2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1. Aşağıdakilerden hangisi a. carotis externa’nın dallarından biri değildir? 6. A) A. facialis B) A. thyroidea superior Glandula lacrimalis’in salgısını sağlayan parasempatik nöronlar aşağıdaki yapılardan hangisinde nöron değiştirirler? C) A. buccalis D) A. lingualis A) Ggl. trigeminale C) Ggl. pterygopalatinum E) A. temporalis superficialis B) Ggl. oticum D) Ggl. geniculi E) Ggl. submandibulare 1-C 6-C 2. Humerus gövde kırıklarında aşağıdaki damarlardan hangisinin zarar görme ihtimali diğerlerinden fazladır? A) A. subclavia 7. Erişkin kadınlarda conus medullaris’in ortalama seviyesi aşağıdakilerden hangisidir? B) A. axillaris A) Lumbal 2 B) Torakal 12 C) A. circumflexa humeri posterior C) Sakral 1 D) Koksigeal 1 D) A. collateralis ulnaris E) Lumbal 4 E) A. profunda brachii 7-A 2-E 8. 3. Tonsilla palatina enfeksiyonunda ilk olarak aşağıdaki lenf nodlarının hangisinde yanıt beklersiniz? Üst ekstremiteden gelen şuurlu derin duyu medulla spinalis’de bulunan aşağıdaki yollardan hangisi ile beyine iletilir? A) Nodi supraclavicularis A) Fasciculus cuneatus B) Nodi juguloomohyoioeus C) Tr.spinothalamicus lateralis D) Fasciculus gracilis C) Nodi jugulodigastricus E) Tr.spinothalamicus anterior D) Nodi occipitalis 8-A E) Nodi submentalis 9. 3-C 4. B) Funiculus anterior Aşağıdakilerden hangisi trigonum deltoidopectorale’den geçen bir yapıdır? A) V. basilica B) V. cephalica C) V. brachialis D) A. axillaris Aşağıdakilerden hangisi orta kulakta bulunan bir yapı değildir? A) Promontorium C) Membrana tympani B) Cochlea D) Fenestra cochlea E) Tuba auditiva E) A. subclavia 9-B Ön kolun dış kısmından yüzeyel duyuyu alan sinir aşağıdakilerden hangisidir? 10. Kalbin sol kenarında uzanan ramus marginalis sinister genellikle aşağıdaki damarlardan hangisinden ayrılır? 4-B 5. A) N. medianus A) A. coronaria dextra B) N. radialis B) Sinus coronarius C) N. cutaneus antebrachii medialis C) Ramus interventricularis anterior D) N. musculocutaneus D) Ramus circumflexus E) N. ulnaris E) Ramus interventricularis posterior 5-D www.tusem.com.tr 10 - D 2 TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 11. Intestinum tenue (ince barsaklar) ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? 15. Aşağıdakilerden hangisi endoderm kaynaklı değildir? A) Pankreas parankiması A) Yaklaşık 6-7 m uzunluğundadır. B) Safra kesesi ve safra yolları B) Ductus choledochus, duodenum’un bulbus bölümüne açılır. C) Tiroid ve paratiroid parankiması C) Duodenum, bulbus kısmı hariç, sekonder retroperitoneal bir organdır. E) Solunum sistemi epiteli D) Hipofiz bezi D) Bulunduğu zaman Meckel divertikülü ileum’da görülür. 15 - D Endoderm kaynaklı yapılar: E) Peyer plakları ileum’da bulunur. • Gastrointestinal kanal • Foregut (ön barsak) 11 - B • Midgut (orta barsa) • Hindgut (son barsak) 12. Fascia transversalis’in aponeurozu scrotum’da hangi tabakayı oluşturur? • GIS kaynaklı yapılar • Pankreas parankimi A) Tunica dartos • Karaciğer parankimi B) Fascia spermatica externa • Safra kesesi ve safra yolları C) Fascia sprematica interna • Allantois ve vitellüs duvarı kenarı D) Fascia cremasterica • Tiroid ve paratiroid bezi parankiması E) Periorchium • Tonsiller ve timusun retiküler parankiması 12 - C • Solunum sistemi epiteli • Östaki borusu ve orta kulak epiteli 13. Ovariumların damarları aşağıdaki ligamentöz yapılardan hangisinin içerisinde seyrederek ovarium’lara ulaşırlar? • Mesane ve üretranın epiteli A) Lig. transversum cervicis B) Lig. ovarii proprium C) Lig. rotundum 16. Sürfaktan sentezi solunum sistemi gelişim dönemlerinden hangisinde başlar? D) Lig. ovarii suspensorium E) Lig. pubocervicale A) Embriyonel dönem 13 - D B) Pseudoglandüler dönem C) Kanaliküler dönem D) Terminal kese dönemi 14. Kafa travması sonrası tek taraflı parietal kemik kırığı olan hastanın bilinci travma sonrası sekizinci saatte kapanıyor. Tomografi sonucunda epidural bölgede sıvı birikimi gözlemliyor. E) Alveolar dönem 16 - C Embriyonel dönem: Önbağırsak kökenlil aringotrakeal oluktan gelişim başlar. Pseudoglandüler dönem: İleti bölümlerinin geliştiği dönemdir. Kanaliküler dönem: Respiratuvar kısımların geliştiği; respitatuvar bronşiyoller ve ductus alveolarislerin görüldüğü dönemdir. Kan-hava bariyeri oluşmaya başlar, sürfaktan sentezi başlar. Terminal kese dönemi: Saccus alveolarislerin geliştiği dönemdir. Alveolar evre: Olgun alveollerin görüldüğü, gebeliğin son döneminden 8 yaşa kadar süren gelişim evresidir. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) A. carotis interna kanaması B) A. meningea media kanaması C) A. vertebralis kanaması D) A. cerebri media anevrizması E) A. cerebri posterior tıkanıklığı 14 - B 3 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER • Östaki borusu Tek katlı kübik epitel: • Respiratuvar bronşiyoller • Salgı bezlerinin boşaltım kanalı • Tiroid bezi foliküler epitel • Lensin ön yüzü • Koroid pleksus • Ovaryum yüzey epiteli 17. Mitokondri iç zarı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Seçici geçirgendir. B) Porin kanalları içerirler. C) Oksidatif fosforilasyon enzimlerini içerir. D) Süksinat dehidrogenaz buradadır. E) Kardiyolipin içerir. 17 - B Dış zar: Düzdür. Su ve iyonlara geçirgendir. Porin kanalları vardır. MAO enzimini içerir. İç zar: Kıvrıntılıdır. Seçici geçirgendir. Oksidatif fosforilasyon enzimlerini içerir.ATP nin oluştuğu yerdir. Süksinat dehidrogenaz buradadır. Matriks: Ca ve Fe deposudur. DNA ve RNA buradadır. Sitokrom C içerir. Üre ve porfirin metabolizması enzimlerini içerir. Yağ asidi beta oksidasyon enzimleri içerir. 20. Aşağıdaki proteinlerden hangisi mikrovillus aktinlerini hücre iskeletine ve mikrofilamanları birbirine bağlar? A) Spektrin B) Villin D) Fimbrin E) Kalmodulin C) Fascin 20 - A Mikrovillus yapısında: • Aktin • Bağlayıcı proteinler 18. Aşağıdakilerden hangisi kalp kasında görülmez? A) Zonula okludens C) Makula adherans • Myozin-1 ve Kalmodulin B) Fasia adherans • Fimbrin ve fascin: Aktinleri birbirine bağlar ve stabilize eder. D) Gap junction • Spektrin: Mikrovillus aktinlerini hücre iskeletine ve hücre iskeletini birbirine bağlar. E) Desmozom 18 - A Makula adherans (Desmosom): İki hücreyi birbirine en sıkı bağlayan bağlantı şeklidir. Hücreyi çepeçevre sarmaz, lokal yamalar şeklindedir. Derinin çok katlı yası epitelinin sadece stratum spinosum tabakasında sadece bu bağlantı tipi vardır. Desmozomlar tüm hücrelerde olduğu gibi kalp kasınıda yüksek basınç altında patlamaktan korur. Zonula adheransin kalpte oluşan özelleşmiş formuna fasia adherans denir. Bu formun en önemli yapısal özelliği zonula şeklinde olmamasıdır. Bu nedenle kalp zonula adherans görülür denilemez. Kalpte fonksiyonel sinsitiyumdan sorumlu olan bağlantı şekli gap junctiondır. Düşük direnç bölgeleri olarakda adlandırılır. Kalpte zonula okludens görülmez. 21. Mast hücrelerinin salgıladığı maddelerden hangisi depolanmadan direkt salınır? B) Burun boşluğu C) Epididim D) Respiratuvar bronşlar B) Histamin C) Triptaz D) LTC4 21 - D Mast Hücresinin salgıladığı maddeler Granüllerinde bulunanlar Depolanmayıp direkt salınanlar Heparin Lökotrienler (LTC4,D4,E4) (SRS-A) Histamin Nötral proteazlar ECF (Anaflaksinin eozinofilik kemotaktik faktörü) NCF (nötrofil kemotaktik faktör) Triptaz 22. Koroner arterlerin beslenme sahası ve EKG değişikliğinin gözlendiği aşağıdaki derivasyon bilgisi eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır? E) Östaki borusu A) Anteriyor bölüm – V2-V5 19 - D Yalanı çok katlı kinosilyalı silendirik epitel: • Göz yaşı kesesi • Burun boşluğu • Trakea ve büyük bronşlar www.tusem.com.tr E) Anaflaksinin eozinofil kemotaktik faktörü 19. Aşağıdakilerden hangisinde yalancı çok katlı silindirik epitel bulunmaz? A) Göz yaşı kesesi A) Heparin B) Lateral bölüm- D1-aVL-V6 C) Posterior bölüm V1-V2 D) İnferior D2-D3 aVF E) Sağ ventrikül V5-V6 4 TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 22 - E 25 - A Hemoglobin – Oksijen Disossiasyon Eğrisi sorulmuştur. Koroner Arterlerin Beslenme Sahası ve EKG Değişikliklerinin Gözlendiği Derivasyonlar Beslene Kalp Bölümü Koroner Arter EKG Derivasyonu Anterior LAD V2 - V5 (V3 - V4) Posterior CFX + RCA V1 - V2 (resiprok) Lateral CFX D1 - aVL - V6 Anterolateral LAD + CFX (sOl koroner) V1 - V6 (D1 - aVL) İnferior RCA D2 – D3 - aVF Sağ ventrikül RCA + LAD V1 – V2 – V4R Hemoglobin – Oksijen Disossiasyon Eğrisi Eğriyi sağa kaydıranlar Eğriyi sola kaydıranlar 2-3 DPG artışı 2-3 DPG azalması Karbondioksit artışı Karbondioksit azalması Hidrojen iyonu artışı (Asidoz) Hidrojen iyonu azalması (Alkaloz) Sıcaklık artışı Sıcaklık azalması Egzersiz Karbonmonoksit zehirlenmesi Hiperkloremi Methemoglobinemi HbF 23. Aşağıdakilerden hangisi pozitif inotrop değildir? A) Hiperkapni B) Glukagon C) Adrenalin D) Teofilin 26. Doğumda kan yapımının en az olduğu yer neresedir? E) Kodein 23 - A B) Tibia C) Humerus başı D) Kostalar E) Sternum 26 - A Doğumdan önce karaciğerde kan yapımı sonlamış, kemik iliğinde yapım başlamıştır. Kalpte İnotropi Negatif İnotroplar Asidoz Hipoksi Hiperkapni Barbitüratlar Kinidin Prokainamid Kalp yetmezliği (intrensek baskılanma) Pozitif İnotroplar Adrenalin Noradrenalin Glukagon Teofilin Kafein Kardiyak glikozitler A) Karaciğer 27. Aşağıdaki hormon/nörotransmitterlerden hangisi iştahı azaltır? 24. Dakikalık alveolar ventilasyonu en fazla olan sporcu aşağıdaki şıklardan hangisinde belirtilmiştir? (f: dakikalık frekans, SH: soluk hacmi ml, FÖB: fizyolojik ölü boşluk ml) A) Nöropeptid Y B) Aguti ilişkili protein C) Kolesistokinin D) Oreksinler (A ve B) E) Ghrelin 27 - C A) f: 20 SH: 600 FÖB:150 B) f: 25 SH: 500 FÖH: 100 C) f: 15 SH: 750 FÖH: 150 Nöropeptid Y Seratonin D) f:12 SH: 1000 FÖH: 200 Endorfinler Noradrenalin SH:1500 FÖH: 400 GABA ve Glutamat Melanokortin, Alfa MSH Kortizol İnsülin Oreksinler (A veB) Leptin G-Alanin CRH Ghrelin Kolesistokinin Aguti ilişkili protein Enterostatin Melanin yoğunlaştırıcı hormon Peptit YY E) f:10 Beslenmeyi Düzenleyen Hormon ve Nörotransmitterler İştahı Arttıranlar 24 - E Alveolar ventilasyon = Soluk hacmi – Fizyolojik ölü boşluk (Fizyolojik ölü boşluk=Anatomik ölü boşluk – Alveolar ölü boşluk) A) 20 x (600 – 150) = 9000 ml B) 25 x (500 – 100) = 10000 ml C) 15 x (750 – 150) = 9000 ml D) 12 x (1000 – 200) = 9600 ml E) 10 x (1500 – 400) = 11000 ml Glukagon like peptid-1 Kokain ve Amfetamin ile ilişkili transkript (CART) 25. Dokuda görülen aşağıda durumların hangisinde oksijenin hemoglobinden ayrılması daha az miktarda gerçekleşir? A) Karbondioksit azalması B) Egzersiz C) Hidrojen iyon artışı D) Hiperkloremi İştahı azaltanlar 28. Aşağıdakilerden hangisi insülin salınımını artırmaz? E) Sıcaklık artışı 5 A) Glukoz B) Aminoasitler D) Leptin E) Ketonlar C) Glukagon www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER 28 - D 30 - C İnsülin Salınımının Düzenlenmesi Arttıranlar Azaltanlar Glukoz Somatostatin Mannoz 2-Deoksiglikoz Mannoheptüloz Aminoasitler (özellikle lösin) Ketonlar Alfa-2 adrenerjik uyarı Glukagon İnsülin Beta-2 adrenerjik uyarı Beta blokerler Asetilkolin (M+ üzerinden) Diazoksit NO Potasyum kaybı Teofilin Fenitoin Sülfonilüreler Alloksan GİS Hormonları (GIP,GLP-1, Mikrotübül inhibitörleri Gastrin, CCK, Sekretin) cAMP ve fosfodiesteraz Tiazid diüretikler inhibitörleri Açlık Leptin Galanin Progesteronun Etkileri Etki Yeri Önemli Özelliği İnsülini antago- -Östrojen reseptörlerini downregüle eder nize etme -17B hidroksisteroid dehidrogenaz enzim aktivitesini arttırır böylece östrodiolü daha az etkili östrona çevirir. -Sulfotransferazı inhibe eder böylece östrojen yıkılımı artar -Reaktif olarak insülin salınımı artar. Vücud ısısı Termogenik hormondur. Vücud ısısını arttırır. Solunum sisSolunum derinliği ve hızını artırır. temi Sinir sistemi GABA-A reseptörü üzerinden SSS depresyonu oluşturur. (Perimenstruel Sendrom) Endometrium Sekretuvar fazda olmasına neden olur. Glikojen tutulumu ve sekresyonunu arttırarak implantasyona uygun ortam sağlar. Buna desidua reaksiyonu denir. Tuba uterina Motiliteyi azaltır (Östrojen tersi etki) Serviks Uterus kasılmasını inhibe eder. (Östrojen tersi etki) Meme Meme asinüslerinin (lobül ve alveol) gelişimini sağlar. İyonlar Sodyum atılımını arttırır. (Östrojen tersi etki) T lenfositler Zigotun implantasyonu için T lenfositleri inhibe eder. 29. Kadın adrojenlerinden hangisi %100 e yakın oranda adrenal kökenlidir? A) Testesteron 31. EEG dalgaları içerisinde beta dalgaları ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? B) Dihidrotestesteron (DHT) C) Dihidroepiandrosteron sülfat (DHEA-S) A) Gözler açıkken, uyanıkken alınır D) Dihidroepiandrosteron (DHEA) B) REM uykusunda gözler kapalıyken alınır E) Androstenedion C) Beynin en aktif olduğu dalgalardır D) Asenkron, düşük amplitüd yüksek frekanslı dalgalardır 29 - C Kadında en güçlü androjen DHT, en zayıf androjen DHEA-S dir. E) Duyusal stresli kişilerde de görülebilir Kadınlarda Androjenler ve Salgılanma Yeri Testesteron Over Adrenal Bez Periferik Doku Testesteron %25 %25 %50 Dihidrotestesteron (DHT) %2 %2 %96 %0 %100 %0 Dihidroepiandrosteron sülfat (DHEA-S) Dihidroepiandrosteron %25 %50 %25 (DHEA) Androstenedion %50 %50 %0 31 - E Dalga Beta Dalgalar Alfa Dalgaları Teta Dalgaları 30. Hangisi progesteronun etkilerinden biri değildir? A) Vücud ısısını artırır B) Solunum derinliği ve sıklığını artırır Delta Dalgaları C) Tuba uterina motilitesini artırır D) Meme asinüslerinin gelişimini sağlar E) T lenfositleri inhibe eder www.tusem.com.tr 6 EEG Dalgaları Önemli Özelliği -Gözler açık uyanıkken alınır. -REM uykusunda gözler kapalıyken alınır. -Beynin en aktif olduğu dalgalardır. -Asenkron, düşük amplitüd yüksek frekanslı dalgalardır. -Gözler kapalı, sakin uyanıklıkta alınır. -Ritmik, düzenli dalga paterni gösterir. -Non-REM uykusunda görülür. -Özellikle çocuklarda görülür. -Duygusal stresli erişkinlerde de görülebilr. -Beynin dejeneraif hastalıklarında da görülebilir. -Ciddi beyin hasarı ve komada görülür. -Non-REM evre 4’de görülür. -Süt çocuğunda bazen görülebilir. -En yüksek amplitüdlü ancak frekansı en yavaş dalgalardır. TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 32. Lokal anestetiklere en az duyarlı sinir lifi aşağıdakilerden hangisidir? A) C tipi B) B tipi D) A beta E) A alfa 36. Hücre içinde yer alan bir proteinin dış kısmında genel olarak bulunmaması beklenen amino asit aşağıdakilerden hangisidir? C) A delta 32 - E Lokal anestetiklere en duyarlı sinir C, en az ise A alfa motor nöronlardır. B) Beyin C) Karaciğer D) Kırmızı küreler B) Lizin D) Histidin E) Serin C) Valin 36 - C Hücre içinde yani aqüoz ortamda bulunan proteinler esas olarak globüler yapıdadırlar. Globüler yapılı proteinlerin dış kısmında hidrofilik amino asitler yer alırken iç kısmında hidrofobik amino asitler yerleşim göstermektedir. Valin hidrofobik bir amino asittir ve globüler proteinlerin suyla temas eden bölgelerinde bulunmaz. 33. Aşağıdaki hücre, doku ya da organlardan hangisinde, glukozun katabolizması sonucu her zaman en az enerji elde edilir? A) İskelet kası A) Aspartat 37. Aşağıda pK değeri verilen asitlerden hangisi en güçlü asittir? E) Böbrek A) Asetik asit (pK: 4,7) B) Amonyum iyonu (pK: 9,2) 33 - D Kırmızı küreler enerji kaynağı olarak sadece glukozu (glikoliz yoluyla) kullanırlar. Mitokondri içermedikleri için glukoz molekülünden her şartta 2 mol ATP elde edebilirler. Diğer hücreler mitokondri içerdiklerinden glukozdan 30-32 mol ATP elde ederler. İskelet kası hücresi de aerobik şartlarda 30 mol, anaerobik şartlarda ise 2 mol ATP elde edebilir. C) Laktik asit (pK: 3,9) D) Formik asit (pK: 3,7) E) Karbonik asit (pK: 6,4) 37 - D Bir asitin ayrışma sabitinin (K) negatif logaritması pK değerini verir (pK=-logK). Güçlü asitler düşük pK değerine, zayıf asitler yüksek pK değerine sahiptir. 34. Aşağıdaki enzimlerden hangisi reaksiyon hızının substrat konsantrasyonuna karşı çiziminde hiperbolik bir eğri çizerler? A) Sitrat sentaz B) Fosfofruktokinaz C) Heksokinaz D) Piruvat kinaz 38. Aşağıdaki enzimlerden hangisi çift yönlü reaksiyonu katalizler? A) Piruvat dehidrogenaz B) Karbonik anhidraz E) Laktat dehidrogenaz C) Glukokinaz 34 - E Laktat dehidrogenaz gibi düzenleyici olmayan enzimler Michaelis Menten kinetiği gösterirler ve hiperbolik bir eğri çizerler. Kontrol enzimleri allosterik enzimler olup eğrileri sigmoidaldir. D) Piruvat kinaz E) Asetil KoA karboksilaz 38 - B Kontrol basamakları tek yönlü reaksiyonlardır. Karbonik anhidraz enzimi ise asit baz dengesinde rol oynayan önemli bir enzimdir. Kofaktörü çinkodur. CO2 + H2O H2CO3 reaksiyonunu katalizler. 35. Histidin amino asitinin dekarboksilasyonu sonucu histamin oluşumunda hangi vitamin kofaktör olarak rol oynar? A) B12 vitamini B) Tiamin C) Biotin D) Piridoksal fosfat 39. Aşağıda verilen fibriler proteinlerlerden hangisi William Sendromu ile ilişkilidir? E) Tetrahidrofolat 35 - D Histamin, histidin amino asitinin dekarboksilasyonu sonucu oluşur. Amino asitlerin dekarboksilasyon reaksiyonlarında piridoksal fosfat kofaktör olarak görev alır ve sonuçta aminler oluşur. Örneğin, triptofanın dekarboksilasyonuyla serotonin ve tirozinin dekarboksilasyonuyla dopamin oluşması gibi. A) Fibronektin B) Fibrilin C) Kollajen D) Laminin E) Elastin 39 - E Elastin; akciğerler, kan damarları ve ligamentlerin esnekliğinden sorumlu konnektif doku proteinidir. Elastin ile ilişkili başlıca patolojiler; alfa-1 antitripsin eksikliği ve William sendromudur. 7 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER 40. Aşağıdakilerden hangisi hemoglobin molekülü için yanlıştır? 43 - B TCA döngüsüne suyun girdiği iki nokta vardır. Bu noktaların katalizörlüklerini fumaraz ve sitrat sentaz yapar. Sitrat sentaz aynı zamanda TCA siküsünün en önemli kontrol noktasıdır. A) Oksijene karşı affinitesi, miyoglobinden düşüktür B) ”R” (relaks) formu akciğerlerde oluşan formudur C) Oksijen disasyon eğrisi sigmoidaldir D) Dört tane Hem taşır. 44. Aşağıdaki moleküllerden hangisi çok yüksek enerjili bileşik olmasına rağmen ATP eldesinde kullanılmaz? E) Asidoz, 2-3 bifosfogliserat ve karbonmonoksit artışı hemoglobin eğrisini sola kaydırır 40 - E Hemoglobin molekülü querternal yapılı bir molekül olup, oksijene affinitesini gösteren eğrisi sigmoidaldir. “R” formu akciğerlerde oksijenle dolu olan formudur. Periferde oksijenini verdikce “T” taut yani gergin yapıya dönüşür. Hemoglobin eğrisini sağa kaydıran başlıca etkenler; CO2, pH düşüklüğü, 2,3 bifosfogliserat molekülleri iken, sola kaydıranların başlıcaları, CO, alkoloz ve oksijendir. B) Glukokinaz C) Fosfofruktokinaz D) Fosfogliserat kinaz A) Kompleks I ve II B) Kompleks II, III ve IV C) Sadece Kompleks III D) Kompleks I, III ve IV E) Kompleks I, III ve V 45 - D Elektron transfer zinciri ve oksidatif fosforilasyonda; protonların mitokondri intermembranal alana pompalandığı kompleksler; I, III ve IV’dür. 42. Aşağıdaki bileşiklerden hangisinin ortamda artışı piruvat dehidrogenaz enzimini inhibe eder? B) Asetil KoA + E) İnsülin C) NAD+ 46. Glikojenolizde hız sınırlayıcı enzim ve bu enzimin ürünü hangi seçenek aşağıdakilerden hangisidir? 42 - B Piruvat dehidrogenaz enzimi mitokondri matriksinde bulunan bir enzim olup piruvatı oksidatif olarak dekarboksile eder ve asetil KoA oluşur. Reaksiyonda ayrıca NAD+’ye elektronlar aktarılarak NADH oluşur. Substrat (asetil KoA ve NAD+) fazlalığı, Ca++ (kasılmanın göstergesi) ve insülin enzimi aktive ederken, ürünler (NADH ve asetil KoA) ve ATP enzimi inhibe eder. 43. TCA döngüsüne hem su girişini sağlayan hem de kontrol basamağını oluşturan enzim aşağıdakilerden hangisidir? A) Fumaraz ENZİM ÜRÜNÜ A) Glukoz 6-fosfataz Glukoz 1 fosfat B) Fosfoglukomutaz Glukoz 6 fosfat C) Glikojen Fosforilaz Glukoz 1 fosfat D) Dal koparıcı enzim Glukoz E) Glukan transferaz Glukoz 6 fosfat 46 - C Glikojenolizde hız sınırlayıcı basamak glikojen fosforilaz enzimi katalizlenir. Bu enzim glikojen molekülünde iki glukoz molekülü arasındaki alfa-1, 4 bağları parçalayarak glukoz 1-fosfatı açığa çıkarır. B) Sitrat sentaz C) Malat dehidrogenaz D) Süksinat dehidrogenaz E) Süksinil KoA sentaz www.tusem.com.tr D) Süksinil KoA 45. Elektron transfer zinciri ve oksidatif fosforilasyonda; protonların mitokondri intermembranal alana geçiş noktaları aşağıdakilerden hangisidir? 41 - D Glikoliz reaksiyonlarının başlıca kontrol noktaları; heksokinaz (glukokinaz), fosfofruktokinaz ve piruvat kinazdır. Ancak en önemli kontrol noktası fosfofruktokinaz-I’dir. Fosfogliserat kinaz glikolizde substrat düzeyinde fosforilasyon noktasıdır ve kontrolde rolü yoktur. D) NADPH+H C) Fosfokreatinin 44 - E Bir molekülün çok yüksek enejili olarak adlandırılması için parçalandığında 7,3 kcal enerji açığa çıkarması gerekmektedir. Seçeneklerde verilen bileşiklerden Arjinin fosfat çok yüksek enerjili bileşik olmasına rağmen, ATP sentezinde kullanılmaz. E) Piruvat kinaz A) Piruvat B) Fosfoenolpirüvat E) Arjinin fosfat 41. Aşağıdaki enzimlerden hangisi glikolizin kontrol basamaklarından biri değildir? A) Heksokinaz A) 1,3-Bifosfogliserat 8 TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 47. Hem glukoneogenezde hem de glikojenolizde ortak olan enzim aşağıdakilerden hangisidir? 50 - A Vitaminlerin ölçümü genel olarak, kofaktör olarak kullanıldıkları enzimlerin aktiviteleri üzerinden yapılır. Pentoz fosfat yolunun oksidatif olmayan fazında transketolaz enzimi iki karbonlu birimleri transfer eder ve koenzim olarak tiamin difosfat ve Mg2+ iyonlarını kullanır. Transaldolaz enzimi ise üç karbonlu birimleri transfer eder. Bu reaksiyonlarda 3-7 karbonlu karbonhidratlar oluşur. A) Fruktoz 1,6-bifosfataz B) Fosfoenolpiruvat karboksikinaz C) Piruvat karboksilaz D) Piruvat kinaz E) Glukoz 6-fosfataz 51. Aşağıdaki glikozaminoglikanlardan hangisi vücutta en fazla bulunur? 47 - E Karaciğerde hem glukoneogenez hem de glikojenoliz reaksiyonlarında ortak olan enzim glukoz 6-fosfataz’dır. Bu enzim açlıkta gerçekleşen her iki yol sonucu oluşan glukoz 6-fosfat moleküllerinden serbest glukoz oluşturmakta ve bu glukoz molekülü de kana geçerek, açlıkta kan glukozuna katkıda bulunmaktadır. B) 6-Fosfoglukonat C) Ribuloz 5-fosfat D) Gliseraldehid 3-fosfat E) HCO3- A) Gliserol B) Fosfatidik asit C) Sfingozin D) Triaçilgliserol E) Dolikol 52 - C Glikolipidlerin serebrozid grubundan olan glikozil seramid ve sfingolipidlerden olan sfingomiyelin bileşiklerinin ortak prekürsörleri; sfingozin ve bu bileşiğe yağ asidi ilevesi ile oluşan seramid bileşiğidir. 49. Sitozolde gerçekleştirilen yağ asiti sentezinde hangisine gerek duyulmaz? D) Vitamin C D) Hyalüronik asit 52. Glikozil serebrozid ve sfingomiyelin bileşiklerinin ortak prekürsörü aşağıdakilerden hangisidir? 48 - C Heksoz mono fosfat şantının oksidatif ve non oksidatif reaksiyonlarının ortak ürünü ribuloz 5-fosfat molekülüdür. Ribüloz 5-fosfat bir keto pentozdur. Ardından riboz 5- fosfata dönüşerek nükleotid yapıların şekerini oluşturur. B) ATP C) Kondroitin sülfat 51 - C Kondroitin 4- ve 6-sülfatlar, vücutta en fazla bulunan glikozaminoglikanlardır. Disakkarit birimi N-asetil galaktozamin ve glukronik asittir. Kıkırdak, tendon, ligamentler ve aortanın dayanıklı yapısını oluşturur. E) Fruktoz 6-fosfat A) NADPH B) Heparan sülfat E) Dermatan sülfat 48. Pentoz fosfat yolunda oksidatif ve oksidatif olmayan reaksiyonlarda üretilen ortak bileşik aşağıdakilerden hangisidir? A) Riboz 5-fosfat A) Heparin 53. Triptofan aşağıdaki bileşiklerin hangisinin sentezine katılmaz? C) Biotin 49 - D Yağ asitlerinin sentezi (lipogenez) sitozolde gerçekleşir. Bu sentezde gerekli kofaktörler: NADPH, ATP, Mn2+, biotin ve HCO3- (CO2 kaynağı olarak). Yağ asiti sentezinde asetil KoA substrattır ve son ürün palmitattır. A) Melatonin B) Serotonin C) NAD+ D) Troid hormonları E) Glukoz 53 - D Triptofan esansiyel bir amino asit olup serotonin, melatonin, NAD+, asetil KoA ve glukoz sentezine katılır. Dopamin ve diğer katekolaminler fenilalanin ve tirozinden sentezlenir. 54. İnozin yapısının katabolizması sonucu aşağıdaki bileşiklerden hangisi oluşur? 50. Transketolaz aktivitesinin ölçümü hangi vitamin eksikliğinin değerlendirilmesinde kullanılır? B) Niasin A) Beta-alanin B) Ürik asit C) Riboflavin D) Piridoksal fosfat C) Üre D) inozitol monofosfat (IMP) A) Tiamin E) Beta-amino izobiitirat E) 12 vitamini 9 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER 54 - B İnozin bir pürin bileşiğidir ve katabolizması sürecinde önce hipoksantine dönüşür. Hipoksantin, ksantin oksidaz ile ksantine ve ksantin de ksantin oksidaz ile ürik aside cevrilir. Charcot – Leyden kristalleri eozinofilelrin yıkım ürünleridir. Allerjik astımda ve bazı hastalıklarda saptanabilir. -Eozinofiller antijen sunmazlar. 56. Eksikliğinde tekrarlayan meningokok enfeksiyonlarının görüldüğü kompleman sistemi üyesi aşağıdakilerden hangisidir? 55. Aşağıdaki hücrelerden hangisi antijen sunan mononükleer fagositer sistem hücresi (doku makrofajları) içerisinde yer almaz? A) Kupfer hücresi B) Langerhans hücresi C) Monosit D) Eozinofil A) C4 B) Memban atak kompleks (Terminal komplemanlar; C5b-9) C) C1 inhibitör E) Mikroglia D) Çürüme hızlandırıcı faktör 55 - D Eozinofiller antijen sunan mononükleer fagositer sistem hücresi veya doku makrofajları içerisinde yer almaz MAKROFAJLAR: Büyük mononüklear fagositik hücrelerdir. Makrofajlar temel olarak Th1 ve NK’dan salınan γ- interferon ile uyarılır. E) CD 59 56 - B Memban atak kompleks (Terminal komplemanlar; C5b-9) eksikliğinde tekrarlayan meningokok enfeksiyonlarının görülür. Kompleman eksiklikleri ve neden olduğu klinik tablolar aşağıda özetlenmiştir. Tablo. Kompleman eksiklikleri ve neden olduğu klinik tablolar M O N O N Ü K L E A R F A G O SİTİK SİS T EM H Ü C R E L E R İ Kemik iliği (R etikülo en d otelyal sistem ) Kan Doku Eksiklik Klasik yol (C1, C2, C4) M ikro glia (S S S ) K u ffer h ücresi (K C ) Stemsel Myeloblast Monosit Makrofaj (Histiyosit) A lveo lar m akrofaj C3 O steo klast (K em ik) L an g erh an s h ü cresi (D eri) Alternatif yol (Faktör B, Faktör D, Faktör I) veya MBL C5b, 6, 7, 8, 9 eksikliğinde Properdin (Faktör P) eksikliği Mononüklear fagositik sistem eskiden retiküloendotelyal sistem diye isimlendiriliyordu. Makrofajların Görevleri Sitokin salınımı: TNF- alfa, IL-1, IL-6, IL-8, IL-12 Fagositoz ve opsonizasyon: Opsonizasyon fagositozun kolaylaştırılması demektir ve özellikle kapsüllü bakterilerin fagositozu için kullanılır. Makrofajlarda opsoninler (C3b ve IgG’nin Fc kısmı) için reseptör bulunduğundan fagositoz kolaylaşır. Antijen sunumu: Protein antijenleri CD4 T lenfositlerine sunarlar. ADCC (Antikora bağlı hücresel sitotoksisite)’ye katılır. IgG’nin Fc kısmı için reseptör (CD 16) taşır. Makrofajların yüzeyinde bulunan reseptörler MHC II: CD4 T lenfositlerine antijen sunar CD4: HIV virüsü bu nedenle makrofajlarıda enfekte eder Eozinofiller: Bazı allerjik ve parazitik olaylarda rol alır. Eozinofil yapımı parazitlerin salgıladıkları sistein proteaz enzimi ve CD 4+ T lenfositlerden salınan IL-5 ile sağlanır. - Heminitlere karşı vücut savunmasında görev alırlar: Antikora bağımlı hücresel sitotoksisite (ADCC) ’ye katılarak parazitin yüzeyini kaplamış olan IgE moleküllerinin Fc reseptörlerini tanırlar. - Tip 1 aşırı duyarlılık tepkimelerini durdurabilmek için histaminaz salarlar ve mast hücre aktivitesini inhibe edebilirler. - Fagositoz kapasiteleri kısıtlıdır. Steroidler sayılarını dramatik olarak azaltır. www.tusem.com.tr C1 inhitör eksikliği Faktör H eksikliği DAF (bozulma hızlandırıcı faktör), CD59 Enfeksiyon İmmün kompleks hastalığı (SLE’ye benzer), glomerulonefrit ve vaskülit Kapsüler bakteri enfeksiyonları ve S. aureus Bakteri enfeksiyonları Tekrarlayan Neisseria enfeksiyonu X’e bağlıdır ve genellikle erkeklerde görülür. Septisemiyle birlikte Meningokokal menenjit gelişir ve ilk atak genelde öldürücüdür. Yaşayan hastalarda tekrarlayan enfeksiyonlar olmaz çünkü ikinci karşılaşmada klasik yol aracılığıyla etkene yanıt verilir. Önlem olarak meningokok aşısı uygulanabilir. Herediter anjionörotik ödem (C2b’ye bağlı) Hemolitik üremik sendrom Otoimmüniteyle alakalı olarak Paroksismal nokturnal hemoglobinüri 57. Özellikle protein özellikteki antijenlerin antijenik uyarımı ve sitokinlerden IL-2, IL-4, IL-5, IL-6 etkisiyle immunglobulin sentezleyen plazma hücrelerine dönüşen kazanılmış immun sistemin hücresi aşağıdakilerden hangisidir? A) NK hücre C) CD4+ T lenfosit (T helper) E) CD8+ T lenfosit (T sitotoksik) 10 B) Makrofaj D) B lenfosit TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 57 - D B lenfositleri antijeni yüzeyel immünglobülinleri (IgM, G ve D) vasıtasıyla tanır ve protein antijenleri Th lenfositlerine sunar. Bu durumda Th lenfositlerden salınan - IL-2 (B hücre aktivasyonu) - IL-4 (B hücre aktivasyonu- BCGF) - IL-5 (B lenfositlerin farklılaşması- BCDF) - IL-6 (B lenfositlerin çoğalması) vasıtasıyla B lenfositleri çoğalır ve plazma hücrelerine dönüşerek antikor sentezler. Uyarılan T ve B lenfositlerden bazıları bellek B ve bellek T lenfositine dönüşür. Eğer antijenle tekrar karşılaşılırsa bu bellek hücrelerine bağlı olarak verilen antikor yanıtı çok daha hızlı ve büyük miktarda olur. B lenfositlerinden farklı olarak pazma hücrelerinin bölünme yeteneği yoktur ve yüzeyel immünglobülin içermezler. Polisakkarit antijenler (LPS, kapsüler polisakkarit vb.) T lenfositlere sunulmaz. B lenfositleri yüzeyel IgM’leri vasıtasıyla bu polisakkarit antijenleri tanıyarak plazma hücrelerine dönüşür ve IgM antikor yanıtına neden olur. Polisakkarit antijenler T lenfositlerine sunulmadığından - IgG antikor yanıtı gelişmez (izotip değişimi olmaz- IgM’den IgG’ye) - Afinite maturasyonu olmaz (IgG olmadığından) - Hafıza hücreleri gelişmez. Süper Antijenler - Stafilokokal ve streptokokal (pyrojenik ekzotoksin A) toksik şok syndromu toksini- 1: Yüksek miktarda sitokin üretimi sonucunda ateş, deri döküntüsü ve şok görülür. - Streptokokal eritrojenik toksin: S. pyogenes’in eritrojenik toksini kızıl hastalığına neden olur. - S. aureus’un enterotoksini - Bacillus cereus’un ısıya dirençli enterotoksini (HSET) - C. perfringens’in enterotoksini S. aureus’un enterotoksini ve B. cereus enterotoksini ekzotoksin olmasına rağmen ısıya dayanıklıdır (100 oC’de 30 dakika). Gıda maddesinde oluşturdukları toksinle hastalığa neden olduklarından en kısa kuluçka süreli besin zehirlenmesi etkenleridir (1-6 saat). Gitada kan ve lökosit görülmez ve antibiyotik tedavisine gerek yoktur. 59. Aşağıda yer alan gastroenterit etkenlerinden hangisi Gram negatif zoonotik infeksiyon etkeni olup, soğukta zenginleştirme yöntemiyle üretilebilir ve Sefsulodin-Irgasan-Novobiosin (CIN )besiyerinde öküz gözü şeklinde ürer? A) Shigella sonnei B) Salmonella typhi 58. Antijen sunan hücreler ve Th lenfositlere atipik bağlanma gösteren, poliklonal T lenfosit yanıtı ve aşırı sitokin salınımına neden olan ekzotoksin aşağıdakilerden hangisidir? C) Listeria monocytogenes D) Yersinia enterocolitica A) Vibrio cholerae enterotoksini E) Enterococcus faecalis B) ETEC’nin LT’ni 59 - D Yersinia enterocolitica. Zoonozdur, Y. enterokolitika ve Y. pseudotüberkülozis evcil hayvanlardan veya kümes hayvanlarının et, süt ve ürünleriyle bulaşır. Küçük gram negatif, kutupsal boyanan (bipolar) bir kokobasildir. Y. pestis hareketsiz olup diğer türler 22 oC’de hareketli, 37 oC’de hareketsizdir (Listeria monocytogenes’de olduğu gibi). Yine listeriada olduğu gibi +4 oC’de üreyebilmesi nedeniyle bu ısı derecesinde bekletilerek ön zenginleştirme yapılabilir (Soğukta zenginleştirme). Cefsulodin-irgasan-novobiocin (CIN) agarda öküz gözü şeklinde ürer. Organizmadan izole edilen taze numunelerde kapsül bulunur. Kapsül polisakkarit- protein kompleksinden oluşur. C) S.aureus Enterotoksin A D) Clostridium perfringens alfa toksini (lesitinaz, fosfolipaz C) E) Pseudomonas aeruginosa Ekzotoksin A 58 - C Soruda süperantijen özellikteki ekzotoksin sorulmaktadır.Süperantijen özellikteki ekzotoksinlerin 3 önemli özelliği mevcuttur; 1.Nonspesifik bağlanma: Süper antijenler antijen sunan hücrelerde MHC-II’nin β zinciri ve CD4 T lenfositin TCR’sinin hipervariable β bölgesine dışarıdan bağlanır. Diğer antijenlerde olduğu gibi sunulmayı beklemez. 2. Poliklonal T lenfosit aktivasyonu: Th lenfositlerin yaklaşık %25’ini aktive olur. 3. Aşırı sitokin yanıtına neden olurlar. 60. Plazmidlerin görevleri içerisinde hangisi yer almaz? A) Bakterinin Gram boyanma özelliği B) Ağır metal ve dezenfektanlara direnç gelişimi C) Antimikrobiyal direncin aktarılması D) Bakteriosin (ortamdaki diğer bakterilerin üremesini engelleyen enzim) E) Çeşitli metabolik yollara ait enzim kodlayan genler 11 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER 60 - A Bakterilerin Gram boyanma özelliği hücre duvarı yapısından kaynaklanır. Plazmidlerin görevleri içerisinde yer almaz. Diğer seçeneklerde yer alan plazmidlerin görevleri içerisinde yer alır. Plazmid: Bakteri kromozomundan ayrı halde bulunan çift iplikli çembersel DNA molekülüdür ve tüm plazmidlerin ortak özelliği bağımsız replikasyon yeteneğine sahip olmalarıdır. Plazmidlerin görevleri - Direnç genlerini kodlayabilir (antibiyotikler, antiseptikler vb.): Plazmidin direnç genlerini aktarabilmesi için rezistans transfer faktör (RTF) bulunması gerekir. Ayrıca gram negatif bakteriler arasında direnç genlerinin aktarımından en sık sorumlu olan mekanizma plazmid aracılı konjugasyondur. Enterokoklarda görülen vankomisin direncinin diğer tür bakterilere aktarımında aracılık eden mekanizmada genellikle plazmid aracılı konjugasyondur. - Bakteriyosinleri kodlayabilir: Bazı balkteriler tarafından salgılanıp diğer tür bakterilerin üremesini inhibe eden toksin ya da enzim yapısında maddelerdir. - Bazı enzim ve proteinlerin yapımını kodlayabilirler - Plazmidler bazı toksinlerin yapımını kodlayabilir: (Pe-Te-TEBa-nk-EFT: Plazmid ,ETEC, Te: Tetanoz, Ba: B.anthracis, EFT: eksfoliatif toksin) 1. Clostridium tetani (tetanospazmin)- Tetanoz 2. ETEC’nin labil ve stabil toksini- Turist diyaresi 3. Bacillus anthracis’in toksini (ödem faktörü) ve kapsülünün yapımı plazmid ile kodlanır. 4. S.aureus Ekfoliatif toksin (Bebeklerde haşlanmış deri sendromuna neden olur) 62 - D Quellung (Kapsül şişme reaksiyonu) testi polisakkarit yapıdaki bakteri kapsül yapısını gösteren ve serotiplendirmede kullanılabilen bir testir. Kapsüler polisakkaride karşı geliştirilmiş antiserumlarla kapsül karşılaştırıldığında kapsül şimiş gibi görünür. Buna Quellung testi (kapsül şişme reaksiyonu) adı verilir. Lateks aglutinasyon testiylede çok kısa sürede tanı konabilir. Endotoksini (lipopolisakkarit, lipit A) göstermekte ise BOS ve idrar örneklerinde Limulus lizat testi kullanılabilir. 63. Mitral darlığı olan bir hastaya diş çekiminden önce endokardit profilaksisi başlanmamıştır. Hastada 1 hafta sonra endokardit gelişmiştir. EKO’da vejetasyon, miyokardda apse odakları saptanmıştır. Kan kültüründen katalaz pozitif, koagülaz pozitif, mannitol salt agar (Chapman) besiyerinde mannitolü hidrolize eden , beta hemolitik Gram pozitif koklar üremiştir. A) Coxiella burnetii B) Staphylococcus aureus C) Mycobacterium fortuitum D) Streptococcus mutans E) Peptostreptococcus anerobius 63 - B Soruda S.aureus’a özgü biyoşimik özellikler tanımlanmaktadır Endokardit etkenleri Tablo’da gösterilmiştir. 61. Tanısında Wright aglütinasyon testinin sıklıkla kullanıldığı, etkenin kan kültüründe geç ürediği zoonotik enfeksiyon etkeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Yersinia pestis Bu hastada en olası endokardit etkeni aşağıdakilerden hangisidir? Endokardit Genel olarak en sık etken Akut endokardit En sık etken Streptococcus viridans Staphylococcus aureus Subakut endokardit Streptococcus viridans Doğal kapak endokarditi Streptococcus viridans (> %50). S. epidermidis B) Borrelia burgdorferi C) Brucella melitensis D) Campylobacter jejuni E) Francisella tularensis 61 - C Bruselloz enfeksiyonu tanısında en sık kullanılan serolojik test Wright (Standart tüp aglütinasyon) testidir. Klinik bulgular varlığında bu testin 1/160 ve üzeri titrede pozitif saptanması ksin tanı koydurur. Etken kan kültüründe geç ürer. Bu yüzden kan kültürü şişeleri 10 güne kadar bekletilmelidir.Serolojik tanıda Wright (standart tüp aglütinasyon testi) dışında Rose-Bengal boya (lam aglütinasyonudur) testi, Coombs ve 2-merkaptoetanol testleri de kullanılabilir. Protez kapak endokarditi IV ilaç kullananlarda 62. Quellung testi ile saptanabilen bakteri hücre yapı taşı aşağıdakilerden hangisidir? A) Lipopolisakkarit B) Murein C) Teikoik asit D) Kapsül E) Flajella www.tusem.com.tr S. aureus (%50) Gastrointestinal ve Enterokok genitoüriner grişim uygulananlarda 12 Özellik Oral florada bulunur. Normal veya hasarlı kapağı tutabilir. Virülansı yüksek olduğundan kapak deformitesi mutipl distal apse, mİyokardial apse ve perikardite neden olur HACEK grubu (gram negatif basil, oral florada var), Bartonella ve Coxiella (atipik pnömoni, granülomatöz hepatit) subakut endokardit yapar. Daha önce var olan kapak deformite zemininde gelişir. Candida ve aspergillusta EKO’da geniş vejetasyonlar görülür. Diğerleri streptococcus, gram negatif bakteriler (pseudomonas, serrasia) ve candida. GIS tümörü olanlarda özellikle S. bovis endokarditi TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT Endokarditte en sık semptom ateştir. Akut veya progresif konjestif kalp yetmezliği (CHF) en sık rastlanan ölüm nedenidir. Major Duke kriterleri: Ardışık kan kültürlerinin pozitif olması (>12 saat arayla alınan en az iki kültür) ve EKO bulguları. Damar dışı lezyonlar: Splinter hemoraji: Konjoktiva, damak veya parmaklarda görülen peteşiler Osler nodülleri: Parmaklarda görülen ağrılı mor renkli lezyonlar Janeway lezyonları: El ayası veya ayak tabanında görülen ve septik embolilerle oluşan ağrısız, eritematöz lezyonlar. Roth lekeleri: Retinada eksudatif lezyonlar. 64. Beta-laktam antibiyotiklerde (penisilin, sefalosporin, aztreonam ve karbapenemler) en sık karşılaşılan direnç mekanizması aşağıdakilerden hangisidir? A) Eflüks pompa sistemi B) Ribozomal korunma C) DNA giraz (Topoizomerazda) mutasyon D) Betalaktamaz enzimi E) Modifiye edici enzim 64 - D Beta-laktam antibiyotiklerde (penisilin, sefalosporin, aztreonam ve karbapenemler) en sık karşılaşılan direnç mekanizması Betalaktamaz enzimi sentezidir. Antibiyotikler ve sık karşılaşılan direnç mekanizmaları Tablo’da gösterilmiştir. Tablo: Antibiyotiklerin etki ve direnç mekanizmaları Antibiyotik Etki mekanizması Hücre duvarı sentez inhibitörleri 1. Betalaktamlar Penisilin baglayan proteine Penisilin bağlanarak Sefalosporin peptidoglikanın peptid çapraz bağının inhibisyonu Monobaktam Karbapenem (Transpeptidasyon) 2. Glikopeptidler D- alanin D- alanine baglanarak (Vankomisin, teikoplanin) peptidoglikanın peptid çapraz bağının inhibisyonu (Transpeptidasyon) 3. Basitrasin Baktoprenol Membran hasarı (Stoplazma zarında hasar) Polimiksin ve daptomisin Dış zar ve stoplazma membranında hasar Protein sentez inhibitörleri Aminoglikozitler 30S rRNA (bakterisidal) İnisiasyon kompleksinin oluşumunun inh. Tetrasiklinler 30S rRNA Elongasyonun engellenmesi 50S rRNA Makrolitler ve Linkozamidler Kloramfenikol 50S rRNA (peptidil transferaz enzim inhibisyonu) Genoma etkili antibiyotikler Kinolonlar DNA giraz enzim inhibisyonu (topoizomeraz II) Rifampin DNA bağımlı RNA polimeraz inhibisyonu Metranidazol Direnç mekanizması Etki spektrumu 1. Betalaktamaz (en sık) 2. Penisilin bağlayan proteinde yapı değişikliği 3. Geçirgenlik azalması 4. Aktif eflüks Hedef bölge değişikliği (D- alanin Dlaktat olur) En sık Enterokoklarda görülür (kazanılmış direnç) Hedef bölge değişikliği En geniş spektrumlu betalaktam karbapenem Aztreonam Gr+ ve anaeroblara etkisiz - Polimiksin Gr (-), daptomisin Gr (+) bakterilere etkili Gr + bakterilere etkili, Gram negatif bakteriler doğal dirençli (porlardan geçemez) Gr + bakterilere etkili. Nefrotoksik olduğundan topikal kullanılır. - -İlacı modifiye eden enzim sentezi Anaeroblara ve inrasellüler (en önemli mekanizma) mikroorganizmalara etkisiz -Hedef bölge değişikliği -Membran geçirgenliğinin azalması Aktif eflüks sistemi En geniş spektrumlu antibiyotik Hedef bölge değişikliği (23S rRNA’ da değişiklik) İlacı modifiye eden enzim sentezi İntrasellüler bakterilere en etkili antibiyotikler Topoizomerazda mutasyon Gr + ve Gr - bakteriler RNA polimeraz enziminde mutasyon Tüberküloz tedavisi, H. influenza ve N. meningitidis proflaksisi Anaeroblara etkili DNA’da hasar *Tetrasiklin ve sülfonamid direnci aktif eksport sistemi, INH direnci peroksidaz ve katalaz enziminin kaybolması 13 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER 65. Aşağıdaki bakterilerden hangisinin insanda oluşturduğu hastalıkların patogenezinde, bakteri tarafından üretilen ekzotoksin rol oynamaz? Antibiyotikler ve lizozime doğal dirençli mikroorganizmalar Tablo’da gösterilmiştir. Betalaktam antibiyotikler, vankomisin ve lizozime doğal dirençli mikroorganizmalar Hücre duvarı bulunmayan mikroorganizmalar Mycoplasma Uroplazma Protoplast (Gram pozitif bakterinin hücre duvarsız formu) Sferoplast (Gram negatif bakterinin hücre duvarsız formu) L form Virüsler A) Vibrio cholerae B) Corynebacterium diphtheriae C) Mycobacterium tuberculosis D) Staphylococcus aureus E) Shigella dysenteriae 65 - C Mycobacterium tuberculosis’in endotoksini, ekzotoksini, kapsül ve spor yapısı mevcutdeğildir. Bu nedenle tüberküloz enfeksiyonu patogenezinde ekzotoksinler rol oynamaz. Diğer seçeneklerde yer alan bakterilere bağlı gelişen enfeksiyonlarda ekzotoksinler rol alır. Sulfolipitler ve lipoarabinomannan fagozom- lizozom birleşmesini engelleyerek bakterinin hücre içinde yaşamasını sağlar. M.tuberculosis enfeksiyonunun patogenezinde en önemli mekanizmadır Vibrio cholerae kolera hastalığı etkeni olup, patogenezinde A-B toksin yapısındaki ekzotoksini (enterotoksini) rol alır. Corynebacterium diphtheriae’de difteri ekzotoksini (bakteriyofaj taraından sentezlenir,longasyon faktör-2’yi inhibe ederek, protein sentezini inhibe eder) Staphylococcus aureus’a bağlı besin zehirlenmesinde bakterinin enterotoksinleri (A-G arası), toksik şok sendromunda TSST-1, haşlanmış deri sendromunda 8bebeklerde görülür) ise eksfoliatif toksin neden olur. Shigella dysenteriae tip 1’in Shiga toksini (verotoksindir) özellikle çocuk yaş grubunda hemolitik üremik sendroma (mikroanjiyopatik hemolitik anemi, böbrek fonksiyon testlerinde bozulma ve trombositopeni ile karakterizedir) neden olur. Vankomisine doğal dirençli (intrensek) diğer bakteriler Lactobacillus Leuconostoc Pediococcus Erysipelothrix Enterococcus gallinarum Enterococcus casseliflavus Gram negatif bakteriler Lizozim N-asetil muramik asit içermeyen Chlamidya’ya etkisizdir. 67. Yüksek ateş, öksürük yakınmalarıyla getirilen 2 yaşındaki bir çocukta aşağıdaki viruslerden hangisinin etken olması beklenmez? A) Human Boca virus B) Adenovirus C) Parainfluenza virus D) Solunum sinsityal virus E) Rotavirus 67 - E Reovirus ailesinin en önemli üyesi Rotavirus olup bebeklerde en sık ishal etkeni olan virustur. Rota virus yüksek ateş, öksürük semptomlarıyla karakterize üst veya alt solunum yolu enfeksiyonlarına neden olmaz. Diğer seçeneklerde yer alan virusler yüksek ateş ve öksürüğe neden olabilir. 68. Akut hemorajik konjunktivite neden olan virus aşağıdakilerden hangisidir? A) Enterovirus tip 71 B) Coronavirus C) Norovirus A) Teikoplanin B) İmipenem C) Kolistin D) Aztreonam 68 - E Seçeneklerde yer alan Enterovirüs tip 70: Akut hemorajik konjiktivite neden olur . Enterovirüs tip 71: Menenjit ve ensefalite neden olur. Adenovirus serotip 40,41 çocuklarda rotavirusden sonra 2. En sık gastroenterit etkenidir. Norovirus erişkinlerde sıklıkla su kaynaklı epidemik gastroenterite neden olur. Coronavirus , SARS (Şiddetli Akut Solunum Yetmezliği Sendromu) sendromu ve soğuk algınlığına neden olabilir. Hem solunum yoluyla hem de fekal oral yolla bulaşabilir. SARS tedavisinde antiviral ilaç olarak ribavirin kullanılabilir. E) Amikasin 66 - A Glikopeptid grubu antibiyotikler (vankomisin, teikoplanin) molekül ağırlıklarının büyük olması nedeniyle Gram negatif bakterilerin hücre duvarı yapısının dış zar kısmında yer alan porlardan geçemezler. Bu nedenle Gram negatif bakteriler yapısı gereği glikopeptid antibiyotiklere doğal dirençlidir. www.tusem.com.tr D) Adenovirus serotip 40,41 E) Enterovirus tip 70 66. Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisinin gram negatif bakterilere karşı etkinliği yoktur ve bu nedenle Gram negatif bakterilere karşı doğal dirençlidir? 14 TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 69. Aşağıdaki human herpes virüs ile latent kaldıkları hücre eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır? A) Varicella zoster virüs – Dorsal kök ganglionları B) Human herpes virüs 6 –Peyer plakları C) Sitomegalovirüs – Böbrek ve lenfoid doku D) Herpes simpleks virüs 1 – Trigeminal duyu gangliyonu E) Epstein Barr virüs – B lenfositte CD 21 69 - B HHV-6 Thelper (CD4+ T ) lenfositleri tutar. Ekzantem subitum (6. Hastalık, Roseola infantum) etkenidir. Peyer plaklarında tutulum ve viremi yapan virus Polio virusdür.(Peyer plaklarını tutan bakteriyel infeksiyon ise Salmonella typhi’dir) Herpes virusler, tutulum yaptıkları bölgeler ve neden olduğu hastalıklar Tablo’da gösterilmiştir. Herpesvirüs HSV tip-1 HSV tip-2 Varisella zoster Üreme Hedef hücre Hızlı üreme, sitolitik etki Mukoepitelyal hücreler CMV Yavaş üreme, sitomegalik etki Yavaş üreme, lenfoproliferatif etki Değişken, lenfoproliferatif etki HHV 6 HHV 7 EBV HHV8 (Kaposi sarkomuyla ilişkili herpesvirüs) Monosit, lenfosit ve epitel hüc. T lenfosit Latent bölge Dev hücre Nöronlar Var (HSV-1 Trigeminal, HSV-2 Lumbo-sakral, VZV Dorsal kök ganglionunda) Bezler ve böbrek Var Gansiklovir Lenfoid doku Var Yok B lenfosit, epitel hücreleri Lenfoid doku (B lenfositleri) Yok EBV’de tedavi yok, HHV8’de alfa interferon 70. Aşağıdaki virus ailelerinden hangisi kansere neden olmaz? A) Papilloma virus B) Flavivirus C) Retrovirus D) Herpes virus Tedavi Asiklovir EBV’e bağlı diğer maligniteler; - AIDS’li hastalarda - AIDS’li hastalarda SSS’de meydana gelen nonhodking lenfomaların neredeyse tümü EBV’e bağlı gelişir. - Hodking lenfoma - Leiyomyosarkom (AIDS’li çocuklarda). - X’e bağlı lenfoproliferatif hastalık (Duncan sendromu): Erkeklerde ortaya çıkar. SAP geninde görülen fonsiyon bozukluğuna bağlı olarak B lenfositleri kontrolsüz çoğalır. - Transplantasyondan sonra meydana gelen lenfoproliferatif hastalık: Transplantasyondan sonra meydana gelen lenfomaların en sık etkenidir. HHV-8 : Kaposi sarkomu, primer efüzyon lenfoması ve Casttleman hastalığına neden olur. E) Paramyxovirus 70 - E Paramyxovirus ailesi onkojenik (kansere neden olan) virusler içerisinde yer almaz. Paramiksovirus ailesinde ; Parainfluenza, RSV, Kızamık, Kabakulak, Metapneumovirus, New Castle virus (tavuklarda hastalık yapar tavklardan insanlara bulaşıp konjuktivit yapabilir) bulunur. Papilloma virus ailesinde Human papilloma virus (serotip 16, 18) servikal kansere Flavivirus ailesinde yer alan HCV hepatosellüler karsinoma Retrovirus ailesinde yer alan HTLV-I :Erişkin T hücreli lenfositik lösemi (Tax geni, IL-2) HTLV-2 Saçlı hücreli (hairy cell) lösemiye HTLV-5 : Kutanöz lenfoma neden olur. Herpes virusler içerisinde yer alan EBV nazofarenks karsinomu, Burkitt lenfoma, leimyosarkom (AIDS’li çocuklarda), oral tüylü lökoplaki (AIDS’li hastalarda sıklıkla dilde), X’e bağlı lenfoproliferatif sendrom (Duncan sendromu), beyinde non Hodgkin lenfoma vb. malignitelere neden olabilir. Kanser gelişiminden sorumlu proteinleri EBNA (Ebstain-Barr virüs nüklear antijen) ve LMP (Latent membran proteini)’dir. 71. Gram boyası ile boyanabilen, blastospor, klamidospor ve psödohif ve gerçek hif yapısı oluşturabilen, maya –hif dimorfizmi gösterebilen, 45 °C üreyebilen mantar türü aşağıdakilerden hangisidir? A) Cryptococcus neoformans B) Candida dubliniensis C) Candida albicans D) Pneumocystis jiroveci E) Malassezia furfur 15 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER 71 - C Soruda Candida albicans’ın mikrobiyolojik özellikleri sunulmuştur. Candida albicans ve diğer Candida türleri Gram boyasıyla Gram pozitif iri ovalimsi yapılar şeklinde mor renkte boyanabilir. Diğer seçeneklerde yer alan mantarlar Gram boyasıyla boyanmaz. Candida albicans blastospor, klamidospor , gerçek ve psödohif yapısı gösterir. Germ tüp testi pozitiftir (Candida dubliniensis’de de pozitiftir).C. albicans 45 oC’de üremesi (C.dubliniensis bu sıcaklıkta üremez )ve intrasellüler beta glukozidazının olmamasıyla C. dubliniensis’ten ayırt edilir. Hem Candida albicans hem de C.dublinensis 37 °C’de ürer Kandida türleri C. albikans C. galabrata C. parapisilosis C. tropicalis C. krusei C. lusitaniae C. dubliniensis 73. Santral sinir sistemi enfeksiyonuna neden olmayan parazit aşağıdakilerden hangisidir? Protozoonlar Hastalık Amipler Entamoeba histolytica Amipli dizanteri Acanthamoeba Kontak lensle ilişkili keratit Naegleria fowleri Primer amip menenjiti Silyalı Balantidum coli Kolit Sporlular Plasmodium spp Sıtma (eritrosit tutulumu) Babesia microti Babesiyoz (sıtmaya benzer klinik) Toxoplazma gondii Konjenital enf. AIDS’te ensefalit Criptosporidium parvum İsospora belli Cyclospora cayetanensis Kamçılılar/ Leishmania donovani D) Aspergilus niger 72 - C Zygomyetes türleri (Rhizopus, Absidia, Mucor) tanısında beta 1,3 D-glukan serolojik testi kullanılmaz. Candida ve Aspergillus türlerine bağlı enfeksiyonların tanısında beta 1,3 D-glukan serolojik testi kullanılabilir. • İnvazif candida da mannan (%100 duyarlı özgüllük düşük) antijeni ve stoplazmik antijen olan enolaza (%100 özgül duyarlılığı düşük) bakılabilir. • İnvazif aspergilloziste galaktomannan antijeni saptanabilir. Serumda (1-3) beta- glukan düzeyi ve limilus lizat testi candida ve aspergillus enfeksiyonlarının tanısında kullanılabilir. www.tusem.com.tr Sular Fekal- oral Sivrisinek Kene İshal İshal İshal Fekal- oral Fekal- oral Flebotom (tatarcık) Cinsel ilişki Fekal- oral Çeçe sineği Acanthamoeba castellanii: Dikensi çıkıntısıyla kontak lensle ilişkili keratite neden olur. Herpes simpleks keratitiyle karıştırılabilir fakat acanthamoeba’da şiddetli göz ağrısı vardır. AIDS’lilerde kronik granülomatöz amip ensefalitine (HSV ile karışır) neden olur. Naegleria Fowleri: Oldukça mortal pirimer amip meningoensefaliti etkenidir. Kontamine sularda yüzerken bulaşan trofozoid form nazal mukazaya gelir ve olfaktor sinir boyunca ilerliyerek SSS’e yayılır. Hemorajik nekroza neden olduğundan BOS’ta eritrosit, nötrofil (pürülan) ve trofozoid görülür. Kist klorlamaya dirençlidir.Tedavide amfoterisin B ile birlikte rifampin kullanılabilir. Taenia soleum (Silahlı tenya) : Domuzlarda bulunan larvanın (Cysticercus cellulosa) insanlara bulaşaması sonucu ortaya çıkar. Taenia soleum’un yumurtası da bulaştırıcı olabilir (T. saginatadan farklı). Bu nedenle insan hem kesin konak hem de ara konak olabilir. İnsan ara konak olduğunda sistiserkoz E) Candida krusei - Bulaş yolu Fekal- oral Sular Ookist, bradizoid, trofozoid Fekal- oral Visseral laişmanyozis (RES tutulumu) Trichomonas vaginalis Vajinit (sadece trofozoidi var) Steatore, Giardia lamblia malabsorbsion Trypanosoma cruzii Cagas hastalığı 72. Tanısında beta 1,3 D-glukan serolojik testinin kullanılmadığı mantar enfeksiyonu aşağıdakilerden hangisidir? C) Absidia D) Taenia solium 73 - E Giardia lamblia (intestinalis) sanral sinir sitemi tutulumu yapmaz. Duodenumda yağda emilen vitaminlerin absobsiyonunu engelleyerek steatore ve malabsorbsiyona neden olabilir. Diğer seçeneklerde yer alan etkenler santral sinir sistemi tutulumuna neden olabilir. Candida albicans’ın Virülans Faktörleri C. albicans maya hif dimorfizmi göstermesi ve içermiş olduğu bazı enzimler nedeniyle virülansı en yüksek kandidadır. Maya hif dimorfizmi, dokulara tutunma yeteneği (adezinler), hücre yüzeyi hidrofobisitesi, salgısal proteinazlar, fenotipik değişim, östrojen reseptörü (vajen kolonizasyonu), fosfolipazlar, faktör 6, laminin reseptörü, fibrinojen bağlayan proteinler, fibronektin reseptörü, C3 reseptörü, mannoprotein. Kandida türlerinde kapsül ve melanin pigmenti bulunmaz. B) Aspergillus fumigatus B) Acanthamoeba C) Naegleria fowleri E) Giardia lamblia Önemli Özellikleri *Blastospor, klamidospor, yalancı hif ve gerçek hif oluşturur. Germ tüp testi +’dir. Pseudohif oluşturmaz. C. albikans’tan sonra en sık rastlanan kandidadır (Özellikle idrar yolu enfeksiyonları). Kateterle ilişkili fungemilerde oldukça sık izole edilir. Ketakonazole doğal dirençlidir. 4 saat sonra yalancı germ tüp oluşturur. *Flukonazole doğal dirençlidir. Amfoterisin B’ye doğal dirençlidir. C. albikans gibi germ tüp ve klamidospor oluşturur. A) Candida albicans A) Toxoplasma gondii 16 TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 75. Özellikle HIV pozitif hastalarda santral sinir sisteminde aseptik menejit ve intrakraniyal kitleye neden olabilen, termal dimofizim göstermeyen, blastospor ve melanin pigmenti oluşturan kapsüllü monomorfik maya mantarı aşağıdakilerden hangisidir? denilen klinik tablo ortaya çıkar. Bu durumda larva bir çok organa (Santral sinir sistemi, göz ve kalp vb.) yayılım göstererek kist oluşumuna neden olur. Nörosistiserkozis sonucu epilepsi benzeri bir tablo oluşturur. Balamuthia mandrillaris: Protozoonlar içerisinde yer alan ve doğadaki serbest amiplerden olan Balamuthia mandrillaris (eski adı leptomiksoid amip) de insanlarda ve hayvanlarda meningoensefalite neden olabilir. Hematoksilen eozin boyasıyla Acanthomoeba türlerinden ayırt edilemez bu yüzden türe özgü antikorlarla spesifik tanı konur. A) Histoplasma capsulatum B) Penisillosis marnefeii C) Coccoides immitis D) Crytococus neoformans E) Fusarium solani 75 - D Soruda Crytococus neoformans’ın özellikleri tanımlanmaktadır. Kuş gübresiyle kirlenmiş olan topraktan mikrokonidilerin solunmasıyla bulaşır. Monomorfiktir yani sadece maya formda bulunur. - Akciğerde soliter pulmoner nodül: Bu lezyon akciğer karsinomuyla karıştırılır. - Menenjit: Merkezi sinir sistemine tropizim gösterdiği için en sık görülen klinik formu menenjittir. Özellikle immünyetmezliklilerde (AIDS, hodgkin lenfoma vb.) kan yoluyla yayılarak granülomatöz menenjite neden olur. Beyinde apse ya da tümörle karışabilen kitle oluşumuna neden olur (kriptokokkoma). Virülans Faktörleri - Polisakkarit kapsül en önemli virülans faktörüdür. Tüm suşlar kapsüllü değildir. Kapsülsüz kökenler granülomatöz reaksiyona neden olur. - Melanin pigment üretimi: Mantarı oksidatif hasara karşı korur. Staib besiyerinde kafeik asiti melanine dönüştürerek koyu kahverengi koloniler oluştururlar. - Proteinaz üretimi (mannoprotein): İnvasyon ve hücre hasarından sorumludur. Tanı: Çini mürekkebiyle veya musikarmin boyasıyla kapsül yapısı gösterilebilir fakat duyarlılığı düşüktür. Özellikle BOS örneklerinin incelenmesinde en duyarlı ve en sık kullanılan yöntem kriptokokal antijenin tespitidir. Çok kısa sürede sonuç veren lateks aglutinasyon testi kullanılabilir. Fenol oksidaz ve üreaz testi tanı amacıyla kullanılabilir. Kapsüllü olduğundan besiyerinde mukoid koloniler oluşturur. 74. Adana ilinden ateş ve hâlsizlik şikâyetleriyle başvuran 35 yaşındaki bir erkek hastanın fizik muayenesinde hepatosplenomegali, hipergamaglobulinemi, hipoalbuminemi ve pansitopeni saptanmıştır. Yapılan testlerinde formol jel testi pozitif saptanmış ve 3N besiyerinde parazit üretilmiştir. Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir? A) Leishmania donovani B) Toxoplasma gondii C) Entamoeba histolytica D) Cryptosporidium parvum E) Tryponosoma cruzi 74 - A Soruda Kala-azar (Visseral leişmaniyazis) etkeni olan Leishmania donovani’nin özellikleri tanımlanmaktadır Leishmania donovani: Visseral laişmanyozis (Kala- Azari) etkenidir. Flebotom (tatarcık, kum sineği)’un insanı sokmasıyla promastigot form bulaşır. Promastigot makrofajları enfekte eder ve amastigot forma dönüşür. Amastigot form çoğalarak makrofajları parçalayıp diğer makrofajları enfekte eder. RES organları olan lenf bezleri, kemik iliği, dalak ve karaciğer etkilenir. Klinik :Hepatosplenomegali: Dalak aşırı derecede büyümüştür (Sıtma , Enfeksiyoz mononukleozisde de büyür), Hiperfibrinojenemi, hipoalbüminemi, Hipergamaglobulinemi (poliklonal B lenfosit aktivasyonuna bağlı) Dalak ve kemik iliği tulumuna bağlı Pansitopeni (lökopeni, trombositopeni) ve Anemi İleri dönemde ciltte hiper pigmentasyon meydana gelir (siyah hastalık). Tanı: Kemik iliği asprasyonunda makrofajların içinde amastigotların gösterilmesi ile konur. NNN besiyerinde (Novyi, McNeal, Nicolle, tavşan kanıyla hazırlanan besiyeri) veya Tobie’s besiyerinde promastigotlar gösterilebilir. Formol- jel testi pozitiftir 76. Sestod grubunda yer alan helmintlerden hangisi pleroserkoid larva içeren çiğ balık yenmesi sonucunda vitamin B12 eksikliği ve megaloblastik anemiye neden olabilir? A) Anisakis simpleks B) Clonorchis sinensis C) Diphylobotrium latum D) Schistosoma japonicum E) Paragonimus westermanii 17 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER 76 - C Soruda sestod grubunda yer alan Diphylobotrium latum (Balık tenyası) özellikleri tanımlanmaktadır. Diphylobotrium latum : Birden fazla ara konağı (2 adet) olan ve yumurtası kapaklı (operkulum) olan tek sestod’dur. Kasında larva (sparganum) bulunan az pişmiş balıkların yenmesiyle bulaşır. B12 vitamini eksikliği anemisi ve megaloblastik anemiye neden olduğu gibi nörolojik semptomlara neden olabilir. Clonorchis (Opisthorchis) sinensis:Az pişmiş balıkların yenmesiyle bulaşan trematod (yapraksı solucan) . Duedonumdan safra kanalına geçerek buraya yerleşir. Ateş, epigastrik ağrı hepatomegaliye neden olabilir. Ayrıca kolesistit ve safra kesesi adenokarsinomu gelişebilir. Gaitayla yumurtalar atılır. Clonersis de çiğ balıktan bulaşabilmesine rağmen, termatod grubunda yer alır ve kolanjiyosellüler karsinoma neden olabilir. Anisakis simplex: Çiğ deniz ürünleriyle bulaşan nematod (yuvarlak solucan)’dur. Akut enfeksiyon apandisitle, kronik enfeksiyon GIS kanseriyle karışır. Tanı endoskopi veya laparotomi ile konur. Medikal tedavisi yoktur cerrahi olarak çıkarılır. Paragonimus westermani: Birden fazla ara konağı vardır. Metaserkarya içeren az pişmiş yengeçlerin yenmesiyle bulaşır. Gastrointestinal sisteme gelen yumurtalar diyafragmadan penetre olarak akciğere gelir. Erişkin formu akciğere yerleşen tek parazittir. Gögüs ağrısı, paslı balgam, akciğerde kavitasyon (Tüberkülozla karışabilir) ve sekonder bakteriyel enfeksiyona neden olabilir. Larvanın SSS invazyonuna bağlı olarak serebral paragoniyazis meydana gelebilir. Gaitada ve balgamda kapaklı yumurtalar gösterilebilir. 77. Aşağıdakilerden hangisi multiple sklerozda görülen aşırı duyarlılık reaksiyonudur? A) Tip I aşırı duyarlılık reaksiyonu B) Tip II aşırı duyarlılık reaksiyonu D) Tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonu E) Tip V aşırı duyarlılık reaksiyonu C) Tip III aşırı duyarlılık reaksiyonu 77 - D Tip Tip 1: Anaflaktik tip Tip II: Sitotoksik hipersensitivite Tip III: İmmün kompleks hastalığı Tip IV: Gecikmiş ve Hücre aracılı Hipersensitivite www.tusem.com.tr HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONLARI ÖZET Mekanizma Hastalık Anaflaksi • Aşırı IgE antikoru üretimi Bronşial astım • Mast hücresi ve bazofillerden vazoaktif Saman nezlesi amin salgı artışı Ürtiker • Diğer iltihap hücrelerinin birikimi Allerjik konjonktivit Allerjik gastroenterit • Anti reseptör antikorları ile hasar Otoimmün hemolitik anemi • Antikora bağlı selüler sitotoksitite Otoimmün trombositeni • Hedef hücre yüzeyinde oluşan antijenlere İnsülin Rezistan Diyabet (Tip2) IgG ve M bağlanması ve kompleman aktivas- Eritroblastozis fetalis yonu ile opsonizasyon ve hücrenin fagosito- Goodpasture sendromu zu veya MAC ile lizisi oluşumu Pernisyöz Anemi Pemfigus Vulgaris ANCA+ vaskülitler Akut Romatizmal Ateş Graves Hastalığı • Antijen antikor kompleksi ile kompleman Arthus reaksiyonu aktivasyonu. Serum hastalığı • Kemotaktik komplemanın(C5a) etkisiyle SLE nötrofil lökosit birikimi ve Nötrofilik oksijen Reaktif artrit radikalleri ve lizozomal enzimlerle, vasküler Glomerülonefritler ve doku hasarı Vaskülitler • Gecikmiş tip: Granülomatoz iltihap, kazeifi- Tüberküloz ve PPD reaksiyonu kasyon nekrozu Kontakt dermatit • Hücre aracılı tip : Sensitize T Lenfosit Multipl sklerozis sitokin salgısı ve T hücre aracılı hasar, histiTransplant reddi yositlerle hasar Polimiyozit İnklüzyon cisim myoziti Romatoid Artrit Tip I diabet 18 TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 78. Aşağıdakilerden hangisi endotelin hemostaza etkilerinden değildir? 79 - E B) Ekstrinsik pıhtılaşma yolu aktivasyonu ile trombotik etki APOPTOZ VE NEKROZUN KARŞILAŞTIRILMASI ÖZELLİK Nekroz Hücre boyutu Büyüme(şişme) Nükleus Piknozis è Karyoreksis è Karyolizis C) Heparin benzeri molekül ve trombomodülin senteziyle antikoagulan etki Hücre membranı Hücresel içerik A) PGI2 VE NO salgısı ile antitrombotik etki D) TXA2 senteziyle trombotik etki Apoptoz Küçülme(büzüşme) Kromatin kondansasyonu ve fragmantasyonu Parçalanmış Sağlam Enzimatik sindirim, hücre Sağlam, apoptotik dışına yayılır cisimler olabilir Sıklıkla var Yok Çok sayıda hücre Tek veya az hücre İnflamasyon Etkilenen hücre sayısı Fizyolojik/patolo- Her zaman patolojik jik rol E) t-PA senteziyle fibrinolitik etki 78 - D ENDOTELİN HEMOSTAZA ETKİLERİ Antitrombotik etki: PGI2 VE NO salgısıyla gerçekleşir. Bu mediyatörler trombosit aktivasyonu ve agregasyonunu inhibe eder. Antikoagulan etki: Heparin benzeri molekül ve Trombomodülin yardımıyla antikoagulan etki sağlanır. Fibrinolitik etki: t-PA ile fibrinolitik etki sağlanır. Trombotik etki: Trombositler subendotelyal kollojene vWF aracılığıyla bağlanır. vWF endotel ve makrofajlarca yapılır ve plazma içinde dolaşır. Endotel hücreleri ayrıca bakteriyel endotoksinlerin ve sitokinlerin etkisiyle doku faktörleri sentezlerler. Ekstrinsik pıhtılaşma yolunu aktive ederler. Plazminojen aktivatör inhibitörünü sentezlerler. HEMOSTAZ SÜRECİ 1- Vasküler hasar sonucu arterioler vazokonstrüksiyon gelişir. Bu refleks yanıt endotelin aracılığıyla gelişir. 2- Vasküler hasar sonucu açığa çıkan subendotelyal kollojene trombositler yapışır. Trombositler vWF aracılığı ile kollojene tutunduktan sonra granüllerinin deşarjı gelişir. Granüllerden özellikle ADP, TXA2 ve bunun sonucunda trombosit aggregasyonu gelişir. Bu olay primer hemostatik tıkaçtır. 3- Pıhtılaşma sisteminin aktivasyonu sonucu fibrin oluşur. Fibrin primer hemostatik tıkacı stabilize eder. Bunun sonucunda sekonder hemostatik tıkaç gelişir. 4- Bu süreç esnasında t-PA ve trombomodülin (koagulasyon faktörleri sincirini bloke eder) çevre endotel tarafından salınır ve fibrinoliz başlar. Sıklıkla fizyolojik (istenmeyen hücrelerin eliminasyonu) Patolojik: DNA hasarından sonra hasarlı hücrede 80. Folikül epitelinden gelişmeyen tiroit kanseri aşağıdakilerden hangisidir? A) Papiller tiroit kanseri B) Foliküler tiroit kanseri C) Diffüz sklerozan papiller tiroit kanseri D) Medüller tiroit kanseri E) Tall cell varyant papiller tiroit kanseri 80 - D Tiroit kanserleri sıklıkla iyi differansiyedir ve erken çocukluk ve erken gençlikte sık görülürler. Tiroit kanserleri folikül epitelinden köken alır. (Medüller kanser hariç) 81. Amyotrofik lateral skleroz hastalarında spinal kord anteriorunda nöronlarda izlenen cisimler hangisidir? A) Corpora amylecea B) Lewy cisimleri C) Nevrotik plak D) Rushton cisimleri E) Bunina cisimleri 81 - E Amyotrofik Lateral Sklerozis Öncelikle medulla spinalis ön boynuzdaki alt motor nöronların sonrasında kortikospinal traktüsteki üst motor nöronların dejenerasyonu sonucu oluşan nöronal muskuler atrofi ve hiperrefleksi ile karakterize bir hastalıktır. Erkeklerde daha sıktır. Sıklıkla idiopatiktir. %10 kalıtsaldır ve otozomal dominant geçiş gösterir. Motor nöronlar etkilenir. • Duyu fonksiyonları bozulmaz. Nöronlarda otofajik vakuller ve bunnina cisimleri (PAS +) izlenir. El ve ayaklarda kramplar ve spastisite gelişir. İstemsiz kas kasılmaları, fasikülasyonlar oluşur. 79. Aşağıdaki değişikliklerden hangisi apoptoz lehinedir? A) İlk izlenen morfolojik bulgu hücresel şişmedir. B) Çok sayıda hücre etkilenir. C) Sadece fizyolojik olaylarda rol alır. D) Şiddetli inflamasyon görülür. E) Hücrenin plazma membranı sağlamdır 19 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER 82. Patogenezinde TGF-beta artışı ve caveolin azalmasının rol oynadığı fibrozan akciğer hastalığı aşağıdakilerden hangisidir? Böbrek kanserlerinin histolojik klasifikasyonu: 1-Berrak hücreli tip: En sık görülen tiptir. (%70-80). Tümör hücreleri şeffaf stoplazmalıdır. Ve papiller morfoloji yoktur. PAS (+) boyanır ve stoplazmasında lipid, glikojen içeriği fazladır. Proksimal tubulus epitelinden gelişir. En sık izlenen kromozomal anomali • 3. Kromozomun kısa kolunda sekans kaybı, delesyondur. Bu bölgede VHL geni bulunmaktadır. VHL geni HIF-1 (hipoksi inducible faktör)’ün sürekli inhibisyonunu sağlamaktadır. Bu genin mutasyonu sonucu aşırı HIF-1 uyarımı gelişmekte buda proanjiyogenik faktörlerin salınımı sonuç olarak tümör gelişimine neden olmaktadır. 2-Papiller tip: %10-15 sıklığındadır. Daha çok distal tubulus epitelinden gelişir. Fakat multiple ve bilateral olma olasılığı çok yüksektir. Diyaliz tedavisi alanlarda en sık görülen tiptir. 3p delesyonları izlenmemektedir. Trizomilere daha sık rastlanmaktadır ve erkek hastalarda Y kromozom kaybı izlenebilir. 3-Kromofob renal hücreli tip: Mikroskopik olarak onkositomdan ayırımı güçtür. İyi prognozludur. 4-Kollektör duktus (Bellini duct) karsinomu A) Usual interstisyel pnömoni B) Krtiptojenik organizasyon pnömonisi C) Nonspesifik interstisyel pnömoni D) Pnömokonyozlar E) Deskuamtif interstisyel pnömoni 82 - A İDİYOPATİK PULMONER FİBROZİS (İPF) (DİĞER İSİMLERİ: USUAL İNTERSTİSYEL PNÖMONİA, KRİPTOJENİK FİBROZAN ALVEOLİTİS) Bu hastalık patogenezi için artık kabul edilen görüş sebebi bilinmeyen ajanlar (Sigara?) tarafından gelişen tekrarlayan epitel hasarı sikluslarıdır. Rekürren alveolitler ile akciğer nekrozu gelişir ve sonra hasarlı bölgeler fibrozisle iyileşir. • Hastalığı tetikleyen TGF-betadır. Hasarlanan alveolar epitelyal hücreler tarafından salınan TGFbeta nın aşırı artışı hastalığın patogenezinde esas rol oynar. Ayrıca bu hastalarda endojen pulmoner fibrozis inhibitörü olan caveolin-1 azalması da suçlanmaktadır 83. Böbrek adenokanserinde en sık izlenen kromozomal anomali aşağıdakilerden hangisidir? A) 3p delesyonu B) Rb delesyonu C) P53 mutasyonu D) Hiperploidi E) t(2;5) 83 - A Böbrek adenokanserinin en sık izlenen histolojik tipi berrak hücreli adenokanserdir ve burda en sık izlenen kromozomal anomali 3p delesyonudur. BÖBREK ADENOKANSERİ (RENAL HÜCRELİ KARSİNOM-HİPERNEFROMA) Tubulus epitelinden köken alan bir adenokarsinomdur. Yetişkinde en sık olan malign böbrek tümörüdür. Etyoloji: Sigara en çok ilişkili faktördür. Erkeklerde iki kat daha fazla görülür. Bunların dışında ileri yaş (6-7 dekatlarda sık) obezite, östrojen, asbest, kronik böbrek yetmezliği (KBY), hipertansiyon, dialize bağlı kistler, Tuberos skleroz, Von-Hippel-Lindau hastalığı Böbrek kanserlerinin %4’ü familyaldir. • Von Hippel Lindau (VHL) sendromu: Hastların tamamında böbrek kistleri, bilateral ve multiple renal hücreli karsinom vardır. Patogenezde VHL geni rol oynar. • Herediter(familyal) berrak hücreli karsinom: VHL geninde defekt vardır. Sadece renal hücreli karsinom sıklığı artmıştır. VHL sendromundaki diğer bulgular yoktur. • Herediter papiller karsinom: Otozomal dominan formu multiple bilateral papiller histolojide tümörler içerir. Met protoonkojeninde mutasyon vardır. www.tusem.com.tr 84. Miyelodisplastik sendrom hastalarında riski en fazla artan lösemi aşağıdakilerden hangisidir? A) Akut monositik lösemi B) Akut lenfoblastik lösemi C) Kronik lenfositik lösemi D) Kronik myelositik lösemi E) Lenfoblastik lenfoma 84 - A MYELODİSPLASTİK SENDROM (MDS) Klonal kök hücre hastalığıdır ve myeloid serinin defektif differansiasyonu ile karakterizedir. AML gelişme riski (%10-40) yüksek olan bir hastalıktır. • Sıklıkla idiopatiktir. Kemoterapi ya da radyoterapi sonucunda gelişebilir. Tedavi sonrası gelişen MDS’lerde (t-MDS) AML’ye dönüşüm daha sık ve hızlı olur. Prognoz kötüdür. Tanı aşamasında kemik iliği sıklıkla hipersellülerdir, bazen normosellüler veya nadiren hiposellülerdir. 20 TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 85. Elli yaşında erkek hasta sol parotis bölgesinde 2.5 cm çaplı, ağrısız, hareketli, düzgün sınırlı 2-3 yıldır var olan ve yavaş büyüme gösteren kitle ile başvurmuştur. Eksize edilen lezyonun histolojik incelemesinde kıkırdak ve kemik adaları içeren miksoid bir stroma içinde duktal epitelyal hücreleri izlenmiştir. 86 - B Diffüz Tip mide kanseri Kronik gastrit ve H. Pylori ile ilişkisi yoktur. E-cadherin mutasyonu ve A kan grubu riski arttırır. Kötü differansiyedir (sıklıkla taşlı yüzük hücre tipi) ve infiltratif büyüme özelliğindedir. Gençlerde daha sıktır. Her iki cinside eşit tutar. Mukus içeren, gland oluşturmayan, bazen taşlı yüzük görünümlü olan, infiltratif büyüme paterni gösteren hücreler vardır. • E-cadherin gen mutasyonu familyal gastrik kanser sendromunda görülür. Bu mutasyonda mide kanseri erken yaşta gelişir, sıklıkla diffuz tipte olur. Bu kişilerde invaziv lobüler meme kanseri riski de yüksektir. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Papillom B) Pleomorfik adenom C) Mukoepidermoid karsinom D) Yassı epitel hücreli karsinom E) Warthin tümörü 85 - B PLEOMORFİK ADENOM En sık izlenen tükrük bezi tümörüdür. Benign mikst bir tümördür. Kapsüllü ve benign olmasına rağmen çevre dokulara yapışıklık gösterebilir. Geniş cerrahi eksizyon gereklidir. • Mikroskopik incelemede ceşitli oranlarda miksoid, hyalin, kondroid hatta kemik dokuları izlenebilir. • Mikroskopik incelemede epitelyal (duktal) ve mezenkimal (myoepitelyal) olmak üzere iki ayrı doku komponenti bulunur ve her hastada bu doku komponentlerinin oranı farklı olabilir. (pleomorfik). Bu tümörün major özelliği bu heterojenitedir. • Klinikte mandibulanın arka köşesinde, iyi sınırlı, sert, ağrısız ve mobil kitle olarak palpe edilir. Radyasyon bir risk faktörüdür. Uzun süreli tümörlerde malign transformasyon %10 oranda izlenir. Bu tümör zemininden gelişen kanserlere malign miks tümör yada karsinoma ex pleomorfik adenom denir. Parotis dışı mikst tümörlerde bu oran artar. En sık metastazı lenf nodlarına olur. 87. Histolojik incelemede amiloid birikiminin izlendiği pankreas adacık hücre tümörü aşağıdakilerden hangisidir? A) Gastrinoa B) İnsulinoma C) VIPOMA D) Glukogonama E) Somatostatinoma 87 - B İNSÜLİNOMA (HYPERİNSULİNİZM/BETA HÜCRELİ TÜMÖR) En sık adacık hücre tümörüdür. • Benign olma sıklığı en fazla olan adacık hücre tümörüdür. • Sıklıkla Amiloid birikimleri izlenir. 88. Orta boy intrahepatik safra kanallarında nonsuppuratif granülamatöz yıkımla karekterize, antimitokondriyal antikor yüksekliğinin gözlendiği siroza ilerleyen hastalık aşağıdakilerden hangisidir? A) Primer sklerozan kolanjit B) Neonatal hepatit C) Primer biliyer siroz D) Sekonder biliyer siroz 86. Otuz iki yaşında erkek hastada bulantı,kusma ve karın ağrıları şikayetiyle yapılan endoskopide mide duvarında kalınlaşma izleniyor ve yapılan biyopside taşlı yüzük hücreli karsinom tanısı almıştır. Familyal mide kanseri hikayesi olan bu olguda aşağıdaki genetik değişikliklerden hangisi kanser gelişiminden sorumlu olabilir? E) Wilson 88 - C Primer biliyer siroz, orta yaşlı (30-65) kadınlarda görülen otoimmün bir hastalıktır. Diğer otoimmün hastalıklara eşlik eder. Ana his tolojik bulgusu; orta boy intrahepatik safra kanallarında non supuratif, granülomatöz yıkım olmasıdır. Serum IgM yüksekliği, hipokomplenemi, anti mitokondriyal immunoglobulin yüksektir, düz kaslara karşı antikorlar (ASMA) ve romatoid faktör yüksekliği de vardır. Bilier sirozlardan hepatosellüler karsinom gelişme oranı düşüktür. A) APC mutasyonu B) E-kaderin mutasyonu C) T(11,18) mutasyonu D) C-kit translokasyonu E) PDGFR mutasyonu 21 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER 89. Sjögren sendromunda aşağıdakilerden hangisinin görülmesi olası değildir? 90 - D Akciğerin yassı hücreli kanserinde izlenen histolojik bulgular: Büyük tümörlerde nekroz ve kavitasyon görülebilir. Tümör hücrelerinde keratinizasyon, glob korne yapıları, interselüler köprüler izlenir. Bu değişiklikler iyi diferansiye tümörlerde belirgin, az diferansiye tümörlerde minimaldir. Tuz biber yapısında kromatin küçük hücreli akciğer kanserinde izlenir. Skuamöz hücreli (Yassı hücreli) karsinom (SCC) Ø Tüm akcier kanserlerinin %20'ni oluşturur. Ø Erkeklerde daha sıktır. Ø Sigara içimi ile yakından ilişkilidir. Ø %75'i santral (proksimal bronşlardan köken alır) yerleşimlidir, orta kısmında nekroza bağlı kavite olabilir. Ø Bölgesel lenf nodu yayılımı sık fakat uzak metastaz nadirdir. Ø En yaygın genomik anomali 3q26 amplifikasyonudur. Ø p53 mutasyonu in situ ve invaziv SCC'de sıktır. Ø SCClerin %80'ninde EGFR overekspresyonu vardır. Ø Neden olduu en sık paraneoplastik sendromu hiperkalsemidir. Ø Bronşları tıkayıp erken dönemde belirti verebilir. A) Kornea epitel defekti B) Bronşit C) Nazal septum perforasyonu D) Glomerulonefrit E) B hücreli lenfoma 89 - D Sjögren sendromu olgularında böbrekte tubulointerstisyel nefrit izlenir, glomerulonefrit nadiren izlenir SJÖGREN SENDROMU Kuru göz (keratokonjunktivitis sicca) ve kuru ağız (xerostomi) kliniğine neden olan otoimmün bir hastalıktır. Sıklıkla diğer otoimmün hastalıklarla birlikte görülür (Sekonder form, en sık RA). • 50-60 yaş arası kadınlarda sık görülür. Sicca formu hastalığın izole formudur. Sicca formuna başka otoimmün hastalıklar eşlik ediyorsa sjögren sendromu adını alır. • Hastalarda ribonükleoproteinlerlere (RNP) karşı gelişmiş SS-A ve SS-B pozitiftir. • SS-A yüksekliğinde daha erken başlangıç, uzun hastalık süresi ve d aha sık ekstraglandüler bulgular izlenir. • Bü yük oranda RF (+) liği de eşlik eder. Bu hastalığın patogenezinde EBV, HIV ve HTLV-1 viral faktörler suçlanmıştır. Doku hasarı CD4+ T hücreleri ile oluşur. T hücrelerinin bir hücre iskeleti proteini olan α-fodrin’e karşı aktive oldukları düşünülmektedir. Histolojik inceleme yapıldığında bezlerde periduktal CD4+ T lenfosit hücre infiltrasyonu, duktal epitel hiperplazisi ve lüminal obstrüksion izlenir ve takiben asiner atrofi, fibrozis ve sonuçta yağ involusyonu izlenir. Klinik bulgular Gözde kuru göze bağlı erozyon ülserler, oral mukozada atrofiler, ülserasyonlar, solid gıdaları yutmada güçlük, nazal kuruluk nadiren septal perforasyon, bronşit bulguları gelişebilir. • Ekstraglandular tutulum yaparsa organlarda duktus tutulumu yapar. • Eğer böbrek tutulumu yapmışsa tubüler ve tubulointerstisyel tutulum izlenir ve glomerüler lezyonlar çok nadirdir. 91. Aşağıdaki vaskülit tiplerinden hangisinde granülomatöz inflamasyon izlenmez? A) Temporal arterit B) Tromboanjinitis obliterans C) Takayasu arteriti D) Wegener granulomatozisi E) Poliarteritis nodoza 91 - E Granulamatöz inflamasyonun gözlendiği vaskülitler Granülomatnflamasyon • Temporal arterit • Takayasu arteriti • Wegener granülomatozisi • Churg strauss sendromu • Buerger hastalığı (tromboanjinitis obliterans) 92. Aşağıdaki kalıtsal karaciğer hastalıklarından hangisinde periportal hepatositlerde PAS (+) kırmızı inklüzyonların birikimi karakteristiktir? 90. Akciğerin yassı hücreli kanserlerinde aşağıdaki patolojik bulgulardan hangisi izlenmez? A) Büyük tümörlerde nekroz ve kavitasyon A) Wilson hastalığı B) Glob korne (keratin inciler) yapıları B) Alfa-1 Antitripsin eksikliği C) Tek hücre keratinizasyonu C) Dubin-Jhonson sendromu D) Tümör hücrelerde tuz-biber yapısında kromatin D) Trizinemi E) İnterselüler köprüleşmeler E) Kalıtsal hemokromatoz www.tusem.com.tr 22 TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 92 - B α1-Antitripsin eksikliği (AAT), proteaz inhibitörü olan α1 antitripsinin serum seviyelerinin düşüklüğüyle giden bir hastalıktır. (otozomal resesif) AAT 14. kromozomda bulunan AAT geni ile kodlanır, hepatositlerde sentezlenir. Özellikle PiZZ fenotipli hastalarda mutant, sentezi tamamlanamamış α1-AT hepatositlerin endoplazmik retikulumunda birikir ve lizozomlar tarafından parçalanır. Hepatositlerde α1-AT’den oluşan PAS (+) yuvarlak kırmızı inklüzyonlar izlenir. Diastazla bu PAS (+) liği kaybolmaz. Klinik seyir: Enzim eksikliğiyle doğan bebeklerin %10-20’sinde kolestatik sarılık tablosuyla birlikte neonatal hepatit görülür. Pulmoner patolojiler varlığında sigara içimi yasaklanmalıdır. α1 Antitripsin Eksikliği İle Oluşan Hastalıklar: • Neonatal hepatit (en s1k) 94. Lökositlerin inflamasyon sürecinde yuvarlanma aşamasından sorumlu olan lökositer adezyon molekülü aşağıdakilerden hangisidir? • Panasinar amfizem 93. Mitokondri elektron transport zincirinde bulunan ve hasarlı mitokondriden sitoplazmaya geçerek kaspaz aktivasyonu yapan protein aşağıdakilerden hangisidir? C) Süksinat dehidrogenaz D) Sialy-Lewis x E) PECAM-1 C) CD11 ADEZYON MOLEKÜLLERİ Endotel Lökosit Rolling (Yuvarlanma) E selektin Sialy Lewis x P selektin Sialy Lewis x CD 34,GlyCam-1 L-selektin* LFA-1(CD11) Adezyon ICAM-1 MAC-1(CD18) ICAM-1 VCAM-1 VLA-4 integrin, LPAM-1 Transmigrasyon PECAM-1 (CD 31) PECAM-1 (CD31) • Hepatosellu'ler Kanser B) ICAM-1 94 - D ADEZYON MOLEKÜLLERİ İnflamatuar mediyatörler (TNF-alfa ve IL-1) postkapiller venüllerde endotel hücreleri üzerinde etki gösterir ve birçok adezyon molekülünün (E-selektin) ekspresyonunu artırır. P-Selektin, endotel hücrelerindeki Weibel-Palade cisimlerinde bulunmaktadır. Trombin,PAF ve histamin weibel-palade cisimlerinde bulunan p selektinin redistrübisyonuna neden olur ve ekspresyonunu artırır. PECAM, ICAM VE VCAM : İmmunoglobulin benzeri yapılardır. Sialy lewis x: Glikoprotein yapısındadır. • Siroz A) Sitokrom bc1 A) E-selektin B) Bax 95. Histolojik olarak herringbone paterni (balıksırtı deseni) aşağıdaki yumuşak doku tümörlerinden hangisinde izlenir? D) Sitokrom c E) Fosfotidilserin 93 - D Apoptozis patofizyolojisinde 2 mekanizmadan bahsedilmektedir. İntrinsik Apoptozis yolu (Mitokondriyal yol) • Apoptozis gelişiminde rol oynayan major yoldur. A) Synovial sarkom B) Leiomyosarkom C) Fibrosarkom D) Rhabdomyosarkom E) Dezmoid tümörler 95 - C Fibrosarkomlarda histolojik differansiasyonun her evresi gözlenebilr. Kimi olgularda sellüler fibromatozise benzer şekilde yavaş büyüyen tümörler gözlenebilirken, kimi olgularda balıksırtı görünümünde izlenen iğsi hücreler gözlenir ve kimi olgularda ise sık mitoz, nekroz ve pleomorfizm izlenebilir. • Mitokondriden stoplazmaya geçen Sitokrom C nin kaspaz enzimlerini aktivasyonuyla gerçekleşir Ektrinsik Apoptozis yolu (Ölüm Reseptörü kaynaklı yol) • Apoptotik sinyali taşıyan ölüm reseptörlerinin aktivasyonuyla karekterizedir. Bu yolda rol oynayan reseptörler TNF reseptörleridir. Yumuşak doku tümörleri ve histolojik görünüm Küçük yuvarlak koyu çekirdekli (lenfosite Rabdomyosarkom benzer) hücreler Hücreler içerisinde glikojen birikimi Küçük yuvarlak (lenfosite benzer) hücreler. Ewing tümörü Hücreler içerisinde glikojen birikimi Homer-Right rozetleri Eozinofilik spindl uzun hücre demetleri, Düz kas tümörleri sigara benzeri çekirdekler Fibrosarkom Herringbone (balık sırtı) görünümü Bifazik yapı (iğsi hücre demetleri +epiteloid Snovyal sarkom hücreler) Antoni A, Antoni B alanları, Verokay diziSchwannoma limi Mitokondriyal hasar Mitokondri birçok şekilde hasara uğrayabilir (iskemi, toksinler ve artmış Ca). Mitokondri hasarı sonucu gelişen major 2 olay 1- Mitokondriyal geçirgenliği artırıcı gözenek (Siklofilin D) oluşumu artışı izlenir. Bunun sonucunda mitokondri zar potansiyeli bozulur ve oksidatif fosforilasyon hasar görür. Bunun sonucunda ATP de azalma ve nekroz gerçekleşir. 2- Mitokondri dış membranında geçirgenlik artır. Sonucunda sitokrom C dışa akışı artar ve kaspaz aktivasyonu sonucu apoptozis gerçekleşir. 23 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER 96. Aşırı keratin yapımından dolayı derinin balık derisi gibi kaba sert ve pullu olduğu kalıtsal yada edinsel izlenebilen hastalık aşağıdakilerden hangisidir? TESTİS TÜMÖRLERİ ÖZET Temel Histolojik Tümör Bulgu markerları Seminoma Uniform yapıda PLAP (+) berrak sitoplaz- %10 oramalı hücreler, nında HCG Yoğun lenfosit yüksekliği hücreleri Embriyonal Kanama ve AFP (+) ve karsinoma nekroz sık, undif- HCG (+) feransiye epitel adaları, glandüler ve alveolar yapılar. Papiller yapılar Yolk sac tümör Glomeruloid AFP (+) (schiller-duval %100 yapıları) A) Psöriyazis B) İktiyozis C) Toksik epidermal nekrozis D) Skatrisyel pemfigoid E) Epidermolizis bülloza 96 - B IKTİYOZİS Epidermal maturasyon bozukluğunun olduğu bir hastalıktır. Klasik bulgusu avuç içi ve ayak tabanı dışındaki deride stratum korneumun normal sepet örgü (basket weave) yapısını kaybedip kalın kompakt görünüm almasıdır. Aşırı keratin yapımından dolayı deri balık derisi gibi kaba sert ve pullu olduğu kalıtsal veya edinsel bir hastalıktır. İki formu vardır. Kongenital: Daha sıktır ve yenidoğanda izlenir. Kazanılmış: Erişkin yaşta izlenir ve lenfoid-viseral maligniteler eşlik eder. Genetik geçişe bağlı olarak: OD iktiyozsi vulgaris, OR kongenital iktiyosiform eritroderma, OR lamellar iktiyozis ve X’e bağlı iktiyozis şeklinde dört formu vardır. X’e bağlı geçiş formunda steroid sülfataz enziminde defekt var. Sonuç olarak proadhezif kolesterol sülfat birikimler olur ve mikroskopik olarak odland cisimleri izlenir. Koryokarsinom Villüs formasyonu olmadan sitotrofoblastların, sinsitiyotrofoblastların oluşturduğu bilaminar bifazik yapı Teratoma Her üç germ yaprağını HCG (+) %100 %50 AFP ve HCG yüksekliği gözlenebilir. Yaş aralıkları 25-30 En sık görülen testis tümörü 20-30 3 3 yaş altında en sık görülen testis tümörü 20-30 Her yaş grubu Matur:10 yaş civarı. İmmatur: 20 yaş civarı 98. Kronik endometrit teşhisi için mutlaka bulunması gereken hücre aşağıdakilerden hangisidir? A) Makrofajler B) Lenfositler C) Nötrofil D) Eozinofiller E) Plazma hücreleri 98 - E Kronik Endometrit: Sık görülen klinik bulguları kanama, ağrı, akıntıdır. Nedenleri: pelvik inflamatuar hastalıklar, doğum ya da düşük sonrası, Rahim içi araç kullanımı ve tüberkülozdur. Günümüzde en sık sebep rahim içi araç kullanımıdır. • Tanı koydurucu bulgu plazma hücreleridir. 97. Aşağıdaki testis tümörlerinden hangisinin öncül lezyonu intratübüler germ hücreli neoplazidir? A) Yolk sac tm C) Leydig hücreli tm B) Teratom D) Embryonel kanser E) Spermatositik seminom 99. pKa değeri 4.5 olan zayıf asit yapılı ilaç pH’sı 2.5 olan ortamda yaklaşık % kaç non-iyonize durumdadır? 97 - D Germ hücreli tümörlerin büyük bir kısmı intratubuler germ hücreli neoplazi (ITGCN)’den gelişir. • ITGCN’den gelişmeyen germ hücreli tümörler: yolk sac, teratom ve spermatositik seminomdur. Stromal tümörler (leydig, sertoli) ITGCN den gelişmez. • En sık görülen testis tümörü seminomdur. • 3 yaşın altında en sık testis tümörü yolk sac tümörüdür ve 3 yaş altında en az görüleni ise seminomdur. • En iyi prognozlu olan seminomdur • En kötü prognozlu olan koryokarsinomdur www.tusem.com.tr A) 1 B) 10 C) 50 D) 90 E) 99 99 - E Lipofilik (noniyonize) ilaçlar hidrofilik (iyonize) ilaçlara göre daha kolay absorbe edilir. İlaçların %50 iyonize olduğu pH değerine pKa denir. pKa değeri 3.5 olan aspirin pH’sı 3.5 olan ortamda %50 iyonize durumdadır. Non-iyonize kısmın iyonize kısma oranı asit ilaçlar için log noniyonize / iyonize = pKa – pH, bazik ilaçlar için log non-iyonize / iyonize = pH – pKa formülünden bulunur. Asit ilaçlar asit ortamda bazik ilaçlar bazik ortamda daha fazla non-iyonizedir. 24 TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 100. Aşağıdaki endojen maddelerden hangisinin Gs, Gi, Gq ve iyon kanalı kenetli reseptörü vardır? 102. Aşağıdaki ilaç çiftlerinden hangisinde I.ilaç II.ilacın etkisini tamamen önler? A) Adrenalin B) Asetilkolin A) Atropin – Betanekol C) Serotonin D) GABA B) Atropin – Karbakol E) Dopamin C) Atropin – Neostigmin D) Skopolamin – Karbakol 100 - C E) Tubokürarin – Neostigmin Tablo: Reseptörler Madde Adrenalin Dopamin Serotonin Asetilkolin Gs β1, β2 ve β3 D1 ve D5 5-HT4 ve 5-HT7 --- Gi α2 D2, D3 ve D4 5-HT1A ve 5-HT1D M2 ve M4 GABA --- GABAB Gq α1 --5-HT2 İyon kanalı ----5-HT3 M1, M3 ve M5 --- Nikotinik 102 - A Doğrudan Etkili Kolinerjik İlaçlar Asetilkolin: Asetilkolinesteraz tarafından hızla metabolize edildiği için sistemik kullanılmaz. Göz operasyonlarında hızlı myozis oluşturmak için lokal olarak verilir. Betanekol: Yalnızca muskarinik reseptörlere agonist etki yapar. Farmakolojik etkileri atropin tarafından tamamen önlenir. Gastrointestinal ve üriner sistemdeki muskarinik reseptörlere afinitesi yüksektir. Taş veya tümör gibi organik nedenlere bağlı olmayan paralitik ileus ve atonik (nörojenik) mesane tedavisinde kullanılır. GABAA ve GABAC Karbakol: Muskarinik ve nikotinik reseptörleri uyarır. Farmakolojik etkileri atropin tarafından tamamen önlenemez. Adrenal medulladan adrenalin salgılanmasına neden olur. Glokom tedavisinde topikal yoldan kullanılır. 101. Farmakovijilans ile farmakoekonomi çalışmaları aşağıdaki ilaç geliştirme fazlarından hangisinde yapılır? A) Preklinik faz B) Faz I C) Faz II D) Faz III Metakolin: Yalnızca muskarinik reseptörlere agonist etki yapar. Farmakolojik etkileri atropin tarafından tamamen önlenir. Kalp üzerindeki etkisi güçlüdür. Bronş hiperreaktivitesini test etmek için kullanılır. E) Faz IV 101 - E Tablo: Yeni İlaç Geliştirme Çalışmaları Faz Çalışma Grubu Amaç Deney hayvanları • Toksik etkilerin araştırılması • Yeni ilaç araştırma başvurusu I Sağlıklı gönüllü • Farmakokinetik özelliklerin araştırılması II Az sayıda hasta • İlacın etkisine ilk kez bakılması III Çok sayıda hasta • İlacın etkisinin referans ilaç ve plasebo ile karşılaştırılması • Ruhsat başvurusu • Yeni endikasyon çalışmalarının başlangıcı Preklinik IV İlacı kullanan tüm popülasyon 103. Aşağıdaki ilaç etkilerinden hangisi propranolol tarafından bloke edilemez? A) Albuterole bağlı bronkodilatasyon B) Fenilefrine bağlı midriyazis C) İzoproterenole bağlı taşikardi D) Ritodrine bağlı myometrium düz kasında gevşeme • Diğer ilaçlarla etkileşimin ilaç piyasaya çıktıktan sonra araştırılması • Farmakovijilans ve farmakoekonomi çalışmaları E) Dobutamine bağlı renin salgısı artışı 103 - B Nonselektif beta blokör propranolol alfa reseptör uyarısına bağlı etkileri doğrudan önleyemez. 25 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER Tablo: Adrenerjik Reseptörlerin Etkileri Reseptör Sedasyon ve kilo artışı: Histamin reseptörlerini bloke ederek ve opiyat reseptörlerini uyararak sedasyon yaparlar. Sedasyon yapıcı etkisi en yüksek klorpromazindir. Olanzapin en fazla olmak üzere kilo artışı, hiperglisemi ve hiperlipidemiye neden olurlar. Bağımlılık yapma potansiyeli: Dopamin reseptörlerini bloke ettikleri için öfori, halüsünasyon ve bağımlılık yapmazlar. Etki α1 • • • • • Damar düz kasında kasılma Pupil dilatör kasında kasılma Pilomotor ereksiyon Prostatta kasılma Kalbin kasılma gücünde artma α2 • • • • • Nörotransmitter salgılanmasının inhibisyonu Damar düz kasında kasılma İnsülin salgısında azalma Trombositlerde agregasyon Adipoz dokuda lipolizin inhibisyonu β1 • Kalp hızında ve kalbin kasılma gücünde artma • Renin salgılanmasında artma B) Parsiyel nöbet • Kalp hızında ve kalbin kasılma gücünde artma • Damar, bronş, uteus ve mesane düz kasında gevşeme • Glikojenoliziste artma • İskelet kasına potasyum girişinde artma D) Trigeminal nevralji β2 β3 105. Aşağıdakilerden hangisi karbamazepinin kullanım endikasyonlarından biri değildir? A) Diabetes insipidus C) Absans nöbet E) Bipolar hastalık 105 - C Karbamazepin: Yapıca trisiklik antidepresan ilaçlardan imipramine benzer. Düşük dozda voltaj bağımlı sodyum kanallarını bloke eder ve potasyum kanallarının aktivasyonunu potansiyalize eder. Yüksek dozda adenozin reseptörlerini uyarır. • Adipoz dokuda lipoliz 104. Aşağıdakilerden hangisi klasik nöroleptiklerin farmakolojik etkilerinden biridir? Klinik Kullanımı: Generalize tonik-klonik nöbet ve parsiyel nöbet tedavisinde kullanılır. Trigeminal nevralji tedavisinde öncelikli tercih ilaçtır. ADH salgısını artırdığı için diabetes insipidus tedavisinde verilebilir. Bipolar hastalıkta lityumun alternatifidir. Myoklonik ve absans nöbette etkili değildir. A) Öfori B) Hipoprolaktinemi C) Hipertansif kriz D) Antiemetik etki 106. Aşağıdaki antidepresan ilaçlardan hangisi beyinde noradrenalin ve serotonin düzeyini artırır? E) Tükürük sekresyonunda artma 104 - D Antipsikotiklerin Etkileri Antipsikotik etki: Klasik ilaçlar şizofreninin pozitif semptomlarına atipik ilaçlar negatif semptomlarına daha etkilidir. Psikomotor ve psikomimetik testleri bozarlar. Endokrin etkiler: Klasik ilaçlar ve atipik ilaçlardan risperidon median eminencede dopamin D2 reseptörlerini bloke ederek hiperprolaktinemi, amenore-galaktore ve infertiliteye neden olurlar. Prokonvulsan etki: EEG dalgalarının amplitüd ve frekansını değiştirirler. Konvülsiyon eşiğini düşürürler. Epilepsili hastalarda doz ayarlaması dikkatli yapılmalıdır. Kardiyovasküler sistem etkileri: Adrenerjik alfa reseptörleri bloke ederek postural hipotansiyon yaparlar. Hipotansif etkisi en yüksek ilaç klorpromazindir. Antiemetik etki: Flufenazin ve klorpromazin dopamin D2 ve histamin H1 reseptörlerini bloke ederek antiemetik etki yapar. Vestibüler kaynaklı emeziste etkileri sınırlıdır. Antikolinerjik etki: Muskarinik reseptör blokajına bağlı ağız kuruluğu vücut salgılarında ve mide barsak hareketlerinde azalma, idrar retansiyonu ve midriyazise neden olurlar. www.tusem.com.tr A) Duloksetin B) Paroksetin C) Reboksetin D) Fluoksetin E) Atomoksetin 106 - A Tablo: Re-uptake İnhibitörü Antidepresanlar TAD Amitriptilin Klomipramin İmipramin Desipramin Nortriptilin Protriptilin Doksepin SSRI Fluoksetin Paroksetin Sitalopram Essitalopram Sertralin Fluvoksamin SNRI Reboksetin Atomoksetin SSNRI Venlafaksin Duloksetin Milnasipran 107. Aşağıdaki benzodiazepinlerden hangisi doğrudan faz II reaksiyonu ile elimine edilir? A) Klorazepat B) Lorazepam C) Klordiazepoksit D) Diazepam E) Prazepam 26 TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 107 - B Benzodiazepinlerin Farmakokinetik Özellikleri 109 - C Tüm hipno-sedatif ilaçlar santral sinir sistemine ve plasentaya kolayca geçerler. Triazolam mide-barsak kanalından çok hızlı absorbe edilir. Diazepam ve klorazepatın aktif metaboliti diğer benzodiazepinlere kıyasla daha hızlı emilir. Bu iki ilacın yarı ömrü uzun olmasına karşın etkileri hızlı başlar. Arka hipofiz hormonudur. V1a ve V1b reseptörleri Gq kenetlidir. V1a aracılığı ile vazokonstriksiyona, V1b aracılığı ile ön hipofizden ACTH sekresyonunda artışa neden olur. V2 reseptörleri Gs kenetlidir ve antidiüretik etkiye aracılık eder. Karaciğerde metabolize edilirler. Diazepam, klorazepat, klordiazepoksit, prazepam, halazepam, flurazepam CYP enzimleri ile desmetildiazepama dönüşüp sonra konjugasyon ile faz II’ye uğrar. Faz I metabolitleri daha aktif ve daha uzun etkilidir. Relcovaptan: Oral yoldan etkili non-peptit yapılı V1a reseptör antagonistidir. Raynaud hastalığı, hipertansiyon, beyin ödemi ve hareket hastalığında kullanılabilir. Vazopresin Vazopresin Antagonistleri Tolvaptan: Oral yoldan etkili non-peptit yapılı V2 reseptör antagonistidir. Hiponatremi tedavisinde kullanılır. Alprazolam ve triazolam alfa-hidroksi metabolitine uğrayıp hızla konjuge edilir. Triazolam kısa yarı ömre sahip olduğu için anksiyolitik amaçlı kullanılmaktan daha çok hipnotik amaçlı verilir. Conivaptan: Parenteral yoldan kullanılan V1a ve V2 reseptör antagonistidir. Hiponatremi tedavisinde kullanılır. Klorazepat ön ilaçtır. Midenin asit ortamında aktif ilaç haline gelmeye başlar. Antiasitler, klorazepatın aborbsiyonunu ve etkinliğini azaltır. Lorazepam, oksazepam ve estazolam aktif metabolit oluşturmazlar. Faz I reaksiyonuna girmeden doğrudan faz II reaksiyonu ile elimine edilirler. Yaşlılarda veya karaciğer bozukluğu olanlarda lorazepam ve oksazepam tercih edilir. 108. Yüksek doz I.kuşak antihistaminik alarak intihar girişiminde bulunan hastada aşağıdaki bulgulardan hangisinin görülme olasılığı en düşüktür? 110. Aşağıdakilerden hangisinde yüksek tavanlı diüretik kullanmak uygun değildir? A) Mide-barsak motilitesinde yavaşlama A) Pulmoner ödem B) Sıcak ve kuru deri B) Hiperkalsemi C) Postural hipotansiyon C) Böbrek yetmezliği D) Sedasyon D) Nefrojenik diabetes insipidus E) Myozis E) Konjestif kalp yetmezliği 108 - E 110 - D Antihistaminiklerin Yan Tesirleri Kıvrım Diüretikleri En sık görülen yan tesirleri sedasyondur. Santral sinir sistemini deprese eden ilaçlarla alındıklarında sedasyon yapıcı etkileri daha da artar. Furosemid, etakrinik asit, torsemid, bumetanid ve uzun etkili aksosemid henle kıvrımının çıkan kolunda Na+ / K+ / 2Cl- kotransportunu inhibe eder. En güçlü diüretiklerdir. Yüksek tavanlı diüretikler olarak da bilinirler. NaCl itrahını %30 artırırlar. Ağız kuruluğu, sıcak ve kuru deri, mide-barsak hareketlerinde azalma, üriner retansiyon, midriyazis ve görme bulanıklığı ve postural hipotansiyona neden olurlar. Eksitasyon, konvülsiyon ve ventriküler aritmiler görülebilir. Acil hipertansiyon, kalp yetmezliği (GFR 30 ml/dakikanın altında bile etkili), zorlu diürez, akut pulmoner ödem, akut hiperkalsemi (hidrasyonla birlikte), hiperkalemi ve böbrek yetmezliğinde kullanılırlar. Hipokalemi riskinden dolayı potasyum tutan diüretiklerle (spironolakton, eplerenon, triamteren veya amilorid) birlikte verilirler. 109. Aşağıdakilerden hangisi oral yoldan etkili non-peptit yapılı vazopresin V2 reseptör antagonistidir? A) Conivaptan B) Relcovaptan C) Tolvaptan D) Bosentan Hipokalemik metabolik alkaloz, ototoksisite (böbrek yetmezliği olan veya aminoglikozid alan hastalarda daha sık), hipokalemi, hipomagnezemi, hipokalsemi, hiperürisemi, hipovolemi ve yeni doğanlarda kernikterus gibi yan tesirlere neden olabilirler. E) Fosforamidon 27 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER 111. 112. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi troponin sisteminin kalsiyuma duyarlılığını artırmasının yanında fosfodiesteraz enzimini de inhibe ederek pozitif inotropik etki ve vazodilatasyon yapar? I. Konjestif kalp yetmezliği II. Supraventriküler taşikardi III. Digoksin intoksikasyonu IV. Migren profilaksisi Yukarıdakilerden hangilerinde verapamil kullanılabilir? A) I, II ve III B) I ve III C) II ve IV D) Yalnız IV D) Levosimendan Nesiritit: Beyin natriüretik peptitin rekombinant analoğudur. Guanilat siklazı aktive ederek cGMP artışına bağlı venodilatasyon ve arteriyoler dilatasyona neden olur. Fenilalkilamin türevi verapamil ve benzotiazepin türevi diltiazem damar, bronş ve gastrointestinal düz kasları gevşetir. Gevşetici etkilerine arteriyoller venüllere göre daha duyarlıdır. Hipertansiyon tedavisinde yararlıdırlar. İvabradin: Sinoatrial noddaki If sodyum kanallarını bloke ederek stabil angina tedavisinde kullanılır. Kalbin kasılma gücünü ve AV iletimi değiştirmeden bradikardiye neden olur. Bronşial ve gastrointestinal düz kasları etkilemez. Verapamil en fazla olmak üzere negatif inotropik, negatif kronotropik ve negatif dromotropik etkileri vardır (kardiyoselektif). Anjina pektoris, miyokart enfarktüsü ve supraventriküler taşikardi tedavisinde kullanılırlar. Verapamil negatif inotropik etkisinden dolayı konjestif kalp yetmezliğinde kullanılmaz. Ranolazin: Geç sodyum kanallarını inhibe sodyum-kalsiyum değiş-tokuşunu aktive eder. Miyokartta yağ asitlerinin oksidasyonunu (pFOX) inhibe edebilir. Kalbin kasılma gücünü azaltarak antianginal etkinlik gösterir. Kalp hızını, kardiyak kontraktiliteyi azaltan ve atrioventriküler iletimi yavaşlatan verapamil ile beta blokörlerin birlikte kullanılması özellikle AV bloğu olan hastalarda hemodinamik açıdan risklidir. Trimetazidin: Miyokartta yağ asit oksidasyon yolağının (pFOX) parsiyel inhibitörüdür. Miyokartta iskemiyi düzeltir. Verapamil ve diltiazem p-glikoprotein pompayı inhibe ederek digoksinin böbreklerden itrahını azaltır. Dijitale bağlı aritmi tedavisinde kullanılmazlar. 113. Düşük molekül ağırlıklı heparinler antikoagulan etkilerini primer olarak aşağıdaki pıhtılaşma faktörlerinden hangisini inhibe ederek yapar? Bradikardi, kardiyojenik şok, Wolf Parkinson White sendromu, Q dalgalı miyokart enfarktüsü ve kronik konstipasyonda kontrendikedirler. Tablo: Kalsiyum Kanal Blokörlerinin Klinik Kullanımı Endikasyon Hipertansiyon / Anjina / Raynaud fenomeni / Erken doğumun önlenmesi Hipertansiyon / Anjina Hipertansiyon / Raynaud fenomeni Hipertansiyon / Anjina Acil hipertansiyon Subaraknoid kanama Hipertansiyon / Anjina / İHSS / Aritmi / Migren profilaksisi / Gerilim başağrısı / Miyokart enfarktüsü Anjina / Hipertansiyon / Raynaud fenomeni / Aritmi / Miyokart enfarktüsü www.tusem.com.tr C) Nesiritit Levosimendan: Miyokardın (troponin sisteminin) kalsiyuma duyarlılığını artırmasının yanısıra fosfodiesteraz enzimini de inhibe eder. Pozitif inotropik etki ve vazodilatasyon yaparak kalp yetmezliğinde kullanılır. Verapamil / Diltiazem Diltiazem B) Ranolazin 112 - D 111 - C Amlodipin Felodipin Nikardipin Klevidipin Nimodipin Verapamil E) Trimetazidin E) I, II, III ve IV İlaç Nifedipin A) İvabradin A) Faktör II B) Faktör VII D) Faktör X E) Faktör XII C) Faktör IX 113 - D Düşük Moleküllü Heparinler (Parinler) Enoksiparin, fraksiparin, tinzaparin, daltaparin, nadroparin, parnaparin ve reviparin molekül ağırlıkları 5000 daltonun altında olan heparinlerdir. Antitrombin III’ün etkinliğini artırarak faktör Xa’yı inhibe ederler. Trombin üzerindeki inhibitör etkileri önemsizdir. Etkinlikleri anti-Xa testi ile takip edilir. Gebelerde ve laktasyonda güvenlidirler. Heparine kıyasla subkutan verildiklerinde daha iyi emilirler, kanama, trombositopeni ve osteoporoz riskleri daha düşüktür. Antikoagulan etki güçleri heparine benzer. Yüksek dozlarında protamin sülfat kısmen etkilidir. Protaminin yanında taze donmuş plazma verilmelidir. 28 TEMEL BİLİMLER 2014 - 05 - TUSEM TTBT 114. Hipertansiyona aşağıdakilerden hangisinin eşlik etmesi durumuda antihipertansif olarak beta blokör kullanmak uygun değildir? Sıvı retansiyonu, anemi, periferal ödem, kilo artışı, kalp yetmezliği insindansında artış, osteoporoz, spontan kemik kırıkları ve LDL-kolesterol artışı gibi yan tesirlere neden olabilirler. Trigliserit düzeyini düşürürler. Kullanımları sırasında karaciğer transaminazları takip edilmelidir. Gebelerde, karaciğer yetmezliği, kalp yetmezliği veya osteoporozu olanlarda kullanılmazlar. A) Periferik arter hastalığı B) Sinüs taşikardisi C) Migren D) Glokom 116. Aşağıdakilerden hangisi nonsteroidal yapılı androjen reseptör antagonistidir? E) Miyokart enfaktüsü öyküsü 114 - A Beta Blokörler Katekolaminlerin beta reseptör aktivasyonuna bağlı etkilerini farmakolojik antagonizma ile inhibe ederler. Bazılarının β1 reseptörlere afinitesi daha yüksektir (kardiyoselektif). Astımı, KOAH’ı veya diyabeti olanlarda selektif β1 blokörler tercih edilir. Miyokart enfarktüsü öyküsü, konjestif kalp yetmezliği, sinüs taşikardisi, migreni veya tremoru olan hipertansif hastalarda tercih edilirler. Bradikardi, vazospastik angina, periferik damar hastalığı, hipotiroidi, şiddetli sol ventrikül yetmezliği, kalp bloğu, şiddetli depresyon, Raynaud ve aktif akciğer hastalığında nispi kontrendikedirler. A) Finasterid B) Nilutamid C) Ketokonazol D) Siproteron E) Löprolid 116 - B Androjen Reseptör Blokörleri Siproteron asetat: Steroid yapılı androjen reseptör blokörüdür. Progesteron benzeri etki ile FSH ve LH sekresyonunu baskılar. Kadınlarda hirşütizm tedavisinde ve doğum kontrolü amaçlı kullanılır. Oral yoldan aktiftir. Flutamid / Nilutamid / Bikalutamid / Enzalutamid: Nonsteroid yapılı androjen reseptör blokörleridir. Oral yoldan aktiftirler. Prostat kanserinin tedavisinde GnRH analogları ile kombine kullanılırlar. Erkeklerde jinekomastiye neden olabilirler. Spironolakton: Dihidrotestosteron ve mineralokortikoid reseptör antagonistidir. 17-hidroksilazı inhibe ederek testosteron ve androstenidonun plazma düzeyini de azaltır. Kadınlarda hirşütizm tedavisinde kullanılır. Hiperkalemiye neden olur. Simetidin: Histamin H2 ve androjen reseptörlerini bloke ederek peptik ülser ve hirşütizm tedavisinde kullanılır. 115. Tiazolidinedion grubu oral antidiyabetiklerin farmakolojik özellikleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Nükleer PPAR-γ reseptörlerine agonist etki yaparlar. B) Majör etki yerleri adipoz dokudur. C) Etkileri haftalar-aylar sonra başlar. D) Hipoglisemiye neden olmazlar. 117. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi kalsiyum duyarlı reseptörleri aktive ederek sekonder hiperparatiroidide kullanılır? E) Kilo artışı yapmazlar. 115 - E Tiazolidinedionlar (Glitazonlar) Rosiglitazon ve pioglitazon insülin sekresyonunu artırmadan steroid-tiroid reseptör ailesinden nükleer reseptör PPAR-γ’ya agonist etki ile periferik dokuların insüline duyarlılığını artırır. PPAR reseptörleri kas dokusu, adipoz doku ve karaciğerde bulunur. PPAR-γ reseptör modülatörleri lipit ve glukoz metabolizması ile insülin sinyal transdüksiyonunda görev alır. A) Teriparatid B) Denosumab C) Sinakalset D) Mitramisin E) Sevalemer 117 - C Teriparatid: Parathormon reseptörlerini uyaran parathormonun (1-34) rekombinant formudur. Osteoporoz tedavisinde subkutan yoldan kullanılır. Yeni kemik oluşumunu stimüle eden ilk osteoporoz ilacıdır. Denosumab: RANKL molekülüne bağlanarak osteoklast aktivitesini inhibe eden human monoklonal antikordur. Postmenapozal osteoporoz ve kemik metastazlarına bağlı hiperkalsemide subkutan yoldan kullanılır. Sinakalset: Paratiroid bezinde yüksek oranda birikerek kalsiyum duyarlı reseptörleri aktive edip parathormon sekresyonunu inhibe eder (kalsimimetik). Kronik böbrek yetmezliğine bağlı sekonder hiperparatiroidi ve paratiroid kanserinde oral yoldan kullanılır. Majör etki yerleri adipoz dokudur. Adipoz dokuya glukoz girişini artırırlar, lipit hormonların ve sitokinlerin sentezini düzenlerler. Adipositlerin apoptosini ve farklılaşmasını modüle ederler. Gen regulasyonundan dolayı etkileri haftalar-aylar sonra başlar ve ilacı bıraktıktan sonra da uzun süre devam eder. Tip 2 diyabet tedavisinde kullanılanılırlar. Polikistik over sendromunda insülin direncini kırmak için yararlıdırlar. Hipoglisemiye neden olmazlar. Sulfonilüre, metformin veya insülinle kombine kullanılabilirler. 29 www.tusem.com.tr 2014 - 05 - TUSEM - TTBT TEMEL BİLİMLER Plikamisin (Mitramisin): DNA bazlarına bağlanan sitotoksik etkili anti-kanser ilaçtır. Hiperkalsemi ve Paget hastalığında parenteral yoldan kullanılır. B.fragilis ve C.difficile gibi aneorobik bakteri enfeksiyonlarında kullanılırlar. Aerobik bakterilere etki yapmazlar. Trikomanas vajinalis, giardia lamblia ve gardnerella vajinalis enfeksiyonlarında ilk tercih ilaçlardır. H.pilori eradikasyonunda yararlıdırlar. E.histolytica’ya bağlı amibiyasis tedavisinde sıkça kullanılan ilaçlardır. Sevalemer: Oral yoldan kullanıldığında absorbe edilmez. Yemekle birlikte alındığında diyette bulunan fosfatın intestinal emilimini azaltır. Diyalize giren kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda hiperfosfateminin önlenmesinde oral yoldan kullanılır. Metronidazol alkolle alındığında bulantı, flushing, karın krampları, sıcak basması, tremor, hipotansiyon ve taşikardi gibi bulgulara neden olur (disülfiram benzeri etki). 118. Aşağıdakilerden hangisi safra ile elimine edilen antibiyotiklerden biri değildir? A) Doksisiklin B) Nafsilin C) Sefaperazon D) Eritromisin E) Vankomisin 118 - E Beta-laktam antibiyotikler nafsilin, sefaperazon ve seftriakson dışında böbrekler yoluyla elimine edilir. Nafsilin, sefaperazon ve seftriakson safra ile atılır. Makrolidler klaritromisin dışında safra ile elimine edilir. Tetrasiklinler doksisiklin ve tigesiklin dışında böbrekler yoluyla elimine edilir. Doksisiklin ve tigesiklin safra ile atılır. Florokinolonlar moksifloksasin dışında böbrekler yoluyla elimine edilir. Aminoglikozidlerin tamamı metabolize edilmeden böbrekler yoluyla atılır. Vankomisin ve teikoplanin gibi glikopeptit antibiyotikler böbrek yoluyla elimine edilir. 120. Aşağıdaki monoklonal antikorlardan hangisi anti-kanser etkisini epidermal büyüme faktörüne (EGF) bağlanarak yapar? 119. Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi antimikrobiyal etkisini ferrodoksin haline indirgenip NADH ve NADPH havuzunu boşaltarak yapar? A) Levofloksasin A) Cetuksimab B) Alemtuzumab B) Metronidazol C) Rituksimab D) Bevacizumab C) Dalfopristin/Kinopristin E) Trastuzumab Anti-kanser Antikor Bevacizumab Hedef Molekül VEGF Cetuksimab / Panitimumab Trastuzumab / Pertuzumab Rituksimab EGF Endikasyon Kolorektal kanser / Meme kanseri Kolorektal kanser HER-2 Meme kanseri CD20 Alemtuzumab CD52 B hücreli non-Hodkgin lenfoma KLL D) Daptomisin 120 - A E) Rifampin Tablo: Anti-kanser Antikorlar 119 - B Nitroimidazol Türevleri Metronidazol, ornidazol, tinidazol ve seknidazol aneorobik bakteriler ve duyarlı protozoalar tarafından selektif olarak absorbe edildikten sonra ferrodoksin haline indirgenirler. NADH ve NADPH havuzunu boşaltarak nükleusta DNA replikasyonunu bozan radikaller oluştururlar. Serebrospinal sıvıya ve beyne yeterince geçerler. Karaciğerde metabolize edilirler. www.tusem.com.tr 30
© Copyright 2024 Paperzz