İL TARİH : ISPARTA :02/05/2014 بسم هللا الرحمن الرحيم ْْضن ًكا ْ َو َم َ ًض ْعَن ْ ِذك ۪ري ْفَا ِ َّن ْلَهُ ْ َم ۪عي َشة َ ن ْاَع َر َونَح ُش ُرهُْيَو َمْالقِ ٰي َم ِةْاَعمٰ ى ِ : وسلَّم ُ قال َ رسول اللَّه َ صلّى اهللُ َعلَْيه ٍ ات َعلَْي ِه ُ يُ ْب َع َ لى َما َم َ َث ُك ُّل َع ْبد ع CANLANAN TABİATIN BİZE HATIRLATTIĞI GERÇEK HAŞR Aziz Mü’minler! Hepimiz biliyoruz ki, her başlangıcın bir sonu, her canlının bir ömrü, her ömrün bir ölümü ve her ölümün bir haşri vardır. Kâinatın özü insan da zamanı gelince elbet ölecektir. Hayat kadar gerçek olan ölümü kabullenmemek mümkün mü? Ölüm bu hayatın sonu olmakla birlikte insan için bir son değil, fani âlemden ebediyet yurduna geçiştir. Dirilişten sonra sıra büyük toplanmaya gelir. Bu toplanmaya, toplanma zamanına ve yerine haşr denir. Ölümden sonra diriliş sırasında hayvanlar dâhil bütün canlılar diriltilip bir araya getirilecektir. Hayvanlar sorumlu olmadığı için haklarını alıp toprak olacaklardır. Hatta onların bu durumunu gören bazıları: “Keşke ben de toprak olsaydım,”1 diyecektir. Burada kim ne yaptıysa onun hesabını verecek, hak sahiplerine haklarını ödeyecek. Kime uyduysa, kimi sevdiyse onunla beraber olacaktır. Nitekim bir ayeti kerimede inanan ve salih amel işleyenler için herhangi bir korku olmayacağı, onların üzüntü çekmeyecekleri, Allah onları 2 mükâfatlandıracağı bildirilmekte; başka bir ayeti kerimede ise inanmayanlar için acı ve ızdırap verici bir azabın olduğu hatırlatılmaktadır.3 Kıyamet gününde kimsenin kimseye faydası olmaz. Hatta insanı kandıran, aldatan şeytan bile bir kenara çekilir, kıs kıs güler. “Ben onu saptırmadım, o kendi sapıklık içindeydi” der, suçu üzerinden atar. Değerli Mü’minler! Ömür, doğumla başlayıp mezara kadar devam eden bir yolculuktur. Önemli olan nerede, ne zaman, nasıl ve ne şekilde karşılaşacağımızı bilmediğimiz ölüme hazır olmaktır. Her an beklediğimiz misafire evimizi nasıl hazırlarsak, ölüme de kendimizi öyle hazırlamalıyız. Görüyoruz ki, bunun bir sırası yoktur. Bin bir hayalle yatıp gözünü öteki dünyada açanları düşünelim. Mademki yolcuyuz ve her an çağrılacak durumdayız. Öyleyse neden çantamız hazır, amellerimiz derli toplu değil? Neden içimizdeki kin ve nefreti silip sevgi ve merhametle doldurmuyor, amel defterlerimizi gözden geçirip, eksiklerimizi tamamlamıyoruz? Öldükten sonraki hayata hazır olmak, onu her an hatırlamakla olur. Bu da; Kurân’a sarılmak ve her an birimizi alıp götüren haşri düşünmekle mümkündür. Değerli Kardeşlerim! Geçici zevkler bizi aldatmasın. Ölümü ve haşri hatırlamak da bizi korkutmasın. Çünkü ömrünü ve rızkını tamamlamadan hiç kimse ölmez. Ölümü ve haşri hatırlamak; yani ilahî huzurda hesap verme düşüncesi, geçici zevklere aldanmayı önler. Allah'a isyana engel olur, gönlümüzü yumuşatır. Şımarıklığı giderir, haksızlıkları, hasedi, kin ve nefreti silip dünya sıkıntılarını hafifletir ve ömrü değerlendirir. Unutmayalım ki, değerlendirilmeyen ömür boşa harcanmış bir servettir. Hutbenin başında okuduğum âyette Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Her kim de zikrimden yüz çevirirse, ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz.”4 Muhterem Müslümanlar! Bir imtihanda olduğumuzu, iki melek tarafından, kameraya alınır gibi tüm davranışlarımızın tespit edildiğini, bunların bir gün önümüze konulacağını biliyoruz. O halde, doğru ve yanlışın ortaya çıktığı gün, utanıp pişman olacağımız işlerden kaçınalım. Sevgili Peygamberimiz (sav)’in: “Her kul öldüğü hal üzere diriltilir”5 sözünü unutmayalım. Allah’ın rızası üzere yaşayıp O’na iyi kul olarak kavuşmaya gayret edelim. 1 Nebe, 78/40. Bakara,2/ 62. 3 İsra, 17/10. 4 Taha, 20/124. 5 Müslim, Sahîh, “Cennet”, 83. 2 Hazırlayan: Şefika ÖLÇÜ Batıkent Kız K. K Öğrt. Redaksiyon : İl İrşad Kurulu
© Copyright 2024 Paperzz