İslam`da Fetih Ruhu - Erzurum İl Müftülüğü

İL
TARİH
: ERZURUM
: 29.05.2015
ِ‫اللِال َّْر ْح َم ِنِال َّْرِح ِيم‬
ِِ ِ‫بِ ْس ِِم‬
ِ
ِ ََِِِ ‫َّاسِيَ ْد ُخِلُنو‬
َ ْ‫)ِوَرأَي‬
ْ َ‫اءِن‬
َ َ‫إِذ‬
َ 1(ِ‫ِوالْ َف ْت ُح‬
َ ‫ص ُرِاللَّه‬
َ ‫اِج‬
َ ‫تِالن‬
ِ ِ
ِ
ِ
ُِِ‫استَِْغْ ِف ْرُُِإِنَّه‬
َ ِّ‫ِرب‬
ْ ‫ِو‬
ً ‫دي ِنِاللَّهِأَِْ َنو‬
َ‫ك‬
َ ‫)َِِ َسبِّ ْحِب َح ْمد‬2(ِ‫اجا‬
)3(ِ‫َكا ََِتَ َّنوابًا‬
ِ َ ُ‫نولِلل ِّهِصلَّ ِاللّه‬
‫ِو َسِلَّ َِم‬
ُ ‫الِ َر ُس‬
َ َ‫ق‬
َ
َ ‫ِعلَْيه‬
ِ
ُ‫س ِه‬
َ ‫ِج‬
َ ‫ِم ْن‬
َ ‫الم َجاه ُد‬
ُ
َ ‫اه َدِنَ ْف‬
İSLAMDA “FETİH RUHU”
Aziz Müslümanlar!
Okuduğum surede Yüce Allah (c.c.)
mealen şöyle buyurmaktadır: “Allah'ın yardımı
gelip fetih gerçekleştiğinde. Ve insanların
akın akın Allah'ın dinine girdiğini gördüğünde; Rabbine hamd ederek şanının
yüceliğini dile getir ve O'ndan af dile;
şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir.”1
Hadis-i şerifte ise Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle
buyurmaktadır; "Gerçek mücâhid, nefsiyle
cihad edendir."2
Gaye için vicdanlara kilit vurmanın,
beşeriyet üzerine zehirli bombaları yağdırmanın,
insanlık gibi hayvanların, tabiatın ve belki de
âlemin düzenini bozmanın mubah olduğuna
inanan bir zihniyete göre fetih kandır,
gözyaşıdır, ızdıraptır. Ancak “insanı yaşat ki
devlet yaşasın” şuuruna sahip olan biz
Müslümanlara göre fetih şudur:
“Abdullah İbni Ömer (r.a.) anlatıyor:
“Resûlüllah (s.a.s.), Gazvelerden birinde
kadın cesetleri gördü. Bundan hoşlanmadı.
Bunun üzerine kadın ve çocukların
öldürülmelerini yasakladı.”3 Bir başka
hadisede ise Âlemlere Rahmet (s.a.s.), Hz. Ali’yi
Hayber kalesinin kapısını açmak üzere
gönderirken ona, İslâm’ın fetih ruhunu kıyamete
kadar bütün çağlara, zamanlara ve mekânlara
nakşeden şu muhteşem nasihatte bulundu: “Ey
Ali! O kavmin yanına vardığın zaman ilk
olarak onları Allah’tan başka ilah olmadığını
ve Hz. Muhammed’in de O’nun kulu ve
resulü olduğunu kabule davet et!... Allah’a
yemin ederim ki, Cenâb-ı Hakk’ın senin
vasıtanla bir tek kişiyi hidayete erdirmesi, (en
kıymetli dünya nimeti sayılan) kızıl develere
sahip olmandan daha hayırlıdır”.4
Halife Hz. Ebubekir (r.a.) ise kendi ordu
kumandanı Yezid b. Ebi Süfyana şöyle demiştir:
“Sana on şey tavsiye ediyorum: Kadınları,
çocukları ve yaşlı ihtiyarları öldürme. Meyve
veren ağaçları kesme, mamur yerleri tahrip
etme. Koyun ve develeri sadece yemek için kes.
Arıları yakma, onları parçalama, ganimete ihanet etme. Korkaklık gösterme.”5
Fatih Sultan Mehmet, Trabzon Rum
imparatorluğu üzerine sefere çıkmıştı. Şehre
arkadan ulaşmak için dağlık ve ormanlık bir
araziden geçiliyordu. Bazen baltacılar, önden yol
açıyorlardı. Fatih, bir kayaya tutunmak için
uğraşırken elleri kanadı. Bu hâli müşahede eden
beraberindeki Uzun Hasan’ın annesi Sara Hatun,
tam fırsatı olduğunu düşünerek:
“Oğul! Han oğlu hansın! Bir yüce
hükümdarsın! Trabzon gibi küçük bir kale için
bunca meşakkate katlanman reva mıdır?” dedi.
Fatih, şöyle dedi:
“Ey ihtiyar ana! Bilmez misin ki elimizde
tuttuğumuz, İslâm dininin kılıcıdır. Sen zanneyleme
ki, çektiğimiz bunca zahmetler, kuru bir toprak
parçası içindir. Bilesin ki, bütün gayretlerimiz
Allah’ın dinine hizmettir. İnsanları hidayete
kavuşturmaktır. Yarın Allah’ın huzuruna vardık da,
yüzümüz kara olmasın diyedir. Elimizde İslâm’ı
tebliğ ve yüceltme imkânları varken, birtakım
zahmetlere katlanmayıp ten rahatlığını tercih
edersek, bize gazi denilmesi reva olur mu? Küfür
ehline İslâm’ı götürmezsek, onların azgınlıklarına
mani olmazsak, huzur-i ilâhîye hangi yüzle
çıkarız?”
Kardeşlerim!
“Fetih sadece gözyaşı değil, fetih kibir
değil, fetih taş üstünde taş bırakmamak değil, fetih
namusa el uzatıp, bebek ve çocukları katletmek hiç
değil… Fetih bazen ilim mukabili özgürlük, bazen
Mekke’nin kapısından tevazu ile girmek, bazen
affetmek bazen hidayete vesile olmak, bazen
ruhlara vicdan tohumlarını ekmek ve bazen de
unutulmuş insani değerleri hatırlatmaktır. “Fetih”,
aslında toprağı değil, gönülleri fethedip çağlar
ötesine hoş bir seda bırakmaktır.
Allah, bizleri her ortamda sabrı ve ahlâkı
gözetenlerden eylesin, berat kandilimiz ve cumamız
mübarek olsun.
Hazırlayan: Hamit KANĞI (Vaiz)
Redaksiyon: İl İrşad Kurulu
1
Nasr, 110/1-3.
Tirmizi, Fedâilu'l-Cihad 2, (1621).
3
Buharı, el-Cihad ve's-siyer, 56/148.
4
Buhârî, Fezâilü’s-Sahâbe.
5 İmam Malik, Muvatta, Cihad, 10.
2