SÛFİ PERSPEKTİF / Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSE Osman Paşa Üniv. İlahiyat Fak. Dekanı Y Hulûsi Efendi (k.s.)’nin Dîvân’ında Dervişlik Ahlâkı etkin insan olmanın yolunu tasavvufta gören Osman Hulûsi Efendi (k.s.), seyr u sülük eğitimi gören dervişin basiret ehli olmasını önemsemektedir. Dervişin insan olarak kendisini mahviyette görmesi gerektiğini, kâinatın insana mensup olduğunu, yaratılış gerçeğinden ibret alması gerektiğini ve Allah’tan başka hiçbir mahalle mensubiyet duygusuna kapılmamasını belirtmektedir.1 Gaflete dalmanın öldürücülüğünden bahseden Hulûsi Efendi uyanışa çağırmakta ve şöyle seslenmektedir: Utan Hak’dan utan artık Uyan artık uyan artık Bu derd-i aşka yan artık Uyan artık uyan artık Yönelip Kâ’betu’llâh’a Sücûd et Hazretu’llâh’a Ser-â-ser sıbgatu’llâha Boyan artık boyan artık2 Dervişin Basireti Ona göre insan gözü açık olmalı. Âlemin vech-i Hak olduğunu bilmeli. Âlemdeki ilahi tecellileri görmeli. Âlemin suretine değil hakikatine nazar etmeli. İnsanın gözden ibarettir. Görebildiği kadar hakikatten nasibini alacaktır. Mevlânâ’nın Mesnevî’ye Bişnev/işit hitabıyla başladığı gibi Hulûsi Efendi de hakikatlere kulak vermemizi talep etmektedir. Çünkü ilahi güzellikleri görmek ilahi hitabı işitecek kıvama gelmeyi gerekli kılacaktır. Eşyaya basiret gözü ile bakıp can kulağı ile işitenler, ikilikten kurtulup vahdete ererler. Âlemde her şeyin yeknesak olduğunu görürler. Evrende kaosa yer olmadığını, her şeyin yerli yerince yaratıldığını idrak ederler. Gayemiz ilahi ilmi okumaksa eğer, “men aref” sırrına giriftar olmamız gerekmektedir. İrfan mektebinde ders alanlar tüm mâsivâdan soyutlanıp Hakk’a talip olurlar ve Hak’tan gayrıyı terk ederler. Hulûsi Efendi dost yüzünü okunması gereken Kitabullah olarak görür. İnsan kitabını sayfa sayfa okumayı, insanda tecelli eden hakikatleri idrak etmeyi, insanın esma tecellisine ne denli teşne olduğunu 66 HAZİRAN 2014 idrak etmemizi ister.3 Buna göre ârifler eşyaya Hak nazarıyla bakarken, insanı Hakk’ın aynası olarak görürler. İnsan idrak düzeyini kaybetmemeli, safiyetini korumalı, mana seyrine dalmalı ve hakikat arayışına koyulmalı. Dervişin Bitmeyen Derdi Gerek kâinat kitabını okumak gerekse insanlık aynasına nazar edebilmek için sâlikin dertli olması gerekmektedir. Çünkü derde düşen gönüllere Hz. Allah deva ihsan eder. Allah’ın cevrine boyun eğdikçe kişide zevk u safa hâsıl olur. Tahammül ve sebat tasavvufî ahlakta en temel esastır. Allah’tan gelene rıza göstermek, acıyı bal eylemek, Allah’ın takdirine razı olmak kişiyi saadetli ve bahtiyar kılar. Derdin kıymetini bilmeyenler, dertlerine devalar isterler. Ama ârifler derdimi artır derler. Her daim dertten derde duçar olurlar. Kendine hayrı dokunamayan, varlık hazinesinden yoksun yaşayanlardan derman istenmez. Varlık da O’nun yokluk da O’nun olduğuna göre Mutlak Varlık’ı görmek, Allah’ı bilmek ve Allah’tan gelen derde rıza göstermek âriflerin kârıdır.4 Hulûsi Efendi Allah’tan kendisini ehl-i derdin yaranı kılmasını, ehl-i derdin lutuf ve ihsanına nail kılmasını istemektedir. Çektiği mihnet yükünün kendisine Allah sevgisini bahşedeceğini düşünmekte, ıstırabın erdiriciliğini görmektedir. Aşk yolunda mesafe alanlar ehl-i derdin arasına katılır, büyük imtihanlara sürüklenirler. Çekilen bu sıkıntılar ve yaşanan bu zorluklar sâliki bıkıp usandırmaz. Çekilen dertlerin tadına varanlar kimseden derman talebinde bulunmazlar.5 Dertlenmenin ne denli büyük nimet olduğunu ortaya koyan Hulûsi Efendi Allah’tan derdini artırmasını istemekte ve niyazını şu şekilde sürdürmektedir: Yâ Rabb bir derd ver ki bana aslâ dermân olmasın Yak nârın aşkıyla bu cânımı gayrıya biryân olmasın Arz-ı cemâl eyle ne olur bu âşığın dîdârına Öyle bir ihsân eyle ki fevkinde ihsân olmasın İstediği sensin şâhım bu cânımın her ân şâhı Her-demi hem-bezmi sen ol hûrî vü gılmân olmasın somuncubaba 67 Yoklukta yürüyüp yüzü hâk ola Su gibi eriyip özü pâk ola Derd ile sînesi çak ü çak ola Cemâli dilberi görem der ise Boyun vere her zahmete katlana Sabır ede her acıya tatlana Mihnet çeke yaya iken atlana Hakîkat güllerin derem der ise18 Dervîş olan âgâh olur Her kârı zikru’llâh olur Hep cümle varından geçer Vâsıl-ı ille’llâh olur19 Bir âşiyân tutsun gönül mürg-i lâ-mekân elinde Mekânsız mekânı bulup hîç bir mekân olmasın Yâ Rabb bu Hulûsî kulunun duâsını eyle kabûl Hayrânı kıl cânını gayrıya hayrân olmasın6 Dervişlik Yolu Hulûsi Efendi’ye göre dervişlik uyanık olmayı gerektirmektedir. Basiret ve firaset sahibi konumuna gelen derviş, baş koyduğu yolun selametini düşünür ve derdinden hoşnut kalır. Çünkü dervişlik iddia makamı değildir. O dervişlik edebini şu şekilde sıralamaktadır: Kendini görmekten ve kendine paye vermekten vazgeçebilmek, Varlığımızdan soyunmak, Tüm kisvelerden sıyrılıp dervişlik kisvesine bürünmek, Aşk ateşinde yanıp yolun düz veya yokuş oluşuna bakmamak, Sevgiliye kavuşma uğruna her şeyi göze almak, Terk-i kâl kılıp kesb-i hâle bürünmek, 68 HAZİRAN 2014 Hamlıktan kurtulmak, aşk ateşinde pişip olgunlaşmak,7 Ağyârı dillendirmemek, Ağyâra bakmamak, Allah’tan başkasını hayal etmemek,8 Gönül safiyetine bürünmek,9 Fenâ makamına ermek,10 Gönlü tecelligâh-ı ilahi kılmak,11 Ahlâkî olgunluğa kavuşmak,12 Hal sahibi olmak,13 Vuslat arzunsa koyulmak,14 Kulluğu her şeyin üstünde tutmak,15 Mürşid-i kâmilin nazarına nail olmak,16 Mürşid-i kâmilin rengine boyanmak, Aşk oduna yanmak.17 Dervişin hangi kıvamda olması gerektiğini Hulûsi Efendi şu dizeleri ile daha anlaşılır kılmaktadır: Dervişin yastığı katı taş gerek Yediği eleksiz arpa aş gerek Yolda yalın ayak açık baş gerek Menzîl-i maksûda erem der ise Mürşide varmadan, ona ikrar kılmadan, varını terk etmeden derviş olunamayacağını belirten Hulûsi Efendi beyhude hayat süren gafillere acımakta, Allah yoluna baş koyan ve bu uğurda her şeylerini feda eden samimi mü’minleri tebcil etmektedir.20 Dervişliğin kuru iddia olmadığını ve dervişe bedel ödettirdiğini beyan kılmaktadır.21 Dervişlik edebini böylesi hassas ölçülere riayet olarak gören Hulûsi Efendi, müntesiplerini olma ve erme yoluna davet edip şöyle seslenmektedir: Ey gönül gel edelim tevbeler isyânımıza Dahi bel bağlayalım sıdk ile sultânımıza Başımız uğruna koyup sürelim yüz yoluna Ola ki lutf ile rahm eyleye efgânımıza Ağlayalım gece gündüz akıdıp göz yaşını Erişe bir nazarı dîde-i giryânımıza Edelim terk-i hevâ vü hevesi cümle ne var Nice dil uzatalım sevgili ihvânımıza Dile dil-dârımız ol yârımız atar okunu Derd ile çâk etdiğin sîne-i uryânımıza Nice bin îd ile bin neş’e husûle gelecek Bir kadem basdığı an lutf ile vîrânımıza Ey Hulûsî bizi ta’n eylemeğe kasd kılan Nazar etmez mi aceb aşk ile sûzânımıza22 Tarikat erbabının gözde olanları kadar sahteleri de bulunmaktadır. Tasavvuf yolunu istismar edenlere, dervişlik kisvesine bürünüp başkala- rının iyi niyetlerinden faydalanmak isteyenlere rastlanmaktadır.23 Bunları maneviyat yolunun haramileri sayan ve şeyhlikten habersiz ve liyakatsiz isimlerin peşine takılmamak gerektiğini vurgulayan Osman Hulûsi Efendi bir gönül erinin kapısına varınca da o kapıya layık tavır sergilemeye, mürşid-i kamillerin otağına yaraşır tutum içerisinde olmaya şu sözleri ile dikkat çekmektedir: Bugün vardım kurulmuş bezm-i gam hâl-i ferâgat yok Birikmiş ehl-i firkat cem’i hâtırdan alâmet yok Dedim pîr kâmil ammâ ki mürîdde kesb-i himmet yok Tarîkat pîri hâşâ kimseyi ilhâda sevk etmez Ana teslîm olanda pîr-i râha hüsn-i niyyet yok Tarîkatdan tutup bir el hakîkat oldunuz muhtel Maârif kılmadınız hal ki icrâ-yı şeriât yok Erişip fakr-ı tâmma “fakr u fahrî”den abâ giymiş Kanı bir pâk-dil bir merd-i meydân-ı kanâat yok Çıkıp meclislerinden anlara son söz vedâ etdim Hulûsî kûşe-i vahdet gibi semt-i selâmet yok24 Dipnot 1. Es-Seyyid Osman Hulûsi Darendevî, Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî, haz.: Mehmet Akkuş, Ali Yılmaz, Nasihat Yayınları, İstanbul 2006, s. 11. 2. Darendevî, Dîvân, s. 134. 3. Darendevî, Dîvân, s. 169. 4. Darendevî, Dîvân, s. 43-44. 5. Darendevî, Dîvân, s. 153. 6. Darendevî, Dîvân, s. 238. 7. Darendevî, Dîvân, s. 123-124. 8. Darendevî, Dîvân, s. 241. 9. Darendevî, Dîvân, s. 396. 10.Darendevî, Dîvân, s. 396. 11.Darendevî, Dîvân, s. 396. 12.Darendevî, Dîvân, s. 396. 13.Darendevî, Dîvân, s. 396. 14.Darendevî, Dîvân, s. 396. 15.Darendevî, Dîvân, s. 396. 16.Darendevî, Dîvân, s. 396. 17.Darendevî, Dîvân, s. 414. 18.Darendevî, Dîvân, s. 282. 19.Darendevî, Dîvân, s. 344. 20.Darendevî, Dîvân, s. 354. 21.Darendevî, Dîvân, s. 396. 22.Darendevî, Dîvân, s. 251. 23.Darendevî, Dîvân, s. 367. 24.Darendevî, Dîvân, s. 128-129. somuncubaba 69
© Copyright 2024 Paperzz