TT.1:Layout 1 15.08.2014 20:05 Page 1 Herkese kazandırıyor Mercedes-Benz Türk yeni nesil üretimleri ve sosyal sorumluluk projelerine verdiği destekle adını sürekli zirvede tuttuğu gibi, değişen ulaşım yapılanmalarında farklı çözümler sunuyor... 8’DE TÜBİTAK’tan büyük destek TÜBİTAK destekli projeyle, İzmit Körfez Geçiş Köprüsüʼnün derin deniz tabanında taş döküm işini yapacak sistem geliştirildi. Geliştirilen sistemle, 8 ay sürmesi beklenen iş, 2 ayda bitti... 3’DE 18 AĞUSTOS 2014 ● YIL: 8 ● SAYI: 419 Karsan yeni bir “ATAK” yaptı Karsan, yeni nesil alçak tabanlı küçük otobüsü “ATAK” la İstanbullularʼa hizmet vermeye başlıyor. 8 mt.ʼlik küçük dev İstanbulʼda önümüz deki günlerde yolcu taşımaya başlayacak... 6’DA Fiyatı: 1 TL. (KDV dahil) www.kenticitoplutasima.com.tr Değişime beş kala! Türkiye, ulaşım politikasını uluslararası yapılanmaya uygun olarak değiştiriyor ve sektörde hizmet veren aktörlerin de bu yapıya destek vermesi isteniyor. Ancak, benimsemeyenler dışarda kalacak!.. Uluslararası global yapı, enerji kaynakları ve belirlenen ticaret yollarının güvenlikli biçimde kontrol edilerek kullanılmasını istiyor. Bunun için de ulaşımı, ileri teknoloji ve güvenli kontrollerle denetimini amaçlıyor. Bunlara dönük çalışmalar ve “Uzakları yakın etme” işlemleri tamamlanmış durumda. Uygulamalar birer birer hayata geçiriliyor... Araçlar birbiriyle konuşuyor “Uzaklar”ın hava yolundan ziyade raylı sistemlerle yakınlaştırılmasının düşünülmesi, diğer taşıma modlarının birbiriyle entegre içinde çalışacak şekilde sisteme monte edilmesini de zorunlu kılıyor. Bu yüzden, kurulmak istenen yeni ulaştırma sisteminin omurgasını raylı sistemler oluşturuyor... 8’DE Ülkemizde de kurulmak istenen uluslararası normlara uygun ulaşım politikasının başarısı, mevcut taşımacıların sistemi kavrayıp benimsemesiyle hayat bulacak. Bu nedenle, gidişatın doğru okunması, global yapılanmaya bakış ve beklentilerin kamu otoritesine doğru biçimde iletmesi, özel taşımacının olmazsa olmaz temel sorunudur... Araç kullanan da bir yaya unutma! Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği Genel Başkanı Avukat Hitay Güner; “Trafik, direksiyondakinin de bir yaya olduğunu hatırlama sürecidir” diyor... Temsa ilk 7 ayın lideri Temsa Global Genel Müdürü Dinçer Çelik, 2014ʼün ilk 7 ay sonuçlarına göre, pazarın 3 Bin 710 seviyesinde gerçekleştiğini ve 2013 yılına göre de yüzde 26 daraldığını söyledi... 7’DE “Trafik polisi ne kadar çok denetlerse o kadar o iş halledilir” deniyor. Ama olmuyor bu iş. Bugüne kadar gördük. Zaten bunun içinde uluslararası bir çalışma var. Diyor ki, denetimin trafik kazalarındaki payı yüzde 12 ile yüzde 40 arasındadır. Kimi ülkede yüzde 12, kimi ülkede yüzde 40 denetim etkili olabiliyor. Demek ki, bir yerde yüzde 60 ile 88 arasında bir oran denetimin dışında... ‘‘ İnsanların düşünce tarzını bir şekilde düzeltmeliyiz. Uygulama; araç odaklı değil, insan odaklı olmalıdır... Toplumumuzun yanlış ve tehlikeli tarafı var o da şu; “Önceden tedbir almayı bilmeyiz...” Bizde, bir araç çukura düşecek ancak, düştükten sonra o çukur kapatılacak. Her konuda bu böyle. İnsanoğlunun doğasında var bu durum. Aslında, her ülkede var. Ama bazı ülkeler bunu disipline edebiliyorlar. Bu önemli... Özel taşımacıların, kentiçi toplu ulaşım sistemi dışına itildiklerini söyleyen yılların toplu taşımacı esnafı Durmuş Kökcü, “ehir halkına şirin görünmek için bizi gözden çıkaranlardan Huzur-u mahşerde davacı olacağız” dedi... 5’DE Bir trafik kazasında yaralanan 30 gün zarfında ölürse, hastanenin yazacağı ölüm nedeni; Trafik Kazasıdır ama hastanenin yazdığı; Trav ma. Bunun için de 6, 7 senedir devamlı bir tartışma sürüyor... 4’DE Mersin BB de Temsa inceliyor Mersin Büyükşehir Belediyesi, kentiçi, belde ve köylerde hizmet verecek olan 60 adet toplu taşıma aracı alımının hazırlıklarını sürdürüyor... 7’DE Psikoteknik eğitim EGO’dan Ankara Büyükşehir Belediyesiʼne bağlı EGO işletmesi, otobüs şoförlerine “Psikoteknik Eğitim” veriyor. Eğitim süresince, simülatör kullanımı ile birlikte farklı testler uygulanacak... 2’DE İsmail YÜKSEL Onur ORHON M. Şevket ERTURAN BAŞYAZI ARA DURAK GÖZLEM YENİ İDARİ YAPI... FIRSAT DEĞERLENDİRENLER... GİDİŞATI ÇOK İYİ OKUMAK... 2 2 Akıllı Ulaşıma Banko Çözüm E-Kent şehir içi ulaşımda elektronik ücret toplama cihazları ile şehir hayatını kolaylaştırmaya devam ediyor. Yüzde Yüz Türk Mühendisliği ile geliştirilen ödeme cihazları SmartBanko ve MiniBanko; Elektronik biletleme, ücret toplama, kağıt ve madeni para üstü, kredi kartı ödeme seçeneği ile şehir hayatını ve ulaşımı hızlandırıyor. 3 Bu kervan böyle yürümez! TT.2:Layout 1 15.08.2014 20:07 Page 1 2 SEKTÖRÜN NABZI 18 AĞUSTOS 2014 ONUR ORHON İSMAİL YÜKSEL [email protected] ARA DURAK Fırsat değerlendirenler İ KTİDAR partisinin Ankara Çubuk ilçe teşkilatının 2013 yılında hazırladığı bir rapor yaşanan kazalarla beraber günlük bir gazetede haber kaynağı oldu. Bu rapora göre, Özel Halk Otobüsleri fiziksel olarak yolcu taşımacılığına uygun olmayıp, kapasitenin üzerinde yolcu taşıdıkları, bu nedenle acilen kaldırılmaları gerektiği ifade ediliyor. Bu raporun tamamen tek taraflı, dolmuşçuluk özlemi taşıyan görüş ve düşünceler altında hazırlandığı görülüyor. Daha çok Ankara ilindeki uygulamaları örnekleyen bu raporun gazete muhabiri tarafından Türkiye geneline yansıtılarak haber yapılması özel halk otobüslerine bakışı sergilemektedir. Raporun bir bölümünde özel halk otobüslerinin iç hatlardaki dolmuş yolcularını taşıdıkları, yolculardan alınan ücretlerin kendi tarifelerinin altında olduğu ileri sürülmektedir. Bu anlayışı kabul etmek mümkün değildir. Bu parti teşkilatı açıkça minibüs taşımacılığını övmek yerine özel halk otobüsü uygulamalarını yermek yolunu tercih etmiştir. Bu anlayış, Şubat ayında çıkan torba yasada da kendini göstermiştir. Şehir içinde çalışan minibüslere ayakta 4 yolcu alma hakkı tanınmıştır. Arterlerde gözlemde bulunanlar minibüslerin ayakta kaç yolcu aldıklarını, bunlarla ilgili denetim sıklıklarını rahatlıkla tespit edebilirler. Bu raporu kaleme alanlar bu gerçekleri görmeden yanlı bir şekilde özel halk otobüsü sistemini sorgulama yolunu seçmişlerdir. Gazete muhabiri de kazaları bu raporla birleştirerek olumsuz haber yapmayı başarmıştır. Özel halk otobüsü işleticileri olarak her alanda mücadele etmek, sektörümüzü savunmak, olumsuzluklarımızı gidermek durumundayız. Bunun yolu da daha fazla işbirliği, daha fazla bilgilenme ve bilinçlenme, daha fazla kenetlenmekten geçmektedir. Bu bilinç ve sorumluluğa özel halk otobüslerinin sahip olduğuna inanıyorum. YENİ İDARİ YAPI... T ÜRKİYE’deki tüm Özel Halk Otobüs İşletmecileri, bir an önce kazalarla ilgili yaşanan şoktan acil olarak kurtulmak ve zedelenen itibarımızı yeniden yükseltmek için harekete geçmemiz gerekiyor. Ne yazık ki, bazı bilinçsiz ve önü arkası düşünülmeden alınan kararlar ve uygulamalarla sektörümüzü zor durumda bırakıyoruz. Yönetici konumundaki arkadaşlarımız artık, duygusal davranışlar sergilemek yerine akıl, bilim, kamuoyu gerçeklerini dikkate alan kararlarla ha- reket etmeli ve bu doğrultuda hizmet etmeye devam etmelidir. Kaza olaylarının üzerine Anadolu’da açılan bir pankart tepki yaratmış ve sektör hak edilmeyen ifadelere maruz bırakılmıştır. Her birimiz, kendi adına ve bütünü görerek; “Bin düşünüp, bir uygulamak durumundayız...” Basında, Özel Halk Otobüsleri ile ilgili taraflı ve olumsuz haberler neredeyse, her cepheden gelmektedir. Bununla mücadele edebilmek için birlik ve beraberlik yaklaşımı ön plana BAŞYAZI çıkmalı, sistemin aksayan yönlerinin tedavisi için çaba harcandığı kamuoyuna anlatılmalıdır. Aynı şekilde kurumlar, yetkililer ve sorumlular arasında da ölçülü ve itidalli davranılmalı, bu tür müesseseler aracılığıyla karşı karşıya gelmekten kaçınılmalıdır. Bunu sağlamazsak, bürokrasi başta olmak üzere tüm makamlarla anlaşmazlığa düşer, kendi ipimizi çekeriz. Türk idari sistemi 10 Ağustos seçimleri ile yeni bir yapılanma aşamasına girmiştir. Bu yönde yeni bir Başbakan ve yeni bir kabine ile birlikte, mücadele kaldığı yerden devam edecektir. Bu yeni dönemde geçmişte yaşanan hataları dikkate alarak başka yanlışlıklara düşülmemelidir. Bunun için de bilgi ve güç paylaşımı, kurumlar arasında doğru ve tutarlı ilişkiler tercih edilmelidir. Bu hedef doğrultusunda, Tüm Özel Halk Otobüsü Kuruluşları ve Yöneticileri yeni ve sağlıklı işbirlikleri oluşturma gayreti ve çabasını kendilerine bir çalışma stratejisi olarak benimsemeli, bu kararla da hareket etmelidir... EGO’dan psikoteknik eğitim Ankaraʼda kentiçi toplu taşıma hizmeti veren Büyükşehir Belediyesiʼne bağlı EGO işletmesi, otobüs şoförlerine “Psikoteknik Eğitim” veriyor. Eğitim süresince, simülatör kullanımı ile birlikte testler uygulanarak şoförlerin sorumlulukları arttırılıyor... Uygulanan testler... Otobüs İşletmesi Dairesi Başkanlığı bünyesinde kurulan “Psikoteknik Test Merkezi”nde, Görsel Algı ve Bellek Testi, Görsel SüreklilikTesti, Seçici Dikkat Testi, Sürekli Dikkat Testi, Çevresel Görüş Testi, Koordinasyon Testi, Tepki Hızı Testi, Hız – Mesafe ve Çarpışma Zamanı Tahmin Testi, Muhakeme Testi, Trafiğe ilişkin Görüş Testi ve Trafik Ortamında Tepki Hızı Testi gibi testler uygulanıyor... NKARA Büyükşehir Belediyesi EGO Genel Müdürlüğü, bir yandan çevre dostu doğalgazlı son model araçlarla dünyanın en çevreci otobüs filosunu oluştururken, bir yandan da en iyi hizmetin insana yapılan yatırım olduğu gerçeğini de ön planda tutuyor. Ankara’nın kentiçi ulaşımında günde ortalama 670 Bin kişiyi taşıyan belediye otobüsü şoförleri Psikoteknik testten geçirilerek özenle seçiliyor. EGO Genel Müdürü Necmettin Tahiroğlu, sürekli artan araç trafiğinin ve yolcu kapasitesinin, toplu taşıma görevini yerine getiren otobüs şoförlerine de çok büyük sorumluluklar yüklediğini belirtti. A rinin de psikoteknik testlerden geçirildiğini belirterek; “Daha önce ehliyeti olan ve araç kullanabilen herkesin toplu taşımacılık gibi çok önemli bir işte çalışabilecek vasıflara sahip olup olmadığını bilimsel verilerle tesbit etmiş oluyoruz” dedi. Karayolları Trafik Yönetmeliğine uygun olarak kurulan test merkezinde, bir psikiyatrist ve iki psikolog kontrolünde testlerin yapıldığını ifade eden Tahiroğlu, değerlendirmeler sonucunda başarısız olan EGO adaylarının, verilen eğitimlerle de eksiklikleri giderilemezse sürücülük dışında başka bir alanda görevlendirildiklerini belirtti... SÜREKLİ EĞİTİM EGO Genel Müdürlüğü bünyesindeki otobüslerde görev yapacak şoförler seçilirken, işinin ehli ve psikolojisinin sağlam kişiler olmasına özen gösteriliyor. Şoförlerin E Sınıfı ehliyetine sahip olmalarının yanı sıra, kentiçi trafiğe uyum sağlayabilecek nitelikte olup olmadıkları da psikoteknik değerlendirmelerle belirleniyor. Test sonucunda 100 üzerinden yeterli olarak kabul edilen 70 puanı geçerek EGO otobüslerinde görev yapabilecek kapasitede olduğuna kanaat getirilen şoför adaylarına, çalışma hayatıyla birlikte, hizmetiçi eğitim ve seminerlerle hem mesleki hem de halkla ilişkiler konusunda eğitim verilmeye devam ediyor. Teknik bilgi, deneyim, refleks gibi özelliklerin yanında, görev başında ani karar verme durumunda olan şoförün psikolojisinin de çok önemli olduğunu vurgulayan EGO Genel Müdürü Necmettin Tahiroğlu, başta EGO olmak üzere, Özel Halk Otobüsleri ve Özel Toplu Taşım Araçları sürücüle- EĞİTİM SİMÜLATÖRÜ Şoförler, psikoteknik test uygulamasında hareket özelliklerinin ekrana yansıtıldığı, şoför hatalarının tespit edildiği Otobüs Eğitim Simülatörü ile sanal ortamda göreve hazırlanıyor. Daire Başkanlığı Eğitim Merkeziʼnde bulunan 3 adet Otobüs Eğitim Simülatörü ile her türlü yol, mevsim, hava ve trafik şartlarına göre oluşturulan sanal ortamda şoför adayları, yolcu iniş-binişinden, hatalı kullanıma, yakıt ekonomisine ve sürüş güvenliğine aykırı davranışları bire bir ekranda yaşıyorlar ve bilgisayardan alınan puanlama çıktıları ile yaptıkları hataları da ayrıntılı olarak görüyor. Simülatör eğitimi ile de kazaların önlenmesi ve yolcularla münasebetlerde ölçülü olunması, şoförlerin sürüş güvenliğine katkı sağlayarak riskleri en aza indirgemek amaçlanıyor. Bu eğitimden alınan olumlu sonuçtan biri de araçların yakıt tüketimi de düşüyor... Sektörün acı kaybı STANBUL Halk Ulaşım şirketinde AİCoşkun, 140ʼın sahibi sektörün sevilen ismi Salih geçtiğimiz hafta yakalandığı amansız hastalığına yenilerek hakkın rahmetine kavuştu. Malatya eşrafından olan 1958 doğumlu Coşkun evli ve 5 çocuk sahibiydi. Merhum, Beylikdüzü Fatih Sultan Mehmet Camiinde öğle namazını müteakiben, özel halk otobüsçülerinin ağırlıkta ol- duğu kalabalık bir cemaatle kılınan cenaze namazından sonra Yakuplu kabristanına defnedildi. İstanbul Halk Ulaşım A.Ş. Başkan yardımcısı Lokman Akhan, “merhum görevine bağlı hizmeti kutsal sayan örnek bir insandı acımız sonsuz” diyerek başsağlığı diledi. Toplutaşıma gazetesi olarak bizde merhuma rahmet, geride kalanlara sabır ve başsağlığı diliyoruz... TT.3:Layout 1 15.08.2014 20:11 Page 1 GÜNDEMİN İÇİNDEN 18 AĞUSTOS 2014 M.ŞEVKET ERTURAN GÖZLEM Gidişatı çok iyi okumak... TÜBİTAK’tan destek TÜBİTAK destekli projeyle, İzmit Körfez Geçiş Köprüsüʼnün derin deniz tabanında taş dökümü işini yapacak sistem geliştirildi. Geliştirilen sistemle, sekiz ay sürmesi beklenen iş, iki ayda tamamlandı... STANBUL-İZMİR arası karayolu ulaşımını 3.5 saate düşürecek “Gebze-Orhangazi- İzmir Otoyolu Projesi”nin en önemli geçiş noktası olan İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü’nde çalışmalar devam ediyor. Köprü hizmete girdiğinde yaklaşık 1.5 saatlik ulaşım süresi 6 dakikaya inecek. Orta açıklığı Bin 550 metre, uzunluğu 2 Bin 682 metre olduğu için dünyanın 4. büyüğü unvanını alacak asma köprü için, derin de niz tabanında taş dökümü yapan sistem geliştirildi. TÜBİTAK, TEYDEB İ desteğiyle Türkiye’de ilk kez geliştirilen sistem hakkında bilgi veren Makine Mühendisi Tamer Gerçek, projenin ulaşım alanında çok değerli olduğunu belirtti. Günümüzde mühendislik alanındaki inşaat uygulamaları önemli bir kısmının su kütleleri içerisinde (göl, akarsu, nehir vb.) ve deniz di- bi topoğrafyası üzerinde gerçekleştirildiğini belirten Gerçek; “Köprü ve sualtı tüp geçit inşaatlarında ayakların, göl, akarsu yatağı içine veya deniz tabanına korumasız olarak yerleştirilmesi söz konusu değildir. Göl, akarsu veya deniz tabanına oturan köprü ayaklarının temellerinin yapımın da belirli özel yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden biri de Keson (yüzer havuzlarda betonarme inşa edilen ve köprü ayağının pabucu olarak görev yapan yapı) yöntemidir. Bu yöntemin kullanıldığı inşaatlarda, kesonların, deniz tabanında düzgün yüzeye oturtulması zorunludur. Deniz tabanında düzgün bir yüzey oluşturmak için, keson altı yatak- Son yıllarda gerçekleştirdiği projelerle ilklerin altına imza atan Türkiye, İstanbul-İzmir Otobanıʼna ait Körfez Geçiş Köprüsüʼyle de bir ilki başaracak. Yapılan çalışmalar kendini gösterirken, teknolojik destekler de projenin zamanının kısaltıyor... Kuleler hızla yükseliyor Yaklaşık 1.5 yıl önce başlayan İstanbul ve İzmir arasını 9 saatten 3.5 saate düşürecek İzmir Otoyol Projesiʼnin en önemli ayağını oluşturan Körfez Geçişi Asma Köprüsüʼnün kule yüksekliği 54 metreye ulaştı... ÜNYA’nın en büyük orta açıklıklı 4. Asma Köprüsü özelliği taşıyan İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü’nün inşaatında kuleler hızla yükseliyor. İstanbul ile İzmir arasındaki ulaşım süresi 9 saatten 3.5 saate indirecek Gebze-Orhangaziİzmir Otoyolu Projesi’nin en büyük ayağını oluşturan İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsündeki çalışmaları görüntülendi. Körfez geçiş süresini 6.5 dakikaya düşürecek köprü inşaatında yükseklikleri 54 mt.’ye ulaşan kuleler karadan rahatlıkla görülebiliyor. Yaklaşık 1.5 yıl önce temeli atılan köprünün yapım çalış- D maları kapsamında, kuzey ve güney ankraj bölgesinde ana gövde betonar me çalışmaları tamamlanırken, dağıtım ayaklarındaki beton imalatları ise devam ediyor. 38 Bin 404 ton yüzdürme ağırlığında ve 10.7 mt. yüzdürme derinliğindeki kule keson temelleri, yüzdürülerek getirildikleri nihai konumlandırma noktalarına 12 saat süren çalışmayla batırılmıştı. Kuzey kule15, güney kule temeli de 26 Mart’ta yerleştirilmişti. Kule ankraj kaidesi ve bağ kirişi imalat çalışmalarının tamamlanmasının ardından 8 Temmuz’da kulelerin çelik bloklarının montajına başlandı. Şu ana kadar yapılan mon taj çalışmaları sonucunda, ku zey ve güney kule yükseklikleri 54 mt.’ye ulaştı. Gemlik’te imal edilen çelik bloklar Altınova’daki bir tersaneye getiriliyor. Burada merdivenleri ve güvenlik platformları takılan bloklar, Hollanda’dan kiralanan yüzer vinçlere asılıyor. 1 saat süren mesafenin ardından kule temellerinin yanına getirilen bloklar, yaklaşık 30 dakika süren çalışma sonucunda birbirine monte ediliyor. Haftada ortalama 10 metre yükselen kulelerin yıl sonunda 250 mt.’nin üzerine çıkılarak bitirilmesi planlanıyor. ŞARKÖYLÜ YAZLIKÇILAR EVLERİNE ULAŞAMIYOR Tekirdağʼın büyükşehir olması yüzünden toplu taşıma hizmeti alamayan Şarköylü yazlıkçılar, belediyenin “UKOME ile ulaşım esaslarını belirleyememesi yüzünden, zor anlar yaşıyorlar... EKİRDAĞ’ın Şarköy İlçesi yazlıkçıları, Tekirdağ’ın Büyükşehir olması, mevcut toplu ulaşım hizmetlerinin iptal edilmesi yüzünden sıkıntı günler yaşıyor. Özellikle, “Marmara 2, Gündoğdu 1, Ersoy, İlke, Malkara Evleri, Öğretmenler ve Havuzlu Siteleri”nde oturanlar Eriklice Sahil Yolu’nda toplu taşıma aracı olmaması nedeniyle mağdur oldukları belirtiliyor. Sorunun 5216 sayılı yasaya göre, Tekirdağ’ın Büyükşehir olması nedeniyle il uhdesindeki ilçe toplu taşıma hizmetlerinin yeni esaslara göre düzenlenememesinden kaynaklandığı belirtiliyor. Şarköy Minibüsçüler Esnaf Odası ise sorunun, iptal edilen eski taşıma sisteminin, yeni düzenleme ile sağlanmasının gecikmesi yü- T “Merkeze gidip, alış verişimizi yaparak yazlığımıza dönemiyoruz” diyen Bilal Güneş; “Tekirdağ Büyükşehir Belediyesini çok acil göreve çağırıyoruz” diyor... zünden yaşandığını belirterek; “Şarköy Odası olarak, teklifimizi yaptık. Büyükşehir de, UKOME ile gereğinin yapacağını bildirdi. Bekliyoruz. Sorunun çözümünü hızlandıracak makam Tekirdağ Büyükşehir Belediyesidir” diyor. Yazlıkçılar adına konuşan site sahiplerinden Bilal Güneş, ilçe belediyesinin; “Bizim işimiz değil” demesi yerine, en azından, Eriklice Sahil Yolu’na geçici araç konularak çözüm ge tirilmesi taleplerini büyükşehire iletmesi gerektiğini ısrarla isteyerek; “İlçeye gelir getirecek yazlıkçılar mev siminde, ulaşım sorununun çözülmemesi akıl almaz ihmal. Yetkilileri kınıyoruz ve yazlıklarımıza ulaşamıyoruz” diye konuşuyor... lama işlemi denen, deniz tabanında kesonun oturacağı alan genişliğinde ve belirli yükseklik te, irili ufaklı (110 cm.) taşlardan oluşan deniz yüzeyine paralel ve düzgün bir mesnet örtüsü inşa edilmektedir” dedi. 8 AYDAN 2 AYA Taşların deniz yüzeyine paralel olmasının köprünün sağlamlığı için önemli olduğunu dile getiren Gerçek; “Firma olarak yaptığımız AR-GE çalışmaları sonucunda “ULE” dediğimiz bir sistem geliştirdik. Bu sistemle kesonların tabana düzgün oturması için dökülen taşları düzeltiyoruz. Taş Dökü sistemi ile dökülen taşların yüzeyi düzgün olmadığı için daha sonra bu taşlar ULE dediğimiz sistem ile denizin 40 metre altında bir bıçak yardımı ile tesviye ediliyor. Tesviye edilen taşların (mı cır) üstüne kesonlar oturuyor. Tesviye yüzeyi düzgün olmazsa kesonda diklik problemi yaşanır” dedi. ULE’nin çok küçük boyutlusunun Marmaray’da kullanıldığını dile getiren Gerçek, bu büyüklükte bir sistemin Türkiye’de ilk kez İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü’nde kullanıldığını söyledi. Gerçek; “Geliştirdiğimiz bu sistemle işlerimizi normal den daha kısa sürede tamamladık. Yaklaşık 8 ayda bitecek olan iş, 2 ayda bitti. Bu proje olmasaydı işleri dalgıç la yapacaktık. Dalgıçla denizin 40 metre altında çalışmak çok zordur. Ya da, yurt dışından ge len sistemlerle yapacaktık. Bu da maliyeti 3-4 kat arttıracaktı. Biz bunu yerli olarak geliştirerek ithalatı önlemiş olduk” dedi... Y ENİ bin yıla girerken, oluşturulan algı, tek kutuplu bir dünyayı işaret etmişti. Egemen yapı, dünyayı bu algıya dayalı yönetme eğilimini gösterince, buna henüz hazır olmayan sistemin gidişata hemen “Dur” dediğini biliyoruz. Belki de, bu durdurma zamanın gelmediğine işaret edilen bir bekletme de olabilir. Lakin, somut olan şey, işaret edilen, tek kutupluluk yerine “Global bir anlayış”la üretim ilişkilerinin yeniden yapılandırılmasına geçilmesi oldu. İleri teknoloji kullanımının doğrudan sistem içine taşınarak insana kolaylıklar sunması, aynı zamanda global yapıda uluslararası sermayenin kendi standartlarını evrensel ortak kabul görülmüş normlarda belirlemesini getirdi. Bu belirleme sonucunda yeni binyılın anlayışı, iki bin yıllık anlayışı kenara atıp, global dünyaya kayışı işaret eden, ortak standartların oluşturulmasını ortaya çıkardı. Bugün globalleşen bir dünyada ileri teknolojinin her yerde kullanılmasına tanık oluyoruz. Bu noktada uluslararası algıya dayalı ve olabildiğince evrensel normlarda, ortak standartlarla yönetilen bir dünya algısı oluşturuluyor. Sermaye kontrolünde, verimlilik esasına dayalı ve teknolojik düzen anlayışıyla onun sunduğu uyulması gereken zorunluluklara göre insan şekilleniyor, şekillendiriliyor. Tabii ki, ülkeler de, sil baştan yeniden yapılandırılıyor. Yeni bin yılda gidişatı tanımlayanların oluşturduğu ağa uyabilenler, dikey yükselişle kullanan, kararlı yönlendiriciler olurken, eski yapılanmayla yerinde sayanlar, ne yazık ki kullanılabilinirler sınıfında kalıyor. Bu girizgah ile yeni bir dönemde olduğumuzu söylüyorum. Yeni döneme göre, bu değişime uygun ülkemizdeki sermayenin de hareketlendiğini gördük. Uluslararası yapıya uygun, evrensel algıya dayalı, işaret edilen global anlayışın ortaya koyduğu standartlara uygunluğu benimsemiş durumda. Uluslararası sermaye ile gerçekleştirilen yakın ilişkiler, sektörel yapılanmalarda kurumsal algıların bu yapıya uygun şekilde tesisi, bizim yeni dünya düzenine uygun sistem kurma irademizi gösteriyor. Özellikle, son on yıldır yaşanan gelişmeler ve ortaya konan yapılanma, topyekûn bir değişimin kaçınılmaz algısını gösteriyor. Özellikle, otomotiv sektörünün uluslararası sisteme entegre olması ile üretimini global anlayışa uygun gerçekleştirmesi, değişimi de öne çıkarıyor. Bu nedenle, ulaşım algımız yeni evrensel ağa dayanacak biçimde de yenileniyor. Gidişata uygun bu kabullenişteki tek sıkıntı, sektör içindeki hizmet verenlerin gidişatı ne derece kavradıkları ve buna uyarken de çağın beklentisine nasıl cevap verecekleri. Ulaşım politikalarımız, ulaştırma algımız, yük ve yolcu taşımacılık sistemlerimiz değişiyor. Kentleşme olgusuna bakışımız da öyle. Artık, C40 uygulaması kabul edilmiş, bu noktalardan dünyaya bakış, yönetim ve yönetişim algısının işletilmesi aşamalarına geçilmiştir. Bunu da bizi yönetenler kadar özel sektör girişimcilerimiz de görmüş bilmektedirler. Zaten, bugünkü teknoloji bizi, kendi sistemindeki zaman algısına uygun, çekip çevirmektedir. Vahim olanı, bu çevirmede hala değişimin yönünü, netliğini ve gerekliliğini göremeyenlerin olması. Örneğin, insan taşımacılarımız; bunların içinde, özel taşımacılar, kentiçi toplu taşımacılar, servisçiler, minibüs ve hatta şehirlerarası yolcu taşımacıları var. Bunlar, sistemin değiştirildiğini, değiştirilmek istendiğini görseler bile görmezden gelerek hareketlenmiyorlar. Hala, yerleşik yapıyla devam edebilecekleri kanısıyla zaman harcıyorlar. Oysa, ülkemizde değişim başlatılmış, uluslararası yapıya entegre bir yeni sistem uygulamasına girilmiş bile... Çok yakın bir gelecekte bunun sonuçları, üretim ve işletmecilik dahil, her alanda kendisini gösterecektir. Taşıma sistemleri değişiyor, kısaca, gemi limandan ayrılmadan yerinizi almanızı öneriyorum... TT.4-5:Layout 1 15.08.2014 20:13 Page 1 4 5 KENT VE ULAŞIM 18 AĞUSTOS 2014 M.CEMAL SOYDAŞ Direksiyondakinin de yaya olduğunu unutma ÖZTAŞ A.Ş. BAŞKANI Ortak aklı kullan! S Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği Genel Başkanı Avukat Hitay Güner; “Trafik, direksiyondakinin de bir yaya olduğunu hatırlama sürecidir. Doğru çözüm, insan odaklı ulaşım ve eğitimdir” diyor... S on zamanlarda meydana gelen ölümlü kazalar üzerine alınan önlemleri masaya yatırdık. Trafik kazalarının önlenmesi konusunda görüşlerini aldığımız Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği Genel Başkanı Avukat Hitay Güner, insan odaklı bakış eksikliğinin kazaların önlenmesinde başarısızlıklara neden olduğunu belirterek, “araç odaklı algı yerine insan odaklı bakış benimsenmeli” diyerek, yapılması gerekenler konusunda önemli açıklamalarda bulundu... Ropörtaj: HABER MERKEZİ Çok eskiden beri gelen bir anlayışla, olaylara araç odaklı bakıyoruz. Ağırlıklı konumuz trafik kazası ve trafik düzeni olduğu için bu çerçevede diyoruz ki; “Yollar daha iyi olsun, araçlar daha iyi olsun. Alt ve üst geçitler yapalım, yayalar ve araçları olabildiğince uzak laştıralım...” Buna karşı, biz de diyoruz ki; “Eskiden beri sürdürülen araç odaklı yaklaşımı artık bırakalım ve trafiğin odağı insan olmalı...” yok... Burada sürücünün hareketlerine toplumsal alışkanlıklar etki ediyor. Yani, toplumda önem verilen şeylere önem veriyor, verilmeyene vermiyor. En basiti adama soruyorsun; “Trafikte tabelaları okumayı biliyor musunuz?” diye, adam; “Ben, tabela okumam ki” diyor. Bu da çok yaygın. Şimdi bunları üst üste koyup ana konuya gelelim. YAYA EĞİTİMİ YOK KENTİÇİ KAZALARIN ARKASINDA NE VAR? Şu ana kadar söylediklerimiz var. İnsana önem verilmemiş olmasından dolayı, Şoförlerin olması gereken boyutta eğitilmediği, Şartlanmadığı ve idrakin oluşmadığı. Burada şoförün kusuru yok. Şoföre doğru düzgün anlatırsanız alır. Bunun eğitim boyutu: Uzun süre direksiyon kullanan ama hiçbir şekilde gelişmelerden ve davranış değişikliği yapamayan insanların başı boş bırakılması var. “Efendim eğitim yaptık. 3 sene sonra bir daha yapacağız!” Böyle de olmaz. Bir disipline sahip olunmalıdır. Bu neye benziyor? Öğretmen diyor ki; “Oğlum sınav yaptım kaldın. Not alamadın çalış bir daha sınav yapacağım...” Öteki geçiyor. Demek ki, biri bunun idraki içerisinde. İdraki sağlatmak önemli. Bizde bir kere yayalar için hiçbir çaba sarf edilmiyor. Kent içindeki kazaların çoğu yayaların ölümüyle sonuçlanıyor. Çünkü, yaya, trafik cahili. Dolayısıyla, insan denince, direksiyondaki kişinin de yaya olduğu unutulmamalıdır. Yayalara yönelik çok ciddi stratejinin tayin edilmesi lazımdır. Bugüne kadar bu hiç yapılmadı. Hatta üniversite deki çalışmalarda bu düzeyde değil. Hatta, yolcuyu da bu kesime koyalım. Şimdi bunun içinde bir kesim daha kaldı. O da; sürücü. Onu da eğitelim. Çok meşhur 1930 senesinden beri kalıplaşmış 3E prensibi var; Eğitim, Denetim, Altyapı. Altyapı’dan bahsettik; araç odaklı. Geriye kalıyor 2 kalem, biri; Denetim... “Trafik polisi ne kadar çok denetlerse o kadar o iş halledilir” deniyor. Ama olmuyor bu iş. Bugüne kadar gördük. Zaten bunun içinde uluslararası bir çalışma var. Diyor ki, denetimin trafik kazalarındaki payı yüzde 12 ile yüzde 40 arasındadır. Kimi ülkede yüzde 12, kimi ülkede yüzde 40 denetim etkili olabiliyor. Demek ki, bir yerde yüzde 60 ile 88 arasında bir oran denetimin dışında. PEKİ YA EĞİTİM? Eğitimi sınıflandırmaya kalkarsak. İlkokullarda eğitim programları var. Önce seçmeliydi, şimdi zorunlu hale getirildi. Güzel de, onu da kim öğretecek derseniz? O kadro yok işte. Öğrenci bekliyor ama öğretmende bir altyapı yok ki. O yüzden de kendi bildiği kadar, ya TRAFİK CEZASI Gelelim trafik polisi cezasına: Bugün, 17 Milyon araç var, 23 Milyon da ehliyetli insan. 23 Milyon mu hatalı? Bu genellemenin yüzde 3’ünden bahsediyoruz. Bu 23 Milyon içinde 20 sene araç kullanıp kaza yapmamış insanlar da var. Bizim; “Önemli olan insan” dememizin sebebi şu. Her bir insanın idraki (var). Bu yüzden, bilinçaltına bazı alışkanlıkları yerleştirme gibi bir görevimiz var. Bunun içinde eğitim verecek olan iyi bir “kadro” gerekli. Şimdiki eğitimin kademeleri şöyle belirleyebiliriz; İlkokulçocuğuna 1. Sınıf’ta tarih dersi anlatırsınız ve hatta liseye kadar da bu devam eder gider ama aradaki fark, ‘‘ larla eğitim vereceksiniz... YA İŞLETMECİLİK? Geliyoruz işletmeye. Yani, işletmeler bir şekliyle otobüsünü servise koyduğu zaman, şoförü de direksiyona koyduğu zaman iş bitmiyor. En azından o şoförün “Psikoteknik Değerlendirme”den geçmesi lazım. İnsanların günden güne değişikliği var. İnsan yaşamını teslim ettiğiniz bir otobüs şoförünün üstüne titremeniz gerekmektedir. Ancak, bunun da yapılmadığı ortada. Bir de toplumumuzun yanlış ve tehlikeli tarafı var. O da şu; “Önceden tedbir almayı bilmeyiz...” Bizde, bir araç çukura düşecektir. Ancak, düştükten sonra o çukur kapatılacaktır. Her konuda bu böyledir. İnsanoğlunun doğasında var. Her ülkede bu var. Ama bazı ülkeler bunu disipline ediyorlar. Nasıl ediyorlar? Eğitim ve alışkanlık edinme ile disipline ediyor lar. Bizde alışkanlık edinme disiplinini oluşturmak şart. Odak noktasına da insan için proje hazırlamak şart. Biz bunu her sefer söylüyoruz. Biz en çok, başkalarını örnek alıyoruz. Ekonomiden yaşantıya kadar örneğimiz Avrupa ülkeleri... Biz de diyoruz ki, “Yaya kaldırımdan ayağını aşağıya indirdiğinde bütün araçları durdurabiliyor- ‘‘ Taklitten sakınarak bize özgü yapı teşkil edilerek uygulanmalıdır da eline geçirdiği dokümandan oku duğu kadar oluyor. Bir yasa çalışması yapıldı; “İlkokullarda eğitimi yüksek öğrenim görmüş polisler yapacak” denildi ama buna da polis sayısı yet medi. Demek ki, burada da bir eksiğimiz var. SÜRÜCÜ OKULLARI Sonra da sürücü okulları geliyor. Orada da çok büyük endişeler, birçok sıkıntılar var. Bütün bu söylediklerimi genellemek istemem doğrusu. Tabii ki, bütün okullar böyle değil. Bir kısmının hareketleri, davranışları güzel bir kısmı da istendiği gibi değil. Dolayısıyla, ne oluyor? Sürücü yola çıkıyor ve başka eğitim yok. Artık ne kadar araç kullanırsa kullansın kurallar ne kadar değişirse değişsin, haberi bile düzey farkıdır. Lisede gösterdiğiniz tarih daha kapsamlıdır... Biz demiyoruz ki, ilk okulda çocuk trafik bilgini olsun. Sadece, bazı alışkanlıkları edinmesini sağlamak gerekiyor. Hani bir laf vardır ya; “Ağaç, yaş iken eğrilir” diye. Yani, bir şekliyle en basit öğretilen nedir? Karşıya nasıl geçileceğidir ama her halde artık yetişkin kişiye aynı uygulamayı sunamazsın. Ona, başka şeyler anlattığımıza göre. Bir araçla bir yaya karşılaştığı zaman, araç 1 ton yaya 100 kilo. Aracımızın hızı 30- 40 km. yayamızın 5 km. kim zarar görür? Yaya... Bunu herkese söyledik, herkes; “Evet” diyor ama, bunu idrak etmek başka birşey. Bu idraki sağlayabilmenin şekli de eğitimdir. Devamlı, sık aralık- Bu kervan böyle yürümez! İnsanların düşünce tarzını bir şekilde düzeltmeliyiz. Uygulama araç odaklı değil, insan odaklı olmalı... san, bu trafiği halleder.” Yani, insan odaklı olsun. Benim yaşadığım bir örnek, Almanya’da bir pazar sabahı erkenden kalktık; “Çıkıp bir yürüyüş yapalım” dedik. Yürürken baktık ileride ka dın yürüyor yanında da çocuk var. Ufacık bir çocuk. Onlar tabii çocuğun adımlarına göre yürüyorlar. Köşe başına geldik. Geniş bir cad de 3 şeritli bir yol. Kırmızı ışık yanıyor, yayalara durduk. Baktık an ne çocuklar bir şeyler konuşuyor bomboş yol. Işık değişti yeşil oldu. Anne çocuğu ileriye itti. Çocuk önde anne arkada yürüdü. Karşıya geçtik ve yine bir kırmızı ışık. Bekliyoruz. Bu sırada birkaç araba gel di. Biraz sonra bize yeşil yandı ileriden arabalar geliyor. Kadın çocuğunu itti. Anne o kadar emin ki arabaların duracağından (bunuTür- kiye’de yapamazsın) ve karşıya geçtik. Bizim bir Alman dostumuz vardı. Bunu ona anlattık. Enteresan geldiğini söyledik. Dostumuz; “Tabii ki” dedi. “O annesi var ya onun annesinin annesi de ona öyle öğretti...” Oradakiler de insan. Oradakiler de disiplinden korkuyor. Başka ülkelerden de örnekler biliyorum. Başka yerlerde pisipisine gidiyor insan. Bazı ülkelerde alkol limiti 2.0 promile kadar serbest. Meksika’da serbest, devlet kuralı. Bugün Avrupa’da hız limiti: 130’dur. Almanya’da tavsiye edilendir. Bugün, Nijerya’da hız limiti normal yollarda 130. POLİS DENETLER! Trafik Polisi’nin asli görevi denetlemektir. Bizde ise, bundan önce düzenleme yapar. Şimdi, tabii, burada başka şeyler var. Burada sistem konusu var. Sistemi kimse bu rada enine boyuna ele almıyor. 11 tane kurum var, yol güvenliğinin içerisinde. Bunlar arasında bir senkronizasyon da yok. Yani, 11 taneyi kaldır teke bağla. Siyahtan be yaza geçtin. Düzeldi mi? Oysa, gri alan var birde. Bu bir organizasyon meselesidir. Büyük düşünmek meselesidir. Büyük düşünürseniz eğer, o zaman bir sonuç alabilirsiniz. O zaman entegre bir sürdürebilirlik sağlayabilirsiniz. Birinin yaptığına diğeri; “Benim kalıplarıma uymuyor” derse. Bu iş olmaz. 2000 yılında resmi ölüm rakamı 6 Bin ile 3 Bin arasında oy nar. Bizde, 2000’den beri diyoruz ki; “Hayır böyle değil...” Çünkü, uluslararası bir kalıp var. Yaralanan 30 gün zarfında ölür ise, hastanenin yazacağı ölüm nedeni trafik kazasıdır. Ama hastanelerin yazdığı trav madır. Bunun içinde 6, 7 senedir hep, devamlı bir tartışma süregeliyor. Sonunda Sağlık Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü ortak çalışma noktasına geldi. Resmi boyutu nerededir bilmiyorum ama 30 gün içerisinde hayatını kaybedenler trafik kazası diye yazılacak… Emniyet, sayıya; “Resmen 10 Bin” diyor fakat, kesin rakam vermiyorlar. O resmi rakamın üzerine siz bir yüzde yüz 50 koyun. TAKLİTÇİYİZ! Bir şey daha var. Bizde almak, kopyalamak demektir. “Dışarıdan al birebir uygula” böyle bir merakımız var. Ya, ısmarlama ceket alır sınız, ya da gider piyasadan hazır ceket alırsınız. Üstünüze uymaz. Fakat, ısmarlama ceketiniz her tür lü uyar. Bizim dışarıdan ısmarlama paket gibi bir şansımız yok. Avrupa’da sürücü kurslarında 40 saat eğitim yapılıyor. Türkiye’de 40 olmadı, 20 saat oldu. Biz de dedik ki; “Türkiye’de 60 saat yapalım...” Dediler ki; “Hangi ülke maximum kullanıyorsa biz onu alalım.” Bize göre yanlış. Gerekçeleri nedir bilmiyorum. Özel taşımacıların, kentiçi toplu ulaşım sistemi dışına itildiklerini söyleyen yılların toplu taşımacı esnafı Durmuş Kökcü, “ehir halkına şirin görünmek için bizi gözden çıkaranlardan Huzur-u mahşerde davacı olacağız” dedi... M uhafazakâr algısıyla sistemin yenilenmesi için yönetime destek verdiğini belirten, özel halk otobüsçüsü Durmuş Kökcü, hakkaniyeti çalışacaklarına inanarak paylaşımcı davranacaklarını beklediği için destek verdiğini, tam tersini gördüğünü dile getirdiği ilginç tespitler içeren görüşlerini sunuyoruz... Ropörtaj: HABER MERKEZİ Bizim toplumumuzun yapısı ile İsveç’in yapısı aynı değil. Almanya modeli mesela, o modeli alamazsınız. Toplumun davranışı böyle ise ona göre iş yapmak lazım. Cezalar kesiliyor, hapis cezaları veriliyor. Bizimkilerin elini değil cebini yakacak. Almanya öyle yapmıyor, diyor ki; “Bu adam zaten cezayı yiyeceğini biliyor” Bizde ise herkes itiraz ediyor. Maalesef, bende herkes diyorum. Bugün kimle konuşsak, diyor ki; “Cezalar çok art tı.” Bunu diyene; “Sen ceza yiyecek bir hareket mi yaptın?” Cevabı; “Hayır” O zaman; “Kardeşim kurala uyan olarak bundan sana ne neden direksiyonu dikkatli kullanan olarak ceza artışlarından yakınıyorsun?” Kazayı yapacak şekilde riskli araç kullanan kişi kazalar artmasın diye, kesilen cezayı ödeyecek. Almanya’da insanlar; “Kurallara uyuyorum. Ne den bağırayım ki?” diyor! Çizgi dışı hareket edenlere hayranlık duygusu duyuyoruz. İmrenerek söylüyor; “Ben yapamadım, o yapmış” diye... Geçen gün anlatıyorlar, 2 tane bayrak direği varmış çok dar olduğundan biri çok yavaşça geçiyormuş. Arkadaşı “Vın” diye geçmiş. “Helal olsun” diyor! Toplumumuzda böyle bir düşünce yapısı varsa ona göre hareket etmemiz gerekiyor. Bu düşünce yapısını trafikte değiştirmemiz lazım. Bugüne dek uygulanan yolcu biletlerini fiyatlandırma politikalarında, halka ucuz toplu taşıma hizmeti vermek değil, bu imajı sağlayıcı entegre aktarma sistemleriyle, bizden kesintiler yapıp, o görüntünün maliyetini bize yüklemek ve yolcu bilet ödentisini yol cu kullanana kadar alıp kullanma yolunu benimsemiş. Görünüşteki aktarma sistemiyle iç yapıda bize yansıtılan düşük fiyatla yapılan taşıtmalarını başka nasıl izah edebiliriz ki? Burda haksız kazanç söz konusu. Özel taşımacıyı entegre sisteme alıp aktarmalarda düşük pay verme ameliyesi de bunun bana göre göstergesidir. Yöneticiler hakkaniyetli olmalı. Zamanı gelince yaptıklarının sorgulanacağını bilmeli. Kalıcı olmayan makamlar kullanılarak sebep olunan hak sızlıkların huzur-u mahşerde hesabının sorulacağı unutulmasın. Toplu taşıma hizmetlerinde uygulanan fiyatlandırma ve bilet fiyatlarının elektronik sistemlerle toplanması, bu meblağların değerlendirilerek taşımacılar arasında taksim usulünün gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. BEDAVA MASALI Belediyelerimiz; yasa gereği yükümlü oldukları halka toplu taşıma hiz metini verme görevini en az maliyetle vermekten yanadır. Bu yüzden masrafın tamamını halka yansıtmadan kendi kalemlerinden karşılar. Hizmetin artan iş hacmi ve araç yükü ise, bu işi özel sektör eliyle yapmasını gerektirdiğinden ibre özel taşımacıya kaydırılarak hizmet verdi. Özel taşımacıyı yanına al dı ve yardımcı unsur diye ona özel yönerge hazırlayarak çalıştırdı. Yükü de itiraz etmediğini görünce yükledi yükleyebildiği kadar. Peki, neden kendi ta- şıyamadığı yükü özel taşımacıya yükle di? Kanaatimce öteki taraf görmesiyle ilgili olsa da asıl neden, hemen her dediğini yapması. Ona tabi olmasıydı. Zamanında karşı çıkılmadığından olsa gerek, yükler bindirildikçe bindirildi… Son uygulamalarda ezilme artıp iflas kaçınılmaz olunca aydık. Uygulamaya karşı çıkarak, “madem bedava taşı diyorsun. O zaman sen ver onların parasını” deme durumunda kaldı. Bugün bu noktadayız. Şimdi, devlet 65 yaş ve üzerindekilere hak tanıdı. Onlara dönüp dedi ki, “seni bedava taşıyacağım...” Peki taşınan için iş bitti mi? Hayır. Allah herkesten hak edilmeyen kazancın hesabını da sorar. Amacı haksız gelir olan bir uygulama için yapılan hak gibi gösterilerek hak gaspının dik alasıdır. Bunun hesabı ağır olacaktır. Bunu taşınan da bilmeli. Peki sosyal devlet olmanın gereği nasıl olmalı? Cevabı açık ve net. İhtiyaç duyana, geliri olmayana hizmet vermekle sosyal devlet olunur. “Bana 130 kişi bedava taşıttırılıyorsunuz. Bu hak gaspı değil mi?” Bugün, kanunla, garip gureba dışında meccanen yaptırılan parasız taşımanın sevabı olmaz. Sosyal devlet anlayışına da dayandıramayız. Bu yüzden bu sistemi yanlış buluyorum. Doğ ru tektir. Kelime-i şahadet getiriyorlar diye destek verdim. Gördüğüm kadar vebal altına kalacak şekilde yanlış yapılıyor. Özel Halk Otobüsçüye sistemde yer verilmeli, desteklenmeli. Bedava taşıma yerine ihtiyaç sahipleri dışındakilerden ücret alınarak, hizmetin devamı için katkısı sağlanmalı. Emekli oluyoruz bir işe girdiğimizde emekli maaşımızdan sigorta teşvik fonuna para kesiliyor. İlla taşınacaksa bunun bedelini taşıma kararı veren kamu ödemeli. Özel halk otobüsçüsü olarak işleyen sistemde de farklı algılanıyor ve öteki diye algılanıyoruz. Uydudan kontrol cihazım arızalandı ve hemen komuta kontrol merkezine bilgi verdim. Arıza kaydı yaptırdım. Ertesi gün 12’de Yenikapı da bakımı yapılacağı bildirildi. Baktım bana, Hemen o gün, rapor tanzim edilmiş. Son durağa geldiğimde Amir (H.A) denetim kartını bastığında ona “uydu arızalı. Beyanı da verdim” dediğimde merkezi arayarak, “adam direksiyondan daha inmedi” die bilgi verdi. Lakin oradakilerin ami re cevabı şaşırtıcıydı; “O sisteminin çalışması lazımdı” dediler. 2 gün üst üste ceza aldım. Arıza beyanım kale alınmadı. Merak ediyorum kurumsal yapılanmış sistemde amirlerin doğrulaması da mı yetmiyor? Yönetim anlayışlarında da ciddi ak saklıklar ve ciddi sorunlar var... OYALANDIK Susa susa, konuşup derdimizi tam dillendirmeden bugünlere geldik. Derdimizi anlatamadık. Sesimiz edebimizden yükselmedi “susa susa bir gün kör şeytan senide buluyor” işte bugün o noktaya geldik. Bence esnaf çıkarı da hakkaniyetlilik adına korunmalı. Hizmetin nasıl sağlıklı yapılacağı öne alınmalı. Geçiştirmeden her sorun anında değerlendirilmeli. Birlik ve beraberlik içersinde hareket etmeliyiz. Daha güzel hizmeti nasıl vereceğimiz ana amacımız olmalı. Hemen, hiç vakit kaybetmeden, birbiriyle sorunlu olsalar bile bu beni ilgilendirmediği ve onların da benim için çalıştığını bilmeleri gerektiğini düşündüğüm için, şirket yöneticileri oda ile bir araya gelerek, ilgili yerlere, ilgili idareye gerçek durumu anlatarak ortak akılla çözümüne dönük samimi çaba sarf etmeli diyorum... ÖNCELİK İNSAN OLMALI Bunun içinde eğitim geliyor. Ben buna beyin yıkama metodu diyorum. İnsanların düşünce tarzını bir şekilde düzeltmeliyiz. Uygulama araçodaklı değil, insan odaklı olmalı. Bir yerde diyoruz ki; “Otobüs kaza yaptı...” Bunun 2 tane yolu var: Bir tanesi, 10 numara yağ kullananı, 10 yıl hapsedersin. Bir olay var ve olayın iki ucu var. Olayın çıkış nedeni var ve bir de sonucu var. Nedir 10 numara yağ konmuştur, ısınmıştır? Sonuç olarak yangın çıkmıştır. Bizim toplum düşüncemizde yangını söndürmek için bir daha yangın çıkmasın diye önlem alıyoruz. Öte yandan, kimse sebebinin üstünde durmuyor. Bugün, belki 10 numara yağ satan 2 yere baskın yapıldı ama 2000 tane var belki. O yüzden olayın sebebine gitmek gerekiyor. 10 numara yağ kullandırmayacaksın. Eee adam; “Kullanmayacağım” diyecek ama mecburum diyecek? Neden ? Mazot paraları ortada; “Kazan dığım 10 TL.’nin 5 TL.’si benim olsun” derdindeyim. İşte, burada bu diyalogu kuramıyoruz. Bu iş korkutmayla cezayla olmaz. Diyalog kurarsınız, herşeyi yaparsınız, ha gene düzelmiyor mu? O zaman, ceza ile çözüm arayacaksınız. İnsanı doğru hareket etmeye teşvik etmek ilk önce geliyor. Ceza da sonraki iştir. Bizdeki olanlar ortada... Atlas tercihi sürüyor Yük taşıma kapasitesi ve ekonomisi ile hafif kamyon segmentine hareketlilik getiren Otokar Atlas son olarak Tuncay Nakliyatʼın da tercihi oldu. Otokar, Tuncay Nakliyatʼa 14 adet Atlas teslim etti... İzmir “Hayat” için şoförlerini eğitiyor ZMİR Büyükşehir Belediyesi, ticari taşımacılık faaliyeti yürüten servis, ticari taksi ve toplu taşım araçlarını kullanan şoförler için “tanıtım kartı” uygulaması başlattı. İl Emniyet Trafik Müdürlüğü ve İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası işbirliğiyle yürütülen bu çalışmadaki hedefin, şoförlüğün bu işi gerçekten meslek edinmiş kişilerce yapılmasını sağlamak ve nitelikli “şoför” esnafı oluşturmak olduğu açıklandı. Eğitimlerini tamamlayan ve gerekli şartları yerine getiren şoförlere kart dağıtımı başlarken, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu kapsamda yaklaşık 15 Bin şoföre tanıtım kartı düzenleyeceği açıklandı... İ TOKAR’ın hafif kamyonu Atlas, yüksek istihap haddi ve segmentinin en yüksek taşıma kapasitesi ile farklı iş kollarında müşteriler tarafından tercih edilmeye devam ediyor. Son olarak Kocaeli ilinde faaliyet gösteren Tuncay Nakliyat tarafından satın alınan 14 adet kısa şasi Atlas kamyon firmaya teslim edildi. Düzenlenen teslimata Tuncay Nakliyat firma sahibi Cevat Tuncay, Otokar Bölge Satış Yöneticisi Sebahattin Yılmaz ve satışı gerçekleştiren Otokar yetkili bayisi Enke Otomotiv Satış Müdürü Tuncer Erten Kotil katıldı. Tuncay Nakliyat firma sahibi Cevat Tuncay filolarında bulunan Otokar otobüslerinden kalite, satış sonrası ve 2. el değeri açısından çok memnun olduklarını belirterek Atlas kamyonu beğendiklerini ve memnuniyetlerinin devam edeceğine inanarak yeni alımda Atlas’ı tercih ettiklerini ifade etti. O ON yaşananlar, sıkıntılarımızın göz ardı edilerek ikinci plana itilmesine vesile oldu ve bunu da hemen kabullendik. Şimdi varsa yoksa acil önlemler. Kanaatime göre, acil dediğimiz her önlem bizim zaten yaptığımız yapmak istediğimiz şey değil mi? Sürücü hatalarını ortadan kaldıralım diye milyarlar verip eğitim verdirmedik mi, hala bunun sürdürülmesi için ortak irade ortaya koymuyor muyuz? Lakin sorun işleyen sistemin içinde sorumluluk ve yetki konusundaki bakışlar değil mi? Bugüne kadar bağlısı olduğumuz, denetim ve yürütümünde hizmet verdiğimiz İETT kurumu, kendi yapılanmasıyla birlikte bize önemli destek verdi. Bizi adeta yeni yapıya uygun hazırlanmamız için destekledi. Aslında biz de hazırlandık. Lakin, varolan sistemde işleyen mekanizmadaki yetkisizliğimiz mevcut yapımızla kaçan yapılabilecekleri görmemize rağmen, yapımızı ayarlama kararlılığımızdaki ferdi beklentili bakışımız yolumuzu tıkamadı mı? Kanaatime göre, bugün bu şekliyle alınacak önlemler sadece rahatlatıcı olacaktır. Elbette, söylenenleri yerine getiriyoruz. Demek istediğim bunları bizim zaten yaptığımız şeyler olduğu... Zannedersem dostlar, bizlerin taban ile kademeli biçimde bir durum değerlendirmesi yapmamız gerekiyor. Her şirket beklenti skalasındaki önceliklerini ortaya çıkarılan yeni durumun gereklerine göre yeniden ele alıp almaması konusunu gözden geçirmeli. Şimdiye kadar öz sermayemizle otobüslerimizi değiştirdik bir sürü şeyler yaptık lakin kasamıza masrafı karşılayacak meblağ girmedi. Otobüs pazarını hareketlendirdik. Dünya bizi bu açıdan dikkate aldı. Ama işletmecilikte en azından denetimde merkezi denetim noktaları sayılabilerek yapıyı kuramadık. Aslında; Sayın Kahveci bu yolu işaret eden çıkışlarıyla bize yapılanma kriterlerimizi gösteriyor. Ön yargısız konuşmalı ve gidişatımızı, anlayış biçimimizi gözden geçirsek yetecek. Yönetim anlayışları dünyada değişti ve insanlar artık yönetişim denilen yetki kullanımlarında sorumlulukla orantılı yetkilendirmeleri konuşuyor ve uyguluyor. İleri teknoloji süs değil. Alınanı kullanmak ve analiz yapabilmekle verimli olur. Buna göre davranalım diyorum. Bunun için de bakış ve anlayışlarımızı sorgulayalım artık. Bol kazanç diliyorum... TT.6:Layout 1 15.08.2014 20:15 Page 1 6 SEKTÖRDEN YANSIMALAR 18 TEMMUZ 2014 TÖHOB’TAN AÇIKLAMA Karsan “ATAK” yaptı Karsan, yeni nesil alçak tabanlı küçük otobüsü “ATAK”la İstanbullularʼa hizmet vermeye başlıyor. 8 mt.ʼlik küçük dev İstanbulʼda önümüzdeki günlerde duraklararası yolcu taşımaya başlayacak... ARSAN’ın bu yıl pazara sunduğu toplu taşıma aracı Atak İstanbul’da yollara çıkıyor. Karsan yetkili satış bayisi Aydın Otomotiv ile İstanbul Özel Halk Otobüsçüleri’nden Musa Ümsür ve Murat Ümsür arasında yapılan anlaşmayla iki adet Karsan Atak, 134 numaralı hatta çalışmak üzere sahiplerine teslim edildi. Satışı gerçekleştirilen Atak’ların teslimatı İstanbul Kartal’da Karsan Satış K Müdürü Kaan Erkırtay, Bölge Satış Yöneticisi Coşkun Tokan, Karsan yetkili satış bayii Aydın Otomotiv’in sahibi Mustafa Aydın ve araç sahibi Murat Ümsür’ün katılımıyla gerçekleşti. Teslimat töreninde konuşan Satış Müdürü Kaan Erkırtay; “Busworld Turkey ’de ilk kez sergilediğimiz Atak’ın yılın ikinci yarısında yollara çıkacağını duyurmuştuk. Gerçekleştirdiğimiz bu sa KART27 çok sevildi AZİANTEP Büyükşehir Belediyesi’nin ulaşımda başlattığı Kart27 kullanımı Gaziantepli vatandaşlar tarafından benimsendi. Bu yılın ilk 7 ayında 930 bin kişi Kart27 sistemine geçerken, günde 350-400 bin kişinin bu kartla yolculuk yaptığı belirtildi. Gaziantep’te kurulduğu günden bu yana başarı gösteren Kart27 akıllı ulaşım sistemi, 1 Haziran’dan itibaren nakit kullanımının da kaldırılmasıyla artık kentin tüm toplu ulaşımında geçerli hale geldi. Belediye G yetkilileri, Kart27 sistemi ile günde ortalama 350-400 bin kişinin yolculuk yaptığını, kullanıcı sayısının ise 930 bine ulaştığını açıkladı. Otobüslerin yanı sıra hafif raylı sistem ile de ulaşımda hizmet veren Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, 116 hafif raylı geçiş sistemi, 4 farklı noktada 8 kart işlem ve kişiselleştirme merkezinin yanı sıra, 430 kart satış ve dolum bayisi ve 20 farklı noktadaki ödeme cihazları ile ulaşımda kolaylıklar sağlıyor... tış ile Karsan Atak İstanbul yollarında çalışmaya başlayacak. Sağladığı yolcu kapasitesi, düşük yakıt tüketimi ve modern tasarımız ile kullanıcılardan, alçak tabanlı yapısı, kolay erişimi ve sağladığı konforla da yolcuları tarafından büyük beğeni kazanan Atak’ın, rakiplerinden ayrıştığı özellikleriyle sektördeki dinamikleri kısa sürede değiştireceğini düşünüyoruz” diye konuştu. Üst üste yaşanan kazalar nedeniyle kentlerimizde yolcu taşımacılığı yapan otobüs ulaşım sistemi kamuoyunda haklı olarak sorgulanmaktadır. Bu süreçte ortaya konan iddialar, görüşler, savunmalar, suçlamalar gösteriyor ki kentiçi otobüs ulaşım sistemi ile ilgili gerçekler basın ve kamuoyunca yeterince bilinmemektedir. Doğal olarak en büyük otobüs filosunun bulunduğu İstanbul ilindeki gelişmeler, sorunlar, kazalar ön plana çıkmaktadır. Kentiçi otobüs ulaşım sistemindeki rekabet, yanlışlar, uygulama farklılıklarının yarattığı bu tablo kazaların oluşumundaki gerçek sorumludur. Kentlerimizdeki mevcut otobüs ulaşım sisteminin oluşumu kurumsal bir yapıdan uzak, tamamen bireysel işletmeciliğe yönelik yürütülmektedir. Basının önderliğinde kamuoyunda otobüsler denetlenmiyor algısının yaratılmış olması, kentiçi otobüs taşımacılığı konusundaki bilgilerin yetersizliğini açıkça göstermektedir. 1980ʼli yıllardan itibaren Türkiyeʼnin en küçük yerleşim biriminden büyükşehirlere kadar ulaşım ve toplu taşımada özel halk otobüsleri hizmet vermektedir. Sabahın erken saatlerinden gecenin ertesi güne bağlandığı ana kadar süren bu hizmet kapsamında yaklaşık 20 bin özel halk otobüsü her gün İstanbulʼda 1,5 milyon, Türkiye genelinde 8 milyon kentliye otobüs ulaşım hizmeti sunmaktadır. Belediyeler kentiçi ulaşımda toplu taşıma hizmetini kendi işletmeleri ile yerine getirdiği gibi özel kişi ve kuruluşlara ihale, sözleşme, yönetmelik ve yönerge gibi düzenlemeler çerçevesinde de yaptırmaktadır. 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu büyükşehirlerde, 5093 sayılı Belediye Kanunu ise diğer il ve ilçe merkezlerinde geçerli olmuş ve kentiçi ulaşım ve toplu taşımada tüm düzenleme yetkisi belediyelere verilmiştir. Gelişen kentlerimizde belediyeler adına bu hizmeti veren özel halk otobüsleri, bütünleşik tarife ve elektronik bilet uygulamalarına adapte olarak sistemin parçası olmayı tercih etmişlerdir. Özel sektör esnekliği ile bankacılık ve otomotiv alanlarında işbirliği sağlanmakta, yaratılan dolaylı ve doğrudan istihdam ile de ekonominin önemli bir bileşeni olarak her türlü vergi mükellefiyeti ve SGK yükümlülükleri de yerine getirilmektedir. Özel halk otobüsü işletmeciliği hem sermayeyi, hem emeği bünyesinde barındıran bir sektör olarak toplu taşıma hizmeti karşılığı sağlanan kazancın bir bölümünü kent yönetimlerine bırakmaktadır. Yatırım maliyeti olarak bakıldığında özel halk otobüsü filosunun değeri 5 milyar TL olarak gözükmektedir. TÖHOB tarafından 81 il merkezine yönelik düzenlenen bir araştırmada belediye otobüs işletmesi filosunun 7.337, belediyelerin denetiminde hizmet veren özel halk otobüsü filosunun ise 12.039 olduğu görülmektedir. Türkiye kentlerinde 20 bin özel halk otobüsü ile yıllık 3 milyar yolcu taşınmakta, günlük 1,5 milyon kilometre, yıllık 540 milyon kilometre yol kat edilmektedir. Özel halk otobüsü yolculuklarının % 20ʼsi ücretsiz, % 45ʼi indirimli, % 35ʼi tam ücretle gerçekleşmektedir. Özel halk otobüsü işletmeciliğinde ücretsiz yolculukların oranının % 20ʼlere çıkması ile gelir gider dengesi ciddi anlamda zedelenmiştir. İşletmeciliğin kaliteli, konforlu ve güvenli bir şekilde sürdürülebilmesi için yolcu taşıma tarifesinin gerçek maliyetlere göre belirlenmesi gerekmektedir. Ancak merkezi ve yerel yönetimin sosyal politikaları nedeniyle bu mümkün olamamaktadır. Dolayısıyla kaliteli, konforlu, güvenli bir taşımacılık hizmeti beklenen özel halk otobüsü işletmeciliği gerçekleşen yatırımın karşılığı geliri sağlamakta zorlanmaktadır. Bu da sektörün gelişimi yolunda engel oluşturmaktadır. Özel halk otobüsü işletmeciliğinin karşılaştığı sorunlar ve kaliteli, konforlu, güvenli bir otobüs ulaşım sisteminin tesisi amacıyla belirlenen hedefler değişik dönemlerde merkezi ve yerel yönetim makamlarına iletilmektedir. Bu çerçevede 15 ‘‘ ‘‘ ÖNCELİKLE, ÖZEL HALK OTOBÜSÜ YASAL TANIMI YAPILMALIDIR... Şubat 2014 tarihinde İstanbulʼda gerçekleşen bir salon toplantısında da sözlü ve görsel olarak Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞANʼa bu konular arz edilmiştir. Ne yazık ki iki üç ay süren idari ve mali iyileştirme çabaları bürokrasi engeliyle karşılaşmış ve çözüm gerçekleşememiştir. Otobüs satın almadaki güçlükler, bilet gelirlerinin düşük, işletme maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle belediyeler, otobüs işletmeciliği hizmetini özel halk otobüsü modeliyle özel sektörün üzerine bırakmış, bu amaçla yapılan ihalelerle de gelir sağlama hedefini ön plana çıkarmışlardır. İstanbulʼda da benzeri uygulama gerçekleşmiş, 2.159 adet özel halk otobüsü filosunun yanı sıra 937 otobüslük İstanbul Otobüs İşletmeleri A.Ş. (İBB ortaklığıdır) devreye sokulmuştur. Kamuoyuna da bu uygulama İETT ve özel halk otobüsü sistemindeki olumsuzlukların giderilmesi olarak sunulmuştur. Bu ortamda İETT, özel halk otobüsü ve Otobüs A.Ş. araçları aynı sistemde farklı otoriteler olarak hizmet sunmaya başlamıştır. Sefer aralıkları doğal olarak 5 dakikaya inmiş ve aynı hatlarda araçlar birbirinin üzerine binmiştir. Göreceli sağlanan ferahlık aslında bir tıkanıklığın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bütün bu sıralananlar bir özel halk otobüsünde dört yolcunun yanarak hayatını kaybetmiş olmasının, arka arkaya gerçekleşen çeşitli kazalarda yaralananların bahanesi veya savunması olarak değerlendirilmemelidir. Dikkat edilirse son aylardaki otobüs kazalarında özel halk otobüsleri de, model olarak öne sürülen Otobüs A.Ş. araçları da, belediye otobüsleri de söz konusudur. Kazaya karışan otobüslerin arasında eski ve yeni model otobüslerde bulunmaktadır. Bu gerçekten hareket edildiğinde sorun şoför sürücü davranışlarında ve otobüsün teknik özelliklerinde düğümlenmektedir. Kazaların ardından yapılan açıklamalarda, basında yer alan haberlerde her kesim bir cepheden olayı ele almakta ve yorum yapmaktadır. Birkaç gün birinci sayfa manşetlerdeki haberlerde ağırlıklı bir şekilde özel halk otobüsü işletmeciliği hedefe oturtulmaktadır. Aslında rehabilite edilmesi gereken topluca kentiçi ulaşım sistemleridir. Karayolu Trafik Kanunu ile genel düzen, Karayolu Taşıma Kanunu ile yük ve yolcu taşımacılığı yasal zemine kavuşmuştur. Kentlerimizde ulaşımın düzenlenmesine yardımcı olacak Kentiçi Ulaşım Kanunu yoktur. Belediyelerin taşeronu konumundaki özel halk otobüsünün yasal tanımı, kimliği yoktur. Bunu sağlama yolundaki çaba ve girişimler merkezi yönetim tarafından sonuçsuz bırakılmaktadır. Testi kırıldıktan sonra yol gösterenler çok olur. Kazalar sonrasında da pek çok kişi ve kuruluş çeşitli eksiklikleri ifade eden açıklamalarda bulunmuştur. Bunların tümü değerlidir. Ancak cezalarla yaptırımlarla kazaların önlenemeyeceği de bir başka gerçektir. Nitekim Emniyet Trafik Denetleme ekipleri altı ayda 17 bin otobüse cezai işlem yapıldığını belirtmektedir. Ama ne acıdır ki birbirini izleyen günlerde otobüs kazalarının meydana gelmesi engellenememiştir. Çare şoförlerin bilgi ve bilinç düzeyini geliştirmekten geçmektedir. Bunun yolu da sürekli eğitimdir. Eğitim bir yaşam biçimi olarak kabul edilmeli ve buna uygun davranışlar sergilenmelidir. Bu ortamı sağlayacak önlemler alınmalıdır. Özel halk otobüsü işletmeciliğinin yönlendirilmesi ve geliştirilmesi yolunda bir üst kuruluş olarak bu yöndeki girişimler desteklenmeye devam edilecektir. Kazaların tekrar yaşanmaması, yeni mağduriyetlerin doğmaması için gerekli eğitim faaliyetlerinin gerçekleşmesi olanakları zorlanacaktır. Kazalar sonrasında gerçekleşen denetimler ve alınan önlemlerden herhangi bir rahatsızlık duyulmamış, aksine ilgili özel halk otobüsü kuruluşlarınca desteklenmiştir. Kamuoyu nezdinde hayatını kaybeden yolcularımız için üzüntülerimizi ifade ediyor, yaralı yolcularımıza sağlıklar diliyoruz. SAYGILARIMIZLA TT.7:Layout 1 15.08.2014 20:17 Page 1 ‹mtiyaz Sahibi-Sorumlu Yaz›işleri Müdürü: M. Şevket ERTURAN Genel Yayın Yönetmeni : M.Şevket ERTURAN Yayın Danışmanları : Onur ORHON - Abdullah ÖZYURT Yay›n Koordinatörü ‹stihbarat Şefi Mali Müşavir Teknoloji Editörü YAYIN TÜRÜ : Özlem GÜNEŞ : Müjdat CENİK : Hülya TEKER : Y.TÜRKÖZMEN : HAFTALIK YAYINCI KURULUŞ: ERTURAN YAYINCILIK LTD. ŞTİ. İDARE MERKEZİ Hürriyet Bulvarı - Yakuplu Plaza No.: 131 Kat: 3 D: 27 Yakuplu - Beylikdüzü / İSTANBUL Tel.: (0212) 875 46 49 ● Fax.: (0212) 875 78 64 www.kenticitoplutasima.com.tr ● [email protected] Temsa ilk 7 ayın lideri Temsa Genel Müdürü Dinçer Çelik, 2014ʼün ilk 7 ay sonuçlarına göre, pazarın 3 Bin 710 seviyesinde gerçekleştiğini belirtti ve 2013 yılına göre de yüzde 26 daralma yaşandığını açıkladı... EMSA Genel Müdürü Dinçer Çelik, daralan pazarda büyüme başarısı elde ettiklerini söyleyerek detay rakamları paylaştı. Temsa, 3 Bin 710 adetlik toplam pazarda 7 ay sonunda 1198 adetlik satış ile yüzde 32 pazar payı ile toplam pazarda lider konumda bulunuyor. Şehirlerarası pazarda toplam 736 adet araç satışı gerçekleşmiş ve 232 adetlik Safir satışı ile de yüzde 32 pazar payına ulaşmış durumda. Kentiçi pazarında, Temmuz ayı sonu itibarı ile toplam 441 araç satışı gerçekleşmiş. Temmuz sonu itibarı ile 165 adet Avenue, kentiçi pazarının yüzde 90’ını oluşturan LF Segmenti'nde, yüzde 42 mertebesinde, tüm kentiçinde ise yüzde 37 pazar payına ulaşmış durumda. Temmuz sonu itibarı ile toplam 2 Bin 533 adetlik satışın gerçekleştiği midibüs pazarında 791 adet Prestij SD satılmış. Midibüs pazarının yüzde 75'ini Prestij SD’nin de bulunduğu 27-29 kişilik segment oluşturmuş. Prestij SD kendi segmentinde yüzde 42 mertebesinde, tüm midibüs segmentinde ise MD9 satışlarıyla birlikte yüzde 32 pazar payı elde edilmiş. Temsa Genel Müdürü Dinçer Çelik, aynı süreç içerisinde servis ve bayi ağında büyümeye devam ettiklerini ve Türkiye genelinde şu anda 77 noktada hizmet verdiklerini kaydetti; “Artan satışlarımız sonrası piyasada dolaşan araç sayımızı destekleyecek şekilde mevcut servislerde yoğun bir eğitim çalışması ve yedekparça çalışması yapıyoruz. Doğru yerlerde yeni servislerimizi devreye almaya başladık ve devam ediyoruz” diye konuştu. T 2010 yılında adım attıkları ABD pazarında üç farklı otobüs ile 420 araçlık parka ulaştıklarının bilgisini veren Çelik, “TS30, TS35 ve bu yılın başında pazara sunduğumuz ve iki büyük fuara katılarak tanıtımını gerçekleştirdiğimiz TS45, Amerikalı taşımacıla- rın büyük beğenisini topluyor. Yıl sonunda ABD pazarında 650 araç sayısına ulaşmayı hedefliyoruz” dedi. Almanya’da yeni yapılanma süreci içerisine girdiklerinin bilgisini de veren Çelik, “Almanya’da yollarda 750 Temsa aracı var. Yeni yapılanma süreci ile Almanya’daki müşterilerimizin beklentilerine daha iyi cevap vermeyi hedefliyoruz. Bu süreçte ilk adım olarak Almanya’daki satış ofisimizi ve Avusturya’daki lojistik merkezimizi modern ve daha geniş tesislere kavuşturduk, ekip lerimizi güçlendirdik, yeniden yapılandık. Ofisimizi müşterilerimizin ulaşılabilirliğini kolaylaştıracak bir bölgede konumlandırdık. Satış sonrası hizmetler organizasyonumuzu da yeniden yapılandırdık, servislerdeki eğitimleri tamamladık. Avusturya da büyüttüğümüz lojistik merkez bize önemli bir avantajı da sağlayacak. Avrupa’da her noktaya kısa sürede parça sevkiyatını yapabileceğiz” dedi. Mayıs ayından itibaren Euro 6 motorlu LD, Safir ve MD9 üretim ve sevkiyatlarının başladığını aktaran Çelik, Avenue E6 üretim ve sevkiyatlarının da bu yıl içinde başlayacağını açıkladı. “Avrupa’da Temsa’nın en güçlü olduğu segmentler intercity ve okul taşıtlarımızdır. Bu segmentteki LD serisi araçlarımıza aldığımız siparişler müşterilerle buluştu” dedi. “AR-GE ekibimizde yaptığımız yeniden yapılandırmayla ve 3 yıldır devam eden çalışmalar sonrasında 3 farklı pazarda 9 yeni ürün müşterilerimizin kullanımına sunuldu. 2015 yılında Türkiye pazarına dönük 4 yeni ürünün lansmanını yapacağız” şeklinde açıklamalarını tamamlayan Çelik, otobüs pazarındaki satışların yıl sonuna doğru daha da artacağına inandıklarını, şehirlerarası otobüs pazarının 950 civarına ulaşacağını, midibüs pazarının 3 binler seviyesini aşacağını, kentiçi otobüs pazarının 2015’te tekrar çok önemli bir ivme yakalayacağını belirtti. Çelik, 2015 yılına yönelik önemli siparişler almaya devam ettiklerini ve gelecek yılın bu yıldan daha olumlu bir şekilde geçeceğini düşündüklerini açıkladı. Mersin Temsa inceliyor Mersin Büyükşehir Belediyesi, kentiçi, belde ve köylerde hizmet verecek olan 60 adet toplu taşıma aracı alımının hazırlıklarını sürdürüyor... TOBÜS alım ihalesine çıkmadan önce firma yetkilileriyle görüşüp, otobüsleri inceleyen Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Temsa yetkilileriyle bir araya geldi. Mersin halkına kaliteli hizmet sunmayı hedeflediklerini ifade eden Başkan Kocamaz, Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak meclisten 60 adet yeni otobüs alımıyla ilgili bir karar çıkarttıklarını hatırlattı. Başkan Ko camaz; “Yeni yasayla birlikte Bü O yükşehir Belediyesi’nin sınırlarının genişlemesiyle ve özellik- le köylerin de mahalle statüsün- de olmasından dolayı toplu taşıma araçlarının sayısını arttırmamız gerekiyor. Otobüslerin alınma aşamasında ihaleye çıkmadan önce bir başka firmanın otobüsünü de incelemiştik, şimdi de Temsa’nın otobüsünü inceliyoruz. Kısaca, bütün firmaların otobüslerini ayrı ayrı değerlendirmek üzere sağlıklı bir sonuca varmak istiyoruz. Henüz verilmiş bir karar yok, ancak ileriki günlerde bu değerlendirmeler ışığında hangi otobüsün alınacağına karar verileceği, ihale neticesinde belirlenecektir. Otobüsleri açık ihaleden ziyade, Devlet Malzeme Ofisi aracılığıylaalmak istiyoruz. Neticelendikten sonra, kamuoyunu da bu konuda aydınlatacağız. İncelemelerimiz sürüyor ve bu konuda bir karar vereceğiz” diye konuştu... BASKI YERİ İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No.: 23 İhlas Plaza No.:11 A / 41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL Tel.: (0212) 454 30 00 Baskı-Dağıtım: Osman Sağlam Teknik Servis: Ozan ERTURAN GAZETEMİZ BASIN MESLEK İLKELERİNE UYMAYA SÖZ VERMİŞTİR HALİL KADİFE ANTAKYA KOOP.BAŞKANI Kendimize gelelim D OSTLAR, neden bu duruma düştük? Neden gelir hanemiz yukarılara çıkıp ağırlığını giderlerimiz oluşturuyor. Üstelik bu giderleri zaruri diye yaptırın neden belediye? Belediye araç standartlarını dahi belirleyici olup sadece neden “alın”, “yapın” demekle yetinerek bize, kendi isteğini mi yoksa başkalarının istediğini mi yaptırıyor? Neden bizde buna uyarak sorgulamadan öz sermayemizle onu yapıyoruz? Yaptıktan sonra da işin bitmediğini görmemize rağmen sadece, “Hele bekleyin” diye, bizi bir zorluktan diğerine, atıp, top gibi yuvarlandığımızı neden değerlendirmiyoruz? Üzerimizdeki ölü toprağı neden serpil ve neden farkında değiliz? Bilemiyorum. Yapısal değişim diyorlar? Allah aşkına neyin hangi koşullarda değişimidir? Ey memleketi yeni yapılanmaya taşıyanlar, “bizi borca iflasa öz sermayemizi harcatarak ne yapıyorsunuz?” Hatırlıyorsunuz değil mi, Özel Halk Otobüsçülüğü kavramıyla bütün belediye taşımalarını özel taşımacıya vermeye başlamıştı. Biz de, bunun kalıcı ve gerçek manada özel sektör girişimi olarak devam ettirileceğine hükmederek gücümüzü aşan taleplere evet demiştik. Bütün maddi külfetlere de katlanmıştık. Umudumuz; sadece, “yarın düzelir, düzeltilir” olduğu için böyle yaptık. meğer düzeltme diye bir durum yokmuş. O sadece, bizim umudumuz, hüsnü kuruntumuz muş. Buna inandırılışımız mış... Şimdiye kadar bunu neden anlamadık? Anlayamazdık, çünkü; yukarılardan fısıltıyla aksettirilip kurdurulan yapı, buna müsait değildi. Bu gazete zaman zaman sistemin insan odaklı olmadığını dillendirip insana dönük algıyı işaret ediyordu. Biz ise, hamasi ve dikkati çeksin diye yazdığına hükmetmedik mi? O ise, ufkumuzun ortaya çıkması yerine, toplantılarda; “anlayıp önlem alalım diye” bize, sabırla “ortak algıyla birleşmemizi” söylemekle yetinmedi mi? TÖHOB kuruluşuna yaptığı desteği hatırlayın. Anadolu koşuşturmalarını... Gazeteyi aldık fotoğrafımız var mı, bizden söz ediyorsa okuyalım diye baktık sadece... Bunun böyle olduğu şimdi iyiden iyiye ortaya çıktığı için şimdi anladım. Yaşadığım hemen her sorunun yıllar önce yazılıp sorun olacağı, önlemin, sadece kurumsal yapıyla düşünülürse ve ortak algı hayata geçirilirse, sorunu ortadan kaldırabileceğini, işaret ettiğini arşivlere bakınca görüyorum. Meğer sadece dilimi törpülemişim yazarken. Yazdıklarıma doğru diyenler bile o doğruyu yapma yerine “bekleyelim mutlaka bizi düşünürler” demekle yetinmiş... Bekledik ve gördük. Şimdi geçmişe ağlamak fayda vermez. Bari şimdi insan odaklı taşıma olmalı buna göre de özel sektör kendisini konumlandırmalı diye düşünerek ortak hareket edelim. Bu bakışla hazırlanmak devletin de işini kolaylaştırır. Ama biz; hala birilerine “siz buyurun” diye adımıza sistem önermelerine çanak tutuyoruz. İşimize sahip çıkıp beklentimizi net ortaya koymamız şart. TÖHOB bu yüzden var ve biz hep birlikte onun var olduğunu alternatif sistem ortaya koymasını sağlayarak gösterelim... TT.8:Layout 1 15.08.2014 20:19 Page 1 Herkese kazandırıyor Mercedes-Benz Türk yeni nesil üretimleri ve sosyal sorumluluk projelerine verdiği destekle adını sürekli zirvede tuttuğu gibi, değişen ulaşım yapılanmalarında farklı çözümler sunuyor... Mercedes Benz-Türk hafif Ticari araç müşterilerini bilgilendirme toplantılarını sürdürüyor. Toplantıda konuşan MBT Hafif Ticari Araçlar Pazarlama ve Satış Müdürü Tufan Akdeniz, ürünlerini kullanan işletmecilerin faaliyetlerinde elde ettikleri başarıları överek, dünyada örnek gösterildiklerine dikkat çektı. 100 ülkeye ürettiklerini ihraç edeceklerine değinen Akdeniz; “Son 6 yıl, ülkemizde başarılı bir yükseliş gözlendi. Biz de araçlarımızın satışında üst üste 6 yıl rekorlar kırdık. Geçen yıl 10 bin sayısını aştık. Bu yıl, birlikte gerçekleştirdiğimiz yeni rekorlar bekliyoruz” diye konuştu... “Her Kızımız Bir Yıldız 2014 Yaz Buluşması” kapsamında, Dolmabahçe Sarayı, Koç Müzesi ve Miniatürkʼü ziyaret ederek İstanbulʼun sosyal ve kültürel zenginliklerini daha yakından tanıma fırsatını buldular. Başarılı öğrenciler ayrıca Mercedes-Benz Türkʼün Hoşdere Otobüs Fabrikasıʼnı uzmanlar eşliğinde gezdiler. Yıldız kızlar ayrıca her yıl olduğu gibi Mercedes-Benz Türk yöneticileri, bayileri ve basın mensupları ile biraraya geldiler. Kamuoyunun da takdirini kazanan “Her Kızımız Bir Yıldız” projesi, 2006 yılından bu yana sürekli ödüllendirilen proje özelliği taşıyor... Toplu taşımada “Çene Çalmak” keyifli Sürüdürülebilir “Kentsel Kalkınma”mı? Chicago Üniversitesiʼnden biliminsanları toplu taşıma araçlarında bir yabancıyla konuşmanın yolculuğun daha keyifli geçmesini sağladığını ortaya koydu. Araştırmayı yapan Nicholas Epley ve Juliana Schroeder, yabancı bir kişiyle konuşmaya karşı olunmadığını ancak bazı ön yargıların buna engel teşkil ettiğini, bu durumun da asosyalliğe itebileceğini vurguladı... Bugün dünya nüfusunun yüzde 70ʼi çeşitli büyüklükteki kentlerde ikamet ediyor, bu yüzden ekonomi kalkınma için çok önemli bir hale geliyor. Farklı kentlerdeki büyüme stratejileriyle belirlenen programlarda birçok kentin belediye başkanın kendi hikayeleri ortaya çıkıyor. Daha sonrasında ise teknolojinin toplu taşımayı nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriliyor... 18 AĞUSTOS 2014 ● YIL: 8 ● SAYI: 419 Fiyatı: 1 TL. (KDV dahil) www.kenticitoplutasima.com.tr Araçlar birbiriyle konuşuyor Teknolojinin geldiği nokta, her türlü ortamda iletişim kurmayı mümkün kılıyor. Son gelişmeler, araçlar arasında da bağlantı kurmanın kolay hale geldiğini ve sınırsız olduğunu gösteriyor... “İletişim Halindeki Araçlar” (Birbirine Bağlı AraçlarConnected Cars) konusu son yıllarda giderek daha fazla tartışılır oldu. Bu konunun temelinde, çevremizdeki dünyayla bağlantımızı artıran Makinelerarası İletişim (M2M) teknolojisi yatıyor. Tüketiciler, bu araçları insanları koruyan, yönlendiren ve birbirine bağlayan bir teknoloji olarak görüyor... “Trafikte Gençlik Hareketi” projesi 10 bin öğrenciye ulaştı Kısa süre önce yapılan bir araştırmaya göre, 2014 itibarıyla tüketicilerin yüzde 50ʼsi trafiğin durumuyla ilgili bilgileri almak için “İletişim Halindeki Araçlar” teknolojisini kullanıyor ve yüzde 34ʼü de müsait park alanlarını görmek için bu teknolojiden yararlanmayı düşünüyor. M2M teknolojisinin geniş kitlelere yayılması hayatımızı kolaylaştıracak... Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, TÜVTÜRK Araç Muayene İstasyonları ve Goodyear iş birliğinde yürütülen “Trafikte Gençlik Hareketi” 10 ilde 10 bin öğrenci, 20 bin veli ve 500 okul servisi şoförüne ulaşarak bir rekor kırdı... Araçlarımız yapmamız gerekenleri hatırlatacak, toplantılarımızı planlayacak, trafik rotamızı çizecek ve müsait park alanı bulacak. Telematics Detroit 2014ʼde, Panasonic Amerika Otomotiv Sistemleri Başkanı Tom Gebhardt çok güzel bir açıklama yaptı: “Tüketiciler, sırf o anda arabada oldukları için teknoloji kullanımından vazgeçmek istemiyor...” Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü koordinatörlüğünde ve Goodyearʼın desteğiyle gerçekleştirilen, “Trafikte Gençlik Hareketi” projesi materyal ve içerikler lise son sınıfta okutulan Trafik ve İlk Yardım dersinin daha verimli işlenmesine katkıda bulunuyor... “Trafikte Gençlik Hareketi” projesi çerçevesinde gerçekleştirilen eğitim seminerine katılan öğretmenlere yönelik yapılan ölçme değerlendirme çalışmaları sonucunda seminerin, öğretmenlerin birçok konuda bilgi düzeyini artırdığı görüldü... “Araç sürerken cep telefonu ile kulaklık yardımı ile konuşmak güvenli davranıştır” sorusunda öğretmenlerde yüzde 16, öğrencilerde yüzde 20, velilerde yüzde 18, servis sürücülerinde ise yüz de 32 artış elde edildi... Öğretmenlerin yüzde 100ʼü, öğrencilerin yüzde 94ʼü, velilerin yüzde 95ʼi ve servis sürücülerinin yüzde 95ʼinin araçların muayenesinin zamanında yapılması nın güvenlik tedbirlerinden bir tanesi olduğunu bilmektedir... Gerçekten de doğru. Bu sadece “İletişim Halindeki Araçlar” meselesi değil, aslında bir yaşam biçimi ve tüketici deneyimi meselesi ve bu araçlar sayesinde, 7/24 çalışır durumdaki ağın sunduğu olanaklardan her an ve her yerde yararlanabileceğiz. Peki, ne mi olacak? Zaman içinde teknolojinin kendisi haline geleceğiz. Bugün olduğu gibi... Brisa’dan yüzde 47 artış 2014 yılının ilk yarısında Brisa, Ocak-Haziran 2014 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre toplam satışlarında yüzde 16 oranın da bir artışla 787 milyon TL.ʼlik satış geliri elde eden Brisaʼnın net dönem karı ise yüzde 47 oranında yüksek bir artışla 81 Milyon TL. olarak gerçekleşti. Brisa Genel Müdürü Hakan Bayman; “Brisa olarak satış kanallarımız arasındaki performans dengesi ile, senenin ikinci yarısında da hedeflerimize ulaşmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz” diye konuştu... Rusya’dan AC-e lokomotif Rusyaʼnın Transmashholdingʼs Novocherkassk Elektrikli Lokomotifler fabrikası yeni 13 MW AC elektrikli yük lokomotifini tanıttı. 4 ES5K kodlu lokomotif, Tashet-Taksimo arasındaki dik hatta 7 Bin tonu aşan yük çekecek... Allison farklı uygulamaları ile güç katıyor Almanyaʼdaki Warsteiner Bira Fabrikası, ziyaretçilerine güvenli ve konforlu ulaşım sağlamak üzere Allison 2000 serisi tam otomatik şanzıman donanımlı Mercedes-Benz Atego 922 AF şasi ile bir tur tramvayı işletiyor. Mercedes-Benz Atego 922 AF şasiye dayalı taşıma ünitesi ve 3 vagonlu tramvay, 160 kW (218 HP) güç sağlayan OM 924 LA dört silindirli motor ve Allison 2000 Serisi tam otomatik şanzıman donanımına sahip bulunuyor... Fabrikanın kurumsal şefi Reinhard Finger; “Tur tramvayımız, Allison tam otomatik şanzıman sayesinde Warsteiner Fabrikasıʼnın ziyaretçilerine oldukça sessiz ve konforlu bir deneyim yaşatmaktadır. 3 mil uzunluğunda engelli atlama eğitimi, tesisin yüzde 10 oranına kadar eğimli noktalar içermesine yol açıyor. Tur tramvayına yönelik en büyük zorluk, tesisin, duvarlar ile araç göv desi arasında bir inçten daha az mesafe bırakan çok sayıda dar kapılara ve geçitlere sahip olmasıdır” diyor...
© Copyright 2024 Paperzz