SAKARYA ÜNİVERSİTESİ KUR’AN-I KERİM III Hafta 2 Yrd. Doç. Dr. Ekrem GÜLŞEN Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Sakarya Üniversitesi’ne aittir. "Uzaktan Öğretim" tekniğine uygun olarak hazırlanan bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan ders içeriğinin tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Her hakkı saklıdır © 2012 Sakarya Üniversitesi 2 ÜNİTE On Kıraat İmamı ve Râvileri-II İÇİNDEKİLER 2.1. On Kıraat İmamı ve Râvileri-II 2.2. Zorunlu Dönem Ezberi Bakara Sûresi 103-112. Ayetler’in Metni HEDEFLER Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Kıraat İmamları ve râvilerinin hal tercümelerini tanımlayabilecek, Doğum yerleri ve tarihlerini gösterebilecek, Aralarındaki düşünce farklılıklarını yapabilecek, Hocalarını açıklayabilecek, Vefat tarihlerini ve yerlerini seçebilecek, Sahih kıraatlerin sağlayabileceksiniz. imamları hakkında gerekli bilgiyi bu ünitede ÖNERİLER Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için okumaya başlamadan önce; • Altıkulaç, Tayyar, “Hamza b. Habib”, DİA, İstanbul 1997. • Altıkulaç, Tayyar, “Halef b. Hişam”, DİA, İstanbul 1997. maddelerini okuyalım. 2 On Kıraat İmamı ve Râvileri II 2.1. On Kıraat İmamı ve Râvileri II 6. Hamza b. Habîb (ö. 156/773) Kendi ifadesine göre hicri 80 (699) yılında doğdu. Kaynaklarda Fars asıllı ve İkrime b. Ribl ailesinin mevlâsı olduğu belirtilir.1 Abdullah b. Ebû Evfâ ve Enes b. Mâlik gibi bazı sahâbîleri görmüş olabileceği ileri sürülmüş, ancak bu nesilden faydalanmamıştır. Kıraat tahsilini on beş yaşında iyi bir seviyeye getirdiğini söyleyen Hamza 100 (718-19) yılında imamlık görevi yapmışsa da hayatını ticaretle kazandığı, Kûfe’den Hulvân’a yağ götürüp sattığı ve bu sebeple “Zeyyât” lakabıyla anıldığı kaynaklarda verilen bilgiler arasındadır.2 Hamza b. Habîb, talebelerinden ücret almadığı ve hediye kabul etmediği gibi Kur’an dersi verdiği evden su içmeyi dahi hoş görmezdi. 156 (773) yılında Hulvân’da vefat edip burada defnedilen3 Hamza’nın 154 (771) veya 158’de (775) vefat ettiği de kaydedilmektedir. Hamza’nın kıraatinin sıhhati üzerinde tartışmalar yapılmıştır. Abdullah b. İdrîs ve Ahmed b. Hanbel onun kıraatini ihtiyatla karşılamışlar, Taberî de gerek bazı vecihlerin diğer kurrâya muhalefetine, gerekse bu vecihlerin fasih Arap diline aykırı oluşuna işaret etmiştir.4 Bütün bu değerlendirmelere rağmen Süfyân es-Sevrî, Hamza’nın kıraatindeki her vechin bir mesnedi bulunduğunu söyleyerek onu savunmuştur.5 Hamza’nın kıraatinin, Mağrib’in bazı bölgelerinde yaygın olmamakla birlikte okunduğu söylemektedir.6 İbnü’n-Nedîm, Hamza b. Habîb’in aynı zamanda fıkıhla da uğraştığını kaydetmekte, Ebû Hanîfe’nin Hamza’ya hitaben söylediği, “Kur’an ve ferâiz konusunda sen bizi geçtin” sözünde onun bu yönü açık şekilde ortaya çıkmaktadır.7 Yahya b. Maîn, Ahmed b. Abdullah el-İclî ve Ahmed b. Hanbel hadis alanında Hamza’yı sika kabul ederken, Nesâî onu “zararı yok” diye nitelendirmiş, Zehebî Hamza’nın rivayet ettiği seksen kadar hadisin bilindiğini, bunların hasen seviyesinden daha aşağı derecede bulunmadığını belirtmektedir. Kütüb-i Sitte’de, Buhârî’nin elCâmiu’s-Sahîh’i dışındaki beş eserde, Hamza’nın rivayetlerine yer verilmiştir.8 Hamza b. Habîb’in, Menâm fi fazileti hıfzi’l-Kur’ân adlı bir risalesi günümüze ulaşmış olup, yazma nüshası İstanbul Köprülü Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. (nr. 1631/3, vr. 1 Zehebî, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr, 1, 112. Altıkulaç, Tayyar, “Hamza b. Habib”, DİA, İstanbul 1997, XV, 511. 3 Zehebî, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr, 1, 118. 4 Taberî, Câmi’u’l-beyân, X, 20. 5 Zehebî, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr, 1, 112; Altıkulaç, “Hamza b. Habib”, DİA, XV, 512. 6 Altıkulaç, XV, 512. 7 Zehebî, Tabakâtü’l-Kurra, 1, 261. 8 Altıkulaç, “Hamza b. Habib”, DİA, XV, 512. 2 3 36b-38a). 9 Râvîleri: a) Halef b. Hişam el-Bağdâdî (ö. 229/844) 150 yılının Receb veya Ramazan ayıda (Ağustos veya Ekim 767) doğdu. Aslen Vâsıfla Cebbül arasındaki Femüssılh’tan olduğu için Sılhî, Bağdat'a yerleştiği için Bağdâdî nisbesiyle tanınır. Halef, “Bezzâr”10 (hububat ve diğer tüketim maddelerini satan kimse) lakabıyla anılmaktan hoşlanmaz, kendisine “mukrî” denmesini isterdi.11 On yaşında Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen ve on üç yaşında Kur’an dersi vermye başlayan Halef, kırâat-i seba imamlarından Hamza b. Habîb’in kıraatini önde gelen talebesi Süleym b. İsâ'dan, Âsim b. Behdele’nin kıraatini, Ebû Yûsuf Ya’küb b. Halîfe el-A’şâ’dan, Nâfi’ b. Abdurrahman’ın kıraatini, İshak el-Müseyyeb’den öğrendi.12 On dokuz yaşında iken, Kûfe’de Âsim b. Behdele’nin meşhur iki râvisinden biri olan Ebû Bekir b. Ayyâş’tan ders almak için Süleym b. İsâ’nın tavsiye mektubu ile evine gittiyse de Ebû Bekir'in, mektubu okuduktan sonra söylediği, “Bağdat’ta senden daha iyi okuyan birini bırakmamışsın, öyle mi?” başka bir rivayete göre, “sen kendine yetersin” şeklindeki sözünü küçültücü bularak onun evini terketti. Bu olayı bizzat nakleden Halef daha sonra yaptığından pişmanlık duymuş, Ebû Bekir’in kıraatini talebesi Yahya b. Âdem’den yazmak mecburiyetinde kalmıştır.13 Kıraat ilmi yanında hadise de önem veren Halef, Mâlik b. Enes, Hammâd b. Zeyd, Süleym b. İsâ, Şerîk b. Abdullah en-Nehaî gibi âlimlerden hadis dinledi. Kendisinden arz ve semâ yoluyla başta Ebü’l-Hasan el-Hulvânî, İdrîs b. Abdülkerim el-Haddâd, Muhammed b. Yahya el-Kisâî, Seleme b. Asım olmak üzere pek çok kişi kıraat ilmini öğrendi. Müslim, el-Câmiu’s-sahîh’inde ve Ebû Dâvûd es-Sünen'inde onun rivayetlerine yer vermişlerdir.14 Kırâat-i seb'a imamlarından Hamza b. Habîbin kıraatini bizzat kendisinden almamış olmasına rağmen yedi imamın kıraatlerinin râvilerini iki ile sınırlayan kaynaklarda onun iki râvisinden biri olarak tercih edilen Halef, Hamza'nın okuyuşuna aykırı biçimde çeşitli rivayetlerden yaptığı 120 yerdeki isabetli tercihleri sebebiyle de on kıraat imamından biri sayılmıştır. 15 Onun Hamzaya aykırı olarak yaptığı tercihleri incelediğini söyleyen İbnü’l-Cezerî, biri müstesna bunların Kûfeliler’e ve bizzat Hamza, Kisâî ve Ebû Bekir b. Ayyâş'a ait kıraatlerin dışında sayılamayacağını ileri sürmüşse de aşereye dair eserlerinde onuncu imam olarak Halefe yer vermiştir.16 On imamın kıraatiyle ilgili diğer bazı kaynaklarda ise Halef yerine bir başka imam (meselâ İbn Muhaysın) tercih edilmiş ve Halefin diğer 9 Altıkulaç, “Hamza b. Habib”, XV, 512. Zehebi, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr, I, 208. 11 Altıkulaç, Tayyar, “Halef b. Hişam”, DİA, İstanbul 1997, XV, 237. 12 Zehebi, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr, I, 209. 13 Zehebi, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr, I, 210. 14 Zehebi, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr, I, 209. 15 Altıkulaç, “Halef b. Hişam”, DİA, XV, 237. 16 en-Neşr, I, 191. 10 4 kıraatlerden yaptığı tercihlerden “İhtiyâru Halef” başlığı altında söz edilmiştir.17 Abbas b. Muhammed ed-Dûrî, Hamza'nın diğer râvisi Hallâd dışında Haleften daha üstün bir mukrî görmediğini , Hüseyin b. Fehm de ondan daha faziletli birini tanımadığını söylemiştir. İbn Hibbân ise onun biyografisine es-Sikât’ında yer vererek kıraat alanındaki ilmine ve sağlam hadis hafızlarından biri olduğuna işaret etmiştir. İbn Hacer de Halef’in sünnete bağlı güvenilir bir âlim olduğunu söyler. Kaynaklarda Halefin şahsiyetiyle ilgili olarak nebîz içmesi üzerinde durulmuştur. Ebû Cafer en-Nüfeylî onun Ehl-i sünnetten olduğunu belirttikten sonra “Keşke onda nebîz içme alışkanlığı olmasaydı” diyerek bu konudaki hoşnutsuzluğunu dile getirmiştir. Halefin nebîz içtiği kendisine bildirilen Ahmed b. Hanbel ise bunu daha önce de duyduğunu, ancak ne olursa olsun kendi değerlendirmesine göre onu sika ve güvenilir bir kişi kabul ettiğini söylemiştir.18 Daha sonra nebîz içmeyi terkeden Halefin bu içkiden nasıl kurtulduğu hususunda kaynaklarda iki ayrı rivayet zikredilmiştir. Bu rivayetlerden birine göre Enfâl sûresinde, “Allah’ın murdarı temizden ayırması için...” (8/37) mealindeki âyet üzerinde düşündükten sonra nebîz içmeyi bırakarak ölümüne kadar sürekli oruç tutmuştur.19 Diğer bir rivayete göre ise Ahmed b. Hanbel, Ebû Hayseme Züheyr b. Harb ve Yahya b. Maîn’in kendisini ziyaretleri sırasında içi nebîz dolu kâseyi göstererek Ahmed b. Hanbel’e bunun hakkındaki görüşünü sorunca İbn Hanbel’in açıkça bir şey söylemeyip Hz. Peygamber’in. “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz” mealindeki hadisini okuması üzerine nebîzi bırakmış ve ölünceye kadar içmeyeceğine dair yemin etmiştir.20 Bizzat kendisinden nakledilen bir rivayete göre Halef nebîz konusunda Kûfeliler’in mezhebine uymuş,21 bıraktıktan sonra da bu içkiyi kullandığı, kırk yıl zarfında kıldığı namazları iade etmiştir. Cehmiyye’den korunmak için gizli olarak yaşadığı bir dönemde 7 Cemâziyelâhir 229’da (2 Mart 844) Bağdat’ta vefat eden Halef,22 Künâse Kabristanı’na defnedildi.23 b) Hallâd b. Hâlid el-Kûfî (ö. 220/835) Künyesi Ebû Abdullah, Sayrafî ve Kûfî nisbeleriyle de anılmış, ayrıca babasının adının İsâ veya Huleyd olduğu ileri sürülmüştür, Hamza b. Habîb’in önde gelen talebesi Süleym b. İsâ ile Hüseyin b. Ali el-Cu’fî. Muhammed b. Hasan er-Revvâsî gibi şahsiyetlerden kıraat öğrendi. Kendisinden ise, Ebü’l-Hasan Ahmed b. Yezîd el-Hulvânî, Muhammed b. Şâzân el-Cevherî, Muhammed b. Heysem, Kasım b. Yezîd el-Vezzân gibi âlimler kıraat öğrendiler.24 Abbas b. Muhammed ed-Dûrî’nin Hamza b. Habîb’in kıraatinin diğer râvisi Halef b. Hişâm’i Överken, “Hallâd İstisna edilecek olursa Halef’ten daha güzel Kur’an okuyan 17 Enderâbî, s. 147, naşirin girişi, s. 28 Hatîb, VIII, 326. 19 a.g.e. VIII, 325-326. 20 İbn Ebû Yala, I, 154. 21 Zehebi, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr, I, 209. 22 Zehebi, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr, I, 210. 23 Zehebi, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr, 1, 210; Altıkulaç, “Halef b. Hişam”, XV, 237. 24 Zehebi, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-kibâr, I, 210; Altıkulaç, Tayyar, “Hallâd b. Hâlid”, DİA, İstanbul 1997, XV, 381. 18 5 birini görmedim” demesi de25 Hallâd’ın Küfe kurrâsı arasındaki müstesna yerini göstermektedir.26 Hallâd 220’de (835) Kûfe’de vefat etti. Onun biyografisine yer veren diğer müellifler gibi Buhârî de aynı tarihi zikrederken “220 veya bu yıl civarında” ifadesini kullanmıştır.27 7. el-Kisâî, Ali b. Hamza (ö. 189/805)28 Yedi kıraat imamından biridir. Hicrî, 120 (738) yılı civarında Bağdat’ın kuzeyinde Evânâ ile Hazîre arasında bulunan Bâhamsâ köyünde dünyaya geldi.29 Kûfe’de doğduğu da ileri sürülmüştür.30 Ebû Abdullah künyesiyle ve Benî Esed’in mevlâsı olduğu için Esedî nisbesiyle de anılmıştır. Kaynaklarda Kisâî diye meşhur olmasının sebebi açıklanırken değişik rivayetler zikredilmiş olup bunların çoğu onun abâ giymesiyle ilgilidir.31 Kisâî küçük yaşta Kûfe’ye gitti. Enderâbî’nin kaydettiği bir rivayete göre tahsil çağının ilk yıllarında zamanını boşa geçirdiyse de daha sonra ilme yöneldi. İleri yaşlarında konuşması esnasında bir kelimeyi yanlış kullanması sebebiyle lahin yaptığının söylenmesi ve bu yüzden kınanması üzerine Muâz b. Müslim el-Herrâ’dan nahiv öğrendi. Ardından Basra’ya giderek Halîl b. Ahmed’in derslerine katıldı. Nahiv ilmi İçin Halîl b. Ahmed’in Hicaz, Necid ve Tihâme kabilelerine gitmesini tavsiye etmesi üzerine seyahate çıktı.32 Nahiv İlmini en fasih şekliyle bu yerlerdeki Arap kabilelerinden öğrenmeye çalıştı. Basra’ya döndüğünde Halîl b. Ahmed ölmüş, yerini Yûnus b. Habîb almıştı. Yûnus’la aralarında geçen ilmî tartışmalar sonunda Yûnus onun üstünlüğünü kabul ederek ders okutma görevini kendisine bıraktı. Kisâi’den Ebû Ubeyd Kasım b. Sellâm, Ebû Ömer edDûrî, Kuteybe b. Mihrân, Ebü’l-Hâris Leys b. Hâlid gibi âlimler kıraat ilminde istifade etmiş; Yahya b. Ziyâd el-Ferrâ, Yaküb b. İbrahim ed-Devraki, Ahmed b. Hanbel, Muhammed b. Sa’dân ve diğerleri kendisinden rivayette bulunmuştur. Ayrıca Ferrâ, Metâni’l-Kur’ân adlı eserinde Kisâî’den aldığı rivayetlere bolca yer vermiştir.33 Abbasî Halifesi Mehdî Billâh, Kisâî’yi Bağdat’a davet ederek oğlu Hârûnürreşîd’in eğitimiyle görevlendirdi. Ardından Hârûn da oğulları Emîn ve Me'mûn'un eğitimini ona havale etti; kendisini hacca götürdü ve ondan yararlanmayı sürdürdü. Hayatının sonuna kadar kıraat ve dil konusunda otorite kabul edilen Kisâî, Hârûnürreşîd’le çıktığı Horasan seyahati sırasında Rey’e bağlı Renbeveyh (Erinbûye) köyünde 189’da (805) vefat etti. Ayrıca Tûs’ta öldüğü de kaydedilmiştir. 34 İbn Mücâhid’in belirttiğine göre Kisâî, kıraat ilmini esas itibariyle Hamza b. Habîb ezZeyyât’tan almış olmasına rağmen 300 kadar yerde ona muhalefet etmiş, gerek onun kıraatinden gerekse diğer bazı imamların okuyuşundan tercihler yaparak isnad gerçeğini de 25 İbn Ebi Hatim, III, 372. Altıkulaç, “Hallâd b. Hâlid”, DİA, XV, 381. 27 A.g.e. XV, 381. 28 Zehebî, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-Kibâr, I, 120. 29 Zehebî, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-Kibâr, I, 121. 30 Altıkulaç, Tayyar, “Kisâî b. Hamza”, DİA, Ankara 2002, XXVI, 69. 31 A.g.e. XXVI, 69. 32 Zehebî, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-Kibâr, I, 125. 33 Zehebî, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-Kibâr, I, 120-121; Altıkulaç, “Kisâî b. Hamza”, XXVI, 69. 34 Altıkulaç, “Kisâî b. Hamza”, XXVI, 69. 26 6 göz ardı etmeksizin kendine has bir kıraat meydana getirmiştir. Yaptığı tercihlerle gördüğü kabul üzerine kıraatte asrın imamı sayılmıştır. Resm-i hat açısından Küfe mushafı kıraatinin temelini oluşturduğu halde tercihlerde bulunurken bu mushafın hattına muhalefet ettiği de olmuştur.35 Hem Kur’an okuyucusu, hem Kur’an muallimi kimliğiyle Kûfeliler Hamza’dan sonra Kisâî’nin kıraatini benimsemiş ve bu kıraatin etkinliği bölgede V. (XI.) yüzyılın sonlarına kadar devam etmiştir. Kisâî kıraati, özellikle İbn Mücâhid’in yedili sisteminden önce Halife Memûn zamanında yapılan seçimlerde yedinci imam olarak yerini almıştır. Ancak İbn Mücâhid’in Kitâbü’s-Seba’sında yer aldıktan sonra Şam bölgesinde de yaygın şekilde okunmuş, Mısır’da aynı sistem içinde kabul görmüştür.36 Kisâî’nin ilmî kişiliği üzerinde çelişkili değerlendirmeler yapılmıştır. İmam Şafiî, nahivde derinleşmek isteyenlerin Kisâi’ye muhtaç olduğunu söylemiştir. Ancak Ebû Hatim er-Râzî ise, Kisâî’nin şöhretini halifelere yakınlığıyla ilişkilendirerek açıklamış, ilminin temelsiz olduğunu ileri sürmüştür. Ahmed b. Haris el-Hazzâz onun cömert kişiliğine ve güzel ahlâkına işaret ederken talebesi Ebû Abdullah İbnü’l-Arâbî, çağdaş olan âlimler arasında sıkça görülen türden olması muhtemel bir anlayışla onun bazı ahlâkî zaaflarının bulunduğunu ileri sürmüştür.37 Bazı eserleri: 1. Müteşâbihü’l-Kur’ân. 2. Mâ telhanü fi’l-avâm. 3. el-Bed’û fi kısasi’l-enbiyâ aleyhimü’s-selâm. 4. Ta’lîkât alâ siyâği’t-talâk fî’l-beyt mine’ş-şi’r. 5. Kiraatü’l-Kisâi.38 Râvîleri: a) Ebü’l-Hâris, el-Leys b. Hâlid el-Bağdâdî (ö. 240/854)39 Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur.40 Bazı kaynaklarda Mervezî nisbesiyle de anıldığı zikredilmiştir. Ancak Ebû Amr ed-Dânî bunun doğru olmadığını, bu nisbe ile aynı adı taşıyan kimsenin Mâlik b. Enes’in talebelerinden biri olduğunu ve Ebû Bekir künyesiyle anıldığını söylemiştir.41 Kıraat İlmini arz yoluyla kırâat-i seb’a imamlarından olan Ali b. Hamza el-Kisâî’den öğrendi ve onun önde gelen talebeleri arasında yer aldı. Ayrıca Hamza b. Kasım el-Ahvel ve Yahya b. Mübarek el-Yezîdîden de faydalanarak rivayette bulundu. Seleme b. Asım, Muhammed b. Yahya el-Kisâî, Fadl b. Şâzân ve Yaküb b. Ahmed et-Türkmânî kendisinden kıraat ilminde istifade eden talebelerindendir. Hadisle de meşgul olup bu ilimde sika olarak değerlendirilen ve bazı kaynaklarda bir rivayetine yer verilen Ebü'l35 Altıkulaç, “Kisâî b. Hamza”, XXVI, 69. Altıkulaç, “Kisâî b. Hamza”, XXVI, 69. 37 Altıkulaç, “Kisâî b. Hamza”, XXVI, 69. 38 A.g.e. XXVI, 70. 39 Zehebî, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-Kibâr, I, 211. 40 Altıkulaç, Tayyar, “Ebü’l-Hâris”, DİA, İstanbul 1994, X, 322. 41 Zehebî, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-Kibâr, I, 211. 36 7 Hâris, kıraat ilmindeki hocalarından Yahya b. Mübarek el-Yezîd’den hadis rivayet etmiş, kendisinden de Muhammed b. Yahya el-Kisâî ve Seleme b. Âsım rivayette bulunmuşlardır. İbn Mücâhid’in (ö. 324/936) Kitâbü’s-Sebasında Kisâî kıraatinin râvileri arasında yer verdiği Ebü’l-Hâris’in, Ebû Amr ed-Dânî’nin de belirttiği gibi bu kıraatle ilgili rivayetinin güvenle ve yaygın bir şekilde okunmuş olmasıdır.42 b) ed-Dûrî, Ebû Ömer Hafs b. Ömer b. Abdilazîz el-Ezdî ed-Dûrî el-Bağdâdî (ö. 248/862) Kıraat-i seb’a imamlarından Ebû Amr ile Kisâî kıraatlerinin meşhur ikişer râvisinden biridir. (Hayatı hakkında bilgi 3. İmam Ebû Amr el- Basrî’nin ravileri arasında geçti)43 8. Ebû Ca’fer, Yezid b. Ka’kâ’ el-Mahzûmî el-Medenî (ö. 130/747-48) Adının Fîrûz veya Cündeb olduğu ileri sürülmüşse de doğrusu Yezîd'dir. Abdullah b. Ayyâş’ın azatlısı olup Hz. Peygamber’in hanımlarından Ümmü Selemenin azatlısı olarak da zikredilmiştir. Bizzat kendisinden nakledildiğine göre küçük bir çocukken bir gün Ümmü Seleme’ye götürülmüş, o da başını okşayarak kendisi için dua etmiştir.44 Kıraat tahsilini Abdullah b. Ayyaş, Abdullah b. Abbas ve Ebû Hüreyre'den yapan Ebû Ca’fer, hadis alanında Abdullah b. Abbas, Ebü Hüreyre, Abdullah b. Ömer b. Hattâb ve Mervân b. Hakem’den faydalandı, onlardan rivayette bulundu. Ebû Ca'fer'in Kur'an hocaları arasında Zeyd b. Sâbifin adı zikredilmişse de Zehebî bunun doğru olmadığına işaret etmiştir. Kendisinden de kıraatinin meşhur iki râvisi İbn Cemmâz ve İbn Verdân, yedi kıraat imamından Nâfi’b. Abdurrahman, Ebû Amr b. Alâ ve Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem gibi şahsiyetler kıraat öğrenirken el-Muvatta adlı eserinde hadislerine yer vermemekle birlikte Mâlik b. Enes, ayrıca Abdülazîz ed-Derâverdî ve Abdülazîz b. Ebû Hâzim ondan hadis rivayet ettiler. Ebû Dâvûd es-Sünen’inde onun rivayetine yer vermiştir. Hz. Peygamber’in vefatından elli üç yıl sonra Medine’de Mescid-i Nebevî’de Kur’an dersleri vermeye başlayan ve ölümüne kadar bu hizmeti sürdürdüğü için “Medine kıraat imamı” diye anılan Ebû Ca’fer, ramazan aylarında namazlarını kıraat mütehassısı imamların hemen arkasında kılarak cehrî okuyuşlarında meydana gelebilecek hataları düzeltmekle de görevli olmuş, Kabe’de imamlık yaptığında arkasında Abdullah b. Ömer b. Hattâb’ın namaz kıldığı rivayet edilmiştir.45 Ebû Ca’fer’in kıraatinin değerlendirilmesi konusunda farklı görüşler vardır. Bazı âlimler bu kıraati şâz olarak nitelendirirken, bazıları mütevâtir olduğunu ileri sürmüşlerdir. Zehebî bu iki görüşü zikrettikten sonra ikisinin de doğru olmadığını söylemiş; Ebû Ca’fer’in kıraatinin âdil ve sika kimseler tarafından nakledilmiş olması, mushaf hattına ve Arap diline uyması sebebiyle kabul gördüğünü zikretmiştir. Zehebî ayrıca sahabe ve tabiînin ileri gelenlerinin hayatta olduğu bir dönemde Hz. Peygamber’in mescidinde Kur’an dersleri veren, okuyuşuna kimsenin karşı çıkmadığı bir âlim olarak onun kıraati için şâz terimini kullanmasının doğru olmayacağına dikkat çekmiştir. Mâlik b. Enes de 42 Altıkulaç, “Ebü’l-Hâris”, DİA, X, 322. Bkz. 1. Hafta dersi sayfa 10. 44 İbn Hallikân, Vefeyât, V, 318; Altıkulaç, Tayyar, “Ebû Ca’fer”, DİA, İstanbul 1994, X, 116. 45 Altıkulaç, “Ebû Ca’fer”, DİA, X, 116. 43 8 ondan “sâlih kişi” diye söz etmiş, Ebû Hatim er-Râzî ise kendisinden rivayet ettiği hadislerin delil olarak kullanılabileceği (sâlihu’l-hadîs) görüşünü belirtmiştir.46 İbadete düşkünlüğü, hayır severliği ve güzel Kur’an okuması ile bilinen Ebû Ca’fer. doksan yaşının üstünde iken İbnü’1-Cezerî’nin doğru olduğunu söylediği bir rivayete göre 130 (747-48) yılında Medine’de vefat etti.47 Râvîleri: a) Ebû’l-Hâris, Îsâ b. Verdân el-Hazza el-Medenî (ö. 160/776)48 160/776 yılında vefat etmiştir. Ebû Ca’fer, Nâfi’ ve Şeybe gibi zatlardan kıraat okumuş, Kâlûn, İsmail b. Ca’fer ve Muhammed b. Ömer el-Vâkıdî gibi kimselere de ayrıca ders okutmuştur. Kıraatini doğrudan Ebû Ca’fer’den alıp rivâyet etmiştir.49 b) Ebû’r-Rabî’ Süleyman b. Müslim ez-Zührî (ö. 170/786) 170/786 yılından sonra vefat etmiştir. İsmini Süleyman b. Salim b. Cemmaz şeklinde tespit edenlerede vardır. Ebû Ca’fer, Nâfi ve Şeyb’e gibi ünlü kişilerden okumuştur. Kıraatini doğrudan Ebû Ca’ferden alıp rivâyet etmiştir.50 9. Ya’kûb el-Hadramî (ö. 205/821) 117/735 yılında Basra’da doğmuş ve 205/821 yılında 88 yaşında vefat etmiştir. İlim ehli olan bir aileye mensuptur. Önemli simalardan Kur’an okumuş, kendisi de birçok talebe yetiştirmiştir. Kur’an Arap dili ve fıkıh alanında zamanının önde geleni idi. Zühd ve takvâ sahibi, güvenilir bir kimse idi. Zehebî ve İbnü’l-Cezeri, Yâ’kûb Kıraatı’nın şâz olarak değerlendirilmesine şiddetle karşı çıkmış ve bunun, yedi Kıraat gibi sahih ve makbul olduğunu söylemişlerdir.51 Kıraatını; Ebü’l-Münzir Sellâm b. Süleyman, Şihâb b. Şerîfe, Ebû Yahya Mehdî b. Meymûn ve Ebû’l-Eşheb Ca’fer b. Hayyân’dan; bunlar da İmam Âsım, İmam Ebû Amr, Hasan Basrî, Abdullah b. Abbas, Yahya b. Ya’mer, Nasr b. Âsım ve Ebû’l-Âliye’den; bunlar da Ebû Mûsâ el-Eş’arî ve Übeyy b. Kâ’bdan, onlar da Hz. Peygamber’den almıştır.52 Râvîleri: a) Ruveys, Ebû Abdullâh Muhammed b. el-Mütevekkil b. Abdurrahmân elLü’lüî el-Basrî (ö. 238/852) Hayatı hakkında favla bilgi bulunmamakla birlikte hoca talebe ilişkileri dikkate alındığında Basra’da veya çevresinde doğduğunu ve eğitimini bu şehirde aldığını söylemek mümkündür. Ruveys lakabıyla anılmasının sebebi bilinmiyorsa da “re’s” (baş) kelimesinin ism-i tasgiri olan ve herşeyin en yüksek noktası için kullanılan bu kelimenin onun kıraati 46 Altıkulaç, “Ebû Ca’fer”, DİA, X, 116. Zehebî, Ma’rifetü’l-kurrâi’l-Kibâr, I, 76. 48 Çetin, Abdurrahman, Kur’an Okuma Esasları, s. 317. 49 Çetin, Abdurrahman, Kur’an Okuma Esasları, s. 317. 50 Sabrî, Abdurreûf, Eseru’l-Kıraat fi’l-Fıkhi’l-İslâmiy, Edvâü’s-Selef, 1. Baskı 1997, s. 164. 51 Çetin, Abdurrahman, Kur’an Okuma Esasları, s. 317. 52 Çetin, Abdurrahman, Kur’an Okuma Esasları, s. 318. 47 9 alanındaki üstünlüğüyle ilgili olduğu düşünülebilir.53 Kaynaklar Basrlı Ya’kûb el-Hadramî dışında başka bir hocasından söz etmemekte ve Hadramî’nin en önde gelen talebesi olduğunu belirtmektedir. Ebû Amr ed-Dânî de onun Ya’kûb el-Hadramî’nin en iyi öğrencisi olduğunu söylemiştir. Ya’kûb’un önde gelen talebelerinden Ebû Hâtim es-Sicistânî, Ruveys’in hocasının önünde Kur’an’ı defalarca hatmettiğini ve her dersin sonunda hocasının onun okuyuşuyla ilgili takdirlerini ifade ettiğini belirtmiştir.54 Basra’da vefat eden Ruveys’ten, Ebû Bekir Muhammed b. Hârun et-Temmâr ve Şâfii fakihi Zübeyr b. Ahmed ez-Zübeyrî gibi şahsiyetler ilim almışlardır.55 b) Ebû’l-Hasen, Ravh b. Abdulmü’min el-Hüzelî el-Basrî (ö. 235/849) Hayatı hakkında bilgi bulunmamakla birlikte hoca-talebe ilişkileri dikkate alındığında Basra’da veya çevresinde doğup yetiştiğini ve bu çevrede yaşadığı söylenebilir. Hüzeyl’in mevlası olması dolayısıyla Hüzelî nisbesiyle de anılan Ravh kıraat ilmini Ya’kûb elHadramî’den tahsil etti, kırâat-i seb’a imamlarından Ebû Amr b. Alâ’nın talebeleri Ahmed b. Mûsâ, Muâz b. Muâz ve Ubeydullah b. Muâz’dan bazı okuyuşları rivayet etti. Kendisinden kadı Tayyib b. Hasan b. Hamdân, Ebû Bekir Muhammed b. Vüheyb esSekafî, Ebû’l-Hasan el-Hulvânî ve başkaları arz yoluyla kıraat öğrendi. Hadis aldığı hocaları ve talebeleri hakkında Mizzi’nin verdiği listeye bakıldığında bu ilimde de geniş bir çevre ile temasta olduğu anlaşılır. Kendisinden rivayette bulunanlar arasında Ahmed b. Dâvûd el-Mekkî, Ebû Ya’lâ el-Mevsılî, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel. Ebû Zür’a er-Razî, Osman b. Saîd ed-Dârimî’nin isimleri zikredilebilir.56 Buhârî’nin Câmiu’s-Sahîh’inde onun rivayetine yer vermesi güvenilirliği konusunda önemli bir husus olarak değerlendirilebilir. İbn Hîbban onun biyografisine eş-Şikât’ında yer vermiştir. Zehebî onun için ”mütkın” terimini kullanmıştır. Kaynaklarda ölümü için 234 ve 235 (849-50) tarihleri zikredilmiş, İbn Hibbân 233 yılını kaydettikten sonra “bu tarihten biraz önce veya biraz sonra” ifadesini kullanmıştır.57 10. Halef b. Hişâm el-Bezzâr (ö. 229/844) Kırâat-i aşere imamlarından ve Hamza b. Habîb kıraatinin meşhur iki râvisinden biridir. Tercümesi daha önce verilmiştir.58 Râvîleri: a) Ebû Ya’kûb, İshâk b. İbrahim el-Verrâk el-Mervezî el-Bağdâdî (ö. 286/889) 53 Altıkulaç, Tayyar, “Ruveys”, DİA, İstanbul 2008, XXXV, 274. İbnü’l-Cezeri,Gâyetu’n-Nihaye, II, 235; Altıkulaç, “Ruveys”, XXXV, 274. 55 Altıkulaç, “Ruveys”, XXXV, 274. 56 Altıkulaç, “Ruveys”, XXXV, 274. 57 Altıkulaç, “Ruveys”, XXXV, 274. 58 Bkz. Bu ders, s.4-5. 54 10 286/889’da vefat etmiştir. Kıraatı doğrudan İmam Halef’ten almış, ayrıca Velid b. Müslim’den de okumuştur. Kıraatta uzman ve güvenilir bir kimse olduğu için, Kıraat kitaplarında, Halef’in iki râvîsinden birisi olarak tercih edilmiştir.59 b) Ebü’l-Hasen, İdrîs b. Abdilkerîm el-Haddâd el-Bağdâdî (ö. 292/905) 199 (814-15) yılında muhtemelen Bağdat’ta doğdu. Haddâd lakabıyla anılması, atalarından birinin demircilikle veya demir ticaretiyle meşgul olması sebebiyledir. Meşhur on imamdan biri olan Halef b. Hişâm’dan kıraat tahsil etti; onun, kurrâ-i seb’adan Hamza b. Habîb’in kıraatiyle ilgili rivayeti yanında kendi tercihlerini de öğrendi.60 Kendisini ilm-i kıraat okutmaya adayan İdrîs b. Abdülkerîm bu konuda uzak ve yakın çevrenin ilgi odağı oldu. İbn Şenebûz, İbn Miksem el-Attâr, Mûsâ b. Ubeydullah elHâkânî, Ahmed b. Osman b. Bûyân, İbnü’l-Münâdî, Ebû Bekir Muhammed b. Hasan enNakkâş arz metoduyla, İbn Mücâhid de semâ yoluyla kendisinden kıraat öğrendi. Güvenilirliği ve dindarlığı sebebiyle rivayet ettiği hadislerin yazılmasına önem verilen İdrîs b. Abdülkerîm 10 Zilhicce 292 (13 Ekim 905) tarihinde Bağdat’ta vefat etti. Kıraat ilmine dair tariklerde isimlerine sıkça rastlanan İbn Şenebûz, İbn Miksem gibi şahsiyetlerle Kitâbü’s-Seb’a müellifi İbn Mücâhid’in hocaları arasında bulunması, onun bu ilimdeki yeri açısından önemlidir.61 Dârekutnî, İdrîs’in sika olduğunu, hatta bunun da bir derece üstünde bulunduğunu söylemiştir.62 ÖZET Bu hafta on kıraat (aşara) imamlarından Hamza b. Habîb ve ravileri, Kisâ ve ravîleri, Ebû Ca’fer Yezîd b. Ka’ka’ ve ravileri, Ya’kub b. İshâk ve ravileri, Halef b. Hişam ve ravilerinin tercümelerini ve kıraatlarını kimler vasıtası ile Hz. Peygambere ulaştırdıkları, öğrencileri ve en meşhur iki ravisi ele alınarak tanıtılmıştır. 59 Çetin, Abdurrahman, Kur’an Okuma Esasları, s. 318. Altıkulaç, Tayyar, “İdris b. Abdülkerim”, DİA, İstanbul 2000, XXI, 484. 61 İbnü’l-Cezeri, Gâyetu’n-Nihâye, II, 235; Altıkulaç, “İdris b. Abdülkerim”, XXI, 484. 62 Altıkulaç, “İdris b. Abdülkerim”, XXI, 484. 60 11 2.2. DEĞERLENDİRME SORULARI 1. “Menâm fi fazileti hıfzi’l-Kur’ân” adlı kitap aşağıdakilerden hangi imama aittir? a) Ya’kub b. İshâk. b) Kâlûn. c) Hamza b. Habîb. d) Ebû Ca’fer. e) Verş. 2. Ferrâ’nın, “Metâni’l-Kur’ân” adlı eserinde kendisinden bolca nakiller yaptığı kârî kimdir? a) Verş. b) Hafs. c) Kunbul. d) Kisâî. e) Hamza. 3. Aşağıdakilerden hangisi hem imâm, hem de râvidir? a) Halef b. Hişâm. b) Ebû Ca’fer Yezîd b. Ka’ka. c) Ya’kub b. İshâk. d) Asım b. Behdele. e) Verş. 4. el-Kisâî’nin meşhur iki râvisi, aşağıdakilerden hangisidir? a) Hafs -Verş. b) el-Leys b. Hâlid - Hafs b. Ömer b. Abdilazîz. c) Ebû Ya’kûb, İshâk b. İbrahim - Ebü’l-Hasen, İdrîs b. Abdilkerîm. d) Halef b. Hişam - Hallâd b. Hâlid. e) Ebû’l-Hâris, Îsâ b. Verdân - Ebû’l-Hasen, Ravh b. Abdulmü’min. 5. Buhârî’nin Câmiu’s-Sahîh’inde rivâyetine yer verdiği imâm kârî aşağıdakilerden hangisidir? a) Ruveys. b) Halefü’l-âşir. c) ed-Dürî. 12 d) Hallâd. e) Ravh b. Abdulmü’min. CEVAPLAR: 1:C 2:D 3:A 4:B 5:E 13 2.3. Zorunlu Dönem Ezberi Bakara Sûresi 103-112. Ayetlerin Metni ﴿ ﴾2سورة ا ْلبَقَ َرة ولَو اَنَّهم اٰمنُوا واتَّ َقوا لَمثُوبةٌ ِمن ِعْن ِد ٰالل ِه خي ر لَو َكانُوا ي علَمو َن ﴿ ﴾301ياۤ اَيُّها الَّذين اٰمنُوا ََل تَ ُقولُوا ر ِ اعنَا َ َ َ َ َْ ُْ َ َ ْ َ َ ْ ٌَْ ْ َ َْ ُ وقُولُوا انْظُرنَا و ْ ِ ِ اب اَليم ﴿ ﴾301ما ي وُّد الَّذين َك َفروا ِمن اَ ْه ِل الْ ِكتَ ِ كني اَ ْن اب َوََل الْ ُم ْش ِر َ َ ُ ْ ين َع َذ ٌ ٌ ْ َ َ اْسَعُوا َول ْل َكافر َ َ ََ ٰ ض ِل الْ َعظي ِم ﴿َ ﴾301ما نَْن َس ْخ ِم ْن يُنَ َّزَل َعلَْي ُك ْم ِم ْن َخ ٍْْي ِم ْن َربِّ ُك ْم َو ٰاللهُ ََيْتَ ُّ ص بَِر ْْحَتِه َم ْن يَ َشاۤءُ َواللهُ ذُو الْ َف ْ ٍ ٰ ٰ ِِ ِ ِ ٍِ ِ ٍ ك دير ﴿ ﴾301اَ ََلْ تَ ْعلَ ْم اَ َّن اللهَ لَهُ ُم ْل ُ اٰيَة اَْو نُْنس َها نَاْت ِبَْْي مْن َهاۤ اَْو مثْل َها اَ ََلْ تَ ْعلَ ْم اَ َّن اللهَ َع ٰلى ُك ِّل َش ْيء قَ ٌ ض وما لَ ُكم ِمن د ِ ٰ َّ ِ يدو َن اَ ْن تَ ْسَلُوا َر ُسولَ ُك ْم َك َما ُسئِ َل ِل َوََل نَص ٍْي ﴿ ﴾301اَْم تُر ُ ون الل ِه ِم ْن َوِ ٍّ الس ٰم َوات َو ْاَلَْر ِ َ َ ْ ْ ُ َّل الْ ُك ْفر بِ ْاَلميَ ِ وسى ِمن قَبل ومن ي تَبد ِ بيل ﴿ ﴾308وَّد َكثْي ِمن اَ ْه ِل الْ ِكتَ ِ الس ِ اب لَ ْو ض َّل َس َواۤءَ َّ ان فَ َق ْد َ َ ٌ ْ ُم ٰ ْ ْ ُ َ َ ْ َ َ َ ِ ِِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ٰ ِ ني ََلُ ُم ْ اْلَ ُّق فَ ْ َّارا َح َس ًدا م ْن عْند اَنْ ُفس ِه ْم م ْن بَ ْعد َما تَبَ َّ َ اع ُفوا َو ْ يَ ُرُّدونَ ُك ْم م ْن بَ ْعد اميَان ُك ْم ُكف ً اْ َف ُُوا َحّٰ يَاَِْ ٍ ٰ ِ ِ ٰ الص ٰلوَة َواٰتُوا َّ ِّموا َِلَنْ ُف ِس ُك ْم ِم ْن َخ ٍْْي قيموا َّ الزٰكوةَ َوَما تُ َقد ُ اللهُ باَْم ِره ا َّن اللهَ َع ٰلى ُك ِّل َش ْيء قَ ٌ دير ﴿َ ﴾301واَ ُ ََِتدوه ِعند ٰالل ِه اِ َّن ٰالله ِِبا ت عملُون بصْي ﴿ ﴾330وقَالُوا لَن يدخل ْ ِ ك ُ ُ َْ ص ٰارى تِْل َ اْلَنَّةَ اََّل َم ْن َكا َن ُه ً ودا اَْو نَ َ َ َ َْ َ َ َ ٌ َ ْ َْ ُ َ اَمانِيُّ هم قُل هاتُوا ب رهانَ ُكم اِ ْن ُكْنتم ِ قني ﴿ ﴾333بَ ٰلى َم ْن اَ ْسلَ َم َو ْج َههُ لِٰل ِه َوُه َو ُُْم ِس ٌن فَلَۤهُ اَ ْج ُرهُ ِعْن َد َربِّه ْاد َ ُْ َ َ ُ ْ ْ َ ُْ َ ْ ف َعلَْي ِه ْم َوََل ُه ْم ََْيَزنُو َن ﴿﴾331 َوََل َخ ْو ٌ 14 2.3. KAYNAKLAR Altıkulaç, Tayyar, “Ebû Ca’fer”, DİA, İstanbul 1994. Altıkulaç, Tayyar, “Ebü’l-Hâris”, DİA, İstanbul 1994. Altıkulaç, Tayyar, “Halef b. Hişam”, DİA, İstanbul 1997. Altıkulaç, Tayyar, “Hallâd b. Hâlid”, DİA, İstanbul 1997. Altıkulaç, Tayyar, “Hamza b. Habib”, DİA, İstanbul 1997. Altıkulaç, Tayyar, “İdris b. Abdülkerim”, DİA, İstanbul 2000. Altıkulaç, Tayyar, “Kisâî b. Hamza”, DİA, Ankara 2002. Altıkulaç, Tayyar, “Ruveys”, DİA, İstanbul 2008. Çetin, Abdurrahman, Kur’an Okuma Esasları, Bursa: 2011, Emin Yayınları, 9. Baskı. Ebû Ca’fer İbnü’l-Bâziş, el-İknâ’ fi’l-kıraâti’s-seb’ (nşr. Abdülmecîd Katâmiş), Dımaşk 1403. et-Dimyâtî, Ahmet, İthâfu fudalâi’l-beşer bi’l-Kıraati’l-Erbati Aşer, (tah. Abdurrahim ed-Darhûnî) Dâru’lHadis, Kahire 2009. İbn Cezerî, Ebü’l-Ferec Cemaleddin Abdurrahmân, en-Neşr, (neş. Ali Muhammed Debbağ) Mısır, ts. İbn Mücâhid, Kitâbü’s-Seb’a (nşr. Şevki Dayf), Kahire 1972. Karaçam, İsmail, Kur’ân-ı Kerim’in Faziletleri ve Okuma Kaideleri, İstanbul: 19. baskı, İFAV, Yayınları, 2011. Sabrî, Abdurreûf, Eseru’l-Kıraat fi’l-Fıkhi’l-İslâmiyy, Edvâü’s-Selef, 1. Baskı 1997. Suyûti, el-İtkân fi Ulumi’l-Kur’an, Thk. Mustafa Dîb el-Buğa, Dâru’l-Ulumi’l-İnsâniyye, 2. Baskı, Dımeşk1414/1993. Zehebî, Ma’rifetü’l-Kurrâi’l-Kibâr, (tah. Beşşar Avvâd Ma’rûf ve diğerleri), Müessesetu’r-Risâle, 1. Baskı, Beyrut 1984. Zerkânî, Muhammed, Menâhilü’l-İrfân fî Ulûmi’l-Kur’ân, Dâru’l-Fikr, ts. Zerkeşî, Bedruddin, el-Burhân fi Ulumi’l-Kur’ân, Mısır 1957. 15
© Copyright 2024 Paperzz