Çocuk oyun

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI
BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU
ÇOCUK VE OYUN
“OYUN ÇOCUĞUN YAġAMIDIR VE DÜNYASINI ANLAYABĠLECEĞĠ BĠR ARAÇTIR.”
SUSAN ISAACS
Yaşamın giderek artan temposu, sunulan çeşitli ilgi alanlarına yönelik eğitim imkanları
nedeniyle günümüz çocuklarına serbest zaman ve oyun için yeterli fırsat ve zamanın daha az
verildiğine tanık olmaktayız. Artık onlar da biz yetişkinler gibi yoğun programlı ve zaman
dilimleri arasına sıkışmış bir düzene ayak uydurmak zorunda kalıyorlar. İyi vakit geçirmek
istediklerindeyse, her an ve her yerden ulaşabildikleri teknolojik oyunları tercih etmekteler…
Oysa geçmişte komşuluk ilişkileri ve mahalle kültürü içinde akranlarımızla geçirdiğimiz
zamanın, etkileşimin ve oynadığımız oyunların, bizlerin gelişimine ve bugünkü kişiliğimize
birçok katkısı oldu. Bugün görüyoruz ki, yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı, bugünün
çocuklarının birçoğu için, oyun giderek yaşamlarında daha az yer tutuyor ve maalesef
“oyunun‟‟ onlara kazandırabileceklerinden mahrum kalıyorlar.
ÇOCUK İÇİN OYUN…
Eğitimci Frank Caplan‟a göre oyun, tüm sağlıklı gelişim gösteren çocuklar için temeldir.
Keyif verir, öğrenmeyi sağlar ve hatalar için minimum risk ve ceza oluşturur. Oyunun, çocuğa
sağladığı katkıları şöyle sıralayabiliriz:
o Oyun ortamı, çocuğun gerçek sosyal çevresidir.
o Oyun “gerçek yaşama” alışma egzersizidir.
o Oyun çocuğun fazla enerjisini harcamasını sağlayan ve gerginliğini azaltan bir yoldur.
o Oyun hayal dünyası ile gerçek dünya arasında bir köprüdür.
o Oyun çocuğun en ciddi işidir. O, sadece eğlenmek için oynamaz; gücünü ve yeteneğini
dener, içinde yaşadığı çevreyi ve eşyayı keşfeder, kendini başkalarından ayıran
özelliklerin farkına varır, duygularını açığa vurur, kendisini tanımayı öğrenir.
o Çocuk oyun yoluyla içinde yaşadığı toplumun ahlak ve görgü kurallarını öğrenir. Aile
ve okul çevresinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu belli eden kuralları, çocuk
çoğunlukla arkadaşlarıyla birlikte oynadığı çeşitli oyunlarla kavrayabilir. Bu tür
1
kurallara uymanın zorunluluğunu ancak oyun ortamında anlayabilir. Oyun yoluyla
çocuk toplumsal yaşamla ilgili deneyim kazanır.
o Arkadaşlarıyla oynamak, çocuğa işbirliğini ve toplu yaşam için gerekli kuralları
öğretir. Oyun yoluyla sosyalleşen, „ben‟ ve „başkası‟ kavramlarının bilincine varan
çocuk, vermeyi de almayı da oyun aracılığıyla öğrenir.
o Oyun, çocuğun deneyimlerini yeniden canlandıracak bir alan yaratır.
o Umut yaratır, çocuğa hayat ile ilgili olarak
kontrol duygusunu yaşatır.
o Akranları
ile
yakınlaştırır,
ilişkilerini geliştirir.
arkadaş
o Oyunda farklı rollere girmesiyle, insanlar
arası ilişkilerin temelini oluşturan empati
becerisi gelişir.
o Duygu ve düşüncelerini oyun yoluyla ifade eder.
o Problem çözme becerilerini geliştirir.
Oyunun, Çocuklarda Hangi Gelişim Alanlarına Katkıda Bulunduğunu Şöyle
Özetleyebiliriz:
Psiko-motor gelişim: Çocuklar oyun oynarken bedenlerini kullanırlar. Oyunlar çocukların
denge, koordinasyon, ince ve kaba motor becerileri açısından çok geliştiricidir. Çocukların
oyundan aldıkları doğal keyif, bu becerileri her fırsatta tekrar etmelerini ve geliştirmelerini
sağlar.
Bilişsel gelişim:
Okul öncesi dönemde somut
düşünen ve daha çok duyu-motor yeteneklerini
deneyen çocuklar, okul çağıyla birlikte soyut
düşüncenin ilk tohumlarını atmaya başlarlar.
Genellikle grup halinde oynanan kurallı oyunlar ise,
bu evrenin uygulanıp geliştirildiği en uygun
ortamlardır.
Oyunların
birçoğunda
bilişsel
gelişimlerini destekleyecek, dikkat toplama, bellek,
sorun çözme, alternatifleri değerlendirme ve duruma
göre karar verme gibi becerilerini deneme ve geliştirme fırsatı bulurlar.
Psiko-duygusal gelişim: Oyun ortamlarında çocuklar akranlarını izler, onları örnek alarak
sosyal davranışları öğrenme fırsatları bulurlar. Olumlu davranışlar uygun örneklerin
sağlanmasıyla öğrenilir. Tüm gelişim kuramlarına göre, oyun çocuğun imgeleme gücünü
artıran, sıra bekleme ve empati kurma gibi becerileri kazandıran doğal fırsatlar içerir ve
böylece onun sosyal gelişimine büyük katkıda bulunur. Ayrıca, oyun; çocukların yeni
2
ortamlarda, yeni insanlarla tanışmalarına yardımcı olur ve sorunlarla baş etmelerini
kolaylaştırırlar.
Çocuk oyun sırasındaki eylemlerinde özgürdür. Söz gelimi; “Kardeşi rolündeki bebeği, bir
daha gelmemek üzere seyahate gönderebilir.” Böylelikle kıskançlık nedeniyle gerçek
yaşamda gerçekleştiremediği bir eylemi oyun ortamında gerçeğe dönüştürerek rahatlama
fırsatı bulmuş olur.
Çocuk, günlük dünyasını oyun ortamına taşır. Örneğin; bebeğine zorla yemek yedirerek belki
de gün boyu kendisine zorla yemek yediren annesini taklit etmektedir. Dramatik oyun
şeklinde yaratılan bu imgesel ortamın tedavi edici önemi bulunmaktadır; çünkü çocuk, bu
yolla iç dünyasındaki duygularını dışa vurma fırsatı bulur.
Sosyal gelişim: Oyun
yoluyla
güçlenen
ve
pekişen arkadaş ilişkileri
de çocukların gelişiminde
büyük rol oynar. Anne ve
babaların
bulunmadığı
ortamlarda
akranlar,
güvenlik ve duygusal
destek sağlarlar. Gelişim sürecinde akranlarıyla yaşadığı yoğun ilişkiler, çocuğa, yeterli sosyal
uyumu gösterebilmesi ve gerekli sosyal becerileri kazanması için birçok fırsat sağlar.
Çocuklar bu ilişkiler içinde kendileri hakkında geri bildirim alır, böylece kendileri hakkında
algılar oluştururlar. Benmerkezcilikten kurtulurlar ve iç denetimleri artar. Eşitliğe dayanan bu
ilişkilerde, çocukların sosyal rollerine, konumlarına ve cinsel kimliklerine uygun davranışlar
belirlenir.
Oyun Hakkında Aklınızda Bulunması Gereken İpuçları:
1. Küçük çocuklar için ev içinde bir oyun odası ya da rahatça oynayabileceği bir alan
ayrılmalıdır: Çocukların ev içinde sakince oynayabilecekleri bir alan yaratmak önemlidir.
Çocuklar oyun oynarken bölünmek ve rahatsız edilmekten hoşlanmazlar. Kurdukları düzen ve
oyunun farklı nedenlerle sık sık bozulması, kendileri için kurdukları dünyanın sürekliliğini
bozar. Oyunda devamlılığı sağlayan, oyuna kendini veren çocuk; akademik hayatta da
çalışmalarında sürekliliğin ve kendini yoğun olarak bir etkinliğe
vermenin temellerini atıyor demektir.
2. Çocuk oyunlarına gereksiz yerde müdahale edilmemelidir: Her
çocuğun kendine göre bir oyun temposu vardır. Kendi oyun
kurgusunu kendisi geliştirir ve yetişkinler bu kurguyu
anlamlandıramayabilirler. Önemli olan, çocuğun oyun içinde
yetişkinlerin beklediği yönde ideal bir sonuç çıkarması ya da bir
şey öğrenmesi değil, müdahale edilmeden spontan olarak doğal
oyununu sürdürmesidir.
3
3. Çocuklar gereğinden fazla oyuncağa boğulmamalıdırlar: Bugün çocukların eli altında o
kadar çok oyuncak ve oyun malzemesi var ki, çocuklar ne ile oynayacakları konusunda bir
karar vermekte, oyun kurmakta güçlük çekmektedirler. Çok oyuncak arasında çocuk ruhsal
olarak yorulabilir. Çocuklara kendi gelişim düzeylerine uygun ve gereği kadar oyuncak
alınmalıdır. Gereğinden fazla oyuncak ve oyun malzemesi daha iyi oyun imkanı
sağlamamaktadır.
4. Çocuklar istiyorlarsa kendi kendilerine oyun oynamalıdırlar: Oyun sırasında, eğer çocuklar
talep ediyorlarsa yardım edilmelidir. Çocukların isteği dışında öğüt vermek, çocuklara oyun
öğretmeye kalkmak çocuğun iç dünyasının sürekliliğine ket vurabilir.
5. Kız ve erkek çocuğu oyuncakları arasında fark gözetilmemelidir: Geleneksel toplumlarda,
kadın ve erkek rolleri birbirinden ayrışmıştır. Bu ayrışmanın temelleri küçük yaşlarda
çocukların oyunlarda aldıkları roller ve oyuncaklarla atılmaktadır. Oysa günümüzde
toplumsal roller geçmişle kıyaslandığında çok daha esnek hale gelmiştir. Örneğin; bir
bebeğin bakımını yapmak bir erkek için günümüzde çok daha kabul edilebilir bir görev halini
almıştır. Aynı şekilde bir kız çocuğu için arabalarla ya da futbol ile ilgilenmek artık şaşırtıcı
olmaktan çıkmıştır. Dolayısıyla çocukların oyunlardaki farklı rolleri denemeleri gelecek
yaşantıları için önemlidir ve onları hazır hale getirmektedir.
Aile İle Oynanan Oyunların Yararları:
Çocuklar için anne ya da babalarıyla zaman geçirmek ve diledikleri gibi oynamak çok
değerlidir. Oyunun ilişkileri güçlendiren bir yanı vardır. Serbestçe oynanan ve çocuğun
kontrolündeki oyunlar, yani anne ya da baba tarafından “yönlendirilmemiş oyun” larda;
o Anne ve babalar çocuğun iç dünyası hakkında
daha fazla bilgi sahibi olurlar.
o Anne ve babalar çocuğun
önceden farkına varabilir.
ihtiyaçlarının
o Yönlendirilmemiş oyun anne, baba ve çocuk
ilişkisini güçlendirir.
o Oyunda anne, baba ve çocuk arasında kurulan
etkileşim, bağlanma sürecine olumlu anlamda
katkıda bulunur.
Çocuklarla oynanan, anne ve babanın müdahale edip yönlendirmediği oyunlar çocuklar için
iyileştirici mesajlar içerir:
o Senin için buradayım,
o Seni duyuyorum,
o Seni anlıyorum,
o Seni umursuyorum .
4
Bu mesajlar ilişkileri kuvvetlendirdiği gibi, çocuğun iç dünyasında önemsendiğine ve
sevildiğine dair bir temel oluşmasına da yardımcı olur.
Hiç şüphesiz ki, çocukluk, öğrenme ve yetişkinlikte sahip olunacak sorumluluklara hazırlık
dönemidir. Ama öncelikle çocukların oyun oynamak ve hayallere dalmak için yeterli zamana
ihtiyacı vardır. Çevrelerindeki yetişkinliklerin bu ihtiyacı anlamaları ve saygı göstermeleri
çok önemlidir.
Öyleyse çocuğunuzu size göre “boş boş dururken, hiçbir şey yapmıyorken” -örneğin evin
önündeki basamaklarda boşluğa bakarken, salondaki masanın altında kürdan ve peçetelerden
bir uzay kolonisi yaparken ya da bir çizgi romanı 100. kez okurken gördüğünüzde- bırakın
yapmaya devam etsin; çünkü aslında yaptığı yoğun bir gün içinden “çocukluğu” için zaman
çalmaktır.
Tüm öğrencilerimize bol bol oyun oynayacakları bir yaz tatili diliyoruz!
PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BÖLÜMÜ
KAYNAK:
Haluk Yavuzer, Çocuğu Tanıma ve Anlama. Remzi Kitabevi, 2003.
Filiz Çetin, Aslıhan Alpa ve Deniz K. Albayrak, Çocuklarda Sosyal Beceriler. Epsilon
Yayınevi, 2003.
Mustafa Ergün; Oyun ve Oyuncak Üzerine. Milli Eğitim. I/1,1980. s.102-119.
Uzm. Psi. Dan. Filiz Çetin; Çocuğumun Oyunu Ne Anlatıyor seminer notları, Mart 2014.
Elkind David; Acele Ettirilen Çocuklar, 2001.
5