Fırat Üniversitesi Orta D oeu Araştırmaları Dergisi C .î. S. 2, Elazıe. 2003 131 ORTADOĞU AÇISINDAN TÜRKİYENİN JEOPOLİTİK ÖNEMİ Veysel KUŞÇU* Ayşe ÇAĞLIYAN” ÖZET Türkiye, Irak, İran, Suriye, Mısır, Lübnan, İsrail ve Arap Yanmadası'nı kapsayan ülkelerden oluşan Ortadoğu, Dünya coğrafyasının en önemli ve en sıcak noktalarındandır. Ü ç kıtanın birleşme yerinde bulunan bu ülkeler dünya enerji kaynaklarının %75’ine sahiptir. Ortadoğu’nun dış pazarlara açılan önemli kapılarından biri de Türkiye’dir. Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik değerler gelecekte de devam edecektir. Asya ve Avrupa kıtaları arasında yer alan Anadolu üzerinden yapılacak enerji transfer hatları, Türkiye’nin vazgeçilm ez bir coğrafi konumda yer aldığını göstermektedir. Dünya petrol rezervinin %75’ini üzerinde barındıran Ortadoğu en istikrarlı dönemini Osmanlı devleri zamanında yaşamıştır. Burası 1920’lerden günümüze kadar dünyanın en hareketli bölgelerinden birini oluşturmuştur. A B D ’nin önce Afganistan, sonrada Ortadoğu üzerine yönelmesinde esas sebep, Hazar bölgesi ve Ortadoğu’nun zengin petrol kaynaklarına sahip olmasıdır. A B D ’nin Irak'a istikrar ve demokrasi götürmek için çıktığı yolda zaman geçmesine rağmen hala istikrarın sağlanamaması, Ortadoğu’nun sınırlarında meydana gelebilecek muhtemel değişiklikler bölgedeki ülkeleri de huzursuz etmektedir. Anahtar Kelimeler: Türkiye, Ortadoğu, jeopolitik GEOPOLİTİCAL IMPORTANCE OF TURKEY IN THE MIDDLE EAST ABSTRACT Turkey is one o f the most importand and hottest points o f the Middle East geography which comprises Turkey, Iraq, Iran, Syria, Egypt, Lebanon, Israel and Arab Peninsula. These countries in the conjuction o f three continents have 75% o f the energy resouces o f the world. The door o f the Middle East to foreign markets is Turkey. Arş.Gör., F.Ü. Fen-Ed. Fak. Coğrafya Bölümü, Elazığ. * ‘Öğr.Gör.. Dr, F.Ü. Fen-Ed. Fak. Coğrafya Bölümü, Elazığ. 132 V. KU SC U .A. CAĞLIYAN: Ortadoğu Acısından Türkiye'nin Jeopolitik Önemi Geopolitic importance o f Turkey will continue in the future as well. The energy delivery lines through Anatolia makes Turkey a not to abandon country. The most stable period o f the Middle East was the period under the Ottoman Rule. This region has becom e one o f the most active regions in the World since 1920. American interest fırst on Afghanistan and then the M iddle East is due to the rich Petroleum resources in Khazar and Middle East regions. The usaless time spent since Iraqi operation o f America and probable changes in the borders o f the countries in the Middle East make the regional countries disturbed. Kcywords: Turkey. Middle East, Geopditical GİRİŞ Ortadoğu; Türkiye, İran, Irak, Lübnan, Suriye, İsrail ve Arap Yanmadası’nı kapsayan ülkelerden oluşmaktadır1. Dünya tarihi içerisinde önemi hiç azalmayan bu saha dünyanın merkezi konumundadır. Çünkü tarihi içerisinde ilk kültürlerin ortaya çıktığı yer olan Anadolu, birbirinden farklı kültürlerin merkezi durumundadır. Ayrıca Mısır, İran, Çin ve Avrupa kültürleri arasında kültür köprüsü görevini de üstlenmiştir. Hristiyanlık ve İslamiyet ilk defa oluşumuna bu sahada başlamış ve buradan yayılmıştır. İlahi dinlerin kutsal saydıkları mekanlar bu bölgede yer almaktadır. Bölge sadece kültürel değil aynı zamanda ticari anlamda da bir öneme sahiptir. Ortadoğu’yu oluşturan ülkeler üç kıtanın birleşme yeridir. Tarihin en işlek kara ve deniz yollan üzerinde yer alması iktisadi açıdan öneminin hiç bir dönem azalmamasına neden olmuştur. Batı Avrupa’ya, Karadeniz ülkelerine hem deniz yoluyla hem de kara ulaşımıyla varmak mümkündür. Ümit burnunun keşfiyle önemi azalan Akdeniz Süveyş kanalının açılmasıyla tekrar canlanmıştır. Tarihte önemli bir konuma sahip olmasında, sahip olduğu su yollarının da katkısı büyüktür. Fırat ve Dicle gibi iki büyük akarsuyun Suriye ve Irak’tan geçmesi, Mezopotamya adıyla anılan verimli tarım alanlarının oluşmasına neden olmuştur. Su kaynaklan az olan ülkelerin Türkiye ile başlayan problemlerinin temel nedenini su oluşturmuştur. Farklı din ve mezheplerden, dışa kapalı göçebe toplumlardan oluşan Ortadoğu, sadece beşeri şartlardan değil fiziki coğrafya açısından da birlik göstermez. Güneydoğu Toroslann devamı olan dağlar ve platolar Irak’ın kuzeyinde ve İran’da devam eder. Suriye çölüne kadar olan ovalık saha GAP ovalannın devamıdır. Nil nehrinin çevresi hariç tutulursa diğer alanlar çölden oluşmaktadır. Bu nedenle Ortadoğu’nun kuzey kısmındaki coğrafi şartlar bölge hakimiyetinin temelini oluşturmaktadır. Tarih içerisinde de kuzeye hakim olan devlet güneyde kalan diğer ülkelere de kolaylıkla hakim olmuştur. 1 Niray, N., 2003, Ortadoğu’daki Siyasal Gelişmelerde Türkiye’nin Yeri, s. 267 2 Niray, N., a .g .e ., s. 270. Fırat Üniversitesi Orta Do&u Araştırmaları Dergisi C .l. S. 2. Elazığ. 2003 133 Petrole olan ihtiyacın gün geçtikçe artması ve henüz bir alternatif eneğinin bulunamaması da zengin rezervlere sahip Ortadoğu’nun vazgeçilemez bir saha olduğunu ortaya koymaktadır. Fakat bu durum bölge açısından tehdit oluşturmaktadır. Çünkü gerek batılı devletler gerekse de ABD, Ortadoğu’nun siyasi dengesini kontrolleri altına almaya çalışmaktadırlar. Osmanlı Devleti döneminde istikrarlı bir yönetime kavuşan Ortadoğu’da bir çok ülkenin halkı farklı kabile ve aşiretlerden oluşmaktadır. Osmanlı devleti sonrasında petrolün önem kazanması ve halkın göçebe hayat tarzı sürdürmesi, farlı din ve mezheplerin olması çıkar peşinde koşan ülkelerin dış müdahalelerine maruz kalmasına ve istikrarın da bir türlü sağlanamamasına neden olmaktadır. Gerek Türkiye ile komşuları arasında meydana gelen sorunlar gerekse de bölge ülkeleri arasında meydana gelen/getirilen sorunlar Türkiye’yi etkilemektedir. Farklı mezheplerin olması, milliyetçilik akımları, tarihsel doku, farklı politik tercihler, Batı Ülkeleri ile birebir ilişkiler geliştirme arayışı içerisinde olunması bölgedeki başlıca sorunlardır3. Ortadoğu gerek coğrafi gerekse de siyasi ve politik yapısıyla son derece stratejik bir noktadadır. Kültür kavşağında olması, kara ve deniz ulaşımının merkezinde olması, dünyanın sahip olduğu enerji kaynaklarının % 75’ini bünyesinde barındırması önemini arttırmaktadır. Fakat unutulmamalıdır ki Ortadoğu’nun dışa açılan ve istikran sağlamış hemen hemen tek ülkesi Türkiye’dir. Bu nedenle Ortadoğu’nun coğrafi önemi Türkiye’nin coğrafi konumunda saklıdır. Türkiye’nin Coğrafî Konumu Türkiye topraklarının büyük bir kısmı Asya kıtasında, küçük bir kısmı da Avrupa kıtasındadır. Her iki kıtanın ülkesiymiş gibi görünse de aslında Türkiye bir Avrupa ülkesidir. 18. yüzyıldan itibaren Tanzimat fermanıyla birlikte Türkiye Avrupalı olma yoluna girmiş, Avrupa kültürü ile daha da iç içe olmuş, yapılan yeniliklerde Avrupa’yı takip etmiştir4. Ayrıca Avrupa kıtasının kıta sının tarih içerisinde de kişiden kişiye, olaydan olaya göre değişmiştir3. Matematik konum olarak Türkiye, 3 6 4 2 kuzey enlemleri ile 26-45 doğu boylamları arasında, orta enlemlerde ılıman iklim şartlannın hakim olduğu sahada bulunmaktadır. İnsan yaşamı açısından ideal bir kuşakta olması nedeniyle tarihin ilk dönemlerinden beri Anadolu büyük devletlere beşiklik yapmış, çok sayıda uygarlığın üzerinde kurulmasına zemin hazırlamıştır. İnsanlık tarihinden günümüze Anadolu’da nüfus kesintiye uğramamış, ya tamamen ya da kısmen toplumlar arasında el değiştirdiğinden bu güne 3 Öztürk, M., 2003, Orta Doğu, s. 258 4 Özey, R., 2002, Türkiye Coğrafyası ve Jeopolitiği, s. 6 5 Yiğit, A., 1996, Avrupa'nın Sınırları ve Türkiye’nin Avrupa'ya Göre Konumu, s. 41 134 V. KUSCIJ. A. CAĞ U YAN : O nadoeu Acısından T ürkiye’nin Jeopolitik Önemi Anadolu’nun her tarafı tarihi müze konumuna gelmiştir6. Uygun iklim şartlan, bol su kaynaklan, verimli topraklanyla nüfusu cezp etmektedir. Türkiye bu yönüyle sahip olduğu jeopolitik değeri, tarihin her döneminde korumuş ve gelecekte de koruyacaktır. Türkiye’nin üç kıtanın kesişme noktasında yer alması bir çok kültür ile ilişki içinde olmasına neden olmaktadır7. Batıda Avrupa kültürü, doğusunda Asya kültürü, kuzeyde Rus kültürü, güneyde Arap kültürü vardır. Türkler, İslamiyet’i kabul ettiğinden beri İslam ve Arap kültürü içerisinde yaşamaktaydı. Osmanlı devletinin uzun süre bu topraklara hakim olması özellikle Ortadoğu devletleri ile kültürel açıdan birçok benzerliklerin olmasına neden olmuştur. Türkiye Tanzimat hareketiyle birlikte gerek giyim kuşam olarak gerekse de günlük ve toplum hayatını düzenleyen yasa ve kurallara kadar Avrupa kültürünü benimsemeye başlamıştır. Halkın sahip olduğu dini değerler, örf ve adetler açısından Ortadoğu ve İslam kültürü, yasa ve kurallar açısından da Avrupa kültürü hakim olmuştur. Türkiye’nin hem sahip olduğu kültür değerleri hem de kültürel geçiş kuşağında olması coğrafi konumu gereğidir. Türkiye’nin çevresinde yer alan bu kültür kuşağı aynı zamanda siyasi açıdan dünyanın en kanşık bölgesidir. Türkiye, kuzeybatıda Balkan ülkeleri, kuzeydoğuda Kafkas ülkeleri, güney ve güneydoğuda da Ortadoğu ülkeleri ile komşudur. Bu ülkeler, istikran bir türlü yakalayamamış, jeopolitik açıdan dünyanın en sıcak bölgelerini oluşturur. Özellikle Ortadoğu’da yanm asırdır kanlar dinmemiş, silahlar susmamıştır. Gerek Balkan ülkeleri gerekse de Kafkas ülkelerinde zaman zaman yaşanan barışçıl ortamlar, gerginliğin sona erdiği anlamına gelmemektedir. Türkiye bu istikrarsız bölge içerisinde istikrannı sağlamış tek demokratik bir devlettir. Bu yönüyle çevresinde yer alan bir çok ülkeye örnek olmuş, bölge içerisinde sahip olduğu ortak değerler açısından da arabuluculuk rolü üstlenebilir/üstlenmiştir. Anadolu, hem geçmişte ve hem de bugün Asya, Avrupa ve Afrika'nın ilişkilerinde bir köprü vazifesi görmüştür. Fonksiyonlan bakım ından, A nadolu'nun sosyal ve ekonom ik hayatını derin çizgileriyle etkilem iş olan Türkiye, hem geçm işte ve hem de bugün Asya, A vrupa ve A frika'nın karşılıklı ilişkilerinde bir geçiş sahasıdır. Türkiye'nin dünya üzerindeki yerinin kıtalar arası bağlayıcılık rolü, topoğrafik özelliği nedeniyle daha çok batı-doğu yönünde önem kazanm ış olup, günümüzde de hala aynı doğrultusunu korumaktadır8. Tarihte “Kral Yolu” olarak anılan yol, yerini geçitlerle yön değiştiren daha modem ve teknolojik yollara bırakmıştır. TEM otoyolu, E5 karayolu, Avrupa-Asya-Ortadoğu ülkelerini birbirine bağlamaktadır. Türkiye’de dağlann doğu batı yönlü olması doğu-batı yönünde k a r şılık lı 6 Doğanay, H., 1997, Türkiye Beşeri Coğrafyası, s. 84 7 Özey, R., 2002, a.g.e., s. 6 8 Doğanay, H., 1997, a.g.e., s. 84-85 Fırat Üniversitesi Orta D oeu Araştırmaları Dervişi C. L S. 2. F.lajıe. 2003 135 ulaşımı kolaylaştırmaktadır. Kuzey-güney yönünde çok belirgin bir engel oluşturan Anadolu, ulaşımı az çok engelleyen, belli doğrultularda ve daha dar boyutlarda kalmasına yol açan doğal bir engel teşkil etmiştir. Bu nedenle tarih boyunca Doğu Avrupa ile Akdeniz ve A frik a arasındaki bağlantı, Asya ve Avrupa arasındaki karşılıklı ilişkilere göre, son derece zayıf kalmıştır. Bugünkü Anadolu'nun tarih boyunca devamlı olarak toplum lan kendine çekmesi, fakat bu akınların büyük çoğunluğunun doğu ve batı yönlerinden gelmiş olması, kuşkusuz sadece Küçük Asya'nın tektonik-topoğrafık ve orografık özellikleri ile açıklanamaz. Bunlarda, Anadolu'nun doğal ve beşerî kaynaklar açısından zengin bir ülke olmasının da önemli bir rolü vardır9. Gerçekten, Anadolu'nun daha Eski Çağ'dan beri kalabalık nüfus topluluklarını barındırmaya devam etmesi, tarım topraklarının verimliliği ve zengin doğal kaynaklarıyla ilgilidir. Dünyanın en eski tarım alanlarından olan Mezopotamya, Ege ovalan, Orta Anadolu’da akarsu boylan höyüklerle doludur. Anadolu’nun ortalama yükseltisinin fazla olması tanm açısından olumsuz bir değer oluşturmamaktadır. A ynca bilindiği gibi Türkiye, tanmsal varlığı açısından Dünya devletleri içerisinde kendi kendine yeten az sayıdaki ülkelerden biridir. Anadolu, tanm ve madencilik tekniklerinin en eski olduğu, eski kültür bölgeleri arasındadır. Bazı madenlerin işletilmesi, Mezopotamya toplum lanyla bunlann ticaretinin yapılması, hayvancılık, meyvecilik ve tahıl tanm ı gibi toprağa bağlı ekonomik faaliyetler. Anadolu'da Hititler Devri'nden de, çok eskiye dayanır. Ancak, bu alanın tanm sal ürünleri ile madenlerin bölgeler arası ticareti, Hititler ile başlar ve Hititlilerin şekillendirdiği geleneksel tanm bugün Anadolu’da halen devam ettirilmektedir.10 Özellikle Hititlilerden önce başlayan tahıl tanm ı ve meyvecilik günümüzde de yoğun bir şekilde yapılmaktadır. Sanayii bitkilerine getirilen sınırlı ekim faaliyetleri sonucunda tanm sal nüfus azalma göstermekte, uygulanan modern tanm m etotlan da ürünün daha bol olmasına yol açmaktadır. Anadolu’nun geçmişten beri gelen tarım ve meyve ticareti günümüzde de yoğun olarak devam etmektedir. Kuşkusuz Anadolu'nun doğal kaynaklannın, böyle işletilmesi, bir yandan da ticarî faaliyetler ve ticaret yollannın bu gelişmeyi iteklemesi, eskiden beri Küçük Asya'da oldukça fazla bir nüfusun yaşamasına zemin hazırlam ıştır. B ununla birlikte, geçm işin nüfus sayısı hakkında, bir tahm inde bile bulunmak oldukça zordur. Ancak, şu da bilinmelidir ki, Küçük Asya'nın coğrafî konumu ve bunun sağladığı geçiş kolaylıklanndan yararlanılarak, doğu ve batı arasında geçmiş olan tarihi ticaret yollan, ekonom ik hayatın gelişmesinde, bir sosyo-ekonomik ve hatta sosyo-politik temel faktör olmuştur. Bu yollann başında ipek yolu gelmektedir. Uzak Doğu 9 Doğanay, H., 1997, a.g.e., s. 84 10 Doğanay, H.,1997, a.g.e., s. 84 IM V. KUSCU. A. CAĞLIYAN: O rtadoeu Acısından Türkiye ’nin Jeopolitik Önemi mallarının Avrupa’ya ulaştırılması ve bu kervanın Anadolu'dan (güneyinden) geçmesi yol boyunca bir çok pazarın oluşmasına ve yolun önem kazanmasına neden olmuştur. Coğrafi keşiflere kadar önemini devam ettiren bu kervan yolu, önemini Süveyş kanalının açılması ile birlikte tekrar korumuş ve Akdeniz ticaret yollan tekrar canlanmıştır. Ancak Türkiye, bu yollara göre daha kuzeyde kaldığından yeni gelişmelerden pek yararlanamamıştır11. Tarihin akışı içinde, eski ticaret yollarında meydana gelen bu aleyhte değişmeler, anakaralar arası bağlayıcılık rolünü biraz zayıflatm ışsa da, bütünüyle önlemiş değildir. Çünkü, daha önce de değinildiği gibi, dünyanın önemli kilit bölgeleri arasında olan Çanakkale ve İstanbul Boğazlan, Türkiye topraklan içinde bulunmaktadır. Karadeniz kıyı devletleri limanlarının kapılan İstanbul-Çanakkale Boğazlan; bunlarla birlikte Türkiye limanlanmn kapılan ise Cebelitank Boğazı ve Süveyş Kanalı'dır. Bu ve benzer özellikleri nedeniyle Anadolu, tarihinin her döneminde, doğu ve batı kökenli saldınlara maruz kalmıştır. Kuzey ve güney yönlü saldınlar, Anadolu'yu tahrip ve işgal yönünden, tarih boyunca pek başan sağlayamam ıştır.12 M illetlerarası ilişkiler bakım ından Türkiye, coğrafî konum unun taktik ve stratejik avantajları yüzünden, bugün kuşkusuz eskiye göre, daha fazla önem kazanm ıştır. Bu önem , giderek daha da artm aktadır. A vrupa'dan O rta Doğu ülkelerine yönelik ulaşım da Türkiye karayollanndan sağlandığı için trafiğin giderek önemli ölçüde yoğunlaştırmaktadır. İran, K afkasya, Irak, Suriye, L übnan, İsrail ve M ısır; A nadolu dem iryolları üzerinden, A vrupa ile bağlantı sağlayabilecek durum dadır. Bu fonksiyon, şim dilik pek önem kazanmış değildir. Ancak Orta Doğu demiryolu ağı geliştikçe, Anadolu dem iıyollanm n transit ticaretteki öneminin giderek artması beklenmelidir. Türkiye’nin, eneıji zengini Hazar ve Orta Doğu Bölgeleri ile tüketim noktalan arasında stratejik bir konumda bulunmaktadır. Bu açıdan Türkiye doğu batı arasında bir “Eneıji Köprüsü” görevi görmektedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı ülkemiz için olduğu kadar, Bölge ülkeleri için de son derece büyük önem taşıyan ve 21. yüzyılın eneıji projesi olarak da nitelenmektedir. Türkmenistan-Türkiye-Avrupa Doğal Gaz Boru Hattı Türkmenistan tarafından bazı problemler nedeniyle durdurulmuştur. Azerbaycan ve Türkiye arasında Azeri gazının Türkiye’ye naklini öngören anlaşmanın Hazar Bölgesi eneıji kaynaklarının Avrupa pazarlanna ulaştınlması yönünde çok önemli bir adım olmuştur. Mavi Akım Projesi ile ilgili çalışmalar bitirilmiş, gaz fıyatlanndaki düzensizlik bir süreliliğine gaz transferini aksatsa da Türkiye açısından önemli bir enerji nakil hattı olmuştur. 11 Doğanay, H., 1997, a.g.e., s. 85 11 Doğanay, H., 1997, a.g.e., S. 87 Fırat Üniversitesi O n a Doeu Araştırmaları P e n i s i C .I. S. 2. Elazıe. 2003 137 İran ve Türkiye arasında Doğu Anadolu Doğal Gaz İletim Hattı’nın da işletilmeye açılması Türkiye’nin nasıl bir enerji köprüsü üzerinde olduğunu göstermektedir. Bu eneıji hatları tek taraflı değildir. Avrupa Birliği ülkelerinin orta ve uzun vadedeki doğal gaz talebinin karşılanması Türkiye’nin “Eneıji Köprüsü” olma stratejisini oluşturacak “Güney Avrupa Gaz Ringi Projesi”nde, Türkiye’nin ve Yunanistan’ın aktif katılımıyla tamamlanma aşamasına getirilmiştir. Çeşitli uluslararası kuruluşlar ve özellikle A B ’nin yaptırdığı çeşitli çalışmalar neticesinde ortaya çıkan ve 2010’lu yıllardan başlayarak ülkemiz üzerinden çok önemli gaz miktarlarının Avrupa’ya taşınacağını öngören değerlendirmeler ışığında, Orta Avrupa Ana Gaz Boru Hattı’na bağlantı yapılması amacıyla, Balkanlar üzerinden Avusturya’ya uzanan bir boru hattı projesinin gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Rusya Federasyonu ile yapılmış bulunan mevcut kontratlar ve Cezayir ve Nijerya ile imzalanan sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) anlaşmalarının yanı sıra İran’dan gaz alımına başlanmıştır. Ayrıca, Azerbaycan Projesi devam etmekte, Türkmenistan, Irak, M ısır gazı ile ilgili projeler de açılacak yolu beklemektedirler13 (Harita: 1). Harita: 1. Türkiye’den Geçen ve Geçirilmesi Düşünülen Petrol Boru Hatları (www.m fa.gov.tr). G örüldüğü gib i T ü rk iye en erji hatları açısın dan son d erece stratejik bir konumda y er alm aktadır. G e ç m işte ip ek y o lu için yap ılan savaşlar bu gün 13 www.botas.gov.tr. 138 V. KUSCH. A. CAĞI.IYAN: O rtadoeu Acısından Türkiye'nin Jeopolitik ö n em i enerji nakli için yapılmaktadır. Türkiye’nin bu stratejik önemi ve üstlendiği görev çeşitli ülkeler tarafından çekilmez bulunmakta ve gerek boru hattının yön değiştirmesine çalışılmakta, gerekse de boru hattının güvenliği konusunda problemler çıkarılmaktadır. Kerkük-Yumurtalık boru hattı son günlerde sabote edilmekte, hattın güvensiz olduğu ortaya konularak Kerkük-Hayfa hattı açılmak istenmektedir. Ayrıca Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı tamamlanarak Mavi Akım gaz naklinin önemi azaltılamaya çalışılmaktadır. Bunlar gibi bir çok gizli çalışmalar uluslararası şebekeler tarafından gizlilikle yürütülmektedir. Bu noktada Türkiye güçlü ve istikrah yapısıyla olaylara müdahale etmektedir. B oru hatlarında olduğu kadar kıtalar arası ulaşım da da, T ürkiye'nin özel bir yeri vardır. İstanbul doğu-batı geçişlerinde kuşkusuz daha özel bir önem taşır. Ç ünkü, ya transit geçiş m erkezi, ya da trafiğin ve çeşitli ticaret m allarının toplanıp dağılm a m erkezi durum undadır. İstanbul'da B oğaz trafiğinin giderek yoğunlaşm ası, T ürkiye'nin öneminin giderek arttığım gösterir. Boğaziçi ve Fatih Köprüsü ile şu anda gündemde olan Tüp Geçit artan deniz trafiğini hafifletmek ve kent içi ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla yapılm ıştır14. Türkiye, ortalama yükseltisi fazla olan dağlık bir ülkedir. Ovalar, daha ziyade kıyılarda ve akarsu vadilerinde yer alır. Akarsular bakımından bölgenin en zengin ülkesidir. Özellikle Ortadoğu açısından bu sular büyük önem taşır. Türkiye’den doğup Basra Körfezine dökülen Fırat ve Dicle nehirleri Suriye ve Irak’ın büyük su kaynaklarını oluşturmaktadır. İleriki yıllarda savaşların petrolden ziyade su problemlerinden kaynaklanacağı beklenmektedir. Türkiye sahip olduğu akarsular dışında Üç tarafının denizlerle çevrili olması, İstanbul ve Çanakkale boğazlan gibi dünyaca ünlü geçitleri elinde bulundurması Avrasya açısından jeopolitik durumun açık olarak sergilemektedir. Türkiye’yi çevreleyen denizler Cebel-i Tank Boğazı ile Atlas Okyanusu’na, Süveyş Kanalı vasıtasıyla Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’na bağlantılıdır. Türkiye, yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklan bakımından, bölge ve hatta dünya ülkeleri arasında zengin ülkelerden biridir. Önemi giderek daha da iyi anlaşılan Bor madeni kaynaklan açısından Türkiye, Dünyanın en fazla rezervine sahiptir. Uranyum ve toryum yataklanmn da zengin olması, yer altı madenleri açısında ayrı bir değer kazandırmaktadır. Sanayileşme olarak, sanayileşmiş Avrupa ülkeleri ile sanayileşmemiş Asya ülkeleri arasında geçişi temsil etmektedir. Turizm bakımından ise, diğer Akdeniz ülkeleri ile birlikte önemli turizm potansiyeline sahiptir. Coğrafi konum olarak Türkiye’nin, Dünyanın en sıcak çatışmalannm ortasında demokratik bir sistem içerisinde bölgede örnek bir ülkedir. Ortadoğu barışının sağlanmasında çevresinde yer alan ülkelerle ortak kültürel özellikleri 14Doğanay, H., 1997, a.g.e., s. 86 F ırat Üniversitesi Orta D osu Araştırmaları D erıisi C .l. S. 2. E lane. 2003 139 taşıması jeopolitik açıdan önemlidir. ABD-Irak savaşı Türkiye’nin önemini bir kat daha ortaya koymuştur. Türkiye’nin geçmişten beri gelen bu siyasi öneminin gelecekte de devam etmesi izleyeceği barışçıl politikalara bağlıdır. Türkiye ve Orta Doğu Etkileşimi Dokuzuncu yüzyıldan itibaren Ortadoğu'ya gelmeye başlayan Türkler, Abbasi Halifeliğinin hakimiyetinde kısa bir süre yaşadıktan sonra kendi devletlerini kurmuşlardır. Suriye ve M ıs ır'd a ilk Türk devletlerinin kurulması sonrasında bölge Eyyübiler’den Osmanlı devletine kadar Türk hakimiyetinde kalmıştır. Bölgede Türklerin kültür iz le ri bugün dah i yoğun olarak g ö rü lm e k te d ir. Bu n e d e n le O rtad o ğ u ile k ü ltü r ve tarih b irlik te liğ im iz vard ır. Bölgede kurulan medeniyetlerin temelinde oluşan birliktelik oluşan medeniyetin de ortak bir medeniyet olduğunu ortaya koymaktadır15. Türkiye kendisinin de içerisinde yer aldığı Ortadoğu ülkeleriyle güneyden ve doğudan ortak sının paylaşmaktadır (Harita: 2). Coğrafi açıdan bakıldığında Anadolu’nun sahip olduğu coğrafi özelliklerin Suriye, Irak ve İran’a kadar uzandığı görülmektedir16. Irak’taki dağlık ve plato sahası Güneydoğu Toroslann devamıdır. Toroslar İran’da Zagros ve Elburuz adıyla devam eder. Güneydoğu Anadolu’nun devamı niteliğinde olan Suriye’nin ovalan ise çöl kuşağına kadar devam eder. Yeryüzü şekillerinde görülen bu benzerlik hidroğrafik özelliklerde de görülür. Türkiye’nin en önemli akarsulannda olan Fırat ve Dicle nehirleri Suriye ve Irak’tan geçmekte ve bu ülkelere hayat vermektedir. Suriye’nin başlıca tanm alanlan Fırat nehri boyuncadır. Asi nehri kenarındaki tanm alanlan dışında Suriye’de işlenecek tarımsal toprak bulunmamaktadır. Irak bu açıdan daha şanslıdır. Fırat nehrinin Suriye’den sonra Irak sınırlan içerisine girmesi tanm alanlarının her iki nehir b oy u n ca v e arasında gelişmesine zemin hazırlamıştır. Mezopotamya adıyla anılan bu saha en eski tanm alanlanndandır. Bu nehirler arasındaki verimli topraklarda oluşan medeniyetler de tarihin en eski medeniyetleridir, bu sular Irak’ta birleşerek Şattül Arab adıyla Basra Körfezine dökülmektedir. Dolayısıyla Ortadoğu’nun k uzey kısmının fiziki coğrafyası Türkiye’nin devamı niteliğindedir. Oluşan bu coğrafî zaruret, tarihî ve kültürel miras ile birleşince, Türkiye'yi ister istemez Ortadoğu meselelerinin içine girmektedir. 15 öztürk, M., 2003, a.g.e., s. 254 16 Elibüylik, M., 2003, Ortadoğu ’nun Coğrafi Bakımından Adı, Yeri, Önemi, s. 139 V. KUSCU. A . CAĞUYAN■OrtnA™* Acısından Türkiye 'nin Jeopolitik önemi ORT A DOĞU ÜLKELERİ I4Q Harita: 2. Türkiye ve Ortadoğu Ülkelerinin Konumu (Elibüyük’ten). Fırat Üniversitesi Orta Do&u Araştırm aları D em işi C .l. S. 2. E lazıf. 2003 141 Osmanlı Devletinin Birinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan sınır, aileleri ve topraklan ikiye bölmüştür. Bu sadece Irak ve Suriye için değil aynı zamanda Türkiye’nin bütün sınır komşuları için geçerlidir. Fakat her yıl bayramlarda güney sınırlarındaki bayramlaşmalar Türkiye’nin gündemine oturmaktadır. Çünkü bir ailenin bir kardeşi Türkiye tarafında diğer kardeşi sınırın öbür tarafmdadır. Kerkük ve M usul’da yaşayan Türkmenler Anadolu’nun bir parçasıdır. Aynı zamanda bu, o sahada yaşayan Kürt gruplar için de geçerlidir. Yüzyıllardır aynı toprağı paylaşan birbirinden ayrılmaz aynı toplumun farklı iki unsuru gibi yaşarken araya giren nifak tohumlan iki kardeş milleti birbirine silah çeker duruma getirmiştir. Yüzyıllar boyunca aynı tarih ve kültürü paylaşmamız ortak bir çok noktamız olduğunu göstermektedir. Kız alıp vermeler sonucunda oluşan akrabalık bağlannı, ortak kültür ve medeniyetimizi bir kenara iterek bazı devletlerin çıkarlan nedeniyle oluşan düşmanlık iki toplumun da zaranna olmaktadır. Dünya tarihine bakıldığında, siyasî istikrarsızlıkların olduğu bölgeler, orada güçlü bir siyasî otoritenin bulunmadığı bölgelerdir. Bir bölgede siyasî bakımdan parçalanma varsa, oraya istikrarın gelmesi mümkün değildir. İstikrar, ancak güçlü siyasî otoritelerin himayesinde kurulur17. Osmanlı Devletinin Ortadoğu ve Balkanlara hakimiyeti ile uzun süre yaşanan istikrar Birinci Dünya Savaşı sonrasına kadar devam eder. İngilizlerin, Fransızların bölgede kurduklan manda hakimiyeti yerini kısa süre de olsa bağımsız krallıklara bırakır. İsrail devletinin kurulması sonucu tekrar başlayan istikrarsızlık günümüze kadar devam etmektedir. Bölgede uzun süreli güven ve barış ortamının oluşması Birleşmiş Milletlerin görevini hakkıyla yapmasına bağlıdır. Ortadoğu meselelerinin Türkiye açısında bir diğer önemi de bu sahada yaşan halklardan dolayıdır. Osmanlı İmparatorluğunun sona ermesiyle Irak sınırlannın içinde kalan Türkmenler, Irak'm değişik yönetimlerinin politikalanna karşı varlıklannı barışçıl bir şekilde korumaya çalışmışlardır. Irak devletinin kuruluşundan itibaren Araplaştırma politikasına rağmen kimliğini koruyan T ürkm enler, İkinci Körfez Savaşı'ndan sonra Irak'ın kuzeyinde yoğun bir şekilde başlayan Kürtleştirmeye ve varlığının inkar edilmesine rağmen 1991'de ilk resmi partisini kurmuştur18. Türkmenler, Irak'ın değişik yönetimleri tarafından saklanmaya çalışıldığı bilinen büyük bir gerçektir. Kürt gruplan geçmişteki Irak hükümetleri gibi Türkmenleri tanımamaktadır. Verilen asgari haklar bölgedeki 2.5-3 milyonu aşkın Türkmen'in sayısıyla paralel değildir. Kürt gruplannm şu ana kadar izlediği politika, Kürtlerin kontrolünde oluşacak her türlü yönetimde Türkmenlerin tanınmayacağının kanıtıdır. Irak'ın kuzeyinde ABD-İngiltere tarafından uygulanan 36. paralelin inşası, Türkmenlerin büyük kısmının 17 Öztürk, M., 2003, a.g.e., s. 265 18 Yılmaz, Y., 2003, Irak'ın Gizlenen Gerçeği: Türkmenler. 142 V. KUSCU. A. C AĞ U YAN : Ortadoeu Acısından T ürkiye'nin Jeopolitik Önemi merkezi hükümetin kontrolünde kalmasıyla Türkmenlerin ikiye bölünmesine ek olarak, politik açıdan çok zayıf kalmalarına yol açmıştır. Türkiye tarafından 36. paralelin kabul edilmesi ya da kabul ettirilmesi, Türkiye'nin Irak'm kuzeyi hakkındaki politikasının zayıf bir ayağını oluşturmaktadır19. Bölgeden gelebilecek her türlü tehlikenin barışçıl bir şekilde bertaraf edilmesi, Türkmenlerin diğer gruplarla eşit statü ve haklara sahip olması gerekmektedir. Türkiye’nin Güneyindeki Siyasi Gelişmeler IX. yy dan beri Türkleşmeye başlayan Irak 1534’te Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1918’e kadar Osmanlı devletinin bir vilayeti olan Irak bu tarihten itibaren İngiltere’nin mandası olmuştur20. İngiltere sömürgelerine giden yollan güven altına almak için Osmanlı Devleti’nden Mısır’ı almış ve Süveyş Kanalının açılmasıyla da bölge stratejik bir önem kazanmıştır. Çünkü Doğu Akdeniz limanlan yeniden ticari önemini kazandı, Hindistan’a giden deniz yolu Ümit Bumu’nu dolaşmadan Hindistan’a varabilecekti. Süveyş Kanalının önemi Ortadoğu petrol kaynaklanılın ortaya çıkanlmasıyla daha da artmıştır. İngiltere Hindistan üzerindeki sömürgelerini kaybetmesine rağmen Ortadoğu’daki çıkarlarını muhafaza etmiş ve Fransa ile Skyes-Picot anlaşması olarak anılan uzlaşma çerçevesinde Irak, İngiltere nüfuz bölgesi olarak tanımlanmış ve İngiliz hükümeti Irak'ın sınırlarını ve politik yapısını 1921’de oluşturmuştur. Bölgede meydana gelen gelişmeklere tarafsız kalan ABD petrol kaynaklarının fazla olması nedeniyle devreye girerek Irak petrollerinin % 20'sini Amerikan şirketlerine geçirtmiştir. 1932 yılına kadar Irak İngiliz manda yönetimi altında kalmıştır. 1932 yılında İngiliz Milletler Topluluğu'nun bir üyesi olmuştur. Bağımsızlığı takiben ordunun desteğiyle yönetime gelen Nuri-Al Said, kanlı bir askeri darbe sonucunda öldürülünceye kadar (1958) icra yetkilerini elinde bulundurmuştur. 1958 yılında krallık rejiminin devrilmesini izleyen istikrarsız bir d önem d en sonra 1968 yılında Baas Partisi yönetimi Arap milliyetçiliğini ön planda tutarak Irak petrolleri millileştirilmiştir. 1972 yılıma kadar senelik petrol gelirleri 584 milyon dolar olan Irak Devleti, 1973 petrol artışlannın etkisiyle 7,5 milyar dolara yükselmiş, Irak toplumunda yeni bir istikrarsız bir döneme girilmiştir21. ABD’de gerçekleşen 11 Eylül terör faaliyetleri sonrasında ABD’nin askeri politikasını değiştirmiştir. Afganistan üzerine yapılan saldın ve bu sahada oluşturulan askeri üsler ile batı Türkistan da ABD jeopolitik yapıyı değiştirerek kendi menfaatlerine çalışan yeni devletler oluşturma arzusundadır. Rusya’nın dağılması sonrasında oluşan devletleri sahip olduklan eneıji kaynakları nedeniyle Rusya ve Çin’in etkisinden kurtararak eneıji kaynaklan açısından 19 Yılmaz, H., 2003, a.g.e. 20 Yiğit, A., 1997, Tiirk Ülkeleri Coğrafyası, s. 146 21 Niray, N., 2003. a.g.e., S. 280-284 Fırat Üniversitesi O n a Doeu Araştırmaları Dergisi C .l. S. 2. Elazıp. 2003 143 zengin olan hazar petrol bölgesini kendi kontrolüne almak istemektedir22. Bu enerjinin gerek pazarlamasında gerekse de nakliyatında söz sahibi olmak ve denetimi altına almak istemektedir. 11 Eylül saldırısının temel nedenleri arasında da bu vardır. ABD’nin Hazar bölgesinde yapmak istediği düzenleme henüz bitmeden Ortadoğu üzerine yönelmesi, BM karalarım hiçe sayarak Irak’a saldırıyı gerçekleştirmede ısrar etmesinin temelinde bu sahada yer alan eneıji kaynaklandır. Irak BM kararlarına uymuş ve alman yaptırım kararlan çerçevesinde hareket etmiş, ülkeyi BM denetçilerine açmış ve bunlann rahat çalışabilmesine imkan vermiştir. AB ve Rusya halihazırda müdahaleyi gerektirecek bir durum olmadığını, denetçilere zaman tanınarak faaliyetlerine devam etmeleri gerektiğini de beyan etmektedirler. Çünkü Avrupa ülkelerinin Irak ile bir kısmı doğrudan, bir kısmı ise dolaylı olan ticaretini son zamanlarda gittikçe arttırmıştır. Bu durumu bozmak istememeleri, başta Fransa olmak üzere Irak ile geleceğe yönelik uzun vadeli ekonomik anlaşmalar yapmışlardır. Ancak ABD açısından Irak’ın kitle imha silahlan üretmesi ve bu ülkenin rejimine güvenilmemesi müdahale sonucunu getirebilecek bir unsur olarak görülmektedir. Petrol akışı ve Basra Körfezi’nin güvenliği ile İsrail’in güvenliğinin ABD tarafından ön planda tutulmaktadır. Her ne kadar amaç Ortadoğu ülkelerine demokrasi götürme gibi bir üstün görev olarak gösterilmek istense de Ortadoğu oynanan oyunların 80 yıldır farkındadır23. Irak’a yapılan askeri yığınak, bulundurulan asker sayısının çokluğu saldınnın Irak merkezli kalmayacağını savaşın sona ermesiyle birlikte Suriye ve İran’ın tehdit edilmeye başlanması, ABD’nin bölgede farklı planlar peşinde olduğunu göstermektedir. Bu da Amerika’nın Ortadoğu’da da bazı şeyleri değiştirerek ABD’nin Ortadoğu’ya tamamen yerleşmesi ve enerji naklini daha yakından kontrolü altına almak istemesidir. ABD’nin hedefine u laşm ası için önündeki engellerin başında Irak ve İran gelmektedir24. Irak’ın ABD karşısında fazla direnmemesi, askerinin hemen silah bırakması ABD’nin savaşta izlediği politika ile ilgili olsa da Irak’ta henüz bir devlet kültürünün olmaması da etkilidir. Her ne kadar son günlerde görülen gerilla saldırılan ABD’nin asker kaybını arttırsa da Irak ABD’nin önünde engel olmaktan çıkmıştır. Artık ABD önünde engel olarak gördüğü İran ve Suriye’yi tehdit ederek diğer hedeflerinin belirlemiş durumdadır. İran’ın nükleer silah ürettiği, Suriye’nin Irak’a ait nükleer silahlan sakladığı gibi basit sebepler kamu oyunu ikna edememektedir. Çünkü Irak için bahane edilen nükleer silahlar henüz bulunamamış ve savaşın gerçek sebebi ortaya çıkmış değildir. Şah 22 Ozdağ, Ü., 2003, Yeniden Yapılanma, Ortadoğu, Irak, İran 23 Kuloğlu, A., 2003, 11 Eylül Sonrası Değişen Dengeler Çerçevesinde Türkiye’nin Irak Politikası. 24 özdağ, Ü., 2003, a.g.e. 144 V. KU SC ll. A. CAĞLIYAN: Ortadoeu Acısından Türkiye'nin Jeopolitik Önemi dönemi İran’ın devrilmesi ile îran ile ilişkileri bozulan ABD aslında geçmişteki ilişki dönemini aramakta ve bu nedenle de İran yönetimini yıpratmak istemektedir, son günlerde İran’da yapılan yürüyüş ve göstericiler de muhtemelen arkalarında ABD yi görmektedirler. Her ne kadar İran yönetimi yıpratılmak istense de İran’ın sahip olduğu devlet kültürü, askeri ve politik gücü ABD yi karşı karşıya getirmekten kaçmdıracaktır. İsrail’in Ortadoğu’da sergilediği tavır ve buna ABD’nin sürekli destek olması sadece Ortadoğu’da değil Dünyanın bir çok bölgesinde ABD’ye karşı bir antipati oluşturmuştur. Özellikle Amerikan malı kullanımının son günlerde gösterdiği azalma bunu kanıtlamaktadır. Bölge üzerinde bu kadar planların yapılması, yüzyıla yakın bir süredir Ortadoğu ülkelerinin uyanmasına fırsat verilmeme sebeplerinin başında bölgenin sahip olduğu enerji kaynaklan gelmektedir. Çıkarlanna hizmet etmesi açısından yüzlerce insanının ölmesini önemsemeyen, Gerek İngiltere’de gerekse de ABD’de savaş karşıtı olan milyonlarca vatandaşına rağmen, Birinci Körfez Savaşı’ndan beri açlık ve yokluk içerisinde olan Irak’a saldırmada BM karalannm dahi hiçe sayılarak saldınlması bölgedeki çıkann ne kadar büyük olmasının göstergesidir. Bölgede bir türlü istikrarın sağlanamamasının temelinde yatan enerji kaynakları vardır. Bölgenin eneıji varlığının bilinmeden bir hüküm çıkarmak zordur. Bölgenin Enerji Varlığı Enerji kaynakları içerisinde Petrol en önemlilerindendir. Önümüzdeki 3040 yıl boyunca dünyanın enerji kaynağı olarak petrolü kullanacağı tahmin edilmesi petrole stratejik bir önem vermektedir. Ortadoğu ve Hazar bölgelerinde zengin rezervlerin olması dünyanın dikkati bu sahaya çekmekte, sıcak hareketlerin yaşanmasına, gizli planlann yapılmasına neden olmaktadır. Hazar Bölgesi’nde üretim ömrü yaklaşık 30 yıl olan toplam 200 milyar varil petrol ve 8.7 trilyon metreküp doğalgaz bulunduğu tahmin ediliyor (Bkz tablo 1-2). 145 Fırat Üniversitesi Orta Doiru Araştırm aları Dervişi C. I. S. 2. Elazıe. 2003 Tablo: 1. Ortadoğu ve Hazar Bölgesi Ülkelerinin petrol Rezervleri (2000) Ülke Toplam Rezerv (Milyar varil) Suudi Arabistan 225 Birleşik Arap Emirlikleri 98 Irak 100 Iran 92 Kuveyt 94 Libya 22 Umman 4,3 Katar 4,5 Kazakistan 85 Türkmenistan 32 Azerbaycan 27 Hazar Denizi’nde Iran ve Rusya 12’şer Tablo: 2. Ortadoğu ve Hazar Bölgesi Ülkelerinin Doğal Gaz Rezer\<leri (2000) Ülke Trilyon m Toplam Rezerv içi Payı % Dünya 5.304 100 Üretici Ülke 4.571 86,2 İran 812 15,3 Katar 300 5,7 B.A.E 212 4,0 Suudi Arabistan 204 3,8 Cezayir 160 3,0 Irak 110 2,1 Türkmenistan 101 1,9 Özbekistan 66 1,2 Kazakistan 65 1.2 Kuveyt 52 1,0 Kaynak: w w w .m fa.gov.tr/E nerji İle İlgili G elişm eler 146 V. K U SC U .A . CAĞLIYAN: Ortadoğu Acısından Türkiye'nin Jeopolitik Önemi Irak, 100 milyar varil petrol rezervi ile dünya petrol rezervlerinin % 10,7’sine sahipken Iran, 92 milyar varil rezerv ile dünya petrol rezervlerinin % 9’una sahiptir. Öte yandan Iran sahip olduğu 812 trilyon metreküp doğalgaz ile dünya rezervinin % 16’smı bünyesinde barındırmaktadır25. ABD’nin Ortadoğu politikasının iki temel belirleyicisi petrolün Amerikan pazarlarına güven içinde ulaşması ve İsrail’in varlığının korunmasıdır. Bu iki hedefi veya birisini göz ardı eden bir Amerikan politikasının şekillenmesi mümkün görülmemektedir. Bundan dolayı günde 11,6 milyon varil petrol ithal ederek ihtiyacının % 60’mı dış alımla kapatan Amerikan pazarlarına, ABD’nin toplam petrol ithâlatının % 14,5’ini Suudi Arabistan satmaktaydı. Suudi’nin 11 Eylül terör faaliyetinde saldırgan bir çok vatandaşının olması, ABD’nin Afganistan hareketini desteklememesi Suudi ile ABD’nin aralarının kızışmasına sebep olmuştur. Her ne kadar dünya petrol rezervlerinin % 9’u Suudi’de bulunsa da ABD artık bölgede farklı kaynaklar rama girişimi başlatmıştır. Aynı zamanda yeni kaynağında kendi kontrolünde bir ülke olmasını istemektedir.26 Irak’ın Toprak Bütünlüğü İngiltere, Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kurulmasını 1920’li yıllarda dile getirmekteydi. Fakat o dönemde bunu çıkarlarına aykırı bulmuş, "Kürtlerin, Irak Devleti'nin parçası olarak kalmasını kendi çıkarlarına o dönem açısından uygun bulmuştur. Çünkü Irak’m kuzeyindeki bir problem İngiltere’nin petrol yatırımlarını tehlikeye sokacaktır. Ayrıca Irak içerisinde Kürt nüfusun barınması ileride oluşabilecek bir Birleşik Arap Cumhuriyeti ile yakın birliğe geçmesini önleyecektir. Bağımsızlık meselesinin Kürtlerin kafasına sokulmaması, İran ve Türk hükümeti açısından bu sahadaki halkı kışkırtmaması için gerekli önlem alınmalıdır. Şayet ileride Irak, Sovyet yörüngesine doğru sürüklenmeye başlar, ya da Birleşik Arap Cumhuriyeti içerisinde girerse, bu politikanın yeniden gözden geçirilm esi gerekir. Görüldüğü gibi, batı ülkeleri petrol akışının sürekliliğini sağlamak için Kürtleri kullanmak açısından bir sakınca görmemektedir. 195 8’de Irak'ın, Sovyet Bloğuna yaklaşımı süreci ve 1990 yılı sonrasında Saddam'ın petrol üzerinde hakimiyet kurma çabalan, batının yukarıda özetlenen politikasının değişmesini gerektiren koşullan doğurmuştur ? Körfez savaşımn ortaya çıkmasındaki temel neden de Irak’ta meydana gelen değişmelerdir. Ortadoğu’nun sahip olduğu coğrafi önem hatırlanırsa bölge daha fazla bir bölünmeyi kaldıramaz. Bölgede yer alan Türkiye, İran ve Arap 25 özdağ, Ü., 2003, a.g.e. 26 özdağ, Ü„ 2003, a.g.e. 27 Nasır, N„ 2003. a.g.e., s. 278-282 Fırat Üniversitesi Orta D o m Araştırmaları D ereisi C .l. S. 2. Ela?tv 2003 147 ülkeleri her fırsatta Irak’ın toprak bütünlüğünün esas alınması gerektiği üzerinde durmaktadır. Irak’ın toprak bütünlüğünün sağlanmadığı taktirde kendilerinin de savaşa müdahil olacağını belirtmeleri ABD’ni Irak’ın toprak bütünlüğünü tanımasına, en azından bunu itiraf etmesine sebep olmuştur. Fakat Bölgedeki sıcak savaşın bitmesine rağmen ABD’nin Irak’ta gerilla saldırılan sonucunda sürekli asker kaybetmesi ve bu sayının artması, bunun sonucunda da istikramı sağlanamaması farklı gelişmeler olacağı endişesi yaratmaktadır. Bu nedenlerin başında Irak’m etnik yapısı gelmektedir. Araplar, Kürtler ve Türkler sırası ile bu sahadaki etnik topluluklan oluşturmaktadır. Şii Araplar halkın en fakir ve en büyük kısmını oluşturmaktadır. Araplar ve Kürtler çok miktarda aşiretten oluşmaktadır. Aşiretler arasında meydana gelen kan davalarının olması, küskünlükler ve kıskançlıklar sükuneti tetiklemektedir. ABD’nin güvenliği sağlamada gecikmesi, sahada farklı mezhep ve ırklann olması, bu gruplann silahlanması Irak’ın toprak bütünlüğü konusunda tereddütler uyandırmaktadır28. Bağımsız bir Kürt devleti dünya petrol rezervlerinin % 65’inin bulunduğu bir Ortadoğu’yu istikrarsızlıklar içine çekecektir. Bölgede yer alan büyük güçlerden Türkiye’nin ve İran’ın Irak’taki halklannı ve sınırlan koruma amacıyla yapacağı müdahale bölgeyi sürekli bir çatışma içerisine çekecektir. Irak’m kuzeyinde bağımsız bir Kürt devleti kurulma şansı bölgedeki dengeler açısından pek görülmüyor. ABD’li askeri yetkililerin Irak halkına söz vermeleri, savaş esnasında Kürtleri ağır silahlarla silahlandırmalan Irak’ta istikrann yakın bir zamanda olmayacağını göstermektedir. Fakat ABD’nin Ortadoğu’da (Türkiye, İran, Arap ülkeleri) sırtını dayayacağı hiçbir ülke bağımsız bir Kürt devleti kurulmasına taraftar değildir29. SONUÇ Dünya tarihi içerisinde önemi hiç azalmayan Ortadoğu, dünyanın merkezi konumundadır. Çünkü tarihi içerisinde ilk kültürler Ortadoğu’da ortaya çıkmış ve farklı kültürlere beşiklik etmiştir. İlahi dinlerin kutsal saydıklan mekanlar bu bölgede yer almaktadır. Bölge sadece kültürel değil aynı zamanda ticari anlamda da bir öneme sahiptir. Tarihin en işlek kara ve deniz yollan üzerinde yer alması iktisadi açıdan öneminin hiç bir dönem azalmamasına neden olmuştur. Tarihte önemli bir konuma sahip olmasında sahip olduğu su yollanmn da katkısı büyüktür. Fırat ve Dicle gibi iki büyük akarsuyun Suriye ve Iraktan geçmesi, Mezopotamya adıyla anılan verimli tanm alanlarının oluşmasına neden 28 Özdağ, D., 2003, a.g.e. 29 Özdağ, Ü., 2003, a.g.e. 148 V. KUSCU. A. CAGUYAN: Ortadoeu Acısından T ürkiye’nin Jeopolitik Önemi olmuştur. Su kaynaklan az olan ülkelerin Türkiye ile başlayan problemlerinin temel nedenini su oluşturmuştur. Farklı din ve mezheplerden meydana gelen dışa kapalı göçebe toplumlardan oluşan Ortadoğu sadece beşeri şartlardan değil fiziki coğrafya açısından da bir birlik göstermez. Güneydoğu Toroslann devamı olan dağlar ve platolar Irak’ın kuzeyinde ve İran’da devam eder. Suriye çölüne kadar olan ovalık saha GAP ovalarının devamıdır. Nil nehrinin çevresi hariç tutulursa diğer alanlar çölden oluşmaktadır. Bu nedenle Ortadoğu’nun kuzey kısmındaki coğrafi şartlar bölge hakimiyetinin temelini oluşturmaktadır. Tarih içerisinde de kuzeye hakim olan devlet güneyde kalan diğer ülkelere de kolaylıkla hakim olmuştur. Petrole olan ihtiyacın gün geçtikçe artması ve henüz petrole alternatif enerjinin bulunamaması da zengin rezervlere sahip Ortadoğu’nun vazgeçilemez bir saha olduğunu ortaya koymaktadır. Osmanlı Devleti sonrasında petrolün önem kazanması ve halkın göçebe hayat tarzı sürdürmesi, farklı din ve mezheplerin olması, çıkar peşinde koşan ülkelerin dış müdahalelerine maruz kalmasına ve istikrann da bir türlü sağlanamamasına neden olmaktadır. Ortadoğu gerek coğrafi gerekse de siyasi ve politik yapısıyla son derece stratejik bir noktadadır. Kültür kavşağında olması, kara ve deniz ulaşımının merkezinde olması, dünyanın sahip olduğu enerji kaynaklannın % 75’ini bünyesinde banndırması önemini arttırmaktadır.. 1. Türkiye, A sy a’dan A vrupa üzerine sokulm uş 1000 km. uzunluğundaki bir yanm adası görünüm ünde olup O rtadoğu, B alkanlar ve Kafkas ülkeleri ile kom şudur. 2. Türkiye, O rtadoğu’nun dış pazarlara açılan kapısıdır. Bu fonksiyon, geçm işte olduğu gibi, bugün de sürm ektedir. Karayolu, denizyolu ve petrol boru hatlan açısından bu rolü devam etm ektedir. 3. T ürkiye’nin O r ta d o ğ u d e v le tle r i ile kültür v e tarih birliği vardır. Irak ’ın beş yüzyıla yakın bir süre Osm anlı D evleti hakim iyetinde kalm ası bu kültür birliğini pekiştirm ektedir. 4. Batı toplum lannın, O rtadoğu politik yelpazesi üzerinde düşünülen Türkiye, coğrafî konum unun stratejik önem i nedeniyle, tarihin her dönem inde ilgi odağı olan bir ülkedir. Bu önem, gelecekte de devam edecektir. 5. Türkiye, ılım an kuşağın güney y an sın d a bulunm ası nedeniyle, yerleşm eyi ve ekonom ik faaliyetleri kolaylaştıran iklim özelliklerine sahiptir. B ir çok m edeniyete ve kültüre beşiklik etm iştir, tarihin her dönem inde üzerinde nüfus banndırm ası A nadolu’yu dünyanın en eski kültürel bölgelerinden biri haline getirm iştir. Fırat Üniversitesi Orta Do&u Araştırmaları Dereisi C .L S. 2. ElazıĞ. 2003 149 6. A nad o lu ’nun jeolojik-m orfolojik ve orografik yapısının devam ı Suriye. Irak ve İran üzerinden devam etm ektedir. A ileleri ve topraklan bölen sınırlar tam am en siyasidir. 7. Sahip olduğu coğrafi konum u ve bunun getirdiği avantajlar nedeniyle bugünde batı toplum larının çok ilgi duyduğu bir ülkedir. Gelişmiş ülkelerin gözlerini Ortadoğu’ya dikmesindeki temel sebep bölgenin sahip olduğu eneıji kaynaklandır. Önümüzdeki 30-40 yıl boyunca dünyanın enerji kaynağı olarak petrolü kullanacağı tahmin edilmesi petrole stratejik bir önem vermektedir. Ortadoğu ve Hazar bölgelerinde zengin rezervlerin olması Dünyanın dikkatini bu sahaya çekmekte, sıcak hareketlerin yaşanmasına, gizli planların yapılmasına neden olmaktadır. Türkiye, Iran ve Arap ülkeleri Irak’ın toprak bütünlüğünü savunmaktadır. Irak topraklarında kurulacak bir Kürt Devleti Ortadoğu’da uzun bir istikrarsız dönem yaşatacaktır. Türkiye Kuzey Irak'taki gelişmelerden rahatsızdır. Bu nedenledir ki bu konuda izlediği politika Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması şeklindedir. Bu bölgede sükuneti sağlayacak, istikran oluşturacak kurum Birleşmiş Milletlerdir. Savaş öncesinde ABD’nin BM karalannı hiçe sayması bu ihtimali ortadan kaldırsa da BM’nin diğer daimi üyeleri bunda ısrarcı olmalıdır. Türkiye'nin son dönemde bölgede yaşadığı sorunlar Kuzey Irak'ta kurulmak istenen Kürt Devleti ile yıllardır devam eden terör sorunudur. Türkiye’nin sahip olduğu su problemleri de ileride muhtemelen petrolden daha önemli hale gelecek ve büyük problemler oluşturacaktır. Türkiye, bölgede Irak ile ilgili belirsizliğin bir an önce ortadan kalmasını istemektedir. Irak Anayasasında Kürtlere özerklik verildiği gibi Türkmen gruplarına da aynı haklann verilmesi ülke yapısında denge oluşturur. Bu sa ğ la n m ad ığı taktirde bölge içerisinde can ve mal güvenliğinin sürekli tehlike içerisinde olacağı muhakkaktır. 150 V. KUSCU. A. CAÖIJYAN: O rtadoeu Acısından T ürkiye’nin Jeopolitik Önemi KAYNAKÇA DOĞANAY, H., 1997, Türkiye Beşeri Coğrafyası, MEB Yay., Eğitim Dizisi No: 10, İstanbul. ELİBÜ Y Ü K , M ., 2003, “Orta Doğu nun Coğrafya Bakımdan Adı, Yeri, Önemi”, F.Ü. Orta Doğu Araştırmaları Derg., c .l, S .l, s.129-157, Elazığ. K U LO Ğ LU , A., 2003, “77 Eylül Sonrası Değişen Çerçevesinde Türkiye’nin Irak Politikası ’, www.asam.gov.tr. Dengeler NİRAY, N., 2003, “Orta D oğu’daki Siyasal Gelişmeler ve Türkiye’nin Yeri”, F.Ü. Orta Doğu Araştırmaları Derg., c .l, S .l, s.267-293, Elazığ. Ö N G Ö R , S., 1965, Orta Doğu (Siyasi ve İktisadi Coğrafya), Ankara. ÖZDAĞ , Ü., 2003, Irak”,www.asam.gov.tr. “Yeniden Yapılanma, Orta Doğu, İran ve Ö Z EY , R., 1996, Dünya Denkleminde Ortadoğu: Ülkeler-İnsanlarSorutılar, Öz Eğitim Yay., Konya. Ö Z EY , R., 2002, Türkiye Coğrafyası ve Jeopolitiği, Aktif Yayınevi, İstanbul. Ö Z TÜ R K , M ., 2003, "Orta Doğu (Kavram, Jeopolitik ve Sosyo Ekonomik Durum)", F.Ü. Orta Doğu Araştırmaları Derg., c .l, S .l, s.253-266, Elazığ. Y ILM A Z, H., www.asam.gov.tr. 2003, “Irak’ın Gizlenen Gerçeği Türkmenler”, Y İĞ İT , A., 1996, Türk Ülkeleri ve Türklerin Yaşadıkları Bölgelerin Coğrafyası, TİSAV yay.,No:2, Elazığ. Y İĞ İT , A., 2000, “Avrupa’nın Sınırları ve Türkiye’nin Avrupa’ya Göre Konumu”, F.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, c.10, S.2, s:35-51, Elazığ. 2003, “Dünya Doğalgaz Rezervleri, Tüketimi ve Muhtemel Gelişmeler”, www.foreigntrade.gov.tr. 2003, “Türkiye ve Dünya 2010-2020, Küresel bir Aktörün Doğuşu: Enerjiye İlişkin Gelişmeler”, www.mfa.gov.tr. www.botas.gov.tr.
© Copyright 2024 Paperzz