Bülten Palamut Group BULLETIN PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • Sayı Number 3 • Eylül September 2014 MODADA PARLAMA SIRASI TÜRKİYE’DE moda globalleşİyor. Türk tasarımcı ve üretİcİsİ yeterlİ eğİtİm ve destekle kendİ moda yolunu çİzmeye karar verdİğİ anda, genİş bİr pazar ONU beklİyor. SAYFA PAG E TURKEY IS READY TO SHINE RÖPORTAJ INTERVIEW RÖPORTAJ INTERVIEW Bartoli SPA Giorgio Bartoli SAYFA PAGE Palaska Kemer Hikmet Sönmez 12 SAYFA PAG E MAKALE ARTICLE 4 GEZİ TRAvEL Ege Taban Vedat Barlık İstanbul SAYFA PAGE SAYFA PAGE 6 11 HABERLER NEWS Markamı Nasıl Korurum? How can I Protect My Brand? RÖPORTAJ INTERVIEW 8 SAYFA PAGE 15 İyiliğe Elçi Olmak Gönüllülük değil sorumluluk To be an Ambassador for Goodness... SAYFA PAGE 03 Fuar Takvimi Exhibition Calender SAYFA PAGE 2 EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 CEO’DAN MESAJ MESSAGE FROM CEO BİZDEN HABERLER NEWS FROM US BİZ DE ORADAYDIK Yenİ sayımızla hepİnİze merhaba! Yaz rehavetini geride bıraktığımız şu günlerde vitrinler de yavaş yavaş kabuk değiştiriyor, sonbahar modasının ilk koleksiyonları tüketiciyle buluşuyor, pazar hareketleniyor. Biz de bu sayımızda modayı merkeze alıyoruz, değişen trendlerin ayakkabı sektörünü nasıl etkilediğine bu kez daha yakından bakıyoruz. Bu sayı için görüştüğümüz isimler de bizimle aynı fikirde: Ülkemiz artık daha uzak mesafeleri koşmaya, daha önce denemediklerini denemeye ve üretim kalitesini özgün tasarımlarla desteklemeye hazır. Hem üreticimiz hem de tüketicimiz eskiye kıyasla daha fazla seyahat ediyor, farklı kültürleri tanıyor ve kendini yeniliklere daha kolay açıyor. Türkiye hem markaları hem de tasarımcıları açısından ciddi bir potansiyele sahip. Yüksek bir üretim kapasitemiz var ve bu alandaki tecrübemiz oldukça zengin. Bütün bunlara rağmen moda ve tasarım konusunda pazarı geriden takip ediyor olmamız düşündürücü… Oysa doğru tasarımlara hayat verecek bilgi ve cesarete sahip olmak, hem yeni trendler yaratmak, hem de kitleleri peşinden sürüklemek ve marka değerini artırmak için harika bir araç. İşte güzel bir haber: Paris’te düzenlenen ve her sezon 55 bin civarında ziyaretçinin gezdiği Who’s Next Fuarı tarafından önümüzdeki yıl Türk yılı ilan edildi. Modada gelecek vaad eden tasarımcı ve markaları birleştiren fuara her yıl daha fazla Türk tasarımcı katılıyor. Yöneticilerin dikkatini çeken bu durum, aslında teknik ve tasarım yeterliliğimizin Avrupa tarafından da onaylandığını gösteriyor. Dış pazar Türkiye’nin potansiyelini fark ediyor ve Türk moda endüstrisinin globalleşme anlamında ciddi bir dönüşüm sürecinden geçtiğini düşünüyor. Dileriz yeni sezonla birlikte ülkemiz sadece ayakkabı konusunda değil, modanın her alanında sesini, kalitesini ve renklerini dünyaya duyurmaya devam eder. Bir diğer dileğimiz ise yaz başından bu yana Filistin halkına yönelik saldırıların daha fazla can almadan sona ermesi… Katliamın kurbanı olan masum sivillerin, hele hele de çocukların sayısı daha fazla artmadan bir an önce ateşkes yapılmasını ve siyasi iradenin bu insanlık ayıbına en kısa sürede bir son vermesini umut ediyoruz. Saygılarımla, SEKTÖRÜMÜZ İÇİN GÜZEL BİR HABER 12-15 Haziran’da İzfaş İzmir 36. Ayakkabı Çanta ve Aksesuarları Fuarı’na, 18-21 Haziran’da ise Gaziantep Gap Shoes Fuarı’na ziyaretçi olarak katıldık. Sektörden dostlarımızla yeniden görüşme fırsatı bulduk, farklı standlarda yeni ürün ve fikirlerle ilgili verimli görüşmeler yaptık. Greetings with our new issue! WE WERE THERE, TOO In these days as we are slowly leaving the slow summer season behind, the shop windows are also slowly changing, the first autumn collections are meeting with the consumers, the movements in the market are slowly increasing. We are also presenting fashion as our main topic in this issue, and we are taking a close look at how the changing trends have impacted the shoe industry. 10 Ağustos’ta yürürlüğe girecek ek vergi haberi ile sevindik. Yerli ayakkabı sanayicisini korumak amacıyla çıkarılan ve ithal ayakkabıya yüzde 30-50 aralığındaki ek vergi getiren yasa sayesinde daha fazla istihdam sağlanacağına ve sektörün de kısa sürede daha fazla büyüme kaydedeceğine inanıyoruz. We participated in 36th Shoes, Bags and Accessories Fair in İzfaş İzmir on June 12 to 15 and Gaziantep Gap Shoes Fair on June 18 to 21. We had the opportunity to meet our friends from the industry and had some productive meetings about new products, ideas and different stands GOOD NEWS FOR OUR INDUSTRY Some of the interviewes we have interviewed for this issue also agree with us: Our country is now ready to go longer distances, to try the things that have not been tried before and to support the production quality with original designs. Both our manufacturers and our consumers travel more frequently compared to the past, which allows them to get to know different cultures and they are more open to innovation. Turkey has a significant potential both in terms of the brands and the designers. We have a high production capacity and our experience levels in this regard are quite rich. Despite all of these, the fact that we are following the market from behind is thought provoking… However, the right design is a fantastic tool for creating new trends, for trailing the masses and to increase brand value. We were delighted with the news of additional taxes that will come into force on 10th of August. With the legislation, that protects domestic shoes industry and brings 30 to 50 percent additional taxes to imported shoes, we believe that the industry will grow in a short period of time. NİJER’E RABVE DESTEĞİ RAMAZAN’DA BOĞAZ SEFASI Sosyal duyarlılığını somut girişimlerle ortaya koyan Rabve Vakfı’nın önderliğinde, Askon yönetim kurulu üyeleri ve diğer iş adamlarının katkılarıyla Nijer’e gönderilmek üzere 65.000 adet Fransızca elifba basıldı. Palamut Group ailesi çalışanları olarak Ramazan ayını bir de Boğaz’da düzenlediğimiz iftar yemeğiyle kutladık. Teknemizde iftariyelikler eşliğinde hem lezzet hem de Boğaz turu yapmanın keyfi bir başka oldu… NIGER SUPPORT FROM RABVE RAMADAN GLORY IN BOSPHORUS Good news: The Who’s Next fair that is organized in Paris and attended by 55 thousand visitors each season have announced that next year will be the Turkish year. More and more Turkish designers attend the fair, which brings together promising designers and brands in fashion, each year. Also drawing the attention of the managers, actually this shows that our technical and design competence is also approved by Europe. The foreign markets realize the potential in Turkey and they think that the Turkish fashion industry is going through a significant transformation in terms of globalization. We hope that with the new season, our country will continue to make itself heard and will show its colors not only in the shoe industry but in every field of fashion. With the leadership of Rabve Foundation, which demonstrates social sensitivity through concrete actions, and with the attendance of Askon board members, 65000 French alphabet was published to be sent to Niger. We hope to keep this friendship alive with new initiatives. As Palamut Group employees we celebrated Ramadan with a lovely dinner on a boat. We enjoyed our dinner with different tastes and an amazing Bosphorus tour.. FUAR TAKVİMİ EXHIBITION CALENDER Micam Milano ACLE Another wish we have is for the attacks against the Palestinian nation that have been going on since the beginning of the summer to stop without taking more lives… We hope that a ceasefire shall be established before more innocent civilians and especially children become the victims of this massacre and we request from the political authorities to stop this shame of humanity. 31.08-03.09.2014 (Çin Deri Fuarı) (All China Leather Exhibition) 03-05.09.2014 Lineapelle 10-12.09.2014 Micam Shangai 24-26.09.2014 Fashion Access (FA) Hongkok 25-27.09.2014 AYMOD (Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı) 05-08.11.2014 İYİLİĞE ELÇİ OLMAK… Rabve Vakfı, toplumsal sorunların en büyüğü olan yoksulluğun giderilmesine el vermek amacıyla, Palamut Group tarafından kuruldu. Vakıf; bölge, din, dil, ırk ve mezhep ayrımı yapmaksızın dünyanın herhangi bir yerinde sıkıntıya düşmüş, aç ve açıkta kalmış; doğal afet gibi sebeplerle mağdur olmuş, evsiz, yurtsuz tüm muhtaç insanlara yardım ulaştırmak ve burs yolu ile de öğrencilere destek vermek gayesiyle çalışıyor. Dernek, Bingöl, Viranşehir, Nijer ve Lübnan’da yardım faaliyetlerini sürdürüyor. (International Shoe Fashion Exhibition) AYSAF (Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı) 3-6.12.2014 (International Shoe Suppliers Industry Exhibition) Gönüllü faaliyetlerle başlayan ve 2014 yılında kurumsallaşan bu çalışmalar kısa sürede Türkiye’den tüm dünyaya ulaşan bir yardım eline dönüştü. Küresel barış ve huzurun ancak toplumların eşitsizlikleri gidermek üzere sorumluluk almasıyla sağlanabileceğine inancıyla kurulan Rabve Vakfı, yoksullukla ilgili duyarlılık oluşturma misyonuyla çalışıyor. Bu süreçte bağış ve bağışçının büyük rol oynadığını fark eden toplumlar, insanı insan yapan değerleri yaşatmanın mutluluğunu taşıyor… Palamut Group Bülten Sincerely, [email protected] İmtiyaz Sahibi Palamut Group adına Recep Palamut RECEP PALAMUT Yayına Hazırlayan & Tasarım iSeeCreative Reklam Hizmetleri www.iseecreative.com Palamut Group, CEO 2 Baskı Ekspres Grafik Baskı Sis. Mat. ve Yay. San. Tic. Ltd. Şti. İkitelli Org. San. Bölgesi. Atatürk Bulvarı Deposite İş Mrk. A6 Blok Kat:3 No: 309-311 Başakşehir - İSTANBUL Ulusal, Türkçe ve İngilizce üç aylık sektörel yayındır. Ücretsiz olarak dağıtılır. 3 TO BE AN AMBASSADOR FOR GOODNESS… With the purpose of eliminating the poverty which is the biggest social problems, Rabve Foundation has been established by Palamut Group. Foundation; works with the aim to get help to all persons in need of nursing who are in hard up, hungry and homeless anywhere in the world; suffer from reasons such as natural disaster, homeless, rootless and to give support to students through grant without region, religion, language, race and communion exception. Association carries on the welfare activities in Bingöl, Viranşehir, Niger and Lebanon. These works starting with voluntary activities and institutionalized in 2014 year represent a helping hand that reaches all over the world from Turkey. Rabve Foundation which has been established with the belief that the global peace and attendance will only be ensured providing that the societies take over responsibility to remove the inequalities, works with the mission to create awareness in regard to poverty. Societies play a big part in the process until this awareness turns into a contribution. PALASKA’NIN KURULUŞ HIKAYESI NEDIR? 1923 yılında dedemiz Yugoslavya’dan İzmir’e geliyor ve bu mesleğe başlıyor. İstanbul’a da gidip-gelip mal satıyor ve daha sonra üretimi İstanbul’a taşıyor. Önce evde, sonra Mercan’da bir handa 10 m2 bir dükkanda başlıyor. Dayılar devralınca önce 350 m2’ye sonra 1000 m2’lere çıkartıyorlar atölyeyi. Şimdi de biz dayılarla birlikte devam ediyoruz. Büyümemizin sebebi hem yapmış olduğumuz işin kalitesi hem de bu işi sevmemiz. Bir başka sebep de bir müşterimizin bizi küçük görmesi. Baktık bu iş ‘ye kürküm ye’ biz de hem müşterilerimizi büyüttük hem de kendimiz büyüdük. İlk kurulduğumuz günden bu yana tek imalatımız kemer üzerine. 1975’ten itibaren yurt dışına da üretim yapmaya başladık. EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 Röportaj INTERVIEW Röportaj INTERVIEW PALASKA KEMER HİKMET SÖNMEZ ‘’KİM NEYİ YAKIŞTIRIYORSA O ARTIK MODA’’ KENDA FARBEN ÜRÜNLERI IÇIN PALAMUT GROUP’LA ÇALIŞIYORSUNUZ. İŞ ILIŞKILERINIZ NASIL, MEMNUN MUSUNUZ? Palamut Group’un elinde sürekli stok var. İstediğimiz zaman, istediğimiz kadar alıyoruz. Bütün bunlar avantaj. Bizim stoklamamız gerekmiyor. Ayrıca bu süreçte kullanılan otomatik makineler sayesinde eskiden 4 kişiyle yaptığımız işi 2 kişiyle bitiriyoruz. Bir de hızdan dolayı avantajlı oluyor tabi. FUARLARA KATILIYOR MUSUNUZ? Fuarcılık eskiden iş demekti, şimdi ise firmaların birbirlerine gösteriş yapması oldu. Artık hiçbir fuara katılmıyoruz. Ne yerel ne de uluslararası. Tamamen tavsiye üzerine iş yapıyoruz. Müşteriler birbirlerine tavsiye ediyor. Fransa’da 23 tane müşterimiz var, 568 tane ihracat müşterimiz var mesela. Bizde pazarlama bölümü yoktur. Biz müşterimize ürünümüzü söylediğimiz zamanda, söz verdiğimiz şekilde göndeririz, hepsi bu. Fuara katılsam nasıl başa çıkarım? KENDA FARBEN FINISAJ ÜRÜNLERININ TEKNIK VEYA MODA AÇISINDAN YETERLILIĞINDEN MEMNUN MUSUNUZ? Bir sıkıntımız yok. Zaten piyasa hangi ürünü kullanırsa sen de onu kullanmak mecburiyetindesin. Ayakkabı sektörü Kenda’yı seçerse sen de onunla yürümek durumundasın, çünkü farklı markaların boyalarıyla aynı rengi tutturman imkansız. Ton farkı olur. HITAP ETTIĞINIZ MÜŞTERI KITLESI HANGISI? Aşağı yukarı Türkiye’deki bütün markalar. Ama zincir mağazalarla fazla işimiz yok, çünkü onlar hızlı mal ve fiyat odaklı. Moda eskİsİ gİbİ değİl. Yakışan her şey moda HIÇBIR PAZARLAMA FAALIYETI YÜRÜTMEKSIZIN BU KADAR BAŞARILI OLMANIZIN NEDENLERI NELER? Bir kere müşteriyi kandırmıyoruz. Kalite olarak elma gösterip armut satmak yok bizde. Elmaysa elma, armutsa armut. Ucuz kalite mi istiyor müşteri, bizde var. Pahalı mı istiyor, pahalı da var. Hammadde benim elimde, onunla sen ne istersen onu üretirim. İyi mal istersen iyi mal, kötü mal istersen kötü mal üretirim. Yelpazeyi geniş tuttuk. Sonuçta bu bir arz-talep meselesi. Her kesime hizmet ettiğin için iş yapıyorsun. Her ürün neticede para kazanmak için yapılıyor, ticaretin amacı bu. Ucuz yapan da para kazanıyor. Ama armuda elma fiyatı vermek olmaz. AMA SEKTÖRDE BU TIP SORUNLAR SIKÇA YAŞANABILIYOR MAALESEF. SEKTÖRÜN GIDIŞATINI NASIL GÖRÜYORSUNUZ? Bizim sektörde 3-3,5 dolar civarında işçilik gideri var, ama malzeme pahalı. Onun için bizim Çin’den korkumuz yok. Çin ancak suni deride bizi vurur, çünkü suni derinin hammadde fiyatı ucuz. Ama işçilik yoğun olan bir takım elbise bizde 36, Çin’de 6 liraya geliyor. Onun Çin’de yapılmasında avantaj var, kemerde bu avantaj yok. RILERIN TALEP ETTIĞI BIR ŞEY MIYDI? Müşteriden ziyade biz kendi sağlığımız açısından tercih ettik bu ürünü. Eskiden su bazlıların yapışkan özelliği pek fazla değildi ama artık gelişti, kalitesi arttı. Yoksa su bazlı yapıştırıcı kullanımı müşterinin farkına varacağı bir şey değil aslında. Müşteri görsele bakar, beğenirse alır. Bilinçli müşteri yok. Bir ürüne yüksek fiyat koyduğun zaman müşteri bu iyi üründür diye düşünüyor. Sıkıntı da orda zaten. YURT IÇINDEKI TABLOYU NASIL DEĞERLENDIRIYORSUNUZ? Yurt içinde herkeste ufalma var, çünkü insanlar bilinçsizce borçlandı. Ev aldı, araba aldı. Adam para kazanacak ki harcasın. Ama kazandığı parayı eve bağladı, arabaya bağladı. O adam artık gidip alışveriş yapmaz ki! Başbakan niye ‘ihracat ihracat’ diyor? İhracata çalışacağız, oradan bir para gelecek ki iç piyasadaki borçlarımızı ödeyelim. Ama sadece iç piyasada kalırsak, ürünleri satamayacak hale geleceğiz. Satamayınca üretmeyeceğiz, üretmeyince işçilerimizi çıkartacağız. Bu işler zincirleme ilerler. İnsanlar 1500 TL maaş alıyor, 1000 lirasını ev borcuna yatırıp 500 lirayla geçinecekse piyasa açılır mı, açılmaz. İşçi para kazanmak zorunda. Ama bir işçinin işverene nerdeyse aldığı maaş kadar da maliyeti var. Oysa devlet işçinin maaşına bir parça da kendi bütçesinden eklese, o işçi ekstradan harcama yapabilecek hale gelir. İşveren açısından da merdiven altı üretimle baş etmek kolaylaşır. Sektörde vadelerin uzamasının sebebi herkesin birbirinin üstüne binmesi. Bu zincir patladığı zaman altından kimse kalkamaz. Herkes çark dönsün diye şu anda birbirini destekliyor. Mesela %50-60 ihracatım olmasa ben dönemem. Bu şekilde anca faize bulaşmadan, öz sermayemle dönüyorum. SU BAZLI YAPIŞTIRICIYA GELIRSEK, SIZ NE GIBI AVANTAJLARINI GÖRDÜNÜZ, MÜŞTE- 4 MODA AKIMLARI AYAKKABI, DERI, KEMER SEKTÖRÜNÜ NASIL ETKILIYOR SIZCE? Eskiden düz, natürel deriler vardı. Ama şimdi kârlılığı artırmak için el işçiliği, el boyaması, el finisajı gibi uygulamalar revaçta. Bunlar özellikle ayakkabı üretiminde zorlar, çünkü bir ayakkabıyla öbürünü tutturman kolay olmaz. Ama kemer gibi tek parça işler için kolay yöntemlerdir. Konu modaysa, şu an her şey moda. Kim neyi yakıştırıyorsa moda. Moda birilerinin arkasından gitmek demek. Fuşya rengini Prada yaptığı zaman çok güzeldir, sen yaparsın hiç de güzel olmaz. Yeter ki sen güzel şeyler yap. Çünkü bir marka bir şeyi yaparsa moda oluyor, o marka yapmazsa o moda olmuyor. 3 parmak eva tabanı Prada yaptı. Sen görsen onu alır mıydın? Ama Prada yaptı ya, şimdi herkes onu istiyor. Bizim en büyük eksiğimiz kendi tasarımlarımızı yapmamamız. Mesela biz kendi tokamızı, kemerimizi kendimiz tasarlarız. Model ekibimiz var. Sen bir çizim ver, onlar yapar. Ya da bir ayakkabı ver, ona uygun kemeri yapar. Eskiden fuarlarda ‘Bu sene bu renkler moda’ denirdi. Giyimde de ayakkabıda da kemerde de o renkler ve tonlarıyla koleksiyon yapılırdı. Şimdi öyle değil. Eskiden erkek adam rugan ayakkabı giymezdi mesela, ancak smokinin altına giyilirdi, ama artık çok satılıyor. Spor ayakkabının kenarı bile rugan yapılıyor. Ama yurt dışında o kadar rugan yok mesela, bizde var! Artık müşteri sana isteğini söylüyor, sen de o doğrultuda koleksiyon yapıyorsun. Burada yüzlerce model var ama kimi müşteri geliyor, şunun şurasını alalım, bunun burasını alalım derken ortaya farklı farklı koleksiyonlar çıkıyor. Bu du- rumda bir modadan söz edebilir miyiz? Hayır. Herkes sattığı malı alıyor. Yeter ki ne satabileceğinin kararını vermek, ona inanıp onu almak. Bazısı yenilik yapacağım diye çorba yapıyor. Şov amaçlı tasarım ayrı. Görünce hoşunuza gidebilir ama iş satın almaya gelince sokağa giyebileceğiniz bir şey alıyorsunuz. 20 sene öncesine kadar işe kot pantolonla giden adamı içeri almazlar, işini de ciddiye almazlardı. Beni adam yerine koysunlar diye fuara takım elbiseyle giderdim. Ama artık böyle şeyler geçerliliğini yitirdi. Öyle bir kaygı yok. Herkes aşırı rahat! Tarz değişiyor, insanlar değişiyor. SEKTÖRDEKİ BÜTÜN SIKINTILARI BILEN BIRI OLARAK BU IŞLERE ATILMAK ISTEYEN GENÇLERE NE TAVSIYE EDERSINIZ? Biz şanslıydık, hem işi biliyoruz hem de sermayemiz oluştu. Yeni neslin böyle bir para kazanırsın! Kimse bu şartlarda girmez bu işlere. İşi gerçekten sevmek, bilmek, öğrenmek lazım. Bunun için de sabır ve zaman lazım ki o da yeni nesilde yok! El kabiliyeti kalmadı. Maneviyat bitiyor. Tüketicilik var, üreticilik yok. Ama gün gelecek, zanaatı olan insan daha değerli olacak, çünkü yapan kalmadı. Şu an emeğin değeri yok, çünkü bir ayakkabıyı Çin’de 5 liraya yaptırıp getiriyorsun. Ama Çin’de de fiyatlar arttığı zaman, hepimizin canını okuyacak. Avrupa ekonomisi bu sebeple geriye gitti. Ne kadar çok işçi çalıştırırsan piyasadaki alım gücünü o kadar artırırsın. Şimdi biz yanımızdaki elemanı çıkarıp nasıl olsa ucuz diye Çin’den alıyoruz. Ama bir süre sonra iç piyasada o kemeri alan insan kalmayacak. Sektör bitiyor. GÜN GELECEK, ZANAATI OLAN İNSAN DAHA DEĞERLİ OLACAK, ÇÜNKÜ YAPAN KALMADI işi yapabilmesi için ne bilgisi yeterli, ne o vizyonu var, ne de sermayesi var. Eskiden bu iş sermayesiz olurdu. Bir dikiş, bir traş, bir de kesim makinesi aldın mı yavaş yavaş işi büyütebiliyordun. Şimdi deri almaya gitsen seni kimse tanımaz, sermaye lazım. Deriyi parayla aldın, 12 aylık satacaksın. 12 aylık derini tedarik edecek bir para lazım. O para var mı? Yok. Zaten o para olduğu zaman kiraya ver, kiradan daha çok İŞ DIŞINDA HOBILERINIZ VAR MI? Fırsat buldum mu Sapanca’ya gidiyorum. Doğanın, ormanın içinde kafamı dinliyorum. PALASKA KEMER WHOEVER MAKES GO WITH WHATEVER, THAT’S ALREADY THE FASHION ARE YOU TAKING PLACE IN FAIRS? Participating in fairs formerly meant more business. Now it became like the companies showing off. Now, we participate in no fairs. Neither local nor international. We are doing business completely on recommendation of our customars to each other. We have 23 customers in France, 568 export customers for instance. We don’t have a marketing department. We send our product to our customers in the determined time and in the promised condition, that’s all it is. What if I participate in fairs, how would I have been able to manage it? WHAT IS THE CUSTOMER MASS THAT YOU CATER FOR? More or less all brands in Turkey. However we have nothing to do with chain stores, because they are fast product and price oriented. WHAT IS THE REASON YOU ARE THIS MUCH SUCCESSFUL ALTHOUGH YOU ARE NOT CARRYING OUT ANY MARKETING ACTIVITY? First of all, we don’t deceive our customers. As quality, we don’t sell oranges after showing applese. Apples if said apples, oranges if said oranges. Does the customer want cheap quality, we have it. Does the customer want expensive one, we have that one too. The raw material is in my hands. I can produce whatever you want with that. You want good quality, I produce good product. You want bad quality, I produce bad product. We kept the spectrum wide. It is all about supply Benim için gidince sıkılmadığım yer Marmaris. İtalya’ya gittim mi 3 gün sonra sıkılıyorum. Beyaz peynirle domatesi özlüyorsun! Memleketimiz güzel ama elimizdeki değerlerin farkında değiliz. Cennet gibi bir ülkemiz var. Yurt dışından hangi müşteri gelse bayılıyor. Yunanlı müşterimi bile burada balıkçıya götürdüm, bayıldı. Çünkü buradaki çeşitlilik orda yok. HOW DO THE FASHION TRENDS AFFECT THE SHOE, LEATHER AND BELT SECTOR IN YOUR OPINION? In the past there were flat, natural leathers. But now, in order to increase the profitability, some applications like hand-painting, hand-finishing are in demand. These compel us especially in shoe production, because it is not easy to make one pair of shoes the same with the other pair. But it is easy for the one-piece products like belt. If the matter is fashion, now everything is fashion. Whoever makes go with whatever that is the fashion. Fashion doesn’t mean to follow some people. When Prada uses fuchsia, that is awesome. When you use that color, it becomes not beautiful. It is enough to make beautiful products. Because, if a brand makes something, then that becomes fashion. If that brand doesn’t make it, then it doesn’t become fashion. HİKMET SÖNMEZ WHAT IS THE FOUNDING STORY OF PALASKA? Our grandfather comes to Izmir from Yugoslavia in year 1923 and starts to this profession. Also, he commutes to Istanbul and sells goods and later on he carries the production to Istanbul. Firstly at home, then in a 10 m2 of a store of an office block in Mercan he starts to produce. After uncles takes the business over, they grades the workshop up firstly to 350 m2 and then to 1000 m2. And now, we are continueing along with our uncles. The reason for our growth is the quality of the work we do and that we love this business. Another reason is that our customers had started to see us small business. As we realise, this business has a principle of luxury image and appearence, we grew along with our customers. From the first founding day until now, we always manufacture belts. Since 1975 we have been producing for also foreign markets. İŞ SEBEBIYLE SIK SEYAHAT EDIYOR MUSUNUZ? Hayır. Eskiden fuarlara en azından kendim gezmeye gidiyordum ama şu an hiçbir yerde bir yenilik yok, bitti artık. İnsanlar kazandıkça yeni bir şeyler üretiyorlar. Kazanmayınca bir şeye değmez diyor, üretmemeye başlıyor. Eskiden İtalya’da bir fuara gitsen, nerden baksan bir 20-25 yeni toka görürdün. Son 5 senedir hiçbir şey yok. Fuarlar durmadan ufalıyor. and demand after all. You are doing business just because you are serving to all sectors. All products are made for earning money in the end, the purpose of commerce is this. The one who makes cheap product also earns. However, giving the price of an orange to an apple is not acceptable. BUT UNFORTUNATELY, THIS TYPE OF PROBLEMS CAN OCCUR FREQUENTLY IN THE SECTOR. WHAT DO YOU THINK ABOUT THE COURSE OF THE SECTOR? There are labor costs of around $ 3- 3,5 in our sector, but the material is expensive. Therefore we aren’t afraid of China. Chine can only damage us with imitation leather. Because the raw material price of artificial leather is low. But a suit which has intensive labor work makes here 36 liras and in China 6 liras, so it is advantageous to produce it in China. But belt hasn’t this advantage. everybody supports each other in order to turn over. For example if our company has an export capability of 50-60%, then we cannot turn over. We handle it in this way with our own fund and without interest. IF WE CONSIDER THE WATER-BASED GLUE, WHAT KIND OF ADVANTAGES YOU HAVE HAD, WAS IT SOMETHING THAT THE CUSTOMERS DEMANDED? We preferred it for our own health rather than the customer. In the past, water-based glues wasn’t very sticky, but now it has evolved , its quality has increased. Or else, in fact the use of water based glue is not a kind of thing that the customer can realize. The customer looks at the visual quality, if he likes then he buys. There aren’t conscious customers. When you put a high price to a product, the customer considers it qualified. The problem is here in fact. HOW DO YOU CONSIDER THE SCENE OF THE COUNTRY ? In the country everyone becomes smaller, because the people get into debt insensibly. They bought house, car. One should spend money if he/she earns money. But he/she puts money on the house , car. That man doesn’t trade anymore! Why does the Prime Minister say ‘ export export’ ? We will try to export and earn money then we will have a chance of discharging in the domestic market. But if we stay only in domestic market, we will become unable to sell the products. We won’t produce as we couldn’t sell the products. Then we will dismiss our workers. These go on in a progress of chain. People have a salary of 1500 liras. If someone puts 1000 liras on house debt and lives with 500 liras, does he/she break on the market? No. Employee has to earn money. But an employee costs to employer as much as the sal- YOU ARE WORKING WITH PALAMUT GROUP FOR THE KENDA FARBEN PRODUCTS. HOW ARE YOUR BUSINESS RELATIONS, ARE YOU SATISFIED? Palamut Group has the stock continuously. We can buy from them when we want and in the amount that we need. All these are advantage. We don’t need to stock them. On the other hand, we complete the work, that needs 4 people in the past, with 2 people now with the help of the automatic machines. Quickness also makes it advangeous. FASHION ISN’T LIKE BEFORE. EVERYTHING THAT SUIT YOU IS FASHION ARE YOU SATISFIED WITH THE SUFFICIENCY OF KENDA FARBEN FINISHING PRODUCTS IN TERMS OF TECHNIQUE AND FASHION ? We have no problems. As a matter of fact, you have to use the products that are used in the market. If the shoe sector prefers Kenda, you also have to prefer it. Because it is impossible to have the same color with the other brands’ color. Tone contrast occurs. ary he/she received. However, if the government adds a piece to the salary of the employees, that employee can spend money comfortably and for the employer coping with the under the counter production gets easier. There is an extension of the term in the market because every parties are leaning on the others. If this chain collapses, nobody overcomes it. Now 5 Formerly, in the fairs they say ‘This color is trend this year.’ Then, that color and its tones were used in clothing, shoe and belt a collection was prepared with these products. Now the customer say their priorities, then you prepare the collection in that way. SO, AS A PERSON WHO KNOWS THE DIFFICULTIESIN THIS SECTOR , WHAT DO YOU RECOMMEND TO THE YOUNG PEOPLE WHO WANT TO LAUNCH INTO THE BUSINESS? We were lucky, we both knew the business and we had the capital. The new generation neither has the enough knowledge nor the vision not even capital. It is a must to love, know and learn the job. For this, patience and time are needed but the new generation don’t have them. No more hand skills left. The spirituality is ceasing. We have consumerism, rather than productivity. But one day, the person who has handicraft will become valuable, because nobody with handicraft is left. DO YOU TRAVEL FREQUENTLY DUE TO WORK? No. Formerly yes but now there is nothing new in nowhere. People produce new things as they earn money. If they can’t earn money, they think that it doesn’t worth and they give up producing. Italy is the same as well, everywhere is the same. Profitability stopped. When you went to a fair in Italy formerly, you saw at least 20-25 buckles. There is nothing for the last 5 years. Fairs are getting smaller day by day. Marmaris is the place where someone goes and doesn’t get bored, from my view. When I go to Italy, I get bored in 3 days. You miss white cheese and tomato ! Our country is beautiful but we aren’t aware of the values that we have. We have a country like paradise. All the customers who came here from abroad likes enormously. I took even my Greek customer to a fish restaurant. Because the diversity here doesn’t exist there. EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 Röportaj INTERVIEW Röportaj INTERVIEW lanmadık. Bu tip fonlar var biliyorum ama çok da tanıtımını duymuyoruz sanırım, o nedenle ilgimi çekmedi. Kendi imkanlarımızı kullandık hep. EGE TABAN ANTEP’E GELECEK OLANLARA NE GIBI TAVSIYELER VERIRSINIZ? Antep son dönemde gerçekten büyüdü ve merkez haline geldi. İç turizmden de çok insan çekiyor. Benim bilmediğim yerleri biliyor dışardan gelenler! Son yıllarda birçok değişik müzeler açıldı, çok güzel restorasyon çalışmaları yapıldı. Yahudi, Ermeni, Türk bir arada yaşadığı zengin bir geçmişi var Antep’in. Hafta sonu giderseniz Pazar günü Antep’te kebap günüdür mesela, bütün restoranlar doludur. Et kalitesi çok iyidir. VEDAT BARLIK İŞ GEREĞI ÇOK SIK SEYAHAT EDIYORSUNUZ. SEVDIĞINIZ ÜLKELER, ŞEHIRLER HANGILERI? Yurt dışında Rotterdam ve Porto’yu çok sevmiştim. Bilhassa Porto’nun eski yapılarından etkilenmiştim. Rotterdam’ın da, tam tersine, modernliği etkileyici gelmişti. ŞİMDİKİ GENÇLER STRESE GELEMİYOR! TÜRK AYAKKABISININ KALİTESİ ÇOK GÜZEL. AMA PAZARLAMA SORUNUMUZ VAR. BIZE KISACA FIRMANIZDAN BAHSEDER MISINIZ? Bu iş bizim baba mesleği. Babam 60’lı yıllarda plastik işine giriyor. O zamanlar Antep için çok yeni bir iş sahası bu. Komple plastik terlik, çizme ve ayakkabı üretiyor. Ama taban işine geçişimiz 1995’te oluyor. Babam bir gün ayakkabıcılar sitesine gidiyor, ürün verdiğimiz müşterilerden biri ‘Dikkatimi çekti, Antep’te bu kadar ayakkabıcı var, bir tane tabancı yok’ diyor. Babam tam bir girişimci! Biz 2 gün sonra Özyılmaz Makina’yı bulup taban makinesi alıyoruz İstanbul’dan. Taban işine de böylece girmiş oluyoruz. NE TÜR TABAN ÜRETIYORSUNUZ, HEDEF KITLENIZ NEDIR? Neredeyse her türlü tabanı üretiyoruz: Neolit taban, poliüretan, termo, kauçuk... Şu anda sadece eva taban yok, ona da şimdilik gerek görmedim. İç piyasa sıkıntılı. 3-4 yıl önce 1 yıllık çek veren firmalar artık 15 aylık çek vermeye başladı. ‘Vadeler böyle oldu’ diyorlar. Zaten stresli bir iş, eva taban şimdilik kalsın dedim! İstanbul şubemizi açalı 2 yıl oldu. Burası her şeyin merkezi, vizyonumuzu genişletti. Hedef kitlemizi de her geçen gün genişletiyoruz. PEKI PALAMUT GROUP’LA ÇALIŞMAK IŞINIZE NE GIBI AVANTAJLAR KATTI? Palamut Group’la 6-7 yıldır çalışıyoruz. Onlardan satın aldığımız tek ürün neolit. Bizim firma olarak iddialı olduğumuz bir alan. Malzemenin %90’ını onlardan temin ediyoruz. Şu anda tabanda görsellik çok ön planda mesela. Palamut Group ürünleri de boya ve renk anlamında bize kesinlikle çok şey katmıştır. Bir de biz Palamut Group ile yıllık program yaparak çalışıyoruz. Bu ürün Uzakdoğu’dan geldiği için tedarik edilmesi zaman alıyor. Belli zamanlarda elimizde olacak şekilde sözleşiyoruz ve Palamut Group da programa sadık kalıyor. İş süreçleri açısından Palamut Group’la şu ana kadar hiçbir sorunumuz olmadı. Biz de gezip gördükçe dünyadaki eğilimleri daha net fark ediyoruz. İŞE YÖNELIK YATIRIM VEYA ŞUBELEŞME PLANLARINIZ VAR MI? Taşınacağız. İstanbul şubemizden memnunuz ama şubeleşme konusunda yeni bir çalışmamız olmayacak. Zaten benim açımdan bir ayın en az 10 günü İstanbul’da geçiyor! PEKI NEDEN EGE TABAN? SIZI AYNI IŞI YAPAN DIĞER FIRMALARDAN AYIRAN ÖZELLIKLER NELER? Öncelikle müşterinin isteklerine ve beklentilerine önem veriyoruz. Şu anda da tüm ürünlerimizde müşterilerimizin beklentilerini karşılamayı başarıyoruz. Ama bu yetmez. Eksiklerimizi de görüyoruz ve karşılamaya çalışıyoruz. ANTEPLI BIR ÜRETICI OLARAK SIZ İSTANBUL’DAKI ORTAMI, TICARETI, IŞ ILIŞKILERINI NASIL BULUYORSUNUZ? İstanbul’un ticaret yapma şekli bizim oradan daha farklı tabi. Çünkü İstanbul’a gelen müşteri kitlesi çok çeşitli. Bu çeşitliliği gördükçe sizin de işe ve ticarete olan bakış açınız değişiyor, gelişiyor. Hatta bu yeni bakış açısından dolayı bazen Anadolu’daki müşterilerle çelişkiye düşüyorsunuz! İSTANBUL’DAKİ MÜŞTERİ, ÇEŞİTLİLİĞİ GÖRDÜKÇE İŞE VE TİCARETE OLAN BAKIŞ AÇINIZ GELİŞİYOR. PEKI FUARLARA KATILIYOR MUSUNUZ? 2-3 yıldır İstanbul fuarlarına katılıyoruz. Eskiden Antep’tekilere de katılıyorduk ama artık zaman açısından uymuyor. Ben fuar ortamını, oradaki kaynaşmayı çok seviyorum. Yurt dışından gelen müşterilerle konuşup beklentilerini görmek çok ilginç oluyor. Onların Türkiye’ye nasıl baktığını görüyorsunuz. Bilhassa Kuzey Afrika’daki ülkelerden ve Ortadoğu’dan bakınca Türkiye’nin üretim anlamında ne kadar kendini kanıtlamış bir duruma geldiğini fark ediyorsunuz. Ayakkabı işinin merkezi İtalya’dır tabi ama sanki Türkiye ikinci sıraya yerleşmiş gibi geliyor bana. Son dönemde yurt dışındaki birkaç firmaya özel taban yaptık. Türk ayakkabı sektörü olarak hem fiyat hem de hizmet avantajımız var. Öyle bir tabanı İtalya’da yaptıracak olsanız bütün masraflarını karşılamak zorundasınız. Ama biz burada hazırlığı, kalıpları yapınca avantajlı oluyor. Eh kalitemiz zaten güzel... Tabi bütün bunlar son 15-20 yılın bir sonucu. Türk insanı artık geziyor, dünyayı dolaşıyor, her taraftan bir şeyler öğreniyor. YENI AR-GE YATIRIMLARINIZ VAR MI? Evet, şu anda ürünleri daha da güzelleştireceğini tespit ettiğimiz birkaç makine var. Onlara yönelik görüşmelerimiz sürüyor. Bugüne kadar sadece erkek ayakkabısı için üretim yapıyorduk. Bir noktada kadın ürünlerini de üretir hale gelmek istiyoruz ama önce araştırmamız lazım. Benim karakterimde ya hep ya hiççilik var. Bir işin hakkını vermek için, kaliteli ürün üretmek için daha baştan iyi hazırlanmaya önem veriyorum. SEKTÖRÜN GELECEĞI HAKKINDAKI FIKIRLERINIZ NELER? Kalite arttıkça müşteri kitleniz de değişiyor. Bu bakımdan Türkiye’deki ayakkabı sektörünün geleceğinin parlak olduğunu düşünüyorum. Türk ayakkabısının kalite- 6 si çok güzel. Ama pazarlama sorunumuz var. En son Moskova’daki mağazalarda gördüm: Bizim en kaliteli marka Türk ayakkabılarını, sentetik Çin ayakkabılarıyla aynı rafa koymuşlar, aynı fiyata satıyorlardı. Bunu görünce gerçekten üzüldüm. Tabi biz yarı mamul ürettiğimiz için benim elimden bu konuda bir şey gelmiyor. Ama özellikle ayakkabı markalarının pazarlama ve imaj sorununu ciddiye alması gerekiyor bence. MODA AKIMLARI AYAKKABI SEKTÖRÜNÜ VE FİRMANIZIN ÜRETIM KARARLARINI NASIL ETKILIYOR? Ülke olarak kendi modamızı yarattığımız söylenemez. İtalya tarzını benimsiyoruz. Daha şık modelleri seviyoruz. Mesela Almanlar için konfor ve rahatlık önemlidir. Bizde özellikle erkek ayakkabısında konfor grubuna yönelik bir üretim artışı var ama genelde hala takım elbise ayakkabısı tarzını tercih ediyoruz. Örneğin Çin’de yan sanayi çok güçlü. Ayakkabı sektörünü de sermaye yönünden yan sanayi taşıyor. Bize bakalım, mesela şu anda Antep ayakkabı sanayi kalite yönünde çok iyi durumda ama büyük markalara fason çalışmaktan öteye gidemiyor. Kendi markasını çıkaramıyor. Tekstilde de aynı sıkıntı var. 5-6 sene önce yurtdışına gittiğimde bir mağazada ‘Bizim en kaliteli takımlarımız Türkiye’den geliyor’ demişlerdi. Daha ucuzları hep Uzakdoğu mallarıydı. Ama bu kaliteyi markalaşma yönünde kullanmayı beceremiyoruz maalesef... Bir de Türkiye’nin en büyük sorunu sezon ve vade sorunu. Gittikçe de kötüleşen bir sorun ve acilen çözülmesi gerekiyor. Sektörün ve esnafın önündeki en büyük engel. Sermaye girişiyle çözülebilecek bir sorun ama bizde hep sermaye çıkışı var. Ev, araba alıyoruz, ama işe yatırım yapmıyoruz. Şu anda yan sanayi olarak, Palamut Group, dericiler, tabancılar olarak, ayakkabıcıları biz fonluyoruz. Sektör şimdilik böyle dönüyor ama nereye kadar? Bir de artık indirimin sezonu kalmadı, yıl boyu indirim politikası var. Bu da hem sektöre olan güveni azaltıyor hem de finansal darboğaz yaratıyor. HOBILERINIZ VAR MI? Gençken çok fazla hobim vardı. Yabancı şarkıları çok iyi bilirdim, hala da bilirim. Türk sanat müziğini de çok severim ve şarkıların hikayesiyle ilgilenir, bulmaya çalışırım. Şimdi büyük hobim gezmek ve yemek programları. Biraz da çiçeklere meraklıyım, hanımla beraber balkonda çiçek ve sebze yetiştiriyoruz. SEKTÖRE YÖNELIK DEVLET DESTEĞINDEN YARARLANIYOR MUSUNUZ? Fuarlarda KOSGEB desteği kullanıyoruz ama onun dışında bir devlet desteği kul- PEKI BÜTÜN BU YOĞUNLUĞA VE STRESE RAĞMEN IŞ HAYATINA YENI GIRECEK OLAN GENÇLERE SIZ NE TAVSIYE EDERSINIZ? Şimdiki gençler imalat sektörüne girmeyi istemiyor, stresi sevmiyor. Sanırım teknolojik aletler gençleri biraz tembelleştirdi, hazırcı hale getirdi. Bir de eğitimdeki tek hedef üniversiteye girmek oldu. Elbette yeni diller öğrenmek, kültür ve bilgi edinmek çok güzel. Ama meslek liselerine yönelim çok az. Antep sanayisinin ve makine sektörünün gelişmesinde bizim ustalarımızın çok emeği var. Bugün o ustalar yanında çalıştıracak eleman bulamıyor, çünkü yeni nesil torna makinesinde, cnc tezgahında çalışmak istemiyor. Bu üzücü bir durum. Hem yetişmiş eleman sıkıntısı hem de kurumsallaşamama sıkıntısı var. Öte yandan bu ayakkabı işine girecekseniz araştırmayı sevmek çok önemli. Yeni kalıplar ve modellerle her sezon yeniden bir iş kuruyor gibiyiz bu sektörde. Algıyı geliştirmek önemli. EGE TABAN branching. For me, in any case, at least 10 days of a month passes in İstanbul! VEDAT BARLIK AS A MANUFACTURER FROM ANTEP, WHAT DO YOU THINK ABOUT THE ATMOSPHERE , TRADE AND BUSINESS RELATIONS IN İSTANBUL? Of course, the trade method in İstanbul is different from our way of doing business. Because, the customer audience that comes to İstanbul is very diverse. Seeing this diversity, your perspective against trade and business changes, improves. In fact, you sometimes run into contradiction with the customers in Anatolia because of this new perspective. PRESENT YOUTH IS UNABLE TO WITHSTAND STRESS! SO, DO YOU PARTICIPATE IN FAIRS? We are participating in the fairs in İstanbul for 2-3 years. In the past, we also participated in the fairs in Antep, but now the time doen’t fit . I like fair atmosphere and the contraction there very much. Talking to the customers coming from abroad and seeing their expectations is very interesting. You see how they look at Turkey. Looking especially from North Africa and Middle East, you notice how Turkey proved itself in production field. The centre of shoe business is Italy of course, but it seems to me that Turkey takes the second place after Italy. Recently, we made special sole to several companies that operates abroad. Being Turk- COULD YOU BRIEFLY TELL US ABOUT YOUR COMPANY? This business is my father’s profession. My father got started on plastic business in 60’s. At that time this was a very new site for Antep. He produced plastic slippers, boots and shoes completely. But the transition to the sole business occurs in 1995. One day my father goes to shoemakers site, one of our customers says : ”It caught my attention. There are a lot of shoemakers here in Antep, but there aren’t any sole makers.” My dad is a complete entrepreneur! Two days later we find Özyılmaz Machine and buy sole machine from İstanbul. In this way we got started on sole business. WHAT IS YOUR POINTS OF VIEW ABOUT THE FUTURE OF THE SECTOR? As your quality improves, the customer mass also change. From this point of view, I think the future of the shoe sector is bright. The quality of Turkish shoe is very good. However we have a problem of marketing. Lately I saw in the stores in Moscow: They have put our most qualified Turkish shoes along with synthetic Chinese shoes on the same shelf and they were selling both types with the same price. I felt really sorry. As we produce semi-product only, I have nothing to do about it. But especially the marketing and image problem of the shoe brands should be taken seriously, in my opinion. WHAT KIND OF THINGS DO YOU RECOMMEND TO THE PEOPLE WHO WILL COME TO ANTEP? Antep has really grown recently and became a center. It takes a lot of people to itself in domestic tourism as well. The people who came from other cities know the places that I don’t know! Recently, various museums has been opened, very good restoration works has been done. Antepp has a very rich history that Jewish, Armenian, Turkish people lived together. If you go on the weekend, Sunday is the kebab day in antep for example, all restaurants are full . Our only deficit is presentation. The kebab culture needs to be moved to more decent places and the quality must be increased. YOU ARE TRAVELLING A LOT FOR WORK. WHAT ARE YOUR FAVORITE COUNTRIES AND CITIES? I liked Rotterdam and Porto very much. I was particularly fascinated by old buildings in Porto. Rotterdam, on the contrary, impressed me as it was very modern. WHAT KIND OF SOLES ARE YOU PRODUCING , WHAT IS YOUR TARGET AUDIENCE? We produce almost all kind of soles. Neolith, polyurethane, thermo, rubber… We don’t have EVA sole, but I don’t consider it necessary for the present. Domestic market is problematic. The firms that gave 1-year term checks 3-4 years ago, now gives 15-month term checks. It is already a stressful job... Now it has been 2 years since we opened our İstanbul Office. Here is the center of everything, it made our vision widened. We also widen our target audience day by day. TURKISH SHOE QUALITY IS VERY NICE, BUT WE HAVE MARKETING PROBLEM SO,WORKING WITH PALAMUT GROUP HAS ADDED TO YOUR BUSINESS WHAT ADVANTAGES? We have been working with Palamut Group for 6-7 years. The only production we buy from them is neolith. This is a field that our firm is assertive. We supply 90 % material from them. Now, visual ity at sole is at the forefront for example. Palamut Group products certainly has added us a lot in paint and color. We are working with Palamut Group with an annual contract. This product comes from the Far East, so it takes time. We agree that we have the product at certain times and the Palamut Group remains loyal to the program. Until now,we haven’t had any problem with Palamut Group in terms of business processes. ish shoe sector, we have the advantage of price and service. If you wish to make manufacturers in Italy do such shoes, you have to bear all the cost. But here it is advantageous as we make the template and all preparation. Well, our quality is already fine… All these are the result of 15-20 year time period of course. Turkish people are now travelling, travelling around the world, learning a lot of things from everywhere. We notice the tendency in the world more clearly as we travel. SO, WHY EGE SOLE? WHAT DIFFERENTIATES YOU FROM THE OTHER SOLE COMPANIES? First, we care for customer needs and expectations. We do our best to meet the expectations of our customers. But, this is not enough. We are also observing our shortcomings and trying to solve them. WHEN YOU SEE THE CUSTOMER DIVERSITY IN İSTANBUL , YOUR PERSPECTIVE AGAINST BUSINESS AND TRADE EXPANDS DO YOU HAVE NEW R&D INVESTMENTS? Yes, we have detected some machines that probably make the products better . Our negotiations about that machines continue. So far, we have produced only man shoes. We want to produce woman shoes as well, but first of all we have to search that field. My character has an all-or-none principle. For making the best of a job, and producing qualified products, I attach importance to being well prepared just from the beginning. DO YOU HAVE PLANS ABOUT INVESTMENTS AND BRANCHING IN BUSINESS? Our location in Antep is in the city center. We will move to a bigger place in Organized Industry Zone. We are pleased with our İstanbul branch,but we will have not a new work about 7 HOW DO THE FASHION TRENDS AFFECT FOOTWEAR INDUSTRY AND YOUR PRODUCTION DECISIONS? As a country, it cannot be said that we have created our own fashion. We adopt Italy style. We love more stylish models. For example, comfort and convenience has importance for German people. Especially in man shoes, there is an increase in the production towards comfort in Turkey, but we still generally prefer suit shoe style. SO, DESPITE ALL THE STRESS, WHAT DO YOU RECOMMEND TO THE YOUNG PEOPLE WHO WILL NEWLY COME INTO BUSINESS LIFE? Current youth doesn’t want to enter into manufacturing sector, doesn’t like stress. I guess the technological tools make the youth a little lazy, and they become prepared service lovers. Moreover, the only target in education is getting into a university. Of course, learning new languages, having culture and information are very good. But the orientation to vocational schools is very limited. Our masters has a big contribution at the development of Antep industry and machine sector. Today, those masters can’t find any personnel to teach them the work, because the new generation doesn’t want to work with lathe machine , cnc table. This is a tragic situation. You don’t have qualified personnel and also you cannot institutionalize. On the other hand, if you enter to this footwear sector, loving search is very important. With new shoetrees and models, we are like building business every season in this sector. Improving the perception is important. EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 KAPAK KONUSU COVER STORY MODADA PARLAMA SIRASI TÜRKİYE’DE Dünyanın çeşitli bölgelerindeki endüstri devrimlerinden sonra oluşan, farklı sınıfların yaşam biçimlerini şekillendiren standartların belirlenmesiyle ‘Trend’ olgusu kendini her alanda göstermeye başladı. Hatta Amerika, endüstrisinin gelişmesi için tüketiciye reklam kampanyalarında “Eski ürününüzü atın, biz sizin için daha iyisini geliştirdik. Bunu satın alın ki endüstrimiz gelişsin, ülkemiz büyüsün’ şeklindeki mesajları bolca kullandı. Böyle bir teklifin devlet tarafından yapılması, arabadan ev eşyası ve giyime kadar her sektörün gelişmesine olanak sağladı. Moda kavramı kabuk değİştİrİyor. Değİşİk coğrafyalara aİt farklı kültürler, trend belİrleyİcİ ülkelerde moda olan unsurları kendİ bünyesİnde yorumlayarak kullanıyor, moda globalleşİyor. Türk tasarımcı ve üretİcİsİ yeterlİ eğİtİm ve destekle kendİ moda yolunu çİzmeye karar verdİğİ anda, genİş bİr pazar bİzİ beklİyor. Pragmatik düşünceyle üretilen ürünler Amerika’da alıcı bulurken, Avrupa ise inşa edilen binalardan, araba ve giyim eşyalarına kadar her alanda sanat akımlarına paralel gelişim gösteren, zamanın moda trendleriyle örtüşen ürünler üretiyordu. Art Deco, Art Nouveau gibi akımlar Amerika, İngiltere ve Avrupa dışında pek rağbet görmezken 1900’lü yıllarla birlikte bu durum değişmeye başladı. Hızla gelişen üretim yöntemleri ve yeni keşfedilen malzemeler, tasarımcılara geniş olanaklar sundu. 1960’larda hayatımıza giren plastik malzemeden bir çok endüstri faydalandı. Bu yeni malzemeler beraberinde kendi trendlerini de getirdi. Endüstri ile paralel gelişen moda kavramı 1980’li yılların sonuna kadar, hiçbir endüstri ve moda dönemini taklit etmeden, gelişti ve değişti. 1980 sonrası, geçmiş dönem kıyafetlerine gönderme yapan giyim endüstrisi halen bu şekilde gelişim gösteriyor. Ayrıca üretim yöntemlerinin teknoloji ile modernleşmesi, tasarımcılara sonsuz olanaklar tanıyor… TÜRKİYE’DE MODA NASIL ŞEKİLLENİYOR Ülkemizde yakın zamana kadar AR-GE konusuna gereken ciddiyetle ele alınmaması ve kalıp masrafının çok maliyetli olması sebebiyle, üretici firmalar genellikle aynı yöntemi izliyordu: Yurtdışında beğenilen ürünlerin satın alınması ve tasarımcılarına ‘re-design’ yaptırılması. Ancak bu durum sadece yeni tasarımların oluşmasını engellemekle kalmadı, Türk tasarımcılarına da ciddi kısıtlamalar getirdi. Bugün gelinen noktada, birçok firma bu eski yöntemi bir kenara atarak kendi tasarımlarını ortaya koyma cesareti gösteriyor. Bu konudaki en büyük destek, endüstrisi gelişmekte olan ülkemizin üretim koşullarında kalıp maliyetinin azaltılmasından geçiyor. İlgili üreticilerin bu konuda daha açık görüşlü davranması, firmalarını bir adım ileriye götürerek yeni tasarımların üretimi konusunda daha ılımlı olmaları ve tasarım gelişmezse endüstrinin de gelişemeyeceğini unutmamaları önem taşıyor. Türkiye, yukarıda belirttiğimiz sebeplerden dolayı modayı takip etme konusunda çok da başarılı sayılmaz. Ancak yerli tüketicinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek eksiklerin ve yerel trendlerin tespiti konusunda kayda değer bir ba- rum böyle. Örneğin Avrupa’da (İtalya veya Fransa’da) malzemesi tamamen kamuflaj desenli olarak üretilmiş bir ayakkabı yüksek trend seyrederken, Türkiye için çok yeni olması sebebiyle satış kaygısı yaratabiliyor. Bu durumda Türk ayakkabı firmalarının kreatif ekipleri bu cesur ve iddialı deseni, sadece astar veya taban gibi malzemelerinde kullanmayı tercih ediyor. İşİn kuralı çok basİT: tasarım gelİşmezse endüstrİ de gelİşemİyor EĞİTİM VE DESTEK ŞART Ülkemizde, Moda Tasarımı konusunda oldukça yaratıcı tasarımcı ve tasarımcı adayları var. Ancak tasarımcı olmak için sadece çizebiliyor ve ürettirebiliyor olmak yetmiyor. Özellikle ayakkabı tasarımında; tasarımcı, ayakkabı kalıbı üzerine attığı her çizginin hesabını verebilmeli. Çok kuvvetli bir Temel Sanat Eğitimi’nin yanında Heykel, Grafik şarı gösteriyor. Çünkü moda dediğimiz kavram, farklı coğrafyalara ait farklı kültürlerin, trend belirleyici ülkelerde moda olan her unsuru kendi bünyesinde yorumlayarak kullanıyor olmasıyla globalleşiyor. Bizim ülkemizde de du- 8 ve Ergonomi konularında da bilgili olmalı. Aksi taktirde zaten Rönesans gibi bir güzel sanatlar devrimi yaşamamış olan toplumumuzda, tasarımcının gerçekten özgün ve yaratıcı olması beklenemez. Fuarlara ve moda haftalarına katılımda belli başlı isimler dışında, diğer yeni tasarımcılara devlet desteğinin sınırlı olduğunu görüyoruz. Tasarımcımız, kendi ismi ile markalaşmayı denerken, yıllardır kendini yenileyemeyen aynı tasarım grubunun arkasında yer alarak eksiden başlıyor. Marka bir bebek gibi, onu beslemek ve ayakta durana kadar destek olmak gerekiyor. Bunun için devletin yetenekli tasarımcılara desteğini belli başlı organizasyonlarda bir kereliğine değil, daha kalıcı oluşumlarla sürekli bir şekilde vermesi gerekiyor. BAĞIMSIZ BİR ATÖLYE Yıllardır düzenlenen Moda Haftaları’nda, moda tasarımcılarımızın ikinci plana atıp en sona bıraktıkları ayakkabı ve aksesuar tasarımı, bir çok global moda evinin kazanç kaynağı. Oysa yeni ve farklı bir oluşumla taze fikirlere ve tasarımlara yer açmak mümkün: Bağımsız bir Ayakkabı&Aksesuar (Çanta vs.) Atölyesi ile ayakkabı ve/veya çanta tasarımcısı olmak isteyen yeteneklerin birlikte çalışacağı bir ortam yaratılabilir. Burada moda tasarımcılarının ayakkabı ve aksesuar eksiğini tamamlayacak koleksiyonlar hazırlanabilir, elde edilecek kazançla atölye ayakta kalır. Böylelikle markalaşmış moda tasarımcıları da koleksiyonlarını daha kaliteli ayakkabı ve aksesuarlarla destekleme şansı bulur. Bunun her iki taraf için de oldukça verimli olacağını düşünüyorum. Aksi taktirde bir Ahmet BAYTAR Divarese Tasarım Departmanı Direktörü Divarese Design Department Manager GELECEK VAAT EDEN YENİ TASARIMCILAR Mimar Sinan Üniversitesi’nin Moda ve Tekstil Tasarım Bölümü’nde, Ayakkabı ve Aksesuar tasarımı dersin kapsamında ve çeşitli atölye çalışmalarında çok yetenekli ve yaratıcı gençlere rastlamak mümkün. Bunlardan birisi ayakkabı tasarımcısı Bilge Köprülü, bir diğeri ise moda tasarımcısı Önder Özkan. Bu alanlarda gelecek vaat eden tasarımcılar olmasına rağmen, unutmamak gerekiyor ki deri grubu zor bir grup. Özellikle ayakkabı, çabuk pes ettirebilen bir ürün. Hem zorlu bir imalat süreci var hem de kalıplaşmış bakış açılarıyla sürdürülüyor. Bu alanda usta-çırak ilişkisi daha fazla olduğu için, okullu uzman olacak kişileri şimdilik pek barındırmıyor. Zamanla bu problemi aşabilirsek, sektörel anlamda ivme kazanacağımıza şüphe yok. çok ülkeden daha büyük bir ayakkabı üretim ve AR-GE potansiyeline sahip ülkemizde gerçek ve kaliteli ayakkabı ve aksesuar tasarımcıları yetişemez. BİZDE İKİNCİ PLANA ATILAN AYAKKABI TASARIMI, DÜNYA ÇAPINDAKİ BİR ÇOK MODA EVİNİN KAZANÇ KAYNAĞI 9 Bize özgü unsurları kullanarak koleksiyon hazırlayan tasarımcılarımızın Avrupa’da beğenildiğini görüyoruz. Türkiye’deki firmaların Türk tasarımcılara daha çok güvenmeleri ve ortak projelerle bir araya gelmesiyle, ülkemizin moda konusunda trend belirleyici ülkeler arasına girmesi hiç de imkansız görünmüyor. Ayakkabı Tasarım konusunda uzmanlaşmış tasarımcıları incelediğinizde, modellere tek tip ve tek renk kıyafet giydirerek, hazırladıkları ürünleri öne çıkartmak koşulu ile defileler hazırladıklarını görüyoruz. Ardından, bu koleksiyonlar birer heykel gibi çeşitli platformlarda sergileniyor. Böylelikle koleksiyona değer katılıyor. AYAKKABI AYRI BİR BRANŞ Öncelikle şunu iyi ayırt etmek gerekli; Moda ve Tekstil Tasarım ayrı, Ayakkabı ve Aksesuar Tasarım ayrı bir branş. Her iki branşın tasarımcısı, birbirinden oldukça farklı disiplinlerle eğitim alıp kendini yetiştiriyor. Dünyaca ünlü tasarımcıları incelediğimizde de bunu görüyoruz: Sergio Rossi, Nicholas Kirkwood, Christian Louboutin, Bruno Bordese, Giuseppe Zanotti gibi... Bundan sonraki aşamada mağaza vitrinlerine, doğru PR ile giren ürünlerin müşteri tarafından beğenilip satın alınma süreci de oldukça hızlanıyor. Markaların reklam ve imaj bütçeleri hem markayı görünür kılmak hem de marka algısını sürekli pozitif tutmak için harcanıyor. Örnek almamız gereken, tıkır tıkır işleyen bir yapı var ortada. Kurallar gayet açık. Bize sadece cesur olmak ve sorumluluk almak kalıyor. EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 KAPAK KONUSU COVER STORY GEZİ TRAVEL TURKEY IS READY TO SHINE... There is a good functioning structure available that we should follow. Rules are obvious AND WE HAVE EVERTYHING TO SUCCEED. WE HAVE TO EDUCATE OUR TEAMS, be brave and take responsibility FOR OUR ORIGINAL DESIGNS. BİRAZ DOĞU, BİRAZ BATI, BİNLERCE GÜZELLİK… İSTANBUL ISTANBUL, WHICH IS ONE OF THE OLDEST SETTLEMENTS WORLDWIDE, IS NOT ONLY ONE OF THE MOST CROWDED AND VIBRANT CITIES IN İSTANBUL WITH A POPULATION OF 15 MILLION BUT ALSO OF EUROPE. ARE YOU READY TO DISCOVER? DÜNYANıN EN ESKİ YERLEŞİMLERİNDEN BİRİ OLAN İSTANBUL, YAKLAŞıK 15 MİLYONLUK NÜFUSUYLA SADECE TÜRKİYE’NİN DEĞİL AVRUPA’NıN DA EN KALABALıK VE EN RENKLİ ŞEHİRLERİNDEN BİRİ. KEŞFETMEYE HAZıR MıSıNıZ? Trend phenomenon became more and more visible after when life standards of people from different segments of society which were formed after worldwide industrial revolution were set.Yet, in United States the message on “Dispose your old stuff as we developed a brand new one for you. Buy the new one so our nation prospers” was widely used. As such offer was spoke out by the state, many sectors of industry such as car manufacturing, housewares and clothing benefitted from this thesis. While products manufactured under pragmatic thesis were easily sold in States, the profile was different in Europe as products in construction, automotive and clothing sectors which are consistent with contemporary trends progressed in line with art trends were widely sold. Trends such as Art Deco and Art Nouveau were not favorable outside States, UK or Europe but this situation has changed by 1900s. Rapidly changing manufacturing methods and new developed equipment created new opportunities to designers. Many segments of industry benefitted from plastic material which became available since 1960s. As new materials became available, new trends came along. The concept “trendy” progressed as industries developed and this progress was unique and without replicating any type of industry and fashion trend until the end of 1980s. After this year, clothing industry which is referring to previous decades clothing style kept on progressing. Moreover, as production procedures HOW FASHION IS CHARACTERIZED IN TURKEY? As R&D procedures and techniques in Turkey were highly ignored recently and cast costs were high, there has been common path followed by manufactures: “Buying appealing products from abroad and redesigning them by designers”. Yet, this path not only blocked innovative new designs but also created substantial restrictions for Turkish designers. But today, many manufacturers have would not be enough. Especially for designing shoes, designers should be accountable for any sketches to be drawn for a single shoe. These people should have strong fundamental formation on Basic Training on Art as well as on Sculpture, Graphics and Ergonomics. Otherwise, it should not be expected that designers in our society, which has not experienced fine arts revolution such as Renaissance, are to be creative and genuine. We have notified that government support for designers participating in exhibitions excluding some leading names is limited. While local new innovative designers try to promote activities under his name, they fail to step forward as they get stuck behind outdated design groups. We can say a brand is like a baby, it is required to feed it and support it until it stands on its own feet. In order to do so, government should support talented designers not only once in some fairs but in more permanent ways. The rule Is sımple: if design techniques don’t develop, the industry won’t develop either. enough courage to create their own designs and ignoring this outdated path. Greatest support on this issue would be decreasing cost of cast within the context of our country’s manufacturing environment. It is crucial that manufacturers are to become more and more open-minded on this issue and act in more mild-manner to create new designs and they should keep in mind that if design techniques don’t develop, the industry won’t develop either. It would not be fair to say that Turkey succeeds in keeping up the current trends because of aforementioned reasons. But, Turkey makes progress in identification of local trends and shortcomings in fulfilling needs of national customers. Because concept of fashion can be global when different cultures on various lands use all trendy aspects of trend-setter countries after reviewing them by their own character traits This is same as in our country. For instance, when a pair of shoes, designed with pattern as camouflage military design in Europe (in Italy or France) becomes trendy in high level, this new product may encounter a hesitation to launch to the market by manufacturers. In such a circumstance, creative design teams of Turkish shoe manufacturers use such a valiant and assertive pattern design for only sole or lining. SHOE DESIGN THAT WE GIVE SECONDARY IMPORTANCE IS A MAJOR SOURCE OF REVENUE FOR MANY INTERNATIONAL FASHION BRANDS AN INDEPENDENT ATELIER Shoe and accessories design, which is ignored to second rank at sight by our fashion designers during Fashion Weeks held for several years, is a source of revenue for many houses of fashion. Yet, by the help of an innovative structure, it would be easy to support fresh ideas and designs: An Independent Atelier for Shoe& Accessories. This atelier may create an environment for new talents who want to be a shoe and/or bad designer to work together where new collections to support REQUIREMENT OF TRAINING AND SUPPORT In our country, there are many creative designers or prospective designers available. But, in order to be a designer, the ability to draw and produce 10 fashion designers to fulfill their needs on shoes and accessories can be prepared generating its own revenue to survive. This innovative idea may also help to support high level of fashion designers by more quality shoes and accessories for their own collections. I think this idea is mutually beneficial for both sides. Otherwise I regret to say that it is not possible that in our country which has a high potential for production and research and development for shoes rather than many countries, designers for manufacturing real and with high quality shoes can’t be trained. We have notified that our designers who use our nation’s own character traits for their collections are easily adapted to Europe. It is not difficult that our country becomes trend-setter for fashion when manufactures in Turkey come together and rely on Turkish designers more. SHOE MANUFACTURING IS ANOTHER DISCIPLINE First distinctive matter is that we should separate Fashion and Textile Design from Shoes and Accessories Design. Designers for each separate group follow different courses and train themselves. When we analyze world famous designers such as Sergio Rossi, Nicholas Kirkwood, Christian Louboutin, Bruno Bordese, Giuseppe Zanotti; we reach to this conclusion. When we analyse designers who became expert on Shoe Design, we notified that they prepare fashion shows by dressing mannequins up with sole type and color of dress and emphasize their products. After these shows, these collections are exhibited on different platforms as if they were statues, adding value to collection. In the following stage, the pace of product to be purchased by customer accelerates after installing items by the help of correct PR. There is a good functioning structure available that we should follow. Rules are obvious. What we remain for us is the duty to be brave and take responsibility. Ahmet Baytar SOME OF THE EAST, SOME OF THE WEST, THOUSANDS OF BEAUTIES… TARİHTE BİR YOLCULUK Tarihe meraklıysanız işte size bir günde birçok zenginliği görme fırsatı verecek hareketli bir gezi rotası: Eski İstanbul yüzlerce tarihi yapıya ev sahipliği yapıyor. Sultanahmet civarında onlarca camii, han, hamam ve pazar sizi bekliyor. Bu bölgede Osmanlı saray yaşantısına tanıklık edebileceğiniz Topkapı Sarayı, Bizans İmparatorluğu döneminde inşa edilen ve bugüne dek ayakta kalan Ayasofya, İstanbul’un en büyük kapalı sarnıcı olan Yerebatan Sarnıcı ve görkemli Sultanahmet Camii eşsiz mimarileriyle mutlaka görmeniz gereken yapılar. Mısır Çarşısı ve Kapalıçarşı ise alışveriş yapmak için ideal noktalar. Günün yorgunluğunu atmak için geleneksel mimarisiyle geç saatlere kadar hizmet veren Cağaloğlu veya Çemberlitaş hamamını deneyebilirsiniz! HISTORICAL JOURNEY If you are interested in history, here is a vibrant journey route that would allow you to see a number of treasures in one single day: The old Istanbul is home to hundreds of historical structures. Around Sultanahmet, tens of mosques, inns, hamams and bazaars are awaiting you. In this region, Topkapı Palace, where you may witness the palace life during the Ottoman era, St. Sophia constructed during the Byzantine Empire and still remains standing, Basilica Cistern, which is Istanbul’s largest indoors cistern and the magnificent Sultanahmet Mosque with its unique architecture are among the structures that you have to see. Spice Bazaar and Grand Bazaar are ideal points for shopping. In order to get rest, you may try the hamams in Cağaloğlu and Çemberlitaş built with traditional architecture, which provide services until late into the night! ŞEHRİN KALBİ BURADA ATIYOR İstiklal Caddesi ve civarı, günün hiçbir saatinde bitmeyen yoğunluğuyla sizi de şaşırtacak! Yüzlerce kafe, restoran ve giyim mağazası, butik otelleri, dükkanları, sinema ve tiyatrolarıyla şehrin en renkli bölgesindesiniz. Cihangir’e uzanıp bohem bir kafede kahvenizi yudumlayabilir, ya da Galata Kulesi’ne tırmanarak şehre bir de yukardan bakabilirsiniz. Yine bu civarda bir diğer rota ise Karaköy bölgesi. Fransız Geçidi civarındaki küçük dükkan ve kafelerin yanı sıra, özellikle geleneksel meze, zeytinyağlı ve balık çeşitleri için Karaköy Lokantası’nı öneririz. Istanbul Modern Müzesi de çok yakınınızda. Müzeyi gezmeye vaktiniz yoksa da restaurantında mükemmel bir manzara ve eşsiz lezzetler sizi bekliyor. THE HEART OF THE CITY IS BEATING HERE BOĞAZ’I GÖRMEDEN İSTANBUL’U GÖRMÜŞ SAYILMAZSINIZ! Boğaz hattı üzerinde birçok semte uğrayan vapur seferleri Boğaz’ın güzelliklerine daha yakından bakmak için harika bir fırsat! Osmanlı dönemindan kalma zarif yalılar, ilginç hikayeleriyle sizi adeta bir masal alemine sürükleyecek. Boğaz semtlerinin mevsimlere göre değişen bitki örtüsü ve renkleri, küçük iskeleleri ve farklı lezzetleriyle unutulmaz bir yolculuk sizi bekliyor. Bol bol fotoğraf çekmeye hazırlanın! Hoş bir deniz yolculuğuyla şehrin karmaşasından uzaklaşmak için, özellikle hafta içinde Prens Adaları’nı da ziyaret edebilirsiniz. İstediğiniz bir adada faytonla tur atmak, eski ve zarif köşklerle bezeli sokaklarda yürüyüş yapmak ve temiz havaya doymak için tüm bir günü ayırmakta fayda var. YOU WILL NOT BE CONSIDERED AS HAVING SEEN ISTANBUL FULLY WITHOUT THE BOSPHORUS! İstiklal Avenue and its surrounding area will astound you with its busy and vibrant character at all hours of the day! You are in the most colourful part of the city with hundreds of cafés, restaurants and clothing stores, boutique hotels, shops, cinemas and theatres. If you wish, you may go to Cihangir to take a sip of your coffee at a bohemian café or you may go on the top floor of the Galata tower to look down at the city. Another route is a newly developing region of the city, the Karaköy district. You can visit the small stores and cafés around the French Passage. Especially for traditional side dishes and for a variety of fish, we would recommend Karaköy Lokantası. Whilst you are at the seashore, Istanbul Modern Museum is really close. Even if you do not have time to visit the museum, the finest delicacies will be awaiting you at its restaurant accompanied with a perfect view. Ferry lines that stop at a number of towns on the Bosphorus line would be a great opportunity to take a closer look at the beauties of the Bosphorus! Graceful waterside mansions that date back to the Ottoman era will take you to a dreamland with their interesting stories. The flora and the colours of the Bosphorus neighbourhoods that change with the seasons along with the small piers and different tastes, a fantastic journey is waiting for you. Get ready to take a lot of pictures! In order to get away from the chaos of the city with a pleasant boat ride, you may visit the Price islands particularly during the weekdays. You may take a tour with a horse carriage on the island that you would like to visit, you may walk in the streets full of old and elegant mansions and in order to get fresh air, it would be good to spare an entire day. 11 EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 Röportaj INTERVIEW Röportaj INTERVIEW BARTOLI SPA GIorgıo BARTOLI EN İYİLERİN YANINDA HER YERDE VAROLMAK EN İYİ REKLAM ŞEKLİ! BIZE KISACA ŞIRKETINIZDEN, ÜRÜNLERINIZDEN VE HIZMETLERINIZDEN BAHSEDEBILIR MISINIZ? Bartoli SPA büyükbabamın büyükbabası tarafından 1894 yılında Lucca şehrine yakın bir tepede, bir kağıt fabrikası sokağında kurulmuştur. Aslında Bartoli bir kağıt fabrikası tesisidir, burada sanayi için çelikli taban astarı ve fiber taban astarı üretmekteyiz. Asıl ürünümüz, ayakkabı sanayi için taban astarı fakat aynı zamanda kırtasiyeler için mukavva, bavul ve birçok farklı ürün için de destek üretmekteyiz. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, 1946 yılında, büyükbabam Lucca’ya gelmeye karar vermiş. Böylece yeni tesisi başlatmışlar, çünkü konum olarak tepede olmanın lojistik açıdan iyi olmadığının farkındaydı. 4 erkek çocuğu vardı ve ben de biriydim. O zamanlarda, sadece bir takım paketleme kağıtları üretiyorduk. Sonrasında 60lı yıllarda aynı zamanda mukavva üretimine başladık ve karton ile ayak levhası üretimi de 70li yıllarda başladı. Babam ve ben şirketi tamamen elimize alıp yönetmeye karar verdik, çünkü bahsi geçen zamanda şirketin başka hissedarları da vardı. Fakat 1999 yılında, hisseleri satın alarak yolumuza devam ettik. Maalesef, babamı 2005 yılında kaybettim dolayısıyla şirketin yöneticiliğini şu anda tek başıma yürütüyorum. kültürün tam ortasında yer almak. Her zaman ürünlerimizi ve makinelerimizi görmeye geldiklerini söylerler. Aslında bence sadece denetlemeye, şirketi görmeye, çalışanları, faaliyetleri, her şeyi görmeye geliyorlar. Dolayısıyla bu iyi bir deneyim oluyor. Diğer yandan, lojistik faaliyetlerimizi geliştirmek istiyoruz, çünkü ilk olarak şu anda Lucca’daki depo tesisimizi genişletmekteyiz. Aynı zamanda Çin’de bir antrepo açıyoruz, bu antrepo Meksika’dan sonra ikinci olacak. Üçüncü de çok yakında Hindistan’da açılarak müşterilere hızlı hizmet vermemizi sağlayacak. Bartoli ile iş yaptıkları zaman, insanların bizim güvenilir bir şirket olduğumuzu hissetmeleri gerek. Bu bizim onlara aktarmak istediğimiz duygu. BARTOLI İLE İŞ YAPTIKLARI ZAMAN, İNSANLARIN BİZİM GÜVENİLİR BİR ŞİRKET OLDUĞUMUZU HİSSETMELERİNİ İSTİYORUZ AYAKKABI MODASINI, TRENDLERINI YÖNLENDIREN BIR ÜLKEDE ÜRETIM YAPMAK SIZI KALITEYI VE BEKLENTILERI GELIŞTIRMEK AÇISINDAN NE YÖNLERDE ETKILIYOR? Bize çok yardımcı oluyor! Her şey bir yana, Toskana yakınında, Lucca’dayız. Ayakkabıcılık ve deri ürünler konusunda oldukça gelişmiş bir kültüre sahip Floransa’ya, Arizzo gibi yerlere yakınız. Çok gururluyuz çünkü buralardaki firmalardan derhal geri bildirim alıyoruz, çünkü müşterilerimiz ürün ile günlük bazda temas halindeler. Bu inanılmaz! Taban astarları ayakkabı için üretiliyor. Ve müşterilerimiz de bu ayakkabıları üreten fabrikalar. Ve sonrasında bu ayakkabı astarlarını ayakkabı firmalarına satıyorlar. Dolayısıyla arada bir yerdeler. Bu yüzden Ferragamo, Dolce&Gabbana ve Jimmy Choo ve Toskana’da üretim yapan diğer firmalar ile günlük olarak temas halindeler. Yeni trendler hakkında onlardan günlük olarak geri bildirim alıyorum. Dolayısıyla bu bize kesinlikle çok yardımcı oluyor. Bugünden bir sene içerisinde ne olacağını biliyoruz. Bu çok iyi! ŞIRKETINIZIN GELECEĞINI NASIL GÖRÜYORSUNUZ? MEVCUT OLARAK ÜRETTIKLERINIZ DIŞINDA YENI TEKNIK DENEMELERINIZ OLUYOR MU? Hizmetler açısından, faaliyetlerimizi ve şirketimizi iyileştirmek istiyoruz. Tabii ki ürün odaklıyız ve dolayısıyla her seferinde, her yerde ürünlere çok fazla yatırım yapmamız gerekiyor. Aslında, son 8-10 yıl içerisinde, sadece lüks segment için dört yeni ürün geliştirdik ve bunlara yatırım yaptık ve bu ürünleri de Türkiye’de satmaktayız. Fakat, aynı zamanda niş pazarda da yer almak ve zirveye çıkmak istiyoruz. Günde yaklaşık 70 ton üretim yapıyoruz, dolayısıyla her gün ayakkabı satmamız gerekiyor fakat aynı zamanda önemli oyuncular ile birlikte her yerde olmamız da gerekiyor. Bu en iyi reklam şekli! Ucuz malzemeler, ucuz ürünlere yatırım yapmadık, çünkü bunun için pazarın dışında kalıyoruz. Dolayısıyla, doğal olarak ürüne konsantre olduk. Fakat, bu sırada lojistik ve nakliyat gibi servisler ile satış sonrası takiplerin daha da önemli hale geldiğini fark ettik. Buna çok önem veriyoruz. Birçok defa İtalya’da Prada, Ferragamo, Dolce & Gabbana gibi önemli markalardan ve birçok diğer marka tarafından ziyaretler gerçekleştirildi. Gücümüz Toskana’da 12 İTALYA’DAN SONRA İLK OLARAK MALZEME KALİTESİNİ GELİŞTİREN ÜLKE TÜRKİYE OLDU TÜRKIYE’DEKI ÜRETIMI VE R&D KALITESINI NASIL GÖRÜYORSUNUZ? Fabrikada ilk olarak çalışmaya 90lı yılların başında başladım. O zamana kadar Türkiye’yi düşünmüyordum, çünkü çok uzak görünüyordu. 1995 yılında burada çalışmaya başladık ve doğrudan ve kişisel olarak takip ettiğim ilk pazar oldu. Bu yüzden o zamanları çok iyi hatırlıyoruz, sadece ikinci kalite malzeme ve küçük hacimlerde satış yapıyorduk. Çok kısa bir süre içerisinde birinci kalite malzemeleri büyük hacimlerde üretmeye başladık. Ve sonrasında kolayca sadece birinci kalite malzeme üretmeye başladık ve her yıl hacim gittikçe büyüdü. Büyük ihtimalle resmin tamamı tamamen değişmeye 10 yıl önce başladı. Ayakkabı tabanının yapımından bunu görebiliyorduk, çünkü bu ayakkabının nihai kalitesini de belirler. İtalya’dan sonra Akdeniz çev- yahatlerinin sonuçlarını da görüyorum ve ben de daha fazla seyahat etmeye çalışıyorum! resinde ilk olarak malzeme kalitesini geliştiren ülke Türkiye oldu. Şimdi ise pazarda yeni ve iyi bir şey varsa onu burada bulabilirsiniz. Dolayısıyla kalite gerçekten iyi. Bazen Palamut Group ile birlikte buradaki diğer üreticilerin bazılarını ziyaret etme şansım oluyor ve yeni, genç ve zeki insanlarla tanışıyorum. Gerçekten teknoloji düzeyleri ve ayakkabı astarlarına dair teknik bilgileri oldukça yüksek. MODA AKIMLARI SIZIN FAALIYETLERINI VE GENEL OLARAK AYAKKABI ENDÜSTRISINI NASIL ETKILIYOR? Çok fazla. Bu yüzden stratejik olarak İtalya’da bulunduğum yerde, Toskana civarında olmayı tercih ediyorum, çünkü burada büyük markalar ile iletişim halindeyiz. Tabii ki moda malzemeyi etkilemiyor. Fakat biz tuğla benzeri bir ürün üretiyoruz. Kişiselleştirmiyoruz, biz sadece çerçeveyi sağlıyoruz. Dolayısıyla moda sadece ayakkabıların astar üreticilerini, stilistleri ve yüksek topuk modelistlerini etkiliyor. Eskiden sadece yüksekti fakat şimdi aynı zamanda ince olması gerekiyor. Dolayısıyla astarlarda daha fazla sertlik gerekiyor. Sadece bu durumda malzememiz ile akımları izlememiz gerekmiyor, çünkü bizim malzememiz deri ya da dış astar gibi değil. Ve bu da çok büyük bir avantaj. Biz depomuza koyuyoruz ve siparişleri ‘Palamut Group için bir konteyner BARTOLI OLARAK SIZI DIĞER TABAN ASTARI ÜRETICILERINDEN FARKLI KILAN ÖZELLIKLERINIZ NELERDIR? İyi bir soru! Standart olarak verilen makine kalitesi cevabından farklı bir cevap verebilir miyim?! Ailemizin her üyesinin bu işe yönelik olan tutkusu... Son 10 yıl içerisinde, ayakkabı pazarı gerçekten çok değişti. Aynı insanlarla konuşuyorum fakat artık farklı şeyler istiyorlar. Onların koşullarını karşılamamız ve pazarı takip etmemiz gerekiyor. Rekabet gittikçe artıyor. Müşterilerimiz gelişmeleri takip ediyor ve isteklerini bu yönde artırıyorlar. Dolayısıyla bizim de onlara ayak uydurmamız gerekiyor ve bu ancak tutku ile mümkün olabilir... PALAMUT GROUP MARKASI ILE ILGILI DÜŞÜNCELERINIZ? 14 yıldır Palamut Group ile çalışmaktayız. Onların İtalya’daki ilk tedarikçileri idik. Ben şirketin gelişimini kişisel olarak gördüm. Recep Bey Türkiye’deki gelişmelerin farkındaydı ve dolayısıyla bu büyük değişikliklere ayak uydurmayı başardı. Sadece kaliteyi geliştirmekle kalmadı aynı zamanda zeki insanlardan oluşan iyi bir ekip de kurdu. Gerçekten bir ekip gibi çalışıyorlar. Birbirlerini destekliyorlar ve iyi sonuçlar elde ediyorlar. Piyasadaki tüm detayları takip ediyorlar. Başka bir rekabet avantajı ise her yere seyahat etmeleri. 80 ülkeden fazla ülke ile çalışıyoruz fakat kendi başına veya ekibiyle bu kadar seyahat eden başka bir dağıtımcımız yok! Ve seyahat ettiğiniz zaman, kesinlikle gelişiyorsunuz. Neler olup bittiğinin farkına varıyorsunuz, yeni ürünler görüyorsunuz ve insanlar ile iyi bağlantılar kuruyorsunuz. Onların se- İŞINIZ DOLAYISIYLA ÇOK FAZLA SEYAHAT EDIYORSUNUZ. EN SEVDIĞINIZ ÜLKE VE ŞEHIRLER HANGILERI? İstanbul! Hatta burada, Bomonti’de bir ev bile aldık. Haziran ayından beri, İstanbul Pisa arasında direkt uçuşlar başladı. Dolayısıyla sadece yaz için olmadığını ve kış aylarında da devam etmesini umuyorum, çünkü benim için hem çok kolay oluyor hem de ekonomi açısından çok iyi oluyor. Türk insanlarını çok seviyorum ve siyasetçileri de takdir ediyorum çünkü ülkeyi tamamen değiştirmeyi başardılar. Buraya her geldiğimde, yeni bir şey görüyorum ve en son geliştirilen kentsel projeler hakkında bilgi alıyorum. Diğer yandan, Lucca’daki Ticaret Odası’nın başkanıyım ve bu yeni İstanbul-Pisa rotası sayesinde, kendi şehrimizi Lucca’yı da İstanbul’da tanıtmak istiyorum. Türkler seyahat etmeyi seviyorlar ve Pisa bu açıdan iyi bir seçim olabilir. veya başka bir müşteri için bir konteyner üretmemiz gerekiyor’ şeklinde sipariş alıyoruz. Bizim tek bir müşte- HOBILERINIZ NELERDIR? En sevdiğim hobim çocuklarım! Fakat gerçek hobilerden bahsedersek, kayak yapmayı ve avlanmayı seviyorum. BOL BOL SEYAHAT EDERSENİZ KESİNLİKLE GELİŞİRSİNİZ! GENÇ IŞADAMLARINA NELER TAVSIYE EDERSINIZ? Gençken mümkün olduğu kadar dil öğrenmeleri. Biraz daha yaş ilerlediğinde ise çok seyahat etmeleri. Benim için seyahat etmek yereldeki insanları tanımak anlamına geliyor sadece müzeleri görmek değil. Yerele daha fazla inmek gerekiyor. Geçtiğimiz ay Ramazan’dı ve ben de yemek yememe kuralına akşama kadar uydum. Geçen sefer yine Ramazan ayında burada olduğumda yaptığım gibi. Eğer Çin’e gidersem, sadece Çin yemeği yiyorum. İtalyan restoranlarına gitmiyorum. Sadece Çin’deki kişilerle kalmak, konuşmak ve sohbet etmek istiyorum. İstanbul dışında Çin ve Hindistan’ı çok seviyorum. Favori ülkelerim aynı zamanda bunlar. ri depomuz var o yüzden akımlar bizi ilgilendirmiyor. Bu kesinlikle bizim stratejik avantajlarımızdan biri. Büyük bir tesisimiz var, 15 bin metre kareden fazla kapalı alan içeriyor ve burada makinelerimiz ile depomuz yer alıyor. Şimdi ise depomuzu büyütüyoruz. Yeni bir 2000 metrekarelik depo inşa ediyo- 13 ruz böylece daha hızlı hizmet verebileceğiz. EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 EYLÜL PALAMUT GROUP BÜLTEN BULLETIN • SEPTEMBER 2014 Röportaj INTERVIEW MAKALE ARTICLE ____________________________________________ MARKAMI NASIL KORURUM? BARTOLI SPA GIORGIO BARTOLI BEING EVERYWHERE AMONG THE TOP GRADES IS THE BEST ADVERTISING! COULD YOU BRIEFLY INTRODUCE US YOUR COMPANY, PRODUCTS AND SERVICES? Bartoli SPA is founded by the grandfather of my grandfather in 1894 near Lucca on a hill, where there was a paper mill street. Actually Bartoli is a paper mill facility, we’re producing shank board and fibreboard for industry. Our main product is shank board for footwear business but we’re doing also some cardboard for stationary, some support for abrasive disc, for luggage and so many others. After the Second World War, in 1946 may grandfather decided to come to Lucca. So they have started a new facility, because he understood being on the hill was not good for the logistics. He had 4 boys and I am one of them. At that time we were producing some packaging paper. Then we started producing paperboards during the 60s, and cardboard and shank board during the 70s. My father and I decided to fully own and run the company, because at that time there were some other shareholders. However in 1999 we bought the shares and continued alone. Regretfully I lost my father in 2005 so now I’m alone as director. WHEN THEY’RE DEALING WITH BARTOLI PEOPLE MUST FEEL US AS A SAFE COMPANY HOW DO YOU SEE THE FUTURE OF YOUR COMPANY? DO YOU HAVE ANY NEW TECHNICAL TRIES OTHER THAN THE PROCESS YOU ALREADY PRODUCE? In terms of services, we’d like to improve our activities and our company. Of course we are product oriented so we had to invest so much on the product every time, everywhere. Actually we studied and invested on four new items in the last 8-10 years, only for the high-end market, and we sell all those items here in Turkey. However we want to be also in the niche market, at the top of the game. We produce around 70 tons per day, so every day we must sell shoes but we must also be everywhere among the top grades. That’s the best advertising! We didn’t invest on the cheaper material, cheaper items, because we are out of the market for that. So we naturally focus on the product. However we realize that the services like logistics and deliveries and follow-ups are getting more and more important. We pay attention to that. Many times we receive visits from the main brands from Italy, like Prada, Ferragamo, Dolca&Gabbana or many others. Our strength is being in Toscany, in the middle of this kind of culture. They always say that they come to see the products and the machinery. Actually I think that they come only to audit, to see the company, the employees, the action and everything. So that’s why it’s a good challenge. On the other hand, we’re going to improve the logistics, because first of all we’re now increasing our warehouse facility in Lucca. We’re also opening a bonded warehouse in China, it’s the second one after Mexico. The third will be very soon in India to give a prompt services to the customers. When they’re dealing with Bartoli people must feel us as a safe company. That’s what we would like to transmit to them. passion that every member of my family has for this business... In the last 10 years the footwear market has changed so much. I talk to the same people but now they want different things. We have to meet their requirements and follow the market. Things are getting more and more competitive. Our clients follow the developments and upgrade their demands. So we must be able to keep up with them. And it wouldn’t be possible without passion... HOW DOES MANUFACTURING IN A COUNTRY THAT DIRECTS THE SHOE TRENDS, THE FASHION, AFFECT YOU IN TERMS OF RAISING THE QUALITY AND EXPECTATIONS? It has helped us very much! Above all, we’re in Toscany, in Lucca. Near Florence, near Arizzo where there is a very high culture of footwear and leather goods. We’re very proud because we receive their feedback immediately, because our customers are in daily touch with the product. It’s unbelievable! Shank board is for insoles. And our customers are those factories that produce insoles. And then they sell these insoles to the footwear companies. They are in between. So they are daily in touch with Ferragame, Dolce&Gabbana, Jimmy Choo and all the others that produce in Toscany. I receive daily feedback from them about the new trends. So this is definitely very helpful for us. We know from today what will happen in a year. This is very good! HOW ABOUT THE BRANDING OF PALAMUT GROUP? It’s been 14 years that we’ve been working with Palamut Group. I was their first supplier from Italy. I’ve personally seen the growth of the company. Mr. Recep understood what was going on in Turkey and he managed to ride the big changes. Not only he developed the quality but also established a good team of smart people. They are really a team. They support each other and they get big results. They follow up all the details on the market. Another competitive advantage is that they travel everywhere. We work with more than 80 countries, but I don’t have any other distributor travelling by himself or with his team so much! And if you travel you definitely grow up. You see what’s going on around, you see the new products, and you have good connection with people. I see the results of their constant travelling and I try to travel more and more! HOW DO YOU SEE TURKEY ABOUT THE PRODUCTION AND R&D QUALITY? I started working in the factory at the beginning of 90s. Until that time Turkey didn’t exist for me, because it seemed so far away. We started working here in 1995 and it was the first market that I followed up directly and personally. So I remember very well that at that time we only sold second choice material and in small volume. Very soon started bigger volume and first choice material. Then easily only first choice, and the volume was bigger and bigger every year. Probably it’s been 10 years that the whole picture started to change completely. We can see that from the construction of the insole, because it’s really speaks about the quality of the final shoes. After Italy, around the Mediterranean Sea Turkey was the first country that upgraded the material quality. Now if there is something new and very good on the market you can find it here, they give it a try. Thus the quality is really good. I visit some other manufacturers here with Palamut Group and I meet new, young, smart people. They really have high technology and know-how on the insoles. AFTER ITALY, TURKEY WAS THE FIRST COUNTRY THAT UPGRADED THE MATERIAL QUALITY HOW DO FASHION TRENDS INFLUENCE YOUR BUSINESS AND THE SHOE INDUSTRY IN GENERAL? So much. That’s why strategically I prefer being where I am now in Italy, around Toscany, in touch with all big brands. Of course fashion doesn’t affect the material. But we produce a commodity, like bricks. We don’t personalize it, we’re the frame. So fashion only affects the line builder of the shoes, the stylist and modelist for the high heel. Before it was only high, but now it must also be thin. So you need more and more rigidity on the insoles. Only in that case, with our material, we do not follow the trends, because our material is not like an outsole or like the leather. And this is one very big advantage. We put it in the warehouse WHAT ARE THE QUALITIES THAT MAKE YOU UNIQUE AS BARTOLI COMPARED TO OTHER FIBRE MANUFACTURERS? Good question! Can I give you a different answer than the standard machinery quality?! The 14 and when we receive some orders like ‘we have to produce one container for Palamut Group or one container for another customer’ I don’t care because I have only one customer warehouse. This is absolutely one of the strategic advantages. We have a big facility, more than 15.000 square meters covered where we have machinery and warehouse. What we’re increasing now is warehouse. We’re building up another 2000 square meters only for warehouse to give prompt services. IF YOU TRAVEL A LOT YOU DEFINITELY GROW UP! YOU TRAVEL A GREAT DEAL DUE TO YOUR BUSINESS. WHICH ARE YOUR FAVOURITE COUNTRIES AND CITIES? İstanbul! We even bought a house here in Bomonti. Since June there is a direct flight from Pisa to Istanbul. So I hope it is not only for summer and that it goes on in winter as well, because this is very practical for me and also very good for the economy. I like very much Turkish people and also politicians, because they manage to change the country completely. Every time I come here, I see something new, and I hear about the latest urban projects. On the other hand, I’m the president of the Chamber of Commerce in Lucca. Because of this new route Istanbul-Pisa, I’d like to promote our city Lucca, here in Istanbul. Turkish people like traveling and Pisa might be a nice choice. HAVE YOU GOT ANY HOBBIES? My favourite hobbies are my kids! But as real hobbies I like to ski and hunt. WHAT WOULD YOU ADVISE TO YOUNG BUSINESSMEN? When they are really young, to learn as many languages as possible. When they are a little bit older than really young, to travel a lot. Travel for me, means to stay with local people, not to see only the museums. You have to go deeper with the local life. Today it’s Ramadan and I follow the not eating rule until the evening as I did last year when I was again here during Ramadan. If I go to China, I only eat Chinese food. I do not go to the Italian restaurants. I want to stay, to speak and hang out with Chinese people only. Apart from Istanbul, I like so much China and India. They are my favourite countries as well. Marka, yüzyıllardan beri farklı tacirlerin mallarını ve hizmetlerini ayırt etmek üzere kullanılıyor. Roma döneminde toprak kapların üzerlerine tacirlerin kendi işaretlerini koymaları çok olağan bir uygulamaydı. 16. yüzyılın sonlarına doğru mağaza sahipleri, yaygın bir şekilde ticaret konularını gösteren işaretler kullanmaya başladılar.1 Ancak günümüzdeki anlamı ile markalar, Sanayi Devrimi’nden sonra doğdu. Kanunlara göre günümüzde marka, çizimle görüntülenebilen ya da benzer biçimde ifade edilebilen, çoğaltılabilen ve baskı yolu ile yayınlanabilen, bir teşebbüsün mal ve/veya hizmetlerini başka teşebbüslerin mal ve/ veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlayan bir işaret. Marka üzerindeki hak, fikir ve sanat eserlerinden farklı olarak şahsın yaratma gücü ile ortaya çıkmıyor. Zira fikir ve sanat eserleri üzerindeki hak yaratma olgusuyla doğuyor. Oysa bir işaretin marka olması için orijinal olması gerekmediği gibi yeni ve estetik olması da gerekmiyor. Marka hakkı süreye bağlı bir hak. Markanın tescilinin sağladığı koruma süresi 10 yıl ile sınırlanıyor. Ancak bu süre, her 10 yıllın bitiminden itibaren10’ar yıllık dönemler halinde sınırsız şekilde yenilenebiliyor. Ancak marka hakkı üzerinde bulunan ülkesellik ilkesi markanın sadece tescilli olduğu ülkede koruma altında olmasını ifade ediyor. Eğer markanız yurt dışında da kullanılacak ise, kullanılacak olan yabancı ülkelerde de tescil ettirilmesi gerekiyor. Markalaşma süreci içerisinde harcanan ekonomik ve fiili emek oldukça önemli olduğundan, markanın korunması için büyük çabalar harcanması da kaçınılmaz... Bu durumda Türk Hukukunda 556 KHK gereği markanın korunması yolu bulunuyor. Marka hakkına yapılan en yaygın ihlaller: 1. Marka sahibinin izni olmaksızın, markanın ambalaj veya benzer ürünlerde vs. kullanılması 2. Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek 3. Markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu ürünleri satmak, dağıtmak, gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak 4. Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek Yasalar markaları ve marka sahiplerini kapsamlı bir şekilde koruyor. Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı taklit ederek üretim yapan, satan, dağıtan veya ticari amaçla elde bulunduran kişi, hukuka aykırılığı gidermekle ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlü. Taklit markayı kullanmakta olan kişi de, marka sahibinin söz konusu sahtecilikten kendisini haberdar etmesi halinde, eğer talep gelirse, sebep olduğu zararı tazmin etmek zorunda kalıyor. Marka sahibi, marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere çeşitli tedbirlerin alınmasını, özellikle el koyulan ürünlerin üzerlerindeki markaların silinmesini veya gerekirse ürünlerin imhasını talep edebiliyor. Yasalar, marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları söz konusu kişi tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesine ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasını da olanak sağlıyor. Marka hakkının korunmasına yönelik cezai yaptırımlara göre: • Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. • Marka koruması olan eşya veya ambalajı üzerine konulmuş marka koruması olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldıran kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. • Yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı üzerinde satmak, devretmek, kiralamak veya rehnetmek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. be duplicated and published with printing, and it pro- owner is supposed to remove the illegality and com- vides to distinguish the goods and/or services of one pensate the loss that he /she caused. The person who enterprise from the goods and/or services of other en- uses the imitation brand is obliged to compensate terprise. The right on the brand doesn’t occur with the the loss that he/she caused in the case that the brand creation power of the person as opposed to intellectu- owner inform him/her about the forgery in question, al and artistic works. Because the right on the intellec- if the demand comes. The brand owner can demand tual and artistic works is born with the fact of creating some precautions to take, deleting the brands espe- .However a sign doesn’t need to be original, new and cially on the arrested products , or amortization of the aesthetic to become a brand. products if necessary to prevent the continuation of the trespass to the brand right. Regulations enable Brand right is dependent on time. The protection time the court judgement that is out of countenance of the provided by the registration of brand is bounded by person who infringes to the brand right to be served 10 years. But, this time can be renewed without any to the assignors covering the costs by the person who limit as the periods of 10 years beginning from the is in question, and to be announced by publishing to end of every 10 years. However the principle of ter- public. ritoriality on the the brand right expresses that the must be registered also in the foreign countries where According to the criminal sanctions towards the protection of the brand rights: it will be used. Because the economic and actual work • that are spent in branding process are very important, infringing to the brand right which belongs to some- it is inevitable to spend very much effort on the pro- one else by means of quotation or ambiguity ,presents tection of the brand… In this situation, protection of it for sale or sells it, is charged with prison sentence the brand procedure exists in the Turkish Law Decree from one year to 3 years and judicial fine up to twenty 556. thousand days. brand is under protection only in the country where it is registered. If your brand will be used abroad, it Tanımlanan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şart koşuluyor. Tanımlanan bu suçların soruşturulması ve kovuşturulması ise şikâyete bağlı olarak gerçekleştiriliyor. Taklit malı satışa arz eden veya satan kişi, bu malı nereden temin ettiğini bildirerek üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş mallara el konulmasını sağladığı takdirde, hakkında cezai işlem yapılmıyor. The most common violations of brand right: 1. Using the brand in packaging or similar products • The person who produces goods or service by Prison sentence from one year to three years and judicial fine up to five thousand days are resolved for the person who removes the signs that is put on the packaging or goods that indicates the brand pro- etc. without the permission of the brand owner. tection without authorization. 2. • Duplicating the brand using the brand or some- The person who makes saving by selling on thing that is very similar to it which can not be distin- someone else’s brand right, transfering, renting or guished, without the permission of the brand owner. putting in pledge is punished with prison sentence 3. from 2 years to 4 years and judicial fine up to 5 thou- Although it is known that the brand is duplicat- ed or it is needed to be known, selling these products, sand days. distributing , putting it into the customs territory, sub- Sonuç olarak markalaşma sürecini iyi bilmek ve bu süreçteki haklarımızı en iyi şekilde koruyabilmek, markalarımızın geleceği açısından hayati önem taşıyor. jecting it to an operation or usage which are approved For adjudging penalty due to the defined offenses, by customs or having it with trade purpose. the brand is stipulated to be registered in Turkey. In- 4. vestigation and prosecution of these defined offens- Expanding the rights which are given by the brand owner with license without permission or transferring these rights to third parties. es are realized allied with the complaints. The person who presents the imitation product for sale or sells the product is not punished if he states where he got Dipnot 1: Hamdi Yasaman, Marka Hukuku 556 Sayılı KHK Şerhi, Vedat Kitapçılık, İstanbul,2004,s.16, HOW CAN I PROTECT MY BRAND? Brand is used to distinguish the goods and services that show the trade issues in a widespread manner. of different traders for centuries. It was an ordinary But, the brands with its current meaning were born application for tradesman to put their signs on the after the Industrial Revolution. According to the laws, urns in the ancient Roman time. Towards the end of the brand is a sign that can be viewed with drawings the 16th century, shopkeepers began to use the signs or that can be expressed in a similar manner, it can Regulations protect the brands and brand owners it and if he provides the produced goods to be dis- inclusively. The person who make production by du- trained. As a result, knowing the branding procedure plicating the brand; sell, distribute or have it with well, protecting our rights in this procedure ideally are commercial purpose without permission of the brand of vital importance in terms of brands’ future. AV. SELİM BİLEN 15 Aydın&Aydın Avukatlık Ortaklığı Aydın&Aydın Telif Hakları Marka Patent Ltd.Şti Aydın&Aydın Attorney Partnership Aydın&Aydın Copyright TrademarkPatent Limited Company 20 yıldır Dünyayı ayağınıza getiriyoruz... Palamut Group temsilciğini yaptığı Dünya markalarıyla, ayakkabı yan sanayi sektöründe 20. Yılında. Bringing the world to your feet for 20 years... Palamut Group is in its 20th year in the footwear sub-industry, with the World’s leading brands it represents. Palamut Group Aymakoop Sanayi Sitesi A3 Blok No:10 34306 İkitelli - İSTANBUL 444 1 662 [email protected] www.palamutgroup.com.tr Aymakoop Şube / Branch Gedikpaşa Şube / Branch Merter Şube / Branch Nizip Caddesi Şube / Branch GATEM Şube / Branch China Office Aymakoop Sanayi Sitesi B-8 Blok No:23 34306 İkitelli - İSTANBUL Tel : +90 212 549 49 97 Fax : +90 212 549 88 39 Mimar Hayrettin Mah. Gedikpaşa Cami Sokak, Suat Bey İş Hanı No:16/A Beyazıt - İSTANBUL Tel : +90 212 458 88 40 Fax : +90 212 458 89 58 Sancaktepe Sanayi Mahallesi Sancak Sokak No: 24/B Güngören - İSTANBUL Tel : +90 212 637 27 33 Fax : +90 212 637 17 34 Çakmak Mah.Nizip Cad.Şeker İş Hanı No:110/4 Şehitkamil / Gaziantep Tel : +90 342 324 00 02 Fax : +90 342 324 00 72 GATEM Ayakkabıcılar San. Sit. 1.Ada C Blok No:3 Şehitkamil / Gaziantep Tel : +90 342 238 10 53 Fax : +90 342 238 10 54 [email protected] [email protected] [email protected] Gater Trading Company RM.602 Section 7,Xingchuang Technical&Business Center No 89 Xing WUXI-CHONGAN 214000 Tel : +86 510 858 420 26 Fax : +86 510 821 200 26 [email protected] [email protected] [email protected]
© Copyright 2024 Paperzz