TÜRKÝYE’DE BAÐIMSIZLIK VE MÝLLÝYETÇÝLÝK ANLAYIÞI Hazýrlayan: Doç. Dr. Ayþegül Aydýngün RAPOR NO: 8 RAPOR NO: 8 Türkiye’de baðýmsýzlýk ve milliyetçilik anlayýþý NOT: BÝLGESAM farklý disiplin ve görüþlere sahip bilim adamlarýný sinerji saðlayacak þekilde biraraya getiren araþtýrma merkezidir. Bu nedenle raporda yeralan konular BÝLGESAM’ýn resmi görüþlerini deðil, raporu hazýrlayanýn görüþ ve yaklaþýmlarýný yansýtmaktadýr. 2 Prof.Dr. Ayþegül Aydýngün SUNUÞ Türk tarihi incelendiðinde geçmiþteki baþarýlarýn arkasýnda iyi yetiþmiþ bilge adamlarýn bulunduðu görülmektedir. Ancak günümüzde olaylarýn çok boyutlu olarak geliþmesi ve sorunlarýn karmaþýklaþmasý, birkaç bilge kiþinin veya aydýnýn geliþmeleri zamanýnda ve doðru olarak algýlamasýný ve alternatif politikalar üretebilmesini zorlaþtýrmaktadýr. Geliþmelerin yakýndan takip edilmesi, gelecekle ilgili gerçekçi öngörülerin yapýlabilmesi ve doðru politikalar üretilebilmesi için farklý disiplinlere ve görüþlere sahip bilge adamlar ile genç ve dinamik araþtýrmacýlarýn, esnek organizasyonlar içinde sinerji saðlayacak þekilde bir araya getirilmesi gerekmektedir. Dünya’daki ve yurt içindeki geliþmeleri takip ederek geleceðe yönelik öngörülerde bulunmak; Türkiye’nin ikili ve çok taraflý uluslararasý iliþkilerine ve güvenlik stratejilerine, yurt içindeki siyasi, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyo-kültürel problemlerine yönelik bilimsel araþtýrmalar yapmak; karar alýcýlara milli menfaatler doðrultusunda gerçekçi, dinamik çözüm önerileri, karar seçenekleri ve politikalar sunmak maksadýyla Bilge Adamlar Stratejik Araþtýrmalar Merkezi (BÝLGESAM) kurulmuþtur. BÝLGESAM’ýn vizyonu, amacý, hedefleri, çalýþma yöntemi, temel nitelikleri ve teþkilatý http://www.bilgesam.org/tr web sitesinde sunulmaktadýr. BÝLGESAM, Bilge Adamlar Kurulu’nun ilk toplantýsýnda alýnan kararlar doðrultusunda çeþitli konularda raporlar hazýrlamaktadýr. Doç. Dr. Ayþegül AYDINGÜN tarafýndan hazýrlanan “Türkiye’de Baðýmsýzlýk ve Milliyetçilik Anlayýþý” baþlýklý rapor faydalanýlmak üzere yayýnlanmýþtýr. Atilla SANDIKLI BÝLGESAM Baþkaný 3 RAPOR NO: 8 Türkiye’de baðýmsýzlýk ve milliyetçilik anlayýþý 4 Prof.Dr. Ayþegül Aydýngün Doç. Dr. Ayþegül AYDINGÜN Orta Doðu Teknik Üniversitesi 1990 yýlýnda ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu. 1991 yýlýnda Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde Yüksek Lisansýný; 2001 yýlýnda ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nde Ahýska Türkleri konusunda doktorasýný tamamladý. 1992-1996 yýllarý arasýnda Uludað Üniversitesi’nde öðretim görevlisi olarak çalýþtý. 1996 yýlýnda ODTÜ Sosyoloji Bölümünde araþtýrma görevlisi oldu ve halen ayný bölümde öðretim üyesi olarak çalýþmaktadýr. Doktora sýrasýnda ve sonrasýnda Türkiye Bilimler Akademisi desteði ile Manchester ve California-Berkeley Üniversitelerinde çalýþmalar yaptý. Ayrýca, Ýsrail devlet bursu ile Ben-Gurion Üniversitesi’nde doktora sonrasý araþtýrmalar yaptý. Kazakistan, Kýrgýzistan, Özbekistan, Kýrým ve Türkiye’de Ahýska Türkleri, Kýrým Tatarlarý gibi çeþitli gruplar üzerine saha araþtýrmalarý yapan Aydýngün, çeþitli ulusal ve uluslararasý projelerde çalýþtý. Çalýþmalarý aðýrlýklý olarak etnisite, kimlik, etnik/milli kimlik oluþumu, etnik göç, milliyetçilik, post-sovyet milliyetçilikler konularý üzerinde yoðunlaþmaktadýr. Aydýngün iyi derecede Ýngilizce ve Fransýzca bilmektedir. 5 RAPOR NO: 8 Türkiye’de baðýmsýzlýk ve milliyetçilik anlayýþý TÜRKÝYE’ DE BAÐIMSIZLIK VE MÝLLÝYETÇÝLÝK ANLAYIÞI Ýnsanlarýn bir arada yaþamalarý insanlýk tarihi kadar eski olsa da, bu bir arada yaþama her zaman ulus þeklinde olmamýþtýr. Ýnsanlar, farklý dönemlerde kabile veya dini cemaatler gibi toplumsal birimler içinde hayatlarýný sürdürmüþler ve bir gruba ait olma duygusunu farklý þekillerde yaþamýþlardýr. Kapitalizmin geliþmesine koþut olarak ortaya çýkan ulus, biz duygusunun yaþandýðý en çaðdaþ toplumsal birimdir. Ulusun tarihsel bir birikimin sonucu olduðu söylenebilir; çünkü sadece etnik kökeni, dili, dini veya kültürü temel alarak ulusu tanýmlamak mümkün deðildir. Bunun nedeni, hiç þüphesiz, soyutlanmýþ bir halkýn bile bir ýrklar harmaný olmasýndan; ayný etnik grup üyelerinin farklý devletler çatýsý altýnda yaþamasýndan; ayný dilin farklý uluslar tarafýndan konuþulmasýndan veya ayný devlette farklý diller konuþulmasýn- 6 Prof.Dr. Ayþegül Aydýngün dan; farklý uluslarýn ayný dini paylaþmasýndan veya ayný devlet çatýsý altýnda farklý dinlere mensup insanlarýn yaþamasýndan ve kültürü tanýmlamanýn güçlüðünden kaynaklanmaktadýr. Bu nedenle, ulusun doðal bir olgu olduðu görüþünü savunmak mümkün deðildir. Bir ulusun üyesi olma halinin insanlýk tarihi kadar eski olduðuna dair inanç veya ulusun insanlarý sýnýflandýrmanýn doðal bir yolu olduðu fikri, bilimsel olarak savunulamaz. Günümüz dünyasý, siyasi anlamda, Fransýz ve Amerikan Devrimlerinin bir sonucu olarak ortaya çýkan ve zaman içinde tüm dünyaya yayýlan ulus-devletlerden oluþmaktadýr. Avrupa’da ortaya çýkan ilk ulus-devletlere baktýðýmýzda iki farklý model dikkati çekmektedir. Birinci model, toprak ve yurttaþlýk temelli bir modeldir ve ulusu sýnýrlarý belirli bir toprak üzerinde, var olan yasalara uygun yaþayan siyasi bir cemaat olarak görür. Ýkinci modelde ise ortak köken, soy ve kültürel özellikler bir ulusun var olmasýný saðlayan unsurlar olarak karþýmýza çýkar. Milliyetçilik ise ulus-devletin geliþmesine koþut olarak geliþmiþ; aslýnda eski bir 7 RAPOR NO: 8 Türkiye’de baðýmsýzlýk ve milliyetçilik anlayýþý geçmiþi olmayan, 19. ve 20. yüzyýlýn temel ideolojilerinden biridir. Dolayýsýyla, yeni bir siyasal olgudur. Siyasal bir olgu olarak milliyetçiliðe iliþkin iki temel kuramsal yaklaþým vardýr: Biri, sözü edilen iki ulus-devlet modelinden hareketle ortaya çýkan ve etnik milliyetçiliði sivik milliyetçilikten ayýran klasik yaklaþým; diðeri ise her milliyetçiliðin etnik ve sivik unsurlarý içinde barýndýrdýðý görüþünü benimseyen inþacý yaklaþým. Birinci yaklaþým, genellikle milliyetçilikleri açýklamada ve özellikle de etnik kimlik, milli kimlik ve milliyetçilik arasýndaki süreklilikleri ve yakýn iliþkiyi anlamamýzda ikinci yaklaþýma kýyasla daha yetersiz kalmaktadýr. Ýkinci yaklaþýmýn var olan ulus-devletlerin yapýsýný açýklama gücü daha fazladýr. Ýnþacý yaklaþýmý benimseyerek çeþitli ulus-devlet örneklerini mercek altýna aldýðýmýzda her ulus-devletin, Türkiye örneðinde olduðu gibi, içinde barýndýrdýðý ve aslýnda paradoksal gibi görünen bazý etnik ve sivik temelli unsurlarý tespit edebilir; nedenlerini tarihsel koþullarý da dikkate alarak anlayabilir; böylece çaðýn gereklerini göz önünde bulundurarak geleceðe yönelik bazý önerilerde bulunabiliriz. Diðer bir ifadeyle, iki farklý ulus tanýmý üzerine bina edilen iki farklý ulus-devlet ve milliyetçilik 8 Prof.Dr. Ayþegül Aydýngün anlayýþý olduðu bir gerçektir. Ancak, her iki modelin de kendi içinde diðer modele özgü bazý unsurlarý barýndýrdýðýný kabul etmek ve bu melez yapýnýn farklý derecelerde olmakla birlikte her ulus-devlet için geçerli olduðunu belirtmek gerekmektedir. Bu baðlamda, Türkiye Cumhuriyeti’nin, söz konusu iki ulus/ulus-devlet modeli dikkate alýndýðýnda, birinci modeli izlediðini kolaylýkla ifade edebiliriz. Ancak, bu noktada, Cumhuriyetin kurucularýnýn kurguladýðý model ile bunun pratiðinin birbirinden farklýlaþtýðýna dikkat çekmek gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluþ aþamasýnda ulusun tanýmlanma biçimine baktýðýmýzda veya Türk tanýmýnýn nasýl yapýldýðýný incelediðimizde, ulusun doðal bir olgu olarak tanýmlanmadýðýný ve Türk kavramýnýn da son derece sübjektif (yurttaþlarýn isteðine baðlý toplumsal bir inþa) bir þekilde toprak temelli olarak tanýmlandýðýný görürüz. Ne var ki, Cumhuriyetin kurucularýnýn benimsemiþ olduðu bu yurttaþlýk odaklý, barýþçý ve bir anlamda çaðdaþ milliyetçilik teorisi açýsýndan bir dönüm noktasý olarak kabul edebileceðimiz Ernest Renan’ýn sübjektif ulus tanýmýna dayanan milliyetçilik anlayýþý kök salamamýþtýr. 9 RAPOR NO: 8 Türkiye’de baðýmsýzlýk ve milliyetçilik anlayýþý Türkiye Cumhuriyeti, kurulduðu andan itibaren yurttaþlýða dayalý toprak temelli bir milliyetçiliði benimsemesine raðmen bazý toplumsal, siyasal, ekonomik ve uluslararasý dinamikler Cumhuriyetin benimsediði modeli, bir taraftan romantik Alman milliyetçiliðinin etkisi altýnda, diðer taraftan da çok etnili bir halký ulusal bir kimlik etrafýnda bir araya getirmek ve ulusal bir bilinç yaratmak için izlenen pragmatik bazý politikalar sonucunda, aslýnda birçok milliyetçilik örneðinde olduðu gibi, daha melez bir modele; yani etnik temelli bazý unsurlara da alan tanýyan bir modele dönüþtürmüþtür. Burada belirtilmesi gereken önemli bir husus, her milliyetçiliðin, ister toprak/yurttaþ temelli, ister etnik temelli olsun, yaygýn bir halk desteðine ve meþruiyete gereksinim duymasýdýr. Melez milliyetçilikleri bir anlamda kaçýnýlmaz kýlan en temel neden bu gereksinimdir. Sonuç olarak, Türkiye’nin kuruluþundan beri resmen benimsenen Fransýz usulü yurttaþlýk ve toprak/vatan baðý esasýna dayalý Atatürk milliyetçiliði, pratikte, bu milliyetçilikle Alman usulü etnik baðý esas alan milliyetçilik arasýnda sýkýþmýþ, týkanmýþ; 10 Prof.Dr. Ayþegül Aydýngün bu noktadan bir açýlým yapamamýþ ve bir milli kimlik krizinin yolu açýlmýþtýr. Elbette, Türkiye’de resmi milliyetçilik, yani Atatürk milliyetçiliði anlayýþý dýþýnda da bazý milliyetçilik anlayýþlarý geliþmiþ ve bu milliyetçilik anlayýþlarý farklý ulus ve milli kimlik tanýmlarý yaparak Türk milli kimliði krizini yaratacak koþullarýn oluþmasýnda etkin bir rol oynamýþlardýr. Türk milliyetçiliðindeki týkanýklýðý aþmaya yönelik her türlü teþebbüs, gerek etnik temelli bir milliyetçiliði benimseyen çevrelerde, gerek Atatürk milliyetçiliðini ve diðer bazý milliyetçilikleri benimseyen çevrelerde bir tehdit olarak algýlanmýþ ve bu teþebbüslerin önü kýsa zamanda kesilmiþtir. Yukarýda da belirtildiði gibi, Türkiye’de ortaya çýkan melez model, Cumhuriyetin kurucularýnýn yapmýþ olduðu siyasi ve hukuki Türklük tanýmýný zedelemiþ ve ona etnik bir anlam yüklemiþtir. Zaman içinde etnik temelli Türklük tanýmýnýn Türk siyasetinde karþýlýk bulmasý, toplumda Cumhuriyetin kurucularýnýn kök salmasýný istediði toprak temelli sübjektif Türklük tanýmýnýn içselleþtirilmesini engelleyerek, farklý etnik kökenden ve mezhepten yurttaþlarýn bir kýsmýnýn kendilerini zamanla dýþlanmýþ hissetmelerine neden olmuþtur. Bu durum, ayný zamanda, farklý aidiyetle- 11 RAPOR NO: 8 Türkiye’de baðýmsýzlýk ve milliyetçilik anlayýþý re ve kimliklere alan tanýmayan bir milli kimlik anlayýþýnýn geliþmesine neden olmuþtur. Hiç þüphesiz, etnik ve kültürel türdeþliði inþa eden veya etmeye çalýþan ulus-devlet, bu yolla demokratik ve liberal kurumlarýn oluþmasýný mümkün kýlacak altyapýyý yaratmýþ ve demokrasinin geliþmesini mümkün kýlmýþtýr. Milliyetçiliðin de bu geliþime önemli bir katkýsý olduðunu belirtmek gerekmektedir. Ancak, küreselleþmenin neden olduðu toplumsal deðiþimler, geliþen demokrasi ve insan haklarý anlayýþýnýn yarattýðý toplumsal ortam, klasik ulus-devleti var eden homojenleþtirici yaklaþýmý zaman içinde ulus-devleti yýpratan bir unsur haline dönüþtürmüþ ve yeni açýlýmlarý gerekli kýlmýþtýr. Son yýllarda küreselleþmenin ulus-devleti iki açýdan tehdit ettiði görüþü savunulmaktadýr. Ýlk olarak, bir taraftan merkeziyetçileþme ile Avrupa Birliði gibi ulus üstü örgütlenmelerin yukarýdan ulus-devlet üzerinde bir baský oluþturduðu; diðer taraftan âdemimerkeziyetçiliðin azýnlýk kimlikleri veya etnik kimlikler aracýlýðý ile ulus- 12 Prof.Dr. Ayþegül Aydýngün devlet üzerinde aþaðýdan bir baský oluþturduðu görüþü savunulmaktadýr. Ýkinci olarak vurgulanan ise çoklu kimliklerin ortaya çýkmasýdýr. Günümüz dünyasýnda bireyler çok farklý kimlikleri ve aidiyetleri ayný anda yaþamak ve benimsemek durumundadýrlar. Örneðin, kendi milli kimliklerinin yaný sýra Avrupa Birliði vatandaþlýðý gibi veya daha yerel, etnik, bölgesel, dinsel bir kimlik gibi birçok kimliði benimsemektedirler. Farklý kimliklerin, aidiyetlerin ve onlarýn neden olduðu farklý sadakatlerin/baðlýlýklarýn milliyetçiliði etkileyeceðini ve deðiþtireceðini varsayabiliriz. Milliyetçiliðin bu süreçten nasýl etkileneceði, ulus-devletin söz konusu süreci yönetme biçimine baðlý olacaktýr. Farklý aidiyet, sadakat, baðlýlýklara alan tanýmayan ve bunlarý milli kimlikle her durumda çeliþen kimlikler olarak deðerlendiren bir yaklaþýmýn ulusdevleti zafiyete uðratma ihtimali yüksektir. O nedenle, bireylerin aidiyetlerinin çok katmanlý, deðiþken ve karmaþýk olduðu dikkate alýnmalý ve bu aidiyetlerin inþa süreçleri son derece dikkatli bir þekilde irdelenmelidir. Bu irdeleme, farklý aidiyetlerin dýþlayýcý olmayan bir þekilde kabul edildiði bir siyasal formun geliþtirilebilmesi açýsýn- 13 RAPOR NO: 8 Türkiye’de baðýmsýzlýk ve milliyetçilik anlayýþý dan son derece büyük bir önem taþýmaktadýr. Küreselleþme süreciyle ayný anda geliþen yerelleþme ve bunun neden olduðu kimlik kaymalarý, sosyal bilimciler için önemli araþtýrma konusu olmuþ ve birçoðu bireylerin çoklu kimlikleri olduðunu ve buna koþut olarak sadakat, aidiyet ve/veya baðlýlýk duygusunun birçok düzeyde ayný anda yaþanabileceði (yerel, bölgesel, ulusal veya uluslararasý) görüþünü benimsemiþlerdir. Dolayýsýyla, çoklu kimliklerin var olmasý bu kimliklerin her durumda birbiriyle veya milli kimlikle çeliþeceði anlamýný taþýmamaktadýr. Çoklu kimliklerin birbiriyle çeliþmeksizin var olabilmesinin ve farklý sadakatlerin ve baðlýlýklarýn olabileceðinin kabulünün, ulus-devletin güçlenmesini saðlayacaðý görüþünü savunabiliriz. Diðer bir ifadeyle, ulus-devletin karþýlaþtýðý tehditleri dikkate aldýðýmýzda, klasik yapýsý ve özellikleriyle ulus-devletin her tarihsel formasyon gibi belirli bir olgunluða ulaþtýðýný ve varlýðýný sürdürebilmesi için yeni bir yapýlanma gerektiði görüþü savunulabilir. Bu noktada üzerinde durulmasý gereken en önemli husus, bu yeni yapýlanmanýn çoklu kimliklere alan tanýyan yeni bir milliyetçilik anlayýþýný gerektirdiðidir. 14 Prof.Dr. Ayþegül Aydýngün Türkiye’deki duruma baktýðýmýzda, küreselleþmenin etkileri ve Kürt meselesinin yarattýðý sorunlar, ülkenin toprak bütünlüðünün, bekasýnýn ve Türk kimliðinin tehdit altýnda olduðu algýsýna neden olmakta ve dolayýsýyla Türk milliyetçiliðini güçlendirmektedir. Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin oluþmaya baþlamasý, ABD ve Avrupa ülkelerinin buna verdiði destek, Batý’ya duyulan güven ve baðlýlýðý sarsmýþtýr. Bu durum, Türk milliyetçiliðinin güçlenmesine ve Batý’dan baðýmsýz bir Türkiye özleminin artmasýna neden olmaktadýr. Baþta Kürt meselesi olmak üzere, çeþitli siyasi konularda izlenen politikalarýn dýþ destekli veya dýþ müdahalelere açýk olduðuna dair yaygýnlaþan algý, toplumun bazý kesimlerinde Türkiye’nin baðýmsýzlýðýnýn ve toprak bütünlüðünün tehdit altýnda olduðu kanaatini güçlendirmekte ve adeta yeni bir ‘Sevr sendromu’nun geliþmesine neden olarak Batý ve AB karþýtý bir nitelik kazanabilmektedir. Bu anlamda bir Batý karþýtlýðý, Batýlý ülkelerin iþgaline karþý bir baðýmsýzlýk savaþý vermiþ; tam baðýmsýzlýk ilkesini þiar edinmiþ ve bunun gerçekleþmemesi halinde ölümü tercih ettiðini açýkça belirtmiþ olan Cumhuriyetin kurucularýnýn felsefesiyle çeliþmektedir. Onlar, Batý karþýtlýðý yerine, Batý medeni- 15 RAPOR NO: 8 Türkiye’de baðýmsýzlýk ve milliyetçilik anlayýþý yetine ulaþmayý ve hatta geçmeyi hedef olarak belirlerken Batý ile iliþkilerini geliþtirme yolunu seçmiþlerdir. Yukarýda belirtilen söz konusu Batý karþýtý çevrelerin baðýmsýzlýk anlayýþý konusunda da bir açýlým yapmalarý gerektiði görüþü savunulabilir. Günümüz dünyasýnda herhangi bir ülkenin kendisini küresel sistemden izole eden bir baðýmsýzlýk anlayýþý benimsemesi mümkün deðildir. Bu, sadece ekonomik açýdan deðil, siyasi ve kültürel açýdan da mümkün deðildir. Batý’nýn ürünü olan ve zaman içinde insanlýðýn benimsediði ve özlem duyduðu hukuk devleti, demokrasi, özgürlük, insan haklarý gibi evrensel bazý deðerlerin Batý toplumlarýnda büyük ölçüde kök salmýþ olduðunu görmekteyiz. Batýlý ülkelerde, çeþitli sorunlara raðmen bu deðerlerin ulus-devletin veya ulus üstü oluþumlarýn geliþimi ve evriliþinden baðýmsýz olarak var olmaya devam edeceði görüþü savunulabilir. Esas sorun, bu deðerlerin yeterince kök salmadýðý, demokratikleþme sürecinin farklý noktalarýnda yer alan ülkeler için geçerlidir. Bu nedenle, Türkiye de demokratikleþme yolunda ilerlerken, bu evrensel deðerleri üretmiþ Batý’dan uzaklaþmayarak, Batý’yý basitçe taklit etmeden kendi insanlarýnýn gerek- 16 Prof.Dr. Ayþegül Aydýngün sinimlerine yanýt verecek bir ulus-devlet modelini ve baðýmsýzlýk anlayýþýný, Cumhuriyetin kurucularýnýn kurguladýðý model ýþýðýnda, onlarýn Batý’yý algýlama biçimlerini göz önünde bulundurarak ve evrensel deðerleri temel alarak hayata geçirmelidir. Ulus-devletin tehdit altýnda olduðu düþüncesi milliyetçiliði güçlendirmekte ve Cumhuriyetin yurttaþlýk esasýna dayalý özelliklerini daha da zayýflatarak bireyi etnik temelli kolektif bir kimliði benimsemeye teþvik etmekte ve farklý aidiyetlere alan tanýmamaktadýr. Bu durum, farklý kimliklerin ve milliyetçiliklerin de güçlenmesine neden olmakta ve Türkiye’deki milliyetçilik anlayýþýndaki týkanýklýðýn aþýlmasýný engelleyerek Türkiye’yi bir milli kimlik krizi ile karþý karþýya býrakmaktadýr. Cumhuriyetin kurucularýnýn kurguladýklarý milli kimlikten zaman içinde uzaklaþýlmasý ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaþlarýný bir arada tutan temel ortak deðerlerin erozyona uðramasý nedeniyle ortaya çýkan milli kimlik krizinin, özellikle de bir devleti var eden kurumlarýn yýpratýlmasý ile giderek Türkiye’nin bütünlüðünü tehdit edecek boyutlara ulaþtýðý iddia edilebilir. Bu çerçevede, kamu yararý ve ulusal çýkar gibi kavramlarýn, özellikle 1980’lerden itibaren anlam ve deðerini yitirdiðini ve hatta yanlýþ 17 RAPOR NO: 8 Türkiye’de baðýmsýzlýk ve milliyetçilik anlayýþý anlaþýldýðýný vurgulamak gerekmektedir. Bu kavramlarýn uðradýklarý erozyon, ulusdevleti ve bireyleri bir arada tutan deðerleri yýpratarak milli kimlik krizini derinleþtirmektedir. Türkiye’nin milliyetçilik anlayýþýnda yukarýda belirtilenler ýþýðýnda bir açýlým yapamamasý halinde toprak bütünlüðünün korunmasýnýn giderek zorlaþacaðýný belirtmek gerekmektedir. Bu baðlamda, ülke bütünlüðü için kaçýnýlmaz olan ve tüm yurttaþlarýn paylaþacaðý ortak deðerlerin ve kurallarýn yeniden inþa edilmesi zorunludur. Ulus-devletlerde, özellikle de çok etnili bir yapýya sahip ulus-devletlerde, ulus inþa sürecinin aslýnda hiç bitmeyen bir süreç olduðu, bu tespitin en yerleþik demokratik ülkeler için de geçerli olduðu dikkate alýnmalý ve çaðýn gereði olan özgürlük, eþitlik ve demokrasi gibi deðerlerle baðdaþan bir milli kimlik inþa edilmelidir. Türkiye’nin karþý karþýya olduðu milli kimlik krizini aþmak için ulus tanýmýnda ve milliyetçilik anlayýþýnda yapmasý gereken açýlým, tüm yurttaþlarýn, özellikle de Kürtlerin, kendi gruplarýna ve topraklarýna duyduklarý sadakati Türk Devletine de duymalarýný saðlayacak adýmlarýn atýlmasýný ve her Türk vatandaþýný kapsayacak bir ulus anlayýþýnýn 18 Prof.Dr. Ayþegül Aydýngün benimsenmesini gerektirmektedir. Bu baðlamda altý çizilmesi gereken önemli bir nokta, farklý ülkelerde yaþayan farklý topluluklarýn üyelerinin birbirine karþý besledikleri sadakat duygusunun veya baðlýlýðýn bir devlet çatýsý altýnda bir arada yaþamak için yeterli bir unsur olmadýðýdýr. Birçok örnekte görüldüðü gibi, özellikle de Sovyetler Birliði’nin daðýlmasýný takip eden süreçte, baðýmsýz eski Sovyet Cumhuriyetlerinin deneyimlediði ve zaman içinde yavaþlayan etnik göç ve buna baðlý etnik homojenleþme eðilimi, ayný etnik gruba veya ulusa mensubiyetin bir arada yaþayabilmek için yeterli bir unsur olmadýðýný ortaya koymuþtur. Farklý etnik gruplara mensup olmakla birlikte yýllar boyunca farklý yerlerde ve farklý gruplarla sosyalleþme ve yaþama deneyimi, ayný etnik grup üyelerinin farklý özellikler geliþtirmelerine, bir arada yaþadýklarý diðer gruplarla güçlü bir bað kurmalarýna ve bu durumun ortak bir kimliðin ve kültürün geliþmesine neden olduðunu göstermiþtir. Bu tür bulgular, ulus ve etnisite kavramlarýnýn sübjektif doðasýný açýk bir þekilde göstermektedir. Aslýnda temel sorun, ulus ve etnisite gibi kavramlarýn pratikteki yaygýn algýlanýþýn bilimsel tespit ve kuramlarla çeliþmesidir. Di- 19 RAPOR NO: 8 Türkiye’de baðýmsýzlýk ve milliyetçilik anlayýþý ðer bir ifade ile bu kavramlarýn sübjektif doðasý, günlük yaþamda genel olarak anlaþýlmamakta ve kavramlara objektif bir içerik yüklenerek yanlýþ kullanýlmaktadýr. Bu yanlýþ kullaným, milliyetçi ideolojiye hizmet etmekte ve birçok durumda insan haklarý, demokrasi gibi evrensel deðerlerle de çeliþebilmektedir. Öte yandan, milliyetçiliðin temeli olan kendi kaderini tayin hakký da tartýþmalý bir yorumla sadece baðýmsýz devlet kurmak biçiminde anlaþýlabilmektedir. Oysa ki eþit haklara sahip eþit yurttaþlar olma durumu da baðýmsýzlýk olarak algýlanabilir. Baðýmsýzlýk, özerklik ve benzeri taleplerin temelinde, geliþmiþ Batý toplumlarýnda bile, devletin tüm yurttaþlarýna eþit davranmadýðýna iliþkin algýnýn olduðu dikkate alýndýðýnda kendi kaderini tayin hakký ve eþit yurttaþlýk arasýndaki güçlü bað ortaya çýkmaktadýr. Sosyal bilimcilerin dikkatini çeken önemli tartýþma alanlarýndan biri, bireylerin devlete duyduklarý sadakat/baðlýlýktýr; zira yukarýda da ifade edildiði gibi, ulus üstü ve ulus altý birimlerin bireylerin kimlikleri üzerinde ciddi etkileri olmaktadýr. Bunun milli kimliðin önemini azaltýp azaltmadýðý önemli bir tartýþma konusudur. Ulusdevletin varlýðýnýn vatandaþlarýnýn sadakatine baðlý olduðunu kabul edecek olursak, 20 Prof.Dr. Ayþegül Aydýngün sadakati besleyecek istek, devletin var olmaya devam edebilmesi için olmazsa olmaz unsurlardan biri olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Ulusun var olmaya devam edebilmesi için yurttaþlarýn ortak bir geçmiþi paylaþmýþ olmalarý yeterli deðildir. Ortak bir geleceðe sahip olma isteði ve kararlýlýðý, en az ortak bir geçmiþe sahip olmak kadar önemli, hatta ulusun ve dolayýsýyla devletin bekasý açýsýndan daha da önemlidir. O nedenle, gelecekte bir arada yaþama isteðini doðuracak ve bu isteði sürekli kýlacak koþullarýn yaratýlmasý bir gereklilik olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Farklý düzeylerdeki sadakatlere (bir dine, bir etnik gruba, vb) tanýnacak alan, bireylerin devlete sadýk olma isteklerine katký saðlayabilecektir. Türkiye örneðine baktýðýmýzda, bir taraftan yerel veya bölgesel bazý etnik kimlikler, diðer taraftan daha küresel olarak nitelendirebileceðimiz dini kimlikler güçlenmektedir. Bu kimliklerin veya kimlik kaymalarýnýn güçlenmesinin milli kimliði zayýflatacaðý ve bunun sonucu olarak da devlete olan sadakatý zayýflatacaðý düþünülebilir. Bu ihtimalin ortadan kaldýrýlmasý için ulus ve milliyetçilik anlayýþýnýn gözden geçirilmesi ve Cumhuriyetin kurucularýnýn benimsediði ve Renan’ýn anlayýþýyla örtü- 21 RAPOR NO: 8 Türkiye’de baðýmsýzlýk ve milliyetçilik anlayýþý þen sübjektif bir ulus tanýmýnýn kök salmasý ve yurttaþlýk temelli bir milliyetçilik modelinin içselleþtirilmesi için gerekli adýmlarýn atýlmasý gerekmektedir. Türkiye’de Cumhuriyetin kurucularýnýn benimsediði ve Fransa’yý örnek alan modelden uzaklaþýlmasý, birçok baþka ülkede olduðu gibi, milliyetçiliðin ideolojik olarak bir zafer kazanmasýna ve vatanseverlik kavramýnýn kenara itilmesine neden olmuþtur. Yukarýda da belirtildiði gibi, ulus ve etnisite kavramlarýnýn yaygýn yanlýþ kullanýmýný aþmanýn en etkin yollarýndan biri, bazý sosyal bilimcilerin savunduðunun aksine milliyetçilik ve vatanseverlik ayrýmýný yapmak ve bu ayrým üzerinden bir açýlým yapmaya çalýþarak dýþlayýcý olmayan bir vatanseverlik anlayýþýný geliþtirmek olabilir; zira milliyetçiliðin ortaya çýkýþý vatan kavramýnýn da siyasi anlamýný yýpratarak ona daha kültürel ve manevi bir anlam yüklemiþtir. Böylece, vatan sevgisi, vatanseverlik veya ülke sevgisi siyasi bir sevgi ve baðlýlýk olmaktan çýkmanýn yaný sýra özgürlüðe, kanunlara ve kurumlara olan bir baðlýlýk olmaktan da çýkmýþ ve daha doðal baðlar üzerinden tanýmlanmýþtýr. Bu baðlamda, yeni bir milliyetçilik anlayýþý geliþtirme çabasýnýn ilk adýmýnýn mil- 22 Prof.Dr. Ayþegül Aydýngün liyetçilik ve vatanseverlik kavramlarýnýn ayrýmýnýn yapýlmasý yoluyla olabileceði görüþünü savunabiliriz. Bu ayrýmýn yapýlmasý, bir taraftan ülke sevgisini rasyonel temeller üzerine bina ederek farklý kimliklere alan tanýyacak, diðer taraftan duygusal bir baðlýlýða da olanak tanýyacaktýr. Birçok sosyal bilimcinin de dikkati çektiði gibi vatanseverlik, hem akýlcý bir sadakat, hem de duygusal bir baðlýlýktýr. Evrensel hukuki ilkelerin benimsenmesi ve tüm yurttaþlara eþit bir þekilde uygulanmasý, bütün yurttaþlarýn devlete sadakatini güçlendirerek milli duygunun güçlü olmadýðý toplumsal katmanlarda doðal baðlar üzerinden tanýmlanmayan (etnik veya ýrkçý temeli olmayan) bir milli duygunun yeþermesini saðlayacaktýr. Her türlü etnik ve benzeri farklýlýklardan baðýmsýz bir vatanseverlik kavramýnýn canlandýrýlmasý, milliyetçiliksiz bir vatanseverliði mümkün kýlabilecektir. Böyle bir vatanseverlik anlayýþý, eþit yurttaþlardan oluþan ve hukuka dayanan sübjektif bir ulus anlayýþýnýn yaygýnlaþtýrýlmasýný mümkün kýlabilecektir. Bu anlayýþ, ülke bütünlüðünü ve halkýn bütünleþmesini saðlayacak yolu açarken milli duyguyu yaygýnlaþtýracak ve birçok ayrýmcýlýðý da ortadan kaldýrarak demokrasinin geliþmesine önemli bir katký saðlayacaktýr. 23 RAPOR NO: 8 Türkiye’de baðýmsýzlýk ve milliyetçilik anlayýþý Kaynakça Anderson, Benedict (1983) Imagined Communities, Reflections on the Origins of Nations and Spread of Nationalism, Londra: Verso. Gellner, Ernest (1983) Nations and Nationalism, NY: Cornell University Press. Hobsbawm, Eric (1990) Nations and Nationalism since 1780: Programme, Myth and Reality, Cambridge: Cambridge University Press. Renan, Ernest (1882) ‘Qu’est-ce-qu’une Nation?’, Sorbonne Üniversitesi’nde verilen konferans, 11 Mart. Smith, Anthony D. (1983) Theories of Nationalism, NY: Holmes and Meier Publishers. Smith, Anthony D. (1991) National Identity, Londra: Penguin. Viroli, Maurizio (1987) For Love of Country: An Essay on Patriotism and Nationalism, Oxford: Clarendon Press. 24
© Copyright 2024 Paperzz