Forum: GK1 Çevre, Enerji ve Doğal Kaynaklar Komitesi Sorun: Yoksul ülkelerdeki yüksek enerji maliyeti kaynaklı enerji eksikliği Yazar: Berat Oğuz Şenyerli Pozisyon: Başkan vekili Araştırma Raporu Giriş Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri farklı şekillerde ölçülebilir. Gelişmeyi tek bir ölçütle ifade etmek, ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasal yapılarındaki farklılık nedeniyle oldukça zordur. Gelişmişlik düzeyi ölçütlerinden en çok kullanılanı, kişi başına düşen millî gelirdir. Bunun yanı sıra sağlık ve eğitime ait birtakım göstergeler (okullaşma oranları, kişi başına düşen doktor vb.) de ölçüt olarak kullanılmaktadır. Kalkınma ve gelişme, 1970 yılından önce büyük ölçüde, ulusal gelirdeki artışla eşit görülmekteydi. Kalkınmadaki temel amaç, üretim ve istihdam yapısını, tarım yerine sanayi ve hizmet sektörleri için artırmak olmuştur. Bu amaca uygun olarak ülke refahındaki değişimlerin temel göstergesi olarak “kişi başına düşen millî gelir” ölçütü kullanılmıştır. 1970 yılından sonra gelişmeyi, insani, sosyal, kültürel, çevresel ve mekânsal boyutlarıyla tanımlama amacı taşıyan yeni yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Ayrıca ekonomik büyüme kavramı yanında; yoksulluk, işsizlik, gelir dağılımı ve bölgesel eşitsizlik gelişme tanımlarının içinde değerlendirilmeye başlanmıştır.Ekonomik açıdan kalkınmış olan birçok ülkede, sosyal sorunların çözülememesi üzerine ekonomik büyüme ve insani gelişme arasındaki ilişkinin önemi ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda, ülkeler arası sosyoekonomik gelişmişlik düzeylerinin de ortaya konduğu İnsani Gelişme Endeksi (İGE), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 1990 yılında “İnsani Gelişme Raporu (İGR)” ile yayınlanmaya başlamıştır. Bu raporda şu temel unsur ön plana çıkmaktadır: Uzun ve sağlıklı bir yaşam, bilgi edinme ve tatminkar bir yaşam sürmeyi sağlayacak kaynaklara ulaşmak. Bunların dışında, siyasi özgürlük, garanti edilmiş insan hakları ve öz saygınlık da diğer unsurlar arasındadır. (1) Yoksulluğun tanımlanmasında genellikle gelire dayalı bir içerik benimsenmektedir. Yoksulluk, insanların kabul edilebilir yaşam koşullarına özgür ve insana yakışır, kendine ve başkalarına saygılı, uzun, sağlıklı, yaratıcı bir hayat sürdürebilmeleri için gerekli her türlü insani en temel öğe olan fırsat ve olanaklara sahip olamamalarıdır. Bununla birlikte, genel kabul gören tek bir yoksulluk tanımı bulunmamaktadır. Konuyla ilgili genellikle mutlak ve nispi olarak ikili bir ayrıma gidilmek suretiyle işe başlanmaktadır. Bu ayrım esasında fizyolojik ve sosyal sorumluluk kavramları arasında yapılmaktadır. (2) Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ile paralel olarak bireyler nezdinde enerji tüketimi artmaktadır.En az gelişmiş ülkeler vatandaşlarına kısıtlı veya az enerji imkanı sunabilirken, gelişmiş ülkelerde enerji kullanımı gelişmişlik düzeyinin ölçülmesinde önemli palitelerden biridir. Anahtar Kelimelerin Tanımları En Az Gelişmiş Ülkeler (EAGÜ): En Az Gelişmiş Ülkeler" (EAGÜ), Birleşmiş Milletlerin 1971'de yaptığı bir tanımlama. Bu tanımlamaya giren ülkelerin kalkınma süreçlerinde yapısal nedenlerden kaynaklanan temel güçlükleri mevcut. B.M uluslararası toplumun bu ülkelere özel bir yaklaşım gösterilmesini ve karşılık beklemeksizin destek vermesini öngören bir program izliyor. Kıstaslar Bir ülkenin EAGÜ sayılabilmesi için üç kıstasa uygunluk koşulu aranıyor. a) Gelir düşüklüğü kıstası: kişi basma yıllık milli gelirin üç senelik ortalamasının 900 Dolar'ın altında olması (ortalama 1035'i aştığında bu gruptan çıkılmakta) b) İnsan kaynaklarında zayıflık kıstası: beslenme, sağlık, ömür beklentisi eğitim ve yetişkin okuryazarlığı düzeylerim dikkate alan yaşam kalıntısı göstergesine uygunluk. c) Ekonomide çeşitlilik eksikliği kıstası: tarım üretimindeki istikrarsızlık, mal ve hizmet ihracatındaki istikrarsızlık, geleneksel olmayan faaliyetlerin (imalat ve hizmet sektörünün) ekonomideki ağırlığı, mal ihracatındaki sınırlı sayıda üründe yoğunlaşma ve ekonomik boyutların yetersizle unsurlarım kapsayan bir göstergeye uygunluk. Ayrıca ülke nüfusunun 75 milyonu aşmaması koşulu da aranıyor. Gelişmiş Ülkeler (GÜ) : Gelişmiş ülke, bazı kriterlere göre yüksek düzeyde gelişme göstermiş ülkeler için kullanılan bir terimdir. Hangi kriterlerin kullanılacağı ve hangi ülkelerin gelişmiş olarak tanımlanması gerektiği büyük bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Ekonomik kriterler genel olarak değerlenirmelerde baskın olmaktadır. Bu kriterlerin en çok kullanılanlarınan biri kişi başına düşen milli gelirdir; yüksek milli gelire sahip ülkeler gelişmiş ülke olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ekonomik kriter sanayileşme düzeyidir; sanayi sektörünün egemen olduğu ekonomiler gelişmiş sayılmaktadır. Günümüzde başka bir kriter, ekonomik ölçümü, milli geliri, eğitim ve sağlık düzeyini kombine eden İnsani Gelişme Endeksi daha egemen olmuştur. Bu kritere göre yüksek insani gelişmişlik endeksine sahip ülkeler daha gelişmiştir. Ama her kriterde olduğu gibi bu kriterde de sapmalar bulunmaktadır. Fizyolojik : 1.Fizyoloji ile ilgili, vücutla ilgili. 2.Normal, doğal olarak işleyen. Genel Bakış Yoksulluk; mutlak ve göreli (nispi) olarak iki temel açıklama biçimiyle açıklanmaya çalışılmaktadır.Bu doğrultuda mutlak yoksulluk; hane halkı veya bireyin yaşamını fiziksel temelde devam ettirebilmek amacıyla ihtiyaç duyduğu asgari tüketim seviyesidir. Bu seviyeyi belirleyen unsur ise bireyin ya da hane halkının bütçesidir. Bu bütçelemede iki temel unsur bulunmaktadır. Bunlardan ilki, aile büyüklüğü ile en düşük seviyede tüketilecek mal ve hizmet ihtiyaçları; ikincisi ise bu ihtiyaçları giderecek olan harcama miktarının belirleyicisi olan mal ve hizmetlerin fiyatlarıdır.Bir diğer tanımlama olan göreli yoksulluk kavramı ise, insanların toplumsal gereksinimlerini de dikkate alarak, toplumdaki kabul edilebilir en düşük tüketim düzeyinin altında kalanları göreli anlamda yoksul olarak nitelendirmektedir.Göreli yoksulluk hesaplamalarında bireyin insanca bir yaşam sürdürmesi için yaşadığı toplumsal çevredeki temel altyapısal, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayamaması da yoksunluklar kategorisi içinde ele alınmaktadır. Bireyin belirli bir yaşam düzeyine sahip olarak yaşamını sürdürebilmesi için gerekli toplu taşıma, içme suyu, sağlık, eğitim ve kültürel etkinlikler gibi mal ve hizmetlerden yoksun olması göz önüne alınmakta ve bunları karşılayacak gelir düzeyi saptanmaktadır. Bu gelirin altında gelire sahip olanlar, üstündekilere göre yoksul olarak kabul edilmektedir.Özellikle kırdan kente göçün artmasının temel nedenlerinden bir tanesi daha yüksek gelire sahip olma istediğidir. Ancak günümüzde yaşanan bu göç olgusu zenginliğin paylaşımı olarak değil, fakirliğin paylaşımının yaşandığı bir kent yoksulluluğunu gündeme getirmiştir. Günümüzde yoksulluğun artması ve çeşitlenmesiyle birlikte kentler, sorunların giderek yoğunlaştığı, somutlaştığı ve aşırı uçlarda sorunsallaştığı alanlar haline gelmektedir. Kentlerde, kapitalizm, modernleşme, küreselleşme ve buna dayalı sınıfsal eşitsizliklerin beraberinde getirdiği en önemli sorun alanı olarak kentsel yoksulluk gündeme gelmiştir. Kentlerde farklı yönleriyle görünen bu yoksulluk hemen hemen bütün toplumlarda kendini göstermekle birlikte, özellikle az gelişmiş ülkelerin çok önemli bir sorunudur.Yukarıda yapılan açıklama yoksulluğun salt “gelir” düzeyine indirgenmesi olarak değerlendirilmesine bağlı tanımdan ortaya çıkmaktadır. Ancak, literatürde geliri tek ölçüm kriteri olmaktan çıkaran farklı yoksulluk tanımları, değişen ve gelişen toplumsal taleplere bağlı olarak yapılmaktadır.Gelir ve tüketim göstergelerinin yoksulluğun tanımlanmasında ve yoksulluğa karşı strateji geliştirmede yeterli olmaması nedeniyle daha kapsamlı yoksulluk göstergeleri bulma çabaları uzunca bir geçmişe sahiptir. Yaşam beklentisi, ölüm oranı, kötü beslenme, okuryazarlık oranı gibi göstergeler, refah ve yoksulluk göstergesi olarak kullanılmaya başlamıştır. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından hazırlanan İGE iyi ve uzun yaşam, bilgiye erişim ve yüksek hayat standardı esasına dayalı olarak insani gelişim tanımından yola çıkarak eğitim gelir ve göstergelerinden oluşmaktadır. İGE sosyo-‐ ekonomik göstergeleri ekonomik büyüme ile ilişkilendirmekte; gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin birlikte izlenmesi ve karşılaştırılabilmelerine olanak sağlamaktadır. (2) Enerji Sorunsalı Enerji; bir sisteme ilave edildiğinde veya sistemden çıkarıldığında sistemin en az bir özelliğini değiştiren olgudur. Artan nüfus, teknolojik gelişmeler ve sanayileşme, enerji gereksinimi arttıran başlıca etmenlerdir. Bir başka deyişle, kalkınma ve toplum refahının yükseltilmesi için gerekli olan ana unsur enerji olmaktadır.Dolayısıyla, enerjiye ve/veya enerji kaynaklarına ulaşmak, günümüzde tüm ülkeler için önde gelen, başat gereksinimi ifade etmektedir. Nitekim, ülkelerin gelişmişlik ölçütü olarak kullanılan önemli bir olgu enerji olmaktadır. Özellikle de, kişi başına üretilen enerji önem arz etmektedir. Dönüşümü ve kullanımı kolay olması ve gelişen teknolojide elektrik enerjisinin yadsınamaz yeri nedeniyle, kişi başına düşen elektrik tüketimi, ülkelerin durumunun değerlendirilmesinde ayrı bir öneme sahip bulunmaktadır. Enerji ve elektrik arzı, üzerinde durulması gereken ve kalkınma planlarının temel unsurunu oluşturan bir öğe olmaktadır. Burada, belli bir süre ve zaman için devamlıkla söz konusu enerji ve elektrik arzının sağlanıyor olması gerekmektedir. Bir başka deyişle, sürdürülebilirlik de, en az enerji kaynağına ulaşmak kadar önemli olmaktadır. Farklı enerji kaynaklarından bahsedilebilirse de, her enerji kaynağının aynı oranda kullanıldığı söylenemez. Farklı enerji kaynaklarının kullanımları değişik operatif kriterlere bağlı olmaktadır. (3) Dünya enerji sorununu ile başa çıkarken üç katı gerçek ile yüzleşiyor.İlk olarak Çin ve Hindistan'ı da kapsayan ülkelerin ekonomik kalkınmada en yoğun enerji tüketilen aşamaya girmeleri nedeniyle enerji talebi hızla artıyor. İkincil olarak kolayca erişilebilen petrol ve doğal gazın temini 2015'den sonraki talebi karşılayamayacak gibi gözüküyor. Dünya enerjiyi daha etkin bir şekilde kullanmalı ve farklı enerji kaynaklarının kullanımını arttırmalıdır. Bu da güneş, rüzgar ve biyoyakıt gibi gaha fazla yenilenebilir enerji, daha fazla nükleer enerji, daha çok kömür, ulaşılması güç yerlerden çıkarılan daha çok petrol ve doğal gaz veya petrollü kum gibi alışılmamış enerji kaynaklarının kullanılması anlamına gelmektedir. (4) Üçüncü olarak, iklim değişikliği endişeleri artıyor olsa da, insanın yol açtığı sera gazı salımının yarısından fazlasına neden olan enerjiden kaynaklanan CO2 salımları yükselmeye başlamıştır. Enerjinin muhtemel geleceği Enerjinin geleceği ile ilgili düşüncelere yardım etmesi için iki muhtemel Enerji Senaryosu söz konusudur.İlk senaryoda, "Kargaşa", hükümet politikaları hem çok az hem de yetersizdir. Sera gazları ile başa çıkabilmemiz için herhangi etkili bir sistem yoktur. Sonuç olarak CO2 ve öteki sera gazlarının salımı 2040'a kadar hiç durmadan artar. 2050'ye gelindiğinde sera gazları atmosferde bilim adamlarının güvenli diyebileceği seviyelerin çok üstünde yoğunlaşma seviyelerine doğru ilerlemektedir. İkinci senaryoda, "Ayrıntılı Plan", yerel ve ulusal hükümetler insanların tutumlarını değiştirmek ve binaların, araçların, taşıt yakıtının enerji etkinliğini geliştirmek için yeni standartlar, vergiler ve başka politikalar öne sürer.Uluslararası salım ticari sistemleri, yenilikleri hızlandıran sera gazı salımlarının üzerine bir bedel koyar. Araçların yakıt verimliliği önemli derecede artar ve elektrikli arabalar 2030'dan sonra daha yaygın hale gelir. CO2'in tutulması ve depolanması endüstriyel bölgelerde gerçekleşir. 2020'ye kadar CO2 salımı artışı durur ve daha sonra giderek azalmaya başlar. 2050'ye kadar Ayrıntılı Plandaki sera gazı seviyeleri atmosferde "Kargaşa"da olanın çok altında seviyelerde sabitlenme yolundadır. Ancak bu değişimlerle ve tarımda ortaya çıkan metan gibi başka sera gazlarının salımlarının azalmasıyla birlikte bile "Ayrıntılı Plan"a göre evrilecek bir dünyada sera gazlarının atmosferik yoğunlukları günümüzde bilim adamlarının olmasını istediği seviyelerden daha yüksek seviyelerde seyretmektedir. (4) Ülkelerin büyüme ve kalkınma yolunda sahip oldukları kaynaklar büyük öneme sahiptir. Bu nedenle var olan potansiyelin kullanılabilmesi, ülke vatandaşlarının gelirlerini artırıcı bir etki meydana getirecektir. Bununla birlikte yoksulluk ve açlık ile mücadele hususunda önemli bir eşik aşılmış olacak, refah seviyesinde artış görülecektir. Neden Alternatif Enerji? Dünyada enerji ihtiyacı her yıl yaklaşık %4-‐5 oranında artmaktadır. Buna karşılık bu ihtiyacı karşılayan fosil-‐yakıt rezervi ise, çok daha hızlı bir şekilde azalmaktadır. En iyimser tahminler bile, en geç 2030 – 2050 yılları arasında petrol rezervlerinin büyük ölçüde tükeneceğini ve ihtiyacı karşılayamayacağını göstermektedir. Kömür ve doğal gaz için de benzer bir durum söz konusudur.Ayrıca fosil yakıtların kullanımı dünya ortalama sıcaklığını son bin yılın en yüksek değerlerine ulaştırmıştır. Bu durum ise, yoğun hava kirliliğinin yanı sıra milyonlarca dolar zarara yol açan sel/fırtına gibi doğal felaketlerin gözle görülür şekilde artmasına neden olmuştur. Şimdiden dünyanın deniz seviyesinde bulunan birçok adasında yerleşim alanları, buzulların erimesi ve su seviyesinin yükselmesinden dolayı boşaltılmıştır. En kısa zamanda önlem alınmaması durumunda yakın gelecekte deniz kenarındaki birçok şehir sular altında kalacaktır. Bu nedenle insanoğlu fosil yakıt rezervlerinin bitmesini beklemeden temiz enerji kaynaklarına yönelmek zorundadır. İlgili Taraflar ve Görüşleri Uluslararası Gelişme Birligi : Dünya Bankasının dünyanın en yoksul ülkelere yardımeden bölümüdür. 1960 yılında kurulmuş olan Uluslararası Gelişme Birligi ekonomik büyümeyi arttıran, eşitsizlikleri azaltan ve insanların yaşam koşullarını iyileştiren programlar için borçlar (krediler adı verilen) ve hibe şeklinde yardımlar temin etmekyoluyla yoksulluğu azaltmayı amaçlar. (6) Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP): Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) hükümetler, sivil toplum kuruluşları, uluslararası şirket ve örgütlerle işbirliği halinde, kalkınma alanında ekonomik ve sosyal çalışmalar yapmakta, ülkelerin kendi bünyelerine uygun kalkınma modelleri oluşturmalarına katkıda bulunmaktadır. (7) UNDP ayrıca, BM Binyıl Zirvesinde kararlaştırılan Binyıl Kalkınma Hedefleri kapsamında, iyi yönetişim, yoksulluğun azaltılması, doğal afetler, sağlık, AIDS, sıtma ve tüberküloz gibi salgın hastalıklarla mücadele, eğitim, cinsiyet eşitliği ve çevrenin sürdürülebilir kalkınması konuları üzerinde çalışmalar yapmaktadır. UNDP hâlihazırda 166 ülkede faaliyet göstermektedir. Merkezi New York’ta bulunan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, üye ülkelerdeki gönüllü katılımcılardan oluşmuştur. Kurumun 166 ülkede, yerel hükümetlerle birlikte çalışarak kalkınmaya destek olan ofisleri bulunur. UNDP aynı zamanda, uluslararası düzeyde yaptığı çalışmalar ile Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmaları yolunda ülkelere yardımcı olur. UNDP, uzman görüşleri, eğitimler ve destek fonları sunarak özellikle az gelişmiş ülkelere destek olur.UNDP, Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak ve küresel kalkınmayı desteklemek için yoksulluğun azaltılması, demokratik yönetişim, enerji ve çevre, sosyal kalkınma, kriz önleme ve atlatma konuları üzerinde çalışır. Aynı zamanda, insan haklarının korunmasını ve kadının güçlendirilmesini de destekler. Tüm bu çalışmaları ve projelerinin yanı sıra, Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Raporu ofisi de, her yıl kalkınma sürecini değerlendiren ‘İnsani Gelişme Raporu’nu yayınlar. Bu küresel rapora ek olarak, bölgesel, ulusal ve bölgesel İnsani Gelişme Raporları da yayınlanır. (8) Sorunu Çözmek İçin Atılmış Önceki Girişimlerin Değerlendirilmesi Afrika ülkelerinden Uganda ve Liberya’da ülkeler halklarına yılın büyük çoğunluğunda elektrik hizmeti veremiyor. Elektriksizlik bu ülkelerde sosyal ve ekonomik hayatı kilitlemiş durumda. Bu ülkelerin yönetimleri enerji sıkıntısını barajlar kurarak çözmeye çalışıyor. Şimdilik projeler tamamlanmasa da Afrikalılar baraj projesinden umutlu. Filistin’in Gazze ve Ramallah topraklarında da periyodik olarak elektrik kesintileri yaşanmaktadır. Nedenleri incelendiğinde yaşanan mağduriyet ve enerji kaynaklarına kısıtlı iletişim ilk göze çarpan unsurlardır.Enerjisizlik insanları manuel yöntemlere itmiş ve mum kullanımı sonucu bu bölgelerde yangın olayları yaygınlaşmıştır. Problemlerin çözümünde hala ilerleme katedilememiştir. İsrail'in Gazze'de 2006 yılında elektrik üretim santralini bombalaması sebebiyle elektrik krizi başlamış, bu sebeple Filistinliler evlerini aydınlatmak için mum kullanmak zorunda kalmıştı. İsrail ambargosu altındaki Gazze'de, tek santralin elektrik üretimi için yeterli olmaması sebebiyle kriz yaşanıyor. 2006 yılında kullanılamaz hale gelen elektrik üretme santralinin ambargo nedeniyle yeniden inşa edilemediği Gazze'de, günde 8 ila 12 saat arasında değişen elektrik kesintisi yaşanıyor. 1950 yılından bu zamana kadar dünya nüfusu 2 kat artarken enerji ihtiyacı 7,5 kat arttı. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20'si yani 1,5 milyar insan hala elektrik enerjisini kullanamıyor. Çözüm Önerileri Gelişmemiş ülkelerin enerji sorunsalı ancak ve ancak ekonomik kalkınma ile sağlanabilir. Ekonomik kalkınma gerçekleştiğinde gelişmekte olan devletler halklarına enerji arzı konusunda güvenli ve devamlı enerji sunabilmek hususunda başarılı olacaktır. Kalkınma faaliyetlerinin başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm uluslar arası toplum tarafından desteklenmesi ve ihtiyaç, talep halinde uluslar arası toplumun EAGÜ’ rehberlik etmesi önem arz etmektedir. Kaynakça (1)-‐http://yegitek.meb.gov.tr/aok/Aok_Kitaplar/AolKitaplar/Cografya_8/10.pdf (2)-‐ ÖZDEMİR, Yrd.Doç.Dr. Abdullah and Yrd.Doç.Dr. Mesut ÇAKIR. BAĞIMSIZLIK SONRASI ORTA ASYA ÜLKELERİNİN YOKSULLUK. Niğde: Adnan Menderes Üniversitesi, n.d. (3)-‐ Tuğrul, Prof.Dr.Beril. "Enerji Politikaları." İTÜ Enerji Enstitüsü (n.d.). (4)-‐ SHELL, Royal Dutch. "Eerjinin Geleceği." 16 Şubat 2014. SHELL TÜRKİYE. <http://www.shell.com.tr/future-‐energy.html>. (5)-‐ Belediyesi, İstanbul Büyükşehir. Enerji Kaynakları. 19 Şubat 2014 <http://www.ibb.gov.tr/sites/aydinlatmaenerji/pages/enerjikaynaklari.aspx>. (6)-‐ Bankası, Dünya. "Uluslararası Gelişme Birliği." Dünya Bankasının Gelişmemiş Ülkelere Sağladığı Fon (n.d.). (7)-‐ Wikipedia. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı. 2014 <http://tr.wikipedia.org/wiki/Birle%C5%9Fmi%C5%9F_Milletler_Kalk%C4%B1nma_Program%C4%B1 (8)-‐ Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri and Oktay ÖZÜYE. En Az Gelişmiş Ülkeler. 21 Şubat 2014 <http://www.mfa.gov.tr/en-‐az-‐gelismis-‐ulkeler.tr.mfa>. Araştırma Soruları Giriş Lütfen cevaplarınızı sizin için ayrılan boşluklara yazınız. Bu soruları ve cevaplarını ülkeniz ve sosyal politikaları hakkında olabildiğince bilgi edinmek için bir kılavuz gibi kullanın. Soruları cevaplamak için önceden var olan bilgilerinizi kullanabilir, arkadaşlarınızdan, öğretmenlerinizden, ve forum yöneticilerinden yardım alabilirsiniz. Ayrıca, daha fazla bilgi için interneti, kitapları, gazeteleri ve magazinleri kullanabilirsiniz. Tüm yerleri doldurmak ve tüm soruları cevaplamak zorunda olmadığınızı unutmayın. O yüzden gerekli bilgileri bulamazsanız endişelenmeyin. Tartışmalara katılmak için her şeyi tamamıyla bilmeniz gerekmiyor. Ancak, ne kadar iyi araştırırsanız, argüm (ÖZCAN)anlarda fikirlerinizin ikna edilmesinde o kadar etkili olursunuz. 1. Sizin ülkenizin bu konudaki görüşleri nelerdir? 2. Bu soruna çözüm olarak ülkeniz ne tür önemler alıyor? 3. Dünya’da elektrik enerjisinin hiç ulaşamadığı bölgeler hangileridir? 4. Elektrik enerjisi neden önemlidir? 5. EAGÜ enerji sorunsalını nasıl açmalıdır, sizin stratejiniz nedir? 6.Önümüzdeki 50 yılda beklenen enerji sorunları, ihtiyaçları nelerdir? 6. Enerji ve Kalkınma arasında nasıl bir ilişki vardır? 7. Enerji Diplomasisi nedir? 8. Enerji-‐siyaset ilişkisi neden önemlidir? 9. Uluslararası ilişkilerde enerji politiğin stratejisini kimler yapmalı? 10. Yoksul ülkelerin kalkınmasında enerjinini rolü nedir?
© Copyright 2024 Paperzz