مّٰ ِي ِ رَّلا ِ مٰ ْ رَّلا ِ ِيْ ِ اَ ْ تَنَااُو اْبِلَّر َتَّرى تُن

İLİ
TARİH
:KONYA
:02.05.2014
‫ِ ِْي ٰم ّ ِ ا َّرل ْ ٰم ِ ا َّرل ِ ِي‬
‫اَ ْ تَنَااُو ْابِ َّرل َ تَّرى تُ ْنفِقُو ِم َّر ا تُ ِحبُّونَ َو َما تُ ْنفِقُو ِم ْ َش ْي ٍء فَإ ِ َّرن‬
‫َّر َ ِ ِ َ ِ ٌمي‬
:‫اا َ ُو ُا ٰم ّ ِ َ َّرى ٰم ّ ُ َ َ ْ ِ َو َ َّر ْي‬
َ َ ‫َو‬
َ َ‫ِ َذ َماتَ ْ ِْل ْن َ انُ ْنق‬
ٍ َ ِ ‫ط َع َ ْن ُ ِم ْ َ َ َ ٍ ِ َّر ِم ْ َ َ َ ٍ َ ا‬
ٍ َ َ َ ْ ‫َ َ ُ ُ ِ َّر ِم‬
ُ َ‫ح َ ْ ُو ا‬
ٍ ِ‫ِ َّر أَوْ ِ ْ ٍي ُ ْنتَفَ ُع ِ ِ أَوْ َواَ ٍ َ اا‬
VAKIFLAR
(KESİNTİSİZ HAYIR İŞLEME BİLİNCİ)
Muhterem Müslümanlar!
İyilik ve hayırda yarışmak, Allah yolunda
harcamada bulunmak ve toplumdaki kimsesiz,
fakir ve düşkünlere yardım elini uzatmak, Kur‟an-ı
Kerim‟in en çok üzerinde durup teşvik ettiği
hususlardandır. Birçok ayet ve hadis, kalıcı olanın,
bu tür hayır ve yatırımlar olduğunu bildirmektedir.
Kur‟an-ı Kerim‟de şöyle buyrulmaktadır:
"Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkça
tam hayra erişemezsiniz."1
Bir başka ayette de; “…Hayırda yarışın…”2
tavsiyesi yapılmaktadır. “…Onlardan bir kısmı da
hayırda yarışırlar. Bu büyük bir lütuftur.”3
mealindeki ayet-i kerime ise hayır yarışına katılan
Müslümanların ne kadar büyük bir ilâhî lütufa
ereceklerini haber vermektedir.
İşte bu anlamdaki birçok ayet ve hadisle
birlikte Hz. Peygamberin fiilî örnekliği,
Müslümanlarda kesintisiz hayır işleme bilincini
geliştirmiş ve bunun bir sonucu olarak vakıflar
ortaya çıkmıştır. Hz. Peygamber, Medine-i
Münevvere‟deki yedi parça mülkünü bizzat
vakfettiği gibi sahabe-i kiramın ileri gelenleri de
birçok vakıf yapmışlardır. Öyle ki bu anlayış,
Müslümanlar arasında "İnsanların en hayırlısı,
insanlara faydalı olan; malın en hayırlısı, Allah
yolunda harcanan, Allah yolunda harcananın en
hayırlısı da insanların en çok ihtiyaç duydukları
şeyleri karşılayandır" şeklinde bir ilkenin
yerleşmesini sağlamıştır.
câriye‟, sürekli sevap kazandıran sadaka anlamına
gelir. Bir hadiste sürekli sevap kaynağı olan
ameller şöyle belirlenir:
"Âdemoğlu öldüğü zaman, amel defteri
kapanır. Üç kimse bundan müstesnadır. Kesintisiz
sadaka (sadaka-i cariye) meydana getirenler,
topluma yararlı bir ilim (talebe/eser) bırakanlar ve
kendisine hayır dua eden hayırlı çocuk
yetiştirenler."4
Hadiste geçen "sadaka-i câriye", vakfı da
kapsar. Dolayısıyla, sadaka-i câriye; yol, köprü,
çeşme, mescid, yoksullar için aş evi, hastane ve
okul gibi hayır kuruluşlarını da kapsar. İnsanlar bu
gibi yerlerden yararlandığı sürece, bunları
yaptıranlar, yapılmasına sebep olanlar, yol
gösterenler ve destek olanlar, gerek sağlıklarında
ve gerekse vefatlarından sonra sevap kazanmaya
devam ederler.
İslâm medeniyetinin adeta simgelerinden biri
olan vakıflar, Hz. Peygamber döneminden itibaren
tarih boyunca İslâm toplumlarının sosyal yapılarını
sağlamlaştırmada, sosyal dengeyi sağlamada ve
yaraları sarmada etkili bir rol üstlenmişlerdir.
Bunun bir sonucu olarak, fakir ve kimsesizlerin
yiyecek, giyecek ve barınaklarının temin edilmesi,
hastaların tedavisi, ilmin yaygınlaştırılması, fakir
öğrencilerin desteklenmesi, hayvanların ve
çevrenin korunması, ibadethanelerin ve toplumun
ihtiyacı olan birçok tesisin yapılması, bakım ve
onarımı
gibi
toplum
yararına
olarak
nitelendirilebilecek hemen her alanda vakıflar
büyük hizmetler görmüşlerdir.
Vakıf, kesintisiz hayır işleme bilincinin
pratiğe yansımasıdır. Vakıf, ahirete iman etmiş
olmanın somut bir göstergesi, bencilliği yenmenin
fiilî ispatı, paylaşımın en güzel örneği ve Allah
sevgisinin belirtisidir.
Değerli Mü’minler!
Vakıf mallarının korunması ve bu güzel
geleneğin etkin bir şekilde sürdürülmesi, vakıf
medeniyetinin varisleri olarak bizlere düşen en
önemli görevlerdendir.
DİYANET
Değerli Mü’minler!
Dinî kavramlarımızdan biri olan „sadaka-i
1
Âl-i İmrân, 3/92.
Bakara, 2/148; Mâide, 3/48; Mü'minûn, 23/61.
3
Fatır, 35/32.
2
4
Müslim, “Vasıyye”, 14; Ebû Dâvud, “Vesâyâ”, 14;
Tirmizî, “Ahkâm”, 36.