Dil Bilene, Bu Yol Yeter

Dil Bilene, Bu Yol Yeter...
Hoş bak mâ’nâ âlemine;
‘Gül’ bilene, bu yol yeter!..
Sığın Hakk’ın keremine;
‘Kul’ bilene, bu yol yeter!..
Âdem’i gör, aş engeli;
Cândır ömrün aşk bedeli!..
Hilkate sor her ahvâli;
Es-Seyyid H. Hamidettin Ateş Efendi’nin
selâm hakkındaki şu veciz kelamlarıyla yazımızı
taçlandıralım:
“Sevgili Peygamberimiz (s.a.v): “Selâmı aranızda yayınız” buyurmakla sevgiyi topluma
ve tüm dünyaya yaymamızı emrediyor. Birliği
beraberliği, kardeşliği, sevgiyi bütün insanlık
âlemine yayın diyor.
Selâm hem yaşadığımız dünyada hem de
ebedi kalacağımız bakî âlemde geçerli bir
kelam-ı mukaddestir. Cennet-i a’lada meleklerin inananlara, inananların birbirlerine selâm
vereceklerini Yüce Kitabımız bizlere şöyle bildirilmektedir. “Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup gurup cennete sevk edilirler.
Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve
cennet bekçileri onlara şöyle der: “Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi, ebedi kalmak üzere
buraya girin.”6
Selâm, gönüllere muhabbet tohumunu eker,
gönül kazanmayı sağlar. Selâm insanların atası
Hz. Âdem’den (a.s.) günümüze kadar gelmiş güzel bir ameldir. Peygamberler sünnetidir.
nın selâmı o olacaktır, buyurdu. Âdem aleyhi’sselâm meleklere:
- Es-Selâmüaleyküm, dedi. Melekler:
Yûsuf ‘tan al kul vecdini;
Halîl bilir cân derdini!..
- Es-Selâmüaleyke ve rahmetullâh, karşılığını verdiler. Onun selâmına “ve rahmetu’l-lâh”ı
ilâve ettiler.”
Duy Yûnus’un aşk virdini;
Pirimiz Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri (k.s) Hutbeler adlı eserinin 7. Hutbesinde iman ehlinin vasıflarını sayarken şöyle buyuruyor:
Gönül ne var tahtta, taçta?
“Selâm veren müminin selâmını güzelce almak ve hastaları yoklamak ve ölmüş olan müminlerin namazlarını kılmak, herkese karşı cûd
u sehada bulunmak ve küçüklere şefkat, büyüklere hürmet etmek ve kendi nefsi için istemediğini mümin kardeşine de istememek, herkese
kendi gibi bakmak dahi imanın şûbelerinden ve
iman ağacının dallarındandır ki, ağaç dalsız olmayacağı gibi, iman dahi bu güzel sıfat ve hasletsiz olmaz.”7
Sal bilene, bu yol yeter!..
Eyyub gibi sabret içte!..
Süleymân’ı gör bu göçte;
Yel bilene, bu yol yeter!..
Mûsâ’ya sor gayb özünü;
Çöz bu ilmin içyüzünü!..
İsâ ile aç gözünü;
Hâl bilene, bu yol yeter!..
Dost’tan mı bu aşk, iştiyak?
Zikre dalmış dağ, taş, eflâk!..
O’nsuz değil düşen yaprak;
Dipnot
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadislerinde selâm’ın şeklinin AllahuTeâla tarafından Hz.
Âdem’e (a.s) öğretildiğini şöyle bildirmektedir.
“Allah Teâlâ, Âdem (a.s)’i yaratınca ona:
1. 4/Nisa, 86
- Git şu oturmakta olan meleklere selâm ver
ve senin selâmına nasıl karşılık vereceklerini de
güzelce dinle; çünkü senin ve senin çocukları-
5. Buhari, Zebaih 31; Müslim, Birr, 146; Ebu Davud Edeb, 16.
32 KASIM 2014
Yol bilene, bu yol yeter!..
2. İbnHişâm, II, 661-662.
Dil bilene, bu yol yeter!..
Rıfat ARAZ
3. H. Hulûsi Ateş, Şeyhzadeoğlu Özel Kitaplığı Arşivi,
1221. Nolu Belge.
4. İsmail Hakkı Bursevi, (Haz: Heyet) Ruhul Beyan Tefsiri,
C.1, s. 78, Erkam Yay, İst, 2012.
6. 39/Zümer, 73
7. H. Hamedettin Ateş Efendi Mektup Arşivinden.
somuncubaba 33