T.C. YENİ YÜZYIL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU KAPSAMINDA DEVLET, İŞVEREN VE ÇALIŞAN AÇISINDAN MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ Bitirme Projesi Esra İNAL 131101255 Bölüm: İş Sağlığı ve Güvenliği Danışman Prof. Dr. İmer OKAR Şubat, 2014 T.C. YENİ YÜZYIL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU KAPSAMINDA DEVLET, İŞVEREN VE ÇALIŞAN AÇISINDAN MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ Bitirme Projesi Esra İNAL 131101255 Bölüm: İş Sağlığı ve Güvenliği Danışman Prof. Dr. İmer OKAR Şubat, 2014 i Özgünlük Bildirisi 1. Bu çalışmada, başka kaynaklardan yapılan tüm alıntıların, ilgili kaynaklar referans gösterilerek açıkça belirtildiğini, 2. Alıntılar dışındaki bölümlerin, özellikle projenin ana konusunu oluşturan teorik çalışmaların ve yazılım/donanımın benim tarafımdan yapıldığını 3. Araştırma ve/veya anket çalışmaları için “etik kurul onay” yazısı alındığını bildiririm. İstanbul, 2014 ESRA İNAL ii 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU KAPSAMINDA MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ (ÖZET) Gelişen teknoloji ve çalışma hayatındaki yeniliklerle birlikte işletmelerin en önemli kaynağı olan insan gücü, özellikle emek yoğun sektörlerde daha da ön plana çıkmaktadır. Önceleri yalnızca maliyet unsuru olarak düşünülen çalışanlara yönelik iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları artık sosyal sorumluluktan öte işletmeler için karlılık ve saygınlık gibi avantajlar da sağlamaktadır. Ülkemizde işyerlerinde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili uygulamalar Cumhuriyet öncesi döneme kadar uzanmaktadır. Cumhuriyet sonrası dönemde de birtakım kanun ve yönetmeliklerde de iş sağlığı ve güvenliğini sağlamaya yönelik hükümler yer almış ve en sonunda da 30 Haziran 2012’de 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yeni Yasa kabul edilmeden önce iş sağlığı ve güvenliği ile hükümler için 4857 sayılı İş Kanunundan faydalanılmakta idi. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile birlikte ülkemiz, bütün işyerlerini şemsiyesi altına alan, kapsamlı bir kanuna sahip olmuştur. Koruma ve önleme anlayışı üzerine odaklanan yeni Yasa, daha iş kazaları ve meslek hastalıklarının ortaya çıkmadan gerekli önlemlerin alınmasını sağlamaya yöneliktir. Söz konusu yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda, belli tanımlar yapılmış, kapsamı genişletilmiş, çalışanların ve işverenlerin yükümlülükleri detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyinin politika belgesine göre 2009-2013 İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) hedefleri arasında iş kazası sıklığının % 20 oranında azaltılması bulunmaktadır. Yaşanabilecek iş kazalarının azaltılabilmesi için, mevcut risklerin doğru algılanması ve analiz edilmesi gereklidir. Bu çalışmada İstanbul’da makine üretimi sektöründe faaliyet gösteren orta ölçekli bir fabrika İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde incelenmiş, işveren, çalışan ve devlet açısından değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: İş Güvenliği, Makine Üretimi, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu. iii ASSESSMENT OF MACHİNERY MANUFACTURING SECTOR IN TERMS OF STATE EMPLOYER AND EMPLOYEE WITHIN THE SCOPE OF 6331 NUMBERED OCCUPATIONAL HEALTH AND SAFETY ACT (SUMMARY) With the developing technology and renovations in business life, man, the most essential source of industry is becoming foremost. Previously occupational health and safety considered the only element of finance is henceforth providing advantages such as profit and esteem for industries more than social responsibility. In Turkey the applications on occupational health and safety in workplaces have gone back to the pre-republic period. After republic period there have been possessions on occupational health and safety in several laws and legislations.Ultimately in 30 June 2012 Occupational Health and Safety Law was published and came in to operation. Before the new law, which was published in in 2012, for the posessions on occupational health and safety Labour Law of 4587 were used. Together with Occupational Health and Safety Law of 6331 Turkey has a comprehensive law which involves all workplaces. The new law which focuses on the concept of protection and prevention provides the necessary measures before the work accidents and occupational diseases occur. İn the New Occupational Health and Safety Law certain definitions are made, the scope of the law is expanded and the obligations of workers and employers are regulated in details. According to the policy document of National Occupational Health and Safety Council of Turkey, among the goals of Occupational Safety and Health (OSH) for 2009-2013 is to reduce accident frequency at a rate of 20 %. In order to reduce the accidents, it is obligatory to perceive the present risks and to analyze them correctly. In this study, a medium scaled factory which is in bussiness on machine manufacturing sector was examined based on Occupational Health and Safety Law. It was evaluated from point of employer, government and employee. Keywords: , Job Safety,Machine Manufacturing, Occupational Health and Safety Law. iv İÇİNDEKİLER Özgünlük Bildirisi .........................................................................................................................i ÖZET .............................................................................................................................................. ii SUMMARY.................................................................................................................................... iii İÇİNDEKİLER ........................................................................................................................... iv ŞEKİLLER DİZİNİ ..................................................................................................................... v 1. GİRİŞ....................................................................................................................................1 2. İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ .......................................................................................3 3. 2.1. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinin Tanımı..........................................................................3 2.2. İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin Yasal Boyutunun Tarihçesi .............................................4 2.3. İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin Önemi ..............................................................................6 2.3.1. İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin Çalışan Açısından Önemi ........................................8 2.3.2. İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin İşveren Açısından Önemi ........................................9 2.3.3. İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin Ülke ve Ekonomi Açısından Önemi ...................... 12 2.3.4. İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin Küresel Düzeyde Önemi ........................................ 13 MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜ ........................................................................................ 14 3.1. Makine İmalat Sanayii ............................................................................................... 14 3.2. Vibrasyonlu Yüzey İşlem Makineleri Üretimi ........................................................... 14 3.2.1. Kaynak ................................................................................................................ 15 3.2.2. Talaşlı İmalat ...................................................................................................... 17 3.2.3. Kumlama ............................................................................................................. 18 3.2.4. Polietilen Döküm ................................................................................................. 19 3.2.5. Elektrostatik Toz Boyama .................................................................................. 20 3.2.6. Montaj ................................................................................................................. 20 4. MAKİNE ÜRETİMİNDE MEVCUT İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEHLİKELERİ VE KONTROL ÖNLEMLERİ.................................................................................................. 21 4.1. Kaynakhanede İş Sağlığı ve Güvenliği ....................................................................... 22 4.2. Talaşlı İmalatta İş Sağlığı ve Güvenliği ..................................................................... 28 4.3. Kumlama İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği ................................................................ 29 4.4. Polietilen Döküm Uygulamalarında İş Sağlığı ve Güvenliği...................................... 30 4.5. Elektrostatik Toz Boyamada İş Sağlığı ve Güvenliği................................................. 32 4.6. Montaj İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği .................................................................... 33 5. TARTIŞMA VE SONUÇ ................................................................................................... 34 6. KAYNAKLAR ................................................................................................................... 38 v ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 3.1: İmalat akış şeması ........................................................................................................ 15 Şekil 3.2: Kaynak işleri ................................................................................................................ 16 Şekil 3.3: CNC............................................................................................................................. 17 Şekil 3.4: Freze ............................................................................................................................ 18 Şekil 3.5: Kumlama ..................................................................................................................... 18 Şekil 3.6: Granüle polietilen ......................................................................................................... 19 Şekil 3.7: Döküm işlemi yapılmış makine .................................................................................... 19 Şekil 3.8: Elektrostatik toz boya uygulaması ................................................................................ 20 Şekil 4.1: Kaynak dumanı emme sistemi ...................................................................................... 23 Şekil 4.2: Yanmaz alev almaz iş elbiseleri .................................................................................... 24 Şekil 4.3: Kaynakçı siperi kullanımı ............................................................................................. 24 Şekil 4.4: Kaynak ışınlarından etrafı koruma ................................................................................ 25 Şekil 4.5: Kaynakhanede yangın tüpleri ....................................................................................... 26 Şekil 4.6: Sabitlenmiş kaynak tüpleri............................................................................................ 27 Şekil 4.7: Talaşlı imalat................................................................................................................ 28 Şekil 4.8: CNC Torna................................................................................................................... 29 Şekil 4.9: Kumlama kabini ve hava beslemeli maske .................................................................... 30 Şekil 4.10: FFP2 tipi maske kullanan çalışan ................................................................................ 31 Şekil 4.11: Döküm yapılmış makine ............................................................................................. 31 Şekil 4.12: Elektrostatik boya kabini ............................................................................................ 32 Şekil 4.13: Zorlayıcı vücut konumları .......................................................................................... 33 1 1. GİRİŞ Her yıl milyonlarca kişi çalıştıkları yerdeki çeşitli tehlikeler sonucunda hayatını kaybetmekte, yaralanmakta ya da hastalanmaktadır. Bu durumun insan yaşamı açısından getirdiği sonuçlar son derece büyüktür. Bunun yanı sıra, iş güvenliği ve sağlığını güvence altına almadaki başarısızlığın ekonomik maliyeti, ülkelerin sürdürülebilir ekonomik ve toplumsal gelişme özlemlerini boşa çıkaracak boyutlara ulaşabilmektedir. İçinde bulunduğumuz yüzyıl, geçmişe göre teknik ve sosyal alanda her gün yeni biçim, düşünce ve anlayışın farklı boyutlar kazandığı bir yüzyıldır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de endüstri temel unsurdur. Verimi yüksek bir seviyeye çıkarmak, endüstride temel amaçtır. Bu amacın elde edilebilmesinde çalışan insan ve onun sağlığı ve güvenliği en önemli faktördür. Gerçekten işçinin fizik yapısı sağlam, ruhen sağlıklı olup sosyal ve ekonomik yönden geleceğinden emin olursa verimliliğinin dolayısıyla işletme üretiminin artacağı açıktır. Belirtilen nitelikte işçi temini işletmelerde başarılı bir işçi sağlığı ve iş güvenliği programının uygulanması ile meslek hastalıklarına karşı olan duyarlılığa bağlıdır. Bu duyarlılığı konunun ciddiyetinin farkına varan işveren ve işçi sağlamış olacaktır. Makineyi kullanan insanın sağlığını korumak aslında bir görevdir. Burada söz konusu olan insan hayatı olduğu için işçinin iş güvenliği ve sağlığını, meslek hastalıklarına karşı alınması gerekli tedbirleri korumak, sağlamak her şeyden önce insani bir görevdir. Bu görevin yerine getirilmesi ile insan unsuruna gelecek zararın yanında makineye, hammaddeye bunlar dolayısıyla ulusal ekonomiye gelebilecek zararların ortadan kaldırılması hedeflenmiştir. Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulaması ilk olarak 1936 yılında çıkarılmış olan 3008 sayılı ilk İş Kanunu, ardından 1971 yılında yürürlüğe giren 1457 sayılı kanun ve 2003 yılında çıkarılan 4857 sayılı İş Kanunu ve bunların yönetmelik ve tebliğleri ile, daha çok 50 ve üzeri işçi çalıştıran sanayi işyerlerini kapsayan bir düzenlemeydi. 20.06.2012 tarihinde kabul edilen ve 28339 sayılı, 30.06.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile tüm iş yerleri, iş sağlığı ve güvenliği açısından kapsama alınmıştır. 2 Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun amacı; işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir. Kapsamında ise bazı istisnalarla beraber, kamu ve özel sektöre ait bütün iş ve işyerleri, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekilleri, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere faaliyet konularına bakılmaksızın tüm çalışanlar yer alır. 6331 Sayılı Kanun ile iş kazası ya da meslek hastalığı meydana gelmeden tüm çalışanların önleme kültürü anlayışı ile çalışma hayatında sağlık ve güvenliklerinin eğitim, bilgilendirme yükümlülüklerini düzenlemeleri belirleyerek, iş sağlığı ve güvenliği alanında tazmin kültüründen çok, önleme kültürünün oluşmasını sağlamaktır. İş Sağlığı ve Güvenliği kültürünün oluşumunda temel etken olan eğitim ve bilgilendirmenin görsel medya ile de desteklenmesini amaçlayan kanun koyucu, yasada İş Sağlığı ve Güvenliğine ilişkin öğretici, eğitici programları zorunlu kılmıştır. İşverenler veya işyeri yetkilileri, eski yaklaşım reaktif denetim sisteminde İş Sağlığı ve Güvenliği problemlerini çözdüklerini inandıkları anda yeni teftişte farklı noksanlıklarla yüz yüze kalmakta idiler veya da belirli noksanlıkları tamamlayarak sorunu halletmeye çalışıyorlardı ama sorun hallolmuyor hedefe ulaşıldığı zannedilen anda başa dönülüyordu. Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği sisteminde bu sorunlarla uzman ve hekimlerin işyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği kültürünü yaratarak problemlerin önüne geçmeleri hedeflenmiştir. Aslında 2003 yılında yürürlülüğe giren 4857 sayılı iş kanununun 5.bölümünde İş Sağlığı ve Güvenliği konularını 13 madde halinde ele almaktaydı. 6331 sayılı kanun ise bu maddeleri biraz daha açan ve çıkacak olan yönetmeliklerle yapılabilecek düzenlemeleri yasaya taşıyan bir anlayışı gündeme getirmiştir. Bu çalışmada, İş Sağlığı ve Güvenliği yasal mevzuatı çerçevesinde makine üretim sektörü incelenmiş, makine üretim sektöründe kullanılan her türlü araç, gereç ve ekipmandan kaynaklanabilecek olası tehlikelerden bahsedilmiş ve 6331 Sayılı Kanun çerçevesinde değerlendirmesi yapılmıştır. 3 2. İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ 2.1. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinin Tanımı Dünyada ve ülkemizde sanayileşme ve teknolojik gelişmelere paralel olarak özellikle işyerlerinde üretken faktör olan çalışan kişilerin sağlığı ve güvenliği ile ilgili bir takım sorunlar ortaya çıkmıştır. Başlangıçta fazla önemsenmeyen bu sorunlar iş verimini ve işletmeyi tehlikeye sokmasıyla önem kazanmış ve üzerinde düşünülmesi gerekliliği doğmuştur. Bu aşamada yapılan çalışmalar sonucunda işyerlerinde çalışma düzenini ve koşullarını kapsayan birtakım kurallar ve kanunlar yürürlüğe konmuştur. Ancak geçen zaman içinde bu düzenlemelerin yetersiz olduğu görülmüş ve soruna daha değişik açılardan yaklaşılması gerekliliği baş göstermiştir. Bunun üzerine yapılan çalışmalar ve araştırmalar sonucunda “İşçi Sağlığı ve Güvenliği” kavramı doğmuş, konuya bilimsel olarak yaklaşılmaya başlanmıştır. “İşçi Sağlığı ve Güvenliği” tıbbın, tekniğin ve diğer bilim dallarının çalışma alanı olmuştur. Teknolojik gelişmenin süreklilik arz etmesi nedeniyle her gün çalışma alanlarına katılan yeni işkolları, kimyasal maddeler, makine ve teçhizatlar bu konu üzerinde çalışmanın kesintisiz olmasını ve yeni teknoloji ile karşılaşılan yeni sorunların araştırılmasını ve çözümlenmeye çalışılmasını gerektirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre: “Sağlık yalnız hastalık ve sakatlığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.” Bu tanımlama, kişilerin sağlık durumlarındaki farklılıkları ortaya koyduğu gibi, sağlıklı davranışlarla varılmak istenen amacı da belirtmektedir. Sağlıklı hal, çeşitli faktörlerin bir araya gelmesi ile yükselir veya bozulur. Bu çeşit faktörlerin iyice bilinmesi ile sağlıkla ilgili bir sorunu anlamak, çözümünü bulmak mümkün olur. Bu yaklaşıma göre hastalıklar tek bir nedene bağlanamaz. Başka bir deyişle sağlık ve dolayısıyla hastalıkla ilişkili nedenler çok çeşitlidir. İş sağlığı ve güvenliğinin en çok kabul gören tanımına göre; İş güvenliği, işyerlerindeki çalışma koşullarının sağlık ve güvenlik içinde olmasını temin eden ve sonucunda iş kazaları ile meslek hastalıklarını azaltan bir bilimdir. 4 Diğer bir tanım ise: “İşyerlerinde işin yürütülmesi sırasında, çeşitli nedenlerden kaynaklanan sağlığa zarar verebilecek koşullardan korunmak amacıyla yapılan sistemli ve bilimsel çalışmalardır.”(Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 1994) İş güvenliği hukuki açıdan, “İşin yapılması sırasında işçilerin karşılaştığı tehlikelerin ortadan kaldırılması veya azaltılması konusunda, esas olarak işverene, kamu hukuku temelinde getirilen yükümlere ilişkin hukuk kurallarının bütünüdür.” şeklinde tanımlanmıştır.(Centel, 1992) Tanımlara göre iş sağlığı ve güvenliği kavramı, çalışanın sağlık ve emniyetinin işyeri sınırları ve iş dolayısıyla doğan tehlikeler karşısında korunmasını kapsamaktadır. Ancak özellikle yaşama çevresinde de işçinin korunmasının gerekli olduğu fikrinin ileri sürülmesiyle birlikte bu tanımlamaların yeterli olmadıkları ortaya çıkmaya başlamıştır. Böylece içeriği daha geniş olan bir tanımlama ile karşı karşıya kalınmaktadır. Geniş anlamda iş sağlığı ve güvenliği kavramı işyeri ile sınırlı sağlık ve emniyet tedbirlerinin yeterli koruma sağlayamayacağını kabul eden ve işçinin sağlığını ve güvenliğini etkileyen ve ilgilendiren ve işyeri dışından kaynaklanan riskleri de kapsamına dâhil eden bir kavramdır (Sabuncu, 2005). Bu bağlamda her türlü işte çalışanların bedensel, ruhsal ve sosyal durumlarının iyileştirilmesi, çalışma şartlarının düzenlenmesi, çalışanların fiziksel, bedensel ve ruhsal niteliklerine uygun işlere yerleştirilmeleri, işin insana, insanın da işe uyumunun sağlanması iş sağlığı ve güvenliği konuları arasındadır. Çalışan sağlığı sağlıklı bir yaşam çevresi için gereken sağlık kurallarını içerirken; güvenliği, daha çok çalışanın yaşamına ve vücut bütünlüğüne yönelik tehlikelerin ortadan kaldırılması için gerekli teknik kuralları ele alır. 2.2. İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin Yasal Boyutunun Tarihçesi İş sağlığı ve güvenliğinin ciddi biçimde ele alınması ve yasal düzenlemelere gidilmesi, 19. yüzyıldan sonradır. 1802‘ de çıkartılan Çıraklık Sağlık ve Ahlak Yasası ile çırakların horlanmasına ve emeklerinin kötüye kullanılmasına engel olunmaya çalışılmıştır. 1824‘ e kadar yasak olan sendikal etkinlikler yasallaşmış ve kölelik kaldırılmıştır. 5 On dokuzuncu yüzyıldan itibaren sanayi devriminin yarattığı olumsuz çalışma koşullarının düzeltilmesinin sağlanması amacıyla, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili yasaların hazırlanması ve yaptırımlar uygulanması konusunda çeşitli etkinliklerde bulunmuşlardır. Sosyal güvenlik ilkeleri on dokuzuncu yüzyılda yaygınlaşmış, çeşitli sigorta kurumları kurulmuş ve iş kazaları ile meslek hastalıkları sigortası uygulanmaya başlanmıştır. Dünyadaki meslek hastalıkları ve iş kazalarının önlenmesine yönelik çalışmalarda sendikaların katkıları yanında, 1919 yılında faaliyetine başlayan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) "Milletler Cemiyeti"ne bağlı olarak bu konuda önemli çalışmalar yapmış ve 1946 yılında ise Birleşmiş Milletler ile imzaladığı anlaşma sonucu bir uzmanlık kuruluşu durumuna gelmiştir. Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve bu kuruluşlarla işbirliği yapan birçok kuruluş, işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir. Ülkemizin de üyesi bulunduğu Uluslararası Çalışma Örgütü'nün kimyasal maddeler için saptadığı "işyerlerindeki maruz kalma değerleri" ve işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili alınan kararlar ve oluşturulan "uluslararası sözleşmeler" bu konudaki sorunların çözümüne katkılar sağlamıştır. Konunun ülkemizdeki gelişimini ise Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri olmak üzere iki ayrı dönem itibarı ile incelemeliyiz. Sanayileşmenin henüz oluşmadığı ve fabrika denilecek büyüklükte işyeri sayısının çok az olması bu konudaki çalışmaların gecikmesine neden olmuştur. Osmanlı döneminde konuya ilişkin önemli gelişmelerin olduğundan söz edemeyiz. Bu döneme ilişkin önemli yasaların 1865 yılında Ereğli kömür havzalarında çalışan işçilere yönelik olarak çıkarılan Dilaver Paşa Nizamnamesi‖ ve yine aynı işkoluna yönelik olarak 1869 yılında çıkarılan Maadin Nizamnamesidir. Cumhuriyet dönemine bakıldığında, 1921 yılında 151 sayılı Ereğli Havza-i Fahmiye Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun kömür işçilerinin çalışma şartları, iş güvenliği ve işçi sağlığı ile ilgili ilk yasadır. 1924 yılında 394 sayılı yasa çalışanlara hafta tatilini getirmiştir. Daha sonra ise 1935 yılında milli bayram ve genel tatil günleri hakkındaki yasa da yürürlüğe girmiştir. 1926 yılında 818 sayılı Borçlar yasası, iş kazası meslek hastalıkları ile ilgili hukuki hükümler getirmiştir. 6 1930 yılında çıkarılan Belediyeler Yasası ise denetim konusunda hükümler içermektedir. 1930 yılında çıkarılan 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve 1937 yılında çıkarılan 3008 sayılı İş Yasası bu konuda çıkarılan önemli yasalardır. Bu yasalara dayalı çok sayıda tüzük ile detaylar ve uygulamalar belirlenmiştir. 1946 yılında Çalışma Bakanlığını kurulması İş güvenliği ve İş sağlığı konusunda en önemli aşama olarak görülmektedir. 1945 yılında 4792 sayılı İşçi Sigortaları Kurumu Yasası da önemli bir aşamadır. 3008 sayılı İş Yasası, 1967 yılında 931 sayılı yasayla yürürlükten kaldırılmış, bunun yerine ise 1971 tarihinde 1475 sayılı İş Yasası gelmiştir. Bu yasa uzun bir süre yürürlükte kalmış ve bu yasaya dayanarak birçok tüzük ve yönetmelikte çıkarılmıştır. Son olarak 2003 tarihinde 4857 sayılı İş Yasası yürürlüğe girmiştir. 1964 yılında yürürlüğe giren 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası işçilere çeşitli risklere karşı güvenceler getirmiştir. Bu yasa 2003 yılında çıkarılan 4958 sayılı yasayla değiştirilmiştir. Son olarak da 16.06.2006 tarihli 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası kabul edilmiştir. Son olarak 30 Haziran 2012 tarih ve 28339 sayılı resmi gazetede yayınlanan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile alanda profesyonel çalışanlar tanımlanmış, görev yetki ve sorumlulukları belirlenmiş, işveren ve çalışanların yükümlülükleri tanımlanmıştır. Yasaya bağlı çıkarılan yönetmelik ve tebliğler ile uygulamalar detaylandırılmıştır. 2.3. İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin Önemi 19. yüzyılda buhar makinelerinin fabrikalarda kullanılması ile birlikte yoğun üretim imkânına kavuşan işverenler, bir üretim faktörü ve maliyet unsuru olarak gördükleri işçilerini ağır şartlarda çalıştırmaya başlamışlardır. Maksimum kar elde etme peşinde olan işverenler, devlet müdahalesinin de olmaması ile birlikte işçiler için herhangi bir iş güvenliği tedbiri almadan üretimlerine devam etmişlerdir. Haliyle bu süreçte işçilerin hastalıkları ve iş kazaları da artış göstermiştir. Fabrikaların ortaya çıkmasıyla birlikte toplumun çoğunluğunu oluşturan işçi kesiminin sağlıksız koşullarda çalışması, işçi, işveren ve toplumun bütünlüğü, sağlığı ve ekonomisi gibi açılardan da büyük sorun teşkil etmiştir (Karacan ve Erdoğan, 2011) 7 Bu teknolojik gelişmelere paralel olarak, özellikle işyerindeki üretken faktör olan işçilerin sağlığı ve güvenliği ile ilgili birtakım sorunlar ortaya çıkmıştır. Başlangıçta fazla önemsenmeyen bu sorunlar iş verimini ve üretimi tehlikeye sokmasıyla önem kazanmıştır. İşçi sağlığı ve güvenliğinin genel anlamda yalnızca çalışanların değil tüm işletmenin ve üretiminin güvenliğinin düşünülmesi gerekir. Bu üç ayrı alandaki çalışmaların birlikte mevcut olması halinde çalışanların güvenliğini tam olarak sağlamak mümkün olacaktır. Çalışanları Korumak: İşçi sağlığı ve iş güvenliği çalışmalarının ana amacını oluşturur. Çalışanları işyerinin olumsuz etkilerinden korumak, rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, başka bir ifadeyle çalışanları iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı koruyarak ruh ve beden bütünlüklerinin sağlanması amaçlanmaktadır. Üretim Güvenliğini Sağlamak: Bir işyerinde üretim güvenliğinin sağlanmasıyla birlikte verimin ve kalitenin artması sonucunu doğuracağından özellikle ekonomik açıdan önemlidir. Çalışan işçilerin korunmasıyla meslek hastalıkları ve iş kazaları sonucu ortaya çıkan işgücü ve iş günü kayıpları azalacak, dolayısıyla üretim korunacak, daha sağlıklı ve güvenli çalışma ortamının işçiye verdiği güvenle iş veriminde ve kalitesinde artma olacaktır. İşletme Güvenliğini Sağlamak: İşyerinde alınacak tedbirlerle, iş kazalarından veya güvensiz ve sağlıksız çalışma ortamından dolayı doğabilecek makine arızaları ve devre dışı kalmaları ile yangın gibi işletmeyi tehlikeye düşürebilecek durumlar ortadan kaldırılacağından, işletme güvenliği sağlanmış olur. Üretim alanında insanların, üretim alanı dışında karşılaştıklarından farklı sağlık ve güvenlik sorunları yaşamakta, yani, bir risk grubu oluşturmaktadırlar. Yürütülen işin türüne ve niteliğine bağlı olarak riskliliğin artmaktadır, ama düzeyi ne olursa olsun riskin tanınıyor olması, günümüzde ulaşılmış bilimsel- teknolojik aşamada onun ortadan kaldırılmasına ya da etkisizleştirilmesine yetecek çıkış yolunun bulunmasına olanak sağlamaktadır. Bu sebeple iş sağlığı ve güvenliğini ilgilendiren tüm sorunlar çözülebilir, iş kazaları ve meslek hastalıkları önlenebilir sayılmaktadır (Piyal, 2002) . Bilindiği gibi, bir işletme kendi bünyesinde iş güvenliği düzenini yerleştirmeyi arzu etmiyorsa, kanunlar, tüzükler, denetim ve önerilerin etkisi ancak bir dereceye kadar olacaktır. Yararlı ve etkili bir iş güvenliği sistemi, işçi, işveren ve ekonomik çevrelerin bu konunun önemini kavramaları ve gerekliliğine inanmaları ile sağlanabilir. Bu ise tarafların 8 iş güvenliğine ilişkin önlemleri almanın ekonomik ve sosyal yararlarını ve iş kazaları ile meslek hastalıklarından doğan kayıpların maliyetlerini bilmeleriyle mümkün olacaktır. Aşağıda iş güvenliğinin işçi, işveren ve ülke ekonomisi açısından önemi açıklanmaya çalışılmaktadır. 2.3.1. İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin Çalışan Açısından Önemi İş kazaları ve meslek hastalıklarından doğrudan ve en çok etkilenenler çalışanlardır. Yapılan araştırmalar; günümüzde, dünya ölçeğinde, her saniyede en az üç çalışanın iş kazaları sonucunda yaralanmakta olduğunu, her üç dakikada bir çalışanın iş kazası ya da hastalanma sonucu ölmekte olduğunu ortaya koymaktadır (Kuru, 2000). Ülkemizde ise 2012 yılı SGK İstatistiklerine bakıldığında 74871 adet iş kazası meydana gelmiş bunların 2036 tanesinin sonucunda sürekli işgörmezlik durumu oluşmuş, 744 tanesi ölüm ile sonuçlanmıştır. Çoğu kez yaralanmalara ve hatta ölümlere yol açabilen iş kazaları ve meslek hastalıkları ile karşılaşan çalışanlar, iş güçlerinin tümünü ya da bir bölümünü, sürekli veya belirli bir süre kaybedeceklerdir. Çalışanların geçici ya da sürekli olarak iş göremez duruma düşmeleri de üretim süreci sonunda kazanacakları gelirden yoksun kalmalarına neden olacaktır. Böyle bir durumla karşılaşan çalışanlar, geçici ya da sürekli iş göremezliği karşılığı bir ödenek alacaklardır. Sürekli olarak iş göremez duruma gelen çalışanların gelir yaratma kapasitesi sınırlanacak, rehabilitasyon sonrası ise ancak düşük ücretli bir işte çalışabileceklerdir. Büyük çoğunluğunun ücret gelirinden başkaca geliri bulunmayan çalışanlar ve bakmakla yükümlü oldukları aileleri, ekonomik sıkıntıya girecek, çalışanlar belki de eski sağlığına bir daha kavuşamayacak olmanın moral çöküntüsünü ömür boyu taşıyacaklardır. Kazaların ölümle sonuçlanması ise çalışanın ve ailesinin karşılaşabileceği en büyük tehlikedir. Bu nedenle iş güvenliği önlemleri çalışan ve ailesinin kazalar yüzünden doğabilecek ekonomik sıkıntılarını engellemektedir (Akkök, 1977). Güvenlik önlemleri alınmış bir işyeri ortamında çalışmak ayrıca her şeyden önce çalışanın moral yönünden güvenli ve sağlıklı olmasını getirecek, böylelikle üretim sürecine uyum sağlayarak işgücünün verimli bir şekilde çalışması, psikolojik ve ruhsal yönden sağlıklı ve tatmin edici olacaktır. 9 İş kazası ve meslek hastalığına uğrayan bir işçi, geçici veya sürekli işgörmezliği sonucunda belirli bir miktar ödenek alacaktır. İşçi, üretime direkt katkısı bulunan üretim faktörlerinden biridir. Üretimden doğan kazançtan, sürekli olarak çalıştığı takdirde pay alabilir. Ancak sürekli iş göremez duruma düştüğünde gelir yaratma kapasitesi sınırlanacaktır. Kaza ölümle sonuçlandığında, yukarıdaki ihtimallerde ortadan kalkacak ve çalışan kişinin ailesi de zarar görecektir (Arıcı, 1999) . İşçiye ve ailesine sağlanan maddi yardımlar tüm ihtiyaçların giderilmesi için yeterli olmadığı gibi işgöremez duruma gelmesiyle birlikte geçim sıkıntısı içine düşen işçinin yaşadığı moral kaybını, acı ve sıkıntıyı tamamen ortadan kaldıramamaktadır. Bir diğer anlatımla, iş kazalarının işçi ve ailesi bakımından ortaya çıkardığı maliyet sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyo-psikolojik niteliktedir (Demirbilek, 2005) . 2.3.2. İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin İşveren Açısından Önemi İşyerinde çalışanlardan birinin kazaya uğraması çalışan için olduğu kadar işveren açısından da büyük önem taşımaktadır. İş kazası işin akışını durdurarak üretim temposunu yavaşlatmakta, üretim ve verimlilik kaybına neden olmaktadır. Çalışma ortamının iyileştirilerek güvenliğinin sağlanması, işin akışını durduran insan, makine, malzeme, ürün ve zaman kaybına neden olan koşulların ortadan kalkmasını ya da minimize edilmesini getirecek, yüksek verimlilik ve etkinlik sağlayacaktır. İş güvenliğine yönelik çabalar aynı zamanda maliyetlerin düşmesini ve ürün düzeyinde artışı da beraberinde getirecektir. Başka bir deyişle iş kazalarının önlenmesi ikincil ya da yan bir etki olarak işyerinde verimlilik ve üretim artışına yol açmaktadır. Güvenlik önlemlerinin alınması bir noktaya kadar işletmeye bir maliyet yükleyecektir. Ancak; işletmedeki çalışma koşullarının iyileştirilmesi iş kazalarını ve meslek hastalıklarını azaltarak genelde maliyetlerin düşmesini ve ürün artışlarıyla birlikte verimliliğin artmasını, üretimde etkenliğin sağlanmasını sağlayacaktır. Böylece yapılan güvenlik harcamaları kendinden çok daha fazla verimlilik artışına neden olacaktır. İş güvenliği feda edilerek kısa bir dönem için verimlilik artışı sağlanabilir. Ancak uzun dönemde etken bir üretim gerçekleştirmek mümkün olmayacaktır. Güvenlik önlemlerinin alınmasıyla işverenin sağlayacağı kazançlardan bir diğeri de işyerlerinde araç ve gereçlerin bu önlemler yoluyla korunmasıdır. Sanayi üretimindeki 10 makinelerin pahalı yatırımlar olduğu düşünüldüğünde, bunların güvenlik kurallarına uygun koruyucu parçalarla donatılması hasara uğrama olasılıklarını azaltacaktır.Kaza olduktan sonra işin yeniden eski rayına oturması zaman alır ve üretim de aksar. Bu arada kazaya uğrayan aletlerin onarım giderleri ortaya çıkar. Yöneticiler kaza ve sonuçlarıyla ilgilenirken, zaman kaybederek yapması gereken işleri bırakırlar. Güvenlik önlemleri sayesinde işveren vasıflı işgücünü de elinde tutabilecek, kazalar nedeniyle kaybetmeyecektir. İş güvenliği olan bir firmada çalışmak işyerine duyulan güveni artıracak, firmanın şöhreti olumlu yönde etkilenecektir. Bu da rekabet koşullarını firmanın lehine çevirecektir. Görülmektedir ki kazaları önleyememek nedeniyle ortaya çıkacak sorunlar çok yönlü ve ağır olup kazaları önlemekten çok daha fazla masraf gerektirecektir. Ayrıca kazayı önlemek, kaza için ödemeler yapmak çok daha insancıldır. Koruma işlevinin etkin olarak sürdürülmesi amacıyla yapılması gereken ve insan kaynaklarına yapılan yatırım niteliğindeki harcamalar aşağıda belirtilen türdeki harcamaları kapsayacaktır: İş güvenliği örgütünün kurulması, güvenlik tüzüklerinin hazırlanması, güvensiz koşulların araştırılmasını sağlayacak yöntemlerin belirlenmesi için gerekli harcamalar. Saptanan eksikliklerin giderilmesi için yapılan harcamalar Denetim harcamaları. Donanım ve malzeme için yapılan harcamalar. İş güvenliği eğitimi için yapılacak harcamalar. Yatırım niteliğinde yapılacak koruma harcamalarının yanında bir kazayı önleyememek de işletmeye çeşitli maliyetler yükler. Bu maliyetleri ise şöyle sıralayabiliriz; 11 - Dolaysız Maliyetler 1- İşletmelerin SGK’ ya yaptıklar işin tehlike derecesi üzerinden verdikleri kaza priminden karşılama Tıbbi müdahale ve hastane masrafları, ilaç bedelleri, Geçici ve sürekli iş görmemezlik, ölüm ödenekleri 2- Mahkeme masrafları. 3- Sigortalıya ödenen tazminat. - Dolaylı Maliyetler 1- İşgücü kayıpları. Kazalının çalışamaması nedeniyle, Kazalıya yapılan ilk yardım nedeniyle, Kazalının arkadaşlarının çalışamaması nedeniyle, Usta ve yöneticilerin; kazayı incelemek, yararlı çalışanın üzerindeki işi yeniden düzene koymak, yeni çalışanın seçimi ve yerleştirilmesi ve yasal işlemler nedeniyle kaybettikleri zaman. 2- Üretim kaybı. Kaza sırasında üretime ara verilmesi nedeniyle, Makinelerin durması ya da hasara uğraması nedeniyle , Malzeme ve hammaddelerin ziyana uğraması nedeniyle, Kazaya uğrayan çalışanın işe dönmesi halinde verimindeki düşmeler nedeniyle yapılan kayıplar. 3- Siparişlerin gerekli sürede karşılanamaması nedeniyle ortaya çıkan kayıplar. İşletmenin şöhret kaybı, Geç teslimat yüzünden ödenen ceza veya tazminatlar, Erken teslim halinde alınabilecek primden kayıplar. 12 4- Üst makamlar ve hükümetçe yapılacak tahkikat masrafları. 2.3.3. İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin Ülke ve Ekonomi Açısından Önemi İş kazaları şahsen zarara uğramasına sebep olduğu gibi, ulusal ekonomi bakımından da çok ciddi ve geniş kayıplar doğurur. İş kazalarının sebep olduğu ekonomik kayıplar direk ve endirekt masraflar sonucu ortaya çıkar. Sigortalıya ödenen geçici ve sürekli iş göremezlik ödeneği bakım ve tedavi masrafları ile insan, malzeme ve teçhizat kayıtları, iş kazasından doğan direkt masraf faktörleridir. Karşılanması ve tespit imkanı oldukça kolay, belirli esaslara bağlanmış bulunan direkt masrafların yanı sıra görünmeyen ve sigorta ile karşılanması mümkün olmayan direkt masraflar vardır. Bunlar direkt kayıtların en az dört katı tutarındadır. İş güvenliğinin sağlanması, ekonominin üretken kapasitesini olumlu yönde etkileyecektir. Bu ise, insan kaynağının hammadde ve sermaye mallarının korunması yoluyla olur. Bir ülkede kalkınma çabalarının başarısı, sürekli verimlilik artışları sağlanmasına bağlıdır. Tüm sanayi dallarındaki verimlilik artışları, ülke ekonomisinin verimliliğini artıracaktır. İş güvenliğinin sağlanması kaynak dağılımı açısından da önemlidir. Ülke kaynaklarının bir kısmının güvenlik eğitimi, organizasyonu ve önlemlerine yöneltilmesi, getireceği verimlilik artışları ve etken üretim ile ekonomik kalkınmaya katkıda bulunacağından bir yatırım şekline dönüşebilir. Elde edilen kazanç, milli refahı artıracak; işçi, işveren ve ekonomiye yarar sağlayacaktır. Oysa aksi durumda, kaynaklar kaza ve hastalıklara ayrılacaktır. Bu da dikkatli kullanılması gereken kaynakların verimli kullanılamaması anlamına gelmektedir. İş sağlığı ve güvenliğinin sağladığı faydaları sıralamak gerekir ise; Çalışanlara, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturur, Çalışan memnuniyeti sağlandığı için üretim kalitesi arttırılmış olur, Üretim kalitesinin artması verimliliği arttırır, 13 Firmanın karlılığı artar, İş kazası ve meslek hastalıklarından dolayı ortaya çıkan kayıplar azalır, Kalifiye eleman sayısı artar, Çalışanların ve toplumun yaşam kalitesi artar, Çalışma barışını ve kalkınmayı sağlar, Rekabeti arttırır (Engin,2007) . 2.3.4. İşçi Sağlığı ve Güvenliğinin Küresel Düzeyde Önemi İş sağlığı ve iş güvenliği, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa Sosyal Şartı’ndan ILO Sözleşmeleri ve AB Direktiflerine kadar çok sayıda uluslararası düzenlemede yer almış bir konudur. Günümüzde ise, küresel niteliği ve önemi belirginleşmiştir. Güvenliğin küresel düzeydeki önemi, iş kazalarının ortaya çıkardığı sonuçların sadece kazaya uğrayan ile ailesi, çalıştığı işletme, ülke ekonomisi ve yaşadığı toplumla sınırlı bir etkiye sahip olmayıp; küreselleşen dünyada küresel bir etki boyut da taşıdığı gerçeğinde görülebilmektedir. Bu bağlamda, iş kazaları küresel nitelikli bir temel sağlık sorunu olarak nitelendirilmektedir. 14 3. MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜ 3.1. Makine İmalat Sanayii Makine imalatı sanayi, imalat sanayinin tüm sektörlerine yatırım ve ara malı niteliğinde girdi veren, öncü, geliştirici ve sanayinin gelişmesinde teknolojik atılımı sağlayan temel bir sektördür. Sektör genel amaçlı makine imalatı ve özel amaçlı makine imalatı kapsamında 18 alt sektörü, 91 ürün grubunu ve binlerce ürünü içermektedir. Yaşamın her alanında kullanılan ve insan hayatını kolaylaştırıp, toplumun refah düzeyini artıran pek çok yatırım ve ara malı, bu sektörün ürünleridir. Makine imalatı sanayinde genel olarak orta-ileri teknoloji düzeyi hakimdir ve kapsadığı alt sektörler ve ürün grupları açısından, diğer sektörlere kıyasla, oldukça zengin bir profile sahiptir. Bunun başlıca nedeni, neredeyse tüm imalat sektörlerinin, temel üretim araçlarını, makine sanayinden tedarik ediyor olmaları. İlgili AB ve Türk mevzuatı doğrultusunda, “makine” ifadesini, insan veya hayvan gücü dışında bir tahrik sistemi ile donatılan veya donatılması amaçlanan; en az biri hareketli olacak şekilde spesifik bir uygulama için bir araya getirilen, birbirine bağlı parça veya bileşenlerden oluşan takımlar şeklinde tanımlamak mümkün. Söz konusu makine ve teçhizatlar, AB’nin ekonomik faaliyetleri sınıflandırmak amacıyla geliştirdiği “NACE REV.2” kodlaması çerçevesinde, “başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat imalatını” kapsayan 28 numaralı kategoriye girmektedir. Mekanik güç üretimi ve kullanımına yönelik makinelerden (uçak, motorlu taşıt ve motosiklet motorları hariç) genel amaçlı makinelere, tarım makinelerinden ormancılık makinelerine, takım tezgahlarından metalürji, madencilik, inşaat, gıda, içecek, tütün, tekstil, giyim eşyası, deri, kâğıt ve mukavva gibi spesifik sektörlerde kullanılan özel amaçlı makinelere kadar birçok ürün grubu, bu kategori kapsamında değerlendiriliyor. 3.2. Vibrasyonlu Yüzey İşlem Makineleri Üretimi Sektöre ait, 28.99.90 Nace kodlu Başka yerde sınıflandırılmamış diğer özel amaçlı makinelerin imalatı olarak tanımlanan Vibrasyonlu Yüzey İşlem Makineleri imalatı yapan bir fabrika emsal alınarak makine üretim sektörü incelendiğinde İmalat akış şemasında 15 belirtildiği gibi; kaynak, kumlama, polietilen döküm, boyama ve montaj işlemleri yer almaktadır. Şekil 3.1: İmalat akış şeması 3.2.1. Kaynak Kaynak, malzemeleri birbiri ile birleştirmek için kullanılan bir imalat yöntemidir, genellikle metal veya termoplastik malzemeler üzerinde kullanılır. Bu yöntemde genellikle çalışma parçalarının kaynak yapılacak kısmı eritilir ve bu kısma dolgu malzemesi eklenir, daha sonra ek yeri soğutularak sertleşmesi sağlanır, bazı hallerde ısı ile birleştirme işlemi basınç altında yapılır. Bu yöntem lehim ve sert lehim ile fark gösterir, lehim ve sert lehim yöntemlerinde birleştirme düşük erime noktalarında ve çalışma parçaları erimeden oluşur. Kaynak için gaz alevi, elektrik arkı, lazer, elektron ışını, sürtme, ultrases dalgaları gibi birçok farklı enerji kaynakları kullanılabilir. Endüstriyel işlemlerde, kaynak açık hava, su altı, uzay gibi birçok farklı ortamda gerçekleştirilebilir. Bununla beraber, yapıldığı yer 16 neresi olursa olsun, kaynak çeşitli tehlikeler barındırır. Alev, elektrik çarpması, zehirli dumanlar ve ultraviyole ışınlara karşı önlem almak gereklidir. Şekil 3.2: Kaynak işleri Elektrik ark kaynağı; Bu yöntemde kaynak yapmak için, kaynak elektrodu (dolgu metali) ve ana malzeme arasında bir güç kaynağı kullanılarak elektrik arkı yaratılır. Bu yöntemde doğru (DC) veya alternatif (AC) akım çeşitlerinin her ikisi de kullanılabilir. Bu yöntemde kaynak yapılan bölge bazı durumlarda, koruma gazı olarak da bilinen bir gaz ile korunarak elektrik ark kaynağı yapılır. Gazaltı kaynağı; Kaynak yerinin bir gaz atmosferiyle korunması sonucu yapılan ark kaynağına gazaltı ya da koruyucu gaz kaynağı adı verilir. Başlıca türleri MIG-MAG ve WIG (TIG) gazaltı kaynak teknikleridir. Bu kaynak türünde koruyucu gaz olarak Argon ve Helyum gibi soy gazlar kullanan MIG (İngilizce; Metal Inert Gas) kaynak tekniği ile koruyucu gaz olarak aktif bir gaz olan Karbondioksit kullanan MAG (İngilizce; Metal Active Gas) teknikleri en yoğun olarak kullanılır. Diğerlerine göre nispeten daha az kullanılan WIG tekniğinin diğerlerinde farkı erimeyen Wolfram (Tungsten) elektrod kullanılmasıdır. Oksi-Asetilen kaynağı; Bu yöntemin en genel kullanım şekli oksi-gaz kaynağıdır (oksiasetilen kaynağı olarak da bilinir). En eski ve en çok yönlü kaynak yöntemlerinden biridir, fakat son yıllarda endüstriyel uygulamalardaki popülerliği azalmıştır. Hala yaygın 17 olarak, boru ve kanal kaynağında ve tamir işlerinde kullanılmaktadır. Ekipmanı ucuz ve basittir, genelde kaynak alevi (yaklaşık 3100 °C) oksijenle asetilenin yanması sonucu elde edilir. Alev, elektrik arkından daha az güçlü olduğundan, kaynak soğuması daha yavaş olur ve meydana gelen gerilme ve kaynak çarpılmalarının daha az olabilmesine imkân tanıyabilir, bu nedenle yüksek alaşım çeliklerinin kaynağının yapılması bu yöntemle daha kolaydır. Bu metod, metallerin kesilmesinde de kullanılır. Diğer gaz kaynak metodları da, hava-asetilen kaynağı, oksijen-hidrojen kaynağı ve basınçlı gaz kaynağı gibi, oldukça benzerdir, sadece kullanılan gaz tipi değişir. Gaz kaynağı, plastik kaynağında da kullanılır. 3.2.2. Talaşlı İmalat Şekillendirilecek iş parçası üzerinden takımlar yardımıyla küçük parçacıklar halinde malzeme koparılarak (talaş) yapılan imalata talaşlı imalat denir. İşlemin esası, takım ile iş parçası malzemelerinin birbirinden farklı sertlikte olmaları ve böylece talaş kaldırılabilmesidir. Örneğin; çelik malzeme ile alüminyum malzemenin çizilebilmesi, bıçakla ağaç malzemenin yontulabilmesi gibi. Talaşlı imalat yardımıyla malzemeler üzerinden parçacıklar kaldırarak istenen şekil ve ölçülerde parça imali; parçalar üzerinde delik, vida, diş ve kanalların açılması mümkün olmaktadır. Talaşlı imalatta, torna, freze, delme, testere, taşlama işlemleri yapan takım tezgahları ile CNC ( Bilgisayar Sayımlı Yönetim ) makineleri (Şekil 3.3 ve 3.4) kullanılmaktadır. Şekil 3.3: CNC 18 Şekil 3.4: Freze 3.2.3. Kumlama Kumlama, kaplama öncesi pürüzlendirme ya da yüzey sonlandırma amacıyla yapılan işlemdir. Basınçlı hava gibi bir akışkanla, iş parçasının yüzeyine kum olarak adlandırılan mikro boyutlardaki malzemelerin püskürtülmesidir. Talaşlı imalat işlemleriyle üretilen parçalan ile hammadde olarak gelen imalat malzemelrinin kaynak işlemi sonrasında, kumlama ile döküm ve boya için hazır hale getirilir. Şekil 3.5: Kumlama 19 3.2.4. Polietilen Döküm Polietilen, kimyasal mukavemeti yüksek, yoğunluğu ve sürtünme katsayısı düşük dayanıklı bir malzemedir. Bunker, silo ve tankların kaplanmasında aşınma ve yapıştırmayı önlemek amacı ile kullanılır. Özellikle yanıcı madde üretiminde ve madencilik sektöründe başta yer altı olmak üzere tüm ortamlarda patlama en temel tehlikedir ve önlenmesi için kullanılan ekipmanların kaplama malzemesinin alev geciktiren tipte olması için polietilen kullanılır. Öncelikle Şekil 3.6. da görülen granüle haldeki polietilen malzeme 50°C sıcaklıktaki fırınlarda eritilir ardından toz boya ile karıştırılır, makine içerisine döküm yapılır ve kalıp ile şekil alması sağlanır. Döküm işlemi sonrasında makineler 70°C sıcaklıktaki fırınlarda bekletilerek döküm yapılan malzemenin makine ile bütünleşmesi sağlanır ( Şekil 3.7). Şekil 3.6: Granüle polietilen Şekil 3.7: Döküm işlemi yapılmış makine 20 3.2.5. Elektrostatik Toz Boyama Elektrostatik toz boyama solvent içermeyen bir yüzey kaplama metodudur. Kaplayıcı malzeme, son kat boya tabakasını oluşturan çok ince toz boya partikülleridir. Toz boya, boya kabininde özel boya tabancaları vasıtasıyla atılır. Tabancadan geçerken elektrostatik yüklenen toz boya partikülleri kabin içinde boyanacak malzemeye yapışır ve kaplama işlemi gerçekleşmiş olur. Toz boyanın malzeme yüzeyine tam olarak yapışabilmesi için malzemenin de çok iyi bir şekilde topraklanması gerekir. Fazla atılan boya, kabinde bulunan boya geri kazanım sistemi sayesinde toplanır ve tekrar kullanıma sokulur. Boya geri kazanım sistemi elektrostatik toz boyama teknolojisinin en büyük ekonomik avantajlarından biridir. Malzeme toz boya ile kaplandıktan sonra pişirme fırınına girer. 200ºC olan fırın ısısı toz boyanın erimesini ve malzeme üzerine yapışmasını sağlar. Şekil 3.8: Elektrostatik toz boya uygulaması 3.2.6. Montaj Montaj ayrı ayrı parçaların birleştirilerek kullanılabilir bir ürün haline getirilmesidir. Daha önce belirtilmiş olan imalat aşamalarından geçerek üretilmiş olan makine iskeleti montaj bölümünde motor, elektrik panosu ve çeşitli makine elemanlarının montajı ile kullanıma hazır hale getirilir. Ardından çalışma deneyleri yapılarak paketleme sonrasında sevkiyata geçilir. 21 4. MAKİNE ÜRETİMİNDE MEVCUT İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEHLİKELERİ VE KONTROL ÖNLEMLERİ Makine sanayi, tarım ve ormancılık makinelerinden takım tezgahlarına, sanayi fırını ve ocak ateşleyicilerden kaldırma ve taşıma ekipmanlarına, inşaat makinelerinden gıda, tekstil ve konfeksiyon makinelerine, oldukça farklı ürün gruplarını kapsadığından, sektör çalışanlarının maruz kaldığı riskler, üretilen makinenin nitelikleri ve çalışma ortamına göre değişkenlik göstermektedir. 20.06.2012 kabul tarihli 6331 Sayılı Kanun çerçevesinde Makine İmalat Sektörünü incelediğimizde ; her sektör ve işyerinde olduğu gibi İşveren öncelikle mesleki risklerin önlenmesinden sorumludur. Bu amaçla tehlike sınıfına uygun olarak profesyoneller istihdam eder. 6331 sayılı kanuna bağlı olarak yayınlanmış olan yönetmeliklere uygun olarak risk değerlendirmesi yaptırır, çalışanın işe uygunluğunu gözetir, ölçüm ve değerlendirmeler yaptırır. Mevcut acil durumlar için, yönetmeliklere uygun olarak acil durum, yangınla mücadele ve ilkyardım planlarının hazırlanmasını sağlar. Gerekli durumlarda işyeri dışındaki merkezlerden destek alır. Çalışanların işyerindeki tehlikeler konusunda bilgilendirilmesini, eğitimini ve sağlık gözetimlerinin yapılmasını sağlamakla yükümlüdür. Ciddi tehlike uyandıran durumlarda çalışanların, çalışmaktan kaçınma hakları vardır. İşveren işyeri ile ilgili çeşitli konularda çalışanların görüşlerinin alınması sağlanmalıdır. Çalışanların yükümlülüklerine bakıldığında ise, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemektir. Elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu ve altı aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde işveren, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalarda bulunmak üzere kurul oluşturur. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun kurul kararlarını uygular. 22 4.1. Kaynakhanede İş Sağlığı ve Güvenliği Elektrik veya gaz kaynağı, güvenli çalışma ortamı sağlandığı sürece iş kazası olasılığı az olan kesme kaynak yapma yöntemidir. Meydana gelecek iş kazalarından korunmaya ilişkin önlemleri almak, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gereği öncelikle işverenlerin görevi ise de kaynak işini yapan, kendisini kazalardan koruyan, çevresine de zarar vermeyen kişilerdir. Kaynak ve kesme işlemi sırasında çalışanın sağlığı üzerinde tehlike oluşturan etkenler; işyeri ortam havasının kirilliği (gazlar ve dumanlar ile), havasız oksijensiz ortam (kapalı yerde yapılan kaynak ve kesme işleri ile), radyasyon (yoğun ark ışımasında oluşan Kızılötesi – IR1 ve Morötesi – UV2 ışınları), elektrik çarpması, gürültü, yangın ve patlama olarak özetlenebilir. Kaynaklı imalat işlerinde özellikle kaynak atölyelerinde üretim süreci boyunca işin niteliğinden kaynaklanan çeşitli riskler oluşmaktadır. Risklerin oluşmasında; uygulanmakta olan kaynak yönteminin yanı sıra; • Kaynak yapılan ana malzemenin kimyasal yapısı, • Yanma gazı, akım şiddeti, ark gerilimi, ark boyu, kaynak hızı ve süresi, • Ana malzeme üzerindeki kaplama ve boyalar, • Kaynak sarf malzemeleri, kaynak ekipmanlarının niteliği, • Kaynak elektrotunun yapısı, gibi etmenler etkili olmaktadır. Kaynak yapım sırasında bu etmenlerin de etkisiyle oluşan bu kimyasalların, özellikle solunum yollarına zararı büyüktür. Örneğin; kaynak ve kesme işlemlerinde ark sıcaklığının etkisi ile kaynak sarf malzemesi, kaynak yapılan ana malzeme üzerindeki kesme sıvısı, yağ, gres gibi artıkların ve boya, galvaniz gibi kaplamaların yanması ya da buharlaşması sonucunda çeşitli gazlar ortaya çıkar. Yahut, gaz kaynağı işlemlerinde kullanılan asetilen, propan, butan, metan gibi yanıcı gazların oksijen gazıyla yanması sonucu karbonmonoksit, karbondioksit ve azot oksit gibi gazların yanı sıra, kullanılan dolgu malzemesi ve üzerinde 1 Kızılötesi - IR ışınım, dalgaboyu görünür ışıktan uzun fakat terahertz ışınımından ve mikrodalgalardan daha kısa olanelektromanyetik ışınımdır. 2 Morötesi ışınım ya da ultraviyole (kısaca UV), dalga boyu 100 ile 400 nm arasındaki ışınıma denir. 23 işlem yapılan ana malzemeye bağlı olarak çinko, bakır, kadmiyum, kurşun gibi metallerin partikül ve buharları ile flörür, klorür esaslı gazlar meydana gelmektedir. Çalışanların kaynak gazlarından korunması amacıyla Şekil 4.1’deki kaynak dumanı ve toz emme sistemleri kullanılmaktadır. Yetersiz kaldığı durumlarda ise çalışanlar FFP2 tipi karbon filtreli maskeler kullanmaktadır. Şekil 4.1: Kaynak dumanı emme sistemi Kaynaklı imalat atölyelerinde ortaya çıkan metal duman ve tozları ile gaz ve buharlar dışında ikinci önemli risk, kaynak ve kesme işlemleri sırasında oluşan ışınlardır. Kaynak ve kesme işlemlerinde ortaya çıkan ışınlardan çalışanların en çok etkilenen organı gözleridir. İkincisi ise, çalışanın cildidir. Örneğin, iş parçası ve kaynak ekipmanı çok sıcak olduğundan dolayısıyla vücuda temas ettiğinde yanıklar oluşabilir. Kaynak ve kesme işlemlerinde ortaya çıkan ışınlardan çalışanların sağlıklarının olumsuz yönde etkilenmemesi için mutlaka açıkta bulunan yüz, el gibi deri kısımlarının korunması gereklidir. Cilt yanıklarının meydana gelmemesi için kaynakçılar Şekil 4.2’de görülen alev almaz yanmaz iş elbiseleri giymektedirler. 24 Şekil 4.2: Yanmaz alev almaz iş elbiseleri Işınların dalga boyu, çalışanların göz sağlığı açısından önem taşır. Bu ışınlardan morötesi ışınlar çalışanların gözlerinde en fazla hasara neden olmaktadır. Çünkü, uzun dalga boyu aralığının üst tarafında yer alan görünen ışın sınıfına girer. Bu ışınlara maruz kalan çalışanlar, gözünde koruyucu gözlük ya da kaynakçı siperi yoksa gözlerini kapamak ve kısmak gibi reflekslerle bu ışınların etkilerinden korunmaya çalışırlar. Şekil 4.3: Kaynakçı siperi kullanımı Ancak, kısa dalga boyu ile görünen ışık bandının üst tarafında yer alan morötesi ışınlar; çalışanların gözleri üzerindeki hasar etkileri bırakan ışınlardır. Ayrıca, bu ışınlar görülemediğinden göz refleksleri ile korunabilme olasılığı da bulunmamaktadır. 25 Aksi halde, çalışan göz yanması, kanlanması ve kızarması ile karşılaşırlar. Bu tür sağlık sorunları, kaynak ve kesme işlerinde akut (kısa dönemde) ortaya çıkar. Bunların yanı sıra uzun dönemde ortaya çıkan (kronik) göz rahatsızlıkları sonucu kaynak ve kesme işlemlerinde çalışanlar, değişik oranlarda görme kayıplarına, giderek körlüğe varan kalıcı hastalıklara uğrarlar. Oluşan ışın ve arklardan diğer çalışanların ve malzemelerin etkilenmesini önlemek amacıyla Şekil 4.4’de görülen paneller kullanılmaktadır. Şekil 4.4: Kaynak ışınlarından etrafı koruma Kaynaklı işlerinde çalışanların karşı karşıya kaldığı diğer bir risk grubu da gürültüdür. Kaynak işlemi sırasında kullandığı ekipmanlar, presler, motorlar, matkaplar, çekiçler, testereler vb. oldukça çok ses üretirler. Kaynak işlemi sırasında ortalama olarak 85 ile 105 dB (desibel) arasında gürültü oluşmaktadır. Bu işlerde oluşan gürültünün şiddeti, yapılan kaynak türüne göre değişir. Gürültü maruziyeti için iş gereği kişisel koruyucu donanım kullanmak dışında başka bir koruma yöntemi kullanılamamaktadır. Ark kaynağı ile plazma kaynağı en gürültülü kaynak yöntemleridir. Gürültülü ortamda kaynak işi yapan işçilerin işitme kayıplarının iyileşebilmesi için gerekli dinlenme sürelerine sahip olamadıkları için oluşan işitme kayıpları, yığılarak gelişir ve sürekli işitme kayıplarına yol açar. Sürekli işitme kayıpları genellikle 90 dB üzerindeki gürültü düzeylerinde oluşurlar. İşitme kayıpları iki tarafta da aynı düzeydedir ve ilk işitme kaybı, kulakta 4000 Hz'lik frekansı işiten bölgesinde oluşur daha sonra ise konuşma frekanslarını etkiler. Oluşan bu işitme kayıpları sinirsel tipte bir kayıp olduğundan kesinlikle iyileşmez. 26 Diğer bir değişle, kalıcı sağırlık oluşur. Bu nedenle çalışanların sağlığı açısından gürültüden korunmak son derece önemlidir. Yangın ve patlama gibi büyük tehlikelerin nedenleri küçük kıvılcım ve kaynak çapaklarıdır. Kaynakçı kaynak yaparken taktığı gözlük, siperlik vb. koruyucu ekipmanlar nedeni ile etrafını göremediğinden sıçrayan kıvılcımlar döşeme çatlak ve aralarına girerek için için yanmaya başlar ve bazen yarım saat sonra yangına neden olabilir. Kaynak yapım işleri sırasında oluşan yakıcı maddeler (sıçrayan kıvılcımlar; erimiş metal veya cüruf) çevresinde yanıcı maddeler (Kağıt, bez, talaş, benzin, plastik maddeler, boya, solvent vs. ) var ise yangın çıkabilir. Bu nedenle, kaynağa başlamadan önce, çevrenin yanıcı maddelerden arındırılması gerekir. Ayrıca yangın söndürücü bulunmalıdır. Şekil 4.5: Kaynakhanede yangın tüpleri Patlama tehlikesi, asetilen hava karışımı, tahmin edilemeyecek kadar geniş bir karışım aralığında (%2-%82) patlamaya hazır bir ortam oluşturur. Gaz kaynağında yanma hızının gaz çıkış hızını aşması sonucu şalome ucundaki alev geri teperek şaloma içine doğru girer ve kuvvetli bir patlama ile yanma oluşur. Bu durumda alev sönebilir ya da bek ucunda tekrar yanmaya başlayabilir. Bu nedenle, yanma hızının artması ya da gaz çıkış hızının azalması geri yanmaya neden olur. Aşırı oksijen kullanımı da yanma hızını artıracağından geri yanmaya neden olur. Özetle, sürekli geri yanma, alevin bir geri yanma ile sürekli yanarak şaloma içine kadar ulaşmasıdır. Kuvvetli bir patlama ile başlayıp bir ıslık sesi ile devam eder. Hemen 27 müdahale edilmezse şaloma eriyebilir ve gaz kaçağı yapabilir. Alev geri tepmesi oluştuğu zaman büyük ihtimalle yanıcı gaz hortumu patlar ve ciddi kazalara sebep olur. Şaloma ağzının bir pislikte tıkanmasından doğan ve alevin geri tepmesi denilen bir olay sonucu patlama oluşabilir. Kaynak yapılan yerlerde, kullanılmakta olan gaz tüplerinden başka gaz tüpleri bulundurulmamaktadır. Gaz tüpleri, çalışma anında dik durmakta, devrilmemeleri için gerekli tedbirler alınmakta ve gaz tüplerinin taşınması için tekerlekli özel araçlar kullanılmaktadır. Şekil 4.6: Sabitlenmiş kaynak tüpleri Kaynak işlerinde elektriksel tehlikeler de olabilir. Elektriksel tehlikeler kaynak makinesinin elektrik akımı üreteci olmasından kaynaklanabilir. Bu durum, kaynakçıyı elektrik çarpması nedeni olarak görülür. Kaynak işleminde elektrik çarpması, bir kaynak makinesinin verebileceği en büyük gerilim değeri olan boşta çalışma gerilimi nedeniyle olur. Elektrik enerjisinde, volt da amper de frekans da ölüme neden olur. En tehlikelisi de yüksek voltajdır. Aslında insan derisi iyi bir izolatördür. Voltaj çok yüksek olmadıkça akımın geçip girmesine izin vermez. Akım, bir kere girmeyi başarırsa içerde rahatça ilerler. Çünkü vücudumuzun çoğunluğu iyi bir iletken olan sudan ibarettir. Kaynakhane çalışanlarının tamamı mesleki yeterliliğe sahiptir ve işbaşı eğitimleri ile devamlı desteklenmektedirler. Periyodik muayeneler mevzuata uygun şekilde 3 yılda bir 28 yenilenmektedir. Kaynakhanedeki tüm makinelerin CE belgesi mevcuttur. İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği’ne göre periyodik kontroller gerçekleştirilmekte, topraklama testleri yapılmakta ve raporlar dosyalanarak saklanmaktadırlar. 4.2. Talaşlı İmalatta İş Sağlığı ve Güvenliği Özellikle tornalarda yaşanan en sık iş kazaları kapı emniyet swiçlerinin iptal edilmesi nedeniyle olmaktadır. Çeşitli sebepler sonucunda parça fırlamaları ve yaralanmalar meydana gelmektedir. Bu sebeple emniyet kapısı kapatılmadan tezgah asla çalıştırılmamaktadır. Ağır iş parçalarının işlendiği dik tornalarda,vinç ile yapılan parça yüklemelerinde,parçanın düşüp operatörü yaralaması da ayrı bir risktir. Tüm çalışanlarda çelik burunlu iş ayakkabıları mevcuttur fakat bu durumda yetersiz kalabilme ihtimali yüksektir. Şekil 4.7: Talaşlı imalat Özellikle çelik işleme yapılan operasyonlarda, çıkan keskin talaşlar da bir tehlike kaynağıdır. İş parçasının temizlenmesi sırasında tutulan basınçlı hava ile talaşlar ve çapaklar operatörün gözüne kaçabilmekte ve istenmeyen sonuçlar doğurabilmektedir. CE sertifikalı koruyucu iş gözlüğü olmaksızın yapılan bu işlemler yapılmamaktadır. 29 Talaşlı imalatta kullanılan soğutma sıvıları, özellikle ciltte, solunum yollarında veya göz ile temasında istenmeyen sonuçlara neden olabilmektedir. Bu nedenle, kullanılacak olan soğutma sıvılarının ve kızak yağlarının MSDS 3 formları incelenmekte, buharının ciltte, solunum yollarında veya gözlerde yapacağı etkiler iyi analiz edilmektedir. İleri safhada meslek hastalıklarına yol açabilen bu durum, maalesef pek fazla önemsenmemektedir. Aşağıdaki resimde CNC tornaya ait bir resim görülmektedir. Şekil 4.8: CNC Torna 4.3. Kumlama İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Döküm ve boya işlemleri öncesinde metal malzemenin yüzeyindeki toz, kir, boya atıkları ve oksitli tabakayı uzaklaştırarak istenilen pürüzlülükte ve parlaklıkta mekanik temizlik yapılması işleminde izole ortam gerektiğinden karşılaşılan en büyük tehlike kapalı alanlarda yapılan çalışmadır. Kapalı kumlama kabinlerinde meydana gelebilecek en büyük tehlike oksijen yetersizliğidir. Bunu önlemek amacıyla hava beslemeli solunum maskeleri kullanılmaktadır. 3 MSDS, İngilizce Material Safety Data Sheet kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Türkçe anlamı Malzeme Güvenlik Bilgi Formu'dur 30 Şekil 4.9: Kumlama kabini ve hava beslemeli maske Ortam uygun seviyede aydınlatıldığında ve gerekli emniyet tedbirleri alındığında kumlama rahatlıkla gerçekleştirilebilir. Kapalı alan çalışmalarının da diğer tehlike kaynağı da yer darlığıdır. Çalışma ortamının olumsuz koşulları arasında, ayakta çalışma, zorlamalı vücut pozisyonları mevcuttur. Bu sebeple kumlama kabinleri yapılacak işin niteliğine göre yeterli büyüklükte olmalıdır. Ayrıca diğer tehlikeler arasında toz, gürültü, sıcaklık, ağır kaldırma, yüksekten düşme, sert cisim çarpması sayılabilir. Ortam iyi havalandırılmalı, çalışana kumlama için özel iş elbisesi ve iş ayakkabısı temin edilmelidir. 4.4. Polietilen Döküm Uygulamalarında İş Sağlığı ve Güvenliği Polietilen tehlikeli bir kimyasaldır. Öncelikle depolama ve oluşan atıkların bertarafı Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği hükümlerine göre gerçekleştirilmelidir. Proses gereği eritilmiş olan polietilenin cilde teması sonucunda yanıklar meydana gelebilir. Bu sebeple çalışanlar temas konusunda dikkatli olmalı eldivensiz işlem yapmamalıdırlar. Yığın kullanımları esnasında göz içine ürünün kaçmasını önlemek için emniyet gözlükleri, yüz korumalıklarını veya kimyasal koruma gözlükleri kullanılmalıdır. Göz banyosu, duşları ve emniyet duşları kolay ulaşılabilir olmalıdır. 31 Toz ve proses buharları, burnu, boğazı ve solunum sistemini tahriş edebilir. Uygulama sırasında FFP2 tipi maske kullanılmalıdır. Şekil 4.10: FFP2 tipi maske kullanan çalışan Polietilen döküm ile kalıbın ayrılmasını sağlamak amacıyla, işlem öncesinde kalıba metil etil keton uygulanır. Metil etil keton da tehlikeli kimyasaldır ve depolanması özel şartlar gerektirir. Kolay alevlenir, oksitleyicilerden ve ısı kaynaklarından uzak tutulmalıdır. Solunum yollarında tahrişe sebep olur. FFP2 maske ile uygulama yapılmalıdır. Şekil 4.11: Döküm yapılıp fırınlanmış makine 32 4.5. Elektrostatik Toz Boyamada İş Sağlığı ve Güvenliği Elektrostatik Toz Boyamada da karşılaşılan en büyük tehlike kapalı alanlarda yapılan çalışmalardan kaynaklı tehlikelerdir. İşlem izole edilmiş boyama kabinlerinde gerçekleştirilir. Şekil 4.12: Elektrostatik boya kabini Boyama kabinleri iyi havalandırılmalıdır. Kabinde toz boya ile boyama işlemi yapılırken çalışanlar CE sertifikalı tek kullanımlık kimyasal boya tulumu ve tam yüz maskesi kullanmaktadır. Tüm tedarikçilerden kullanılan boyaların Malzeme Güvenlik Bilgi Formları temin edilmiş olup çalışanlara belirli aralıklarla kimyasallarla ilgili eğitim verilmektedir. Epoksi boya işlemlerinde ise FFP2 tipi kimyasal maske kullanılmaktadır. 33 4.6. Montaj İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Üretilen, döküm yapılan ve boyanan parçaların bir araya getirildiği montaj işlemlerinde çalışanlar en çok ergonomik riskler ile karşılaşmaktadır. Çalışma boyunca zorlayıcı vücut konumlarına maruz kalmakta ve kullandıkları kesici delici el aletleri sebebiyle yaralanma tehlikeleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Şekil 4.13: Zorlayıcı vücut konumları Montaj çalışanlarının maruz kaldığı diğer bir tehlike kullandıkları elektrikli el aletlerinden kaynaklanmaktadır. Elektrikli el aletlerinin bakım ve tamir kartları düzenli olarak tutulmakta kontrolleri yapılmaktadır. Vibrasyonlu yüzey işlem makineleri çalışma testleri sırasında çalışanlarda titreşim ve gürültü maruziyeti meydana getirmektedir. Düzenli aralıklarla yüksek seviyelerde mekanik titreşime maruz kalan işçilerde, başta kas/iskelet, sinir ve damar sistemi bozuklukları olmak üzere, belirli sağlık sorunları baş göstermektedir. Tüm çalışanların titreşim ve gürültü maruziyetini önlemek amacıyla çalışma testleri izole edilmiş ayrı bir bölümde yapılmalıdır. 34 5. TARTIŞMA VE SONUÇ Sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesi, yeni iş sahalarının açılmasıyla birlikte yeterli önlemlerin alınmaması durumunda, çalışanların sağlığını ve güvenliğini tehdit eden sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda yapılan yasal düzenlemeler çalışma hayatında önemli değişikliklere sebep olmuştur. 4857 Sayılı İş Kanunu içerisinden ayrılan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusu, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu haline getirilmiş, yeni kanun ile beraber öncelikle işverenlere önemli yükümlülükler getirmiştir. 6331 Sayılı Kanunun 4.maddesi gereği işveren öncelikle çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır. İşveren çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden uygunluğunu değerlendirmek amacıyla çalışanları sağlık gözetiminden geçtikten sonra işe giriş işlemlerini gerçekleştirmektedir. Gerek mevzuatın uygulamasındaki zorluklar gerekse kurumlar arası koordinasyon eksikliğinden dolayı konu çıkmaza girmiştir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği çalışmalarında öncelikli amaç, çalışanların sağlığını korumaktır. İşyeri ortamında bulunan teknik ekipmanlar ile çalışma koşullarından kaynaklanan çeşitli riskler nedeni ile çalışanların sağlığı bozulabilir. Sağlığı bozulan ve hastalananların teşhis ve tedavisi de bu uğraşıların içine girer, ama bu çalışmaların asıl amacı, işyeri ortamında bulunan bu riskleri kontrol altına almak suretiyle işyerini sağlıklı ve güvenli bir yer haline getirmek ve sonuç olarak da bu ortamda bulunan ve çalışan kişilerin sağlığının olumsuz etkilenmesinin önüne geçmektir. İşverenin yükümlü olduğu diğer bir konu ise risk değerlendirmesidir. İşyerlerindeki tehlike ve risklerden korunmak için sistemli bir şekilde tehlikelerin belirlenmesi ve risklerin değerlendirilmesi çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Risk değerlendirmesi faaliyetleri işverene; tehlikelerin tanınması, risklerin önceden belirlenmesi, çalışanlar için güvenli ortam tesisi, kazaların önlenmesi ile kayıpların azaltılması, kalite ve verim artışı sağlanması, saygınlık, proaktif yaklaşım, acil durumlara hazır olma ve görev paylaşımı gibi birçok konuda fayda sağlamaktadır. Bu nedenle, risk değerlendirmesi ve yönetimi kavramları günümüzde iş sağlığı ve güvenliği yönetiminin vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelmiştir. 35 Makine imalat sektörü en dağınık en karmaşık sektörler arasında yer alır. Talaşlı imalat ve kaynak işlemleri ile başlayıp döküm boyama ve montaj işlemleri ile son bulur. Bu süreç arasında en tehlikeli bölüm kaynak ve talaşlı imalat süreçleridir. Makine imalat sektörü tehlikeli sınıfta yer aldığından Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmelik sektörde mesleki yeterliliği zorunlu kılar. Sektörde mesleki yeterliliğe sahip personel ile pek çok tehlike, risk sebebi olmaktan çıkar. Ayrıca boyahane ve döküm prosesleri kullanılan kimyasaldan kullanılan ekipmana kadar çalışanlar için ciddi riskler oluşturacak boyuttadır. Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik hükümlerince kullanılan tüm kimyasalların malzeme güvenlik bilgi formları dikkatli değerlendirilip, çalışana kimyasal kullanma ve depolanma eğitimi verilmeden çalıştırılmasının önüne geçilmelidir. İşyerlerindeki kimyasal tehlikelerden kaynaklanan kazalar maalesef ciddi kayıplar ortaya çıkarmakta ve önlem alınmadıkça bu kayıpların önüne geçilememektedir. İşveren İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik hükümlerince çalışma ortamında asgari sağlık ve güvenlik şartlarını sağlamakla yükümlüdür. Fakat yönetmeliğin bazı hükümlerinin mevcut binalarda uygulanması oldukça zordur. Çalışma ortamındaki gezer köprülü vinç, caraskal, kompresör vb. ekipmanların kontrol ve bakımlarını İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık Güvenlik Şartları Yönetmeliği'nce gerçekleştirir. Kontrolleri gerçekleştirmeye yetkili kuruluşlar ülkemizde yeterince iyi denetlenmediği için kontrol raporları güvenilir sonuçlar vermemektedir. Mevzuat Çalışanların sağlık güvenlik yönünden işyerlerinde oluşabilecek parlayıcı patlayıcı ortamların tehlikelerinden korunmasının sağlamak amacıyla, Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik ile işyerlerinde patlamadan korunma dökümanı hazırlanmış olmasını mecburi hale getirir. Ülkemizde henüz patlamadan korunma dökümanı hazırlayabilecek donanıma sahip yeterli sayıda nitelikli eleman uygulanamamaktadır. bulunmamaktadır ve bu sebeple yönetmelik hükümleri 36 Makine imalatında özellikle montaj çalışmalarında, tozdan kaynaklı ortaya çıkabilecek risklerin önlenebilmesi amacıyla iş sağlığı ve güvenliği yönünden tozla mücadele etmek ve bu işlerde çalışanların tozun etkilerinden korunmalarını sağlamak için alınması gerekli tedbirlere dair usul ve esasları belirlemek amacıyla Tozla Mücadele Yönetmeliği yayımlanmıştır. İşverenler yetkili kuruluşlara toz ölçümü yaptırıp sonuçları değerlendirerek çeşitli önlemler almalıdır. Ortam ölçümleri sadece yasal bir yükümlülük olarak görülmekte, sonuçlar sadece bir dosya halinde saklanmakta ve değerlendirilmesi yapılmamaktadır. Aynı toz konusunda olduğu gibi mevzuat işverenleri çalışma ortamında titreşim ve gürültü ölçümleri yaptırmakla yükümlü kılar. Kaynak işlemleri sebebiyle ortaya çıkan gürültü ve vibrasyon makinelerinin çalışma testleri sırasında maruz kalınan titreşimin düzeyi için ortam ölçümleri yaptırılıp sonuçlar değerlendirilerek maruziyet önleyecek yada tamamen ortadan kaldıracak kontrol önlemlerine karar verilmeli ve uygulanmalıdır. Kanuna göre çalışan yükümlülüklerine baktığımızda ise çalışanlar kendilerine ve yaptıkları hareketlerden etkilenebilecek diğer çalışanlara zarar vermemekle yükümlüdür. Çalışan eğitimi İş Güvenliği kültürünün oluşmasında çok önemli bir yere sahiptir. Gerek işbaşı eğitimleri gerekse Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Yönetmeliği hükümlerince Ek1' de verilen eğitim konuları ile çalışanların farkındalıkları sağlanmalıdır. Çalışanlar kendilerine verilen Kişisel Koruyucu Donanımları kullanmakla yükümlüdür. İşyerlerinde ciddi bir tehlike gördüğünde bunu bildirmek, çalışan temsilcisi ile işbirliği içinde olmak yine çalışanın görevlerindendir. Kanun çalışanların iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alanlarda yönetim sürecine katılımı ve bunun nasıl olması gerektiğini açıkça hükme bağlaması açısından olumlu bir bakış açısını yakalamakta olup, bu bakış açısı, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki sorunların çözümlenmesinde üretim sürecinde fiilen yer alan çalışanların da görüşlerinin alınması ve katılımlarının sağlanması ile birlikte bütün tarafların süreçlere aktif olarak katılmasına imkan tanımaktadır. 37 İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, devletin yükümlülüklerini sadece teftiş, idari para cezası veya Kanun’da belirtilen ilgili yönetmelik ve tebliğlerin hazırlanması ile sınırlı tutmamış, sağlık ve güvenlik hizmetlerinin daha etkin ve sürdürülebilirliğini sağlamak için bir takım sorunlulukları ve desteklerin verilmesini de düzenlemiştir (Korkmaz ve Avsallı, 2012). Vibrasyonlu Yüzey İşlem Makineleri üretiminin hemen hemen her adımında ciddi risklerin olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bunları kontrol edip, risklerin oluşma ihtimalini arttıran tehlikeli durum ve davranışların farkına varılarak çalışanlar için gerçek anlamda güvenli bir çalışma ortamı oluşturulmalıdır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun getirdiği pek çok olumlu düzenlemenin yanı sıra birtakım problemleri de beraberinde getirmiştir. Belki de en önemli sorun işverenlerin kanun hükümlerinin hayata geçirilmesi bakımından yeterli bir geçiş sürecine sahip olamamalarıdır. Gerek yeterli bir geçiş sürecine sahip olamama gerekse bazı düzenlemelerin nasıl gerçekleştirileceğine dair bir açıklık bulunmaması kanun hükümlerinin uygulanmasını güçleştirmekte ve pek çok işveren bu durumdan olumsuz etkilenmektedir. 38 6. KAYNAKLAR [1]. Akın L., 2008.İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Bazı Öneriler.İşveren Dergisi, TİSK Yayını, Mayıs 2008, s. 5. [2]. Bayülken Y., 2012. Makine İmalat Sanayi Sektör Araştırması. Oda Raporu. TMMOB. [3]. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 1999.İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile İlgili Bilgiler. Ankara, 1999, s.9,10,11. [4]. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Başkanlığı, 2004. İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, Sayı 19, Yıl 4, Mayıs-Haziran 2004,s.20. [5]. Çetindağ, Ş., ve YILMAZ, G. - İş Sağlığı ve Güvenliği’nin Tarihsel Gelişimi ve Mevzuattaki Güncel Durum, http://www.isgmuh.com [6]. Demirbilek T.,2005.İş Güvenliği Kültürü. 1. Baskı, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlük Matbaası, İzmir, 2005, s.18–19. [7]. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Sayı 6631, http://www.resmigazete.gov.tr [8]. İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği, 2012, http://www.resmigazete.gov.tr [9]. Karacan,E., Erdoğan, Ö., “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğine İnsan Kaynakları Yönetimi Fonksiyonları Açısından Çözümsel Bir Yaklaşım”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (21) 2011/1: 102-116 [10]. Korkmaz, A., Avsallı, H., “Çalışma Hayatında Yeni Bir Dönem: 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Ağustos 2012, Sayı: 26, ss.153-167 [11]. Sabuncu, H. 2005. Endüstride Risk Değerlendirmesi Yöntemleri ve Risk Analizi.İş Güvenliği Dergisi,İSGİAD Yayını, Sayı: 4, s. 6. [12]. Tan O.,2008. Kaynaklı İmalatta Çalışma ve Çalışanın Sağlığını Etkileyen Tehlikeler ve Önlemler, YTÜ [13]. Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası.OSHA’dan AB Ülkelerine Çağrı: Sağlıklı İşyerleri Sizin İçin de Önemlidir, İşiniz İçin de, İnternet Adresi: http://www.mess.org.tr/tc.asp?icid =1129 [14]. s.3 Ünal R.,2005. İmalat Teknolojileri Ders Notları. Talaşlı İmalat Yöntemleri
© Copyright 2024 Paperzz