i ÖZET İzmir yöresinde üç farklı tektonik kuşak bulunmaktadır. Bu

ÖZET
İzmir yöresinde üç farklı tektonik kuşak bulunmaktadır. Bu kuşaklardan Doğu
kuşağı, altta kalın mika-şiştlerin yer aldığı üstünde ise platform tipi karbonatların
metamorfizması sonucu oluşan mermerler ile temsil edilen “Menderes Masifi”dir.
Menderes masifinin batısında ise “İzmir – Ankara Zonu” olarak adlandırılan ikinci
kuşak yer alır. Bu kuşak İzmir ve çevresinde filiş karakteri gösterir. Üçüncü kuşak
Üst Kretase yaşlı İzmir – Ankara zonunda yer alan “ Bornova Karmaşığı” filiş
matriks içerisinde yer alan Kireçtaşı bloklarından oluşur. Bu çalışmada, İzmir’in
kuzeyinde; kalın alüvyon havzada bulunan kısımlara ait mikrogravite verileri
değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak çalışma alanına ait mikrogravite ölçümleri ile gravite anomalileri
oluşturulmuş, daha sonra çalışma alanı ve çevresindeki sondajdan yararlanarak
gravite modeli elde edilmiştir.
Anahtar sözcükler: Menemen, İzmir, Mikrogravite
i
BÖLÜM BİR-GİRİŞ.................................................................................................... 1
BÖLÜM İKİ-JEOLOJİ ................................................................................................ 2
2.1. Ege Bölgesi Genel Jeolojisi ve Tektoniği ......................................................... 2
2.2. Menemen Çevresi Jeolojisi ............................................................................... 3
BÖLÜM ÜÇ-KULLANILAN YÖNTEMLER............................................................ 5
3.1. Mikrogravite Yöntemi....................................................................................... 5
3.2. Mikrogravite Kullanım Alanları ....................................................................... 7
3.2.1. Akifer Görüntüleme ................................................................................... 7
3.2.2. Arkeolojik Çalışmalar ................................................................................ 7
3.2.3. Mağara ve Sığ Çukur Araştırmaları ........................................................... 7
3.2.4. Kömür Madeni Araştırmaları ..................................................................... 7
3.2.5. Çevre Çalışmalarında ................................................................................. 8
3.2.6. Jeofizik Modelleme.................................................................................... 8
3.2.7. Taş Ocaklarında ......................................................................................... 8
3.2.8. Arazi Doldurma Çalışmalarında ................................................................ 8
3.3. Mikrogravite Yönteminde Kullanılan Düzeltmeler .......................................... 9
3.3.1. Enlem Düzeltmesi ...................................................................................... 9
3.3.2. Yükseklik Düzeltmesi .............................................................................. 10
3.3.2.1. Serbest Hava Düzeltmesi ................................................................. 10
3.3.2.2. Bouguer Düzeltmesi......................................................................... 11
3.3.3. Topoğrafya Düzeltmesi............................................................................ 11
3.3.4. Gel-Git Düzeltmesi .................................................................................. 12
3.3.5. İzostasi Düzeltmesi .................................................................................. 12
3.3.6. Drift Düzeltmesi....................................................................................... 12
3.4. Talwani Modelleme Tekniği ........................................................................... 13
3.5. İkinci Türev Yöntemi...................................................................................... 13
BÖLÜM 4-YAPILAN ÇALIŞMALAR .................................................................... 15
4.1. Kullanılan Cihazlar ......................................................................................... 15
4.2. Arazi Çalışmaları ............................................................................................ 17
4.3. Gravite Ölçümünü Değerlendirme Aşamaları ................................................ 18
BÖLÜM 5-SONUÇLAR……………………………………………………………25
KAYNAKLAR .......................................................................................................... 26
ii
ŞEKİL LİSTESİ
Sayfa
Şekil 2.1. Menemen çevresi jeoloji haritası (Uzel vd. 2012)…………………… 4
Şekil 4.1. Scintrex CG-5 Autograv mikrogravite cihazı…………………………. 16
Şekil 4.2. Leica 1200++ cihaz seti………………………………………………...17
Şekil 4.3. Çalışma alanı ölçüm noktaları google eart haritası……………………. 18
Şekil 4.4. Çalışma alanının topoğrafya haritası………………………………….. 19
Şekil 4.5. Free Air anomali haritası………………………………………………. 19
Şekil 4.6. 1.Trend uygulaması sonucunda oluşan Bouguer anomali haritası………………..20
Şekil 4.7. Profil 1 ‘e ait oluşturulan model………………………………………. 20
Şekil 4.8. Profil 2 ‘ye ait oluşturulan model…………………………………….. 21
Şekil 4.9. Profil 3 ‘e ait oluşturulan model……………………………………… 21
Şekil 4.10. Profil 4 ‘e ait oluşturulan model…………………………………….. 22
Şekil 4.11. Profil 5 ‘e ait oluşturulan model…………………………………….. 22
Şekil 4.12. Profil 6 ‘ya ait oluşturulan model…………………………………… 23
Şekil 4.13. Profil 7 ‘ye ait oluşturulan model…………………………………… 23
Şekil 4.14. Alana ait 2. Türev haritası…………………………………………… 24
iii
BÖLÜM BİR
GİRİŞ
İzmir ve çevresinde Neojen ve Kuvaterner birimleri Menderes masifinin
metamorfik birimleri ile İzmir-Ankara Kenet Kuşağına ait temel birimler üzerindeki
örtü kayalarını oluşturmaktadır. Neojen yaşlı birimler genelde akarsu ve göl
fasiyesinde gelişmiş çökel kayalar ile çeşitli türdeki volkanik kayalardan oluşur.
İnceleme alanındaki (Menemen Havzası) Neojen kaya toplulukları İzmir kuzeyinde
Foça-Aliağa-Menemen, İzmir güneyinde Urla, Seferihisar Torbalı ve Gediz Grabeni
çevresinde geniş yayılımlıdır. Bölgedeki Neojen birimleri biri birine geçişli
sedimanter kayalar ile volkanitlerden oluşan Alt Miyosen-Erken Pliyosen yaş
aralığındaki kayalarla temsil edilir (Kaya, 1979, 1981; Koçyiğit ve diğerleri, 1999).
Yukarıdaki araştırmalara göre bu kompleks alanda mikrogravite çalışması
yapılarak gravite verileri elde edilmiş ve yorumlanmıştır. Mikrogravite çalışmaları
20 profil olarak toplam 2500 ölçümde gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilere baz
düzeltmesi uygulanmıştır. Daha sonra enlem indirgemesi, serbest hava ve Bouguer
düzeltmesi uygulanarak Bouguer anomali haritası elde edilmiştir.
Çalışma kapsamında elde edilen Bouguer gravite anomalilerine 2. Türev yöntemi
uygulanarak çalışma alanındaki yatay yönlü yapı geçişleri irdelenmiştir.
Son olarak alana ait Bouguer gravite anomali haritası ve alandaki sondaj bilgileri
kullanılarak gravite modelleri oluşturulmuştur.
1
BÖLÜM İKİ
JEOLOJİ
2.1. Ege Bölgesi Genel Jeolojisi ve Tektoniği
Ege Bölgesi’nde temel, litostratigrafileri ve tektonik özellikleri fazla benzerlik
göstermeyen metamorfik masiflerden oluşmuştur. Kuzeydeki Kazdağı masifi
mermerlerden meydana gelmiştir. Sondan bir önceki bu metamorfizmanın yaşı kesin
değildir. Son metamorfizma alçak basınç tipindedir ve yaşı 25-40 milyon yıl
dolaylarındadır. Masifte hâkim lineasyonlar orta kısımlarda N-S, kuzey ve güneyde
N20° ve N160° dir(Schuiling, 1959; Aslaner, 1965; Bingöl, 1968, 1971, 1975).
Menderes masifinin kuzeybatı ve kuzey kenarı ile Kuzey Anadolu Fayı arasında
kalan kısımda Permo-Karbonifer yaşlı sığ deniz karbonat fasiyesi ile belirgin
Paleozoyik, genellikle Alt Triyas yaşlı az metamorfik grovak, konglomera, silttaşı,
radyolarit, spilit ve çamurtaşlarından oluşmuş bir litoloji içinde olistostromlar
halinde izlenmektedir. Bu bölgede yer yer Orta ve Üst Triyas, temel veya Alt Triyas
üzerine transgresif olarak izlenmiştir (Erk, 1942; Okay, 1948; Aygen, 1956; Gümüş,
1964; Aslaner, 1965; Brinkmann, 1966). Güneyde, Menderes masifinin orta kısmı
gözlü gnays, kuzeyi ise gözlü gnays ve kısmen migmatitleşmiş çeşitli diğer
gnayslardan oluşmuştur. Karaburun civarındaki Triyas (Höll, 1966) genellikle litoral
ve neritik fasiyeste olup, Menderes masifi kuzeybatısındaki Triyas ile hiç bir
benzerlik göstermemektedirler.
İzmir çevresi Bornova şisti veya karmaşığı olarak adlandırılmaktadır (Erdoğan ve
Güngör, 1992). Bu birim bazı yerlerde metamorfizma geçirmiştir. Melanj ve
Sakarya/Menderes üniteleri arasında tektonik kontak bulunmaktadır ve orijinal
bindirme kontağının yer yer daha sonraki tektonizmadan etkilendiği belirtilmiştir
(Yılmaz, 1997). Melanj, aşırı deformasyon geçirmiş volkanik sedimenter birimlerden
oluşmaktadır. Bu birimler genelde sipilitik bazik lavlar şeyl ve kumtaşları
içermektedirler. Yine melanjin içinde radyolaryalı çörtler, pelajik kireçtaşları,
manganlı çörtler, neritik kireçtaşları, mermer blokları ve serpantinler yeralmaktadır.
Melanjın yaşının en az Üst Kretase olduğu içindeki kırmızı renkli kireçtaşı
bloklarından anlaşılmaktadır (Yılmaz, 1997).
2
İzmir ve çevresi göz önüne alındığında iki ayrı dönem sedimastayon
görülmektedir. Bunlardan birincisi alt Miyosen çökelleridir. İzmir güneyinde bu ilk
dönem çökeller, Cumaovası batısında Tuzla fayı boyunca tabanda konglomera ve
onun üzerinde yeralan kireçtaşları ile temsil edilmektedirler. Bu birimler ikinci
döneme ait üst Miyosen yaşlı silisik bir volkanizma ile kesilmektedirler. Bu alanda
Üst Miyosen sedimentleri tabanda yine bir konglomera ile başlayıp yukarı doğru
gölsel kireçtaşları ile devam etmektedir. Urla formasyonu olarak bilinen bu
kireçtaşları yer yer volkaniklerle yanal geçişlidirler.
2.2. Menemen Çevresi Jeolojisi
İzmir kuzeyinde Menemen-Foca-Aliağa çevresinde yeralan birimler genelde alt
Miyosen yaşta olup son derece karmaşık bir stratigrafiye sahiptir(Şekil 2.1). Bu
birimler füviyal ve gölsel fasiyeste karasal birimlerden ve bu birimlerle iç içe son
derece yaygın bir volkanizmadan oluşmaktadır. Kaya (1981) volkanizmanın iki ayrı
dönem içerdiğini ve bunlardan birincisini geçiş ikincisinin ise silisik karakterde
olduğunu belirmiştir. Yapılan jeoloji haritalarında bu birimlerin temelde bir
konglomera ile başlayıp, volkanizma ve gölsel kireçtaşları arasında tekrarlanmalarla
devam ettiği ortaya konulmuştur.
Miyosen birimleri içindeki en önemli hatlar KKD-GGB doğrultusu gösterirler.
İzmir güneyinde alt Miyosen'i etkiliyen en önemli yapı ofiyolitik karmaşığın KKD
gidişli Tuzla fayı boyunca alt Miyosen birimleri üzerine itilmesidir. Bu itilmenin sağyanal harekete sahip Tuzla fayının geometrisinden kaynaklandığı sanılmaktadır.
Bu tür doğrultu-atım ve bindirme ve genişleme bileşenli faylar bu bölgenin diğer
alanlarında da görülmüştür. Yılmaz (1997) bölgede alt Miyosen’de volkanizma ve
göl ortamının var olduğu ve faylanmaların daha çok üst Miyosen’de başladığını
belirtmiştir ve Pliyosen başından itibaren de bugün Batı Anadolu’ ya hakim D-B
grabenlerin meydana geldiği ve bu yapıların bütün önceki sistemlerin kestiğini ileri
3
sürmüştür. Ancak her iki farklı sistemin güncel tektonik çatı içinde aktif olduğu
sanılmaktadır.
Şekil 2.1. Menemen çevresi jeoloji haritası (Uzel vd. 2012).
4
BÖLÜM ÜÇ
KULLANILAN YÖNTEMLER
3.1. Mikrogravite Yöntemi
Mikrogravite tekniği dünyanın gravitasyonel çekiminin zamana bağlı bir
ölçümüdür, boşluk ve oyukların varlığını yorumlardan elde eder. Gravite anomalileri
boşluk ve oyukların üst üste gelmesi üzerine daha büyük değişimler gösterir ve
yükseklik, enlem ve rejyonel jeolojik farklılıkların konvansiyonel Gravite ölçümleri
ile direkt olarak ölçülmesini engeller. Mikrogravite ölçümü büyük ölçüde son on
yılda gelişim göstermiş ve modern yüksek çözünürlüklü donanımların etkisi, özenli
alan yorum teknikleri, karmaşık indirgeme ve analizler sayesinde bu anomalilerde
saptanabilir ve değerlendirilir hale gelmiştir. Büyük mağara ve boşluklar sadece izole
edilmiş anomalilerde açığa çıkar ama bunlar şekil ve derinlik hakkında bilgi
sağlarlar. Kayıp verileri ileri düzeltme yöntemi ve boşlukla ilişkilendirilip
hesaplayarak düzeltmeleri doğrulamak mümkündür. Bu metot doğal ve yapay
boşlukları önemli ölçüde ayırt etmede sıklıkla kullanılmaya başlamıştır(Ergin, 1973).
Dünyanın yerçekimi ivmesi genel olarak 9.78 (ms-2) ile 9.83 (ms-2)arasında
değişmektedir. Bu değerler çok küçük Gravite anomalilerini değerlendirmek için
oldukça büyük olduğu için daha hassas olan gal(Galileo’dan gelir) olarak
adlandırılan ve 1 ms-1 in 100’de 1’i olan birim kullanılır.
100 gal = 1 ms-1
Dünya üzerinde yapılan pek çok ölçümün ardından gal biriminin de boşluklar ve
oyuklar için büyük olduğu gözlenmiş ve mikrogal olarak adlandırılan ve galin
1,000,000 ’da 1’i olan birim kullanılmaya başlanmıştır.
1 gal = 1000000 Mikrogal
Dünyanın Gravite değeri genelde 980.000.000 mikrogal olmakla beraber
boşluklarda bu değer 5-200 microgallik önemli değişimler gösterir.
Mikrogravite yöntemi güçlü bir boşluk bulma yöntemidir. Bu yöntemde amaç
yeraltındaki çekimleri ölçerek, yerçekimindeki değişimlerden bir anomali elde
5
etmektir, çünkü bir oyuk dünyanınkinden daha küçük bir değer verir. Bu değere
“Negatif Gravite Anomalisi” denir.
Prensipte bu metot basit gibi görünse de yeraltının incelenmesi hassas
donanımlar, katı veri prensipleri ve kalitelerinin kontrolü, veri indirgemesinde
karmaşık dijital veri analizleri sayesinde değerlendirilip yorumlanabilir. Yakın ve
çoklu çapraz geçişler sonuçlara kesinlik kazandırır ve yapılan ölçümlerde oyuğun
jeolojik ya da topografik etkilerinin görülmesini sağlar. Konvansiyonel alanlardaki
araştırmalarda eksik kalan alanların geçmiş çalışmalardan edinilmiş tecrübe ile
tamamlanması gerekebilir.
Bir kayacın Mikrogravite ile belirlenebilmesi için o kayacın çevre kayaçla
arasında yoğunluk farkının bulunması gerekir. Eğer yoğunluk farkı bulunmuyor ise
Mikrogravite ile sonuç alınamayacağından farklı yöntemler tercih edilmelidir. Ne var
ki boşluklar genelde çevrelerine göre belirli oranlarda faklılıklar gösterirler. Hava
boşlukları içerilerinde malzeme bulundurmadıklarından büyük anomali gösterirler.
Su dolu boşluklar havaya göre %60, moloz ya da çamur dolu boşluklarsa havaya
göre ancak %40 oranında anomali oluştururlar. Tipik yoğunluk fakları hava boşluları
için dr= -2,5 gcm-3, su dolu oyuklarda dr=-1,5 gcm-3, Çamur/moloz dolu oyuklarda
dr= -1,0 gcm-3 tür.
Bunlar büyük yoğunluk farkları olmasına karşın hedef küçük farklardır. Her ne
kadar basitleştirilmiş resim bize oradaki doğal ve yapay anomalileri veriyormuş
gibiyse de aslında öyle değildir. Çünkü çevre kayaçlardaki doğal boşluklar ve
istenmeyen boşluklar verileri etkiler. 2-3 çap dışarıda araştırma çukurları açmak
oyukların anlaşılmasında yardımcı olur. (Daniels 1988).Benzer bir etki karstlaşma,
kırılmalar, büyük mağaralar, çöküntüler, faylar ve geçişler gibi yapılarla meydana
gelir.
6
3.2. Mikrogravite Kullanım Alanları
3.2.1. Akifer Görüntüleme
Mikrogravite rezervi tükenmiş su yataklarında ve kızgın kuru kaya haline
dönüşmüş jeotermal sahaların saptanmasında başarıyla kullanılır. Böylece rezervuara
akışkan
pompalanarak
jeotermal
saha
yeniden
kullanılabilir
hale
gelir.
Mikrogravite’nin başlıca kullanım amacı akiflerdeki su miktarının günden güne
değişimini saptamak ve hidrojeolojik modelin belirlenmesidir (İşseven ve Sanver
2007).
3.2.2. Arkeolojik Çalışmalar
Mikrogravite arkeologların aletlerini korkusuzca kullanabilmeleri konusunda
yardım eder. Diğer uygulamalardaki gibi metot boş hacim üzerinde odaklanır.
Bundan dolayı mikrogravite yer altındaki insan yapısı koridor ve odaların tespit
edilmesinde çok elverişlidir. Yöntemin oldukça güvenilir olması arkeologların tarihi
yapıya zarar verme korkusu taşımadan cesurca çalışmalarına yardımcı olur.
3.2.3. Mağara ve Sığ Çukur Araştırmaları
Mikrogravite yer altında 50 m den sığ mağara ve çukurların bulunmasında
kullanılan en gözde yöntemdir. Mikrogravite karstik yapının şeklini belirlemede
kullanılan tek yüzeysel jeofizik metodudur. Yüzeye yakın çukurlar üzerlerine yük
binince çökebilirler ve üzerlerine yapılacak mühendislik yapıya zarar verebilirler.
Uygun
şartlar
altında
mikrogravite
doğal
çukurların
bulunmasında
ve
modellenmesinde mükemmel sonuç verir.
3.2.4. Kömür Madeni Araştırmaları
Doğal çukurların bulunup lokasyonlarının saptanmasında ve yapay yer altı
yapılarının yerlerinin tespit edilmesinde bazı prensipler söz konusudur. Mikrogravite
1980 li yıllardan itibaren avantajları nedeniyle hızlı bir gelişim sürecine girmiştir ve
şimdilerde yeraltındaki boşluklu yapının bulunmasında kullanılan en gözde yöntem
haline gelmiştir. Eğer doğru yönlendirilirse mikrogravite 100 m ve fazlası
7
derinliklerde de kullanılabilir. Mikrogravite kömür madeninin tespit edilmesi ve
yeraltındaki yayılımının saptanmasında çok başarılıdır. Mikrogravite diğer jeofizik
yöntemler gibi kültürel mirasın korunmasında önemli rol oynar.
3.2.5. Çevre Çalışmalarında
1970 lerin başlarında mikrogravite gömülü olan beton su tanklarının ve
rezervlerinin bulunmasında kullanılmıştır ama şimdilerde daha çok 2. Dünya
Savaşından kalan sığınakların bulunmasında kullanılmaya başlanılmıştır.
3.2.6. Jeofizik Modelleme
Ana kaya tipik olarak çevre kayaçtan daha yoğundur. Eğer yoğunluk ayırt edici
özellikse ki öyle bu durumda mikrogravite kullanılabilir. Yöntem 50 m den sığ
kayaçlar için daha elverişlidir. Ayrıca yüzeye yakın faylanmaların tespit edilmesinde
kullanılır. Ana kaya içindeki oyukların bulunmasın da önemli rol oynar. Örneğin bu
tabaka üzerine temel oturtulacaksa bu oyuklar mühendislik açıdan önemlidir.
3.2.7. Taş Ocaklarında
Mikrogravite kapalı taş ocaklarında özellikle Güney Afrika, Numbia ve
Avusturalya da başarıyla kullanılmıştır. Uygulamalar yapısal haritalama, eski maden
alanlarının denetlenmesi ve derin çukurlardan kaynaklanan su taşması olaylarının
resmedilmesidir. Son iki örnek ciddi güvenlik sorunları ve madenin ekonomik açıdan
sürekliliği açısından önemlidir. Mikrogravite maden aktivitesinin devamlılığını ve
güvenliğini sağlar.
3.2.8. Arazi Doldurma Çalışmalarında
Mikrogravite eskiden uygulanmış olan arazi dolgu çalışmalarının yerini ve
yayılımını tespit etmede kullanılır. Yöntemin başarısı dökülen malzeme ve ana kaya
arasındaki yoğunluk farkına bağlıdır. Profillerin sayısı ne kadar çok olursa yöntem de
o kadar kesin sonuçlar sunabilir.
8
3.3. Mikrogravite Yönteminde Kullanılan Düzeltmeler
Bir mikrogravite prospeksiyon çalışmasında alınan gravite ölçüleri, degeri
önceden bilinen veya itibari bir değer verilen, baz noktası ile diğer ölçü noktaları
arasındaki gravite farkını verir. Bulunan bu gravite farkları içerisinde aranan yer altı
cismi veya jeolojisi ile ilgili olmayan bir takım etkiler de bulunmaktadır. Gravite
değerleri yer şekline, dönmesine ve bunlara bağlı olarak ta enlemin işlevi olarak
değişim göstermektedir. Ayrıca Newton’un çekim yasasından da çekim kuvvetinin,
çekimin arandığı noktaya olan uzaklığının, karesi ile ters orantılı olarak değiştiği
bilinmektedir. Bu şartlarda ölçüm yapılan noktanın konumuna (deniz seviyesi, deniz
seviyesinin altı ve üstü) bağlı olarak ölçülen gravite değeri değişecektir. Daha çok
yeryüzünün biçimi ile ilgili olan bu etkilerin hesap edilip, ölçü değerlerine eklenmesi
veya çıkartılması gerekir(Erden, 1979).
Genelde yavaş ve düzgün değişim gösteren gravite verileri üzerindeki bu etkilerin
giderilmesi sağlıklı değerlendirmenin temelini oluşturmakta ve yanlış yorumlamayı
engellemektedir.
Yukarıda sunulan bu etkilerin giderilmesi için ölçülmüş gravite verileri üzerinde
bazı düzeltmelerin yapılması zorunludur.
3.3.1. Enlem Düzeltmesi
Yerkürenin kutuplarda basık ve ekvatorda şişkin bir elipsoid şeklinde olması ve
dönme hareketi yapması sonucu gravite, ekvatordan kutuplara doğru değişim
gösterir. g’nin değeri, ekvatordan kutuplara gidildikçe büyür. Buna bağlı olarak
yeryüzünde herhangi bir noktadaki gravite, enlemin (ϕ) fonksiyonu olarak
hesaplanabilir. Yani, yer altı homojen olsa dahi, ekvatordan kutuplara doğru
gidildikçe ölçülen gravite değerinde bir artma olacaktır. O halde, Bouguer anomalisi
elde edilirken, enlemden gelen ve
ge=0.8122 sin2ϕ
(3.1)
ile ifade edilen bu etki düzeltilmelidir.
9
Burada ϕ, ölçü noktasının enlemi olup birimi derecedir. Bu (ge ) değeri herhangi
bir ölçü noktası için (3.1) ile verilen düzeltme değeri; kuzey yarım kürede baz
noktasının kuzeyinde bulunan noktalar için negatif, güneydeki noktalar için pozitiftir.
Güney yarım kürede ekvatora yaklaştıkça ölçülen gravite değerinin azalmasından
dolayı, baz noktasının kuzeyindeki ölçü noktaları için enlem düzeltmesinin işareti
artı, güneyindeki noktalar içinse eksidir.
3.3.2. Yükseklik Düzeltmesi
Bir gravite çalışmasında ölçü noktalarının değişik yükseklikte olmalarından dolayı
ölçüler arasında yalnız yükseklikle ilgili bir ayrım olur. Bunun için alınan gravite
ölçülerinin“datum’’ adı verilen düzeye indirgenmesi gerekir. Böylece ölçüler eş
yükseklikte alınmış gibi olur ve her ölçü değerine, ölçü noktasının datumdan olan
yükseklik farkı ile orantılı bir düzeltme yapılır. Buna yükseklik düzeltmesi denir.
Yükseklik düzeltmesi iki kısımda incelenir:
-Serbest hava düzeltmesi
-Bouguer düzeltmesi
3.3.2.1. Serbest Hava Düzeltmesi
Kutuplardan ekvatora gidildikçe gravite değerindeki azalmaya benzer şekilde
deniz seviyesinden yukarıya doğru çıkıldıkça da uzaklığa bağlı olarak gravite
değerinde bir azalma olur. Serbest hava etkisi olarak isimlendirilen bu etkinin
giderilmesinde ölçü noktası ile deniz yüzeyi arasında kütlenin bulunmadığı
varsayılır. Fakat deniz seviyesi ile ölçü noktası arasındaki kütlenin bir etkisi
olacaktır.
Gravite prospeksiyonda ölçü noktaları aynı seviyede olmayacağı için ölçüm
noktaları aynı seviyeye indirgemek gerekir. Denizden h kadar yüksekte bulunan bir
noktadaki g’nin deniz seviyesindeki değerinden olan farkı bulunabilir. Ölçü
noktasının indirgeme seviyesinden olan yüksekliği h metre ise serbest hava
düzeltmesi:
gH=0.3086 h
[mGal]
(3.2)
10
şeklinde olur. Bu(3.2), ölçü değerine eklenir. Böylece gravite değeri belirli bir
seviyeye indirgenmiş olur.
3.3.2.2. Bouguer Düzeltmesi
Serbest hava düzeltmesi, indirgeme düzeyi ile ölçü noktası arasında kütlenin
bulunmadığı varsayımı temel alınarak yapılmıştır. Ancak burada bu iki düzey
arasında yeralan ρ yoğunluklu kütle göz önüne alınarak ve bu kütleden kaynaklanan
etki giderilmektedir. Kütleden kaynaklanan bu düzeltme(3.3) Bouguer düzeltmesi
olarak adlandırılır.
Bouguer etkisi;
g=2 π g ρ h=0.04191 ρ h
[mGal]
(3.3)
bağıntısı ile bulunur. Metre başına;
gB=0.04191 ρ
[mGal/m]
(3.4)
şeklinde tanımlanır. Yani, indirgeme düzleminden itibaren 1 metre yukarıya
çıkıldığında gravite değerinde 0.04191 ρ mGal lik (3.4) değişim olacaktır. Bouguer
etkisi için ölçü noktasının altındaki kütleyi, sonsuz düz tabaka olarak düşünülmüştür,
aslında yerin eğriliği de göz önüne alınarak sferik Bouguer tabakasının etkisinin
hesaplanması gerekir. Fakat prospeksiyon çalışmalarında eğriliği hesaba katmaya
gerek yoktur.
Sonuç olarak yükseklik düzeltmesi(3.5);
gY= gH + gB=(0.3086 – 0.04191 ρ) h
[mGal]
(3.5)
bağıntısı ile hesaplanır.
3.3.3. Topoğrafya Düzeltmesi
Topoğrafik düzeltme, Bouguer düzeltmesinin bir devamıdır. Daha önceki
bölümde değinildiği gibi Bouguer düzeltmesi ölçü noktası ile indirgeme düzeyi
arasında ρ yoğunluklu kütlenin varlığı ve etkisi temel alınarak yapılmaktadır.
Eğer ölçü noktası civarındaki saha yeteri kadar düz ve engebesiz ise topoğrafik
düzeltmeye gerek yoktur. Ancak topoğrafya yeteri kadar düz değilse, ölçülen gravite
değeri için ayrıca topoğrafya düzeltmesi yapmak gerekir.
gP = 2G[r2-r1+(r12+h2)1/2-(r22+h2)1/2]
(3.6)
11
Gravite etüdü yapılan bölgede arazi düz ise topoğrafya düzeltmesi(3.6) yapmaya
gerek yoktur. Topoğrafya düzeltmesi için yoğunluk, yükseklik, r1 ve r2 nin bilinmesi
gerekir.
Topoğrafya
düzeltmesinde
kullanılacak
yoğunluk,
Bouguer
etki
düzeltmesinde kullanılan yoğunluğun aynısı olmalıdır. Bunların yanında arazinin
topoğrafik haritası gereklidir. Bunun için r1 ve r2 ye bir yer seçeriz. r1 ve r2 arasındaki
ortalama yüksekliği tesbit ederiz. Bu yükseklik ile ölçü noktasının yüksekliği
arasındaki fark bulunup formülde h’nin yerine konulur.
3.3.4. Gel-Git Düzeltmesi
Yeryüzünün dışında bulunan bir kütlenin yer yüzeyinde bulunan bir P noktasına
uyguladığı çekim kuvveti ivmesi ile yerin P noktasına yerin merkezine doğru
uyguladığı çekim kuvveti ivmesi arasındaki fark ve yeryüzü-ay (veya güneş)
sisteminin P noktasındaki merkezcil kuvvetin toplamı, P noktasındaki gel-git etkisini
meydana getirir. Bu etkinin ortadan kaldırılmasına gel-git düzeltmesi denir.
3.3.5. İzostasi Düzeltmesi
İzostasi, yer küresine yapılan fazla yüklenme veya yükün kaldırılması
durumunda, dış kısmın bu duruma gösterdiği tepkiyle ilgilenir. Yer küresinin dış
kısmı sağlam olmasına rağmen uzun süreli yüklemeleri kaldıramamaktadır.
İzostasiye bir örnek verecek olusak; bir dağ kütlesinin kısa zamanda erozyonla
ortadan kalkması sonucu, dağı destekleyen kökün dengeyi sağlamak için yukarı
düzeylere çıktığı görülür. Bu durum “Isostatic Rebound” olarak bilinir.
3.3.6. Drift Düzeltmesi
Gravite aletlerinin zamanla yaylarında oluşan hatanın giderilmesi için yapılır. Bu
düzeltmeyi yapmak için ölçümlere başlanmadan önce gravite aleti bir baz noktasında
kalibre edilmelidir. Ölçümler alındıktan sonra tekrar aynı baz noktasında ölçüm
alınmalıdır. İki baz noktası arasındaki farkın diğer ölçü noktalarına dağıtılması ile bu
düzeltme yapılmış olur. Maden etüdlerinde zaman aralığı 1 saati geçmemelidir.
Rejyonal etüdlerde zaman aralığı 1 saati geçecek ise ara baz istasyonları
oluşturulabilir.
12
3.4. Talwani Modelleme Tekniği
Talwani yöntemi iki boyutlu ve n kenarlı bir kütlenin gravite değerinin
hesaplanması için geliştirilmiştir. Gelişigüzel iki boyutlu bir kütlenin çevresi
yaklaşık bir poligon şeklinde düşünülebilir. Poligon şeklinde tasarlanan bir kütlenin
herhangi bir noktadaki gravite çekimine ait düşey ve yatay bileşenleri için analitik
ifadeler geliştirilmiştir. Kütle boyutu ve konumu için herhangi bir kısıtlama yoktur.
Yöntemin uygulanabilirliği, çokgenin verilen kütleye uygunluğu ve kapalı çokgen
olmasına bağlıdır. Bu poligonun verilen herhangi bir noktadaki gravite çekiminin
düşey ve yatay bileşenleri analitik bağıntılarla bulunabilir. Geliştirilen analitik
bağıntılar kütlenin duruşunda ve boyutunda herhangi bir sınırlama konmaksızın
kullanılabilir. Yöntemin doğruluğu poligonun verilen kütleye ne derece uyum
gösterdiğine ve poligonun kapalı bir poligon olarak alınmasına bağlıdır. Poligonun
kenar sayısı ne kadar çoğaltılırsa yöntemin duyarlılığı da o kadar artırılabilir.
Tasarlanan çokgenin köşe noktaları A, B, C, D, E, F olsun. Bu çokgenin P
noktasında oluşturduğu gravite çekiminin düşey bileşeni(3.7) aşağıdaki gibi
hesaplanır.
g=2Gρ∑Zi ; i=1, 2, 3,…,n
(3.7)
G: Gravitasyon sabiti; ρ: hacim yoğunluğu. Toplamları çokgenin n kenarı üzerinde
yapılır. Bir dizi matematiksel işlemden sonra, (3.8) aşağıdaki denklem elde edilir.
=
sin Φ cos Φ
−
+ tan Φ
log
(
(
Φ)
)
(3.8)
Böylece bir tek kenar üzerinde yapılan integrasyon işlemi n kenarlı çokgen üzerine
götürülerek çözüm elde edilir(Akçığ, 1994).
3.5. İkinci Türev Yöntemi
Herhangi bir kütlenin bir noktada oluşturduğu anomalinin istediğimiz doğrultuda
türevini alabiliriz. X ve y yönündeki türeve yatay türev, z yönündeki türeve düşey
türev denir. Türev haritalarında genellikle bozucu kütlenin tesiri gözlenmektedir.
Türev yöntemi(3.9) bir ayırım yöntemi gibi düşünülebilir. Bu yöntem aynı zamanda
bir filtre karakteristiğidir (Ateş 1995).
13
İkinci
f(x,y)=
türev
işleçi
+
aşağıdaki
bağıntı
kullanılarak
gerçekleştirilmektedir;
(3.9)
f(x,y) iki boyutlu yatay türevi tanımlamaktadır (Cordell ve Grauch 1985).
Bir fonksiyonun türevinin fourier transformu(3.10),(3.11) söz konusu olduğunda;
F[ f (t) ] = F(ω)
(3.10)
F[ f(t) ] = i 2π f F( ω)
(3.11)
Burada seçilen frekans aralığı, fourier transformu alınan bağıntıya katsayı
olmaktadır. Seçilen frekans aralığı ne kadar geniş ise ve gürültü içermiyorsa frekans
ortamındaki amplitüt o kadar büyüyecek ve sinyal kalitesi artacaktır. Şayet gürültü
içeren frekans aralığı seçilmiş ise sinyal kalitesi bu durumda daha da düşecektir.
Katsayının büyümesinden dolayı yüksek-geçişli süzgeç gürültü az ise daha iyi sonuç
verecek gürültü çok ise bu durumda band-geçişli süzgeç sonuçları daha iyi olacaktır.
Öztürk (1997) tarafından bildirildiğine göre Cordell ve Grauch (1982) yatay
türevin büyüklüklerini hızlı bir şekilde yorumlayabilmek için konturlama yöntemi
geliştirmişlerdir. Blakely ve Simson (1986) ise Cordell -Grauch işlemini otomatik bir
yöntemle hızlandırmışlardır. Bu yönteme göre oluşturulan yatay türev haritaları
incelendiğinde çizgisellikler yani tektonik hatlar, formasyon sınırları belirlenebilir.
14
BÖLÜM 4
YAPILAN ÇALIŞMALAR
4.1. Kullanılan Cihazlar
Mikrogravite
ölçümleri
için
Scintrex
Ltd.
tarafından
üretilen
CG-5
Autograv(Şekil 4.1.), sıfırlanmaksızın 8000 mgal üzerinde ölçüm ve 0.001 mGal
okuma çözünürlüğüne sahip bir mikro işlemci tabanlı otomatik gravite ölçerdir.
Hassas ölçümler sadece bir tuşa basarak alınabilir ve çoğu durumda okumanın
tamamlanması bir dakikadan az sürer. Autograv, çevrim moduna ayarlanarak bir seri
gravite ölçümü gerçekleştirilebilir. Tekil okumalar doğrudan mgal olarak gösterilir.
Gravite sensörü, kontrol sistemi ve batarya, bir taşıma çantası olarak ikiye
katlanan tek bir cihaz kutusuna entegre edilmiştir. Bu, okumalar arasında sensörün
açılıp kapatılmasını ortadan kaldırır. Batarya ve sensör arasındaki harici kablonun
olmaması nedeniyle stabilite arttırılmış ve kaza riski azaltılmıştır. Autograv'ı tripota
yerleştiren sistem cihazın stabilitesini daha da arttırır.
Autograv sensör elemanının sıcaklığı stabilize edilmiş bir vakum odasına
sızdırmaz şekilde yerleştirilmesi ile, ortam sıcaklığı ve atmosferik basınçtaki
değişikliklerden mükemmel bir şekilde korunmaktadır. Geniş çalışma sıcaklığı
operatörün Autograv'ı pek çok ortamda kullanmasını sağlar. Sensör manyetik
olmayan erimiş kuvarstan yapıldığından, Autograv manyetik alan değişikliklerinden
etkilenmez (Dünyanın manyetik alanının on katından, yani ± 0.5nT'dan daha düşük
olduğu sürece).
Düşük kayma, kuvars elastik sistemin oldukça kararlı çalışma ortamının bir
sonucudur. Sensörün uzun zamanlı kaymasının doğru bir şekilde tahmin edilmesine
olanak sağlar ve gerçek zamanlı yazılım düzeltmesi, bunu günde 0.02 mgal'den daha
aşağıya düşürür.
Şarj edilebilir dahili akıllı batarya, Autograv'a normal bir ölçüm günü boyunca
yeterli güç sağlar. Bir operatör, herhangi bir tuşa basıp göstergeye bakarak herhangi
bir zaman batarya gerilimini kontrol edebilir.
15
CG-5'in donanım bileşenleri; bir grafik gösterge, klavye, veri alım konektörleri,
Flash hafıza, gerçek zamanlı saat ve Akıllı batarya kaynağından oluşur.
Şekil 4.1. Scintrex CG-5 Autograv mikrogravite cihazı.
Topoğrafya ölçümlerinde kullanılan Leica 1200++ cihaz seti(Şekil 4.2);Üç
frekanslı GNSS alıcısı GPS , GLONASS, GALİLEO, L5 özellikli olup Statik, Hızlı
statik, Real time kinematik ve CORS-TR ile çalışabilme ve RTK ölçü yöntemi ile
10mm + 1ppm hassasiyetle çalışabilme özelliklerine sahiptir. Dokunmatik geniş
grafik ekran, akıllı izleme teknolojisi ile 40km' ye kadar %99.99 güvenilirlikle RTK
uygulama akıllı kontrol teknolojisi ile daha güvenilir kullanım sağlamaktadır.
Cihazın 20Hz pozisyon güncelleme hızı, %100 su geçirmezlik özelliği ile hertürlü
hava koşulunda çalışabilme imkanı ve güçlü anten yapısı, yoğun ağaçlıklı ortamlarda
çalışma kolaylığı sağlamaktadır.
16
Şekil 4.2. Leica 1200++ cihaz seti.
4.2. Arazi Çalışmaları
Yapılan çalışmada İzmir-Menemen bölgesi ve çevresinin, modelleme ve tektonik
yapısını incelemek amacıyla Mikrogravite Yöntemi ve çalışma alanında yapılan
sondaj sonuçları kullanılmıştır.
Mikrogravite ölçümleri için oluşturulan 20 profil genelinde 2500 ölçüm
alınmıştır(Şekil 4.3.). Çalışılan sahanın (Menemen Ovası) Alüvyon ortam olması
nedeni ile sağlıklı tilt açısı değerlerinin elde edilebilmesi, standart sapma değerlerinin
ve hata miktarının düşük olmasını sağlamak amacı ile ölçümler minimum 5 dakika
60 saniye süreli olmak üzere gerçekleştirilmiştir. Ölçüm planlaması dahilinde ana
baz istasyonu olarak Dokuz Eylül Üniversitesi Kampüsü içinde mutlak gravite değeri
belirlenmiş olan sabit istasyon kullanılmıştır. Tüm ölçümler bu istasyona bağlanarak
sonlandırılmıştır. Endüstriyel trafik gürültüleri ( fabrika, ağır vasıta vb) genellikle
yüksek frekanslı (4-100Hz)olması nedeni ile mümkün olduğunca bu gürültülerden
kaçınılmaya çalışılmıştır bu nedenle de minimum 60 sn ölçüm süresi tanımlanmıştır.
Mikrosismik gürültülerden (4-8 sn süreli periyoda sahip etkiler- uzun periyotlu deniz
dalgalarının etkileri vb) kurtulmak için cihazın sismik filtresi etkin konuma
geçirilmiştir. Rüzgar gürültüsünden de kurtulmak üzere geniş yüzeyli güneş
şemsiyeleri kullanılmıştır.
17
Tüm bu ölçüm sırasında uygulananların dışında ana kaya, kompakt zemin vb. bir
ölçüm noktasının tayin edilememesi durumunda zemin mümkün olduğunca
iyileştirilmiştir.
Şekil 4.3 Çalışma alanı ölçüm noktaları google earth haritası.
4.3. Gravite Ölçümünü Değerlendirme Aşamaları
Karmaşık bir yapıya sahip Menemen Havzası’nda mikrogravite çalışması
yapılarak gravite verileri elde edilmiş ve yorumlanmıştır. Elde edilen verilere baz
düzeltmesi uygulanmıştır. Daha sonra enlem indirgemesi, serbest hava ve Bouguer
düzeltmesi uygulanarak Bouguer anomali haritası elde edilmiştir.
Ölçüm değerlendirmelerinde koordinat bilgileri, noktaya ait tekrarlı ölçümler,
zaman bilgisi, cihaz yüksekliği, basınç, sıcaklık vb. tüm bilgiler kataloglanmış ve
veri setinin performans analizi gerçekleştirilip çalışma alanına ait basit Bouguer ve
free air değerlerine ulaşılmıştır. Elde edilen değerlere gerekli düzeltmeler yapıldıktan
sonra anomalilere ait haritalar oluşturulmuştur. Çalışma alanı (Şekil 4.4) geneli elde
edilen veriler doğrultusunda serbest hava anomali değerlerinin (Şekil 4.5)
beklenildiği gibi topoğrafya ile uyumlu olduğu gözlemlenmiştir.
18
Şekil 4.4. Çalışma alanının topoğrafya haritası.
Sığ etkileri saptamak amacıyla elde edilen 1. Trendi çıkarılmış Bouguer gravite
anomali haritası (Şekil 4.6) doğrultusunda profil boyları 5 ila 19 km arasında değişen
toplam 7 profil boyunca kesitler alınmış ve derinlik modelleri oluşturulmuştur.
Model oluşturulmasında yaklaşım yapılırken saha genelinde önceden yapılmış olan
sondaj çalışmalarıdan çıkan sonuçlar temel alınmıştır.
Şekil 4.5. Serbest hava anomali haritası.
19
Şekil 4.6. 1. Trend uygulaması sonucunda oluşan Bouguer anomali haritası.
.
m
e
t
r
e
Şekil 4.7. Profil 1 ‘e ait oluşturulan model.
20
m
e
t
r
e
Şekil 4.8. Profil 2 ‘ye ait oluşturulan model.
m
e
t
r
e
Şekil 4.9. Profil 3 ‘e ait oluşturulan model.
21
m
e
t
r
e
Şekil 4.10. Profil 4 ‘e ait oluşturulan model.
m
e
t
r
e
Şekil 4.11. Profil 5 ‘e ait oluşturulan model.
22
m
e
t
r
e
Şekil 4.12. Profil 6 ‘ya ait oluşturulan model.
m
e
t
r
e
Şekil 4.13. Profil 7 ‘ye ait oluşturulan model.
23
Şekil 4.14. Alana ait 2. Türev haritası.
24
BÖLÜM 5
SONUÇLAR
Menemen bölgesinde yapılan mikrogravite ve sondaj çalışmalarının sonucunda
alan genelinde 3 ortam, 2 ara yüzey olacak şekilde bir derinlik modelini
destekleyecek bir yaklaşım sunmuştur.
Çalışma alanının jeolojik haritası(Şekil 2.1) ile 1. Tendi alınmış Bouguer anomali
haritası(Şekil 4.6) karşılaştırıldığında, düşük gravite değerine(mavi) sahip alanlar
Gediz deltasındaki sedimanlara,yüksek gravite anomali değerine(kırmızı) sahip
alanlar Yamanlar volkaniklerine karşılık gelmektedir.
Sondaj çalışmalarında elde edilen yoğunluk değerleri kullanılarak, 3 ayrı birimi
temsil edebilecek yoğunluk değerleri tanımlanmıştır. Profil 1 boyunca oluşturulan
modele göre en sığ ara yüzey 40 metre civarı ve en derin ara yüzey 350 metre
civarında çıkmıştır (Şekil 4.7). Profil 2 boyunca oluşturulan modelde de en sığ ara
yüzey 15-25 metreler den başlayıp 300-350 metre derinliklere kadar bir ikincil ara
yüzeyin varlığı devam etmektedir (Şekil 4.8). Profil 3 ve Profil 4 incelendiğinde
yaklaşık GB-KD yönünde ara yüzeylerin değişken toğoğrafyası genel olarak
görülebilmektedir (Şekil 4.9, Şekil 4.10). Şekil 4.11, 4.12, 4.13’ de oluşturulan
modellerde sondaj lokasyonları ve ilgili kesitler için sondaj derinlikleri işlenmiştir.
Bu yaklaşım doğrultusunda, en sığ ara yüzeyin alan genelinde 40 metre civarında,
en derin ara yüzeyin ise 350 metre civarında olduğu bu model çalışmaları sonucunda
söylenebilir.
2. Türev uygulaması sonucunda oluşturulan harita genelinde de olası havza
ortasında gömülü birim değişikliklerinin varlığı ve yerlerine yönelik belirtiler
bulunmaktadır (Şekil 4.14).
25
KAYNAKLAR
Akçığ, Z. ve Pınar, R., 1994 “Gravite ve Manyetik Arama Yöntemleri”, DEÜ.
Müh. Fak. Yayınları No: 249, 168 s., İzmir.
Aslaner, M. 1965: Etude geologique et petrographique de la region d'EdremitHavran (Turquie). M.T.A.Publ., no. 119, Ankara.
Aygen, T. 1956: Balya bölgesi jeolojisinin incelenmesi. M.T.A. Yaynl., seri D,
no. 11, Ankara.
Ateş, A., Kearey, P., 1995, A new method for determining magnetitation direction
from gravity and magnetic anomalies : application to the deep structure of the
Worcester Graben. Journal of the Geological Society London, 152, 561-566.
Bingöl, E. 1968: Contribution â l'etude geologique de la partie Centrale et Sud-Est
du massif de Kazdağ (Turquie).These du Doctorat, Fac. Sci. Univ. Nancy, 191 p.,
Fransa.
Bingöl, E. 1971: Fiziksel yaş tayini metotlarını sınıflama denemesi ve Rb-Sr ve
K-A metotlarının Kazdağ'da bir uygulaması. T.J.K. Bült., c. XIV, sayı l, s. 1-16,
Ankara.
Bingöl, E. 1975: 1:2 500 000 ölçekli Türkiye metamorfizma haritası ve bazı
metamorfik kuşakların jeotektonik evrimi üzerinde tartışmalar. M.T.A. Derg., no. 83,
Ankara.
Brınkmann, R. 1966: Geotektonische Gliederung von West-Anatolien. N.Jb. Geol.
Pal. Mh., S. 603-608
Blakely R. J., and Simpson R.W., 1986. Approximating edges of source bodies
from magnetic or gravity anomalies, Geophysics 51 (7), 1494– 1498.
26
Cordell L., and Grauch V. J. S., 1985. Mapping basement magnetization zones
from aeromagnetic data in the San Juan Basin, New Mexico, in Hinze, W. J., Ed.,
The utility of regional gravity and magnetic anomaly maps. Soc. Explor. Geophys.,
181-197.
Danıels, Ronald J. 1988, ‘Prevention and Compensation of Industrial
Disease’,8 International Review of Law and Economics, 51-72
Erden, F.,1979. Uygulamalı Gravite, Eğitim Serisi No. 21, Maden Tetkik ve
Arama Enstitüsü Yayınlarından, Ankara.
Erdoğan, B., ve Güngör, T., 1992. Menderes Masifi kuzey kanadının stratigrafisi
ve tektonik evrimi: Türkiye Petrol Jeologları Derneği Bülteni, C4/I, 9-34.
Ergin, K. 1973. Uygulamalı Jeofizik, Üçüncü Baskı, Özarkadaş Matbaası,
İstanbul.
Erk, A. S. 1942: Bursa ve Gemlik arasındaki mıntıkanın jeolojik etüdü. M.T.A.
Yayınları., seri, B, no. 9, Ankara.
Gümüş, A. 1964: Contribution â l'etude geologique du secteur septentrional de
Kalabak Köy-Eymir Köy (regiond'Edremit), Turquie. M.T.A. Publ., no. 117, 109 p.
Höll, R. 1966: Genese und Altersstellung von Vorkommen der Sb-W-Hg
Formation in der Türkei und auf Chios/Griechenland. Doktora tezi, Wissenschaften
Akademisi, Münih, 118 p
Kaya, O., 1979. Ortadoğu Ege çöküntüsünün (Neojen) stratigrafisi ve tektoniği,
Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni, 27 (1), 1-7.
27
Kaya, O., 1981. Miocene reference section for the coastal parts of West Anatolia.
Newsletters on Stratigraphy, 10, 164-191.
Koçyiğit A., Yusufoğlu H. ve Bozkurt, E., 1999. Evidence form the Gediz graben
for episodic two-stage extension in western Turkey. Journal of the Geological
Society, London, 156, 605616.
Okay A.C., 1948: 53/2, 54/1, 54/2 paftalarına (Orhaneli bölgesi, Mustafa
Kemalpaşa bölgesi ve Çataldağ bölgesi) ait izahname. M.T.A. Rap., no. 2215
(yayınlanmamış), Ankara.
Öztürk F., 1997, Kırıkkale ve Tuz Gölü arasındaki bölgenin Manyetik ve Gravite
anomalilerinin incelenmesi. Yük. Lis. Tezi, Ankara Üniversitesi Fen Bil.
Enst., Ankara
Sanver, M., İşsever,T.2007,Gravite ve Manyetik Arama Yöntemleri, Birinci
Baskı, Nobel Basımevi, Ankara.
Schuiling, R.D., 1959: Kaz dağı kristalinin arz ettiği pre-Hersinien iltiva safhası
hakkında. M.T.A. Derg., no.53, Ankara.
Uzel B., Sözbilir H., Özkaymak Ç.,2012 Neotectonic Evolution of an Actively
Growing Superimposed Basin in Western Anatolia: The Inner Bay of İzmir, Turkey
Turkish J. Earth Sci., 21, 439-471
Yılmaz C., 1997. Sedimentological records Cretaceous platform-basin transition
Gümüşhane region (NE Turkey). Geologie Mediterran., 24/1-2, 125-135.
28