ONKOECZA 3. Sayısı Yayınlandı.

Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Sayı 3
ONKOECZA
O
Üç ayda bir, E-dergi formatında yayınlanır. Her hakkı saklıdır.
Editörden
Merhaba,
Ecz. Metin Deniz Karakoç
Denizli Devlet Hastanesi Merkezi Kemoterapi İlaç Hazırlama Ünitesi
Bahar geldi, tabiatın yeniden
doğuşunu izliyoruz. Artık
zaman, aerodinamik olarak
uçması mümkün
görünmeyen balarısının,
buna inat yükseldikçe
yükseldiği zamanlar. Bizler
de bir sonraki sayısı zor çıkar
söylemlerine inat, daha da
cesur, daha da dopdolu bir
içerikle karşınızdayız. Bu sayımızı diğer sayılardan
ayıran en önemli özellik,
konuları ve konu başlıklarını
seçerken, sorulması zor
soruları sormamız. Yazıları
okurken, sevinecek,
üzülecek, kızacak,
güleceksiniz. Aynen bir
yemekten tad almak için beş
duyunuzu da kullanmanız
gerektiği gibi, bizler de
yazıları kaleme alırken bütün
edebi duygularınızı harekete
geçirmeyi hedefledik. Şimdi arkanıza yaslanın, tad
alın, zevk alın. Eleştirin,
tartışın. Doğruyu bulabilmemizin en
etkili yolu bu.
Ahmet S. Boşnak
ONKOECZA
Siz Hangi Kliniğin Eczacısısınız?
Klinik eczacılık, genel olarak eczacının
tüm meslek bilgilerini özellikle hasta
odaklı kullanması anlamına gelen bir
bilim dalıdır. Klinik anlamda yoğun bir
eğitim almış eczacının, hastanın ilaca
ait tüm sorunlarını çözmek maksadı ile
hasta, hemşire ve hekime sunduğu bir
bilgi hizmetidir. İlk olarak 1960’lı yıllarda A.B.D.’de
doğmuştur. Bu ülkede günümüzde klinik eczacı ünvanına
sahip olabilmek için eczacılar lisans eğitimi ile birlikte
ortalama 10 yıllık bir eğitim süreci geçirmektedirler. Bu
eğitimin büyük bir bölümü de kliniklerde ciddi pratik
çalışmalarla ve olgu incelemeleri ile geçmektedir. Fakülte
sıralarında verilen teorik bilgilerin klinik uygulamada nasıl
kullanılacağı, nelere dikkat edileceği nelerden kaçınılacağı
öğrenciye yıllar boyunca teorik ve pratik olarak tekrar tekrar
öğretilmektedir. İşte bunun sonucu olarak ta klinik eczacı
ünvanına sahip eczacı, klinikte herhangi bir ilaçla ilgili olarak
tüm muhataplarına ilacın kullanım şekli ve özellikleri,
etkileşimler, yan etki yönetimi vs. konularında tam anlamı ile
faydalı olmaktadır. Bilgi ve tecrübe birikimleri sayesinde
gözlenen klinik fayda, klinik eczacıların bu ülke kliniklerinde
giderek daha fazla söz sahibi olmasına ve itibar görmesine
neden olmuştur.
Peki ülkemizdeki durum nedir? Amerika ve Avrupa'da ki
gelişmelerin ardından ülkemiz üniversitelerinde de doksanlı
yıllarla beraber klinik eczacılık bilim dalları kurulmaya
başlanmış; Bu bölümlerde açılan tezli ve tezsiz yüksek lisans
programları ile bir çok eczacıya klinik eczacılık eğitimi
verilmiştir.
!1
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Buraya kadar herşey iyi güzel tamam ama lisans
eğitiminde öğrencinin pratikte işine yarayacak
bilgilerle mezun olamamaktan yakındığı, birçok
öğretim görevlisinin öğrenciyi verimli, pratik
bilgilerle donatacak bir eğitim sisteminin
olmamasından muzdarip olduğu bir eczacılık
eğitim sisteminde verilen tadımlık klinik
eczacılık lisans veya yüksek lisans dersleri ne
kadar faydalı olmaktadır? Fakülte sıralarında
‘klinik’ eczacılık yüksek lisansı yapan bir
eczacının gidip hastanenin her kliniğinde ilaçla
ilgili her konuda söz sahibi olması mümkün
müdür?
Sağlık Bakanlığı
kadrolarına yalnızca
bir defa 2007 yılında
7-8 kadar klinik
eczacılık yüksek
lisanslı meslektaşımız
istihdam edilmiştir.
Ancak eczacıların
kliniklerde ne iş
yapacağına,
yetkilerinin ne
olacağına dair bir yönetmelik olmadığı için
Sağlık Bakanlığı hastanelerinde iyi niyetlerle
başlanan bu proje maalesef ölü doğmuştur.
Burada çuvaldızı birazda kendimize batırmamız
gerekiyor aslında. Bu kadrolara atananlar
kliniklere çıkıp ilaç etkileşimleri, doz ayarlama,
yan etki yönetimi vs. konularında harikalar
yaratmışlardır da yalnızca kendileriyle ilgili bir
yönetmelikleri olmadığı için mi için mi bu proje
başarısız olmuştur? Kliniklerde kendilerine hasta
ve tedavi ile ilgili yapılan önerileri ‘Benim işime
kimse karışamaz.’ mantığıyla
peşinen reddeden oldukça
kalabalık bir hekim
muhalefeti de var iken,
kliniğe çıkıp söz söylemeye
kanunen yetkisi olmayan,
yönetmelik düzenlemesiyle
yetki verilse bile bilgi ve
deneyim eksikliği nedeniyle
Sayı 3
klinikte söyleyecek pek bir sözü olmayan bizim
'klinik' eczacılarımız mecburen hastane
eczanesinin yolunu tutup, çoğumuzun
yapmaktan şikayet ettiği klasik depo eczacılığı
işleriyle uğraşmak zorunda kalacaktır. Üstelik
klinikten eczaneye geri inen! her eczacı bir
sonrakinin de kliniğe çıkmasını daha zor hale
getirecektir.
Son zamanlarda sıkça duyduğumuz ‘Klinik
eczacı olmak için illa klinikte çalışmak
gerekmez, değil hastane eczanesinde serbest
eczanenizde dahi klinik eczacılık yapabilirsiniz.
Klinik eczacılık hasta odaklı eczacılıktır. Bu
nedenle hasta olan
her yerde klinik
eczacılık hizmeti de
verilir.’ görüşünü
doğru kabul edersek
o halde eczacı
ünvanı'nın başındaki
‘klinik’ kelimesine ne
gerek vardır? İlaç gibi
hasta odaklı
eczacılıkta bizim
mesleğimizin ta kendisidir. Bu işi yapmak zaten
asli görevimizdir. O halde yapılan işi çok farklı
bir şeymiş gibi lanse edip yapana klinik eczacı
demenin ne anlamı vardır?
İlaç gibi hasta odaklı
eczacılıkta bizim
mesleğimizin ta kendisidir.
Bu işi yapmak zaten asli
görevimizdir.
ONKOECZA
Mezun olduktan sonra örneğin Ortopedi,
Dahiliye vs. alanında uzmanlaşabilmek için
hekimler en az 4-5 yıl daha okumak ve klinikte
bizzat bir uzman doktor ile beraber pratik
yapmak mecburiyetindedirler. A.B.D.’deki klinik
eczacılık yaklaşımı da buna benzerdir.
Ülkemizde klinik eczacılık alanında master
yaptıktan sonra klinik eczacı
olduğu kabul edilen
meslektaşlarımız için de aynı
şey geçerli midir? Acaba
bizim klinik eczacımız hangi
kliniğin eczacısıdır? Yoksa
biz klinikte hasta odaklı
çalışacak normal bir eczacıya
mı klinik eczacı demekteyiz.
!2
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Klinik eczacımız tüm kliniklerde
her konuda hekime danışmanlık
yapıp hastaya yol gösterebilecek
yetkinlikte midir? Dahili yoğun
bakımdaki sepsisli bir hastaya, kaza
geçirip kafa travması ve iç organ
zedelenmesi ile cerrahi yoğun
bakımda yatan bir gence, yanık
servisindeki bir bebeğe, dahiliye de
tansiyonu 25’e fırlamış, eşliğinde Tip I diyabet ve
aritmisi olan bir hastaya, kardiyoloji servisinde
yatan iki gün önce MI geçirmiş tiroid şikayeti de
olan 70 yaşındaki yaşlıya, onkolojide verilen
kemoterapiye alerji gelişmiş üstüne bir de elayak sendromu görülen bir hastaya, vs. gibi
türlü çeşit komplike vakanın hepsinde birden
bizim yüksek lisans yapmış ‘klinik eczacımız’
teorik ve klinik bilgisi ile doğru ve etkin tedavi
yaklaşımları getirebilip hekim ve hemşirenin
yükünü azaltıp hastaya faydalı olabilecek midir?
Yoksa klinik eczacı sıfatı ile servislere çıkıp
hasta tabelası kontrolü, ilaçların eczaneden
istenip hemşireye iletilmesi işlerini yapıp,
hastalara ise ‘Bunu aç karna al, şunu bol su ile iç’
demekten öteye klinik bilgisi yetmeyecek ise
yapılan işe klinik eczacılık değil, kliniklerde
eczacılık veya servis eczacılığı demek daha doğru
olacaktır.
Hekim başta olmak üzere ilgili tüm sağlık
personeline ilaçlar hakkında danışmanlık yapıp
bilgilendirerek azami mali ve tıbbi fayda için ilaç
ve dozaj seçiminde klavuzluk yapmak
zannedildiği kadar kolay bir hadise değildir. Ne
günümüzde verilen lisans düzeyindeki eczacılık
bilgisi ne de iki yıllık bir yüksek lisans buna kafi
gelebilir. Yalnızca bir klinikte (Örn: Onkoloji)
uzmanlaşabilmek için bile en az üç-dört yıl o
bölümde deneyimli bir eğitmen gözetiminde
pratik çalışmalar gereklidir. Derinlemesine bir
farmakoloji bilgisi ve bunun yanında yoğun
pratik uygulamalı klinik çalışmalara ihtiyaç
vardır. Yurt dışındaki model örneklerde klinik
eczacılığın hekimlikteki gibi dahiliye,
kardiyoloji, onkoloji, yoğun bakım, enfeksiyon
ONKOECZA
Sayı 3
hastalıkları, pediatri gibi birçok yan
dalının olduğu görülmektedir ki
zaten doğru olan da budur. Bir
kişinin bütün hastalıklar, tedaviler
ve ilaçlar konusunda yetkin olma
ihtimali yoktur. Ülkemizde pratikte klinik eczacılık
hizmetlerinin şu an uygulanabildiği
yerler yalnızca Onkoloji Eczacılığı ve Nutrisyon
Destek Eczacılığı alanlarıdır. Kamu da ve özel
hastanelerde meslekleri ile ilgili alanlarda
lisanüstü eğitim görererek kendini onkolojik ilaç
hazırlama veya nutrisyon destek danışmanlığı
alanında geliştirmiş arkadaşlarımız bir yandan
klasik eczacılık hizmetlerini yürütürken bir
yandan da imkanlar ölçütünde bu hizmetleri
vermeye çalışmaktadırlar. Bu arkadaşlarımızın
hem sayısının artmasını hem de daha detaylı
çalışma olanağına kavuşmalarını diliyoruz. Ortadaki tıbbi yarar bir yana adına ne dersek
diyelim kliniklerde eczacıların aktif rol almaları
son yıllarda artarak büyüyen eczacı istihdamı
problemin çözümünde de anahtar görevi
üstlenecektir. İşte bu sebeple ülkemizde klinik
eczacılık veya hasta odaklı eczacılık denilen bu
branşa sahip çıkmalı, sınırlarını iyi belirlemeli ve
içini mümkün olduğunca iyi doldurarak
kliniklere alanında donanımlı eczacıların
çıkmasını sağlamalıyız. Ortaya insanlar için gözle
görülür bir fayda koymadan, kendimizi dev
aynasında görerek insanların klinik eczacının
bilgisine danışıp saygı göstermesini beklemek
hayalden başka bir şey değildir. Klinik eczacılık
sağlıklı bir eğitim alt yapısı ile olgunlaşmadan
kliniklerde rol alınmaya kalkışılmasının
sonuçları hali hazırda serbest, hastane veya
kurum eczacılığı yapmakta olanlar için yalnızca
hayal kırıklığı olacaktır. Ancak iş bulma sıkıntısı
iyice hissedilmeye başlanan mesleğimize
ilerleyen yıllarda yeni adım atacak
meslektaşlarımız için ise binilebilecek son dalın
kesilmesi manasına gelecektir. Önümüzdeki sayıda buluşmak dileğiyle…
!3
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Dünyadan İzlenimler
Avrupa Onkoloji Eczacıları
Derneği 2014 Delege
Toplantısı
Ecz. Eda Gedikoğlu
Başkent Üniversitesi Adana Araştırma Uygulama Merkezi
Avrupa Onkoloji
Eczacılığı Derneği (ESOP)
delege toplantısı her sene
olduğu gibi bu sene de
Hamburg/ Almanya’da
yapıldı. Onkoloji
Eczacıları Derneği (OED)
Yönetim Kurulu Üyesi olarak bu seneki delege
toplantısına ülkemizi temsilen katılma onuruna
sahip oldum. Benim için aynı zamanda çok
heyecan verici bir deneyimdi. Toplantılar, şehrin
en soğuk kış günlerinin yaşandığı döneme denk
gelmesi dışında çok olumlu ve faydalı geçti.
Adana’dan Hamburg’a uçan birinin böyle
düşünmesi de normal sanırım.
ESOP, Avrupa ülkelerinin yanı sıra Asya ve
Afrika kıtalarından da çeşitli ülkelerin
katılımıyla zaman içinde genişlemiş ve 45
ülkenin üyeliğine ulaşmış bir dernek. Onkoloji
Eczacılarından oluşan toplam 3150 üyesi var.
ESOP, amacını onkoloji hastalarına en iyi ve
uygun medikal tedavi imkânı sağlamak ve bu
hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek olarak
tanımlıyor. Bunu yaparken aynı zamanda en
ekonomik şekilde hizmet verebilme hedefini göz
önünde tutuyor. ESOP bireysel olarak üye kabul
etmiyor, ülkeler ancak kendi dernekleri vasıtası
ile üye olabiliyor. OED, ESOP’ un
resmi üyesidir. OED, ESOP ile
işbirliği içinde çalışıyor, misyon ve
vizyon ortaklığı yapıyor.
Bu seneki delege toplantısı 25
ülkenin katılımı ile gerçekleşti.
Her ülke derneği ülkelerinin
temsili için bir asil bir yedek
ONKOECZA
Sayı 3
delege seçiyor ve bu delegasyon uzun saatler
süren toplantılarda ülke onkoloji eczacılarını
temsil ediyor. ESOP bu yıl kongresini Haziran
ayında Krakow/Polonya’da gerçekleştirecek.
Bundan dolayı ağırlıklı olarak yapılacak olan
kongrenin organizasyonu ve bilimsel
programının detayları konuşuldu. Bilimsel
içerikle ilgili yapılan bazı çalışmaların sunumu
yapıldı. Örneğin ‘İlaç Hazırlama Üniteleri’ n de
aseptik çalışma adı altında yapılan sunumda
eczacıların ünite temizliği ile ilgili eğitim
almalarının önemi konusu tartışıldı. Gönüllü
hastanelerinde kontaminasyon ölçümü
yapılması, her sene yapılan Masterclass
eğitiminin 2014 yılı organizasyonu, uzaktan
eğitim (şu anda sadece ülkemizde yapılıyor ve
ESOP bu sistemi kendi eğitimlerinde uygulamak
üzere OED’ den destek alıyor),ulusal projeler
gibi konular da konuşuldu ve tartışıldı.
Şimdi de gözlemleyebildiğim kadarıyla derneğin
çalışma sisteminden, Avrupa’daki bu çok uluslu
oluşumdaki insan ilişkilerinden, Avrupa’da
işlerin nasıl yürüdüğünden kendi bakış açımla
biraz bahsetmek istiyorum. Hamburg’ ta 2 gün
boyunca Avrupa, Asya ve Afrika’dan ülke
temsilcilerinin katıldığı uzun oturumlar
yapılıyor. Düzenli ve planlı bir çizgide ilerleyen
bu oturumlarda demokrat yapı göze ilk çarpıyor.
Üye sayılarına bakılmaksızın her ülke tek bir oya
sahip. Katılımcıların akıllarında soru işaretlerine
engel olabilmek için tedbirler alınıyor. Her
düşünce, görevlendirilen her kişi veya konu önce
tartışılıyor, düşünceler soruluyor, genel kanaate
göre kararlar alınıp oylamaya sunuluyor.
Olumsuz oyların nedenleri üzerinde durularak
gerekli hassasiyet gösteriliyor ve herkesin
memnun kalabileceği çözümler arayışına
gidiliyor. Adım adım demokrasi…
ESOP başkanı Klaus Meier ‘in her
konuşmasında "İşbirliği" vurgusu
yapması dikkat çekiyor. Her ülke
üzerine düşeni büyük bir
memnuniyetle kabul ediyor ve
ciddiyetle çalışmalarını sürdürüyor.
Yirmiye yakın proje yürütülüyor ve
her proje yönetici ve ekibi oylama
!4
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
ile seçiliyor. Her şey şeffaf. Ülke temsilcileri
arasındaki koordinasyon büyük mesafelere
rağmen inanılmaz başarılı. Sonuca itinayla ve
adım adım gidiliyor. Mutlak sonuç aranıyor.
Gerekirse komisyonlar kuruluyor, iş bölümü
yapılıyor.
Sonuç; İyi işler çıkarıldığını söylememe gerek
yok.
Görünürde zamanla pek çok ülke arasında sıcak
dostluklar kurulmuş, ülkelerin politik
anlaşmazlıkları bireysel kavgalara dönüşmemiş
olsa da özellikle ülkemiz adına bazı düşünce ve
duyguların önyargıdan uzaklaşamadığını görmek
üzüntü verici. Örneğin, 2014 Masterclass
eğitiminin yapılması için düşünülen ülke
Türkiye’dir. Doğal olarak bu seneki toplantı
konularından biri olduğu için bu eğitimin
ülkemizde yapılması da konuşuldu ve tartışıldı.
OED Yönetimi olarak tercihimizi tarihsel
zenginliğe sahip olması ve ülkemizin tanıtımına
katkıda bulunabilme düşüncesiyle İstanbul’dan
yana kullandık. Bir delege Türkiye de güvenliğin
sağlanabileceği ile ilgili endişesini dile getirdi.
Demokrasinin ve ifade özgürlüğünün gereği tabi
ki her üye düşüncesini söylemekte özgürdür. Bu
ONKOECZA
Sayı 3
genel tartışmanın seyri sırasında bir anlık bir
detaydı. Hemen sonrasında bunun sorun
olmadığı söylendi ve İstanbul konuşulmaya
başlandı. Masrafların nasıl olabileceği, ulaşımın
sorun olup olmayacağı gibi olumlu-olumsuz
fikirler ortaya kondu. Son olarak Türkiye’den
konaklama ve oluşabilecek diğer masraflarla ilgili
bir rapor hazırlanması istendi. ESOP
Başkanının, Türkiye’ deki meslektaşlarımızla
konuşup bizim için en iyisine karar verelim
sözleriyle konu bitirildi.
Benim bu toplantılarda en çok dikkatimi çeken
ve asıl anlatılması gerektiğini düşündüğüm konu
ise ülkemizin başarılı çalışmaları, bu çalışmalarla
kazandığı saygınlık ve bu şekilde ESOP
içerisinde ulaştığı nokta. Ülkemizin pek çok
konuda ilk olmayı başardığını, yeni fikirler
üretme ve uygulamada öncü rol aldığını ve
sürekli yenilikçi ve ileriye yönelik yapıcı planlar
içerisinde olduğunu söylemek emeği geçenlere
hakkını teslim etmek adına gerekli diye
düşünüyorum.
Türkiye, ESOP’ ta, 2009 yılından beri OED
adına Ahmet Sami Boşnak tarafından temsil
ediliyor. Onkoloji Eczacıları Derneği Kurucusu
!5
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
ve Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Sami
Boşnak, yıllar içinde Türkiye’nin konumunu
üyelikten İdari Başkan Yardımcılığı seviyesine
yükseltmeyi başarmış. OED kurulduğu günden
ESOP ile ilişkilerini devamlı artan bir ivme ile
ilerletmiş. Case Report (Örnek Olgu Sunum)
Projesini ilk olarak başlatmış, Derneğin
kongresinin yapılmasında önemli görevler
üstlenmiş, ESOP’ un web sitesinden, blog
sayfaları gibi tüm sosyal medya altyapısını
sağlamış, Masterclass’lara destek vermiş,
derneğin Onkoloji Eczacıları için Kalite
Standartları (Quapos), Sarı El (Yellow Hand) gibi
birçok kitap ve çalışmasının Türkçe çevirilerini
yapmıştır. ESOP, 14 yıllık geçmişinde henüz 2.
Kongresini gerçekleştirmeye hazırlandığını
düşündüğümüzde, Türkiye Onkoloji Eczacıları
Derneği’nin ne kadar hızlı ve sağlam adımlarla
ilerlediğini gururla söyleyebiliriz.
OED bu sene 4. Kongresini Ekim
ayında İstanbul’da
gerçekleştirecek.
Türkiye’ de Onkoloji Eczacılığı
konusunda ilk ve tek sertifikalı
eğitim programı ‘’ Antineoplastik
İlaç Hazırlama Teknikleri ve
Güvenli Oda Yönetimi ’’ilk kez
OED tarafından verilmiş ve halen
eğitimler sürdürülüyor. Bu eğitimler esasında
ESOP bünyesinde verilen Masterclass
eğitimlerinin Türkiye ayağı. OED, son bir yıldır
eğitimlerine ‘uzaktan eğitim’ yoluyla devam
ediyor. Uzaktan Eğitim ESOP üye ülkeleri
arasında sadece ülkemizde uygulanan bir
yöntem. Bunda ülkemizdeki internet
altyapısının kaliteli olması yatıyor. Toplantılarda
diğer üye ülkelerin oldukça ilgisini çekiyor. Bunu
bizzat toplantı izlenimlerime dayanarak
söyleyebilirim. Önümüzdeki yıllarda merkezi
Türkiye olacak ve Avrupa genelinde uzaktan
eğitim metodu ile yapılacak eğitimler olması
şaşırtıcı olmayacaktır. Ayrıca 2011 yılında ilk kez
basılan "Antineoplastik İlaç Hazırlama Rehberi
Kitabı" Avrupa‘da örneği olmaması ve Onkoloji
Eczacılarına yönelik tek rehber kitap olma
özelliği ile dikkat çeken ilklerden biri.
ONKOECZA
Sayı 3
Eğitim konusunda OED’ in ülkemizdeki bir ilki
de Onkoloji Eczacılığı eğitiminde sürekliliği
sağlamak amacıyla her 15 günde bir yayınlanan
‘’Klinik Onkoloji Eczacılığı Sürekli Eğitim
Mektupları’’( KOESEM). 2014 yılı itibariyle bu
mektuplar RxMediaPharma İnteraktif İlaç Bilgi
Kaynağı' nda yer alarak geniş kitlelere erişimi
mümkün hale geldi. Son yazışmalarda Mısır,
KOESEM’leri kendi diline çevirmek
istediklerini belirtiyor.
OED, ESOP modelini temel alarak yeni
oluşumlar meydana getiriyor. Geçtiğimiz sene
Suudi Arabistan ile birlikte Asya, Afrika ve Orta
Doğu Hastane Eczacıları Birliği (Asia, Africa &
ME Hospital Pharmacists Union, AAMEHPU)
kuruldu. Türkiye ve Suudi Arabistan derneğin eş
başkanlığını yürütüyorlar. Bu birlik vasıtası ile
Türkiye, Onkoloji Eczacılığı
alanında bölgede etkin ve yetkin
bir pozisyon almıştır. AAMEHPU
ilk çalışma toplantısını 8 ülkeden
toplam 20 kişilik katılımla 2013
yılında 3.Onkoloji Eczacılığı
Kongresi’nden hemen önce
İstanbul’da gerçekleştirdi. 5 yıl gibi
kısa bir zamanda gelinen noktada
ulaşılan başarı umut verici ve
ileriki dönemlerde sağlanacak
ilerleme ve gelişmelerin de göstergesidir.
Türkiye Eczacılığı ve Onkoloji Eczacılığı,
olabilecek tüm platformlarda onur ve başarı ile
temsil edilmektedir. Türkiye insanının çözüm
odaklı çılgın zekâsı, yukarıda saydığımız tüm
ülkeleri etkiliyor. Artık Avrupa’daki bilgi ve
deneyim bakılmadan doğrudan kabul edilmiyor,
bizlerin kontrolünden dikkatle geçiriliyor, yerel
imkân ve şartlarımızla yoğruluyor. Ülkemiz
hakkında basmakalıp edinilmiş önyargılar birer
birer yıkılıyor, yerini hayranlık alıyor. Bizlere
düşen, başlatılan çalışmalara destek vermek ve
bir adım daha ileriye götürmek. Mesleğimizin
geleceği parlayan bir yıldız gibi, yeter ki
durmadan, sıkılmadan, bıkmadan çalışalım,
çalışalım. Onkoloji Eczacıları Derneği bu
vizyonda olan tüm meslektaşlarımızı bekliyor.
!6
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Sayı 3
Asla Ruhumuzu Satmadan,
olarak, mesleki ilerleme ve güncelleme kişilerin
kendi iradelerine bırakıldı.
Bir Kongreye Gönül
Rahatlığı ile Nasıl Gideriz?
Hekimler bu sürekli eğitim konusundaki
ihtiyaçlarını büyük oranda kongre, sempozyum
ve seminerler vasıtasiyle gidermekteler. Eczacılar
olarak bu konuda oldukça kısıtlı imkanlarımız
var. Bugün ülkemizde tamamen Eczacılığı konu
alan bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az
kongre düzenlenmektedir. Ancak yine de, son
yıllarda artan kongre seçenekleri mesleğin
geleceği hakkında ümit vermektedir.
Uzm.Ecz.Ahmet Sami BOŞNAK
Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Onkoloji Hastanesi
Merkezi Kemoterapi İlaç Hazırlama Ünitesi
Eczacılık Fakültesinden
mezun oldunuz, artık bir
diplomanız var. Serbest
eczane açtınız, kamuda,
özelde kurum veya
hastanelerde mesleğinizi icra
etmeye başladınız. Peki kepi
attığınız o günden bugüne,
gelişen teknolojiler, yeni çıkan ilaçlar, değişen
yönetmelikler vb konularda sizi denetleyen,
sınava tabii tutan oldu mu? Peki siz kendinizi mezun olduğunuz günki kadar
donanımlı hissediyor musunuz?
Ne yazık ki, hiçbir zaman kanun ve kural
koyucular bizleri sürekli eğitim konusunda
zorlamadılar. Kurumlar, kendi iç eğitimlerine
belki katılım zorunluluğu getirdiler ancak
bütünü kapsayan bir yaklaşım hiçbir zaman
olmadı. Kendini yetiştiren/ yetiştirmeye
çabalayan eczacı ile zorunlu konular dışında
kendini yetiştirmeyen eczacı hep aynı kefeye
konuldu. Maaşlar bilgi, deneyim ve ek eğitimlere
göre değil, kıdeme göre düzenlendi. Sonuç
ONKOECZA
Bu noktada önemli bir konuyu dergimizin
gündemine taşımak istedim. Bu eğitim
toplantılarına, kongrelere, sempozyumlara
katılmak için destek bulabilir miyiz? Bu destek
için ilaç firmalarından talepkar olabilir miyiz?
Kongre masraflarımızın ilaç firmaları tarafından
karşılanması hele de kamuda çalışan
eczacılarımız için bir sorun mudur? Bu konuda
yasal bir düzenleme var mıdır?
Evet, bu konuda yasal bir düzenleme var.
Yönetmelik, ilk olarak 26 Ağustos 2011 tarihinde
28037 sayılı Resmi Gazete’de Beşeri Tıbbi
Ürünlerin Tanıtımı Faaliyetleri Hakkında
Yönetmelik adı ile yayınlandı. 14 Ekim 2012
günü 28441 Sayılı Resmi Gazetede Yönetmelikte
bazı değişiklikler yapılarak son halini aldı. Bu
yönetmelik net olarak eczacıların kongre,
sempozyum gibi yurt içi ve yurt dışı bilimsel
toplantılara katılımları konusunu açıklamıştır.
Şimdi tümdengelim yapalım ve sonuçtan
detaylara doğru yol alalım.
!7
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Sayı 3
Ne diyor yönetmelikte?
Madde 5- b) Bir sağlık mensubu aynı yıl içerisinde
toplam 3 kez bu destekten yararlanabilir; bu üç
desteğin sadece iki tanesini aynı ruhsat/izin sahibi
sağlayabilir ve yine bu üç desteğin sadece bir
hakkını yurtdışında yapılan toplantılarda
ku%anabilir. Ruhsat/izin sahiplerinin desteği
ile, sağlık meslek mensuplarının konuşmacı
veya bildiriyi sunan araştırmacı olarak
katılım sağladıkları toplantılar bu kapsamda
değerlendirilemez.
Peki kongre nasıl bir kongre olmalı? Madde 7-a) Toplantı sağlık meslek
mensubunun uzmanlık/görev alanı ile ilgili
olmalıdır. Madde 7-(3) Ruhsat/İzin sahipleri, destek verecekleri
sağlık meslek mensuplarının bilgilerini, bu konuda
yayımlanacak Klavuzda belirtileceği şekilde
Bakanlığa bildirmek zorundadırlar. Bakanlık bu
bilgileri, oluşturacağı veritabanında toplar. İlaç firmalarının bütçeleri
yıllık olarak planlanır ve
sizin kongre desteğiniz, siz
onlara söylemeden o bütçe
içerisine girmez.
Demek ki, arkeoloji kongresine dinleyici olarak,
ilaç firmalarının desteği ile katılamayız ancak her
türlü tıp ve eczacılık kongresine katılabiliriz.
Ancak bir sınırlama var. En fazla 3 kez. Bunun
birisi yurtdışı kongre olabilir. Dikkat edilmesi
gereken 3 kongrenin üçününde aynı firma
tarafından desteklenmemesi. Bu şartlar altında
bilimsel konumuzla ilgili bir kongre için ilaç
firmalarından rahatlıkla destek isteyebiliriz.
Şayet kongrede bir görevimiz var ise, yönetmelik
bu 3 sınırlamasını da kaldırıyor. Sınırsız destek
alabiliyorsunuz. Bence oldukça adil bir sistem.
Peki bakanlık nereden bilecek kaçıncı
kongreniz? Kimden destek aldınız? ONKOECZA
O yüzden siz bir kongreye katılım talep
ettiğinizde ilaç firma yetkilileri sizin TC Kimlik
ve Kurum Sicil Numaranızı ister ve bir form
doldurur. Bu şekilde herşey yönetmeliğe ve
yasalara uygun şeffaf bir şekilde gerçekleşir. Bu
şekilde gidilecek bir kongre için resmi
kurumunuzdan idari izin alabilirsiniz. İdari
izniniz 10 günü geçmediği sürece döner sermaye
kesintiniz de olmaz.
Bir detay daha var. Son yıllarda Klinik İlaç
Araştırmalarında Eczacı bulundurma
zorunluluğu getirildi. Bu çalışmaların başında
veya içerisinde eğitim ve/veya durum
değerlendirme toplantıları yapılabilmektedir. Madde 7- (4) de bu toplantılar hakkında açıkça
bilgi verilir. Ruhsat/İzin sahibinin desteklediği ulusal
!8
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
ve uluslararası çok merkezli klinik araştırmaların
yurt içi ve yurt dışında yapılacak araştırmacı
toplantıları, kongre veya sempozyum katılımı olarak
değerlendirilmez. Bu toplantılar için Bakanlığa
yapılacak izin başvurusunda toplantının mahiyeti
açıkça yazılır ve toplantının bu amaçla yapıldığı
belirtilir.
Peki, şimdi pratikte neler yapılmalı ona bakalım.
Eczacılık ile ilgili bir kaç kongre var ve katılmak
istiyorsunuz. Yılın ilk aylarında bir planlama
yapın. Hangilerine katılmanız sizin için faydalı olacak?
Hangilerine katıldığınızda yaptığınız işe daha
kaliteli, daha donanımlı, daha üretken olarak
devam edebileceksiniz? Bilimsel programlarına mutlaka bakın, konular
ne? Konuşmacılar kim? Kongreyi kim düzenliyor? Kararınızı verdiniz.
İlaç firmalarının bütçeleri yıllık olarak planlanır
ve sizin kongre desteğiniz, siz onlara söylemeden
o bütçe içerisine girmez. Son dakikadaki
istekleriniz büyük olasılıkla geri çevilir zira
yukarıda yazdığımız gibi uygulanması gereken
bir prosedür vardır. O yüzden en az 3 ay
öncesinden firma yetkililerine gitmek istediğiniz
kongre hakkında bilgi vermelisiniz. Her firma
ONKOECZA
Sayı 3
sizi her istediğiniz kongreye götürmek zorunda
değildir. Bu kararı çoğunlukla bütçeleri
belirleyecektir. O yüzden bir kongre için bir kaç
firma ile görüşmelisiniz. İlaç firmalarını
belirlediniz. Peki nasıl konuşacağız?
Siz bu kongreye öğrenmek için gidiyorsunuz.
Yönetmelik de sizin şeffaflığınızı sağlıyor.
Firmalarla görüşürken, hiçbir şekilde mesleki
konumunuzu dile getirmeyin.Sadece şu tarihte
yapılacak bilimsel kongreye katılmak istiyorum
ve sizden destek talep ediyorum. İmkanlarınız
dahilinde beni desteklemenizden memnuniyet
duyarım yeterli olacaktır. Söyledik, şimdi ne
olacak?
Firma yetkilileri destek vereceklerini size
bildirecekler ve sizden bilgilerinizi isteyecektir
ve bu bilgileri Bakanlığa gönderecek sonrasında
da katılımınız için gerekli işlemleri başlatacaktır.
İlaç firmaları, destekler gibi konularda çok
sevgili meslektaşım Avrupa Onkoloji Eczacıları
Derneği Başkanı Klaus Meier’in bir
sohbetimizde söylediği bir cümle ile yazımı
bitirmek istiyorum. ‘İlaç firmaları bizim bilimsel
kongreleri düzenlememiz ve/veya katılım
sağlayabilmemiz için çok gereklidir. Onlarla bu
konuda tabii ki iletişim içinde olacağız, ancak
bir şartla. Asla Ruhumuzu Satmadan.’
Bir sonraki kongrede tanışmak ve görüşmek
üzere...
!9
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Sayı 3
Onkoloji Eczacılarına
dal tercih edilmemişse, "Medscape Pharmacists"
ile eczacılara özel genel güncel bilgiler içerir.
Yönelik Bilgi Kaynakları
Yazı Dizisi-II
REFERENCES İlaçların yetişkin, çocuk ve
yaşlılar için doz hesaplamaları, kullanımı, diğer
ilaçlarla etkileşimleri, uyarılar, farmakolojik
özellikler, uygulama, saklama, ilaçla ilgili hasta
eğitimi v.s. gibi detaylı bilgileri içerir. Bu
bölümde hastalıklar ve hastalıklardaki durumlar,
hastalık anatomisi, endikasyon/
kontrendikasyonlar, tedavide uygulanan
teknikler gibi içeriklerden eğitici ve öğretici
kaynak olarak yararlanmak da mümkündür.
MEDSCAPE
Ecz. Eda Gedikoğlu
Başkent Üniversitesi Adana Araştırma Uygulama Merkezi
Dergimizin bu sayısında
konumuz, onkoloji
eczacılarına yönelik kaynak
bilgiler içeren bir diğer
internet sitesi
"MEDSCAPE".
Medscape, tıp alanında geniş yelpazesi ile
kapsamlı ve verimli bilgiler sunan bir internet
sitesidir. Site içerisinde bilgi sahibi olmak
istenen tıp dalı seçilerek daha spesifik bilgilere
ulaşılabilir. Onkoloji ile ilgili bilgiler için,
"Onkoloji" seçeneğini seçmek yeterlidir. Çok
sayıda tıp dalı için kaynak bilgiler içerir. Bu
durum Onkoloji hastalarına daha geniş
perspektifle bakılıp değerlendirilmesine de
yardımcı olabilir.
Siteye kolayca üye olunur ve hiçbir aşamasında
ücret talep edilmez. Üye olma aşamasında
"pharmacist" seçeneği seçilerek üyelik bilgileri
aktive edildiğinde "Medscape Pharmacists"
sayfası karşımıza çıkar. Bu özellik Medscape’i
diğer internet sitelerinden ayıran özelliğidir.
Klinik uygulamalarda bilgiye hızlı ve kolay
erişimi de beraberinde getirir.
TODAY Tıptaki son haberler (güncellemeler,
röportajlar, raporlar, makaleler,
araştırmalar v.s.) mevcuttur. Bilgi
edinmek istenen konu ile ilgili tıp
dalı seçildiğinde, dala ait "Medscape
News" sayfası karşımıza çıkar.
NEWS Seçilen dalda spesifik
bilgiler bulunur ya da herhangi bir
ONKOECZA
DRUG UPDATES başlığı altında yeni çıkan
ilaçların etken maddeleri, ticari adları ve
kullanıldıkları endikasyonlar duyurulmaktadır.
DRUG INTERACTIONS CHECKER ile
etken maddelerin birbiriyle etkileşimi
sorgulanabilir. Açıklayıcı bilgiler ve varsa gerekli
uyarılar içerir. Bir ilacın birden fazla ilaçla
etkileşimi kontrol edilebilir. İlaçların kilo ve metrekareye göre doz
hesaplamalarını yapmak mümkündür. Her
endikasyon için doz hesaplayıcı tablo ile gerekli
hesaplama yapılabilir. Uygulama için yararlı ve
detaylı bilgiler de içerir. EDUCATION: Eğitim duyuruları, klinik
mektuplar ve hasta dosyaları ana başlıklı yazılar
içerir. Ayrıca geçmiş eğitimlerle ilgili PDF
dosyalarına ulaşabilme avantajına sahiptir. DISCUSSIONS Canlı dinlenip izlenebilen
eğitim amaçlı tartışma programları içerir.
Duyurulardan takip ederek bu oturumlara
katılmak mümkündür.
Akıllı telefonlara yüklenebilen
aplikasyonu mevcuttur. Bu opsiyonu
ile çalışma ortamında kullanım
kolaylığı sağlar.
Bir sonraki sayımızda konumuz; "Stabilis"
!10
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
En Yeni İlaçlar ve Yayınlar
Oku-Yorumla-Kullan
Uzm.Ecz.Ahmet Sami BOŞNAK Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Onkoloji Hastanesi
Merkezi Kemoterapi İlaç Hazırlama Ünitesi
FOSAPREPITANT
Fosaprepitant (Emend® (US), IvEmend® (EU))
bir antiemetiktir. IV olarak uygulanıyor.
Fo s a p r e p i t a n t , a p r e p i t a n t ı n ö n i l a c ı d ı r
(prodrug). Sayı 3
BORTEZOMIB
Subcutan uygulama için 2.5 mg/ml
ko n s a n t r a s y o n d a , p o l i p r o p i l e n ( P P )
enjektörlerde hazırlanan Bortezomib, 4-8°C de
saklanması ve ışıktan koruma ile 30 güne kadar
stabilitesini korumaktadır. Kaynak: SFPO Congress, Mandelieu, France 2013
Önilaç (Prodrug) nedir? Önilaç ilaçların
insan vücudunda yararlanma miktarını
arttırmak için orjinal ilaçtan yapılan kimyasal
değişimlerle tasarlanan inaktif ilaç formudur. Fosaprepitant ın 1 mg/ml konsantrasyondaki
0.9% NaCl veya %5 Dekstroz çözeltileri oda
sıcaklığında 24 saat stabildir. EPIRUBICIN
Kemoembolizasyon uygulaması
için 8.33 mg/ml konsantrasyonda, polipropilen
(PP) enjektörlerde hazırlanan Epirubicin, 4°C de
saklanması ve ışıktan koruma ile 72 saate kadar
stabilitesini korumaktadır. Kaynak: SFPO Congress, Mandelieu, France 2013
Fosaprepitant ın 1 mg/ml konsantrasyondaki
0.9% NaCl veya %5 Dekstroz çözeltileri oda
sıcaklığında 24 saat stabildir. Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus,
fosapretitant, palonosetron ve tropisetron ile
aynı torbada hazırlanmaması gerektiğidir. Bu
etken maddelerle geçimsizdir. 2 mg/ml konsantrasyonda, polyolefin (POF)
torbalarda hazırlanan Ipilumumab, 4°C veya
20°C de saklanması ve ışıktan koruma ile 30
güne kadar stabilitesini korumaktadır. Kaynak: Cancer Chemother Pharmacol 2013; 72:
509-513.
Kaynak: SFPO Congress, Mandelieu, France 2013
ONKOECZA
IPILIMUMAB
!11
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Hasta ve Hasta Yakınları
ile Terapötik İletişim
Klinik Onkoloji Eczacılığı Sürekli
Eğitim Mektupları Dizisi
Sayı 3
esas başarı, eczacının hasta ve hasta yakını ilen
olan iletişimine bağlı gelişir. Eczacı, bir yandan
hastayı iyi anlayabilmeli, bir yandan da tedavinin
gerekliliklerini doğru aktarabilmelidir. Sağlık
çalışanları üzerinde yapılan çalışmalar, iletişim
becerilerini arttıranların, hastaların hizmetten
m e m n u n k a l m a s ı n ı , h a s t a l ı k v e te d a v i y e
uyumunu, iyileşmeye motivasyonlarını
arttırdıklarını göstermiştir. Bu mektubumuzda iletişim üzerinde duracağız. Hasta ve hasta yakınlarıyla olan iletişimin
inceliklerine hakim olmak, tedaviye uyumdan
tutun, tedavinin seyrine, hatta en olumsuz
durumların anlaşılması ve kabulünde çok insani
ve değerli sonuçların elde edilmesine yardımcı
o l a c a k t ı r. Ç o k ö n e m l i o l d u ğ u n a o l a n
inancımızdan ve ülkemizde ne yazık ki lisans
e ğ i t i m l e r i n d e b u ko n u n u n ç o k ç a i h m a l
edilmesinden dolayı detaylı olarak anlatmaya
çalışacağız. İletişim kavramı çok detaylı bir konu, biz
amacımıza yönelik olarak burada terapötik
iletişim üzerinde duracağız.
Terapötik İletişim Nedir?
Tedavi edici ya da tedaviye yardım eden, bu
amaca yönelik olan bir iletişim çeşidi. Hasta ile
ilk karşılaşmamızdan itibaren başlayan bir
iletişimdir ve tıbbi konulardaki her türlü
paylaşımımız bu kapsamda sayılır. Eczacılık, özellikle hastane eczacılığı yıllar boyu/
halen hastanelerin en görünmeyen yerlerinde
genellikle morga yakın, ışık almayan yerlerde
icra edildi/ediliyor. Onkoloji ilaçlarının merkezi
ünitelerde hazırlanması ile beraber, eczacılar
yavaş yavaş katlara, onkoloji kliniklerine yakın
yerlere çıkmaya ve hastalarla iletişim içerisine
girmeye başladılar. Sorular ve sorunlar önce
hekimlerden sonrasında hastalardan gelmeye
başladı. Zaman içerisinde eczacılar ilaç ve ilaçlı
tedaviler konusunda hasta ve hasta yakınlarına
bilgi vermeye başladılar. Bu noktada terapötik
i l e t i ş i m te k n i k l e r i n i b i l m e n i n ö n e m i d e
gündeme gelmiş oldu. Eczacılık mesleği ile insan ilişkileri arasında
viddi bir güven ilişkisi vardır. Çoğu zaman eczacı
hasta ilişkisi, sağlık çalışanları içerisinde en sıkı
olanı olmuştur. İlaçların kullanımı konusundaki
ONKOECZA
Hastayla sessizliği paylaşmak
Hastanın tüm düşünce ve riskleri araştırmasına
imkan sağlar, kritik bir noktada konuşmanın
kesilmesi veya önemli bir konunun atlanması
önlenir. Örneğin, bu kısa sessizlik anlarında
hasta kanser tedavisi dışında kronik hastalıkları
için kullanmaya devam ettiği veya uzun yıllar
kul lanıp şu an kul lanmayı kestiği ilaçları
hatırlayabilir. Aldığı, hekimle paylaşmaktan
çekindiği alternatif tedaviler hakkında bilgi
verebilir. Konuşma olanağı vermek
Açık uçlu sorular sorarak hastanın cevaplarını
dinlemek. Hastanın kendisini ve endişelerini
anlatması için olanak vermek. Hastaları dinleme
konusunda çok ciddi bir açığımız olduğu
g e r ç e k t i r. Z a m a n a z l ı ğ ı e n ç o k s ö y l e n e n
defanstır ancak özellikle ilaçlar arası, ilaç-besin
arası etkileşimler ve hastada görülen
toksisitelerin değerlendirilmesi ancak hastanın
dinlenmesi ile mümkündür. Bu nedenle özellikle
yönlendirici olmayan, açık uçlu sorular
sorabilmeli ve dinlemeyi başarabilmeliyiz. !12
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Sayı 3
Gelin şimdi çok karşılaştığımız durumlar ve bu
dur umlarda doğr u iletişimin na sıl olma sı
gerektiğine odaklanalım. Terminal dönemdeki bir hastayla iletişimimizde
terapötik yaklaşım ne olmalıdır?
Duyguları anladığını ifade etmek
Hastalarımızın duyguları var. İfade ettikleri
duygularını anladığımızı/önemsediğimizi
belirtecek kelimeler kullanmalıyız. Bu hastanın
varlık duygusunu pekiştirecek ve rahatlayarak
önerilerimizi anlama sını ve uygulama sını
kolaylaştıracaktır. Konuşulanları özetlemek
• Geçmişini gözden geçirip bugün
yapabileceklerini değerlendirme,
• Gelecekte onun adına neler yapılmasını
istediğini konuşmak,
• Hastanın durumunun ağır olduğunu söyleme,
• Duygularını paylaşma için teşvik etmek. Ameliyat öncesi dönemdeki hasta ile iletişimde
terapötik yaklaşım ne olmalıdır?
•
•
•
•
Endişelerini dile getirmesi için teşvik etme,
Sorularını anlayabileceği şekilde yanıtlama,
Ameliyatın olumlu sonuçlarını vurgulama,
Ameliyatın risklerine kısaca değinmek. Konuşma sırasında kısa özetlemeler yapmak
hem konunun merkezinden uzaklaşmasını hem
d e u n u t u l a n b i r ko n u o l u p o l m a d ı ğ ı n ı
anlamamıza yardımcı olacaktır. Yukarıda belirttiğiğimiz gibi hasta ile olan her
türlü iletişimimiz terapötik düzeyde olalıdır.
Aşağıdaki iletişim yöntemleri ne yazık ki çok
kullanılmakla beraber terapötik olmadığından
hasta ile olan iletişime zarar verir. •
•
•
•
•
•
•
•
Basmakalıp konuşmak,
Sorguya çeker gibi konuşmak,
Yorum yapmak,
Açıklama istemek,
Sürekli nasihat vermek,
Yanlış güvenceler vermek,
Konuyu değiştirmek,
Varsayımlar üretmek. Geriatrik hasta ile iletişimde terapötik yaklaşım
ne olmalıdır?
• Ya ş l ı h a s t a l a r ı n s a ğ ı r o l d u ğ u v e y a s i z i
anlayamayacağı varsayımı ile yaklaşmamalı,
• Yaşlı hastaların çoğunda sanılanın aksine
duyma ve düşünme sorunu yoktur, gemçlere
kıyasla manevi açıdan daha kırılgan ve hassas
olabilirler,
• Yaşlı hastalara bağırmadan, sakin ve yavaş
yaklaşılmalıdır. ONKOECZA
!13
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
• Soruları yanıtlamaları için zaman tanımalı,
• Hiçbir zaman yaşlılarla çocuklarla konuşur gibi
konuşulmamamlıdır,
• Konfüzyon, anksiyete, görme, duyma, bunama,
yaşlılığa bağlı hafıza bozukluğu belirtileri
araştırılmalı,
• Kemik ve kas yapıları zayıfladığından ani ve
hızlı hareketlerden kaçınılmalıdır, aksi halde
kırıklara neden olunabilir,
• Neyi, niçin yaptığınız konusunda ailesi
bilgilendirilmelidir. Sayı 3
Cinsel içerikli konular konuşan hasta ile
iletişimde terapötik yaklaşım ne olmalıdır?
Bu konu nadir de olsa karşılaştığımız bir
d u r u m d u r. Ha s t a n ı n c i n s e l i ç e r i k l e
konuşmasıdır. Bu durum hastalığın şiddetine
karşı kontrolsüz tepki olarak, kadınlık/erkeklik
gücüne dikkat çekme, hastalığa yenik düşme
endişesini inkar etme veya bağımlı olmaya
bağlıdır. Bu durumda hasta yargılanmadan
sadece davranışından rahatsız olunduğunun ifade
edilmesi gerekir. Örneğin, cinsel konularda fıkra
anlattığınızda yada espiri yaptığınızda rahatsız
oluyorum, bunlardan söz etmezseniz memnun
olurum, cümlesi kullanılabilir. Ağlayan hasta ile iletişimde terapötik yaklaşım ne
olmalıdır?
• Hasta karşısında ağlamadan dolayı huzursuzluk
hissetmemeli ve ağlamasını durdurmaya
çalışmamalı,
• Ağlama karşısında sıklıkla kullanılan
basbakalıp iletişim, konu değiştirme, teselli
gibi teknikler kullanılmamalı,
• A ğ l a m a s ı y a d a s o r u n l a r ı ko n u ş u p
konuşmamam kararı hastaya verilmeli ve
duygularını ifade etmede kolaylık sağlamak
için "üçüncü şahıs" kullanılmalıdır. • Örneğin onu anladığınızı ve empati yaptığınızı
belli etmek için, kendinizi nasıl hissetiğinizi
anlıyorum cümlesi kullanılabilir. ONKOECZA
Size özel sorular soran hasta ile iletişimde
terapötik yaklaşım ne olmalıdır?
Kişisel sor ular karşısında hastaya nazikçe
bunlardan söz etmeyeceğinizi söylemeli ve
konuyu yeniden hastaya döndürülmelisiniz.
Ö r n e ğ i n , s o r d u ğ u n u z ko n u d a b e n i m d e
fikirlerim var ama bunları konuşmamızın bir
yararı olacağını zannetmiyor um, bu ilacı
aldığınızda midem bulanıyor demiştiniz, nasıl bir
bulantı hissettiğinizi anlatmak ister misiniz?
gibi. Sürekli konuşan hasta ile iletişimde terapötik
yaklaşım ne olmalıdır?
Ha s t a n ı n s ü r e k l i ko n u ş m a s ı d u r u m u n d a
konuşma süresi sınırlandırılmalı ve konunun
dışına çıkma sı dur umunda tekrar konuya
yoğunlaşması sağlanmalıdır. Birkaç dakika sonra
ilaç hazırlamaya gitmem gerekecek, özellikle
konuşmak istediğiniz başka bir şey var mı? İyi
bir yaklaşım olacaktır. !14
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Onkoloji Eczacılarına
Yönelik Pratik Bilgiler
Yazı Dizisi-II
Olası İlaç Etkileşimleri
Ecz. Volkan KAHRAMAN
Erciyes Üniversitesi Şahinur Dedeman Kemik İliği Nakli
ve Kök Hücre Tedavi Merkezi Sorumlu Eczacısı
Bir önceki sayımızda tedavi
süresince karşılaşabileceğimiz
olası ilaç etkileşimleri
hakkında genel bilgilere yer
vermiştim.Bu yazımda ise
teorik olarak edindiğimiz
bilgileri pratikte nasıl
kullanacağımızdan
bahsetmeye çalışacağım. Burada size vereceğim
örnek, son 4 yıldır çalıştığım klinikte sıklıkla
kullandığımız bir kök hücre nakli hazırlık rejimi
olacak.
Hematolojik malignitelerden birisi olan Akut
Myeloid Lösemi(AML) hastalığında, Allojeneik
kök hücre nakli(başkasından başkasına kök
hücre nakli) yapabilmek için sıklıkla kullanılan
bir hazırlık rejimi olan Busulfan/Siklofosfamid
protokolünden yola çıkarak ilaç etkileşimlerini
tespit edip, etkileşimleri önlemeye yönelik
çözümler bulmaya çalışacağız. Bu rejimlerde
nakil günü 0.gün (sıfırıncı gün) olarak kabul
edilir, nakil öncesi günler eksi (-) ve nakil sonrası
günler artı (+) işaretleriyle belirtilir.
Nakil protokolünde kullanılacak ilaçlar ve
günleri şöyledir:
1. Busulfan(Bu)
(-8,-7,-6,-5.günler)
2. Siklofosfamid(Cy)
(-3,-2.günler)
3. Mesna (-3,-2.günler)
Oksazofosforinlerin idrar
yolları toksisitesini önlemek
için, Üroprotektif. 4. Fenitoin sodyum
(-8,-7,-6,-5,-4.günler)
Busulfana bağlı
konvülziyonları önlemek
ONKOECZA
Sayı 3
için Busulfan’dan 12 saat önce başlanır
Busulfan bitiminden 24 saat sonra
sonlandırılır, Antikonvülzan. 5. Methotreksat (Mtx) (+1,+3,+6.günler)
6. Siklosporin A (CsA) (-1.gün başlar +180.güne
kadar) GVHH (Greft Versus Host Hastalığı)
profilaksi, İmmunsupresif. 7. Trimethoprim/Sulfometoksazol (TMP-SMX)
(KT ile başlar, nakilden sonra ara verilir,
engraftmandan (kök hücrelerin alıcının
kemik iliğine yerleşerek nötrofil, trombosit
gibi kan hücrelerinin üretilmeye başlaması)
sonra yeniden başlanır +180.güne kadar)
Pneumocystis jirovecii enfeksiyonuna karşı
profilaktik
8. Valasiklovir (-8.gün başlar +30.güne kadar)
Viral profilaksi. 9. Moksifloksasin/Levofoksasin (+1.gün başlar
+30.güne kadar) Bakteriyel profilaksi. 10. Flukonazol (Flu) (-8.gün başlar +75.güne
kadar) Fungal profilaksi. 11. Ursodeoksikolik asit (-8.gün başlar +180.güne
kadar) Hepatotoksik profilaksi. 12. Metronidazol (0.gün başlar +30.güne kadar)
Antidiyareyik,GVHH profilaksi. Gördüğünüz gibi rutin olarak kullanılan hazırlık
rejimi 12 farklı ilaçtan oluşmaktadır. Tabii ki
nakil süresince enfeksiyonlar, GVHH (Greft
Versus Host Ha stalığı),böbrek/karaciğer
toksisiteleri, alerjik reaksiyonlar vs.
gelişebilmekte ve bu ilaçlara yeni ilaçlar da
eklenmektedir. Yu k a r ı d a b e l i r t i l e n i l a ç l a r i ç i n o l a s ı i l a ç
etkileşimlerini inceleyecek olursak;
Bu/Cy: Bu/Cy rejimi ile ilgili erişkinlerde
yapılan çalışmalarda son Bu dozu ile ilk Cy dozu
arasında 24 saatten fazla bir zaman aralığı
olması, hepatik venookluziv
hastalık ve tedavi rejimiyle
ilişkili diğer toksisitelerin
insidansını
azalttığı
gösterilmiştir. Bu nedenle nakil
rejimini oluştururken bu iki
ilaç arasında en az 24 saatlik bir
boşluk bırakılmalıdır.
Bu/Parasetamol:
Parasetamol, kan ve dokularda
glutatyon düzeyini azaltarak Bu
klirensini azaltabilir ve
busulfana bağlı toksisite
!15
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
a r t a b i l i r. B u n e d e n l e l ü z u m h a l i n d e , B u
uygulaması sonlanmadan parasetamol verilmesi
tavsiye edilmez, parasetamol yerine alternatif
analjezikler ve antipiretikler düşünülmelidir.
Cy/Kinolon grubu antibiyotikler: Birlikte
kullanımlarında Cy’nin antimikrobiyal etkisinde
azalma meydana gelebilir, bu nedenle Cy
uygulaması sonlandıktan sonra antibiyotik
kullanımı düşünülebilir.
CsA/Flu/Mtx/NSAI’ler/TMP-SMX: CsA
bu ilaçlar içerisinde en çok dikkat edilmesi
gereken ajandır. İlaç etkileşimlerinde önemli bir
rol oynayan CYP3A4 enziminin substratı olan
CsA; 4.Maddede belirtilmiş olan diğer ilaçlarla
birlikte nefrotoksik sinerjistik bir etki
oluşturarak böbrek fonksiyonlarının
bozulmasına neden olabilir. CsA,kök hücre
nakillerinde GVHH’ye karşı kullanılan en
önemli ilaç pozisyonundadır. Birçok ilacın
plazma konsantrasyonlarını değiştirebildiği gibi
kendisinin de, CYP3A4 enzim inhibisyonu ve
indüksiyonu ile, plazma konsatrasyonları
değişebilir. Bu nedenle nakil sürecinde CsA
düzeylerinin takibi (CsA serum konsantrasyonu
150-450 ng/ml arasında tutulmalıdır), böbrek
fonksiyonlarının takibi (BUN değerinin 20 mg/
dl’yi,kreatinin değerinin 1.4mg/dl’yi aşması ve
kreatinin klirensinin 70ml/dk’nın altına inmesi
durumunda dikkatli olunmalıdır) hastanın klinik
seyrini direkt olarak etkilemesi açısından çok
önemlidir.
Fenitoin sodyum: bir diğer dikkat edilmesi
gereken ilaçtır. CYP1A2,CYP2C9 ve CYP3A4
ONKOECZA
Sayı 3
indüktörü olan Fenitoin beraberinde kullanılan
diğer ilaçların düzeylerini önemli ölçüde
değiştirebilir veya fenitoin düzeyleri değişebilir.
Kanser tedavisi uzun, zorlu ve kompleks bir
süreçtir. Tedavi sürecinde karşılaşacağımız ilaçlar
yukarıda belirtilenlerle sınırlı kalmayacaktır. Bu
i l a ç l a r a i m m u n s u p r e s i f l e r, s t e r o i d l e r,
antibiyotikler, antifungal ajanlar, kan ürünleri,
antihistaminikler gibi farklı gruplardan ilaçlar da
eklenebilir. Öyle ki hastanın aynı anda 15-20
farklı ilacı birarada kullanması gerekebilir.
Önemli olan nokta hastayı düzenli olarak takip
etmek ve her yeni başlanan ilacı, hastanın
halihazırda kullanmış olduğu ilaçlarla birlikte
değerlendirerek olası ilaç etkileşimlerinin
gerçeklemesini önleyebilmektir. Bunu yaparken
tedaviyi yürüten hekimle birlikte multidisipliner
bir yapı içerisinde, hastanın klinik durumunu
değerlendirerek hasta için en iyisine karar
vermemiz gerekmektedir.
YASAL UYARI
Medikal bilgiler sürekli değişmekte ve
yenilenmektedir. Standart güvenlik uygulamaları
dikkate alınmalı, yeni araştırmalar ve klinik
tecrübeler ışığında tedavilerde ve ilaç
uygulamalarındaki değişikliklerin gerekli
olabileceği bilinmelidir. Her hasta için en iyi
tedavi ve en doğru ilaçları ve dozları belirlemek
uygulamayı yapan hekimin sorumluluğundadır.
Bu dergiyi ve yazı dizisini hazırlayanlar bu
yayından dolayı meydana gelebilecek hastaya ve
ekipmanlara ait herhangi bir zarar veya hasardan
sorumlu değildir.
!16
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Bulanık Suda Balık Avlamak
Klinik Araştırmalar ve
Eczacı
Ecz. Mevlüde KAVVAS
Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Sorumlu Eczacısı
Klinik araştırmalar bir
bileşiğin
etkisini
ve
güvenirliliğini doğr ulamak
üzere tasarlanmış çalışmalardır.
Bu çalışmalar in vitro ve
hayvan çalışmaları yapıldıktan
ve istenen sonuçlar alındıktan
sonra insanlar üzerinde
uygulanır. Diğer bir değişle
klinik araştırmalar insanlar üzerinde uygulanan
sistematik biyomedikal araştırmalardır.
İlaç (etken madde) ile yapılan araştırmalar ilacın
v e y a e t ke n m a d d e n i n f a r m a ko k i n e t i k ,
farmakodinamik etkilerini ve tedavi
sonucunu belirlemek, etkili ve
güvenli tedavilerin oluşturulmasını
sağlamaktır.
Klinik araştırmaların amacı in vitro
ve hayvan deneyleri yapılan, ilacın
i n s a n ü z e r i n d e u y g u l a n ı r ke n
kullanılan dozu, oluşan etkisi, yan
etkileri, toksisitesini belirlemektir.
Bu yapılırken etkinliği kanıtlanmış
bir bileşik veya plaseboyla
karşılaştırılır.
İnsanlar üzerinde yapılması zorunlu
olan klinik araştırmaların değişik
evreleri vardır. Ruhsat alma aşamasına kadar
yapılan ilaç klinik araştırmaları, üç evreyi içerir.
Her bir evre bir önceki evrede elde edilen
bilgilerin doğr ulanması ve eksikliklerinin
giderilmesi amacını taşır. Bu evreler bildiğiniz
gibi;
Faz 1- Bileşik sınırlı sayıda sağlıklı gönüllü
üzerinde, kısa zaman periyodunda yapılan
testlerdir. Amaç ürünün güvenliliğini, vücut
üzerinde nasıl değişim gösterdiğini ve yan
etkilerini değerlendirmektir.
ONKOECZA
Sayı 3
Faz 2- Daha geniş hasta gruplarını kapsar. Amaç
ürünün etkisini ve dozunu belirlemektir. Bu
çalışmalar genellikle karşılaştırmalı olur. Bir
gruba ürün (etken madde) uygulanırken diğer
gruba plasebo verilir. Faz 2 de hasta gönüllüler
yer alır.
Fa z 3 - Ç o k m e r ke z l i ç a l ı ş m a l a r d ı r.
K a r ş ı l a ş t ı r m a l ı v e g e n e l l i k l e ç i f t- k ö r
çalışmalardır. Hasta gönüllüler üzerinde yapılır.
Genellikle ne hasta ne de doktor hangi hastanın
ne ile tedavi edildiğini bilmemektedir. Bu her iki
taraf için etkinlik veya yan etkiler konusunda
önyargı veya taraflı düşünceden korunmayı
sağlar.
Bu fazlar tamamlandığında ön-klinik çalışma
sonuçlarıyla beraber oluşan veriler ruhsat ve
onay almak için, sağlık otoritelerine sunulmak
üzere dosya halinde hazırlanır. Ruhsat evresinde
de klinik çalışmalara devam edilir. Bu evrede çok
sayıda insanda kul lanılan ilaçların klinik
çalışmalarda belirlenen etki ve güvenliliği daha
çok gözlemsel çalışmalarla değerlendirilir.
Klinik araştırmaları kimler yürütür?
Destekleyici, Araştırmacı ve Koordinatör
Araştırmacı tarafından yürütülür.
Destekleyici mali ve idari sorumluluğu üstlenen
Farmasötik sanayici, dernek, vakıf, sağlık
kurumu veya kişinin kendisi olabilir.
Araştırmacı konusunda Uzman Hekim veya
Uzman Diş Hekimi dir.
!17
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Ko o r d i n a t ö r A r a ş t ı r m a c ı ç o k m e r ke z l i
çalışmalarda araştırıcılar arasında koordinasyon
sağlar.
Ülkemizde Klinik Araştırmalarla ilgili mevzuat,
‘Klinik Araştırmalar Hakkında Yönetmelik’ adı
ile 13 Nisan 2013 tarih ve 28617 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bundan önceki yönetmeliklere göre çalışmalarda
Eczacı görevlendirme zorunluluğu yok iken, 13
Nisan 2014 tarihli yönetmelikte 4. Bölüm,
Madde-15-(2) uyarınca Eczacı çalıştırılması
zorunlu hale gelmiştir.
Bilindiği üzere Kamu Kurumlarında çalışan
Eczacıların göre v tanımlarında böyle bir
çalışmanın tanımı yoktur. Dolayısıyla Eczacılar
bu çalışmaya katılmak zorunda değildir. Ancak
çalışmanın yapılabilmesi için Kur umdaki
Eczacının katılımı gereklidir, zira ilaçların
saklanmasından hastalara günlük verilmeine
kadar birçok işlem yapılmaktadır.
Bu durum biz Kamu Eczacıları açısından ciddi
bir kriz yaratmaktadır. Çünkü zaten iş yükü ağır
olan kurum Eczacılarına ek bir yük
getirmektedir.
Araştırıcı ve yardımcılarına Destekleyici
tarafından bir bütçe ayrılmaktadır. Ancak
Eczacıya bir bütçe ayrılmamakta ve sözleşmeye
yazılmamaktadır. Burada en ilginç nokta ise
Destekleyici Firma/ Kişi’lerin Eczacıya bütçe
ayrılması fikrini benimsememesi ve gereksiz
görmesidir.
ONKOECZA
Sayı 3
Bilindiği gibi ABD ve Avrupa Ülkelerinde bu tip
çalışmalarda Eczacıya, Eczane içi faaliyetleri ile
ilgili bir bütçe ayrılmakta, ayrıca her vizit için
ödeme yapılmaktadır. Örneğin sitotoksik bir ilaç
çalışılacak ise, ilacın saklanması, hazırlanması,
boş ilaç şişelerinin güvenli atılması, genel gider
harcamaları vb için kalemler detaylı yazılmakta
ve ödeme yapılmaktadır.
Ortada bulanık bir durum var.
Bu araştırmalar insan sağlığı ve ilaç
teknolojisinin gelişimi için zorunludur. Bu
çalışmaların hastanelerimizde yapılması da gayet
doğaldır. Hastane eczacısı, hastanede ilaçla ilgili
her türlü konuda yetkin ve sorumludur. Birçok
hastanede özellikli ilaçların hazırlanması da
eczacılar tarafından yapılmaktadır. Bu ilaçların
Eczacı kontrolü olmadan firmalar üzerinden
takibinin yapılması da kurum açısından riskler
barındırır. Hepsinin ötesinde bizler için çok
yeni, kendimizi geliştirebileceğimiz bir konudur.
Çıkarılan yönetmelik bizleri desteklemektedir.
Önümüzü açmaktadır. Hastane eczacıları olarak
bu çalışmalarda yer almamız hem kişisel mesleki
becerilerimizin artması hem de mesleğimizin
uygulama alanlarının genişletilmesi açısından
bulunmaz bir fırsattır. Bunun yanında verilen bu
emeğin karşılığını alamamak üzüntü vericidir.
Öncelikle kendimize bakalım. Birçok hastane
eczacısı meslektaşımızın para almıyoruz
imzalamayız, katılmayız bu çalışmalara söylemi
ile hareket etmesi ile elimize bir şey geçeceğini
!18
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
ümit etmek hayalperestlikten öte
geçmeyecektir.
Yine oldukça sayıda meslektaşımızın imzalarım
ama beni meşgul etmeyin bu işlerle karışmam,
uğraşmam söylemleri ise yapılabilecek en yanlış
hareket olacaktır. Zira her atılan imza bir
sorumluluktur ve bu araştırmalarda ilaçtan
kaynaklanacak sorunlarda birincil sorumlu imza
atan kişidir. Ayrıca, birçok klinik araştırma
firmasının klasik söylemi olan, siz imzalayın
zaten bizim arkadaşlar takip edecek diyerek sizi
sistemin dışına atmaları yine bir şey
kazandırmayacaktır.
Hastane eczacıları, klinik araştırmalara sıcak
bakmalıdır, katılmalıdır. Hem öğrenmeli hem de
ö ğ r e t m e l i d i r. A n c a k e m e ğ i n i d e b o ş a
harcatmamalıdır.
Karar verdiniz, klinik araştırmalara destek
vereceksiniz, peki Eczacı ödemesini nasıl
alacaksınız?
Mevcut mevzuat gereği döner sermaye dışında
Eczacıya herhangi bir hizmetten dolayı ödeme
yapılamaz. Ancak Hastane Yönetim Kurulundan
çıkarılan bir karar ile bu mümkün
olabilmektedir. Nasıl mı?
ONKOECZA
Sayı 3
Eczacı adına Döner Sermaye İşletmesine
yapılacak herhangi bir ödeme sonucu, vergisi ve
kurum payı çıkarılarak kalan miktarın Eczacıya
ödenmesi mümkün olabilmektedir. Yine de bu
miktar Eczacının aldığı aylık oranın üstünde
olamaz.
Düz bir hesapla 1250TL döner sermayenize sizin
adınıza yatırılan ödeme banka hesabınıza 350TL
civarında yansıyacaktır.
Klinik araştırmalarda uzun süredir çalışan bir
meslektaşınız olarak, bu çalışmalara katılmanız
konusunda sizleri yüreklendirmek isterim.
Klasik hastane eczacılığı hepimizin ana görev ve
sorumluluğudur. Ne yazık ki, aldığımız eğitimin
çok az bir kısmını değerlendirebildiğimiz bir
çalışma şeklidir. Klinik Araştırmalar hakkı ile
yapıldığında sizi mesleki tatmine ulaştırabilir.
Hastaneye gelirken adımlarınızı hızlandırabilir,
özellikle çift kör çalışmalarda tek gören kişi
olmak ve tedavi sürecini izlemek heyecan verici
olabilir. Çalışması içerisinde bulunduğunuz ilaç
rutin kullanıma girdiğinde ve insanlık bundan
yararlandığında katkınızın olduğunuzu bilmenin
verdiği mutluluk ise paha biçilmezdir.
Bu yazıyı okuduktan sonra hoşunuza giden bir
ko n u d a k i e n a z b i r ç a l ı ş m a y a d â h i l o l u n ,
gerçekten çalışın.
Eczacı olduğunuzu hissedin.
!19
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Sayı 3
ONKOECZA
ÖDÜLLÜ ÇENGEL BULMACA
Bulmacamızı tam ve doğru olarak çözüp [email protected] adresine gönderen ilk meslektaşımıza ‘Antineoplastik İlaç
Hazırlama Teknikleri ve Güvenli Oda Yönetimi Sertifikalı Eğitimi’ ücretsiz
katılım hakkı verilecektir.
www.uzaktanogrenelim.com.tr ONKOECZA
!20
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Sayı 3
Soldan Sağa
45. Karaciğer hücreleri tarafindan
salgılanaraksafra kesesinde toplanan vesafra
kanalı ile onikiparmak bağırsağına geçerek
yağların sindirimine katılan,safra tuzları,
hemoglobinin parçalanmasından oluşan safra
pigmentleri, kolesterol, lesitin ve diğer maddeleri
kapsayan salgı. Öd.
46. Bir hastalığın nedenlerini ve gelişimini
makroskobik ve mikroskobik olarak araştıran
bilim dalı, hastalık bilimi.
47. Genel anlamda henüz tam olarak niteliği
tespit edilmemiş bozukluk.
48. Kan kusma
49. Uyuşukluk, tam hissizlik veya uyku hali
oluşturan, azotlu heterosiklik ilaçlar.
51. Ağız kısmı ince uzun olan, genelde fazla
buharlaşması istenilmeyen çözeltilerin
kaynatılmasında, çözeltilerin karıştırılmasında ve
titrasyon işleminde kullanılan cam Eczacılık
malzemesi.
52. Sağlığı korumak, düzeltmek veya fazla para
harcamamak amacıyla uygulanan beslenme
düzeni, perhiz, rejim.
54. Gastrointestinal sistem.
55. Kanserin ilerleme miktarını belirleme işlemi.
57. Eczacılık gününün kutlandığı ay.
61. Aşı, ilaç, çevresel toksin gibi belli bir ajana
maruz kalmaları durumunda oluşabilecek
farklılıklar temelinde, iki veya daha fazla canlı
grubunun seçilerek bunların ne kadarında belli bir
hastalık gelişecek ve ne gibi sonuçlar oluşacak diye
izlendiği bir bilimsel çalışma çeşidi.
63. Onkoloji Eczacıları Kongresi
65. Ribonükleik asit.
68. Işınlama kullanılarak yapılan tedavi yöntemi.
69. İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların
işlemesini düzenleyen adrenalin, insülin, tiroksin
vb. uyarıcı maddelerin genel adı.
70. Vücut için gerekli besin maddelerinin alımı.
71. Akut Lenfoblastik Lösemi.
73. Ergenlik döneminin başlangıcından erişkin
dönem başlangıcına kadar uzanan, bireyin fiziksel,
zihinsel ve cinsel gelişimini tamamlaması ile
belirgin dönem; fiziksel ve cinsel olgunlaşma
dönemi.
75. Kromozom kırılması ya da buna bağlı olarak
kromozom parçalarındaki kayıp, artma ya da
düzensizliklerin olmasına neden olan.
76. Yayılma, örneğin kafatasındaki bir tümörün
beyin dokusuna envazyonu denince tümörün
beyine yayılması kastedilir.
2. Göğüs kafesinin büyük bir bölümünü içten
kaplayan, kanı temizleyen, sağlı sollu iki parçadan
oluşan solunum organı.
4. Avrupa Onkoloji Eczacıları Derneği (ESOP)
nin yayınladığı Onkoloji Eczacılığı Kalite
Standartları.
6. Bir hastalığın ilk belirtilerinin ani, çabuk ve
şiddetli seyrettiği dönem ağır, keskin, vahim.
8. Canlı vücudunun patolojik değişime uğramış
kısmından mikroskobik inceleme için endoskopi
altında bir paçasını keserek hücre veya doku
parçası çıkarılması işlemi veya yöntemi, doku
örnekleme. Genellikle bir tümörün iyi veya kötü
huylu olduğunu ortaya koymak için kullanılan
standart basamaktır.
11. Konjesyonu (şişme) azaltan.
12. Lastet'in etken maddesi.
13. Endoxan'ın etken maddesi.
16. Bezsel kökenli (orijinli) olan veya bezsel bir
yapıda meydana gelen iyicil (benign) tümördür.
18. Kalın bağırsakların sekumla rektum arasında
yer alan kesimi.
19. Ağzın içine açılan tûkrük bezlerinden
salgılanan, insanda mukoproteinler ile nişastayı
sindiren amilaz enzimi kapsayan, kan emen
omurgasızlarda kanın pıhtılaşmasını engelleyen
enzimler taşıyan salgı.
22. Akut miyeloblastik lösemi.
23. Avrupa Onkoloji Eczacılığı Derneği
24. Alyuvarların, içerisindeki hemoglobinin
dışarı çıkacak tarzda parçalanması, yıkımlanması
veya ayrışması.
26. Türkiye'de en çok görülen kanser türü.
27. Laboratuvarda titrasyon işleminde kullanılan,
ucunda sıvı akışını kontrol etmek için musluğu
bulunan cam boru.
28. İlaç vb. ile hastalığı iyi etme, iyileştirme,
sağaltım, sağaltma.
30. Hayvan ve bitkilerden kurutularak veya özel
metotlarla toplanarak elde edilen, eczacılık ve
kısmen sanayide kullanılan ham veya yarı ham
madde.
36. Tıpta kullanılan ve biyolojik etkinliği olan saf
bir kimyasal madde veya ona eş değer olan bitkisel
veya hayvansal kaynaklı, standart miktarda etkin
madde içeren karışım.
40. Nefes darlığı, solunum güçlüğü.
41. Bir ilacın kullanışı sırasında asıl etkilerinin
yanında meydana gelen etki, ters reaksiyon.
43. Total Parenteral Beslenme.
ONKOECZA
!21
Nisan-Mayıs-Haziran 2014
Yukarıdan Aşağıya
1. Bir kaynaktan elektromanyetik dalga ya da
hızlı parçacıklar demetinin yayınlanması. Işıma.
Kanser tedavisinde sıklıkla kullanılır.
3. Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer.
5. Onkoloji Eczacıları Derneği
7. Klinik Onkoloji Eczacılığı Sürekli Eğitim
Mektupları'na verilen kısa ad.
9. Bir hastalığın belli bir popülasyon içinde belli
bir süre aralığında eski ve yeni olguların birlikte
görülme oranı veya yaygınlığı.
10. Bir lenfoma cinsi.
13. Kan hücrelerinin azalması.
14. Bazı organların iç yüzlerini kaplayan ve salgı
üreten doku tabakası.
15. Deoksiribonükleik asit.
17. Tür, yaş ve sağlık durumuna göre ilaçların
tedavi dozunun ve uygulama biçiminin
belirlenmesi.
19. Organizmadaki hücrelerden herhangi birinin
özerklik kazanarak sınırsız, amaçsız, ilerleyici ve
kontrol edilemez tarzda çoğalmasıyla oluşan,
düzenli bir doku organizasyonuna sahip olamayan,
başlatıcı neden ortadan kaldırılsa dahi gelişmeye,
en azından var olmaya devam eden, yeni ve normal
dışı doku kitlesi, neoplazi, neoplazm, neoplazma.
20. Bazı hastalıklar sırasında görülen anlama,
duyma ve hareketin büsbütün veya az çok
kaybolmasıyla beliren derin dalgınlık durumu.
21. Kanser gibi, Kronik veya malignan bir
hastalığın seyri sırasında meydana gelen ileri
derecede zayıflama, sıskalık.
25. Bir popülasyon içinde ölenlerin tüm
popülasyona oranının yüzde veya binde ifadesi.
29. ıntravenöz.
31. İlaç formüllerinin yazılı olduğu, ilgili velayet
tarafından onaylanmış fihrist.
32. Dişlere veya diş hekimliğine ait.
33. Fiziksel, kimyasal ya da biyolojik etkenlerin,
genetik materyalde kalıcı değişikliklere sebep olan.
34. Ruh bilimsel.
35. High-efficiency particulate absorption,
nitelikli bir filtre çeşidi.
37. Bilimsel ve teknik araştırmalar, çalışmalar
için gerekli araç ve gereçlerin bulunduğu yer,
eczacılık fakültelerinde girişmesi zorunlu dersin
işlendiği yer.
38. Sonda.
39. Görülme sıklığı.
42. İlacı ağızdan alınız.
ONKOECZA
Sayı 3
44. Canlılarda görülen yumru biçimindeki
yapılar, düğümcük.
50. İlk Türk Kadın Eczacı. Rukiye Kanat (...)
53. beyni ve omurilik kanalını çevreleyen zarın
dışında omurilik kanalında bulunan; beyni ve
omuriliği çevreleyen zarın dışında spinal kanala
ilaç verilen.
56. Suya atıldığı zaman küçük gaz kabarcıkları
çıkartarak köpüren, eriyen.
58. Elektronik Kamu Alımları Platformu
59. Hücre veya sistem içinden gelen.
60. Bu yıl Onkoloji Eczacılığı Kongresinin
kaçıncısı düzenlenecek.
62. Çevre dokulardan kese tarzında doku ile
sınırlı içerisi cerahat ile dolu oluşum.
64. Hastalığın seyrini ve ne kadar süre devam
edeceğini tahmin etme.
66. İslam aleminde, eczacıların piri sayılan tarihi
kişi. (...) Hekim
67. Bir canlının tüm özelliklerini taşıyan en
küçük yapı taşı.
72. Eritrosit, lokosit, trombosit, protein ve
serumdan oluşan, pH'sı 7,35-7,45 arasında,
yoğunluğu 1,056 g/mL olan karmaşık bir vucut
sıvısı.
74. Deri altı.
ONKOECZA Sayı-2
Ödüllü Çengel Bulmacamızı
doğru çözerek ilk olarak bizlere
gönderen meslektaşımız,
Ecz. Aslıhan ÇAYIR
olmuştur.
Kendisi 10-14 Mart 2014 tarihinde
gerçekleştirdiğimiz,
"Antineoplastik İlaç Hazırlama
Teknikleri ve Güvenli Oda Yönetimi
Sertifikalı Eğitimi" ne
ücretsiz olarak katılmıştır.
Kendisine ve bulmacamıza yoğun ilgi
gösteren tüm meslektaşlarımıza
teşekkür ediyoruz.
!22