HLY ARAŞTIRMA ÖNERİSİ – “BONO AL” 27.02.2014 BONO PİYASASI ORANLARINDA DÜŞÜŞ MÜMKÜN, ANCAK KALICILIĞI KOŞULLARA BAĞLI Bono piyasası oranları, Mayıs 2013’e kadar yaşanan düşüş trendinin başladığı 2012 yılı başı seviyelerinde. Verim eğrisinin 2 ve 10 yıllık ucuna ilişkin oluşturduğumuz modellerde, ABD tahvilleri, Türkiye CDS’leri, başabaş enflasyon seviyesi ve kur volatilitesi değişkenlerinden yararlandık. Oluşturduğumuz modeller, tahvil bileşik oranlarında %10 seviyesine doğru bir düşüşün mümkün olduğunu gösteriyor. Ancak, bu hareketin kalıcı olması hem küresel hem de içsel koşulların destekleyici olmasına bağlı. Faiz oranlarında kısa vadede düşüşü sağlayacak temel unsurlar mevcut (kur volatilitesinde düşüş, enflasyon görünümünde kısa süreli rahatlama, para politikası kredibilitesi, iç borç yükünde rahatlama gibi) Likidite desteğinin kademeli olarak çekildiği küresel konjonktürde, politik belirsizliklerin azaldığı ve istikrarla ilgili Bir görünüm sunuyor güven ortamının tekrar sağlandığı iç ekonomik ortamda, faiz oranlarındaki düşüş hareketi kısa vadeli uçta %8-9, uzun vadeli uçta ise %9-10 bandına doğru devam edebilir. Böylece, verim eğrisinin normalleşmesi belirginleşebilir. Küresel sermaye koşullarının mevcut durumunu koruduğu, ancak içsel risklerin arttığı durumda, yaşanabilecek düşüş hareketi geçici olup, tahvil oranları kısa vadeli uçta %11-14, uzun vadelide de %10-12 aralığına yükselebilir. Küresel koşulların olumsuza dönmesinin faiz oranlarında neden olacağı yükseliş ise, artan içsel risklerin etkisine göre çok daha belirgin düzeyde. Verim eğrisinin ters eğimli görünümü de daha çarpıcı bir hal alıyor. Hem küresel hem de iç dengelerin terse döndüğü durumda, kısa vadeli uçta %20’li, uzun vadelide ise %15’li seviyeleri görmek mümkün. Küresel para politikalarındaki normalleşme sürecinin gelişen piyasaların finansal istikrarında yarattığı baskılara ek olarak, enflasyon, para politikasının anlaşılabilirliği ve öngörülebilirliği, cari açık ve politik belirsizlik gibi iç risklerin de belirmesiyle, bono piyasasında 2012 başından itibaren hakim olan çarpıcı düşüş hareketinin geçen yılın Mayıs ayından itibaren terse döndüğünü biliyoruz. Peki bono oranlarını belirleyen temel dinamikler mevcut seviyeleri ve verim eğrisinin görünümünü destekliyor mu? Diğer bir deyişle, iç ve dış konjonktür verim eğrisinin tekrar normalleşmesini mümkün kılıyor mu? Normalleşme süreci yaşanacaksa, geçmiştekine benzer bir şekilde, kısa vadeli ucun uzun vadeliden daha fazla düşüş göstermesiyle mi gerçekleşecek? 2 yıllık gösterge faizde yaklaşık son bir aydır hakim olan %11 civarında, 10 yıllık vadede ise geçen yılın sonundan itibaren gözlenen %10’lu oranlar, Mayıs 2013’e kadar gözlenen yaklaşık bir buçuk yıllık düşüş trendinin başladığı seviyelere hemen hemen ulaşmış durumda. Tüm bu sorulara, verim eğrisinin kısa ve uzun vadeli ucuna ilişkin oluşturduğumuz ve bono oranlarını açıklamada etkili olduğunu düşündüğümüz değişkenleri içeren modellerle cevap bulmaya çalıştık. Verim eğrisi tekrar normalleşecek mi? 13% Verim eğrisi de, 2012 başındaki gibi ters eğimli görünümde. Yandaki grafikte de görüldüğü üzere, bono oranlarında Mayıs 2013’e kadar yaşanan aşağı harekete pozitif eğimli verim eğrisi eşlik ederken, sonrasında Ağustos 2013’e kadar gözlenen yükselişte verim eğrisinin 2 ve 10 yıllık uçta neredeyse yatay hale geldiği görülüyor. Ağustos-Ekim 2013 dönemindeki kısa süreli düşüş trendinde verim eğrisi tekrar normalleşirken, takip eden dönemdeki yükselişle verim eğrisi tekrar ters eğimli durumda. 12% 11% 10% 9% 8% 7% 6% 5% 4% 3M 6M 01.05.2012 1Y 2Y 05.17.2013 3Y 4Y 5Y 08.27.2013 6Y 7Y 8Y 10.23.2013 Kaynak: Bloomberg, HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı 9Y 10Y 02.26.2014 27.02.2014 Verim eğrisinin kısa vadeli ucu için gözönüne aldığımız 2 yıllık gösterge faizini açıklayan modelimizde (TRT2Y), ABD 2 yıllık tahvil faiz oranı (ABDT2Y), Türkiye 2 yıllık CDS (TRCDS2Y), Türkiye 2 yıllık işlem gören başabaş enflasyon (“break even”) seviyesi (TRBE2Y) ve Dolar kuru 3 aylık opsiyon volatilitesi (USDTLV3A) değişkenlerini anlamlı bulduk. Türkiye 2 ve 10 yıllık tahvil faiz oranlarına ilişkin model tahminlerimiz 12 11 10 9 8 7 Gerçekleşme (2Y) 6 Model Tahmin (2Y) 02.2014 12.2013 10.2013 08.2013 06.2013 04.2013 02.2013 12.2012 10.2012 08.2012 06.2012 04.2012 02.2012 12.2011 10.2011 08.2011 06.2011 04.2011 02.2011 12.2010 10.2010 08.2010 06.2010 04.2010 Modelimizde, ABD 2 yıllık tahvil faiz oranı ve Türkiye 2 yıllık işlem gören başabaş enflasyon değişkenleri açıklama gücü açısından ön planda. 02.2010 5 11 10 9 TRT2Y = 1,124 + 1,046 ABDT2Y + 0,018 TRCDS2Y + se t (0,666) (1,7) (0,439) (2,4) (0,003) (5,9) 8 Gerçekleşme (10Y) 7 Model Tahmin (10Y) R2=0,8358 (0,108) (4,9) (0,047) (2,1) F=57,27 TRT10Y = 2,391 + 0,858 ABDT10Y + 0,007 TRCDS10Y + (0,424) (5,6) (0,130) (6,6) (0,002) (4,0) 0,230 USDTLV1Y se t R2=0,8665 02.2014 11.2013 08.2013 05.2013 02.2013 11.2012 08.2012 05.2012 02.2012 11.2011 08.2011 05.2011 02.2011 Kaynak: Bloomberg, HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı Verim eğrisinin uzun vadeli ucuna yönelik 10 yıllık gösterge faizini açıklayan modelimizde (TRT10Y) ise, ABD 10 yıllık tahvil faiz oranı (ABDT10Y), Türkiye 10 yıllık CDS (TRCDS10Y) ve Dolar kuru 1 yıllık opsiyon volatilitesi (USDTLV1Y) değişkenlerini anlamlı bulduk. Modelimizde, ABD 10 yıllık tahvil faiz oranının açıklama gücü diğer değişkenlere göre belirgin şekilde daha anlamlı. se t 11.2010 0,527 TRBE2Y + 0,098 USDTLV3A se t 08.2010 05.2010 6 (0,037) (6,1) F=93,05 Türkiye 2 ve 10 yıllık tahvil faiz oranlarının gelişimi ve model tahminlerinin sunulduğu yandaki grafikler de, modellerin açıklama gücü ile ilgili tatminkar bir tablo sunuyor. Açıklanan ve açıklayıcı değişkenlere ilişkin aylık ortalamaların gözönüne alındığı modellerimizde, Şubat ayı tahminleri 2 yıllık vadede %10,1, 10 yıllık vadede de %9,9 bileşik faiz düzeylerine işaret ediyor. Diğer bir ifadeyle, sözkonusu vadelerde sırasıyla %10,8 ve %10,2 seviyelerine işaret eden Şubat ortalamaları, bono piyasasında “aşırı satım” durumunun varlığını gösteriyor. Daha da belirgin olarak, değişkenlerin mevcut seviyelerini gözönüne aldığımızda, 2 ve 10 yıllık oranlar sırasıyla %10,2 ve %9,9 düzeylerinde tahmin ediliyor. Mevcut durumda ise, sözkonusu oranlar sırasıyla %11,2 ve %10,6. Yani, verim eğrisinin kısa ucunda bir puanlık, uzun ucunda ise yarım puan civarında daha sınırlı bir düşüş hareketine işaret ediyor. Verim eğrisinin eğimi, daha özelde 10 ve 2 yıllık faiz farkı üzerine yansımasına baktığımızda ise, verim eğrisinin normalleşmesi, yani faiz farkının azalması yönünde bir hareket beklentisi oluşuyor. Nitekim, geçmiş dönemde de genel olarak, bono oranlarının aşağı hareketine verim eğrisinin normalleşmesi yönündeki eğilimin eşlik ettiğini biliyoruz. 10 ve 2 yıllık faiz farkının gelişimine ilişkin analizimiz de, farkın dip seviyelere yaklaştığı ve daralma hareketinin başlayabileceği beklentisini destekliyor. Nitekim, standart sapma analizi, farkın “eksi” bölgede 0,6, “artı” bölgede ise 1,3 puan bandında oluştuğunu gösteriyor. Yani faiz farkı, mevcut durumda dip seviyeye yaklaşmış durumda. Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız. 27.02.2014 Faiz farkı daralma sinyalleri veriyor Gıda fiyatları kısa vadede enflasyonla ilgili endişeleri azaltabilir 35.0% 2,50 İşlenmemiş Gıda (yıllık değ.) İşlenmiş Gıda (yıllık değ.) 30.0% 2,00 25.0% 1,50 20.0% 1,00 15.0% 0,50 10.0% 0,00 5.0% 0.0% -0,50 -5.0% -1,00 May.08 Ağu.08 Kas.08 Şub.09 May.09 Ağu.09 Kas.09 Şub.10 May.10 Ağu.10 Kas.10 Şub.11 May.11 Ağu.11 Kas.11 Şub.12 May.12 Ağu.12 Kas.12 Şub.13 May.13 Ağu.13 Kas.13 Şub.14 T -10.0% -1,50 Faiz Farkı (10Y-2Y, Puan) 1 St.Sap. (0,65) 1 ST.SAP (-0,65) 2 ST.SAP (1,30) 2 ST.SAP (-1,30) 01.2014 12.2013 11.2013 10.2013 09.2013 08.2013 07.2013 06.2013 05.2013 04.2013 03.2013 02.2013 01.2013 12.2012 11.2012 10.2012 09.2012 08.2012 07.2012 06.2012 05.2012 04.2012 03.2012 02.2012 01.2012 12.2011 11.2011 10.2011 09.2011 08.2011 07.2011 06.2011 05.2011 04.2011 03.2011 02.2011 01.2011 12.2010 11.2010 10.2010 09.2010 08.2010 07.2010 06.2010 05.2010 04.2010 03.2010 02.2010 01.2010 -2,00 Kaynak: TCMB, HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı Kaynak: Bloomberg, HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı Peki bono piyasasında kısa vadede öngördüğümüz bu düşüşü sağlayabilecek temel dinamikler mevcut mu? Olduğunu düşünüyoruz. Öncelikle, Fed’in tahvil alımını azaltma sürecinin geçen yılın sonundan itibaren başlamasıyla küresel para politikalarının yönüne ilişkin belirsizliklerin göreceli olarak azalmış olması, likidite çekilişi sürecinin de yavaş yürütüleceğine dair güven oluşturmaya yönelik açıklamalar son dönemde gelişen piyasalar üzerindeki baskının ve oynaklığın azalmasını sağlamış görünüyor. Küresel risk iştahındaki düzelme çabasına paralel olarak kurdaki değer kaybının bir kısmının geri verilmesi ve volatilitenin azalması faiz cephesinde de iyileşme hareketine destek olabilir. Kurda azalan volatilite faiz oranlarında düşüşü destekleyebilir 2.80 2.60 USD/TL (ortalama) USD/TL Volatilite (sağ eks.) 2.40 Ancak hemen eklemek isteriz ki, kur etkisi ve gıda fiyatlarıyla ilgili kısa vadede öngördüğümüz olumluluk, orta vadede enflasyon görünümüne ilişkin riskleri ortadan kaldırmaya yeterli değil. Hem para politikalarının normalleşme sürecinin sermaye hareketlerinde dalgalanmalar yaratmaya devam edebileceği beklentisi, hem de küresel olarak olumsuz hava koşullarının gıda fiyatlarında baskı yaratabileceği endişesi enflasyon risklerini gündemde tutabilecek. Öte yandan, yüklü 26 Şubat 2014 itfasını geride bırakan Hazine’nin iç borç geri ödeme takviminin 5 Mart 2014 itfasından sonra rahatlayacak olması da, faizlerdeki baskının kısa vadede azalması açısından diğer bir destek unsuru olabilir. 2014 iç borç ödeme takvimi, yılın kalan dönemi için, 16-17 milyar TL seviyesinde görünen Nisan ve Mayıs ayları dışında daha ılımlı bir tablo sunuyor. 3.0% 2.5% İç borç itfa takvimi 5 Mart itfasından sonra rahatlıyor 20 İç Borç Geri Ödemeleri (Milyar TL) 2.0% 15 2.20 1.5% Faizlerdeki yükselişi destekleyen unsurların başında gelen enflasyon riskleriyle ilgili olarak, kısa vadede, kur ve iç talep gelişiminin yanısıra gıda fiyatları endişeleri azaltıcı bir görünüm sağlayabilir. 3 Mart’ta açıklanacak Şubat ayı enflasyonunda, özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarında önceki ayın yükselişinden sonra bir yavaşlama ya da aşağı yönlü bir düzeltme hareketinin gerçekleşebileceğini düşünüyoruz. Kurda istikrar kazanma çabasına ek olarak, iç talepte gözlenen yavaşlamanın da, kurun geçmiş dönemdeki değer kaybının enflasyona yansıma etkisini sınırlayabileceği düşünülebilir. ARALIK EKİM KASIM EYLÜL TEMMUZ OCAK Kaynak: Thomson Reuters Eikon, HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı AĞUSTOS 0 HAZİRAN 5 0.0% MAYIS 0.5% 1.40 02.10 05.10 08.10 11.10 02.11 05.11 08.11 11.11 02.12 05.12 08.12 11.12 02.13 05.13 08.13 11.13 02.14 1.60 MART 10 NİSAN 1.0% 1.80 ŞUBAT 2.00 2014 Kaynak: Hazine Son ancak en önemli unsurlardan biri olarak, TCMB’nin 28 Ocak ara PPK toplantısıyla yaptığı “güçlü ve önden yüklemeli” parasal sıkılaştırma, hem para politikasının kredibilitesi hem de benzer gelişen ekonomilere göre kırılganlığın azalması açısından destekleyici olmuştur. Küresel olarak para politikalarının normalleşme döneminde, TCMB’nin de para politikasını daha anlaşılabilir ve öngörülebilir bir hale getirme yönündeki eğilimi finansal oynaklığın kontrol altında kalmasına yardımcı olabilir. Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız. 27.02.2014 Ayn ı Aza lta n Art ır an GOÜ politika faiz oranları ve reel faizler Brezilya Hindistan Türkiye* Endonezya Güney Afrika Macaristan Romanya Meksika Çek Cumhuriyeti Güney Afrika Polonya Güney Kore 2014 1 75 25 550 50 -30 -50 - 2013 1 275 -25 -100 175 0 -275 -125 -100 0 0 -175 -25 2012 1 Mevcut Politika Faizi Mevcut Enf. Oranı 2014P (IMF) Politika Reel Faizi 2 -375 10.75% 5.9% 4.7% 6.35% -50 8.00% 9.8% 10.7% -2.14% -25 10.00% 7.7% 8.2% 2.13% -25 7.50% 8.3% 5.6% 2.07% -50 5.50% 6.0% 5.5% 0.15% -125 2.70% 1.4% 3.5% -0.74% -75 3.50% 1.9% 2.9% 0.64% 0 3.50% 3.4% 3.2% 0.35% -70 0.05% 1.0% 1.9% -1.82% -50 5.50% 6.0% 5.5% 0.15% -25 2.50% 1.0% 2.0% 0.52% -50 2.50% 0.7% 2.9% -0.36% Kaynak: (1) Toplam faiz değişikliği (baz puan) (2) 2014 Enflasyon hedefi ile reel hale getirilmiş faiz Thomson Reuters Eikon, *HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı Özetle, bono oranlarında kısa vadede öngördüğümüz düşüş hareketini destekleyebilecek makro ekonomik faktörlerin mevcut olduğunu görüyoruz. Peki bono oranlarında gözlenebilecek aşağı yönlü hareketin kalıcı olması ne kadar mümkün? Bu sorunun cevabını bulmak için de hem küresel hem de iç dinamiklere ilişkin varsayımları içeren farklı senaryolara bakmak gerekiyor. Öncelikle, küresel tarafta likidite azaltma sürecinin projeksiyonlara uygun olarak yavaş bir şekilde geliştiği, gelişen ülkelerde faiz artırımın 2015 yılından önce gerçekleşmediği duruma küresel olumlu senaryo diyelim. Tam tersi yönde, yani küresel ekonomideki iyileşmenin öngörülenden güçlü gerçekleştiği, dolayısıyla para politikalarındaki sıkılaştırmanın planlanandan hızlı yürütüldüğü durumda da küresel olumsuz senaryo geçerli olacaktır. 1. Senaryo (Küresel olumlu & İç riskler dengede) - 2 yıllık faiz modelimizdeki açıklayıcı değişkenlere yönelik olarak varsayımlarımız, ABDT2Y: %0,2-0,4 TRCDS2Y: 130-150 baz puan TRBE2Y: %6-7 USDTLV3A: %10-11 şeklinde. Bu durumda 2 yıllık tahvil faizi için model tahminimiz %7,8-9,0 aralığını gösteriyor. 10 yıllık faiz modelimiz için ise varsayımlarımız, ABDT10Y: %2,5-3 TRCDS10Y: 230-270 baz puan USDTLV1Y: %12-13 şeklinde. Bu varsayımlar altında 10 yıllık tahvil faiz tahminimiz %8,8-9,8 seviyesinde. 2. Senaryo (Küresel olumlu & İç dengelere bağlı “olumsuz ayrışma”) - 2 yıllık faiz modelimizle ilgili varsayımlarımız, ABDT2Y: %0,2-0,4 TRCDS2Y: 200-300 baz puan TRBE2Y: %9-11 USDTLV3A: %15-20 Bu durumda 2 yıllık tahvil faizi için model tahminimiz %11,114,7. 10 yıllık faiz modelimizdeki varsayımlarımız, İç dinamiklerle ilgili olarak, politik istikrarın korunduğu, dolayısıyla finansal istikrarın ağırlıklı olarak küresel koşullar tarafından belirlendiği, yani içsel dinamiklerin “olumsuz ayrışma” senaryosuna neden olmadığı durum için iç risklerin dengede olduğu senaryo; Öte yandan politik tansiyonun arttığı, finansal oynaklığın yüksek kaldığı, dolayısıyla enflasyon başta olmak üzere temel dengelerin bozulduğu durumda da iç dengelere bağlı “olumsuz ayrışma” senaryosu düşünülecektir. Şimdi küresel ve içeride olumlu ve olumsuz durumları içeren dört senaryoda modelimizin değişkenlerine ilişkin varsayımları belirleyelim ve bu durumda faiz oranlarına ilişkin tahminlerimizi elde edelim: ABDT10Y: %2,5-3 TRCDS10Y: 300-400 baz puan USDTLV1Y: %15-20 10 yıllık tahvil faiz tahminimiz %10,0-12,3. 3. Senaryo (Küresel olumsuz & İç riskler dengede) - 2 yıllık faiz modelimizdeki varsayımlarımız, ABDT2Y: %0,6-0,9 TRCDS2Y: 300-400 baz puan TRBE2Y: %11-13 USDTLV3A: %20-25 2 yıllık tahvil faizi için model tahminimiz %14,9-18,5. Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız. 27.02.2014 10 yıllık faiz modelimizdeki varsayımlarımız, ABDT10Y: %3-4 TRCDS10Y: 400-500 baz puan USDTLV1Y: %20-25 10 yıllık tahvil faiz tahminimiz %12,3-14,9. 4. Senaryo (Küresel olumsuz & İç dengelere bağlı “olumsuz ayrışma”) - 2 yıllık faiz modelimizdeki varsayımlarımız, ABDT2Y: %0,6-0,9 TRCDS2Y: 450-550 baz puan TRBE2Y: %13-15 USDTLV3A: %25-30 2 yıllık tahvil faizi için model tahminimiz %19,1-22,7. 10 yıllık faiz modelimizdeki varsayımlarımız, ABDT10Y: %3-4 TRCDS10Y: 500-600 baz puan USDTLV1Y: %25-30 10 yıllık tahvil faiz tahminimiz %14,1-16,8. Küresel ve iç dengelere ait senaryolar altında faiz tahminlerimiz Küresel olumlu İç riskler dengede Küresel olumlu 2.Senaryo İçsel "olumsuz ayrışma" Küresel olumsuz 3.Senaryo İç riskler dengede Küresel olumsuz 4.Senaryo İçsel "olumsuz ayrışma" 1.Senaryo 2Y 10 Y 2Y 10 Y 2Y 10 Y 2Y 10Y Bono piyasası oranlarını açıklamaya yönelik oluşturduğumuz modellerin mevcut durum ve olası senaryolar altında gelecek dönemle ilgili tahminlerini özetlemek gerekirse, faiz oranlarında %10 seviyesine doğru bir düşüş hareketi mümkün görünürken, bu hareketin kalıcı olması için hem küresel hem de içsel koşulların destekleyici yönde olması gerektiği ortaya çıkıyor. Likidite desteğinin planlanlandığı gibi yavaş bir şekilde çekildiği küresel konjonktürde, politik belirsizliklerin azaldığı ve istikrarla ilgili güven ortamının tekrar sağlandığı iç ekonomik ortamda, bono oranlarındaki düşüş hareketi kısa vadeli uçta %8-9, uzun vadeli uçta ise %910 bandına doğru devam edebilir. Böylece, verim eğrisinin normalleşmesi belirginleşebilir. Öte yandan, küresel sermaye koşullarının mevcut durumunu koruduğu, ancak içsel risklerin arttığı durumda, yaşanabilecek düşüş hareketi geçici olup, tahvil faiz oranları kısa vadeli uçta %11-14, uzun vadelide de %10-12 aralığına yükseliş gösterebilecek. Küresel koşulların olumsuza dönmesinin faiz oranlarında neden olacağı yükseliş ise, yandaki tabloda da görüldüğü üzere, artan içsel risklerin etkisine göre çok daha belirgin düzeyde. Verim eğrisinin ters eğimli görünümü de daha çarpıcı bir hal alıyor. %7,8-9,0 %8,8-9,8 %11,1-14,7 %10,0-12,3 %14,9-18,5 %12,3-14,9 %19,1-22,7 %14,1-16,8 Kaynak: HLY Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız. 27.02.2014 KÜNYE Azmi DÖLEN Genel Müdür Yardımcısı [email protected] +90 212 314 81 11 Işık ÖKTE Stratejist [email protected] +90 212 314 81 82 Ozan DOĞAN Uzman [email protected] +90 212 314 87 30 Nurcihan AŞIK Uzman Yardımcısı [email protected] +90 212 314 81 83 Tuğba İNCE Uzman Yardımcısı [email protected] +90 212 314 81 85 Furkan OKUMUŞ Uzman Yardımcısı [email protected] +90 212 314 81 86 Banu KIVCI TOKALI Başekonomist [email protected] +90 212 314 81 88 Esengül ÖZDEMİR Uzman Yardımcısı [email protected] +90 212 314 81 84 Cüneyt MEHMETOĞLU Uzman Yardımcısı [email protected] +90 212 314 81 11 ÇEKİNCE Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sayfalarda yayınlanan görüş, yorum, haber veya öneriler nedeniyle ortaya çıkacak ticari kazanç veya kayıplardan Halk Yatırım Menkul Değerler A.Ş. sorumlu değildir. Buradaki yazı, görüş ve yorumlar sayfa ziyaretçilerini bilgilendirme niteliği taşımaktadır. Rapor sayfalarında yayınlanan hiçbir yazı, görüş, resim, analiz ve diğer sunumlar izin alınmadan yazılı veya görsel basın organlarında yayınlanamaz. Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız.
© Copyright 2024 Paperzz