Ahmet Altan ve Yasemin Çongar, darbeyi haber yapmaktan ‘şüpheli’ oldular 103 YASEMIN ÇONGAR AHMET ALTAN Romanya, Ömer Tetik yönetimindeki Banca Transilvania’nın başarısını konuşuyor 105 23-29 MART 2015 SAYI 695 WWW.ZAMAN.RO 2 LEI 100 SENATÖRDEN 74’Ü IMZALADI ‘TÜRK- ROMEN KÜLTÜR GALASI’ HEYECANI BAŞLADI 1 Bilimsel başarılarının yanı sıra kültürel aktiviteleri ile de dikkat çeken Lumina Eğitim Kurumları’nın her sene büyük ilgi gören Türk-Romen Kültür Galası için geriye sayım başladı. Büyük ilgi görmesi nedeniyle bu sene 2 ve 3 Nisan tarihleri arasında iki gün düzenlenecek Gala, Sala Palatului’de gerçekleştirilecek. Romanya Eğitim Bakanlığı ve UNESCO’nun partnerleri arasında yer aldığı Gala için 300 civarında öğrenci yaklaşık 7 aydır hazırlık yapıyor. 1 02 AVRUPA BİRLİĞİ 07 Oğlu ile ilgili ‘hediye saat’ iddiası İtalyan Bakanı istifa ettirdi BALKANLAR 08 ABD Senatosu’ndan tarihî basın özgürlüğü mektubu Türkiye’de medyaya baskı ve gazetecilere tutuklama gündemden düşmüyor. 74 ABD’li senatör, Dışişleri Bakanı Kerry’ye ortak imzalı bir mektupla, Türkiye’deki basını sansürlemeye yönelik ‘kapsamlı’ çabalardan ‘endişeli’ olduklarını bildirdi. ‘İnsan hakkı ihlallerinin sürmesinden kaynaklanan derin kaygılarını’ dile getiren senatörler, Türk hükümetiyle temas kurulurken bu sorunu ele alma çağrısı yaptı. ALI H. ASLAN - WASHINGTON ABD’li 74 senatör, Dışişleri Bakanı John Kerry’ye yazdıkları ortak imzalı mektupta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetini eleştirerek Türkiye’deki insan hakları ve basın özgürlüğü sorunlarını Ankara’yla temaslarında ‘güçlü’ şekilde dile getirme çağrısında bulundu. 18 Mart tarihli mektuba ABD Senatosu’ndaki 100 senatörden 74’ünün imza atması, Türkiye’de demokrasinin kötüye gittiği hususunda Washington’da 1 eşine az rastlanır bir mutabakat olduğunu gösteriyor. Daha önce de 435 üyeli Temsilciler Meclisi’nin 88 üyesi Bakan Kerry’ye benzer içerikli bir Türkiye mektubu yazmıştı. Demokrat Partili etkili New York Senatörü Chuck Schumer ile Cumhuriyetçi Mississippi Senatörü Roger Wicker’ın öncülüğünü yaptığı girişime destek veren senatörler, “Bu mektubu Türkiye’de insan hakkı ihlallerinin sürmesinden kaynaklanan derin kaygılarımızı ifade etmek için yazıyoruz.” dediler. 1DÜNYA 06 14 ARALIK OPERASYONUNA TEPKİ Alman çift, Yunanistan’a ‘savaş tazminatı’ ödedi www.zaman.ro Senato mektubunda geçtiğimiz aylarda Zaman Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın gözaltına alınmalarıyla Ankara’daki hükümetin ‘uluslararası çapta dikkatleri üzerine çektiği’ belirtilerek şöyle denildi: “Bu medya mensupları 14 Aralık’ta tartışmalı suçlamalarla gözaltına alındı ve tutuklandı. Sayın Dumanlı serbest bırakıldı ancak maalesef Sayın Hidayet Karaca’nın tutukluluğu sürüyor.” Dumanlı ve Karaca’nın ‘Erdoğan yönetimini eleştiren büyük haber kuruluşlarını yönettiği’ kaydedildi. facebook: zamanromania / zamanromanya 1 06 Washington’daki uzmanlar, tarihi mektubu değerlendirdi: AKP’den ‘hüsran’ı yansıtıyor twitter: @ZamanRomanya 02RÖPORTAJ 23-29 MART 2015 ZAMAN YEDİ AYDIR HAZIRLIK YAPAN 300 ÖĞRENCİ ‘KÜLTÜRLER EL ELE’ DİYECEK ‘TÜRK - ROMEN KÜLTÜR GALASI’ HEYECANI BAŞLADI “Lumina Eğitim Kurumları olarak, eğitim sektöründe 20. yılımızı geride bıraktık. Bu süre içerisinde, halklar arasında dostluk ve kardeşliğin pekişmesi adına pek çok faaliyetlerimiz oldu. Tüm bu gayretlerimizi, ‘Romen - Türk Kültür Galası’ ile taçlandırdığımızı düşünüyorum.” HAYRİ GÜL Romanya, Nisan başında 13’üncüsü düzenlenecek Türk - Romen Kültür Galası’na kilitlendi. Her yıl binlerce kişinin büyük bir keyifle izlediği Gala’da geriye sayım başladı. Yoğun ilgi nedeniyle bu sene iki gün düzenlenecek Gala için 300 öğrenci yaklaşık 7 aydır hummalı bir hazırlık yapıyor. “Kültürler el ele” sloganı ile gerçekleştirilecek Gala, Türk-Romen halkları arasında da büyük bir kaynaşmaya vesile oluyor. Bu nedenle Romen yetkililer tarafından üst düzeyde desteklenen dev etkinlik, büyük bir katılım ve ilgiye mazhar oluyor. Romanya’da her alanda gösterdiği başarıları ve sosyal etkinlikleri ile dikkat çeken Lumina Eğitim Kurumları Organizasyonlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Salih Katırcı’ya Gala konusunda merak edilenleri sorduk: - Lumina Eğitim Kurumları, Romanya’nın eğitim sektöründeki en büyük kültür aktivitesi olarak değerlendirilen “Romen - Türk Kültür Galası” programının 13’üncüsünü düzenleyecek. Gala hakkında bilgi verebilir misiniz? - Lumina Eğitim Kurumları olarak, Romanya’da eğitim sektöründeki 20. yılımızı geride bıraktık. Bu yirmi yıl içerisinde, kurumlarımızla, Romen - Türk halkları arasında geçmişi yüzyıllara dayanan dostluk ve kardeşliğin pekişmesi adına pek çok faaliyetimiz oldu. Tüm bu gayretlerimizi, “Romen - Türk Kültür Galası” ile taçlandırdığımızı düşünüyorum. Romen öğrencilerimizin Türkçeyi ve Türk kültürünü, Türk öğrencilerimizin de Romence ve Romen kültürünü daha iyi öğrenip, pekiştirmelerini, özgüven kazanıp, hünerlerini sergilemelerini, amatör olarak başlayıp, profesyonel seviyeye doğru ilerlemelerini çok önemsiyoruz. Bu bağlamda, Gala’mızı 2 ve 3 Nisan tarihlerinde Bükreş’te ve 5 Nisan tarihinde ise Köstence’de yapacağız. 1 ’10 BİN İZLEYİCİ BEKLİYORUZ - Bu yıl program yine Bükreş’in en büyük gösteri salonu “Sala Palatului” de mi düzenlenecek? Ne kadar seyircinin gelmesini bekliyorsunuz? Kaç ülkeden öğrenciler görev yapacak? - Türkçe Olimpiyatları Romanya elemeleri olarak temellerini attığımız ve başlangıçta değişik mekanlarda gerçekleştirdiğimiz Gala programımızı, geçtiğimiz 3 yıl boyunca Sala Palatului’de yaptık ve her sene ciddi teveccüh gördü izleyicilerden. Geçen yıl Köstence ve Bükreş’te gerçekleştirdiğimiz 2 ayrı programı 5500 seyirci izledi. Bundan aldığımız cesaretle, bu sene, öğrenci ve öğretmenlere özel bir gösteri ekledik programımıza. Devlet okullarının programa katılımı adına Bükreş Milli Eğitim Müdürlüğü ile bir protokol imzaladık. Sala Palatului’de, 2 Nisan Perşembe günü saat 11:00’de başlayacak programa, kendi okullarımızdan gelecek öğrenci ve öğretmenlerle beraber, 4500 katılım bekliyoruz. 3 Nisan Cuma Akşamı ise, saat 20:00’de başlayacak gösterimize veli, misafir ve davetlilerimizin yine yoğun ilgi göstereceğini umuyoruz. 5 Nisan Pazar günü saat 16:30’da Köstence Casa de Cultura da yapacağımız gösteri ile beraber, toplam seyirci sayısının 10 bin civarı olacağını düşünüyoruz. Genel ağırlık Romen ve Türk olan 300 civarında öğrencimiz sahne alacak bu programlarda. ‘GALA’DA YİNE GÜZEL SÜRPRİZLER VAR’ - Çok zengin içerikli programda her yıl etkileyici şarkılar, şiirler seslendiriliyor ve folklor gösterileri düzenleniyor. Bu seneki sürprizler konusunda biraz bilgi verebilir misiniz? - İki kültürün yine çok güzel temsil edileceği bir gösteri olacağını söyleyerek, süprizleri Gala programına bırakalım diyorum. Ama şundan emin olabilirsiniz, öğrenci ve öğretmenlerimiz, amatör ruhla, heyecanla dopdolu bir şekilde ciddi hazırlanıyorlar. - Bu kültür aktivitesi için öğrencileriniz kaç aydır hazırlık yapıyor? - Hem kendi öğrencilerimiz, hem de işbirliği yaptığımız kurumlardan katılan öğrencilerimiz Ekim ayından başlayarak, hafta da 1-2 seans olacak şekilde, ders sonraları çalışıyorlar. Yorucu olduğu kadar, eğlenceli ve zevkli geçen çalışmaların semeresi verimli olacak inşallah. - Gala’nın teknik ve diğer altyapı özellikleri ile ilgili bilgi verebilir misiniz? Kimler sunacak? - Folklor, şiir, şarkı gibi içeriklerle 10 ayrı bölümden oluşan gösterimizde, 2 Nisan programında Türkçe olimpiyatları, Romanya elemelerinde dereceye giren öğrencilere ödül verirken, 3 Nisan akşamı ise ünlü sunucu Andreea Marin’in sunacağı programda sponsorlarımıza teşekkür plaketi takdim edeceğiz. - Her yıl üst düzeyde Romen ve Bükreş’teki yabancı misyon şeflerinin de büyük ilgi gösterdiği bu program hakkında, katılımcıların görüşleri nasıl? - Geçtiğimiz yıllarda programımıza katılan davetlilerden hep çok güzel geri dönüşümler aldık. İki ülke dostluk ve kardeşliğine yaptığımız katkıların altını çizenler olduğu gibi, okullarımızın kültür alanındaki başarısının, akademik başarılarından geri kalmadığını belirtenler oldu. Hep takdir aldı yaptığımız çalışmalar. Özellikle, çocukları programda vazife alan velilerimiz, neticeden hep memnun kaldılar. “EĞİTİM BAKANLIĞI VE UNESCO GALA PARTNERLERİMİZ’’ - Bu yıl Gala partnerleriniz fazlaca kalabalık görünüyor. Kimler var Gala’ya destek veren Romen kurumları arasında? - Sizin de belirttiğiniz gibi, bu sene partner olarak programa katkıda bulunan kurumlar bir hayli arttı. Milli Eğitim Bakanlığı, UNESCO, Bükreş Büyükşehir Belediyesi, Bükreş Valiliği, Bükreş Milli Eğitim Müdürlüğü, Romen-Türk Dostluk Derneği, Bükreş Köy Müzesi, Bükreş Çocuk Sarayı, Köstence Sanat Lisesi, bunlardan bazıları. Yine Bükreş’ten pek çok okul ile ikili anlaşmalar imzalandı. - Kültür Galası, her yıl bir slogan altında düzenleniyor. Bu seneki sloganız nedir? - Bu seneki sloganımız “Kültürler Elele” - “Îmbinarea Culturilor” - Türk-Romen Kültür Galası bu yıl kaç kategoride düzenleniyor. Dereceye giren öğrenciler hangi yarışmaya katılmaya hak kazanacak? anizasyonLumina Eğitim Kurumları Org Yardımcısı dür Mü el lardan Sorumlu Gen öğrencimizin Salih Katırcı: “300 civarında ucunda son r kla ırlı aylardır yaptığı haz ce’deki sahne alacağı Bükreş ve Kösten liyoruz’. bek irci sey Gala’larımızda 10 bin - 21 Şubat 2015 tarihinde yaptığımız Uluslararası Dil ve Kültür Festivali Romanya seçmelerinde, Ana Dil Şiir, Özel Beceri, Yabancı Dil Şarkı, Yabancı Dil Şiir, Anadil Okuma ve Konuşma kategorilerinde başarılı olan öğrencilere ödülleri, 2 Nisan günü yapılacak olan Gala’da takdim edilecek. - Gala’da yarışmanın dışında bir de büyük ilgi gören kermes var. Kermesten de bahsedebilir misiniz? - Özellikle Romen misafirlerimizin ısrarla istediği kermes için, 3 Nisan günü 18:00 de başlayacak şekilde bir düzenleme yapıyoruz. Gönüllü ev hanımlarının hazırladığı yemekler, Türk kahvesi, baklava, mantı, gözleme, şalgam suyu gibi kültürümüze has güzellikler özenle sunulacağı gibi, Romen kültürüne ait değerler de yine kermeste yansıtılmaya çalışılacak. Davetlilerimizi gösteriden 2 saat önce başlayacak kermesimize mutlaka bekliyoruz. GALA’NIN BİLETLERİ SINIRLI.. - Sadece Romanya’nın dört bir tarafından değil, aynı zamanda Türkiye ve Avrupa’nın dört bir tarafından da Gala hayranları Bükreş’e geliyor her sene. Gala’ya giriş nasıl olacak? Ücretli mi ücretsiz mi olacak? Biletler nasıl temin edilecek? - Büyük kısmı davetliler için ayrılmış olan biletlerimizin sınırlı bir miktarı, Bükreş Bilgisayar Lisesi, Lumina Üniversitesi ve Halt Dil Merkezi’nden temin edilebilecek. Detaylı tüm bilgiler web sitemizden (www. galaculturala.ro) öğrenilebilir. Yine zengin içeriğiyle facebook hesabımız (https:// www.facebook.com/GalaCulturala) takip edilebilir. Romanyada yaşayan tüm vatandaşlarımızı “Romen-Türk Kültür Galası” programımıza davet ediyoruz. 03GÜNDEM 23-29 MART 2015 ZAMAN BARANSU HUKUKSUZLUĞUNDA İKİNCİ ADIM: Altan ve Çongar ifadeye çağrıldı Balyoz darbe planını deşifre ettiği için tutuklanan Mehmet Baransu ile ilgili soruşturma, haberi yayımlayan Taraf’ın üst düzey yöneticilerine de uzandı. O dönem gazetenin genel yayın müdürü olan Ahmet Altan ile yardımcısı Yasemin Çongar, ifadeye çağrıldı. Dönemin Yazı İşleri Müdürü Yıldıray Oğur ise önceki gün adliyedeydi. AHMET ALTAN YASEMİN ÇONGAR YAKUP ÇETİN - İSTANBUL Gazeteci Mehmet Baransu’nun tutuklandığı Balyoz belgelerini yayımlama soruşturması kapsamında eski Taraf Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Yıldıray Oğur, şüpheli sıfatıyla ifade verdi. Balyoz darbe planını devletin gizli belgesi sayarak Mehmet Baransu’yu ‘devletin gizli belgelerini temin etmek’ suçundan tutuklayan Savcı Gökalp Kökçü, eski Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan ve Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar’ı da şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırdı. Bu iki ismin de önümüzdeki günlerde adliyeye gelerek ifade vermesi bekleniyor. Yıldıray Oğur’un ifadesinde Balyoz belgelerini kendisinin de aralarında olduğu Taraf çalışanlarının inceleyerek haberleştirdikleri yönünde ifade verdiği öğrenildi. Gazeteci Mehmet Baransu’nun tutuklandığı Balyoz darbe belgelerini yayınlama soruşturmasında yeni bir gelişme yaşandı. Savcı Gökalp Kökçü, Balyoz belgelerinin yayımlandığı tarihte Taraf Gazetesi’nde yazı işleri müdürü olarak görev yapan Yıldıray Oğur’u şüpheli sıfatı ifadeye çağırdı. Önceki gün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne gelen Yıldıray Oğur’un Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılığı’nca şüpheli sıfatıyla ifadesi alındı. Oğur’a, Balyoz haberlerine konu olan belgelerin nasıl ve nereden temin edildiği, Balyoz belgeleri arasında yer alan Egemen Harekât Planı’nın imha edilip edilmediği, edilmediyse nerede olduğu soruldu. Oğur’un, belgelerin nasıl temin edildiğini bilmediğini, sadece gazeteye getirildikten sonra gördüğünü söylediği öğrenildi. Belgelerin yer aldığı CD’lerin kaynağını da bilmediğini söyleyen Oğur’un, 1 “Belgeleri inceleyip haberleştirdik. Ancak kaynağını bilmiyorum.” dediği belirtildi. Öte yandan, aynı soruşturma kapsamında o dönemki Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan ile yazar Yasemin Çongar da ifadeye çağrıldı. Bu iki ismin ifade vermesi bekleniyor. Mehmet Baransu’nun tutuklanmasından sonra Cumhuriyet gazetesinde bir yazı kaleme alan Ahmet Altan, “Ben buradayım, benimle konuşun.” demişti. Ahmet Altan, “Herkese belgelerimizi açtık. O dönemde Baransu’nun altına imza attığı o haberlere gelip bakma cesaretini bile gösteremediler.” ifadelerini kullanarak Baransu’ya destek olmuştu. Mehmet Baransu, 2 Mart 2015’te yaptığı haberler nedeniyle tutuklanmıştı. Baransu, ifadesinde, yaptığının gazetecilik faaliyeti olduğunun altını çizerek, ses kayıtlarındaki “İstanbul’un üstüne çökerim.” sözlerini hatırlatmıştı. Baransu’nun deşifre etmekle suçlandığı darbe planı mahkemede yargılanmış, verilen cezalar Yargıtay’da onanmıştı. Öte yandan Mehmet Baransu’nun avukatlarının 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne yaptıkları tahliye talebi de hiçbir gerekçe gösterilmeden yine reddedildi. 10 gün önce diş tedavisi için cezaevinden hastaneye götürülen Mehmet Baransu’nun kelepçelenmesi kamuoyunda büyük tepkiyle karşılanmıştı. Baransu’da kelepçeleri göstererek “Bunlar benim gazetecilik onurum” demişti. 2 gazetecinin evine baskın, 1 gazeteci savcılıkta ifade verdi 1 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettikleri iddiasıyla haklarında soruşturma açılan gazetecilere her geçen gün yenileri ekleniyor. Gazeteciler Abdullah Özyurt ile Aytekin Gezici’nin evlerinde polis arama yaptı. İki gazeteci, Twitter paylaşımlarında Cumhurbaşkanı’na hareket etmekle suçlanıyor. İstanbul’da yaşayan gazeteci Mustafa Hoş hakkında ise ‘Big Boss’ isimli kitabı sebebiyle Tayyip Erdoğan’ın şikâyeti üzerine tahkikat başlatıldı. Aytekin Gezici’nin evinde arama yapan polis, bilgisayar ve cep telefonlarına el koydu. Aramanın yasal olmadığını belirten Gezici, hiçbir evrakı imzalamayarak evi terk etti. Ekipteki kameralı personel ise aramalara nezaret etmesi gerekirken kapı önünde bekleyen Aytekin Gezici ve avukatını görüntüledi. Gezici’nin avukatı Yusuf Özer, arama kararının psikolojik baskı oluşturmak amacıyla verildiğini söyledi. Aytekin Gezici, daha önce de makul şüphe gerekçesiyle Türkiye’de ilk gözaltına alınan kişi olmuştu. ZAMAN, İSTANBUL - ADANA 04GÜNDEM 23-29 MART 2015 ZAMAN MALTA'DA YENİ BİR ŞİRKET KURDU Bilal Erdoğan, Türk bayraklı gemisine yabancı bayrak çekti! 1 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ailesine ait BMZ Group Denizcilik şirketi 18 milyon dolara inşa ettirdiği Türk bayraklı M/T MECID ASLANOV isimli nehir tankerini, Malta'da kurulan yeni bir şirkete devretti. Gemi denize indirildiğinde Türk bayrağı çekiliydi fakat 1 Mart'ta Türk bayrağı indirilerek gemiye Malta bayrağı çekildi. Sektör temsilcileri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ailesine ait gemilerin Türk bayrağından kaçarak yabancı bayrağa geçmesinin dünyada olumsuz bir imaj oluşturacağını vurguluyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Necmeddin Bilal Erdoğan, kardeşi Mustafa Erdoğan ve eniştesi Ziya İlgen ortaklığı ile kurulan BMZ Group Denizcilik şirketi tarafından, Türkter Tersanesi'ne inşa ettirilen Türk bayraklı M/T MECID ASLANOV isimli nehir tankeri, Malta'da kurulan OIL TRANSPORTATION & SHIPPING'e devredildi. Deniz Haber Ajansı'nın haberine göre, Erdoğan ailesine ait gemi 140 metre boyunda, 17 metre genişliğinde ve 7 bin 150 DWT taşıma kapasitesine sahip. Denizhaber'in haberine göre, Malta'da kurulan ve geminin devredildiği yeni şirkette Erdoğan ailesinin de ortaklığı bulunuyor. Malta'da kurulan yeni şirkete devredilen gemi 18 Haziran 2014 tari- hinde denize indirilmişti. 18 milyon dolara mal olan Armada Sınıfı Nehir tankeri M/T MECID ASLANOVA, 10 yıllığına Palmali Denizcilik Şirketi'ne kiralandı. Denize indirildiğinde Türk bayrağı çekili olan nehir tankere, 1 Mart 2015 tarihinde Malta bayrağı çekildi. “Erdoğan'ın ailesi, Türk bayrağından kaçıyor mu?” Erdoğan ailesi ortaklığıyla kurulan BMZ Group Denizcilik Şirketi bünyesinde bulunan gemilerin Türk bayrağını terk ederek yabancı bayrağa geçmesinin hukuki olmasa bile etik olarak doğru olmadığını söyleyen sektör temsilcileri, bu durumun uluslararası denizcilik camiasında olumsuz bir algı oluşturacağını söyledi. Konuyla alakalı olarak daha önce Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, "Türk bayrağına geçişin özendirilmesi" kararı alınmasını talep etmişti. Buna rağmen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın ailesine ait gemilerin Türk bayrağından kaçarak, yabancı bayrağa geçmesinin dünyada olumsuz bir imaj oluşturacağı değerlendiriliyor. Sektör temsilcileri, Türk bayraklı yeni inşa gemilerde idari zorluklar olmasına rağmen, devleti yönetenlerin bu mantıkla hareket etmelerinin, Türk denizcilik sektörünü kalkındırmayacağını, aksine geriye doğru gidişi hızlandıracağını vurguladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ailesine ait BMZ Group Denizcilik şirketi 18 milyon dolara inşa ettirdiği Türk bayraklı M/T MECID ASLANOV isimli nehir tankerini, Malta'da kurulan yeni bir şirkete devretti. Gemi denize indirildiğinde Türk bayrağı çekiliydi fakat 1 Mart'ta Türk bayrağı indirilerek gemiye Malta bayrağı çekildi. 05İŞ DÜNYASI 23-29 MART 2015 ZAMAN 2008’DE BNR’DEN DESTEK ALAN BT, ŞİMDİ ÜLKENİN EN İYİ İKİNCİ BANKASI Romanya, Ömer Tetik yönetimindeki Banca Transilvania’nın başarısını konuşuyor 1 Romanya’nın en önemli ekonomi gazetesi Ziarul Financiar, 2008 yılında batma tehlikesi nedeniyle Romanya Merkez Bankası’nın (BNR) destek verdiği Banca Transilvania’nın (BT), Türk yönetici Ömer Tetik’in yönetime geçmesinden sonra olağanüstü başarı grafiğini çizdiğini yazdı. Global krizin 2008 sonlarına doğru Romanya’daki bankacılık sektörlerine de yansımaya başladığını yazan gazete, o dönemde Banca Transilvania’nın çok dramatik bir likidite krizine girdiğini ve BNR’nin krizin derinleşmesini önlemek için bankaya destek vermek mecburiyetinde kaldığını aktardı. 2009 yılında zor durumdaki Banca Transilvanya’nın (BT), BRD tarafından satın alma görüşmelerinin yapıldığını yazan gazete, ancak 6 yıl sonra BT’nin Romanya Bankacılık sektöründe BRD’yi de geçerek ikinci sıraya yükseldiğini belirtti. Halen BRD ise sektörde üçüncü sırada yer alıyor. BÜKREŞ, ZAMAN Banca Transilvania’nın başarısında bankanın genel müdürü Ömer Tetik’in büyük etkisi var. Romanya’nın yeni fahri konsolosu Eskişehir’den Firuzhan Kanatlı 1 ETİ Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Firuzhan Kanatlı, Romanya'nın Eskişehir Fahri Konsolosu oldu. Firuzhan Kanatlı'nın fahri konsolos olması nedeniyle Eskişehir'deki Sempre Restoran'da tören düzenlendi. Törene Romanya'nın Türkiye Büyükelçisi Radu Onofrei, Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, Büyükşehir Belediye Başkanı Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile çok sayıda davet- li katıldı. ETİ Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Firuzhan Kanatlı, geçen yıl ilk dış yatırımlarını Romanya'da yaptıklarını söyleyerek şöyle dedi. “Romanya'da geçtiğimiz Kasım ayında ilk yurt dışı yatırımımızı yaptık.” diyen Kanatlı, yatırım sürecinde Romanya yönetimi ve yerel yönetimlerle ilişkileri geliştirme fırsatı elde ettiklerini kaydederek, “Büyük onur duyduğum bu görevi en iyi şekilde yapacağıma emin olun." Romanya Büyükelçisi Radu Onofrei de iki ülke ilişkilerinden duyduğu memnuniyeti ifade etti. Romen doktorlar, İzmir’deki Türk doktorlarla tecrübelerini paylaştı 1 Romanya İzmir Başkonsolosluğu ile Küresel Doktorlar Ege Sağlık Federasyonu arasında sağlık hizmetleri noktasında bir süredir sürdürülen ikili görüşmeler ilk meyvelerini verdi. Küresel Doktorlar ile Focşani bölgesinde bulunan St. Pantelimon Hastanesi Baştabipliği arasında, Romanya Sağlık Bakanlığı'nın da onayı ile imza- lanan protokol kapsamındaki "Romanya - Türkiye Sağlıkta Tecrübe Paylaşımı" projesi başarıyla tamamlandı. 2-16 Mart 2015 tarihlerinde 14 gün süre ile Şifa Üniversitesi Bornova ve Basmane hastanelerinde icra edilen projeye Romanya'dan yedi doktor, kendi branşlarında iştirak etti. Projenin bitimini müteakip Küresel Doktorlar Ege Sağlık Federasyonu Genel Merkezi'nde değerlendirme toplantısı, kokteyl ve sertifika töreni düzenlendi. ÖMER ORUÇ İZMİR CİHAN Str. Bobalna Nr. 28, Sector 5 Bucureþti Telefon: 021 3377000/01/02 Mobil:0 747 497 351 0 722 533 262 06DÜNYA 23-29 MART 2015 ZAMAN BAŞKANI AZLEDEBİLECEK ÇOĞUNLUKTAN BİLE FAZLA DESTEK BİRİNCİ SAYFA’DAN DEVAM 1 Kerry’ye gönderdikleri mektupta “Yakın geçmişte Türk medya çalışanlarının gözaltına alınması ve tutuklanması ile Erdoğan yönetiminin basın özgürlüğünü sansürlemeye yönelik kapsamlı çabalarından özellikle endişeliyiz.” ifadelerini kullanan senatörler, şöyle devam etti: “Güçlü bir demokrasi, hükümete muhalif seslerin yükseldiği zamanlarda dahi, toplumun her bireyinin ifade özgürlüğüne saygı gösterilmesini gerektirir. Türk hükümeti ile temas kurarken bu sorunu ele alacağınızı ümit ediyoruz.” İmzacı senatörler, yakın geçmişte Türk medya çalışanlarının gözaltına alınması ve tutuklanması ile Erdoğan yönetiminin basın özgürlüğünü sansürlemeye yöneyöne lik “kapsamlı” çabalarından “özellikle endişeli” olduklarını belirttiler. 100 üyeli ABD Senatosu’nda anayasası değiştirmek ve Yüce Divan’da başkanı azletmek için üçte iki çoğunluğa tekabül eden 67 oy gerekiyor. İmzacı senatörlerin sayısı ise bu ‘süper çoğunluk’tan bile 7 fazla. Obama’nın partisi Demokrat Parti’den 39, muhalefetteki Cumhuriyetçi Parti’den 33, bağımsız 2 senatörün mektupta imzası bulunuyor. Yani her iki parti de Türkiye’deki demokrasi ve basın özgürözgür WASHİNGTON'DAKİ UZMANLAR SENATO MEKTUBUNU DEĞERLENDİRDİ: AKP'den ‘hüsran'ı yansıtıyor 1 74 ABD senatörünün Dışişleri Bakanı John Kerry'ye gönderdiği ortak imzalı basın özgürlüğü mektubu, Washington'daki Türkiye uzmanları ve gözlemcilerince 'önemli' bulundu. Önceki hafta AKP hükümetini keskin ifadelerle eleştiren bir rapora imza atan Beyaz Saray'a yakın düşünce kuruluşu Center for American Progress'in (CAP) uzmanı Michael Werz, "Obama ile Erdoğan'ın son konuşmasının üzerinden altı ay geçti. Bu mektup, ABD'de AKP hükümetiyle ilgili yaşanan hüsranın bir yansıması." dedi. Obama yönetiminin Türkiye'yi geniş Ortadoğu'da yeniden angajman kurabileceği 'ehil ve güvenli bir demokratik ortak' olarak görmek istediğini belirten Werz, "O nedenle siyasetçiler ve yönetim temsilcileri, Türkiye'de yerel bağlamda basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğüne ilişkin kaygılarını açıkça seslendirmekte haklılar." şeklinde konuştu. Werz, "Mektup, önemli bir konu olan siyasî muhalifliğe aralıksız baskıyı gündeme getiriyor." diye ekledi. Düşünce kuruluşu Council on Foreign Relations (CFR) uzmanı Steven Cook, ABD Kongresi'nin her iki kanadında birçok üyenin (senatör ve milletvekili) Türkiye'de olanları 'dehşet' içinde izlediğine ancak şimdiye dek nispeten 'sessiz' kaldığına işaret ederek, "Bu mektup, iki partiden birden gelen önemli bir görüş beyanı" dedi. Mektupta Demokrat Parti'den 39, Cumhuriyetçi Parti'den 33, bağımsız 2 senatörün imzası bulunuyor. KUTUPLAŞMIŞ SİYASETÇİLERİ UZLAŞTIRDI National War College öğretim üyesi ve düşünce kuruluşu Brookings uzmanı Ömer Taşpınar, Amerika'da gerek iç politika gerek dış politika alanında ciddi kutuplaşma yaşanan bir dönemden geçildiğini, 100 senatörden 74 tanesinin imzasını alacak bir konu bulmanın 'neredeyse imkânsız' olduğunu hatırlatırken, "İşte bu siyasi ortamda Türkiye'deki düşünce ve basın özgürlüğü konusunun böylesine bir uzlaşma yaratıyor olması, artık bu konuda tartışılacak pek bir şey kalmadığının en açık göstergesi." şeklinde konuştu. Taşpınar, "Her meselede neredeyse ortadan ayrılan partizan Amerikan siyaseti, konu Türkiye'deki otoriter gidişat olunca tek sesle konuşup 'evet, bu konuda uzlaşıyoruz' diyebiliyor. Türkiye'de dibe vuran basın özgürlüğü zoru başardı ve Amerikan Senatosu'nda uzlaşma yaşattı. Bu başarımızı hep birlikte kutlayabiliriz." yorumunu yaptı. ABD'de yasama ve yürütme kanatlarının birbirinden ayrı olduğuna dikkat çeken Washington Institute uzmanı Soner Çağaptay'a göre ise, 'Bu (mektup), Obama yönetimi IŞİD'e karşı Ankara'yla daha güçlü bir işbirliği kurmaya çalışırken, Beyaz Saray'a ciddi baskı oluşturacak.' TBMM Başkanı Cemil Çiçek, bu hafta ABD Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner'ın resmî davetlisi olarak Washington'a gelerek Kongre'de temaslarda bulunacak. Bu hafta 40 dolayında Temsilciler Meclisi üyesinin imzasıyla Kongre'deki Dış İlişkiler Komitesi'ne bir Ermeni soykırımı tasarısı sunuldu. Gözlemciler, hükümete yakın medyada dillendirilen ABD'li senatör ve milletvekillerinin satın alındığı yönündeki iddiaların Çiçek'in Amerikalı meslektaşlarını ikna kabiliyetini olumsuz etkileyebileceğini ifade ediyor. ALİ H. ASLAN WASHINGTON lüğü konusundaki hassasiyeti paylaşıyor ve AKP idaresine tepkili. Mektuba Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin 19 üyesinden 13’ü imza atmış. Aralarında Komite’nin Demokrat Başkan Yardımcısı Robert Menendez de var. 26 üyeli Silahlı Kuvvetler Komitesi’nden ise başkanı Cumhuriyetçi Senatör John McCain dahil, 19 üyenin imzası bulunuyor. Adı geçen komiteler, Amerikan dış politikasında fonlamalar, tayin onayı ve denetlemeleriyle kilit rol oynuyor. Uzmanlık alanına göre Türkiye’yle ilgili Ermeni tasarısı, silah satışları gibi konuları görüşüyor. Türkiye ile ABD arasında istihbarat işbirliği dahil önemli sorumlulukları olan Senato İstihbarat Komitesi’nin Başkan Yardımcısı Demokrat Senatör Dianne Feinstein, imzacılar arasında. İmzacı Cumhuriyetçi senatörler Marco Rubiove Ted Cruz, Demokrat Senatör Elizabeth Warren ve Bağımsız Senatör Barnie Senders’in 2016 başkanlık seçimlerinde muhtemel aday olarak adları geçiyor. İmza kampanyasını Demokrat Senatör Schumer’la birlikte başlatan Cumhuriyetçi Senatör Roger Wicker, ABD Senatosu ile Temsilciler Meclisi adına aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) üyelerinin demokratik performansını takip eden Helsinki Komisyonu’nun eşbaşkanı. 07AVRUPA BİRLİĞİ 23-29 MART 2015 ZAMAN İtalyan Bakan'dan ‘hediye saat’ istifası 1 İtalya'da büyük altyapı projelerine yönelik yolsuzluk dosyasında adı geçen, ancak hakkında henüz bir soruşturma olmayan Altyapı ve Ulaştırma Bakanı Maurizio Lupi, istifa etti. Lupi böylece, yaklaşık 25 milyar Euro büyüklüğündeki projelerde ihaleye fesat karıştırma, rüşvet verme ve alma ile zimmete para geçirme gibi suçları işledikleri öne sürülen bazı bürokrat ve işadamlarının gözaltına alındığı soruşturmanın üzerinden 72 saat geçmeden görevinden ayrılmış oldu. Devletten ihale alan bazı işadamlarının, bakana ve yakın çalışma arkadaşlarına değerli takım elbiseler aldıkları, oğluna ise iş imkânı sağlayıp, 10 bin 300 Euro değerinde Rolex bir saat hediye ettikleri öne sürülmüştü. Yolsuzlukla yeterince mücadele etmediği yönünde muhalefetin sert eleştirilerine hedef olan Başbakan Matteo Renzi, Bakan Lupi'nin istifasını ‘akıllıca bir tercih' olarak yorumladı. Devlet televizyonu RAI'de kendisini savunan Lupi ise bakanlığı sürecinde kimseden iyilik istemediğini ya da bir şey kabul etmediğini iddia etti. Floransa Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, başta Expo 2015 kapsamındaki inşaatlar olmak üzere, bazı liman ve otoyol projeleri, Milano-Verona ve Floransa-Bolonya arası hızlı tren hattı, Roma ve Milano metroları gibi büyük projelerde yolsuzluk yapıldığı tespit edilmişti. Soruşturma kapsamında Bakan Lupi'ye yakınlığı ile bilinen bir bürokratın da içinde olduğu 4 kişi tutuklanmıştı. Oğluna ve kendisine ilişkin iddiaların doğru olmadığını söyleyen Bakan Lupi, istifa etmeyi düşünmediğini açıklamıştı. Avrupa Birliği'nin (AB) 28 üyesi arasında yolsuzluğun en çok görüldüğü ülke olan İtalya'da, geçtiğimiz günlerde yolsuzluğa karşı sert önlemler içeren yasa tasarısı hazırlanmıştı. Başbakan Renzi, bunun içeriğini, "Artık hem çalıp hem de cezaevinden kurtulmak mümkün olmayacak. Yolsuzluktan ceza alanlar, bundan elde ettikleri kazancı son kuruşuna kadar devlete iade etmek zorunda kalacak." sözleriyle izah etmişti. DIŞ HABERLER SERVISI Italya'da büyük altyapı projelerine yönelik yolsuzluk dosyasında adı geçen, ancak hakkında henüz bir soruşturma olmayan Altyapı ve Ulaştırma Bakanı Maurizio Lupi, istifa etti. Italya'da büyük altyapı projelerine yönelik yolsuzluk dosyasında adı geçen, ancak hakkında henüz bir soruşturma olmayan Altyapı ve Ulaştırma Bakanı Maurizio Lupi, istifa etti. Devletten ihale alan bazı işadamlarının, bakana ve yakın çalışma arkadaşlarına değerli takım elbiseler aldıkları, oğluna ise iş imkânı sağlayıp, 10 bin 300 Euro değerinde Rolex bir saat hediye ettikleri öne sürülmüştü. Rusya ve NATO arasında ‘tatbikat yarışı' DRISTOR Camil Ressu, Nr.1, Sector 3 021 346 81 00 BUDAPESTA Bulevardul Marasesti Nr.42, Sector 4 021 336 35 36 SUN PLAZA Calea Vacareşti, Nr. 391, Sector 4 021 780 70 07 PLAZA ROMANIA Bd. Timişoara, Nr.26, Sector 6 021 318 28 98 LIPSCANI Str. Franceza, Nr.17, Sector 3 021 315 55 40 COLENTINA Şos. Colentina Nr.12 Bloc 58, Sector 2 021 346 81 00 MALL VITAN Calea Vitan, Nr. 55-59, Sector 3 021 346 81 00 PANTELIMON Şoseaua Pantelimon Nr. 243, Sector 2 0766 055 725 1 ABD öncülüğündeki NATO ülkeleri ile Rusya arasında askeri tatbikat yarışı başladı. Türkiye dâhil NATO savaş gemilerinin Karadeniz'de askeri tatbikatı devam ederken; ABD de Ukrayna ile ortak tatbikat yapacağını açıkladı. Rusya'da ise Devlet Başkanı Vladimir Putin'in emri ile Kuzey Filo, kara ve hava birliklerinden 38 bin asker alarm durumuna geçirildi. 41 savaş gemisi, 15 denizaltı, 110 savaş uçağı ve helikopterle, 3 bin 360 ağır askeri araç tam kapasite savaşa hazır konumuna getirildi. Rusya Batı Askeri Birliği, Baltık Filosu da dün sürpriz bir tatbikata başladı. FARUK AKKAN MOSKOVA Almanya'dan Esed'le müzakereye yeşil ışık 1 Suriye'de devam eden iç savaşta daha önce Devlet Başkanı Beşşar Esed'in görevi bırakmasını şart koşan Batılı ülkeler, arka arkaya ‘rejimle müzakere' edilmesi yönünde sinyal veriyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin ardından Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier de Esed rejimiyle diplomatik görüşmelere açık olunması gerektiğini belirtti. "Şiddete son vermenin yolu, müzakereler yoluyla siyasi bir çözümden geçiyor. Bu gerekirse Esed rejimi ile görüşmeleri de kapsıyor." ifadelerini kullandı. Suriye ve Irak'ta hızla büyüyen terör örgütü IŞİD'i bölge ülkeleri ve Batılı güçler ‘baş düşman' ilan etmiş ve örgüte karşı ortak bir cephe oluşturmuştu. Yüz binlerce Suriyelinin ölümünden sorumlu Şam yönetiminin değişmesi ise IŞİD'in yükselişiyle birlikte, Batı için önceliğini yitirmiş durumda. DIŞ HABERLER SERVISI 08BALKANLAR 23-29 MART 2015 ZAMAN AB bakanları, Bosna-Hersek'le ortaklık anlaşmasına onay verdi ADEL MUJCİC SARAYBOSNA (CİHAN) Avrupa Birliği'ne üye 28 ülkenin dışişleri bakanları, Bosna-Hersek'i adaylık sürecine yaklaştırması öngörülen İstikrar ve Ortaklık Anlaşması için onay verdi. Brüksel'de toplanan AB dışişleri bakanları, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı ve parlamentonun reform taahhüdüyle, anlaşma için şartların yerine getirildiğine karar verdi. Liderler zirvesinde kararın onaylanması bekleniyor. AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin Sözcüsü Maja Kocijancic, "Şu anda Bosna'da açık bir Avrupa 1 Brüksel'de toplanan AB dışişleri bakanları, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı ve parlamentonun reform taahhüdüyle, anlaşma için şartların yerine getirildiğine karar verdi. Srebrenitsa katillerine ilk yakalama 1 Avrupa'da 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanan en büyük trajedi Bosna Savaşı'nda gerçekleşen Srebrenitsa soykırımının emrini verenlerin ardından bizzat katliamı gerçekleştirenlere de operasyon düzenlendi. Katliamdan 20 yıl sonra, Sırbistan'da savaş suçları savcılarının emriyle düzenlenen operasyonlarda, Srebrenitsa'da bir depoda bin kişiyi katleden grupta yer aldıkları iddiasıyla 7 kişi gözaltına alındı. Sırbistan, daha önce katliam emrini veren siyasi ve askeri iki lideri Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne teslim etmişti. Zanlıların uluslararası mahkeme yerine Sırbistan'da yargılanacakları tahmin ediliyor. ADEL MUJCİC SARAYBOSNA CİHAN perspektifi var ama önemli olan reformların hız ve tutkuyla gerçekleştirilmesidir." dedi. Bosna-Hersek, söz konusu anlaşma için 2008'den bu yana çaba gösteriyordu. Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Dönem Başkanı Mladen İvaniç, Mogherini'nin son Saraybosna ziyaretinin olumlu geçtiğini ifade ederek, "Böyle bir haberi bekliyorduk." dedi. İvaniç, Bosna-Hersek'te hükümetin kurulmasından sonra iktisadi reformlara hemen başlayacaklarını belirtti ve en geç 2017'de 'aday ülke' statüsü kazanmayı hedeflediklerini dile getirdi. Alman çift, Yunanistan'a ‘savaş tazminatı' ödedi Yunan bakandan gülünç montaj iddiası 1 Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, görüntüleri yayınlanan iki yıl önce Hırvatistan'da bir konuşma sırasında Almanya'ya yaptığı el hareketinin montaj olduğunu iddia etti. Bir Alman kanalında pazar gecesi yayınlanan kayıtta Varoufakis, 2010 yı- lında Yunanistan'ın yaşadığı mali krizden çıkmak için iflas açıklamasında bulunması gerektiğini düşündüğünü anlatırken, Atina'ya zorlu kemer sıkma politikaları dayatan Almanya'ya da kaba bir el hareketi yapmasından yana olduğunu söylüyor. DIŞ HABERLER SERVİSİ Başbakan Çipras, Atina sokaklarında nabız yokladı 1 Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, halkın nabzını yoklamak için Atina sokaklarında yürüyüşe çıktı. Çipras'a Maliye Bakanı Yanis Varufakis de eşlik etti. Yunan Başbakan Çipras, seçimlerden 1,5 ay sonra Atina sokaklarında uzun bir yürüyüşe çıktı. Ma- liye Bakanı Yanis Varufakis'i de yanına alan Çipras, yolda denk geldiği vatandaşlara selam verdi, sohbet etti. Bir kafenin önünde bacak bacak üstüne atıp kendisine selam veren vatandaşla da sohbet eden Çipras'ın, bu durumdan rahatsız olmadığı görüldü. 1 Yunanistan ile Almanya arasında II. Dünya Savaşı'ndan kalma tazminat tartışmaları devam ederken, bir Alman çift Yunanistan'a giderek ‘kendilerine düşen payı' ödedi. Mora Yarımadası'ndaki Nafplion şehrine gelen Ludwing Zacaro ve Nina Lahge isimli iki Alman, belediyeye Alman vatandaşları olduklarını ve üzerlerine düşen savaş tazminatını ödemek istediklerini bildirdi. Belediyenin böyle bir ödemeyi kabul etme yetkisi olmadığını belirtmesinden son- ra Alman çift, kentte sosyal yardım amaçlı faaliyet gösteren bir derneğe 875 Euro bağışta bulundu. Çift, Almanya'nın savaşta işgal ettiği Yunanistan'ı savaş tazminatı konusunda haklı bulduklarını ifade etti. YÜKSEL PEÇENEK ATİNA CİHAN 09GÜNDEM 23-29 MART 2015 ZAMAN Çanakkale şehitleri Bükreş’te törenle anıldı 1 Çanakkale Zaferi'nin 100. yılı, Bükreş'teki Türk Şehitliği'nde törenle anıldı. Törene Türkiye'nin Bükreş Büyükelçisi Osman Koray Ertaş, Azerbaycan'ın Bükreş Büyükelçisi Farid Abdinbayov, Askeri Ataşe Jandarma Kurmay Albay Şamil Türk Özkan, Bulgaristan ve Fransa büyükelçiliği temsilcileri ve Romanya ordusundan yetkililer katıldı. Soydaş dernekleri ve sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra Türk şirket ve dernek temsilcileri de törende hazır bulundu. Tören, Türk ve Romen milli marşlarının okunması ile başladı. Büyükelçinin anıta çelenk bırakması sonrası hazır bulunan kurum ve kuruluşlar çelenklerini bıraktı ve saygı duruşunda bulunuldu. Törende konuşan Kurmay Albay Şamil Türk Özkan, birçok askerin Çanakkale'de koyun koyuna yattığını ve Çanakkale'de toprağa düşmüş askerlerin hepsinin bu vatanın evladı olduğunu belirtti. Bükreş Büyükelçisi Osman Koray Ertaş ise "Galiçya ve Romanya cephesinde şehadet mertebesine ulaşan şehitlerimizi bugün burada yatmaktadır. Bu cefakar milletin evlatları Cumhuriyetten sonra da yurtiçinde ve yurtdışında ülkeleri için canlarını feda etmeye devam etmişlerdir. Bazen Kore'de olduğu gibi hür dünya uğruna veya Kıbrıs'ta olduğu gibi kardeşlerini korumak uğruna şehit düşmüşlerdir. Şehitlerimizin emanetine tüm millet olarak sahip çıkmaya devam edeceğiz." dedi. Konuşmaların ardından Bükreş Camii İmamı Osman Aziz şehitler için dua etti. Program sonrasında Büyükelçi Osman Koray Ertaş gelen misafirlerle tek tek tokalaştı. Törene gelenlerle hatıra fotoğrafı çektirdi. ÖMER SAID BURGAZLI, BÜKREŞ Çanakkale Zaferi'nin 100. yılı, Bükreş'teki Türk Şehitliği'nde törenle anıldı. ISB’DE DUYGULANDIRAN ÇANAKKALE PROGRAMI 1 Çanakkale Zaferi, şehitlerimizi anma programı ve İstiklal Marşı’nın kabulü nedeniyle Uluslararası Bükreş Koleji (ISB)’de de bir program düzenlendi. Okulun tiyatro salonunda gerçekleştirilen programa öğrenci velilerinin yanı sıra kalabalık bir davetli topluluğu katıldı. Şehitler için saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ile ilgili bir sunum yapıldı. Bahri Sevim isimli öğrenci Çanakkale şiirini seslendirdi. Program, okul öğrencilerinin hazırladığı çeşitli şiir, skeç ve tiyatro etkinlikleri ile devam etti. Duygulu anların yaşandığı program, öğrencilerin hazırladığı Oratoryo ile sona erdi. BÜKREŞ, ZAMAN Çanakkale Zaferi ve Şehitlerimiz, Uluslararası Bükreş Koleji (ISB)’de düzenlenen zengin bir programla anıldı. Sos. Oltenitei, 219-B, Popesti Leordeni, Ilfov, Tel: 021 361 1872 10AİLE 23-29 MART 2015 ZAMAN GYV, BM’de uyuşturucu sorununu konuştu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Birleşmiş Milletler’in Viyana’daki temsilciliğinde düzenlediği panelde uyuşturucu bağımlılığını masaya yatırdı. Katılımcılar, uyuşturucu ve benzeri sorunlarla mücadelede eğitimin hayati önem taşıdığını ve sosyal adaletin inşasında kilit bir rol oynadığını aktardı. HÜSEYİN BAYÇÖL VİYANA Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Birleşmiş Milletler’in Viyana’daki temsilciliğinde düzenlediği panelle dünyanın baş edemediği uyuşturucu bağımlılığı problemini masaya yatırdı. Birleşmiş Milletler’in Uyuşturucu Maddeler Komisyonu’nun 58. oturumu çerçevesinde “Uyuşturucunun önlenmesi: Eğitimde kamu-özel sektör partnerliğinin rolü” başlığıyla dün düzenlenen panelde, uyuşturucu ile mücadelede kamu-özel sektör partnerliğinin rolü üzerinde duruldu. Friede Diyalog Enstitüsü’nün partnerliğiyle düzenlenen panele 1 Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Hurmalı, Avusturya’dan Dr. Artur Schroers, Türkiye’nin önde gelen psikiyatrlarından Prof. Dr. İlhan Yargıç ve eğitimci Mehmet Ali Işık katıldı. Seçkin bir davetli grubunun hazır bulunduğu panelin açılış konuşmasını vakfın başkan yardımcısı Hüseyin Hurmalı yaptı. Sosyal eşitsizliğin toplumun barış içinde yaşamasına bir engel olduğunu belirten Hurmalı, uyuşturucu ve benzeri sorunlarla mücadelede eğitimin hayati önem taşıdığını ve sosyal adaletin inşasında kilit bir rol oynadığını aktardı. Prof. Dr. İlhan Yargıç ise uyuşturucu bağımlılığının bilimsel temellerini izah etti. Yargıç, bağımlılardaki davranışsal özelliklerin sorunun kaynağı değil, uyuşturucu kullanımının sonuçları olduğunu dile getirdi. Konuyla ilgili bilimsel izahlar getiren katılımcılardan Dr. Artur Schroers ise ergenlik dönemlerinde riskli davranışların takdir hissi, eğlence, zevk ve macera arayışıyla bu arttığını söyledi. Uyuşturucu ile mücadelede özsaygı, empati, iletişim, baskıya karşı dayanıklılık gibi yaşam becerilerinin teşvik edilmesinin hayati önemde olduğunu vurguladı. Çocuğa mahremiyet eğitimi ‘kişilik’ kazandırır SÜMEYRA ÇİÇEK İSTANBUL Birçok anne-baba çocuklarını kötü niyetli kişilerden korumak için ‘tanımadığın biri sana şeker verirse oradan kaç’ gibi tavsiyelerde bulunur Bir kısım anne-baba da çocuklarının iyiliği için baskı kurup korkutmak, onları tehdit edip sindirmek zorunda olduklarına inanır. Çocuğu korkutarak ve ürküterek mahremiyet bilinci kazandırmaya çalışmak, onu sosyal yaşamda korunaksız kılıyor. Böylesi çocuklar hayata dair güvensiz, başkalarına karşı şüpheci, dost ve arkadaş yetinmede yeteneksiz oluyor. Pedagog, Dr. Adem Güneş’e göre mahremiyet eğitimi bir nezaket eğitimidir. Bu sayede çocuk kendini saygın hisseder, olumsuz bir tavır karşısında güçlü bir duruşla kendini koruyabilir. Güneş, ‘Nezaket ve Zarafet için Mahremiyet Eğitimi’ eserinde bir yandan çocuklara zarafet ve nezaket kazandıran, diğer yandan kendilerini kötü niyeti kişilerden koruyacak güce eriştiren mahremiyet eğitiminden bahsediyor. Anne ve babaların ‘mahremiyet eğitimi’ konusunda ciddi bir yanılgı içinde olduğunu belirten Güneş, “Çocukların (özellikle kız çocukların) engellenmesi, sosyal yaşamdan tecrit edilmesi, daha anaokulundan itibaren karşı cinsten ayrı tutulması olduğu zannediliyor. Çocuğu yoğun duygusal denetim altında tutmak, ona suçluluk duygusu edindirmek ve onun ‘değersizlik hissi içinde çekingen davranışlar sergilemesini sağlamak’ marifet kabul ediliyor.” diyor. Hâlbuki mahremiyet eğitimi çocuğa utanç duygusuyla çekingenlik kazandırmak değil. Bilakis insan olmaktan ileri gelen değerlilik duygusuyla kendi hislerini yönetebilecek güce erişmesini sağlamaktır. Güneş, mahremiyet eğitiminin çocuğun duygularını denetlemek değil, ona kendi duygularını denetleyebilecek yeteneği kazandırmak olduğunu da vurguluyor. 1 ZARAFET, 2-7 YAŞ DÖNEMİNDE EDİNİLİR Adem Güneş, zarafetin çocuklara en kolay 2-7 yaş döneminde öğretileceğini söylüyor. Zira çocuklar; küçük ayrıntıları rahatlıkla görür, ince detayları yakalar ve küçük işlerden büyük keyif alır. Güneş şu örneği veriyor: “Ebeveynin göremediği minik bir boncuğu rahatlıkla bulur ve onunla dakikalarca oynamaktan da mutluluk duyar. Ancak ruhu kabalaşan çocuk, kırmızıyla pembe arasındaki farkı dahi algılamaktan geri kalır. Yeniden kazanılacak nezaketin başlangıç noktası, ince ayrıntılara yoğunlaşmaktır. Örneğin, kişinin yalnız kaldığı bir sırada gözlerini kapatıp dışarıdaki kuş seslerini duymaya çalışması, zarafet eğitimine katkı sağlar. Sadece işitme değil, koku da kişide zarafeti yeniden oluşturacak etkenlerden biri.” Bilet almak hiç bu kadar kolay olmamýþtý! Necmettin Yücel Mobil: 0 726 682 222 e-mail:[email protected] N E C M E T Ý N BU SAYFA, M. FETHULLAH GÜLEN HOCAEFENDİ’NİN SOHBET VE YAZILARI ESAS ALINARAK HAZIRLANMAKTADIR Haftanın Duası Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’a sonsuz hamd ve şükür, Kâinatın Medar-ı Fahri Efendimiz (aleyhisselam)’a, âline ve ashabına da nihayetsiz salât ü selam olsun. Allah’ım! Dünyada ve ahirette her türlü korku ve endişeden bizi emin eyle; eyle ki, sadece Senden korkalım ve Sana sığınalım. Bizi yakınlığınla taltif buyur... Salih kullarını koruyup gözettiğin gibi, bizi de gözetip kolla ve fâcirlerin hıyanetlerine, şerîr kimselerin kötülüklerine karşı her zaman yardımcımız ve koruyanımız Sen ol! İçtimaî bir hastalık: TAASSUP 1 Taassup, işin önünü - arkasını hesap etmeden sadece kendi anlayış ve kendi beğenisine göre meseleleri değerlendirme demektir. 2 Taassup; mantık ve muhakemeden uzak bir davranıştır. Bu sebeple mutaassıp birinin düşünce ve muhakemeyle hareket etmesi mümkün değildir. 3 Bazıları her şeyi kendi dar düşünceleri zaviyesinden değerlendirir; dolayısıyla teferruata ait çok meselelerde hoşgörüsüz bir tutum sergilerler. {{ 23-2 9 MART 2015 SAYI: 695 Sözün Özü Hiçlik o kadar sık, o kadar aklî ve mantıkî vurgulanmalıdır ki insan, başarı ve muvaffakiyet şahikalarında ve zafer sarhoşluğu içinde dolaştığı anlarda bile, ‘ben yaptım, ben ettim, ben başardım...’ gibi şirk kokan şeytanî mırıltılarla İlâhî inayetlere sahip çıkmasın. Evet, insanın tabiatı pörsümeye müsaittir ve bazı muvaffakiyetler karşısında içine fahir esintileri gelebilir. Bu sebeple insanın aczini, fakrını ve sıfır olduğunu hatırlatacak türden ikazlara muhatap olması çok önemlidir. A rapça bir kelime olan taassup, işin önünü arkasını hesap etmeden sadece kendi anlayış ve kendi beğenisine göre meseleleri değerlendirme, akla uymayan ve dinin ruhuna ters düşen hususlarda bile inat ve temerrüt içinde bulunma ve Türkçemizde “dediğim dedik” sözüyle ifade edebileceğimiz tavır ve davranışlar sergileme demektir. Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bazı hadis-i şeriflerde bu tutumu, lügat itibarıyla “sinirlilik” manasına gelen “asabiyye” sözcüğüyle ifade etmiştir. Çünkü taassup, tamamen sinir ve hisler üzerine kurulan bir davranış şeklidir, dem ve damara dayanan, cismaniyet ve hayvaniyetten beslenen bir his ve duyuşun dışarıya vurmasıdır. “Tefe’ul” babından gelen bu kelime, türediği kip itibarıyla da tekellüf manası ihtiva etmektedir. Bu yönüyle o, bir mevzuda ifrat derecede haksız yere inatta bulunma, ayak diretme, kendisi dışındakileri hiç sayarak kendi bildiğine gitme, her şeyi kendi nefsine bağlama gibi manalara gelmektedir. Görüldüğü gibi taassup; mantık ve muhakemeden uzak, ihsas ve ihtisastan mahrum bir davranıştır. Bundan dolayıdır ki, mutaassıp birinin düşünce ve muhakemeyle hareket etmesi mümkün değildir. Türkçemizde, -nüansları bulunmakla beraber- taassup kelimesi yerine yobazlık, bağnazlık ve fanatizm kelimeleri de kullanılmaktadır. İMANA ENGEL BİR FAKTÖR Ehl-i inkâr ve ehl-i ilhad öteden beri inananlara karşı hep taassup göstere gelmişlerdir. Mesela Asr-ı Saadet’teki kâfir ve münafıklar İslâm’a ve Müslümanlara karşı taassup göstermişler; göstermiş ve yıldızların kaldırım taşı gibi ayaklarının altına serildiği Kâinatın İftihar Tablosu’na karşı dahi körler ve sağırlar gibi davranmışlardır. Oysaki O Ferîd-i Kevn u Mekân’a (aleyhi milyon milyon essalâtü vesselâm) doğru baksalardı, doğru bakanların gördüğünü onlar da görecek; O’nun lâl u güher sözlerine azıcık ku- lak verselerdi, doğru duyanların duyduğunu onlar da duyacaktı. Fakat ne yazık ki, taassup, garaz, kin ve nefret onların gözünü kör etti, bütün güzelliklerin üstünü örttü ve onları inkâra sürükledi. Zaten kibir, zulüm, bakış zaviyesini ayarlayamamanın yanında imana girmeye mâni olan veya insanın, iman dairesinden çıkmasına sebep olan faktörlerden biri de, doğru olup olmadığını değerlendirmeksizin körü körüne ataları taklit etmedir ki, esasında böyle kör bir taklit, taassubun farklı bir şeklidir. Nitekim cahiliye dönemi insanları sırf atalarından tevarüs ettikleri cahiliye argümanlarıyla İslâm’a karşı çıkmışlardı. Hudeybiye Musalahası öncesinde Medine’den ayrılarak Kâbe’yi tavaf etmeye gelen mü’minleri engellemeleri de yine aynı taassubun neticesiydi. Kur’ân-ı Kerim, onların bu tutumlarını, hamiyet-i cahiliye olarak isimlendirmiştir. Onlar, kendi âdetlerinin delinmemesi, o güne kadar uygulaya geldikleri teamüllerde kırılmalar olmaması ve diğer Arap kabilelerine karşı gururlarının zedelenmemesi uğruna böyle bir taassup yoluna girmiş ve Müslümanların Mekke’ye girmesine engel olmuşlardı. Aslında buna benzer hâdiseler yer yer günümüz dünyasında da yaşanmaktadır. Mesela siz, dininize, semavî değerlerinize ait hususiyetlerle kendinizi ifade etmek istediğinizde, bazıları hemen harekete geçer ve anlam veremediğiniz bir sertlik ve huşunetle sizi engellemeye çalışırlar. Hatta siz devletinizi, yeryüzünde muvazene unsuru olabilecek bir konuma ulaştırma adına plan ve projeler ortaya koysanız; ülkenizi, dünyanın en itibarlı, en müreffeh, en güçlü bir ülkesi durumuna getirme adına didinip dursanız; buna rağmen bir kısım insanlar, o güne kadar alışa geldikleri âdetlerine dokunduğunuzdan dolayı size engel olmaya çalışacak ve hakkınızda şöyle diyecektir: “Bunlar iktisadî faikiyet, ekonomik refah veya bu milleti zirveye taşıma bahanesiyle esasında bizim değerlerimize zarar vermek istiyorlar.” TAASSUBUN YERİ-YURDU YOKTUR Böyle bir cahiliye âdeti sizin ülkenizde olabileceği gibi, çevrenizdeki diğer ülkelerde de olabilir. Hatta denilebilir ki, taassubun belli bir yeri ve yurdu yoktur. Bu mezmum vasıf, değişik anlayış ve düşüncelere sahip her türlü insana sirayet edebilir. Hatta bazen dindar görünümlü insanlarda bile böyle bir taassubun tesiri görülebilir. Öyle ki, bazıları Allah rızası için değil de, sırf sahip oldukları iptidaî bilgilerin doğruluğundan hareket ederek her şeyi kendi dar görüş ve dar düşünceleri zaviyesinden ele alıp değerlendirir; dolayısıyla teferruata ait çok meselelerde katı, müsamahasız ve hoşgörüsüz bir tutum sergileyebilirler. Günümüzde, güya din adına, canlı bomba olmak suretiyle işlenen cinayetler de -şayet bu işin görünür failleri, birileri tarafından ilaçlarla veya illüzyonla uyutulmuyor, beyinleri kontrol altına alınmıyor, iradeleri felç edilmiyor ve robotlaştırılmıyorlarsa- böyle kör bir taassubun sonucudur. Evet, bu öyle bir marazdır ki, insanlar, hak zannettikleri bir meseleyi ikame etmek için farkına varmaksızın kendi manevî hayatlarını mahvediyorlar. Zira bellerine bağladıkları bombalarla intihar edip çoluk çocuk, yaşlı, kadın demeden masum insanların canına kıyan kişiler, yaptıkları bu amelle, Cennet’e değil, Cehennem’e kesb-i istihkak ederler. Bir insanın, Cennet yolunda yürüyebilecek ve başkalarını da Cennet yoluna yönlendirebilecekken gidip Cehennem’e yuvarlanması ne acı ve ne hazin bir âkıbettir! 12YORUM 23-29 MART 2015 ZAMAN MEHMET KAMIŞ MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE Müfteri Türkiye’nin yeni aktörleri Yıllarca okuduğunuz, bir şekilde haberdar olduğunuz bir konu, aniden karşınıza çıktığında yine içinizi çok acıtır ya! Yüreğiniz büklüm büklüm olur. Aradan onca yıl geçmiştir, yaranın küllendiğini düşünürsünüz, kendinizce içinizde onunla hesaplaşmışsınızdır. Ancak o olayla ilgili aniden yeni bir bilgi çıkınca karşınıza bütün acılar yenilenir, bütün hesaplaşmalar hiç olmamış gibi taptaze hale gelir. İlk günkü kadar içinizi acıtır. Öfkelenir, yaşadıklarınızı bir kere daha yaşarsınız. “12 askere 6 subay görevlendirildi. Bize mermi dolu tüfekler verdiler, her an tetikte olmamızı emrettiler. Kimin cenazesi olduğunu bilmiyorduk. Sorduğumuzda gelen kişinin bir casus olduğunu söylediler.” İşte tam bu sözü okuyunca film yeniden kopar sizde. İktidarı kullananların zulümleri bir kere daha aklınıza gelir. Ve geçmiş ile bugünün bu denli benzeşmesi yüreğinizi yeniden kavurur, içinizi bir kere daha acıtır. Seksen küsur senelik hayatında dünya zevki namına bir şey bilmeyen, bütün ömrünü harp meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde geçiren, hayatı boyunca çekmediği cefa, görmediği eza kalmayan, defalarca zehirlenen, hayatına kastedilen, milletin imanını kurtarmak yolunda bütün dünyasını feda eden bir adam, kendisini defnedecek askerlere bir casus olarak tanıtılıyor. Dünyayı ona zindan edenler, vefat etmesinin ardından yalan ve iftirayla cesedine de aynı muameleyi yapıyor. “Zifiri karanlık bir gecede, cenazeyi, virajlı ve çok bozuk yollardan geçerek Isparta’nın bir dağına götürdük. Kabrinin olduğu yere ne bir mezar taşı, ne de bir işaret konuldu.” Bu ifadeleri hatırlayın; önceki gün Zaman’da yayımladığımız haberde Bediüzzaman’ın defin işlemlerinde asker olarak görev alan Ahmet Çam’ın söyledikleriydi bunlar. Hayatını bu millet için feda eden Bediüzzaman’a söylenen şeylerin ne kadar iç acıtıcı olduğunu düşünebiliyor musunuz? Ve o söz- lerin bugün aynısının Fethullah Gülen Hocaefendi için söylendiğini bilmek iç acınızı öfkeye dönüştürmez de ne yapar? Bilenler iyi bilir, Bediüzzaman’a da sık sık haşhaşi benzetmesi yapılırdı. Tek parti rejimi, sürekli olarak Bediüzzaman’ın devleti ele geçirmek istediğini tekrar eder, Üstad’ın siyasete iliştiğini vehmederdi. Bütün bunları yapmak için de gizli cemiyet kurduğunu söylerlerdi. Bugün de değişen neredeyse hiçbir şey yok. O zamanın pozitivist yönetim anlayışının dindar bir insana söylediğinin aynısını dinî bir misyon ile siyaset yaptıkları iddiasında olanlardan duyuyorsunuz. Üstelik çok daha nezaketsiz, çok daha küfürbaz, çok daha kaba saba bir dil kullanarak. Hepimiz biliyoruz ki din, iyiliği emreder kötülükten sakındırır. Yalanı, hırsızlığı, yolsuzluğu, adaletsizliği yasaklar. Zulmü ve zalimi şiddetle reddeder. Hiç kimsenin son nefes garantisi olmadığı için takım tutar gibi adam tutmaz, fiil ve eyleme bakar. Bediüzzaman bunları söylediği için; iyiliği anlattığı, zulme rıza göstermediği için haşhaşi ilan edildi. Pozitivizme rıza göstermediği, imanı anlattığı için gizli cemiyet kurmakla itham edildi. Hırsızlığın, yolsuzluğun, adaletsizliğin gayri İslamî olduğunu söylediği için siyasete karışmakla suçlandı. O zaman ülkeyi yönetenler er Ahmet Çam’a ve millete, “Bu adam Allah yolunda yaşadı, Allah yolunda konuştu ve Allah yolunda dünyaya veda etti. Küfrümüze rıza göstermedi, yalanlarımıza itiraz etti, sürekli iyiliği anlatıp kötülükten korumaya çalıştı. Mümin bir insan olarak yaşadı, mümin olarak vefat etti.” diyemedikleri için ona casus iftirasını attılar. Tıpkı Fethullah Gülen Hocaefendi’ye, “Hayatını milleti ve insanlık için feda etti. Dünya zevki adına bir şey tatmadı, hayatı sürgünlerde geçti. Ondan ve onu sevenlerden iyilik gördük. Bizim yanlışlarımıza itiraz ettiği için ona bir sürü iftira attık.” diyemedikleri için bilmem nerenin adamı diyorlar. ŞAHIN ALPAY AKP’yi sarsan on gün Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk iddialarını içeren 17/25 Aralık 2013 soruşturmasının AKP hükümeti tarafından örtbas edilmesi, Türkiye'de hukuk devletinin tahribi ve ülkenin bir tek–adam, tek–parti yönetimine doğru sürüklenmesi sürecini başlatmakla kalmadı, askeri bürokratik vesayet düzeninin tasfiyesi sürecini de tersyüz etti. İstanbul savcılarının Eylül 2012'den itibaren büyük bir titizlikle sürdürdüğü soruşturmada ortaya konan rüşvet ve yolsuzluk iddiaları, dört bakanı, üçünün oğlunu, kamu görevlilerini ve işadamlarını kapsamakla kalmıyor, bizzat dönemin başbakanı ve aile fertlerine kadar uzanıyordu. Soruşturmayı yürüten savcılardan Celal Kara, kanaatini şöyle ifade edecekti: “Dönen işlerin Başbakan'dan habersiz, bilgisiz ve izinsiz dönmesine imkân ve ihtimal yok. Telefon konuşmalarına, aralarındaki diyaloglara bakınca kesinlikle diyorsunuz ki, perde arkasından bu işlere yol ve izin veren Başbakan'dır.” Dönemin başbakanının başında olduğu hükümet soruşturmanın örtbas edilmesi için hemen harekete geçti. Delillerin “montaj, dublaj, piyes” olduğu; soruşturmanın, “Türkiye'nin güçlenmesini çekemeyen dış güçler ve Fethullah Gülen cemaati” tarafından hükümeti devirmek amacıyla kurulan bir “kumpas” olduğu safsatası ortaya atıldı. Gözaltına alınan zanlılar serbest bırakıldı. Dönemin başbakanı tarafından ilan edilen bir “cadı avı” başlatıldı. Binlerce emniyet görevlisi, yüzlerce savcı ve hakimin görev yerleri değiştirildi; yüzlerce emniyet mensubu gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı. Kısacası “cadı avı” tüm devlet cihazının tek– adam, tek–parti yönetimine bağlanmasını temin için kullanıldı. HSYK kanunu değiştirilerek, yargı yürütmeye bağlandı. İddiaların ağırlığı nedeniyle istifa etmek zorunda kalan dört bakan hakkında takipsizlik kararı verildiği gibi, Meclis'teki AKP ço- ğunluğu Yüce Divan'a gitmelerini önledi. Böylelikle vahim iddiaların yargıya intikali (muhakkak ki şimdilik) engellendi. 17/25 Aralık soruşturmasının bastırılmasının öteki önemli sonucu, AKP iktidarının Balyoz ve Ergenekon davalarının da Türkiye'nin güçlenmesini çekemeyen dış güçlerin “cemaat” aracılığıyla “milli orduya kurduğu kumpas” safsatasının ortaya atması, böylelikle darbe girişimi davalarının da örtbas edilmesi yolunu açması oldu. Bugün AKP iktidarı ve yandaşlarıyla askeri vesayet yanlıları arasında, adeta Türkiye'de demokratikleşme tarihini geri çevirmek amacıyla kurulan ittifak ile karşı karşıyayız. Geçenlerde yazdığım gibi, Türkiye'de “Gazeteciliğin despotlukla imtihanı”na tanık oluyoruz (Zaman, 14.03.2015). Haberleriyle Türkiye'de rejimi derinden sarsan 17/25 Aralık soruşturmasının tüm yönleriyle aydınlanmasına katkıda bulunan iki değerli gazetecinin, Arzu Yıldız ve Fatih Yağmur'un “AKP'yi Sarsan 10 Gün: 17/25 Aralık'ın Bilinmeyenleri” (Öteki Adam Yayınları, Mart 2015) başlıklı yeni yayımlanan kitapları, kamuoyunun skandal hakkında bütün ayrıntılarıyla bilgi sahibi olması için, ilgili tüm belge ve haberleri yorumsuz olarak kâğıda döken çok kıymetli bir “hafıza tazeleme” çalışması. Yazarlar önsözde şunları söylüyor: “Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarına dair pek çok habere imza attık. Bunun neticesinde iktidar baskısıyla işten çıkarıldık. İşsiz gazeteciler olarak bir araya gelip haberlerimizi yayınlayacağımız bir haber sitesi kurduk. Ancak 25 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı veren savcılar tarafından kapatma kararı verildi. O da yetmedi; Twitter'daki paylaşımlarımız da mahkeme kararıyla karartıldı… Kitap, bu gazetecilik mücadelesinin ürünüdür.” “AKP'yi Sarsan 10 Gün”ü vakit geçirmeden edinmekte yarar var. Erdoğan, 2011 seçimleri sonrasını "ustalık dönemi" ilan ederken hepimiz Koca Sinan'ın ustalık eseri Selimiye gibi bir şaheser inşa edeceğini düşünmüştük; hâlbuki ortaya çıka çıka Beştepe'deki Ak-Saray çıktı. Bir milletin belki yüz senede bir kere yükselen yıldızı Saray'ın şaşaalı ışıkları arasında kaybolup gitti. Tarihin sunduğu fırsat, demokrasiyi sağlam çivilerle bu topraklara raptetme vasatıydı. Erdoğan, toplumun ve tarihin önüne serdiği bu eşsiz-benzersiz fırsatı sarayını, yani kendi kişisel otokrasisini inşa etmek için harcadı. İşin tuhafı onu da başaramadı. Geride gündelik yaşayan, iki ayağı üzerinde duramayan bir ejderha kaldı. Birkaç müteahhitte, kolay harcanabilen paraya, halka rüşvet olarak dağıtılan kamu imkânlarına, istihbarat raporlarını köşe yazısı diye yayımlayan beş-on gazeteciye dayanan bu güç, sahibi için bile artık taşınamaz durumda. Yeni dönemler sancılı geçiş süreçleri ile başlar. Haksız, hukuksuz ve adaletsiz gücün saltanatı tasfiye edilirken elbette savrulmalar yaşanacak. Demokrasi yavaş işleyen ve maliyeti yüksek bir yönetim biçimi olduğuna göre bedelini ödemekle meşgulüz. Erdoğan otokrasisinin devlet üzerindeki tagallübünü sürdüren temel sebep işte bu demokratik maliyeti. Ülke için ağırlaşan bu faturadan daha ağırı demokrasinin inkıtaya uğraması. Bu "daha ağır" fatura yüzünden herkes çareyi daha az maliyetli olan demokratik yöntemlerde arıyor. Türkiye'de bir darbe ve yeniden vesayet düzenine dönme ihtimali yok. Olmaması, Erdoğan'ın inandırıcı bir hasma duyduğu ihtiyacın karşılanmaması anlamına geliyor. Güç sahibine düşman lazım, sandıktan başka rakip olmamalı. Türkiye'nin yeni iktidar düzeninin Erdoğan otokrasisinin anti-tezi olarak şekillenmesi kesin görünüyor. "Ustalık dönemi"nde kaybettiğimiz demokrasi fırsatı, bu şekilde yeniden yakalanabilir. Demek ki kişisel karizmalara kapalı, gücünü hukuktan ve aklî gereklerden alan bir devlet iktidarı oluşacak. Siyaset tekelci yapısını kaybedecek, meşrû sınırlarına çekilecek; ortaya çoğulcu, rızaya ve katılıma dayanan bir iktidar denklemi çıkacak. Bürokrasinin, kapıkulu düzeninden çıkıp devletin alî menfaatleri ve kamu yararı adına özerkleşmesi yeni dönemin en bariz özelliği olacak. İran'ın hemen yanı başımızda yeni bir imparatorluk inşa etmesi, bir devlet sorunu olarak büyürken, Mısır'la ilişki kuramayan bir otokrasi ile kendimizi koruyamayız. En çok korkulan ekonomik kriz, demokrasi dışı güçlerin tasallutundan değil, hem iktidarı hem de ekonomiyi tekeline almaya çalışan tek kişiden kaynaklanıyor ve para bürokrasisi bu tasalluta milim kıpırdamadan direniyor. Yeniyetme bir devlet değiliz, bürokrasinin devlet menfaatlerini koruma içgüdüsü bu sefer halka da güven verebilir. Demek ki sivil-asker devlet bürokrasisi kapıkulu düzeninden çıkacak, yeniden özgüven kazanacak ve sorumluluklarını yerine getirecek. Her şey gelip ekonomiye bağlanıyor. Dar bir oligarşiyi beslemek için ekonominin bütün dolaşım sistemi otokrata yakın müteahhitlere bağlandı. İnşaat sektörü, çarklarını çevirdiği otokratik düzen ile birlikte ekonominin üzerinde artık taşınamaz bir yüke dönüştü. Bu ağır yükten kurtulmanın tek yolu hukuku hakim kılmak ve siyasetin ekonomi üzerindeki tasallutuna son vermek. Derin ve uzun süreli bir ekonomik krize gömülmeden yeni dönemi başlatma fırsatı mevcut. Krizden kaçış refleksi, krizin kaynağı olan otokrasiyi yıkmakla mümkün. Piyasaya eşit ve adil rekabet şartları sağlayacak bir siyasî çoğulculuk gerekiyor. Güçlü, atak bir siyasî vizyon yerine toplumun ve ekonominin dinamiklerine alan açan, çoğulcu, dengeli, makûl ve uzlaşmacı bir iktidar mimarisi yükselecek. Hukuku evrensel ölçülerde yeniden egemen kılma çabası, bu geniş yelpazenin ortak paydasını oluşturacak. Köklü bir demokrasi tecrübemiz var. İfrattan tefrite savrulma ihtimalimiz yok. Türkiye'nin yetişmiş kadroları, derin birikimi bu sürecin kazasız-belasız atlatılması için yeterli. Toplumu, ekonomisi, siyasî kadroları ve devlet bürokrasisi sağduyuya uygun şekilde işbirliği içine girip otokrasiyi tasfiye edip yeni bir dönem başlatacak. Yeni aktörler bu grupların temsilcisi olacak. 23-29 MART 2015 SAYI: 695 INTERNATIONAL NEWSPAPER S.C. Romzaman Impex S.R.L. Romanya Temsilcisi Representative in Romania Bahadýr Van [email protected] Dobruca Temsilcisi Representative in Dobrogea Yusuf Küçük Abone &Reklam 0 721 294 265 [email protected] ISSN: 1224-113X Genel Yayýn Yönetmeni Editor in Chief Hayri Gül [email protected] Reklam Sorumlusu Marketing Manager Nihat Altun [email protected] Sayfa Tasarým Graphic Designer Evghin Veli Corespondent Haber Merkezi Ömer Said Burgazlı Mirela Popa KÖSTENCE Ebubechir Tanior Adres: Strada Suceava, No. 2C, Biro No.2, Kat: 2, Constanta Tel / Faks: 0341 469 676 Mobil: 0 764 337 736 BÜKREÞ Tel: 021 / 211 21 31 - 32 Faks: 031 / 103 21 36 E-mail: [email protected] Adres: Str. Vasıle Lascar, Nr. 102, Et.1, Ap.2 Sector, 2 TIPOGRAFIE: UNITED PRINT Köþe yazýlarýndan yazarlarý, ilan ve reklamlardan reklam sahipleri sorumludur. Gazetemiz abone usulü ve posta yoluyla daðýtýlmaktadýr 13 23-29 MART 2015 Haftalık Bulmaca 14 SERİ İLANLAR 23-29 MART 2015 ZAMAN DE VANZARE CENTURA CONSTANTEI A4 - Iesirea Constantei vand teren extravilan pretabil. Constructii 1983m2, deschidere drum, vecinatate nod rutier A2, A4 loc. Cumpana. Pret: 10 000 Euro. Pentru depozit, benzinarie & popas. Prim - propietar, acte, english speaker. Tel: 0 732 957 726 İŞ ARIYORUM Oturum sorunum yok. Kara fırında pişirici ve hamurkar olarak işinin ehli bir ustayım. Bükreş’te iş arıyorum. Sait usta. Tel: 0 722 874 103 DEVREN SATILIK RESTAURANT Sağlık nedenlerinden dolayı Bereket Restaurant devren satılıktır. Tel: 0 731 086 425 İNŞAAT- TAMİR İŞLERİ İnşaatla ilgili her türlü tesisat ve onarım işleriniz için beni arayabilirsiniz. Tel: 0 760 939 226 Vize sorunum yoktur. Kendime uygun bir iş arıyorum. Tel: 0 764 738 920 DEPO VE MALZEME SİGORTASI USTA ARANIYOR TRAFİK SİGORTASI VE KASKO Köstence'de, restorantta çalışmak üzere vize problemi olmayan, kebap ve döner ustası aranıyor. İBRAHİM ERDOĞMUŞ Tel: 0745 45 45 25 / e-mail: [email protected] Türkiye’nin Bükreþ Büyükelçiliði Büyükelçi: Osman Koray Ertaş Tel: (+40-21) 206 37 00 - 04 (5 hat) Faks: (+40-21) 206 37 37 [email protected] Konsolosluk Þubesi: (Vize ve Pasaport iþlemleri için) Tel: (+40-21) 206 37 27 - 29 (3 hat) Faks:(+40-21) 206 37 30 www.e-konsolosluk.net Ticaret Müþavirliði (+4021) 318 39 39 Türkiye’nin Köstence Baþkonsolosluðu Baþkonsolos: Ali Bozçalışkan Tel : (+40-241) 60 79 10 Faks : (+40-241) 60 79 14 [email protected] Türkiye’nin Cluj Fahri Konsolosluðu Fahri Konsolos Vita Vasile Andrei. Adres: Str. Buna Ziua FN 400495 Cluj-Napoca Tel : 0264 438 402 Faks: 0264 438 400 Romanya’nýn Ankara Büyükelçiliði Büyükelçi : Radu Onofrei (Embassy of Romania in Ankara) Tel : (+90 312) 466 37 06 - 427 12 43 Faks: (+90 312) 427 15 30 [email protected] Romanya’nýn Ýstanbul Baþkonsolosluðu Baþkonsolos : Adriana Ciamba Tel: (+90 212) 358 05 15 -16 -17 Faks: (+90 212) 358 05 18-19 Vize iþlemleri (+90 212) 358 05 35 Tic. Ateþeliði: (+90 212) 292.41.27 E-mail: [email protected] Romanya’nýn Ýzmir Baþkonsolosluðu Baþkonsolos : Cerasela Nicolaş Tel: (+90 232) 465 04 63 Faks: (+90 232) 465 09 38 Güney Doðu Avrupa ‘Lumina’ Üniversitesi (Lumina University) Tel: (+40-21) 240 30 22 Faks: (+40-21) 240 30 33 www.lumina.org [email protected] Þos. Colentina Nr. 64B, BÜKREÞ Lumina Eðitim Kurumlarý Genel Müdür: Fatih Göktaþ Tel: (+40-21) 306 95 30 Faks: (+40-21) 306 95 34 www.lumina.ro - www.lumina.org Uluslararasý Bükreþ Bilgisayar Lisesi (ICHB) Tel: (+40-21) 327 54 43 - 327 65 70 Faks: (+40-21) 320 95 60 www.ichb.ro - [email protected] Uluslararasý Bükreþ Koleji (ISB) Tel: (+40-21) 306 95 30 Fax: 021-306 95 34 (Primary School) Faks: 021-306 95 50 (Secondary School) www.isb.ro - [email protected] [email protected] Spectrum Bükreþ Anaokulu ve Ýlkokulu Tel: (+40 -21) 327 55 71 Faks: (+40- 21) 327 15 41 www.scoalaspectrum.ro Email: [email protected] Uluslararasý Köstence Bilgisayar Lisesi (ICHC) Tel: (+40- 241) 693 262 - 665 083 Faks: (+40 -241) 545 627 www.ichc.ro - [email protected] HALT Language Center Tel: (+40 -21) 335 58 58 www.halt.ro RODİAP (Romanya Diyalog Platformu) www.rodiap.ro Tel: 0 768 257 566 0 733 713 385 APRT (Türk-Romen Dostluk Derneği) email: [email protected] web: www.aprt.ro TUNA Vakfı Tel: (+40 -21) 335 58 58 www.tuna.ro Türk Ýþadamlarý Derneði (TÝAD) Baþkan: Aykut Akbulut Tel : (+40-21) 250 67 46 -250 18 77; Faks: (+40-21) 250 45 93 www.tiad.ro Romanya-Türkiye Ticaret ve Sanayi Odasý Adresa: Str. Nerva Traian , Nr. 27-33 (Complex Nerva Traian) Tel: 0 734 439 098 / 0 768 599 905 web: adress63.ro faceebook : Adress” restaurant&terasa EK, ÇORBA, SULU YEM , TA LA SA PILAV, KARIŞIK KEBAB, I LE TATLI VE IÇECEK 50 LEI 25 IN IÇ AR ÇOCUKL Baþkan: Tamer Atalay Tel: (+40 -21) 326 97 22 Faks: (+40-21) 326 36 67 e-mail:[email protected] Dobruca Ýþadamlarý Derneði Baþkan: Zeki Uysal Tel: 0241.692 841 - 0241.610 636 Fax: 0241. 692 841 e mail : [email protected] website : www.dobrucatiad.org 15 KIŞ ORTASINDA DÜNYA KUPASI OYNANACAK. FIFA, Katar'ın ev sahipliğinde düzenlenecek 2022 Dünya Kupası'nın kasım ve aralık aylarında yapılmasına karar verdi. Düzenlemenin onayladığı ve finalin Katar'ın ulusal günü olan 18 Aralık'ta yapılacağı bildirildi. Şampiyonanın 28 gün sür- spor mesinin planlandığı kaydedildi. Daha önce Katar'daki hava sıcaklığının futbolcuların ve taraftarların sağlığı açısından tehdit oluşturacağı gerekçesiyle hazirantemmuz aylarına olumlu bakılmıştı. O yıl Ramazan ayının nisana denk gelmesinin de hesaba katıldığı vurgulandı. 23-29 MART 2015 ZAMAN Hiddink, galibiyetten çok emin 2010-11 sezonunda Ay-Yıldızlıları çalıştıran 68 yaşındaki Guus Hiddink, Türkiye maçını kendisi için bir meydan okuma olarak niteledi. 1 Fransa'da düzenlenecek 2016 Avrupa Şampiyonası grup elemeleri, önümüzdeki hafta içi yapılacak karşılaşmalarla devam edecek. Türkiye'nin 28 Mart'ta karşılaşacağı Hollanda galibiyet peşinde. Teknik Direktör Guus Hiddink, "Eğer Türkiye'ye kaybedersek grupta 4. sıraya gerileriz. Ancak Türkiye'ye karşı kazanacağımız için rahatım." dedi. 2010-11 sezonunda Ay-Yıldızlıları çalıştıran 68 yaşındaki antrenör, Türkiye maçını kendisi için bir meydan okuma olarak niteledi. A Grubu'nda Çek Cumhuriyeti ve İzlanda'nın ardından 3. sırada yer aldıklarını hatırlatan deneyimli hoca, Arjen Robben'in Türkiye'ye karşı hazır durumda olacağını ve forma giyebileceği- ni ifade etti. Hollanda'nın aday kadrosunda şu isimler yer alıyor. Kaleciler: Cillessen, Krul, Vermeer. Defans: Blind, Bruma, Willems, Janmaat, Martins Indi, Veltman, De Vrij, Van der Wiel. Orta saha: Afellay, Clasie, De Guzman, Klaassen, De Jong, Sneijder, Wijnaldum. Forvet: Depay, De Jong, Narsingh, Bas Dost, Huntelaar, Robben. SPOR SERVİSİ Avrupa'da ilk kayıp geldi 1 Beşiktaş, Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynadığı 8. Avrupa kupası maçında ilk kez mağlup oldu. Siyah-Beyazlılar, Club Brugge'a kaybedilen 3-1'lik maça kadar Feyenoord'u 3-1, Tottenham'ı 1-0, Partizan'ı 2-1, Liverpool'u da 1-0 mağlup etmiş sadece Arsenal ile 0-0, Asteras ile 1-1 berabere kalmştı. Kartal, geçen sezon da bu stadyumda Tromsö takımını 2-0 yenmişti. Kulüpler asıl şimdi yandı 1 FIFA'nın "Transfer yasağı getirecek" yeni talimatı Türkiye'de de yürürlüğe girdi. FIFA, oyuncu ödemeleri konusunda 30+10 günlük gecik- mede kulüplere iki transfer dönemine kadar transfer yasağı getirebilecek. Bu süre sonunda futbolcuya FIFA'ya başvurma hakkı doğacak. Joachim Löw, İlkay'ı kadroya aldı 1 Uzun süren sakatlığın izlerini üzerinden atmaya çalışan İlkay Gündoğan, sergilediği başarılı performansın ardından Almanya milli takım kadrosuna davet edildi. Sırtındaki sakatlığı sebebiyle yaklaşık bir sezonu oynamadan geçiren 24 yaşındaki orta sahanın yükselen formu Almanya Milli Takım Teknik Direktörü Joachim Löw'ün gözünden kaçmadı. Tecrübeli çalıştırıcı Türk asıllı Alman oyuncuya her zaman çok güvendiğini ifade etti. PARTENERI SPONSORII SALA PALATULUI 3 Aprilie 2015 Ora 20:00 T E X T IL PARTENERI MEDIA Radio România
© Copyright 2024 Paperzz