Servikal Spina Bifida ve Chiari Tip II Malformasyonu Birlikteliği

Servikal Spina Bifida ve Chiari Tip II Malformasyonu Birlikteliği
T AD
OLGU SUNUMU
Servikal Spina Bifida ve Chiari Tip II Malformasyonu
Birlikteliği: Bir Olgu Sunumu
Coexistence of Cervical Spina Bifida and Chiari
Malformation Type II: A Case Report
Mustafa Çalık 1 , Mahmut Abuhandan2 , Akın İşcan1 , Selma Bakar Dertlioğlu3, Hasan Çeçe4
1
2
Harran Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı, Şanlıurfa
Harran Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Şanlıurfa
3
Harran Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dermatoloji Anabilim Dalı, Şanlıurfa
4
Harran Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Radyoloji Anabilim Dalı, Şanlıurfa
Özet
Çocukluk çağı konjenital malformasyonlarından biri olan spina bifida lokomotor fonksiyon bozukluğunun ana
sebepleri arasında serebral palsiden sonra ikinci sıradadır. Çoğunlukla folik asit eksikliği ile birlikte genetik
faktörler veya gebelikte kullanılan bazı ilaçlardan kaynaklanan bir malformasyondur. Hastalarda lumbosakral
bölge tutulumu sık olarak görülmesine rağmen servikal bölge tutulumu nadirdir. Kliniğimize baş ağrısı ve
kollarda güçsüzlük yakınması ile getirilen 13 yaşındaki bir kız olguda servikal spina bifida ve chiari tip II
malformasyonu birlikteliği saptandı. Bu çalışmada sunulan olgu nadir lokalizasyonda görülen bir spina bifida
olgusu olması ve adolesan döneme kadar belirgin bir nörolojik defisite neden olmaması nedeniyle ilgi çekici
bulundu.
Anahtar Kelimeler: Spina bifida, servikal meningomyelosel, chiari tip II malformasyonu
Abstract
Spina bifida is a childhood congenital malformation that comes second after cerebral palsy as the main cause of
locomotor dysfunction. This congenital malformation is often caused by folic acid deficiency and genetic factors
or certain medications used during pregnancy. Although involvement of the lumbosacral region in these patients
is common, the cervical involvement is rare. Coexistence of cervical spina bifida and chiari malformation type II
were determined in a 13-year old girl applying to our clinic with complaints of headache and weakness in the
arms. The patient presented in this study is a case of spina bifida with a rare localization. Our case was found
interesting since no significant neurological complications were observed until adolescence.
Key Words: Spina bifida, cervical, meningomyelocele, chiari malformation
S
pina bifida çocukluk çağında santral sinir
sisteminin yaşamla bağdaşabilen en sık
görülen konjenital anomalisidir. Çocuklar da
*
Bu olgu 2011 yılı 55.Türkiye Milli Pediatri Kongresinde
poster bildiri olarak sunulmuştur.
Yazışma Adresi:
Dr Mahmut Abuhandan
Harran Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Anabilim Dalı
63100, Şanlıurfa
Tel: 0 532 633 84 49
E-mail: [email protected]
lokomotor fonksiyon bozukluğunun ana sebepleri
arasında serebral palsiden sonra ikinci sıradadır.
Nöral tübün arka nöroporunun yani kaudal ucunun
tam olarak kapanamaması sonucu ortaya çıkan bir
malformasyondur. Omurgada füzyon defekti olup
medulla spinalis üzeri deri, epitelize doku veya
sadece meningeal zarla örtülü bir kese içinde dışarı
çıkmıştır. Oluşum zamanı yaklaşık gestasyonun 26.
günüdür.
Etiyolojisi tam olarak bilinmemekle
beraber kabul edilen görüş genetik faktörlerin ağır
bastığı ancak multifaktöriyel bir etkileşimin
sonucunda geliştiğidir. Çevresel faktörler ve
annenin nutrisyonel durumu etiyolojide rolü olan
Tıp Araştırmaları Dergisi; 2013: 11(Ek 3/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları): 8-11
8
Çalık ve ark.
faktörlerdir. Özellikle annenin perikonsepsiyonel
dönemde folik asid almasının nöral tüp
defektlerinin oluşumunu anlamlı olarak azalttığı
bilinmektedir (1,2). Spina bifida’nın %75-80’i
lumbosakral bölgede yerleşir. Ancak torakal ve
servikal bölgede de görülebilir. Klinik belirti ve
bulgular lezyonun yerleştiği seviyeye bağlıdır.
Lezyon ne kadar yukarıda ise nörolojik
komplikasyon görülme olasılığı o kadar fazladır.
Ayrıca spina bifida’nın omurga üzerindeki yeri
nöroortopedik lezyonların gelişiminde de önemlidir
(3). Bu çalışmada, kliniğimize baş ağrısı ve
kollarda güçsüzlük yakınması ile getirilen 13
yaşındaki kız olguda servikal spina bifida ve chiari
tip II malformasyonu birlikteliği izlendi. Hastamız,
yerleşim bölgesi olarak nadir görülen bir servikal
spina bifida olgusu olması ve adolesan döneme
kadar belirgin bir nörolojik defisit göstermemesi
nedeniyle ilgi çekici olduğu düşünülerek sunuldu.
Olgu Sunumu
On beş yaşında kız hasta baş ağrısı ve kollarda
güçsüzlük yakınması ile çocuk nörolojisi ünitesine
getirildi. Özgeçmişinden boyun bölgesindeki
lezyonunun doğumdan beri var olduğu, uzun
süredir mevcut olan kollarındaki güçsüzlüğün ise
son bir yıldır artış gösterdiği öğrenildi.
Soygeçmişinde anne ile baba arasında 2. dereceden
akrabalık bulunan olgunun, büyük erkek kardeşine
de aynı şekildeki lezyonu nedeni ile yıllar önce
cerrahi uygulandığı ve takipte eksitus olduğu
öğrenildi. Olgunun fizik muayenesinde posterior
servikal bölgede üzeri yer yer kıllı deri ile kaplı,
3x4 cm genişliğinde kistik görünümde lezyonu
mevcuttu (Resim 1). Nörolojik muayenesinde
mental gelişimi hafif geri olan hastanın çocuk
psikiyatrisi polikliniğinde IQ derecesi 60 olarak
ölçüldü. Olgunun göz hareketleri serbest, pupilleri
izokorik, göz dibi muayenesi doğal, direk ve
indirek ışık refleksi olağan idi. Yürüyüşü hafif
ataksik, dismetri ve disdiadokokinezi bilateral
patolojik bulundu. Babinski bilateral menfi idi.
Hastanın MRC (Medical Research council)
skalasına göre kas gücü değerlendirmesinde sağ üst
ekstremitesinde 2/5 oranında kuvvet kaybı, sol üst
ekstremitesinde ise 1/5 oranında kuvvet kaybı
vardı. Alt ekstremitelerin nörolojik muayenesinde
motor, duyu, refleks ve tonus muayenesi normaldi.
Olgunun
beyin
manyetik
rezonans
(MR)
görüntülemesinde servikal arkın posteriorunda
kapanma defekti vardı, C5-C6 intervertebral disk
seviyesinden cilt yüzeyine uzanım gösteren,
içerisinde meninksler ve nöral doku ile uyumlu
yapılar
bulunan
meningomiyelosel
lehine
yorumlanan lezyonu mevcuttu. Ayrıca serebellum
foramen magnumdan 12 mm inferiora deplase ve
tentorium serebelli hipoplazik görünümde idi.
Lateral ve 3. ventrikülün dilate olduğu izlenen
hastada mevcut bulguların Chiari malformasyonu
tip 2 açısından anlamlı olduğu düşünüldü (Resim
2). Batın ultrasonografisisi (USG) yapılan ve
normal olarak değerlendirilen olguda ürodinamik
testler yapılması planlandı. Mevcut bulgularla
spina bifida tanısı alan ve cerrahi operasyon
yapılmasına karar verilen hastanın ailesine tanı ile
ilgili bilgi verildi. Ailesinin operasyona izin
vermemesi nedeni ile olgu fizik tedavi kliniği
tarafından değerlendirildi. Hastaya boyun bölgesi
ile üst ekstremiteye yönelik egzersiz, non-steroid
antienflamatuar ilaç tedavisi ve fizik tedavi
önerildi.
Tartışma
Çoğunlukla folik asit eksikliği ile birlikte genetik
faktörler veya gebelikte kullanılan bazı ilaçlardan
kaynaklanan bir malformasyon olan nöral tüp
defektleri dünyada %0.1-%0.4 oranında, ülkemizde
ise benzer olarak %0.3 oranında görülmektedir
(2,4).
İntrauterin
dönemde
nöral
kanalın
gelişiminin tamamlanması 7. haftaya kadar sürer ve
bu dönemde meydana gelen defektler nöral tüp
kapanma anomalilerine yol açabilir. Geniş bir
çeşitlilik yelpazesi gösteren bu anomaliler sıklıkla
iskelet, meninksler, damar ve cilt anormallikleri ile
birliktedirler (1). Bu anomalilerden biri olan spina
bifida malformasyonları, spina bifida okülta ve
Resim 1. Olgunun muayenesinde posterior servikal
bölgedeki kistik lezyonun görünümü.
Tıp Araştırmaları Dergisi; 2013: 11(Ek 3/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları): 8-11
9
Servikal Spina Bifida ve Chiari Tip II Malformasyonu Birlikteliği
OLGU SUNUMU
Resim 2. Servikotorakal MRG’ de servikal arkın posteriorunda kapanma defekti ve meningomyelosel birlikteliği ile
lateral ve üçüncü ventrikülün dilate görünümü.
aperta (sistika) formu olarak 2 kısımda
incelenmektedir. Spina bifida okulta dışarıdan,
defektin olduğu bölgeye uyan deride kıl öbeği ve
eşlik
edebilen
pigmentasyon
alanı
ile
tanınabilmektedir.
Spina
bifida
sistika,
miyelomeningosel ve miyelodisplazi eş terimler
olarak kullanılmaktadır. Bu hastalar sıklıkla
doğumda sırtta bir kesenin varlığı ile tanınmakta ve
bu kese vertebranın dorsalindeki bir defektten
çıkan meninksler ve spinal kordu içermektedir.
Spina bifida olgularında defekt birçok vertebrayı
içerecek kadar büyük olabileceği gibi sadece bir ya
da iki segment tutulumu ile sınırlı kalabilmektedir.
Lezyonun büyüklüğü her zaman çocuğun
fonksiyonel bozukluğunun derecesi ile orantılı
değildir (3,5).
Olgumuzun posterior servikal bölgesinde üzeri
yer yer kıllı deri ile kaplı, 3x4 cm genişliğinde
kistik görünümde lezyonu ve spinal kordda C5 ve
T4 vertebra korpuslarında hemivertebra görünümü
vardı. C5-C6 intervertebral disk seviyesinden cilt
yüzeyine uzanım gösteren, içerisinde meninksler ve
nöral doku ile uyumlu yapılar izlendi. Bu klinik
görünüm meningomiyelosel lehine yorumlandı.
Spina
bifidalı
hastalarda
nörolojik,
nöroortopedik, nörokutanöz ve nöroürolojik olmak
üzere dört tür komplikasyon görülür (6). Nörolojik
fonksiyon bozuklukları spina bifida okultaya eşlik
etmezken, nöral yapıların da eşlik ettiği sistika
formunda sık görülür. Nörolojik komplikasyonların
başında hidrosefali gelir. Bu vakalarda hidrosefali
görülme oranı % 40-90 arasındadır. Nörolojik
komplikasyonların
oranı
spinal
kanaldaki
tutulumun seviyesi ile ilişkilidir. Lezyon ne kadar
yukarda ise hidrosefali olasılığı o kadar fazladır.
Meningomiyeloselin omurga üzerindeki yeri
nöroortopedik
lezyonların
gelişiminde
de
önemlidir. T12 lezyonlarında hastanın belden aşağı
vücut bölümü flask feçlidir. L1 ile L5 ve S1 ile S2
arasında yerleşen lezyonlarda değişik ortopedik ve
nörolojik sorunlar bulunur. Meningomiyelosel
vakalarında rastlanan ürolojik sorunlar konjenital
böbrek ektopisi, atnalı böbrek gibi primer böbrek
anomalileri olabilir. Bunların yanı sıra üreter
stenozu ve mesane fonksiyon bozukluklarıda
görülebilir. Vakaların önemli bir kısmında idrar ve
gaita inkontinansı vardır (3,5).
Hastamızın lezyonunu servikal bölgede idi.
Adolesan döneme kadar belirgin bir yakınması
olmayan olgumuzun kollarında hafif derecede
kuvvet kaybı ile birlikte serebellar testlerinde
minimal bozulma olması dışında belirgin bir
nörolojik muayene bulgusunun bulunmaması dikkat
çekici idi. Hastanın ailesinde akrabalık olması ve
önceden benzer şekilde bir olgunun bulunması,
bizlere nöral tüp defektlerinin gelişimi için bir
genetik yatkınlığın olabileceğini düşündürdü.
Chiari tip II olarak da bilinen Arnold-Chiari
malformasyonu serebellum, medulla ve servikal
omuriliğin bir deformitesidir. Bu malformasyonun
Tıp Araştırmaları Dergisi; 2013: 11(Ek 3/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları): 8-11
10
Çalık ve ark.
embriyolojik nedenlerini açıklayan farklı bir çok
teori bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi ‘kaudal
traksiyon teorisidir’. Bu teoriye göre Chiari tip II
malformasyonları meningomiyelosel alanından
kaynaklanan tethering sonucu arka beyin
yapılarının kaudale inmesi sonucu olmaktadır (1,7).
Yapılan çalışmalar, spina bifidali çoğu hastanın
Chiari tip II malformasyonuna sahip olduğunu ve
bunlarda hidrosefali insidansının %90’dan fazla
olduğunu göstermiştir (5,8).
Hastamızın
beyin
MR
görüntülemesinde
serebellar hemisferlerin foramen magnumdan 12
mm inferiora deplase olması ve tentorium
serebellinin hipoplazik görünümde olduğunun
izlenmesi Arnold-Chiari malformasyonu tanısını
desteklemektedir. Literatürle uyumlu olarak
olgumuzda hidrosefali tespit edilmesine rağmen,
belirgin bir klinik bulgu izlenmemiştir.
Çoğunluğu yaşayan bu olguların tedavisinde çok
yönlü olarak nörolojik, nöroşirürjik, ortopedik, ve
ürolojik yaklaşım gereklidir (3). Olgular yaşam
boyu izlenmeli rehabilitasyonları sürdürülmelidir.
Küçük miyelomeningosel defektleri cerrahi olarak
kapatılır. Ancak büyük, parapleji ve flask nörojenik
mesane ile birlikte olan defektlerde cerrahi
tedavinin sağlayacağı fayda konservatif ve
destekleyici tedavinin sağlayacağından fazla
olmamaktadır. Bu nedenle bu olgularda cerrahi
uygulanmaması önerilmektedir. Hidrosefali, beyin
sapı bulgularının mevcudiyeti ve BOS kaçağı acil
cerrahi müdahale gerektiren durumlardır (8,9). Düz
ve ark. çalışmasında (10) servikal tutulumu olan 5
spina bifida vakası rapor etmişlerdir. Belirgin bir
yakınması bulunmayan ve servikal lezyonu
meningosel yapısında olan bu olgulardan 2 tanesine
takipte başarılı bir cerrahi operasyon uygulandığı
bildirilmiştir.
Olgumuzun
lezyonunun
meningomiyelosel
yapısında olması ve daha büyük yaş aralığında
bulunması onu bu çalışmadaki olgulardan
ayırmakta idi. Ailesinin operasyona izin vermemesi
nedeni ile cerrahi müdahale yapılamayan hastaya
boyun bölgesi ile üst ekstremiteye yönelik egzersiz,
medikal tedavi ve fizik tedavi önerildi.
Sonuç olarak, servikal tutulumu olan olgular
nadir olarak görülmektedir ve hastaların prognozu
daha kötüdür. Yerleşim olarak nadir görülen ve
ailesel yatkınlık gösteren bir spina bifida olgusu
olan hastamız, adolesan yaşa kadar belirgin bir
nörolojik defisit oluşturmaması açısından ilgi
çekicidir.
Kaynaklar
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
Gleeson JG, Dobynes WH, Plawner L, et al.
Congenital structural defects. In: Swaiman KF,
Ashwal S, Feriero DM, eds. Pediatric neurology,
4th ed. Philadelphia: Mosby ınc. 2006. pp. 363491.
Boulet SL, Yang Q, Mai C, et al. Trends in the
postfortification prevalence of spina bifida and
anencephaly in the United States. Birth Defects
Res A Clin Mol Teratol 2008; 82: 527-532.
Manning SM, Jennings R, Madsen JR.
Pathophysiology, prevention and potential
treatment of neural tube defects. Ment Retard
Dev Disabil Res Rev 2000; 6: 6-14.
Saraç M, Özel K, Kazez A. Spina Bifida: Doğu
Anadolu’daki Durum. Çocuk Cerrahisi Dergisi
2007; 21(3):116-119.
Mitchell LE, Adzick NS, Melchionne J, et al.
Spina bifida. Lancet 2004; 364: 1885-1895.
Kinsman SL, Johnston MV. Congenital
Anomalies of the Central Nervous System. In:
Kliegman RM, Behrman RE, Jenson HB, Stanton
BF, ed. Nelson Textbook of Pediatrics. 19th ed.
WB Saunders Co, Phiadelphia; 2011. pp. 19982000.
Golden JA. Cell migration and cerebral cortical
development. Neuropathol appl Neurobiol 2001;
27: 22-28.
Mcclone D. Neurosurgical management and
operative
closure
for
myelomeningocele.
Presented at Annual Myelomeningocele Seminar
in Chicago 1982; 2: 11-15
Bowman RM, McLone DG. Neurosurgical
management of spina bifida: research issues. Dev
Disabil Res Rev. 2010; 16: 82-87.
Düz
B.
Spinal
Dysraphisms
of
the
cervicothoracic region in childhood. Turkish
Neurosurgery 2010; 20: 274-275.
Tıp Araştırmaları Dergisi; 2013: 11(Ek 3/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları): 8-11
11