Rev. 3.1
Sektörler
Kimya Sanayii
Lastik ve Plastik
Tarım, Av, Orman ve Balıkçılık
Metal ve Metalik olmayan mineraller
Makine İmalat
Tekstil, Deri
Ağaç Ürünleri ve Kağıt
Gıda, Tütün
Taşıtlar
Madencilik
Kömür, Petrol ve Nükleer Yakıt
Diğer İmalat ve Geri Dönüşüm
Elektrik, İnşaat, Ticaret ve Hizmetler
Toplam Ara Girdi Kullanımı
24
25
A,B
26,27,28,29
29,30,31,32,33
17,18,19
20,21,22
15,16
34,35
C
23
36,37
Nihai Tüketim
Kaynak: WIOD, 2012’den faydalanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
Kimya Sanayii
Ürünlerinin
Kullanımı (%)
25,2
9,1
4,7
4,3
4,0
3,2
2,8
1,3
1,3
1,1
1,0
0,8
18,5
77,3
22,7
Kimya sanayiindeki gelişmeler sonucu farklı sektörlerde kullanılan birçok
ürün geliştirilmiş olup bu ürünlerin performansı ve özellikleri geleneksel ürünlerden
daha üstün olmaktadır. Örneğin, daha yüksek dayanıklılığa sahip plastik araç
parçaları günümüz araçlarında cam, metal gibi malzemelerin yerini almaktadır.
Ayrıca geliştirilen bu ürünler çoğu zaman daha ekonomik olarak üretilebilmekte,
kullanıcı
sektörlerin
yüksek
miktardaki
ihtiyaçları
ekonomik
olarak
karşılanabilmektedir. Örneğin, sentetik boyaların bulunması ile tekstil sektörü ihtiyaç
duyduğu boyayı bol ve ekonomik şartlarda sağlayabilmiş, üreticilerin rekabet güçleri
artmıştır. Günümüzde otomobiller kimya sanayiinin katkısı ile geliştirilen yeni
malzemeler sayesinde daha hafif, dayanıklı ve ekonomik olmuşlardır. Bunun sonucu
olarak, sentetik boyanın geliştirilmesi tekstil sanayiinde, suni gübrenin geliştirilmesi
tarım alanında devrim niteliğinde gelişmelere sebep olmuş; ayrıca otomotiv, sağlık,
10
inşaat ürünleri gibi birçok sektör kimya sanayiinin ortaya çıkarttığı yeniliklerden
olumlu şekilde etkilenmiştir.
Şekil 1.2. Kimya Sanayiinin Diğer Sektörlere Etkileri
Kaynak: Budde at al., 2006:42.
1.4. Kümelenme
1.4.1. Kümelenme kavramının gelişimi
Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde küme kelimesi “birbirine benzer veya aynı
cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup” olarak, kümelenme
kelimesi ise “kümelenmek işi” olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda İngilizce’de
isim veya fiil olarak kullanılabilen “cluster” kelimesinin, mevcut bir oluşum, grup ya
da genel bir yapıyı ifade etmesi durumunda küme olarak; küme oluşumuna yönelik
bir girişim, politika geliştirme ya da bir süreç ifade edilmek istenildiğinde ise
kümelenme olarak çevrilmesinde fayda görülmektedir.13
Kümelenme (clustering) akademik olarak ilk defa Michael Porter tarafından
ele alınmış olmasına rağmen, kavramın tartışılması Alfred Marshall’ın yığınlaşmalar
ve endüstri bölgeleri hakkındaki çalışmalarına kadar uzanmaktadır. Marshall’dan
sonra Perroux konuya farklı açılardan katkıda bulunmuştur.14
13
14
Alsaç,2009:7.
Breschi at al.,2005:1.
11
Marshall,
yığınlaşmayı
uzmanlaşma
ve
üretimin
belirli
bir
yerde
yoğunlaşması olarak tanımlamakta, yığınların oluşmasının işletmelere belirli bir
dışsal ekonomi oluşturacağını vurgulamaktadır. 15 Marshall dışsallıkları olarak bilinen
bu etkiler, işletmelerin uzmanlaşmış işgücü havuzundan yararlanmaları, ihtisaslaşmış
tedarikçiler ile girdi maliyetleri düşerken niteliklerinin yükselmesi ve bilginin daha
hızlı yayılması olarak belirtilmiştir. 16 Sanayi bölgeleri olarak da isimlendirilen bu
yığınlaşmaların küme kavramından farkı yığın içerisinde bulunan işletmelerin belirli
bir sektörde veya değer zincirinin belirli bir noktasında uzmanlaşmış olmamalarıdır.
Francois Perroux tarafından ortaya konulan gelişme kutbu (growth pole)
kavramı ile gelişmenin bir odak çevresinde gerçekleştiği savunulmuştur. Soyut
olarak tanımlanan bu ekonomik merkez daha sonra “gelişme merkezleri” olarak
geliştirilmiş ve politika araçlarına dönüştürülmüştür. Gelişme merkezleri ekonomik
gelişmenin sağlanması amacıyla yığınlaşmaların oluşturulmasının bir aracı olarak
ortaya bir firma veya az sayıda firmanın etrafında oluşan yığınlaşma ile gelişme
merkezlerinin ekonomik gelişmeyi artıracağı öngörülmüştür. Bu modelden
yararlanılarak petrol rafinasyonu, petrokimyasalların üretimi ve metal üretimi gibi
itici sektörlerin girdi-çıktı ilişkilerini kullanarak gelişme merkezleri oluşturulmasına
çalışılmıştır. Yenilikçiliğin hızlandırılması, her ne kadar Perroux’un gelişme
merkezleri kavramında yer almış olsa da bu bağlamda oluşturulan politikalarda
bölgesel fonksiyonel bağlantılar ve çarpanların öne geçmesi nedeniyle ön planda
kendisine yer bulamamıştır. Ancak, küme kavramı içerisinde bu konu daha ön plana
çıkmıştır.17
15
Alsaç,2009:10.
Cortright 2006:8.
17
Chapman et. al., 2005:598-600.
16
12
Şekil 1.3. Küme Yapısı
Kaynak: Sövell, 2008’den faydalanılarak yazar tarafından oluşturulmuştur.
Küme kavramını akademik anlamda ele alan ilk kişi olan Porter,
kümelenmeyi “belirli bir bölgede yoğunlaşmış, birbirleri ile ilişkili işletme ve
kurumlar” olarak tanımlamıştır. Porter’ın yaklaşımına göre “küme”, ihtisaslaşmış
altyapı sağlayıcıları ve tedarikçilerini; müşteriler ve tamamlayıcı ürün üreten
üreticiler ile bunlara ulaşım kanallarını; teknolojik genel girdiler ve yetenekler
açısından ilgili işletmeleri; son olarak da ihtisaslaşmış eğitim, öğretim, bilgi,
araştırma ve teknik destek sağlayan kamu ve sivil toplum kurumlarını içermektedir 18
(Şekil 1.3.). Yığınlaşmalarda söz konusu bu unsurlar arasında bir ilişki söz konusu
değilken kümelenmelerde unsurlar arasında ilişkiler oluşmaya başlamıştır. Örneğin
firmalar arasında ürün ve hizmet alışverişleri olurken, araştırma merkezlerinin
çıktıları ticari ürün haline gelebilmekte, firmalar ürün geliştirme ve üretim süreçlerini
iyileştirme
gibi
ihtiyaçlarının
karşılanmasında
bu
merkezlerden
yararlanılabilmektedir. Finans kuruluşları ise işletmelerin yeni yatırımlar için
ihtiyaçları olan finansal desteği sağlayabilmektedir. Medya ve sivil toplum
kuruluşları ise küme unsurlarının birbirleri ile iletişiminin artırılması yoluyla
işbirliklerin gelişmesine yardımcı olabilmektedir.
18
Porter 1998:78.
13
Kümelenme konusuna önem veren bir kuruluş olan Ekonomik İşbirliği ve
Kalkınma Teşkilatı (OECD) kümelenmeyi katma değer sağlayan bir üretim
zincirinde birbirine güçlü bir şekilde bağlı firmaların, bilgi üreten ajansların ve
müşterilerin üretim ağı olarak tanımlamaktadır. 19 Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma
Teşkilatı (UNIDO) ise kümelenmeyi birbirleri ile ilişkili veya tamamlayıcısı olan
ürünleri üreten ve satan kuruluşların sektörel ve coğrafi temelde yoğunlaşması olarak
tanımlamaktadır.20
Kümelenme yaklaşımında rekabet avantajının kaynağı olarak kümeyi
oluşturan unsurların mekânsal olarak yakınlığının ortaya çıkardığı yenilikçilik ve
üretkenlik olarak ifade edilmektedir.21
Kümelenme içerisinde yer alan firmaların aynı anda hem rekabet hem de
işbirliği içerisinde bulunmalarının yeniliği artıran bir güç olmasına vurgu
yapılmaktadır. Süreklilik arz eden yenilikçiliğin sonucu oluşan kümelerin gelişmiş
ülkelerin metropol ekonomilerinin önemli bir özelliği olduğu belirtilmektedir. 22
Kümelenmelerin coğrafi kapsamı için kesin bir sınır bulunmamaktadır.
Kümeler bazen tek bir şehir içerisinde bulunabileceği gibi belirli bir bölgeye veya
komşu ülkeleri kapsayan bir ağa kadar uzanabilir. Avrupa’da bulunan Ren nehri
havzası içerisinde oluşan kimya kümelenmesi ülkelerin sınırlarını aşan bir küme
olarak değerlendirilebilir.
Küme yapılarında bulunan her bir unsurun birbirleri ile olan ilişkisi, bu
ilişkinin niteliğine göre farklı şekiller alabilirler. Ancak çoğu son ürün veya hizmet
şirketlerini, uzman girdi tedarikçilerini, finans kurumlarını ve ilgili sektördeki
firmaları içermektedir. Bu unsurların yanında bazı kümelerde küme ticaret birlikleri
ve kümelenme üyelerini destekleyen özel sektör kuruluşları da bulunmaktadır. Temel
olarak rekabetin arttığı ve gelişmiş ekonomilerde kümelerde bulunan unsurların sayı
ve çeşitliliğinin arttığı, bu unsurlar arası ilişkilerin miktar ve niteliklerinin yükseldiği
söylenebilir.
19
OECD, 1999:381.
UNIDO, 2001.
21
Porter, 2011:201-211.
22
Porter, 2011:243-245.
20
14
1.4.2. Kümelenme ile ilgili bazı kavramlar
Kümelenme kavramı öncesinde geliştirilen veya kümelerin tamamlayıcısı
olan bazı kavramlar aşağıda açıklanmıştır.
1.4.2.1. Sanayi bölgeleri
İlk olarak Alfred Marshall tarafından kullanılan ve ihtisaslaşmış sanayilerin
belirli bir bölgede yoğunlaşması olarak ifade edilen “sanayi bölgeleri” kavramı bazen
kümelenme ile eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. Pyke ve Spenberger sanayi
bölgelerini “çok sayıda firmanın, homojen bir ürünün üretim sürecinde, farklı
safhalarda ve farklı yöntemlerle dâhil oldukları, coğrafi olarak tanımlanmış üretim
sistemleri” olarak tanımlamaktadır. Onlara göre endüstri bölgelerinin genel özelliği
küçük ve çoğunlukla aile şirketlerinden oluşan, yenilikçi ve girişimci karakter,
firmalar arası işbirliği ve esnek ağlardır. 23 Yığılma ekonomileri hakkındaki literatür,
girdi maliyetlerinin en aza indirilmesini, yerel pazarın ölçeği sayesinde mümkün
kılınan girdi uzmanlaşmasını ve yakın pazarların tespit edilmesini vurgular. 24
Sanayi bölgeleri ve kümelenme yapıları, firmalar arası ilişkiler ve rekabet
gücünün artırılması yönünden benzerlik göstermekle birlikte sanayi bölgelerinin
daha dar bir sanayi bölümüne yoğunlaştıkları, buna karşılık kümelerin bir dizi ilgili
sanayi kolunu içerdikleri belirtilmektedir.
Sonuç olarak kümelerin sanayi bölgelerinden daha geniş bir coğrafi alanı
içerdikleri kabul edilmektedir. Ayrıca sanayi bölgeleri yapılarında kümelenmede
bulunan ilgili ve destekleyici kuruluşların olmadığı, firmalar arası ilişkinin ticari
düzeyde sınırlı kalarak rekabet ve işbirliği yönünden eksikler olduğu kabul
edilmektedir.25
Beccattini,
sanayi
bölgelerinin,
coğrafi
ve kültürel olarak
tanımlanabilen bir bölgede, ideal olarak çok sayıda küçük firmadan oluştuğunu
belirterek, kültürel ve sosyal yanına vurgu yapmaktadır. 26
23
Öz 2004:8-9.
Porter, 2011:254.
25
Alsaç, 2009:31.
26
Breschi:179.
24
15
1.4.2.2. Ağ yapıları (Networks)
Kümeler ve sanayi bölgeleri gibi yapılarda coğrafi yakınlık anahtar konumda
olmasına rağmen, ağ yapıları için coğrafi yakınlık bir zorunluluk değildir. Ağ
yapılarının en belirgin özelliklerinden bir diğeri de firmalar arası ilişkilerin yüksek
güvene dayalı, genellikle de resmi sözleşmeye bağlanmış olmasıdır.
Brawn ve McNaughton ağ yapılarını tanımlarken kümelerin aksine sınırlı ve
belirli sayıda üyeye sahip olmasına, üyeler arasındaki ilişkilerin belirli bir ticari
amaca yönelik ve sözleşmeye bağlı olmasına, ayrıca üyelerinin açık bir şekilde
birlikte çalışmak üzere birbirlerini seçmelerine vurgu yapmaktadır. 27
Ağ yapılarında firmalar arası işbirliği kümelerde olduğundan daha fazladır.
Firmalar rekabet avantajı elde etmek amacıyla dikey entegrasyona giderek resmi
ilişkiler kurarlar. Buna karşılık küme yapılarında rekabet gücünün kaynağı olan
transfer maliyetlerinin azaltılması ve bilgi alışverişi gibi faydaların elde edilebilmesi
için, firmaların kendi aralarında resmi ilişkiler kurmaları şart değildir. Diğer taraftan
ağ yapılarında üye firmalar arası rekabet bulunmamasına, ağda bulunmayan diğer
firmalar ile rekabet etmesine karşılık kümelerde firmalar arası işbirliği ve rekabet bir
arada bulunmaktadır.
Kümelerin belirli bir bölgede yoğunlaşmalarına karşılık ağ yapıları belirli bir
coğrafi bölgeye bağlı değildirler. Bu çerçevede kümeler, belirli bir bölgede
yoğunlaşmış belirli bir sektördeki firmaların birbirleri ile işbirliği ve rekabet
ilişkisinde oldukları “yerelleşmiş ağlar”28 olarak da adlandırılabilir.
Küme,
sanayi
bölgeleri
ve
ağ
yapıları
kavramları
bir
arada
değerlendirildiğinde kümeler bir tür ağ yapılanması, sanayi bölgeleri ise bir tür küme
yapısı olarak değerlendirilebilir. 29
Kimya sanayiinin farklı üretim coğrafyalarına yayılmasında sektördeki ağ
yapılarının payı büyüktür. Büyük petrol ve kimya şirketleri, özel mühendislik
firmaları, küçük polimer üreticilerinden oluşan üretim ağları kimya sanayiinin
günümüzde farklı coğrafyalara yayılmasını sağlamışlardır.
27
Öz, 2004:10.
Öz, 2004:11.
29
Öz, 2004:11.
28
16
1.4.2.3. Bölgesel ve küresel yenilik sistemleri
Kümelerin tanımı yapılırken kümeleri oluşturan unsurlar olarak firmalar,
tedarikçiler, müşteriler ve destekleyici kuruluşlar olarak sayılmaktadır. Ancak bu
tanım içerisinde bilgi üreten kamu veya özel kuruluşların bulunup bulunmaması
hususunda kesinlik bulunmamaktadır. Bu nedenle bazı kümeler bu tür bilgi üreten
organizasyonlara
sahipken,
bulunmayabilmektedir.
bazı
kümelerde
bu
organizasyonlar
30
Bölgesel yenilik sistemi kavramı küme kavramından farklı olarak, küme
içindeki firmaların sadece birbirleri için üretim yapmalarını değil, kurumsal olarak
yeni ürünlerin geliştirilmesi için bir arada çalıştığı sistemi belirtir. Bölgesel yenilik
sistemlerinde küme firmaları arasında sadece ürün veya hizmet alışverişi değil ortak
bilgi üretimi ve bu üretimi destekleyecek kamu ve/veya özel kurumlar yer
almaktadır.
Bölgesel yenilik sistemleri küme firmaları ile onların destek endüstrilerinden,
destekleyici bilim organizasyonlarından ve bu iki unsur arasındaki etkileşimden
oluşmaktadır. 31
Bir sektörün üretimindeki bilgi yoğunluğu arttıkça, yüksek nitelikli işgücü ve
yenilikçilik kültürü doğal kaynaklı avantajlardan daha önemli hale gelmektedir.
Örneğin Alman kimya sanayii firmaları sahip oldukları bilgi altyapısı sayesinde ham
madde kaynağına sahip olmamalarına rağmen sektörde lider konumunu uzun
yıllardır sürdürmektedirler. Devletler kümelerin bölgesel yenilik sistemlerine
evrilmesini sağlayarak, ticari bilgi üretiminin ve sektörlerinin rekabet güçlerinin
artırılmasına yönelik politikalar geliştirmektedirler. Bu çerçevede kimya sanayiinde
devletler biyoteknoloji, yeni malzemeler vb. gibi yeni gelişmekte olan alt sektörlerde
özel kümeler kurulmasını teşvik etmekte, bu yönde çalışmalar yürütmektedirler.
Küresel yenilik sistemleri ise bölgesel yenilik sistemlerinin çok uluslu
şirketlerin ağlarının satın alma ve dağıtım ilişkisi ile bütünleşmenin altını çizer. 32
30
EU, 2002:14.
EU, 2002:14.
32
Cansız, 2011:13.
31
17
Çok uluslu ilaç şirketlerinin kurdukları bölgesel araştırma şirketleri, küresel üretim
merkezleri ve dağıtım ağları oluşturmaları bu çerçevede değerlendirilebilir.
Kümelenme ile ilgili olarak belirtilen bu kavramlar birbirlerine yakın
anlamlarda kullanılmasına rağmen, birbirlerinin devamı niteliğini taşımaktadır. Bu
kavramların
birbirleri
ile
olan
ilişkileri,
Şekil
1.4’te
gösterildiği
gibi
değerlendirilebilir. Yığınlaşma ile başlayan süreç, yığınlarda ticari ilişkilerin
artmasıyla ağlara dönüşmekte, ağlar, üniversite, kamu ve araştırma merkezleri gibi
yapılar ile desteklenerek kümelere dönüşmektedir.33
Şekil 1.4. Kavramsal Çerçeve
Küresel
Bölgesel
sel Yenilik
Yenilik
Sistemi
Sistemi
Küme
Ağlar
Yığın
Kaynak: Cansız, 2011:14.
Kümelerin oluşma süreci genellikle kendi kendine oluşan bir süreç olarak
kabul edilmektedir. Devletler veya bölgesel otoriteler kümelenmeyi destekleyici
politikalar uygulamakla birlikte, birçok başarılı küme, sürecin doğal olarak işleyişi
ile bölgenin bazı özellikleri sayesinde oluşur. Fakat bölgesel yenilik sistemleri daha
planlı bir yapıda oluşmaktadır. Kümelerin rekabet güçlerinin artırılmasının en etkin
yollarından biri, kümelerin bölgesel yenilik sistemleri haline dönüştürülmesidir. Bu
tür firmaların birbirleri arasında ve araştırma kurumları arasında işbirliğini gerektiren
yapı, devletlerin kümelenme politikalarına önemli bir rol biçmektedir. 34
33
34
Cansız, 2011:13.
EU, 2002:14.
18
1.4.3. Kümelerin oluşumu
Kümelerin oluşumunun belirli bir sürece bağlı olarak ilerlemediği, her
kümenin oluşumunun kendine özgü olacağı genel bir kabul olmasına karşılık
kümelerin ortaya çıkışının ardından geliştirilen politikalar çerçevesinde kümenin
gelişerek bir yenilik sistemi haline gelmesi mümkündür. Kümelerin başlangıcı
kısmen kendiliğinden gelişen bir oluşum olsa bile, gelişmesi için özellikle bazı
politikaların uygulanması gerekebilmektedir. Bu aşamada kümenin gelişebilmesi için
devletin yanında özel sektörün de üzerine düşen görevler vardır.
Porter, kümelerin ortaya çıkması ile ilgili açıklamalarında, bölgede bulunan
“elmas” parçalarının, kümenin oluşumu için uygun ortamı sağladığını da ifade
etmektedir.35 Elmas Modeli’nde yer alan unsurlar ve bu unsurlar arasındaki ilişkiler
açısından avantajlı olan bir coğrafi bölge veya sektör, küme oluşumu için başlangıç
çekirdeğini oluşturabilir. Ancak bu durum, her avantajlı konum veya elmas modeli
ilişkisinin başarılı bir küme yapısına ulaşabileceği anlamına gelmemektedir.
Kümelerin doğal süreçler içerisinde oluşacağına yönelik görüşlere karşılık
günümüzde pek çok devlet kümelenme programları oluşturmakta, kümelenmelerin
desteklenmesine yönelik politikalar uygulamaktadırlar. Son dönemde Avrupa’da
neredeyse tüm ülkeler kümelenmeyi destekleyici politikalar uygulamaktadır. 36
Belirli bir bölgede bulunan firmalara, rekabet avantajı sağlayan doğal
kaynaklar, yetişmiş insan gücü, etkin bir fiziksel konum ya da uygun bir altyapı gibi
faktör koşulları bir kümenin başlangıcına sebep olabileceği gibi, olağan dışı ve
zorlayıcı
bir
talep
de
firmaları
gelişmeye
zorlayarak
küme
oluşumunu
başlatabilmektedir.
Bölgede mevcut olan ilişkili sektör kümeleri veya sektördeki başarılı bir veya
birkaç şirket de diğer firmaların bölgeye gelerek bir kümelenme oluşturmasını
sağlayabilir37(Şekil 1.5.).
35
Porter, 2011:285.
Europa Innovia, 2008:7.
37
Porter, 2011:285.
36
19
Şekil 1.5. Kümelerin Gelişimi
Kaynak: Cansız, 2011:30.
Firmaların birbirleri ile ilişkilerinin az olduğu ya da hiç olmadığı yığınlaşma
aşamasından sonra firmalar birbirleri arasında iletişim kanalları oluşturdukları
takdirde küme yapısının temelleri oluşmaya başlamaktadır. Genel olarak Elmas
Modeli’nin unsurlarından bir ya da birkaçının bölgede bulunması firmaların bir
bölgeye yığınlaşmaya başlamasını sağlayabilir. Ancak başarılı bir küme oluşumu
firmaların aralarındaki işbirliği kanallarının oluşması ile Elmas Modeli’nin
unsurlarının arasındaki etkileşimin başlaması sonrası işlerlik kazanabilmektedir.
Elmas Modeli’nde yer alan unsurların belirli bölgede bulunması sektör firmalarına
rekabet avantajı kazandırmayacaktır. Elmas Modeli’nde asıl önemli olan modeli
oluşturan unsurların birbirleri ile olan etkileşimidir. Bu etkileşim firmaların ve küme
unsurlarının iletişimi ile artacaktır.
Belirli bir sektör veya ürün grubu kümesinin oluşması ile bu sektör veya ürün
grubu ile ilişkili diğer sektörlerin de bölgede yoğunlaşarak, küme yapısının
oluşmasını sağlayabilir. Porter çalışmasında, ülkelerin nadiren tek bir sektöre ev
sahipliği yaptığını belirterek elmas modelinin ilişkili sektörlerin de kümelenmesini
teşvik ettiğini belirtmektedir.38 Kimya sanayii kümelenmeleri de kullanıcı sektörleri
olan plastik, özellikli kimyasallar gibi sektörlerin gelişmesini teşvik etmektedir.
38
Porter, 2011:229.
20
Diğer sektörlerin de küme işleyişinden etkilenmesi ile büyüyen kümeler farklı
yeni kümelerin oluşmasını sağlayarak dönüşüm geçirebilirler. Belirli bir sektörde
rekabet üstünlüğü oluşturan firmalar, çevrelerine doğru bir yenilik ve gelişim etkisi
yayacaklardır. Tedarikçiler, müşteriler ve destek unsurları kanalı ile ilerleyen bu
gelişim etkisi bu alanda faaliyet gösteren firmaların da kümelenme oluşturmasını
sağlayabilecektir. Böylece başarılı bir küme modeli ilgili sektörlerdeki başarılı küme
oluşumlarını destekleyebilir. Örneğin, başarılı bir petrokimya sektörü küme yapısı,
petrokimyasalları ham madde olarak kullanan sektörleri kendine çekerek yeni
kümelerin oluşmasına zemin hazırlayabilir.
Devletlerin uyguladıkları kümelenme politikalarının başarısının genellikle
doğal kümelenmenin tabandan gelen etkili güçlerinden olan ülkenin iş yapma
kültürü, firma stratejileri gibi tabandan gelen kuvvetleri dikkate almalarının gerekli
olduğu belirtilmektedir. 39 Bu güçler görünür olmamalarına karşın uzun vadede etkili
güçler olup, kümelenmenin başarısı için önemlidir.
1.4.4.
Küme türleri
Kümeler işlevleri, çıktıları ve amaçları çerçevesinde Tablo 1.5’te gösterildiği
üzere “sanayi kümeleri”, “yenilikçi kümeler” ve “risk kümeleri” olmak üzere üç
türde incelenebilir. 40
Tablo 1.5. İşlev, Çıktı, Amaç ve Aktörlerine Göre Kümeler
Sanayi Kümesi
Yenilikçi Küme
Risk Kümesi
İşlev
Üretim
Yenilik
Yeni girişim oluşturma
Çıktı
Ürün
Yeni ürün ve süreçler
Yeni girişimler
Amaç
Verimlilik ve rekabetçilik
Bölgesel yenilik sistemi
Yeni girişim
oluşturulması ile bölgede
canlanma
Aktörler
İşletmeler ve destek
kuruluşları
Araştırma kuruluşları,
üniversiteler, şirket
laboratuvarları, yenilik
destek kuruluşları
Yeni girişim destekleme
fonksiyonuna sahip
kuruluşlar
Kaynak: Cansız, 2011: 20.
39
40
Sövell, 2009:29.
Cansız, 2011:18.
21
Genel olarak, KOBİ’lerden oluşan sanayi kümeleri mekânsal yakınlık
vasıtasıyla öğrenme ve uyumun hızlandırılması, bilginin yaygınlaştırılması için
uygun bir ortam sağlayan mekânsal yığınlaşmalardır. Bölgesel karakterde olan bu tür
kümeler, rekabet gücüne odaklanarak daha rekabetçi ürünler geliştirmeye
odaklanmışlardır. Bu tür kümelerde yenilik daha çok tamamen yeni ürün
geliştirmeden ziyade ürünlerde iyileştirmeler yapılması ve üretim sürecinde sağlanan
iyileşmelerdir.
Yenilikçi
kümeler
sanayi
kümelerinden
farklı
olarak
yeniliğe
odaklanmışlardır. Ar-Ge faaliyetlerine daha fazla kaynak ayıran işletmelerden oluşan
bu tür kümeler belirli sektörlerde Ar-Ge’nin desteklenmesi amacıyla devletler
tarafından politika aracı olarak da kullanılmaktadırlar. Örneğin Almanya’da silikon
veya biyoteknoloji üzerine araştırmaların yoğunlaştığı kümeler bulunmakta ve devlet
tarafından farklı politika araçları ile desteklenmektedir. 41
Risk kümeleri ise yeni şirketlerin oluşturulmasını hedefleyen kuluçka
merkezleri olarak görülebilir. Bu kümelerde işletmelere bilgi kaynakları, maddi ve
maddi olmayan destekler verilmektedir. 42
1.5. Elmas Modeli
Porter “Ulusların Rekabetçi Üstünlüğü” çalışmasında, ülkelerin rekabet
üstünlüğüne sahip olduğu sektörleri incelemiş, söz konusu sektörlerin rekabet
gücünü bazı unsurların belirlediğini tespit edilmiştir. Rekabet gücünün kaynağının
yenilik yapabilme ve kalite yükseltebilme olduğu sonucuna varmış, bunun ise dört
temel unsura dayandığını savunmuştur. Bu unsurların ve onların birbirleri ile olan
ilişkileri ile oluşan sistemin ülkenin bir sektördeki rekabet gücünü belirlediğini
ortaya koymuştur. “Ulusal Üstünlük Elmas”ı (Şekil 1.6.) olarak isimlendirilen bu
sistem, “faktör koşulları”, “talep koşulları”, “ilgili ve destekleyici sektörler” ve
“firma yapısı, stratejisi ve rekabet durumu” unsurlarından oluşmaktadır. 43
41
Williams, 2009:29.
Cansız, 2011:20.
43
Porter, 2011:300.
42
22
Şekil 1.6. Elmas Modeli
Kaynak: Porter 2011:300.
Elmas Modeli’ni oluşturan dört unsur ve bunların birbirleri ile olan ilişkileri
aşağıda açıklanmıştır:
1.5.1. Faktör koşulları
Bir ülkenin rekabet etmesi için gerekli olan doğal kaynaklar, işgücü, sermaye
gibi üretim faktörlerindeki konumu belirtmektedir.
Üretim için gereken faktör koşulları temel ve gelişmiş üretim faktörleri olarak
iki grupta ele alınabilir. İlk grupta yer alan temel faktör koşulları doğal kaynaklar,
demografik yapı ve konum gibi basit, elde edilmesi için ek yatırım gerekmeyen
üretim faktörleridir. Buna karşılık gelişmiş faktör koşullarını elde edebilmek için
bazı yatırımlara ihtiyaç bulunmaktadır. Örneğin, uygun bir demografik yapı temel
üretim faktörleri olarak değerlendirilirken, eğitim yatırımlarının yapılması ile elde
edilebilen eğitimli işgücü gelişmiş faktör koşullarındandır. Ancak, kamu veya özel
sektör tarafından gerçekleştirilecek yatırımlar ile elde edilebilecek olan iletişim
olanakları, altyapı yatırımları ve araştırma merkezleri gibi gelişmiş üretim faktörleri
rekabet avantajı açısından temel üretim faktörlerinden çok daha önemlidirler.
Bazı durumlarda temel girdiler doğrudan rekabet avantajı sağlarlar. Örneğin,
petrol ve doğal gaz kaynaklarının Amerikan kimya sanayine ucuz ham madde temini
konusunda sağladığı avantaj gibi. Diğer taraftan, temel faktörlerdeki bazı
dezavantajlı durumlar, gelişmiş üretim faktörleri ile avantaj haline dönüşebilir.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde doğal azota ulaşamayan Almanya’nın Haber Bosch
üretim tekniğini geliştirmesi veya ham madde ve kaynakları sınırlı olan İsviçre’nin
23
araştırma altyapısını ön plana çıkartarak ilaç ve özel kimyasallara yoğunlaşması bu
hususa örnek niteliğindedir.
1.5.2. Talep koşulları
Talep koşullarından kasıt özellikle iç pazar talebidir. Küreselleşen ticaret
nedeniyle iç pazarın önemi azalıyor gibi görünse de, iç pazarın oluşumunun ve
karakterinin şirketlerin alıcı ihtiyaçlarını belirleyebilmesi açısından orantısız bir
etkisi olmaktadır. Yerel alıcıların ihtiyaçlarının küresel ihtiyaçları öngördüğü veya
şekillendirdiği durumlarda,
firmalar
küresel alanda da rekabet
üstünlüğü
kazanacaklardır.
Kimya sanayiinin en büyük müşterisi yine kendisidir. Bu nedenle güçlü bir iç
pazar kimya sanayii firmalarına faktör koşulları açısından avantaj sağlayabildiği gibi
talep koşulları konusunda da avantaj sağlayacaktır. Amerikan kimya sanayii sahip
olduğu büyük ve nitelikli ürünlere talebi olan iç pazarı sayesinde büyümeyi ve
Avrupa kimya sanayiini yakalamayı başarabilmiştir.
1.5.3. İlişkili ve destekleyici sektörler
Ülkede tedarikçi sektörlerin ya da uluslararası açıdan rekabetçi olan diğer
ilişkili sektörlerin varlığı ya da yokluğu firmaların rekabet güçlerini etkileyecektir.
Bir sektöre girdi sağlayan tedarikçilerin rekabet güçlerinin yüksek oluşunun sektörün
rekabet gücünün artmasına olumlu etkisi olmaktadır.
Ülkede sektörle ilişkili ve onu destekleyici, uluslararası ölçekte rekabetçi
sektörlerin bulunması, firmalarda oluşan bilgi birikiminin taşma etkisi veya
paylaşımı yoluyla sektörlerdeki yenilikçiliğin artmasını sağlayarak rekabet avantajı
oluşturabilirler.
1.5.4. Firma stratejisi, yapısı ve rekabet
Tüm ülkelerin kendine özgü kültürel şartları firmaların yönetim şekline etki
etmektedir. Genel olarak kesin ve tek bir örgütlenme ve yönetim şekli doğru
olmamasına karşılık, belirli yönetim şekilleri ve yönetim kültürü, uygun sektörlere
rekabet üstünlüğü sağlar. Örneğin optik, kimyasal madde, karmaşık makine gibi
karmaşık üretim ve dikkatli geliştirme süreçlerine sahip ürünlerin bulunduğu
24
sektörlerde, katı bir hiyerarşiye ve genellikle üst düzey yöneticilerinin teknik
deneyime sahip olduğu Alman yönetim sistemi başarılı olmaktadır.
Diğer taraftan, firmaların sektördeki üretime bakış açıları sektörün küresel
konumunu etkileyecektir. Örneğin, Alman kimya sanayii başlangıcından itibaren dış
pazarlara yönelik olmuş, yurt dışı yatırımlar yapmıştır. Bu sayede önemli bir bilgi
birikimine sahip olan firmalar, gerçekleştirdikleri yenilikler ile küresel gelişmeleri
belirleyen aktörler olmuşlardır. Buna karşılık, odak noktaları farklı sektörler olan
Zaibatsu'ların44 bünyesinde yer alan Japon firmalar iç piyasaya yoğunlaşmışlar,
üretimlerini artırmalarına rağmen, küresel piyasalarda belirleyici olamamışlarıdır.
Sonuç olarak Porter, sektörlerin uluslararası rekabet gücünün kaynağı
açısından yerel unsurların önemli olduğunu ortaya koymuştur. Bir sektör için elmas
modelindeki unsurların bir sistem içerisinde işleyişi için yerel rekabet ve coğrafi
yoğunlaşma iki önemli güçtür. Yerel rekabet Elmas Modeli’ndeki her bir unsurun
gelişmesini sağlarken coğrafi yoğunlaşma bu unsurların birbirleri ile olan ilişkilerini
artırarak sistemin işleyişini hızlandırır.
Elmas Modeli’nde devletin temel elementlerden biri olarak ele alınmamış
olması Dunning ve Kettels gibi yazarlar tarafından eleştirilmiştir. Bu yazarlara göre
devlet iş ortamını oluşturan tüm maddeleri etkilemekte olup, elmasın ayrılmaz bir
parçasıdır. Ancak Modelin ülkeye özgü avantajların tespit edilerek, bu yönde
stratejilerin geliştirilmesi için kullanılabileceği ifade edilmektedir.45
1.6. Rekabet Gücü, Elmas Modeli ve Kümelenme
Modern kimya sanayiinin gelişimi boyunca bazı ülke ve bölgeler her
dönemde lider konumlarını muhafaza etmişlerdir. Bazı ülke ve bölgeler ise belirli
dönemlerde yükselmelerine rağmen sektörde lider konuma gelememiş veya
konumlarını muhafaza edememişlerdir. Ülkelerin, bölgelerin ve firmaların sektördeki
konumlarının
zaman
içerisinde
değişimi,
rekabet
güçlerinin
değişimi
ile
açıklanabilir. Kimya sanayiinin başlangıcında rekabet üstünlüğüne sahip olan
İngiltere’nin avantajını kısa bir süre sonra Almanya’ya kaptırması ve İkinci Dünya
44
45
Japon holdinglerine verilen isimdir.
Gökmenoğlu al.al., 2012:15-16.
25
savaşı ile ABD’nin sektörde geriden başlamanın dezavantajına rağmen elde lider
ülkeleri yakalaması sektörde rekabet gücü kaynağının değişimi ile açıklanabilir.
Rekabet gücünü, ekonominin değişik birimleri olan işletme, sektör veya ülke
olarak farklı katmanlarda, farklı şekillerde tanımlamak mümkündür. OECD’nin
yaklaşımına göre uluslararası rekabet gücü; işletmelerin, sanayinin, bölgenin, ülkenin
ya da ekonomik birliklerin uluslararası rekabette sürdürülebilir biçimde, nispi olarak
daha yüksek faktör geliri ve istihdam yaratma etkinliğidir. 46 AB tanımına göre ise,
ülkenin ya da bölgenin yaşam standartlarında sürdürülebilir bir artış olması ve
işsizliğin en alt düzeyde olmasıdır. AB aynı çerçevede sanayi sektörüne yönelik
uluslararası rekabet gücünü; küresel piyasada konumunu muhafaza etme ve
iyileştirme olarak tanımlamaktadır.47
Porter,
bir
ulusun rekabetçiliğinin,
endüstrisinin
yenilik
yapabilme
kapasitesine bağlı olduğunu belirterek, ulusal seviyede anlamlı tek rekabetçilik
kavramı olan üretkenliğin ancak kendini sürekli yenileyen bir ekonomi ile
sağlanabileceğini savunmaktadır.48
Rekabet üstünlüğünün sağlanmasının yanında, devam ettirilmesi de
önemlidir. Bazı ülkelerin zaman içerisinde belirli sektörlerde önde oluşunun
nedenleri, sadece belirli faktörlere göre açıklanamaz. Çünkü rekabet ortamı
gelişirken faktör koşulları da zaman içerisinde değişecektir. Örneğin, kimya
sanayiinin ilk dönemlerinde pazara yakın olmak rekabet üstünlüğü sağlarken sonraki
dönemlerde ürün çeşitliliği önem kazanmıştır. Petrol krizi ile başlayan dönemde ise
verimlilik ön plana çıkmış, firmalar enerji ve ham madde verimliliğini artırmaya
odaklanmışlardır. Bu nedenle, zamanla değişen şartlar nedeniyle belirli bir dönem
için avantaj sağlayan faktör koşulları artık avantaj sağlayamayacaktır. Bu durumda,
yüksek rekabet gücünün temelinde, değişen faktörlerden ziyade, gelişen bir sistemin
varlığından söz edilebilir.
Elmas modeli, ulusların rekabet güçlerini destekleyen bir yapı olarak işlev
görmektedir. Elmas modelinin dinamik ve işleyen bir yapısı olduğu takdirde ülke
46
OECD, 1996:13.
EC, 2006:2.
48
Porter, 2011:201-208.
47
26
firma ve kümeleri rekabet gücü açısından olumlu olarak etkileneceklerdir.
Kümelenmelere olan katkısı açısından dinamik elmasların kümelenmenin motoru
olduğu söylenebilir.
Dinamik Elmas Modeli, bulunduğu bölgenin altyapısının, uzmanlaşmasının
geliştirilmesini, rekabet ortamının güçlendirilmesini sağlar. Firmaların yüksek katma
değerli farklılaşmış ürünlerin geliştirilmesi için ortam sağlayan dinamik elmaslar
kümelenme dinamiklerinin de gelişmesini sağlarlar.49 Firmaların rekabet güçlerinin
artırılması açısından kümelenme, elmas modeli ve ulusal iş ortamı ilişkisi Şekil
1.7’de gösterilmektedir. Dinamik elmas sistemleri, dinamik küme yapılarının ve
rekabet gücü yüksek firmaların oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Kümeler rekabet
gücünün artışı için tabandan gelen gücü oluşturmaktadır. Dinamik kümeler
firmaların rekabet gücünün artışı yoluyla uzun vadede ülkenin rekabet gücünün
artırılmasını sağlamaktadır. Dinamik elmas yapıları ise aşağıya doğru bölge/ülke
kümelerinin gelişiminin ve yenilikçiliğini desteklemekte, kümelerin ulusal rekabet
gücüne olan katkısını artırmaktadır.
Şekil 1.7. İş Ortamı, Elmas Modeli ve Kümelenme İlişkisi
Kaynak: Sövell at al.,2003:22.
49
Sövell at al.,2003:22.
27
Ülkelerin rekabetçi sektörlerinin genellikle kümelenme eğilimi gösterdiğini
de görülmekle birlikte, bu durum tüm kümelenme yapılarının tamamının rekabet
gücünün yüksek olduğu anlamına gelmemektedir.50 Kümelerin ulusal rekabet gücüne
olan katkısı küme unsurlarının ilişkilerinin yoğunluğu ve derinliği ile doğru
orantılıdır. Kümeler temel olarak firmalara yenilikçilik ve iyileştirme yoluyla rekabet
güçlerini artırabilmesi için imkân sağlar, ancak kümenin sağlayacağı yararların
artırılabilmesi küme unsurları arasındaki iletişim, işbirliği ve etkileşim kanallarının
artırılması ile mümkündür.
Kümelenmeye ilişkin gerçekleştirilen araştırmalarda kümelerin bilinen en
önemli faydaları:
x
Küme içinde uzmanlaşmış işgücüne düşük maliyetle ulaşılması,
x
Yüksek verimlilik sağlanması,
x
Ölçek ekonomilerinden yararlanma ve ulaştırma maliyetlerinin
düşmesi,
x
Kümelerin cazibe merkezleri olmaları ve yeni yatırım çekmeleri,
x
Kümelerde yenilik ve teknolojinin hızla yayılması,
x
Dış ilişkilerin/bağlantıların; beceriye, sermayeye, yeni teknoloji ve
pazarlar hakkında bilgilere erişimi kolaylaştırması,
x
Bilgi ve teknoloji kaynaklarıyla kurulan dış bağlantıları ile sanayi
yapısının geliştirilmesi,
x
Girişimcilik faaliyetlerinde artış ve coğrafi sınırlar içerisinde
verimlilik artışının sağlanmasıdır.51
Porter, başarılı kümelenme oluşumlarını açıklarken başarılı kümelerin
bulunduğu bölgelerde yer alan “elmas” parçalarına dikkat çekmektedir. 52 Her bir
elmas unsuru kümenin doğuşu için temel oluşturabilir. Faktör koşulları içerisinde yer
alan ham madde kaynağı kümelerin doğuşunda çoğunlukla rol oynasa da talep
50
Porter, 2011:212-228.
Cansız,2011:12.
52
Porter,2011:300.
51
28
koşulları ve ilgili destekleyici sektörler de kümelerin doğuşu için tetikleyici
olabilmektedir. Bu açıdan kümelenmelerin desteklenmesi için bölgenin elmas
modelini oluşturan unsurlarının birbirleri ile ilişkilerinin artırılarak dinamik bir elmas
modeline sahip olmasına yönelik politikalar geliştirilmesi gereklidir.
1.7. Kimya Sanayiinin Kümelenme Eğilimi
Modern kimya sanayiinin Avrupa’daki gelişimi kümelenme göstererek
başlamıştır. Avrupa’nın en başarılı kimya ve ilaç sanayii firmaları geleneksel olarak
Ren nehri vadisinde yoğunlaşmaktadır. Ren nehri havzasında bulunan Alman ve
İsviçre firmaları ham madde ve enerji kaynaklarına yakın olmanın verdiği maliyet
avantajı yanında üniversiteler ve araştırma enstitüleri ile işbirliği kurarak Birinci
Dünya Savaşına kadar dünya pazarına egemen olmuşlardır. 53 Ren vadisinde 19.
yüzyılın sonunda meydana çıkan bu küme yapısı 20. yüzyılın başlarında aynı
bölgede ilaç sanayiini ve sonrasında da ilaç endüstrisi kümesini ortaya çıkarmıştır.
Kimya sanayiinin sermaye yoğun yapısı nedeniyle yatırımcılar yatırım yeri
konusunda karar verirken yatırım yapılacak bölge için uzun dönemli finansal
değerlendirme yapmak zorundadırlar. Söz konusu değerlendirme yapılırken seçilen
yere ilişkin kısa vadeli veya tek seferlik avantajlardan ziyade uzun dönemli
avantajları değerlendirilir. Sonuçta firmanın belirli bir bölge için verdiği yatırım
kararı o bölge için uzun dönemli taahhüdü anlamına gelmektedir. 54 Yatırımcı
firmalar için bölgede hâlihazırda faaliyet gösteren firmaların bulunması bu
değerlendirmeyi olumlu olarak etkilemektedir.
Başlangıçta ham madde kaynaklarına yakın bölgelerde kümelenen sektörde
20. yüzyılın başlangıcından itibaren aynı üretim zincirinde yer alan üreticilerin
taşıma maliyetlerini düşürmek amacıyla taşıma altyapılarının uygun olduğu, ham
madde ve pazara yakın bölgelerde toplanma eğiliminde oldukları görülmektedir.55
Üretim için gereken ham maddeler özellikle petrokimyasallarda yüksek hacimli
olmaktadır. Bu nedenle, büyük petrokimya tesisleri petrol kaynaklarına veya ulaşım
olanaklarının bulunduğu yerlere (boru hattı, liman gibi) kurulmaktadır. Sonraki
53
Chandler, 2005:114.
Ketels, 2007:20.
55
Ketels, 2007:20.
54
29
aşamalardaki üretilen ara ürünlerin çoğu yanıcı, toksik veya fiziksel özellikleri
nedeniyle taşınması maliyetli ürünlerdir. Bu nedenle üretim zincirindeki üreticilerin
bir araya toplanma eğilimleri vardır.
Kimya sanayiinin farklı büyüklükte ölçek ekonomileri olan parçalardan
oluşması nedeniyle, farklı alt üretim konularındaki firmaların ölçekleri farklı
olmaktadır. Örneğin ana kimyasallar alanında ölçek ekonomisinin önemli olması
nedeniyle küresel çapta şirketler ortaya çıkarken özellikli kimyasallar alanında
faaliyet gösteren firmaların müşteri odaklı çalışmaları gerektiğinden ulusal ya da
bölgesel farklı coğrafi tercihleri olmaktadır. 56
1.8. Kimya Sanayiinde Rekabet Gücü ve Kümelenme İlişkisi
Kümelenme yaklaşımı son yıllarda işletmelerin, sektörlerin, bölgelerin ve
ülkelerin rekabet güçlerini artırmanın bir aracı olarak değerlendirmekte, ülkeler
kümelenmeyi destekleyici politikalar uygulamaktadır. Ülkeler, sahip oldukları
sektörlerin rekabet güçlerini artırarak ekonomik istikrarlarını güvence altına almak
ve yeni yatırımlar için cazip bir ortam sunmak amacına yönelik olarak kümelenme
politikalarını desteklemekte ve bu amaca yönelik mekanizmalar geliştirmeye
çalışmaktadırlar.
İşletmeler ise kendi rekabet güçlerini artırmak amacıyla değer zincirinde yer
aldığı diğer kuruluşlar ile birlikte hareket etmeye, küme yapılarında yer almaya
çalışmakta, yeni yatırım kararları verirken mevcut kümelenmeleri dikkate
almaktadırlar.
Kimya sanayii gibi giriş engellerinin yüksek olduğu, çok uluslu şirketlerin
pazara hâkim olduğu ve birçok ürününde değer zincirinin farklı ülke sınırlarını
kapsadığı bir sektörde, yeni yatırımlara karar vermek şirketler açısından önemli
çalışmaları gerektirir. Firmalar mevcut kimya sanayii kümelerini tercih ederek
kendileri için bu çalışmaların yükünü azaltmayı hedeflemektedirler.
Ülkeler açısından ise kimya sanayii gibi katma değeri, bilgi yoğunluğu ve
sermaye yoğunluğunun yüksek olduğu sektörlerde yapılan yeni yatırımların,
56
Ketels, 2007:20.
30
ekonomik getirilerinin yanında, ülkenin toplam rekabet gücüne de olumlu etkisi
büyük olmaktadır.
Yatırımlar
ülkelerin
ekonomik
sorunlarının
çözümünde
oynamaktadırlar. Bu çerçevede özellikle komple yeni (greenfield)
57
kilit
rol
yatırımlar, yeni
üretim kapasitesi ve istihdam yaratmaları, bilgi ve teknoloji transferi ile küresel
pazara entegrasyona olanak sağlamaları nedeniyle ülkeler tarafından teşvik
edilmektedir. Buna karşılık, özellikle son dönemde yaşanan finansal krizin etkisiyle
yatırımların azalmasının yanı sıra, küreselleşmeyle üretim zincirlerinin ve pazarların
küresel hale gelmesi, yeni yatırımlar için rekabet eden ülke sayısını artmıştır. Sonuç
olarak, günümüzde tüm ülkeler ve bölgeler yatırım çekme hususunda birbirleri ile bir
rekabet içerisindedirler.
Yatırım için rekabet, ülkeleri kendi sınırları içerisindeki firmalar için iş
ortamını iyileştirmeye, firmaların rekabet gücünün artırılması için politikalar
uygulamaya ve yeni politikalar geliştirmeye yöneltmektedir.
Avrupa Birliği tarafından kimya sanayiinin rekabet gücünün artırılmasına
yönelik hazırlanan stratejide, kimya sanayiinin birçok değer zincirini yatay olarak
kesen çözümlerinden bahisle kimya sanayiindeki yenilikçi kimya kümelerinin
güçlendirilmesi öngörülmüştür.58 Kimya sanayiinin hızla büyüdüğü Asya ve Orta
Doğu bölgelerinde gibi bölgelerin ölçek ekonomilerini daha büyük kapasitelere
taşımasına karşılık Avrupa Birliği’nin kimya sanayiindeki rekabet avantajını
muhafaza edebilmesindeki temel neden sektör ürünlerinde değer zincirindeki
entegrasyonu sağlamış olmasıdır. Bu avantajı sektör kümeleri yoluyla elde
etmektedir. Söz konusu sektör kümelerinin başarısının temelinde ise altyapının ve
yardımcı girdi üretim tesislerinin ortak kullanımı, ana taşıma hatlarına kolay ulaşım
ile pazara ve müşterilere yakın olmak gelmektedir. 59
57
Greenfield terimi, tamamen yeni yatırımlar için kullanılmaktadır. Bu terim ile kapasite artırımı veya
modernizasyondan farklı olarak daha önce yatırım bulunmayan bir bölgede gerçekleştirilen tamamen
yatırımlar anlatılmak istenmektedir.
58
EC,2009:4.
59
EC, 2009:6.
31
1.9. Kimya Sanayii Kümelenmeleri
Kümelere yönelik politikaların geliştirilebilmesi için sektör kümelerinin
tespiti önemlidir. Kümelerin arasındaki iş ilişkilerinin belirlenmesi için de önemli bir
veri olan küme yapılarının tespitine yönelik olarak Harvard Business School, Strateji
ve Rekabet Enstitüsü tarafından geliştirilen yöntemde istihdam verisi temel
alınmıştır.
İstihdam
verisi
sermaye
yoğun
sektörlere
ait
kümelerin
karşılaştırılmasında biraz sorunlu olsa da en yaygın veri olduğundan karşılaştırma
yapmak için tercih edilmiştir. 60
Bu yönteme göre sektörlerin istihdam sayıları analiz edilerek istihdam
yoğunluğunun aynı olduğu sektörler belirlenmektedir. Belirlenen sektörlerin girdiçıktı ilişkileri de göz önüne alınarak küme ve alt küme sektörleri belirlenerek
sektörlerin ekonomik bağlantıları ortaya konulmaktadır.
İstihdam verilerine dayanılarak hesaplanan Uzmanlaşma Oranı (LQ) ile
bölgede bulunan sektör kümesinin ülkede bulunan sektör kümeleri içerisindeki
uzmanlaşma düzeyi belirlenmektedir.
Kutu 1.1. Uzmanlaşma Katsayısı
Aşağıdaki formüle göre hesaplanan uzmanlaşma (LQ) katsayısı bölgede bulunan sektör
kümesinin çalışan sayısına bağlı olarak uzmanlaşmasını göstermektedir.
୆Ú୪୥ୣୢୣ୩୧ୱୣ୩୲Ú୰୩ò୫ୣ୧ୱ୲୧୦ୢୟ୫న
œƒŽƒçƒ”ƒÇሺ‘…ƒ–‹‘—‘–‹‡– െ ሻ ൌ
o୪୩ୣୢୣ୩୧ୱୣ୩୲Ú୰୩ò୫ୣ୧ୱ୲୧୦ୢୟ୫న
୆Ú୪୥ୣGୱ୲୧୦ୢୟ୫న
o୪୩ୣGୱ୲୧୦ୢୟ୫న
A bölgesi için hesaplanan Uzmanlaşma (LQ) katsayısı, o bölgede bulunan sektör
kümesinin, söz konusu sektörün ulusal istihdamı içerisindeki payının A bölgesinin
ulusal istihdam içerisindeki payına oranıdır.
Uzmanlaşma oranı bölgenin küme istihdamı yoğunluğunun, beklenilenden ne kadar
daha fazla olduğunu göstermektedir. Buna göre LQ oranı 2 olan bir bölgenin ortalama
istihdam değerinden (bölgenin büyüklüğüne göre ortalama istihdamdan) iki kat daha
fazla olduğu söylenebilir.
Kaynak: Ketels, 2007:27.
60
Ketels, 2007: 22.
32
Bölgede yer alan kümenin bölge ekonomisi içerisindeki önemi sektör
kümesinin istihdamının bölge istihdamına oranı ile belirlenmiştir. 61 Kümenin Ağırlığı
olarak isimlendirilen bu oran ile sektörün bölge için önemi ortaya konulmaktadır.
Kimya kümesi kategorisinin yukarıda belirtilen çalışmaya göre yirmiden
fazla endüstri ve yedi alt kümeden oluştuğu belirlenmiştir. Bunların yanında Şekil
1.8’de gösterildiği üzere dört farklı küme (petrol-gaz, biofarmasötikler, plastikler ve
analitik cihazlar) kategorilerinin de kimya kümesi ile yakın ilişkili olduğu
görülmüştür.62
Şekil 1.8. Kimya Küme Kategorisi
Kaynak: Ketels, 2007: 24.
Petrol-gaz ve analitik cihazlar kümeleri ağırlıklı olarak kimya sanayiine girdi
temin eden sektörlerdir. Petrol–gaz kümelenmeleri kimya sanayiinin (kendisi
dışında) en büyük ham madde kaynağı olan endüstrilerden oluşmaktadır. Analitik
cihazlar ise kimyasal madde üretimlerinde kullanılan kontrol cihazları ile
araştırmalarda kullanılan cihazları kapsamakta ve kimya sanayiine girdi temin
etmektedir.
Plastikler ve biyofarmasötikler ise kimya sanayii ürünlerini kullanan
sektörlerdir. Özellikle plastikler büyük ölçüde kimya sanayii ham maddelerine bağlı
olmasının yanında yeni ürünlerin geliştirilmesi konusunda da sektör ile işbirliği
içerisindedir.
61
62
Ketels, 2007: 27.
Ketels, 2007: 22.
33
Kümelerin tespiti ve birbirleri ile olan ilişkilerinin yanında farklı bölgelerde
yer alan kümelerin karşılaştırılabilmesi için de istihdam verisine dayanan bazı
göstergeler tespit edilmiştir.
Kümenin büyüklüğü, küme firmalarının toplam
istihdamına göre belirlenmiştir. Bu gösterge farklı sektörlerin kümelerinin
karşılaştırılmasına
uygun
olmamasına
karşılık
aynı
sektördeki
kümelerin
büyüklüklerinin karşılaştırması için kullanılabilmektedir.
Kutu 1.2 . Kimya Sanayii Kümelenmesinde Yer Alan Alt Sektörler
Europe Innova’nın kimya kümelenmesi tanımı Nace 2.0’a göre:
15.11 Derinin tabaklanması ve işlenmesi; kürkün işlenmesi ve
boyanması,
20.11 Sanayi gazları imalatı,
20.12 Boya maddeleri ve pigment imalatı
20.13 Diğer inorganik temel kimyasal maddelerin imalatı,
20.14 Diğer organik temel kimyasalların imalatı,
20.20 Haşere ilaçları ve diğer zirai-kimyasal ürünlerin imalatı,
20.41 Sabun ve deterjan ile temizlik ve parlatıcı maddeler imalatı,
20.52 Tutkal imalatı,
20.53 Uçucu yağların imalatı,
20.59 Başka yerde sınıflandırılmamış diğer kimyasal ürünlerin imalatı,
23.14 Cam elyafı imalatı,
23.20 Ateşe dayanıklı (refrakter) ürünlerin imalatı,
23.91 Aşındırıcı ürünlerin imalatı,
24.46 Nükleer yakıtların işlenmesi,
sektörlerini içermektedir.
Kaynak: Europa Innovia.
1.9.1. Dünyada kimya sanayii kümelenmeleri
AB ülkelerinde 30 kimya kümelenmesinin bulunduğu, bu kümelerin Birliğin
kimya sanayiinin büyük bir bölümüne ev sahipliği yaptığı belirtilmektedir. 63 Avrupa
kimya sanayii kümeleri (Tablo 1.6) genel olarak incelendiğinde, kümelerin genellikle
büyük ve önemli imalat sanayii bölgelerinde ortaya çıktığı görülmektedir. Avrupa
kimya sanayii kümelerinde ise BASF'in de merkezi olan Almanya’nın RheinhessenPfalz bölgesinin her üç değerlendirme kriteri bakımından da önemli büyüklüğe sahip
63
EC,2009:6.
34
olduğu görülmüştür.64 BASF'in bölgede yer alan üretim üssü kimya parkı kavramının
öncüsü sayılabilir. BASF'in birleşik (verbund) kavramı ile tanımlanan park dünyanın
en büyük entegre üretim tesislerinden biridir.
Belçika’da bulunan Antwerp limanı çevresinde yer alan kimya kümelenmesi
de önemli kimya kümelenmelerinden biridir. Antwerp, Avrupa’nın petrol ve sıvı
kimyasallarının ticaret ve dağıtım merkezi konumundadır.
Tablo 1.6. Avrupa’da Büyüklük ve Uzmanlaşmaya Göre Önde Gelen Kümeler
Çalışan Sayısına göre büyük kümeler
Uzmanlaşmaya göre Kümeler
Bölge (EU NUTS-2 )
Çalışan
sayısı
Bölge (EU NUTS-2 )
Uzmanlaşma
(LQ)
13,48
Rheinhessen-Pfalz (Mainz), DE
40.075
Rheinhessen-Pfalz (Mainz), DE
Lombardia (Milan), IT
33.528
Dessau, DE
4,53
Cataluna (Barcelona), ES
30.645
Batı Marmara (Edirne), TR
4,50
Düsseldof, DE
25.248
Cheshire (Chester), UK
3,87
Viaams Gewest (Antwerpen),BE
21.937
Nordwestschhweiz (Basel), CH
3,12
Rhone-Alpes (Lyon), FR
20.961
Severozapad, CZ
3,01
İstanbul, TR
18.133
Düsseldof, DE
2,98
Darmstadt (Frankfurt am Main), DE
16.250
Escak-Magyrarorszag (Miskole), HU
2,94
Köln, DE
15.928
Münster, DE
2,67
Zuld-Nederland (Maastricht), NL
14.946
Kujawsko-Promoriskie, PL
2,42
Kaynak: Ketels, 2007:29
Avrupa’da yer alan kimya kümelenmelerinin kendi aralarında bulunan
bağlantıları ile bir ağ yapısı da oluşturmaktadırlar. Almanya’nın Ruhr bölgesinde yer
alan ChemSite, yedi kimya parkının birbirlerine boru hatları, demiryolu ve
karayoluyla bağlanması sonucu oluşturulmuştur. Ayrıca Almanya’da bulunan
kümelerin komşusu olan Belçika ve Norveç ile de boru hattı bağlantıları
bulunmaktadır. Bu boru hatları sadece petrol ve doğal gaz değil etilen, propilen gibi
ara ürünlerin taşınması için de kullanılmaktadır (Şekil 1.9.).
64
Ketels, 2007: 28.
35
Şekil 1.9. Avrupa Kimya Sanayii Kümeleri
Kaynak: Plessis, 2011: 6.
Avrupa kimya sanayii kümeleri incelendiğinde, İzmir hariç tamamının sektör
ile ilişkili olan petrol ve gaz, biyofarmasötik ve plastik sektörlerinden (Şekil 1.10) en
az birinde daha uzmanlaştığı görülmektedir.65 Kimya kümelenmelerinin ham madde
tedarikçisi (petrol ve gaz) veya kullanıcısı (biyofarmasötik, plastik) olan bu
sektörlerde de uzmanlaşmanın olmasının kimya kümesine rekabet avantajı getirdiği
anlaşılmaktadır.
Kümelerde görülen bu uzmanlaşma kimya sanayii firmalarının rekabet
üstünlüğü elde etmek için uyguladıkları dikey veya yatay entegrasyon stratejisinin
kümelere yansıması olarak görülebilir. Buna göre kimya firmalarının entegrasyon
stratejilerine benzer stratejinin kümelerde de sonuç verdiği, kimya sektöründe ham
madde veya ürünlere yönelik değer zinciri entegrasyonunun sektör kümelerine
rekabet gücü kazandırdığı sonucu çıkartılabilir.
65
Ketels, 2007:32.
36
Şekil 1.10. Kimya Kümelerinin Diğer Sektörler ile Bağlantıları
Kaynak: Ketels,2007:32.
Avrupa çapında çoğu tarihsel olarak ham madde kaynaklarına yakın veya
sonraki aşama üretim (downstream) endüstrilerine tedarikçi durumunda, 300’den
fazla kimya parkı bulunmaktadır.66 Ayrıca yakın geçmişte kurulmuş olan birkaç özel
amaçlı küme de bulunmaktadır. Genel olarak Avrupa kimya sanayii kümeleri ürün
değer zincirlerine entegre ve rekabetçi altyapı ve servislere sahiptirler.
Kimya sanayii kümeleri ABD’nin en bilinen kümeleri olmamalarına karşılık
ülke ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadırlar. Kimya sanayii kümeleri göreceli
olarak yenilikçiliğin yoğun olduğu, verimli, büyük kümelerden oluşmakta ve bu
kümeler orta büyüklükteki firmalara ev sahipliği yapmaktadır. 67 Geismar, Louisiana
ülkenin birçok büyük kimya üreticisinin yer aldığı kimya sanayii bölgesidir. 68 Bu
bölgede BASF, Shell Chemicals, Air Products ve diğer büyük kimya üreticilerinin
tesisleri bulunmaktadır.
ABD kimya sanayii kümelerine ev sahipliği yapmasına karşın, kimya parkı
gibi entegre üretim kümeleri çok yaygın olmayan yapılardır. Burada ülkenin kendine
özgü ticari yapısının, iç pazarının büyüklüğünün etkili olduğu düşünülmektedir.
66
Plessis, 2011:4.
Ketels, 2007:25.
68
Ketels, 2007:26.
67
37
Önde gelen kimya sanayii kümeleri incelendiğinde önde gelen kimya sanayi
kümelerinin görece küçük fakat imalat sanayiinin yoğun olduğu bölgelerde yer aldığı
görülmektedir.69
Çin Hükümeti’nin 1984 yılında yabancı yatırımcıları çekmek amacıyla ilk
etapta 14 kıyı şehrini gelişme bölgesi olarak ilan etmesinin ardından yaygın bir
şekilde büyük ve küçük sanayi bölgeleri ile ileri teknoloji parkları kurulmaya
başlanmıştır. İlerleyen yıllarda artan sayılar ile birlikte 2004 yılı için ülke genelinde
6.866 gelişme bölgesi olduğu tahmin edilmektedir. 70
Yeni
yapılan
kimya
parklarının
çoğu
ülkenin
doğu
kıyısında
gerçekleştirilmektedir. Ülkedeki kimya parkları dört farklı kategoride incelenebilir:
Tip 1: Bu tür kimya parklarında temel endüstriler rafineriler ve genellikle
büyük ölçekli petrokimya gruplarına ait olan etilen üreticileridir.
Kapsamlı bir plan ve sistematik bir gelişme ile farklı değer zincirinde
yer alan tesisler bu parkların içerisinde yer alabilmektedir.
Tip 2: Derin körfezlerde, nehir kenarlarında veya kıyılarda bulunan bu
parklara
genellikle
çok
uluslu
şirketler
daha
fazla
ilgi
göstermektedirler. Parkların önemli bir özelliği liman bağlantılarıdır.
Tip 3: Önceleri kamuya ait olan kimya şirketleri temelinde gelişen bu parklar
çoğunlukla bazı yatırımcılar için cazip bir sektör olan özel
kimyasallara
yatırımcıların
yoğunlaşmışlardır.
ihtiyaçlarını
Bu
tür
parkların
karşılayabilmesine
altyapıları
rağmen
üretim
teknolojisi genellikle eski olup yenileme gerektirmektedir.
Tip 4: Önceleri şehir merkezine yakın bulunan üreticilerin sebep olduğu
kirliliğin önlenmesi amacıyla tesislerin daha iyi altyapısı olan yeni
inşa edilmiş kimya parklarına yerleştirilmesi ile kurulmuşlardır. 71
Bazı çok uluslu firmaların da ortak girişimler ile yer aldığı bazı önemli kimya
parklarının yerleri Şekil 1.11’de gösterilmektedir.
69
Ketels,2007:33.
Festel at al.,2005:53.
71
Festel at al.,2005:60.
70
38
Şekil 1.11. Çin’de Bulunan Kimya Sanayii Kümeleri
Kaynak: Plessis, 2011:6.
Yaklaşık 20 civarında olan kimya parkları, Ekonomi ve Teknoloji Gelişme
Bölgeleri çevresinde yer almakta ve bağımsız oluşumlar olarak çalışmaktadırlar.
Kimya parkları genel olarak yerel yönetimlerin kontrolünde olmasına karşılık
Şangay, Nanjing, Tianjin’da yer alan en büyük üçünün yönetimi merkezi hükümet
düzeyindedir.72
Son dönemde gerçekleştirilen büyük kimya parkı yatırımlarından biri de
Singapur’da gerçekleştirilen Jurong adası petrokimya parkıdır. Toplam 25 milyar
Doların üzerinde altyapı yatırımı ile Uluslararası kimya firmalarının ülkeye yatırım
yapmasını sağlamıştır. 1991 yılında Ekonomik Strateji Planı çerçevesinde
kümelenmenin desteklenmesine karar verilen ülkede devlet gerekli altyapı
yatırımlarını
gerçekleştirmiştir.
Uluslararası
büyük
kimya
firmalarının
gerçekleştirilen yatırımlara cevap vererek bölgede yatırım yapması ile ülke kimya
sanayiinde önemli bir büyüme sağlamıştır. 73
Jurong kimya parkı 65 milyon ton/yıl’dan fazla rafineri kapasitesine sahip
olup rafineri, ara kimyasallar ve son ürünleri kapsayan geniş bir üretim zincirine
72
73
Milmo, 2007: 22.
Wang at al., 2000 :849-853.
39
sahiptir. Park içerisinde çoğu uluslararası büyük kimya firması olan 95 şirket faaliyet
göstermektedir. Kimya parkı şirketlere depolama, lojistik ve çevre altyapılarını
içeren tam üretim destek altyapısı imkânları sağlarken işgücü, Ar-Ge merkezleri ve
güvenlik gibi diğer hizmetleri de sağlamaktadır. 74
1.10. Kimya Parkları
Bir tür “entegre kimya üretim tesisleri” olan “kimya parkları” birbirlerine
ham madde-ürün, enerji, taşıma ve altyapı gibi bağlarla bağlı üretim tesislerinden
oluşan yapılardır. Kimya parkları firmalara üretim için gereken altyapıların ve diğer
ortak ihtiyaçların maliyetlerini paylaşma
imkânı sunarak rekabet avantajı
sağlamaktadır.
Kimya
sanayiinin gelişmeye
başlamasından
itibaren firmalar
dikey
entegrasyon ile üretimlerini değer zinciri içerisinde, tek merkezde gerçekleştirerek
maliyet avantajı ve ürün çeşitliliği sağlamaya çalışmışlardır. Bu durum kimyasalların
petrol kaynaklı ürünlere kayması ile artan gelişme hızına paralel olarak artmış ve
1970’li yıllara kadar devam etmiştir. Petrol krizleri ile yaşanılan yeniden yapılanma
sonrası 1990 sonrası farklı eğilimler ön plana çıkmaya başlamıştır.
Özellikle 1970’lerden sonra sektörün gelişmesi ve kimyasal üretim
teknolojilerinin yayılması ile sektörde küresel rekabet artmıştır. Günümüzde
firmalar, rekabet güçlerini artırmak amacıyla firma için hayati öneme sahip, firmanın
en iyi olduğu alanı belirleyerek Ar-Ge faaliyetlerini bu alana yoğunlaştırmaktadırlar.
Firmaların bilgi üssü olarak isimlendirilebilecek bu alan,
firmalar için rekabet
avantajının kaynağını oluşturmaktadır. Bir ürünün değer zincirinde yer alan her bir
üretim dalı, firmalar açısından bir bilgi üssü ve ana üretim konusu olarak
değerlendirilmektedir.
Kimya parklarının genel yönetimi parkın işleticisi tarafından yürütülmektedir.
Park işleticileri, Şekil 1.12’de gösterilen yönetim süreçlerini yürütürken, destek
süreçleri uzmanlaşmış tedarikçiler tarafından yürütülmektedir. Destek süreçlerini
parkın işletmesine bağlı olarak farklılık göstermekle birlikte, genellikle parkta yer
alan firmalar ile uzmanlaşmış tedarikçiler arasındaki özel anlaşma gerektirmektedir.
74
Çerçioğlu,2012.
40
Parkta yer alan firmalar bu süreçleri hizmet alımı ile yürütürken, ana faaliyet
konularına yoğunlaşabilmektedirler.
Özetle, kimya sanayiinin gelişmeye başladığı ilk dönemde tek firmaya ait
entegre üretim yapıları ile üretim maliyetinin düşürülmesini hedefleyen farklı
ürünlere yayılmış üretim stratejisi yerine, günümüzde firmalar kendi bilgi üslerine
odaklanmaya başlamışlardır. Bu gelişme ile entegrasyonun getirdiği üretim
ekonomisinden mahrum kalan firmalar bir arada üretim yaparak, birbirleri arasında
entegrasyonu artırmaya çalışmaktadırlar.
Kimya parkları, yapılarına ve üretim faaliyetinin niteliğine göre bünyesinde
bulunan firmalara üretim ile ilgili olarak madde-ham madde entegrasyonu, üretim
nedeniyle ortaya çıkan veya üretim için gereken enerjinin entegrasyonu ile ürünlerin
taşınması, depolanması ve taşınmasını içeren üretim süreçlerinde entegrasyon
imkânları sağlamaktadır. Ayrıca diğer altyapı imkânları konusunda da entegrasyona
gitme imkânı sağlamaktadır.
Şekil 1.12. Kimya Parkı Faaliyetleri
Kaynak: VCI, 2011
Kimya parkları ham maddelerin alınarak üretim süreçleri sonunda satılabilir
ürün haline getirildiği süreçleri gerçekleştiren bir veya birkaç üretim birimlerinden
oluşmaktadır. Söz konusu birimler değer zinciri içerisinde kendisinden bir önceki
birimin ürününü ham madde olarak kullandığı gibi bazı durumlarda belirli bir süreçte
yan ürün olarak elde edilen maddeler bazı süreçlerde ham madde olarak
kullanılabilmektedir. Örnek şematik gösterimde (Şekil 1.13) görüldüğü üzere bazı
üretim tesisleri kimya parkında bulunan diğer tesislerin ürünlerini kullandığı gibi bir
41
kısmı da direkt olarak park dışı kaynaklardan ham madde temin edebilmektedir.
Üretim tesislerinin ihtiyaç duyduğu buhar gibi yardımcı üretim maddelerinin ortak
altyapı ile elde edilmesi ve dağıtımı mümkün olmakta, üretim sonrası ortaya çıkan
atıklar
da
yine
ortak
atık
arıtma
ve
bertaraf
sistemi
yardımı
ile
değerlendirilebilmektedir. Firmalar üretim sonrası ürünlerinin depolama ve taşınması
için de ortak altyapılar kullanabilmektedir.
Şekil 1.13. Kimya Parklarında Gerçekleştirilen Faaliyetlerin Şematik Gösterimi
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
Halen tek bir şirkete ait entegre kimya üretim tesisleri bulunmakla birlikte
içerisinde pek çok firmanın bulunduğu kimya parkları son dönemde yaygın olarak
kurulmaktadır. Örneğin sadece BASF firmasına ait olan Almanya’nın Ludwigshafen
şehrinde bulunan 10 km2 lik alanda yer alan kimya parkında 160’tan fazla üretim
tesisi bulunmaktadır. 75 Buna karşılık Singapur’un Jurong adasında yer alan kimya
parkında 70’ten fazla petrokimya ve kimya şirketi faaliyet göstermektedir.
Mevcut kimya parklarının kuruluşu genel olarak iki şekilde olmaktadır.
Genellikle geçmişi eskiye dayanan ilk gruptaki kimya parkları, önceleri tek firmanın
entegre üretim tesisi olarak faaliyet gösterirken daha sonra firmaların belirli ürün
75
BASF,2010: 7.
42
gruplarına odaklanma stratejisi çerçevesinde birleşme, satın alma gibi süreçler
sonrasında farklı firmaların sahipliğine geçmiş olan parklardır. Bu parkların bir
kısmında ilk entegre üretim tesisine sahip olan firma işletici olarak çalışmaya devam
ederken,
bir
kısmında
parkın
işletmesi
ayrı
bir
firma
tarafından
gerçekleştirilmektedir. Yeni kurulan kimya parkları ise genellikle uzman işletmeci
firma tarafından kurulan, kimya üreticilerinin müşteri olarak yer aldıkları yapılardır.
Bazı kimya parkı işletmecilerinin birden fazla parkı bulunmakta bu durum
söz konusu parkları arasındaki entegrasyon ve iletişimi artırmaktadır.
Organize sanayi bölgeleri (OSB) imalat sanayiinin geneline hizmet vermesine
karşılık kimya parkları kimya sanayiine, hatta bazı durumlarda kimya sanayiinin
belirli alt sektörlerine (petrokimyasallar, özel kimyasallar, plastik ürünler vb.)
yoğunlaşmışlardır. Ayrıca, OSB’lerin sanayinin yanı sıra kentleşmeyi yönlendirmek,
çevre sorunlarını çözmek gibi toplumsal amaçları da bulunmaktadır. Kimya
parklarında ise asıl hedeflenen kimya sanayii üretim değer zinciri içerisinde
entegrasyonun sağlanması yoluyla üreticilerin rekabet gücünün ve yenilikçilik
potansiyelinin artırılması temel amaçtır. Son olarak ülkemizdeki mevzuat nedeniyle
bazı kimyasal işlemlerin ve üretimlerin OSB içerisinde gerçekleştirilmesi mümkün
değildir.
Kimya parklarının kimya sanayiine yönelik olarak planlamasının yapılması
nedeniyle üretime yardımcı altyapılar da sektöre özel olmaktadır. Elektrik, su, atık su
ve iletişim gibi genel üretime yardımcı altyapılar OSB’lerin birçoğunda bulunmasına
karşılık kimya parklarında bu genel altyapıların yanında ham madde ve ürünlerin
taşınmasına yönelik boru hatları, kimyasal depolama tankları, endüstriyel gaz
altyapısı gibi sektöre özel yardımcı altyapılar da yer almaktadır.
43
y
Kutu 1.3 . OSB’lerde Kurulamayacak
Tesisler
OSB Uygulama Yönetmeliği
MADDE 101 –
(1) OSB’lerde, aşağıdaki tesisler kurulamaz:
a) Karma ve ihtisas OSB’lerde;
1) Ham petrol rafinerileri,
2) Kömür veya bitümlü şiştin sıvılaştırıldığı ve gazlaştırıldığı tesisler,
3) Sıvılaştırılmış petrol gazı dolum ve depolama tesisleri,
4) Çimento fabrikaları, beton santralleri, çimento klingeri üreten tesisler,
5) Nükleer güç santralleri ile diğer nükleer reaktörler,
6) Radyoaktif atıkların depolanması, bertarafı ve işlenmesi amacıyla
projelendirilen tesisler ve benzeri radyoaktif atık tesisleri,
7) Nükleer yakıtların üretilmesi veya zenginleştirilmesi ile ilgili tesisler,
8) Endüstriyel nitelikli, sintine ve benzeri atık suların geri kazanım tesisleri,
9) Çevre ve Şehircilik Bakanlığının olumlu görüşü doğrultusunda OSB
tarafından kurulmasına izin verilen; kullanılmış yağın yeniden rafine edilmesi
ve/veya başka bir ürüne çevrilerek tekrar kullanımı, metal, plastik, ahşap,
naylon, lastik, kauçuk, kağıt, karton, cam, iplik ve benzeri atık ve hurdaları ara
veya nihai ürüne çeviren tesisler hariç olmak üzere, her türlü atığın; geri
kazanımı, ayrıştırılması, yakılması,gazlaştırılması, kimyasal yolla arıtılması,
nihai ve/veya ara depolanması ve/veya araziye gömülmesine ilişkin tesisler.
b) Karma OSB’lerde;
maddelerin
üretildiği,
depolandığı
1)
Parlayıcı/patlayıcı/yakıcı
ve dolumunun yapıldığı tesisler,
2) Petrokimya kompleksleri,
3) Üretiminde kapalı proses, gaz veya sıvı yakıt ve toz kaynaklarında filtre
sistemlerini kullanan tesisler hariç; tuğla ve kiremit fabrikaları, kömür yıkama
kireç, alçı ve zımpara tesisleri,
4) Klor-alkali tesisleri, sülfürik asit, fosforik asit, hidroklorik asit, klor ve
benzeri kimyasal maddeler üreten yerler, azot sanayi ve bu sanayi
ile entegre gübre fabrikaları,
5) Zirai mücadele ilaçları için ham madde üretimi yapan tesisler,
6) Asbest, asbest içeren ürünlerin işlenmesi veya dönüştürülmesi yapılan
tesisler,
7) Ham deri işleme, padok ve sadece hayvan kesimi yapılan tesisler,
8) Talk, barit, kalsit, antimuan ve benzeri kırma ve öğütme tesisleri.
(2) OSB; karma OSB’lerde, yukarıda sayılan tesisler ile OSB’nin kuruluş
protokolü çerçevesinde kurulması planlanan sektörlerini veya mevcut sektör
yapısını, tesisin faaliyetinden kaynaklanan çevresel etkilerini, altyapı
ve atıksu arıtma tesislerine etkilerini, herhangi bir olumsuzluk anında tetikleyici
etkisini, insanların çalışma ve yaşam koşullarına etkisini dikkate alarak
kurulmasında sakınca gördüğü diğer tesislerin kurulmasına ilişkin olarak,
üniversite ve konu ile ilgili kurumlardan alınacak raporlar çerçevesinde karar
verir.
Kaynak: Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği (22.08.2009 tarihli ve 27327 sayılı T.C.
Resmi Gazete’de yayımlanan)
44
1.10.1. Kimya parklarının potansiyel avantajları
Kimya parklarının temel avantajı, kümelenmelerin sağladığı bilgi yayılması
ve yönetim konularındaki işbirliği gibi avantajların yanında kimya sektörüne özgü
üretim entegrasyonlarını da gerçekleştirebilmektir. Bu çerçevede madde, enerji ve
lojistik entegrasyonlarının yanında altyapıların ortak kullanımı ile yönetim ve
organizasyon konularında işbirliği gerçekleşebilmektedir.
Kimya
parklarının
üreticilere
sağlayabileceği
avantajlar
çok
çeşitli
olabilmesine rağmen her kimya parkı bu avantajların tamamını sağlayamamaktadır.
Kimya parkında bulunan firmaların söz konusu avantajlardan faydalanabilmeleri
ancak
işleticinin
sağladığı
imkânlar
ve
firmaların
talepleri
çerçevesinde
gelişmektedir.
Kimya sektörünün en büyük tedarikçisinin yine kendisi olması nedeniyle
sektördeki şirketlerin arasında tedarikçi-müşteri ilişkisi her zaman bulunmuştur.
Çoğu durumda bir kimya üreticisinin ürünü bir diğeri için ham madde olduğu gibi,
bazı ürünlerin üretimi sırasında ortaya çıkan yan ürünler de diğer bir üreticinin ham
maddesi olabilmektedir.
1.10.1.1. Entegrasyon türleri
Madde entegrasyonu
Ham madde, ara ürün temini ve dağıtımı altyapısı kimya parklarının en
belirgin özelliklerinden biri olup hemen hemen tümünde bu tür işbirlikleri
bulunmaktadır.76 Kimya sanayiin karakteristiği nedeniyle, kimya parklarında değer
zinciri içerisinde gerçekleşen üretim faaliyetlerinde bir basamakta gerçekleştirilen
üretim, diğer üretim aşamasının girdisi olabilmektedir. Ham madde, ara girdi ve ürün
entegrasyonu rekabet gücü yüksek bir kimya sanayiinin ön koşuludur. 77
Kimya parklarında üretilen ürünün değer zinciri aynı zamanda kimya
parklarının dikey entegrasyonu ile de uyumludur. Kimya parklarına ham madde
olarak giriş yapan madde her üretim biriminin ürünü veya yan ürünü olarak bir
sonraki üretim birimine ham madde olarak geçerek değer zincirinde dikey olarak
76
77
ECRN, 2005:240
ECRN, 2005:240
45
ilerler. Marl Kimya Parkı içerisinde yer alan farklı üreticilerin yer aldığı bir değer
zinciri Şekil 1.14’de görülmektedir.
Şekil 1.14: Marl Kimya Parkı’nın Entegrasyonu
Etilen
Etil
benzen
Asetik
Asit
Propilen
Benzen
Bütanol
Bütilasetat
Kauçuk
Bütilglikol eterr
Stiren
Akrilik
asit
Kümen
Polistirenn
Kümen
sülfonat
Genişl.
Polistirenn
Asetik
sirke asidi
Ham Maddeler
Bütil
Bü
üti
akrilat
Firmalar
INEOS
StoHaas
LANXESS
Synthomer
OXEA
DOW
Lateks
Sasol
Kaynak: Chemsite, 2011.
Not: Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde yer alan Marl kimya parkı Almanya’nın üçüncü
büyük entegre kimya tesisidir.
Lojistik Entegrasyonu
Kimya parklarının diğer kümelerden farklı olarak ortaya çıkmasını sağlayan
önemli bir entegrasyon türü de lojistik entegrasyonudur. Tüm kümelenmelerde
ilişkili sektörlerin birbirleri ile ürün-ham madde ilişkileri yönü ile avantajları söz
konusu olmasına rağmen kimya parklarında farklı bir lojistik söz konusudur.
Kimya parklarında kullanılan ham madde ve ürünlerin park içerisinde
taşınması boru hatları gerçekleştirilebilmektedir. Ayrıca ham maddelerin yanında
atıklar, buhar gibi üretim gereği ihtiyaç duyulan diğer sıvı veya gaz maddeler de bu
tür hatlar yardımı ile rahatlıkla taşınabilmektedir. Böylece normal taşıma yöntemleri
46
ile taşınması çok pahalı olan kimyasal maddeler park içerisinde çok düşük maliyetler
ile transfer edilebilmektedir.
Ayrıca kimya sanayii için önemli bir gereklilik olan liman, demiryolu gibi
yüksek kapasiteli lojistik imkânlarına ulaşım kimya parkları yardımıyla daha kolay
ve ucuz hale gelmektedir.
Kimya sanayii ürünlerinin genellikle çevre ve güvenlik açısından yüksek
riskli ürünler olması taşınma maliyetlerini yükseltmektedir. Kimya parkı içerisinde
taşımacılığın boru hatları ile yapıldığı lojistik entegrasyonlarında taşıma için gereken
zaman, işgücü, depolama ve riskler azalmaktadır. Bu nedenle firmalar için mali
getirisi en yüksek entegrasyon lojistik entegrasyon olmaktadır.
Enerji entegrasyonu
Kimya
yatırımlarında
parklarında
ölçek
üreticilerin
ekonomisinden
enerji
ihtiyaçları
belirlenerek
faydalanılabilmektedir.
Ayrıca
enerji
parkta
gerçekleştirilen üretim süreçlerinden enerji alan veya veren süreçlerin bir arada
değerlendirilerek ilave enerji ihtiyacının azaltılması, kojenerasyon gibi ekonomik
enerji üretim sistemlerinin etkin kullanılması mümkündür. Son olarak, firmaların
atıklarının kurulacak merkezi tesiste yakılarak hem tehlikeli bazı atıkların bertarafı
hem de enerji maliyetlerinin düşürülmesi mümkündür.
1.10.1.2. Altyapıların ortak kullanımı
Kimya üretim tesislerinin üretim için gereken bazı temel ihtiyaçlarının
merkezi olarak karşılanması ölçek ekonomisi sayesinde verimliliğin artırılmasına
katkıda bulunmasının yanında yatırım süresini ve maliyetini de azaltmaktadır.
Kimya parklarının ihtiyaç duyduğu hizmetler fiziki altyapılar ve hizmetler
olarak ayrı ayrı değerlendirilebilir. Fiziki altyapılar, üretim yeri sağlanması, enerji,
atık arıtma ve bertarafı sistemleri, lojistik altyapıları ile acil durum hizmetleri olarak
sayılabilir. Hizmetler ise izin ve ruhsat işlemlerinde danışmanlık ve bazı izinlerin
önceden alınmış olması, laboratuvar, mühendislik, bakım, güvenlik, insan kaynakları
ve eğitim hizmetleri olarak sayılabilir.
47
1.10.1.3. Yönetim ve organizasyon
Değer zincirindeki bir sonraki basamağa ham madde üreten üreticiler ile bu
ham maddeleri kullananların aynı yapı içerisinde bulunmaları ürünler için bilgi geri
dönüşünü hızlandırması ve teknik destek sağlanması gibi kolaylıklarla ürünün
geliştirilmesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca değer zincirinin halkalarının bir arada
bulunması yeni ürünlerin geliştirilmesi sürecinde firmaların ortak araştırma projeleri
geliştirmesini teşvik etmektedir.
Kimya parklarının içlerindeki işbirliği, parkta faaliyet gösteren şirketlere
önemli bir rekabet üstünlüğü sağlamaktadır. Son dönemde Avrupa’da yer alan kimya
parkları iç işbirliği ve bilgi paylaşımının arttırılmasının yanında yakınlarında yer alan
kimya
parkları
arasındaki
işbirliğinin
artırılmasına
yönelik
çalışmalarda
bulunmaktadır. Bu amaçla bölgesel işbirliği çatı girişimleri kurulmaktadır. 78
Üretim süreçleri sırasında sağlanan avantajların yanında kimya parklarının en
büyük avantajları yatırımcılara altyapı yatırımı yapmaları için gereken zamanı
kazandırmaları ve altyapıdan sağlayacakları hizmetleri daha ucuza almaların imkânı
olmasıdır. Ayrıca firmaların temel üretim konuları haricindeki üretim konularının
tamamını dış kaynak kullanımı ile sağlayabilmesi temel konularına odaklanmalarını
ve rekabet gücü kazanmalarını sağlayacaktır.
Son dönemde Asya’da birçok yatırım kimya parkları çerçevesinde
yapılmaktadır. Yaklaşık 7 milyar Dolar’lık yatırım ile gerçekleştirilen “Jurong
Island” kimya parkında önceden yapılmış olan merkezi altyapı yatırımları ve üçüncü
parti hizmet sağlayıcıları sayesinde ilk yatırım maliyetlerinin yüzde 20’ye kadar
azaldığı, çalışma giderlerinden ise firmaların yüzde 10-15 arasında tasarruf ettikleri
belirtilmektedir.79 Almanya Yatırım ve Tanıtım Ajansı ise genel olarak kimya
parklarının firmalara maliyetlerini yüzde 10 ile 30 arasında düşürme imkânı
sağladığını belirtilmektedir.80
78
ECRN, 2005:240
Brice, 2009:18.
80
Brice, 2009:19.
79
48
1.10.2. Dünyadan kimya parkı örnekleri
1.10.2.1. Jurong Island Kimya Kompleksi, Singapur
Singapur’da ilk petrokimya kompleksi 1984 yılında faaliyete başlamıştır.
Kompleksin faaliyete başlamasının ardından 1985-1986 yıllarında yaşanılan kriz
sonrası, hükümet petrokimya sektörünün neden gerilediğini araştırarak sektörün
yeniden büyümesi için politikalar belirlemeye çalışmıştır. Yürütülen çalışmalar
sonucu 1996 yılında yayımlanan planda sanayinin geneli ve buna bağlı olarak kimya
sanayii için kümelenme yaklaşımının uygulanması önerilmiştir. 81
Kümelenme stratejisinin belirlenmesinin ardından hükümet Singapur’un
kimya sanayii için bölgesel bir dağıtım merkezi olmasını hedeflemiş, bu politika
çerçevesinde ülkenin güneyinde yedi adanın bir araya getirilmesi ile oluşturulacak
Jurong Adası Kimya Kompleksi (Jurong Island Chemical Complex) için 7,2 milyar
dolarlık altyapı ağırlıklı yatırım gerçekleştirmiştir. Söz konusu yatırım sonrası ülkeye
yabancı yatırım gelişi artmış ve diğer kimya kompleksleri ile birlikte kimya
sanayiinin gelişimi hızlanmıştır. 82 Singapur hükümeti 2010 yılında bölgenin enerji,
su ve arazi kullanımının optimize edilmesi için Jurong Island 2.0 adlı bir planı
açıklamıştır.
Singapur’un güneyinde bulunan 7 adanın toprak dolgusu ile birleştirilmesi
sonrası ortaya çıkan alana kurulan Jurong Adası Kimya Kompleksine ilişkin bazı
veriler Tablo 1.7’de verilmektedir. Pek çok uluslararası firmanın faaliyet gösterdiği
komplekste ham petrolün ilk olarak işlendiği rafineri yatırımlarından, temel
petrokimya ham maddelerinin üretildiği krakerler, ara petrokimyasalların üretildiği
tesislerden, farklı nihai petrokimya ürünlerinin üretildiği tesislere kadar uzanan bir
entegrasyon bulunmaktadır. Bu entegrasyon sayesinde firmaların birbirlerinden ürün
temin etmeleri ve ürünlerini satmaları, satılan ürünlerin boru hatları yardımıyla
iletimi ekonomik olarak gerçekleşmektedir.
81
82
Wang at al., 2000:850-851.
Wang at al., 2000:851.
49
Tablo 1.7. Jurong Island Kimya Parkı Hakkındaki Bilgiler
Toplam ciro
Toplam alan
Toplam faaliyet gösteren şirket sayısı
Toplam çalışan sayısı
Toplam sabit yatırım tutarı
Toplam rafineri kapasitesi
Kraker sayısı
Toplam elektrik üretim kapasitesi
~44 milyar $
3.200 hektar
95
>20.000
> 25 milyar $
~ 65 milyon ton/yıl
3
4415 MW
Kaynak: Öztürk, 2012.
Üretimde sağlanan entegrasyonun yanında kompleksin bir diğer önemli
özelliği ise kimya sanayiine özel olan altyapı ve lojistik imkânların sağlanmasıdır.
Jurong Adasında şirketlere atık arıtımı, buhar, hidrojen gibi üretime yardımcı
servislerini satabilecekleri bir ortamın yanında Banyan Logispark adı verilen 80
hektarlık alana kurulu üçüncü şahısların depolama, tank dolumu, temizlik ve bakım
gibi lojistik hizmetlerinin verildiği bir alan da bulunmaktadır.
Bölgenin donanımlı işgücü ihtiyacının karşılanması için Kimyasal Proses
Teknoloji Merkezi kurularak yeni işe alınanların eğitimi yanında mevcut
profesyonellerin gelişimi hedeflenmiştir. Bu eğitim merkezi, endüstriyel boyutta
kullanılan kimyasal süreçlerin devam eden operasyonları içinde eğitilenlere
derinlemesine bir eğitim fırsatı sağlamaktadır.
Araştırma ve geliştirme olanakları geniş olan komplekste Kimya ve
Mühendislik Bilimleri Enstitüsü ve A*STAR (Bilim, Teknoloji ve Araştırma
Kurumu) bünyesinde bulunan özerk ulusal araştırma enstitüsü bulunmaktadır.
Kompleks kullanıcılarına güvenlik hizmeti sağlamasının yanında, acil
durumlarda müdahale edebilecek yangın söndürme ekibi de bulundurmaktadır.
Kompleks enerji optimizasyonu, deniz suyu arıtma tesisleri ile su temini, atık
suların toplanması ve geri dönüşümü çalışmaları, emisyonların azaltılması ve mevcut
yüksek işletme standartlarının daha da iyileştirilmesi çalışmaları ile çevresel
önlemleri geliştirerek sürdürülebilirliğini artırmaya çalışmaktadır.
Jurong
Adası
Kimya
Kompleksi’nin
kuruluşu
JTC
tarafından
gerçekleştirilmiş ve halen işletilmesine yönelik faaliyetler aynı kuruluş tarafından
yürütülmektedir. JTC endüstriyel bölgelerin kurulması ve işletilmesi amacıyla 1958
50
yılında kurulmuş bir devlet kuruluşudur. Kuruluşun yönetim kurulunda kamu ve özel
sektör temsilcileri yer almaktadır.
1.10.2.2. Marl Kimya Parkı, Almanya
Marl kimya parkında ana ve özel kimyasallar üretiminde faaliyet gösteren
yirmiden farklı firma yer almaktadır. Parkın geçmişi 1938 yılında ilk sentetik kauçuk
olan “buna” üretimi için kurulan tesislere dayanmaktadır. İkinci Dünya Savaşından
sonra bu tesislerde “buna”nın yanında plastik ve temizlik maddeleri üretimi de
gerçekleştirilmiştir. Tesis, 1985 yılında, günümüzde Evonik Industries adı altında
faaliyet gösteren Degussa AG adlı firma tarafından devralındıktan sonra, 1998
yılında aynı firmanın bünyesinde kurulan “Infrocor” şirketi tarafından devralınmış
olup halen bu şirket tarafından işletilmektedir. Şirket, parkta yer alan 100 kadar
üretim tesisinin faaliyetlerine devam edebilmeleri için gerekli altyapı hizmetlerinin
sağlıklı bir şekilde sunulmasını sağlamaktadır.
Günümüzde parkta ana kimyasallar ve özellikli kimyasallar alanında faaliyet
gösteren üretim tesisleri yer almakta, 4000 çeşidin üzerinde kimyasal üretimi
gerçekleştirilmektedir. Tesislerin ihtiyacı olan ham maddelerden etilen ve propilen
boru hatları nehir yollarından sağlanmaktadır. Parkta yer alan tesislerin nihai
ürünleri; stiren, polistiren gibi yüksek miktarlı ana kimyasalların yanında daha küçük
ölçekte üretilen plastifiyalardan, poliyamidlerden ve yüzey aktif maddelerden
oluşmaktadır.
Parkta kömür ve gaz kullanan üç elektrik santrali yer almakta, bu tesisler
ayrıca üretim süreçleri için buhar da üretmektedir. Parkta ham madde olarak
kullanılan etilen ve polipropilenin iletildiği boru hatlarının yanında asetilen, kümen,
metanol gibi maddelerin de iletilebildiği boru hatları bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli
basınçlarda azot, hidrojen ve doğal gaz gibi çeşitli endüstriyel gazların boru hatları
da bulunmaktadır. Atık su arıtma tesislerinin yanında atıkların bertarafı ve
yakılmasına yönelik tesisler de yer almaktadır. Son olarak, parkın demiryolu,
karayolu ve nehir yolu bağlantısı ve bu yollar için uygun lojistik altyapısı
bulunmaktadır.
51
Marl Kimya Parkı’nda yer alan madde iletim ağlarının sağladığı ekonomik
tasarrufun incelendiği çalışma, parkın 6 ayrı tesis olarak çalışması halindeki durum
ile karşılaştırıldığında parkta yer alan altyapının, yıllık 140 milyon Avro veya ton
başına 36 Avro’luk bir tasarruf sağladığını ortaya koymuştur.
Parkın altyapı hizmetlerinin sağlayıcısı olan Infrocor yukarıda belirtilen
altyapı hizmetlerinin yönetiminden ve işletiminden sorumlu olup, bu altyapıların
geliştirilmesi için gerekli yatırımları da gerçekleştirmektedir. Şirket, parkın atık
yönetimi, çevre, sağlık ve tesis yönetimi kanunlarına uyumunun sağlanmasının yanı
sıra izin ve diğer mevzuat düzenlemelerine uyumundan da sorumludur. Parkta çevre
uygulamalarına yönelik mevzuat ve danışmanlık hizmetleri de verilmektedir.
Marl Kimya Parkı’na yeni yatırımcıların çekilmesi, bölgede yer alan
yatırımcıların
işgücü
verimliliğinin
sağlanmasına
yönelik
de
çalışmalar
bulunmaktadır. Parkın işletmecisi olan Infrocor tarafından yatırımcılara danışmanlık
hizmeti verilmekte, parkın bağlı olduğu Chemsite kümelenme girişimi kanalı ile
yatırımcıların izin süreçlerinin hızlandırılması sağlanmaktadır. Kimya parkı
bünyesinde oluşturulan esnek çalışanlar havuzu yardımı ile firmaların ihtiyaç
duydukları nitelikli işgücünün sağlaması da kolaylaşmaktadır. Ayrıca, insan
kaynaklarının geliştirilmesi amacıyla endüstrinin ihtiyacı olan eğitimler de
verilmektedir.
Marl Kimya Parkı “Chemsite” kümelenme girişimi içerisinde yer almaktadır.
Bu girişim Ruhr bölgesindeki kimya ve plastik alanlarında faaliyet göstermek üzere
1997 yılında kurulan bir kümelenme girişimidir. Girişim bölgede yer alan beş kimya
parkı ve endüstri bölgesi ile teknoloji merkezini kapsamaktadır. Üreticiler için bir
irtibat noktası olmayı hedefleyen Chemsite girişimi, bölgede yer alan kimya
kümelenmesinin geliştirilmesine yönelik bir kümelenme girişimidir. Kamu ve özel
sektör ortaklığı ile kurulan girişimin yönetiminde kimya sanayii temsilcilerinin
yanında, yerel yöneticilerin de bulunduğu kamu kesimi temsilcileri yer almaktadır.
1.10.2.3. Willton Kimya Parkı, İngiltere
Kuzeydoğu İngiltere’de yer alan “Tees Valley”de ülkenin en büyük kimya
sanayii kompleksi yer almaktadır. Bölge 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren
52
ülkenin endüstri merkezi durumundadır. Başlangıçta demir-çelik endüstrisinin
ağırlıkta olduğu bölgede 1960’lardan sonra kimya sanayii ön plana çıkmıştır.
Bölgede kimya sanayiinin gelişiminde ICI’nin büyük rolü bulunmaktadır. Wilton
1943’te ICI tarafından gelişme için odak noktası olarak belirlenmiş, petrokimya
yatırımları ile bölge 1950’lerin başından 1970’lerin sonlarına kadar da bu konumunu
muhafaza etmiştir. Bölgede yer alan Tees’de kimya kompleksi ile North Tees ve
Billingham’da yer alan tesisler boru hatları yoluyla birbirine bağlanmışlardır. Bölge,
İngiltere ekonomisinin modernleşmesini teşvik için gelişme merkezi olarak
belirlenmiş, bu kapsamda petrokimya sanayiine önem verilmiştir.
Başlangıçta ICI tarafından işletilen kimya parkı, ilerleyen zaman içinde
ICI’nin sahip olduğu tesisin bir kısmını farklı üreticilere satması nedeniyle farklı
şirketlerin faaliyet gösterdiği bir yapıya dönüşmüştür. Tesiste faaliyet gösteren
üretim hatlarının bir kısmının farklı şirketlere satılmasının ardından, ICI’nin
yönetiminden çıkan kimya parkının işletmesini 1990’ların sonundan itibaren
Singapur merkezli Sembcorp şirketi yürütmektedir.
Kuruluşundan itibaren petrokimyasallar alanında faaliyet gösteren tesisin
Avrupa’da yer alan rakipleri karşısında rekabet avantajını kaybetmesiyle bazı
şirketler kimya parkından ayrılmıştır. Bu gelişmeler sonrası park kısmen cazibesini
kaybetmiştir. Dow gibi bazı önemli şirketlerin de ayrılmasının ardından kimya parkı,
odak noktasını alternatif enerji kaynaklarını olarak belirlemiş olup bu alandaki
yatırımları çekmeye çalışmaktadır. Kimya parkında Avrupa’nın en büyük bioetanol
fabrikasının yanı sıra bu tesisin çıktılarının kullanıldığı sıvı karbondioksit tesisi, gaz
türbinleri ve piroliz tesisleri yer almaktadır.
1.11. Kimya Parkları ve Kümelenme
Kümelenme birbirleri ile ilişkili sektörleri, ihtisaslaşmış altyapı sağlayıcıları
ve tedarikçileri, müşterileri, tamamlayıcı ürün üreten üreticileri ve ihtisaslaşmış
eğitim, öğretim, bilgi, araştırma ve teknik destek sağlayan kamu ve sivil toplum
kurumlarını içermektedir. Kimya parkları ise içerisinde üretim yapan şirketlerin
kimya sanayiinde faaliyet göstermeleri, belirli bir değer zinciri içerisinde ilişki
53
içerisinde bulunmaları, ortak altyapıları kullanmaları gibi yönleri ile kümelenmenin
sektöre özgü bir şekli olarak değerlendirilebilir.
Kimya parkları entegre üretim yapısına sahiptirler. Firmalar bir üretim zinciri
içerisinin farklı basamaklarda üretim göstererek çoğunlukla birbirlerinden ham
madde tedarik etmektedirler. Bu bakımdan kimya parkları, aynı bölgede bulunan ağ
yapılarıdır. Kimya parkları coğrafi olarak kümelere göre daha küçük alanlarda daha
fazla yoğunlaşmışlardır.
Kimya parklarında küme unsurları olarak sayılanlardan firmalar ve uzman
tedarikçiler mutlaka bulunurken diğer unsurlar (Ar-Ge merkezleri, finans kuruluşları,
sivil toplum kuruluşları ile kamu kurumları) parkın büyüklüklerine bağlı olarak yer
almaktadır.
Kimya parkları, tarihi gelişimleri sonucu şekillenen üç farklı farklı yapıda
olabilmektedirler:
-
Tek ve büyük üreticinin yer aldığı, diğer üreticilerin daha küçük olduğu veya
hiç yer almadığı kimya parkları.
-
Birçok firmanın faaliyet gösterdiği, kimya parkı işletmecisi şirketin
sahipliğinin parkta faaliyet gösteren şirket veya şirketlere ait olduğu kimya
parkları.
-
Kimya parkının tamamen bağımsız girişimler olarak oluşturulduğu kimya
parkları. 83
İlk iki grupta yer alan kimya parkları daha çok Avrupa’da yer almakta olup
geçmişi kimya sanayiinin gelişim yıllarına dayanmaktadır. Genellikle başlangıçta tek
bir firmanın entegre üretim tesisi olan bu parklar, zamanla farklı firmaların faaliyet
gösterdiği bir yapıya dönüşmüşlerdir. Son grupta ise özellikle son dönemde Asya ve
orta Doğu’da oluşturulan kimya parkları yer almaktadır. Bu parklar genellikle kimya
parkı yönetimi konusunda uzmanlaşmış tek bir işletici şirket tarafından inşa
edilmekte, pazarlanmakta ve işletilmektedir.
83
ECRN, 2005:247
54
Şekil 1.15. Kimya Parkları ve Kimya Kümeleri
Kaynak: Yazar tarafından oluşturulmuştur.
Kimya parkları tek başına bir kimya kümelenmesi olabileceği gibi birden çok
kimya parkı da bir bölgede kimya kümelenmesini oluşturabilirler ( Şekil 1.15.).
Singapur’da
bulunan Jurong Island kimya
parkı tek başına
bir
kimya
kümelenmesiyken Avrupa’da kimya kümelenmeleri birden fazla kimya parkından
oluşmaktadırlar. Avrupa Birliği sınırları içerisinde yer alan 30 kimya kümelenmesi
bünyesinde 300 kimya parkının faaliyet gösterdiği belirtilmektedir. 84 Bu parklar
birbirlerine boru hatları ve kara, deniz ve diğer ulaşım yolları ile bağlanmaktadır.
Almanya, Köln’de bulunan kimya parkları, bağlantıları ve bölgedeki kimya
kümelemesi aşağıda gösterilmektedir (Şekil 1.16.).
84
EC,2009:6
55
Şekil 1.16. Köln Kimya Kümelenmesi
Kaynak: Grigat, 2011.
Yenilikçilik, kimya parklarının önemli çıktılarından biridir.85 Üretim zinciri
içerisinde tedarikçi, müşteri ilişkisi içerisinde işbirliği yapan firmalar ve araştırma
kuruluşları ile gerçekleştirilen işbirlikleri kimya parkında faaliyet gösteren firmaların
yenilikçilik yoluyla sürdürülebilir rekabet gücü üstünlüğü kazanmasını sağlayacaktır.
AB kimya sanayiinin son dönemde gelişen Asya ülkeleri karşısında ölçek
ekonomisi avantajını kaybetmelerine karşılık rekabet gücünü korumasının en önemli
sebebi sektör üretiminde sağlanan entegrasyon ve sektörde geliştirilen yenilikçi ürün
ve üretim süreçleridir. Her iki rekabet gücü kaynağında da kimya parklarının etkisi
büyüktür.86
Kimya parklarının bir diğer avantajı ise bölgede oluşturulan kümelenme
sonrası kimya sanayiinin imalat sanayii üzerindeki sürükleyici etkisi yardımıyla
bölgedeki diğer imalat sanayii sektörlerinin de gelişmesini sağlamasıdır. 87
Kimya parklarının belirli üretim konularında uzmanlaşmaları firmalara
rekabet avantajı sağlamasına karşılık, uzmanlaşmanın ve entegrasyonun artışı ile
üretimin esnekliği kaybolmaktadır. Ayrıca, park içerisinde yer alan firmaların aldığı
kararlar diğer firmaların üretimlerini de etkileyebilmekte, park içerisinde olumsuz
anlamda domino etkisine sebep olabilmektedir. İngiltere’nin önemli petrokimya
85
ECRN, 2005:243
EC, 2009:6
87
ECRN, 2005: 243
86
56
üretim bölgelerinden olan Teesside’de küresel firmaların kararları bölge kimya
sanayii üretimini olumsuz etkilemiştir. Bunun sonucu olarak kimya parkı faaliyet
konusunu alternatif enerji kaynakları olarak değiştirmek ve yeniden yapılanmak
zorunda kalmıştır. 88
88
Chapman, 2005:602-605
57
2. MODERN KİMYA SANAYİİ VE GELİŞME EĞİLİMLERİ
Sanayi devrimi sonrası ortaya çıkan lojistik ve iletişim teknolojilerinin
yardımı ile gelişen kimya sanayii ilk küreselleşen sektörler arasında yer almaktadır.
Lojistik ve iletişim gerçekleşen değişmelerin kimya sanayiini değiştirdiği gibi kimya
sanayiinde meydana gelen bazı değişimler de diğer sektörleri derinden etkilemiştir.
Kimya sanayiinin günümüzdeki rekabet gücü kaynaklarının tam olarak
anlaşılabilmesi, gelecekte sektörün nasıl şekilleneceğinin tahin edilmesi için tarihsel
gelişiminin bilinmesi gereklidir. Bu amaçla sektörün gelişme eğilimleri incelenmiş,
geleceğine yönelik tahminler yapılmıştır.
2.1. Dünya Kimya Sanayiinin Tarihsel Gelişimi
Günümüz modern kimya sanayiinin tarihsel gelişimi kabaca dört bölüme
ayrılabilir.
a. 19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak Birinci Dünya Savaşı’na kadar
geçen modern kimya sanayiinin başlangıç dönemi (1850-1913).
b. Dünya savaşları ve aralarındaki dönemi kapsayan dönem (1914-1945).
c. İkinci dünya savaşı sonrasında petrokimyasalların yükselişi ve etkisi ile
petrol krizlerine kadar devam eden hızlı büyüme dönemi (1946-1972).
d. Petrol krizlerinin (1973 ve 1979) ve ekonomik krizin (1982) etkisi ile
yaşanan yeniden yapılanma dönemi (1973 - 1999).89
e. Sektörde küreselleşmenin hızlanması ve üretimin coğrafyasının değişimi
(2000 sonrası).
2.1.1.
Modern kimya sanayiinin başlangıcı (1850-1913)
Genel olarak modern kimya sanayiinin başlangıcı 19. yüzyılın ikinci
yarısında ilk sentetik boyanın İngiltere’de bulunmasına dayandırılır. 90 Gerçekte
kimya sanayii üretimleri 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren başlamıştır. Ancak bu
dönemde üretim bilimsel tabanlı olmaktan çok deneme-yanılma yöntemi ile bulunan
89
90
Chandler, 2005:19,20.
Chandler, Arora at al., Aftallion.
59
yeniliklerin yapılabildiği geleneksel üretim yöntemlerine dayanan bir yapıdadır. 91 İlk
sentetik boyanın elde edilmesi ve ticari olarak üretilmesi ile bilimsel olarak
gerçekleştirilen bir buluşun ticari hale getirilerek üretilmesi kimya sanayiinin ilk
bilimsel tabanlı endüstri olarak ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Sanayi devrimi sonrası boya, cam, sabun, tekstil ve çelik sanayii gibi
sektörlerin üretim hacimleri artmaya başlamış, buna paralel olarak da bu sektörlerin
üretiminde kullanılan kimyasallara da talep artmıştır. İlk dönemlerde kimyasal
üretimleri ağırlıklı olarak yukarıda belirtilen sektörler için ihtiyaç duyulan ürünlerden
oluşmaktadır. Bu dönemde İngiltere yukarıda sayılan sektörlerdeki üretim büyüklüğü
nedeniyle sahip olduğu güçlü iç talebinin etkisiyle hızla sektörün geliştiği lider ülke
konumuna yükselmiş ancak bu konumunu dönemin sonuna kadar muhafaza
edememiştir.
19. yüzyılın ikinci yarısından Birinci Dünya Savaşına kadar olan bu dönemde
boya üretimi kimya sanayiinin büyüme motoru olmuştur.92 Kimya sanayii büyük bir
gelişim göstermiş, bilimsel alanda ortaya konulan yeniliklerin ticari ürünlere
dönüştürülmesi ile kimya sanayii ve daha önemlisi günlük hayat ve çalışma hayatı
oldukça değişmiştir. Tekstil sanayiinde sentetik boya doğal boyanın yerini almış ve
boyanın tekstil ürünlerinin maliyetindeki payı oldukça azalmıştır. Kimyasal ürünlerin
tedavi amaçlı kullanımının mümkün olduğu anlaşılmış, ilaç sanayii ortaya çıkmaya
başlamıştır.
Perkin tarafından kömür katranı kullanılarak elde edilen ilk sentetik boya
sonrasında İngiltere büyük tekstil sanayiinin ortaya çıkardığı talebin de etkisi ile
1870’lere kadar boya üretiminde hâkim konum elde etmesine rağmen bu liderliğini
kısa süre sonra Almanya’ya kaptırmıştır. İngiltere boya üreticilerinin güçlü iç pazara
sahip
olmaları
bu
firmaların
başlangıçta
büyük
ölçekli
üretimler
gerçekleştirebilmelerini sağlamıştır. Ancak üretim, pazarlama, yönetim ve araştırma
konularında gerekli yatırımları gerçekleştirememiş olmaları 1880’lerin sonunda
Alman firmalarının gerisine düşmelerine sebep olmuştur.93
91
Aftalion, 1991:10.
Kiriyama, 2010:13.
93
Arora at al.,1998:31.
92
60
Büyük kapasitelerde üretim yaparak ölçek ekonomisi ve geriye entegrasyonu
kullanan Alman boya üreticileri maliyetlerini düşürmeyi başararak İngiliz
rakiplerinin
büyük
iç
pazarlarından
kaynaklanan
rekabet
üstünlüğünü
etkisizleştirmişlerdir. Alman kimya sanayii iç pazara üretim yaparak ölçek
ekonomisini sağlayamayacağını görerek dış pazarlara yönelmiştir. Bu amaçla dünya
çapında pazarlama ağı kurarak yüksek üretim kapasitelerine uygun pazarlar bulmayı
başarmışlardır.
Bu dönemin diğer önemli gelişmesi ise plastik ürünlerin ve nitratlı
patlayıcıların üretilmesidir. 1880’lerden sonra organik kimyasalların ön plana
çıkması ile inorganik kimyasalların ağırlığı azalarak organik kimyasalların ağırlığı
artmaya başlamıştır. İlk dönemde organik kimyasalların elde edilmesinde genel
olarak kömür katranı kullanılmakla birlikte odun kömüründen de bazı kimyasalların
üretimi gerçekleştirilmiştir.
Yukarıda sayılan ürünlerin yanı sıra, Solvay ve Haber-Bosch üretim
tekniklerinin geliştirilmesi de önemli olaylardandır. Solvay tekniği ile ucuz soda
üretiminin yolu açılmış, Haber-Bosch tekniği ile atmosferik azotun, suni gübre ve
nitratlı patlayıcıların temel ham maddesi olan nitratın üretiminde kullanılması
sağlanmıştır.
Amerikan kimya sanayii bu dönemde Avrupa’daki rakiplerinin gerisinde
olmasına rağmen temel kimyasallarda genel olarak kendine yeter konumdadır.
Sektör, organik kimya sanayiinde doğal ürünlere yoğunlaşmış, odun kömürünün
distilasyonundan elde edilen metanol ve kalsiyum asetat gibi ürünlerde lider
durumuna yükselmiştir. 94
2.1.2. Dünya savaşları (1914-1945)
I. Dünya Savaşı öncesinde bulunan nitratlı patlayıcılar ve havadaki azottan
amonyak üretilmesini sağlayan Haber-Bosch üretim tekniği sayesinde Almanya
savaşı 1918’e kadar sürdürebilmiştir.95 Savaş dönemlerinde tüm ürünlerin yanında
kimya sanayii ürünlerine de talep artmış, fakat savaş sonrası dönemlerde tekrar
94
95
Aftalion, 1991:32-101.
Aftalion, 1991:120-121.
61
normal seviyelerine düşen talep nedeniyle firmalar oluşturdukları fazla kapasiteleri
değerlendirme sorunları yaşamışlardır.
Savaş sonrası kimya sanayiindeki en önemli gelişme savaş öncesi dönemde
önemli bir üstünlüğü olan Alman firmalarının patentlerinin, markalarının ve
teknolojisinin savaş tazminatı olarak itilaf devletleri tarafından ele geçirilmesidir.
Bunun sonucu olarak Almanya savaştan önce sahip olduğu teknolojik üstünlüğü
kaybettiği gibi, boya ham maddelerindeki pazar payını da kaybetmiştir. İngiliz,
Fransız ve Amerikan kimya sanayii BASF’in patentinde olan Haber-Bosch üretim
tekniği ile ilgili teknik sırları ve patent haklarını da elde etmişlerdir. Böylece İngiliz
kimya sanayii uğradığı kayıplardan da faydalanarak Alman kimya sanayiini
yakalamıştır. 96
I. Dünya Savaşı sonrasında kimya sanayii firmaları fazla kapasitelerini
değerlendirmek amacıyla ürünler için alternatif kullanım alanları bulmaya
çalışmışlardır. Ayrıca şirket birleşmeleri, iç geliştirmeler veya lisans satın alarak
ürün çeşitlendirmeye de yönelmişlerdir. Bu dönemde fazla kapasiteleri olan
firmaların fiyatlarını aşırı düşürmesini engellemek amacıyla sektör firmaları
aralarında aşağıda bazılarından bahsedilen anlaşmalar imzalamışlardır. Genel olarak
tüm ülkelerin firmaları hükümetler nezdinde yaptıkları lobi faaliyetleri ile gümrük
duvarlarını artırarak yabancı rakiplerinden korunmaya çalışmışlarıdır. 97
İki savaş arasındaki dönemde firmaların birbirleriyle yaptıkları anlaşmalar,
şirket birleşmelerine kadar ilerlemiştir. İlk olarak BASF, Bayer ve Hoechest başta
olmak üzere Almanya’nın önde gelen sekiz kimya sanayii firması 1925 yılında bir
araya gelerek “IG Farben Industrie AG” (IG Farben) çatısı altında birleşmişlerdir.
Buna karşılık olarak aynı dönemde dört İngiliz firması (BrunnerMond, Nobel
Explosives, United AlcaliCompany ve British Dyestuff Corporation) da bir araya
gelerek “Imperial Chemical Industries” (ICI) çatısı altında toplanmışlardır.
Avrupa’da
Komisyonu’nun
96
97
gerçekleşen
(Federal
bu
Trade
birleşmelere
Comission-FTC)
Arora at al.,1998:47.
Aftalion, 1991:126.
62
karşın,
Federal
uygulamaları
Ticaret
nedeniyle
Amerika’da bu tür birleşmeler gerçekleşmemiştir. Diğer taraftan tüm ülkeler gibi
Amerika’da da korumacı politikaların etkisi hissedilmiştir.98
Avrupa’daki ülkelerin iç pazarlarının yeterince büyük olmaması, Avrupalı
şirketleri bir araya getirerek ittifak kurmaya, güç birliği yapmaya yöneltmiş olmasına
karşın, Amerikan şirketleri bu tür bir imkâna sahip olamamalarını büyük iç pazarın
avantajını kullanarak aşmışlardır. Amerikan iç pazarının birçok büyük şirkete
yetebilecek büyüklükte olması nedeniyle bu durumdan çok olumsuz etkilenmeyen
Amerikan firmaları, dikey entegrasyona veya ürün çeşitlendirmesi yoluyla rekabet
güçlerini artırmaya çalışmışlardır. 99 Önde gelen Amerikan kimya sanayii firmalarının
tamamı (Allied Chemical hariç) ara ürün üreticisi firmaların ve uzman mühendislik
firmalarının (Specialized Engineering Firms-SEFs) yardımları ile kimya sanayiinin
diğer alt sektörlerinde üretime başlamışlardır. 100
İngiltere ve Almanya’da birleşmeler yoluyla dev şirketlerin oluştuğu sırada,
Fransız kimya sanayii benzer büyüklükte dev şirket çıkartamamıştır. Fransa’da
kimya sanayiinin çok parçalı bir yapıda olması, İngiltere ve Almanya’ya nazaran
daha küçük şirketlerden oluşması nedeniyle bazı birleşmeler olsa bile bu İngiltere
veya Almanya’da gerçekleşen türden bir ulusal dev oluşturamamıştır.
101
I. Dünya Savaşı’nın ardından 20. yüzyılın başlarında kimya sanayii asitler,
alkaliler, gübreler ve boyalar olmak üzere dört temel ürün grubundan oluşmakta,
organik bileşiklerin üretilmesinde ham madde olarak çoğunlukla kömür kaynaklı
olan katran kullanılmaktaydı. Buna karşılık, özellikle Amerikan firmalarının daha
ucuz ve kolay ulaşabildikleri petrol rezervlerini kullanmaya başlamaları, ilerleyen
dönemlerde organik kimyasalların kaynağının petrole kaymasının başlangıcı
olmuştur.
İki dünya savaşının arasındaki dönemde öne çıkan önemli bir gelişme de
savaşta ve sonraki dönemde sektörde devrim niteliğinde değişmelere yol açacak olan
98
Aftalion, 1991: 138.
Aftalion, 1991:141.
100
Chandler, 2005:21.
101
Aftallion, 1991:144.
99
63
polimerizasyon teknikleri ve plastiklerin geliştirilmesidir. 102 İlk polimer (polistiren)
BASF tarafından 1915 yılında geliştirilmesine rağmen, ürünün endüstriyel üretimi
ancak 1936 yılında gerçekleştirilebilmiştir.103
İlaç sanayiinin ilk endüstriyel ürünleri de bu dönemde gelişmeye başlamıştır.
Sülfonamid tabanlı ilaçlar çok başarılı olmamalarına rağmen antibiyotik devrimine
yol açmış, ancak daha sonra bulunan penisilin gösterdiği performans ile bulaşıcı
hastalıkların tedavisinde sülfonamid tabanlı ilaçların yerini almıştır. İlaç sanayiinde
Avrupa’da antibiyotik devrimi yaşanırken, Amerikan şirketleri daha çok vitamin ve
hormon üretimine yönelmiş, Merck Company (ABD) ve Pfizer bu alanda ürünlerini
piyasaya sunmuştur. Bu açıdan Amerikan ilaç endüstrisi geleneksel olarak kimya
alanından çok biyoloji alanına yakın ürünler üzerinde çalışmıştır denilebilir. 104
İki dünya savaşı arasındaki dönemde plastikler, antibiyotikler gibi yeni
ürünler
geliştirilmiş,
birinci dünya
savaşı
öncesi geliştirilen ürünler
ise
yaygınlaşmıştır. İkinci dünya savaşının başlaması ile birlikte kimya sanayii yeniden
savaş ihtiyaçlarına bağlı bir yenilikçilik ve büyüme dönemine girmiştir.
II. Dünya Savaşı öncesi dönemde Almanya ve İngiltere sektördeki dev
şirketleri eliyle, kimya sanayilerini savaşa hazırlamışlardır. 105 Özellikle Almanya, IG
Farben yardımıyla dışa bağımlılığını azaltmak için, ilk sentetik kauçuğun
geliştirilmesi yanında sentetik yakıtın üretilmesinin de yer aldığı önemli kömür
teknolojileri geliştirmiştir. İkinci dünya savaşının başlamasıyla ortaya çıkan yüksek
talep nedeniyle, ara dönemde geliştirilen ürünler ve yenilikler hızla üretim aşamasına
geçmiştir.
Amerikan hükümetinin savaş döneminde gerçekleştirdiği dört önemli
hükümet programı bulunmaktadır. Söz konusu hükümet programları çerçevesinde
Almanya’nın daha önce üretmiş olduğu sentetik kauçuktan daha ekonomik ve daha
hızlı üretilebilen yeni bir tür sentetik kauçuk geliştirmiştir. Savaş sırasında ihtiyaç
duyulan miktarda yakıtın üretilmesi için ayrı bir hükümet programı çerçevesinde
102
Aftalion, 1991: 149.
Cate, 2009:27.
104
Aftallion, 1991: 161-167.
105
Arora at al.,1998:56.
103
64
geliştirilen katalitik kraking, hidrojenasyon teknolojisi ve katalitik reforming
teknikleri ile Amerika’nın savaştan sonra petrol rafinasyonunda lider olmasının yolu
açılmıştır. Bir başka hükümet programı ile de II. Dünya Savaşı öncesi bulunmuş olan
fakat üretiminin zor ve yüksek maliyetli olduğu penisilinin ekonomik ve yüksek
miktarlarda üretimi sağlanmıştır. Son olarak da atom bombasının yapılabilmesi için
gerekli olan miktarda uranyum izotopunun ayrıştırılması sağlanmıştır. 106 Savaş
döneminde gerçekleştirilen söz konusu programlar Amerikan kimya sanayiine savaş
sonrası dönem için önemli bir bilgi ve teknoloji üstünlüğü kazandırmıştır. Bu
dönemde kimya sanayiinin yeni geliştiği göz önüne alındığında, halen sektörde lider
olan ülkenin bilgi altyapısının savaş dönemindeki hükümet programlarına dayandığı
söylenebilir.
2.1.3. Petrokimyasalların yükselişi (1946-1972)
II. Dünya Savaşı sonrası kimya sanayiinde yaşanan en önemli gelişme
petrokimyasalların yükselişidir. II. Dünya Savaşı öncesinde ara dönemde ilk bilimsel
temelleri atılan petrokimyasallar, sonrasında geliştirilen yeni ürünler ve kimyasallar
ile birlikte önem kazanmıştır.
Petrokimyasalların
yaygınlaşmaya
başlamasından
önce
ilk
organik
kimyasallar genellikle kömür kaynaklı işlemler sonucu üretilmekteydi. Avrupa
ülkelerinde bulunan kömüre dayalı hava gazı tesisleri kimya sanayiinde bu tesislere
dayalı teknolojilerin kullanılmasına yol açmıştır. ABD’de söz konusu tesislerin
Avrupa’daki kadar yaygın olmaması, bu ülkenin petrole dayalı teknolojilere daha
açık olmasını sağlamıştır. Savaş sırasında ABD’de sentetik kauçuk programı ve artan
petrol rafinasyonu kapasitesinin de yardımı ile kömürün yerini petrol almaya
başlamıştır. 107 Almanya’nın savaş hazırlıkları ve savaş sırasında uyguladığı dışarıya
bağımlı olmama politikası nedeniyle kömür uzun bir süre daha organik kimyasalların
ana
kaynağı
olmaya
devam
etmiştir.
Ancak
savaşın
sonu
itibariyle
petrokimyasalların, petrolün tartışmasız olarak ekonomik üstünlüğünün anlaşılması
sonrasında, endüstrinin temeli olacağı Avrupa için de kesinlik kazanmıştır. 108
106
Aftalion, 1991:209-213.
Aftalion, 1991:214.
108
Arora at al.,1998:93.
107
65
Avrupa ve Japon firmalarının savaş sırasında uğradıkları maddi zararlara
karşılık Amerikan firmaları savaş bölgesinden uzakta olmaları sayesinde maddi
kayıplardan kurtulmuş, diğer taraftan savaş döneminde artmış olan üretimleri ve
buna bağlı olan gelirlerin avantajı ile savaş sonrasında farklı alanlarda yeni
girişimlerde bulunabilmişlerdir. 109
Savaş sonrası Almanya’da IG Farben’ın dağıtılmasının ardından Bayer,
BASF ve Hoechest gibi firmalar tekrar bağımsız çalışmaya başlamışlar; her biri
kendi ana faaliyet alanlarında yeniden yapılanma, araştırma, geliştirme ve üretim
faaliyetlerini devam ettirmeye çalışmıştır. Yeniden yapılanma döneminin, kömüre
dayalı üretimden petrole dayalı üretime geçen Alman kimya sanayii için 1973 yılına
kadar devam etiği kabul edilebilir. Savaş sonrası yaşanan hızlı büyüme Alman kimya
sanayiinin yeniden yapılanmasını ve modernizasyon sürecini sorunsuz olarak
gerçekleştirebilmesini sağlamıştır. 110
Avrupa kıtasında petrole dayalı kimyasal üretimi ilk olarak 1949 yılında
İngiltere’de gerçekleştirilmiştir. Organik kimyasalların üretiminin savaştan önce
büyük ölçüde alkolün fermantasyonu, kömür ve katrana bağlı olduğu İngiltere petrol
ve kimya şirketlerinin ortak çalışmaları ile gerçekleştirdikleri büyük yatırımlar
neticesinde hızla petrokimya altyapısını tamamlamıştır. Savaş döneminde İngiliz
kimya sanayiinin sektörde artan ürün çeşitliliğinin yanında savaş sonrası dönemde
Amerikan firmalarının da yardımı ile ülkede sentetik kauçuk gibi yeni ürünler için
yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Savaş öncesinde ulaştığı büyüklük ve ürün çeşitliliğini
artıran ICI, bu dönemde etkinliğini artırmıştır.111
Fransız kimya sanayiinde kömüre dayalı üretim tesisleri daha az olduğundan
petrole dayalı üretim yapısına geçiş daha kolay olmuştur. Ayrıca savaş sırasında
bulunan doğal gaz kaynakları ve Marshall yardımları gibi etkenler de geçişi
kolaylaştırmıştır.112 Fransız kimya sanayiinin yapısı savaş sonrası dönemde
yabancıların anlayamayacağı kadar karmaşık, kamu ve özel sektör firmalarından
oluşmaktaydı.
Sektörel araştırmalarının
109
Aftalion, 1991:213-214.
Galambos at al., 2007:145.
111
Aftalion, 1991:271-272.
112
Aftalion, 1991:217.
110
66
çoğu
kamu
finansmanı
ile
kamu
bünyesindeki araştırma merkezlerinde gerçekleştirilmekteydi. Yasalar gereği
firmaların ancak kamu tekeli vasıtası ile petrol ithal edebildiği sektör bu nedenlerden
dolayı 1973 yılına kadar istikrar kazanamadığı gibi, bu durum devam eden on yıllık
dönemde de sürmüştür.113 Sektörün bu karmaşık yapısı nedeniyle ülkeye yabancı
yatırımların gelmesi zor olmuştur.
Japonya’da petrokimya sanayii ancak 1957 yılından sonra gelişmeye
başlamış, büyük “Zaibatsu”114ların sektöre girmesi sonrasında ancak Avrupa ülkeleri
seviyesi yakalanabilmiştir. Petrol kaynaklarının olmaması sebebiyle ülkede
petrokimya tesisleri daha çok liman ve petrol rafinerilerinin yakınlarında
gelişmiştir. 115 Japon kimya sanayii 1945’ten sonra uzun bir süre yabancı teknolojilere
bağımlı kalmıştır. Japon hükümetinin yabancı firmaların bir Japon ortakla çalışması
gibi oldukça kısıtlayıcı kuralları nedeniyle hiçbir yabancı firma kendi teknolojisini
tek başına uygulayamamıştır. Teknoloji transferine yönelik bütün bu tedbirlere
rağmen 1973 yılında yaşanacak olan enerji krizi öncesinde Japon kimya sanayii
firmaları, yabancı rakipleri ile rekabet edebilmekten uzak durumdadır. 116
İlk organik kimya ürünlerinin ortaya çıkmasının hemen sonrasında bulunan
kimyasal ürünlerin bazılarının tedavi edici özelliklerinin de olduğunun anlaşılması
üzerine kimya sanayiinin bir alt sektörü olarak ortaya çıkan ilaç sanayii, dünya
savaşları döneminde yeni ürünler ve üretim teknikleri ile gelişimini devam
ettirmiştir. İkinci dünya savaşı ve sonrasındaki dönemde artan ilaç talebi, ilaç
sanayiinde endüstriyel üretimin yaygınlaşmasına, sonraki dönemde ise pek çok yeni
ilacın geliştirilmesine sahne olmuştur.
Kimya sanayiinin başlangıcı ile birlikte kömür katranı temelli kimyasal
ürünler geliştirilmeye başlanmış, bazı Alman ve İsveç firmaları tarafından bu tür
kimyasallardan üretilen ilaçlar piyasaya sürülmüştür. Birinci dünya savaşı ile birlikte
Alman
ilaçlarına
uygulanan
ambargo
113
Amerikalı
firmaları
bu
ürünlerin
Aftalion, 1991:280-281.
Japonya’da sanayi ve finans şirketlerinin genel adıdır. Bu şirketler genel olarak geniş aileler
tarafından yönetilmekte ve özellikle bir sektörde tekeli elinde tutan grup şirketlerinin birliğini ifade
etmektedir.
115
Aftalion, 1991:219-220.
116
Aftalion, 1991:314.
114
67
geliştirilmesine ve yeni ürünlerin bulunmasına yönelik çalışma yapmaya teşvik
etmiştir. İlaç firmaları 1920’ler ve 1930’larda kendi araştırma tesislerini kurmaya ve
daha entegre büyük yapılar oluşturmaya başlamışlardır. Amerikan firmaları ilerleyen
yıllarda çalışmalarını reçetesiz ilaçlar üzerine yoğunlaştırmışlardır. 117
Amerika’nın İkinci Dünya Savaşı programları çerçevesinde penisilin ve
sülfonamid türevleri başta olmak üzere yeni antibiyotiklerin geliştirilmesi ve ilaç
üretiminin daha önce olmadığı şekilde değişerek büyümesi “Tedavi Devrimi” olarak
isimlendirilmektedir. Gerçekleştirilen buluşlar ve sektördeki büyüme sonucunda
1950 yılına gelindiğinde geleneksel ilaç endüstrisi değişerek reçeteli ilaçların
ağırlıkta olduğu; antibiyotikler, antialerjikler, steroidler yanında birçok hastalığa özel
ilaçlardan, aşılardan ve vitaminlerden oluşan ürün gruplarına sahip bir yapıya
dönüşmüştür.118
Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Avrupa’nın yaklaşık 233 milyonluk119 tek
bir pazar haline gelmiş olması, Avrupalı üreticiler için iç pazarlarının büyümesi
yönüyle avantaj oluşturmuştur. Avrupalı şirketler yeni oluşan iç pazar avantajının
yardımıyla ihracatlarını artırmaya yönelmişlerdir. Buna karşılık, Amerikan firmaları
ihracatı Avrupalı rakipleri kadar hayati görmediği için sadece büyüme vizyonu olan
bazı şirketler, denizaşırı ülkelerde yatırım ve çok uluslu şirket kurmaya
yönelmişlerdir.120
Amerikan kimya sanayii firmalarının bu dönemde petrokimyanın yükselişinin
de etkisi ile petrol şirketleri ile ortaklık kurma eğiliminde oldukları görülmüştür.
Kimya ve petrol şirketleri yukarı veya aşağı yönlü dikey entegrasyona gitmenin
yanında, eşit ortaklık yapıları da kurmuşlardır. Bu ortaklıklar ve entegrasyonların
sonucunda kimya şirketleri için petrol alanına yapılan yatırımların karlı olması
beklenirken sektörler arası farklı bakış açısı ve önceliklerin farklı olması sonucu
117
Chandler, 2005:178-179.
Chandler, 2005:179.
119
Günümüzde yeni alınan üyelerin de dahil olması ile 27 ülkeye ulaşan Birliğin toplam nüfusu
Eurostat verilerine göre 500 milyonun üzerindedir.
120
Aftalion, 1991:250.
118
68
kimya üreticilerin yukarı yönlü entegrasyonda başarılı olamamışlardır. Diğer taraftan
petrol firmaları kimya alanındaki yatırımlarında daha başarılı olmuşlardır.
121
Amerikan kimya sanayii 1950 ve 1960’lı yıllarda özellikle polimer ve
petrokimya teknolojileri üzerinde yoğunlaşarak ülke GSYH büyümesinin iki katı
oranında büyüme kaydetmiştir. Özellikle 1960’lı yıllarda plastik ve sentetik kauçuk
üretimindeki katma değer artışının metal işleme sektörünün iki katı olması dikkat
çekicidir.122 Diğer taraftan savaş sonrası dönemde yeniden yapılanmasını
tamamlayan Avrupa kimya sanayii birleşmiş iç pazarın da yardımı ile önemli
ilerlemeler kaydetmiş, Amerikalı rakiplerini yakalamayı başarmışlardır. Özellikle
savaş sonrasında pazarda geriye düşen Almanya’nın üç büyük firması (Bayer, BASF,
Hoechest) rekabet güçlerini yeniden elde etmişlerdir.123
Savaş sonrasından 1973 yılına kadar olan dönemde ekonomik koşulların
uygun olması ve sağlanan barış ortamı sonrasında ülkeler arası ticaretin
kolaylaştırılması ile artan ticaret sayesinde kimya sanayii önemli büyüme
kaydetmiştir. Bu dönemde yaşanılan büyümede kimya sanayiinin pek çok sıra dışı
yeniliğe sahne olması ve diğer sektörlerdeki talebin etkisi önemli rol oynamıştır. Bu
büyümeyi ilk dönemlerinde kullanılan kömür yerine daha çok bulunan, daha
ekonomik ve daha kolay taşınabilen petrolün, sektörde ham madde olarak
kullanılmaya başlanması etkilemiştir. Ayrıca ekonomik görünüm,
faizlerin
enflasyonun gerisinde seyretmesi nedeniyle yatırımların finanse edilmesinin kolay
olması da olumlu yönde etkileyen unsurlardandır.124
Savaşlar döneminde hükümet projeleri yardımı ile yeni teknoloji geliştiren,
yüksek talep nedeniyle yeni yatırımlar yapan Amerikan kimya sanayii, Avrupa’daki
rakiplerini yakalamıştır. Savaş sonrası dönemde bu avantajlarını kullanarak yeni
kapasiteler oluşturarak pazar paylarını geliştiren şirketler, savaş sırasında
oluşturdukları bilgi altyapılarını geliştirmişlerdir.
121
Aftalion, 1991:265.
Chandler, 2005:27.
123
Chandler, 2005:121-123.
124
Aftalion, 1991:319.
122
69
2.1.4. Ekonomik krizler ve yeniden yapılanma (1973 -2000)
Kimya sanayiinde 1970’li yıllara kadar devam eden olumlu gelişmelerin
ardından bazı olumsuzluklar ortaya çıkmaya başlamıştır. İlk olarak Petrol İhraç Eden
Ülkeler Örgütü (OPEC)’nün 1960 yılında kurulması sonrasında petrol fiyatları
yükselmeye başlamıştır. II. Dünya Savaşı sonrasında yüzde 10 düzeyinde
gerçekleşen ekonomik büyümenin yüzde 2-3 düzeyine gerilemesi yeni yatırımların
finansmanını zorlaştırmış, devam eden yatırımların da yeniden gözden geçirilmesi
ihtiyacını doğurmuştur.
Kimya sanayii açısından ise sektör artık olgunluk dönemine girmiş, önceki
dönemlerde yaşanan ve talep artırıcı etki gösteren büyük yenilikler daha az
gerçekleşmeye başlamıştır. Biyoteknoloji, kompozit malzemeler gibi bazı yeni
alanlar ortaya çıkmasına rağmen bu yenilikler endüstrinin büyümesini yeterince
destekleyecek büyüklükler oluşturamamışlardır. 125
Yukarıda ifade edilen bütün sorunların birleşimi sonucu ekonominin
yavaşlamaya başlaması, yüksek gelişme beklentisine göre planlama yapan kimya
sanayiinde fazla kapasite ve karlılık sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Karlılıklarını artırmak amacıyla firmalar ilk olarak mevcut tesislerindeki personel
sayısını azaltıp, üretim verimliliğini artırarak işletme maliyetlerini azaltmaya
çalışmışlardır. Ayrıca fazla kapasitelerini azaltmaya, üretimlerini ekonomik
değişikliklere daha az duyarlı alanlara, örneğin genel kimyasal maddelerden özellikli
kimyasallara yönlendirmeye başlamışlardır. 126
Fazla kapasitenin azaltılması kimya sanayiinin her alt sektörü için farklı
stratejiyi gerektirmiştir. Örnek olarak, petrokimya tesislerinin kapasiteleri esnek
olmadığından petrokimyasallarda kapasitelerin yeniden düzenlenmesi oldukça zor ve
uzun bir süreç gerektirmiş, her ülke kendi yapısına göre farklı stratejiler izlemiştir.
Japonya’da devlet müdahaleleri ile firmalar arasında anlaşmalar sağlanarak mevcut
kapasitelerin küçültülmesi sağlanırken Amerika ve Avrupa’da süreç serbest piyasa
kuralları çerçevesinde gerçekleşmiştir. Avrupa’da devletlerin dahil olmadığı
şirketlerin tek taraflı veya karşılıklı anlaşmaları ile kapasitelerin azaltılması
sağlanmıştır. Amerika’da ise büyük şirketler tesislerini daha küçük şahıs şirketlerine
devrederek fazla kapasitelerini azaltmışlarıdır. 127
125
Aftalion, 1991:319-320.
Aftalion, 1991:320.
127
Aftalion, 1991:320-326.
126
70
Avrupa, Amerika ve Asya’daki firmalar fazla kapasitelerin azaltılması için
çalışırken OPEC’in kurulmasından sonra artan petrol fiyatları ile gerekli sermayeyi
oluşturmaya başlayan Arap ülkeleri ham madde maliyeti avantajını kullanarak aşağı
yönlü entegrasyon ile petrokimyasallar alanında yatırıma başlamışlardır. 128
Güney Kore hükümeti de bu dönemde uygulamaya koyduğu ağır ve kimya
sanayii programı (Heavy and Chemical Industry, HCI) çerçevesinde kimya sanayiine
yatırım yapılması için özel sektör firmalarını desteklemeye başlamıştır. Destekler
sonucunda ilk olarak petrokimya yatırımları gerçekleştirilmiştir. Programın en
önemli özelliği özel sektör tarafından gerçekleştirilen yatırımların devlet tarafından
desteklenmesidir. Bu çerçevede özel sektör yatırımları finansal açıdan desteklenmiş,
bunu yanında daha sonra kimya kümelenmelerine dönüşecek olan endüstri
parklarının tahsis edilmiştir.129 1973 yılında uygulamaya konulan program ile Ulsan
ve Yeosu Petrokimya komplekslerinin yapımı tamamlanmış ve ülkenin etilen
kapasitesi yıllık 5 milyon ton’u geçmiştir. Ancak, hızla petrokimya sanayiinin hızla
büyümesinin ardından 1982 yılında programın sona ermesinin de etkisi ile program
çerçevesinde desteklenen diğer sektörlerde olduğu gibi kimya sanayiinde de kapasite
düzeltmesi ihtiyacı oluşmuş ve etilen kapasitesi yıllık 4,3 milyon ton’a gerilemiştir.
Devlet desteklerinin sonlanmasının ardından ülke kimya sanayii özel sektör
öncülüğünde yeniden yapılanmış ve düşen üretim kapasitesi tekrar artmaya
başlamıştır. 130
2.1.5. Sektörde küreselleşmenin hızlanması ve üretimin coğrafyasının değişimi
(2000 sonrası)
Dünya kimya sanayii üretimi son on yılda Avro bazında yüzde 63,7 oranında
artmış olup bu süre zarfındaki en dikkat çekici gelişme Çin’in de içinde olduğu Asya
bölgesinin toplam üretimdeki payının büyümesidir. 2000 yılında sektörde dünya
satışlarının ancak yüzde 6,4’ünü gerçekleştirebilen Çin on yılda dünya satışlarından
aldığı payı neredeyse 3 kat artırarak yüzde 24’e çıkartmıştır. Buna karşılık aynı
dönemde, Amerika ve Avrupa Birliği’nin toplam sektör satışları içerisindeki payı
yüzde 57’den yüzde 40’a düşmüştür(Grafik 2.1.).131 Kimya sanayii üretiminde genel
olarak (Japonya hariç) bir uzak doğuya kayma eğilimi gözlemlenmektedir.
128
Aftalion, 1991:329.
Galbraith at. al, 1998:2-3.
130
Moon at.al., 2011:40
131
CEFIC, 2011:4.
129
71
Grafik 2.1. Dünya Kimya Sanayii Satışlarının Bölgesel Dağılımı (2000-2010)
Kaynak: CEFIC, 2011: 4.
Sektörün dış ticareti, sektörün üretiminden ve imalat sanayii dış ticaretinden
daha hızlı büyümektedir. 2000-2010 yılları arasında sektör üretimi ABD Doları
bazında yüzde 141 artmış,132 buna karşılık aynı dönemde sektörün dış ticareti yüzde
191 artmıştır 133. Sektörün imalat sanayii üretimi içerisindeki payı yüzde 10
düzeyinde aynı kalmasına karşılık, dış ticareti içerisindeki payı yüzde 12’den yüzde
17,1’e yükselmiştir (Tablo 2.1). Küresel üretim ve ihracat içerisinde sektörün
payındaki bu değişimin nedeni büyük oranda üretim zincirinin daha fazla sayıda
ülkeyi kapsamaya başlamasından kaynaklanmaktadır.
Tablo 2.1. Dünya Kimya Sanayii Üretiminin ve Dış Ticaretinin İmalat Sanayii
İçerisindeki Yerinin Değişimi
(Milyar Dolar)
İmalat Sanayii Üretim
İmalat Sanayii İhracatı
Kimya Sanayii Üretim
Kimya Sanayii İhracatı
Kimya Sanayiinin İmalat Sanayii Üretimindeki (%)
Kimya Sanayiinin İmalat Sanayii İhracatındaki Payı (%)
Kaynak: WTO, 2012., WIOD, 2012 verileri kullanılarak hesaplanmıştır.
1
: Tahmini değer
132
133
ACC, 2011b verileri kullanılarak hesaplanmıştır.
WTO:2012.
72
2000
18.108
4.690
1.715
584
9,5
12,5
2010
40.492
9.960
4.125
1.700
10,2
17,1
1
Yukarıda belirtilen üretim ve uluslararası ticaret verilerinden de anlaşılacağı
üzere kimya sanayii ticaretinde anahtar bölgeler Avrupa Birliği, Kuzey Amerika
Serbest Ticaret Bölgesi (NAFTA) ve Uzak Doğu’dur. Son on yılda Avrupa Birliği
ve NAFTA’nın sektör üretimi ve dış ticaretindeki payının azaldığı, buna karşılık
Asya bölgesinin payının arttığı görülmektedir. Kimya sanayii temel üretim teknikleri
yirminci yüzyılda Avrupa, Amerika ve Japonya başta olmak üzere Asya ve Orta
Doğu’ya yayılmış bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak ülkelerin üretim ve dış
ticaret içerisindeki payları da değişmiştir. Çin başta olmak üzere doğu asya ülkeleri
sektör ihracatından artık daha büyük pay almaktadır (Tablo 2.2.).
Tablo 2.2. En Büyük Kimyasal Ürün İhracatçısı Ülkeler ve Dünya Kimyasal
Ürün İhracatından Aldıkları Payların Değişimi (2000-2010)
(Milyon Dolar)
2000
2010
Yüzde
Yüzde
ABD
82.542
14,1
Almanya
202.272
11,9
Almanya
69.525
11,9
ABD
189.158
11,1
Fransa
45.270
7,8
Belçika
131.957
7,7
Belçika
38.189
6,5
Fransa
98.197
5,8
İngiltere
37.785
6,5
Çin
87.556
5,1
Japonya
35.158
6,0
Hollanda
85.333
5,0
Hollanda
31.296
5,4
Japonya
78.452
4,6
İrlanda
25.361
4,3
İngiltere
78.345
4,6
İtalya
22.681
3,9
İsviçre
74.667
4,4
İsviçre
21.851
3,7
İrlanda
69.440
4,1
Dünya
583.760
70,1
Dünya
1.704.904
64,3
Kaynak: WTO, 2012.
Sektörün üretim coğrafyasının değişimi sektörün öncü şirketleri sıralamasını
aynı ölçüde değiştirmemiştir (Tablo 2.3.). Sektörün cirosuna göre ilk 20 firmasının
2000-2011 yılları arasındaki değişimi incelendiğinde yeni kurulan herhangi bir
firmanın listeye dâhil olmadığı görülmektedir. Benzer durum ilk 100 firma için de
geçerlidir (Ek-4).
Tablo 2.3’te gösterilen en büyük firmalar sıralaması incelendiğinde bazı
firmaların sıralamasının önemli ölçüde değiştiği ve bazı yeni firmaların sıralamada
yer aldıkları görülmektedir. Bu değişimin kaynağı satın almalar ve birleşmelerdir.
Satın alma ve birleşmeler ile firmalar rekabet üstünlüklerinin bulunduğunu
73
düşündükleri alt sektörlerde yoğunlaşmayı hedeflemişlerdir. Bu amaca yönelik
olarak firmalar uzmanlık alanı olarak belirledikleri alanların dışındaki üretim
konularından ilgili bölümleri satarak veya yeni şirketler olarak yapılandırarak
çıkmayı seçmişlerdir. İlk yirmi firma tablosunda üç satın alma görülmektedir.
Tablo 2.3. Kimya Şirketlerinin Büyüklüklerinin 10 Yıllık Dönemde Değişimi
2011 (2001)
2010
Satışları
(Milyon
Dolar)
2001 (2011)
2000
Satışları
(Milyon
Dolar)
1 (1)
BASF
84.651
1 (1)
BASF
31.141
2 (2)
Dow Chemical
53.674
2 (2)
Dow Chemicals
29.534
3 (5)
ExxonMobil
53.636
3 (12)
Bayer
29.416
4 (25)
Sinopec
48.725
4 (10)
DuPount
28.268
5 (47)
LyondellBasell Ind.
41.151
5 (3)
Exxon mobil
21.500
1
19.796
6 (26)
SABIC
40.525
6 (11)
Atofina
7 (8)
Shell
39.629
7 (19)
Degussa2
19.249
8 (9)
Mitsubishi Chemical 38.241
8 (7)
Shell
15.205
3
9 (60)
INEOS
34.561
9 (8)
Mitsubishi Chemical 13.977
10 (4)
DuPont
31.505
10 (14)
AkzoNobel4
13.300
11 (6)
1
Total
24.480
11 (14)
ICI4
11.627
12 (3)
Bayer
23.983
12 (47)
BP
11.247
13 (16)
Sumitomo Chemical
23.939
13 (27)
Asahi Kasei
10.155
14 (10)
AkzoNobel3
19.402
14 (42)
Huntsman
8.500
15 (-)
Braskem
19.004
15 (40)
Solvay
8.418
16 (-)
Toray
18.593
16 (13)
Sumitomo Chemical 8.327
17 (20)
Air Liquide
17.876
17 (39)
Dainippon Inks
7.854
18 (-)
Linde
17.054
18 (-)
General Electric
7.776
17.053
19 (-)
Takeda
7.707
Mitsui Chemicals
16.806
20 (23)
Kaynak: Davis 2001: 23, Davis 2011: 31.
20 (17)
Air Liquide
7.692
19 (7)
Evonik Industries
2
1
Total, Atofina şirketini satın almıştır.
Evonik Industries, Degussa şirketini 2007 yılında satın alarak kurulmuştur.
3
Şirket 1997 yılında BP’nin Antwerp tesislerini alarak kurulmuştur. Kuruluşundan itibaren daha önce
BASF, ICI, Dow Chemical ve Solvay gibi köklü firmaların bazı bölümlerini alarak büyümüştür.
4
AkzoNobel, ICI şirketini satın almıştır.
2
Kimya sanayii firmalarında yaşanılan yapı değişiklikleri, alt sektörlerden olan
ilaç sanayiinde de olmuştur. Teknolojik değişimlerin yanında ilaç geliştirmenin ve
piyasaya sürmenin de özel uzmanlık gerektiren süreçlere bağlanması, üretimin
74
yönetimini değiştirmiştir. İlaç sanayiinin pazarlama ihtiyaçlarının özel ve kimya
sanayiinden farklı olması nedenleri ile sektör şirketleri kimya ve ilaç konularını ayrı
şirketler olarak yapılandırmaya başlamışlardır.
Günümüz en büyük farmasötik
endüstrisi şirketleri incelendiğinde neredeyse tamamının kimya sanayii firmalarının
ilaç ile ilgili bölümlerinin ayrılması ile oluşturulduğu görülecektir.
Son yıllarda yaşanan küresel finansal kriz kimya sanayii üretiminin farklı alt
sektörlerini hitap ettikleri tüketici grubuna göre farklı şekillerde etkilemiştir.
Otomotiv ve inşaat sektörüne girdi sağlayan kimyasal üreticileri krizden en olumsuz
etkilenen grup olurken ilaç, gıda ve kişisel bakım ürünleri sektörleri en az etkilenen
sektörler olmuşlardır.
Yakın dönemde yaşanan finansal kriz kimya sanayiinin gelişmekte olan
ekonomilere geçişini hızlandırmıştır. Sektörün 2010 yılı ile birlikte yeniden bir
toparlanma sürecine girdiği görülmektedir. Bu süreçte krizden neredeyse hiç
etkilenmeyen Çin ile birlikte diğer doğu asya ülkeleri üretim artışının sürükleyicisi
konumundadırlar.
Çin ile birlikte kimya sanayiinde gelişme gösteren bir diğer ülke de Güney
Kore olmuştur. Devlet öncülüğünde kurulan ve gelişen sektör 2000’li yıllara
geldiğinde yeniden yapılanmasını tamamlamış ve büyümeye başlamıştır. Ülke kimya
sanayii 2005-2009 döneminde ülke kimya ve petrokimya üretimi yıllık ortalama
yüzde 9’un üzerinde artış göstermiştir.134
2.1.6. Dünyada kimya sanayiinin mevcut durumu ve önemli ülkeler
Dünya kimya sanayii üretimi 2011 yılında yaklaşık olarak 2.744 milyar Avro
olarak gerçekleşmiştir. 135 Sektörün üretiminin bölgesel dağılımı incelendiğinde
sektör üretiminin yüzde 52’sinin Asya bölgesinde gerçekleştiği görülmektedir.
Avrupa’da sektörde AB ülkelerinin ağırlığı ile sektör üretiminin yüzde 25’i, Kuzey
Amerika’da ise yüzde 17’sini üretilmektedir (Grafik 2.2.).
134
135
Moon at.al., 2011:42
CEFIC 2011: 3
75
Grafik 2.2. Kimya Sanayii Üretimlerinin Bölgesel Dağılımı 2011
(Milyar Avro)
Kaynak: CEFIC, 2012: 3.
Sektör üretimi ülkeler bazında incelendiğinde en büyük kimya sanayii
üretiminin küresel finans krizinden en az etkilenen Çin tarafından gerçekleştirildiği
görülmektedir. Çin, 2011 yılında 734,8 milyar Avroluk üretimi ile Avrupa Birliği ve
ABD’yi geçerek sektörde en büyük üretimi gerçekleştiren ülke olmuştur (Grafik
2.3.). Çin sadece ABD’yi geçmekle kalmamış, 2009 yılına kadar en büyük kimya
üretiminin yapıldığı AB üretiminin toplamından daha fazla üretim gerçekleştirmiştir.
Dünya sektör üretimindeki payını arttırmaya devam eden Çin’in büyümesi ile birlikte
üretimlerini artıran Uzakdoğu Asya sektörün yeni üretim üssü haline gelmiş, uzun
yıllar süren AB liderliğini sona erdirmiştir. Son veriler ve gelişmeler sektörde Çin ve
Hindistan başta olmak üzere Uzakdoğu Asya Ülkelerinin ve Güney Amerika’nın
üretimlerinin artacağını göstermektedir. Asya ülkelerinden olan Güney Kore’nin
başlangıçta devlet destekli geliştirilen ve büyük ölçekli üretim yapan petrokimya
sanayiini son dönemde daha yenilikçi, yüksek katma değerli ürünlere doğru
76
geliştirmesi önemli bir gelişmedir. 136 Kimya sanayiindeki yükseliş ülkenin beşinci
büyük kimya üreticisi olması (Grafik 2.3.) ve ülkenin kimya firmalarından LGChem
ve SKEnergy gibi firmaların en büyük kimya şirketleri arasına girmesi ile kendini
göstermektedir (Tablo 2.5.). Ayrıca Orta Doğu ülkeleri de ham madde avantajlarını
kullanarak önemli petrokimya yatırımları gerçekleştirmektedirler.
Grafik 2.3. İlk 10 Kimya Üreticisi
(Milyar Avro)
Kaynak: CEFIC, 2012:5.
En büyük kimya sanayii üreticileri ve bu ülkelerin toplam kimya sanayii
satışları Grafik 2.4’te verilmektedir. Sektörde en büyük ihracatı ve ithalatını
gerçekleştiren ülkeler ise Tablo 2.4’te verilmektedir. Buna göre, sektördeki en büyük
ihracatçı
ülkeler
aynı
zamanda
önemli
miktarda
sektör
ithalatı
da
gerçekleştirmektedirler. Bu veriler ışığında kimya sanayiinin kendi içerisindeki girdi
çıktı ilişkisinin yoğun olduğu, sektörde bir ülkenin değer zincirinde tek başına
bulunmasının mümkün olmadığı, küresel bir sektör olduğu net olarak görülmektedir.
136
Moon at.al.,2011:40
77
Tablo 2.4. 2011 Yılı Verilerine Göre Kimya İhracatı ve İthalatı En Büyük
Ülkeler
(Milyon Dolar)
İhracat
İthalat
1
Almanya
225.799
ABD
202.081
2
ABD
207.030
Çin
180.542
3
Belçika
140.155
Almanya
164.276
4
Çin
114.723
Belçika
104.833
5
Fransa
108.660
Fransa
98.597
6
Hollanda
100.775
İngiltere
79.895
7
İngiltere
84.763
İtalya
78.204
8
Japonya
84.522
Japonya
75.573
9
İsviçre
83.564
Hollanda
67.789
78.010
İspanya
51.907
İrlanda
10
Kaynak: WTO, 2013.
Kimya sanayii genel olarak çok uluslu şirketlerin hâkim olduğu bir sektördür.
Geçmişleri modern kimya sanayiinin başlangıcına kadar uzanan bu şirketlerin (Tablo
2.5.) sermaye güçlerinin yanında önemli bir bilgi üstünlükleri de bulunmaktadır.
Kimya sanayiinde kullanılan üretim tekniklerine ait teknolojilerinin uygulamalarında
deneyimden kaynaklanan bilgiler verimliliğin artırılmasında ve üretim tekniğinin
başarılı bir şekilde uygulanmasında hayati öneme sahiptir. Her üretim tekniğinin
uygulanmasında elde edilen bilgiler aynı konuda yapılacak sonraki yatırımlarda
firmalara önemli rekabet avantajı sağlamaktadır. Sektörün bu yapısı çoğunluğu
Alman ve Amerikan merkezli eski firmalara diğer firmaların elde edemeyecekleri bir
bilgi altyapısı oluşturma imkânı tanımakta, bu bilgi altyapıları da sektöre yeni giren
diğer firmalar için önemli giriş engellerinden bazılarını oluşturmaktadır. Sektörde
günümüze kadar bu bilgi altyapısı kaynaklı giriş engelini aşarak büyük firmaların
arasına girebilen az sayıda şirket bulunmaktadır. Sektörde yer alan ilk yirmi firmanın
kuruluş tarihleri incelendiğinde (Tablo 2.5.), bu durum açık bir şekilde görülecektir.
Yeni tarihte kurulan şirketlerden Sabic ve Braskem’in ana ülkelerinde bulunan ham
madde kaynakları nedeniyle ham madde avantajları bulunmakta, LG Chem ve SK
Energy firmalarının ise başlangıç döneminde devlet desteği bulunmaktadır.
78
Kimya
Şirketleri
Genel
Sıralama1
Tablo 2.5. ICIS’a Göre İlk 20 Kimya Şirketi
1
1
BASF
84.651
1865
Almanya
2
2
Dow Chemical
53.674
1897
ABD
3
5
LyondellBasell Ind.
41.151
19532
Hollanda
4
6
SABIC
40.525
1976
Suudi A.
5
8
Mitsubishi Chemical
38.241
1934
Japonya
6
9
INEOS
34.561
19973
İngiltere
7
10
DuPont
31.505
1802
ABD
8
12
Bayer
23.983
1863
ABD
9
13
Sumitomo Chemical
23.939
1913
Japonya
10
14
AkzoNobel
19.402
1792
Hollanda
11
15
Braskem
19.004
2002
Brezilya
12
16
Toray
18.593
1926
Japonya
13
17
Air Liquide
17.876
1902
Fransa
14
18
Linde
17.054
1879
Almanya
15
19
Evonik Industries
17.053
18734
Almanya
16
20
Mitsui Chemicals
16.806
1951
Japonya
17
21
Johnson Matthey
15.153
1817
İngiltere
18
22
LG Chem
15.053
1947
G.Kore
19
23
SK Energy
14.279
1953
G.Kore
20
25
Asahi Kasei
12.955
1931
Japonya
Şirket
2010 Yılı
Satışları
(Milyon Dolar)
Kuruluş
Tarihi
Merkezi
Kaynak: Davis, 2011: 31.
1
Genel sıralama kimya sanayii satışlarına göre yapılmıştır. Asıl faaliyet alanı petrol ve petrol ürünleri
olan şirketlerin kimya sanayii satışları sonucu listede yer alan asıl faaliyet alanı petrol ve petrol
ürünleri olan şirketler kimya sanayii şirketleri sıralamasından çıkartılmıştır.
2
Basell Poliolefins şirketinin kuruluş tarihidir.
3
Şirket 1997 yılında BP’nin Antwerp tesislerini alarak kurulmuştur. Kuruluşundan itibaren daha önce
BASF, ICI, Dow Chemical ve Solvay gibi köklü firmaların bazı bölümlerini alarak büyümüştür.
4
Evonik Industries, Degussa şirketini 2007 yılında satın alarak kurulmuştur.
79
2.2. Türkiye Kimya Sanayii ve Tarihsel Gelişimi
Ülkemizde modern kimya sanayii üretimi olarak değerlendirilebilecek üretim
ancak Cumhuriyet döneminde başlamıştır. Cumhuriyet öncesi dönemde sabun,
gülyağı ve barut üretimi gerçekleştirilmesine rağmen bu üretimler sanayi çapında
üretim değildir. 137
Sektörün ülkemizdeki tarihi gelişimi, ekonomik politikalar çerçevesinde;
x
I. Sanayi Planı sonrası planlı kalkınma döneminin başlangıcına kadar
geçen dönem (1934-1962),
x
Planlı Kalkınma Döneminin başlangıcından ekonominin serbestleşmesine
kadar geçen dönem (1963-1979),
x
Dışa açık, ihracata yönelik büyümenin hedeflendiği serbest piyasa
ekonomisine geçiş dönemi (1980 ve sonrası),
olmak üzere üç dönemde incelenebilir.
2.2.1. Birinci Sanayi Planı ve sonrası (1934-1962)
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki sermaye birikiminin az olması nedeniyle
sermaye yoğun sektör olan kimya sanayiinde özel sektörün yatırım yapması mümkün
olmamıştır. Bu nedenle sektördeki endüstriyel ölçekteki ilk yatırımlar devlet
tarafından gerçekleştirilmiştir. Özel sektörün gerçekleştiremediği büyük ara malı
üretimi yatırımlarının devlet eliyle gerçekleştirilmesi amacıyla planlamalar yapılmış
ve 1934-1938 yıllarını kapsayan I. Sanayi Planı uygulamaya konulmuştur.
I. Sanayi Planı’nda kimya sanayiine ilişkin sudkostik, klor, suni ipek ve gül
sektörlerine yer verilmiş, yatırımlar planlanmıştır. Kimya sanayiinde yapımına
başlanan tesislerden süperfosfat, sülfürik asit, kostik soda ve klor tesisleri planın
uygulama sürecinde tamamlanamamıştır. Süperfosfat tesisi 1944 yılında, 1938
yılında temeli atılan klor alkali fabrikası ise 1945 yılında faaliyete başlamıştır. Plan
döneminde temeli atılan Gemlik Suni İpek Fabrikası (1938)’nın yapımı
137
DPT, 2001:3.
80
tamamlanmış, ülkenin yeraltı kaynaklarının değerlendirilmesi amacıyla Etibank
(1935) kurulmuştur. 138 Petrol rafinasyonu ile ilgili çalışmalar 1930 yılında kurulan
ilk rafineri olan Boğaziçi Tasfiyehanesi ile bu dönemde başlamıştır.
I. Sanayi Planı sonrasında Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (1950) ve
Azot Sanayi (1953) kurulmuştur. Her iki kurum da ülkemizin kimya sanayiinde
faaliyet gösteren ilk kurumlarındandır.
I. Sanayi Planı’nın ardından 2. Sanayi Planı hazırlanmış, ancak II. Dünya
Savaşı’nın çıkması nedeniyle uygulanamamıştır.
Birinci ve İkinci Sanayi Planları ile kimya sanayii ham maddelerinin
üretilmesi hedeflenmiştir. Kimya sanayii ile ilgili yatırmalarda ülkenin öncelikle
ihtiyacı olan ürünlerin yerli ham madde kaynakları kullanılarak üretilmesi ve ülkede
sanayinin temellerinin atılması hedeflenmiştir.
II. Dünya Savaşı sonrasında daha serbest politikalar uygulanmaya başlanmış,
devlet müdahaleleri azaltılmıştır. Uygulanan politikalar sonucu kimya sanayiinde
özel sektör yatırımları gerçekleşmiştir.
2.2.2. Planlı kalkınma döneminde ithal ikameci yaklaşım dönemi (1963-1979)
1960’lı yılların başında ülkemiz kimya sanayii özel sektör ağırlıklı bir yapıda
olmasına rağmen özel sektörün üretimi ağırlıklı olarak tüketim malları alt sektöründe
yer alıyordu. Kimya sanayii için gerekli büyük ölçekli yatırımların bir kısmı I.
Sanayi Planı ve sonrası dönemde gerçekleştirilmiş, ancak kimya sanayiinin genel
özelliği olan ara girdi üretimi ağırlıklı bir üretim yapısına geçilememiştir.
Türkiye’nin 1963 yılına ait girdi-çıktı tablosu incelendiğinde kimya sanayii
üretiminin ancak yüzde 54’ünün139 ara girdi olarak diğer sektörler tarafından
kullanılmakta olduğu görülmektedir.
I., II., III. ve IV. Beş Yıllık Kalkınma Planları bu dönem içerisinde, dönemin
ekonomi anlayışını yansıtacak şekilde, ithal ikamesine dayanan bir yaklaşımla
138
Şağan: 2005:180.
139
TÜİK.
81
hazırlanmışlardır. Planlı kalkınma dönemi ile birlikte kimya sanayiinde devlet
yatırımları artmış, kimya sanayii ham maddeleri üretimi gerçekleştirilmiştir.
Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda kimya sanayii için;
x
Temel kimya sanayiinin kurulması,
x
Modern tarımın gerekleri olan gübre ve tarım ilaçlarının üretilmesi,
x
Giyim sanayii için kullanılan sentetik elyafın üretilmesi,
x
Plastik ham maddelerinin rafineriler ile üretilmesi,
x
İthal edilen ürünlerin yurt içinde üretiminin sağlanması,
hedeflenmiştir. Bu hedefler dönem içerisinde hazırlanan diğer kalkınma planlarında
da gözetilmiştir.
I. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963-1967) döneminde kimya sanayii açısından
yaşanan en önemli gelişme yurt dışında yaşanan petrokimyasal maddelerin
yükselişine paralel olarak, 1965 yılında Petkim’in kurulmasına yönelik çalışmaların
başlamasıdır. Petkim halen ülkemizin tek ve en büyük entegre petrokimya tesisi
konumunu korumaktadır.
II. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1968-1972) içerisinde
Yarımca kompleksinde deneme üretimine başlanmış, ilerleyen dönemde artan talep
nedeniyle yetersiz kalan kapasitenin artırılmasına yönelik tevsi yatırımları
gerçekleştirilmiştir. Ancak II. Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde yılda ortalama
yüzde 29,7 oranında artan plastik talebi sonucu Yarımca kompleksinin kapasitesinin
de yetersiz kalmasından dolayı İzmir Aliağa’da ikinci petrokimya tesisinin yapılması
gündeme gelmiştir. III. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1973-1977) dönemi sonunda
bitirilmesi planlanan tesis yatırım sürecinde meydana gelen gecikmeler nedeniyle
tamamlanamamış, ancak 1985 yılında hizmete alınabilmiştir. 140
I. Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde gerçekleştirilen büyük devlet
yatırımları ile sektörde kamu yatırımlarının payı yüzde 15’ten yüzde 75’e
yükselmiştir. Özel sektörün de tüketim malları üretiminden ara malı üretimine
140
DPT, 1963; DPT, 1967 ve DPT, 1972.
82
yönelmesi ile plan dönemi başında yüzde 57 olan tüketim malları üretimi oranı
dönem sonunda yüzde 51’e gerilemiştir. 141
Planlı kalkınma döneminin ithal ikameci yaklaşımın benimsendiği bu
döneminde girdilerini önemli oranda kimya sanayiinden alan lastik ve plastik ürünler
sektörü yeniden yapılanmış, sektörün ham madde ihtiyacının karşılanmasına yönelik
gerçekleştirilen petrokimya yatırımları sektörün büyümesinin karşısında yetersiz
kalmıştır. Bunun sonucunda lastik ve plastik sektörü ham maddelerinin ithalatı
artmaya devam etmiştir. 1963 yılı itibariyle lastik ve plastik ürünleri sektöründe yurt
içinde üretilen kimyasal ham maddelerin kullanımı ancak yüzde 7,5 iken bu oran
1979 yılında yüzde 29’a çıkmıştır.142
Planlı dönemin başlaması ile kimya sanayii ve ilgili sektörlerde önemli ara
ürün yatırımları ile büyük ölçekli yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Kimya sektörüne
önemli miktarda girdi sağlayan rafineri yatırımlarının yanında, sektör ürünlerini
kullanan Petlas gibi yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Ayrıca halen ülkenin tek entegre
petrokimya
tesisi
olan
Petkim’de
rafineri
entegrasyonu
bu
dönemde
gerçekleştirilmiştir. Bütün bu yatırımlara rağmen bu dönemde oluşturulması
planlanan
organik
ve
inorganik
kimya
komplekslerinin
yapımı
mümkün
olmamıştır.143
Kimya sanayii planlı kalkınma döneminin başlangıcında ilk üç plan
döneminde de neredeyse iki kat büyüyerek imalat sanayiinin genel büyümesinden
daha yüksek oranda büyümüştür.
2.2.3. Dışa açılma ve serbestleşme (1980 sonrası)
Türkiye ekonomisinin genel dengesinin bozulması, enflasyon ve bütçe
açığının yükselmesi sonrası 1970’lerin sonunda ekonomik kriz baş göstermiştir. Bu
dönemde yaşanan petrol şoklarının da olumsuz etkisi ekonomideki genel
olumsuzlukların artmasına sebep olmuştur. Bütün bu olumsuz gelişmeler sonrası 24
141
Aygören, 1995:14.
TÜİK Türkiye Girdi-Çıktı tabloları kullanılarak hesaplanmıştır.
143
DPT, 1979: 533-534.
142
83
Ocak 1980’de alınan ekonomik kararlar ile ülkemiz ithal ikameci politikaları terk
etmiştir.
I., II. ve III. Beş Yıllık Kalkınma Planlarında ithal ürünlerin yurt içinde
üretilmesine odaklanılmıştır. IV. Beş Yıllık Kalkınma Planı da ithal ikameci bir
anlayışla hazırlanmasına karşılık 1980’den sonra dışa açık ekonomi politikaları ile
birlikte sanayide de ithal ikameci anlayış yerine ihracat hedefli politikaların
uygulandığı bir dönem başlamıştır. V. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda ihracatı artırma
ve buna paralel olarak rekabet edebilir bir sanayi yapısına ulaşılması, VI. Beş Yıllık
Kalkınma Planı (1990-1994)’nda ise özel sektörün sanayileşmedeki rolünün
artırılması ön plana çıkartılarak özel sektör yatırımlarının toplam imalat sanayii
yatırımları içerisindeki payının artırılması hedeflenmiştir.144
VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1996-2000)’ nda sanayi sektörlerinin rekabet
gücünü olumsuz olarak etkileyen temel sorunlar; sermaye birikiminin yetersiz
olması, teknolojik gelişmelerin yakından izlenememesi ve teknoloji üretecek konuma
gelinememesi, ölçek sorunları ve uluslararası standartlarda ürün üretilememesi olarak
tespit edilmiştir. Rekabet gücünün artırılması amacıyla teknoloji transferi ve
geliştirmenin desteklenmesi, girdi maliyetlerinin azaltılması için gereken tedbirlerin
alınması hedeflenmiştir.145 VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde ise bilgi
yoğun sektörlerde Ar-Ge yatırımlarının artırılmasına vurgu yapılmıştır.146
Dışa açık sanayi yapısının sürdürülebilmesi ancak rekabet gücü yüksek bir
sanayi yapısı ile mümkün olacağından VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı ile rekabet
gücünün artırılması önemli bir hedef olarak ortaya konulmuştur.
1980 sonrası dönemde, yaşanan ekonomik krizler sonrası iç talebin daralması
imalat sanayii sektörleri için dış pazarın önemini daha da artırmıştır. Sektörlerin
krizlerden daha az etkilenmesi, 1996 yılından sonra uygulamaya konulan Avrupa
Topluğu ile gümrük birliğinden sektörlerin olumsuz etkilenmemesi için gümrük
144
DPT, 1989: 3.
DPT, 1995:65.
146
DPT, 2000:221.
145
84
birliği öncesi rekabet güçlerinin artırılmasına önem verilmiştir.147 Ayrıca, ihracatın
artırılması ve sürekli hale getirilebilmesi için firmaların özendirilmesine ve ihracat
çeşitliliğinin artırılmasına çalışılmıştır.
Bu dönemde kimya sanayiine yönelik olarak atıkların değerlendirilmesi ve
çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik yatırımların desteklenmesi 148 ve yerli Ar-Ge
yatırımlarının uygulanarak yerli teknolojimizin geliştirilmesi, küreselleşen dünya ve
serbestleşen dış ticaret dikkate alınarak sektörün rekabet gücü yüksek projeler
geliştirmesi yanında iyi bir pazarlama yapısını oluşturulmasının önemine dikkat
çekilmiştir. Ayrıca, gerçekleştirilmesi gereken çevre yatırımlarına dikkat çekilerek
söz konusu yatırımların gerçekleştirilmesi çerçevesinde kimya organize sanayi
bölgelerinin kurulmasının gereği vurgulanmıştır. 149
Daha önce hazırlanmış kalkınma planlarından daha farklı bir anlayışla
hazırlanan Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013)’nda stratejik plan anlayışı
benimsenmiştir. Plan kapsamında belirlenen gelişme eksenlerinden “rekabet gücünün
artırılması” çerçevesinde “sanayi ve hizmetlerde yüksek katma değerli üretim
yapısına geçilmesi” hedeflenmiştir. Bu hedef kapsamında genel olarak imalat
sanayiinin dışa dönük bir yapı içerisinde ekonomik büyümeyi sürükleyen temel
sektör olması hedeflenmiştir.
Kimya sanayii ile ilgili olarak ise katma değeri yüksek yeni kimyasalların
üretilmesine ve kimya organize sanayi bölgelerinin kurulmasına önem verileceği
belirtilmiştir. Ayrıca kimya sektörünün bilgi ve teknoloji yoğun alanlardan olduğu
belirtilerek bu alanların geliştirileceği ifade edilmiştir.
Dokuzuncu Kalkınma Planı çerçevesinde hazırlanan Kimya Sanayii Özel
İhtisas Komisyonu Raporu’nda kimya sanayiinin vizyonu: “Uluslararası ve AB
mevzuatına gerekli uyumu sağlayarak, 2025 yılında; Türkiye’yi katma değeri yüksek
ürünlerde üretim ve ihracat açısından, Dünya’nın ilk 10 kimya sektörüne sahip
147
DPT, 1995:19.
DPT, 1984:8.
149
DPT, 2001:19.
148
85
ülkelerinden biri haline getirebilmek için; kimya sanayiinin girdi verdiği veya
vermesi mümkün olan, ülkenin stratejik olarak kuvvetli olduğu alanlarda, yerli ham
madde kaynaklarına dayalı ürün yelpazesini geliştirmek, 2015 yılında mevcut katma
değeri dört katına çıkarmak, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını destekleyerek
Türkiye’yi yatırım üssü haline getirmek, 2015 yılına kadar bugünkü yatırım hacmini
10 katına çıkarmak, üretim faaliyetlerinde ve tüketiciye sunulan ürünlerde sağlık,
teknik emniyet ve çevre konularında sürdürülebilir ve güncel teknolojiye sahip ve
Ar-Ge’ye önem veren, gerekli alt yapı entegrasyonunu sağlamış özel üretim alanları
bulunan, bölgesinde ihracat ve lojistik merkezi olan bir kimya sanayii haline
gelmektir.” olarak belirlenmiştir.150
Planlı kalkınma dönemi ile başlayarak ithal ikameci dönemde artan devletin
sektördeki ağırlığı, serbestleşme ve özel sektörün ağırlığının artırılması politikaları
çerçevesinde özelleştirme uygulamaları ile azalmıştır. Yedinci Plan döneminde
gerçekleşen Petlas’ın özelleştirilmesi ile devlet lastik sektöründen tamamen
çıkmıştır. Gübre sektöründe ise 1998 yılında özelleştirme programına alınan Tügsaş
ve İgsaş’ın özelleştirmeleri VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde
tamamlanarak devlet gübre sektöründen de çıkmıştır.
Sektördeki en son özelleştirme ise Petkim’in Dokuzuncu Plan döneminde
özelleştirilmesi olmuştur. Son durum itibariyle sektörde devlete ait işletme olarak bor
kimyasalları üreten Eti Bor İşletmeleri, patlayıcı madde üreten Makine Kimya
Endüstrisi Kurumu ve alkoloid üretimi gerçekleştiren Toprak Mahsulleri Ofisi,
Afyon Alkoloid İşletmesi bulunmaktadır.
2.2.4. Türkiye’de kimya sanayiinin mevcut durumu
Kimya sanayiinin ekonomi içerisindeki payı yüzde 3 olup son yıllarda
yaşanan üretim artışına rağmen toplam ekonomi ve imalat sanayii içerisindeki payı
azalmıştır. Sektör üretimi 2003 yılında toplam üretimin yüzde 4,6’sını, imalat
sanayiinin yüzde 9’unu oluştururken bu paylar 2010 yılında sırasıyla yüzde 3,1 ve
150
DPT, 2007a:37.
86
6,9’a düşmüştür151 bu düşüşün devam ettiği tahmin edilmektedir. Sektör üretimi
2007 yılında yaşanan küresel kriz sonucu azalmasına karşılık 2008 yılından itibaren
artışa geçmiştir. Kapasite kullanımı verileri ile birlikte değerlendirildiğine daha çok
mevcut kapasitelerin kullanımı sonucu elde edilen üretim artışının 2011 ve 2012
yılında bir miktar yavaşladığı görülmektedir (Tablo 2.6.). Kapasite kullanım
oranlarının yüzde 80’in üzerine çıkması sektörde üretim artışının devam edebilmesi
için yeni yatırımların gerekli olduğunu ortaya koymaktadır.
Tablo 2.6. Kimya Sanayiinin İmalat Sanayii İçerisindeki Yeri
(Milyon TL, Cari Fiyatlarla)
2009
GSYH
1
2010
952.559
Üretim
İthalat
2011
1.098.799
2012
1.297.713
1.416.817
2
592.650 2
38.726 2
40.462 2
İmalat Sanayii
420.381
524.469
579.538
Kimya Sanayii
29.941
35.978
Toplam Türkiye
217.678
278.668
403.813
426.229
İmalat Sanayii
171.447
218.462
308.176
317.533
Kimya Sanayii
33.033
55.517
55.117
57.117
Toplam Türkiye
158.482
171.343
227.011
274.595
İmalat Sanayii
148.169
158.697
211.900
257.897
Kimya Sanayii
6.644
8.581
11.337
13.164
7,1
6,9
6,7
6,8
3.607
3.867
-
-
İstihdam
83.514
92.348
Kaynak: TÜİK istatistiklerinden derlenmiş ve hesaplanmıştır.
1
:Üretim yöntemiyle GSYH.
2
:Üretim endeksine göre tahmini değerdir.
-
-
İhracat
Kimya Sanayii/İmalat (%)
Firma Sayısı
Kimya sanayii ithalatı 2012 yılı verilerine göre yüzde 17,9 ile imalat sanayii
ithalatı içerisinde en büyük paya sahiptir. Sektörün en büyük ithalat kalemleri
sentetik kauçuk ve plastik ham maddeleridir. İmalat sanayii ihracatının yüzde 5,1’ini
oluşturan sektörün ihracatı ise önemli oranda ana kimyasal maddeler ile sabun,
deterjan ve kozmetik ürünlerinden oluşturmaktadır. Sektörde 2012 yılında 31,7
milyar
ABD
Doları
ithalata
karşılık,
gerçekleştirilmiştir.
151
TÜİK,2013 verileri kullanılarak hesaplanmıştır.
87
7,3
milyar
ABD
Doları
ihracat
Sektör, imalat sanayii içerisinde cari açığın önemli kaynaklarından biridir.
Ülkemiz, Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre kimya sanayiinde en büyük dış
ticaret açığı olan ülkeler arasında yer almaktadır (Tablo 2.7.). Kimya sanayiinin diğer
sektörlerin ham madde tedarikçisi olduğu göz önüne alındığında sektördeki dış
ticaret açığı daha çok sektörde üretimi gerçekleştirilemeyen kimyasallara ihtiyaç
duyan diğer sektörlerden kaynaklanmaktadır. Kimya sanayii ithalatının yüzde 16’sı
kimya sanayii üretiminde kullanırken, yüzde 24’ü son kullanıcılar tarafından
tüketilmekte, yüzde 60’ı ise diğer sektörlerde girdi olarak kullanılmaktadır.
Tablo 2.7. Kimya Sanayii Dış Ticaret Açığı En Büyük Ülkeler (2011)
(Milyar ABD Doları)
İhracat
İthalat
İhracat-İthalat
1
Çin
87,6
149,3
-61,7
2
Türkiye
7,3
31,7
-24,4
3
Meksika
11,9
34,1
-22,2
4
Brezilya
12,3
32,4
-20,1
5
İtalya
51,6
66,3
-14,7
Kaynak: WTO, 2012., TÜİK 2012 (Türkiye verileri 2012 yılına aittir).
Lojistik avantajlar nedeniyle sektör firmaları çoğunlukla ülkenin kıyı
bölgelerinde yoğunlaşmıştır. İstanbul Sanayi Odasının yayımladığı en büyük 500
sanayi kuruluşu listesinde yer alan kimya sanayii firmaları (Ek-5) incelendiğinde
İstanbul, Kocaeli ve Ege bölgelerinin ağırlığı görülmektedir.
2.2.4.1. Üretim
Kimya sanayii üretiminde yıllar itibariyle görülen artışın, son yaşanan
finansal kriz sırasındaki duraklamanın ardından 2008 yılından itibaren devam ettiği
görülmektedir (Grafik 2.4.). 2008-2009 yıllarında yaşanan küresel kriz sırasında
imalat sanayii üretiminde genel bir azalma olmasına rağmen kimya ile plastik ve
kauçuk ürünler sektörlerinin üretimlerinde azalma görülmemiştir. Krizin ilk ortaya
çıktığı 2007 yılında üretim TL bazında yüzde 8 azalırken, kur farkı dolayısıyla Dolar
bazında neredeyse sabit kalmıştır. Sektör üretimi 2008 ve 2009 yıllarında ise tekrar
yükselişe geçmiştir. 2009 yılında Doların değer kazanması sonrası TL olarak yüzde
5,5 oranında artan üretim, Dolar bazında azalmıştır. Diğer taraftan kimya sanayii
88
üretimindeki artışa rağmen sektörün imalat sanayii üretimi içerisindeki payı 2003
yılında yüzde 9 olmasına rağmen 2009 yılında yüzde 7,1’e düşmüştür.152
Grafik 2.4. Kimya Sanayii ve İlgili Sektörlerin Üretimi
(Milyar TL)
30
25
Kimyasal Madde Ürünleri
İmalatı
20
Temel Eczacılık Ürünleri
ve Eczacılığa İlişikin
Malzemelerin İmalatı
15
10
Plastik ve Kauçuk Ürünleri
İmalatı
5
2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
Kaynak: TÜİK, 2011a.
Tablo 2.8’de ise imalat
sanayii üretim endekslerindeki gelişmeler
verilmektedir. Buna göre üretim artışının 2010 ve 2011 yıllarında da devam ettiği
görülmektedir. 2012’de deki ilk sonuçlara göre bu artış eğilimi sürmektedir.
Tablo 2.8. İmalat ve Kimya Sanayii Üretim Endeksi
Nace Rev.2
İmalat Sanayii
Kimyasal Madde Ürünleri
İmalatı
Temel Eczacılık Ürünleri
ve Ecz. İlişkin Malz.
İmalatı
Plastik ve Kauçuk Ürünleri
İmalatı
Kaynak: TÜİK, 2011a.
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
87,4
93,7
100,0
98,5
87,3
100,0
110,5
113,0
77,9
86,3
89,0
83,5
83,0
100,0
107,0
108,8
68,8
76,5
90,9
98,8
101,4
100,0
109,5
123,2
82,5
86,7
93,9
91,3
83,0
100,0
112,1
111,9
152
TÜİK, 2011 verilerine dayanılarak Nace Rev.1 sınıflandırmasına göre yapılan hesaplamalar sonucu
elde edilen verilerdir.
89
Tablo 2.9: Kapasite Kullanım Oranları (2007-2011)
Nace Rev.2
2007
2008
2009
2010
2011
2012
İmalat Sanayi
80,2
76,7
65,2
72,6
75,4
74,2
Kimyasal Madde Ürünleri
İmalatı
73,3
72,4
68,9
80,4
82,6
80,5
Temel Eczacılık Ürünleri ve
Ecz. İlişkin Malz. İmalatı
78,7
75,1
70,9
72,3
74,7
70,6
76,2
74,5
64,4
73,1
76,2
72,1
Plastik ve Kauçuk Ürünleri
İmalatı
Kaynak: TCMB, 2011.
Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle kapasite kullanım oranında yaşanılan
düşüşe benzer eğilim üretim miktarına da yansımıştır (Tablo 2.9.). Kimya sanayii
imalat sanayii kadar sert bir tepki vermemiş, krizden çıkış sırasında da kapasite
kullanımı imalat sanayiine göre daha hızlı artmıştır. Artan kapasiteler ve üretim
miktarı birlikte değerlendirildiğinde kimya sanayiinde son yıllarda yaşanılan üretim
artışının daha çok atıl kapasitenin kullanılmaya başlanmasından kaynaklandığı
görülmektedir. Bu nedenle, sektörün üretim artışını sonraki yıllarda da devam
ettirebilmesi için yeni yatırımların gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
2.2.4.2. Dış ticaret
Kimya sanayiinin 2012 yılı ihracat ve ithalatının alt sektörler itibariyle
dağılımı Grafik 2.5’te verilmektedir. Sektörün ihracatının önemli bir kısmını ana
kimyasal maddeler ile sabun, deterjan ve kozmetik ürünleri oluşturmaktadır. İthalatta
en büyük kalemler ise sentetik kauçuk ve plastik ham maddeleridir. Genellikle
petrokimyasal ürünlerden oluşan bu grubun üretiminin büyük entegre rafineri
yatırımları gerektirmesi ve uzun yıllardır alanında tek olan Petkim’in dışında yeni bir
yatırımın yapılmayışı, bu alt sektörde ve dolayısı ile sektörde her yıl artan ithalata
sebep olmaktadır.
Kimya sanayiinin son yıllardaki dış ticaretinin gelişimi aşağıda Grafik 2.6’da
gösterilmektedir. Kimya sanayiinin ve yoğun olarak kimya sektörü ham maddelerine
bağımlı olan lastik ve plastik sanayiinin genel dış ticaretinin gelişimi ayrıntılı olarak
Ek -7 ve 8’de verilmektedir.
90
Grafik 2.5. Kimya Sanayii, İthalat-İhracat (2012)
Kaynak: TÜİK, 2012.
Grafik 2.6: Kimya Sanayii Dış Ticaretinin Gelişimi
(Milyar Dolar)
35
30
25
20
İhracat
15
İthalat
10
5
0
2003
2004
2005
2006
2007
2008
Kaynak: TÜİK, 2011a.
91
2009
2010
2011
2012
Plastik ve kauçuk ürünleri imalatı, ülkemizde hızla gelişmekte ve sektörel
olarak dış ticaret fazlası vermektedir. Kurulu üretim kapasitesi yönünden Avrupa’da
dördüncü sırada yer alan sektör, ham madde bakımından ithalata bağımlıdır. Plastik
ve kauçuk ürünleri sektöründeki büyüme, sentetik kauçuk ve plastik ham
maddelerinin yurt içi üretimi sınırlı olduğundan, sektör ithalatında artış olarak
kendisini göstermektedir. Bu durum da yerli plastik ve kauçuk ürünler sektörünün
rekabet gücünü ciddi olarak zayıflatmaktadır.
İthalat ve ihracat birim değerleri incelendiğinde finansal kriz nedeniyle
yaşanan fiyat dalgalanmalarının dış piyasalarda daha fazla hissedilmiştir. Rekabet
nedeniyle dış piyasalardaki ürünlerin birim değerlerinin azalması sonucu dış ticaret
hadlerinde iyileşme görülmüşse de krizin etkisinin geçmesinin ardından olumsuz bir
azalma söz konusudur (Tablo 2.10.).
Tablo 2.10. Kimya Sanayii Dış Ticaret Endekslerinin Değişimi
(Bir Önceki Yıla Göre Yüzde)
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
İhracat Birim Değer
Endeks (ABD Doları)
İthalat Birim Değer
Endeks (ABD Doları)
4,5
9,1
15,1
-8,6
4,6
10,2
-0,8
1,6
8,5
15,3
-22,3
9,1
14,0
-8,0
İhracat Miktar Endeksi
18,3
7,0
6,9
-5,7
26,9
7,2
9,2
İthalat Miktar Endeksi
9,8
12,0
-0,8
1,8
16,0
7,8
3,6
Dış Ticaret Hadleri
(ABD Doları)
Kaynak: TÜİK, 2012.
2,8
0,5
-0,1
17,6
-4,2
-3,3
7,9
TÜİK tarafından 2002 yılında açıklanan girdi-çıktı tablolarına göre sektörün
dışa açıklık oranının153 0,1007 olduğu, ancak 2003-2009 döneminde bu oranın
yükselerek 0,2215’e ulaştığı görülmektedir. Küresel kriz nedeniyle 2009 yılında bir
miktar azalan dışa açıklık oranı 2010 yılı tahmini üretim değerine göre 0,2632’ye
yükselmektedir. Dışa açıklık oranının yükselmesinde ihracatın artışı etkili olmuştur.
153
Dışa açıklık oranı= İhracat/Üretim
92
Birçok farklı ürünün yer aldığı sektörün, en büyük tedarikçisi yine kendisidir.
Sektörün çeşitli ürün ihtiyaçlarının tamamının ülke içerisinden karşılanabilmesinin
mümkün olmaması nedeniyle sektörün dışa açık olması farklı üretim süreçlerinin
gerçekleştirilebilmesi için zorunludur. Ancak, büyük ölçekli ana kimyasal
yatırımlarının az olması nedeniyle sektörel dış ticaret açığı yüksek olarak
gerçekleşmekte, imalat sanayii üretiminin artışına paralel olarak da artmaktadır.
Etilen, birçok petrokimyasal ürün için başlangıç maddesi olduğundan
ülkelerin kimya sanayiinin büyüklüğü ve petrokimyasal ürün kapasiteleri genellikle
yıllık etilen üretimi ile ifade edilmektedir. Ülkemizin ise halen tek etilen üreticisi
olan Petkim üretimini nafta kullanarak gerçekleştirmektedir. Yıllık üretim kapasitesi
520.000 ton olan Petkim, ürettiği etileni sonraki üretim basamaklarında
kullanmaktadır. Etilen fabrikasının yıllık kapasite kullanımı yaklaşık yüzde 92,4154
olup, firmanın toplam mamul üretimi ülke ihtiyacının yüzde 25’ini karşılamaktadır.
Petkim’in mevcut üretimi ve yıllık 1.270 bin ton olan polietilen155 ithalatı birlikte
değerlendirildiğinde Türkiye’nin yıllık etilen ihtiyacının 1.500 bin ton/yıl olduğu,
plastik ürünler ve diğer petrokimyasallara olan talebin artacağı düşünüldüğünde ise
bu ihtiyacın her yıl arttığı değerlendirilmektedir.
2.2.4.3. Sektörde yer alan firmalar
Kimya sanayii, lojistik önemi açısından çoğunlukla ülkenin kıyı bölgelerinde
yoğunlaşmıştır. Petrol ve petrol ürünleri, deterjan, sabun, ilaç kimyasalları, boya gibi
ürünleri üreten kimya firmalarının çoğu Marmara Bölgesi’nin üç büyük sanayi ili
olan İstanbul, Kocaeli ve Sakarya’da, Ege Bölgesi’nde İzmir’de bulunurken gübre ve
petrol ürünleri firmalarının çoğu Akdeniz Bölgesi1’nde toplanmıştır. Ayrıca Akdeniz
Bölgesi’nde ana ham maddelerden olan soda, bikromat gibi önemli üretim merkezleri
de bulunmaktadır. Karadeniz Bölgesi’nde ise yine gübre fabrikaları göze
çarpmaktadır (Şekil 2.1.).156
154
Petkim, 2012:32
TÜİK 2012.
156
DPT, 2007a:7.
155
93
Şekil 2.1. Türkiye’deki Kimya Sanayiinin Ciro Bazında (TL) Düzey 2 Bölgeleri
Arası Dağılımı
Kaynak: TÜİK,2004.
Kimya sanayii firmalarının çoğunluğu KOBİ’lerden oluşmasına karşılık
(Tablo 2.11) sermaye yoğun yapısı nedeniyle sektörde KOBİ’lerin oranı imalat
sanayii ortalamasından daha düşüktür. Kimya sanayiinin birçok alt sektöründe
yoğunlaşma derecesi yüksektir. Alt sektörlerin birçoğunda pazardaki ilk sekiz firma
satışların yüzde 80’inden fazlasını gerçekleştirmektedir. Kimya sanayiinin küresel
karakterin
yansıtan
bu
durum
Ek–6’da
verilen
tabloda
ayrıntılı
olarak
görülebilmektedir.
Tablo 2.11. İstihdam Büyüklüğüne Göre Yerel Birim Sayısı (2010)
NACE Rev. 2
C İmalat Sanayii Toplamı
Kimyasal Madde
Ürünleri İmalatı
Temel Eczacılık
21 Ürünleri ve Ecz. İlişkin
Malz. İmalatı
Plastik ve Kauçuk
22
Ürünleri İmalatı
20
Toplam
1-19
20-49
299.928 278.180 13.796
50-99 100-249 250-499 500-999
10004999
5000+
3.874
2.780
783
329
176
10
3.668
3146
332
88
67
23
8
4
0
199
73
49
20
25
12
10
10
0
16.037
14.637
935
233
172
42
11
7
0
Kaynak: TÜİK, 2011a.
94
2.2.4.4. İstihdam
Kimya sanayii sermaye yoğun bir sektördür. Ancak sektör istihdamı genel
olarak eğitim düzeyi yüksek kalifiye işgücünden oluşmaktadır. Diğer taraftan, ilgili
sektörlerden plastik ve kauçuk ürünleri sanayii ise kimya sanayiine nazaran daha
emek yoğun ve kısmen daha ucuz işgücünün istihdam edildiği bir sektördür. Kimya
sanayii alt sektörlerinde bilgi yoğunluğu arttıkça kalifiye eleman ve dolayısı ile
işgücü maliyeti artmaktadır. İlaç sanayii en yüksek katma değere sahip olup en
kalifiye istihdamın gerçekleştiği alt sektördür.
Kimya sanayii istihdamı 229 bin ile imalat sanayii istihdamının 8,8’ini
oluşturmaktadır. Sektörde işgücünün uzmanlaşmasının yüksek olması nedeniyle
imalat sanayii içerisinde nispeten yüksek işçilik ücretine sahiptir. Sektörün ortalama
işçilik ücreti imalat sanayii ortalamasının iki katı olup diğer sektörler arasında
dördüncüdür. Kauçuk ve plastik ürünler sektörü ise on beşinci sırada yer almasına
rağmen imalat sanayii ortalamasına yakın bir değerdedir (Tablo 2.12.).
Tablo 2.12. Kimya Sanayii Üretim ve Çalışan İstatistikleri
Nace Rev.1.1’e göre sektörler
Kimyasal Madde
Ürünleri İmalatı
Plastik ve Kauçuk
Ürünleri İmalatı
İmalat Sanayii
Firma Sayısı
3.607
18.224
324.667
Çalışan Sayısı
86 699
142 391
2.602.676
Ciro ( milyon TL)
32.915
22.407
452.213
Üretim Değeri (milyon TL)
30.029
21.078
423.122
Katma Değer (milyon TL)
6.652
5.016
85.368
22,2
23,8
20,2
35.235
15.248
15.898
Kişi Başı Üretim Değeri (TL/Pers.)
346.360
148.029
162.572
Kişi Başı Katma Değer (TL/Pers.)
76.728
35.229
32.800
Katma Değer Oranı (%)
Personel Maliyeti (TL/Pers.)
Kaynak: TÜİK, 2011a kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır.
TÜİK verilerine göre 2005 yılında kimya ve ilgili sektörlerde (24 ve 25 Nace
1.1) 203.303 kişi istihdam edilirken bu rakam beş yıl içerisinde, yaşanan küresel
finansal krize rağmen, yüzde 19,7 artarak 2009 yılında 229.090’a ulaşmıştır. Bu
dönem içerisinde kimya sanayiindeki artış yüzde 3,8 olurken plastik ürünler
95
sektöründe yüzde 32,1 olarak gerçekleşmiştir (Tablo 2.13.). Kimya sanayiindeki
istihdam artışı genelde daha az olmakta, ancak sağlanan istihdam daha fazla
süreklilik arz etmektedir.157
Tablo 2.13. Sektör İstihdamının Yıllara Göre Değişimi
(Kişi)
Nace 1.1
2005
2006
2007
2008
2009
2.583.747
2.684.240
2.776.303
2.858.485
2.602.676
Kimyasal Madde Ürünleri
İmalatı
91.754
86.413
82.612
83.514
86.699
Plastik ve Kauçuk Ürünleri
İmalatı
111.576
126.100
129.063
146.245
142.391
Toplam
203.330
212.513
211.675
229.759
229.090
İmalat Sanayii
Kaynak: TÜİK, 2011a.
2.2.4.5. Yatırımlar ve mevzuat
Türkiye’de 1980 sonrasında uygulamaya konulan, sektörel konuların
önceliklendirilmesini hedefleyen teşvik sistemi bazı değişiklikler ile uzun yıllar
uygulanmaya devam etmiştir. Sistemin bölgesel ve sektörel önceliklerin göz önüne
alınarak
yeniden oluşturulması amacıyla
yapılan çalışmalar
2009
yılında
sonuçlanmıştır. Sektörel, bölgesel ve ölçeksel öncelikler dikkate alınarak mal ve
hizmet üretimine, Ar-Ge ve çevre koruma faaliyetlerine yönelik yatırımların çeşitli
teşvik tedbirleri ile desteklenmesini öngören yatırım teşvik sistemi 2009 yılında
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Teşvik sisteminin uygulamalarının değerlendirilmesinin ardından 2012
yılında bazı değişiklikler ile sistem revize edilmiştir. Öncelikle bölgesel
değerlendirme kıstasları değiştirilmiş, 4 bölgeden oluşan gelişmişlik sıralaması 6
bölgeye çıkartılmış, Düzey 2 istatistiki birimleri yerine her il ayrı ayrı
değerlendirilmiştir. Ayrıca bir önceki sistemde yer almayan “stratejik yatırımlar”
kavramına
yeni
teşvik
sisteminde
yer
verilmiş,
bu
yatırımların
ayrıca
desteklenmesine karar verilmiştir.
157
Küresel finans krizi sırasında yapılan çalışmalar ve sektör temsilcileri ile yapılan görüşmelerde
firmaların ekonomik kriz gibi sebeplerle işçi çıkarmalara daha olumsuz baktıkları gözlenmiştir.
96
Yeniden düzenlenen yatırım teşvik sistemi amaçları içerisinde yer alan:
x
Uluslararası rekabet gücünü artıracak ve araştırma-geliştirme içeriği
yüksek bölgesel ve büyük ölçekli yatırımlar ile stratejik yatırımların
özendirilmesi,
x
Kümelenme ve çevre korumaya yönelik yatırımlar ile araştırma ve
geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi, 158
kimya sanayii açısından özel önem arz etmektedir.
Yeni teşvik sistemi, “Stratejik Yatırımlar”, “Büyük Proje Yatırımlarının
Teşviki”, “Sektörel-Bölgesel Teşvik Sistemi” ve “Diğer Teşvik Unsurları” olmak
üzere dört grupta toplanan teşvik unsurları içermektedir. Teşvik sistemini oluşturan
destek mekanizmalarının yukarıda sayılan unsurlara göre uygulaması Tablo 2.14’te
verilmektedir.
Yeni teşvik sisteminde kümelenmeyi teşvik etmek üzere OSB’lerde yapılacak
yatırımlar ile sektörel işbirliğine dayalı yatırımların vergi indirimi ve sigorta primi
işveren hissesi destekleri açısından bir alt bölgede uygulanan desteklerden
yararlanması öngörülmüştür. Sektörel işbirliği yatırımları ile aynı sektörde faaliyet
gösteren ve en az beş gerçek veya tüzel kişinin ortağı olduğu yatırımcılar tarafından
gerçekleştirilen ve ortak faaliyet gösterilen alanda entegrasyonu sağlayacak
yatırımlar ifade edilmektedir.
Ayrıca, Ar-Ge ve çevre yatırımlarının KDV istisnası, gümrük muafiyeti ve
faiz desteğinden yararlanmaları öngörülmüştür. Kararda söz konusu yatırımların
altıncı bölgede gerçekleştirilmesi halinde gelir vergisi stopajı ve sigorta primi
desteğinden de yararlanması öngörülmüştür.
TÜBİTAK tarafından desteklenen projeler neticesinde geliştirilen ürünlerin
üretimine yönelik yatırımlar, Sağlık Bakanlığı’ndan alınacak proje onayına istinaden
gerçekleştirilecek asgari 20 milyon Türk Lirası tutarındaki biyoteknolojik ilaç,
onkoloji ilaçları ve kan ürünleri üretimine yönelik yatırımlar ise öncelikli yatırım
158
2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar ( 19.06.2012 tarihli ve 28328
sayılı T.C. Resmi Gazete’de yayımlanan)’dır
97
alanları arasında sayılarak daha üst bölgelerde gerçekleşmiş olsa dahi beşinci bölge
desteklerinden faydalanabileceği ifade edilmiştir.
Tablo 2.14. Teşvik Uygulamaları
Genel Teşvik
Bölgesel Teşvik
Büyük Ölçekli
Yatırımlar
Stratejik
Yatırımlar
Gümrük vergisi muafiyeti
X
X
X
X
KDV istisnası
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
Vergi indirimi
Sigorta primi işveren hissesi
desteği
Tersanelerin gemi
inşa yatırımları
Yatırım yeri tahsisi
3.,4.,5., ve 6. bölg.
yatırımlar
Faiz desteği
X
KDV iadesi
X
Gelir vergisi stopajı desteği
Sigorta primi desteği
1
6.bölgedeki
yatırımlar
1
X
X
X
X
X
X
Kaynak: 2012/3305 Sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar.
1: 6. bölgede gerçekleşecek yatırımlar için.
Teşvik sistemini oluşturan dört teşvik uygulama unsuru ve bunların
uygulanması genel olarak aşağıda özetlenmektedir.
a ) Genel teşvik sistemi
Diğer teşvik uygulamalarının tamamlayıcısı olan genel teşvik sistemi ile
destek uygulamalarından yararlanamayan, asgari yatırım şartlarını sağlayan ve teşvik
edilemeyecek yatırım konuları arasında yer almayan projelerin desteklenmesi
sağlanmaktadır.
b ) Sektörel - bölgesel teşvik sistemi
Bir önceki kararda bölgesel destekler, gelişmişlik sıralamasına göre 4 grupta
değerlendirilen 26 istatistiki bölgeye göre uygulanmaktaydı. Yeni teşvik sisteminde
ise sosyal gelişmişlik düzeyine göre tüm iller 6 gruba ayrılarak değerlendirme
yapılmıştır. Her il için ayrı olarak belirlenen sektörler o ilin dâhil olduğu gelişmişlik
grubuna göre belirlenen süre ve oranlarda uygulanmaktadır.
98
c ) Büyük proje yatırımlarının teşviki
Teşvik sisteminde, yüksek katma değerli yapıya geçilmesinin desteklenmesi
amacıyla
dış
ticaret
açığını
azaltacak,
üretim
teknolojilerinde
dönüşümü
destekleyecek ve Ar-Ge kapasitesini artıracak büyük projelerin ülke çapında
desteklenmesi öngörülmüştür. Bu amaçla belirlenen alt limitlerden büyük yatırım
tutarı olan belirli sektörlerdeki büyük proje yatırımlarının tüm ülke sathında ayrı bir
teşvik programıyla desteklenmesi karara bağlanmıştır. Belirlenen sektörlerden kimya
sanayii ile ilgili konular ve yatırım alt limitleri Tablo 2.15’da verilmektedir.
Tablo 2.15. Büyük Projeler İçin Asgari Sabit Yatırım Tutarı
(Milyon TL)
Asgari Yatırım Tutarları
1.000
200
50
Yatırım Konuları
Rafine Edilmiş Petrol Ürünleri İmalatı
Kimyasal Madde ve Ürünlerin İmalatı
İlaç Üretimi Yatırımları
Kaynak: 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar ( 19.06.2012 tarihli ve
28328 sayılı T.C. Resmi Gazete’de yayımlanan)’dır.
d ) Stratejik Yatırımlar
Stratejik yatırımlar teşvik sisteminde yapılan son değişiklik ile getirilmiş bir
teşvik unsurudur. Stratejik yatırımlar, aşağıda yer alan kriterlerin tamamını birlikte
sağlayan, ithalat bağımlılığı yüksek ürünlerin üretimine yönelik yatırımlar olarak
tanımlanmıştır. Stratejik yatırım kriterleri,
a)
Asgari sabit yatırım tutarının 50 milyon Türk Lirasının üzerinde olması,
b) Yatırım konusu ürünle ilgili yurtiçi toplam üretim kapasitesinin ithalattan az
olması,
c)
Bakanlıkça belirlenecek esaslar çerçevesinde, belge konusu yatırımla sağlanacak
katma değerin asgari yüzde kırk olması,
d) Yatırım konusu ürünle ilgili olarak son bir yıl içerisinde gerçekleşen toplam
ithalat tutarının 50 milyon ABD Dolar’ının üzerinde olması (Yurt içinde üretimi
olmayan ürünlerin üretimine yönelik yatırımlarda uygulanmaz),159
olarak tanımlanmıştır.
159
2012/3305 Sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar ( 19.06.2012 tarih, 28328 sayılı
T.C. Resmi Gazete).
99
Stratejik yatırımların belirlenmesinde kimya sanayii açısından önemli bir
husus da rafineri ve petrokimya yatırımlarında asgari yüzde kırk katma değerli ürün
üretilmesi şartının aranmaması olmuştur. Böylece petrokimyasal üretimin ilk zinciri
olan ve katma değer oranı düşük rafineri ve petrokimya yatırımları da stratejik
yatırım olarak değerlendirilmiş, bu tesislerin ürünlerinin kullanılacağı diğer yüksek
katma değerli üretimlerin önü açılmıştır.
e )Yatırımlar için devlet yardımı sisteminin değerlendirilmesi
Geçmiş dönemlerde yatırım teşvik sistemi içerisinde kimya sanayiine verilen
yatırım teşvik belgelerinin yıllık toplam yatırım tutarlarının değişimi aşağıda Grafik
2.7’de verilmektedir. 1990-1998 döneminde yatırım tutarında önemli oranda artış
gözlemlenmiş ancak sonraki yıllarda aynı artış devam etmemiştir. Artışın devam
etmemesinde önce Marmara depremi ve ardından yaşanılan ekonomik krizin
etkisinin olduğu değerlendirilmektedir.
Grafik 2.7. Kimya Sanayii 1980-2009 Yılları Arası Verilen Teşvik Belgelerinin
Tutarlarının Yıllara göre Değişimi ve İmalat Sanayii İçerisindeki
Payı
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı verilerine göre hesaplanmıştır.
Bölgesel ve sektörel öncelikler dikkate alınarak hazırlanan teşvik sisteminin
2009-2012 yılları arasındaki uygulamasının sonuçlarının kimya sanayii açısından
değerlendirmesi aşağıda verilmektedir (Tablo 2.16.). Kimya sanayii bu dönemde
100
önemli oranda büyük ölçekli yatırım teşviklerinden yararlanmıştır. Dönem içerisinde
düzenlenen büyük ölçekli yatırım teşviklerinin yüzde 66’sı, bölgesel teşviklerin
yüzde 37’si ve genel teşvik belgelerinin yüzde 4’ü kimya sanayiine yönelik olarak
düzenlenmiştir.
Tablo 2.16. Kimya Sanayiine Verilen Yatırım Teşvikleri (Temmuz 2009- Mart
2012)
Uygulama
Adet
Öngörülen Sabit
Yatırım
(Milyon TL)
Öngörülen
İstihdam
Genel Teşvik Uygulamaları
692
3.011
13.763
Bölgesel Teşvik Uygulamaları
100
2.038
3.547
7
23.608
1.845
799
28.657
19.155
Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki
Toplam
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, 2012
Kimya sanayii yatırımları için alınan teşvik belgelerinin bölgelere göre
dağılımında birinci bölge yüzde 46 ile en büyük payı, üçüncü bölge yüzde 29 ile
ikinci sırayı almıştır. Dördüncü ve ikinci bölge ise sırasıyla yüzde 14 ve 11 pay
almıştır.160 Dördüncü bölgenin yatırımların en çok desteklenmesine rağmen aldığı
payın düşük, birinci bölgenin payının ise yüksek olmasında kimya sanayii
yatırımlarının gelişmiş bölgelerdeki altyapılara ihtiyaç duyduğunu, mevcut
yatırımların bulunduğu bölgelerin tercih edildiğini göstermektedir.
Düzenlenen teşvik belgelerinin alt sektörler itibariyle dağılımı Tablo 2.18’de
verilmektedir. Rafine edilmiş petrol ürünleri, sentetik kauçuk ve plastik ham
maddeleri, belge başına en büyük yatırım tutarının olduğu alt sektörler olmuştur.
Kimya sanayiinde yatırım teşviki alan yedi büyük projeden üçü rafine edilmiş petrol
ürünleri sektöründe yer almaktadır. Diğer dört proje ise eczacılıkta ve tıpta kullanılan
kimyasal ve bitkisel kaynaklı ürünler alt sektöründe yer almaktadır.
160
Ekonomi Bakanlığı, 2012
101
Tablo 2.17. Kimya Sanayiine Ait Yatırım Teşvik Belgelerinin Alt Sektörler
İtibariyle Dağılımı (Temmuz 2009- Mart 2012)
Alt Sektör
Adet
Öngörülen
Sabit
Yatırım
(Milyon TL)
Öngörülen
İstihdam
Ana kimyasal maddeler
31
346,59
780
Kimyasal gübre ve azotlu bileşikler
13
43,21
153
Sentetik kauçuk ve plastik ham maddeleri
14
302,90
331
5
37,50
233
15
128,27
560
46
962,84
1.781
27
140,80
586
22
80,16
471
Plastik ürünler
596
2.750,81
11.722
Kauçuk ürünler
24
742,72
1.135
6
23.121,41
1.403
Pestisit (haşarat ilacı) ve diğer zirai- kimyasal
ürünler
Boya, vernik vb. Kaplayıcı mad. ile matbaa
mürekkebi ve macun
Eczacılıkta ve tıpta kullanılan kimyasal ve bitkisel
kaynaklı ürünler
Sabun ve deterjan, temizlik ve cilalama
maddeleri; parfüm; kozmetik ve tuvalet malz.
B.y.s. Kimyasal ürünler
Rafine edilmiş petrol ürünleri
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, 2012
2.3. Türkiye Kimya Sanayiinin Yeni Yatırım İhtiyacı
2.3.1. Kimya sanayiinin geneli açısından yatırım ihtiyacı
Dünya Ticaret Örgütü (WTO) verilerine göre en büyük imalat sanayii
ihracatçısı olan ilk 10 ülke Tablo 2.18’da verilmektedir. Bu ülkelerden 7’sinin kimya
sanayiinde de en büyük üretimi gerçekleştiren ülkeler arasında yer alması kimya
sanayii ile imalat sanayii arasındaki ilişkiyi göstermesi açısından önemlidir.
Dünyadaki büyük imalat sanayii üreticilerinin kimya sanayii üretimlerinin de
büyük olması aslında çok şaşırtıcı değildir. Birinci bölümde kimya sanayiinin diğer
sektörler ile ilişkisi incelenirken sektör ham maddelerinin yüzde 77’sinin ara ürün
olduğu, kimya sanayiinin kullandığı ara girdiler ve son kullanıcıların kullanımlarının
dikkate alınmadığı durumda ise sektör üretiminin yüzde 52’sinin diğer sektörlerde
girdi olarak kullanıldığı belirtilmiştir.
102
Tablo 2.18. İmalat Sanayii İhracatına Göre İlk 10 Ülke, 2011
(Milyar Dolar)
Ülkeler
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Çin
Almanya
ABD
Japonya
Güney Kore
Fransa
İtalya
Hong Kong
Hollanda
Belçika
İmalat Sanayii
İhracatı
1.771,9
1.255,7
966,5
725,3
473,3
456,8
425,2
408,2
401,9
351,3
Kimya Sanayii
İhracatı
114,7
225,8
207,0
84,5
60,7
108,7
59,5
20,0
100,8
140,2
Kimya Sanayii
Üretimi
944,1
218,1
568,9
232,4
174,0
104,2
62,6
-
Kaynak: WTO, 2013; CEFIC, 2012:5.
Bir sektörün diğer sektörler tarafından girdi olarak kullanılmasını gösteren
ileri bağlantı endeksi bir birimlik sektör üretiminin ne kadarının diğer sektörler
tarafından girdi olarak kullanıldığını göstermektedir. Kimya sanayii, imalat sanayii
sektörleri arasında 0,7129161 olan ileri bağlantı endeksi ile sekizinci sırada yer
almaktadır. Sektörün üretim büyüklüğü ile birlikte değerlendirildiğinde ise kimya
sanayii diğer sektörlere en fazla girdi veren sektörler sıralamasında beşinci
durumdadır. Sektör, 6,3124162 olan toplam ileri bağlantı endeksi163 ile imalat sanayii
sektörleri içerisinde büyüklük olarak ana metal sanayiinden sonra gelmektedir. Bu
durum sektörün önemli bir ham madde tedarikçisi olduğunu göstermektedir.
Bu çerçevede, ülkemizin imalat sanayiinde üretimin odaklı bir yaklaşımla
hazırlıkları devam etmekte olan 10. Plan çerçevesinde kimyasal ürünlerdeki üretim
miktarını artırması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü diğer
sektörlerde hedeflenen üretim ve ihracat artışının kimya sanayiine olan talebi
artıracağı görülmektedir. Sektörün mevcut üretim kapasitelerinin artırılmaması
161
Türkiye Kalkınma Bankası, 2012:487.
Türkiye Kalkınma Bankası, 2012:490.
163
Toplam ileri bağlantı endeksi, ekonomideki tüm sektörlerin nihai ürünlerine birer birimlik bir talep
artışı olduğunda ilgili sektörün üretiminin ne kadar arttığını ifade etmektedir.
162
103
durumunda ise bu talep ithalat yolu ile karşılanarak halen önemli bir cari açık
kaynağı olan sektör ithalatını büyük ölçüde artıracaktır.
Kimya sanayiinin mevcut üretiminin ithalata bağımlılığını gösteren ithalat
toplam geri bağlantı endeksi 0,2839 164 ile düşük gibi görünse de bu durum sektördeki
üretimin düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Türkiye kimya sanayii üretimindeki
ham madde ve malzemelerin yüzde 68’inin ithal ham madde ve malzemelerden
oluştuğu tespit edilmiştir.165 İhracatın ithalat gereği yani bir birimlik ihracat için
gerekli olan ithalat değeri, kimya sanayii ihracatı için 1,7077 166’dir. İhracat için
ithalat gereğinin bu denli yüksek olması sektörün ithalata bağımlılığının yanında,
sektörün ihracatının ithalata nazaran çok düşük olmasından kaynaklanmaktadır.
2.3.2. Kimya sanayii alt sektörleri itibariyle yatırım ihtiyacı
Türk kimya sanayiinin bir diğer sorunu ise ürünlerinin katma değerinin düşük
olmasıdır. Sektör üretiminin alt sektörler itibariyle dağılımının tamamı yasal
nedenlerden dolayı TÜİK tarafından açıklanamamaktadır. Bu sebeple 2003-2009
yılları arasındaki Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri, Sanayi Üretim Endeksi
kullanılarak Tablo 2.19’da verilen alt sektörlerin kimya sanayii üretimi içindeki payı
ve ortalama katma değer içerikleri hesaplanmıştır.
Sektör alt sektörler itibarıyla incelendiğinde, sadece ilaç sanayii katma değer
oranının AB’nin katma değer oranına (yüzde 38) yaklaştığı görülmektedir. Diğer alt
sektörlerde ise belirgin olarak ülkemiz kimya sanayiinin katma değeri düşüktür.
Sektörün katma değeri en yüksek alt sektörlerinden olan özellikli kimyasalların
katma değer oranı ülkemizde sadece yüzde 19 olarak gerçekleşirken AB
ortalamasında bu oran yaklaşık yüzde 30 olarak gerçekleşmektedir. Bu oranların AB
ortalaması olduğu dikkate alındığında Almanya, Fransa gibi ülkelerde katma değerin
daha fazla olacağı açıktır. AB ortalamasına göre kimya sanayiinde katma değer oranı
yüzde 28 olarak gerçekleşirken, Almanya için yüzde 32, İsveç için yüzde 40
düzeyine çıkmaktadır.167 Buna karşılık, Türkiye’de bu oran ancak yüzde 22 olarak
gerçekleşmektedir.
164
Türkiye Kalkınma Bankası,2008:26.
Saygılı at al., 2010:68,69.
166
Türkiye Kalkınma Bankası,2008:26.
167
Viale, 2008.
165
104
Tablo 2.19. Türkiye Kimya Sanayii İmalatı ve Katma Değeri
NACE
Rev 1.1
244
245
2412
242
243
246
Alt Sektörler ve Alt Sektör Grupları
Kimya
Sanayii
Üretimi
İçerisindeki
Payı (%)
Katma
Değer
Oranı
(%)
İlaç
22,8
30
Eczacılık ürünlerinin, tıbbi kimyasalların ve botanik
ürünlerinin imalatı
22,8
30
Tüketici Kimyasalları
16,2
18
Sabun ve deterjan, temizlik ve cilalama maddeleri;
parfüm; kozmetik ve tuvalet malzemeleri imalatı
16,2
18
Özellikli Kimyasallar
24,9
19
1,5
14
1,0
41
13,0
17
9,4
21
36,1
19
Boya ve pigment imalatı
Pestisit (haşarat ilacı) ve diğer zirai-kimyasal ürünlerin
imalatı
Boya, vernik benzeri kaplayıcı maddeler ile matbaa
mürekkebi ve macun imalatı
Diğer kimyasal ürünlerin imalatı
Ana Kimyasallar
2411
Sanayi gazları imalatı
0,4
48
2413
Diğer inorganik ana kimyasal maddelerin imalatı
5,6
27
2414
Diğer organik ana kimyasal maddelerin imalatı
1,3
17
2415
Kimyasal gübre ve azot bileşiklerin imalatı
9,9
23
2416
Plastik ham maddelerinin imalatı
12,6
16
247
Suni elyaf imalatı
6,3
8
24
KİMYA SANAYİİ TOPLAMI
100
22
Kaynak: TÜİK verilerine göre yazar tarafından hesaplanmış ortalama değerlerdir.
105
Kimya sanayiinde katma değeri yüksek ürünlerin katma değer oranının yıllar
içerisindeki değişimi incelendiğinde Boya ve pigment imalatı (2412), Boya, vernik
benzeri kaplayıcı maddeler ile matbaa mürekkebi ve macun imalatı (243), Diğer
kimyasal ürünlerin imalatı (246), Diğer inorganik ana kimyasal maddelerin imalatı
(2413) ve Plastik ham maddelerinin imalatı (2416) sektörlerindeki azalma dikkat
çekmektedir. 2416 no’lu “Plastik ham maddelerinin imalatı” sektörü katma değerinin
ekonomik kriz ile ciddi oranda azalması (yüzde 18’den 10’a) kriz nedeniyle
dalgalanan petrol fiyatlarına bağlanabilir. Petrol fiyatlarının düşmesi petrol ile ilgili
sektörlerde de ürünlerin fiyatlarının düşmesine sebep olmuş, buna karşılık stokla
çalışan petrokimya şirketlerinin yüksek fiyattan aldıkları ham madde nedeniyle
karlılıklarında düşme oluştur. Sektörün 2009 yılı verisinin çok düşük olması
nedeniyle son üç yıllık ortalaması alınan alt sektörde katma değerin azalması dikkat
çekici bir gelişmedir.
Sektörün dünya genelinde ileri teknoloji içeriği nedeniyle genel olarak
yüksek katma değerli ürünlerden oluşmasına karşılık ülkemizdeki katma değer
oranının düşük olması üretim yapımızdaki teknoloji düzeyinin düşüklüğüne işaret
etmektedir. Ülke kimya sanayimizin düşük teknoloji düzeyindeki ürünlerden
oluşmasının sektörün girdi sağladığı diğer sektörleri de olumsuz etkilediği
düşünülmektedir. Örneğin ham maddesini büyük ölçüde kimya sanayiinden alan
lastik ve plastik ürünleri (25 Nace Rev.1.1) sanayiinin katma değer oranı ülkemizde
yüzde 23 olarak gerçekleşirken aynı oran AB’de yüzde 27’dir. AB ile
karşılaştırıldığında önemli bir büyüklüğü olan plastik ve kauçuk ürünleri
sektöründeki bu farkın tedarikçi sektörü olan kimya sanayiindeki sorunlardan
kaynaklandığı düşünülmektedir.
Kimya sanayii üretimi, toplam ülke ihtiyacının ancak yüzde 50’sini
karşılayabilmekte, temel kimyasal maddelerin üretimi ve plastik kauçuk ürünlerinde
ise bu oran yüzde 30’un altına düşmektedir (Tablo 2.20.).
106
Tablo 2.20. Türkiye Kimya Sanayii Dengesi, 2010
(Milyon Dolar)
ISIC
Rev 4
Kimya Sanayii Alt Sektörleri
Üretim
20
Kimyasal Madde Ürünleri İmalatı
17.883,8
5.123,8
22.309,4
35.069,4
2011
Temel Kimyasal Maddelerin İmalatı
1.615,4
1.625,9
6218,6
6.208,1
2012
Kimyasal Gübre ve Azotlu
Bileşiklerin İmalatı
2.379,5
205,2
1352,1
3.526,4
2013
Birincil Formda Plastik ve Sentetik
Kauçuk İmalatı
2.996,2
719,9
8214,2
10.490,5
2021
Haşere İlaçları ve Diğer ZiraiKimyasal Ürünlerin İmalatı
257,2
64,3
277,0
469,9
3.154,7
400,9
701,7
3.455,5
3.996,2
1.101,1
1065,3
3.960,4
2022
2023
Boya, Vernik ve Benzeri Kaplayıcı
Maddeler İle Matbaa Mürekkebi ve
Macun İmalatı
Sabun ve Deterjan, Temizlik ve
Parlatıcı Madd.; Parfüm; Kozmetik
ve Tuvalet Malz. İmalatı
İhracat
İthalat
Türkiye
Pazarı
2029
Başka Yerde Sınıflandırılmamış
Diğer Kimyasal Ürünlerin İmalatı
2.095,8
418,4
2.350,4
4.027,8
2030
Suni veya Sentetik Elyaf İmalatı
1.388,8
588,1
2.130,1
2.930,7
21
Temel Eczacılık Ürünleri ve
Eczacılığa İlişkin Malzemelerin
İmalatı
6.101,7
606,1
4.770,1
10.265,7
23.985,5
5.729,9
27.079,5
45.335,1
TOPLAM
Kaynak: Üretim verileri TÜİK,2011a verilerine göre hesaplanmıştır. Dış ticaret verileri TÜİK,2012
verileridir.
Not: TÜİK,2011a verilerinde üretim değeri açıklanmamış olan 2021, 2030 ile kısmen açıklanmamış
olan 2011 faaliyet konuları ile ilgili veriler Tablo 2.19’da verilen sektör üretim dağılımı esas alınarak
hesaplanmıştır.
Ülkemizin kimya sanayiindeki dış ticaret açığının alt sektörler itibariyle
dağılımı Tablo 2.21’de verilmektedir. Bu sonuçlar ülkemizin kimya sanayiinin tüm
alt sektörlerinde rekabet gücünün düşük olduğunu ve ithal ürünlere bağımlı olduğunu
ortaya koymaktadır. Ülkemiz sadece tüketici kimyasalları sınıfında yer alan sabun,
deterjan ve kozmetik alt sektöründe (2023 Isic rev.4) dış ticaret fazlası
107
verebilmektedir. Plastik ve kauçuk ham maddeleri (2013 Isic rev.4), temel kimyasal
maddeleri (2011 Isic rev.4) ve sentetik elyaf (2030 Isic rev.4) imalatı alt sektörleri en
yüksek dış ticaret açığının olduğu alt sektörlerdendir.
Tablo 2.21. 2012 Yılı Türk Kimya Sanayii Dış Ticaret Açığı
(Milyon Dolar)
ISIC
Rev 4
Dış
Ticaret
Açığı
Kimya Sanayii Alt Sektörleri
Sektör dış
tic.açığında
Payı (%)
İhracat/
İthalat
(%)
20
Kimyasal Madde Ürünleri İmalatı
-20.783
85,2
24,2
2011
Temel Kimyasal Maddelerin İmalatı
-5.200
21,3
28,9
2012
Kimyasal Gübre ve Azotlu Bileşiklerin İmalatı
-1.503
6,2
13,2
2013
Birincil Formda Plastik ve Sentetik Kauçuk
İmalatı
-9.670
39,6
9,4
2021
Haşere İlaçları ve Diğer Zirai-Kimyasal Ürünlerin
İmalatı
-256
1,0
22,9
2022
Boya, Vernik ve Benzeri Kaplayıcı Maddeler İle
Matbaa Mürekkebi ve Macun İmalatı
-268
1,1
67,5
2023
Sabun ve Deterjan, Temizlik ve Parlatıcı Madd.;
Parfüm; Kozmetik ve Tuvalet Malz. İmalatı
155
-0,6
112,5
2029
Başka Yerde Sınıflandırılmamış Diğer Kimyasal
Ürünlerin İmalatı
-1.967
8,1
23,4
2030
Suni veya Sentetik Elyaf İmalatı
-2.075
8,5
23,6
21
Temel Eczacılık Ürünleri ve Eczacılığa İlişkin
Malzemelerin İmalatı
-3.611
14,8
16,5
TOPLAM
-24.395
Kaynak: TÜİK, 2012.
Kimya sanayiinde yerli üretilmesi konusunda öncelik verilebilecek olan
yukarıda sayılan kimyasal ürünlerin 2012 yılı ithalatı içerisindeki payları Tablo
2.22’de verilmektedir. Bu ürünler her bir alt sektör ithalatı içerisindeki en büyük
ithalat
kalemleri
olup,
toplam
kimya
oluşturmaktadırlar.
108
sanayii
ithalatının
yüzde
40’ının
Tablo 2.22. Seçilmiş bazı kimyasalların ithalat miktarları
(Milyon Dolar)
ISIC
Rev. 4
GTİP No, Kimyasalın Adı
İthalat
2011
Temel Kimyasal Maddelerin İmalatı
2011
2902, Halkalı hidrokarbonlar
610,1
290531, Etilen glikol
167,9
290511, Metil alkol
166,8
3204, Sentetik organik boyar maddeler
478,8
2012
Kimyasal Gübre ve Azotlu Bileşiklerin İmalatı
3102, Azotlu mineral ve kimyasal gübreler
2013
2022
Birincil Formda Plastik ve Sentetik Kauçuk İmalatı
3901, Polietilen
2.304,8
3902, Polipropilen
2.776,7
3903, Polistiren
1.011,6
3904, Polivinil klorür (PVC)
918,0
39076, Polietilen teraftalat (PET)
317,0
Boya, Vernik ve Benzeri Kaplayıcı Maddeler İle Matbaa Mürekkebi ve Macun
İmalatı
3208, Polimer esaslı boya ve vernikler
2023
2030
248,4
Sabun ve Deterjan, Temizlik ve Parlatıcı Madd.; Parfüm; Kozmetik ve Tuvalet
Malz. İmalatı
3402, Yüzey aktif maddeler
2029
848,3
488,0
Başka Yerde Sınıflandırılmamış Diğer Kimyasal Ürünlerin İmalatı
3824, Dökümhanelerde kullanılan çeşitli kimyasallar
567,6
3302, İçecek imaline kullanılan kimyasallar
406,4
Suni veya Sentetik Elyaf İmalatı
5402, Polyester esaslı sentetik flament iplikler
1.485,2
Seçilmiş Ürünlerin Toplamı
12.795,6
Toplam Kimya Sanayii İthalatı
31.701,0
Kaynak: TÜİK, 2012.
109
Plastik ve kauçuk ham maddeleri imalatı (2013 Isic rev.4) alt sektörünün
ürünlerinden polietilen (3901 GTİP, 2012), polipropilen (3902 GTİP, 2012),
polistiren (3903 GTİP, 2012), polivinil klorür (PVC, 3904 GTİP, 2012) ve polietilen
teraftalat (PET, 390760 GTİP, 2012) polimerleri bu alt sektörün ve kimya sanayiinin
en büyük ithal kalemleri arasında yer almaktadır. Yukarıda belirtilen beş polimerin
2012 yılı toplam ithalatı 7,3 milyar ABD Doları olup toplam kimya sanayii
ithalatının yüzde 23’ünü oluşturmaktadır. Bu grupta yer alan ürünler etilen, propilen
gibi başlangıç kimyasallarından polimerizasyon işlemi sonrası üretilip, plastik
ürünler imalatı (22 Isic rev.4) sektöründe ham madde olarak kullanılmaktadır.
Ülkemiz plastik ürünler imalatı sektöründe Avrupa’nın en büyük kapasiteye sahip ilk
üç ülkesi arasında yer almakta olup, her yıl kapasitesin arttırmaktadır. Bu sektördeki
kapasite artışı plastik ham maddeleri olan söz konusu polimerlere olan talebi ve
ithalat ihtiyacını arttırmaktadır.
Temel kimyasal maddelerin imalatı (2011 Isic rev.4) alt sektörü daha çok
diğer kimyasalların üretiminde kullanılan girdilerin üretildiği bir alt sektör olup, bu
alanda yeni yatırımların gerçekleşmemesi haline kimya ve imalat sanayiinin üretim
artışına paralel olarak bu alt sektörün ithalat miktarlarında da artış görülecektir. Bu
alt sektör içerisinde organik kimyasalların (29 GTİP, 2012) ithalatı en büyük kalemi
oluşturmaktadır. Açık halkalı alkoller (2905 GTİP, 2012) içerisinde yer alan metil
alkol (290511 GTİP, 2012) ve etilen glikol (290531 GTİP, 2012) ile halkalı
hidrokarbonlar (2902 GTİP, 2012) bu gruptaki önemli ithal kalemlerindendir.
Ayrıca, önemli miktarda ihracat gerçekleştirilen boya imalatı (2022 Isic rev.4) alt
sektörünün girdilerinden olan sentetik organik boyar maddeler (3204 GTİP, 2012)
ithalatı da bu grupta değerlendirilmektedir.
Söz konusu polimerlerin rafineri-petrokimya entegrasyonu çerçevesinde
üretilmemesi halinde ham madde ihtiyacı temel kimyasallar (2011 Isic rev.4)
grubunun ithalat miktarını arttıracaktır. Ayrıca yukarıda belirtilen ürünlerin nereyse
tamamı petrokimyasal üretim süreçlerinin çeşitli basamaklarında üretilmekte olup,
ara ürün niteliğindedirler. Bu nedenle bu ürünlerin yurt içinde üretimi sonucu ilk
olarak yaklaşık 12 milyar ABD dolar’lık ithalatın azalacağı, dolaylı olarak ise bu
ürünlerin Türkiye kimya sanayiinin rekabet gücünün yükselerek sektörün dış ticaret
dengesinin
12
milyar
ABD
dolarından
değerlendirilmektedir (Tablo 2.22).
110
daha
fazla
olumlu
etkileneceği
Sonuç olarak, dış ticaret verileri ve girdi çıktı tablosu sonuçları sektörün
toplam imalat sanayii üretimi için gerekliliğinin yanında küresel ölçekte rekabet
gücünün zayıf olduğunu göstermektedir. Son dönemde yaşanılan ihracat artışı ile bir
miktar
iyileşme
görülüyor
olsa
bile
iyileşmenin
yeterli
olmadığı
değerlendirilmektedir. Son dönemde artan dış ticaretimize rağmen sektörün dış
ticaret açığının da artması sektörde yapısal bazı sorunların bulunduğunu göstermekte,
ülkemiz girdi-çıktı tabloları üzerinde yapılmış olan çalışmalar da bu hususu
desteklemektedir.
Bu çerçevede, 500 milyar Dolarlık 2023 ihracat hedefinin kimya sanayii
açısından mevcut yapı içerisinde gerçekleşmesi daha fazla cari açığa sebep olacaktır.
Sanayi üretimindeki artışa paralel olarak ithalatı hızla artan plastik ve kauçuk ham
maddeleri gibi diğer sektörlerin girdisini oluşturan kimya alt sektörlerinde ülkemizin
yeni yatırımlara ihtiyacı vardır Bu nedenle imalat sanayii ithalatı içerisinde yaklaşık
yüzde 18 ile en büyük paya sahip olan kimya sanayii ithalatının azaltılması için
sektör üretiminin artırılması ve katma değeri yüksek ürünler ağırlıklı yapıya
dönüştürülmesi bir zorunluluktur.
2.4. Dünya Kimya Sanayiinin Gelecekteki Trendi ile İlgili Tahminler
Sektörün tarihi gelişimi incelendiğinde her bir dönemin kendine özgü rekabet
avantajı sağlayacak unsurların olduğu ancak genel olarak sektördeki bilgi birikiminin
her dönemde rekabet üstünlüğü sağlayacak en önemli unsur olduğu görülmektedir.
Başlangıçta girdi sağladığı sektörlerin üretim bölgelerinin yakınlarında
gelişen kimya sanayii, ikinci sanayi devrimi168 sonrası günümüzde de anahtar
konumda olan taşımacılık ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile büyük bir endüstri
haline gelmiştir.169 Bu teknolojiler sayesinde kimya sanayiinde büyük çaplı üretimler
ekonomik açıdan mümkün hale gelmiş, sektör küresel bir kimlik kazanmıştır.
168
Sanayi devrimi sonrasında içten yanmalı motorların, buhar gücü ile çalışan taşıma araçlarının ve
telgraf, radyo gibi iletişim araçlarının ortaya çıktığı döneme İkinci Sanayi Devrimi denilmektedir.
1870-1913 yıllarını kapsayan bu dönemde iletişim ve lojistik alanındaki gelişmeler ön plana
çıkmaktadır.
169
Chandler, 2005:4.
111
2.4.1. Kimya sanayiinde yenilik alanları
Sektörün değişen rekabet yapısı içerisinde belirtilen yenilik odaklı firmalar,
verimliliğin artırıldığı yeni üretim teknolojileri, ihtiyaca göre üretilen yeni
kimyasallar ile mevcut kimyasalların yeni özelliklerinin geliştirilmesi, alternatif ham
madde kaynaklarının araştırılması ve daha çevreci kimyasalların geliştirilmesi gibi
yenilik alanlarında çalışmalar gerçekleştirmektedirler.
Çevre, son dönemde tüm sektörleri etkilemekle birlikte, çevre açısından
olumsuz bilinirliği olan kimya sanayiini özellikle etkilemektedir. Çevre ve
sürdürülebilir üretim, kimya sanayiini girdi verdiği diğer sektörlerin ve kimya
sanayiinin üretim yapısının daha çevreci bir yapıya kavuşturulması olarak iki yönden
etkilemektedir. Bu yenilik alanlarından bir kısmı diğer sektörlerin üretimlerinin daha
çevreci bir şekilde gerçekleştirilmesi kapsamında değerlendirilebilir. Kimya sanayii
birçok çevreci ürünün geliştirilmesinde önemli rol oynamıştır.
Yeni üretim teknolojileri geliştirilirken üretim verimliliğinin artırılması,
emisyonların ve atıkların azaltılması gibi amaçlar ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle
katalizör teknolojileri önem kazanmıştır. Katalizörler sektörde uzun süredir ham
madde ve enerji verimliliğinin artırılması, atık miktarının azaltılması yanında birden
çok ürün oluşturan reaksiyonları kontrol ederek, istenilen ürünlerin seçiminin
kolaylaştırılması için kullanılmaktadırlar. Son dönemde ise bu özelliklerine ek olarak
ham madde çeşitliliğinin sağlanması amacıyla farklı ham maddelerin kullanımının
ekonomik hale getirilmesine yönelik de kullanılmakta ve bu kullanımına yönelik
araştırmalar gerçekleştirilmektedir. Enerji ve ham madde fiyatlarındaki artışlar da
katalizör araştırmalarını artırıcı etki göstermektedir.
Yeni kimyasalların geliştirilmesinde ise kullanıcı sektörler ile yakın işbirliği
içinde, kullanıcıların talep ve ihtiyaçlarına göre kimyasalların geliştirilmesi
hedeflenmektedir.
Mevcut plastik ürünler üzerindeki çalışmalar kapsamında ürünlerin mekanik
dayanım, esneklik, yalıtım, termal dayanıklılık gibi özellikleri öne çıkmaktadır.
Plastik ürünlere söz konusu özelliklerin kazandırılmasına yönelik yeni polimerlerin
ve katkı ürünlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Bu sayede
plastik ürünlerin otomotiv endüstrisinde, havacılıkta, tekstil ve paketleme endüstrisi
gibi birçok alanda daha yaygın olarak kullanılması hedeflenmektedir.
112
Diğer taraftan plastik ürünlerin yoğunlukla kullanıldığı sektörlerde kullanılan
plastiğin miktarının azaltılması, bitkisel kaynaklı ürünlerin kullanılarak daha az
karbon emisyonu sağlanması ve plastiğin doğada bozunabilirliğinin artırılmasına
yönelik çalışmalar da halen devam etmektedir.
Geleneksel olarak tekstil sektöründe kullanılan sentetik kimyasal esaslı
ürünlerde ciddi türev değişiklikleri ortaya çıkmıştır. Özellikle su geçirmezlik, yüksek
performanslı spor ürünleri, antimikrobiyal ve otomotiv sanayii gibi alanlarda
teknoloji içeriği yüksek ürünlerinin üretilmesi giderek artmaktadır. 170
Kompozit malzemeler içerisinde takviye malzemeleri olarak kullanılan
polimerler de sektörün önemli araştırma konularından biridir. Kataliz alanındaki son
gelişmelerin
yardımıyla
polimerler
üstün
özellikleri
olan
malzemelere
dönüştürülmüştür. Amaca özel hazırlanmış polimer karışımları ve polimerlerin başka
malzemelerle karışımları, tek polimer sistemlerinin başaramadıkları pek çok işi
başararak uygulama alanlarını artırmışlardır.171 Örneğin otomotiv endüstrisinde
kompozit malzemeler sağlamlığı ve hafifliği nedeniyle otomobilin kaporta
parçalarında, tamponlarda kullanılmaktadır. Günümüzde büyük ölçüde kompozit
malzemelerden üretilmiş yolcu uçakları ticari olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Alternatif ham madde arayışları petrol fiyatlarının son dönemdeki artışı ile
daha fazla önem kazanmıştır. Bu çerçevede, petrokimyasalların üretimi için kömür
ve bitkisel kaynaklı yağların kullanımına yönelik teknolojiler geliştirilmeye
çalışılmaktadır. Bu amaçla sektörde kömür teknolojileri ve oleo-kimyasallar üzerine
yapılan çalışmalar devam etmektedir.
Önümüzdeki dönemde çevre dostu üretim, kimya sanayiinde faaliyet gösteren
her ölçekteki firmanın gündemindeki konulardan biri haline gelmiştir. Bu çerçevede
kimya sanayii şirketleri “yeşil kimya”nın 12 prensibini takip etmeye çalışmaktadırlar
(Kutu 2.1.). Gelecek dönemde kimya sanayiince gerçekleştirilecek en önemli yenilik
alanı bu prensipler çerçevesindeki gelişmeler olacaktır. Sektör söz konusu prensipler
çerçevesinde ham madde kaynakları, yeni ürünler ve yeni üretim teknikleri gibi
konularda yenilik arayışlarına yönelmiştir.
170
171
DPT,2007b:505.
TÜBİTAK, 2003:27.
113
İlaç sanayii, kimya sanayiinin bir alt sektörü olarak gelişmiş ve özelleşmiştir.
Günümüzde sektöründe en yoğun Ar-Ge faaliyetlerinin gerçeklemesinin yanında
kendine özgü dağıtım kanalları ve yapısı ile kimya sanayiinin diğer alt sektörlerinden
kısmen ayrılmaktadır.
Günümüzde ilaç sanayii araştırmaları farmasötik ürünler; gen teknolojisine
dayanan sağlık çözümleri (kanser, kalp ve damar hastalıkları, obezite, vb.), gen
teknoloji ilaçları, özel kozmetik ürünler,
pek çok hastalığa birden etkin tedavi
sağlayan, yan etkileri en aza indirilmiş, çok hızlı sonuç veren ucuz ve çok daha akıllı
ilaçlar üzerinde yoğunlaşmaktadır.172
Kutu 2.1 . “Yeşil
12 Prensibi
ş Kimya”nın
y
1-
Önleme: Atıkların oluştuktan sonra temizlenmesi yerine oluşmasının engellenmesi daha
kolaydır
2- Atom Ekonomisi: En yüksek miktarda ürünü elde etmek amacıyla sentetik yöntemler
geliştir.
3- Daha güvenli kimyasal sentez: Ürünlerin üretimi için insan sağlığına veya çevreye
zararsız ürünler ve prosesler kullan.
4- Daha güvenli kimyasal ve ürünler dizayn et: Kimyasalların zararlı etkilerini azalt.
5- Güvenli yardımcılar: Yardımcı malzeme (çözücüler, ayırma ajanları gibi) kullanımını en
aza indir ve mümkün olan en zararsızını kullan.
6- Enerji verimliliği: Kimyasal süreçler için enerji gereksinimini en aza indirin. Mümkünse
ortam sıcaklığı ve basıncında gerçekleşen prosesler dizayn et.
7- Yenilenebilir ham madde kullanımı: Ham madde kaynağı olarak mümkün olduğunca
yenilenebilir kaynakları kullan.
8- Kimyasal yan ürünlerden kaçın: Atık üretme potansiyeli nedeniyle yan ürünlerin
oluşmasını azaltın veya engelleyin.
9- Katalizör: Katalitik reaksiyonlar stokiometrik reaksiyonlardan üstündür.
10- Parçalanma: Kullandıktan sonra parçalanabilen (ayrışabilen) kimyasallar tasarla.
11- Kirliliğin önlenmesi için gerçek zamanlı izleme: tehlikeli maddelerin oluşumundan önce
kontrolünü sağlayabilecek analitik yöntemler geliştir.
12- Kazaların önlenmesi için güvenli kimya: Kimyasal süreçlerde yangın, patlama ve kaçak
riskini azaltan kimyasalları kullan.
Kaynak: Anastas, 1998:30.
2.4.2. Sektörel stratejiler
Genel olarak ekonomik krizlerin sektörde rekabet gücünün muhafaza
edilmesi ve artırılması amacıyla yenilik yapma ihtiyacını artırdığı görülmektedir. Bu
amaçla şirketler çoğunlukla Ar-Ge, dağıtım ve pazarlama gibi birçok konuda şirket
172
TÜBİTAK, 2003:70.
114
sınırlarını aşan işbirliklerine girmeye çalışmaktadırlar.173 Örneğin İkinci Dünya
Savaşı sonrası dönemde firmalar azalan talebin oluşturduğu krizi aşmak üzere savaş
sırasında askeri amaçlar için üretilen ürünlerin sivil kullanım alanlarının
geliştirilmesine yönelmişlerdir. Bu bağlamda 2009 yılında yaşanan finansal ve
ekonomik kriz sonrasında da yenilikçiliğin önem kazanması beklenmektedir. Son
dönemde diğer sektörlerin yanında kimya sanayiinde de yoğun olarak gündeme
gelmiş olan yeşil ürünlere bu çerçeveden bakmak mümkündür. Ayrıca alternatif ham
madde kaynakları ve yeni üretim teknikleri geliştirme çalışmalarının da yoğunlaşmış
olması bunun göstergesidir.
Kimya sanayiinde finansal krizin de hızlandırdığı 1973 yılında yaşanan ilk
petrol krizinden itibaren başlayan ham madde kaynağına sahip ülkelerin yükseliş
süreci halen devam etmektedir. Petrol fiyatlarının yükselmesi ile yeterli sermayeyi
oluşturmaya başlayan Orta Doğu başta olmak üzere petrol zengini ülkeler ham
madde kaynaklarından gelen rekabet üstünlüklerini kullanarak aşağı yönlü
entegrasyona giderek, petrokimya yatırımlarına başlamışlardır. Küresel şirketler
sıralamasında yer alan (şimdilik) tek şirket olan Suudi Arabistan’ın petrokimya
şirketi SABIC bu gelişimin en belirgin örneğidir. Orta Doğu kaynaklı şirketler
(SABIC, Qatar Petroleum, Saudi Aramco vb.) Avrupalı şirketler ile ortaklıklar
gerçekleştirmekte, Avrupa’da yatırımları bulunmaktadır.
Son dönemde Orta Doğuda ortaya çıkan petrokimya tesisleri kapasiteleri bu
alanda geçmişten gelen üstünlüğü olan Avrupa’yı tehdit etmektedir. Örneğin Suudi
Arabistan’ın gerçekleştirmekte olduğu Sadara Kimya Kompleksi, 20 milyar dolarlık
yatırım büyüklüğü ve 26 üretim ünitesi ile 2015 yılında tamamlandığında en büyük
entegre kimya kompleksi olacaktır.
Kimya sanayiinde yükselen bir diğer bölge de Uzak Doğudur. Orta Doğu
ülkeleri ham madde kaynakları ile rekabet avantajı elde ederken, Uzak Doğu ülkeleri
sahip oldukları kimya sanayii pazarı ve ucuz enerji kaynağı ile rekabet avantajı
sağlamaktadırlar. Çin başta olmak üzere Hindistan, Singapur gibi ülkeler bu grupta
yer almaktadırlar.
173
Kiriyama, 2010 :13.
115
Dünyada yaşanan bu değişimler karşısında Avrupa mevcut üretim
alanlarındaki rekabet gücünü korumaya çalışmakla birlikte özellikli kimyasallarda
rekabet avantajını artırdığı, tüketici kimyasallarında halen önemli ölçüde rekabet
gücünün olduğu görülmektedir. Ayrıca polimerler ve petrokimyasallarda azalmasına
rağmen rekabet gücü bulunmaktadır. 174 Avrupa kimya sanayii kendisi için rekabet
üstünlüğü olarak bilgi birikimini ve yenilik yapma potansiyelini belirlemiş olup,
kendisini değer zincirinde bilgi yoğun alanlarda konumlandırmaya çalışmaktadır.
Kimya sanayiinde değişen üretim büyüklüklerine rağmen AB’nin ihracat
büyüklüğünü bu çerçevede değerlendirmek doğru olacaktır.
Yaşanan gelişmeler sonrasında Kimya sanayiinin rekabet yapısındaki değişim
sonrası iki grubun ortaya çıktığı görülmektedir (Şekil 2.2.). Bu iki grup ucuz sermaye
girdilerinin avantajını kullananlar ve bilgi yoğun ürünlere odaklanan üreticilerdir. 175
Şekil 2.2. Kimya Sanayiinin Değişen Rekabet Yapısı
Kaynak: Hodges, 2009:21.
Yeni gelişmekte olan Orta Doğu ve Uzak Doğu sermaye verimliliğine
dayanan tarafı oluştururken, AB yenilikçiliğe dayanan yapısı ile diğer grubu
oluşturmaktadır. ABD ise hem ham maddeye dayalı rekabet avantajı olan hem de
yenilikçi firmaları ile iki grupta da yer almaktadır.
174
175
CEFIC, Facts and Figures 2011:18.
Hodges, 2009:21.
116
Petrol krizleri ile başlayan süreçte sektörün olgunluk dönemine girdiği
söylenebilir. Bu dönemde sektörde yeni ürün geliştirilmesine yönelik yeniliklerin
azaldığı buna karşılık üretim teknolojilerine yönelik iyileştirmelerin önem kazandığı
gözlemlenmiştir. Ayrıca sektörde karlılık oranları düşmüş, yatırımların geri dönüş
süreleri uzamaya başlamıştır.
Petrol krizlerine yüksek kapasite ile yakalanan sektörde kapasitelerin
azaltılması ve mevcut üretim tekniklerinde rekabet gücünün artırılmasına yönelik
çalışmalar ön plana çıkmış, bu amaçla daha önceleri dikey entegrasyona yönelen
firmaların belirli üretim alanlarına odaklanmaya başladıkları görülmüştür. Bu süreç
1990’lardan sonra daha fazla hız kazanmıştır. Günümüzde birkaç firma hariç
üreticilerin çoğu belirli ürün gruplarında uzmanlaşmaya yönelmişlerdir (Şekil 2.3.).
Şekil 2.3. Kimya Sanayiinde Uzmanlaşma
Kaynak: Grigat, E.,2011.
Çevreci üretim anlayışının yayılmasının bir diğer sonucu da sektörün üretim
standartlarının değişmeye başlamasıdır. Bunun sonucu olarak her geçen gün çevrenin
korunmasına yönelik yeni ulusal ve uluslararası standartlar getirilmektedir. Getirilen
standartlar sektörde üretim dışı yatırım ihtiyacını artırmaktadır. Söz konusu
standartların yaygınlaşması ile birlikte bu artışın devam edeceği anlaşılmaktadır.
Sektördeki uzmanlaşmanın, üretim dışı maliyetlerin artması ve firmaların
yenilik yapma ihtiyaçları sektördeki kümelenmelerin önemini artırmıştır. Sektörel
117
kümelenme ve bunun yapılarından olan kimya parkları firmaların yukarıda belirtilen
gelişime uyum sağlamalarını kolaylaştırarak rekabet güçlerini artırmaktadır.
2.5. Türkiye Kimya Sanayii için Gelecek Perspektifi
Ülkemizin kimya sanayiinin rekabet gücü ve yenilik alanları dikkate
alındığında kısa vadede üretimi artırma ihtiyacını karşılamak amacıyla öncelikli
olarak mevcut firmaların verimliliğini artırmasının gerekli olduğu düşünülmektedir.
Sermaye verimliliğini artırmak için sektörün öncelikli olarak, tedarik zinciri
yönetimi, üretim ve operasyonlar ile bilişim sistemleri konularına odaklanmasının
gerekli olduğu düşünülmektedir. 176
Özellikle küresel finansal kriz sonrasında küresel şirketler yukarıdaki
konularda
kendilerini
geliştirmeye,
süreçlerin
verimliliklerini
artırmaya
odaklanmışlardır. Bir önceki bölümde değinilen ve eğilimler içerisinde tüm firmalar
öncelikle sermaye verimliliklerini artırmayı hedeflemektedir.
Kimya sanayiinde tedarik zinciri günümüzde küresel bir hal almıştır.
Firmaların kendi üretim alanlarına odaklanmaları ile kimya sanayiinin içerisindeki
alışveriş daha fazla artmış, bu alışverişleri en ekonomik yoldan gerçekleştirmek
firmaların birinci önceliği haline gelmiştir. Özellikle ekonomik kriz döneminde
firmalar tedarik zinciri yönetimini harcamaları kısmanın bir aracı olarak
kullanmışlardır.
Üretim ve operasyonların optimize edilmesi için tedarikçi firmalar ve
müşteriler ile ilişkiler önem kazanmıştır. Üretimin değer zinciri boyunca en verimli
şekilde gerçekleşmesi için değer zincirinde bulunan firmaların birbirleri ile ilişkileri,
istenilen özelliklerde ürünlerin sağlanması daha fazla önem kazanmıştır. Kimya
sanayiinin değer zincirinde farklı aşamalardaki ekonomik kapasitelerin farklı olması
üretim ve operasyonların optimizasyonu için firmaların iletişimlerini, işbirliklerini
zorunlu kılmaktadır.
176
TÜBİTAK, 2003:5.
118
Tedarik zinciri ile üretim ve operasyonlarda gerçekleştirilecek yenilik ve
gelişmelerin ilk etapta firmaların sermaye verimliliğini artırarak yeni yatırımlar ArGe için firmaların daha kolay kaynak sağlayabilmelerini olanaklı kılmaktadır.
Gerçekleştirilen optimizasyonlar ile sağlanan maddi kaynağın Ar-Ge ve üst teknoloji
üretimler için gereken yatırımların yapılmasında kullanılması önemli bir gerekliliktir.
Çünkü uzun dönemde, sağlanan verimlilik ülkemiz gibi ham madde kaynağına sahip
olmayan ülkeler için yeterli olmayacaktır. Ham madde kaynağına sahip ülkeler bu
avantajları ile sağlanan sermaye verimliliğini etkisiz hale getirme yolunda
ilerlemektedirler. Son derece ucuz ham madde kaynaklarına sahip Orta Doğu
ülkelerine komşu olmamız nedeniyle daha fazla etkileneceğimiz bu olumsuzluğun
etkisi ancak ürün farklılaştırması ve katma değeri yüksek kimyasallar üretimi
artırılarak giderilebilecektir.
Kimya sanayiinde küresel firmalar yukarıda belirtilen sorunlara bir tür
sektörel
kümelenme
yapıları
olan
kimya
parkları
ile
çözüm
getirmeye
çalışmaktadırlar. Küresel finansal kriz sonrasında daha da belirginleşen bu gelişme
yeni yatırımların genel olarak kimya parklarında gerçekleştirilmesi sonucunu
doğurmaktadır.
2.6. Bölüm Değerlendirmesi
Kimya sanayiinin gelişimindeki temel itici güç diğer sektörlerdeki ham
madde ihtiyacının karşılanması olmuştur. Sektör, diğer üreticilerin ihtiyaçlarını
belirleyip uygun ürün geliştirerek büyümüştür. Sektör, sentetik ürünlerin ortaya
çıkması ile birçok farklı sektöre girdi vermeye başlamış ve tekstil, ilaç, otomotiv gibi
diğer birçok sektörde de köklü değişikliklere sebep olmuştur.
Kimya sanayii, kullanıcı sektörler ile olan ilişkisi nedeniyle başlarda
ürünlerin kullanıldığı bölgelere yakın konumlanmıştır. Ancak sentetik ürünlerin
ortaya çıkması ile başlayan süreçte sektörde ölçek ekonomisi ve bilgi altyapısı ağırlık
kazanmaya başlamıştır. Sektörün bilimsel tabanlı bir endüstri haline gelmesini
sağlayan ürünlerin gelişimi, sektör firmaları ile bilimsel araştırma kuruluşlarının
ilişkisini artırmıştır. Ölçek ekonomisi, ham madde kaynaklarına erişim gibi
nedenlerle belirli bölgelerde yoğunlaşmaya başlayan sektör firmaları dağıtım
119
konularında işbirliklerine girmişler, özellikle dünya savaşları sonrası yaşanan bu
süreçte firmalar arası iletişim ve işbirlikleri artmıştır.
Tüm bu işbirliği ve iletişim süreçleri kimya sanayiinin ulaşım altyapısı
uygun, ham maddeye erişimin kolay olduğu bölgelere yoğunlaşmasını sağlamış, bu
bölgelerdeki araştırma merkezlerini güçlendirmiştir.
Kimya sanayiinin başlangıcında üretimin daha az işlem basamağından
oluşması firmaların tüm üretim zincirini kendi bünyelerinde gerçekleştirmelerini
olanaklı kılmış, hatta bazı kimya sanayii firmaları ham madde yönünde dikey
entegrasyon çalışmalarında da bulunmuşlardır. Ancak özellikle petrole dayalı kimya
sanayiinin, plastik ürünlerin geliştirilmesi üretim zincirindeki basamakları artırmış,
üretim basamaklarındaki ölçekleri farklılaştırmıştır. Artan rekabetin de etkisi ile artık
kimya sanayii firmalarının üretim zincirinin tamamını kendi bünyelerinde
gerçekleştirmeleri neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Petrol krizleri sonrası oluşan
kapasite azaltım sürecinin de hızlandırıcı etkisi ile firmalar belirli üretim alanlarına
odaklanarak bu alanlarda bilgi altyapılarını güçlendirme yolu ile rekabet güçlerini
artırmaya yönelmişlerdir. İlk olarak farmasötik ürünlerin ortaya çıkması ile başlayan
firmaların belirli ürünlere odaklanması stratejisinin diğer kimya alt sektörlerinde de
uygulanması firmalar açısından zorunluluk halini almıştır.
Kimya sanayiinde bilgi altyapısı sektör liderliği için gerekli bir unsurdur.
Almanya üniversite - sanayi iletişimini iyi sağlayarak sektörde önemli bir bilgi
altyapısı oluşturmuştur. Ülke firmaları bu avantajları ve başarılı bir şekilde
uyguladıkları işbirlikleri ile kısa sürede sektörde lider konuma ulaşmışlardır. Dünya
savaşları sonrası kayıplarına rağmen Alman kimya sanayii firmaları, sahip oldukları
bilgi altyapısı sayesinde yeniden lider konuma ulaşmışlardır. ABD kimya sanayii
sonradan gelişmeye başlamasına rağmen özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasındaki
hükümet programları yardımıyla kendi bilgi altyapısını oluşturmuştur.
Sektörde petrol krizleri ile başlayan yeniden yapılanma süreci 2000’li yıllarda
üretim coğrafyasının değişmesi ile devam etmekte, kimya sanayii imalat
sanayiindeki değişime paralel olarak Doğu Asya’ya doğru kaymaktadır. Küresel
finansal kriz sonrası gelişmeler bu eğilimin güçlü bir şekilde devam ettiğini
göstermektedir.
120
Türkiye kimya sanayiinin başlangıcı devlet desteği ile olmuş, ilk büyük
ölçekli kimya yatırımları devlet eliyle gerçekleştirilmiştir. Bu durum ülkemizdeki
özel sektörün sermaye yetersizliğinin bir sonucu olsa da sektörde önde olan ülkeler
dâhil olmak üzere diğer ülkelerde de kimya sanayiinin gelişmesinde devletin rolü
büyüktür. Almanya ve ABD’de devlet desteği firmaların Ar-Ge çalışmalarının
hükümet programları ile desteklenmesi ve yönlendirilmesi gibi dolaylı yoldan
gerçekleşirken Japonya, Kore ve son dönemde Çin gibi ülkelerde devlet daha fazla
müdahaleci bir yaklaşım içinde olmuştur.
Ülkemizde gerçekleştirilen ilk kimya yatırımlarının ardından ithal ikame
politikalarının izlendiği dönemde sektör yeterince büyüyememiştir. Dışa açılmanın
başlaması ile kimya sanayii üretimi ve ihracatı önemli oranda artmıştır. Ancak
yatırım maliyetlerinin yüksek olduğu sektöre özel sektör yatırımları sınırlı olmuştur.
Yaşanılan ekonomik krizlerin de özel sektörün büyük ölçekli kimya yatırımlarından
kaçınmasına sebep olduğu değerlendirilmektedir. Bunların sonucu olarak son
dönemde ülkemiz sektörde büyük oranda dış ticaret açığı vermektedir.
Ülkemiz kimya sanayiinin küresel ölçekte rekabet gücünün zayıf olduğu
görülmektedir.
Son dönemde artan dış ticaretimize rağmen sektörün dış ticaret
açığının da artması sektörde yapısal bazı sorunların bulunduğunu göstermektedir. Bu
yapısal sorunlar yetersiz ve katma değeri düşük üretim olarak karşımıza çıkmaktadır.
İmalat sanayii üretimi için önemli bir ara girdi üreticisi olan kimya sanayiinin
üretiminin
artırılması önem arz etmektedir.
Kimya
sanayiinin üretiminin
artırılamaması halinde imalat sanayiindeki üretim artışına paralel olarak sektör
ithalatında ve dolayısı ile cari açıkta ciddi artışlar beklenmelidir.
Ülkemiz kimya sanayiinin rekabetçiliğinin yükseltilerek üretim miktarının
artırılması için ilk etapta firmaların sermaye verimliliğinin artırılması ve elde edilen
kaynağın yeni yatırımlar ve Ar-Ge için kullanılması gerekmektedir. Çünkü uzun
dönemde, sağlanan verimlilik ham madde kaynağına sahip olmayan ülkemiz için
yeterli olmayacaktır. Son derece ucuz ham madde kaynaklarına sahip Orta Doğu
ülkelerine komşu olmamız nedeniyle daha fazla etkileneceğimiz bu olumsuzluğun
ürün farklılaştırması ve katma değeri yüksek kimyasallar üretimini artırılarak
giderilebilecektir. Bu sebeple firmalarımızın üretim alanlarındaki bilgi altyapılarını
güçlendirmeleri gerekmektedir.
121
Kimya sanayiinin başlangıcından itibaren belirli bölgelerde yığınlaşmasının
ardından firmaların belirli üretim konularına odaklanması sektörde “kimya parkları”
kavramını ortaya çıkarmıştır. 1990’larda özellikle gündeme gelen “kümelenme”
kavramının kimya sanayiindeki yansımalarından biri olan kimya parkları, firmaların
kendi üretim konularına odaklanarak bu alanda bilgi altyapılarını artırmalarını
sağlamıştır.
122
3. TÜRKİYE’DE KİMYA SANAYİİNİN REKABET GÜCÜ VE
KÜMELENME
Bu bölümde Türkiye kimya sanayiinin rekabet gücü elmas modeli
çerçevesinde analiz edilecektir. Bu çerçevede elmas modelini oluşturan unsurların
tespiti amacıyla ilk olarak sektörün GZFT analizi oluşturulmuş, daha sonra ise bu
sonuçlar elmas modeli çerçevesinde değerlendirilmiştir.
3.1. Türkiye Kimya Sanayiinin GZFT Analizi
Son yıllarda sektörün sorunlarının tespiti ve sektöre yönelik stratejilerin
belirlenmesi amacıyla bazı çalışmalar yürütülmüş, söz konusu çalışmalarda özel
sektör ve kamu kesimi katılımcıları tarafından sektörün GZFT analizi yapılmıştır. Bu
çalışmada söz konusu çalışmalarda yer verilen GZFT unsurları değerlendirilerek
özetlenmiş, tekrar eden bazı maddeler ve güncelliğini yitirdiği düşünülen unsurlar
çıkartılmıştır. 177 Çalışmalarda dile getirilen bazı hususların sektöre özel oldukları,
bazı hususların ise genel iş ortamını ilgilendiren yatay konular olduğundan hareketle
ilgili maddeler ayrı gruplandırılmaya çalışılmıştır. GZFT analizinde ortaya çıkan
sektör dışı hususlar dikkate alındığında sektörün genel ekonomik durumdan önemli
oranda etkilendiği, bazı yapısal sorunların kaynağının da bu olduğu açıkça
görülmektedir. Örneğin sermaye birikimindeki yetersizlik ülke ekonomisinin genel
bir sorunu olmakla birlikte, büyük yatırım harcamaları gerektiren sektör yatırımlarını
ayrıca olumsuz etkilemektedir.
3.1.1.
Güçlü yanları
Sektörel güçlü yanlar
1- Mevcut yer altı zenginlikleri,
2- Ülkemizde bulunmayan ham maddelere, özellikle enerji ham maddelerine
olan yakınlık ve bu ham maddelerin ulaşım hatlarında bulunması,
3- Dış ticaret becerisi,
4- Uluslararası standartlarda üretim yapabilme becerisi,
177
Çalışmada kullanılan raporlar:
1- Dokuzuncu Kalkınma Planı, Kimya ÖİK Raporu,
2- Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı Kimya Sektör Stratejisi,
3- Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Kimya Sanayii Raporu,
4- Dış Ticaret Müsteşarlığı Kimya Sektörü Stratejik Plan Toplantıları.
123
5- Mevcut ve potansiyel dış pazarlara yakınlık ve deniz-demir yolu ulaşımına
uygun coğrafi konum,
6- Kimya alanında yetişmiş insan gücünün bulunması,
7- İç tüketimde halen miktar ve çeşitlilik bakımından büyüyen bir pazar
olması,
8- Plastik ürünler sektöründe sahip olunan yüksek rekabet gücü,
9- Tarıma dayalı kimyasallar için pazar potansiyelinin bulunması,
10- Esnek üretime yatkın KOBİ firmalarının bulunması,
11- Özel sektörün kendi içinde ve kamu ile iletişim ve diyalog sağlayabileceği
platformların oluşturulabilmiş olmasıdır.
Sektör dışı güçlü yanlar
1- Ekonomik istikrarın sağlanması ile bunun korunması ve güçlendirilmesi
yönünde izlenen politikalar,
2- Eğitim düzeyi yükselen genç nüfusa sahip olunması,
3- Eğitim ve araştırma kurumlarımızın özellikle teorik bilgi açısından yeterli
seviyede bulunması,
4- Yüksek girişimcilik potansiyeli ve dinamik iş ortamı,
5- Alternatif enerji kaynaklarının kullanılabilmesine uygun iklim ve coğrafi
koşullardır.
3.1.2. Zayıf yanları
Sektörel zayıflıklar
1- Kimyasal üretimin genel olarak dağınık yapıda olması, yatay ve/veya
dikey entegrasyonun olmaması,
2- Kimya Sanayiinin teknoparklarda yeterince yer bulamıyor olması,
3- İleri teknolojiye dayalı olmayan ve katma değeri düşük üretim yapısının
bulunması,
4- Kimya sanayii için önemli girdilerden olan ham petrol ve doğal gaz
kaynaklarının yetersiz olması,
5- Kimya sanayiinin ithalata dayalı üretim yapısı nedeniyle, girdi
maliyetlerinin yüksekliği ve istikrarlı girdi tedarikinin güç olması,
6- Sektör firmalarının genel olarak küçük ölçekli olmalarının yanında
aralarında koordinasyonun bulunmayışı,
124
7- Global ölçekli firmaların olmayışı,
8- Artan ihracat miktarına rağmen firmaların küresel ölçekte pazarlama
ağlarının olmaması,
9- Kimya sanayii ürünlerinin kalitelerinin düşük olması,
10- İşgücünün niteliklerinin sektörün ihtiyaçlarına göre düşük olması.
Özellikle ara eleman sıkıntısının bulunması,
11- Firmaların süreç ve işgücü verimliliklerinin düşük olması,
12- Bazı çevre ülkelerinin ham madde ve bilgi altyapıları nedeniyle rekabet
üstünlüğüne sahip olmalarına karşın ülkemiz kimya sanayiin bu ölçekte
rekabet üstünlüğü ortaya koyabilecek bir özelliğinin bulunmayışı,
13- Ham madde temini ve pazarlamayı güçleştiren lojistik problemleri,
14- Piyasa gözetim denetiminin yetersiz olması,
15- Sektör firmalarının altyapı eksikliklerinin bulunması,
16- Sektörde firmaların uluslararası ve ulusal mevzuatı, pazar gelişmelerini
tam olarak takip edemiyor olmaları,
17- Sektörde yatırım ve üretim stratejilerinin eksikliği,
18- AB uyum süreci ile daha da hızlanan mevzuat değişikliklerinin firmaları,
zorlaması,
19- Sektörün devlet teşviklerinden yeterince yararlanamamasıdır.
Sektör dışı zayıflıklar
1- Sermaye birikimindeki yetersizliğin sermaye yoğun bir sektör olan kimya
sanayiini önemli ölçüde olumsuz etkilemesi,
2- Pahalı enerji, enerjideki yüksek vergiler,
3- Mevzuatı uygulayıcı kurumların koordinasyonunun yetersiz oluşu,
4- Üniversite-sanayi-devlet işbirliğinin yetersiz olması,
5- Sınai mülkiyet ve hukuk uygulamalarındaki eksiklikler,
6- Yatırım ortamının istenilen düzeyde iyileştirilememiş olması, bürokratik
işlemlerin fazla olması,
7- Etkili kullanılabilecek bir sanayi envanterinin eksikliğidir
125
3.1.3. Fırsatlar
Sektörel fırsatlar
1- Ana girdi üreten ülkelere ve kimyasal ürün pazarlarına yakınlık,
2- Endüstri bölgeleri ve kümelenme alanındaki mevzuat çalışmaları ve
girişimler,
3- Kimya sanayii ürünlerine ihtiyacı her geçen gün artan iç pazar,
4- Sektörün gittikçe artan bir özel sektör diyalog platformuna sahip olması,
5- Sektörün gerçekleştirmekte olduğu ihracatın da etkisi ile uluslararası
standartlara uyma çalışmaları,
6- Sektörde katma değeri yüksek kimyasal üretmek için gerekli ham madde
kaynağı ve pazarın bulunması,
7- Ülkemizin doğal gaz ve petrol boru hatları bakımından köprü konumunda
olması,
8- AB uyum sürecinde ortaya çıkan potansiyel yatırım alanlarıdır.
Sektör dışı ortamdan gelen fırsatlar
1- Ar-Ge için ayrılan fonlar, Ar-Ge’nin öneminin anlaşılması, AB
desteklerinden yararlanabilme,
2- AB uyum sürecinin yürütülmesi konusunda gösterilen kararlılık. Bu
yaklaşım çerçevesinde AB'ye uyum için hazırlanan projeler ve bu
projelerde AB tarafının sanayinin de mutlaka yer alması ve görüşlerinin
değerlendirilmesi isteği,
3- Kayıt dışının engellenmesi ve piyasa denetimi için yeterli mevzuatın
varlığı, gerek otoritenin isteği gerekse meslek örgütlerinin AB'den de
yararlanarak sağladığı destek ile denetim konusunda alt yapı oluşturma
çabaları,
4- AB'den KOBİ'ler için sağlanacak eğitim ve kaynak destekleri,
5- Özel sektör yatırımlarının artma eğilimi,
6- Uluslararası ticaretin artan ortanda serbestleşmesi,
7- Türkiye’nin bölge ülkeleri ile ticari ve ekonomik ilişkilerinin gelişmesi,
8- Yetişmiş genç insan gücüdür.
126
3.1.4. Tehditler
Sektörel tehditler
1- Ar-Ge yetersizliği,
2- Biyoteknoloji, nanoteknoloji konularında dünya ölçeğinin gerisinde kalma,
3- Bürokraside konu uzmanlarının yeteri kadar eğitim alamaması, sektörü ve
mevzuatı yönlendirememesi,
4- İnsan sağlığı, iş güvenliği ve çevrenin korunması alanlarında henüz alt
yapısı olmayan yönetmelik ve uygulamalarla sektörün karışıklığa itilmesi,
5- Yeni AB Direktifleri (REACH, CLP ) ve diğer uluslararası düzenlemeler
kapsamında ihracatta karşılaşılacak sorunlar,
6- Kayıt dışı üretimin Ülkenin uluslararası güvenilirliğini ve rekabet gücünü
azaltması, sektörün gelişme potansiyelini zayıflatması,
7- KOBİ'lerin vizyon ve misyon yetersizliği ile mevzuata uymadaki eğitim ve
finansman eksikliğidir.
Sektör dışı etkenlerden kaynaklanan tehditler
1- Uzakdoğu'nun Batı ülkeleri için cazibesi,
2- Uygun yatırım yerlerinin bulunmaması,
3- Yatırım mevzuatı uygulamasının karmaşıklığı ve çok başlılığı,
4- Yabancı sermayenin değer zinciri içerisinde ülke içindeki üretime daha az
yer vererek üretim süreçlerinin önemli bir kısmını ülke dışında
gerçekleştirmesi,
5- Yatırımların hizmet sektörüne yapılması,
6- Sektörde yatırım konusunda güvene dayalı etkin katılımların
sağlanamaması ve iş birliği ortamının oluşturulamaması,
7- Türkiye’nin bulunduğu bölgede ortaya çıkabilecek siyasi istikrarsızlıktır.
127
3.2. Türkiye’nin Kimya Sanayiinin Ulusal Üstünlük Elmas Modeli Çerçevesinde
Değerlendirilmesi
Chandler, ülkelerin kimya sanayiindeki rekabet üstünlüğünü açıklarken bunu
ülkelerin sahip olduğu ana firma veya firmaların gücüne bağlı olduğunu
savunmaktadır.178
Bu
çerçevede,
ülkemizdeki
en
büyük
kimya
sanayii
kuruluşlarından Petkim’in 2000 yılına ait dünya kimya sanayii sıralamasında 116.
sırada179 yer almasına rağmen daha sonraki yıllarda listede yer alamamış olması, söz
konusu
listeye
girebilecek
herhangi
bir
firmamızın
bulunmayışı
rekabet
gücümüzdeki azalmayı doğrulamaktadır.
Ülkelerin belirli sektörlerdeki rekabet gücü üstünlüğünü “Elmas Modeli”
çerçevesinde açıklayan Porter’ın teorisi ise birinci bölümde açıklanmıştır. Aşağıda,
ülkemiz kimya sanayii açısından ulusal üstünlük elmas modelinin incelenmesi ve
sektöre yönelik politikaların geliştirilebilmesi için sistemdeki sorunların model
çerçevesinde tespit edilmesine çalışılacaktır.
Bu bölümde ülkemiz kimya sanayiine yönelik olarak gerçekleştirilen GZFT
çalışmalarından elde edilen verilere göre oluşturulmuş sonuçlar ulusal elmas
modelini oluşturan unsurlar çerçevesinde değerlendirilmiştir. İlerleyen bölümlerde
ise bu elmas modeli çerçevesinde kimya sanayiinin rekabet gücünün artırılmasına
yönelik öneriler geliştirilecektir.
3.2.1. Faktör koşulları
Faktör
koşulları
açısından sektörün güçlü
olduğu
hususlar,
halen
değerlendirilme imkânı olan yer altı kaynaklarımız, alternatif enerji kaynaklarını
kullanabilme imkânımız, enerji taşıma hatları üzerinde bulunmamız, genç ve eğitimli
nüfusumuz şeklinde sayılabilir. Zayıf olduğumuz hususlar ise sektörün en önemli
girdisi olan petrol ve doğal gaz kaynaklarımızın bulunmayışı, enerji maliyetlerinin
yüksek oluşu ve sektördeki yatırım eksikliğidir sayılabilir.
Ham madde: Ülkemizde kimya sanayii üretiminde ham madde ve
malzemelerin yüzde 68’i ithal ham madde ve malzemelerden oluşmaktadır. Bu oran
178
179
Chandler, 2005:9.
ICIS, Top Performers,2000.
128
2002-2007 döneminde yüzde 63,5’ten yüzde 68’e yükselmiştir.180 Üretim için
gereken ham maddelerin yurt içinden temin edilememesi, ham madde temininde
firmaların zaman ve finansal kaynak kaybına sebep olmaktadır. Ayrıca bu durum,
firmaları fiyat değişimlerine ve krizlere karşı daha hassas, kırılgan hale getirmekte ve
bu yönüyle firmaların rekabet gücünü sınırlamaktadır.
Enerji: Ülkemiz yüksek enerji maliyetlerine karşılık, coğrafi konum itibarıyla
uluslararası petrol ve doğal gaz açısından doğal bir geçiş köprüsü durumundadır.
Ortadoğu, Orta Asya ve Rusya ile olan yakınlığının yanında deniz ulaşımının
bulunması enerji ham maddelerinin taşınmasını kolaylaştırmaktadır. Ayrıca alternatif
enerji kaynaklarının kullanılabilmesi için uygun iklim ve coğrafi koşullar da
bulunmaktadır. Günümüzde kimya sanayii şirketlerinin de içinde olduğu birçok
firma tarafından gerçekleştirilen rüzgâr enerjisi santrali yatırımları bu tür enerjilerin
kullanımına örnek teşkil etmektedir.
Ülkemizin enerji maliyetleri bölgemizdeki bazı ülkelere göre yüksektir.
Petrol ve doğal gaz gibi enerji ham maddelerine veya nükleer enerji gibi alternatif
enerji kaynaklarına sahip ülkeler enerji maliyetlerini düşük tutabilmekte, bu durum
da enerji maliyetlerine duyarlı olan kimya sanayiinde söz konusu ülkelere rekabet
avantajı sağlamaktadır.
İşgücü: Sektörün ihtiyaç duyduğu işgücünün sağlanabilmesi amacıyla
uygulamalı eğitim hususunda kamu ve özel sektörün çalışma yapması gerekmektedir.
Sadece yükseköğretim değil, sanayinin ihtiyacı olan ara kademe çalışanlarının temini
de önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Sektörün çok farklı alanlara
yayılmış olması nedeniyle bu tür nitelikli işgücünün sağlanması için eğitim
müfredatının belirlenmesi, pratik eğitimlerin verilebilmesi gibi konularda sanayi ve
eğitim kurumlarının işbirliği zorunlu hale gelmektedir.
Sermaye: Kimya sanayiinin sermaye yoğun yapısı, ilk yatırım için gereken
maliyetin yüksekliği ve sektörde yatırımların geri ödeme süresinin uzunluğu özel
sektörün kimya sanayiine yatırım yapmasını zorlaştırmıştır. Özel sektör yatırımları
daha küçük ölçekli yatırım gerektiren tüketici kimyasallarına yönelmiştir. Geçmiş
180
Saygılı at al., 2010:68,69.
129
dönemlerde uzun yıllar boyunca yaşanılan istikrarlı olmayan makroekonomik yapı,
firmaların riskli gördükleri kimya yatırımlarından uzaklaşmalarına sebep olmuştur.
Son dönemde, gerek yasal zorunluluktan kaynaklanan gerekse kamuoyu
algısı nedeniyle uygulanması gereken çevresel yatırımlar da kimya sanayiinin üretim
ve yatırım maliyetlerini artırmaktadır. Bu maliyetler, küresel çapta ticaret
gerçekleştiren tüm firmaların katlanmak zorunda kaldıkları maliyetler olarak görülse
bile büyük üreticilerin bir kısmı bu maliyetleri ölçek ekonomileri sayesinde
azaltmakta, bir kısmı da işbirliği ile maliyetin rekabet gücüne etkisini azaltma
yönünde çalışmalar yapmaktadırlar. Katlanılması gereken bu maliyetler firmaları
finansal açıdan zayıflatmaktadır.
3.2.2. Talep koşulları
Elmas Modeli’nde talep koşulları olarak temelde iç talep kastedilmektedir.
Ülkemizde kimya sanayii ürünlerine olan talep yüksek olup, üretim yolu ile
karşılanamadığı için sektörde önemli oranda cari açık verilmektedir. İmalat odaklı
üretim yapısı ile sektöre olan talebin daha da artacağı değerlendirilmektedir.
Genellikle ara malı niteliğinde olan kimya sanayii ürünlerine talebin, imalat
sanayii üretim artışına paralel olarak artması beklenmektedir. Kimya sanayii üretimi
genel olarak imalat sanayiinden en az yüzde 1 oranında daha fazla büyümektedir.
Bununla beraber günümüzde birçok imalat sanayii üretiminde eskiye göre daha fazla
kimyasal madde kullanılmaya başlanmıştır. Örneğin otomotiv sanayiinde araçların
artık daha fazla parçası plastik veya diğer kimyasal maddelerden oluşmaktadır. Bu
durum sektör ürünlerine talebin artması sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
Ülkemizde hızla gelişen sektörlerden olan plastik ve kauçuk ürünler sanayii,
işleme kapasitesi itibariyle Avrupa’da 3. sırada yer almaktadır. 2011 yılında yüzde
10 artan sektör kapasitesinin 2012 yılında da yaklaşık yüzde 10 artacağı tahmin
edilmektedir. Üretiminde büyük oranda kimya sanayii ürünleri kullanan bu sektörün
büyümesinin kimya sanayii ürünlerine talep olarak yansıyacağı açıktır. Son yıllarda
hızla büyüyen sektörün de etkisi ile kimya sanayiinin en büyük ithalat alt kalemini
sentetik kauçuk ve plastik ham maddeleri oluşturmaktadır. Sektörün büyüme trendi
göz önüne alındığında talebin artarak devam edeceği anlaşılmaktadır.
130
Ayrıca ülkemizde tarım sektörünün gelişmesine paralel olarak zirai ilaç,
gübre gibi tarım kimyasalları talebinin de artacağı öngörülmektedir.
Türkiye’nin yüksek katma değerli kimyasal ürün ihtiyacı fazladır. İthalat ve
ihracatın teknolojik içeriğinin katma değere bağlı olarak arttığı göz önüne
alındığında aşağıda verilen sektör dış ticaretinin teknoloji içeriği (Grafik 3.1.) bu
sonucu desteklemektedir. Buna göre sektör ithalatının yüzde 88’i yüksek veya ortaileri teknoloji içeriğine sahip ürünlerden oluşmaktadır.
Grafik 3.1. Kimya Sanayii İthalat ve İhracatının Teknoloji İçeriği
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, 2011.
3.2.3. İlgili ve destekleyici sanayiler
Kimya sanayii açısından ilgili ve destekleyici sektörler, sektörün önemli
tedarikçilerinden olan petrol ve doğal gaz ile madencilik sektörleri olarak sayılabilir.
Ayrıca lojistik sektörü de kimya sanayiinin destekleyici sektörlerden biridir. Sektöre
inovasyon kabiliyeti verebilecek olan üniversite ve araştırma merkezleri ile sektör içi
iletişimi sağlayan sivil toplum kuruluşları da ilgili ve destekleyici unsurlar arasında
sayılabilir.
İlgili ve destekleyici sektörler: Kimya sanayiinin en önemli ham madde
tedarikçisi petrokimyasal ürün üreten petrol rafinerileri olmakla birlikte ülkemizde
bulunan rafineriler petrokimya ham maddesi olan nafta üretmemektedir. Bu tür
ürünleri üretmek üzere Petkim tarafından halen yatırım aşamasında olan bir rafineri
yatırımı bulunmaktadır. Ayrıca Adana’da inşa edilmesi planlanan bir rafineri için ise
yatırım teşvik belgesi alınmıştır. Söz konusu petrol ürünleri yatırımlarının
gerçekleşmesi halinde kimya sanayii de bundan olumlu etkilenecektir.
131
Ülkemizde kimya sanayii ham maddesi olarak kullanılan maden cevherleri
bulunmaktadır. Ortadoğu’nun en büyük soda külü (trona) madeni, dünyanın en
büyük bor rezervi ülkemizde bulunmaktadır. Ayrıca krom, kaya tuzu, sodyum sülfat,
fosfat, kükürt gibi madenler de ülkemizde bulunmaktadır. Bu madenler inorganik
kimyasallar üretimi için kimya sanayiine ham madde olarak kullanılabilmektedir.
Eğitim ve Araştırma: Üniversite – sanayi işbirliği sektörün ihtiyacı olan
niteliklerde çalışanların yetiştirilmesi ve yenilikçi ürünlerin bilimsel araştırma
safhasından ticari ürün safhasına getirilebilmesi açısından önem arz etmektedir.
Özellikle yükseköğrenimde gerçekleştirilen araştırma ve çalışmaların ticari
ürün haline gelmesi sürecindeki eksiklikler önemli bir sorun olarak ortaya
çıkmaktadır. Yükseköğrenim kurumlarında, uluslararası literatüre de giren, birçok
çalışma gerçekleştirilmekte ancak bu çalışmalar bilimsel düzeyde kalmakta, bilimsel
çalışmaların ticari ürün haline getirilebilmesi için sektör ve eğitim kurumlarının
işbirliği gerekmektedir. Temel araştırmaların ticari ürün haline getirilmesi amacıyla
yapılacak işbirliği sektörün ihtiyacı olan yenilikçiliğin sağlanmasına katkıda
bulunurken çalışmaları gerçekleştiren öğrencilerin sektörün ihtiyaç duyduğu
niteliklere (deneyim, uzmanlık alanı vb. ) sahip olması kolaylaşacaktır.
Envanter: Diğer sektörlere önemli oranda girdi üreten sektör için yurt içinde
ihtiyaç duyulan kimyasalların tespit edilmesi, yatırım kararı verebilmek için
önemlidir. Her ne kadar günümüzde tüm firmalar küresel pazara göre hareket etmek
zorunda olsalar da yurt içi pazar firmalar için önemli maliyet avantajı ve dış
pazarlara açılabilmek için gerekli finansal destek ve ürünlerin kullanımına ilişkin
geri dönüş sağlamaktadır. Halen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından
yürütülmekte olan “Girişimci Bilgi Sistemi” sektörde ve ilgili sektörlerde yer alan
firmaların sayı ve kapasitelerinin belirlenmesi açısından önemlidir. Ancak söz
konusu veri tabanın daha işlevsel hale getirilerek firmalara yeni yatırım kararlarında
yol gösterebilecek şekilde düzenlenmesi, sınırlı olan yatırım kaynaklarının daha
doğru yönetilmesini kolaylaştıracaktır.
Sivil Toplum: Kimya sanayiinin birçok sektöre nazaran sivil toplum örgütleri
düzeyindeki sektör içi diyalogu iyi durumdadır. Sektörün sorunlarının tartışıldığı
132
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kimya Sanayii Meclisinin yanında
sektörel dernekler ve sektörel derneklerin Kimya Mühendisleri Odası ve üniversiteler
ile bir araya gelerek oluşturdukları Kimya Sektör Platformu (KSP) sektör içi iletişimi
sağlamaya yönelik önemli yapılardır. KSP, çok yeni olmasının verdiği dezavantaja
rağmen sektörün kendi içinde ve devletle iletişimini sağlamada önemli işlev
üstlenmektedir. Buna karşılık diğer sektörlerde de görülebileceği üzere birlikte
yatırım ve üretim yapılması konusunda eksiklikler bulunmaktadır.
3.2.4. Firma stratejisi, yapı ve rekabet
Firma Büyüklükleri: Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk yıllarından 1980’lere
kadar geçen dönemde sanayi politikası olarak ithal ihtiyacı olan ürünlerin yurt
içerisinde üretilmesini hedeflemiştir. Bu politika kimya sanayiinde üretim tesislerinin
küçük ölçekli kurularak sadece iç piyasaya yönelik olarak çalışmalarına veya bazı
ürünlerde
optimum
kapasitenin
oluşturulamama
riski
nedeniyle
üretimden
vazgeçilmesine sebep olmuştur.
1980’lerden sonra daha serbest bir dış ticaret rejimine geçilmiş olmasına
rağmen, aynı dönemde dünya çapında kimya sanayinin gerçekleştirdiği hızlı
büyümenin ardından yeniden yapılanma döneminde olması yeni kapasiteler için
yatırımcıların girişimde bulunmasını engellemiştir. Dünya çapındaki sektör
şirketlerinin önemli bilgi birikimi ve pazar payına sahip olmaları sonucu sektöre giriş
engellerinin önemli ölçüde yükselmiş olması nedeniyle ülkemiz özel sektörü
bağımsız büyük kimya yatırımlarına yönelmemiştir. Bunun sonucunda devlet
tarafından kurulan Kamu İktisadi Teşekkülleri haricinde yurt içinde küresel ölçekte
büyük entegre kimya tesisleri kurulamamıştır.
Günümüzde halen Türk kimya sanayii küresel ölçekte faaliyet gösteren
herhangi bir şirkete sahip değildir. Sektörün en büyük firması olan Petkim’in dahi
2009 yılı satışları dünya çapındaki 100 kimya firmasının yer aldığı ICIS 2010
listesinde 100. sırada yer alan firmanın satışlarının yarısına bile ulaşamamıştır.181
Sektör kuruluşlarının büyük çoğunluğunun küçük ölçekli ve kurumsal
yapıdan uzak oluşu nedeniyle araştırma altyapıları ve araştırmaya ayırdıkları kaynak
181
ISO 500 listesi ve ICIS Top 100, 2010 listesidir.
133
sınırlı olmaktadır. Araştırma geliştirme faaliyetleri için ayrılan kaynaklar ancak
araştırma konusu olan ürünün ticari olarak piyasaya çıkması ile geri dönüşü
sağlanan, başarısızlıkla sonuçlanan araştırmalarda ise geri dönüşü mümkün olmayan
harcamalardır. KOBİ ölçeğindeki işletmelerin Ar-Ge altyapısı için finansal kaynak
ayırmaları, yatırım yapmaları ve çalışan istihdam etmeleri çoğunlukla mümkün
olmamaktadır.
Türkiye’de yer alan firmaların KOBİ niteliğinde olması ve kapasitelerinin
küçük olması ölçek ekonomilerinden faydalanamamalarına sebep olmakta, ancak
esnek üretim yapabilme imkânını sunmaktadır. Ana kimyasallar üretiminde çok
büyük dezavantaj oluşturan küçük ölçekli üretim özel kimyasallar üretiminde avantaj
olabilmektedir.
Firma Stratejileri: 1980’lerden sonra takip edilen dışa açık ve ihracat odaklı
büyüme politikası nedeniyle ülke genelinde firmaların dış ticaret konusunda belirli
bir bilgi birikimi oluşmuş ve beceri düzeyleri artmıştır. Gümrük Birliği ile başlayan
süreç sonrası firmaların AB ile ticaret ilişkisi içerisinde olmaları ise firmalara kimya
sanayii gibi birçok uluslararası mevzuata tabi sektörde tecrübe kazandırmıştır. Sektör
ihracatının yüzde 33’ünün182 AB’ye yapıldığı göz önüne alındığında ülke kimya
sanayii firmalarının önemli bir kısmının dünya standartlarında üretim yapabildikleri
söylenebilir.
İş Ortamı: Sektörün kayıtlı firmalarının ürünlerinin kayıtlı olmayan
firmalarının ürünlerine karşı rekabet etmesi oldukça zordur. Çünkü kayıtlı firmaların
ödemekle yükümlü olduğu vergilerin yanında üretim sırasında sağlamak zorunda
olduğu standartlar, almak zorunda olduğu izinler üretim maliyetini kayıtlı olmayan
firmalara göre önemli oranda artırmaktadır. Piyasa koşullarında standart dışı
üretimlerin tespit edilememesi standartlara uygun üretim yapan firmalar açısından
önemli bir haksız rekabet unsurudur.
Ülkemiz iş ortamı, iş yapma şartları üreticiyi ve yatırımcıyı zorlamaktadır. İş
ortamının iyileştirilmesi ve özellikle yatırım yapma aşamalarında alınması gereken
izin-onay süreçleri ve bunların tamamlanması için gerekli sürelerin kısaltılması
182
DPT, İhalat İhracat Bilgi Sistemi.
134
gerekmektedir. Yatırım öncesi izin süreçleri nedeniyle uzayan yatırım gerçekleşme
süreleri yatırımcıları finansal açıdan zorlamakta, yatırım maliyetlerini yükseltmekte
ve projeleri riskli hale getirmektedir. Bu yüzden sektörün ihtiyacı olan yeni kapasite
yatırımları yeterli düzeyde gerçekleşememektedir.
3.3. GZFT ve Elmas Modeli Sonuçlarının Değerlendirmesi
Türkiye kimya sanayiinin elmas modelindeki en önemli dezavantajının ucuz
ham madde temini imkânına sahip olmayışı olarak görülebilir ancak kimya
sanayiinde lider ülkelerin çoğunun ucuz ham madde kaynağı bulunmamaktadır.
Sektörde yer alan firmaların temel araştırmalardan elde edilmiş ürün ve üretim
süreçlerinden oluşan bilgi birikimleri firmalara ve bu firmaların bulunduğu ülkelere
önemli
rekabet
avantajı
sağlamaktadır.
Bu
nedenle
ülkemizin
kendini
geliştirebileceği girdi koşullarına odaklanarak zayıflıklarından gelen dezavantajını
azaltması gerekmektedir. Bu amaçla eğitimli insan gücü ve teknoloji düzeyi
artırılmalıdır.
Ülkemizin kimyasal ürünlere olan iç talebi, etrafındaki gelişmekte olan dış
pazarlar ile birlikte değerlendirildiğinde rekabetçi bir sektörü destekleyebilecek
büyüklüktedir. Geçmiş dönemde yaşanılan krizler ve istikrarlı olmayan ekonomik
koşullar, özel sektörün uzun vadeli ve riskli olan kimya sanayiine yatırım yapmasını
engellemiştir. Bu nedenle iç ve dış talebi karşılayabilecek düzeyde üretim
gerçekleştiremeyen sektörün, son dönemde yaşanılan istikrarlı ortam ile birlikte bu
alana yatırım yapılması sonrası üretim miktarını artırması beklenebilir.
Kimya sanayiine girdi veren petrol ve gaz sektörü ile üretim için önemli bir
gereklilik olan lojistik sektörlerinin kimya sanayiini olumlu etkilemesi beklenebilir.
Ancak bunun gerçekleşebilmesi için sektörün destekleyici sektörler ile koordineli bir
şekilde hareket etmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Günümüzde çevre ve insan sağlığı gibi nedenlerin de etkisi ile kimya sanayii
daha fazla yasal düzenlemeye tabi olmaktadır. Gerçekleştirilen düzenlemelerin
sektörü olumsuz olarak etkilememesi için uygulamasının firmaların çalışmalarını
asgari düzeyde etkilemesi ve kayıt dışı firmaların söz konusu düzenlemelere
uymayarak haksız rekabete sebep olmasının önüne geçilmesi gerekmektedir.
135
Elmas modelinin işleyebilmesi için yerel rekabet ve coğrafi yoğunlaşma
önemli bir güce sahiptir. Yerel rekabet tüm elmas unsurlarının gelişimini artırırken,
coğrafi yoğunlaşma bu unsurların etkileşimini artırmaktadır.183
Sonuç olarak kimya sanayiinde ulusal üstünlük elmasının dinamik olarak
işleyebilmesi için sektörel kümelenmelerin gelişmesi gerekmektedir. Bu konuya
Dokuzuncu Kalkınma Planı çalışmalarında ve plan dönemi içerisinde yapılan diğer
sektörel çalışmalarda değinilmiştir.
3.4. Kalkınma Planlarında Kimya Sanayii ve Kümelenme
Ülkemizde Kimya İhtisas Sanayi Bölgeleri oluşturulmasının gerekliliği gerek
Dokuzuncu Kalkınma Planı Kimya Sanayii Özel İhtisas Komisyonu çalışmalarında
gerekse diğer sektörel çalışmalarda üzerinde durulan bir konudur. Dokuzuncu
Kalkınma Planı çerçevesinde hazırlanan Kimya Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda
konu ile ilgili olarak: “Mevcut kimyasalların uygun koşullarda üretilebilmesi için
kimya sanayii özel organize bölgeleri tanımlanmalı, bu bölgelerde yer alacak
firmalardan yüksek katma değerli ürünlere yönelenlere özel teşvikler getirilmelidir
”184 denilmiş, yapılacak bu çalışma ile lojistik ve ham madde konularında
belirlenecek avantajlı bölgelere kurulacak olan ihtisas OSB’lerinin küresel
yatırımcılar için ülkemizi cazip hale getireceği vurgulanmıştır. 185
Özel İhtisas Komisyonu Raporunda dile getirilen bu görüşler çerçevesinde
Dokuzuncu Kalkınma Planında kimya sanayiinde katma değeri yüksek yeni
kimyasalların üretilmesine ve ihtisas OSB’lerinin kurulmasına önem verileceği
belirtilmiştir.186 Ayrıca Planda kümelenmenin desteklenmesine yönelik olarak
aşağıdaki politikaların izlenmesi öngörülmüştür;
x
“İşletmelerin ortak Ar-Ge, ortak tedarik ve pazarlama faaliyetlerine önem
verilecektir. İşletmelerin fiziki altyapı ihtiyaçları karşılanacak, ağ oluşturma
ve kümelenme girişimleri desteklenecektir. İşletmelerin belirlenmiş sanayi
183
Porter 2011:228.
DPT, 2007a:60.
185
DPT, 2007a:59.
186
DPT, 2006:80.
184
136
bölgelerinde
kurulması
özendirilecektir.”
x
ve
mevcutların
bu
alanlara
taşınması
187
“Sürükleyici sektörler liderliğinde ve güçlendirilmiş sosyal ağ yapısı içinde
kümelenmelerin desteklenmesi sağlanacaktır. Bu çerçevede; yerel kümelenme
alanlarını destekleyici, kümedeki aktörler arasında işbirliğini artırıcı ve
kümenin
dünya
piyasaları
ile
entegrasyonunu
mekanizmaların oluşumu özendirilecektir.”
sağlamaya
yönelik
188
Türkiye kimya sanayiinin rekabet gücünün artırılabilmesi için bu tür
OSB’lerin kurulması ve kümelenme yapısı içerisinde ekonomik dışsallıkları ortaya
çıkarabilecek şekilde çalışabilmesinin sağlanması gerekmektedir.
Dokuzuncu Kalkınma Planı’nın “Rekabet Gücünün Artırılması” ekseni
altında yer alan temel amaçlardan “Rekabet Gücünün Artırılması” hedefi
çerçevesinde “Ekonominin yüksek teknolojik kabiliyete ve nitelikli işgücüne sahip,
değişen şartlara hızla uyum sağlayan, ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet gücü
olan, istikrarlı ve verimlilik düzeyi yüksek bir yapıya kavuşturulması temel amaçtır.”
denilmektedir.
Ayrıca, “Sanayi ve Hizmetlerde Yüksek Katma Değerli Üretim Yapısına
Geçişin Sağlanması” başlığı çerçevesinde aşağıdaki amaçlar belirtilmiştir:
“513. Ekonominin rekabet gücünü artırmak ve dünya ihracatından daha fazla
pay almak üzere yüksek katma değerli mal üretiminin artırılması temel amaçtır.
514. İmalat sanayiinin dışa dönük bir yapı içinde ekonomik büyümeyi
sürükleyen temel sektör olması hedeflenmektedir.
530. Savunma, havacılık, uzay, kimya, malzeme ve bitki genetiği gibi bilgi ve
teknoloji yoğun alanlar geliştirilecektir.
534. Kimya sanayiinde katma değeri yüksek yeni kimyasalların üretilmesine
ve ihtisas organize sanayi bölgelerinin kurulmasına önem verilecektir.
187
188
DPT, 2006: 81.
DPT, 2006: 93.
137
538. AB’nin rekabet gücünü yitirmekte ve diğer ülkelere kaydırma eğiliminde
olduğu alanlarda işbirliği ve gelişme imkânları değerlendirilecektir.”189
3.5. Türkiye’de Kimya Sanayii Kümeleri
Avrupa Küme Gözlemevi (European Cluster Observatory) tarafından 36
ülkeyi kapsayan kümelenme haritalarının ve kümelerin tespitine yönelik yapılan
çalışma sonuçlarına göre ülkemizde bulunan kimya sanayii kümelenmeleri190 ve
özellikleri Tablo 3.1 ’de verilmektedir.
Tablo 3.1. Türkiye’de Kimya Sanayii Kümeleri
Bölge
Çalışan Sayısı
Girişim Sayısı
Uzmanlaşma1
İstanbul
18.320
1.721
2.34
Tekirdağ
3.804
83
5.01
Balıkesir
3.059
96
5.18
İzmir
6.256
418
3.24
Manisa
3.290
307
3.35
Kocaeli
5.027
320
3.9
Gaziantep
2.741
239
4.57
Kaynak: Europea Innovia, 2011
1
: Uzmanlaşma: Uzmanlaşma oranı, Kutu 1.1.’de hesaplanma yöntemi ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
Ülkemizde
bazı
kümelenmelerin
görülmesine
rağmen
söz
konusu
yoğunlaşmaların tam bir küme yapısı göstermedikleri değerlendirilmektedir.
Çünkü küme yapılanmalarının anlatıldığı birinci bölümde küme yapılarında
firmaların birbirleri ile ürün, ham madde veya bilgi ilişkisi içerisinde olması, uzman
girdi sağlayıcılarının, kamu veya özel araştırma kuruluşlarının, ihtisaslaşmış teknik
eğitim kuruluşlarının bulunması gerektiği belirtilmektedir. Ancak yukarıda belirtilen
yoğunlaşmalarda bu tür küme ilişkileri bulunmamaktadır.
189
190
DPT, 2006:86-87.
Çalışan ve Girişim sayıları Europe Innova’nın kimya kümelenmesi tanımına göre verilmiştir. Bu
tanıma göre kimya sanayii kümelenmesinin kapsadığı alt sektörler Kutu 1.2.’de ayrıntılı olarak
verilmiş olup NACE ve ISIC sınıflandırma sitemindeki kimya sanayii tanımından farklılık
göstermektedir. Europa Innovia verileri kimya kümelenmesi tanımına göre TÜİK verleri ise ISIC
veya NACE sınıflandırmasına göre kimya sanayii verileridir.
138
Dünyada kimya sanayii küme yapıları, genel olarak birbirleri ile üretim
entegrasyonuna gitmiş firmalardan, uzman hizmet sağlayıcılarından, teknik destek ve
eğitim kuruluşlarından oluşmaktadır. Günümüzde bu kimya kümelerinin merkezinde
kimya parkları yer almaktadır. Kimya parkları bir tür özelleşmiş kimya kümeleri
olarak değerlendirilebilir.
Kimya parkları, ülkemizde mevcut bulunan kimya sanayii yoğunlaşmalarını
geliştirerek küme yapısı içinde birbirleri ile iletişimlerinin artırılması amacıyla
kullanılabilecek yapılardır. Mevcut yoğunlaşmaların kimya parkları etrafında
kümelenme aşamasına geçirilmesi sağlandığı takdirde ülke kimya sanayii
firmalarının rekabet güçlerinin artırılması sağlanabilir. Bu açıdan kimya parklarının
bölgelerde bulunan elmas parçalarını dinamik bir yapıda bir araya getirmeleri,
kümelenmelerin gelişmeleri için merkez olmaları hedeflenmektedir.
139
4. TÜRKİYE KİMYA SANAYİİ İÇİN KÜMELENME SEÇENEĞİ ve
KİMYA PARKLARI
4.1. Türkiye Kimya Sanayii için Kimya Parkları
Ülkemizde, Kimya Parklarının Potansiyel Avantajları başlığında anlatılan
entegrasyonların gerçekleştirildiği kimya parkı yapıları henüz bulunmamaktadır.
Mevcut durumda sadece Gebze’de kimya ve plastik OSB’leri bulunmaktadır. Ancak
2000 tarihinde kurulan Gebze Kimya OSB’si henüz faaliyete geçememiştir. Halen
altyapı yatırımlarına devam edilen bölgede kimya işkolunun özelliğine uygun arıtma
tesisi, bertaraf tesisi, itfaiye teşkilatı, teknoloji geliştirme merkezi imkânlarının
sunulacağı belirtilmektedir. 191 Gebze plastikçiler sitesi ise ihtisas OSB olmayıp genel
olarak plastik ürün imalatçılarının bulunduğu OSB dir. OSB’de en büyük grubu
oluşturan plastik sektörü işletmeleri mevcut firmaların ancak yüzde 34’ünü
oluşturmaktadır.192
Kimya parklarının Türk kimya sanayiine sağlayacağı avantajlar ulusal
üstünlük elmas modeli çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Kimya parkları sektörün girdi koşullarında yaşadığı olumsuzlukların etkisini
azaltıcı etkiye sahip olduğundan sektörün yaşadığı en önemli problemlerden olan
yatırım yeri bulunamayışı problemi kimya parkları ile çözülebilecektir. Kimya
parkları
yatırımcılara
uygun
nitelikte
yer
sunmanın
yanında,
sunduğu
merkezileştirilmiş hizmetler ile yatırım yeri için gereken arazi miktarını da
azaltacaktır.
Kimya tesislerinin önemli altyapı ihtiyaçlarından biri de çevre yatırımlarıdır.
Çevre yatırımları, toplam yatırım maliyetlerinin artmasına, projelerin karlılığının
azalmasına sebep olmaktadır. Ayrıca özel teknik ve mevzuat bilgisi gerektiren çevre
yatırımları ve yönetimi firmaların sadece kendi temel iş alanlarına yoğunlaşmalarını
engellemekte veya küçük firmaların bu standartlara uymadan faaliyet göstermelerine
sebep olmaktadır. Kimya parkları sunduğu merkezi çevre koruma altyapıları ile
yatırımcıların sermaye yetersizliğine ve yüksek çevresel sorumluluk maliyeti
sorunlarına çözüm getirecektir.
191
192
GEBKİM,2012.
GEPOSB,2012.
141
Ulusal sanayinin kimya parkları yardımıyla bir araya gelmesi, ülke içerisinde
sektörün değer zincirinin gelişmesine ve küresel değer zincirine entegrasyonuna
katkı sağlayabilecektir. Firmaların daha yakın bir tedarikçi-müşteri ilişkisine
girmeleri üretim konularında yeniliklerin gerçekleşmesini kolaylaştıracaktır. Ayrıca
merkezi Ar-Ge imkânları, düşük sermaye kaynağı olan KOBİ’lerin yenilik
kapasitesini artıracaktır.
Kimya parkı çerçevesinde özel sektörün birbiri ile iletişimi, müşteri-tedarikçi
ilişkileri çerçevesinde ürün geliştirmesi ve yenilikçilik için gereken geri bildirim
imkânlarını artıracaktır. Ayrıca, kimya parkı girişimleri çerçevesinde eğitim ve
araştırma kurumları ile sektör arasındaki işbirliği tek başına çalışan tesislere nazaran
kolay ve etkin olarak sağlanacaktır.
Kimya sanayiinin önemli sorunlarından biri olan lojistik problemi de
kurulacak parklar yardımı ile daha ekonomik olarak çözümlenebilecektir. Her bir
üretim tesisi için gerçekleştirilmesi gereken ulaştırma yatırımından daha az bir
yatırım miktarı ile sektörün ihtiyaçlarının karşılanması mümkün olacaktır. Büyük
çaplı lojistik altyapılarının gerçekleştirilmesi ve kimyasallar konusunda uzmanlaşmış
lojistik hizmet sağlayıcıları ile sektör firmalarının maliyetleri azalacaktır.
4.2. Kimya Parkları İçin Potansiyel Bölgeler
Türkiye’de kimya parkları öncelikle mevcut yığınlaşmalar çerçevesinde
kimya sanayii kümelerinin oluşmasına zemin hazırlayacak bölgelerde kurulmalıdır.
Böylece sektör kimya parkları etrafında etkin kümelenmeler oluşturabilecektir.
Kümelerin oluşmasının genel olarak kendi kendine işleyen süreçler
olmasından hareketle başarılı küme programlarının sıfırdan yeni kümeler inşa etmek
yerine süreci hızlandıran programlar olması gerektiği sonucuna ulaşılabilir. 193 Bu
açıdan değerlendirildiğinde ilk olarak kimya sanayii kümelerinin gelişebileceği en
elverişli yerlerin mevcut kimya sanayii yoğunlaşmaları olduğu açıktır. Bu bölgelerin
halihazırda Elmas Modeli’nin bazı unsurlarını barındırdığı değerlendirilebilir.
193
Sölvell, 2008: 127.
142
Bir önceki bölümde ülkemizde mevcut olan yoğunlaşmalar incelenmiştir. Söz
konusu sonuçlara göre Türkiye’de kimya kümelenme potansiyeli yüksek olan üç
bölge aşağıdaki şekilde gruplanmıştır. Europa Innovia tarafından derlenen veriler
çerçevesinde söz konusu bölgelerde yer alan illerdeki kimya sanayii yoğunlaşmaları
Tablo 4.1’de görülmektedir. İlk iki bölge kimya sanayiinin mevcut durumda da
yoğun olarak yer aldığı bölgelerdir. Adana bölgesine Gaziantep ile birlikte yer
verilmesinin nedeni ise bölgenin liman bağlantısının olması ve ev sahipliği yaptığı
boru hatları nedeniyle gelecek açısından avantajlı bir duruma gelme potansiyelidir.
Hatay, yoğunlaşmanın bulunduğu Gaziantep ile Adana arasında yer alması, Mersin
ise lojistik imkânları sebebiyle üçüncü bölgeye dâhil edilmiştir.
Tablo 4.1. Türkiye’de Kümelenme Potansiyeli Olan Bölgeler
1
2
3
Bölge
Çalışan
Girişim
Sayısı
Büyüklük
(%)
Uzmanlaşma
Odak
(%)
İstanbul
18.320
1.721
2,40
2,25
1,03
Tekirdağ
3.804
83
0,50
4,82
2,21
Kocaeli
5.027
320
0,66
3,75
1,72
Balıkesir
3.059
96
0,40
4,98
2,29
İzmir
6.256
418
0,82
3,11
1,43
Manisa
3.290
307
0,44
3,22
1,48
Gaziantep
2.741
239
0,36
4,39
2,02
Adana
1.804
109
0,24
1,57
0,69
Hatay
560
71
0,07
0,84
0,39
-
-
-
Mersin
-
-
Kaynak: Europe Innova, 2011.
Not: Europa Innovia’nın kimya sanayii kümelenmesine dahil ettiği faaliyetler Isic ve Nace
sınıflandırmalarında belirtilen kimya sanayii (20 Isic rev.4, Nace rev.2) tanımından farklılık
göstermektedir. Bu nedenle Kimya sanayii ile ilgili olarak TÜİK verilerinden farklılık göstermektedir.
Europa Innovia’nın tanımına göre kimya sanayii kümelenmeleri içerisinde değerlendirilen faaliyetler
Kutu 1.2’de gösterilmektedir.
Tablo 4.2’de TÜİK tarafından açıklanan 2002 tarihli Genel Sanayi ve İşyeri
Sayımı istatistikleri verilmektedir. Her iki tablo birlikte değerlendirildiğinde ülkemiz
için kimya sanayii kümesi oluşturulması amacıyla potansiyeli olan bölgeler;
143
ƒ
1. Bölge: İstanbul, Tekirdağ, Kocaeli,
ƒ
2. Bölge: İzmir, Balıkesir, Manisa,
ƒ
3. Bölge: Adana, Mersin, Gaziantep, Hatay’dır.
Yukarıda belirtilen her üç bölgede de kimya sanayii yoğunlaşması mevcut
olup sektörün bölgenin tamamında başarılı kümeler oluşturması için gerekli koşullar
bulunmaktadır. Elmas modeli çerçevesinde her üç bölgede de modelin işleyebilmesi
için gereken potansiyel mevcuttur. Her üç bölgenin potansiyeli aşağıda ayrıntılı
olarak incelenmiştir.
Tablo 4.2. Kimya Sanayii Girişim ve İstihdam Sayıları
Bölge
Yerel Birim Sayısı
İstanbul
1
2
1.876
41.643
Tekirdağ
44
2.030
Kocaeli
130
6.271
Balıkesir
57
1.503
333
5.141
52
532
102
2.859
Adana
83
3.519
Hatay
31
78
Mersin
53
1.748
İzmir
Manisa
Gaziantep
3
İstihdam
Kaynak: TÜİK, 2011a.
4.2.1. 1. Bölge (İstanbul, Tekirdağ, Kocaeli )
Ülke kimya sanayii istihdamının yaklaşık olarak yüzde 59’unu gerçekleştiren
bölge, Ekonomi Bakanlığı verilerine göre toplam kimya sanayii ihracatının yüzde
79’unu gerçekleştirmektedir.
Bölge kimya sanayiinin alt sektörleri olan ilaç sanayiinin yoğun olarak yer
aldığı bir bölgedir. Bölgede yer alan kimya sanayii ile ilgili ilaç ve plastik
kümelerine ilişkin rakamlar verilmektedir (Tablo 4.3.). İstanbul bölgesinde yer alan
kimya sanayii kümesinin plastik ve biofarmasötikler, Doğu Marmara kümesinin ise
plastikler alanında uzmanlaştığı belirtilmektedir (Şekil 1.10.). Lastik ve plastik
144
ürünleri sektörünün de bu bölgede yoğun olarak yer alması, bölgeyi önemli bir kimya
sanayii pazarı haline getirmektedir.
Tablo 4.3. 1. Bölgede Bulunan Kimya ve İlgili Sektör Kümeleri
Çalışan Sayısı
İl
Kimya
İstanbul
Tekirdağ
Kocaeli
18.320
3.804
5.027
İlaç
20.500
1.409
2.757
Firma Sayısı
Plastik
16.718
1.207
3.003
Kimya
1.721
83
320
İlaç
732
6
43
Plastik
3.745
43
274
Kaynak: Europe Innova, 2011.
Kimya sanayiinin yanında ilaç ürünlerinde de yığınlaşma görülmesi ve özel
sektör kuruluşlarının üretim yapıları göz önüne alındığında bölgenin özel ve özellikli
kimyasallar alanlarında kümelenmesi için uygun bilgi birikiminin olduğu
değerlendirilmektedir.
Şekil 4.1. 1. Bölge
a) Girdi koşulları: Bölge ham madde temini için gereken lojistik altyapısına
sahiptir. Ham madde iletimi için liman imkânları ile demiryolu ve karayolu
bağlantısı mevcuttur. Ayrıca, bölgede dört havaalanı da yer almaktadır.
Bölgenin eğitim düzeyinin yüksek olması, çok sayıda yükseköğretim
kuruluşunun bulunması araştırma altyapısı imkânlarını ve eğitimli işgücü sayısını
artırmaktadır. Bölgede Marmara Araştırma Merkezi gibi kamuya ait araştırma
merkezleri yanında Sanayi Bakanlığı tarafından desteklenen özel sektör Ar-Ge
merkezleri de bulunmaktadır. Kimya ve ilaç sanayiine yönelik ülke genelinde
kurulan 9 Ar-Ge merkezinin (4 kimya, 4 ilaç ve 1 kimya kuruluş aşamasında) 6’sı
145
bu bölgede bulunmakta, biri de bölgeye yakın Yalova’da bulunmaktadır. Söz konusu
Ar-Ge merkezlerinin 4’ü ilaç, 2’si de kimya sanayiine yöneliktir.
Yatırım yeri konusunda ise kimya sanayiinin ülke genelinde problemi olan
uygun yatırım alanı sorunu bölgede daha fazla artmaktadır. Mevcut sektör firmaları
OSB’ler içerisinde bulunmalarına rağmen dağınık bir yapı arz etmekte, birbirleri ile
etkileşimleri
istenilen
düzeyde
olmamaktadır.
Firmalar
arasındaki
iletişim
imkânlarını artırması, kimya sanayiinin üretim yapısına uygun altyapıların olması
beklenen Gebze Kimya İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kuruluş çalışmaları halen
devam etmektedir. Sektörün daha düzenli ihtisas OSB’leri içerisinde faaliyet
göstermesi sektör içi iletişimi artırabilecektir. Bölgenin mevcut fiziki şartları büyük
ölçekli petrokimya yatırımları gibi yeni kimya yatırımları için yatırım alanı bulmayı
zorlaştırmaktadır.
Bölgedeki yoğun ve eskiye dayalı yerleşim çevre sorunlarını beraberinde
getirmektedir. Bölgede bulunan tesisler çevre standartlarının sağlanmasına yönelik
ilave yatırımlara ihtiyaç duymaktadır.194 Bu ihtiyacın, firmaların merkezi çevre
altyapıları ile sorunlarının çözüldüğü yeni ihtisas OSB’leri ile ekonomik olarak
karşılanması mümkündür.
b) Talep koşulları: Plastik sanayii bölgede oldukça gelişmiş durumdadır.
Ayrıca bölge içerisinde ve yakın çevresinde bulunan otomotiv sanayii de plastik ham
maddelerine talebi artırmaktadır. Söz konusu sektörlerin ürünlerinin katma değerini
artırma çalışmaları ham madde tedarikçileri olan kimya sanayii firmaları ile
etkileşimlerini gerektirmektedir. Bölgede özellikli kimyasallara ve özel ürünlere
talep bulunmakta, bu talebin zaman içerisinde daha da artacağı tahmin edilmektedir.
c) İlişkili ve Destekleyici Sektörler: Bölge mevcut durumda sektör ihracatının
yüzde 79’unu gerçekleştirmektedir. Bölgenin İstanbul merkezli olarak dışa açık
yapısı firmaların dünya kimya sanayii ile entegre olmasını kolaylaştıracak, küresel
değer zincirlerine katılımlarını mümkün kılacaktır. Kimya parkları vasıtası ile
bölgeye çekilecek yabancı yatırım dünya ile entegrasyonu artıracaktır.
194
İSO, 2009
146
d) Firma Stratejisi, Yapısı ve Rekabet: Sektörün bölgede yoğun olarak
bulunması ve önemli oranda dış ticaret gerçekleştiren firmaların dinamik yapısı
rekabeti artırmaktadır. Global ölçekte rekabet etmek zorunluluğu firmaları ürün
kalitesini geliştirmeye, çevresel standartlara uymaya ve katma değeri yüksek ürünler
üretmeye zorlamaktadır. Ar-Ge çalışmaları gerektiren bu zorunluluklar firmaların
işbirliği ile daha ekonomik olarak çözülebilecektir.
Sektördeki büyük ölçekli firmaların yüzde 66’sı bölgede yer almaktadır.
Bölge içerisinde ise İstanbul en fazla büyük ölçekli firmaya ev sahipliği yapmaktadır.
Yeni teşvik sistemi çerçevesindeki bölgesel teşvik konularında İstanbul ve
Tekirdağ’da ilaç sanayii, Kocaeli’nde ise kimyasal madde ve ürünleri imalatı ile iç ve
dış lastik imalatı desteklenmektedir. Gelişmişlik sıralamasında ise İstanbul ve
Kocaeli birinci, Tekirdağ ise ikinci bölgede yer almaktadır.
Sonuç olarak; dışa açık yapısı, firma büyüklüğü ve gelişmişliği birlikte
değerlendirildiğinde bölgenin sektörün bilgi yoğun, katma değeri yüksek olan özel ve
özellikli kimyasallar ve ilaç sanayiinin yoğunlaşması için uygun şartları sağladığı
değerlendirilmektedir.
4.2.2. 2. Bölge (İzmir, Balıkesir, Manisa)
Bölge, ülkemiz kimya sanayii istihdamının yaklaşık olarak yüzde 8’ine sahip
olup kimya sanayii ihracatının yüzde 10’unu gerçekleştirmektedir. Bölgenin sektör
açısından en önemli özelliği Türkiye’nin tek entegre petrokimya tesisi olan
Petkim’in, İzmir’de faaliyet gösteriyor olmasıdır.
Tablo 4.4. 2. Bölgede Bulunan Kimya ve İlgili Sektör Kümeleri
Çalışan Sayısı
İl
Kimya
İzmir
Manisa
Balıkesir
6.256
3.290
3.059
İlaç
1.063
10
139
Firma Sayısı
Plastik
1.705
1.027
51
Kimya
418
307
96
İlaç
Plastik
92
13
26
503
119
23
Kaynak: Europe Innova, 2011.
Petrokimya ürünleri ve buna bağlı üretimler konusunda potansiyeli bulunan
bölgenin kümelenme potansiyeli Elmas Modeli çerçevesinde aşağıdaki şekilde
değerlendirilmektedir.
147
Şekil 4.2. 2. Bölge
a) Girdi koşulları: Bölge ham madde temini ve ürünlerin pazarlanması için
gerekli olan liman imkânlarına sahiptir. Ayrıca bölgede faaliyet gösteren Petkim
tarafından petrokimya sanayii ham maddeleri üretecek olan bir rafinerinin
yatırımının
çalışmalarına
devam
edilmektedir.
Söz
konusu
yatırımın
gerçekleşmesinin ardından üretim zincirinin sonraki aşamaları için diğer firmalar ile
işbirliği imkânlarının ortaya çıkması beklenmektedir.
Bölgenin tarım potansiyeli ve petrokimyasal üretimindeki bilgi birikimi
ileriye yönelik bitkisel kaynaklı alternatif kimya sanayii ham maddeleri konularında
bölgeyi avantajlı konuma getirmektedir.
Kimya
sanayiinin
ihtiyacı
olan
nitelikli
işgücünü
sağlayabilecek
yükseköğretim ve orta öğretim kurumları bölgede mevcuttur. Biri teknoloji ağırlıklı
olmak üzere sekiz üniversitenin bulunduğu bölgede iki üniversitenin kimya
mühendisliği bölümü bulunmakta ayrıca ara eleman yetiştirilmesine yönelik kimya
sanayii ile ilgili meslek yüksekokulları da bulunmaktadır. Bölge nüfusunun genel
eğitim düzeyi yüksek ve sektörün ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeydedir.
148
b) Talep koşulları: Bölgede yer alan lastik ve plastik ürünler sanayiinin,
mühendislik plastiklerine talep oluşturan otomotiv sanayiinin ve elektronik eşya
üreticilerinin kimya sanayii ham maddelerine ihtiyacı bulunmaktadır. Ayrıca bölge
ve çevre illerindeki yüksek tarım potansiyeli tarım kimyasallarına ve gübre sanayiine
talep oluşturmaktadır.
c) İlişkili ve Destekleyici Sektörler: Bölgede bulunan petrol ürünleri sektörü
petrokimya üretimi için ham madde kaynağı olarak ve sektörde yetişmiş insan
gücünün oluşmasına katkı vererek sektörü desteklemektedir.
Bölge kimya sanayii açısından sahip olduğu limanların kapasiteleri nedeni ile
lojistik konusunda sorunları bulunmakla birlikte yeni liman yatırımları ile bu
sorunların çözülebileceği düşünülmektedir.
d) Firma Stratejisi, Yapısı ve Rekabet: Yeni teşvik sistemi çerçevesindeki
bölgesel teşvik konularında İzmir’de kimyasal madde ve ürünleri imalatı,
Balıkesir’de patlayıcı madde imalatı, Manisa’da ise ilaç ve eczacılıkta kullanılan
kimyasal ve bitkisel ürünler desteklenmektedir.
Bölgenin sektördeki sürükleyici firması olan Petkim, özelleştirme sonrası
yeni bir rafineri yatırımı ile ham madde güvenliğini sağlayarak kapasitesini artırmaya
ve mevcut tesislerini bir kimya parkı haline getirme çalışmalarına başlamıştır. Bu
kapsamda firma tarafından “value-site”195 olarak adlandırılan yapı çerçevesinde
petrokimya, enerji ve lojistik entegrasyonunun sağlanması hedeflenmektedir.
Kimya parkı yapısı içerisinde katma değeri yüksek yeni ürünleri üreterek
ürün çeşitliliğini artırmayı hedefleyen Petkim bu amacını kuracağı kimya parkı
çerçevesinde farklı firmalar ile işbirliği yaparak gerçekleştirmeyi planlamaktadır.
Bölgede halen bulunan petrokimya sanayii ve ilişkili sektörler ile lojistik
imkânları değerlendirildiğinde bölgenin petrokimyasallar ve organik kimyasallar,
plastik ham maddeleri, boya ve temizlik ürünleri konularında gelişebileceği
değerlendirilmektedir. Petkim’in gerçekleştirmeyi planladığı “value-site” kimya
195
Petkim bu vizyon çerçevesinde ham petrolden başlayarak nihai ürüne uzanan değer zincirinde
Rafineri-Petrokimya-Enerji-Lojistik konularında kümelenme yapısı içerisinde dikey entegrasyonu
sağlamayı hedeflemektedir.
149
parkı çerçevesinde bölgenin kümelenme yapısının daha etkin bir şekilde işlemesi ve
kümelenmenin genişlemesi mümkün olacaktır.
4.2.3. 3. Bölge (Adana, Mersin, Gaziantep, Hatay)
Kimya sanayii istihdamının yüzde 10’una sahip olan bölge, sektör ihracatının
yüzde 5,4’ünü gerçekleştirmektedir. Diğer iki bölgeye kıyasla sektör bakımından
daha geride olsa da bölgenin gelişme potansiyelinin olduğu değerlendirilmektedir.
Bölge illerinden Mersin’de önemli bir kimya sanayii kümelenmesi bulunmamasına
rağmen, ilin lojistik olanaklarının yüksek olması bölgede gelişecek kimya sanayii
açısından avantaj sağlayacağı değerlendirildiğinden bölgeye dâhil edilmiştir.
Bölgede bulunan kimya ve ilgili sektörlere ait kümelenme verileri Tablo 4.5’te
verilmektedir.
Tablo 4.5. 3. Bölgede Bulunan Kimya ve İlgili Sektör Kümeleri
Çalışan Sayısı
İl
Kimya
Adana
1.804
Hatay
560
Gaziantep
2.741
İlaç
Firma Sayısı
Plastik
115
66
Kimya
İlaç
Plastik
423
109
39
155
239
71
6
102
1.069
239
27
198
Kaynak: Europe Innova, 2011.
a) Girdi koşulları: Bölgede sonlanan mevcut (Bakü-Ceyhan, KerkükYumurtalık) ve planlanan (Samsun- Ceyhan) ham petrol boru hatları ile kimya
sanayii için ucuz ham madde temininin mümkün olduğu değerlendirilmektedir.
Ayrıca bölgenin liman imkânları, ham madde kaynağı olan Orta Doğu ülkelerine
yakınlığı da ayrıca bir avantaj oluşturabilecektir.
Bölgede tarım ürünleri potansiyeli bulunması nedeniyle ileriye yönelik
bitkisel kaynaklı alternatif kimya sanayii ham maddeleri konularında bölgede
çalışma yapılabilmesi mümkündür.
Bölgede halen sektörün diğer kümelenme bölgelerine kıyasla geride olduğu
göz önüne alındığında yetişmiş, deneyimli insan gücü konusunda çalışmaların
yapılması gerekmektedir.
150
Şekil 4.3. 3. Bölge
b) Talep koşulları: Bölge illeri arasında yer alan Gaziantep yıllık 300 bin ton
ile önemli bir polipropilen tüketicisidir. Ayrıca bölgede bulunan plastik ürünler
sektörünün bölge ülkelerine de ihracat potansiyeli ile birlikte değerlendirildiğinde
gelişme potansiyeli yüksektir. Sonuç olarak bölgede mevcut durumda plastik ham
maddeleri alt sektöründe talebin olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca bölgenin tarım potansiyeli tarım ve gıda kimyasalları için talep
oluşturmaktadır.
c) İlişkili ve Destekleyici Sektörler: Bölgeye yapılması planlanan, yıllık 10
milyon ton ham petrol işleme kapasiteli rafineri yatırımı için 2010 yılında teşvik
belgesi alınmıştır. Ancak, yaklaşık 14 milyar TL proje tutarı olan tesisin halen
yapımına başlanamamıştır. Tesisin tamamlanması halinde petrokimyasallar üretimi
de gerçekleştirilecektir. Bölgede yapılacak rafineri petrokimyasal ürünlerin üretimi
için gereken ham maddelerin sağlanması, bölgede kimya sanayiinin gelişimini
desteklemesi açısından önemlidir.
Arazi tahsisi gerçekleştirilen ve yönetimi oluşturulan Enerji İhtisas Endüstri
Bölgesi’nin
sektörün
bölgeye
çekilmesini
değerlendirilmektedir.
151
hızlandırıcı
etki
yapacağı
Mersin limanının bir lojistik merkezi haline getirilmesi çalışmaları ile
Mersin’de kurulma çalışmalarına devam edilen Türkiye'nin ilk Lojistik İhtisas
Organize Sanayi Bölgesi’nin de bölgede kimya sanayiinin gelişmesine olumlu katkı
yapabileceği değerlendirilmektedir.
d) Firma Stratejisi, Yapısı ve Rekabet: Yeni teşvik sisteminde bölgede
bulunan dört ilde de kimyasal madde ürünlerinin imalatı bölgesel teşvik kapsamında
desteklenmektedir. Bölgesel gelişmişlik sıralamasında ise Adana ikinci, Gaziantep ve
Mersin üçüncü, Hatay ise dördüncü bölgede yer almaktadır.
Bölgede yıllık 280 bin ton olan dimetil teraftalat üretim kapasiteli SASA, 40
bin ton polistiren üretim kapasiteli Başer Petrokimya firmaları bulunmaktadır.
Bölgede yapılması planlanan 14 milyar TL sabit yatırım maliyeti olan rafineri ve
petrokimya yatırımı için teşvik belgesi alınmıştır. Ayrıca yakın dönemde bölgede
kurulması planlanan yıllık 500 bin ton kapasiteli polipropilen tesisi için Suudi
Arabistan firması tarafından anlaşma imzalanmıştır.
4.3. Kimya Parkları için Politikalar ve Kümelenme Politikalarımız
Ülkemizde sanayi yoğunlaşmalarına ilişkin mevzuatta tanımlanan ve kimya
parklarının kurulması ve geliştirilmesi için yararlanılabilecek kanuni yapılar
Organize Sanayi Bölgeleri, Endüstri Bölgeleri ve Teknoloji Geliştirme Merkezleri
olarak sıralanabilir.
Ülkemizde sanayinin geliştirilmesi amacıyla uygulamaya konulan pek çok
teşvik tedbirlerinden biri olan Organize Sanayi Bölgeleri uygulamalarına, ilk olarak
1962 yılında Dünya Bankası’ndan alınan kredi ile kurulan Bursa OSB ile
başlanmıştır.
Türkiye' de OSB uygulamaları herhangi bir yasal mevzuatı olmadan 1982
yılına kadar devam etmiştir. Söz konusu mevzuat boşluğu 1982 tarihinde "Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı Fonlar Yönetmeliği" yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik ile
doldurulmaya çalışılmıştır. Ancak artan OSB sayısı ve OSB’lerin tüzel kişiliğe sahip
olmamasının meydana çıkardığı zorluklar nedeniyle yeni düzenlemelerin yapılması
gerekmiştir. Bu amaçla gerçekleştirilen hazırlık aşamalarından sonra 2000 yılında
152
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu yürürlüğe girmiş, sonraki yıllarda da
ilgili ikincil mevzuat düzenlemeleri gerçekleştirilmiştir.
Yürürlükteki mevzuata göre OSB’ler;
x
Farklı sektörlerde faaliyet gösteren tesislerin yer aldığı Karma OSB' ler,
x
Aynı sektör grubunda ve bu sektör grubuna dâhil alt sektörlerde faaliyet
gösteren tesislerin yer aldığı İhtisas OSB'ler,
x
4562 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesine göre özel hukuk tüzel
kişilerince veya gerçek kişilerce kurulan Özel OSB’ler,
x
Organize Küçük Sanayi Bölgeleri (OKSB),
olmak üzere dört tipte tanımlanmıştır.
Ayrıca, yapılan son düzenleme ile yürürlükteki mevzuattan önceki tarihlerde
yapısallaşan sanayi tesislerinin yer aldığı alanların OSB olarak ilan edilebilmesine
olanak sağlanmıştır. 196
Türkiye’de bazı eksikliklere rağmen, kimya parklarının kurulmasına ilişkin
bir mevzuat altyapısı bulunmaktadır. Endüstri bölgelerinin kurulmasına yönelik
olarak hazırlanan 4737 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu 197 bu tür bölgeler için yasal
altyapı imkânı sağlamaktadır. Söz konusu Kanunun amacı “yatırımları teşvik etmek,
yurt dışında çalışan Türk işçilerinin tasarruflarını Türkiye’de yatırıma yönlendirmek
ve yabancı sermaye girişinin artırılmasını sağlamak üzere endüstri bölgelerinin
kurulması,
yönetim
ve
işletilmesine
ilişkin
esasları
düzenlemek”
olarak
belirtilmektedir.
Ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten günümüze kadar sadece “AdanaCeyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi” olarak ilan edilmiş, bunun dışında herhangi
bir gelişme sağlanamamıştır. Dolayısıyla, endüstri bölgeleri sisteminin etkin olarak
işlemediği, daha etkin hale getirilmesi için çalışma yapılması gerekliliği ortaya
çıkmaktadır.198
196
OSBUK, 2012.
19.01.2002 tarihli ve 24645 sayılı Resmi Gazeteden faydalanılmıştır.
198
Cansız 2010: 36.
197
153
2001 yılında 4691 sayılı Kanunla kurulması öngörülen Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri, yeni veya ileri teknolojide mal ve hizmet üretmek isteyen girişimcilerin,
araştırmacı ve akademisyenlerin sınaî ve ticari faaliyetlerini üniversitelerin yanında
veya yakınında yürütebilmelerine ve bu üniversitelerden yararlanabilmelerine imkân
vermek için kurulmuş akademik, sosyal ve kültürel sitelerdir. 199
Kimya parkı kavramının ortaya çıktığı ve en iyi uygulandığı ülke olan
Almanya örneği göz önüne alındığında yapılacak olan çalışmaların parkın tüzel
kişiliğinin etkin hale getirilmesi ve mevcut sanayi tesislerinin bulunduğu alanlarda
kurulacak endüstri bölgelerinin düzenlenmesi konularının önem arz ettiği
anlaşılmaktadır.
Dünya örneklerinde bazı kimya parklarının eski entegre üretim tesislerinin
devamı oldukları görülmektedir. Ancak ülkemizde ilgili mevzuata göre endüstri
bölgelerinin yeni yatırım yerlerinde uygulanması öngörülmüştür. Mevzuatta mevcut
yatırımların bulunduğu bölgelere ilişkin de düzenlemenin yapılması gerekmektedir.
Kimya parkları oluşturulurken merkezi tüzel kişiliğin ana görevi gereken
destek hizmetlerinin sağlanması olduğundan en iyi altyapının sunulması konusunda
uzmanlığının bulunması gerekmektedir.200 Kimya parkının yatırımcılara sunduğu
altyapı ve hizmetlerin en etkin ve ucuz olarak sağlanması başarılı bir yapı için en
önemli etkenlerdendir.
199
200
Sanayi Bakanlığı, 2012.
Germany Trade and Invest, 2011:7.
154
5. DEĞERLENDİRME
Modern kimya sanayii doğuşundan itibaren imalat sanayiinin önemli aramalı
ve ham madde üretici sektörlerinden biri olmuştur. Öncelikle Avrupa ve Amerika’da
gelişen sektörün, her ülkedeki gelişme dinamikleri diğerlerinden farklılık arz
etmektedir.
Avrupa’da bilimsel keşiflere dayanan teknolojilerin ticari hale getirilmesi ile
gelişen sektör İngiltere’de iç pazar odaklı gelişirken Almanya’da daha dışa açık bir
üretim stratejisi izlemiştir. İhracat odaklı büyüme stratejisi uygulayan şirketler
arasında işbirliği ve birleşmeler görülmüştür. Dünya savaşları Alman kimya
sanayiinin patentlerinin yaygınlaşmasına sebep olurken yeniden yapılanma
çerçevesinde Avrupa kimya sanayiine küreselleşme fırsatları sunmuştur.
ABD kimya sanayii de Avrupa ile hemen hemen aynı tarihlerde gelişmeye
başlamıştır. Ancak, Avrupa’nın ihracat odaklı gelişme stratejisine karşılık ABD bol
ve ucuz ham madde kaynaklarının avantajlarını kullanarak iç pazar odaklı bir üretim
stratejisi izlemiştir. ABD firmaları iç pazara üretim yapmanın yanında ihracat yerine
deniz aşırı ülkelere yatırım yapmayı tercih etmişlerdir. Avrupa ve ABD firmaları
yenilik ve araştırma yöntemleri bakımından da farklılık göstermektedirler. Alman
kimya sanayii üniversite-sanayi işbirliğini daha etkin olarak sağlamayı başarmıştır.
Buna karşılık ABD firmaları araştırmalarını özel araştırma merkezlerinde
gerçekleştirmeyi tercih etmişlerdir. Hükümet programları çerçevesinde araştırmageliştirme için itici güç sağlayan ABD firmaları bu bilgi birikimini özellikle
petrokimya sanayiinin geliştirilmesi için kullanmışlardır.
Sektörde önemli üretim büyüklüklerine ulaşan ülkelerden Güney Kore ve
Japonya devlet destekleri ile kimya sanayii gelişme programları çerçevesinde özel
sektör ile işbirliği içerisinde büyük entegre kimya yatırımları gerçekleştirmişlerdir.
Singapur ve Çin gibi ülkelerde ise devlet destekleri daha çok altyapı yatırımlarının
sağlanması şeklinde olmuştur.
Günümüzde ülkemizde 1970’lerde gerçekleştirilene benzer devlet destekli
kimya sanayii hamlesinin gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte ilk
olarak Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda gerçekleştirilmesi gündeme
155
gelmesine rağmen gerçekleştirilemeyen üçüncü entegre kimya tesisi201 üretimine
ihtiyaç artarak devam etmektedir. Söz konusu tesisin kamu veya özel sektör eliyle
gerçekleştirilmiş olması halinde ülkemizin kimya sanayii ithalatında önemli bir
büyüklüğü oluşturan plastik ham maddelerinde ihtiyacı karşılaması mümkün
olacaktır.
2023 yılında 500 milyar ABD Doları ihracat hedefi ortaya koyan Türkiye’nin
artan kimya sanayii ithalatı önemli bir cari açık riski oluşturmaktadır. Kimya
sanayiinin önemli ithalat kalemleri kimya ve diğer imalat sanayii sektörlerinde girdi
olarak kullanılmaktadır. İmalat sanayiinde üretim odaklı büyümenin hedeflendiği
önümüzdeki dönemde ihracat hedefinin gerçekleşebilmesi için kimya sanayiinin yerli
girdi kullanım oranının yükseltilerek üretiminin artırılması ve imalat sanayiinde
rekabet gücü kazanılması bir zorunluluktur.
Kimya sanayii günümüzde plastik, kompozit malzemeler ve diğer kimyasal
ürünleri ile birçok sektöre önemli oranda girdi sağlamaktadır. Kompozit
malzemelerden üretilmiş ticari uçakların kullanılmaya başlandığı günümüzde kimya
sanayii ürünleri birçok alanda demir-çelik ürünlerine alternatif olmuştur. Bu nedenle
yerli otomobil, uçak ve elektronik sanayii gibi ülkenin lokomotifi olması düşünülen
sektörlerin geliştirilebilmesi için güçlü bir kimya sanayiine ihtiyaç bulunmaktadır.
Türkiye’nin mevcut durumda, öncelikli olarak rafineri-petrokimya tesisi
entegrasyonunu sağlamaya öncelik verecek şekilde ana kimyasal maddelerin imalatı
(2011 Isic rev.4) alanında yatırıma ihtiyacı vardır. Bu faaliyet alanında yer alan
ürünlerden metil alkol gibi petrole alternatif üretim yöntemleri bulunanlar için ise
petrol kaynaklı üretimin yanında ilave olarak alternatif üretim yöntemleri üzerinde
çalışmalara devam edilmeli, alternatif ham madde kaynakları değerlendirilmelidir.
Farklı üretim yöntemleri konusunda bilgi birikimine sahip olmak ülkemiz kimya
sanayiinin rekabet gücünün artmasını sağlayacaktır.
Son dönemde özellikle bir bölgesel gelişme aracı olarak ortaya konulmuş
olan kümelenme kavramı yatırımların desteklenmesi ve sektörlerin rekabet gücünün
geliştirlmesi için bir araç olarak kullanılmaktadır. Belirli bir sanayi için uzmanlaşmış
201
DPT, 1979: 239.
156
organize
sanayi
bölgesi
olan
“kimya
parkları”,
mevcut
kimya
sanayii
yoğunlaşmalarının “küme” ilişkilerinin güçlenmesini sağlayabilecektir. Uzun vadede
ise kuruldukları bölgelerdeki kimya sanayii kümelerinin yenilikçi kümeler haline
gelme potansiyellerinin artırması mümkündür.
Bu çerçevede Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı çalışmalarından itibaren
ülkemizde Kimya Organize Sanayi Bölgeleri’nin kurulmasına yönelik öneri ve
hedeflere yer verilmektedir. Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda da Kimya İhtisas
Organize Sanayi Bölgeleri’nin kurulması hedeflenmesine rağmen halen bu konuda
önemli bir gelişme sağlanamamıştır.
Türk kimya sanayiinin rekabet gücünü kazanması, üretiminin artırılması,
ilerleyen
aşamalarda
gelişerek
bulundukları
bölgelerdeki
diğer
sektör
kümelenmelerini daha etkin hale getirmesi için kümelenmenin bir araç olarak
kullanılabileceği düşünülmektedir. Bu politika çerçevesinde mevcut kimya sanayii
yoğunlaşmalarının kümelenme performanslarının artırılması, mevcut firmaların
rekabet gücünün geliştirilmesi yolu ile rekabet gücünün yükseltilmesi ve kimya
sanayiine doğrudan yabancı yatırımların girişinin sağlanması için kimya parkları bir
çözüm yolu olarak görülmektedir. Kurulacak parkların sundukları hizmetler ile
firmaların
“tak-çalıştır”
mantığında
yatırım
yapabilmelerini
sağlamaları
gerekmektedir. Bu tür çalışma yönteminde firmaların ihtiyaç duydukları hizmetleri
rekabetçi fiyatlarla temininin yanında temel işlevlerine odaklanmaları mümkün
olacaktır.
Böylece
firmaların
Ar-Ge
çalışmalarına
odaklanmaları
temin
edilebilecektir.
Ülkemizde ihtiyaç duyulan temel kimyasalların üretimine yönelik olarak ArGe çalışmalarına odaklanılarak sentez kimyasının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu
çerçevede araştırma merkezleri ve üniversitelerin, özellikle kimya bölümlerinin yer
alacağı teorik, bilimsel araştırmaların gerçekleştirilmesi ve sektör firmaları ile kimya
mühendisliği bölümlerinin içinde bulunacağı yapılar ile bilimsel bilginin ticari ürüne
dönüştürülmesi sağlanmalıdır. Bu çerçevede kimya sanayicileri tarafından belirlenen
öncelikli ürünlerin (Ek-9) yurt içinde üretimine yönelik çalışmalara öncelik
verilebilir.
157
Kimya parklarının kurulması ile plastik ham maddeleri, sentetik kauçuk ve
ilaç ham maddeleri sektörlerinde kayda değer gelişmeler olacaktır. Bu sektörlerin
kurulacak olan kimya parklarında yer almaları ile ara girdi ithalatında azalma
yaşanacaktır.
Kimya parklarının kurulmasının yanında işletilmesi de özel önem arz etmekte
olup, kimya parkının başarısını doğrudan etkilemektedir. Dünyada kimya parklarının
yönetimi genellikle konularında uzmanlaşmış firmalar tarafından yürütülmektedir.
Kimya parkları kavramının ortaya çıktığı ve birçok kimya parkının faaliyet
gösterdiği Almanya’da büyük kimya firmalarının işlettiği parkların yanında, yerel
yönetimlerin de yönetimini üstlendiği parklar bulunmaktadır. Türkiye’de kurulacak
kimya parklarında yönetimi üstlenecek olan
firmaların kimya parkı yönetimine
odaklı yapıda olması gerekmektedir. Kimya parkı tüzel kişiliğini temsil edecek bu
firmaların hisse dağılımında ise parkta faaliyet gösteren veya gösterecek firmalar ile
merkezi ve yerel kamu otoriteleri yer alabilecektir. Ortaklık yapılarında yerel
yönetimlerin de temsil edilmeleri parkların yerel ilişkilerinin güçlenmesini
sağlayabilecektir.
Bu çerçevede İzmir bölgesinde hali hazırda devam eden Petkim çevresinde
gerçekleştirilen girişimin desteklenerek devam ettirilmesi uygun olurken, İzmit ve
Adana bölgeleri için özel sektör ve yerel yönetimlerin içinde bulunduğu tüzel
kişilikler kurulmalıdır. Ortaklık yapısında özel şirketlerin, özellikle uluslararası
kimya şirketlerinin yer almasının temin edilmesi amacıyla Türkiye Yatırım Destek
ve Tanıtım Ajansı tarafından özel çalışmaların yapılması uygun olacaktır.
Mevcut kimya sanayii yoğunlaşmaları, ulaşım, altyapı ve lojistik imkânları
dikkate alındığında kimya parkları için uygun olabilecek bölgelerin İzmir, Kocaeli ve
Adana bölgeleri olabileceği görülmektedir.
İzmir bölgesinde mevcut durumda Petkim çevresinde bir kimya parkı
oluşturma çalışmaları devam etmektedir. Jurong International ile master planı
çalışmasına yönelik anlaşma yapılmış ve çalışmanın ilk aşaması tamamlanmıştır. 202
202
Petkim, 2011:17.
158
Parkın rafineri entegrasyonunu tamamlayacak olan rafinerinin temeli 25 Ekim 2010
tarihinde atılmış olup, 21 Mayıs 2013 tarihinde ise inşaat, mühendislik ve tedarik
süreçlerini içeren anlaşmalar imzalanmıştır. Ayrıca, Petkim’in mevcut tesislerinin
kapasitesini artırmaya yönelik yatırımları da devam etmektedir.
Adana bölgesinde ise mevcut durumda önemli bir kimya yoğunlaşması
bulunmamasına karşılık bölgenin kimya yatırımları için uygun ulaşım imkânları
potansiyeline sahip olması, pazara yakın olması ve ham madde kaynaklarına yakınlık
ve ulaşım imkânlarının bulunması bölgeyi kimya parkının kurulması için uygun hale
getirmektedir. Ayrıca bölgede böyle bir kimya parkının temelini oluşturabilecek
rafineri projesi için alınmış teşvik belgesi mevcut bulunmaktadır.
Kocaeli bölgesinde ise İstanbul ile birlikte yaygın kimya tesisleri
bulunmaktadır. Ancak bu bölgede bulunan tesislerin bir kimya parkı çevresinde
birleştirilmesi için bazı zorluklar bulunmaktadır. Bu zorlukların başında uygun
yatırım yeri arazisi temini hususu gelmektedir.
Bölgede yer alan parçalı yapıdaki eski tesislerin çoğunun artık yenilenmesi
gerekmekte olup kimya parkı yapısı içerisinde daha az alan kullanacak şekilde
kurulması mümkündür. Bu şekilde doğru planlanmış bir kimya parkı ile şirketlerin
üretim tesislerinin modernizasyonu ve altyapıların ortak kullanımı sonrası arazi
maliyetlerinde tasarruf sağlamaları mümkündür.
Yukarıda ulaşılan sonuçlar çerçevesinde; Türkiye’de kimya sanayii
yatırımlarının, rekabet gücünün ve üretiminin artırılması için kimya sanayiine özgü
bir tür ihtisas OSB yapısında olan kimya parklarının önemli oranda çözüm getireceği
düşünülmektedir. Bu çerçevede oluşturulan öneriler aşağıda sunulmuştur;
1- Kimya sanayiinde yenilikçilik ve gelişme için firmaların temel uzmanlık
alanlarını belirleyerek bu konular üzerinde uzmanlıklarını, bilgi
birikimlerini artırmaları gereklidir. Bölgelerde bulunan üretici ve
kullanıcı sektörler dikkate alınarak İzmir ve Adana’da petrokimyasal
ürünler (2014, 2016, 2017 Nace Rev. 2), Kocaeli’nde ise özel
kimyasallar ve plastik ürünler (2012, 2020, 2030, 2110, 2120 Nace Rev.
159
2) üzerinde uzmanlaşmanın sağlanması amacıyla parkların yapıları buna
uygun olarak yapılmalı, teşvikler buna göre belirlenmelidir.
2- İzmir için ise bölgede yer alacak Kalkınma Ajansının da yardımı ile
gerekli bürokratik işlemlerin hızlandırılması sağlanmalıdır.
3- Parkların kurulacağı bölgelerde parkın dışında yer alacak ve parkı dış
dünyaya bağlamak için gerekli altyapı imkânları devlet desteği ile
gerçekleştirilmelidir.
Lojistik
altyapıları
hususunda
ilgili
devlet
kurumlarının koordinasyonunun sağlanması, gerekli liman ve demiryolu
tesislerinin yatırımlarının tamamlanması gerekmektedir.
4- Kimya Parklarının içinde yer alması gereken altyapı yatırımları
(firmaların ortak yararlanabileceği depolama ve yükleme tesisleri için,
çevre yatırımları, park içi boru hatları vb.) için ise gereken yatırımın
finansmanını kolaylaştırmak amacıyla kimya parkı tüzel kişiliklerine
uzun vadeli kaynak temin edilmelidir.
5- Çevre koruması için gereken altyapıların tam olarak tamamlanmasının
ardından çevre izinlerinin alınması hususunda kimya parkında yer alan
firmalara kolaylıklar sağlanmalıdır. Kimya parkında gerçekleştirilmesi
planlanan üretimler için park yönetimleri tarafından hazırlanacak bir
genel plan çerçevesinde, parkın üretim konularına uygun olarak alınması
gerekli çevre izinleri hususunda ön hazırlık yapılmalı, yatırım
süreçlerinin uzamasına sebep olabilecek izin süreçlerinin kısaltılması
sağlanmalıdır.
6- Bölgelerdeki mevcut yükseköğretim kurumlarının kimya sanayiine
yönelik projeler gerçekleştirmelerinin yanında firmaların işbirliğini
sağlayıcı bir rol üstlenmeleri önemlidir. Araştırma kuruluşlarında
yürütülebilecek olan projeler yardımı ile firmalar arası işbirliği ve güven
ortamı artırılabilecektir. Birden fazla özel sektör katılımcısının yer
alacağı bu tür programlar yardımı ile özel sektörün karşılıklı işbirliği
artırılabilecektir. Kimya parkları ile çevrelerinde bulunan eğitim
tesislerinin entegrasyonu sağlanmalıdır. Ayrıca kimya parklarına entegre
160
olarak işbirliği içerisinde çalışacak, parklarda kullanılan üretim
teknolojileri ile ilgili konulara önceliğin verileceği Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri kurulmalıdır.
7- Kimya parklarının uluslararası değer zincirine entegrasyonu amacıyla
kimya parklarında özellikle çok uluslu kimya firmalarının yer alması
önemlidir. Bu amaçla Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ile
birlikte çalışma yapılmalı ve ülkemizde yapılacak sektörün dış ticaret
açığının azaltılmasını, teknoloji transferi ve sektörün bilgi altyapısının
genişlemesini sağlayacak kritik kimya sanayii yatırımları özellikle
desteklenmelidir.
8- Kimya parklarının kurulabilmesi ve sonuca ulaşabilmesi için mevzuat,
yatırım teşviki ve yatırım ortamının tanıtılması, Ar-Ge harcamalarının
desteklenmesi, finansman, piyasa denetimi ve altyapı yatırımları gibi
konulardaki birçok politika araçlarının birbiriyle etkileşimli olarak
bütünsel bir yaklaşımla kullanılması gerekmektedir.
161
EKLER
EK-1. NACE Rev.1.1 ve ISIC Rev.3’e Göre Kimya Sanayii Faaliyet Alanı
NACE Rev. 1.1
ISIC Rev. 3
24
2410
2411
2412
2413
2414
2415
2416
2417
24
2410
Kimyasal Madde ve Ürünlerin İmalatı
Ana Kimyasal Maddelerin İmalatı
2411
Ana Kimyasallar
2412
2420
Kimyasal Gübre
Sentetik Kauçuk ve Plastik Ham
maddeleri
Diğer Kimyasal Ürünlerin İmalatı
2421
Tarım İlaçları
2422
Boya
2423
Eczacılık Ürünleri
2424
Temizlik Maddeleri ve Kozmetik
2429
Diğer kimyasallar
2430
25
2510
Suni ve Sentetik Elyaf İmalatı
Plastik ve Kauçuk Ürünleri İmalatı
Kauçuk Ürünleri İmalatı
2511
İç-dış Lastik İmalatı
2519
Diğer kauçuk ürünleri imalatı
2520
Plastik Ürünleri İmalatı
2420
2430
2440
2441
2442
2450
2451
2452
2460
2461
2462
2463
2464
2465
2466
2470
25
2510
2511
2512
2513
2520
2521
2522
2523
2524
Kimyasal madde ve ürünlerin imalatı
Ana kimyasal maddelerin imalatı
Sanayi gazları imalatı
Boya ve pigment imalatı
Diğer inorganik ana kimyasal maddelerin imalatı
Diğer organik ana kimyasal maddelerin imalatı
Kimyasal gübre ve azot bileşiklerin imalatı
Plastik ham maddelerinin imalatı
Sentetik kauçuk ham maddelerinin imalatı
Pestisisd (haşarat ilacı) ve diğer zirai-kimyasal
ürünlerin imalatı
Boya, vernik benzeri kaplayıcı maddeler ile
matbaa mürekkebi ve macun imalatı
Eczacılık ürünlerinin, tıbbi kimyasalların ve
botanik ürünlerinin imalatı
Temel eczacılık ürünleri imalatı
Farmasötik preparat imalatı
Sabun ve deterjan, temizlik ve cilalama
maddeleri; parfüm; kozmetik ve tuvalet
malzemeleri imalatı
Sabun ve deterjan ile temizlik ve cilalama
maddeleri imalatı
Parfüm ile kozmetik ve tuvalet malzemeleri
imalatı
Diğer kimyasal ürünlerin imalatı
Patlayıcı madde imalatı
Tutkal ve jelatin imalatı
Uçucu yağların imalatı
Fotoğrafçılıkta kullanılan kimyasal maddelerin
imalatı
Kaset, bant vb. kayıt gereçlerinin imalatı
(kaydedilmemiş)
Başka yerde sınıflandırılmamış diğer kimyasal
ürünlerin imalatı
Suni elyaf imalatı
Plastik ve kauçuk ürünleri imalatı
Kauçuk ürünleri imalatı
İç ve dış lastik imalatı
Lastiğe sırt geçirilmesi ve yeniden işlenmesi
Diğer kauçuk ürünleri imalatı
Plastik ürünlerin imalatı
Plastik tabaka, kalıp, tüp ve profil imalatı
Plastik ambalaj malzemesi imalatı
Plastik inşaat malzemesi imalatı
Diğer plastik ürünlerin imalatı
Kaynak: TÜİK, 2011b.
163
2413
EK-2. NACE Rev.2 ve ISIC Rev.4’e Göre Kimya Sanayii Faaliyet Alanı
NACE Rev. 2
ISIC Rev. 4
20
Kimyasal madde ve ürünlerin imalatı
20
Kimyasal Madde ve Ürünlerin İmalatı
2010
Ana kimyasal maddelerin imalatı
2010
Ana Kimyasal Maddelerin İmalatı
2011
Sanayi gazları imalatı
2012
Boya ve pigment imalatı
2013
Diğer inorganik ana kimyasal maddelerin imalatı
2011
Ana Kimyasallar
2014
Diğer organik ana kimyasal maddelerin imalatı
2015
Kimyasal gübre ve azot bileşiklerin imalatı
2012
Kimyasal Gübre
2016
Plastik ham maddelerinin imalatı
2017
Sentetik kauçuk ham maddelerinin imalatı
2013
Sentetik Kauçuk ve Plastik Ham maddeleri
2020
Diğer Kimyasal Ürünlerin İmalatı
2021
Tarım İlaçları
2022
Boya
2023
Temizlik Maddeleri ve Kozmetik
2029
Diğer kimyasallar
2030
Suni ve Sentetik Elyaf İmalatı
Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa
ilişkin malzemelerin imalatı
2050
Pestisid (haşarat ilacı) ve diğer zirai-kimyasal
ürünlerin imalatı
Boya, vernik benzeri kaplayıcı maddeler ile
matbaa mürekkebi ve macun imalatı
Sabun ve deterjan, temizlik ve cilalama
maddeleri; parfüm; kozmetik ve tuvalet
malzemeleri imalatı
Sabun ve deterjan ile temizlik ve cilalama
maddeleri imalatı
Parfüm ile kozmetik ve tuvalet malzemeleri
imalatı
Diğer kimyasal ürünlerin imalatı
2051
Patlayıcı madde imalatı
2052
Tutkal ve jelatin imalatı
2020
2030
2040
2041
2042
2053
Uçucu yağların imalatı
Başka yerde sınıflandırılmamış diğer kimyasal
2059
ürünlerin imalatı
2060 Suni elyaf imalatı
Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin
21
malzemelerin imalatı
21.10 Temel eczacılık ürünleri imalatı
21.20 Eczacılığa ilişkin ilaçların imalatı
21
210
Eczacılıkla ilgili ürünlerin, tıbbi kimyasal
ve bitkisel ürünlerin imalatı
22
Plastik ve kauçuk ürünleri imalatı
22
Plastik ve Kauçuk Ürünleri İmalatı
2210
2210
Kauçuk Ürünleri İmalatı
2211
İç-dış Lastik İmalatı
2219
Kauçuk ürünleri imalatı
İç ve dış lastik imalatı; Lastiğe sırt geçirilmesi
ve yeniden işlenmesi
Diğer kauçuk ürünleri imalatı
2219
Diğer kauçuk ürünleri imalatı
2220
Plastik ürünlerin imalatı
2221
Plastik tabaka, kalıp, tüp ve profil imalatı
2222
Plastik ambalaj malzemesi imalatı
2220
Plastik Ürünleri İmalatı
2223
Plastik inşaat malzemesi imalatı
2224
Diğer plastik ürünlerin imalatı
2211
Kaynak: TÜİK, 2011b.
164
2
1
10,3
10,5
7,2
7,4
9,7
3,6
3,5
2,9
3,1
2,2
1,0
1,0
0,4
0,8
0,6
0,5
0,4
0,3
0,3
2,6
353
2423
30
32
33
31
34
24(-2423)
352+359
29
351
25
23
26
27-28
36-37
20-22
15-16
17-19
15-37
0,5
0,1
0,3
0,4
2,2
1,0
1,1
0,3
0,6
0,5
2,3
2,8
2,2
2,8
2,1
10,4
10,1
4,6
7,6
5,6
1,3
1.0
1,1
0,8
7,2
3,1
2,7
1,9
1,9
1,6
9,1
13,3
8,3
8,7
5,8
29,1
22,3
25,8
17,9
24,6
1,2
0,3
1,0
1,0
6,5
2,9
3,0
2,7
1,3
1,4
6,7
11,7
7,1
7,9
5,3
27,5
25,8
15,1
22,4
11,9
0,5
0,3
0,3
2,0
2,5
0,9
1,0
1,2
1,0
0,7
4,2
3,7
3,4
2,9
1,9
13,9
9,4
10,9
7,9
6,6
0,4
0,1
0,3
0,3
2,0
0,9
0,6
0,7
0,6
0,6
2,6
3,0
2,8
2,1
2,0
12,9
8,7
6,4
8,2
6,1
1999
Ar-Ge / Üretim
Ar-Ge / Katma Değer Ar-Ge / Üretim
Toplam
Medyan Toplam
Medyan Toplam
Medyan
Yoğunluk1 Yoğunluk Yoğunluk1 Yoğunluk Yoğunluk1 Yoğunluk
165
1,2
0,8
1,1
0,7
7,0
2,8
2,6
5,4
2,4
2,0
9,3
14,3
9,8
7,6
4,6
34,7
20,6
29,4
17,0
15,6
0,9
0,3
1,1
0,7
5,7
2,6
1,5
3,8
1,5
1,6
5,9
11,9
8,0
5,4
4,6
32,1
19,7
15,2
21,5
12,5
1991
Ar-Ge / Katma Değer
Toplam
Medyan
Yoğunluk1 Yoğunluk
12 OECD üyesi ülkenin verilerine göre düzenlenmiştir. (ABD, Kanada, Japonya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İrlanda, İspanya, İsveç, İngiltere)
Toplam Ar-Ge yoğunluğu ülkelerin Ar-Ge harcamalarının, katma değerinin ve üretim değerinin GSYH’lerinin Satınalma Gücü Paritesine göre çevrilmesinden sonra
hesaplanmıştır.
Yüksek teknoloji endüstrileri
Hava ve uzay taşıtları imalatı
Eczacılık ve tıpta kullanılan kimyasal ve bitkisel kaynaklı ür. İmalatı
Büro, muhasebe ve bilgi işlem makinaları İmalatı
Radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve cihazları imalatı
Tıbbi aletler, hassas ve optik aletler ile saat imalatı
Orta yüksek teknoloji endüstrileri
Elektrikli makina ve cihazların imalatı, b.y.s.
Motorlu kara taşıtı, römork ve yan-römork imalatı
Kimyasal madde ve ürünlerin imalatı (ilaç hariç)
Demiryolu ve tramvay lokomotifleri ile vagonlarının imalatı
Makina ve teçhizat imalatı, b.y.s.
Orta alt teknoloji endüstrileri
Deniz taşıtlarının yapımı ve onarımı
Plastik ve kauçuk ürünleri imalatı
Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıt imalatı
Metalik olmayan diğer mineral ürünlerin imalatı
Ana metal sanayii- metal eşya (makine ve teçhizatı hariç) sanayii
Düşük teknoloji endüstrileri
Mobilya ve diğer imalat, Yeniden Değerlendirme
Ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç) ve Basım ve yayım
Gıda ürünleri ve içecek imalatı, tütün ürünleri imalatı
Tekstil ürünleri, deri ve imalatı
TOPLAM İMALAT
Kaynak: OECD, 2005: 182.
ISIC Rev. 3
EK-3. Teknoloji Yoğunluğuna Göre İmalat Sanayii Sektörlerinin Sınıflandırılması
BASF
Dow Chemical
ExxonMobil
Sinopec
LyondellBasell Ind.
SABIC
Shell
Mitsubishi Chemical
INEOS
DuPont
Total
Bayer
Sumitomo Chemical
AkzoNobel
Braskem
Toray
Air Liquide
Linde
Evonik Industries
Mitsui Chemicals
Johnson Matthey
LG Chem
SK Energy
Reliance Industries
Asahi Kasei
Shin-Etsu
Merck KGaA
DSM
Syngenta
PPG Industries
Yara International
Chevr.Phillips Chem.
Sekisui Chemical
Firma
Kaynak: Davis, 2011: 31-32.
Sıra
No
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
2010 Yılı
Satışları
84.651
53.674
53.636
48.725
41.151
40.525
39.629
38.241
34.561
31.505
24.480
23.983
23.939
19.402
19.004
18.593
17.876
17.054
17.053
16.806
15.153
15.053
14.279
14.058
12.955
12.779
12.313
11.994
11.641
11.297
11.227
11.204
11.055
Sıra
No
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
166
Honam Petrochemical
Agrium
Praxair
Mosaic
Teijin
NPC (Iran)
Formosa Chem.& Fibre
Henkel (Adhesive seg.)
LANXESS
Solvay
DIC
Huntsman
Air Products
BP
Sasol l
Borealis
Tosoh
Polimeri Europa (ENI)
Arkema
Sherwin-Williams
Momentive Perf.Mat.Hold.
Rhodia
Formosa Plastics
Clariant
K+S
PotashCorp
Wacker Chemie
Dow Corning
Celanese
Eastman Chemical
Taiyo Nippon Sanso
ICL
Orica
Firma
EK-4. 2010 Yılı Satışlarına Göre İlk 100 Kimya Sanayii Şirketi
2010 Yılı
Satışları
10.727
10.520
10.116
9.938
9.850
9.810
9.719
9.683
9.436
9.422
9.407
9.049
9.026
8.900
8.572
8.308
8.265
84.651
53.674
53.636
48.725
41.151
40.525
39.629
38.241
34.561
31.505
24.480
23.983
23.939
19.402
19.004
18.593
Sıra
No
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
(milyon ABD Doları)
Ashland
Kaneka
Mitsubishi Gas Chemical
Lubrizol
Styron
ALPEK (Grupo Alfa)
Cementhai Chemicals
Honeywell
PKN Orlen
NOVA Chemicals
Showa Denko
Kuraray
Denki Kagaku Kogyo
Daicel Chemical Ind.
Airgas
Nalco
JSR
Occidental Chemical
CF Industries
Givaudan
Petronas
Nippon Shokubai
PTT Chemical
CEPSA
RPM
PEMEX
Ube
Indorama Ventures
Zeon
Hanwha Chemical
Valspar
Tessenderlo Group
EuroChem
Rockwood Holdings
Firma
2010 Yılı
Satışları
17.876
17.054
17.053
16.806
15.153
15.053
14.279
14.058
12.955
12.779
12.313
11.994
11.641
11.297
11.227
11.204
11.055
10.727
10.520
10.116
9.938
9.850
9.810
9.719
9.683
9.436
9.422
9.407
9.049
9.026
8.900
8.572
8.308
8.265
EK-5. İstanbul Sanayi Odası, İlk 500 Sanayi Kuruluşu İçerisinde Yer Alan
Kimya Sanayii Şirketleri
Sıra No:
2011 2010
Kuruluşlar
12
12
PETKİM Petrokimya Holding A.Ş.
18
16
Unilever San. ve Tic. T.A.Ş.
28
31
AKSA Akrilik Kimya Sanayii A.Ş.
43
Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü
38
57
53
Toros Tarım San. ve Tic. A.Ş
68
65
Hayat Kimya Sanayi A.Ş.
104
110 Soda Sanayii A.Ş.
113
101 Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic. A.Ş.
116
111 Türk Henkel Kimya San. ve Tic. A.Ş.
124
115 Betek Boya ve Kimya Sanayi A.Ş.
129
114 Bilim İlaç San. ve Tic. A.Ş.
157
İGSAŞ-İstanbul Gübre Sanayii A.Ş.
189
190
208 DYO Boya Fabrikaları San. ve Tic. A.Ş.
195
102 Bayer Türk Kimya Sanayi Ltd. Şti.
207
259 Gübre Fabrikaları T.A.Ş.
218
190 Deva Holding A.Ş.
219
269 Eti Soda Ür.Paz.Nak. ve Elk Ür. San. ve Tic. A.Ş.
227
233
244 Polinas Plastik San. ve Tic. A.Ş.
232
304 Gemlik Gübre Sanayii A.Ş.
242
219 BAGFAŞ Bandırma Gübre Fabrikaları A.Ş.
245
228 Akdeniz Kimya San. ve Tic. A.Ş.
260
261
291 Vatan Plastik San. ve Tic. A.Ş.
266
293 Adopen Plastik ve İnşaat Sanayi A.Ş.
271
283 Marshall Boya ve Vernik Sanayi A.Ş.
278
247 Pfizer İlaçları Ltd. Şti.
279
280
264 Polisan Boya San. ve Tic. A.Ş.
294
227 Nobel İlaç San. ve Tic. A.Ş.
309
Denizatı Petrokimya Ür. Yapı İnş. San. ve Tic. A.Ş.
318
Deniz Yıldızı Petrokimya Ür.Tur.San.ve Tic. Ltd.Şti.
324
377 Kayalar Kimya San. ve Tic. A.Ş.
329
369 Kansai Altan Boya San. ve Tic. A.Ş.
333
319 Ak-Kim Kimya San. ve Tic. A.Ş.
350
405
423 Koruma Klor Alkali San. ve Tic. A.Ş.
416
331 Santa Farma İlaç Sanayii A.Ş.
435
433 Koçak Farma İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş.
440
451
424 Eczacıbaşı-Baxter Hast. Ür.San.ve Tic.A.Ş.
459
Helvacızade Gıda İlaç Kim.San. ve Tic. A.Ş.
470
462 Setaş Kimya Sanayi A.Ş.
483
Dow Türkiye Kimya San. ve Tic. Ltd. Şti.
Kaynak: İstanbul Sanayi Odası
167
Bağlı
Bulunduğu
Oda/Kamu
Ege Bölgesi
İstanbul
İstanbul
Kamu
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Kocaeli
İstanbul
Ege Bölgesi
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Ankara
İstanbul
Ege Bölgesi
Gemlik
İstanbul
Ege Bölgesi
İstanbul
İstanbul
Antalya
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Gebze
İstanbul
Kocaeli
Gebze
İstanbul
Ege Bölgesi
İstanbul
İstanbul
Kocaeli
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Konya
İstanbul
Kocaeli
Üretimden
Satışlar (Net)
(TL)
3.461.561.136
2.391.104.773
1.713.591.274
1.474.648.042
1.065.362.007
958.716.853
657.888.941
622.050.045
611.083.693
565.458.714
550.584.643
461.149.556
398.105.147
392.018.256
370.805.688
349.053.506
348.954.872
336.372.126
336.899.164
321.582.496
314.243.915
294.994.974
290.479.885
284.970.526
281.621.465
281.029.675
271.941.372
254.887.735
249.201.362
243.429.503
240.358.628
236.751.188
192.996.397
187.887.072
181.496.526
173.767.278
171.670.943
168.331.686
165.329.889
EK-6. Kimya Sanayii Yoğunlaşma Düzeyleri, 2009
Sınıf Sınıf açıklama
CR41
CR82
Girişim Yoğunlaşma
sayısı
derecesi
2110
Temel eczacılık ürünleri imalatı
100,00 100,00
1
Çok yüksek
2060
Suni veya sentetik elyaf imalatı
100,00 100,00
4
Çok yüksek
2011
Sanayi gazları imalatı
96,45 100,00
7
Çok yüksek
2051
Patlayıcı madde imalatı
91,11
99,43
16
Çok yüksek
2014
Diğer organik temel kimyasalların imalatı
82,97
97,42
68
Çok yüksek
2015
Kimyasal gübre ve azot bileşiklerinin imalatı
78,36
97,21
122
Çok yüksek
2053
Uçucu yağların imalatı
77,75
89,88
24
Çok yüksek
2020
Haşere ilaçları ve diğer zirai-kimyasal ürünlerin
imalatı
72,25
94,08
41
Çok yüksek
2012
Boya maddeleri ve pigment imalatı
70,13
83,27
54
Çok yüksek
2016
Birincil formda plastik ham maddelerin imalatı
69,74
76,48
408
Yüksek
2013
Diğer inorganik temel kimyasal maddelerin imalatı
65,86
81,40
208
Yüksek
2041
Sabun ve deterjan ile temizlik ve parlatıcı maddeler
imalatı
55,09
83,02
655
Yüksek
2052
Tutkal imalatı
50,26
64,04
83
Yüksek
2059
Başka yerde sınıflandırılmamış diğer kimyasal
ürünlerin imalatı
Eczacılığa ilişkin ilaçların imalatı
33,73
55,20
160
Orta
32,00
49,43
185
Orta
Parfümlerin, kozmetiklerin ve kişisel bakım
ürünlerinin imalatı
Boya, vernik ve benzeri kaplayıcı maddeler ile
matbaa mürekkebi ve macun imalatı
29,84
43,90
522
Düşük
21,76
32,81
1.086
Düşük
89,30
94,15
253
Çok yüksek
2219
İç ve dış lastik imalatı; lastiğe sırt geçirilmesi ve
yeniden işlenmesi
Diğer kauçuk ürünleri imalatı
32,95
42,17
969
Orta
2221
Plastik tabaka, levha, tüp ve profil imalatı
24,54
34,34
2.187
Düşük
2222
Plastik torba, çanta, poşet, vb. paketleme
malzemelerinin imalatı
21,98
30,73
2.161
Düşük
2223
Plastik inşaat malzemesi imalatı
15,05
21,92
10.607
Düşük
2229
Diğer plastik ürünlerin imalatı
14,97
22,40
2.395
Düşük
2120
2042
2030
2211
Kaynak : TÜİK, 2012
1: CR4: Pazardaki en büyük 4 firmanın, toplam satışlarındaki yüzde paylarının toplamı.
2: CR8 : Pazardaki en büyük 8 firmanın, toplam satışlarındaki yüzde paylarının toplamı.
168
Kimyasal Gübre ve azotlu bileşikler
Sentetik kauçuk ve plastik ham maddeler
Pestisit (haşarat ilacı) ve diğer ziraikimyasallar
Boya, vernik vb.kaplayıcı maddeler ile
matbaa mürekkebi
Tıpta ve eczacılıkta kullanılan kimyasal ve
bitkisel kaynaklı ürünler
Sabun, deterjan, kozmetik
Başka yerde sınıflandırılmamış kimyasal
ürünler
Suni ve sentetik elyaf
KİMYA SANAYİİ TOPLAMI
İç ve dış lastik
Diğer kauçuk ürünleri
Plastik ürünleri
PLASTİK VE KAUÇUK ÜRÜNLERİ
TOPLAM
2412
2413
2421
2422
2423
2424
2429
2430
24
2511
2519
2520
25
24+25
Kaynak: TÜİK, 2013.
Ana kimyasal maddeler
Kimya Sanayii Alt Sektörleri
2411
ISIC-3
209
50
13
35
2
159
5
11
1
18
4
3
16
31
70
1970
1.341
192
52
136
4
1.148
24
59
8
81
8
32
99
416
421
1980
3.628
305
152
55
98
3.323
398
359
59
319
73
61
462
330
1.262
1990
9.122
1.039
655
174
210
8.084
720
750
298
1.514
203
98
1.653
483
2.365
2000
169
19.618
2.140
1.374
415
352
17.477
1.279
1.593
570
3.414
487
156
4.714
893
4.372
2005
2006
22.177
2.578
1.627
487
465
19.599
1.471
1.806
669
3.616
565
199
5.689
983
4.602
EK-7. Yıllar İtibarıyla Kimya, Plastik ve Kauçuk Sanayileri İthalat Değerleri
26.739
3.114
1.952
596
567
23.625
2.019
2.044
811
4.080
716
224
7.219
1.242
5.270
2007
30.445
3.451
2.160
642
648
26.994
1.904
2.302
935
5.003
767
254
7.855
1.850
6.124
2008
24.083
2.709
1.709
519
481
21.374
1.577
2.049
876
4.645
600
209
5.665
1.313
4.441
2009
30.528
3.494
2.166
670
657
27.034
2.130
2.360
1.063
5.021
702
277
8.214
1.358
5.911
2010
37.734
4.489
2.746
857
885
33.245
2.577
2.750
1.250
5.350
836
361
10.814
1.746
7.561
2011
36.182
4.481
2.668
819
994
31.701
2.714
2.595
1.233
4.566
825
332
10.678
1.739
7.019
2012
38.479
4.992
2.998
909
1.085
33.487
2.587
2.766
1.355
4.722
907
324
11.639
1.872
7.314
2013
(Milyon ABD Doları)
Sentetik kauçuk ve plastik ham
maddeler
Pestisit (haşarat ilacı) ve diğer ziraikimyasallar
Boya, vernik vb. kaplayıcı maddeler
ile matb aa mürekkebi
Tıpta ve eczacılıkta kullanılan
kimyasal ve bitkisel kaynaklı ürünler
Sabun, deterjan, kozmetik
Başka yerde sınıflandırılmamış
kimyasal ürünler
Suni ve sentetik elyaf
KİMYA SANAYİİ TOPLAMI
İç ve dış lastik
Diğer kauçuk ürünleri
Plastik ürünleri
PLASTİK VE KAUÇUK ÜRÜNLERİ
2413
2421
2422
2423
2424
2429
2430
24
2511
2519
2520
25
Kaynak: TÜİK, 2013.
TOPLAM
Kimyasal Gübre ve azotlu bileşikler
2412
24+25
Ana kimyasal maddeler
Kimya Sanayii Alt Sektörleri
2411
ISIC-3
11,7
1,8
0,0
0,2
1,5
9,9
0,3
1,6
0,1
1,3
0,1
0,1
0,0
6,5
1970
89,0
17,6
4,6
2,6
10,4
71,3
6,1
3,8
4,3
3,0
0,1
1,2
0,6
0,0
52,1
1980
1.070
120
42
26
52
950
173
62
112
86
10
4
138
71
294
1990
2.179
781
403
112
266
1.397
342
62
300
154
65
23
106
6
340
2000
170
5.304
2.486
1.472
373
641
2.818
542
166
633
334
178
28
253
48
636
2005
6.497
3.016
1.823
481
713
3.481
578
224
747
371
223
34
399
39
865
2006
EK-8. Yıllar İtibarıyla Kimya, Plastik ve Kauçuk Sanayileri İhracat Değerleri
7.987
3.930
2.340
701
889
4.057
646
291
816
423
275
48
493
86
978
2007
9.745
4.750
2.962
820
969
4.995
546
367
1.037
497
345
63
630
218
1.292
2008
8.335
4.035
2.581
629
825
4.300
425
332
992
506
330
57
531
85
1.041
2009
10.593
4.887
3.022
869
997
5.706
588
417
1.098
640
401
64
720
207
1.570
2010
12.983
6.241
3.701
1.158
1.382
6.743
668
488
1.252
649
465
72
922
237
1.988
2011
13.738
6.430
4.055
1.135
1.239
7.312
640
600
1.392
750
557
76
1.008
231
2.058
2012
14.645
7.030
4.602
1.246
1.182
7.615
671
667
1.512
843
592
82
1.053
133
2.061
2013
(Milyon ABD Doları)
EK-9. Kimya Sanayii Terimlerinin Açıklamaları
Alkali :
Alkaliler, suda çözünen bazlardır. Çoğunlukla “baz” veya “bazik çözeltiler”
anlamında kullanılır. Hidroksit iyonları içeren alkalik çözeltilerin pH’ı 7’den
büyüktür. Asitli çözeltiler ile karıştırıldığında tuz ve su meydana getirirler. Kalsiyum
hidroksit, amonyak zayıf alkali (pH’ı 8-12 arasında); sodyum hidroksit, potasyum
hidroksit ise güçlü alkali (pH’ı 12’den büyük) çözeltilerdir.
Asetilen:
Kimyasal formülü C2H2 olan hidrokarbondur. Normal koşullar altında gaz
olup -83,5°C'de sıvılaşır. Yakıt olarak ve diğer kimyasalların üretiminde ham madde
olarak kullanılır.
Bioetanol:
Tarımsal ürünlerden (şeker, nişasta veya selüloz içeren şeker pancarı, mısır,
buğday ve odunsular vb.) fermantasyon ile elde edilen etanole verilen isimdir.
Etanol, diğer adı ile etil alkol uçucu, yanıcı ve renksizdir. Yanıcı özelliği ile yakıt
olarak kullanılabilen etanol, tarımsal kaynaklardan elde edilip, benzin ile belirli
oranlarda harmanlanarak alternatif yakıt olarak kullanılmaktadır.
Buna:
Buna 1926
yılında
Alman kimyacılar
tarafından butadien(C4H6)’in
polimerizasyonu sonucu üretilen ilk sentetik kauçuktur. Buna doğal kauçuğun yerini
tam olarak alamasa da daha sonra geliştirilen sentetik kauçuk ürünleri için yol
gösterici olmuştur.
Distilasyon:
Distilasyon, iki veya daha fazla bileşen içeren bir karışımın ısıtılıp, buhar ve
sıvı faz oluşturmak suretiyle daha uçucu bileşence zengin karışımların elde
edilmesini sağlayan ayırma işlemidir.
171
Etilen:
Formülü C2H4 olan yanıcı bir gazdır. Yapısındaki karbon(C) atomları
arasında çift
bağ
bulunmasından dolayı doymamış
hidrokarbonlar olarak
sınıflandırılan organik bileşiklerdendir.
Sekil 1. Etilen molekülü
Kaynak: Wikipedia
Kimya sanayiinin en önemli ve en çok üretilen ürünlerinden biri olan etilenin
2011 yılı üretimi 141 milyon ton olup, pek çok ürünün ham maddesi olarak
kullanılmaktadır. Etilen, petrokimya endüstrisinde petrol ürünü gazların kraking
fırınlarında, oksijensiz ortamda parçalanması (pirolizi) ile elde edilir.
Farmasötik:
Farmasötik kimya, tedavi amacıyla kullanılan kimyasalların belirlenmesi,
sentezlenmesi ve ürün olarak geliştirilmesini içeren bilim ve sanayi dalıdır. Kimya
sanayiinin gelişmesinin ardından bazı kimyasalların tedavi edici özelliğinin
bulunması sonrası gelişmeye başlamıştır.
Haber-Bosch Üretim Tekniği:
Endüstriyel ölçekte havadaki azotun amonyağa dönüştürülmesi işlemidir.
1909 yılında geliştirilen üretim tekniğinin endüstriyel ölçekte uygulanması 1913
yılında BASF tarafından gerçekleştirilmiştir. Günümüzde söz konusu üretim tekniği
ile yıllık 500 milyon ton’a yakın azotlu gübre üretilmekte olup dünya doğal gaz
üretiminin yüzde 3-5’i azot üretimi için kullanılmaktadır.
Hidrojenasyon:
172
Hidrojenasyon,
bir kimyasal
reaksiyon sınıfıdır
ve
organik
bileşiklere hidrojen (H2) eklenmesi işlemidir. Hidrojenasyon, özellikle doymamış
organik bileşiklerin (yapılarında bulunan karbon atomları arasında birden çok
kimyasal bağ içeren bileşikler; alkenler, alkinler,ketonlar ve nitriller ) genellikle
basınç altında katalizörler yardımı ile direkt hidrojen eklemesi ile gerçekleştirilir.
Reaksiyon:
RCH=CH2 + H2 → RCH2CH3
İnorganik Kimyasallar:
Organik
olmayan,
yani karbon-hidrojen bağı içermeyen
bileşiklerdir.
Geleneksel olarak jeolojik sistemler tarafından sentezlenen kimyasalları anlatmak
için kullanılan terimdir.
Kalsiyum asetat:
Asetik asitin kalsiyum tuzu olan kalsiyum asetat (Ca(C2H3O2)2) doğal bir
asittir, birçok meyvenin içerisinde bulunur. Bakteriyal fermentasyonla üretilir ve
böylece tüm fermente ürünlerin içerisinde bulunur. Ticari olarak şeker, melas, veya
alkolden bakteriyal fermentasyon ile veya asetaldehitten kimyasal sentez ile üretilen
bileşik gıda katkısı olarak kullanılmaktadır.
Katalitik kraking:
Petrokimya sanayiinde kullanılan en önemli üretim tekniğidir. Bu üretim
tekniği ile petrolün içerisinde bulunan yüksek kaynama noktasına sahip uzun zincirli
hidrokarbonların daha değerli benzin gibi ürünlere dönüştürülmesi sağlanmaktadır.
Üretim tekniğinin ticari ilk kullanımı 1915 yılında gerçekleşmiştir. Daha önceleri
kullanılan termal kraking yöntemine göre daha fazla ve yüksek oktanlı benzin
üretilebilmesi nedeniyle bu üretim tekniğinin yerini almıştır.
Katalitik reforming:
Petrol rafinerilerinde düşük oktanlı nafta ürünlerinin daha yüksek oktanlı sıvı
ürünlerine çevrilmesi işlemine verilen genel addır. Üretim tekniği temel olarak
hidrokarbon
moleküllerinin
yapısının
yeniden
düzenlenmesi,
yeniden
yapılandırılması işlemidir. İşlem sonunda hidrokarbonların aromatik bileşiklere
173
dönüşümü sağlanmakta, katalizör olarak ise alüminyum oksit üzerine oturtulmuş
platin veya alüminyum oksit üzerine oturtulmuş silika- alüminyum oksit ve krom
oksit gibi katalizörler kullanılmaktadır.
Katalizör:
Bir kimyasal tepkimenin gerçekleşmesi için gereken enerjiyi düşürerek
tepkime hızını arttıran ve tepkime sonrasında kimyasal yapısında bir değişiklik
meydana gelmeyen maddelerdir. Katalizörler kimyasal reaksiyonların istenilen
ürünlerin üretilmesine yönelik olarak gerçekleştirilmesi, reaksiyon için gereken
enerji miktarının azaltılması, reaksiyon verimliliğinin artırılması gibi amaçlar için
kullanılmaktadır.
Kompozit Malzemeler:
Makroskobik olarak birbirinden ayrı iki ya da daha fazla malzemenin bir
araya getirilmesi ile imal edilen malzeme türüdür. Kompozit malzemeler genellikle
ortam koşullarına dayanıklı, esnek ama yeterli mekanik dayanıma sahip olmayan
maddeler (plastik, polyester, reçine) ile daha yüksek mekanik dayanımlı takviye edici
malzemelerin (cam, karbon elyafı) bir araya getirilmesi ile elde edilmektedir. İlk
gruptaki maddeler matris, ikinci gruptaki maddelere ise takviye malzemeleri olarak
isimlendirilmektedir.
Şekil 2. Kompozit Malzemelerin Yapısı
Kaynak: Wikipedia
Bu malzemeler birbirlerinden farklı fiziksel özelliklere sahiplerdir ve bir
araya getirilmeleri ile oluşan kompozit malzeme her ikisinden farklı özelliklere
174
kavuşur. Genel olarak takviye malzemesi taşıyıcı görev üstlenir ve etrafında bulunan
matris faz ise onu bir arada tutmaya ve desteklemeye yarar.
Kostik soda:
Kostik, Sodyum hidroksit(NaOH)’in diğer adıdır. Sodyum hidroksit, beyaz
renkte nem çekici bir maddedir. Suda kolaylıkla çözünür, yumuşak, kaygan ve sabun
hissi veren bir çözelti oluşturur. İnsan dokusuna kaşındırıcı bir etkisi vardır. Kostik
suni ipek, transparant + selülozik film, alüminyum, kağıt endüstrisinde, sabun ve
deterjan imalinde, petrolün işlenmesi ve rafinasyonunda, tekstilin işlenmesinde,
suların iyileştirilmesinde, gaz kurutmada ve CO2 gidermede, yanma gazlarının
kükürdünü uzaklaştırmada ve gıda sanayiinde kullanılır.
Kümen:
İzopropil benzen(C9H12)’in genel adıdır. İzopropil benzen, karbon ve hidrojen
içeren organik bileşiğin bağlı olduğu aromatik bileşiktir.
Şekil 3. Kümen molekülünün modeli
Kaynak: Wikipedia
Metanol:
Metil alkol olarak da bilinen metanol’ün kimyasal formülü CH3OH olup en
basit yapılı alkoldür. Yıllık üretimi 27-29 milyon ton olan Metanol dünyada ticareti
en çok yapılan kimyasallardan biridir.
175
Şekil 4. Metanol’ün yapısı
Kaynak: Wikipedia
Nafta:
Nafta ham petrolün atmosferik koşullarda damıtılması sırasında elde edilen
renksiz, 5 ila 10 karbon içeren, uçucu ve yanıcı sıvı hidrokarbon karışımlarına
verilen bir addır. Petrol içerisindeki en hafif sıvı hidrokarbonların yer aldığı bir
karışımdır. Nafta yaygın olarak solvent (çözücü) ve diğer maddelerin üretildiği bir
ara ürün olarak kullanılır. Teknik açıdan arabalarımızda kullandığımız benzin ve
gazyağı nafta gurubu karışımları arasında yer alır.
Oleo-kimyasallar:
Bitkilerden ve hayvansal yağlardan elde edilen kimyasalların genel adıdır.
Petrolden elde edilen kimyasallara benzerdirler.
Organik kimyasallar:
Yapısında karbon içeren kimyasal bileşiklerin genel adıdır.
Petrokimyasallar:
Ham petrolden elde edilen kimyasallara genel olarak verilen isimdir. Bu
grupta yer alan bazı kimyasallar petrolün yanında diğer fosil yakıtlardan ve bazı
yenilenebilir kaynaklardan da elde edilebilmektedir. Petrokimyasallar genel olarak
iki gruba ayrılabilir. Birinci grupta olefinler (etilen, propilen) yer alırken diğer grupta
ise aromatikler (benzen, toluen) yer almaktadır. Rafinasyon işleminde kraking işlemi
ile olefinler, reforming işlemi ile ise aromatikler üretilmektedir.
Petrol rafinasyonu:
Ham petrolün işlenip, benzin ve dizel gibi daha kullanışlı petrol ürünlerine
dönüştürülmesidir. Rafinasyonu ile petrol, nafta, benzin, motorin, asfalt, fuel-oil,
gazyağı, sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) gibi ürünlere ayrılmaktadır.
176
Polimer:
Monomer denilen küçük moleküllerin birbirlerine bağlanarak oluşturdukları
uzun zincirli moleküllere polimer denilmektedir. Genel olarak polimerler
termosetler, termoplastikler ve elastomerler olmak üzere üç ana sınıfa ayrılmaktadır.
Kauçuk, pamuk, ipek, yün gibi doğal polimerlerin yanında sentetik polimerler de
bulunmaktadır. Polimerizasyon reaksiyonlarının geliştirilmesinin ardından sentetik
polimerler geliştirilmiştir. Sentetik kauçuk, nylon, polipropilen bazı bilinen sentetik
polimerlerdendir.
Polimerizasyon:
Monomer denilen
birimlerin
kimyasal
olarak
bir
araya
getirilerek
polimerlerin oluşturulmasına polimerizasyon denilmektedir. İlk yarı sentetik polimer
olan “Bakelite” 1909 yılında üretilmiş, hemen sonrasında ise ilk sentetik fiber olan
“rayon” 1911 yılında geliştirilmiştir. Polimerizasyon prosesleri ile kimya sanayiinde
çeşitli özellikte farklı sentetik ürünler geliştirilmiştir.
Polistiren:
Stiren molekülünden polimerizasyon ile üretilen polimere verilen isimdir.
Petrolden elde edilen polistiren oda sıcaklığında katı halde bir termoplastiktir.
Termoplastik özelliği nedeniyle ısıtılarak farklı şekillerde işlenir, daha sonra
soğuduğunda sert ve kırılgan bir hal alır.
Şekil 5. Polistirenin üretimi
Kaynak: Wikipedia
Polipropilen:
Otomotiv, tekstil, ambalaj gibi geniş bir kullanım alanı olan, termoplastik bir
polimerdir. Propilenin polimer hale getirilmesi ile elde edilen polipropilen, düşük
maliyetli olup, çok iyi elektrik yalıtımı sağlar.
Propilen:
177
Formülü C3H6 olan doymamış hidrokarbondur. Petrol ve doğal gaz gibi fosil
yakıtlardan elde edilen propilen oda sıcaklığında gaz halinde bulunur. Petrokimya
sanayiinin, etilenden sonra ikinci en önemli başlangıç maddesi olup polipropilen gibi
birçok önemli ürünün ham maddesidir.
Şekil 6. Propilen molekülünün yapısı
Kaynak: Wikipedia
Solvay üretim tekniği:
Endüstriyel ölçekte soda üretim tekniği olan Solvay üretim tekniği, Ernest
Solvay tarafından 1860'ların sonlarında geliştirilmiştir. Üretim tekniği aşağıdaki
reaksiyona dayanmaktadır:
2 NaCl + CaCO3 → Na2CO3 + CaCl2
Solvay prosesinin en önemli özelliği, ucuz ve elde edilmesi kolay olan tuzlu
su (çoğunlukla deniz suyu kullanılır) ve kireç taşı gibi girdiler kullanılarak, soda elde
edilmesini sağlamasıdır.
Stiren:
Vinil benzen olarak da isimlendirilen stiren, formülü C6H5CH=CH2 olan
organik bir bileşiktir. Polistiren ve birçok kopolimerin ham maddesidir. Endüstriyel
ölçekte etil benzen’den üretilen strien’in yıllık üretimi yaklaşık 25 milyon tonu (2010
yılında) bulmaktadır.
Stiren tehlikeli kimyasal olarak değerlendirilmekte olup, toksik, mutajenik ve
kansorejen etkilerinin olduğu değerlendirilmektedir.
Şekil 7. Stiren molekülü
178
Kaynak: Wikipedia
Sudkostik:
Sodyum hidroksitin diğer adıdır. Bkz. kostik
Sülfonamid:
Sülfonamid grubu içeren, sülfa ilaçları da denilen antimikrobiyal ilaçların
genel ismidir. Bu grupta yer alan ilaçlar ilk antimikrobiyel ilaçlardır.
Süperfosfat:
Doğal fosfatların sülfürik asitle işlenmesinden sonra elde edilmekte olup,
gübre olarak kullanılan üründür. İlk süperfosfat fabrikası 1855 yılında İngiltere’de
kurulmuştur.
Termoplastik:
Isıtıldıklarında, belirli sıcaklıklarda esnek hale gelen ancak soğutulduklarında
tekrar katılaşan polimer maddelerdir. Termoplastiklerin ısıyla tekrar tekrar
şekillendirilebilme özelliği kullanılmış ürünlerin tekrar geri kazanımı için
kullanılmaktadır.
Uzman Mühendislik Firmaları:
Kimyasal üretim süreçlerinin tasarlanması ve yapımı konusunda uzmanlaşmış
olan mühendislik firmalarıdır. Kimyasal üretim yapan firmaların aksine bu tür
firmalar fabrikaların işletmesini gerçekleştirmemektedirler.
179
EK-10. Kimya Sanayicileri Derneği Tarafından Hazırlanan Öncelikli
Kimyasallar Listesi
I-
Boya Kimyasalları
1- TiO2 GRUBU GTIP numaraları :
282300000000
TiO2
320611000000
Esası TiO2 olan pigment ve müztahzarları
320619000000
Esası TiO2 olan pigment ve müztahzarları
2- Silikon bileşikleri GTIP numaraları :
391000000019
Silikon bileşikleri
391000000011
Silikon bileşikleri
281122000000
Silisyum dioksit
3- İnorganik – organik pigmentler (ör. Demir Oksit Pigmentleri - Fe2O3 – Fe3O4,
krom sarısı), Pigment pastalar, (molylake) müztahzarlar
320417000012
Pigmentler ve esası pigment olan müztahzarlar
320417000011
Pigmentler ve esası pigment olan müztahzarlar
4- İşlenmiş bentonit, modifiye Bentonit (organo) bentonit, nano Bentonit
250810000011
Bentonitler
5- Metil Selüloz ve Hidroksi Etil Selüloz türevleri (Karboksimetil selüloz(Food grade), eter selüloz ve nitro selüloz gibi)
391220190011
Selüloz nitratları
391239850000
Diğer Selüloz eterleri
391231000000
Karboksit metil selüloz ve tuzları
6- Reaktif boyalar
320416000000
Reaktif boyalar ve esası bu boyalar olan müztahzarlar
II-
Polimerler ve bazı Katkı Maddeleri
1- Epoksi reçineler ve sertleştiriciler (Poliamin ve Poliaminoamid reçineler)
390730000000
Epoksi reçineler ve sertleştiriciler (Poliamin ve
Poliaminoamid reçineler)
2- Stiren-bütadien- stiren, stiren-bütadiene gibi sentetik kauçuklar
400219209000
Stiren-bütadien- stiren, stiren-bütadiene gibi sentetik
kauçuklar
3- Karbon siyahı (genel kauçuk, lastik sanayi için)
280300809019
Karbon siyahı (genel kauçuk, lastik sanayi için)
4- Polyoller (Polipropilen glikol, polietilen glikol, poli gliserol, ester poli
gliserol gibi)
290531000000
Bioller – etilen glikol
290532000000
Polyoller
5- İzosiyonatlar (TDI, MDI gibi)
292910900019
İzosiyonatlar (TDI, MDI gibi)
180
6- Boya ve polimer katkı maddeleri ( köpük kesici – dispersiyon ajanı – yüzey
etken maddeler gibi) Bu kapsamda, polieter-polimetilsiloksan, poliesteralkilamonyum tuzu içeren polimerler, oksitlenmiş yüksek yoğunluklu
polietilenin anyonik emülsiyonu, etilene-vinil acetate kopolimer wax
dispersiyonu, etilene-akrilik asit kopolimer wax dispersiyonu gibi
391000000012
Boya ve polimer katkı maddeleri
7- Üre ve üre türevleri
8- 310210100000
Üre ve üre türevleri
IIITarım İlaçları Aktif Maddeleri ve diğer biyosidler
1- Bu gruptaki genel GTIP numaraları verilmiştir.
380893900019
281700001000
380899900019
380891900019
380891300000
293420800000
380893270019
380893230000
380892900019
380892100000
2- Akarisitler , Fungisidler, Herbisidler,Insektisidler, zararlı mantarları yok
ediciler (bunların aktif maddeleri gibi)
3- Bakır sülfat ve diğer bakır bileşikleri
4- Organo-metalik bileşikler
5- Özellikle sağlık sektöründe, plastik ve boyada kullanılan antimikrobiyal etken
maddeler (nano gümüş, poliguanidin gibi)
284321000000 Organo-metalik bileşikler
330790009011
Özellikle sağlık sektöründe, plastik ve boyada
kullanılan antimikrobiyal etken maddeler (nano gümüş,
poliguanidin gibi)
IV-
Gıda, Kozmetik ve Temizlik Ürünlerinde
1- Gıda, Kozmetik ve Temizlik Ürünlerinde Parfümeri sahasında kullanılan
uçucu yağlar ve ekstrakt yağlar üretimi, makyaj müztahzarları
330290900000
Gıda, Kozmetik ve Temizlik Ürünlerinde Parfümeri
sahasında kullanılan uçucu yağlar ve ekstrakt yağlar
üretimi, makyaj müztahzarları
330210900000
“
“
“
“
330210290000
“
“
“
“
330210401000
“
“
“
“
2- Şampuanlar
330510000000
Şampuanlar
3- Kök boyalar
320300109000
Kök boyalar
181
4- Deterjanlar aktif maddesi olan “Lineer Alkil Benzen”
Deterjanlar da ağartıcı madde olarak kullanılan “monomer sodium perborat”
Deterjanlarda kullanılan suda sertlik gidericiler, Pentasodyum tripoly fosfat,
sodyum hexameta fosfat gibi.
283699901000
Lineer Alkil Benzen, monomer sodium perborat,
Pentasodyum tripoly fosfat, sodyum hexameta fosfat
gibi.
283531000000
Lineer Alkil Benzen, monomer sodium perborat,
Pentasodyum tripoly fosfat, sodyum hexameta fosfat
gibi.
VTıbbi ve Doğal İlaçlar
1- İlaç etken maddeleri (Detaylı listesi T. C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ve T. C. Sağlık Bakanlığı’ndan temin edilebilir. )
2- Muhtelif vitaminler
3- Aşılar
VI-
Madenler
1- Türkiye’deki doğal kaynaklar [(madenler ; metalik altın-gümüş-platinbakır-nikel-çinko-kurşun-kobalt-bor (ileri bor türevlerinin üretiminde
destekler sağlanması)]
2- Nadir Toprak Metalleri (elektronik ve güneş enerjisi sahaları ile
radyoaktif metaller)
3- Kömürden üretilen kimyasallar ve sıvı/gaz yakıtlar
VI- Organik /Anorganik Kimyasal Maddeler
1- Oleokimyasallar, Yağ asidi esterleri
2- Sitrik asit (TÜİK ISTPOZ no:291814000000)
3- Sodium glukonat (Biosidlerde kullanılan)
4- Sodium Karbonat (TÜİK ISTPOZ no 283620000011)
5- Sodium hidroksit, (TÜİK ISTPOZ no 281512000000)
6- Silikondioksit, Silicagel (TÜİK ISTPOZ no 281122000000)
7- Baryüm sülfat (mikronize)
8- Sodium hidrosülfit, metabisülfit, sülfit (TÜİK ISTPOZ no
283110000011)
9- Sülfürik asit (TÜİK ISTPOZ no 280700100019)
10- Fosforik asit (TÜİK ISTPOZ no 280920000013)
11- Alüminyum hidroksit (TÜİK ISTPOZ no 281830000000)
12- Alüminyum tozu (piroforik)
13- Mikronize çinko tozu
14- Azotlu heterosiklik bileşikler (TÜİK ISTPOZ no 293399900029)
15- Mürekkepler (TÜİK ISTPOZ no 321511000000)
16- Etil asetat (TÜİK ISTPOZ no 291531000000)
17- Dextrin ve nişasta
18- Amonyak (TÜİK ISTPOZ no 281410000000)
19- Çinko disülfür (TÜİK ISTPOZ no 320642000000)
182
20- Potasyum hidroksit (TÜİK ISTPOZ no 281520100000)
21- Furfuril Alkol
22- Formaldehit
23- Fenol (TÜİK ISTPOZ no 290950909000)
24- Potasyum Sülfat (TÜİK ISTPOZ no 310430001000)
25- Fosforik Asit ve poliforik asitler (TÜİK ISTPOZ no 280920000013)
26- Selüloz eterleri (TÜİK ISTPOZ no 391290900000)
27- Korozyon İnhibitörlerin üretimi (Molibden esaslılar, triazoleler,
aminler vs.)
28- Çevre dostu anti fouling bileşikleri
29- Aminler ve quartlar
30- Aminoasitler
31- Plastik ve modern patlayıcılar
32- Nanotek reçineler/bağlayıcılar
33- Nanotek tuzlar ve bileşikler
34- Boronik asitler, floro borik ve boronik asitler
35- Cr. (III) tuzları ve deriveleri
36- Organik asitler (okzalik asit gibi) ve deriveleri
VII-
Geri kazanım
¾ Plastik (PE, Polistiren, polietilen gibi) ve metal (pil, elektronik
atıklardaki metaller gibi) geri kazanım tesislerinin
kurulması/geliştirilmesi önem arz etmektedir.
183
EK-11. Kamunun Kimya Sanayiine Yatırımları
PETKİM
x
Petkim Petrokimya A.Ş. 3 Nisan 1965 tarihinde kurulmuştur,
x
Petkim, üretim altyapısının ilk ayağını, Yarımca Kompleksi’nde 1970 yılında
işletmeye aldığı beş fabrikayla kurmuştur.
x
Aliağa Kompleksi, 1985 yılında işletmeye alınmıştır.
x
PETKİM 28.5.1986 gün, 3291 sayılı kanunun 13. maddesindeki hükme
istinaden 11.9.1987 gün ve 87/12184 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile
özelleştirme kapsamına alınmıştır.
x
Yarımca Kompleksi’nin TÜPRAŞ Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.’ne satışı
2001 yılında gerçekleşmiş olup tesiste petrokimyasal üretimi
sonlandırılmıştır.
x
30 Mayıs 2008 tarihinde 2.040.000.000 ABD doları bedelle SOCAR&Turcas
Petrokimya A.Ş.’ne devredilmiştir
x
Kurumun Etilen Kapasitesi 520.000 ton/yıl olup, 2012 yılında farklı türlerde
yaklaşık 3 milyon ton petrokimyasal ürün üretimi gerçekleştirmiştir.
x
Halen üretime devam etmektedir.
PETLAS
x
1976 yılında kurulmuştur.
x
İlk lastik üretimini 1989 yılında gerçekleştirilmiş olup ilerleyen yıllarda
kapasitesini arttırmıştır.
x
Kurum İç ve dış lastik, uçak lastiği ve kolon üretimi gerçekleştirmiştir.
x
5 Mayıs 1997 tarihinde 35.750.000 ABD doları bedelle özelleştirilmiştir.
TÜGSAŞ
x
Ülkemiz tarımı için gerekli her çeşit kimyevi gübreleri üretmek, sağlamak ve
satmak, yurt savunması için patlayıcı maddelerin esasını teşkil eden nitrat
asidi ve teknik amonyum nitratı üretmek, ambalaj endüstrisi kurmak
184
sanayinin her kolunda kullanılan azot bileşiklerini sağlamak amacıyla 1953
yılında Azot Sanayii T.A.Ş. adıyla kurulmuştur.
x
Kuruluşa bağlı olan Gemlik İşletmeleri 1978 yılında üretime başlamış olup
Kalsiyum amonyum nitrat gübresi ile gübre üretiminde kullanılan amonyak
ve nitrik asit üretimi gerçekleştirmiştir.
x
1967 yılında yapımına başlanılan tesis 1970 yılında üretime başlamış olup
2002 yılı itibariyle sülfürik asit ve fosforik asit ile diamonum fosfat ve
kompoze gübre üretimi gerçekleştirmektedir.
x
Kütahya Gübre Sanayii A.Ş. 1961 yılında üretime başlamıştır. Kömürden
amonyak üretimi gerçekleştiren tesisin bu üretimi 1993 yılında
sonlandırılmıştır.
x
1987 tarihinde Kuruluşa bağlı olan Kütahya, Samsun ve Gemlik tesisleri
bağlı ortaklık haline, getirilmiştir.
x
Kuruluş 1998 yılında özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır.
x
Kuruluşa bağlı tesislerden 2004 yılında Gemlik ve İgsaş, 2005 yılında
Samsunişletmelerinin devir işlemleri tamamlanmış olup kamunun sektörde
üretici olarak varlığı sona ermiştir.
SÜMERBANK
x
1933 tarihinde kuruluştur
x
Tekstil sektörü ağırlıklı işletmeleri olan kuruluşun farklı sanayi kollarında
faaliyetleri olmuştur.
x
Kuruluşun kimya sanayii yatırımı olarak değerlendirilebilecek olan Gemlik
Suni İpek Fabrikası’nın yapımı 1938 yılında tamamlanmıştır.
x
1969 yılında BASF ile birlikte çoğunluk hissesi BASF’e ait olan BASF
Sümerbank Türk Kimya Sanayi A.S. adıyla bir ortaklık kurmuştur. 1970
yılında Gebze’de üretime başlayan şirketin Sümerbank’a ait olan yüzde 39,98
hissesi 1999 yılında 7,1 miyon ABD doları bedelle BASF’e devredilmiştir.
x
Gemlik suni ipek fabrikası 1973’te yeni tesisinde üretime başlamıştır.
x
1990’lı yılların ortalarında özelleştirme kapsam ve programına alınan fabrika
alıcı bulunamaması nedeniyle önce 1998’de TEKEL’e devredilmiş ve üretimi
durdurulmuştur.
185
TMO, Afyon Alkoloidleri Fabrikası
x
Geleneksel haşhaş ürününü değerlendirmek ve piyasanın yasal alkaloid
gereksinimini karşılamak amacıyla Afyon ili Bolvadin ilçesinde, 1976 yılında
temeli atılmış ve 1986 yılında üretime başlamıştır.
x
Fabrika halen üretimine devam etmekte olup yıllık 20.000 ton haşhaş işleme
kapasitesine sahiptir.
x
Ekstraksiyon ünitesinde yıllık 80-100 ton ham morfin elde edilmektedir.
x
Türevler Ünitesinde ise ham morfin kullanılarak çeşitli ilaç ham maddeleri
üretilmektedir.
ETİ MADEN İŞLEMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ A.Ş.
x
Etibank adıyla 1935 yılında madencilik, enerji ve bankacılık alanlarında
faaliyet göstermek üzere kurulmuştur.
x
İlerleyen yıllarda demir madenciliği, demir çelik işletmeciliği, kömür
işletmeciliği ve enerji üretimi faaliyeti farklı devlet teşekküllerine
devredilmiştir.
x
Kurumun halen faaliyet gösteren tesisleri olan
Kütahya Emet kolemanit
işletmesi 1958, Balıkesir Bandırma boraks işletmesi 1964, Eskişehir boraks
işletmesi 1970 yılında kurulmuştur
x
1965 yılında Seydişehir alüminyum tesisi kurulmuştur.
x
1972 yılında Elazığ Ferrokrom işletmesi ve İzmir Perlit işletmesi
kurulmuştur.
x
1974 yılında Beyşehir Barit İşletmesi ve Mazıdağı Fosfat İşletmesi
kurulmuştur.
x
1976 yılında Bigadiç Bor İşletmesi, 1979 yılında Kestelek Kolemanit
işletmelesi kurulmuştur.
x
1980 yılında Kütahya Gümüş İşletmesi kurulmuştur.
x
1993 yılında Bankacılık faaliyetleri ayrılmış, kurumun adı Eti Holding olarak
değiştirilmiştir.
x
1994 yılında Keçiborlu Kükürt, Mazıdağı Fosfat İşletmeleri kapatıldı.
186
x
Kurum 1998 yılında Eti Holding A.Ş. ve bağlı ortaklıkları , Eti Bor A.Ş., Eti
Alümimyum A.Ş., Eti Krom A.Ş., Eti Bakır A.Ş., Eti Gümüş A.Ş., Eti
Elektrometalurji A.Ş., Eti Pazarlama ve Dış Tic.A.Ş. olarak yeniden
yapılandırılmıştır.
x
Kurumun bağlı ortaklıklarından Eti Bakır A.Ş., Eti Krom A.Ş, Eti
Elektrometalurji A.Ş. ve Eti Gümüş A.Ş. özelleştirme kapsam ve programına
alınarak Özelleştirme idaresine devredilmiştir.
x
Eti Alüminyum A.Ş. 2003 yılında Özelleştirme İdaresine devredilmiştir.
x
Eti Bakır A.Ş. 21,8 milyon ABD doları, Eti Gümüş A.Ş. 41,2 milyon ABD
doları, Eti Krom A.Ş. 58 milyon ABD doları, Eti Elektrometalürji A.Ş. 15,3
milyon ABD doları bedelle 2004 yılında Eti Alüminyum A.Ş. 305 milyon
ABD doları bedelle 2005 yılında özelleştirilmiştir.
x
Kuruluş 2004 yılında Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü olarak yeniden
yapılandırılmıştır.
x
Kuruluş halen bor alanında faaliyet göstermekte olup miktar bakımından bor
pazarının yüzde 46’sına sahiptir.
x
İstanbul Sanayi Odası’nın 500 Büyük Kuruluş (üretimden satışlar)
sıralamasında 2011 yılında 38. Sırada yer almaktadır.
x
Kuruluş halen Bigadiç, Emet, Bandırma ve Kırka olmak üzere dört farlı
işletmede üretim faaliyetlerini yürütmektedir. 2012 yılında 1,79 milyon ton
bor kimyasalları ve eşdeğeri ürün üretimi gerçekleştirmiştir.
187
KAYNAKLAR
ACC,
“Chemical
Industry
Facts
and
Figures”,
(çevrimiçi),
http://www.americanchemistry.com/chemistry-industry-facts, erişim tarihi
: 01/07/2011a
ACC, “Global Business of Chemistry”, (çevrimiçi)
http://www.americanchemistry.com/Jobs/EconomicStatistics/IndustryProfile/Global-Business-of-Chemistry, erişim tarihi: 12/07/ 2011b
AFTALION, Fred., A History of the International Chemical Industry, University of
Pennnnsylvania Press, Philadelphia, 1991
ALSAÇ, Filiz., Bölgesel Gelişme Aracı Olarak Kümelenme Yaklaşımı ve Türkiye
İçin Kümelenme Destek Modeli Önerisi, DPT Uzmanlık Tezi, 2009
ANASTAS, Poul T. , J.C. WARNER, Green Chemistry: Theory and Practice,
Oxford University Press: New York, 1998, pp.30
ARORA, Ashish., L. RALPH, , R. NATHAN, Chemicals and Long-Term Economic
Growth, John Wiley & Sons Inc, 1998
AYGÖREN, E., Türkiye'de Kimya Sanayiinin Yapısı ve Bir Talep Çalışması,
Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, DPT, Ankara, 1995
BASF,
BASF
in
Ludwigshafen,
BASF,
(çevrimiçi)
http://www.basf.com/group/corporate/siteludwigshafen/en/function/conversions:/publishdownload/content/aboutbasf/worldwide/europe/Ludwigshafen/Uploads/BASF_in_LU_2011.pdf,
erişim tarihi : 02/02/2013
BEDİR, Atila, Uluslararası Ticarette Fiyata Dayalı Rekabet Gücü ile Endüstri İçi
Ticaret Arasındaki İlişki: Türk İmalat Sanayi Örneği, DPT, Ankara, 2009
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, “Ar-Ge Destekleri, Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri, Kanun İle Sağlanan Destek ve Muafiyetler”,
(çevrimiçi )
http://sagm.sanayi.gov.tr/ServiceDetails.aspx?dataID=107,
erişim
tarihi: 15/12/2012
BRESCHI, Stefano, F. MALERBA, Clusters Networks and Innovatıon, Oxford
University Press, New York, 2005.
BRICE, Andy, "Insight on Site", ICIS, Ağustos 17-23, 2009 pp. 18-20
BRITANICA, Chemical Industry, (çevrimiçi)
http://global.britannica.com/EBchecked/topic/108720/chemical-industry,
erişim tarihi: 01 Ocak 2012
BUDDE, Florian, U.H. FELCH, H. FRANKEMOLLE, Value Creation: Strategies
for the Chemical Industry, WILEY-VCH Verlag GmbH & Co., Weinheim,
2006
CANSIZ, Mehmet, Türkiye’de Kümelenme Politikaları ve Uygulamaları, Organize
Sanayi Bölgeleri Üst Kurulu, Ankara, 2011
188
CANSIZ, Mehmet, Türkiye’de Organize Sanayi Bölgeleri Politikaları ve
Uygulamaları, DPT, Ankara, 2010
CATE, Madelon T., "The Birth of Plastic", ICIS, May 18-24, 2009, pp. 26-27
CEFIC,
2011,
"Facts
and
Figures",
CEFIC,
2011,
(çevrimiçi)
http://www.cefic.org/Facts-and-Figures/, erişim tarihi: 25/12/ 2011
CEFIC,
2012,
"Facts
and
Figures",
CEFIC,
2012,
(çevrimiçi)
http://www.cefic.org/Facts-and-Figures/, Erişim Tarihi: 05/06/2013
CHANDLER Alfred D.JR, Shaping the Industrial Century, Harvard Unıversity
Press, Cambridge, 2005
CHAPMAN, Keith, "From `growth centre' to `cluster': restructuring, regional
development, and the Teesside chemical industry", Environment and
Planning A, 2005, vol.37, pp. 597- 615
Chemsite (http://www.chemsite.de), Marl Chemical Park, Materials Flow System,
(çevrimiçi
doküman)
http://www.chemsite.de/chemsiteen/chemieparks_industriestandorte/
chemieparkmarl/stoffstromverbund.php, Erişim Tarihi: 10/01/ 2011.
ÇERÇİOĞLU, Ayla, PETKİM, Petrokimya Sektörü Değerlendirme Raporu,
Yayınlanmamış Doküman. 25/01/2012
DAVIS, Nigel, “The Top Chemical Players”, ICIS, 2001, 15-21 Ekim, pp: 22-26
DAVIS, Nigel, “From Strength to Strength”, ICIS, 2011, 12-18 Eylül, pp: 30-39
DPT, 1963-1967 Kalkınma Planı (Birinci Beş Yıl), Ankara, 1963.
DPT, İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1968-1972), Ankara, 1967.
DPT, Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1973-1977), Ankara, 1972.
DPT, Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1979-1983), Ankara, 1979.
DPT, Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1985-1989), Ankara, 1984.
DPT, Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı(1990-1994), Ankara, 1989
DPT, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1994-2000), Ankara, 1995.
DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (2000-2005), Ankara, 2000.
DPT, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Kimya Özel İhtisas Komisyonu Raporu,
Ankara, 2001
DPT, Ekonomik ve Sosyal Sektörlerdeki Gelişmeler, Ankara, 2006
DPT, Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013), Ankara, 2006
DPT, Dokuzuncu Kalkınma Planı Kimya Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2007a,
Ankara
DPT, Dokuzuncu Kalkınma Planı Petrokimya Sanayii-Klor Alkali-Sentetik Elyaf ve
İplik Çalışma Grubu Raporu Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2007b,
Ankara
189
Economy Watch (www.economywatch.com), China Chemical Industry, (çevrimiçi),
http://www.economywatch.com/world-industries/chemical/china.html,
Erişim Tarihi: 15/12/ 2011
ECRN, Chemical Parks as Regional Growth Engines for European Chemical
Regions, 2005, (çevrrimiçi), http://lsa-st52.sachsenanhalt.de/intranet/documents/studies/EcASt3_Chemieparkstudie_ENG_Fi
nal_010306_neu.pdf erişim tarihi: 04/05/2013
Ekonomi Bakanlığı, "Kimya Sanayinde Girdi Tedarik Stratejisi", İhracata Dönük
Üretim Stratejisi Değerlendirme Kurulu V. Toplantısı, 26 Ağustos 2011
ESER, Emre, Türkiye'de Uygulanan Yatırım Teşvik Sistemleri ve Mevcut Sistemin
Yapısına Yönelik Öneriler, DPT Uzmanlık Tezi, 2011.
EU (Eurepean Union), Regional Clusters in Europe, Observatory of European SMEs,
2002
EC (European Commission), Economic Reforms and Competitiveness: Key Measures
From The European Competitiveness Report, 2006
EC (European Commission), Final Report of the High Level Group on the
Competitiveness of the European Chemicals Industry, European
Communities, 2009
EUROPE
INNOVA, Cluster Policy in Europe, Oxford Reaserch,
http://www.clusterobservatory.eu/index.html#!view=documents;mode=on
e;sort=name;uid=100146;id=, 2008, erişim tarihi: 02/07/2012
EUROPE
INNOVA,
Çeşitli
İstatistikler,
(çevrimiçi),
http://www.clusterobservatory.eu/index.html , erişim tarihi: 2011
FESTEL, Gunter, U. OELS, A. KREIMEYER, M. ZEDTWITZ, The Chemical and
Pharmaceutical Industry in China Opportunities and Threats for Foreign
Companies, SpringerLink Date,Berlin, 2005
GALAMBOS, Lous, T. HIKINO, V. ZAMAGNI, The Global Chemical Industry in
the Age of the Petrochemical Revolution, Cambridge University Press,
New York, 2007
GALBRAIH, James, K.J., “The Legacy of the HCI: An Emprical Analysis of Korean
Industrial Policy”, Journal of Economic Development, June, 1998
GEBKİM (Gebze V Kimya İhtisas Organize Sanayi Bölgesi), Gebkim Hakkında,
(çevrimiçi) http://www.gebkim.org.tr/ihtisasosb.html, erişim tarihi:
25/01/2011
GEPOSB (Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi), Geposb Hakkında,
http://www.geposb.com.tr/tr/giris.php, erişim tarihi : 25/01/2011
Germany Trade and Invest, Germany’s Chemical and Related Process Industry
2011,
http://www.chemicalparks.com/PressReleases/Documents/GermanysChem
icalandRelatedProcessIndustry2011.pdf , erişim tarihi: 04/07/2012
190
GÖKMENOĞLU, Muharrem, M. AKAL, R. ALTUNIŞIK, “Ulusal Rekabet
Gücünü Belirleyen Faktörler Üzerine Değerlendirmeler”, Rekabet
Dergisi, Ekim, 2012
GRIGAT, Ernst, Chancen Und Herausforderungen Für Europa, (çevrimiçi)
http://lsa-st36.sachsen-anhalt.de/files/Vortrag_Grigat_II.pdf, erişim tarihi:
04/11/2011
Hazine Müsteşarlığı, Hazine İstatistik Yıllığı 2008 - Yatırım Teşvik İstatistikleri,
(çevrimiçi)
http://www.hazine.gov.tr/irj/go/km/docs/documents/Treasury%20Web/Sta
tistics/Annual/VI- %20Yatirim%20Tesvik/TUGM2.xls, erişim tarihi:
15/07/ 2012
HODGES, Paul, "Budgeting for Budgeting for a New Normal", ICIS, Aralık 2009
HODGES, Paul, "Budgeting for Uncertainty –The Difficult Transition Ahead,as We
Enter the New Normal", ICIS, Ocak 2011
İSO (İstanbul Sanayi Odası), Firmam Çevre Mevzuatına Ne Kadar Uyumlu Projesi
Değerlendirme Raporu ve İhtiyaç Analizi, İstanbul Sanayi Odası, Kasım
2009
İSO (İstanbul Sanayi Odası), Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu, (çevrimiçi)
http://www.iso.org.tr/tr/web/BesYuzBuyuk/turkiye-nin-500-buyuk-sanayikurulusu--iso-500-raporunun-sonuclari.html, erişim tarihi: 15/04/2012
KETELS, Christian, The Role of Clusters in the Chemical Industry, EPCA, 2007,
http://www.epca.eu/content/Publications/ThinkTankReports/docs/EPCAH
arvardclusters.pdf, erişim tarihi : 05/07/2011
KIRIYAMA, Nobuo, "Trade and Innovation: Report on the Chemicals Sector",
OECD Trade Policy Working Papers, No. 103, OECD Publishing, 2011
KROM, Uğur, Input Output Analizi, Ankara, 1963
MILMO, Sean, “Investment opportunity”, ICIS, Şubat 2012
MOON, Il, J. CHO, “The Chemical Industry of South Korea”, American Institute of
Chemical Engineers, December, 2011
OECD, Industrial Competitiveness, Directorate for Science, Technology and
Industry, 1996
OECD, Science, Technology and Industry Scoreboard, OECD, 2005
OSBUK (Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu), Dünya'da ve Türkiye'de OSB
uygulamaları,
(çevrimiçi)
http://www.osbuk.org/index.php?page=content/osbuygulama&id=1, erişim
tarihi: 15.01.2012
ÖZ, Özlem, Clusters and Competitive Advantage, Palgrave-Macmillan, New York,
2004
ÖZTÜRK, Hayati. “Kimya Sanayii ve Türkiye”, Kimya Teknik Komitesi, 2012
191
PETKİM, “Türkiye Petrokimya ve Kimya Sanayii- Stratejik Önemi Bugünü ve
Geleceği Çalıştayı”, Petkim, 2009
PETKİM, 2010 Faaliyet Raporu, Petkim, 2011
PETKİM, 2012 Faaliyet Raporu, Petkim, 2012
PLESSIS, Fred ;"Improving Competitiveness of European Chemical Industry
Clusters", ESCPP, CEFIC,
http://ec.europa.eu/enterprise/sectors/chemicals/files/wg_29feb08/clusters_
duplesis_en.pdf, erişim tarihi: 5/09/ 2011
PORTER, Michael , "Clusters and the New Echonomics of Competition", Harvard
Business Review, November-December 1998, pg. 77-90
PORTER,
Michael, Rekabet
İstanbul,2011
Üzerine,
Doğu
Marmara
Kalkınma
Ajansı,
Resmi Gazete (Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü).
Arşiv-Fihrist-Düstur.
http://www.resmigazete.gov.tr/default.aspx,
Erişim Tarihi: 01/09/2011.
ROTH, Gill., "2010 Top 20 Pharmaceutical Companies Report", Contact Pharma,
Temmuz-Ağustos 2010, http://www.contractpharma.com/issues/201007/view_features/2010-top-20-pharmaceutical-companies-report/, erişim
tarihi: 02/ 11/2011
SAYGILI, Şeref., CİHAN, C.,YALÇIN, C.,HAMSİCİ, T., Türkiye İmalat Sanayiinin
Yapısı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Ankara, 2010
SÖLVELL,Örjan,“Clusters”, Ivory Tower, Ödeshög, 2009
SÖLVELL, Örjan; LINDQVIST, G., KETELS, C., “The Cluster Initiative
Greenbook” Bromma Tryck AB, Stockholm, 2003
ŞAĞAN, Ali, Birinci Sanayi Planı ve Türkiye’nin Kalkınmasına Etkileri (19331938), Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul, 2005
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Kapasite Kullanım Oranı, (çevrimiçi),
http://evds.tcmb.gov.tr/cbt.html, erişim tarihi: 05/05/2013
TİM, "2023 Türkiye İhracat Stratejisinin Uygulamaya Aktarılması ve Sektörel
Kırılım", 2011
Türkiye İstatistik Kurumu, 2002 Genel İşyeri Sayımı, Tablo, İBBS ve ekonomik
faaliyet sınıflarına göre yerel birim sayısı ve istihdam, 2010
Türkiye İstatistik Kurumu, Dış Ticaret İstatistikleri, Veri, Dinamik Sorgulama, 22
Ocak 2012,http://www.tuik.gov.tr/AltKategori.do?ust_id=4
Türkiye İstatistik Kurumu, İş İstatistikleri, Veri, Dinamik Sorgulama, (Çevrimiçi),
http://www.tuik.gov.tr/AltKategori.do?ust_id=9,
erişim
tarihi
:
01/05/2011a
Türkiye İstatistik Kurumu, Sınıflama sunucusu, Veri, Dinamik Sorgulama,
(Çevrimiçi),
192
http://tuikapp.tuik.gov.tr/DIESS/SiniflamaTurListeAction.do, erişim tarihi
: 01/05/2011b
TÜBİTAK, "Vizyon 2023 Teknoloji Öngörü Projesi, Kimya Paneli Raporu",
TÜBİTAK, 2003
Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş., "Küresel Mali Kriz ve Reel Sektöre Muhtemel
Etkileri", Ekim 2008
Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş., Türkiye İmalat Sanayiinin Analizi, Ankara, 2012
TÜSİAD, Türkiye’de Bölgesel Gelişme Politikaları, Yayın No. TÜSiAD-T/200509/408, Eylül 2005
UNIDO, Industrial Development Report 2009, 2009
VCI,
Chemical
Parks
in
Germany,
2011,
(çevrimiçi)
http://www.chemicalparks.com/PressReleases/Documents/Chemical%20P
arks%20in%20Germany%202011.pdf , erişim tarihi: 04/06/2013
VIALE, Patrice,"The Manufacture of Basic Chemicals", EUROSTAT, 2008,
http://epp.eurostat.ec.europa.eu/cache/ITY_OFFPUB/KS-SF-08058/EN/KS-SF-08-058-EN.PDF , Erişim Tarihi: 01/05/2012
WILLIAMS, Dede, "The High-Tech Trumph", ICIS Chemical Business, August 1723, 2009 pp 28-29
WIOD, World Input-Output Database: Construction and Applications, (çevrimiçi)
http://www.wiod.org/database/index.htm, erişim tarihi: 01/06/2013
WTO, International Trade Statistics, Veri, Dinamik Sorgulama, Time Series on
International Trade, Veri, Dinamik sorgulama,
http://stat.wto.org/StatisticalProgram/WSDBStatProgramHome.aspx?Lang
uage=E, erişim tarihi: 20/01/2012
193
DİZİN
katma değer, 1, 6, 45, 50, 65, 84
kauçuk, 47, 61, 62, 63, 65, 81, 105,
133, 137, 139, 141, 150, 151, 153,
154, 165, 166
A
Altyapı, 5, 11, 15, 28, 30, 31, 32, 37,
100, 112, 116, 129, 130, 131, 133,
134, 136
Ar-Ge, xiv, 14, 30, 31, 43, 77, 78, 88,
89, 93, 95, 96, 101, 102, 109, 112,
117, 121, 122, 133, 136, 141, 142,
155, 156, 157, 167
Asya, 37, 67, 69, 95, 104, 143
L
lojistik, 30, 35, 36, 78, 80, 100, 111,
117, 133, 152
O
OSB, xiv, 111, 112, 116, 121, 128,
129, 134, 155, 170
otomotiv, 1, 46, 48, 87, 105
C
Cari açık, 132
D
P
Değer zinciri, ii, 28, 31, 32, 37, 42,
102
Dış ticaret, ii, 49, 77, 80, 85, 96,
99,106, 108, 109, 150, 151, 152
Petkim, 74, 75, 79, 103, 104, 107, 122,
123, 124, 125, 133, 149, 170
Petrol, 5, 15, 23, 27, 55, 60, 61, 62, 63,
65, 66, 67, 84, 90, 100, 101, 104,
141, 152
Plastik, 48, 49, 50, 54, 74, 84, 87, 99,
120, 121, 123, 125, 137, 138, 139,
141, 148, 150, 160, 162, 164
E
Elmas modeli, 12, 15, 19, 105, 111,
119
F
R
Farmasötik, 70, 88,137
Rekabet, ii, 6, 7, 8, 11, 12, 13, 14, 15,
16, 17, 18, 19, 22, 23, 28, 31, 37,
57, 59, 63, 65, 77, 85, 89, 90, 91,
92, 96, 99, 100, 102, 103, 104, 105,
108, 109, 112, 113, 132, 134, 150
İ
İhracat, viii, 80, 83, 109, 131, 144,
151, 166, 170
İlaç, 60, 64, 70, 81, 83, 88, 120, 123,
125, 153, 158, 162
İthalat, viii, x, 80, 106, 144, 150, 151,
165
S
Sürdürülebilir, 2, 18, 45, 78
T
K
Tarım, 1, 54, 74, 106
Tekstil, 1, 48, 54, 56, 57, 87, 141
Kalkınma Planı, 1, 2, 3, 45, 74, 75, 76,
77, 78, 96, 98, 111, 112, 132, 168
194