70 Derleme Review DOI: 10.4274/tpa.46.39 Kronik enflamatuar barsak hastal›klar› Chronic inflamatory bowel diseases Fügen Çullu Çoku¤rafl ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesi, Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Anabilim Dal›, Gastroenteroloji Bilim Dal›, ‹stanbul, Türkiye Özet Kronik enflamatuar barsak hastal›klar› (K‹BH), a¤›zdan rektuma kadar bütün gastrointestinal sistemi tutabilen Crohn hastal›¤› ve sadece kolonu tutan Ülseratif Kolit (ÜK) olmak üzere bafll›ca iki tiptir. Üçüncü bir grup ta indetermine kolitlerdir. Bu hastal›klar genetik bir zeminde tetik çeken etkenlerle ortaya ç›kmaktad›rlar. Klinik seyirleri, laboratuvar bulgular› aç›s›ndan benzerlikleri ve farkl›l›klar› olan bu hastal›klar giderek daha küçük yafllarda görülmektedir. Bu yaz›da kronik enflamatuar barsak hastal›klar›n›n çocuk yafl grubunda seyri, tan›s› ve tedavisi irdelenmektedir. (Türk Ped Arfl 2011; 46 Özel Say›: 70-8) Anahtar sözcükler: Barsak hastal›klar›, kronik inflamatuar Summary There are two main types of chronic inflamatory bowel diseases: crohn’s disease affecting the whole gastrointestinal system from oral cavity to rectum and ulcerative colitis affecting only the colon. A third group of such diseases consist of indeterminated colitis. Chronic inflomatory bowel disesases emerge by means of triggering factors on a genetic basis. These disease with similarities and differences concerning clinical prognosis and laboratory findings have started to be seen in younger popilations. In this rewiew prognosis, diagnosis and treatment of inflamotory bowel diseases have been discussed. (Turk Arch Ped 2011; 46 Suppl: 70-8) Key words: Bowel diseases, chronic inflamatory Girifl Crohn hastal›¤› Kronik enflamatuar barsak hastal›klar› (KEBH) Crohn hastal›¤› (CH) ve ülseratif kolit (ÜK) olmak üzere 2 grupta toplan›r. Üçüncü bir grupta indetermine kolitlerdir. Bu iki hastal›k epidemiyolojik, klinik, immünolojik ve tedavide benzer özellikleri tafl›maktad›rlar. ‹ndetermine kolitler genellikle KEBH’n›n %10-15’ini olufltururlar, bu grup bazen ÜK ya da CH’na dönüflebilir. Büyüme ve geliflmenin h›zl› oldu¤u çocuk yafl grubunda KEBH’n›n seyri ve tedavisi eriflkinden daha fazla önem tafl›maktad›r. KEBH çocuk yafl grubunda genellikle 10 yafl›n üstünde daha fazla görülmekle beraber art›k daha küçük yafl grubunda da ortaya ç›kabilmektedir. Crohn hastal›¤› a¤›zdan rektuma kadar bütün gastrointestinal sistemi tutabilen bir hastal›kt›r. Barsa¤› transmural olarak ve herhangi bir segmentini tutabilir; en s›k yerleflimi ileum ve ileoçekal bölgedir. A¤›zda aftöz lezyonlar, anal bölgede perianal lezyonlarla karakteristiktir. Crohn hastal›¤› mikrobik, genetik, immünolojik ve çevresel etkenlerin tetik çekmesiyle ortaya ç›kan immünolojik bir hastal›kt›r (1,2,3). ‹lk kez 1932’de regional ileit olarak tan›mlanan Crohn hastal›¤›n›n insidans›nda bir art›fl görülmektedir. KEBH’n›n çok sinsi seyretmesinden dolay› epidemiyolojisini tam olarak belirtmek çok kolay de¤ildir ancak son zamanlarda Yaz›flma Adresi/Address for Correspondence: Dr. Fügen Çullu Çoku¤rafl, ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesi, Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Anabilim Dal›, Gastroenteroloji Bilim Dal›, ‹stanbul, Türkiye Türk Pediatri Arflivi Dergisi, Galenos Yay›nevi taraf›ndan bas›lm›flt›r. / Turkish Archives of Pediatrics, Published by Galenos Publishing. Türk Ped Arfl 2011; 46 Özel Say›: 70-8 Turk Arch Ped 2011; 46 Suppl: 70-8 yap›lan çal›flmalarda CH’n›n ÜK’e nazaran daha fazla görüldü¤ü saptanm›flt›r (2-4). Özellikle kuzey ülkelerinde kuzey Amerika, kuzey bat› Avrupa’da (‹ngiltere, ‹skandinavya) bu art›fl güney Avrupa, güney Afrika ve Avusralya’ya oranla daha çarp›c›d›r. Fransa’da yap›lan bir çal›flmada her yeni ÜK olgusuna karfl›n 4 CH tespit edilmifltir (5). Crohn hastal›¤›n›n insidans›nda 2 pik vard›r, birinci pik ergenlik dönemindedir, ikincisi birinciye oranla daha ufak bir piktir ve 60 yafl civar›nda görülür. CH’da k›z erkek ay›r›m› olmamakla beraber flehirde yaflayan çocuklarda daha s›k olarak görülmektedir. Hem Crohn hastal›¤› hem de ülseratif kolit beyaz ›rkta özelikle Musevilerde daha fazla görülmektedir. Asya kökenlilerde ve siyah ›rkta daha azd›r. Bütün bunlar da hastal›kta genetik yatk›nl›¤›n önemli oldu¤unu göstermektedir (6). KEBH’lar› genetik kökenli hastal›klard›r; birinci dereceden akrabas› CH olan bir kiflinin CH olma olas›l›¤› yaflam› boyunca %4 olarak saptanm›flt›r, bu riskin k›zlarda daha fazla oldu¤u gösterilmifltir (7). Crohn hastal›¤›n›n etyopatogenezi mültifaktöriyeldir, genetik bir zeminde ekzojen ve endojen tetik çeken ajanlar barsakta enflamatuar proçesi bafllatmaktad›rlar. Dizigotik ve monozigotik ikizlerde yap›lan çal›flmalar, hastal›¤›n monozigotik ikizlerde (%44,4-%58) dizigotik ikizlere (%0-3,8) oranla daha s›k oldu¤unu göstermifltir. Monozigotik ikizlerin hepsinde hastal›¤›n ortaya ç›kmamas› genetik zeminde tetik çekici etkenleri düflündürmektedir. Crohn hastal›kl› kiflilerin özellikle Musevilerin birinci dereceden akrabalar›nda hastal›k daha s›k olarak görülmektedir. Musevi çocuk hastalar›n %30’unun bir ya da birden fazla birinci dereceden akrabas›nda Crohn hastal›¤› saptanm›flt›r (7). Çocuk yafl grubunda yap›lan çal›flmalarda, 20 yafl›n alt›nda tan› konulan 177 hastan›n %30’unda aile öyküsü vard›r (8). Genel popülasyonda Crohn hastal›¤›n›n ayn› ailenin farkl› flah›slar›nda görülme s›kl›¤› %5-20 aras›nda de¤iflmektedir (7,9). Onalt›nc› kromozomun perisantrometrik bölümü ‹BD 1 olarak tan›mlanm›fl, daha sonra NOD2/CARD 15 olarak tan›mlanm›flt›r. NOD 2 /CARD 15 ülseratif kolitli hastalarda tespit edilmemifltir. NOD2/CARD 15 polimorfizmi hem ailevi hem de sporadik olgularda saptanm›flt›r. Yap›lan çal›flmalarda NOD2/CARD 15’in ileal tutulum ve striktürle giden hastalarda daha s›k oldu¤u gösterilmifltir. Bu hastal›kta farkl› genlerde olan bozukluklar benzer hastal›k yapmaktad›r. Enflamatuar barsak hastal›klar›nda kaç genin rol oynad›¤› bilinmemektedir. Crohn hastal›¤›na e¤ilim de kromozom 1p, 5, 6, 12, 14, 19. kromozomlar sorumlu tutulmufltur, daha bir çok kromozom üzerinde de çal›flma yap›lmaktad›r. MHC klas II allelik beraberli¤i ülseratif kolitte Crohn hastal›¤›na göre daha s›kt›r; ancak baz› doku gruplar›nda HLA DRB1*0701, HLA DR B3 0301de hastal›¤a e¤ilim artm›fl oldu¤u, HLA-DRB1 1501 allelinin de hastal›ktan koruyucu bir rol oynad›¤› belirtilmifltir. MHC klas III’de TNF alfa geninin promoter bölgesinde allelik de¤iflimin Crohn hastal›¤›na Fügen Çullu Çoku¤rafl Kronik enflamatuar barsak hastal›klar›/Chronic inflamatory bowel diseases 71 e¤ilim ve hastal›¤›n progresyonu ile ba¤lant›l› oldu¤u gösterilmifltir (10-15). Enfeksiyon hastal›klar› Crohn hastal›¤›na tetik çekebilirler. Mycobacterium paratüberculosis, Listerya, Escherichia Coli ve Streptokoklar, Crohn hastal›¤›nda dokularda tespit edilmifltir ancak primer mi yoksa sekonder yerleflimli mi oldu¤u tam olarak bilinmemektedir (16). Erken çocukluk döneminde geçirilen k›zam›k hastal›¤›n›n da genetik olarak hassas flah›slarda mezenter damarlar›nda mikrovasküler tromboz yaparak granülomatöz vaskülit yapt›¤› ve enflamasyona neden olabilece¤i gösterilmifltir (2-4). Crohn hastalar›nda barsak mikrofloras› da bozuk bulunmufltur. Crohn hastalar›nda tetik çeken etkenlerden birinin de diyet oldu¤u düflünülmüfltür. Farkl› çalflmalarda rafine fleker, süt ürünleri, tah›llar ve lif sorumlu tutulmufl ancak, kontrol gruplar› ile aralar›nda ciddi anlaml› bir farkl›l›k saptanmam›flt›r. Son zamanlarda Crohn hastal›¤›n›n artmas› çocuklar›n beslenme flekillerinin de¤iflmesine ba¤lanm›fl; hayvansal ya¤, protein, omega 6 poliansatüre ya¤ asitlerinin hastal›¤a tetik çekici etken olabilece¤i ileri sürülmüfltür (2-4). Anne sütü ile beslenme Crohn hastal›¤› aç›s›ndan koruyucudur. Artm›fl barsak geçirgenli¤i üstüne besinsel ya da enfeksiyöz etkenlerin tetik çekmesi ile immün sistem sa¤l›kl› bireylerden farkl› olarak, genetik e¤ilimli hastalarda enflamatuar hücrelerin kontrolsüz çal›flmas›na yol açar. Proenflamatuar sitokinler (‹L-1, ‹L-6, ‹L-8, TNF), nötrofil eicosanoidler artar. Eozinofillerde degranülasyon, makrofaj ve nötrofillerde nitrik oksid sentaz endüksiyonu ve kollajen yap›m›nda art›fl ortaya ç›kar. Potansiyel sitotoksik olan reaktif oksijen metabolitleri hücre ölümüne neden olur (13). Crohn hastalar›nda T hücre düzeyinde anormal “T helper” yan›t› saptanm›flt›r. Crohn hastalar›nda TH1 cevab› daha üstündür, TNF beta gibi TH1 sitokinleri adhezyon moleküllerini indükler, monosit, granülosit, lenfositler toplan›r, spesifik ve nonspesifik enflamasyon ortaya ç›kar (13,18). Substance P, vasoaktif intestinal peptit, somatostatin sitokinler taraf›ndan aktive edilirler ve barsak motilitesini h›zland›r›r, su ve elektrolit sekresyonunu artt›r›rlar. Hipotalamopituiter aks, barsak immün sistemi ve sinir sisteminin etkileflimi ile salg›lanan bu nöropeptidler stress durumlar›nda aktive olarak barsak enflamasyonunu artt›r›rlar (13,15). CH’da makroskopik olarak barsak duvar› kal›nlaflm›flt›r, lümen daralm›flt›r. Mezenterik lenf nodülleri büyümüfltür. Enflamasyon serozaya ilerleyip fistüller oluflabilir, flegmon ve apseler geliflebilir. Crohn hastal›¤›n›n ilk bulgusu aftöz ülserlerdir; bu ülserler zaman içinde büyür ve derinleflirler, longitüdinal ve tranversal ülserler oluflur, arada kalan sa¤lam mükoza kald›r›m tafl› görünümünü verir. Crohn hastal›¤›nda normal görünen mükozada ödem ve lamina propriada mononükleer hücre infiltrasyonu vard›r. 72 Fügen Çullu Çoku¤rafl Kronik enflamatuar barsak hastal›klar›/Chronic inflamatory bowel diseases Mukozal de¤ifliklikler enfeksiyöz ve ülseratif kolite benzeyebilir. Fibrozisin bulunmas›, submukozada histiyosit proliferasyonunun olmas› Crohn hastal›¤›n›n lehinedir. Granülomalar submükozada bulunur. Cerrahi biyopsilerde %60, mükozal biyopsilerde de %20-40 oran›nda tespit edilmektedir (20,21). Özellikle terminal ileumun tutuldu¤u hastalarda sa¤ alt kadran a¤r›s› mevcuttur, bu hastalarda palpasyonda a¤r› ve hassasiyet vard›r. Palpasyonda kitle ele gelebilir. Sa¤ alt kadran a¤r›s› apandisitle kar›flabilir ve bazen hastalar yanl›fll›kla opere olabilir. Periumbilikal a¤r› kolon tutulumlar›nda ya da yayg›n ince barsak tutulumlar›nda görülür. Odinofaji ve disfaji özofagus tutulumlar›nda, epigastrik a¤r› da gastroduodenal tutulumlarda görülür. Crohn hastalar›nda kar›n a¤r›s› genellikle çocu¤u uykudan uyand›racak kadar fliddetli ve süregendir (17). ‹shal ince barsak tutulumu olan çocuklar›n 2/3’ünde vard›r. Kanl› gaita kolon tutulumlar›nda görülür; ince barsak tutulumlar›nda genellikle olmaz ancak derin ülserasyonlar sonras›nda barsak duvar›nda büyük bir damar›n perforasyonu sonucunda ince barsak tutulumunda da kanama görülebilir. Hastalar›n %50’sinde subfebril bir atefl olabilir, bulant› kusma görülebilir. ‹fltahs›zl›k ve kilo kayb› %20-60 hastada mevcuttur. Genellikle hastalarda malnütrisyon geliflir (19). Perirektal fistül, fissür %25-30 çocukta görülür. Fistül sonras›nda apse oluflmas› durumunda perianal fliddetli a¤r› olur. Perianal fistülü, tekrarlayan perianal apseleri olan hastalarda mutlaka Crohn hastal›¤›n›n düflünülmesi gerekir (20, 21). Hastal›¤›n en önemli komplikasyonu malnütrisyondur. Hastalar›n %85’inde kilo kayb› mevcuttur. Anoreksinin bir bölümünden barsaktan salg›lanan TNF alfa sorumludur. Hastal›¤›n tuttu¤u bölgeye göre emilim bozukluklar› ortaya ç›kar, s›k tutulan ileal bölgedeki enflamasyona ba¤l› olarak safra asit malabsorbsiyonu geliflir. Enflamasyon sonucu artm›fl enerji harcanmas› ve bunun karfl›s›nda anoreksi malnütrisyonla sonuçlan›r (18). Enflamatuar sitokinler (TNF alfa, IL-6), kalori al›n›m›n›n azl›¤›, gaitadan kay›plar (steatore ve protein loosing enteropati) ve tedavide kullan›lan steroidler büyüme geliflmeyi ciddi olarak etkiler; lineer büyüme de ciddi olarak bozulur. Obstrüksiyon, perforasyon, fistülizasyon, apse di¤er komplikasyonlard›r. Klasik bulgular› steroid kullananlarda maskelenebilir. Enterokolik fistüller barsa¤›n üst k›sm›nda bakteriyel afl›r› büyümeye neden olurlar (22). Toksik megakolon: Crohn hastal›¤›nda toksik megakolon nadirdir. Malignite: Yayg›n Crohn kolitinde kolorektal kanser geliflim oran› 20’li yafllardan sonra %8’dir. Crohn Hastal›¤›n›n barsak d›fl› bulgular› a- Barsak hastal›¤›n›n aktivitesine ba¤l› olabilir ve barsak hastal›¤›n›n tedavisine yan›t verir. b- Barsak hastal›¤›n›n aktivitesi ile iliflkili olmayabilir. c- Barsak hastal›¤› ile direkt iliflkili olabilir Türk Ped Arfl 2011; 46 Özel Say›: 70-8 Turk Arch Ped 2011; 46 Suppl: 70-8 (üreter obstrüksiyonu, nefrolitiazis). d- Tedavi komplikasyonlar› olarak ortaya ç›kabilir (4). Kemik tutulumu, periferik artrit diz, dirsek, kalça ve bileklerde % 10 oran›nda görülür. Genellikle kolon tutulumlar›nda daha s›kt›r. Tendon ve ligamanlar›n kemi¤e yap›flt›¤› bölgerin (enthesopati) tutulumu olabilir. Ankilozan spondilit, sakroileit ülseratif kolite nazaran daha azd›r. Genellikle kemik tutulumlar› barsak aktivitesi ile paralellik gösterir (23,24). Çomak parmak, hipertrofik osteoartropati ince barsak tutulumlar›nda görülen belitilerdir. Vaskülitik miyozit, granülomatöz miyozit, pyomiyozit ve dermatomiyozit görülebilir. Eritema nodosum, pyoderma gangrenosum, epidermolizis bülloza acquisita, poliarteritis nodosa olabilir. Çinko eksikli¤i ve pridoksin eksikli¤ine ba¤l› döküntüler görülebilir. Akne kortizon tedavisi ile artabilir (23). A¤›zda yaralar, granülomatöz aftlar, granülomatöz tonsillit olabilir. Bu lezyonlar›n biyopsisinde granülomlar görülür. Üveit, episklerit, irit gibi bulgular genellikle artrit ve eritema nodosumla beraber görülür. Yar›k lamba ile incelemede Crohn hastal›kl› çocuklar›n % 6’s›nda üveit saptanm›flt›r. Uzun süreli steroid tedavisine ba¤l› olarak intraoküler bas›nc›n artmas› ve subkapsüller katarakt görülebilir. Trombositoz, hipefibrinogenemi, yüksek FV ve FVIII, antitrombin III seviyesinin düflmesi ile hiperkoagülopati durumlar› ortaya ç›kabilir. Derin ven trombozu, pulmoner emboli, nörovasküler hastal›klar görülebilir (25). ‹leoçekal flegmona sekonder sa¤ hidronefroz ve sa¤ üreter obstrüksiyonu görülebilir. Enterovezikal fistül, perinefritik apse ve nefrolitiazis hastal›¤a ba¤l› komplikasyonlard›r. Oksalat, ürat, fosfat tafllar› oluflabilir. Amiloidoz nadirdir. Serum transaminazlar›nda 6 aydan daha uzun süreli yükseklik kronik hepatit ya da sklerozan kolanjiti destekler. Bunun haricinde enzimlerde yükseklik ilaçlara, parenteral beslenmeye ba¤l› olabilir. Karaci¤er apsesi, karaci¤er granülomu, safra tafl›, tafls›z kolesistit, hipertransaminazemi de Crohn hastal›¤›n›n seyri s›ras›nda görülebilir. Ciddi terminal ileal tutulumlar›nda ya da terminal ileal rezeksiyonda safra asitlerinin enterohepatik dolafl›m›n›n bozulmas›ndan dolay› safra tafllar› görülebilir (26). Pankreas tutulumu: Pankreatit, ilaç tedavisi (6 merkaptopürin, salazoprin), duodenum tutulmas› ve sklerozan kolanjite ba¤l› olabilir. Crohn hastal›¤› s›ras›nda idiopatik pankreatit de görülebilir (27). Fe eksikli¤i anemisi, folik asit eksikli¤i, B12 eksikli¤ine ba¤l› anemi görülebilir. Tedavi s›ras›nda ilaçlara ba¤l› kemik ili¤i bask›lanmas› ya da hemoliz saptanabilir. Crohn hastalar›nda hastal›¤›n aktivitesi ile orant›l› trombositoz görülür. Nötropeni nadirdir. Crohn hastalar›n›n %50’sinde kilo kayb› saptan›r, bu hastalar›n al›mlar› yetersiz, kay›plar› fazld›r. ‹fltahs›zl›k anoreksia nervozay› düflündürecek kadar fazla olabilir. Türk Ped Arfl 2011; 46 Özel Say›: 70-8 Turk Arch Ped 2011; 46 Suppl: 70-8 Fügen Çullu Çoku¤rafl Kronik enflamatuar barsak hastal›klar›/Chronic inflamatory bowel diseases Gaita ile eser element, mineral ve vitamin kayb› beraberinde al›m azl›¤› malnütrisyonu ortaya ç›kar›r. Crohn hastal›¤›n›n klinik bulgular› karfl›s›nda baflka hastal›klar› da ay›r›c› tan›da düflünmek gerekir (Tablo 2). Crohn hastal›¤›nda tan› klinik, endoskopik ve radyolojik olarak konur. Crohn flüphelenilen tüm hastalarda uygun mikrobiyolojik ve serolojik yöntemlerle Salmonella, fiigella, enteropatojenik E coli, Yersinya ve intestinal tüberküloz olas›l›klar› d›fllanmal›d›r. Son zamanlarda ANCA (antinötrofil sitoplazmik antikor) ve ASCA (anti Sacchoromyces cerevisea antikoru) Crohn ve ülseratif kolitin ay›r›c› tan›s›nda kullan›lmaktad›r. ASCA çocuk ve eriflkin Crohn hastalar›n›n %55-60’›nda, kontrol grubunun da %5-10’unda saptanm›flt›r. P ANCA ülseratif kolitli hastalar›n % 50-65’inde pozitif bulunmufltur. Sadece kolon tutulumlu Crohn hastalar›n›n da %35’inde pANCA pozitif bulunmufltur. Bütün bunlar bu serolojik göstergeler Tablo 1. Crohn hastal›¤›nda kinik ve laboratuvar bulgular› Anamnez Kar›n a¤r›s› ‹shal Rektal kanama Atefl Artrit Döküntü KEBH aile öyküsü Fizik Muayene Bat›nda hassasiyet Kitle Perirektal belirtiler Çomak parmak Stomatit Eritema nodosum Pyoderma gangrenozum Büyüme geliflme Büyüme h›z›nda azalma Kemik yafl›nda gerilik Laboratuvar bulgular› Anemi Sedimantason yüksekli¤i Hipoalbüminemi Trombositoz ile her iki hastal›¤›n ay›r›c› tan›s›n›n çok rahat yap›lamad›¤›n› ortaya koymaktad›r. ASCA pozitif / NANA (nuclear associated neutrophil antibody) CH’da ASCA’n›n prediktif de¤eri %88 olarak bildirilmifltir. Seronegatif indetermine kolitlerde ASCA +/NANA-olgularda CH’na bir y›l içinde gidifl riski %80 olarak bulunmufltur. ‹leal formlarda ASCA pozitifli¤i %70, kolik formlarda %36 olarak saptanm›flt›r. Yafl küçüldükçe, stenozan ve penetran olgularda ASCA pozitifli¤i daha s›k olarak görülmektedir (28,29). Crohn düflünülen tüm hastalarda alt ve üst endoskopi yap›lmal› ve makroskopik normal mukoza dahil s›k biyopsi al›nmal›d›r. A¤›zda aftlar varsa bunlardan da biyopsi al›nmal›d›r. Epiteloid dev hücrelerin oldu¤u granülomalar tan› koydurucudur, ancak bir çok Crohn hastas›nda tan›n›n konmas› kolay olmamaktad›r, bu nedenle indetermine kolitler mutlaka izlenmelidir (29). Fistül, apse gibi komplikasyonlarda radyolojik inceleme gereklidir. Bazen MR‹’ile (Manyetik Rezenans) bat›n›n incelenmesi enflamasyonun derinli¤i hakk›nda fikir vererek ülseratif kolit ile Crohn Hastal›¤› aras›nda ay›r›c› tan›da yararl› olabilir. ‹leal tutulumu saptamak aç›s›nda enteroklizis yap›lmal›d›r. Ülseratif kolit (ÜK) Radyoloji Nodüller görünüm (kald›r›m tafl›) Fistül Ülserasyon Endoskopi Ülser Kald›r›m tafl› görünümü Normal mükoza 73 Ülseratif kolit 1875 y›l›nda Wilks ve Moxon taraf›ndan enfeksiyöz kolitten ay›r›lm›flt›r. 1932’de Crohn hastal›¤›n›n tarif edilmesinden sonra 1960 y›l›nda Crohn koliti ve ülseratif kolit aras›ndaki farkl›l›klar ortaya konmufltur. Ülseratif kolit (ÜK) Crohn hastal›¤›n›n aksine daha dura¤an bir insidans göstermektedir. Genellikle ergen yafl grubunun hastal›¤› olmakla birlikte, Amerika Birleflik Devletleri’nde yap›lan çal›flmalarda ÜK’li çocuklar›n %38’inin 10 yafl civar›nda oldu¤u tespit edilmifltir. Bir yafl›n alt›nda nadir olgular vard›r. ÜK genel olarak 2 pik yapmaktad›r; birincisi 2 ve 3. dekatta ikincisi de 5. ve 6. dekatta görülmektedir. Yirmi yafl alt› ÜK olgular› serilere göre %15-40 aras›nda de¤iflmektedir (30,32). Tablo 2. Crohn Hastal›¤›nda Ay›r›c› Tan› Bafllang›ç bulgusu Sa¤ alt kadran a¤r›s› ele gelen kitle ile ya da kitlesiz Kronik periumblikal ve epigastrik a¤r› Rektal kanama ishalsiz Kanl› ishal Sulu ishal Perirektal hastal›k Büyüme gecikmesi ‹fltahs›zl›k, kilo kayb› Artrit Karaci¤er bozukluklar› Ay›r›c› Tan› Apandisit, enfeksiyon (Campylobacter, Yersinia) lenfoma, invajinasyon, mezenterik adenit, Meckel divertikülü, over kisti, ‹rritabl kolon, konstipasyon, laktoz entolerans›, peptik hastal›klar, pankreatit Fissür, polip, Meckel divertikülü, rektal soliter ülser Enfeksiyon, hemolitik üremik sendrom, Henoch Schönlein purpuras›, iskemik barsak, radyasyon koliti ‹rritabl kolon, laktoz entolerans›, giardiazis, criptosporidium, sorbitol, laksatifler Fissür, streptokokal enfeksiyon, condyloma Endokrinopati, Çölyak hastal›¤› Anoreksia nervoza Kollagen vasküler hastal›klar, enfeksiyon Kronik hepatitler, siroz 74 Fügen Çullu Çoku¤rafl Kronik enflamatuar barsak hastal›klar›/Chronic inflamatory bowel diseases Erkek ve k›zlarda eflit s›kl›kta görülmektedir. Ancak belli etnik kökenlerde (Eflkenazi Musevilerinde) daha s›kt›r. ÜK s›kl›¤› Kuzey Avrupa ve Amerika’da, Orta Avrupa, Afrika, Güney Amerika ve Asya’ya oranla daha s›kt›r. Kuzey Avrupa ve Amerika’daki insidans 1978 y›l›na kadar artma göstermifl, daha sonra dura¤an bir hale gelmifltir. Bu bölgelerde son insidans y›lda 100 000 çocuk için 1,5-4 olgudur (33, 34). Aile hikayesi önemlidir; ÜK’li çocuklar›n %15-25’inde ailede birinci derece yak›nlar›nda KEBH saptanmaktad›r (35). Genetik etkenler Crohn hastal›¤› kadar önemli olmamakla ve ülkelere göre farkl›l›k göstermekle birlikte %40-70 hastada HLA DR2 pozitifli¤i tespit edilmifltir (36). Crohn hastal›¤›na e¤ilim geni olarak adlnd›r›lan 16. kromozom ÜK’de önemli bulunmam›flt›r. Perinükleer antinötrofil sitoplazmik antikor pANCA ÜK’li hastalarda %70 oran›nda pozitifdir; Crohn hastalar›nda %6 oran›nda tespit edilmifltir (30,36). ÜK’de etyoloji enfeksiyonlar, besin allerjileri, psikolojik etkenler, serbest ya¤ asitlerinin kolon mukozas› taraf›ndan kullan›lamamas› gibi mültifaktöriyeldir (30,32). ‹mmünolojik olarak genetik zeminde yukar›da say›lan etkenlerin tetik çekmesi ile oluflan otoimmün bir hastal›k olarak düflünülmektedir. Mükozal mikrofloran›n ö¤elerine artm›fl ve uygun olmayan bir immün yan›t sorumlu tutulmaktad›r. Aile hikayesi %10-25 hastada mevcuttur ve ailede bir bireyin olmas› hastal›k olas›l›¤›n› 10 kez artt›rmaktad›r (37,38). HLA DR2 ile iliflkili olmas› HLA ba¤l› olmayan genetik taramalarda ÜK’li haslarda 3, 7, 12. kromozomlarda ÜK’e yatk›nl›k genlerinin tespiti, Turner sendromu ile birlikteli¤i bu hastalarda genetik etkenlerin de önemini ortaya koymufltur. Ancak monozigotik ikizlerde hastal›¤›n Crohn hastal›¤› kadar s›k olmamas› genetik olmayan bir tak›m etkenlerin de hastal›¤›n patogenezinde rol oynayabilece¤ini düflündürmektedir. Mikrobik etkenler, inek sütünün erken verilmesi hastal›¤a tetik çeken etkenler aras›nda gösterilmektedir. ÜK insidans› 20 yafl alt›nda gerçek apandisit nedeni ile yap›lan apandektomi oran› ile ters orant›l› olarak bulunmufltur. Hayvan deneyleriyle yap›lan çal›flmalarda bakteriyel enfestasyonun kolit yaparak ‹L2, ‹L10 gibi sitokinlerin salg›lanmas›na yol açt›¤›n› ancak, mikrofloran›n bulunmad›¤› hayvanlarda bu sonucun görülmedi¤i saptanm›flt›r. Bu da mikrobik etkenlerle mikroflora aras›ndaki denge bozuklu¤unun tetik çekici bir etmen olabilece¤ini göstermektedir. Non patogenik E coli probiotiklerinin ÜK poflitislerinde tedavide kullan›mlar› da bu hipoteze dayanmaktad›r. ÜK’de Crohn hastal›¤›nda oldu¤u gibi hücresel immünitenin de¤il, hümoral immünitenin sorumlu oldu¤u saptanm›flt›r. Artm›fl TH2 paterni B hücrelerini aktive etmektedir (38,39). Barsak lenfositleri ve periferik lenfositlerde afl›r› ‹gG1 ve G4 yap›m› oldu¤u saptanm›flt›r. Epitel hücre bariyerinin bozulmas›, mikrobik etkenler, eksessif immün fonksiyon ve mikrofloran›n dengesinin bozulmas› genetik zeminde ÜK hastal›¤›na neden olmaktad›r. Türk Ped Arfl 2011; 46 Özel Say›: 70-8 Turk Arch Ped 2011; 46 Suppl: 70-8 Anatomik tutulum olarak ÜK en s›k rektum ve rektosigmoid bölgeyi tutar. Çocuklarda yap›lan çal›flmalar pankolit olgular›n›n %29-70 aras›nda de¤iflti¤ini göstermektedir. Nadiren “backwash ileit” denilen bir flekilde ileoçekal bölge ve ileum tutulur. Enflamasyon mukoza ile s›n›rl›d›r. Klinik bulgular rektal kanama, kar›n a¤r›s› ve ishaldir. Tenesmus olabilir, bu yanl›fll›kla kab›zl›k gibi alg›lanabilir. Akut kilo kayb› görülebilir. Bafllang›çtaki klinik bulgular›n a¤›rl›¤› farkl›l›k gösterir. ÜK’li çocuklar›n %50’sinde bafllang›çta hafif semptomlar vard›r; intermittan hematoflezia, hafif kilo kayb› olabilir, fizik muayene tamamen normal olabilir, laboratuvar olarak da hafif bir anemi normal ya da hafif h›zl› bir sedimentasyon saptanabilir. Çocuklar›n %30-35’i kanama, ishal, kilo kayb› gibi belirgin bulgularla baflvururlar, bu hastalarda lökositoz, anemi ve akut faz reaktanlar›nda yükselme vard›r. Çocuk yafl grubundaki hastalar›n %10-15’i akut fulminan bir tablo ile baflvurabilirler. Hastalar›n toksik bir görünümü vard›r. Yüksek atefl, kramp tarz›nda kar›n a¤r›s› 7’yi geçen kanl› ishal, taflikardi, hipotansiyon, bat›n distansiyonuyla hasta flok tablosunda gelebilir. Laboratuvar olarak lökositoz, sola kayma, anemi, trombositoz ve hipoproteinemi, hipoalbüminemi görülebilir. Toksik megakolon akut fulminan kolitin en ciddi formudur (32,39,40,41,42). Barsak d›fl› belirtiler genellikle kolit aktivitesinin fazla oldu¤u zamanlarda ortaya ç›kar. Karaci¤er bulgular› ÜK tan›s›ndan önce de ortaya ç›kabilir. Hastalar›n %12’sinde geçici transaminazemi tespit edilmektedir, bu hastal›¤a ya da kullan›lan ilaçlara ba¤l› olabilir (26,43). ÜK ile beraber en s›k primer sklerozan kolanjit (PSK) ve otoimmün hepatit görülür. PSK, ÜK’li çocuklar› %3,5’unda görülür, kolit aktivitesi ile iliflkili bulunmam›flt›r (26). PSK progressif olarak ilerleyebilir, karaci¤er tranplantasyonuna kadar gidebilir. Tedavisinde ursodeoksikolik asit kullan›lmaktad›r. ÜK’li hastalarda PSK’n›n ortaya ç›kmas› kolorektal kanser riskini artt›rmaktad›r. Bu risk 10 y›lda %9, 20 y›lda %31 ve 25 y›lda %50 olarak saptanm›flt›r. Karaci¤er ya¤lanmas› sekonder olarak malnütrisyon, protein kayb› ve steroid kullan›m›na ba¤l› olabilir. Artralji çocuklar›n %32’sinde görülmektedir. Büyük eklemleri tutan artrit hastalar›n %20’sinde görülebilir. Eriflkinlerde görülen ankilozan spondilit çocuk yafl grubunda daha nadirdir. Deri bulgular› olarak eritema nodozum, pyoderma gangrenozum görülebilir. Bu bulgular hastal›¤›n aktivitesi ile iliflkilidir. Pyoderma gangrenozumu olan hastalar›n % 40’› eklem belirtileri de gösterirler. Eritema nodozum daha çok Crohn hastal›¤› ile beraber görülür. Akut febril nötrofilik dermatozis nadir görülen bir deri bulgusudur (43). ÜK’li hastalarda ekstremitelerde, hepatik ve portal vende, akci¤er ve Santral Sinir Sisteminde arteriyel ya da venöz trombozlar geliflebilir. Trombositoz, fibrinojen, faktör V ve VII düzeylerinde yükseklik, antitrombin III düflüklü¤ü, F V Türk Ped Arfl 2011; 46 Özel Say›: 70-8 Turk Arch Ped 2011; 46 Suppl: 70-8 Leyden mütasyonu gibi bozukluklar ÜK’li hastalarda görülebilir. Otoimmün hemolitik anemi, immün trombositopeni de ÜK’li hastalarda rastlanabilen hematolojik hastal›klard›r (43). Asemptomatik üveit, episklerit görülebilir, çocuklarda eriflkinlerden daha nadirdir (44). Nefrolitiazis, pulmoner ve kardiyak tutulumlar, rekürrent mültifokal osteomiyelit, kemik dansitometrisi bozukluklar› ÜK’de hastal›¤a ve kullan›lan ilaçlara ba¤l› görülebilir (45). Kanama, toksik megakolon, malignite geliflme riski vard›r. Toksik megakolon hastalar›n %5’inde görülür. Acil cerrahi giriflim gerektirebilen bir tablodur. Toksik megakolon geliflimini antikolinerjikler, antidiyareik ilaçlar, baryumlu lavman ya da kolonoskopi s›ras›nda kolonun gerilmesi stimüle edebilir. Ciddi elektrolit dengesizli¤i, hipotansiyon, hipoalbüminemi, hemoraji, perforasyon ve flok tablosu ile ortaya ç›kar. Lökositoz vard›r. Abdominal grafide kolonda distansiyon, ödemli haustralar, transvers kolonda hava görünümü olabilir. Perforasyon riski yüksektir; Clostridium toksini pozitif olabilir, gram negatif ve aneorobik mikroorganizmalar için genifl spektrumlu antibiyotik ve steroid tedavisi, s›v› elektrolit dengesinin ayarlanmas› ve hastan›n monitorizasyonu gereklidir. Genellikle acil kolektomi gerektiren bir durumdur (46). Kolonoskopik tarama programlar› çocuk yafl grubu için çok belirgin de¤ildir. Displazi aç›s›ndan pankolitli hastalarda hastal›¤›n bafllag›c›ndan 8-10 y›l sonra, sol kolon tutulumlularda 15 y›l sonra 1-2 y›lda bir kolonoskopi uygulanmas› önerilmektedir (47). Fizik muayenede aktif kolitli çocuklarda hafif orta derecede bat›n hassasiyeti vard›r, ancak ele gelen kitle yoktur. Perianal lezyon bulunmaz. Artrit, piyoderma gangrenosum ve kutaneoz vaskülit görülebilir. ÜK’li hastalarda hafif bir lökositoz, sedimantasyon h›z›nda yükseklik, mikrositer anemi, trombositoz saptan›r. Hastalar›n %40-80’inde hipoalbüminemi saptan›r. Serum transaminaz düzeyleri çocuklar›n %3’ünde bafllang›çta yüksektir. Bu yükseklik potansiyel karaci¤er hastal›¤› riskini gösterir. Ancak mukozal enflamasyonu olan çocuklar›n bir bölümünde akut faz reaktanlar› normal de olabilir. Otuz alt› olgunun %36’s›nda kolonoskopik kolit bulunmas›na karfl›n akut faz reaktanlar› normal bulunmufltur. Lökosit proteinlerinden olan kalprotektin, laktoferrin kolonik enflamasyonu göstermektedir. PANCA %60-80 olguda pozitiftir. Sensitivitesi %57, spesifitesi %92 olarak tespit edilmifltir. Testin yanl›fl pozitifli¤i gözönüne al›narak tek bafl›na seroloji ile tan› konulmamal›d›r. Tüm hastalarda barsak patojen mikroorganizmalar (Salmonella, fiigella, Campylobacter, Yersinia, Aeromonas, E Coli) araflt›r›lmal›d›r. Clostridium difficile en s›k rastlan›land›r. Tekrarlayan barsak enfeksiyonlar›nda tedavi sonras› semptomlar devam ederse mutlaka ÜK yönünden hasta araflt›r›lmal›d›r, pANCA ÜK’li hastalar›n %70’ inde pozitiftir. pANCA’n›n negatif prediktif de¤eri %67, pozitif prediktif de¤eri %97’dir (39). Fügen Çullu Çoku¤rafl Kronik enflamatuar barsak hastal›klar›/Chronic inflamatory bowel diseases 75 Baryumlu grafi ÜK ve Crohn aras›nda bazen ay›r›c› tan› aç›s›ndan gerekli olsa da ÜK’li hastalarda tan› için mutlaka kolonoskopi yap›lmal› ve biyopsi de¤erlendirilmelidir. Endoskopik olarak ileum dahil bütün kolon segmentlerinde mukoza normal görünse dahi biyopsi al›nmal›d›r. Toksik megakolonda kolonoskopi kontrendikedir. Rektum Crohn hastal›¤›n›n aksine genelde tutulmufltur, sadece topikal tedavi alan hastalarda rektum normal görülebilir. Endoskopik olarak vaskülarite art›fl›, kanamaya e¤ilim, granüler görünüm, derin ülserasyonlar, eksüda ve psödopolip oluflumu görülür. Enflamasyon genellile mukozada s›n›rl›dr, bazen submukozaya yay›l›r. KEBH’da tedavi Aktif hastal›¤›n tedavisinde aminosalisilatlar, kortikosteroidler, immünomodülatörler ve antibiyotikler kullan›lmaktad›r. Aminosalisilatlar: 5-aminosalisilat (5-ASA) farkl› mekanizmalarla antiinflamatuar etki yapmaktad›r. 5 lipooksijenaz› inhibe ederek lökotrien B4 oluflumunu azalt›r, reaktif oksjen metabolitlerini azalt›r, ‹L1 sentezini azalt›r. Antienflamatuar olarak kullan›lan 5-ASA preparatlar› barsa¤›n üst k›sm›nda emildi¤inden dolay›, emilinin distal ince barsak ve kolonda olabilmesi için absorbe olmayan tafl›y›c›lara ba¤lanarak gelifltirilmifltir (Olsalazine, mesalamin, balsalazide). Aminosalisilatlar (5-ASA) hafif ÜK olgular›n›n %50-90’›nda hastal›¤› kontrol etmekte; %70-90’›nda da remisyonu sa¤lamaktad›r. Allerjik reaksiyon, pankreatit ve nefrit gibi komplikasyonlar› vard›r. Aktif hastal›kta sülfosalazin genellikle hafif Crohn kolitli hastalarda etkilidir, ince barsak tutulumunda herhangi bir etkisi yoktur. Ciddi Crohn hastalar›nda 5-ASA preparatlar›n›n indüksiyon ve remisyon tedavisinde etkinlikleri yoktur. Mesalaminin distal ince barsak ve kal›n barsak hastalar›nda etkisi doza ba¤l›d›r, çocuklarda 50 mg/kg d›r. Distal kolon tutulumlar›nda lavman tarz› etkin olmaktad›r (48). ‹dame tedavisinde steroidin b›rak›lmas›n› kolaylaflt›rmaktad›r. Eriflkinlerde yap›lan çal›flmalarda 5-ASA preparatlar›n›n uzun süreli kolit olgular›nda kullan›m›n›n kolon kanseri riskini azaltt›¤› bildirilmektedir (48). Steroidler çok etkin olmalar›na karfl›n ciddi yan etkileri bulunan preparatlard›r. Orta ve a¤›r olgularda kullan›lmaktad›r. Prednison, metilprednizolon ve hidrokortizon tarz›nda kullan›labilir. Ancak tüm steroid preparatlar›n›n ciddi yan etkilerinden dolay›, sentetik steroidler, büyüme geliflmeyi etkilememesi ve sistemik yan etkisinin daha az olmas›ndan dolay› kullan›lmaktad›r. Orta ve a¤›r aktiviteli Crohn ve ÜK olgular›nda steroidlere yan›t iyidir. Distal tutulumlu olgularda lavman tarz›nda steroidler uygulanmaktad›r. Eriflkinlerde sentetik steroid olan budesonid lavmanlar›n›n sistemik etki yapmadan hastal›¤› tedavi etti¤i gösterilmifltir. Orta ve a¤›r tutulumlu hastalarda steroidler kullan›lmaktad›r, orta a¤›rl›ktaki olgularda oral, a¤›r olgularda 1-2 mg/kg/gün IV kullan›lmaktad›r. Sentetik bir steroid olan budesonid 9-15 mg/kg mesalaminden daha etkin bulunmufltur. 76 Fügen Çullu Çoku¤rafl Kronik enflamatuar barsak hastal›klar›/Chronic inflamatory bowel diseases Kortikosteroidler aktif hastal›kta etkindir ancak, relapslar›n önlenmesinde etkili de¤ildir. Olgular›n %30-45’inde steroide ba¤›ml›l›k ortaya ç›kmaktad›r. Steroidlerin kullan›m›nda osteoporoz, büyüme gerili¤i, avasküler nekroz, katarakt, glokom, Cushing sendromu, akne, glükoz intolerans›, adrenal yetmezli¤i ve pankreatit gibi yan etkiler unutulmamal›d›r (39). ‹mmünomodülatör ilaçlar kortizona ba¤›ml› hastalarda giderek artan s›kl›kta kullan›lmaktad›r. Kortikosteroidlere dirençli olgularda 6-Mercaptopurine (1-1,5 mg/kg/gün) ya da azathioprine 2-2,5 mg/kg /gün kullan›lmaktad›r. Bu tedavilerin etkisinin bafllamas› 3-6 ay alaca¤›ndan dolay› primer tedavi olarak bafllanmamaktad›r. Steroidle birlikte kullan›ld›klar›nda steroidin daha erken dönemde b›rak›lmas›na yaramaktad›r. Her iki ilac›n da etkisi 6 thioguanin nükleotid metabolitlerinin lökosit DNA’s›na inkorporasyonudur. Alt› thioguanin rac 1 geninin inhibisyonu ile apoptoz yapmaktad›rlar ve 6MC’in steroide ilavesi ile remisyon oran› ilk 18 aya uzamaktad›r (49,50). Hücresel immünitenin potent bir inhibitörü olan cyclosporin ve tacrolimus (FK 506) eriflkin ÜK’lerde giderek artan s›kl›kta kullan›lmaktad›r. Cyclosporinin etkisi 7-14 günde bafllamaktad›r. Yap›lan çal›flmalarda %20-80 hastada yan›t al›nm›fl ancak, 1 y›l içinde %70-100’ünde relaps görülmüfltür. Cyclosporin ve tacrolimus akut dönemde a¤›r ÜK olgular›nda kullan›lmaktad›r. Azathioprin ya da 6 mercaptopurin ilavesi remisyon süresini anlaml› olarak uzatmaktad›r (50-52). Alt› merkoptopürin bulant›, kemik iligi supresyonu, hepatotoksisite, stomatit yapabilir, teratojen etkisi vard›r. Bunun haricinde steroidin erken kesilmesi ve remisyonun sa¤lanmas› için metotrexate 25 mg/ haftada kullan›lmaktad›r. Metotreksat remisyonda kullan›ld›¤› gibi indüksiyonda da kullan›lmaktad›r (53). Alt› merkoptopürin ya da Azatiopürinin, kemik ili¤i bask›lanmas›, enfeksiyona tetik çekmesi, hipersensitivite, pankreatit, atefl, miyalji, kolestatik hepatit, hipertranaminazemi, bulant›, kusma, hipereürisemi, ürikosüri ve lenfoma gibi yan etkileri vard›r. Steroide dirençli olgularda ‹V cyclosporin ve tacrolimusla tedavisi ile remisyonun sa¤land›¤› olgular vard›r; bunlar potent bir proinflamatuar olan ‹L 2’nin oluflumunu bloke ederler. Fülminan kolitli ÜK hastalar›nda ve fistülizan Crohn olgular›nda indüksiyon tedavisinde yararl›d›rlar; bu iki ajan da remisyonda kullan›lmaz, bu tedaviden sonra remisyonda azatioprin, 6 Mercaptopurine ya da metotrexat kullan›lmaktad›r (51,52). Son zamanlarda dirençli, ciddi fistüllü olgularda anti TNF antikorlar› (infliximab) kullan›lmaktad›r. Solubl ve hücre membran›na ba¤l› TNF-α IgG1 tipinde antikorlar dolafl›mdaki TNF-α düzeylerini düflürmektedir. Bunun sonucunda mukoza düzelmekte ve 8 hafta kadar devam etmektedir. TNF antikorlar› Crohn hastal›¤›nda indüksiyon ve idame tedavisinde, ekstraintestinal tutulumlarda etkilidir. Çocuklarda yap›lan çal›flmalar, eriflkinlerde oldu¤u gibi tedavi b›rak›ld›¤› zaman relaps oldu¤unu göstermifltir. Eriflkinlerde uygulanan 5 mg/kg doz çocuklar aç›s›ndan da Türk Ped Arfl 2011; 46 Özel Say›: 70-8 Turk Arch Ped 2011; 46 Suppl: 70-8 uygun bulunmufltur. Bir y›ldan önce tan› alan çocuklarda tedaviye yan›t daha iyi olarak saptanm›flt›r. Çocuklarda yap›lan bir di¤er çok merkezli çal›flmada steroidle birlikte ya da steroitsiz tedavi alt›nda olan orta ve a¤›r Crohn hastalar›na infximab 5 mg/kg 0,2, 6. haftalarda verilmifl; onuncu haftadan sonra 52 hastaya 8 haftada bir, 51 hastaya da 12 haftada bir infliksimab tedavisi uygulanm›flt›r. ‹nfliximab 5 mg/kg 0,2, 6. haftalarda alan hastalar›n %88’i nde 10. haftada PCAI’de 15 puanl›k bir düflüfl tespit edilmifltir. Elli dördüncü haftada 8 haftada bir tedavi gören hastalar›n %56’s›nda, 12 haftada bir tedavi görenlerin ise % 24’ünde klinik remisyon tespit edilmifltir (52,54-57). Piyoderma gangrenozum, artrit, metastatik Crohn ve granülomatöz pnömonitis olgular›nda da etkinli¤i gösterilmifltir. ÜK hastalar›nda eriflkinlerde infliximab tedavisi yararl› bulunmufltur, pediatride ÜK’de tedavi yeni denenmektedir. Infliximab tedavisinde olan hastalarda büyümenin daha iyi oldu¤u gösterilmifltir. Adalimumab (Humira) insan kaynakl› anti–TNF-a monoklonal IgG1 antikorudur, infliximaba dirençli olgularda denenmifltir (58,59). Alicaforsen antisense oligodeoxynükleotid, anti ‹L2 receptörleri, Anti ‹L12 ve ‹L23, Anti TNFγ, rekombinan ‹L10 gibi antienflammatuar sitokinleri bask›lay›c› ajanlar eriflkinlerde denenmektedir. Myeloid growth faktör, otolog hematopoetik kök hücre transplantasyonu, lökosit aferezi de denenmekte olan yöntemlerdir (51,52). Parazitik intestinal enfeksiyonlar TH2 yolunu stimüle ederler, KEBH ise TH1 yolu ile oluflmaktad›r, bunun için KEBH’l›kl› 2 grup hastaya Tricuris suis verilmifl, %43 hastada yan›t al›nm›fl, ancak tam remisyon %10 olguda oluflmufltur. ‹ntestinal bakteriyel flora KEBH’n›n patogenezinde önemli rol oynamaktad›r. Probiyotiklerin antiinflamatuar özellikleri bulunmaktad›r. Lactobacillus GG, lactobacillus johnsonii, E coli Nissle 197, VSL # KEBH hastalar›nda araflt›r›lm›fl, bunlar›n aras›nda VSL #’nin poflitis olgular›nda etkin oldu¤u gösterilmifltir (51,52). Antibiyotik tedavisi: Özellikle perirektal tutulumu olan hastalarda metronidazol ve gere¤inde ciprofloksasin kullan›lmaktad›r. Ciddi diyarelerde loperamid kullan›labilir. Trisiklik antidepresanlar stresi azaltmak için kullan›labilir. Terminal ileumun tutuldu¤u durumlarda safra asitlerini ba¤layan kolestiramin tarz›nda reçine kullan›lmal›d›r. Hastalar›n Çinko, Ca, B12, A, D, E, K vitamin eksiklikleri varsa tamamlanmal›d›r. Remisyon tedavisinde bal›k ya¤› verilebilir. Nonsteoid antienflamatuar ilaçlar Crohn hastal›¤›nda hecmelere neden olabilece¤inden bu tip ilaçlardan kaç›n›lmal›d›r. Beslenme deste¤i tedavi edici ajanlar›n yan›nda mutlaka verilmelidir. KEBH’da ciddi kilo kayb› ve negatif nitrojen balans› olmas› dolay›s› ile beslenme deste¤i a¤›zdan, gastrostomi yolu ile ya da parenteral yol ile verilmelidir. Ciddi Crohn hastalar›n›n %60-80’inde barsak istirahati için total parenteral tedavi gerekmektedir. Türk Ped Arfl 2011; 46 Özel Say›: 70-8 Turk Arch Ped 2011; 46 Suppl: 70-8 Elemental ya da polimerik diyetle yap›lan nutrisyonun Crohn hastal›¤› aç›s›ndan destek de¤il tedavi edici bir yöntem oldu¤u tart›flmal›d›r, genel olarak tek bafl›na nutrisyonel tedavi ciddi Crohn olgular›nda yeterli de¤ildir. Hafif orta olgularda steroid tedavisinin büyüme ve geliflme üzerine olan olumsuz etkileri düflünüldü¤ünde nutrisyonel tedavi denenmektedir, ancak bir metaanalizin sonuçlar› steroid tedavisinin daha üstün oldu¤unu göstermifltir (60-62). KEBH’da mikronutrient eksikli¤i beslenmenin bir di¤er parças›d›r, Fe, kalsiyum, çinko, D vitamini, B12 ve folik asit eksiklikleri tamamlanmal›d›r. Eriflkinlerde yap›lan çal›flmalarda barsakta bütirat metabolizmas›nda bozukluk saptanm›flt›r. K›sa zincirli ya¤ asitlerinin ve bütirat lavman kullan›m›n›n barsakta endoskopik görünümü düzeltti¤i gösterilmifltir. Ancak tek bafl›na tedavi edici bir de¤eri yoktur. Bal›k ya¤›nda bulunan n-3 ya¤ asitleri de ÜK’li hastalarda destek tedavi olarak kullan›lmaktad›r. Cerrahi tedavi ÜK’de tan›dan sonraki 10-15 y›l içinde %50-70 hastada gerekmektedir. Crohn hastal›¤›nda da t›bbi tedaviye ra¤men inatç› bulgular›n devam etmesi, obstrüksiyon, abdominal apse, fistül ve ciddi perirektal hastal›k cerrahi giriflimi gerektirir. Cerrahi sonras›nda rekürrens görülmektedir, rezeksiyondan 1 y›l sonra eriflkinlerin %70’inde neoterminal ileumda hastal›¤›n tekrarlad›¤› gösterilmifltir. Terminal ileal, ileoçekal rezeksiyon yap›lan çocuklar›n %80’i cerrahi tedavi sonras› 4 y›lda relaps göstermemifllerdir. Segmental kolonik rezeksiyon 5 y›l içerisinde relapsla sonuçlanm›flt›r. T›bbi tedaviye dirençli, ilaç toksisitesi olan durumlarda, s›k kan transfüzyonu gerektiren kanamal› olgularda, perforasyon, toksik megakolon, displazi ve kanser durumlar›nda cerrahi tedavi gerekmektedir. Cerrahi tedavi kolektomi olarak ilaca dirençli ÜK olgular›nda ve ilaca ra¤men a¤›r seyreden olgularda düflünülmelidir. Crohn olgular›nda fistülizan tiplerde cerrahi uygulan›r ancak ilaç tedavisine de devam edilmesi gereklidir. Kaynaklar 1. 2. 3. 4. 5. 6. Yuan Q, Winter HS. Crohn’s disease. In: Guandalini S (ed). Textbook of Pediatric Gasroenterology and Nutrition. London, Newyork: Taylor and Francis, 2004; 347-78. Hyams J. Crohn’s disease. In: Wyllie/Hyams (ed) s. Pediartric Gastrointestinal Disease. Second edition. Philadelphia: W.B. Saunders C, 1999: 401-18. Vanderhoof JA. Diarrhea. In: Wyllie/Hyams (ed) s. Pediartric Gastrointestinal Disease. Second edition. Philadelphia London Toronto: W.B. Saunders C, 1999: 32-42. Griffiths AM, Hugot JP. Crohn Disease. In: Walker WA, Goulet O, Kleinman RE, Sherman PM, Schneider BL, Sanderson IR (ed) s. Pediatric Gasrointestinal Disease. 6 ed. Canada: Hamilton, BC Decker, 2004; 790-824. Gottrand F, Colombel JF, Moreno L, et al. Incidence of inflammatory bowel diseases in children in the Nord Pas de Calais region. Arch Fr Pediatr 1991; 48: 25-8. (Abstract) Roth MP, Peterson GM, McElree C, et al. Geographic origins of Jewish patients with inflammatory bowel disease. Gastroenterology 1989; 97: 900-4. (Abstract) Fügen Çullu Çoku¤rafl Kronik enflamatuar barsak hastal›klar›/Chronic inflamatory bowel diseases 7. 8. 9. 77 Lee JCW, Lennard Jones JE. Inflammatory bowel disease in 67 families each with three or more affected first degree relatives. Gastroenterology 1996; 111: 587-96. (Abstract) / (PDF) Polito JM, Childs B, Mellits ED, et al. Crohn’s disease: influence of age at diagnosis on site and clinical type of disease. Gastroenterology 1996; 111: 580-6. (Abstract) / (PDF) Sawczenko A, Sandhu B. Presenting features of inflammatory bowel disease in children. Arch Dis Child 2003; 88: 995-1000. (Abstract) 10. Satsangi J, Jewel DP, Bell JI. The genetics of inflammatory bowel disease. Gut 1997; 40: 572-4. (PDF) 11. Bonen DK, Cho JH. The genetics of inflammatory bowel disease. Gastroenterology 2003; 124: 521-36. (Abstract) / (PDF) 12. Hampe J, Grebe J, Nikolaus S, et al. Association of NOD 2(CARD 15) genotype with clincal course of Crohn’s disease: a cohort study. Lancet 2002; 359: 1661-5. (Full Text) / (PDF) 13. Bouma G, Strober W. The immunologic and genetic basis of inflammatory bowel disease. Nat Rev Immunol 2003; 3: 521-55. (Full Text) 14. Stokkers PC, Reitsma PH, Tytgat GN, et al. HLA DR and DQ phenotypes in inflammatory bowel disease:a metaanalysis. Gut 1999; 45: 395-401. (Full Text) / (PDF) 15. Weiss B, Shamir R, Bujanover Y, et al. NOD2/CARD 15 mutation analysis and genotype/phenotype correlation in Jewish pediatric patients compared with adults with Crohn’s disease. J Pediatr 2004; 145: 208-12. (Abstract) / (Full Text) / (PDF) 16. Liu Y, VanKruiningen HJ, West AB, et al. Immunocytochemical evidence of Listeria, Esherichia Coli and Streptococus antigens in Crohn’s disease. Gastroenterology 1995; 108: 1396-404. (Abstract) 17. Zeiter DK, Hyams JS. Recurrent abdominal pain in children. Pediatr Clin North Am. 2002; 49: 53-71. (Abstract) 18. Hendrickson BA, Gokhale R, Cho JH. Clinical aspects and pathophsiology of inflammatory bowel disease. Clin Microbiol Rev 2002; 15: 79-94. (Abstract) / (PDF) 19. Seddik M, Turck D, Gottrand F, Colombel JF. Outcome in adulthood of children and adolescents with chonic inflammatory diseases. Arch Pediatr 2001; 8: 221-3. (Abstract) 20. Gramlich T, Petras RE. Pathology of inflammatory bowel disease. Sem Ped Surgery 2007; 16: 154-63. (Abstract) / (Full Text) / (PDF) 21. Castellanata SP, Afzal NA, Greenberg M, et al. Diagnostic role of upper gastrointestinal endoscopy in pediatric inflammatory bowel disease. J Pediatr Gastroenterol Nutr 2004; 39: 257-61. (Abstract) / (Full Text) / (PDF) 22. Palder SB, Shandling B, Bilik R, et al. Perianal complications of pediatric Crohn’s disease. J Pediatr Surg 1991; 26: 513-5. (Abstract) 23. Hyams JS. Extraintestinal manifestations of inflammatory bowel disease in children. J Pediatr Gastroenterol Nutr 1994; 19: 7-12. (Abstract) 24. Passo MH, Fitzgerald JF, Brandt KD. Arthritis associated with inflammatory bowel disease in children : relationship of joint disease to activity and severity of bowel lesion. Dig Dis Sci 1986; 31: 492-7. (Abstract) 25. Gormally SM, Bourke W, Kierse B, et al. Isolated cerebral thromboembolism and Crohn disease. Eur J Pediatr 1995; 154: 815-8. (Abstract) 26. Hyams J, Markowits J, Trem W. Characterization of hepatic abormalities in children with inflammatory bowel disease. ‹nflamm Bowel Dis 1995; 1: 27-33. (PDF) 27. Keljo DJ, Sugerman KS. Pancreatitis in patients with inflammatory bowel disease. J Pediatr Gastroenterol Nutr 1997; 25: 108-12. (Abstract) / (Full Text) 28. Bossuyt X. Serologic markers in inflammatory bowel disese. Clin Chem 2006; 52: 172-81. (Abstract) / (Full Text) / (PDF) 29. Saps M, Di Lorenzo C. Diagnosis and managing functional symptoms in the child with inflammatory bowel disease. J Pediatr Gastroenterol Nutr 2004; 39: 760-2. 78 Türk Ped Arfl 2011; 46 Özel Say›: 70-8 Turk Arch Ped 2011; 46 Suppl: 70-8 Fügen Çullu Çoku¤rafl Kronik enflamatuar barsak hastal›klar›/Chronic inflamatory bowel diseases 30. Higuchi ML, Bousvaros A. Ulcerative colitis. In: Guandalini S (ed). Textbook of Pediatric Gasroenterology and Nutrition. Newyork, London: Taylor, Francis (ed) s. 2004; 385-417. (Abstract) / (Full Text) / (PDF) 31. Caffari C, Darbari A. Inflammatory bowel diseas in the pediatric and adolescent patient. Gastroenterol Clin North Am 2002; 31: 275-91. (Abstract) 32. Markowitz JF. Ulcerative colitis. In: Wyllie/Hyams (ed) s. Pediartric Gastrointestinal Disease. Second edition. Philadelphia, London Toronto: W.B. Saunders C, 1999: 419-432. 33. Calkins BM, Lilienfeld Am, Garland CF, Mendeloff AI. Trends in incidence rates of ulcerative colitis and Crohn’s disease. Dig Dis Sci 1984; 29: 913-20. (Abstract) 34. Lindberg E, Lindquist B, Holmquist L , Hildebrand H. Inflammatory bowel disease in children and adolescents in Sweden 1884-1995. J Pediatr Gastroenterol Nutr 2000; 30: 259-64. (Abstract) / (Full Text) 35. Orholm M, Munkholm P, Langholz E, et al. Familial occurence of inflammatory bowel disease N Engl J Med 1991; 324: 84-88. (Abstract) 36. Roussomoustakaki M, Satsangi J, Welsh K et al. Genetic markers may predict disease behavior in patients with ulcerative colitis. Gastroenterology 1997; 112: 1845-53. (Abstract) / (PDF) 37. Kaser A, Zeissig S, Blumberg RS. Genes and environment: how will our concepts on the pathophysiology of IBD develop in the future? Dig Dis 2010; 28: 395-405. (PDF) 38. Goodhand J, Dawson R, Hefferon M, et al. Inflammatory bowel disease in young people: the case for transitional clinics. Inflamm Bowel Dis 2010; 16: 947-52. (Abstract) / (PDF) 39. Leichtner AM, Higuchi L. Ulcerative colitis. In: Walker WA, Goulet O, Kleinman RE, Sherman PM, Schneider BL, Sanderson IR (ed) s. Pediatric Gasrointestinal Disease. Fourth ed. Canada: BC Decker, 2004; 825-49. 40. Hyams J, Davis P, Lerrer T, et al. Clinical outcome of ulcerative poctitis in children. J Pediatr Gastroenterol Nutr 1997; 25: 149-52. (Abstract) / (Full Text) 41. Werlin SL, Grand RJ. Severe colitis in children and adolescents: diagnosis. Course and treatment. Gastroenterology 1977; 73: 828-32. (Abstract) 42. Mamula P, Grzegorz W, Markowitz JE, et al. Inflammatory bowel disease in children 5 years of age and younger. Am J Gastroenterol 2002; 97: 2005-10. (Abstract) 43. Su CG, Judge TA, Lichtenstein GR. Extraintestinal manifestations of inflammatory bowel disease. Gastroenterol Clin North Am 2002; 31: 307-27. (Abstract) 44. Hofley P, Roarty J, McGinnity G, et al. Asymptomatic uveitis in children with chronic inflammatory bowel diseases. J Pediatr Gastroenterol Nutr 1993; 17: 397-400. (Abstract) 45. Clark JH, Fitzgerald JF, Bergstein JM. Nephrolithiasis in childhood inflammatory bowel disease. J Pediatr Gastroenterol Nutr 1985; 4: 829-34. (Abstract) 46. Sheth SG, Lamont JT. Toxic megacolon. Lancet 1998; 351: 509-13. (Full Text) / (PDF) 47. Katyon ML. Cancer and pediatric inflammatory bowel disease. Sem Ped Surgery 2007; 16: 205-13. (Abstract) / (Full Text) / (PDF) 48. Marchowittz J, Grancher K, Kohn N, Daum F. Immunomodulatory therapy for pediatric inflammatory bowel disease: changing patterns of use 1990-200. Am J Gastroenterol 2002; 97: 928-32. (Full Text) 49. Marchowittz J, Grancher K, Kohn N, Lesser M, Daum F. A multicenter trial of 6 mercaptopurine and prednisone in children with newly diagnosed Crohn’s disease. Gastroenterology 2000; 119: 895-902. (Abstract) 50. Mamula P, Mascarenhas MR, Baldassano RN. Biological and novel therapies for inflammatory bowel disease in children. Pediatr Clin Noth Am 2002; 49:1-25. (Abstract) 51. Noble A, Baldassano R, Mamula P. Novel therapeutic options in the inflammatory bowel disease world. Digestive and Liver Dis 2008; 40: 22-31. (Abstract) / (PDF) 52. Markowittz J. Current treatment of inflammatory bowel disease in children. Digestive and Liver Dis 2008; 40: 16-21. (Abstract) / (PDF) 53. Ravikumara M, Hinsberger A, Spray CH. Role of methotrexate in the management of Crohn’s disease. J Pediatr Gastroenterol Nutr 2007; 44: 427-30. (Abstract) / (Full Text) / (PDF) 54. Borelli O, Bascietto C, Viola F, et al. Infliximab heals intestinal infflammatory lesions and restores growth in children with Crohn’s disease. Dig Liver Dis 2004; 36: 342-7. (Abstract) / (PDF) 55. Martín de Carpi J, Vilar P, Prieto G, García Novo MD, Ribes C, Varea V. Infliximab in paediatric inflammatory bowel disease. J Crohn’s and Colitis 2007; 1: 2-9. (Abstract) 56. Ridder L, Benninga AM, Taminiau AJM, et al. Infliximab use in children and adolescents with inflammatory bowel disease. J Ped Gastroenterol and Nutr 2007; 45: 3-14. (Abstract) / (Full Text) / (PDF) 57. Borelli O, Bascietto C, Viola F, et al. Infliximab heals intestinal inflammatory lesions and restores growth in children with Crohn’s disease. Dig Liver Dis 2004; 36: 342-7. (Abstract) / (PDF) 58. Mian S, Baron H. Adalimumab a novel anti tumor necrosis factor alpha antibody in a child with refractory Crohn’s disease. J Pediatr Gastroenterol Nutr 2005; 41: 357-9. (Abstract) / (Full Text) / (PDF) 59. Deslandres C, Faure C, Dirks M, et al. Open label exerience with adalimumab in pediatric Crohn’s disease patients who lost response or were intolerant to infliximab. Gastroenterology 2006; 130: 656. 60. Ludvigsson JF, Krantz M, Bodin L, Stenhammar L, Lindquist B. Elementhal versus polymeric enteral nutrition in paediatric Crohn’s disease: a multicentre randomised controlled trial. Acta Paediatr 2004; 93: 327-35. (Abstract) / (PDF) 61. Heuschkel RB, Menache CC, Megerian JT, Baird AE. Enteral nutrion and corticosteroids in the treatment of acute Crohn’s disease in children. J pediatr Gastroenterol Nutr 2000; 31: 8-15. (Abstract) / (Full Text) 62. Akobeng AK, Richmond K, Miller V, Thomas AG. Effect of exclusive enteral nutrtional treatment on plasma antioxydant concentrations in childhood Crohn’s disease. Clinical Nutrition 2007; 26: 51-6. (Abstract) / (Full Text) / (PDF)
© Copyright 2024 Paperzz